Arama

Parla Şenol

Güncelleme: 3 Haziran 2012 Gösterim: 10.235 Cevap: 2
thedoctor_611 - avatarı
thedoctor_611
Ziyaretçi
9 Haziran 2007       Mesaj #1
thedoctor_611 - avatarı
Ziyaretçi
Parla Şenol

Sponsorlu Bağlantılar
Parla Şenol (d. 7 Mayıs 1956, İstanbul), Türk sinema oyuncusudur. Boğaziçi Üniversitesi Psikoloji bölümünden mezun olmuştur. 42 adet sinema ve televizyon filminde rol almıştır.

Filmleri
  • Selena Müstesna 2006
  • Seher Vakti Hasene 2005
  • Belalı Baldız 2005
  • Aliye Asuman 2004
  • Ölümsüz Aşk Bedia 2003
  • Mühürlü Güller Firdevs 2003
  • Merkezi Haber Merkezi 2000
  • Deniz Bekliyordu 1996
  • Umut Dünyası 1994
  • Vatan Kucağında 1982
  • Yalan 1982
  • Avrupa Macerası 1977
  • Hesap Günü 1975
  • Haydi Gençlik Hop Hop 1975
  • İntihar 1975
  • Taşralı Kız 1974
  • Silemezler Gönlümden 1974
  • Sahildeki Yabancı 1974
  • Alo Polis 1974
  • Çığlık 1972
  • Serseriler Kralı Çocuk Yıldız 1967
  • Akşamcı 1967
  • Akşam Güneşi 1966
  • Aşkın Gözyaşları 1966
  • Babam Katil Değildi 1966
  • Zehirli Kucak 1966
  • Çalıkuşu 1966
  • Adım Çıkmış Sarhoşa 1965
  • Babasız Yaşayamam 1965
  • Konuşan Gözler 1965
  • Paylaşılmayan Sevgili 1964
  • Erkek Ali 1964
  • Avare Yavru Filinta Kovboy 1964
  • Katilin Kızı Oya 1964
  • Bana Annemi Anlat 1963
  • Bahriyeli Ahmet Ayla 1963
  • Beş Hikaye 1962
  • Çöpçatan Ayla 1962
  • Barbut Süleyman 1962
  • Ekmek Parası 1962
  • Benim Küçük Meleğim 1961
  • Hancı 1961

Biyografi Konusu: Parla Şenol nereli hayatı kimdir.
TiglonBoYs - avatarı
TiglonBoYs
Ziyaretçi
1 Ağustos 2008       Mesaj #2
TiglonBoYs - avatarı
Ziyaretçi
thumb28729

Sponsorlu Bağlantılar
Jumong - avatarı
Jumong
VIP VIP Üye
3 Haziran 2012       Mesaj #3
Jumong - avatarı
VIP VIP Üye
anaresim2

Babamın dayısı aktör Necdet Mahfi Ayral; onun kızı aktris ve seslendirme sanatçısı Jeyan Mahfi Tözüm; babam müzisyen Armağan Şenol; babaannem Şehir Tiyatrolarında, son provalara kadar bir oyunun başrolünü üstlenip, son anda bırakmış; amcam uzun süre opera ile ilgilenmiş... Daha ne yazabilirim ki? Benim sanat dünyasında olacağım, doğumumdan yıllar önce belirlenmiş adeta...

1956 yılı 7 Mayıs günü İstanbul’da dünyaya gelmişim. O sıralar babam çok meşhur... İstanbul Radyosunda, kendi adına kurduğu orkestra ile her hafta bir emisyonu var, ve İstanbul’daki -bugünkü gibi yüzlerce, binlerce olmasa da- gece klüplerinde veya balolarda, yine orkestrasının önünde, büyüleyici kadife sesiyle program yapıyor... Sanat ortamının göbeğindeki hayatımın 3. yılı ile 4. yılı arasında, yani 3,5 yaşımda, zaten kendi de sanata yetenekli ve sevdalı annem beni Özel Madam Olga Bale Dershanesi’ne götürmüş... Ve ilk kez 4,5 yaşımda, ilk resitalime çıkışımla, ilk alkışları duymuşum, (duydum ).

Ardından, babamla röportaja gelen gazetecilerden birinin ısrarı ile bir “artist yarışması”nda ‘çocuk artistler’ kategorisinde 260 çocuk arasından oy birliği ile 1. seçildim. Yarışmanın koşullarından olan “Erler Film Şirketinin iki filminde rol almak” şartını yerine getirmek üzere oynadığım, 5.-6. derecede bir rolüm olan HANCI filmi, ilk filmim oldu...Yıl 1961, yani yaş 5.

Hemen ardından ikinci film geldi, ve bu kez ilk filmdeki performansımın neticesinde, konusu benim üzerime yazılmış olan bir başroldü: Çöpçatan. (Sinema)

Klasik eğitimim Namık Kemal İlkokulu’nda 2. sınıftan başladı, Boğaziçi Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nden mezun olmamla bitti. Eşzamanlı olarak farklı konularda eğitim görmeyi de sürdürdüm.

Bale hayatım değişik yerlerde 9 yıl sürdü. Ve bu bana doğaldır ki bir sahne hakimiyeti, bir beden dili, duygularını ifade edebilme becerisi, mimikleri kullanmayı vs. öğretti. Yani her ne kadar oyunculuğum “alaylı” sınıfından sayılsa da , bale eğitiminin bu konuya olan katkıları unutulmamalı bence.

1963-1968 yılları arasında, o yılların yegâne, ve dolayısı ile çok önemli ve popüler olan yarışması: “Son Saat Yılın Yıldızları Müsabakası”nda, ‘çocuk yıldızlar’ kategorisinde 5 yıl üst üste birincilik ödülünün sahibi oldum.

1968 de babamın isteği, ve Türk Sinemasında 12 yaş genç kızına uygun senaryo yazılamaması dolayısı ile (yani “ya küçük çocuk olup, izleyenleri acındırarak ağlatacaktınız, ya da tam tersi genç kız olup, filmin “jön dam” ı olacaktınız ) sinemaya ara verdim.

Bu aradan çok kısa bir süre önce gelen “sahnede program yapma” teklifinin değerlendirilmesi de, o döneme rastlar... 1967 yılından başlamak üzere, eğitim hayatımı engellememek koşulu ile, evlendiğim yıl olan 1984 e kadar, değişen yer ve aralıklarda bu programları sürdürdüm. Şarkı söylediğim o dönemde 6 tane 45 devirlik plak doldurdum. Hatta, içlerinden Shirley Bassey’nin “When You Smile” adlı şarkısının türkçesi olan İsmail, zamanın en popüler müzik dergisi olan Hey’de 4. lüğe kadar yükseldi... (Müzik)

80’li yıllarda biri müzikal, biri çocuk oyunu olmak üzere 3 tiyatro oyununda önemli roller aldım... (Tiyatro)

Değişen zaman dilimleri içinde birkaç tane genç kızlık filmim de oldu, kimi başrol, kimi 2.-3. derece rol olmak kaydıyla; ama dünya çocuk starları için söylenen şey doğru herhalde ki, pek parlak sonuçlar vermedi. Çünkü seyirci yıllarca gözünde, gönlünde “çocuk” olarak kabul ettiği yüzü, bir erkeğin sevgilisi rolünde benimseyip, onunla özdeşleşemiyor dünyanın neresinde olursanız olun. Zaten ben de sevmedim o ara sinemayı.

80’li yılların başında Boğaziçi Üniversiteden mezun olduğum sıralarda, değişik nedenlerle, sahne ve sinema çalışmalarından artık eski zevki almadığımı ve yıprandığımı fark ettim. Ama hem maddi hem de manevi açıdan, çalışmadan duramazdım.

Önümdeki birkaç seçenekten en uygun ikisi: “turist rehberliği” ve “seslendirme sanatçılığı” idi.

Psikoloji ile bir “Üniversite Psikoloji Bölüm Başkanı” hanımefendi yüzünden ilgilenmekten vazgeçmiştim. Öte yandan aslında rehberlik bildiğim dilleri değerlendirmek açısından hoş görünse de gözüme, ben doğduğum şehri arıyordum hep, anadilimi konuşmak istiyordum... “Sanat Şehri”nde, “Sanatça” konuşmalıydım.

Çocukken çevirdiğim filmlerin, okul hayatımdan fırsat bulabildikçe, pek çoğunu kendim seslendirmiştim zaten. Kendisi yıllarca Türkan Şoray’a Filiz Akın’a vs. ses vermiş bir usta olan Jeyan halam da tuttu beni elimden, ilk dublaj kaydıma götürdü. Böylece bugün de yapmakta olduğum işe başlamış oldum. Yıl 1981... (Seslendirme )

Ama seslendirme -hâlâ da olduğu gibi-, az sayıda kişi dışında, pek kazanç sağlayan bir meslek olmadığı için; kendi de turist rehberi olan kocamın yönlendirmesi ile, 1983 yılında, “Profesyonel Turist Rehberi” brövesini alarak, 3 dilde, 7 yıl aralıksız rehberlik yaptım. Çok özel durumlarda hâlâ yapıyorum. (Turizm )

1991 yılında TRT’nin “Müzik Rüzgarı” adlı programının sunuculuğunu üstlendim. Ama tam da o sırada hamile kaldığım için, 5. programdan sonra bırakmak zorunda kaldım.

90’lı yılların ortalarında, 2 TV dizisinde rol aldım. O sıralar dizide oynamayı pek sevmedim.

2000 yılında 37. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde, “çocuk yıldızlar” kategorisinde (!), “onur ödülü” aldım.

2001 yılı başında, bir dökme çikolata reklamı olan “GİZ EXPRESS ÇİKOLATASI”nın reklamında, canım oğlumla birlikte oynadık... Onun da soya çektiğini anladığımda daha ilk sahnenin sonu gelmemişti bile.

Soya çeken çok önemli birini de es geçmemek gerek. Erkek kardeşim Arda Şenol... 90’lı yılların başlarından beri İsviçre’nin Zürih kentinde müzisyen olarak çalışıyor, 2008 yılında LePiano adında bir bar açtı ve bulunduğu çevrede kendi dalında önemli bir isim.

Şimdilerde, hiçbir sanat dalındaki çalışma önerisine kapımı kapamaksızın dizilerde oynuyorum ve seslendirme yapıyorum. İşimi seviyorum. İşimdeki ustalığım tartışılmazsa da, her geçen gün bir arpa boyu bile olsa, daha da ileri gittiğimi düşünüyorum, çünkü bunun sonu yok bence.

Bir de, -yaş bir miktar (!) ilerleyince, insan bugüne dek edindiklerini başkaları ile paylaşmak, başkalarına da öğretmek istediği için-, genç kızlığımda “hatıra defteri” bazında başlayan kalem oynatmalarımı eğitimimin desteği ile giderek arttırarak; öykü, şiir, anı, köşe yazısı vs. gibi yazılar yazmaya başladım 3-4 yıldır... Anılarımın sinema ile ilgili olan bir bölümü “Parlama Noktası” adı ile yayınlandı ve satışı devam ediyor.

Özel hayatıma gelince...
1979 yılında tanıştığım, bir kez ayrılıp, 20 ay sonra barıştığım, hayatımdaki ilk ve tek aşkım olan kocam Nazar’la, 1984 yılında evlendik. İki güçlü, özgür, inatçı, ödün vermeyi sevmeyen karakterin birlikteliğine sahne olan evliliğimiz; kâh “arena”da, kâh “hamam kurna”sında geçiyor. Çok şey yaşadık hayatımızda, ama yıllar sonra bugün, göğsümüzü gere gere birbirimizi hâlâ, sevdiğimizi içten söyleyebiliyoruz.

Ne diyeyim “Darısı Başınıza....”
Sevenlere, sevgimle...
Resimleri
cast18

cast27

sag2

Aslında ben bu bölümün adının “Niyetleri” olmasını istiyordum, ama bazı arkadaşlarım, bu başlığın bir site formatı altında biraz hafif duracağını söylediler... (Benim de amacım oydu ya, neyse!)
Efendim benim öyle muhteşeem tasarılarım filan yok. Sadece yapmayı arzuladıklarım; ama bir kısmını tembellikten , bir kısmını da korkudan yapamadıklarım var... Tembellik herkesin anladığı anlamda bir tembellik. Korkularıma gelince... Yapacağım şeylerin iyi sonuçlanması, başarı kazanması halinde:
Ev hayatımda, kocamla, oğlumla ilişkilerimde olması muhtemel değişikliklerden korkuyorum.
Ev dışı hayatımda olması muhtemel değişikliklerden korkuyorum.
Özgürlüğüm elimden gider diye korkuyorum.
Uyamayacağım kuralların bana empoze edilmesinden korkuyorum.
Yorulurum diye korkuyorum.
Sağlığım bozulur diye korkuyorum.
Dağılırım, ya da dağıtırım diye korkuyorum...
İstemediğim şeyleri yapmak zorunda kalırım diye korkuyorum...
.....................................
Uzun lafın kısası, ya yaşlanmışım, ya statükocu olmuşum da haberim yok galiba... Neyse, ben yine de bu yapmayı arzuladıklarımdan söz etmeden geçmeyeyim...
Bakalım neymiş bunlar?
*Şiir, öykü, roman ve deneme kitaplarımdan biten öykü kitabımı bastırıp, diğerlerini de bitirmek istiyorum.
*Kadın-erkek beraberlikleri üzerine bir kitap yazarak, insanlara azıcık da olsa faydalı olmak istiyorum.
*Geniş kitlelere ulaşan bir yayın organında, sürekli yazı yazmak istiyorum.
*Yeniden aktif olarak müzikle ilgilenmek istiyorum.
Yani bir yerde sahne almak, uzuun bir repertuarla insanları daldan dala uçurarak coşkulara salmak istiyorum.
Ağırlığını kendi istediğim şarkıların oluşturduğu bir albüm yapmak istiyorum.
Konser vermek istiyorum.
*İki TV programı sunmak istiyorum.
Biri daha ağırbaşlı, daha konuşmaya dayalı, daha fikir yönü ağır basan bir program iken; diğeri bir eğlence programı olmalı. O programda dans, şarkı, oyunculuk gibi tüm beni oluşturan, yoğuran yönlerimle var olmak istiyorum.
*Çok güzel, farklı ve değerli bir tiyatro oyununda, bugüne kadarki tüm performanslarımı aşan bir noktada, iyi bir yönetmenle çalışmak, ve içimdeki daha önce kullanmaya fırsat bulamadığım yanları keşfetmek istiyorum.

🌘 🚀

Benzer Konular

1 Ağustos 2017 / INIFERNO Spor tr
3 Temmuz 2010 / _Yağmur_ Sanat tr
7 Şubat 2010 / Misafir Tiyatro tr
9 Nisan 2012 / AndThe_BlackSky Sanat tr
21 Kasım 2006 / BARIŞ Müzik tr