Arama

Kutsal Yerler - Kudüs - Tek Mesaj #1

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
31 Mart 2007       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi

Kudüs

Ad:  Kutsal Yerler - Kudüs1.jpg
Gösterim: 1486
Boyut:  74.2 KB

İbranice YERUŞALAYIM, Arapça BEYTÜ’L-MUKADDES ya da EL-KUDS, dünyanın en eski ve en kutsal sayılan kentlerinden biri.

Üç büyük tektanrılı din olan Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslam açısından büyük bir önem taşıyan Kudüs, Birleşmiş Milletlerim Filistin’i paylaştırma planında uluslararası statüde kent olarak tasarlanmıştı. Kenti 1917’de ele geçiren İngilizler çekilince (1948) Kudüs, İsrail ile Ürdün arasında bölüşüldü. 1948 Arap-İsrail Savaşı’ndan sonra ise Eski Kent ve Doğu Kudüs’ün öbür bölümleri Ürdün’de, Batı Kudüs de İsrail’ de kalmak üzere paylaşıldı. İsrail Kudüs’ü başkent ilan etti. Haziran 1967’deki Altı Gün Savaşı’nın ardından İsrail, Doğu Kudüs’ü de işgal ederek kentin tümünü ele geçirdi ve onu “sonsuz ve bölünmez” başkenti yaptı. 1980’de çıkarılan özel bir yasayla Kudüs’ün İsrail’in başkenti olduğu yeniden vurgulandı Bu girişim uluslararası düzeyde kabul görmediğinden, kentin statüsü anlaşmazlık konusu olmaya devam etmektedir. Kudüs, İsrail’in ortalarında, Lût Gölünün yaklaşık 24 km batısında, Akdeniz’den yaklaşık 50 km içeride, denizle Şeria Irmağı arasındaki akaçlama havzasında yer alır. Yüzölçümü 109 km2’dir. İklimi yan astropikaldir. Yazlar sıcak ve kurak, kışlar serin ve yağışlı geçer.

Kentin yapısı ve görünümü.


Kudüs kentinin özelliklerinden biri, çok çeşitli halkları ve kültürleri banndırmasıdır. Eski Kent’te Yahudi, Hıristiyan, Ermeni ve Müslüman mahalleleri vardır. Yahudi mahallesi 1947- 48 yılındaki çarpışmalarda yıkıma uğramış, bu tarihten sonra bütünüyle yeniden inşa edilmiştir. Mahalle modern bir görünüm kazanmakla birlikte, eski Ortadoğu atmosferini bir ölçüde korumuştur. Öte yandan Eski Kent dışındaki eski Yahudi semtleri, Ortadoğu kadar Doğu Avrupa’daki Yahudi yerleşmelerinin de atmosferini büyük ölçüde yansıtmaktadır. Benzer biçimde, Hıristiyan kurumlarının pek çoğu, kendi yurtlarındaki yaygın mimarlık anlayışını olduğu gibi korumuştur. Çeşitli üsluplardaki sinagoglar, kiliseler, camiler ve başka yapılar kentin mimari mozaiğini oluşturur.
Ama bu izlenimler büyük ölçüde Eski Kent ile sınırlıdır. Surların dışında geniş caddeleri, yüksek yapılan, büyük mağaza- lan, iş merkezleri, okulları, lokanta ve kahvehaneleriyle modern bir kent yayılır.

1967’de belirlenmiş olan belediye sınırlan, kentin kuzeyindeki Kudüs Havalimanından, neredeyse güneydeki Beytlehem’e, doğudaki Hazofim (Scopus) Dağının sırtlarıyla Zeytin Dağından batıdaki Herzl Dağına, En Kerem’e ve Kudüs İbrani Üniversitesi Hadassa Tıp Merkezi’nin bulunduğu yere kadar uzanır. Beş bin yıldır insanların oturduğu sanılan Eski Kent, her kenarı yaklaşık 1 km uzunluğunda surlarla çevrili bir dörtgen oluşturur. Müslümanların Haremü’ş-Şerif diye andıkları, üstünde Birinci ve İkinci Tapınak’ın yer aldığı Tapınak Dağı (İbranice Harna-Bayt) Eski Kent’in güneydoğu köşesindedir. Surların içinde kalan ve eski cadde dokusunun Müslüman, Hıristiyan, Yahudi ve Ermeni mahallelerine ayırdığı Eski Kent, camileri, ortaçağdan kalma kemerli ve üç bölümlü kapalıçarşısı ve bir labirenti andıran sokaklarıyla tipik bir Ortadoğu yerleşmesidir.

Surların dışında kalan ve 1860’lardan bu yana inşa edilmiş olan semtler daha çok Kudüs’e ulaşan anayol boyunca uzanır. Kudüs mimarlığının belirgin özelliği, eskiyle yeninin ve çok çeşitli üsluplardaki dinsel ve sivil yapıların bir arada olmasıdır. Kentin en göze çarpan yapısı, I. Süleyman’ın (Kanuni) 1538-40 arasında Haçlılar dönemine ait sur kalıntılarının üstüne yaptırdığı Eski Kent surlarıdır. Eski surların geçmişi yer yer Bizans, Herodes hatta Hasmon dönemlerine değin iner.

İkinci Tapınak’ın batı duvarının bir bölümü olan Ağlama Duvarı, Tapmak Tepesi’nden çıkarılmalarından beri Yahudilerce en kutsal yerlerden biri sayılagelmiştir. Tepenin üstünde de çok önemli iki yapı vardır: Kubbetü’s-Sahra ve Mescid-i Aksa. Surların batı bölümündeki Yafa Kapısı ve hemen arkasındaki içkale, Hasmon ve He- rodes dönemlerinden kalma yıkıntıların üstüne yapılmış, bugünkü görünümünü 16. yüzyılda almıştır. Kentteki kiliselerin çoğu temel olarak Bizans ve Haçlı dönemleri mimarlığını yansıtır. Kutsal Kabir Kilisesi her iki dönemin mimarlık üsluplarından öğeleri birleştirir. Ama cephesi ve planı romanesk özellikler taşır. Üslupların karışmasına en iyi örnek, temelleri Bizans döneminden kalma Azize Hanna Kilisesi’dir.

Kapalıçarşının orta bölümü Haçlılar zamanından kalmadır. 13-15. yüzyıllar arasındaki Memlûk dönemi yapıları daha çok Davud Caddesi ile Ağlama Duvarı yakınındadır. Mukamaslan ve iki renkli taş kemerleri bu yapıların belirgin özelliğidir. 16. yüzyıl başlarından sonraki Osmanlı yapıları Memlûk üslubunu sürdürür.

Eski Kent’in doğusundaki ve kuzeyindeki kaya mezarları, İO 1. binyılın ilk yansından (Firavunun Kızının Mezan) ve İkinci Tapınak döneminden (Kral Mezarları, Abşalom’un Mezarı, Zekarya’nın Mezarı) kalma mimarlık örnekleridir. Modem Kudüs’ün merkezindeki Haç Manastırı 5. yüzyılda yapılmıştır.
Ad:  kudüs.JPG
Gösterim: 1179
Boyut:  212.3 KB
1930’dan sonra mimarlıkta köklü bir değişim yaşandı ve kentte düz damlı, cepheleri doğal taş kaplama betonarme yapılar yaygınlaştı. Önde gelen modern mimarlık örnekleri arasında üniversitenin biri kent dışında Hazofim Dağındaki, öbürü kent merkezindeki kampusları, Knesset (Parlamento), İsrail Müzesi, Kudüs Tiyatrosu ve Hebrew Union College sayılabilir.

Yönetsel ve toplumsal koşullar.


İsrail devlet başkanlığı ve Knesset Kudüs’te yer alır. 1947’de Birleşmiş Milletler kente uluslararası bir statü verilmesini önermiş, ama İsrail ve Ürdün buna karşı çıkmışlardı. Birçok devlet Küdüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanımamakla birlikte, 1980’e değin yabancı misyonlann çoğu kentte bulunuyordu. Bu tarihte çıkarılan bir yasayla Kudüs’ün başkent olması resmî bir nitelik kazanınca, kentteki diplomatik temsilciliklerin büyük çoğunluğu bu karan tanımama politikasının bir göstergesi olarak Tel Avıv’e taşındı.

Bakanlıklar Kiryat Ben-Gurion’da toplanmıştır; Knesset ve İsrail Merkez Bankası da buradadır. Savunma Bakanlığı ise hâlâ Tel Aviv’dedir. Yüksek Mahkeme ve Hahambaşıhk’ın yanı sıra Dünya Siyonist Örgütü ve Yahudi Ajansı gibi kuruluşların merkezleri de Kudüs’tedir.
Otuz bir üyeli Belediye Konseyi nispi temsile dayalı seçimle işbaşına gelir. Belediye başkanı 1975’ten bu yana halk tarafından seçilmektedir. İsrail yurttaşı olmasalar bile kentte yerleşik herkes oy kullanabilir. Yerel yönetimin çeşitli kademelerde çalışan görevlilerinin yüzde 20’den fazlası Araptır. Resmî yazışmalar hem İbranice, hem Arapça yapılır.

Ekonomi.


Kudüs’te temel istihdam alam devlet ve kamu kurumlandır. Kent aynca bankacılık, maliye ve sigortacılık merkezidir. Ağır sanayi çok gelişmemiştir. Önemli hafif sanayi kollan arasında elmas kesimi ve cilalanması, basın ve yayın, ev aletleri, mobilya, kimyasal maddeler Ve ilaç üretimi, dokumacılık ve el sanatlan vardır. Çok sayıda turist ve hacının gelmesi kentin iş alanlanm genişletmiş ve canlandırmıştır.

Kültürel yaşam.


Kudüs, üç büyük dinin de kutsal saydığı tek kent olduğundan, halkı da belki en iyi biçimde dinsel eğilimlerine göre tanımlanabilir. Kentte Yahudiler çoğunluktadır. Müslümanlar en homojen, Hıristiyan- larsa en heterojen topluluğu oluşturur. Kentteki kutsal yerlerden ve dinsel topluluklardan Din İşleri Bakanlığı sorumludur. Kutsal yerlerin yönetimi, korunması ve bakımı her dinin yetkililerince yerine getirilir.

Kudüs İbrani Üniversitesi ülkenin en önemli yükseköğretim kurumudur. Başka eğitim kurumlan arasında Bezalel Resim Akademisi, Rubin Ulusal Müzik Akademisi ve Hebrew Union College sayılabilir. Bölgede yürütülen geniş arkeoloji çahşmalanyla Yakındoğu’ya ilişkin pek çok malzeme elde edilmiştir. İsrail Müzesi’nde ve çeşitli galerilerde resim sergileri düzenlenir. Ulusal Kitaplık ve Üniversite Kitaplığı’rida çok sayıda kitabın yanı sıra sanat hâzineleri ve yazma koleksiyonlan vardır.

Tarih.


Kudüs’teki en eski yerleşime ait buluntular Kalkolitik Çağ sonlanyla İlk Tunç Çağından (İÖ y. 3500) kalmıştır. Bunlar kentin güneydoğusundaki bir tepede ortaya çıkanlmıştır. Kazılarda Tapmak Tepesi’nin güneyinde bir yerleşim yeri ve Gihon kaynağının hemen yukarısında büyük bir kasabamn surları bulunmuştur. Kentin adımn en eski biçimi Urusalim’dir. Bunun Batı Sami kökenli olduğu ve “Tanrın’nın Kurduğu (Yer)” anlamına geldiği sanılmaktadır. Kentin ve ilk Mısırlı hükümdarlarının adlan İÖ y. 19-18. yüzyıl Mısır metinlerinde ve İÖ 14. yüzyıldan kalma Amama Mektuplan’nda geçmektedir. Kitabı Mukaddes’e göre Salem (Yeruşalim) kralı Kenanlı Melkisedek ile Hz. İbrahim burada karşılaşmışlardır.

Yebusiler denen kanşık bir halkın yaşadığı Kudüs’ü İÖ 1000 dolaylannda Hz. Davud ele geçirdi ve Yahudi Kralhğı’nm başkenti yaptı. Hz. Davud’un oğlu Hz. Süleyman kenti genişletti ye Birinci Tapınak’ı inşa ettirdi. Böylece Kudüs hem krallık sarayının bulunduğu yer, hem de tektannlı dinin kutsal merkezi oldu. ..İÖ 922’de Mısır firavunu İ. Şeşonk, İÖ 850’de Filistîlerle Araplar, İÖ 786’da da İsrailli Yoaş kenti yağmaladılar. Hizkiya kenti surlarla çevirdi ve Gihon Kaynağından su getirmek için yeraltından bir kanal açtırdı. İÖ 701’de Asurlu Sinahheriba kenti haraca bağladı. İÖ 614’te Kudüs kralı Babil’e sürgün edildi ve kent yağmalandı. İÖ 586’da Nabukadnezar, Tapınak’ı ve kenti tümüyle yaktı ve Yahudileri Babil’e sürdü. Sürgünü II. Kyros (Büyük) İÖ 538’de sona erdirdi. Kudüs’e dönen Yahudiler İÖ 515’te ikinci Tapınak’ı inşa ettiler. İÖ yaklaşık 444’te Nehemya’mn kent surlarını yeniden yaptırmasıyla Kudüs’ün konumu güçlendi.

İskender’in İssos’ta kazandığı zaferden (İÖ 333) sonra Kudüs ilk kez Batı siyasetinde önem kazandı. İskender’in ölümü üzerine Kudüs, Ptolemaios I. Soter’in payına düştü. İÖ 198’de ise I. Selevkos Nikator’un soyundan gelen hanedanın eline geçti. Bu dönemde pagan Yunan etkisinin güçlenmesi ve Selevkos kralı Antiokhoş IV. Epiphanes’in Tapmak’a saldırması (İÖ 168) dinlerine sıkı sıkıya bağlı Kudüslülerin İÖ 167’de ayaklanmasına yol açtı. Ayaklanma sonucunda Selevkoslar kovuldu ve Hasmon hanedanı kuruldu.

Roma egemenliği.


İÖ 63’te Pompeius, Kudüs’ü ele geçirdi. Yahudi kavmiyetçiliğiyle Roma arasındaki çatışma, Büyük Herodes’in izlediği ustaca politikalarla engellendi. İÖ 40’ta Roma Senatosu, kendini Celile valisi ilan etmiş olan Herodes’i Yahuda kralı yaptı. Herodes’in 36 yıllık hükümdarlığı sırasında Kudüs büyük bir gelişme gösterdi ve genişledi. Dinin ve zorunlu haccın merkezi, hükümdarın ve Sanhedrin’in (Yahudi yaşlılar kurulu) bulunduğu yer olarak, Helenistik dünyanın büyük bir metropolüne dönüştü. Romahlar, Herodes’in oğlu Arkhelaos’u krallıktan indirdiler ve kendi valilerini atadılar. Kudüs’ün beşinci Romalı valisi Pontius Pilatus, Hz. İsa’yı ölüme mahkûm eden karan çnaylamasıyla tanınır.

İS 66’da Yahudiler Roma’ya karşı ayaklandılar. 70’te Romalılar kente girip Tapınak’ la birlikte neredeyse her yeri yıktılar. 130’da kent bir ölçüde yeniden iskân edildi. Yahudiler 132-135 arasında Roma’ya karşı gene ayaklandılar. Hadrianus burada Roma tarzında bir kent oluşturmaya girişti. Onun uyguladığı planın ana çizgileri 20. yüzyıla değin ulaşmıştır.

Constantinus (Büyük) 313’te Hıristiyanlığı resmen tanıdı. Constantinus’un annesi Azize Helena’nın 326’da Kudüs’e giderek Gerçek Haç’ı bulması, ünlü tapmakların inşa edilmesine yol açtı ve böylece kentin Hıristiyanlığın kutsal merkezi olarak geliştiği yeni bir dönem başladı. Bu dönem 614’teki Sasani istilasında Kudüslülerin kılıçtan geçirilmesi ve kiliselerin yıkılmasıyla kapandı.

638’de Hz. Ömer Kudüs’ü aldı. 691’de Abdülmelik bin Mervan, Kubbetü’s-Sahra’ yı inşa ettirdi. Bu dönemde kent eski önemini kazanamadıysa da, Emeviler ve Abbasiler Hıristiyanlara ve Yahudilere karşı ılımlı bir siyaset izlediler. 969’da Kudüs Fatımilerin eline geçti. 1010’da Halife Hâkim, Hıristiyan tapınaklarının yıkılmasını emretti. 1099’da kenti Haçhlar ele geçirdiler ve bir krallık kurdular. Yahudilerle Müslümanlara kenti yasaklayan Kudüs Krallığı’na 1187’de Salaheddin Eyyubi son verdi. 13. yüzyıl ortalarında Yahudiler yeniden kente gelerek kendi mahallelerini kurmaya başladılar. 1517’de I. Selim’in (Yavuz) Kudüs’ü fethetmesiyle 400 yıllık OsmanlI egemenliği başladı. I. Süleyman (Kanuni) döneminde kent büyük bir gelişme gösterdi; yeni surlar, medreseler, imarethaneler yapıldı.

Mısır valisi Mehmed Ah Paşa’nın (Kavalah) oğlu İbrahim Paşa 1831’de Kudüs’ü ele geçirdi ve bir dizi reform gerçekleştirdi. OsmanlIlar kenti 1840’ta geri aldılar, ama bu reformları sürdürdüler. 1887’de Kudüs belediyesi oluşturuldu. Bu arada Avrupa devletleri kentte konsolosluklar açtılar. Doğu Avrupa ülkelerinden göçlerle gelen Yahudiler nedeniyle kentin demografik yapısı değişti. 19. yüzyıl ortalarından sonra nüfusun çoğunluğu Yahudiierden oluşmaya başladı. Nüfus (1990) 504.100.

Son düzenleyen Safi; 8 Aralık 2016 02:54