Arama

Selçuk Yöntem

Güncelleme: 20 Eylül 2016 Gösterim: 10.969 Cevap: 4
_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
9 Mart 2007       Mesaj #1
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye
Ad:  Selçuk Yöntem.jpg
Gösterim: 494
Boyut:  7.9 KB

Selçuk Yöntem Kimdir?


Sahne sanatlarında 35. yılını geride bırakmış olan, Türk sinema ve tiyatrosunun unutulmaz oyuncusu. Devrim Arabaları, Banyo, İstanbul Kanatlarımın Altında gibi önemli sinema filmlerinde rol almış olan Yöntem, televizyon izleyicileri tarafından Sıcak Saatler, Kurtlar Vadisi ve Kuzey Rüzgarı ile Aşk-ı Memnu dizileriyle tanınmıştır.
Sponsorlu Bağlantılar

Selçuk Yöntem, 13 Temmuz 1953 tarihinde,İstanbul, Eyüp’de 4. çocuk olarak doğmuştur. En büyükleri kız olmak üzere 5 kardeşlerdir. Babası subay olduğu için tayinlerle birkaç şehir dolaştı. İlkokula Malatya’da başladı. Sonra Ankara, Afyon, İstanbul. Liseyi Şişli Terakki Lisesi’nde okudu. Sonra Ankara Devlet Konservatuarında okudu. İlk yıl okuldan atıldı, Danıştay kararıyla okula geri döndü.

Tiyatro eğitimi almak için 1975 ila 1976 yılları arasında Ankara Devlet Konservatuarı Tiyatro Yüksek Bölümü’nde okuyan Yöntem, 1977 yılında, Ankara Devlet Tiyatrosu kadrosuna girdi.

1978 yılında Topuzlu, 1980 yılında Kurban ve 1981 yılında rol aldığı Yaban Ördeği adlı oyunlarla tiyatroya adım atan Selçuk Yöntem, 1994 yılında İrfan Yalçın’ın Aşağıdakiler adlı oyununu, 1995 yılında ise Savaş Dinçel’in Gürültülü Patırtılı Bir Hikâye adlı tiyatro oyununu yönetti. Gürültülü Patırtılı Bir Hikâye, Yöntem’e Ankara Sanat Kurumu tarafından verilen Övgüye Değer Yönetmen ödülünü kazandırdı.

Selçuk Yöntem’in T.V. izleyicisi ile tanışmasını sağlayan yapım, 1978 tarihli Atlı Karınca dizisi oldu. Bu diziyi 1978 yılında Yaşadığımız Devir, 1982 yılında ise Ahmet’in Günlüğü izledi. Kısa sürede T.V. dizilerinin aranan isimlerinden birisi haline gelen Yöntem, 1998 yılında gösterime giren ve başrollerini Mehmet Aslantuğ ve Arzum Onan ile paylaştığı Sıcak Saatler, 1998 yılında T.V. ekranları ile buluşan ve başrollerini Kenan İmirzalıoğlu ve Zeynep Tokuş’la paylaştığı Deli Yürek ve de 2003 yılında gösterime giren ve de başrollerini Necati Şaşmaz ve Özgü Namal’la paylaştığı Kurtlar Vadisi dizileri sayesinde izleyicilerin büyük beğenisini topladı.

Sinema dünyasında da büyük emeği olan başarılı oyuncu, 1991 yılında gösterime giren Suyun Öte Yanı adlı sinema filmi ile bu sektöre adımını attı. Rol aldığı önemli filmler arasında 1996 tarihli İstanbul Kanatlarımın Altında, 2005 tarihli Banyo ve 2008 tarihli Devrim Arabaları bulunmakta.

Selçuk Yöntem, 2008 yılında Kanal D ekranlarında yayınlanmaya başlamış olan yerli dizilerden birisi olan Aşk-ı Memnu’da, Adnan Ziyagil karakterini canlandırmıştır.

Büyük Risk isimli yarışmanın da 400 bölümü aşkın sunuculuğunu yapmıştır.

Kim Milyoner Olmak İster? yarışma programının sunucusu Kenan Işık'ın beyin kanaması geçirmiş olması ve programı sunamayacak olması sebebiyle Kim Milyoner Olmak İster? 'in 4. sezonun sunucusu olarak kararlaştırılmıştır.

Selçuk Yöntem ile yapılmış olan bir röportaj;

Ad:  Selçuk Yöntem-2.jpg
Gösterim: 500
Boyut:  13.8 KB

SORU: Sayın Selçuk Bey, çağdaş sanat sektörünün önemli bir sanatçısı ve düşünce adamı olarak sizden öncelikle Tiyatronun tanımı rica edelim.

YANIT: Aslında bu sorunuz beni öğrencilik yıllarıma götürdü. Öğrencilik yıllarımda hocalarımızla da konuştuğumuzda tiyatronun yüzlerce tanımının olduğunu öğrendik. Bunun da sebebi tiyatronun çok zengin bir yapıda olmasından kaynaklanıyor. Ama benim için tiyatro, bütün sanat dallarını kendi bünyesinde toplayan ve onları yoğuran total bir sanat. Çünkü tiyatroda müzik, resim, heykel vb. her şey var. Açıkçası hayatın kendisi tiyatroda sahnelenmektedir. En bilinen tanım ise tiyatronun hayatın bir aynası olduğudur. Evet, bu da çok doğru bir tanımdır. Benim de her zaman söylediğim bir şey var, o da; tiyatro insanın kendisidir. Tiyatro, insan demektir, çünkü malzeme tiyatroda; insandır.

SORU: İnsan ve kültür ilişkisini insanın yaşadığı, işlediği ve kullandığı her şeyi kültürün bir parçası olarak yorumladığımızda, sizce tiyatronun insan yaşamındaki yeri ve kültürün bir parçası olmasında ki önemi nedir?

YANIT: Esasında az önce tiyatronun tanımına ilişkin verdiğim cevap, bu soruyu da kapsıyor. İnsan kendini bir insan tarafından izlediği zaman kendisini yapamadığı şeyleri yaparken hayal ediyor. Toplumsal bir elektrik üretimi de söz konusu. Tiyatro, kültürün kendisidir. Kültürel yaşama baktığımızda da resim, heykel, konser gibi sanat dallarının tiyatronun bir parçası olduğunu görebilirsiniz.

SORU: Tiyatro alanında ortaya konulan eserlerin içeriğinin, biçiminin ve dünya görüşünün toplumsal olarak temellendirilmesi, neden toplumsal olduklarının belirlenmesi, sosyal ve sınıfsal konumlarıyla ilişkilendirilmesi, günümüzde sahnelenen tiyatro oyunlarında ne denli ön planda oluyor?

YANIT: Tiyatro oyununu sahneye koyan ya da bu oyunu yazan kişi tabii ki de insan için yapıyor. Fakat yüzyıllardan beri sürekli bir sınıf çatışmasının konu alındığını görmekte mümkündür. Bunun yanında insan ilişkileri de bu sanatın bir parçası. Tiyatro, sosyal katmanları dramatik anlatım biçimleriyle de değerlendirdiği için önem arz etmektedir. Aslında tiyatro, toplumsal anlamda mesaj vermez, tabii veren tiyatro eserleri de vardır ama genel anlamda seyirci almak istediğini alır. Ben tiyatronun güzellini iyi oyunculukla değerlendirdiğimde bana göre tiyatro grevini yapmıştır.

SORU: Ve Sinema; Sinema sanatı; insanın kendisini ve toplumla olan mücadelesini bir beyaz perde aracılığıyla izleyicilere yansıtırken, toplumu ne şekilde eğitmeyi amaçlar? Ayrıca sinemanın topluma eğitsel katkısı nedir?

YANIT: Sinema aslında görsel bir malzeme olduğu için toplumları fazlasıyla etkiler. İnsanları etkilemek ve buna yardımcı olan bir büyülü ortam söz konusu. İyi sinema yapmak, insanların hayatlarını iyi yansıtmak, bireyi çok etkiliyor.

SORU: Günümüzde sinema filmlerine milyon dolarlarla ifade edilen ciddi yatırımlar yapılıyor ve vizyona girdiğinde ise gişe hâsılat rekorları kırılıyor. Sizce sinemanın Türk toplumu üzerinde bu denli cazibesi ya da büyüsü nedir?

YANIT: Aslında iyi bir şeyi, nitelik ya da nicelik ile ölçmek doğru olmaz. Niceliği olan bir şey nitelikli demek değildir. Niteliği olan bir şey de niceliğe ulaşamayabilir ama önemli olan ürünün niteliğinin kuvvetli olmasıdır. Çok izlenip de fazla nitelikli olmayan film olabilir. Tabii burada üzerinde durulması gereken bir başka konu ise her toplumun kendi kültür düzeyine göre ürün tercih etmesidir. Hangi filme kim ne kadar çok gidiyor? Bu çok önemli bir sorudur. Önemli olan ortak noktayı bulmaktır. Çok devasa bütçeyle yapılan filmlerin de çok iyi olduğu söylemek her zaman doğru olmayabilir.

SORU: Dilerseniz birazda Televizyon dizileri hakkında değerli yorumlarınızı almak istiyorum. Bugünkü konjonktür daha aksiyoner. Görünen o ki, yapımcılar ihtiyaca cevap verme telaşı içerisinde. Ekrana baktığımızda neredeyse sadece dönem dizileri var. Siz bu artışı neye bağlıyorsunuz?

YANIT: Türkiye’deki dizi sektörüne baktığınızda, perdenin arkasında çok büyük ekonomik nedenler söz konusu. Bir reklam pastası var. Türk toplumunun sosyal yaşamı fazlasıyla zayıfladı. Ortaya konuşan döngü, insanların evlerinde film izlemesiyle başlıyor, alışveriş ile devam edip yeniden evde film izlemeyle son buluyor. Kültür programlarının azlığından yakınmak doğru olacak. Tabii bunun da temelinde olan neden, reklam pastasının varlığı… Böyle olunca da her dizinin nitelikli olması gerekmiyor. Televizyon dizileri sezona 80 ortalamayla başlıyorsa, sezon ortasında bu sayı 20’ye kadar düşüyor. Bunun da nedeni bir reyting sorunun olması. Reytingi çok olan dizi reklam alır. Tam tersi bir durum söz konusu olunca da ekranlara veda ediyor. Nitekim milyonlarca insanın evine konuk oluyorsunuz ve onların değerlendirmeleri çok daha fazla önem kazanıyor. Aslında haftanın 5-6 günü saatlerce çalışarak, haftanın bir gününde izleyiciyle buluşan 2 saatlik bir dizi çekiyoruz. Baktığınızda da şartların çok acımasız olduğunu da söyleyebilirim.

SORU: Diziler için canlandırdığınız karakterlerde sizden de bir parça var mı? Ya da tüm rolü sektör mü belirliyor?

YANIT: Bizler, okuduğumuz senaryonun dramatik yapısına bakarız. Karakterler arasındaki dramatik çatışma, yapımcı ve kanal bizim için bir gözlemdir. Ona göre bakıp, karar verilir.

SORU: Popüler magazin kültürünün, sinema, dizi ve tiyatro eksenindeki kurgusunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

YANIT: Magazin kültüründe tiyatroya yer verildiğini görmedim diyebilirim. Başka mecralarda dolaşılıyor. Gidilen yerler ya da sosyal etkinlikler bir bahane oluyor. Yani, bugün geldiğimiz noktada galası gerçekleştirilen bir filmin tanıtım gecesine gelenler bile belki de o film için değil, oraya gelen tanınmış isimlerle konuşmak, onlarla röportaj yapabilmek için geliyor. Örneğin, bundan kısa bir süre önce arkadaş grubumuzla Tiyatro SahneHal’dan çıktık ve o sırada bir gazeteci fotoğrafımızı çekti. Ertesi gün gazetede ‘eğlenceden çıkmışız’ süsü verilerek yazıldı, oysaki onu yazan kişi, bizim çıktığımız mekânın bir tiyatro olduğunu bilmiyordu.

SORU: Şimdi biraz özele gelelim. Sahneler, sinema ve televizyon derken tam 46 yıllık başarı dolu sanat hayatınızı geride bıraktınız. Yaşama sevincinizi, enerjinizi hiçbir zaman kaybetmediniz. Sizce bu olgunun sırrı nedir acaba?

YANIT: Hayatımda tek bir hedefim vardı, o da aktör olabilmekti. Bunun için de çok çalıştım ve çok emek verdim. Benim önceliğim her zaman için işimi iyi yapabilmek oldu. Zaman zaman katıldığımız panellerde de sorular geliyor; “başarılı olmak için ne yapalım” diye, ben de diyorum ki, önce hedefinizi belirleyin, ardından çabalayın. Çünkü bu çaba, başarıyı getirecektir.

SORU: Herkesin sizin hakkınızda birleştiği tek nokta var; Kim, sizinle ilgili konuşsa söylediği ilk şey “Adam gibi adamdır” oluyor. Farklı görüşlerdeki milyonlarca insana bu duyguyu nasıl verdiniz?

YANIT: Aslında iyi olmak için çaba göstermedim. Ancak kâinatın doğruları vardır; iyi insan, doğru insan olmak, çalışmak ve sevmek gibi… Ben her zaman bunları düşünerek hareket ettim. Tabii aile yapısı ve ailenin verdiği terbiye de çok önem arz etmekte. Ben bu anlamda kendimi şanslı görüyorum.

SORU: Sanatçı duruşunuz, oyunculuğunuz ve fiziğiniz bir yana, yalnızca sesinize hayran olan milyonlarca insan var. Edebiyatımızın ünlü şairlerinin şiirlerini dillendirdiğiniz şiir albümünüz de var. Hangi şair için “bu benim adamım” dersiniz?

YANIT: Genelde o kadar zengin edebiyatımız, şair dünyamız var ki, bunları anlatmak gerçekten zor. Ama Nazım Hikmet benim için çok başkadır. Tabii ki, Can Yücel, Ataol Behramoğlu, Ümit Yaşar, Cahit Külebi gibi çok önemli şairlerimizi sayabilirim.

SORU: Yaşam alanlarınız nereler? Duygu olarak beslendiğiniz semtler var mı?

YANIT: Yaşam alanlarımız, setler diyebilirim. Ancak çalışmaktan arta kalan zamanlarda ailemizle ve dostlarımızla yemek yiyip, sohbet etmek benim için çok değerlidir. Onun dışında iki üç günlük boşluklarda ise özellikle Bodrum’u çok severim, oraya gidiyorum.

SORU: Sosyal sorumluluk projelerine gönüllü olduğunuzu, Edebiyat, Şiir, Felsefe ve Sosyal bilimlere düşkünlüğünüzü biliyorum. Kültür ve sanatın zaten hep içindesiniz. Dilerseniz birazda bunların dışına çıkıp Fenerbahçe’ye geçelim. Ve Nasıl Fenerbahçeli oldunuz? Fenerbahçeli olmak nasıl bir duygu?

YANIT: Benim bütün ailem Galatasaraylıdır. Onlar içinde bir tek ben Fenerbahçeliyim. Fenerbahçe’nin o sarı ve lacivert uyumunu çok seviyorum. Çok daha küçük yaşlarda Ankara’dayken, Fenerbahçe; 19 Mayıs Stadyumu’nda sahaya çıktığında maç izleyemiyordum, çok etkileniyordum. Fenerbahçe’nin yıllar içinde geldiği durumu görünce çok mutlu oluyorum. Can Bartu’nun futbolu da beni çok etkilemiştir. Fenerbahçeli olmak tabii ki bir ayrıcalıktır.

SORU: 2013/2014 sezonunda Fenerbahçe Futbol A Takımı ciddi puan farkıyla ve ikinci kez tarihi rekorla STSL Şampiyonu oldu. Şampiyonluk için duygu ve düşüncelerinizi alalım.

YANIT: Özellikle 3 Temmuz süreciyle Kulübümüze karşı yapılan haksızlığa karşı Fenerbahçe camiası kenetlendi. Bu da herkese örnek oldu diyebilirim. Çünkü camiasıyla, taraftarıyla, futbolcusuyla ve diğer takımlardan da aldığı destekle çok başka bir noktaya geldi. Bence bu seneki şampiyonluğumuzun altında yatan nedenlerden biri de oluşturulan birlik ve beraberlik ortamının getirdiği motivasyondur. Haksız olan hiçbir şey karanlıkta kalmaz ve şu anki süreç de bunun başlangıcı. Şu anki motivasyonla başarının uzun yıllar boyunca kaçınılmaz olacağına inanıyorum.

SORU: 2013/2014 sezonu Fenerbahçe Spor Kulübü için yine başarılarla, şampiyonluklarla dolu bir yıl oldu. Fenerbahçe, dünya spor tarihinde benzeri olmayan bir başarıya imza atarak hem Fenerbahçe Erkek Voleybol Takımı, hem de Fenerbahçe Kadın Voleybol Takımı, aynı günde CEV Kupasında Avrupa Şampiyonu oldular. Duygularız?

YANIT: Bakınız ki, aynı gün iki takımımız da Avrupa arenasında kupa kaldırdı. Bu motivasyonla, arkamıza aldığımız rüzgârla olan bir şeydir. Tabii, bu motivasyon kaybolmadığı sürece kupalar gelmeye devam edecektir. Bunun yanında Fenerbahçe’nin sporcusu olmak “bütün branşlar için söylüyorum” çok önemlidir. Onların da ortaya koyduğu emeklerini, yüreklerini kutluyorum.

SORU: Gelelim şu 3 Temmuz sürecine, Fenerbahçe ve sayın başkanımız Aziz Yıldırım beyefendiye yapılanları demokrat ve özgür bir düşünce adamı olarak yorumlar mısınız?

YANIT: 3 Temmuz sürecine baktığımızda ortaya ‘şike’ diye bir kavram atıldı. Fenerbahçe şike yaptı dendi ama anlayamadığım bir şey var o da, şikeyi bizim kiminle yaptığımız. Madem şike yaptık; onu yapan futbolcular, takımlar nerede. Örneğin, bir deplasmanda 2-0 mağlupken, 5-2 galip geldik ve hep bu söylendi ama bu nasıl oldu? Orada sözde şike yapan oyuncular kimlerdi? Bunların yanıtının verilmediğini görüyoruz. Baktığınızda da süreç öyle bir noktaya geldi ki, inanır mısınız, ‘dik durmak’ kavramının varlığını herkese gösterdik. Başkanımızla, Yönetimimizle, Taraftarımızla dik durmak ne demek göstermiş olduk. Bu röportajı gerçekleştirdiğimiz şu anlarda aldığımız haberle çok sevindik. Pozitif nitelikli bu olguyla bugün geldiğimiz noktada çıkan kararı da tüm kamuoyu bir kez daha gördü ki, o “yeniden yargılanma..” İşte bütün dava da bu.

SORU: Fenerbahçeli taraftarların "Türkiye İçin Adalet Fenerbahçe için Adalet" sloganıyla düzenledikleri ilki Bağdat caddesinde ikincisi de Ankara’da Anıtkabir’de yüce Atamızın huzuruna çıktıkları tarihi organizasyon için görüşlerinizi rica edelim.

YANIT: Bu tip organizasyonları yapmak kolay şeyler değildir. On binlerce, yüz binlerce insanı toplamak kolay değildir. Bu oluşumlar, haksızlığa karşı dik duruştan kaynaklanıyor. Fenerbahçeliliği, Fenerbahçelilik duruşunu ve ortaya konulan bu tepkiyi ve birlikteliği, Ülkenin konjonktüründen ayrı düşünemeyiz. Anıtkabir yürüyüşü, Bağdat Caddesi’ndeki yürüyüş harikaydı. Ben de oradaydım. Bunlar yaşamda karşılığını buluyor.

Bu keyifli söyleşimizin finalinde; dilerseniz Fenerbahçe camiasına, Büyük Başkanımız Sayın Aziz YILDIRIM beyefendiye ve taraftarlarımıza iletmek istediğiniz mesajlarınızı ve son sözlerinizi alarak röportajımızı sonlandıralım.

YANIT: Fenerbahçe’mizin geçmişte elde ettiği başarılar bir yana 2013-2014 sezonunda elde ettiği şampiyonluğun anlamı bir başkaydı. Bu şampiyonluk geçmişteki tüm negatif nitelikli sendromlarla olan bir hesaplaşmaydı. Bu şampiyonlukta emeği olan Fenerbahçe takımının, yönetiminin ve taraftarının motivasyonun hep böyle iyi olmasını istiyor, bütün camiamızı kutluyor, nice şampiyonluklar dolu güzel ve mutlu yarınlar diliyorum. Tüm Fenerbahçelilere sevgi ve saygılarımı yolluyorum. Teşekkürler.

-derlemedir.

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen _Yağmur_; 20 Eylül 2016 14:46
Biyografi Konusu: Selçuk Yöntem nereli hayatı kimdir.
"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.
MaKaLeLe - avatarı
MaKaLeLe
Ziyaretçi
10 Mart 2007       Mesaj #2
MaKaLeLe - avatarı
Ziyaretçi
Ad:  Selçuk Yöntem.jpg
Gösterim: 290
Boyut:  7.4 KB

Selçuk Yöntem


1953 yılında İstanbul'da doğan Yöntem, 1975 ve 1976 yılları arasında Ankara Devlet Konservatuarı Tiyatro Yüksek Bölümü'nden mezun oldu. 1977 yılında Ankara Devlet Tiyatrosu'nda çalışmaya başladı. 1994'te İrfan Yalçın'ın "Aşağıdakiler" adlı oyununu, 1995'te Savaş Dİnçel'in "Gürültülü Patırtılı Bir Hikâye" adlı oyununu yönetti. Bu oyunla "Özgüye Değer Yönetmen" ödülünü aldı. 1997-98 sezonunda Haldun Taner'in "Ay Işığında Şamata" adlı oyununu yönetti. 1986-87 sezonunda "Dört Mevsim" adlı oyunla "Özgüye Değer Erkek Oyuncu" ödülünü, 1988-1989 sezonunda "Peynirli Yumurta" adlı oyunla "En İyi Erkek Oyuncu" ödülünü, 1990-91 sezonunda "Deli Dumrul"daki rolü ile "Ulvi Uraz En İyi Erkek Oyuncu" ödülünü aldı.
Sponsorlu Bağlantılar

Televizyon ve sinema için film çalışmaları yaptı, "C Blok" adlı filmle "En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu" ödülünü aldı. Yöntem, "Deliyürek" adlı dizi ve sinema filmindeki "Bozo" tiplemesinden sonra, 2003 yılındaki "Kurtlar Vadisi" adlı dizide de "Şef" karakterini canlandırdı.

Son düzenleyen _Yağmur_; 20 Eylül 2016 13:36
thedoctor_611 - avatarı
thedoctor_611
Ziyaretçi
9 Haziran 2007       Mesaj #3
thedoctor_611 - avatarı
Ziyaretçi

Selçuk Yöntem



Selçuk Yöntem Doğum tarihi 1953 Doğum yeri Türkiye/Istanbul Mesleği Oyuncu Selçuk Yöntem (1953) Türk oyuncu.

Filmleri
  • Pars: Kiraz Operasyonu 2007
  • Banyo 2005
  • Deli Yürek-Boomerang Cehennemi Bozo 2001
  • Acı Gönül 2000
  • Taksim-İstanbul 2000
  • Şarkıcı Doktor 2000
  • Figüran Sırrı 1999
  • Kaçıklık Diploması Murat 1998
  • İstanbul Kanatlarımın Altında 1996
  • 80. Adım 1996
  • C-Blok Tülayın kocası 1993
  • Yaz Yağmuru 1993
  • Suyun Öte Yanı 1991
Dizileri
  • Kuşdili Şükrü 2006
  • Rüzgarlı Bahçe Çınar 2005
  • Çalınan Ceset Ahmet 2004
  • 24 Saat Başkomiser Ahmet 2004
  • Kurtlar Vadisi Aslan Akbey 2003
  • Üzgünüm Leyla Orhan 2002
  • Şaşı Felek Çıkmazı Hilmi 2000
  • Deli Yürek Bozo 1999
  • Çatısız Kadınlar Ahmet 1999
  • Kimsecikler 1999
  • Sıcak Saatler Süleyman Uslu 1998
  • Çiçeği Büyütmek 1998
  • Ateş Dansı 1998
  • Şehnaz Tango 1996
  • Süper Baba 1993
Son düzenleyen _Yağmur_; 20 Eylül 2016 13:33
TiglonBoYs - avatarı
TiglonBoYs
Ziyaretçi
1 Ağustos 2008       Mesaj #4
TiglonBoYs - avatarı
Ziyaretçi
seluk yntem
_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
20 Eylül 2016       Mesaj #5
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye
Ad:  Selçuk Yöntem-3.jpg
Gösterim: 651
Boyut:  43.5 KB
Ödüller

  • En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu (Aşk-ı Memnu 2. Sezon) / 1.İsmail Cem Televizyon Ödülleri 2010
  • En İyi Erkek Oyuncu (Devrim Arabaları) / 14.Sadri Alışık Ödülleri 2009
  • En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu (Yaz Yağmuru) / Sinema Yazarları Derneği 1994
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.

Benzer Konular

26 Mayıs 2010 / _Yağmur_ Tiyatro tr
27 Haziran 2015 / ThinkerBeLL X-Sözlük
29 Mayıs 2008 / Asi-BeL Edebiyat
27 Haziran 2015 / Safi Edebiyat tr