Arama

Martin Luther King - Tek Mesaj #1

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
23 Nisan 2007       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi

King Martin Luther, Jr.

Ad:  Martin Luther King1.jpg
Gösterim: 947
Boyut:  48.0 KB

(d. 15 Ocak 1929, Atlanta, Georgia - ö. 4 Nisan 1968, Memphis, Tennessee, ABD)
1950’lerin ortalarından, beyaz bir suikastçı tarafından öldürülmesine değin ABD’de Medeni Haklar Hareketi’ne öncülük eden Siyah Baptist din adamı.

14 Ekim 1964’te Nobel Barış Ödülü’nü almıştır. 1986’da ABD Kongresi her ocak ayının üçüncü pazartesi gününü King’in onuruna ulusal bayram ilan etmiştir.

Din adamları yetiştirmiş Güneyli bir Siyah aileden geliyordu; hem babası hem de annesinin babası Baptist rahibiydi. On beş yaşındayken Atlanta’da Morehouse College’da yetenekli çocuklar için hazırlanmış özel bir eğitim programına katıldı. Başlangıçta tıp ve hukuka ilgi duyduğu halde babasının da isteğine uyarak din adamı olmaya karar verdi. 1948’de Chester’daki Crozer İlahiyat Okulu’na (Pennsylvania) girdi, 1951’de bu okulu bitirdi. Önce çağdaş Protestan ilahiyatçılar ile Mohandas Karamçand Gandhi’nin pasif direniş felsefesiyle tanıştı. Bu arada öğrenci temsilcisi seçildi ve sınıf birincisi olarak mezun oldu. Boston Üniversitesi'nde başladığı doktora çalışmasını 1955'te tamamladı.

Burada kendi dinsel ve ahlaki eğilimlerine bir temel arayarak insanın Tann'yla ilişkisi üzerinde yoğunlaştı. Doktora tezi “A Comparison of the Conceptions of God in the Thinking of Paul Tillich and Henry Nelson NVieman" (Paul Tillich ve Henry Nelson VVieman'ın Düşüncelerinde Tanrı Kavramının Karşılaştırması) daha çok Reiııhold Niebuhr'un etkilerini taşıyordu. King'e göre Tanrı edimli ve kişisel bir varlıktı: İnsanın kurtuluşu ne Walter Rauschenbusch'un öngördüğü gibi toplumsal ilerleme, ne de Wieman'ın savunduğu gibi tek başına us aracılığıyla gerçekleşebilirdi. Tanrı'nın yol göstericiliğine inanmak zorunluydu.

King Boston'dayken New England Konservatuvan’nda okuyan Alabamalı Coretta Scott'la tanıştı. 1953’te evlenen çiftin dört çocuğu oldu. Montgomery'de (Alabama) yurttaş haklarını savunan küçük bir grup belediye otobüslerindeki ırk ayrımcılığını protesto kararı aldıklarında, King bir yılı aşkın süredir Dexter Caddesi Baptist Kilisesi'nin vaizi olarak görev yapıyordu. 1 Aralık 1955'te otobüste yerini bir beyaza vermeyi reddeden Rosa Parks kentin ayrımcı yasasını ihlal ettiği için tutuklandı. Montgomery'nin ayrımcı taşıma sistemini boykot etmek amacıyla Montgomery'yi Geliştirme Derneği'ni kuran Siyah eylemciler King'i başkan seçtiler.

King'in konuşmaları ve tutumu, ABD toplumu için yepyeni bir sesi, etkileyici bir kişiliği, yurttaş hakları mücadelesinde yeni ve dinamik bir öğretiyi simgeliyordu. Evinin dinamitlenmesine ve ailesinin güvenliğinin tehdit altında olmasına karşın King zafere olan inancını korudu. Montgomery’ nin Siyah yurttaşları bir yıl kadar sonra kent otobüslerindeki ayrımcı uygulamayı kaldırtmayı başardılar.

Montgomery eylemini basamak yapabilmek için bir kitle hareketi gerektiğini kavrayan King, Güney Hıristiyan Önderliği Konferansı'nı (SCLC) kurarak hem bütün Güney ölçeğinde, hem de ulusal düzeyde siyasal bir platform elde etti. Ülkenin her yerinde konferanslar verdi, Siyahların sorunlarını ülke içinde ve dışında medeni haklar savunucuları ve dinsel önderlerle tartıştı. Gana ve Hindistan'a giderek devlet başkanlarıyla görüştü. Şubat 1959’da arkadaşlarıyla birlikte Hindistan başbakanı Nehru tarafından kabul edildi. Satyagraha (şiddete başvurmaksızın direnme) konusunda Gandhi'nin müritleriyle yaptığı görüşmeler sonucunda baskı altındaki halkların bağımsızlık mücadelesinde en etkili silahın pasif direniş olduğu inancını pekiştirdi.

1960’ta doğum yeri olan Atlanta’ya gitti. Orada babasının yanında Ebenezer Baptist Kilisesi'nde vaizliğe başladı. Bu görevinde de zamanının çoğunu Güney Hıristiyan Önderliği Konferansı’na ve yurttaş hakları hareketine ayırdı. Kentteki öğrencilerin oturma boykotunu destekleyerek görüşlerini yaşama geçirdi. Ekim sonlarında 33 gençle birlikte, Atlanta’da bir alışveriş merkezinin kafeteryasında uygulanan ırk ayrımını protesto ederken tutuklandı. Suçsuz bulunmasına karşın, birkaç ay önce işlediği önemsiz bir trafik suçu dolayısıyla gözetim altında bulunduğu dönemde yasaları çiğnediği gerekçesiyle Reidsville Eyalet Hapishane’sine gönderildi. Dava ulusal çapta yankı uyandırdı. King’in güvenliğinden büyük kaygı duyuluyordu; ayrıca Georgia eyalet yönetiminin hukuk kurallarım hiçe sayması ve Başkan Dwight Eisenhower’ın olaya müdahale etmemesi büyük tepki uyandırdı. King ancak Demokrat başkan adayı John F. Kennedy’nin araya girmesiyle serbest bırakıldı. Kennedy’nin bu davranışının ülkenin her yerinde Siyahlarca yüceltilmesi, sekiz gün sonra yapılan seçimlerde küçük bir oy farkıyla başkan seçilmesine önemli katkıda bulundu.

1960-65 arasında King’in etkinliği doruğuna ulaştı. Oturma boykotu, protesto yürüyüşü gibi barışçı eylem biçimleri ona ülkenin her yerinde Siyah ve beyaz birçok liberalin yanı sıra Kennedy ve Lyndon B. Johnson gibi başkanların da desteğini kazandırdı. King ve arkadaşlarının bazı girişimleri de başarısızlıkla sonuçlandı; örneğin 1961-62 yıllarında Albany’de (Georgia) parklarla halka açık öteki yerlerde ayrımcı uygulamaları kaldırma hedefine ulaşamadı.

1963 ilkbaharında Birmingham’da (Alabama) King’in iş arayanlara ve kafeterya müşterilerine karşı uygulanan ırk ayrımcılığına karşı açtığı kampanya sırasında göstericiler üzerine polis köpeklerinin sürülmesi ve basınçlı su sıkılması ülke çapında yankı uyandırdı. King okul çağındaki yüzlerce çocuğun yanı sıra çok sayıda yandaşıyla birlikte hapse atıldı. Ama Birmingham’daki Siyah din adamlarının hepsi King’i desteklemiyordu. Ayrıca bazı beyaz papazlardan da sert tepkiler geliyordu. King, Birmingham cezaevinde kaleme aldığı ünlü mektubunda barışçı eylem felsefesini şöyle dile getirdi: “Şiddete başvurmayan doğrudan eylem, yaratmayı amaçladığı bunalım ve gerilim yoluyla, ısrarla müzakere masasına oturmaya yanaşmayan toplumu sorunla yüz yüze gelmeye zorlar. Sorunu daha fazla göz ardı edilemeyecek biçimde dramatik duruma sokar. Acı deneyimlerimizden biliyoruz ki, ezenler özgürlüğü asla gönüllü olarak vermezler; ezilenlerin özgürlüğü istemesi gerekir.”
Birmingham kampanyasının sonuna doğru King, barışçıl bir değişim için değişik güçleri bir araya toplamak, ülkeye ve dünyaya ABD’de ırk sorununu çözmenin önemini kanıtlamak amacıyla öteki medeni haklar önderleriyle birleşerek tarihsel önem taşıyan Washington Yürüyüşü’nü örgütledi.

28 Ağustos 1963’te, 200 bini aşkın beyaz ve Siyah, Lincoln Anıtı’nın altında toplanarak yasa önünde tüm yurttaşlara eşitlik tanınmasını istedi. King’in “Bir düşüm var” cümlesiyle belleklere yerleşen ünlü konuşması topluluğun heyecanını doruğa ulaştırdi. Medeni Haklar Hareketi’nin yükselmesi King’in umduğu gibi kamuoyunu derinden etkiledi ve Medeni Haklar Yasası’nın (1964) kabul edilmesini sağladı. Bu yasa federal hükümeti kamuya açık yerlerde, kamu tesislerinde ve işyerlerinde ırk ayrımcılığını sona erdirmekle yükümlü kılıyordu. Bu olaylı yıl King’in aralık ayında Oslo’da Nobel Barış Ödülü’nü almasıyla doruğuna ulaştı.

Medeni Haklar Hareketi içinden King’in mücadele anlayışına karşı ilk muhalefet işaretleri federal bir seçmen yasasının gerekliliğini vurgulamak üzere Mart 1965’te Selma’da (Alabama) yapılan gösteriler sırasında ortaya çıktı. King, Selma’dan Mont- gomery eyalet meclisi binasına kadar düzenlediği yürüyüşün başına geçmedi. Eyalet polisi göstericileri cop ve gözyaşı bombalarıyla durdurdu. Bunun üzerine King, federal mahkemenin uyarısına ve Washington’ın engelleme çabalarına karşın ikinci bir yürüyüş düzenlemeye karar verdi. Onun önderliğindeki 1.500 kişilik bir grup Selma’nın dışındaki Pettus Köprüsü’nden yürüyüşe geçti, ama eyalet polisinin kurduğu bir barikatla karşılaştı. King yola devam ederek polisle çatışmak yerine, izleyicilerinden diz çökerek dua etmelerini istedi, sonra da beklenmedik biçimde topluluğu geri döndürdü. Bu karar, onu çok ihtiyatlı bulan birçok genç radikalin desteğini yitirmesine yol açtı. Selma olayıyla birlikte, federal ve yerel yetkililerle “uzlaştığı” yönünde bir kuşku da doğdu. King bu iddiayı şiddetle reddettiyse de inandırıcı olamadı. Ama bütün ülke ayağa kalkmış ve 1965 Seçmen Hakları Yasası kabul edilmişti.

Daha ciddi ilerlemelerin sağlanamamasının yol açtığı sabırsızlık ülke çapında Siyahlar arasında kavgacı eğilimlerin güçlenmesine neden oldu. Özellikle büyük Kuzey kentlerinin kenar mahallelerinde King’in şiddet karşıtı dinsel felsefesi sorgulanmaya başladı. Ağustos 1965’te Los Angeles’ta, Watts’ta patlak veren olaylar kentlerde ırk sorununun ne kadar yoğun olduğunu gösterdi. Gettolardan yükselen Siyah muhalefeti göğüsleyebilmek için King ve yandaşları 1966 başlarında Chicago’da ırkçılığa karşı bir hareket başlattılar, ilk hedefleri konutlarda uygulanan ayrımcılıktı. İlkbahar ve yaz boyunca süren mitingler, yürüyüşler ve gösteriler sonunda Siyahlar, liberaller ve işçi örgütlerinden oluşan bir koalisyon ile belediye arasında bir Doruk Anlaşması imzalandı. Ama konut alanındaki yasa ve kuralların . uygulanmasını sağlamak üzere çeşitli önlemler alınmasını öngören bu anlaşma çok etkili olmadı. King’in Chicago kampanyası bir yandan Belediye Başkanı Richard J. Daley’nin etkili muhalefeti, öbür yandan da Kuzeyli ırkçılığının yol açtığı sorunlar yüzünden başarısız oldu.
Ad:  luther king3.jpg
Gösterim: 618
Boyut:  35.1 KB

Ama gerek Illinois’da, gerekse Mississippi’de genç Siyah militanlar artık King’e açıkça karşı çıkıyordu. King’in buna tepkisi, halkının ilerlemesini ırkçılıkla aynı ölçüde engelleyen başka sorunları da içine alacak biçimde yaklaşımını genişletmek oldu. 4 Nisan 1967’de, New York kentindeki Riverside Kilisesi’nde ve gene aynı kentte 15 Nisan’da düzenlenen dev bir banş mitinginde King Vietnam Savaşı’na kesin olarak karşı olduğunu açıkladı. Daha geniş bir tabana seslenebilmek için ırk farkı gözetmeksizin bütün yoksulları birleştirmeye çalıştı. Kapıcılardan hastane çalışanlarına, mevsimlik işçilerden Apalaş yoksullarına, öğrenci militanlardan barışçı aydınlara kadar geniş bir kesime seslenen bir tür popülizme yöneldi. Geçmişte küçük küçük reformlarla yetinmeyi amaçlarken artık bütün toplumun yeniden kurulması, değerlerde bir devrim yapılması gerektiğine inandığını söylemeye başladı. Ama bu sözleri ve buna koşut çabaları toplumun hiçbir kesiminden fazla destek görmedi.

King’in Washington’a kadar sürecek bir Yoksul Halk Yürüyüşü düzenleme tasarısı 1968 baharında temizlik işçilerinin grevini desteklemek üzere Memphis’e (Tennessee) gitmesi nedeniyle ertelendi. Burada 4 Nisan günü arkadaşlarıyla birlikte kaldığı otelin balkonunda keskin nişancı bir katilin kurşunlarıyla öldürüldü. 10 Mart 1969’da tutuklanan beyaz katil James Earl Ray cinayet suçunu kabul ederek 99 yıl hapse mahkûm oldu. King’in ardından SCLC başkanlığına Rahip Ralph David Abernathy getirildi. Örgüt King’in felsefesini sürdürmesine karşın, çeşitli bölünmelerin de etkisiyle zayıfladı. Siyah kitleleri uyandırmayı ve eyleme geçirmeyi başaran King’in mücadeleye en büyük katkısı beyaz Amerikalıların vicdanına seslenerek, Washington üzerinde siyasal bir ağırlık kurabilmesiydi.

Ama Güney’in ayrımcı yasalarını kırmayı başaran stratejisi başka yerlerdeki daha karmaşık ırk sorunlarını çözmeye yetmedi. Hareketi barışçı yoldan saptırmamaktaki kararlılığına ve ABD’de herkesin bir gün ırksal ve ekonomik eşitliğe kavuşacağı inancını yitirmemesine karşın King ne kendi önderliğinin ne de uğrunda savaştığı amaçların bugünden yarına sonuç vermesini beklemiyordu. Başlıca yapıtları arasında Stride Toward Freedom: The Montgomery Story (1958; Özgürlüğe Uzun Adımlar: Montgomery Öyküsü), Why We Cant Wait (1964; Neden Bekleyemeyiz), Where Do We Go From Here: Chaos or Community? (1967; Bu Yol Nereye Çıkacak: Kaosa mı, Beraberliğe mi?) sayılabilir.

kaynak: Ana Britannica
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 13 Ekim 2016 21:33