Arama


GusinapsE - avatarı
GusinapsE
Ziyaretçi
15 Mart 2006       Mesaj #1
GusinapsE - avatarı
Ziyaretçi
Ad:  Nazi Vahşeti ve İdeolojisi.jpg
Gösterim: 1795
Boyut:  100.8 KB
Nazi rejimi altında Wehrwirtschaft (savunma ya da savaş ekonomisi) adıyla uygulanan ekonomik kendine yeterlilik, korumacılık ve serbest ticaretin reddi ilkelerine dayalı aşırı neomerkantilizme, kültürel alanda aşırı milliyetçi bir kendine yeterlilik düşüncesi ve bütün Batılı düşüncelere karşı kararlı bir düşmanlık eşlik etti. Nasyonal Sosyalizmin amaçladığı dünya düzeni yalnızca askeri, ekonomik ve siyasal bir egemenliği ifade etmiyor, aynı zamanda düşünsel ve ahlaki bir önderliği de öngörüyordu. Dünyanın yeni çağı (Weltzeitalter) aynı zamanda hem Alman, hem de Nasyonal Sosyalist bir çağ olacaktı.

II. Dünya Savaşı gerçekte bir savaştan da öte, katliam ve soykırım girişimiydi. Bunun temelinde, Hitler'in "yaşama alanı politikası" adı verilen ırkçı teorisi yatıyordu.
İkinci Dünya Savaşı'nın sona ermesiyle birlikte Nazilerin, toplama kamplarında yaptıkları vahşet ve zulüm ortaya çıktı. Milyonlarca masum insan, sadece ırkları veya düşünceleri nedeniyle, Naziler tarafından ölesiye çalıştırılmış, sonra da açlığa ve ölüme terk edilmişti. Bu vahşet, Darwinist ırkçılığın dünyayı sürükleyeceği felaketin boyutunu gösteriyordu.
Hitler Almanya'nın, Alman milletine yeterli bir toprak oluşturmadığını, Ari ırkın burada "sıkıştığını" ileri sürmüştü. Ona göre Doğu ülkelerinin toprakları ele geçirilmeli ve Almanlar için "yaşam alanı" haline getirilmeliydi. Bu topraklardaki onmilyonlarca masum insan ise, acımasızca katledilecekti.
Bu nedenle, Nazi orduları Doğu Avrupa'da işgal ettikleri her bölgede, kitle katliamları yürüttüler.
Özellikle de, Nazilerin sözde aşağı ırk olarak gördükleri Yahudiler, Çingeneler, Polonyalılar ve Slavlara karşı akıl almaz bir vahşet yürütüldü.
Nazilerin katliam için kurdukları özel SS birlikleri, tüm işgal bölgelerinde başta Yahudiler olmak üzere hedef alınan grupları bulup öldürmeye başladılar. Nazilerin işgal ettiği her bölge, acımasızca katledilmiş masumların cesetleri ve onlar için gözyaşı döken zavallı insanlarla doldu.
Din adamları ve ibadethaneler, Nazilerin başlıca hedefleri arasındaydı. Geçtikleri her yerde, kiliseleri yakıp yıktılar, dindar insanları katlettiler.

Nazi vahşetinin asıl uygulama alanı ise, toplama kampları oldu. Yahudiler, Çingeneler, savaş esirleri, Katolik din adamları gibi farklı grupların birer köle gibi çalıştırıldıkları bu kamplar, 1942 yılında birer insan mezbahasına dönüştü. İnsanları topluca katletmek için özel olarak dizayn edilen sistemlerle, milyonlarca masum erkek, kadın ve çocuk vahşice öldürüldü. Savaşın sonlarında bu kampları kurtaran müttefikler, onbinlerce ceset ve neredeyse ceset haline gelmiş zavallı tutsaklarla karşılaştılar. Nazi toplama kamplarında toplam 11 milyon suçsuz insan öldürüldü.
Nazilerin savaşı kaybedeceği, 1943 yılından itibaren belli oldu. Sovyet birlikleri, Hitler'in ordularını Stalingrad'da büyük bir bozguna uğrattı. Almanlar Stalingrad'ın ardından, Kursk bölgesinde yaşanan ve tarihin en büyük tank savaşı olarak bilinen muharebeyi de kaybettiler. Artık çöküş kaçınılmazdı. Ancak Naziler, geriye çekilirken kan dökmeye devam ettiler. Hitler'in emri üzerine, çekildikleri her yeri yakıp yıktılar ve sivilleri katliamdan geçirdiler. Alman ordularının ardında, bir hiç uğruna katledilmiş milyonlarca insan ve bu insanlar için ağlayan gözü yaşlı kadınlar ve çocuklar kaldı.

Müttefik orduları Berlin'e ulaştıklarında, Nazizm'in çöküşü de belgelenmiş oluyordu. Ancak Berlin'e ulaşan Kızılordu birlikleri, bir başka vahşet ideolojisinin temsilcisiydiler. Nitekim Stalin'in ve Kızılordu'nun zulüm konusunda Hitler'in gerisinde kalmadığı ilerleyen yıllarda ortaya çıkacaktı. Stalin'in toplama kamplarında da en az Hitler'in kamplarındaki kadar masum insan öldü. Stalin'in işgal ettiği bölgelerde de, Hitler'inkine benzer katliamlar gerçekleştirildi.
Ve II. Dünya Savaşı denen cinnet, tam 55 milyon insanın hayatına mal oldu. Yeryüzü, bir kez daha şeytani bir kan dökme ayinine sahne olmuştu.
Oysa Allah insanlara, şeytanın yolunu değil, barış ve güvenlik yolunu izlemeyi emretmektedir:
Ey iman edenler, hepiniz topluca "barış ve güvenliğe" girin ve şeytanın adımlarını izlemeyin. Çünkü o, size apaçık bir düşmandır. (Bakara Suresi, 208)

İşgal ve savaş
Nazizm, 1939 yılında yeni bir dünya savaşını başlattı. Nazi orduları ani bir saldırıyla Polonyayı işgale girişti. Almanya sadece üç hafta içinde Polonyayı dize getirdi. Başkent Varşova Alman uçakları tarafından acımasızca bombalanırken, pek çok sivil can verdi.
Tüm dünya bir sonraki hedefin ne olacağını bekliyordu. Alman genel kurmayı ise, bu yeni saldırıların planını yapıyordu.
Bu arada bir başka totaliter güç, savaşa adım attı. Bu, Stalin'in kanlı diktasıyla yönetilen Sovyetler Birliğiydi.
Ağustos 1939'da Stalin Hitler ile saldırmazlık paktı imzaladı. Polonya'yı paylaşmak için anlaştılar. Ancak Stalin bununla yetinmedi. Kızılordu ani bir saldırıyla Latviya, Estonya ve Litvanya'yı işgal etti. Sonra da kuzeye yönelerek Finlandiya'yı işgale başladı. Bu işgal, 270 bin kişinin hayatına mal olacaktı.
Nisan 1940'ta, Hitler'in birlikleri yeni bir saldırı başlattılar ve sırasıyla Danimarka, Norveç, Belçika ve Hollanda'yı işgal ettiler. Mayıs 1940'ta ise Alman orduları Belçika üzerinden Fransa'ya girdi. Onbinlerce sivil insan, Nazi vahşetinden korkarak kaçmaya başladı.
13 Haziran'da Alman orduları Paris sokaklarına varmıştı. Hitler, Eyfel Kulesi'nin önünde kameralara poz verdi. Almanya ilerleyen aylarda Bulgaristan, Yugoslavya ve Yunanistan'ı da işgal etti. Tüm Avrupa, Hitler ve müttefiklerinin çizmesi altındaydı.
Almanya'nın en büyük işgal planı ise, Rusya'ya karşıydı. "Barbarossa Operasyonu" adı verilen bu işgal, 22 Haziran 1941'deki ani bir saldırıyla başladı.
Hızla ilerleyen Alman ordusu 12 haftada Kiev'i ele geçirdi, bir ay kadar sonra ise Moskova yakınlarına kadar ilerledi.

Bundan sonraki 3 yılda, Nazi Almanyası ile Sovyetler Birliği arasında korkunç bir savaş yaşandı. Tarihin en kanlı savaşı olan bu çatışma, 30 milyondan fazla insanın yaşamına mal oldu. Ve bu savaşın her iki tarafı, yani Nazizm ve komünizm, insanlığa karşı korkunç suçlar işledi.
Sonuç olarak, savaşta çarpışan ideolojiler hiçbir ahlaki ve insani ilke tanımadan sırf kendi dünyevi çıkar ve beklentilerini gerçekleştirmeyi amaçlıyordu. Bu uğurda milyonlarca insanın katledilmesine de acımasızca göz yumuyorlardı. Böyle, hiçbir sınır tanımadan her türlü zulüm ve bozgunculuğu meşru görenlere yandaş ve destekçi olmak, onlara tabi olmak Kuran'da kesin olarak yasaklanmıştır:
Ve ölçüsüzce davrananların emrine itaat etmeyin. Ki onlar, yeryüzünde bozgunculuk çıkarıyor ve dirlik-düzenlik kurmuyorlar. (Şuara Suresi, 151-152)

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 20 Şubat 2017 21:02