Arama


HayLaZ61 - avatarı
HayLaZ61
VIP BuGS_BuNNY
23 Nisan 2007       Mesaj #1
HayLaZ61 - avatarı
VIP BuGS_BuNNY

telgraf


kodlanmış bilgiyi bir sinyal aracılığıyla uzaktaki bir alıcıya iletmeye yarayan sistem.
Ad:  morsetel.jpg
Gösterim: 4186
Boyut:  46.7 KB
Yunanca tele (uzak) ve graphein (yazmak) sözcüklerinden oluşturulan telgraf sözcüğü 18. yüzyılın sonlarında ortaya çıktı, ama telgraf kavramının geçmişi çok eskilere uzanır. İşaret gönderme yöntem ve aygıtları çok çeşitlidir; günümüzde ise telgraf sözcüğü 19. yüzyılda geliştirilmiş olan elektrikli telgraf için kullanılmaktadır.

İlk telgraf türlerinde büyük olasılıkla duman, ateş ve davul sesinden yararlanılmıştı. Eski Yunanlılar İÖ 300 dolaylarında büyük vazoları uzaktan görülebilecek biçimde dizerek haberleşiyorlardı; vazolar, bulundukları yatay ve düşey konumlara göre alfabenin harflerini temsil ediyordu. Ortaçağda mahkûmların hücreden hücreye haberleşmek amacıyla geliştirdikleri benzer bir sistemde duvara hafifçe vurularak işaret gönderiliyor, vuruşların sayısının beş satır ve beş sütunluk bir matriste belirlediği nokta, Roma alfabesinin belirli bir harfine karşılık geliyordu.

18. yüzyılın sonlarında Fransa’da Claude Chappe ile İngiltere’de George Murray optik telgraflar geliştirdiler. Chappe’m tel- rafmda düşey bir tahta çubuğun ucuna areketli bir kol, bu kolun iki ucuna da gene hareketli birer küçük kol bağlıydı. Bu kolların yatayla ve birbirleriyle yaptığı açılar belirli bir koda göre harflere karşılık geliyordu. Murray’nin sisteminde ise büyük bir kutu içine yerleştirilmiş altı tane kapak belirli bir kod uyarınca açılıp kapatılarak alfabenin harflerini belirliyordu. Her iki sistemde de haberleşme karşılıklı tepeler üzerine kurulan kuleler aracılığıyla gerçekleştiriliyor, işareti uzaktan seçebilmek için dürbün kullanılıyordu.

DanimarkalI fizikçi Hans Christian 0rsted 1820’de, bir telden akan elektrik akımının telin yanma yerleştirilen bir pusula iğnesini saptırdığını buldu. Böylece tel üzerinden gönderilen elektrik sinyalleri aracılığıyla haberleşme olanağı ortaya çıkmış oluyordu. 1832’de Rusya’da çarın yazlık ve kışlık sarayları arasında pusula ibreli bir telgraf sistemi kuruldu. Göttingen’de Alman bilim adamları Cari Friedrich Gauss ile Wilhelm Eduard Weber, 2,3 km’lik bir uzaklığa bir çift bakır tel üzerinden bilgi iletebilen bir telgraf geliştirdiler (1833). Bu telgrafta alıcı olarak bir aynalı galvanometre kullanılıyordu. İngiltere’de W. F. Cooke ve Charles Wheatstone’un geliştirip 1837’de patentini aldıkları telgraf aygıtında, harfler ve rakamların yazılı olduğu bir levha önünde dönerek bu harfleri gösteren beş pusula iğnesi bulunuyordu. Altı tel üzerinden iletişim sağlayan bu aygıt İngiltere’de özellikle de: miryolu haberleşmesinde yaygın olarak kullanıldı. Cooke ve Wheatstone 1845’te tek iğneli, iki telli bir sistemin patentini aldılar.

1820’lerin sonlarında ABD’li fizikçi Joseph Henry, elektromıknatıslara ilişkin tasarım ilkelerini ortaya koydu; 1831’de 1,6 km’lik bir uzaklıktaki bir elektromıknatısı çalıştırarak zil sesi çıkartan bir telgraf sistemi gerçekleştirdi. Bu gelişmelerden etkilenen ve Henry’den büyük ölçüde yardım gören ABD’li mucit Samuel F. B. Morse, 1835 dolaylarında bir telgraf aygıtı ve harflerle rakamlan nokta-çizgi dizileriyle ifade eden bir kod geliştirdi (bak. mors kodu). 1837’de ortak olduğu Alfred Vail ile birlikte tek elle kolaylıkla çalıştırılan, basıldığında bir elektrik devresini kapatan, bırakıldığında devreyi açan bir anahtar (maniple) yaptı. Alıcı olarak da bir kâğıt şerit üzerine nokta ve çizgiler yazabilen elektromıknatıstı bir aygıt kullanılıyordu. 1856 dolaylarında nokta-çizgileri tıkırtı biçiminde ses olarak veren ve deneyimli operatörlerin bunları yazılı metin olarak kâğıda elle (1878’den sonra daktiloyla) geçirmelerine olanak sağlayan bir alıcı geliştirildi. Telgraf sistemleri ABD ve Avrupa’da hızla gelişti, bu alanda birçok şirket kuruldu, bunların bir bölümü birleşerek çok büyük kuruluşlar (örn. Westem Union Telegraph Company) biçiminde örgütlendi.

Hatlardaki telgraf trafiği yoğunlaştıkça bir hat üzerinden aynı anda birkaç mesajın gönderilip alınmasına olanak sağlayacak sistemler geliştirildi. Almanya’da geliştirilen ikili (dupleks) sistemde aynı hat üzerinden aynı anda bir mesaj gönderilebiliyor, bir mesaj da alınabiliyordu. Thomas Edison’un 1874’te geliştirdiği dörtlü sistemde hat üzerinden aynı anda bir yönde iki, öbür yönde de iki olmak üzere dört mesaji geçiyordu. Bu alanda en önemli buluşu 1872’ae Jean-Maurice-Emile Baudot gerçekleştirdi. Baudot’nun zaman bölmeli çoklama sisteminde dilimlere bölünmüş bir bakır halkaya sürtünerek sürekli dönen bir fırça bulunuyordu. Halkanın her dilimi beş parçaya bölünmüştü; bu parçaların her biri, iki farklı gerilim düzeyinden birinde tutuluyordu; art arda beş gerilim düzeyi, beşli bir kod uyarınca belli bir karaktere karşılık geliyordu. Verici taraftaki dönen fırça bir dilimden beşli bir kod sayısı aldıktan sonra ikinci dilime geçiyor ve dönmesini böylece sürdürüyordu. Alıcı taraftaki fırça vericideki ile eşzamanlı bir biçimde döndürülüyordu. Böylece, dilim sayısı kadar bağımsız mesaj beşli bir kod aracılığıyla karşı tarafa gönderilebiliyordu. Baudot kodu günümüzde de bazı teleprinterlerde kullanılmaktadır. Baudot’nun çoklama sistemi ve beşli kodundan yararlanılarak alınan mesajı doğrudan kâğıt üzerine yazan aygıt- telgrafçiçeği 336 lar 1903’te geliştirildi. 1924-28 arasında geliştirilen teleprinterler giderek büyük yaygınlık kazandı.

Telefonun bulunuşu ve teknik gelişmesi telgraf için de birçok yeni olanağın doğmasına yol açtı. Çok sayıda telefon ya da telgraf mesajının aynı anda gönderilmesini sağlayan frekans bölümlü çoklamada, bir ses (telefon) kanalına 18-26 teleprinter kanalı yerleştirmek olanaklıdır. Mikrodalga radyo bağlantıları (radyolink) devre başına 1.800 telgraf kanalı içerebilmektedir. Kısa dalga radyo bantlarının yanı sıra iletişim uyduları da telgraf iletişiminde yaygın olarak kullanılır. Günümüzde telgraf terminallerinin çoğu ASCII (American Standart Code for Information Interchange [Bilgi Alışverişi İçin Standart Amerikan Kodu] sözcüklerinin baş harflerinden kısaltma) kullanır, yedi bitlik bu kodla 27 = 128 farklı harf, rakam, noktalama işareti ve denetim karakteri (örn. satırbaşı, sil vb) kodlanabilir.

Yüzden fazla küçük harf çarkı aracılığıyla bütün bir satın bir kerede basan ve hızı dakikada 1.000 satıra ulaşan teleprinterler yapılmıştır. Kâğıda yazma teknikleri arasında alışılmış baskının yanı sıra elektrostatik, fotografik ve ısıl yöntemler kullanılır. Sayısal bilgisayarlar kodlama, kod çözme, şifreleme ve şifre çözme işlemlerini hızlı bir biçimde gerçekleştir ebilirler; aynca, mesaj ların saklanması için bilgisayar belleklerinden yararlanılır.

Son düzenleyen Safi; 5 Aralık 2018 01:30
Pirana Kovalayan Çılgın Hamsi...