Arama

Bülent Ecevit

Güncelleme: 11 Şubat 2013 Gösterim: 20.235 Cevap: 3
KisukE UraharA - avatarı
KisukE UraharA
VIP !..............!
2 Ekim 2006       Mesaj #1
KisukE UraharA - avatarı
VIP !..............!
Bülent Ecevit (1925 - 2006)
Morpa Genel Kültür Ansiklopedisi & MsXLabs.org
Sponsorlu Bağlantılar
Bülent Ecevit
Mustafa Bülent Ecevit (28 Mayıs 1925; İstanbul – 5 Kasım 2006; Ankara), siyaset adamı, şair, gazeteci ve yazar. İstanbul Robert Kolej'i bitirdikten sonra (1944) bir süre Ankara Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi'ne devam etti. Basın Yayın Genel Müdürlüğü'nde ve Londra'da Basın Ataşeliği'nde kâtip olarak çalıştı. 1950 yılında Türkiye'ye döndükten sonra Ulus ve Halkçı gazetelerinde çalıştı. 1957 yılında Rockefeller bursu ile ABD'ye gitti ve Harvard Üniversitesi'nde incelemelerde bulundu. 1957 yılında, üyesi bulunduğu Cumhuriyet Halk Partisi'nden Ankara milletvekili seçildi. 1961 seçimlerinde Ankara'dan milletvekili seçildikten sonra, 1965 ve 1969 seçimlerinde Zonguldak milletvekili oldu. Bu arada 27 Mayıs'tan sonra Kurucu Meclis üyeliğinde bulundu. 1961-1965 yıllarında kurulan CHP'li koalisyon hükümetlerinde çalışma bakanlığı yaptı. Milliyet gazetesinde fıkra yazarlığı yaparken, 1966 yılında CHP genel sekreteri oldu. CHP içinde liderliğini yaptığı "Ortanın Solu" hareketi parti içinde bölünmeye kadar vardı. 12 Mart 1971 tarihinde Süleyman Demirel hükümetinin iktidardan ayrılmasına neden olan "Muhtıra"ya karşı çıkan Ecevit, "Muhtıra"yı destekleyen Parti başkanı İsmet İnönü ile çatıştı. Bunun sonucunda Ecevit genel sekreterlikten ayrıldı. Toplantıya çağrılan CHP Kurultayı Ecevit'i yeniden genel sekreterliğe seçince İsmet İnönü parti genel başkanlığından ve üyeliğinden istifa etti. Yapılan olağanüstü kurultayda Bülent Ecevit, CHP'nin genel başkanı oldu. 1973 yılında yapılan genel seçimlerde, AP oy kaybına uğrarken, CHP tek başına çoğunluğu sağlayamadı, ancak Meclis'te en fazla üyeye sahip parti oldu. Partilerüstü hükümet denemelerinden sonra Ecevit, CHP ve MSP'nin ortak olduğu koalisyon hükümetinin başbakanı oldu (1974 Şubat). Ecevit'in bu ilk başbakanlığı sırasında en önemli olay 1974 Temmuzu'nda Kıbrıs'ta Makarios'un devrilmesi üzerine, Kıbrıs'a yapılan barış harekâtıdır. Ecevit, erken seçimlere gitmek amacıyla 1974 sonunda başbakanlıktan ayrıldı. Ancak diğer partiler bir koalisyon hükümeti kurarak erken seçimlerin yapılmasını engellediler. 1977 seçimlerinde salt çoğunluğa yakın milletvekili çıkartan CHP, tek başına hükümet kuramayınca 1978 yılı başlarına kadar AP-MSP-MHP koalisyonu kuruldu. Bu arada AP'den istifa eden 11milletvekilinin desteğiyle Ecevit ikinci kez başbakan oldu, ancak ülkeyi saran ekonomik bunalım ile gittikçe artan terör olayları karşısında Ecevit hükümeti başarılı olamayınca, 14 Kasım 1979 Senato üçte bir yenileme seçimlerinde CHP büyük oy kaybına uğradı ve Ecevit başbakanlıktan ayrıldı. 12 Eylül 1980 tarihinde Türk Silâhlı Kuvvetleri'nin yönetime el koymasından sonra, diğer partiler gibi faaliyeti durdurulan CHP'nin genel başkanlığından istifa etti. 1981 ve 1982 yıllarında çeşitli yazı ve demeçlerinden dolayı MGK'nin çeşitli bildirilerine aykırı davrandığından hapis cezasına mahkûm oldu; bir kısmından beraat etti. 1983'ten sonra Demokratik Sol Parti'nin kurulmasında parti çalışmalarını destekledi. 6 Eylül 1987'de yapılan halkoylamasıyla siyaset yasağı kaldırılınca Demokratik Sol Parti genel başkanı oldu. 1991 erken genel seçimlerinde yüzde 10'luk barajı aşan DSP, altı milletvekilliği kazandı ve Ecevit de Zonguldak milletvekili seçildi. Sol partilerin birleştirilmesi çalışmalarına katılmadı ve DSP'nin ayrı bir parti olarak kalması gerektiğini savundu. 1995 genel seçimlerinde yeniden milletvekili seçilen Ecevit, 1997'de kurulan DSP-Anavatan Partisi koalisyon hükümetinde başbakan yardımcısı oldu. Ocak 1999'da azınlık hükümeti kurdu ve meclisten güvenoyu aldı. Ecevit, Özgür İnsan (1972-1978) ve Arayış (1981) dergilerinin başyazarlığını yaptı.

Başlıca yapıtları:
  • "Ortanın Solu" (1966),
  • "Bu Düzen Değişmelidir" (1968),
  • "Atatürk ve Devrimcilik" (1970),
  • "Kurultaylar ve Sonrası" (1972),
  • "Perdeyi Kaldırıyorum" (1972),
  • "Demokratik Sol ve Hükümet Bunalımı" (1974),
  • "Demokratik Solda Temel Kavramlar ve Sorunlar" (1975),
  • "Dış Politika" (1975),
  • "Dünya-Türkiye-Milliyetçilik" (1975),
  • "Toplum-Siyaset-Yönetim" (1975),
  • "İşçi-Köylü Elele" (1976),
  • "Türkiye; 1965-1975" (1976),
  • "Şiirler" (1976),
  • "Umut Yılı; 1977)" (1977).
Ayrıca birçok şiir çevirileri bulunan Ecevit'in bu alandaki en önemli çalışmaları Tagore'dan yaptığı çeviriler ve T. S. Eliot'un "The Cocktail Party" (Kokteyl Parti) adlı yapıtının çevirisidir.

Bir şiiri

Yarın

bir şeyler olacak yarın
duruşundan belli
kırdaki atların
bulutların koşuşundan belli
kazışından köstebeklerin

karıncaların telaşından belli
bir şeyler olacak yarın
belki bir tomurcuk
belki bir ağacın düşen yaprağı
belki de bir çocuk

pek o kadar göremesek de uzağı
kuşların uçuşundan belli
birşeyler olacak yarın
öbürgünden önemsiz
bugünden önemli

1975

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.
Biyografi Konusu: Bülent Ecevit nereli hayatı kimdir.
Gerçekçi ol imkansızı iste...
kompetankedi - avatarı
kompetankedi
VIP Bir Dünyalı
6 Kasım 2006       Mesaj #2
kompetankedi - avatarı
VIP Bir Dünyalı
ecevit2
Yaşam mücadelesi 172 gün sürdü
Sponsorlu Bağlantılar
Eski Başbakanlardan Bülent Ecevit, Gülhane Askeri Tıp Akademisi (GATA) Hastanesi'nde vefat etti.

GATA'dan yapılan açıklamada, Bülent Ecevit'in 5 Kasım 2006 günü saat 22.40'da dolaşım ve solunum yetmezliği sonucu vefat ettiği belirtildi.

Geçirdiği beyin kanaması sonucu kaldırıldığı Gülhane Askeri Tıp Akademisi Hastanesi'nde (GATA) tedavi altına alınan eski Başbakan Bülent Ecevit'in yaşam mücadelesi 172 gün sürdü.

Danıştay'a düzenlenen silahlı saldırıda hayatını kaybeden 2. Daire Üyesi Mustafa Yücel Özbilgin'in Kocatepe Camii'nde düzenlenen cenaze törenine katıldıktan sonra rahatsızlanarak 18 Mayıs'ta GATA'ya kaldırılan Ecevit, yapılan ameliyatın ardından Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı Başkanlığı Yoğun Bakım Ünitesi'nde tedavi altında tutuldu.

Hastaneden yapılan ilk açıklamalarda, Ecevit'in hipertansiyon atağı sonucunda konuşma bozukluğu ve sağ kol, bacakta güçsüzlük şikayetiyle hastanenin
acil servisine getirildiği ve solunum cihazına bağlandığı beynin sol tarafında saptanan kanama sonucu Beyin Cerrahisi Ana Bilim Dalı öğretim üyeleri tarafından
ameliyata alındığı kaydedilmişti.

Tedavi altında bulunduğu süre içinde DSP'lilerin yalnız bırakmadığı Ecevit için, 28 Mayıs'ta 82. yaş günü dolayısıyla hastane önünde doğum günü kutlaması düzenlenmişti.

Doğum günü kutlaması için çeşitli illerden otobüslerle Ankara'ya gelen partililer, ellerinde DSP bayraklarıyla GATA önünde toplanmış ve üzerinde,
''el ele büyüteceğiz sevgini, şifa dileklerimizle'' yazılı pastayı Bülent Ecevit'in eşi Rahşan Ecevit ve DSP Genel Başkanı Zeki Sezer birlikte kesmişti.

Kutlama sırasında, biri KKTC'den getirilen 82 beyaz güvercin gökyüzüne bırakılmıştı.Rahşan Ecevit, pastanın kesilmesinin ardından, "Bugün yüzümüz gülüyor. Düne
göre daha iyi. Düşündüğümüzden çok daha çabuk iyi olacak gibi. Doktorlar 'milim milim de olsa iyiye gidiyor' dediler" diye konuşmuştu.

GATA'dan 30 Haziran tarihinde yapılan açıklamada da, Ecevit'in kalp, dolaşım ve böbrek fonksiyonları ile infeksiyon açısından parametrelerinin normal olduğu,
beynindeki kanama ile ödemin ileri derecede azaldığı belirtilmişti.

Açıklamada ayrıca, Ecevit'in, göz kırpma ve sol kolda hareketler gibi bazı hareketlerde bulunduğu, beyin fonksiyonlarında kısmi düzelmelerin görüldüğü ancak
tanıma, bilinçlilik gibi fonksiyonlarında geri dönmenin tespit edilemediği bildirilmişti.

GATA'dan 18 Ekim tarihinde yapılan açıklamada ise, Ecevit'e yapılan son radyolojik kontrolde, beyinde yeni bir değişiklik olmadığı, zaman zaman akciğer
enfeksiyonu meydana geldiğinden bununla ilgili tedaviler uygulandığı bildirilmişti.

ecevit2 200
Ecevit'in spontan solunumu olmasına karşın, zaman zaman yapay solunum cihazıyla solunum desteğinin sürdürüldüğü kaydedilen açıklamada, özellikle akciğer enfeksiyonu olduğu dönemlerde dolaşım sistemi desteğine de ihtiyaç duyulduğu, koma durumunun devam ettiği ve hayati tehlikesinin sürdüğü ifade edilmişti.

Bülent Ecevit için GATA önünde açılan ve sayısı yaklaşık 100'e ulaşan defterlere, çeşitli kesimlerden genci, yaşlısı pek çok kişi duygularını aktararak, ''Ecevit'in bir an önce sağlığına kavuşması'' dileğinde bulunmuşlardı.Bülent Ecevit'in başbakanlığı döneminde Başbakanlık önünde tankerle protesto eylemi yapan Kazım Gemalmaz da hastane önünde bekleyen partilileri ziyaret ederek, yaptığından pişmanlık duyduğunu söylemişti.

Ecevit'in sağlığına kavuşması için gerekirse ve yararlı olacaksa organlarını bağışlamaya hazır olduğunu ifade eden Gemalmaz, hastane önünde Ecevit için açılan deftere de, "Sayın Ecevit, sizlere geçmiş olsun dileklerimi bildirirken siyasi hayatınızda size karşı muhalif olmanın acısını yaşıyorum. Sizden özür diliyorum" diye yazmıştı.

Ecevit'i daha önce çardakta bekleyen partililer için, havaların serinlemesiyle birlikte DSP Genel Merkezince GATA önünde baraka oluşturulmuş; masa, sandalye, su sebili, küçük tüp, çaydanlık gibi eşyaların bulunduğu barakada partililer, vardiyalar halinde beklemeye devam etmişti.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Blue BooL - avatarı
Blue BooL
Ziyaretçi
25 Kasım 2006       Mesaj #3
Blue BooL - avatarı
Ziyaretçi
1925'te İstanbul'da doğdu. 1944 yılında İstanbul Amerikan Koleji'ni bitirdi. 1944'te çalışma yaşamına girdikten sonra, işten ayırabildiği zamanlarda Ankara Üniversitesi'nde İngiliz dil ve edebiyatı, Londra Üniversitesi'nde Sanskrit, Bengalce, sanat tarihi bölümlerine devam etti. 1957'de de ABD' de Harvard Üniversitesi'nde sekiz ay incelemelerde bulundu. 1944'te Ankara'da Basın-Yayın Genel Müdürlüğü'ne İngilizce çevirmeni olarak girdi. 1946-50 arasında Londra'da Türk Basın Ateşeliği'nde çalıştı. 1950-60 arasında "Ulus" gazetesinde, ve "Ulus"un kapatıldığı yıllarda "Yeni Ulus" ve "Halkçı" gazetelerinde, yazar ve yazı işleri müdürü olarak çalıştı. 1954 sonu ile 1955 başlarında ABD"de, Kuzey Carolina'da yayınlanan "Winston-Salem" gazetesinde konuk gazeteci olarak görev yaptı. 1965'de "Milliyet" gazetesinde günlük yazılar yazdı. 1950'lerde "Forum" dergisinin yazı işleri kadrosunda yer aldı. 1972'de aylık "Özgür İnsan", 1981'de haftalık "Arayış", 1988'de aylık "Güvercin" dergilerini çıkarttı. 1957-1980 arasında, önce Ankara, sonra Zonguldak'tan Cumhuriyet Halk Partisi'nin Milletvekili oldu. 1960-61'de Kurucu Meclis üyeliği yaptı. 1961-65 yılları arasında Çalışma Bakanlığı yaptı. 1966'da, CHP Genel Sekreterliğine getirildi. 1971'de Partisinin askeri yönetimce oluşturulan hükümete katkıda bulunmasına karşı çıkarak bu görevinden ayrıldı. 1972 Mayısında CHP Genel Başkanlığına seçildi. 1974 yılında kurulan CHP-MSP koalisyonunun başbakanı oldu. Bu dönemde Kıbrıs Barış Harekatı gerçekleşti. 1977'de bir azınlık hükümeti kurdu fakat güvenoyu alamadı. 1978'de, Partisinin TBMM'de çoğunluğu bulunmamakla beraber, bazı bağımsız üyelerin ve küçük partilerin katkısıyla bir hükümet kurdu. Bu Başbakanlık dönemi 21 ay sürdü. 12 Eylül 1980 askeri müdahalesinden sonra, askeri yönetime karşı çıkışları nedeniyle üç kez hapse mahkum oldu.

ecevit

Bülent Ecevit, yasaklı döneminde, eşi Rahşan Ecevit başkanlığında kurulan Demokratik Sol Partinin kuruluşuna katkıda bulundu. 1987'deki halkoylamasıyla, siyasal haklarına yeniden kavuşunca, DSP Genel Başkanlığına Bülent Ecevit seçildi. Kısa bir süre sonra yapılan genel seçimlerde Partisi iyi sonuç alamayınca bu görevden ayrıldı. Fakat 1989 başlarında, yerel yönetim seçimlerinin yaklaştığı bir sırada Genel Başkanlık boşalınca toplanan Olağanüstü Kurultay'da yeniden Genel Başkan seçildi. 1991 seçimlerinde de Zonguldak'tan milletvekili seçildi. 28 Şubat sürecinden sonra oluşan siyasal kaosta azınlık hükümeti kurma görevi verildi ve 70 milletvekili ile başbakan oldu. 18 Nisan 1999 yılında yapılan genel seçimlerde partisini birinci parti yaparken, MHP ve ANAP ile ortak hükümet kurdu ve bu hükümetin başbakanı oldu.

MÜDERRİS MUSTAFA EFENDİ’NİN TORUNU

28 Mayıs 1925 gününün ilk saatlerinde Beşiktaş’ın Valideçeşme semtindeki Pembe Köşk’te Fahri-Nazlı Ecevit çiftinin dünyaya gelen erkek çocuğuna Bülent ismi verildi. Babası Kastamonulu, annesi ise İstanbulluydu. Ecevit soyadı, Kastamonu yöresindeki bir bucağın isminden esinlenilerek alınmıştı. Hem anne babası hem de dedeleri Osmanlı ve Cumhuriyet’in “seçkin” üyeleriydi. Baba Prof. Fahri Ecevit Cumhuriyet’in ilk yüksek öğretim kadrosundan, sonraları milletvekili; anne Nazlı Ecevit de sanatçı ve ressamdı. Dedesi ise Osmanlı ulemasından müderris Mustafa Efendi’ydi. Diğer dedesi ise Alay Kumandanı Mehmet Emin Bey’di. Babası Fahri Ecevit, Ankara Hukuk Fakültesi adli tıp profesörüydü. Fahri Ecevit 1943’ten beri CHP Kastamonu Milletvekili olarak Meclis’te görev yapıyordu. Ancak 1950 seçimlerinde yeniden seçilemedi. (13 Ocak 1999-Fuat Akyol/Zaman)


“EDEBİYATÇI OLMAK İSTİYORUM”
Ecevit Robert Kolej’in edebiyat kolundan mezundu. Annesi Nazlı Hanım, mimar ya da mühendis olmasını isterken babası, edebiyat kolundan mezuniyeti sebebiyle Ankara Hukuk Fakültesi’ne yazılmasını istedi. “Edebiyatçı olmak istiyorum.” diyen genç Bülent’in bu görüşü etkili olmadı. Ancak Hukuk Fakültesi’nde yalnızca üç ay dayanabildi. Israrın fayda sağlamayacağını gören anne ve baba Ecevitler onu serbest bıraktılar. Ecevit, Basın Yayın Genel Müdürlüğü’ne tercüman olarak girdi. Bu sırada Çetin Altan da Galatasaray Lisesi mezunu olması sebebiyle Fransızca mütercim olarak aynı büroda görev yapıyordu. Ertesi yıl Dil Tarih Coğrafya Fakültesi İngiliz Filolojisi bölümüne kayıt yaptırdı ve ikinci sınıftan başladı. Ancak Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi’ndeki öğrenimini de yarıda bıraktı. Bu sıralarda Doğu mistisizmine ve Hint felsefesine büyük ilgi duyuyordu, en büyük tutkusu da şiir yazmaktı. Doğu mistisizmi ile Batı rasyonalizmi arasında bir bocalama devresi yaşıyordu. Klasik Batı müziği dinleyen ve Türk halk müziğine hayranlık duyan Ecevit, Basın Yayın Genel Müdürlüğü tarafından Türkiye’nin Londra Büyükelçiliği Basın Ataşeliği’ne kâtip olarak gönderildi. (13 Ocak 1999-Fuat Akyol/Zaman)


ULUS’TAN POLİTİKAYA

ecevit 02

Bülent Ecevit, Londra Üniversitesi’ne kaydını yaptırmıştı. Sanat tarihi ve Doğu dillerinin Latincesi olarak kabul edilen Sanskritçe okuyacaktı. Fakat üniversiteyi terk etmesi ve basın ataşeliği gibi geleceği olmayan bir işte bulunması baba Ecevit’i tatmin etmiyordu. Bu sebeple Bülent’i Türkiye’ye geri çağırdı. O sırada başbakan yardımcısı olan Nihat Erim’e durumu anlattı. Bülent, Basın Yayın Müdürlüğü’ndeki işine dönmek istemediği için Erim onu CHP’nin yayın organı Ulus’a yerleştirdi. Böylece Ecevit’in gazetecilik yaşamı da başlamış oldu. Aslında gazeteciliği onun CHP liderliği ve Türkiye Cumhuriyeti başbakanlığına uzanan politika hayatının da başlangıcı oldu. Çetin Altan’la birlikte Ulus gazetesinde mütercimlik ve sekreter yardımcılığı görevini yürütüyorlardı. Ecevit’i politikaya Ulus’ta çalışıyor olması itti. Yoksa o tarihe kadar, politikacı bir babanın oğlu olmasına rağmen politikayla hiç ilgilenmiyordu. Demokrat Parti’nin öncülüğünde Meclis, CHP’nin mallarını Hazine’ye devredince Ulus gazetesi kapanmış, Nihat Erim ve kadrosu Halkçı gazetesini çıkarmaya başlamıştı. Ecevit Halkçı gazetesinde fıkra yazarıydı. Daha sonra Ulus gazetesi ismiyle yeniden yayına başlayınca o da yeniden Ulus’un yazarı oldu. Ulus’ta Yakup Kadri Karaosmanoğlu’ndan sonra iki numaralı yazardı. Demokrat Parti’yi destekleyen Zafer’in başyazarı Bahadır Dülger’le bir ara sert polemiklere girdi. Cüneyt Arcayürek ve Altan Öymen gibi isimlerle birlikte çalışıyordu. Bir ara Rahşan Hanım’ın da çalıştığı Ankara’daki Amerikan Haberler Merkezi’nin daveti ile dört aylığına 1954 Ekim ayının başında ABD’ye gitti. Çağrı Amerikan Basın Enstitüsü ve ABD Dışişleri Bakanlığı Uluslararası Eğitim Mübadele Programı’ndan yapılmıştı. Bu davetin amacı gelişmekte olan ülkelerde liderlik yeteneği olan ve iyi derecede dil bilen isimlere Amerika’yı tanıtmaktı. İngiltere ve Amerika’dan sık sık davet alan bir gazeteciydi. Milletvekili seçildiği 1957 seçimleri öncesinde de Amerika’daydı. Batı dünyasını iyi tanımış olması ona politikanın basamaklarını tırmanmasında yardımcı oldu. 27 Mayıs 1960 darbesinin ardından 15 Ekim 1961’de yapılan genel seçimlerin sonucunda Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel, hükümeti kurma görevini CHP lideri İsmet İnönü’ye verdi. İnönü kabinesinin Çalışma Bakanı Bülent Ecevit’ti. 32 yaşında milletvekili, 36 yaşında da bakan olmuştu. 1965’e kadar İnönü’nün kurduğu hükümetlerde bu görevini sürdürdü. (13 Ocak 1999-Fuat Akyol/Zaman)


ORTANIN SOLU
İnönü-Ecevit Kavgası 1960’lı yılların sonuna doğru CHP’de işler iyice kızışmaya başlamıştı. Ecevit’in öncülük ettiği muhalif grup ile partinin 30 küsur yıllık genel başkanı İsmet İnönü’nün öncülük ettiği muhafazakarlar arasında ipler iyice gerilmeye başlamış, “ortanın solu” kavramı üzerine tartışmalar hararetli bir şekilde sürüp gitmişti. O dönemin önemli tanıklarında biri de namı diğer “en vefalı ‘inönücü’” Necip Mirkelamoğlu’ydu. Ve o olayları şöyle anlatıyor: Ecevit, Atatürk'ü Marksist ideolojinin terminolojisi ile analiz ederek, şu sonuçları çıkarıyordu. "Atatürk döneminde geniş halk kitlelerinin yararına köklü değişiklikler gerçekleştirilememiştir... Atatürk ekonomik milliyetçi değildir... Atatürk'ün devrimciliği "biçimsel" halkçılığı "tepede bakan" bir halk patronluğudur... Gerçek devrim, üretim ilişkilerini yeniden düzenleyen ve ekonomik güce el değiştirten alt yapı devrimidir... Ki Atatürk bunu yapamamıştır.” Genel sekreter bu minval üzerine konuşurken, o zamanki en yakın arkadaşı ve başında bulunduğu hizb'in ideoloğu Deniz Baykal da "Türk solunun her türlüsünün ve tabii sosyal demokrasinin de Marksizm'e dayanmakta olduğunu" ifade ediyordu. (Ulus Gazetesi 4 Şubat 1971) Bu türdeki sol edebiyat parti içine sokaktaki aşırı solu celp ve cezb etmiş bulunmaktaydı. Ve İnönü Atatürk'le beraber kurduğu Partinin bu hallere düşmesinden son derece rahatsızdı. Bu rahatsızlığını merhum Abdi İpekçi ile bir konuşmasında şu şikayet sözleriyle anlatıyordu: "...Türlü baskılar altında kongreler yapılıyor... Dev-Genç militanlarını partiye alıyorlar. İstedikleri gibi ve maksatları için kullanıyorlar. Ne çeşit baskılar yapılıyor aklın alacağı şeyler değil. Dev-Genç teşkilatı lağvolundu, harıl harıl partiye kaydetmeye çalışıyorlar." (İnönü’den Anılar- Yeni Asır/ Hazırlayan: Necip Mirkelamoğlu)
Bülent Ecevit'in siyasi hayatının önemli dönüm noktalarından biri 1965 yılına rast gelir. O yıl yapılan CHP kurultayında Kemal Satır’ı yenen Ecevit genel sekreterlik koltuğuna oturdu. CHP’de “ortanın solu” kavramı bu kurultaydan sonra ortaya atıldı. Ecevit de “Ortanın Solu” çizgisinin arkasındaki isimlerden biriydi. Ancak bazı çevrelerce CHP’yi aşırı sola çekmek hatta “komünizm”e yaklaştırmakla suçlanıyordu. Partiye yeni kimlik arayışı iç çalkantılara yol açtı. 1965 seçimlerinin Süleyman Demirel’in başkanlığındaki Adalet Partisi’nin zaferiyle sonuçlanması da parti içi bunalımı hızlandırdı. Ecevit, 1965 seçimlerinde Meclis’e Zonguldak milletvekili olarak girdi. Turhan Feyzioğlu ve Kemal Satır grubu partiden koptu. 43 milletvekili Güven Partisi’ni kurdular. Bu Parti daha sonra Cumhuriyetçi Güven Partisi ismini aldı. CHP’nin içinde bir sola kaymadan söz ediliyordu. Ecevit bu konulardaki düşüncelerini 1966’da yazdığı “Ortanın Solu” ve 1968’de yazdığı “Bu Düzen Değişmelidir” kitaplarında açıkladı. Bu dönemde Türkiye bir çalkantı içindeydi. 1968 öğrenci olayları ve anarşi Türkiye’yi yeni bir bunalıma sürüklüyordu. Ecevit, 12 Mart 1971 muhtırasına karşı çıkış yaparak CHP Genel Sekreterliği görevinden ayrıldı. CHP’deki aktif görevlerinden kopan Bülent Ecevit, ekibi ile birlikte parti tabanında destek arayışına girdi. Partinin neredeyse değişmez genel başkanı kimliğini kazanmış İsmet İnönü’ye karşı bir harekette başarılı olmak için başka bir seçenek de bulunmuyordu. Ecevit’in parti teşkilatına dönük çalışmaları kısa sürede sonuç verdi. 1972’de toplanan CHP kongresinde Ecevit, İnönü’nün karşısına parti lideri adayı olarak çıkma gibi bir tercih yerine parti organlarına yönelik liste yarışına girdi. CHP'nin yeni lideri İşte bu kongrede liste yarışını İnönü’nün desteklediği Kemal Satır grubu değil Ecevit kanadı kazandı. Bunun üzerine İnönü, CHP genel başkanlığı görevinden istifa etti. 14 Mayıs 1972’de olağanüstü toplanan CHP kongresi Bülent Ecevit’i parti genel başkanlığına getirdi. CHP lideri Ecevit, hükümetten çekilme kararı aldı. Bunun üzerine İsmet İnönü, CHP üyeliğinden de istifa ettiğini açıkladı. Böylece Ecevit 1938’den itibaren aralıksız 34 yıl CHP genel başkanlığını yapan İsmet İnönü’yü siyaset kulvarından çıkarmış oldu. (13 Ocak 1999-Fuat Akyol/Zaman)


BAŞBAKAN ECEVİT

ecevit 01

CHP’nin Nihat Erim hükümetinden çekildiğini açıklamasıyla ara dönem sonuçlanmadı. Yine bir senatör olan Ferit Melen başkanlığında yeni bir hükümet kuruldu. Ferit Melen hükümetini Naim Talu hükümeti izledi. Ara rejimlerle geçen bu bunalımlı döneme 1973 seçimleri kısmen noktayı koyabildi. Ecevit 14 Ekim 1973 seçimlerinde bir sol partinin demokratik seçimler ortamında ilk kez birinci parti olarak çıkmasını sağladı ve yüzde 33.39 oy aldı. CHP’nin bu düzeyde bir oy oranına ulaşmasında o sırada Türkiye İşçi Partisi’nin kapatılmış olmasının da etkisi oldu. Ancak CHP, seçimleri Adalet Partisi’nin önünde tamamlamasına karşılık Meclis’te çoğunluğu alamamıştı. Ecevit’in 26 Ocak 1974’te Necmettin Erbakan liderliğindeki Milli Selamet Partisi ile kurduğu koalisyon hükümeti 10 ay dayanabildi. Bu koalisyon sırasında Kıbrıs Barış Harekatı yapıldı. Yüzde 41'lik rekor 5 Haziran 1977 seçimleri de Ecevit liderliğindeki CHP’nin birinciliğiyle sonuçlandı. CHP yüzde 41.4, Adalet Partisi ise yüzde 36.9 oy aldı. Bu oy oranı bir sol partinin demokratik bir seçimde aldığı en büyük oy olarak siyaset tarihine geçti. Ancak bu sonuç da tek başına bir Ecevit iktidarına elvermedi. CHP 213 milletvekili çıkardı, tek başına bir Ecevit iktidarı için yalnızca üç milletvekilliği eksikti. Türkiye bu tarihten sonra da hükümet bunalımları yaşadı. (13 Ocak 1999-Fuat Akyol/Zaman)


GÜNES MOTEL OLAYI
Ecevit’in 15 Haziran 1977’de kurduğu ve cumhurbaşkanı Fahri Korutürk’ün onayladığı azınlık hükümeti Meclis’ten güvenoyu alamadı. Bunun üzerine Demirel başkanlığında 2. Milliyetçi Cephe hükümeti kuruldu. Adalet Partisi, Milli Selamet Partisi ve Milliyetçi Hareket Partisi yeniden bir araya gelmişti. Ecevit, “Kumar borcu olmayan 11 milletvekili arıyorum.” tarihî sözünü bu dönemde söyledi. İstanbul’daki Güneş Motel’de görüştüğü Adalet Parti’li 11 milletvekiline de bakanlık sözü vererek milliyetçi cephe hükümetini düşürme girişimlerini başlattı. Bu hükümet düşünce 5 Ocak 1978’de en uzun süreli başbakanlık yapacağı yeni hükümetini kurdu. (13 Ocak 1999-Fuat Akyol/Zaman)


DEMOKRATİK SOL PARTİ

ecevit 04

Yasaklı yıllar 12 Eylül müdahalesinin ardından Ecevit de Demirel gibi 10 yıllık siyasi yasaklı bir politikacıydı. 1987’de Özal ile Demirel arasında sert polemiklere yol açan referandumda siyasi yasaklar kaldırılınca, 1985’te kurulan DSP’nin liderliğini Ecevit devraldı. 1987 Kasım’ında yapılan milletvekili seçimlerinde Demokratik Sol Parti barajı aşamayınca Ecevit politikayı bıraktı. Ancak 1989’da yapılan DSP kongresinde yeniden partinin başına geçti. 1991 seçimlerinde Demokratik Sol Parti hem barajı aştı hem de Ecevit ve 6 arkadaşı Meclis’e girdi. 1991 seçimlerinden sonda Demirel liderliğindeki Doğruyol Partisi ile Erdal İnönü liderliğindeki SHP koalisyon hükümeti kurdu. Demirel ve İnönü önemli bir projeye el atarak CHP ve Adalet Partisi’ni yeniden açıp, Hazine’ye devredilen mal varlıklarını yeniden elde etmek için adım attılar. Aydın Menderes’in, Demokrat Parti ve DYP’yi Adalet Parti’sinin çatısı altında bir araya getirme girişimi başarısız oldu, Demirel’in ağırlığını koymasıyla AP kendisini feshetti. Ancak özellikle Deniz Baykal ve arkadaşlarının girişimleriyle CHP kendisini feshetmedi ve yeniden siyaset kulvarına katıldı. Bu hareket solda parçalanmaya neden oldu. CHP ve DSP’yi buluşturma girişimlerine DSP lideri Ecevit, Baykal’la uyuşmayan siyaset tarzı sebebiyle hep soğuk yaklaştı. Sonuçta 24 Aralık 1994 seçimlerinde Ecevit DSP’yi yeniden solun birinci partisi olarak çıkardı. DSP yüzde 14’e varan oy oranıyla 75 milletvekili çıkarırken CHP yüzde 10’luk barajı kılpayı aşabildi. 1994 seçimlerinin ardından kurulan Anayol ve Refahyol hükümetlerinden sonra ANAP ve DSP ortaklığında Anasol-D hükümeti kurulunca Ecevit, Yılmaz başkanlığındaki hükümetin başbakan yardımcısı oldu. Bu hükümetin Meclis’te düşürülmesinden sonra başlayan hükümet arayışları, DYP ve ANAP destekli Ecevit azınlık hükümeti ile noktalandı. Böylece Ecevit 19 yıl aradan sonra yeniden başbakan oldu. Ve 18 Nisan 1998’de yapılan seçimlerle DSP’yi birinci parti yaptı ve başbakan oldu... (13 Ocak 1999-Fuat Akyol/Zaman)

VEFATI
GATA’da 18 Mayıs 2006’dan bu yana tedavi gören eski Başbakan Bülent Ecevit, 05 Kasım 2006 günü saat 22.40’da hayata veda etti. 28 Mayıs 1925’te İstanbul’da doğan Bülent Ecevit 81 yaşındaydı. Ecevit’in solunum yetmezliği nedeniyle hayatını kaybettiği açıklandı. Ecevit’in vefatı ilk kez özel Doktoru Mücahit Pehlivan tarafından kamuoyuna duyurulurken, GATA’dan yapılan açıklamada eski başbakanın solunum yetmezliği nedeniyle hayatını kaybettiği bildirildi.
Son düzenleyen ThinkerBeLL; 12 Şubat 2013 11:38
_GüzelikMeleği_ - avatarı
_GüzelikMeleği_
Ziyaretçi
11 Şubat 2013       Mesaj #4
_GüzelikMeleği_ - avatarı
Ziyaretçi
Mustafa Bülent Ecevit (28 Mayıs 1925; İstanbul – 5 Kasım 2006; Ankara)

Türk gazeteci, şair, yazar, siyasetçi ve Türkiye Cumhuriyeti eski başbakanı.
Beş kez Türkiye Cumhuriyeti başbakanlığı yapan Bülent Ecevit, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin 21., Türkiye Cumhuriyeti'nin 18. başbakanıdır. Ecevit, düşünceleri ve uygulamalarıyla, 20. yüzyıl Türk siyasal yaşamının en önemli isimlerden biri olmuştur.
Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde 11. ve 12. Dönem Ankara, 13., 14., 15., 16. ve 19. Dönem Zonguldak, 20. ve 21. Dönem İstanbul milletvekili olarak görev yaptı. 1961'de Kurucu Meclis Cumhuriyet Halk Partisi Temsilciliği (6 Ocak 1961 - 25 Ekim 1961), Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı, Demokratik Sol Parti Genel Başkanı oldu. Çalışma Bakanı, Devlet Bakanı, Başbakan Yardımcısı ve Başbakan olarak görev yaptı; ancak üniversite mezunu olmaması nedeniyle Cumhurbaşkanlığı'na aday olamadı. Koalisyon partilerinin bu hükmü değiştirme teklifini ve kendisine cumhurbaşkanlığı teklifi getirmesini ise teşekkür ederek reddetti.
Gençliği ve eğitimi
Bülent Ecevit, 28 Mayıs 1925 tarihinde İstanbul'da doğdu. Mustafa ismi dedesi Huzur-u Hümayun hocalarından Kürdizade Mustafa Şükrü Efendi'den kaynaklanmaktadır. "Ecevit Seceresi (Devlet Arşivi - No 1265)" belgesine göre İnebolu'da doğdu. Babası Kastamonu doğumlu Ahmet Fahri Ecevit Ankara Hukuk Fakültesi'nde adli tıp profesörüydü. (5 Mayıs 1951 tarihli Bülent Ecevit'in AÜ DTCF öğrenci kimlik cüzdanındaki nüfus cüzdan suretine göre baba adı Mehmet Fahrettin, gene 15 Ocak 1945 tarihli AÜ DTCF talebe hüviyet cüzdanındaki nüfus cüzdan suretine göre baba adı Fahrettin, öte yandan babasının 31 Ekim 1951 tarihli Yeni Sabah gazetesindeki ölüm ilanında Prof. Dr. Fahri Ecevit, ayrıca kullandığı kartvizitte Pr. Dr. Fahri Ecevit) A. Fahri Ecevit daha sonra siyasete girerek 1943-1950 yılları arasında CHP'den Kastamonu milletvekilliği yaptı. İstanbul doğumlu olan annesi Fatma Nazlı ise ressamdı.
Bülent Ecevit 1944 yılında Robert Koleji'nden mezun oldu ve aynı yıl içinde çalışma hayatına Basın Yayın Genel Müdürlüğü'nde çevirmenlik yaparak başladı. 1946 yılında okul arkadaşı Rahşan (Aral) Ecevit ile hayatını birleştirdi. Önce Ankara Hukuk Fakültesi sonra da Dil Tarih Coğrafya Fakültesi'ne kayıt yaptırmasına rağmen yüksek öğrenimine devam etmedi. 1946-1950 yılları arasında Londra Elçiliğinin Basın Ateşeliği'nde kâtip olarak çalıştı. 1950 yılında Cumhuriyet Halk Partisi'nin yayın organı olan Ulus Gazetesi'nde çalışmaya başladı. Ulus Gazetesi Demokrat Parti tarafından kapatılınca Yeni Ulus ve Halkçı gazetelerinde yazar ve yazı işleri müdürü olarak görev yaptı. 1954 Ocak ayında CHP Çankaya Ocağı'na kaydoldu. 1955 yılında Amerika Birleşik Devletleri'nin Kuzey Karolina eyaletinin Winston-Salem kentinde, The Journal and Sentinel'de konuk gazeteci olarak çalıştı. 1957'de Rockefeller Foundation Fellowship Bursu ile yeniden ABD'ye gitti, Harvard Üniversitesi'nde sekiz ay sosyal psikoloji ve Orta Doğu tarihi üzerine incelemeler yaptı. Bu sırada Ecevit'in sürekli "Hocam" diye bahsettiği Henry A. Kissinger Harvard Üniversitesi rektörü idi. Harvard'da 1957 yılında, 1950-1960 arasından verilen antikomünizm seminerlerine sürekli Olof Palme, Bertrand Russell gibi kişilerle katıldı.

Siyasal yaşamı

CHP içinde yükselişi
32 yaşında, İsmet İnönü'nün damadı Metin Toker'in adaylığını ona devretmesiyle, 27 Ekim 1957 seçimlerinde CHP'den milletvekili olarak siyasete girdi. Milletvekili olarak siyasi yaşamına başlayan Bülent Ecevit 27 Mayıs 1960 Askerî Müdahalesi'nden sonraki seçimlerde tekrar milletvekili seçildi. 1961 yılında İsmet İnönü'nün kurduğu hükümette Çalışma bakanı oldu. 1965 yılındaki seçimlerde Zonguldak'tan yeniden milletvekili seçildi, seçimleri Süleyman Demirel'in başkanlığındaki Adalet Partisi kazandı. Bülent Ecevit bu tarihten sonra muhalefete geri dönen CHP'nin içinde ortanın solu görüşünün öncülüğünü yapmaya başladı. Ortanın solu ideolojisine karşı çıkanlarla Ecevit'in mücadelesi başladı. 18 Ekim 1966'da yapılan oylamada 43 yıllık CHP'nin genel sekreterliğine henüz 41 yaşındaki Bülent Ecevit seçildi. CHP tarihinde ilk defa bir genel sekreter ilçelerden köylere bütün CHP örgütlerini tek tek gezerek partililer ve delegelerle tanıştı. Ecevit çalışkanlığı, hitabet gücü ve parti içinde demokratik sol duruşuyla giderek sivrildi. TSK'nın 12 Mart 1971 muhtırasından sonra, CHP'nin tutumu konusunda parti içinde önemli görüş ayrılıkları belirdi ve İnönü parti genel sekreteri Bülent Ecevit'le anlaşmazlığa düştü. İsmet İnönü, müdahaleye açıkça karşı çıkılmasını onaylamıyordu. Yeni kurulacak hükümete partinin üye verip vermeyeceği konusunda beliren anlaşmazlık sonucunda Ecevit genel sekreterlikten istifa etti. Ecevit'le yoğun bir mücadeleye giren İnönü, 4 Mayıs 1972'de toplanan 5. Olağanüstü Kurultay'da, siyasetinin partisince onaylanmaması durumunda istifa edeceğini açıkladı. Kurultay'da parti meclisi için yapılan güvenoylamasında Ecevit yanlılarının 507'ye karşılık 709 oy ile güvenoyu alması üzerine, 8 Mayıs 1972'de istifa eden İsmet İnönü'nün yerine 14 Mayıs 1972 tarihinde genel başkanlığa seçildi. Bu kurultayın ardından Türk siyasal yaşamında parti içi mücadele sonucunda değişen ilk genel başkan İsmet İnönü oldu.

CHP Genel Başkanlığı


220px Carter ecevit
Ecevit ve ABD Başkanı Jimmy Carter Beyaz Sarayda, 31 Mayıs 1978.

14 Ekim 1973 tarihinde yapılan seçimlerde Ecevit'in başkanlığındaki CHP en fazla oyu almasına rağmen çoğunluğu kazanamadı. 26 Ocak 1974 tarihinde Millî Selamet Partisi (MSP) ile kurduğu koalisyon hükümetinde ilk defa başbakanlık görevini aldı. 1974 yılında Bülent Ecevit başbakanken, EOKA yanlısı Rumlar Kıbrıs’ta Makarios’a karşı darbe yaptı. Darbe nedeniyle Ada’da yaşayan Türkler’in güvenliği tehlikeye girdi. Ecevit’in başında olduğu hükümet, askerî müdahale kararı aldı. Kıbrıs Harekâtı’ndan sonra Ecevit, “Kıbrıs fatihi” olarak anılmaya başladı. Sadece 10 ay süren bu koalisyon hükümetinin tarihe geçen en önemli olayı Kıbrıs Harekâtı olmuştur. Bu hükümetin dağılması üzerine Süleyman Demirel'in başbakan olarak görev yaptığı AP-MSP-MHP-CGP partilerinden oluşan I. Millî Cephe Hükümeti kuruldu.
Muhalefete geri dönen Bülent Ecevit seçim kampanyası için gittiği İzmir hava meydanında 29 Mayıs 1977 cumartesi günü kontrgerilla tarafından düzenlendiği iddia edilen suikasttan sağ kurtuldu. Bu suikast girişiminden bir hafta sonra yapılan 5 Haziran 1977 genel seçimlerinde Cumhuriyet Halk Partisi oyunu yüzde 41'e çıkarmayı başardı. Bu oy oranı Türkiye Cumhuriyeti tarihinde sol görüşlü bir partinin çok partili siyasal yaşamda kazandığı en yüksek oy oranı olarak tarihe geçti.
Ecevit oy oranını artırmakla birlikte o zamanki seçim sistemine (nisbi seçim sistemi) göre çoğunluğu kazanamadığı için bir azınlık hükümeti kurmaya karar verdi. Bu azınlık hükümetinin güven oyu alamaması nedeniyle tekrar Süleyman Demirel'in başbakanlığında II. Millî Cephe hükümeti (AP-MSP-MHP) kuruldu. Bu hükümetin de kısa ömürlü olması sonucu Ecevit'in "Kumar borcu olmayan 11 milletvekili arıyorum" sözüyle AP'den ayrılan 11 milletvekilinin desteğiyle (Güneş Motel Olayı) 5 Ocak 1978 tarihinde yeni bir hükümet kurarak tekrar başbakan oldu. Ancak bu 11 milletvekilinin (Tuncay Mataracı, Hilmi İşgüzar, Orhan Alp, Oğuz Atalay, Mete Tan, Güneş Öngüt, Mustafa Kılıç, Şerafettin Elçi, Ahmet Karaaslan, Enver Akova, Ali Rıza Septioğlu) desteğini kazanmak için verdiği tavizler ve bakan yaptığı 11 milletvekili hakkında çıkan yolsuzluk söylentileri, Ecevit'e zarar verdi. Bu arada, Türkiye'nin ekonomik durumu gittikçe bozulmaya başlamış, sağ-sol çatışmaları sonucu işlenen cinayetler önlenemez duruma gelmişti. TÜSİAD gazetelere tam sayfa eleştiri ilanları verdi. 14 Ekim 1979'da yapılan ara seçimlerde başarısızlığa uğrayan Ecevit görevden çekildi ve Süleyman Demirel 25 Kasım 1979 tarihinde MSP ve MHP'nin desteğiyle bir azınlık hükümeti kurdu. 12 Eylül 1980 tarihinde Genel kurmay başkanı Kenan Evren'in komutasındaki silahlı kuvvetler ülkenin yönetimine el koydu. Diğer parti başkanlarıyla beraber Bülent Ecevit de siyasetten uzaklaştırıldı ve bir süre göz altında tutuldu. Daha sonra diğer bütün partilerin ileri gelenleriyle birlikte 10 yıl süreyle siyasete girmesi yasaklandı. Bu dönemde gazetecilik yaptı. Arayış dergisini çıkardı. 1981'de çıkan dergi 1982'de askerî rejim tarafından kapatıldı.

Demokratik Sol Parti yılları

275px Bush Ecevit
Bülent Ecevit, 16 Ocak 2002'de Amerika Birleşik Devletleri Devlet Başkanı George W. Bush'la Beyaz Saray'da yaptığı görüşme esnasında

1985 yılında Bülent Ecevit'in siyasete girme yasağı devam ederken eşi Rahşan Ecevit'in başkanlığında Demokratik Sol Parti kuruldu. 1987 yılında yapılan referandumla eski siyasi liderlerin siyaset yasağı kaldırılınca Bülent Ecevit DSP'nin başına geçti. Aynı yılın Kasım ayında yapılan seçimlerde DSP barajı aşamayınca Ecevit siyasetten çekildi. 1989'da siyasete dönen Ecevit, 20 Ekim 1991 seçimlerinde DSP Zonguldak milletvekili olarak TBMM’ye seçildi. DSP’nin oyları 24 Aralık 1995 tarihinde yapılan erken genel seçimde yüzde 14,64’e, milletvekili sayısı 76’ya yükseldi ve DSP solun en büyük partisi konumuna geldi. Ecevit, 30 Haziran 1997 tarihinde ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz başkanlığında kurulan ANASOL-D koalisyonunda Başbakan Yardımcısı olarak görev aldı. Koalisyon hükümetinin gensoruyla düşürülmesinin ardından, Bülent Ecevit, 11 Ocak 1999'da DSP azınlık hükümetini kurarak 4. kez başbakan oldu.
Partisinin, 18 Nisan 1999’da yapılan seçimlerden yüzde 22,19 oy oranıyla birinci parti olarak çıkması üzerine, hükümeti kurmakla görevlendirilen Bülent Ecevit, 28 Mayıs 1999’da kurulan DSP-MHP-ANAP koalisyonunda yeniden başbakanlık koltuğuna oturdu. Bu dönemde sağlık sorunlarıyla ilgili söylentiler çıkan Bülent Ecevit, 4 Mayıs 2002’de rahatsızlanarak Başkent Üniversitesi Ankara Hastanesi'ne kaldırıldı. Tedavisi sırasında durumu gittikçe kötüleşince eşi Rahşan Ecevit tarafından hastaneden çıkartılarak evine geri getirildi. Bundan sonra sıhhati gözle görünür şekilde düzeldi ve Başbakanlık görevine devam etti. Ecevit’in rahatsızlığı sırasında hükümete yönelik tartışmalar ve erken seçim talepleri de siyasi gündeme damgasını vurdu. Bu tartışmalar parti içine de yansıdı. Başbakan yardımcısı Hüsamettin Özkan’ın 8 Temmuz 2002'de görevinden ve partiden istifasını yeni istifalar izledi. İstifalarla koalisyon hükümeti TBMM’deki sayısal desteğini yitirirken, erken seçim kararı alındı ve 3 Kasım 2002’de yapılan erken genel seçimlerde DSP barajı aşamadı ve TBMM dışı kaldı.
Genel başkanlıktan ayrılma kararını, 3 Kasım seçimlerinden önce olduğu gibi, seçimlerden sonra da zaman zaman dile getiren Bülent Ecevit, 22 Mayıs 2004 tarihinde düzenlediği basın toplantısıyla halefini ilan etti ve görevi Genel Başkan Yardımcısı Zeki Sezer’e devretmek isteğini belirtti. 25 Temmuz 2004 tarihinde yapılan DSP kongresi ile aktif siyaseti bıraktı.

Vefatı

İlerleyen yaşıyla birlikte sağlığı bozuldu. Doktorlarının karşı çıkmasına rağmen Danıştay'a düzenlenen saldırıda ölen Yücel Özbilgin'in 19 Mayıs 2006'daki cenazesine katılan Ecevit, törenin ardından rahatsızlandı. Aynı gece fenalaştı ve beyin kanaması geçirdi. Uzun süre yoğun bakımda kaldı. Bu sırada kendisi için tutulan ziyaretçi yazıları Kaldırım Defteri adıyla anılıyor. Bülent Ecevit, bitkisel hayata girdikten 172 gün sonra 5 Kasım 2006 pazar günü Türkiye saatiyle saat 22:40'da (20:40 [UTC]) Gülhane Askerî Tıp Akademisi'nde dolaşım ve solunum yetmezliği sonucu vefat etti.
Ecevit'in devlet mezarlığına gömülebilmesi için, ölümünün hemen ardından 9 Kasım'da yapılan bir kanun değişikliğiyle bu mezarlıklara başbakanların da gömülmesi sağlandı. 11 Kasım 2006'da yapılan cenaze törenine eşi nadir görülen bir kalabalık katıldı. Yurdun dört bir yanından ve başta Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti olmak üzere pek çok ülkeden insan Ecevit'e son borçlarını ödemek ve onu sonsuzluğa uğurlamak için başkente akın etti. Cenaze törenine beş cumhurbaşkanı ve siyasetçiler de katıldı. Kocatepe Camii'nde kılınan cenaze namazının ardından Devlet Mezarlığı'na doğru yola çıkan Ecevit'in naaşına halk gözyaşları ve çiçeklerle eşlik etti. Bu uzun yol boyunca eşi Rahşan Ecevit bir an olsun cenaze arabasının arkasından ayrılmadı. 11 Kasım 2006 günü Devlet Mezarlığı'na defnedilen Ecevit için anıt mezar yapılması gündemdedir.

Kişisel yaşamı

1973 seçimlerinde CHP'nin seçim kampanyasında, yaşlı bir kadının "Karaoğlan nirede ha evlatlar, Karaoğlan'ı görmek istiyom." şeklindeki sorusundan sonra Karaoğlan adı CHP'liler tarafından benimsenmiş ve ilerleyen yıllarda da Türkiye'de Bülent Ecevit için kullanılmaya başlanmıştır. Seçim propagandalarında "Umudumuz Karaoğlan" sloganı söylenmeye başlamıştır. Dönemin Adalet Partisi lideri Süleyman Demirel, en büyük rakibi olan Bülent Ecevit'i, darbeyle devrilen Şilili sosyalist devlet adamı Salvador Allende'ye benzetip atıfta bulunmak için "Allende-Büllende" tabirini kullanmıştır. Ecevit, başbakanlık dönemlerinde yapılan Kıbrıs Harekâtı sonrasında "Kıbrıs Fatihi", Abdullah Öcalan'ın yakalanışı sonrasında da "Kenya Fatihi" olarak anılmıştır. Kamuoyunda mütevazı kişiliğiyle de tanınmaktadır.
Bitlis sigarası, Meclis sigarası içer, eniştesi İsmail Hakkı Okday'ın hediyesi Erika marka daktilosuyla yazardı. Bu 70 yıllık daktiloyu, ODTÜ Bilim ve Teknoloji Müzesi'ne armağan etmiştir.
Biri ABD'de Rumlar tarafından olmak üzere siyasi hayatında 6-7 kere suikast girişimine maruz kaldı.

Edebî kişiliği


Bülen
200px Ecevitmezari
Ecevit'in Türkiye Cumhuriyeti Devlet Mezarlığı'ndaki kabri

Bülent Ecevit, siyasi yaşamının yanı sıra yazarlık ve şairliği de birlikte yürütmüş ender siyasetçilerden birisidir. Sanskrit, Bengal ve İngilizce dillerinde çalışmalar yapmış olan Ecevit, Rabindranath Tagore, Ezra Pound, T. S. Eliot, ve Bernard Lewis'in yapıtlarını Türkçeye çevirmiş, kendi şiirlerini de kitap halinde yayımlamıştır.

Şiir kitapları

  • Bir Şeyler Olacak Yarın (Tüm şiirleri), Doğan Kitapçılık (2005)
  • El Ele Büyüttük Sevgiyi, Tekin Yayınevi (1997)
  • Işığı Taştan Oydum (1978)
  • Şiirler (1976)
Siyasi kitapları
  • Ortanın Solu (1966)
  • Bu Düzen Değişmelidir (1968)
  • Atatürk ve Devrimcilik (1970)
  • Kurultaylar ve Sonrası (1972)
  • Demokratik Sol ve Hükümet Bunalımı (1974)
  • Demokratik Solda Temel Kavramlar ve Sorunlar (1975)
  • Dış Politika (1975)
  • Dünya-Türkiye-Milliyetçilik (1975)
  • Toplum-Siyaset-Yönetim (1975)
  • İşçi-Köylü Elele (1976)
  • Türkiye / 1965-1975 (1976)
  • Umut Yılı: 1977 (1977)
Son düzenleyen Efulim; 11 Şubat 2013 19:37 Sebep: Msj düzeni.+açık link

Benzer Konular

2 Ağustos 2016 / BlueNighT Sanat tr
9 Eylül 2009 / KisukE UraharA Sinema tr
22 Şubat 2007 / KisukE UraharA Siyaset tr
11 Haziran 2009 / Kral_Aslan Spor tr
28 Mayıs 2013 / AndThe_BlackSky Siyaset tr