Siyasal Partiler ve Siyasal Parti Sistemleri
MsXLabs.org & Temel Britannica
Siyasal Partiler
Belirli bir siyasal program üzerinde birleşmiş kişilerin bu programı gerçekleştirmek için siyasal iktidarı ele geçirmek amacıyla bir araya gelerek kurdukları örgütlerdir. Siyasal partinin bir örgüt olması onu öbür siyasal katılım biçimlerinden, siyasal iktidarı ele geçirme amacıysa öbür örgüt türlerinden ayırmamızı sağlar. Gerçekten bir bilimsel araştırma örgütü, bir meslek örgütü ya da sendika ile siyasal parti arasında örgütlenme ve siyasete katılma açısından çok büyük farklar vardır. Siyasal parti, hükümeti propaganda, ikna, grev, direniş gibi yollar ve araçlarla etkilemeye çalışmaz. Onun amacı üyelerinin ekonomik ve toplumsal çıkarları doğrultusunda karar alınması için siyasal yaşama dolaylı olarak katılmak da değildir. Siyasal partiler daha önceden belirledikleri ve kamuoyuna açıkladıkları siyasal programlarını yaşama geçirmek için seçimleri kazanmayı ve hükümeti kurmayı amaçlar. Bu nedenle siyasal partiler siyasal yaşama doğrudan katılır. Siyasal partileri bazı ortak çıkarları savunan ve hükümetin üzerinde etkili olmaya çalışan öbür örgütlerden ayıran temel fark, siyasal iktidarı elinde tutsa da tutmasa da, devleti yönetme programına ve iddiasına sahip olmalarıdır.
Partilerin siyasal iktidarı ele geçirmelerinin yolu kural olarak seçimdir. Ama siyasal iktidarı şiddete dayanan yöntemlerle ele geçirmeyi amaçlayan partiler de olabilir. Belirli bir siyasal programa sahip olan ve gizli çalışan bu örgütler de siyasal parti tanımına girer. Ama silahlı kuwetler içinden zora başvurarak siyasal iktidara el koyan bir grup siyasal parti olarak kabul edilmez.
Günümüzde siyasal partiler siyasal sürecin doğal bir parçası durumundadır. Onların kuruluşlarını, bu kuruluşa ilişkin kuramlarını ve pogramlarını, iç ve dış örgütlenmelerini, parasal durumlarını, disiplin bağlarını, iç etkinliklerini, genel etkinliklerini ve kurullarını belirleyen, biçimlendirip koşullandıran sisteme siyasal parti rejimi adı verilir. Siyasal iktidar deyiminin günlük dildeki anlamı hükümet ve onun karar verme gücü ile olanağıdır. Ülkenin sorunlarını, gereksinmelerini saptayıp çözecek ve yurttaşlara çeşitli hizmetlerin verilmesini sağlayacak olan siyasal iktidarı halkın etkilemesinin en akılcı ve demokratik yolu bir siyasal partiye üye olarak onun etkinliklerine katılmasıdır.
Siyasal partiler hem bir seçmenler grubunca doğrudan oluşturulan örgütlerdir, hem de bu örgütlerde yer almayan seçmenlerin genel sorunlar ve hizmetlere ilişkin dilek ve isteklerini ilettikleri kuruluşlardır. Doğrudan siyasal partilerde yer almayan seçmenler de, seçimlerde kendi görüş, istek ve dileklerine en yakın gördükleri partiye oy vererek onun siyasal iktidarı ele geçirmesini sağlamaya çalışır. Böylece halk siyasal partiler aracılığıyla siyasal iktidarın oluşturulmasına ve kullanılmasına doğrudan katılma olanağı bulur.
Siyasal Partilerin Doğuşu
Günümüzdeki anlam ve görünümünden oldukça farklı olmasına karşın, siyasal partilerin köklerini çok eskilere kadar uzatmak olasıdır. İnsanların değişik toplumsal sınıflara ayrılmasıyla aralarında düşünce ve çıkar çatışmaları başlamış, böylece çıkarları farklı olan kişiler bir araya gelerek devlet yönetimini ele geçirmeye ya da kendi çıkarları doğrultusunda etkilemeye çalışmışlardır. Örneğin Atina'da Solon döneminde toplumsal konumları ve ekonomik çıkarları farklı üç grup çatışma halindeydi. Bunlardan, en verimli ve büyük toprakların sahibi olan doğuştan soylular Atina'nın yönetimini ellerinde tutmaktaydı. Bunların dışında, yoksul köylüler ile yönetimin dışında tutulan ve karar alma süreçlerine katılamadıkları için kendi çıkarlarını yeterince gözetemeyen çiftçiler, zanaatkarlar, tüccar ve gemiciler vardı. Bu üç toplumsal sınıf yönetimi almak amacıyla çetin bir çatışma içine girmişti. Eski Roma'da yurttaşlar, patriciler ve plebler olarak birbirine düşman iki gruba ayrılmıştı.
Çağdaş parti kavramı içine girebilecek örgütlerin ortaya çıkışı ise çok yenidir. Yazılış tarihi çok eski olmayan birçok ülkenin anayasasında bile partilerden söz edilmemektedir. 1850'lerde ABD dışında dünyanın hiçbir ülkesinde çağdaş anlamda siyasal partiler yoktu. Devrim meclisleri, üyelerin bir araya geldikleri kulüpler de çağdaş anlamda birer parti değildi. Örneğin Fransız Devrimi'nde Versailles'da toplanan Etats-Generaux'ya (ulusal meclis) seçilen Breton milletvekilleri yöresel çıkarlarını savunmak üzere bir kahve tutarak bir araya gelmeye başlamışlardı. Bir süre sonra ulusal sorunlarda da anlaştıklarını gören bu temsilcilere öbür illerden gelen ve onlarla aynı görüşleri paylaşan milletvekilleri de katılmaya başladı. Böylece belli görüşler etrafında bir araya gelen "Breton Kulübü" ortaya çıktı. Etats-Generaux Paris'e taşınınca bu kulübün önde gelenleri toplanmak için bir manastırın yemekhanesini kiraladılar ve tarihe de o manastırın adıyla, Jakobenler olarak geçtiler. Ama Jakobenler de çağdaş anlamda bir parti değildi.
Çağdaş partilerin doğuşu parlamentonun yetkilerinin ve oy hakkının genişletilmesiyle gerçekleşti. İşlevleri ve bağımsızlıkları genişleyen siyasal meclislerin üyeleri etkinliklerinde uyum sağlayabilmek için ortak niteliklerine göre gruplaştılar. Oy hakkı yaygınlaştıkça seçmen sayısı da artıp genişledi. Bu durum karşısında adayları seçmenlere tanıtacak ve oyları yönlendirecek komiteler oluşturulmaya ve bu yolla seçmenler örgütlenmeye başlandı. Bu iki olgu çağdaş siyasal partilerin oluşmasının ilk adımlarıydı. Parlamento grubu, milletvekillerinin etkinlikleri arasında eşgüdümü sağlamaktaydı. Ama her milletvekili yeniden seçilebilmek için kendi seçim komitesiyle de ilişkilerini geliştirmek zorundaydı. Böylece, temsilcileri parlamento grubu içinde işbirliği yapan çeşitli komiteler dolaylı bir birlik oluşturdular. Ne var ki, bu yapının partileşebil-mesi için ilişkilerin kişisellikten çıkıp kurumlaşması gerekiyordu. Parlamento grupları ile seçim komiteleri arasında sağlanan sürekli eşgüdüm ve ikisini birbirine bağlayan düzenli ilişkilerin kurulması siyasal partileri doğurdu.
Bazı partiler bu genel oluşumun, seçim ve parlamento çevresinin dışında doğmuştur. Birçok sosyalist parti doğrudan doğruya sendikalarca yaratılmış, hatta bir süre sendikaların seçim ve parlamento işlerindeki siyasal kolu olarak çalışmıştır. Örneğin İngiliz İşçi Partisi, 1899 Sendikalar Kongresi'nde bir seçim ve parlamento örgütü kurma kararının alınmasıyla doğmuştur. Avrupa'daki birçok Hıristiyan demokrat partinin ortaya çıkışında kilisenin ve Katolik din örgütlerinin doğrudan rolü vardır.
MsXLabs.org & Temel Britannica
Sponsorlu Bağlantılar
Siyasal Partiler
Belirli bir siyasal program üzerinde birleşmiş kişilerin bu programı gerçekleştirmek için siyasal iktidarı ele geçirmek amacıyla bir araya gelerek kurdukları örgütlerdir. Siyasal partinin bir örgüt olması onu öbür siyasal katılım biçimlerinden, siyasal iktidarı ele geçirme amacıysa öbür örgüt türlerinden ayırmamızı sağlar. Gerçekten bir bilimsel araştırma örgütü, bir meslek örgütü ya da sendika ile siyasal parti arasında örgütlenme ve siyasete katılma açısından çok büyük farklar vardır. Siyasal parti, hükümeti propaganda, ikna, grev, direniş gibi yollar ve araçlarla etkilemeye çalışmaz. Onun amacı üyelerinin ekonomik ve toplumsal çıkarları doğrultusunda karar alınması için siyasal yaşama dolaylı olarak katılmak da değildir. Siyasal partiler daha önceden belirledikleri ve kamuoyuna açıkladıkları siyasal programlarını yaşama geçirmek için seçimleri kazanmayı ve hükümeti kurmayı amaçlar. Bu nedenle siyasal partiler siyasal yaşama doğrudan katılır. Siyasal partileri bazı ortak çıkarları savunan ve hükümetin üzerinde etkili olmaya çalışan öbür örgütlerden ayıran temel fark, siyasal iktidarı elinde tutsa da tutmasa da, devleti yönetme programına ve iddiasına sahip olmalarıdır.
Partilerin siyasal iktidarı ele geçirmelerinin yolu kural olarak seçimdir. Ama siyasal iktidarı şiddete dayanan yöntemlerle ele geçirmeyi amaçlayan partiler de olabilir. Belirli bir siyasal programa sahip olan ve gizli çalışan bu örgütler de siyasal parti tanımına girer. Ama silahlı kuwetler içinden zora başvurarak siyasal iktidara el koyan bir grup siyasal parti olarak kabul edilmez.
Günümüzde siyasal partiler siyasal sürecin doğal bir parçası durumundadır. Onların kuruluşlarını, bu kuruluşa ilişkin kuramlarını ve pogramlarını, iç ve dış örgütlenmelerini, parasal durumlarını, disiplin bağlarını, iç etkinliklerini, genel etkinliklerini ve kurullarını belirleyen, biçimlendirip koşullandıran sisteme siyasal parti rejimi adı verilir. Siyasal iktidar deyiminin günlük dildeki anlamı hükümet ve onun karar verme gücü ile olanağıdır. Ülkenin sorunlarını, gereksinmelerini saptayıp çözecek ve yurttaşlara çeşitli hizmetlerin verilmesini sağlayacak olan siyasal iktidarı halkın etkilemesinin en akılcı ve demokratik yolu bir siyasal partiye üye olarak onun etkinliklerine katılmasıdır.
Siyasal partiler hem bir seçmenler grubunca doğrudan oluşturulan örgütlerdir, hem de bu örgütlerde yer almayan seçmenlerin genel sorunlar ve hizmetlere ilişkin dilek ve isteklerini ilettikleri kuruluşlardır. Doğrudan siyasal partilerde yer almayan seçmenler de, seçimlerde kendi görüş, istek ve dileklerine en yakın gördükleri partiye oy vererek onun siyasal iktidarı ele geçirmesini sağlamaya çalışır. Böylece halk siyasal partiler aracılığıyla siyasal iktidarın oluşturulmasına ve kullanılmasına doğrudan katılma olanağı bulur.
Siyasal Partilerin Doğuşu
Günümüzdeki anlam ve görünümünden oldukça farklı olmasına karşın, siyasal partilerin köklerini çok eskilere kadar uzatmak olasıdır. İnsanların değişik toplumsal sınıflara ayrılmasıyla aralarında düşünce ve çıkar çatışmaları başlamış, böylece çıkarları farklı olan kişiler bir araya gelerek devlet yönetimini ele geçirmeye ya da kendi çıkarları doğrultusunda etkilemeye çalışmışlardır. Örneğin Atina'da Solon döneminde toplumsal konumları ve ekonomik çıkarları farklı üç grup çatışma halindeydi. Bunlardan, en verimli ve büyük toprakların sahibi olan doğuştan soylular Atina'nın yönetimini ellerinde tutmaktaydı. Bunların dışında, yoksul köylüler ile yönetimin dışında tutulan ve karar alma süreçlerine katılamadıkları için kendi çıkarlarını yeterince gözetemeyen çiftçiler, zanaatkarlar, tüccar ve gemiciler vardı. Bu üç toplumsal sınıf yönetimi almak amacıyla çetin bir çatışma içine girmişti. Eski Roma'da yurttaşlar, patriciler ve plebler olarak birbirine düşman iki gruba ayrılmıştı.
Çağdaş parti kavramı içine girebilecek örgütlerin ortaya çıkışı ise çok yenidir. Yazılış tarihi çok eski olmayan birçok ülkenin anayasasında bile partilerden söz edilmemektedir. 1850'lerde ABD dışında dünyanın hiçbir ülkesinde çağdaş anlamda siyasal partiler yoktu. Devrim meclisleri, üyelerin bir araya geldikleri kulüpler de çağdaş anlamda birer parti değildi. Örneğin Fransız Devrimi'nde Versailles'da toplanan Etats-Generaux'ya (ulusal meclis) seçilen Breton milletvekilleri yöresel çıkarlarını savunmak üzere bir kahve tutarak bir araya gelmeye başlamışlardı. Bir süre sonra ulusal sorunlarda da anlaştıklarını gören bu temsilcilere öbür illerden gelen ve onlarla aynı görüşleri paylaşan milletvekilleri de katılmaya başladı. Böylece belli görüşler etrafında bir araya gelen "Breton Kulübü" ortaya çıktı. Etats-Generaux Paris'e taşınınca bu kulübün önde gelenleri toplanmak için bir manastırın yemekhanesini kiraladılar ve tarihe de o manastırın adıyla, Jakobenler olarak geçtiler. Ama Jakobenler de çağdaş anlamda bir parti değildi.
Çağdaş partilerin doğuşu parlamentonun yetkilerinin ve oy hakkının genişletilmesiyle gerçekleşti. İşlevleri ve bağımsızlıkları genişleyen siyasal meclislerin üyeleri etkinliklerinde uyum sağlayabilmek için ortak niteliklerine göre gruplaştılar. Oy hakkı yaygınlaştıkça seçmen sayısı da artıp genişledi. Bu durum karşısında adayları seçmenlere tanıtacak ve oyları yönlendirecek komiteler oluşturulmaya ve bu yolla seçmenler örgütlenmeye başlandı. Bu iki olgu çağdaş siyasal partilerin oluşmasının ilk adımlarıydı. Parlamento grubu, milletvekillerinin etkinlikleri arasında eşgüdümü sağlamaktaydı. Ama her milletvekili yeniden seçilebilmek için kendi seçim komitesiyle de ilişkilerini geliştirmek zorundaydı. Böylece, temsilcileri parlamento grubu içinde işbirliği yapan çeşitli komiteler dolaylı bir birlik oluşturdular. Ne var ki, bu yapının partileşebil-mesi için ilişkilerin kişisellikten çıkıp kurumlaşması gerekiyordu. Parlamento grupları ile seçim komiteleri arasında sağlanan sürekli eşgüdüm ve ikisini birbirine bağlayan düzenli ilişkilerin kurulması siyasal partileri doğurdu.
Bazı partiler bu genel oluşumun, seçim ve parlamento çevresinin dışında doğmuştur. Birçok sosyalist parti doğrudan doğruya sendikalarca yaratılmış, hatta bir süre sendikaların seçim ve parlamento işlerindeki siyasal kolu olarak çalışmıştır. Örneğin İngiliz İşçi Partisi, 1899 Sendikalar Kongresi'nde bir seçim ve parlamento örgütü kurma kararının alınmasıyla doğmuştur. Avrupa'daki birçok Hıristiyan demokrat partinin ortaya çıkışında kilisenin ve Katolik din örgütlerinin doğrudan rolü vardır.
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!