Arama

Kemal Sunal

Güncelleme: 26 Temmuz 2016 Gösterim: 511.122 Cevap: 12
KisukE UraharA - avatarı
KisukE UraharA
VIP !..............!
21 Ocak 2006       Mesaj #1
KisukE UraharA - avatarı
VIP !..............!

Kemal Sunal

Ad:  kemalsunal1.jpg
Gösterim: 15094
Boyut:  65.9 KB

türk tiyatro ve sinema oyuncusu

Sponsorlu Bağlantılar
(İstanbul 1944 - 03.07.2000).

Tiyatro çalışmalarına Vefa lisesi'nde okurken başlayan sanatçı önce Ulvi Uraz sonra Devekuşu kabare tiyatrosu’rıda oynadı. 1972’de Tatlı dillim filminde rol aldı. Özgün fiziği ve canlandırdığı tiplerin halka olan yakınlığı nedeniyle Türkiye'nin en sevilen komiklerinden biri oldu.

1977'de Antalya Film festivali'nde (Kapıcılar kralı adlı filmle) ve 1978'de Sinema yazarları derneği (SİYAD) tarafından en iyi erkek oyuncu seçildi. Başlıca filmleri: Hababam sınıfı (1973), Hanzo (1975), Süf kardeşler (1976), Tosun Paşa (1976), Kapıcılar kralı (1976), Şaban oğlu Şaban (1977), Çöpçüler kralı (1977), inek Şaban (1978), Köşeyi dönen adam (1978), Kanlı Nigâr (1978), Bekçiler kralı (1979), Dokunmayın Şabanıma (1979), Atla gel Şaban (1984), Postacı (1984), Orta- direk Şaban (1985), Keriz (1986), Polizei (1988), Düttürü dünya (1988), öğretmen (1989). 1992'de TV için Saygılar bizden adlı bir dizi yapan Kemal Sunal filmleri, son yıllarda televizyon yayınlarının çok ilgi gören programları arasında yer aldı.

Gerçek Adı: Ali Kemal Sunal
Doğum Yeri: Küçükpazar, İstanbul
Doğum Tarihi: 11.11.1944
Boy : 1.88 m
Takma Adı : Şaban, İnek Şaban, Davaro
Onu Ünlü Yapan Ne? Hababam Sınıfı (1975) filmindeki İnek Şaban karakteri ile ünlendi.

Birliktelikleri:
  • Eşi: Gül Sunal (1965 - 2000)
Ailesi:
  • Oğlu: Ali Sunal, Oyunu, Tiyatrocu
  • Kızı: Ezo, Sunal
Ödüllerinden Bazıları:
  • 1977: 14. Antalya Film Şenliği, En iyi erkek oyuncu, Kapıcılar Kralı
  • 1998: 35. Antalya Film Şenliği, Yaşam Boyu Onur Ödülü, Kapıcılar Kralı
  • 1989: 2. Ankara Film Şenliği, En iyi erkek oyuncu, Düttürü Dünya
Eğitim:
- Vefa Lisesi, İstanbul
- Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi, Radyo Televizyon ve Sinema Bölümünü, 12 Eylül öncesi bırakmıştı, 1995'te mezun oldu. Yine aynı bölümde Yüksek Lisans yaptı.

Meraklısına...
  • Sanat hayatına, "Zoraki Takip" adlı tiyatro oyunuyla başladı.
  • 1 yıl kadar Kenterler Tiyatrosu'nda çalıştıktan sonra Devekuşu Kabare Tiyatrosu'nda görev aldı.
  • 1973 yılında Ertem Eğilmez'in yönettiği bir filmle sinemaya transfer oldu ve kalabalık kadrolu filmlerde rol almaya başladı.90'lı yıllardan itibaren filmleri kesintisiz olarak televizyonlarda yayınlanmaya başladı; ama kendisi bu gösterimlerden hiç para kazanmadı.Uçaktan hiç hoşlanmayan ve uzun yıllardır hiç uçağa binmeyen Sunal, Balalayka filminin çekimi için sanatçı arkadaşlarıyla birlikte Trabzon'a gitmek üzere bindiği uçak henüz yerdeyken geçirdiği kalp krizi sonucu ölmüştü (3 Temmuz 2000)
  • Ölümüyle tüm Türkiye'yi yasa boğan Sunal'ın geçirdiği kalp krizi sonrasında uçakta doktor bulunmayışı ve havalimanındaki doktorların geç müdahale ettiği ve ihmalin bulunduğu iddiaları uzun süre tartışılmıştı.
  • Sunal uçağa binmeden önce bilet kontrollerini yaptırırken hostese: ‘‘Canım, hiç gitmek istemiyor. Ama film çekimi var, gitmek zorundayım’’ demişti.
  • Sunal gibi Vefa Lisesi'nden mezun olduğunu belirten Uğur Dündar ise, Kemal Sunal'ın, arkadaşlarından ayrılmamak için bir çırpıda bitirebileceği ortaokul ve liseyi, toplam 11 yılda bitirerek, ‘‘literatüre geçecek bir arkadaşlık tutkusu’’ gösterdiğini söylemişti.
Tüm Filmleri:
  • Propaganda (1999)
  • Varyemez (1991)
  • Koltuk Belası (1990)
  • Boynu Bükük Küheylan (1990)
  • Abuk Sabuk Bir Film (1990)
  • Zehir Hafiye (1989)
  • Talih Kuşu (1989)
  • Gülen Adam (1989)
  • Uyanık Gazeteci (1988)
  • Polizei (1988)
  • Öğretmen (1988)
  • Düttürü Dünya (1988)
  • Bıçkın (1988)
  • Yakışıklı (1987)
  • Kiracı (1987)
  • Yoksul (1986)
  • Tarzan Rıfkı (1986)
  • Japon İşi (1987)
  • Garip (1986)
  • Deli Deli Küpeli (1986)
  • Davacı (1986)
  • Şendul Şaban (1985)
  • Şaban Papuçu Yarım (1985)
  • Sosyete Şaban (1985)
  • Gurbetçi Şaban (1985)
  • Katma Değer Şaban (1985)
  • Keriz (1985)
  • Atla Gel Şaban (1984)
  • Ortadirek Şaban (1984)
  • Postacı (1984)
  • Şabaniye (1984)
  • Tokatçı (1983)
  • Kılıbık (1983)
  • En Büyük Şaban (1983)
  • Çarıklı Milyoner (1983)
  • Yedi Bela Hüsnü (1982)
  • Doktor Civanım (1982)
  • Üç Kağıtçı (1981)
  • Kanlı Nigar (1981)
  • Davaro (1981)
  • Zübük (1980)
  • Gol Kralı (1980)
  • Gerzek Şaban (1980)
  • Devlet Kuşu (1980)
  • Korkusuz Korkak (1979)
  • Umudumuz Şaban (1979)
  • Şark Bülbülü (1979)
  • Dokunmayın Şabanıma (1979)
  • Bekçiler Kralı (1979)
  • Yüz Numaralı Adam (1978)
  • Kibar Feyzo (1978)
  • İyi Aile Çocuğu (1978)
  • İnek Şaban (1978)
  • Avanak Apti (1978)
  • Şabanoğlu Şaban (1977)
  • Sakar Şakir (1977)
  • Hababam Sınıfı Tatilde (1977)
  • Çöpçüler Kralı (1977)
  • Güllüşah İle İbo (1977)
  • Tosun Paşa (1976)
  • Süt Kardeşler (1976)
  • Meraklı Köfteci (1976)
  • Kapıcılar Kralı (1976)
  • Hababam Sınıfı Uyanıyor (1976)
  • Şaşkın Damat (1975)
  • Hanzo (1975)
  • Hababam Sınıfı Sınıfta Kaldı (1975)
  • Hababam Sınıfı (1975)
  • Köyden İndim Şehire (1974)
  • Salako (1974)
  • Salak Milyoner (1974)
  • Mavi Boncuk (1974)
  • Hasret (1974)
  • Canım Kardeşim (1973)
  • Oh Olsun (1973)
  • Güllü Geliyor Güllü (1973)
  • Yalancı Yarim (1973)
  • Tatlı Dillim (1972)

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 26 Temmuz 2016 18:38
Biyografi Konusu: Kemal Sunal nereli hayatı kimdir.
Gerçekçi ol imkansızı iste...
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
2 Ekim 2006       Mesaj #2
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Ad:  k.s1.jpg
Gösterim: 4698
Boyut:  27.1 KB
Kemal Sunal d:10.11.1944 ö:03.07.2000
Sponsorlu Bağlantılar

"1944'de İstanbul'da doğdum. Lise son sınıftayken felsefe öğretmenim Belkıs Balkır, elimden tuttuğu gibi beni Müşfik Kenter'e teslim etti. Bu arada üniversiteye başladım. Bir süre sonra turneler nedeni ile öğrenimime ara vermek zorunda kaldım. Kent Oyuncuları'ndan sonra sırasıyla Ulvi Uraz Tiyatrosu, Ayfer Feray Tiyatrosu ve en son Devekuşu Kabare Tiyatrosu'nda oynadım. 1972 yılında Ertem Eğilmez'in beni beğenip seçmesiyle sinemaya adımımı attım. Özel televizyonların yaygınlaşması üzerine diziler yaptım. Bu sıralarda da üniversiteyi bitirmeyi ve böylece gençlere örnek olmayı kafama koymuştum. Çünkü Türkiye'nin okuyan insana ihtiyacı vardı. Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo-TV ve Sinema Bölümü'nü 1995 yılında bitirdim. Bu da yetmez deyip yüksek lisans öğrenimimi de tamamladıktan sonra tez müddetim başladı. Bundan sonra da çok özlediğim tiyatroyu ve sinemayı birlikte yapmayı planlıyorum..."

Ölümünden sonra dostlarının Kemal Sunal için söyledikleri:
Tarık Akan: Kemal, sosyal demokrattı. Ama bunu ne hiçbir zaman belli etti, ne konuştu, ne de herhangi bir eylemin işinde oldu. Hep kaçtı bundan.

Tuncay Akçay: (Hababam Sınıfı filminin unutulmaz gülüsüyle belleklerde iz bırakan çocuğu) Bazen ‘Yahu Kemal abi’ diyordum. ‘Varyemez senin gerçek hayatın gibi...’ Bundan dolayı biz ona kızıyorduk. İyi ki öyle davranmış... Şimdi ailesine bir gelecek bıraktı.

Metin Akpınar:
Biz prova yaparken Kemal kulise gider, Zeki’nin .... sigarasını içerdi. Zeki de her seferinde ‘Ne oldu bu sigara?’ deyip etrafa sorardı. Bir gün yakayı ele verdi.

Zeki Alasya
: Aptal sanılırdı. Ama son derece zeki bir adamdı. Kendi kurallarını koydu. çaresizdi çünkü... Korkaktı da. çok üstüne geldiler. Ben de gittim. Ama saygısızlık yapmadım.

Rutkay Aziz: Toplumların gülme hakkı vardır. Bu hakkı topluma vermiştir. Güldürerek suç işletmiştir topluma…

Bülent Ecevit: Ben Kemal Sunal hayranıyım, filmlerini bıkmadan izliyorum. Muhteşem bir oyuncu.

Emel Sayın: Varlığı yokluğu belli olmazdı, ama yönetmen ’motor’ dediği an, karşımızda devleşen bir aktör olurdu.

Altan Öymen: Kemal Sunal, filmlerinde genellikle, haklının haksıza, güçsüzün güçlüye karşı mücadelesini temsil eden büyük komedi ustasıydı.

Murat Sökmenoğlu: Türk sinemasının usta sıfatına layık oyunculardan biri olan Sayın Sunal, çizdiği kompozisyonlarla hafızalarda önemli bir yere sahiptir.“

Göksel Arsoy: çok takdir ettiğim, çok beğendiğim, hakikaten Türk sinemasına damgasını vurmuş, halkın sevgisini kazanmış, gönlüne girmiş olan çok büyük bir sanatçıydı.“

Kadir İnanır: Yemez içmezdi... O da herhalde yoksulluktan ve çok eziyet çekmekten kaynaklanıyor…

Bülent Kayabaş: Çöpçü kıyafetini giydiği zaman filmin sonuna kadar onunla dolaşırdı. Yatarken çıkarırdı sadece..

Hülya Koçyiğit: Politik kimliğiyle öne çıkmak istemezdi. Bizim oyuncu derneğimize üye olmadı. Daha sonra ÇASOD’un (Çağdaş Sinema Oyuncuları Derneği) kurulması için çalıştı; ama oraya da üye olmadı.

Şükran Esen (Sunal’ın yüksek tez hocası): Doktora yapmayı ve okulda kalarak öğretim üyesi olmayı düşünüyordu.

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 6 Mayıs 2016 19:23
Blue BooL - avatarı
Blue BooL
Ziyaretçi
23 Kasım 2006       Mesaj #3
Blue BooL - avatarı
Ziyaretçi
Aslen Malatya'nın Doğanyol ilçesindendir.Vefa Lisesi'nden mezun oldu. Sanat hayatı, "Zoraki Tabip" adlı tiyatro oyunuyla başladı. 1 yıl kadar Kenterler Tiyatrosu'nda çalıştıktan sonra Devekuşu Kabare Tiyatrosu'nda görev aldı. 1973 yılında Ertem Eğilmez'in yönettiği bir filmle sinemaya adımını attı ve kalabalık kadrolu filmlerde rol almaya başladı.
Ad:  kemalsunal6.JPG
Gösterim: 3149
Boyut:  50.3 KB

Türk sinemasında başta İnek Şaban tiplemesi olmak üzere canlandırdığı pek çok tiple sevenlerinin kalbinde taht kuran Kemal Sunal, 7'den 70'e herkesin sevgisini kazandı.

Türk sinemasının en büyük komedyenlerinden biri olan Sunal, peşpeşe çevirdiği filmlerle ticari açıdan büyük başarı kazandı. Filimlerde cogu zaman saf,sansli ama iyi yurekli karakterlerin rollerine girdi.1974 yılında evlendi. Ali ve Ezo adlarında, biri kız diğeri erkek iki çocuğu oldu. 1977'de Antalya Film Festivali'nde En İyi Erkek Oyuncu ödülünü alan Sunal, oyunculuğu ve özellikle değişik tiplemesiyle Türk sinemasında komedi oyunculuğuna yeni bir soluk getirdi. 1990'lı yıllardan itibaren filmleri kesintisiz olarak televizyonlarda yayımlanmaya başladı; ama kendisi bu gösterimlerden hiç para kazanmadı.

12 Eylül öncesi dönemde yarım bıraktığı üniversiteyi, Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo Televizyon ve Sinema Bölümünü'nden mezun olarak 1995 yılında bitirdi ve yüksek lisans yapmaya başladı. Hayatı boyunca toplam 82 filmde rol aldı. 3 Temmuz 2000 tarihinde Balalayka adlı filmin çekimlerine başlamak için Trabzon'a gitmek üzere bindiği uçakta kalkıştan hemen önce geçirdiği kalp krizi sonucu hayata gözlerini yumdu.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 6 Mayıs 2016 23:30
MaKaLeLe - avatarı
MaKaLeLe
Ziyaretçi
5 Mart 2007       Mesaj #4
MaKaLeLe - avatarı
Ziyaretçi
Ad:  kemalsunal2.jpg
Gösterim: 4936
Boyut:  37.6 KB
KEMAL SUNAL

11 Kasım 1944 yılında İstanbul da doğan Kemal Sunal, aslen Malatyalıdır. Annesi Saime Hanım babası ise Mustafa Bey in üç erkek evladının en büyüğüdür.

Kendisinden küçük Cengiz ve Cemil adında iki erkek kardeşi daha vardır. Okul hayatına Mimar Sinan İlkokulunda başlayarak Vefa Lisesi nden mezun olmuştur. Dar gelirli bir ailede büyüyen Sunal, yaramaz ama mutlu bir çocukluk geçirmiştir. Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo Televizyon ve Sinema Bölüm ünde Üniversite öğrenimine başlayan Sunal, 12 Eylül döneminde öğrenimini yarım bırakmak zorunda kalmıştır.


Lise son sınıfta iken Felsefe Hocasının Müşfik Kenter ile kendisini tanıştırması ile sanat hayatına başlayan Sunal, Zoraki Takip Tiyatro oyunu ile alanında ilk adımını da atmıştır. Bir yıl kadar Kenter Tiyatrosunda çalıştıktan sonra, kısa bir süre de Devekuşu Kabare Tiyatrosunda çalışmıştır. 1973 yılında da Ertem Eğilmez in yönetmenliğini yaptığı Tatlı Dillim filmi ile sinema hayatına başlamıştır. Daha sonra da kalabalık kadrolu filmlerde ufak roller ile devam eden Sunal, art arda aldığı sinema rolleri ile kısa bir sürede zirveye çıkmayı başarmıştır. 1974 yılında evlenen Sunalın, Ali ve Ezo adlarında biri kız, birde erkek çocuğu olmuştur. Filmlerinde gösterdiği başarıyı evliliğinde de gösteren Sunal, mutlu bir evlilik geçirmiştir.

Yeşilçam’ın ünlü komedyenlerinden olmayı başaran Sunal, evirdiği sinema filmlerinde hem maddi hem de manevi büyük bir başarı kazanmıştır. 1976 yılında rol aldığı Kapıcılar Kralı filminde gösterdiği başarısı ile 1977 yılında Antalya Film Festivalinde Altın Portakal En İyi Erkek Oyuncu Ödülü nü kazanmıştır. Üzerine aldığı rolleri başarı ile canlandıran Sunal, Yeşilçam’ın komedide aranan bir yüzü olmayı da başarmıştır. Sinema filmlerinde Şaban tiplemesi ile adından söz ettirerek Hababam Sınıfı serisi ile de akıllarda kalmayı başarmıştır. Rol aldığı filmlerde halk kahramanını canlandıran Sunal, haksızın haklıya karşı hep savunucusu olmuştur.

1990 yılından sonra, çevirdiği filmler televizyon ekranlarında kesintisiz olarak yayınlanmaya başlasa da bu yayınlardan hiçbir ücret almamıştır. 12 Eylül döneminde yarım bıraktığı okuluna devam eden Sunal, okulunu da 1995 yılında bitirerek diplomasını almıştır. Daha sonra Yüksek Lisan yapan Sunal, Yüksek Lisansı sırasında Tez olarak hazırladığı Tv ve Sinemada Kemal Sunal Güldürüsü adlı tezini de kitaplaştırarak sevenlerinin beğenisine sunmuştur. Yüksek Lisans tezinde, kendi filmlerinin yansıttıklarının sosyolojik incelemesini yapmıştır.

Sunal yüzü ve fiziki yapısı ile Fransız komedyen Femandel’e benzetilirdi. Hayatı boyunca tiyatro oyunları hariç toplam 82 sinema filminde rol alan Sunal, son filmi olan Balalayka’nın çekimleri için Trabzon a giderken kalp krizi sonucu 3 Temmuz 2000 de 56 yaşında hayatını kaybetmiştir.

Ödülleri:

1998 – 35. Antalya Film Şenliği – Yaşam Boyu Onur Ödülü
1989 – 2. Ankara Film Şenliği – En İyi Erkek Oyuncu (Düttürü Dünya)
1977 – 14. Antalya Film Şenliği – En İyi Erkek Oyuncu (Kapıcılar Kralı)
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 6 Mayıs 2016 23:23
king nothing - avatarı
king nothing
Ziyaretçi
17 Eylül 2008       Mesaj #5
king nothing - avatarı
Ziyaretçi
Eşi Gül Sunal Kemal Sunal’ı Anlattı
Ad:  kemalsunal3.jpg
Gösterim: 3241
Boyut:  51.1 KB

Kemal Sunal öleli 14 yıl oldu. Türkiye’nin gelmiş geçmiş en büyük komedyeniydi. 14 yıl oldu ve bu 14 yılda eşi Gül Sunal onu kimseyle paylaşmadı. Yaşadıklarını kimseye anlatmadı… Arkadaşlarıyla bile sadece ‘neşeli Gül’ olabildiği zamanlarda görüştü... Onlar evlerinde çok mutluydu. O yüzden ne yaşandıysa o evde yaşandı. Ve bugün Gül Sunal, Kemal Sunal’ı o evden çıkardı, çok sevdiği seyircisiyle buluşturmak için bir kitap yazdı. Gül Sunal ile buluştuk.

Kitabın adı ‘Kemal, Hadi Gel Bi Kahve İçelim’, hep böyle mi derdiniz birbirinize?
Slogan gibi bir şey. Ben sürekli söylenirdim, Kemal sadece dinler, onunla kavga edilmezdi. Sonra dönüp, “Hadi bi kahve içelim” derdi. Ama benim içimi boşaltmamı beklerdi. Ya da “Bir daha seninle konuşmayacağım” diyerek kapıyı çarpar giderdim. Çarparım, açarım, “Kahve yapayım mı içelim mi?” derdim. Hatalıyım, özür dilerim değil de “Bir kahve yapayım içelim mi?” Birçok şeyin yerine geçen bir cümleydi bu. Bu arada kahveyle işimiz yok, söyleyemediklerimizin bahanesiydi o.

Kaç yaşındaydınız tanıştığınızda?
Ben 20, Kemal 29.

Nasıl tanıştınız?
O sahnedeydi, ben seyirciler arasında. Havuz sahnesi var. O havuza girmiş, bekçi geliyor, çamaşırları kucağında duruyor. Yani repliği yok, öylece durduğu bir sahne. Orada göz göze geldik.

Sonra…
2.5 sene mektuplaştık…

En çok nesinden etkilendiniz?
Gözlerinden. Kemal’in gözleri, birçok insana albenisi olmayan bir çift göz gibi gelebilir ama çok derin bakardı. Çok hüzünlüydü bir kere. Ona ne yaparsanız yapın ya da o size ne yaparsa yapsın en sonunda “Aman üzülmesin” dersiniz. Bebek gibi. Ezo bile ilkokuldayken ona bebek gibi bakıyordu. Hepimize merhamet duygusunu çok ağır yaşatıyordu.

Hüzünlü müydü?
Annesi de söylerdi, çocukluğundan beri bir mahzunluk vardı. Ama tabii çok eğlenceliydi de…

Filmlerinin dışında çok ciddi biri olduğu şehir efsanesi miydi yani?
Kemal utangaç biriydi. Çok mütevazıydı. Böyle Kemal Sunal falan dedikleri zaman ne yapacağını şaşırır, kabuğuna çekilirdi. Mesela siz buraya gelseniz, yine yadırgar ama sonra güvenirse çok keyifli olurdu. Bir çok arkadaşımız var, söyleyip gülüyorlar, söyleyip gülüyorlar, öyle değil. Ağzının içinden mır mır bir şey söyler, onu yakalarsanız günlerce gülersiniz. Çok güzel gözlem yapardı. Sabahları uyanır, ben salonda bir şeyle uğraşıyor olurdum. O Ciguli taklidi yapardı. Başka gün başka biri gibi girerdi.

Mutlu bir aile hayatınız varmış…
Şimdiki evliliklere bakıyorum. Daha net görüyorum. Biz çok mutlu yaşamışız.

Ama siz de çok önemli bir figürsünüz ilişkide. “Biz hayatı bize verdiği kadarıyla yaşadık” diyorsunuz…
Bunu bilinçli yapmadık. O zaman öyle yaşadık gittik, herkes öyle zannediyorduk. İlk farklı aileleri okul açtığım zaman gördüm. Çünkü biz daha önce akrabalarımızla, arkadaşlarımızla görüşüyorduk. Herkes memnun ama bizler farklıydık. Ben kendimi değiştirmedim. Kemal de sıradan bir ev erkeğiydi. Biz onun star olduğunun farkında bile değildik. Bazı arkadaşlarımız var -belki zamanın ruhundan kaynaklanıyor- menajerleri var, ulaşmak zor. Kemal telefonlarını kendi açardı, oynayacağı şeye kendi karar verirdi. Hiçbir zaman şoförü olmadı mesela.

“Bugün yaşasaydı ne olurdu?” diye düşünüyor musunuz?
Düşünüyorum zaman zaman. Bilemiyorum, yani iş hayatında iyi bir yerde olurdu. Yaşantısından da bir şey değiştirmezdi. Belki öyle denk geldi, ben de o da çok tutucuyduk.

Nasıl tutuculuklar?
Bu evde 25-30 senedir eşyalar aynı. Onun koltuğu belli, benimki belli. Hayat görüşümüz değişmez. Yenilik güzel ama bize göre değildi. Biz muhafaza etmeyi seviyorduk.

Hâlâ bu kadar izlenmesinin nedenini çözebildiniz mi?
Kemal gerçekti. Sadece Kemal’in hayranları değil, iki yaşında çocuk da onu izlerken kilitleniyor. Sosyologların incelemesi lazım. 14 yıl oldu. Geçen gün Stockholm’deydik. Sanki o da yanımızdaymış gibi karşılandık.

Sizce filmlerinde sistem eleştirisi var mıydı?
O, sisteme çok naif bir şekilde başkaldırdı. Politika konuşmayı sevmezdi. 36’ncı kata yürüyerek çıkan adam tanıyorum. “Bu ülkenin kahrına senin sayende katlanıyoruz” diyorlardı. Geçen gün Stockholm’de biri Ezo’ya, “Bana babanız baktı” dedi. Ezo da şaşırdı, “Nasıl yani” dedi. Cevap: “Ablam çalışmak zorundaydı, babamı kaybettik, annem çalışıyor. İki Kemal Sunal filmini arka arkaya koyar, giderlerdi. Bilirlerdi ki ben onları izlemeden oradan kalkmam.”

Nasıl geçirirdi bir gününü?

Sabah uyanır, kahvaltısını yapar, gazete okurdu. Seri ilanlara kadar, saatlerce… Bizde ağır bir öğle yemeği hazırlığı olurdu. Çalışmadığı günlerden bahsediyorum. Birçok insan bilirdi, bunlar öğlen 1’de yemek yer. Bu tarafa işi düşen veya alışverişe çıkıp, yolu düşen eş dost gelirdi. Yine televizyona bakar, kitabını okur, telefonla konuşmayı severdi. Haftanın 3-4 günü akşam üzeri Çiçek Bar’a giderdi.

Ama eve erken dönerdi...
Akşam 8.30’da eve gelirdi. Herkes benim yüzümden zannederdi ama hayır. Yemeği evde yemek istiyordu. O geldiğinde sofra hazırdır, akşam mutlaka bir misafirimiz olur. Sıradan bir Türk ailesi gibi.

Ev dışında yemek yemeyi sevmez miydi?

Hiç sevmezdi. Seyahate gidiyorsa arabanın bagajına pazartesi, salı, çarşamba yenecekler diye yemekleri koyduğumu hatırlarım. Tatlı bile koyardım. İlla evden olacak yemek.

Bugün Kemal Sunal’a benzettiğiniz bir komedyen var mı?
Hayır. O gözle bakmıyorum. Kıyaslamayı da sevmiyorum. Herkes özgün bir şey yapmaya çalışıyor. Kimsenin üzerine yük etmeye gerek yok. Kemal Sunal’a benzeyen de Cem Yılmaz’a benzeyen de çıkmayacak.

O kadar film çekiyor ama siz evinize bir buzdolabı alabildiğinizde bunu bir şenliğe çeviriyorsunuz. Çünkü paranız yok… Burada bir terslik yok mu?
Onu hiç anlayabilmiş değilim. 19 Ocak 1975’te evlenmeye karar verdiğimizde, Salak Milyoner, Köyden İndim Şehire, Hababam Sınıfı, Salako, Yalancı Yarim gibi birçok film çekmişti. Bir ev tuttuk. Orada iyiydik, hamileyken doktor nemden dolayı oturmamamı söyledi. Ezo ve Ali’yi ilk kez o eve götürdüm geçenlerde. İnanamadılar. O kadar nem kokusu vardı ki evde. Misafir geleceği zaman patates kızartırdık, kızartma kokusu rutubet kokusunu bastırsın diye. Ama biz mutluyduk, bugün yine gider otururum, Kemal’in olması şartıyla tabii.

Paranız yok ama neşeniz varmış. Bugün sanki paramız yoksa neşemiz de yok…
Neyi sevdiğinizi biliyorsanız mutlu oluyorsunuz. Şimdi mutlu olmamalarının nedeni doyumsuzluk.

Birbirinize benzer miydiniz?
Aslında beni bıraksan şu masanın üzerine çıkar oynarım. Kemal daha ağır bir adam. Ben onun tarzına ayak uydurabildim.

Birbirinizi kıskanır mıydınız?
Bunu geçen gün çocuklar da sordu. Vallahi hiç aklımıza gelmedi birbirimizi kıskanmak. Çok da güzel kadınlarla film çekti. Mesela ben hiç film setine gitmedim. Hiçbir arkadaşımın kulisine girmem. Kendilerine özel şakaları olur. Böyle bir şey varsa onu görmekten hoşlanmam. İkincisi kocana güvenmiyorsan bırakacaksın. Bana ağır gelir, yanında kim var diye sormak bile. O da sormazdı. Özgürdük aslında ama ikimiz de bir yere gitmiyorduk. Bodrum’a gidiyordu 10 günlüğüne, iki gün sonra geri dönüyordu. “Yetti bu kadar” diyordu, demek ki huzurluyduk evimizde. Çok da eğleniyorduk.

Paranız olmamasına rağmen pek çok teklifi de reddediyor. Dizi çekmekten hoşlanmıyor…
Evet dizi çekti. Yayımlandığı gün beş kanal birden karşısına yine Kemal’in filmlerini koydu. Kemal Kemal’e karşıydı. En az izlenen dizi oldu. O çok çekiniyordu, düşünsenize hep çok izlenmiş bir adamın işlerinin televizyonda izlenmemesini. Birtakım değerleri vardı, onun dışına çıkmak istemiyordu.

Bu kadar prensip, etrafında yaşayanları sıkıntıya sokar mı?
Ama öyle bir havası yoktu Kemal’in. Başka bir işte çalışıyor gibiydi. Çok sonra fark ettik ünlü olduğunu. Star havası yoktu. Bizim mutluluğumuzun sebebi de bu mütevazılıktı. Canımızın istemediği hiçbir şeyi yapmadık biz.

Aranızdaki şey neydi? Büyük aşk mı, dostluk mu?
Benim için dostluk çok önemli. Çok iyi arkadaştık. Güven çok önemliydi. O öldükten sonra bile çantasını açmadım. O istemezdi. Biz birbirimize güvenirdik.

Bazen de kadınlar bırakmaz şöhretli erkeklerin peşini ya, o yüzden soruyorum…
Kemal’in duruşundan kaynaklanan bir şey vardı. Bir iki telefon geldi, bazen ben şahit oldum. Onun dışında bir şey görmedim, hissetmedim. Hanım arkadaşlarını arabaya almazdı.

Nasıl yani?
Ayşen Gruda anlatmıştı. Bir akşam yağmur yağıyormuş. “Kemal beni Beşiktaş’a bıraksana” demiş. “Taksi paranı vereyim, kendin git” diye cevap vermiş. Almam diyor yani.

Tekrar üniversiteye gittiğinde kaç yaşındaydı?
48 yaşındaydı. Yüksek lisans tezinin konusu da kendisiydi. “Beni kimse araştırmayacak galiba, ben yapayım” dedi.

Etrafınız Metin Akpınar’dan Sezen Aksu’ya kadar pek çok şöhretli dostla çevrili ve siz bugün hepsini sevgiyle anıyorsunuz. Görüşüyor musunuz?
Tabii görüşüyorum. Hiçbir şey olmazsa telefonla. Sofralarımız devam. Perran, Sezen hepsi. Sanat dünyasında vefasızlık görmedik biz.

Ama başka yerde yaşadınız değil mi? “Hani herkesin sevgilisiydi” dediğiniz zamanlar oldu mu?

E mesela mezarı konusunda yaşadım. Mezar işgaliyle suçlandım. Sonra bankalarla yaşadığımız sıkıntılar oldu. Çok yakın zannettiğimiz arkadaşlarımızla sevimsiz şeyler yaşadık. Unutuldu gitti. Ben hayatımdan çıkarmayı çok iyi öğrendim. Eskiden çok üzülürdüm, şimdi kafama uymuyorsa görüşmüyorum.

İnek Şaban’ filmi çocukların hayatını biraz zora sokmuş sanırım…
“İneğin çocuğu” diye çok dalga geçiyorlardı. Bitişiğimizde lise var, sürekli Kemal ile arkamızdan “Mö mö” diye bağırıyorlardı. Kemal bozulmazdı ama çocuklar içerliyormuş demek ki… Bir gün Ali okuldan geldi, çantasını yere attı, “Hepsi senin suçun” dedi… Anlamadım. “Cüneyt Arkın ile evlenebilirdin” dedi. Ona “Bakkal Gazi” diyordu. O güçlü ya, o yüzden onunla evlenmemi istiyordu.

Kitapta çalıştığı filmin kostümüyle gezdiğini söylüyorsunuz. Nasıl yani, mesela bulunduğunuz yere ‘Postacı’ kostümüyle mi geliyordu?
Aynen. Her yere. Çiçek Bar’a bile öyle gidiyordu. Bilemiyorum. Role mi giriyordu, kolayına mı geliyordu. ‘Kibar Feyzo’daki beyaz şalvar, ceket ve kasketle çok dolaştı mesela.

Kıyafetlerini siz seçiyormuşsunuz…
Tabii, Kemal çok renkli giyinmeyi severdi. Siyahları, lacivertleri yere atardı: “Yine mi siyah, yine mi lacivert” diye. Alışveriş yapmaktan hoşlanmıyordu ama renkli kıyafetler istiyordu.

Cimri diyorlar, doğru mu?
Hiç değil. O cimrilik nereden çıktı bilmiyorum. Belki toplayıp herkesi dışarı yemeğe götürmüyordu ama bizim evimiz herkese açıktı. Bize çok açıktı. Alışveriş yaparken çek karnesini imzalar, üstünü boş bırakırdı. Sormazdı bile. Cimrilik ne demekse, bilmiyorum. Tutumlu belki. Ben de tutumluyum. Savurmak yoktu. Belki gövde gösterisi yapmıyordu ama bütün aileye yardım ederdi. Öldükten sonra çok çocuk okuttuğunu öğrendim. Anlatmayı sevmezdi. Daha da saygı duydum. Belki bunları anlatsaydı, cimri denmeyecekti.

Ne tür müzik dinlerdi?
Her şeyi dinlerdi. “Yeni çıkmış, bunu da almak, dinlemek lazım” diyordu. Bazen arabayı durdurup, inip oynadığını biliyorum. Türkü çok seviyordu, pop da dinliyordu. En çok İbrahim Tatlıses’i severdi.

Çiğköfteyi tavana atan tek tanıdığım ünlü İbrahim Tatlıses’ti. Kitaptan öğrendim ki Kemal Sunal da öyleymiş…

Ooo bütün aile. Akıllarına geliyor, sadece tavana değil, duvara her yere atıyorlardı. Sonra sofrada ne bulursa atmaya başlamışlardı. Oyun oynuyorlardı. Böyle eğlenceler olunca, dışardaki eller havaya bizi kesmiyordu, evde çok eğleniyorduk.

“Ölmeseydi, keşke şunu da yapabilseydik” dediğiniz bir şey var mı?
Çok şükür ki yok. Ben ölseydim o da aynı şeyi söyleyebilirdi. Biz birbirimize çok şey yapmadık, tek taşla falan işimiz yoktu. “Dışarı yemeğe gidelim” deyip, ondan da vazgeçiyorduk. Beklentilerimiz düşüktü. O yüzden keşkelerim yok benim.

Oğlunuz Ali (Sunal) için çok zor olmuş. Gece yarıları mezarın üzerine yatıyormuş… Nasıl atlattınız?
Psikolojik destek almadım. İnsan kendi kendini çözebiliyor. Ama galiba birazını şuursuz yaptım. Ezo’nun İngiltere’ye gitmesi falan benim yapabileceğim şeyler değildi. Ezo ilk gün “Seni üzecek hiçbir şey yapmayacağım” diye babasına mektup yazmış. Birbirimize dayanıyoruz. Çok sıkı bağlıyız birbirimize.

Eşinizi kaybettikten sonra maddi sıkıntı çektiniz mi?
Zaman zaman para sıkıntısı çektiğim oldu ama borcum yok. Geç yaşımda başladığım iş hayatımda başarılı olduğum söyleniyor. Kimseye muhtaç olmadan yaşıyorum. Çok insan biriktirmiş olduğumu görüyorum ve bundan çok mutluyum.

KAYNAK- HÜRRİYET- İPEK ÖZBEY
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 6 Mayıs 2016 23:23 Sebep: Kırık Link
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
4 Nisan 2011       Mesaj #6
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Kemal Sual
Ailenin üç çocuğunun en büyüğüydü. Annesi ev hanımı, babası Mustafa Sunal işçiydi. Fizikî olarak babasına çok benziyordu. Sunal, çocukluk yıllarını Küçükpazar'da geçirdi. Çekingen biri olan Sunal, bazen dış dünya ile irtibatını kesiyordu. İlkokula başladığı gün, okula annesi ile beraber gitti. Annesi o gün sınıftaki bütün çocukların ağladığını ancak Kemal Sunal'ın hiçbir şey söylemeden yanında durduğunu söyledi. Ortaokul yıllarında efendi ve utangaç bir insan olarak tanınınsa da lisede çekingenliğinden kurtuldu. Ortaokulu bitirdikten sonra Vefa Lisesi'ne yazıldı. Lisede, ortaokul yıllarının aksine neşeli biri olarak tanındı. Arkadaşları ile birlikte haylazlık yapmaktan çekinmedi. Yine de sınıf başkanı olduğu için sorumluluk alan Kemal Sunal, bu sayede arkadaşları gibi zıvanadan çıkmadı. Öğretmenlerine karşı daha saygılı ve mesafeliydi. Ama muzipliğe karşı olmadı. Tiyatrocu olmak istediği için okulda müsamereler düzenledi. Tiyatroya olan ilgisi Felsefe öğretmeni Belkis Bakır'ın dikkatini çekti. Bakır, Kemal Sunal'a onu profesyonel oyunculuğa başlamasını sağlayacak kişiler ile tanıştırabileceğini söyledi. Ancak babası Mustafa Sunal, oğlunun tiyatrocu olma isteğine başlangıçta karşı çıktı. Belkis Bakır, bir süre sonra Mustafa Sunal'ı iknâ etti.
Ad:  kemalsunal4.jpg
Gösterim: 3581
Boyut:  57.4 KB

Neticede babası, Kemal Sunal'a tiyatrocu olması için izin verince, Belkis Bakır onu Kenter Tiyatrosu'na götürdü ve Müşfik Kenter ile anlaştı. Sunal'ın yer aldığı ilk tiyatro oyunu Deli İbrahim'di. Bu oyunda cellatın yardımcısını oynadı. Sunal'ın hiçbir diyaloğu olmamasına rağmen seyirci ona yine de gülüyordu. En başta Kemal Sunal ve Müşfik Kenter bu duruma pek anlam veremedi. Kenter Tiyatrosu'nda fazla kalmadı. Pendik Tiyatrosu'nun kurulacağını haber alınca oraya gitti. Uzun yıllar arkadaşlık yapacağı Bülent Kayabaş ile burada tanıştı. İkisi de oldukça fakirdi. Bazen pazardan domates çalmak zorunda kalıyorlardı. Pendik Tiyatrosu'ndaki gösteriye de fazla ilgi gösterilmeyince tiyatro kapatıldı. Ardından Kemal Sunal, Ayfer Feray ve Ulvi Uraz, Devekuşu Kabare Tiyatroları'nda yer almaya başladı.

Kariyeri
İlk Yıllar:
1964 yılında Ankara Bando-Mızıka birliğinde askerliğini yaptı. Sanat hayatı, Vefa Lisesi'nde amatör olarak "Zoraki Tabip" adlı tiyatro oyunuyla başladı. İlk kez Kenterler Tiyatrosu'nda profesyonel oyuncu olarak çalıştıktan sonra uzun süre Ulvi Uraz Tiyatrosu'nda, kısa süre Ayfer Feray Tiyatrosu'nda, son olarak da Devekuşu Kabare Tiyatrosu'nda görev aldı[2]. Devekuşu Kabare Tiyatrosu'nda oynadığı bir oyunda Ertem Eğilmez tarafından çok beğenildi ve böylece beyaz perdeye transfer oldu. İlk rolünü 1973 yılında Ertem Eğilmez'in yönettiği Tatlı Dillim adlı filmde uzun boyundan dolayı basketbolcu olarak aldı.Bunun ardından Ertem Eğilmez'in yönettiği kalabalık kadrolu filmlerde rol almaya başladı.
Kemal Sunal, 1974 yapımı Hababam Sınıfı filmindeki İnek Şaban rolünde.
1980 yapımı Devlet Kuşu filmindeki Mustafa karakterinin odasında asılı olan ve Kemal Sunal'ın Belmondo'ya benzediği fotoğraf.Kemal Sunal kendi ağzında, ilk yıllarını ve komediye yönelişini şu sözlerle dile getiriyor;
"Nasıl oldu bilmem, ben kendimi sahici bir sahnede seyircilerin arasında buldum. Ses Tiyatrosu'ndaki ilk rolüm çok kısaydı. Üç dakika sahnede ya kalıyor ya kalmıyordum. Öyle pek bir şey söylediğimi de hatırlamıyorum. Sahnenin bir ucundan girip öbür ucundan çıkıyordum. Ne yaptığımı da pek hatırlamıyorum; ama seyirci kahkahadan kırılıyor. Bu da benim hoşuma gitmişti. Bildiğiniz gibi o gün bugündür insanları güldürmeyi seviyorum.

Ustalık Zamanı
Türk sinemasında başta İnek Şaban tiplemesi olmak üzere canlandırdığı pek çok tiple sevenlerinin kalbinde taht kuran Kemal Sunal, 7'den 70'e herkesin sevgisini kazandı. İnek Şaban'ın sevilmesi ile birlikte Kemal Sunal, birçok filmde "Şaban" adlı karakteri canlandırmıştır.
1974 yılında evlendi. Ali ve Ezo adlarında biri kız diğeri erkek iki çocuğu oldu. 1977'de Antalya Film Festivali'nde En İyi Erkek Oyuncu ödülünü alan Sunal, oyunculuğu ve özellikle değişik tiplemesiyle Türk sinemasında komedi oyunculuğuna yeni bir soluk getirdi. 1990'lı yıllardan itibaren filmleri kesintisiz olarak televizyonlarda yayımlanmaya başlandı; ama kendisi bu gösterimlerden hiç para almadı.

Yüksek lisansı
12 Eylül öncesi dönemde yarım bıraktığı üniversiteyi, Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo Televizyon ve Sinema Bölümü'nden mezun olarak 1995 yılında bitirdi ve ardından yüksek lisans yaptı. Tamamlanmasından sonra Tv ve Sinemada Kemal Sunal Güldürüsü adıyla kitap olarak basılan yüksek lisans tezinde kendi filmlerinin sosyolojik incelemesini yaparak iktidarların sanat alanına yaptıkları ideolojik müdahaleyi irdeledi.

Ölümü ve Son Yılları
Hayatı boyunca toplam 82 filmde rol aldı. 3 Temmuz 2000 tarihinde Balalayka adlı filmin çekimlerine başlamak için Trabzon'a gitmek üzere bindiği uçakta kalkıştan hemen önce geçirdiği kalp krizi sonucu hayatını kaybetti. İstanbul'daki Zincirlikuyu Mezarlığı'nda defnedilmiştir. 2009 yılında Kemal Sunal ile anılarını anlatan Zeki Alasya, ölümünde korkularının kalp krizi geçirmesinde önemli etken olduğunu belirtti. Zeki Alasya ne kadar bazı şeylerden korksa da belli etmezdi, çok kibar bir adamdı yorumunu yapmıştır.

Tiyatro Oyunları

1966 - "Fadik Kız" - Kent Oyuncuları. İki-üç değişik rolde.
1967 - "İspinozlar" (Orhan Kemal uyarlaması) - Ulvi Uraz Tiyatrosu. Taşkasaplı rolünde.
1967 - "Deli İbrahim" (Yazan: Turan Oflazoğlu, reji: Şükran Güngör) - Kent Oyuncuları. Cellât Hamal Ali rolünde.
1968 - "Yalova Kaymakamı" - Arena Tiyatrosu, Ulvi Uraz Topluluğu.
1968 - "Gözlerimi Kaparım, Vazifemi Yaparım" - Arena Tiyatrosu, Ulvi Uraz Topluluğu.
1968/69 - "Fermanlı Deli Hazretleri" - Arena Tiyatrosu, Ulvi Uraz Topluluğu.
1968 - "Hamhumşarolop" - Arena Tiyatrosu, Ulvi Uraz Topluluğu.
1969 - "Murtaza" (Orhan Kemal uyarlaması) - Ulvi Uraz Tiyatrosu. Bekçi ve Kahveci rollerinde.
1969 - "Yaz Bitiyor" - Arena Tiyatrosu, Ulvi Uraz Topluluğu.
1972 - "Gergedan" (Yazan: Eugène Ionesco) - Devekuşu Kabare Tiyatrosu. Bakkal ve Mösyö Papiyon rollerinde.1972 - "Dün Bugün" (Yazan: Haldun Taner) - Devekuşu Kabare Tiyatrosu.
1973 - "Dev Aynası" (Derleyen: Haldun Taner) - Devekuşu Kabare Tiyatrosu (Ankara Nergis Sineması'nda sahnelendi).
Son düzenleyen Safi; 6 Mayıs 2016 23:24
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
11 Kasım 2011       Mesaj #7
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
KEMAL SUNAL

Gençliği
Ad:  kemalsunal5.jpg
Gösterim: 3483
Boyut:  57.8 KB

İstanbul Küçükpazar semtinde doğan oyuncunun babası Malatya doğumlu Migros'tan emekli Mustafa Sunal; annesi Saime Sunal'dır. Kemal Sunal'ın, Cemil Sunal ve Cengiz Sunal adında iki kardeşi vardır. Sanatçı, ilkokulu Mimar Sinan İlkokulu'nda okudu, Vefa Lisesi'nden mezun oldu. Yüksek tahsiline Marmara Üniversitesi Gazetecilik bölümünde başladı. Öğrenimi sırasında Emayetaş Fabrikasında çalışmış, ayrıca elektrikçide çıraklık yapmıştır. Vefa Lisesindeki felsefe hocacı Belkıs Balkır'ın sanatçıyı Müşfik Kenter ile tanıştırmasının, Kemal Sunal'ın kariyerinde önemli yeri vardır.

İlk Yıllar
1964 yılında Ankara Bando-Mızıka birliğinde askerliğini yaptı. Sanat hayatı, Vefa Lisesi'nde amatör olarak "Zoraki Tabip" adlı tiyatro oyunuyla başladı. İlk kez Kenterler Tiyatrosu'nda profesyonel oyuncu olarak çalıştıktan sonra uzun süre Ulvi Uraz Tiyatrosu'nda, kısa süre Ayfer Feray Tiyatrosu'nda, son olarak da Devekuşu Kabare Tiyatrosu'nda görev aldı. Devekuşu Kabare Tiyatrosu'nda oynadığı bir oyunda Ertem Eğilmez tarafından çok beğenildi ve böylece beyaz perdeye transfer oldu. İlk rolünü 1973 yılında Ertem Eğilmez'in yönettiği Tatlı Dillim adlı filmde uzun boyundan dolayı basketbolcu olarak aldı. Bunun ardından Ertem Eğilmez'in yönettiği kalabalık kadrolu filmlerde rol almaya başladı.

Kemal Sunal kendi ağzında ilk yıllarını ve komediye yönelişi şu sözlerle dile getiriyor;
"Nasıl oldu bilmem, ben kendimi sahici bir sahnede seyircilerin arasında buldum. ''Ses Tiyatrosu'ndaki ilk rolüm çok kısaydı. Üç dakika sahnede ya kalıyor ya kalmıyordum. Öyle pek bir şey söylediğimi de hatırlamıyorum. Sahnenin bir ucundan girip öbür ucundan çıkıyordum. Ne yaptığımı da pek hatırlamıyorum, ama seyirci kahkahadan kırılıyor. Bu da benim hoşuma gitmişti. Bildiğiniz gibi o gün bugündür insanları güldürmeyi seviyorum."
Ustalık
Türk sinemasında başta İnek Şaban tiplemesi olmak üzere canlandırdığı pek çok tiple sevenlerinin kalbinde taht kuran Kemal Sunal, 7'den 70'e herkesin sevgisini kazandı. İnek Şaban'ın sevilmesi ile birlikte Kemal Sunal, birçok filmde "Şaban" adlı karakteri canlandırmıştır. 1974 yılında evlendi. Ali ve Ezo adlarında, biri kız diğeri erkek iki çocuğu oldu. 1977'de Antalya Film Festivali'nde En İyi Erkek Oyuncu ödülünü alan Sunal, oyunculuğu ve özellikle değişik tiplemesiyle Türk sinemasında komedi oyunculuğuna yeni bir soluk getirdi. 1990'lı yıllardan itibaren filmleri kesintisiz olarak televizyonlarda yayımlanmaya başlandı; ama kendisi bu gösterimlerden hiç para almadı.

Yüksek lisans
12 Eylül öncesi dönemde yarım bıraktığı üniversiteyi, Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo Televizyon ve Sinema Bölümü'nden mezun olarak 1995 yılında bitirdi ve ardından yüksek lisans yaptı. Tamamlanmasından sonra Tv ve Sinemada Kemal Sunal Güldürüsü adıyla kitap olarak basılan yüksek lisans tezinde kendi filmlerinin sosyolojik incelemesini yaparak iktidarların sanat alanına yaptıkları ideolojik müdahaleyi irdeledi.

Ölümü ve son yılları
Hayatı boyunca toplam 82 filmde rol aldı. 3 Temmuz 2000 tarihinde Balalayka adlı filmin çekimlerine başlamak için Trabzon'a gitmek üzere bindiği uçakta kalkıştan hemen önce geçirdiği kalp krizi sonucu hayatını kaybetti. İstanbul'daki Zincirlikuyu Mezarlığı'nda defnedilmiştir. 2009 yılında Kemal Sunal ile anılarını anlatan Zeki Alasya, ölümünde korkularının etkisi olduğunu belirtti. Kemal Sunal'ın biraz korkak bir insan olduğunu anlatan Zeki Alasya, korkularının kalp krizi geçirmesinde önemli etken olduğunu belirtti. Zeki Alasya ne kadar bazı şeylerden korksada belli etmezdi, çok kibar bir adamdı yorumunu yapmıştır.

Hakkındaki görüşler
Kemal Sunal, hem yüzünün fizik yapısı hem de mimik ve jestleriyle Fransız komedyen ve şarkıcı Fernandel'e benzetilirdi. Fernandel 1930'lu yıllardan 1960'lı yıllara kadar tıpkı onun gibi sayısız komedi filmi çevirmişti. Kendisiyle yapılan bir röportajda Sunal, kendisi için 'at suratlı' gibi benzetmeler bile yapıldığını, ama en çok Zeki Müren'in kendisini 'Fernandel'le Jean-Paul Belmondo karışımı' diye tanımlamasının hoşuna gittiğini belirtmişti.
  • Ben Kemal Sunal hayranıyım, filmlerini bıkmadan izliyorum. Muhteşem bir oyuncu. " -Bülent Ecevit
  • "Varlığı yokluğu belli olmazdı, ama yönetmen ’motor’ dediği an, karşımızda devleşen bir aktör olurdu." -Emel Sayın
  • "Kemal Sunal, filmlerinde genellikle, haklının haksıza, güçsüzün güçlüye karşı mücadelesini temsil eden büyük komedi ustasıydı." -Altan Öymen
  • "Türk sinemasının usta sıfatına layık oyunculardan biri olan Sayın Sunal, çizdiği kompozisyonlarla hafızalarda önemli bir yere sahiptir." -Murat Sökmenoğlu
  • "...çok takdir ettiğim, çok beğendiğim, hakikaten Türk sinemasına damgasını vurmuş, halkın sevgisini kazanmış, gönlüne girmiş olan çok büyük bir sanatçıydı." -Göksel Arsoy
Kişiliği
Sanatçı kendi profilinin, oynadığı karakterlere göre farklı olduğunu şu sözlerle belirtiyor; "Ben özel hayatımda çok az konuşan, çok soğuk bir adamım" ve aynı zamanda iş ve ev yaşamında titiz olduğunu belirtiyor.

Tiyatro oyunları
  • 1966 - "Fadik Kız" - Kent Oyuncuları. İki-üç değişik rolde
  • 1967 - "İspinozlar" (Orhan Kemal uyarlaması) - Ulvi Uraz Tiyatrosu. Taşkasaplı rolünde.
  • 1967 - "Deli İbrahim" (Yazan: Turan Oflazoğlu, reji: Şükran Güngör) - Kent Oyuncuları. Cellât Hamal Ali rolünde
  • 1968 - "Yalova Kaymakamı" - Arena Tiyatrosu, Ulvi Uraz Topluluğu.
  • 1968 - "Gözlerimi Kaparım, Vazifemi Yaparım" - Arena Tiyatrosu, Ulvi Uraz Topluluğu.
  • 1968/69 - "Fermanlı Deli Hazretleri" - Arena Tiyatrosu, Ulvi Uraz Topluluğu.
  • 1968 - "Hamhumşarolop" - Arena Tiyatrosu, Ulvi Uraz Topluluğu.
  • 1969 - "Murtaza" (Orhan Kemal uyarlaması) - Ulvi Uraz Tiyatrosu. Bekçi ve Kahveci rollerinde.
  • 1969 - "Yaz Bitiyor" - Arena Tiyatrosu, Ulvi Uraz Topluluğu.
  • 1972 - "Gergedan" (Yazan: Eugène Ionesco) - Devekuşu Kabare Tiyatrosu. Bakkal ve Mösyö Papiyon rollerinde.
  • 1972 - "Dün Bugün" (Yazan: Haldun Taner) - Devekuşu Kabare Tiyatrosu.
  • 1973 - "Dev Aynası" (Derleyen: Haldun Taner) - Devekuşu Kabare Tiyatrosu (Ankara Nergis Sineması'nda sahnelendi).
Kitapları
  • Tv ve Sinemada Kemal Sunal Güldürüsü, Sel Yayınları, İstanbul, 1998
  • Kemal Sunal Güldürüsü, Om Yayınevi, İstanbul, 2001,
  • Einstein Gibi Düşünmek, Beyaz Yayınları
Hakkındaki kitaplar
  • Feriha Karasu Gürses, Kemal Sunal Film Başka Yaşam Başka, Sel Yayınları, İstanbul 2002,
  • Nuran Turan, Kemal Sunal Çocukken, Önel Yayınevi,
  • Vadullah Taş, Kemal Sunal Filmlerini Anlatıyor, Esen Kitap
Ödüller
  • 1977: 14. Antalya Film Festivali, En İyi Erkek Oyuncu, Kapıcılar Kralı
  • 1998: 35. Antalya Film Festivali, Yaşam Boyu Onur Ödülü, Kapıcılar Kralı
  • 1989: 2. Ankara Film Festivali, En İyi Erkek Oyuncu, Düttürü Dünya
Anısı

Vakıfbank Kemal Sunal Sanat Merkezi
İstanbul ilinin Beyoğlu ilçesinde kurulmuş Özel Sektöre Bağlı Kültür Merkezi olan Vakıfbank Sanat Merkezi Kemal Sunal’ın ismini taşıyor.

Kemal Sunal Kültür ve Sanat Ödülü
Mezun olduğu Vefa Lisesi’nde Kemal Sunal anısına bir anket düzenlenmiş ve anket sonucunda başarılı ve sevilen sanatçılara "Kemal Sunal Kültür ve Sanat Ödülü" verilmesi kararlaştırılmıştır.

Askerden babasına mektup
Vefatının 9. yılında mezarı başında anılırken, Mardin'de vatani görevini yapan oğlu Ali Sunal, Zincirlikuyu Mezarlığı'ndaki anma törenine katılmamıştır. Ama törende, askerden babasına hitaben yazdığı mektup okunmuştur. 4 sayfalık o mektubun son sayfasında şu ifadeler yer alıyordu:
« "... Baktık ki bu iş böyle olmayacak, bir umut ışığı doğmayacak, bizden başkası bizi anlamayacak, gururum, kardeşim de dönünce sen varmışsın gibi hayata, birbirimize bağlandık.Yaşamalıydık. Sen gittin ve biz burada kaldık. Merak etme rahat, huzurlu uyu. Yeni doğan, seni hiç tanımayan kardeşler de izliyor, Hababam'ı, Tosun Paşa'yı, Salako'yu... Bıraktığın eserler mutlu ediyor, hayata umutla baktırıyor bir ömür boyu. Koruduğun efsane soyadını milyonlar koruyor, milyonlara aktarıyor artık. Bir de yeni isim koydular 'Melek Şaban' diye, tarihe bıraktık. Sen gittin ve biz burada kaldık. Biz mi? Hala bir yanı kırık, ama gururlu, dimdik ayaktayız. Senin emanetinden hiç ayrılmadan yaşamaktayız. Bir tek bugünde ayrıyız.
Biz arkadaşlarla vatani görev için Mardin'de silah altındayız. Bu mektupla benim, annemin, Ezomun, sevenlerinin kalpleri birleştik başucundayız. Bize bıraktığın güzelliklere minnettarız. Çok özledik ama ağlamayacağız. Gözün arkada kalmasın, hiç ayrılmayıp seni sonsuza dek bizimle yaşatacağız. Tamam sen gittin ama biz burada kaldık." »
(Ali Sunal'ın babasına hitaben yazdığı mektupdan)


Son düzenleyen Safi; 6 Mayıs 2016 23:24
1sYaNCı qéNc - avatarı
1sYaNCı qéNc
Ziyaretçi
9 Ocak 2012       Mesaj #8
1sYaNCı qéNc - avatarı
Ziyaretçi
Kemal Sunal (1944 - 2000)
Ad:  k.s.jpg
Gösterim: 2643
Boyut:  7.2 KB
1944 yılında Malatya'nın Doğanyol ilçesinde doğdu. Vefa Lisesi'nden mezun oldu. Sanat hayatı, "Zoraki Takip" adlı tiyatro oyunuyla başladı. 1 yıl kadar Kenterler Tiyatrosu'nda çalıştıktan sonra Devekuşu Kabare Tiyatrosu'nda görev aldı. 1973 yılında Ertem Eğilmez'in yönettiği bir filmle sinemaya transfer oldu ve kalabalık kadrolu filmlerde rol almaya başladı.

Türk sinemasında başta ''İnek Şaban'' tiplemesi olmak üzere canlandırdığı pek çok tiple sevenlerinin kalbinde taht kuran Kemal Sunal, 7'den 70'e herkesin sevgisini kazandı. 1944 yılında İstanbul'da doğan Kemal Sunal, Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi'ni bitirdi. Sanat yaşamına amatör olarak ''Zoraki Tabib'' oyunu ile atılan Sunal, bir süre Ulvi Uraz ve Devekuşu Kabare Tiyatrosu'nda çalıştı. Daha sonra sinemaya geçerek, önceleri bazı filmlerde önemsiz roller canlandıran Kemal Sunal, 1973'den sonra kalabalık kadrolu komedi filmleri ile üne kavuştu.

Türk sinemasının en büyük komedyenlerinden biri olan Sunal, peşpeşe çevirdiği filmlerle ticari açıdan büyük başarı kazandı. 1977'de Antalya Film Festivali'nde ''En başarılı erkek oyuncu'' ödülünü alan Sunal, oyunculuğu ve özellikle değişik tiplemesiyle Türk sinemasında komedi oyunculuğuna yeni bir soluk getirdi.
1974 yılında evlendi. Ali ve Ezo adlarında, biri kız diğeri erkek iki çocuğu oldu. 1990'lı yıllardan itibaren filmleri kesintisiz olarak televizyonlarda yayınlanmaya başladı; ama kendisi bu gösterimlerden hiç para kazanmadı.

12 Eylül öncesi dönemde yarım bıraktığı üniversiteyi, Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi, Radyo Televizyon ve Sinema Bölümünü'nü 1995 yılında bitirdi ve master yapmaya başladı. Onu unutmamız mümkün değil! Hayatı boyunca toplam 82 filmde rol aldı. 3 Temmuz 2000 tarihinde öldü
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 6 Mayıs 2016 18:13
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
23 Mayıs 2012       Mesaj #9
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
MÜSAADENİZLE BİR EKSİĞİ TAMAMLIYABİLİRMİYİM.
KEMAL SUNAL KENTERLERDEN SONRA 1968 YILINDA ULVİ URAZ'AKSARAYDA KURDUĞU TİYATRODA
68 SEZONU İÇİNDE :KEMAL SUNAL,PERRAN KUTMAN,YAVUZ ŞEKER,BİNNAZ GÜRSES 4 OYUNCU AYNI
GÜN ULVİ URAZ TİYATROSUNA BAŞLADILAR.ORHAN KEMAL İN YALOVA KAYMAKAMI,MÜŞTEREK EV VB.
OYUNLARDA GÖREV ALDILAR.KEMAL BİR SENE SONRA DEVEKUŞUNA BAŞLADI.ZİRA ERTESİ YIL ULVİ URAZ
AKSARAYI BIRAKMIŞ,BEYOĞLU SIRASELVİLERDEKİ ARENA TİYATROSUNA GEÇMİŞTİ.KEMAL SUNAL ORADA
DA NİNA BEKÇİ MURTAZA VB .OYUNLARDA GÖREV ALDI,DAHA SONRA UZUN BİR ANADOLU TURNESİ
YAPTI SONRA DEVEKUŞUNA BAŞLADI. EKLEYEN: Ziya Akelli
IrResistibLe - avatarı
IrResistibLe
Ziyaretçi
26 Ocak 2013       Mesaj #10
IrResistibLe - avatarı
Ziyaretçi
11.11.1944
Kemal Sunal, 11 Kasım 1944 tarihinde Türkiye'nin Malatya ilinde doğdu. Ailenin üç çocuğunun en büyüğüydü. Annesi Saime ev hanımı, babası Mustafa Sunal Migros'ta işçiydi. Fizik olarak babasına çok benziyordu. Sunal, çocukluk yıllarını Küçükpazar'da geçirdi. Çekingen biri olan Sunal, bazen dış düya ile irtibatını kesiyordu. İlkokula başladığı gün, okula annesi ile beraber gitti. Annesi o gün sınıftaki bütün çocukların ağladığını ancak Kemal Sunal'ın hiçbir şey söylemeden yanında durduğunu söyledi. Ortaokul yıllarında efendi ve utangaç bir insan olarak tanınınsa da lisede çekingenliğinden kurtuldu.Ortaokulu bitirdikten sonra Vefa Lisesi'ne yazıldı.
Ad:  kemalsunal1.jpg
Gösterim: 8395
Boyut:  62.9 KB


Lisede, ortaokul yıllarının aksine neşeli biri olarak tanındı. Arkadaşları ile birlikte haylazlık yapmaktan çekinmedi. Yine de sınıf başkanı olduğu için sorumluluk alan Kemal Sunal, bu sayede arkadaşları gibi zıvandan çıkmadı. Öğretmenlerine karşı daha saygılı ve mesafeliydi. Ama muzipliğe karşı olmadı. Tiyatrocu olmak istediği için okulda müsamereler düzenledi. Tiyatroya olan ilgisi Felsefe öğretmeni Belkıs Bakır'ın dikkatini çekti. Bakır, Kemal Sunal'a onu bu profesyonel oyunculuğa başlamasını sağlacak kişiler ile tanıştırabileceğini söyledi. Ancak babası Mustafa Sunal, oğlunun tiyatrocu olma isteğine başlangıçta karşı çıktı. Belkis Bakır bir süre sonra Mustafa Sunal'ı ikna etti.

Neticede babası, Kemal Sunal'a tiyatrocu olması için izin verince, Belkis Bakır onu Kenter Tiyatrosuna götürdü ve Müşfik Kenter ile anlaştı. Sunal'ın yer aldığı ilk tiyatro oyunu Deli İbrahim'di. Bu oyunda cellatın yardımcısını oynadı. Sunal'ın hiçbir diyaloğu olmamasına rağmen seyirci ona yine de gülüyordu. En başta Kemal Sunal ve Müşfik Kenter bu duruma pek anlam veremedi. Kenter Tiyatrosu'nda fazla kalmadı. Pendik Tiyatrosu'nun kurulacağını haber alınca oraya gitti. Uzun yıllar arkadaşlık yapacağı Bülent Kayabaş ile burada tanıştı. İkisi de oldukça fakirdi. Bazen pazardan domates çalmak zorunda kalıyorlardı. Pendik Tiyatorsu'ndaki göteriye de fazla ilgi gösterilmeyince tiyatro kapatıldı. Ardından Kemal Sunal, Ayfer Feray ve Ulvi Uraz, Devekuşu Kabare Tiyaroları'nda yer almaya başladı.

Devekuşu Kabare tarafından sahnelenen Dün Bugün adlı oyunu izleyen Münir Özkul, Kemal Sunal'ın oyunundan etkilenip yanında Ertem Eğilmez'e "Bak Ertem, dikkat bu çocuğa, iş var bunda" dedi. Özkul'un tavsiyesini dikkatede alıp kendi yöneteceği Tatlı Dillim adlı sinema filminin oyuncu kadrosuna aldı. Acemi birliğini Ankara Etimesgut Zırhlı Birlikler Okulu`nda, 1981 yılında Ankara'da KKK Armoni mızıkasında vatani görevini yaptı.Sanat hayatı, "Zoraki Tabip" adlı tiyatro oyunuyla başladı. 1 yıl kadar Kenterler Tiyatrosu'nda çalıştıktan sonra Devekuşu Kabare Tiyatrosu'nda görev aldı. 1973 yılında Ertem Eğilmez'in yönettiği Tatlı Dillim filmiyle sinemaya adımını attı ve kalabalık kadrolu filmlerde rol almaya başladı. İnek Şaban,Süt kardeşler, Çöpçüler Kralı, Davaro ve Sakar Şakir Filmlerinde canlandırdıgı karakterler sayesinde 7'den 70'e herkesin sevgisini kazanarak unutulmaz bir sanatçı olmuştur.

Kemal Sunal, peşpeşe çevirdiği filmlerle ticari açıdan büyük başarı kazandı. Filmlerde çoğu zaman saf, şanslı ama iyi yürekli karakterlerin rollerine girdi.1974 yılında evlendi. Ali Sunal ve Ezo Sunal adlarında, biri erkek diğeri kız iki çocuğu oldu. 1977'de Antalya Film Festivali'nde En İyi Erkek Oyuncu ödülünü aldı.12 Eylül öncesi dönemde yarım bıraktığı üniversiteyi, Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo Televizyon ve Sinema Bölümü'nden mezun olarak 1995 yılında bitirdi ve yüksek lisans yapmaya başladı. Yüksek Lisans tezi komedyen kimliği ile Kemal Sunal'ın ve filmlerinin incelenmesidir. Yüksek lisans tezi 2005 yılında ailesi tarafından "TV ve Sinemada Kemal Sunal Güldürüsü" ismi ile kitap haline getirilip yayınlanmıştır. Hayatı boyunca toplam 82 filmde rol aldı. 3 Temmuz 2000 tarihinde Balalayka adlı filmin çekimlerine başlamak için Trabzon'a gitmek üzere bindiği uçakta kalkıştan hemen önce geçirdiği kalp krizi nedeni ile hayatını kaybetti.

Kitapları
TV ve Sinemada Kemal Sunal Komiği (Yüksek Lisans Tezi)
Çalışmaları

Sinema filmleri
Yıl Film Rol
1972 Tatlı Dillim Basketbolcu
1973 Oh Olsun Fazıl
1973 Güllü Geliyor Güllü Kiralık Katil
1973 Canım Kardeşim Yolcu
1973 Yalancı Yarim Kemal
1974 Hasret Yanık
1974 Salak Milyoner Saffet
1974 Köyden İndim Şehire Saffet
1974 Salako Salako
1974 Mavi Boncuk Kaymakam Cafer
1975 Şaşkın Damat Apti
1975 Hanzo Hanzo / Cabbar
1975 Hababam Sınıfı İnek Şaban
1975 Hababam Sınıfı Sınıfta Kaldı İnek Şaban
1976 Tosun Paşa Şaban / Tosun Paşa
1976 Süt Kardeşler Şaban
1976 Sahte Kabadayı Kemal
1976 Meraklı Köfteci Zühtü Karışan
1976 Kapıcılar Kralı Seyid
1976 Hababam Sınıfı Uyanıyor İnek Şaban
1977 Sakar Şakir Şakir
1977 Şabanoğlu Şaban Şaban
1977 İbo İle Güllüşah İbo
1977 Hababam Sınıfı Tatilde İnek Şaban
1977 Çöpçüler Kralı Abdi Şakrak
1978 Yüz Numaralı Adam Şaban
1978 Köşeyi Dönen Adam Adem
1978 Kibar Feyzo Feyzo
1978 İyi Aile Çocuğu Kemal / Cemal
1978 İnek Şaban Şaban / Bülent
1978 Avanak Apti Apti
1979 Umudumuz Şaban Ringo Şaban
1979 Şark Bülbülü Şaban Ballıses
1979 Korkusuz Korkak Mülayim Sert
1979 Dokunmayın Şabanıma Şaban
1979 Bekçiler Kralı Şaban Özgüneş
1980 Zübük İbrahim Zübükzade
1980 Gol Kralı Sait Sarıoğlu
1980 Gerzek Şaban Osman / Seyfi
1980 Devlet Kuşu Mustafa
1981 Üç Kağıtçı Rıfkı
Yıl Film Rol
1981 Kanlı Nigar Abdi
1981 Davaro Memo
1982 Yedi Bela Hüsnü Hüsnü
1982 Doktor Civanım Kemal
1983 Tokatçı Osman
1983 Kılıbık Kamil
1983 En Büyük Şaban Şaban
1983 Çarıklı Milyoner Bayram
1984 Şabaniye Şaban / Şabaniye
1984 Postacı Yandan Çarklı Adem
1984 Ortadirek Şaban Şaban
1984 Atla Gel Şaban Niyazi
1985 Sosyete Şaban Şaban Ağa / Dilaver Bey
1985 Şendul Şaban Şaban
1985 Şaban Papuçu Yarım Şaban
1985 Keriz Zülfü
1985 Katma Değer Şaban Şaban
1985 Gurbetçi Şaban Şaban
1986 Yoksul Yoksul
1986 Tarzan Rıfkı Tarzan Rıfkı
1986 Garip Kemal
1986 Deli Deli Küpeli Kaymakam
1986 Davacı Yunus
1987 Yakışıklı Selim
1987 Kiracı Kerim
1987 Japon İşi Veysel
1988 Uyanık Gazeteci Ali
1988 Sevimli Hırsız Metin
1988 Polizei Ali Ekber
1988 Öğretmen Hüsnü Öğretmen
1988 İnatçı Bayram
1988 Düttürü Dünya Dütdüt Mehmet
1988 Bıçkın Ali / Kemal Sunal
1989 Zehir Hafiye Cemal
1989 Talih Kuşu Osman Abalı
1989 Gülen Adam Yusuf Şaplak
1990 Koltuk Belası Zühtü Kaya
1990 Boynu Bükük Küheylan İbrahim Küheylan
1990 Abuk Sabuk Bir Film Âdemoğlu
1991 Varyemez Ragıp Elibol
1999 Propaganda Mehdi

Televizyon dizileri
Bay Kamber (1996)
Şaban İle Şirin (1995)
Şaban Askerde (1993)
Saygılar Bizden (1992)
Tiyatro oyunları
Zoraki Tabip
Son düzenleyen Safi; 6 Mayıs 2016 23:22

Benzer Konular

6 Mayıs 2016 / Misafir Cevaplanmış
1 Aralık 2010 / _Yağmur_ Müzik tr
30 Temmuz 2008 / KisukE UraharA Sinema tr
13 Ağustos 2016 / Baturalp Bilim tr