Arama

İsmet İnönü

Güncelleme: 4 Ocak 2017 Gösterim: 79.820 Cevap: 5
GusinapsE - avatarı
GusinapsE
Ziyaretçi
2 Ekim 2006       Mesaj #1
GusinapsE - avatarı
Ziyaretçi

İnönü, (Mustafa) İsmet

Ad:  İsmet İnönü1.jpg
Gösterim: 5876
Boyut:  48.9 KB

(d. 24 Eylül 1884, İzmir - ö. 25 Aralık 1973, Ankara)
Sponsorlu Bağlantılar
asker, devlet ve siyaset adamı. Türkiye’nin ikinci cumhurbaşkanıdır.

Kurtuluş Savaşı’nın kazanılmasında çok önemli bir rol oynamış, Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsız bir devlet olarak dünya sahnesinde yerini almasını sağlayan Lozan Antlaşmasını imzalamış, birçok kez de başbakanlık yapmıştır.
Öğrenimi ve ilk görevleri. Ortaöğrenimini Sivas Askeri Rüştiyesi’nde (1894) tamamladı.

Mühendishane-i Berri-i Hümayun’u (1903) topçu teğmeni olarak birincilikle bitirdi. 1906’da Erkân-ı Harbiye Mektebi’ni gene birincilikle bitirerek kurmay yüzbaşı rütbesiyle Edirne’deki 2. Ordu’nun 8. Alay’mda bölük komutanlığına atandı. Bu görevi sırasında, Makedonya’daki örgütlenmesinden etkilenerek İttihat ve Terakki Cemiyeti’ne üye oldu (1907). Ama uzun süre cemiyet içinde herhangi bir etkinlik göstermedi; askerliği ön planda tuttu. 1908’de kolağası (önyüzbaşı) oldu ve 31 Mart Olayı (13 Nisan 1909) olarak bilinen ayaklanmayı Selanik’ ten gelerek bastıran Hareket Ordusu’nda görev aldı.

1910’da Yemen Ayaklanmasını bastırmakla görevlendirilen Ahmed İzzet Paşa’ mn karargâhında görevlendirildi. Buradaki hizmetleri nedeniyle kendisine dördüncü dereceden Mecidiye Nişanı ve bir yıl kıdem verildi. 26 Nisan 1912’de binbaşılığa yükseltildi ve Yemen Mürettep Kuvvetleri kurmay başkanı oldu. Balkan Savaşı çıkınca (1912) İstanbul’a döndü (1913), Çatalca’daki sağ cenah komutanlığı emrine verildi. 1914’te harbiye nazırlığı ve erkân-ı harbiye-i umumiye reisliğine (genelkurmay başkanlığı) atanan Enver Paşa’nın başlattığı ordunun yenileştirilmesi hareketinde etkin rol oynadı. 29 Kasım 1914’te kaymakam (yarbay), 14 Aralık 1915’te miralay (albay) oldu ve Çanakkale’deki 2. Ordu’nun kurmay başkanlığına atandı. I. Dünya Savaşı’nda Doğu Cephesi’nde görevlendirildi. Bu sırada Mustafa Kemal Paşa da (Atatürk) bu ordunun 16. Kolordu komutanlığına atandı.

İsmet Bey, 1916’nın yaz aylarında bir süre çarpışmaları yönetti. Ocak 1917’de 2. Ordu komutan vekili Mustafa Kemal Paşa’nın önerisiyle 4. Kolordu komutanlığına atandı; stratejik birliklere komutanlık dönemi de bu göreviyle başladı. Mayıs 1917’de Suriye Cephesi’nde 20. Kolordu komutanlığına, 19 Haziran’da da 3. Kolordu komutanlığına atandı. Bir süre sonra İstanbul’a geri çağrıldı ve Halep’te 7. Ordu’nun oluşturulmasında görev aldı. Daha sonra bu orduda kolordu komutanlığına getirildi ve 7. Ordu’nun komutanlığını üstlenen Mustafa Kemal Paşa ile gene yakın ilişki içinde oldu.

Mütareke ve Milli Mücadele dönemleri. Mondros Mütarekesi’nin (30 Ekim 1918) imzalanmasından az önce rahatsızlanarak İstanbul’a dönen İsmet Bey, 24 Ekim 1918’de Harbiye Nezareti’nde müsteşarlığa atandı. 29 Aralık’ta Paris Barış Konferansı’ na (1919) hazırlık için kurulan komisyonda askeri müşavir oldu; 4 Ağustos 1919’da yalnızca sekiz gün için Askeri Şûra Muame- lat-ı Umumiye müdürlüğüne, bir ara da jandarma ve polis örgütünün iyileştirilmesi için kurulan komisyona üye olarak atandı. Bütün bunlar genellikle birkaç günlük görevlerdi.

1919 yılında Mevhibe Hanım’la evlenen İsmet Bey, ilk kez 8 Ocak 1920’de, yalnız ca bazı danışmalarda bulunmak için Ankara’ya gitti ve kısa bir süre Mustafa Kemal’le çalıştı. Yeni kurulan Ali Rıza Paşa hükümetinde harbiye nazırı olan Fevzi Paşa’nın (Çakmak) çağrısı üzerine şubat sonlarında İstanbul’a gitti. 9 Nisan 1920’de Mustafa Kemal’in çağrısı üzerine Ankara’ya döndü ve İstanbul’la bütün resmî bağlarını kopardı.

23 Nisan 1920’de açılan Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne (TBMM) Edirne milletvekili olarak katılan İsmet Bey, 3 Mayıs’ta İcra Vekilleri Heyeti’nde erkân-ı harbiye-i umumiye vekili (o dönemde genelkurmay başkam) oldu. Bu görevi üstlendiğinde albaydı ve kendisinden hem rütbe, hem kıdemce çok ileride komutanlar (örn. Kâzım Karabekir ve Ali Fuat [Cebesoy] paşalar) vardı. İsmet Bey, 6 Haziran’da İstanbul’da divanıharp tarafından gıyabında ölüm cezasına çarptırıldı.

10 Kasım 1920’de milletvekilliği ve vekillik görevi saklı kalmak üzere Garp Cephesi Kuzey Kesimi Komutanlığına atandı; 4 Mayıs 1921’de de Garp Cephesi komutanı oldu. Çerkeş Ethem ayaklanmasının ve iç isyanların bastırılmasında etkin rol oynadı. Ocak ve Nisan 1921’de I. ve II. İnönü savaşlarında Yunan ilerlemesini durdurdu (bak. İnönü Savaşları). 1921-22 yıllarında Sakarya Savaşı, Büyük Taarruz ve Başkumandanlık Meydan Savaşı’nda etkin rol oynadı.

Siyasal yaşamı.


Milli Mücadele’nin sonunu belirleyen Mudanya Mütarekesi görüşmelerinde (3-11 Ekim 1922) Türk tarafını temsil eden İsmet Paşa, 26 Ekim 1922’de hariciye vekili oldu. Lozan görüşmelerinde murahhas heyetin başkanlığını yaptı; yeni devletin bağımsızlığını ve egemenliğini onaylayan, Sevres Antlaşması ve Mondros Mütarekesi’ ni geçersiz kılan Lozan Antlaşması’nı imzaladı.

İkinci dönem (1923-27) TBMM’de Malatya milletvekili olarak bulunan İsmet Paşa, Fethi Bey’in (Okyar) kurduğu İcra Vekilleri Heyeti’ne gene hariciye vekili olarak girdi. 23 Ağustos’ta Lozan Antlaşmasının TBMM’de kabulü, siyasal-diplomatik başarılarının en önemlisi oldu.

29 Ekim 1923’te Cumhuriyet’in ilanı ile sonuçlanan süreçte, Mustafa Kemal’le yakın siyasal işbirliği içindeydi. İlk Cumhuriyet hükümetini kurdu (30 Ekim); aynı zamanda Halk Fırkası (sonradan Cumhuriyet Halk Partisi-CHP) genel başkan vekilliğini üstlendi. Böylece hükümet ve parti üzerinde otorite kurma olanağı elde etti. Muhalefet partisi olarak kurulan Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası (TpCF) karşısında istediği yetkileri elde edemediği için 8 Kasım 1924’te başvekillikten istifa etti; 21 Kasım 1924’te yeni hükümeti Fethi Bey kurdu. Doğudaki Şeyh Said Ayaklanması üzerine 3 Mart 1925’te İsmet Paşa yeniden hükümeti kurmakla görevlendirildi. Ayaklanmanın bastırılmasında hükümet başkanı olarak önemli rol oynadı. Bu tarihten sonra, yeni devletin ve tek parti yönetiminin oluşumunda Mustafa Kemal ile birlikte en önemli siyasal kişilik olarak belirdi.

1934’te Soyadı Kanunu çıktığında Atatürk’ün verdiği İnönü soyadını alan İsmet Paşa, 1924’ten 1937’ye değin başvekillik görevini aralıksız sürdürdü. Bu dönemde ülkedeki bütün önemli siyasal gelişmelere damgasını vurdu. Siyasal muhalefetin etkisizleştirilmesinde, Kemalist reformların ilanında ve uygulanmasında, iktisat politikasında devletçilik ilkesinin kabulünde ve uygulamasında çok önemli rolü oldu.

İnönü, Atatürk’le aralarındaki bazı görüş ayrılıkları yüzünden ve onun isteğiyle Ekim 1937’de başvekillikten ayrıldı. CHP’nin genel başkan vekilliğinden de alındı. Görüş ayrılıkları büyük ölçüde İnönü’nün devletçilik uygulamalarından doğmuştu. Atatürk devletçilik uygulamalarının İnönü’nün düşündüğü biçimde genişletilmesinden yana değildi ve aynı görüşü paylaşan iktisat vekili Celal Bayar’ı İnönü’ye karşı siyasal bir seçenek olarak görüyordu. İnönü ikinci kez başvekillikten ayrılınca yerine Celal Bayar atandı. İnönü bu dönemde yalnızca TBMM’de Malatya milletvekili olarak görev yaptı.

Cumhurbaşkanlığı ve çok partili dönem.


İsmet İnönü Atatürk’ün ölümü üzerine 11 Kasım 1938’de cumhurbaşkanlığına seçildi. Etkin siyasal yaşamdan çekildikten bir yıl sonra cumhurbaşkanı seçilebilmesi, büyük ölçüde Cumhuriyet’le özdeşleşmiş olmasıyla ilgiliydi. Cumhurbaşkanlığının yanı sıra CHP genel başkanlığına da getirildiğinden yönetim üzerinde geniş otorite sahibi oldu. CHP’nin 26 Aralık 1938’de toplanan I. Olağanüstü Kurultay’mda partinin “değişmez genel başkan”ı seçildi. Ayrıca kendisine “Milli Şef” sıfatı verildi. Cumhurbaşkanı seçilmesinden 8 ay sonra başlayan II. Dünya Savaşı (1939-45) döneminde İnönü ülkeyi savaştan uzak tutmaya çalıştı. Savaş yıllarındaki ekonomik ve toplumsal sıkıntılar ise, dönemin unutulmayan mirası olarak kaldı. Gene bu dönemde İnönü’nün öncülüğünde Köy Enstitüleri kuruldu ve geliştirildi.

II. Dünya Savaşı’nın hemen ardından, gerek uluslararası siyasetteki gelişmeler, gerekse ülke içindeki yeni oluşumlar rejimin genel niteliğinde önemli değişiklikleri gündeme getirdi. İnönü, çok partili yaşama geçişte ülkedeki siyasal liberalleşme hareketinde etkin rol oynadı; hem CHP içinde yeni politikaya karşı çıkan muhalefet grubunun güçlenmesini önlemeye çalıştı, hem de yeni ve güçlü bir muhalefet partisinin kurulmasını destekledi.

14 Mayıs 1950 genel seçimlerinden sonra CHP iktidarı Demokrat Parti’ye (DP) bırakırken, İsmet İnönü de cumhurbaşkanlığından ayrıldı ve ana muhalefet partisi genel başkanı olarak siyasal rolünü sürdürdü. On yıllık muhalefet döneminde partisinin başında kaldı ve iktidarın zamanla sertleşen siyasal baskılarına karşın, CHP’nin yeniden güçlenmesine katkıda bulundu.

DP, 27 Mayıs 1960 hareketiyle iktidardan uzaklaştırıldı. Yeni anayasa kabul edilip, 15 Ekim 1961 genel seçimlerinden CHP birinci parti olarak çıkınca, İnönü yeniden hükümeti kurmakla görevlendirildi. Bu dönemde CHP-AP, CHP-YTP-CKMP ve CHP-Ba- ğımsızlar koalisyon hükümetlerine başkanlık etti. Yeni kurulan siyasal sistemin sağlıklı biçimde işlemesi için çaba gösterdi. 27 Mayıs hareketinin doğurduğu sorunlarla da uğraşarak 22 Şubat ve 21 Mayıs 1963’te iki darbe girişimini önledi. 1964 Kıbrıs olayları sırasında ABD’nin Türkiye’nin adaya müdahalesini önlemesi üzerine dış politikada çok yönlü arayışlara girdi. Planlı ekonomi, sendikalar, grev ve toplu sözleşme yasalarının çıkarılması Avrupa Ekonomik Topluluğu’na ortak üye olmak üzere Ankara Anlaşmasının imzalanması, SSCB ile iyi ilişkiler kurulması da bu döneme rastlar. İnönü hükümeti 6 Şubat 1965’te yerini Suat Hayri Ürgüplü hükümetine bıraktı. 10 Ekim 1965 seçimlerinde partisinin seçimi kaybetmesi üzerine, parti içi görüş ayrılıkları derinleşti. İnönü’nün desteklediği “ortanın solu” politikası parti tarafından benimsendi.
Ad:  İsmet İnönü2.jpg
Gösterim: 1861
Boyut:  42.7 KB

Silahlı Kuvvetler’in 12 Mart 1971’deki müdahalesinden sonra, CHP’nin tutumu konusunda parti içinde önemli görüş ayrılıkları belirdi ve İnönü parti genel sekreteri Bülent Ecevit’le anlaşmazlığa düştü. Ecevit’e göre, müdahalenin amacı, CHP içinde egemen olan “ortanın solu” politikasına son vermek ve partinin iktidar olmasını önlemekti. İnönü ise, müdahaleye açıkça karşı çıkılmasını onaylamıyordu. Yeni kurulacak hükümete partinin üye verip vermeyeceği konusunda beliren anlaşmazlık sonucunda Ecevit istifa etti. Ecevit’le yoğun bir mücadeleye giren İnönü, Mayıs 1972’de toplanan V. Olağanüstü Kurultay’da, politikasının partisince onaylanmaması durumunda istifa edeceğini açıkladı. Kurultayda parti meclisi Ecevit’in yanında yer alınca da 8 Mayıs 1972’de CHP genel başkanlığından ayrıldı. Türk siyasal yaşamında parti içi mücadele sonucunda değişen ilk genel başkan olan İnönü 4 Kasım 1972’de CHP üyeliğinden, 14 Kasım 1972’de de milletvekilliğinden istifa etti. Başvurusu üzerine tabii senatör olarak Cumhuriyet Senatosu’nda görev aldı.

25 Aralık 1973’te ölen İnönü 27 Aralık’ta devlet töreni ile Anıtkabir’de toprağa verildi. Anılarının bir bölümü Hatıralarım, Genç Subaylık Yılları, 1884-1918 (1968), Hatıralar-I (1985) ve Hatıralar-2’de (1987) toplanmıştır. Ayrıca çeşitli tarihlerdeki söylev ve demeçlerini içeren İsmet Paşa’nın Siyasi ve İçtimai Nutukları, 1920-1933 (1933), İnönü Diyor ki (1944), İnönü’nün Söylev ve
Demeçleri I, 1920-1946 (1946), İsmet İnönü’ nün TBMM’deki Konuşmaları, 1920-1973: Birinci Cilt (1920-1938) (1992) gibi kitapları yayımlanmıştır.

kaynak: Ana Britannica

Son düzenleyen Safi; 24 Temmuz 2016 20:22
Biyografi Konusu: İsmet İnönü nereli hayatı kimdir.
Blue BooL - avatarı
Blue BooL
Ziyaretçi
9 Kasım 2006       Mesaj #2
Blue BooL - avatarı
Ziyaretçi

İNÖNÜ (Mustafa ismet)


türk asker ve devlet adamı, Türkiye'nin ikinci cumhurbaşkanı
Sponsorlu Bağlantılar
(İzmir 1884 - Ankara 1973).
Ad:  İsmet İnönü3.jpg
Gösterim: 1719
Boyut:  30.7 KB

Babası, Kürümoğulları’ndan Mehmet Reşit Bey bitlisli, annesi Çevriye Hanım razgıratlıdır (Deliorman, Bulgaristan). Sivas Askeri rüştiyesi'ni bitirdikten sonra (1895) bir yıl Sivas Mülkiye idadisi'nde okudu. 1897’de İstanbul'da Mühendishane idadisi'ne, 1900’de Topçu harbiyesi’ne girdi. Harbiye (1903) ve Harp akademisi'ni (1906) birincilikle bitirdi. Kurmay yüzbaşı olarak Edirne'deki II. Ordu'ya atandı; Cevat Paşa’nın karargâhında kurmay subay olarak görevlendirildi. 1907'de Fethi Bey’in (Orbay) önerisiyle gizli ittihat ve Terakki cemiyeti’ne girdi. 1908’de ikinci meşrutiyet ilan edildiğinde cemiyetin Edirne merkezinin ileri gelen üyelerinden biriydi. Kasım 1908’de Edirne’deki 2. Süvari tümeni kurmay heyetinde görev aldı. 31 mart ayaklanmasını bastırmak için toplanan Hareket ordusu'na Yeşilköy’de katıldı.

1909'da toplanan ittihat ve Terakki kongresi’nde II. Ördü delegesiydi. Kongrede, ordunun siyasetten ayrılmasını savunan Mustafa Kemal Bey’i (Atatürk) destekledi. Ertesi yıl, Ahmet izzet Paşa komutasında Yemen’e gönderilen IV. Kolordu kurmay heyetinde yer aldı. 1912’de binbaşılığa yükseldi ve Yemen kuvvetleri komutanlığı kurmay başkanı oldu, ilk diplomatik görevini de Yemen’de üstlendi; imam Yahya ile görüşerek barışı sağladı. 1913’te İstanbul'a döndü; Balkan savaşı sırasında Çatalca’daki başkomutanlık karargâhında, yine Ahmet izzet Paşa emrinde, 1. şubede görev aldı. Savaştan sonra Bulgarlar' la imzalanan İstanbul antlaşması (eylül 1913) görüşmelerine asken danışman olarak katıldı. Daha sonra Balkan savaşı'nda yenilgiden sorumlu görülen general ve yüksek rütbeli subayların soruşturmalarını yürüttü.

1913 sonunda Genelkurmay 3. şubede, sonra I. Ordu kurmay heyetinde görev aldı. Kasım 1914'te yarbay oldu; 1. şube müdürlüğü yaptı (aralık 1914 - aralık 1915). Ertesi yıl albaylığa yükseldi. Karargâhta, Enver Paşa’nın emrinde, ordunun yenileştirilmesi girişimlerine katıldı. Sürmekte olan Birinci Dünya savaşı'nda cephelerde faal olarak görev almak istedi ve II. Ordu kurmay başkanlığına atandı (aralık 1915 - ocak 1917); Kafkas cephesi'ne gitti. Orada, H Ordu komutan vekilliğine atanan Mustafa Kemal Paşa'yla birlikte çalışma olanağı buldu. Aralarında derin bir dostluk doğdu. Mustafa Kemal Paşa'nın önerisiyle IV. Kolordu komutanlığına getirildi (ocak-mayıs 1917). Daha sonra Suriye cephesi’ndeki XX. Kolordu’ nun bir buçuk ay süreyle komutanlığını yaptı; oradan III. Kolordu komutanlığına atandı (haziran 1917 - ekim 1918). Bu kolordu Mustafa Kemal Paşa’nın komuta ettiği VII. Ordu'ya bağlıydı. Böylece iki komutanın beraberliği sürdü. Mustafa Kemal Paşa'nın, ülkenin ve ordunun durumu hakkında başkomutanlığa sunduğu raporu birlite hazırladılar.

1918 ekiminde hastalanan ismet Bey İstanbul'a döndü. 13 ekimde ittihat ve Terakki hükümeti istifa etti. ismet Bey’in eski komutanı Ahmet izzet Paşa yeni hükümeti kurup (14 ekim) Harbiye nazırlığını da üstlenince, Albay ismet Bey'i Harbiye nezareti müsteşarlığına atadı. (12 ekim), 30 ekimde Mondros silah bırakışması imzalandı. Hükümet de bir ay sonra düşünce ismet Bey müşteşarlıktan ayrıldı. 1918-1920 arasında Harbiye nezaretinde çeşitli komisyonlarda görev aldı. 1919’da Mevhibe Hanımla evlendi. Dört çocukları oldu; üçü yaşadı (Ömer, Erdal ve Özden). İstanbul’da Mustafa Kemal Paşa’yla sık sık görüştüler. Mustafa Kemal Anadolu’ya geçmeye karar verince onu ziyaret etti. Anadolu'da yerleşinceye kadar İstanbul’da kalmasını, buradan yardım etmesini, işe başladığı zaman kendisini çağıracağını söyledi. 19 mart 1920'de Ankara’dan beklenen çağrı geldi. ismet Bey er kıyafeti ve kimliğiyle, 21 günlük bir yolculuktan sonra Antora'ya vardı. Daha önce de ocak 1920’de Ankara'ya gelmiş, ancak Harbiye nazırı Fevzi Paşa’nın çağrısı üzerine İstanbul’a geri dönmüştü. Ankara’da, Heyeti temsiliye’n'in kurmay başkanı gibi çalışmaya başladı. 23 nisan 1920’de TBMM açılınca, Edirne milletvekili olarak toplantıya katıldı; Erkânıharbiyei umumiye (genelkurmay) vekili (bakanı) oldu. Bu göreviyle yeni bir ordu kurmayı ve yönetmeyi üstleniyordu.

İstanbul’da kurulan bir divanı harp (Nemrut Mustafa divanı harbi), Mustafa Kemal Paşa'yla birlikte onu da asi sayarak idama mahkûm etti. Savaşın dağınık, disiplinsiz Kuvayi milliye çeteleriyle değil düzenli ordu birlikleriyle kazanılacağına inanan ismet Bey, yokluklar içinde Kurtuluş savaşı’nı kazanacak orduyu kurmaya başladı. Bu sırada Ali Fuat Paşa, onun uyarılarına karşın, elindeki yetersiz kuvvetlerle Gediz saldırısını başlatıp başarısızlığa uğradı; görevden alındı. İsmet Bey, onun yerine Batı cephesi kuzey kesimi komutanlığına atandı. Genelkurmay başkanlığı görevi de sürecekti. Batı cephesi’nde Çerkez Ethem kuvvetleri bir sorun oluşturuyordu. Başına buyruk Ethem'in çetesinin denetim altına alınması ya da dağıtılması gerekmekteydi. Ordu bir yandan Yunanlılar'a karşı savaşırken bir yandan da, önemli bir güç oluşturan Ethem çetesine karşı harekete geçmek durumunda kaldı. Bu durumu değerlendiren düşman birliklerinin ileri hareketi Birinci İnönü' savaşı’yla durduruldu (11 ocak 1921). Sonra Çerkez Ethem çetesi de Kütahya’da yenilgiye uğratılarak dağıtıldı. Ethem ve kardeşleri Yunanlılar’a sığındılar (22 ocak), ismet Bey mirlivalığa (tuğgeneral) yükseldi. Birkaç ay sonra başlayan yunan saldırısını da İnönü mevzilerinde durdurdu ve geri püskürttü (1 nisan 1921).

ikinci İnönü zaferi olarak anılan bu harekât, TBMM’de Çerkez Ethem kuvvetleri gibi çetelerle savaşı sürdürmeyi savunan muhalefete karşı, düzenli ordu birliklerinin kurulmasını savunan Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşlarının durumunu güçlendirdi. Zaferden sonra bir telgraf çeken Mustafa Kemal Paşa onu kutladı ve onun “yalnız düşmanı değil milletin makûs talihini de" yendiğini belirtti, ismet Paşa Yunanlılar'ın Kütahya-Eskişehir saldısında orduyu, Mustafa Kemal Paşa’nın önerisine uyarak Sakarya’nın gerisine çekti. Temmuz 1921’de Genelkurmay başkanlığı görevini Fevzi Paşa'ya (Çakmak) devretti. Büyük taarruz'un hazırlanmasında Mustafa Kemal ve Fevzi paşalarla birlikte çalıştı. Sakarya ve Büyük taarruz arasındaki dönemde, savaşı kaza nacak orduyu hazırladı. 26 ağustosta başlayan Büyük taarruzla düşman yenilgiye uğratıldı, ismet Paşa karargâhını Bornova’da kurdu (10 eylül 1922).

Savaştan sonra Mudanya'da sürdürülen silah bırakışması görüşmelerinde TBMM hükümetini ismet Paşa temsil etti (3 ekim 1920). Ardından TBMM tarafından Dışişleri bakanlığına seçildi (26 ekim). Lozan'da barış görüşmelerini yürütecek heyetin başkanlığına atandı, iki aşamada sürdürülen zorlu görüşmeleri başarıyla yürüttü ve 24 temmuz 1923’te antlaşmayı imzaladı. Cumhuriyet’in ilanına kadar Dışişleri bakanlığını sürdürdü. 13 ekim 1923’te 14 arkadaşıyla birlikte Ankara'nın başkent olması için önerge verdi. 28 ekim gecesi Mustafa Kemal paşa’yla birlikte Teşkilatı esasiye kanunu’nda (anayasa) yapılacak değişikliği hazırladı. Bu değişiklikle Türkiye'nin bir Cumhuriyet olduğu belirtiliyordu. TBMM'de değişiklik önergesinin kabulüyle Cumhuriyet kuruldu, ilk Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal, ilk başbakan da ismet Paşa oldu.

19 kasım 1923'te CHP başkan vekilliğini de üstlendi. Kasım 1924'te bir süre Başbakanlıktan ayrıldıysa da Doğu Anadolu’daki Şeyh Sait ayaklanması üzerine yeniden hükümeti kurmakla görevlendirildi (mart 1925). Başbakan olur olmaz Takri'ri sükûn kanunu'nu çıkardı. Bu kanundan aldığı olağanüstü yetkiyle bazı dergileri, gazeteleri, Terakkiperver cumhuriyet fırkası’nı kapattı. istiklal mahkemeleri yeniden kuruldu. Eski ittihatçıların oluşturduğu muhalefet grubu dağıtıldı. Otoriter tek parti yönetimi yerleşti. Muhalefetin susturulduğu ortamda devrimler, laikleşme girişimleri gerçekleştirildi. Doğu illerindeki halkın bir bölümü göçürüldü. Bu tür genel valilik olan Umumi müfettişlikler kuruldu (1927). Mayıs 1927’de Teşviki sanayi kanunu'yla sanayi kuruluşları için özendirici önlemler getirildi.

ismet Paşa, orduyla ilişkisini kesmemişti. 1926’da birinci ferikliğe (orgeneral) yükseldi. Haziran 1927’de askerlikten emekli oldu. 1934’te Soyadı kanunu çıkınca Atatürk, kendisine İnönü soyadını verdi.

1930-1937 döneminde Başbakan ismet Paşa ulusal iktisadın gelişmesine ağırlık verdi; devletçilik ilkesini savundu. Etkili bir demiryolu siyasetiyle ulaştırma sorunlarını çözmeye yöneldi, ilk beş yıllık sanayi planı onun yönetiminde gerçekleştirildi. Ancak liberal iktisattan yana olanlar devletçi girişimleri eleştirmeye başlamışlardı, iş bankası çevresi olarak bilinen grup Celal Bayar'ı destekliyordu. Nyon konferansıyla ilgili görüş ayrılıkları İnönü ve Atatürk arasındaki çatışmayı daha belirginleştirdi. Atatürk, Başbakanlıktan ayrılmasını isteyince istifa etti (25 ekim 1937); CHP genel başkan vekilliğinden de ayrıldı, ancak milletvekilliği sürdü.

Atatürk’ün ölümünün ertesi günü (10 kasım 1938) toplanan CHP Meclis grubu, oy birliğiyle İnönü’yü Cumhurbaşkanı adayı seçti. TBMM toplantısında da yine oy birliğiyle Cumhurbaşkanı seçildi. Atatürk’ün kendisinden sonra Başbakanlığa
getirdiği Celal Bayar’ı yeniden hükümeti kurmakla görevlendirdi. 26 aralık 1938'de toplanan CHP olağanüstü kurultayı İnönü’ yü “değişmez genel başkan" ve "Milli şef" seçti. TBMM’nin ocak 1939’da seçimleri yenileme kararı alması üzerine Başbakan Bayar da istifa etti; yerine Refik Saydam atandı. İnönü, Atatürk’ün ölümünden sonra birleştirici bir siyaset izledi. Kurtuluş savaşı sırasında önemli görevler üstlenmiş, sonraları çeşitli nedenlerle Atatürk’ün çevresinden uzaklaşmış Kâzım Karabekir, Ali Fuat Cebesoy, Refet Bele, Fethi Okyar gibi kimseleri aday listesine alarak milletvekili seçilmelerini sağladı. Atatürk’ün devrimlerini korudu. Köy enstitüleri deneyimi onun Cumhurbaşkanlığı döneminde gerçekleşti. Hükümetin denetlenmesi amacıyla, CHP bünyesi içinde bir muhalif parti gibi çalışacak, Müstakil grub’u kurdu.

Dış siyasette büyük başarı göstererek, çeşitli baskılara karşın, Türkiye’yi ikinci Dünya savaşı'nın dışında tuttu. Ingiltere Başbakanı VVinston Churchill ile Adana' da görüştü (30 ocak - 1 şubat 1943). Bunu Kahire’de Churchill ve ABD Başkanı Roosevelt ile buluşması izledi (4-6 aralık 1943). Kahire'de, Türkiye’nin savaşa katı labilmesi için geniş ölçüde yardım alması gerektiğini ortaya koydu. Savaşın sonucu belli olunca, Türkiye Müttefikler safında savaşa katıldı (23 şubat 1945) ve böylelikle Birleşmiş milletler örgütü’ne kurucu üye olma hakkını kazandı.

ikinci Dünya savaşı sonrası iç ve dış gelişmeler İnönü’yü, Batı örneği çok partili siyasete yöneltti, 19 mayıs 1945’te verdiği söylevde siyasetin liberalleşeceğini açıkladı. Yine aynı yılın kasım ayında, TBMM’yi açış konuşmasında muhalefet partilerinin gerekli olduğundan, seçim sisteminin demokratikleştirileceğinden, demokrasiye aykırı yasaların değiştirileceğinden söz etti. CHP’den ayrılan Celal Bayar ve arkadaşlarının Demokrat parti’yi kurmalarını, bir ölçüde teşvik etti. CHP tüzüğünde değişiklik yaptırarak genel başkanın değişmezliği ilkesini kaldırttı; dört yılda bir seçilmesini kabul ettirdi. Yayımladığı 12 temmuz beyannamesi'yle DP muhalefetini, CHP’deki sert siyaset yanlılarına karşı korudu; Seçim kanunu’nun değiştirilmesini sağladı. Gerçekleştirdiği demokratik ortam içinde yapılan 14 mayıs 1950 seçjmlerini CHP kaybetti. 27 yıllık CHP yönetiminin bir simgesi durumuna gelen İnönü, Cumhurbaşkanlığından ayrıldı. İslam ülkeleri içinde demokratik biçimde, seçimle iktidardan uzaklaşan ilk önder o oldu; bugüne dek bunu başaran ikinci bir önder de çıkmadı.

Bu yenilgisini, en büyük zaferi olarak niteleyen İnönü, muhalefete geçince yoğun bir propaganda savaşına girişti. O zamana kadar pek yaklaşmadığı halk kitleleri arasına karıştı, meydanlarda seçim konuşmaları yaptı. Zaman zaman iktidardaki DP yöneticilerinin suçlamalarına hedef oldu. 27 yıllık CHP yönetiminin sorumlusu gibi kabul edildi. 1954 ve 1957 seçimlerindeki yenilgilere karşın, CHP önderi olarak, partiyi dağılmaktan korudu. 27 mayıs 1960 öncesi propaganda gezilerine çıkarak DP’yi erken seçime zorlamaya çalıştı. Bu propagandayı engellemek isteyen DP iktidarının sertliğe yönelmesi, 27 Mayısla noktalanan siyasal bunalımın tırmanışını hızlandırdı. DP yönetimine karşı çıkan bir kısım basın ve üniversite gençliğine ordu da katılınca, DP iktidarı yıkıldı. İnönü, kurulan Milli birlik komitesi iktidarını destekledi; bir yandan da sivil yönetime bir an önce geçilmesi için çaba harcadı. 1961'de yapılan seçimlerde CHP çoğunluğu ele geçiremeyince DP'nin siyasal mirasçısı olan partilerle (AP ve YTP) ya da bağımsızlarla ortaklık (koalisyon) hükümetleri kurmak zorunda kaldı. Albay Talat Aydemir cuntası darbe girişimlerini (22 şubat 1962, 21 mayıs 1963) ordudaki komutanların çoğunluğunun kendisini desteklemesi sayesinde bastırabildi. Bu arada Mesut Suna adlı biri tarafından öldürülmek istendiyse de yaralanmadan kurtuldu (24 şubat 1964).
Ad:  İsmet İnönü4.jpg
Gösterim: 1629
Boyut:  36.5 KB

1964’te Kıbrıs olayları tırmanışa geçince, Türkiye'nin müdahale hakkını kullanacağını söyledi. Ordu alarma geçti. Bu sırada ABD Başkanı Johnson’dan Kıbrıs’a müdahale edilmesini isteyen bir mektup aldı (15 haziran 1964). Yem bir dış siyaset stratejisi uygulanabileceğini söyledi. ABD’ye giderek Johnson’la görüştü. Şubat 1965'te bütçe reddedilince istifa etti; ana muhalefet başkanlığına döndü. 1965 seçimlerinde "Ortanın solu” siyasetini benimsedi. Ortanın solunu devletçilik, reformculuk, laiklik ve sosyal adaletten yana olmak diye tanımladı. Ortanın solu siyasetine muhalefet eden CHP’lilere karşı, genel sekreter seçilen Bülent Ecevıt'ı destekledi. 12 mart 1971 'de generallerin AP hükümetine verdiği muhtıra CHP içinde bunalıma yol açınca Ecevit ve Parti merkez yönetim kurulu muhalefet ettiyse de Nihat Erim hükümetinden yana oldu; bunun üzerine Ecevit, genel sekreterlikten ayrıldı. Artık partinin eğilimlerini değerlendirmekte eskisi kadar başarılı değildi. CHP V. olağanüstü kurultayı'nda Kemal Satır grubunu desteklediyse de, Ecevit yanlısı Parti mec- lisi'nin güvenoyu almasını engelleyemedi. Parti çoğunluğuyla ilk kez ters düşen İnönü, 33 yıldır bulunduğu genel başkanlıktan istifa etti (8 mayıs 1972). Kasım 1972'de CHP'den ve milletvekilliğinden ayrıldı; eski Cumhurbaşkanı sıfatıyla Cumhuriyet senatosu üyesi oldu. 25 aralık 1973’te öldüğünde Bakanlar kurulu kararıyla Anıtkabir'e gömüldü.

Kaynak: Büyük Larousse

Son düzenleyen Safi; 24 Temmuz 2016 20:23
sanar - avatarı
sanar
Kayıtlı Üye
2 Nisan 2009       Mesaj #3
sanar - avatarı
Kayıtlı Üye
Ad:  İsmet İnönü5.jpg
Gösterim: 2067
Boyut:  42.8 KB

İsmet İnönü


(1884 İzmir - 1973 Ankara),
asker ve devlet adamı.

Babası aslen Bitlisli Kürümoğulları ailesinden, sorgu yargıcı Mehmet Reşit Bey, annesi Bulgaristan'ın Razgrad kasabasından Cevriye Hanım'dır. Askerî rüştiyeyi (askerî ortaokul), İstanbul'da topçu idadîsini (askerî topçu lisesi) ve Topçu Harp Okulu'nu bitirdi (1903). Aynı yıl Harp Akademisi'ne girdi. Öğrenciliği sırasında Fransızca ve Almanca öğrendi. 1906'da Harp Akademisi'ni birincilikle bitirdi. Kurmay yüzbaşı olarak II. Ordu emrine atandı. O sırada İttihat ve Terakki'nin Batı Rumeli'deki yayılması, özellikle ordu subayları arasında artmıştı. Pek çok çağdaşı gibi o da İttihat ve Terakki Cemiyeti'ne girdi (1907). 31 Mart Olayı'ndan sonra İstanbul'da, Hareket Ordusu karargâhında görev aldı. Ancak bundan sonra ordunun kesinlikle siyaset dışı kalmasını savunduğundan İttihat ve Terakki Cemiyeti ile ilişkisini kesti. 1910'da Yemen isyanlarını bastırmakla görevlendirilen Ahmet İzzet Paşa ile birlikte Yemen'e giderek isyanların bastırılmasında görev aldı ve etkin roller oynadı.

1913'te İstanbul'a döndükten sonra Bulgaristan ile yapılan barış görüşmelerinde askerî müşavir olarak bulundu. 1915 yılına kadar genelkurmayda çalıştı. 1915 yılında Doğu Anadolu'da II. Ordu kurmay başkanlığına atandı. Burada Mustafa Kemal Paşa ile kurduğu dostluk tüm yaşamı boyunca etkisini gösteren bir olay oldu. Daha sonra kolordu komutanı olarak Suriye'de İngilizlere kaşı mücadele etti. Mondros Mütarekesi'nden sonra Harbiye Nezareti Müsteşarlığı'na getirildi. Daha sonra çeşitli görevlerde bulundu. Bu arada Mustafa Kemal ile sürekli görüşüyordu. İlişkileri, Mustafa Kemal 1919 Mayısı'nda Ankara'ya gittikten sonra da sürdü. 1920 Nisanı'nda Mustafa Kemal'in çağrısı üzerine Ankara'ya geldi. Heyeti Temsiliye'nin kurmay başkanı olarak görevlendirildi.

23 Nisan 1920'de açılan Meclis'e, Erkanı Harbiyei Umumiye Vekili olarak girdi. 1920 Ekimi'nde Batı Cephesi'nin önem kazanması üzerine eski görevine ek olarak Garp Cephesi Komutanlığı'na getirildi. Bu son görevinde Yunanlılara karşı I. İnönü (12 Ocak 1921) ve II. İnönü (31 Mart 1921) savaşlarını kazandı. Çerkez Ethem'in milis birliklerini dağıttı. Büyük Taarruz'a Garp Cephesi Komutanı olarak katıldı. Mudanya Mütarekesi'nde TBMM'yi temsil etti ve başarılı bir müzakereci olduğunu kanıtladı. Dışişleri bakanı olarak Lozan Barış Görüşmeleri'nde TBMM'yi temsil etti ve Lozan Barış Antlaşması'nı imzaladı. Lozan dönüşü Fethi Bey'in başbakan olduğu kabinede dışişleri bakanı oldu. 30 Ekim 1923'te de Cumhuriyet Halk Partisi genel başkanı oldu. Bir ara başbakanlıktan ayrıldı ise de 1925'te yeniden başbakan oldu ve 1937 yılına kadar aralıksız olarak bu görevi sürdürdü.

1934'te Soyadı Kanunu çıkınca "İnönü" soyadını aldı. 1937'de Atatürk'ün isteği üzerine, yerini Celal Bayar'a bırakarak başbakanlıktan ayrıldı. M. Kemal Atatürk'ün ölümünden sonra Türkiye Cumhuriyeti'nin ikinci cumhurbaşkanlığına seçildi. Bu seçimden bir süre sonra da II. Dünya Savaşı çıktı. İsmet İnönü, ısrarla güttüğü tarafsızlık politikasıyla Türkiye'nin savaşın son günlerine kadar tarafsız kalmasını sağladı. Savaşın bitiminde çokpartili yaşama geçilmesi kararı alındı. 1946'da yapılan seçimler sonucu İnönü bir kez daha cumhurbaşkanı seçildi. 1946-1950 arasında başta Seçim Yasası olmak üzere eski yasalarda çokpartili demokratik yaşama uygun değişiklikler yapıldı. 1950 seçimlerini Demokrat Parti kazandı. Böylece İnönü'nün yaşamında 1960 yılına kadar sürecek olan, anamuhalefet partisi liderliği dönemi başlamış oldu. 27 Mayıs 1960'ta Demokrat Parti iktidarı devrildi. 27 Ekim 1961'de yapılan seçimlerden sonra İnönü, Kurucu Meclis üyesi ve başbakan oldu. 1965 seçimlerine kadar birçok koalisyon hükümetinin başında bulundu. 1965 seçimleri öncesinde "ortanın solu" tezini ortaya attı ve CHP'nin politikasına yeni bir yön vermeye çalıştı.

Daha sonra bu tezin savunulmasından vazgeçti ve parti içindeki muhalefetin giderek büyümesiyle 8 Mayıs 1972'de genel başkanlıktan ve 4 Kasım 1972'de de kurucuları arasında yer aldığı CHP üyeliğinden istifa etti. 14 Kasım 1972'de ise milletvekilliğinden ayrıldı. 16 Kasım 1972'de Anayasa'nın 70. maddesinden doğan hakkını kullanarak Cumhuriyet Senatosu'na girdi. İnönü'nün sağlığı, Aralık 1973 başlarında çok bozuldu. 25 Aralık 1973'te de Ankara'daki evinde öldü. Bakanlar Kurulu'nun aldığı karar üzerine Anıtkabir'e gömüldü.

MsXLabs.org & MORPA Genel Kültür Ansiklopedisi
Son düzenleyen Safi; 24 Temmuz 2016 20:23
sanar - avatarı
sanar
Kayıtlı Üye
2 Nisan 2009       Mesaj #4
sanar - avatarı
Kayıtlı Üye

İSMET İNÖNÜ'NÜN CUMHURBAŞKANI OLMASI

Ad:  İsmet İnönü6.jpg
Gösterim: 1689
Boyut:  48.7 KB

10 Kasım 1938'de Atatürk ölünce
11 Kasım 1938'de İsmet İnönü Türkiye Cumhuriyeti'nin 2. Cumhurbaşkanı olarak seçildi.
Görevi 1950ye kadar sürdü.
Türkiye'nin ikinci cumhurbaşkanı (1884-1973).

İsmet İnönü ya da halk arasında yaygın adıyla İsmet Paşa, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Atatürk'ün en yakın çalışma arkadaşı ve onunla birlikte Atatürk devrimlerinin yapıcısıdır. 50 yıl boyunca Türkiye Cumhuriyeti'nin yazgısında büyük rol oynamış olan İsmet İnönü, Atatürk'ten sonra Türkiye Cumhuriyeti'nin «ikinci Adam»ıdır.

Yetenekli Bir Genç


Sorgu yargıcı Mehmet Reşit Bey'in beş çocuğundan ikincisi olan Mustafa İsmet, babasının görevli bulunduğu Sivas'ta ilkokula başladı. 1892'de Sivas Askerî Rüştiyesi'ne girdi. İdadî'yi (lise) ve Topçu Okulu'nu (Mühendishanei Berrii Hümayun) bitirince, yüksek askerî eğitime yetenekli görülerek Erkânıharbiye Mektebi'ne (Kurmaylar Akademisi) alındı (1903). 26 eylül 1906'da bu okulu da bitiren kurmay yüzbaşı Mustafa İsmet Bey, Edirne'deki İkinci Ordu'ya atandı.

İsmet Bey Edirne'de görevli iken devrimci İttihat ve Terakki Partisi'ne girdi ve oradaki gizli örgütün başına geçti. 1908 devrimi patlayınca Edirne'de orduya ve sivil yönetime elkoydu. 31 mart 1909'da Hareket Ordusu'na katıldı.

Birinci Dünya Savaşı'nda


1910'da Ahmet izzet Paşa ile birlikte Yemen'e gitti. Orada hayatındaki en büyük başarılarından birini göstererek devlete başkaldıran Yemen İmamı ile anlaşma sağladı, yüz yıldan beri süren Yemen isyanlarını sona erdirdi, iki yıl orada kaldıktan sonra Harbiye Bakanlığı'nda görevlendirildi. 1916'da cephelerde görev aldı, albay olarak aldığı bu görevlerin hepsi Doğu Cephesi'yle Suriye Cephesi'nde geçti. Savaş sona erince Harbiye Bakanlığı müsteşarlığına atandı.

Kurtuluş Savaşı'nda


İnönü, Atatürk'ün Millî Mücadele hazırlıklarına daha İstanbul'dayken katılmıştı. Ama ancak 9 nisan 1920'de Ankara'ya gidebildi. 23 Nisan'da Ankara'da açılan T.B.M.M.'ye katıldığı zaman ileride kavuşacağı ünün ve devletin kuruluşunda alacağı önemli görevlerin çok uzağındaydı. Ancak onun yeteneklerini Doğu Cephesi'nde birlikte çalıştığı zamandan bilen Mustafa Kemal, kurulan ilk hükümette onun Genelkurmay başkanlığına getirilmesini sağladı. Meclis'te de Edirne milletvekiliydi.

Albay İsmet Bey, Ocak 1920'de Garp Cephesi komutanlığına atanmıştı. Kurtuluş Savaşı'nın kazanılmasına kadar bu cephede geçen bütün savaşlarda (İnönü Savaşları, Çerkez Ethem Ayaklanması, Sakarya Meydan Savaşı, Büyük Taarruz) cephedeki birinci adam olarak yerini korudu. Bu arada Birinci İnönü Savaşı sonunda tuğgeneral, zaferden sonra da tümgeneral oldu.

Barış Kahramanı ve Başbakan


Artık İsmet Paşa'nın adı çoğu zaman Mustafa Kemal Paşa'nın adıyla birlikte anılıyordu. Kurtuluş Savaşı'nın bu iki kahramanı karakter bakımından birbirinden oldukça farklıydı, ama bu farklılık birçok yerde birbirini tamamlıyordu.

Mudanya Mütarekesi görüşmelerini yürütmekle görevlendirilen İsmet Paşa üstün bir komutan olduğu kadar, usta bir diplomat olduğunu da gösterdi. Lozan Konferansı'na gidecek heyetin başkanlığına da gene o getirildi. Bunun için de dışişleri bakanlığına atandı. Cephelerdeki başarılarını Lozan Barış Antlaşması ile taçlandırarak yurda döndü. Lozan dönüşünde başbakanlığa getirildi (29 Ekim 1923). Kısa bir süre ayrıldıktan sonra 1925'te yeniden atandığı başbakanlığı 1937'ye kadar sürdü. O yıl Atatürk ile görüş ayrılığına düşerek başbakanlıktan temelli ayrıldı.

Devlet Başkanı


Atatürk'ün ölümünden sonra Meclis'in oybirliğiyle cumhurbaşkanlığına seçilen İsmet İnönü çetin bir dönemde devlet başkanı oldu (11 Kasım 1938). Devlet adamlığındaki dirayeti, zamanında isabetli karar alma yeteneği sayesinde Türkiye'yi İkinci Dünya Savaşı'na karışmaktan koruduğu gibi, devrim ilkelerinde de ödün vermedi. Başlamış olan öğretim ve kültür seferberliğini hızlandırdı.

Muhalefette


İkinci Dünya Savaşı bütün dünyada olduğu gibi Türkiye'de de toplumsal ve siyasal ortamı derinden etkiledi ve toplumdan yeni isteklerin yükselmesine yol açtı. Türkiye'de bunun en önemli olanı çok partili hayata geçme özlemiydi. İsmet Paşa bu istekleri göz önüne alarak, dengeli bir ölçüde çok partili rejime yöneldi, partisindeki buna karşı olan akımı önlemeyi de başardı. Ama bu gidişin sonunda 1950 genel seçimlerinde İnönü'nün partisi iktidarı kaybederek muhalefete düştü. 1950-1960 arasında İnönü çok çetin yıllar geçirdi. Bir aralık Meclis'teki milletvekili sayısı otuza kadar indi. Ama o, geçmişte katlandığı zorluklara karşı edindiği alışkanlıkla bunlarla çarpışmağa devam etti. 1957 seçimlerinden sonra birçok yerde toplu tecavüzlere bile uğradı.

Son Hizmetleri


Millî Birlik dönemi kapanıp sivil yönetime geçilince İnönü ikinci kez iktidara geldi ve 1961-1965 arasında başbakan oldu. Bu dönemde karşıt partilerle işbirliği yapmak zorunda kaldığı gibi iki askerî ayaklanma girişimiyle de karşı karşıya kaldı. 1963'te bir suikasta hedef oldu, ama yara bile almadan atlattı. 1965 seçimleri sonucunda yeniden ana muhalefet partisi lideri durumuna geçti.

Daha yumuşak bir muhalefet yaptığı bu dönemde «ortanın solu» ilkesini öne sürdü. Bu politika partisinin de, onun da hayatında en önemli dönüm noktası oldu. Partide iki kez bölünme olduğu gibi, sonunda İnönü de parti başkanlığından çekilmek ve yerini Ecevit'e bırakmak zorunda kaldı. Öldüğü zaman (25 aralık 1973) Anıtkabir'de Atatürk'ün yakınına gömüldü.

Ad:  İsmet İnönü7.jpg
Gösterim: 1698
Boyut:  55.3 KB

İnönü'nün Büyük Özelliği


İnönü, ilk ve ortaöğrenim çağında olağanüstü bir öğrenci değildi; Rüştiye'nin son sınıfında bir yıl kaybettiğini kendisi söylemiştir. Ne var ki bu başarısızlık, onun gizli kalmış yeteneklerinin uyanmasına yaramıştır. Nitekim lisede ve Topçu Okulu'nda sınıf birincisi olduğunu görüyoruz. Erkânı Harbiye Mektebi'nde de başarılı öğrenciliği devam etmiş ve Mustafa Kemal, Kâzım Karabekir, Fethi Okyar, Ali Fuat Cebesoy gibi, ileride Kurtuluş Savaşı'nın ve Cumhuriyet'in öncüleri olacak gençlerle bu okulda tanışarak, yakın arkadaş olmuştur; kendi kendine ilerlettiği Fransızca'dan sonra Almanca'yı da bu okulda öğrenmeğe başlamış; daha sonra, cumhurbaşkanlığı sırasında bunlara İngilizce'yi de eklemiştir İnönü'nün büyük özelliği ve belki de başarılarının sırrı, çalkantılı hayatı boyunca ve her yaşta durmadan çalışma ve öğrenme alışkanlığını kaybetmemiş olmasıdır.

Başarılı komutan, büyük devlet adamı, etkili siyasetçi İnönü'nün tabutu, Mehmetçik'lerin »muzundu ve generallerin eşliğinde, Ankara caddelerinden geçerek Anıtkabir'e doğru ilerliyor. 1972 yılında C.H.P. genel başkanlığından (4 kasım), sonra milletvekilliğinden (14 kasım) ayrılan İnönü, 25 aralık 1973 günü gözlerini yumduğu zaman 89 yaşında bir Senato üyesiydi. Büyük, heyecanlı ve millî bir törenle toprağa verildi.
Son düzenleyen Safi; 24 Temmuz 2016 20:25
Mavi Peri - avatarı
Mavi Peri
Ziyaretçi
24 Temmuz 2012       Mesaj #5
Mavi Peri - avatarı
Ziyaretçi

İSMET İNÖNÜ

Ad:  İsmet İnönü8.jpg
Gösterim: 1904
Boyut:  55.0 KB

Asker, devlet ve siyaset adamı. Türkiye'nin ikinci cumhurbaşkanıdır. Kurtuluş Savaşı'nın kazanılmasında çok önemli bir rol oynamış, Türkiye Cumhuriyeti'nin bağımsız bir devlet olarak dünya sahnesinde yerini almasını sağlayan Lozan Antlaşması'nı imzalamış, birçok kez de başbakanlık yapmıştır.

Öğrenim ve İlk Görevleri


Ortaöğretimini Sivas Askeri Rüşdiyesi'nde (1895) tamamladı. Mühendishane-i Berri-i Hümayun'u (1903) topçu teğmeni olarak birincilikle bitirdi. 1906'da Erkân-ı Harbiye Mektebi'ni gene birincilikle bitirerek kurmay yüzbaşı rütbesiyle Edirne'deki 2. Ordu'nun 8. Alay'ında bölük komutanlığına atandı. Bu görevi sırasında, Makedonya'daki örgütlenmesinden etkilenerek İttihat ve Terakki Cemiyeti'ne üye oldu (1907). Ama uzun süre cemiyet içinde herhangi bir etkinlik göstermedi; askerliği ön planda tuttu. 1908'de kolağası (önyüzbaşı) oldu ve 31 Mart Olayı (13 Nisan 1909) olarak bilinen ayaklanmayı Selanik'ten gelerek bastıran Hareket Ordusu'nda görev aldı.

1910'da Yemen Ayaklanması'nı bastırmakla görevlendirilen Ahmed İzzet Paşa'nın karargâhında görevlendirildi. Buradaki hizmetleri nedeniyle kendisine dördüncü dereceden Mecidiye Nişanı ve bir yıl kıdem verildi. 26 Nisan 1912'de binbaşılığa yükseltildi ve Yemen Mürettep Kuvvetleri kurmay başkanı oldu. Balkan Savaşı çıkınca (1912) İstanbul'a döndü (1913), Çatalca'daki sağ cenah komutanlığı emrine verildi. 1914'te harbiye nazırlığı ve erkân-ı harbiye-i umumiye reisliğine (genelkurmay başkanlığı) atanan Enver Paşa'nın başlattığı ordunun yenileştirilmesi hareketinde etkin rol oynadı. 29 Kasım 1914'te kaymakam (yarbay), 14 Aralık 1915'te miralay (albay) oldu ve Çanakkale'deki 2. Ordu'nun kurmay başkanlığına atandı. I. Dünya Savaşı'nda Doğu Cephesi'nde görevlendirildi. Bu sırada Mustafa Kemal Paşa da (Atatürk) bu ordunun 16. Kolordu komutanlığına atandı. İsmet Bey, 1916'nın yaz aylarında bir süre çarpışmaları yönetti. Ocak 1917'de 2. Ordu komutan vekili Mustafa Kemal Paşa'nın önerisiyle 4. Kolordu komutanlığına atandı; stratejik birliklere komutanlık dönemi de bu göreviyle başladı. Mayıs 1917'de Suriye Cephesi'nde 20. Kolordu komutanlığına, 19 Haziran'da da 3. Kolordu komutanlığına atandı. Bir süre sonra İstanbul'a geri çağrıldı ve Halep'te 7. Ordu'nun oluşturulmasında görev aldı. Daha sonra bu orduda kolordu komutanlığına getirildi ve 7. Ordu'nun komutanlığını üstlenen Mustafa Kemal Paşa ile gene yakın ilişki içinde oldu.

Mütareke ve Milli Mücadele Dönemleri


Mondros Mütarekesi'nin (30 Ekim 1918) imzalanmasından az önce rahatsızlanarak İstanbul'a dönen İsmet Bey, 24 Ekim 1918'de Harbiye Nezareti'nde müsteşarlığa atandı. 29 Aralık'ta Paris Barış Konferansı'na (1919) hazırlık için kurulan komisyonda askeri müşavir oldu; 4 Ağustos 1919'da yalnızca sekiz gün için Askeri Şûra Muamelat-ı Umumiye müdürlüğüne, bir ara da jandarma ve polis örgütünün iyileştirilmesi için kurulan komisyona üye olarak atandı. Bütün bunlar genellikle birkaç günlük görevlerdi.

İsmet Bey, ilk kez 8 Ocak 1920'de, yalnızca bazı danışmalarda bulunmak için Ankara'ya gitti ve kısa bir süre Mustafa Kemal'le çalıştı. Yeni kurulan Ali Rıza Paşa hükümetinde harbiye nazırı olan Fevzi Paşa'nın (Çakmak) çağrısı üzerine şubat sonlarında İstanbul'a gitti. 9 Nisan 1920'de Mustafa Kemal'in çağrısı üzerine Ankara'ya döndü ve İstanbul'la bütün resmî bağlarını kopardı.

23 Nisan 1920'de açılan Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne (TBMM) Edirne milletvekili olarak katılan İsmet Bey, 3 Mayıs'ta İcra Vekilleri Heyeti'nde erkân-ı harbiye-i umumiye vekili (o dönemde genelkurmay başkanı) oldu. Bu görevi üstlendiğinde albaydı ve kendisinden hem rütbe, hem kıdemce çok ileride komutanlar (örn. Kâzım Karabekir ve Ali Fuat (Cebesoy) paşalar) vardı. İsmet Bey, 6 Haziran'da İstanbul'da divanı-harp tarafından gıyabında ölüm cezasına çarptırıldı.

10 Kasım 1920'de milletvekilliği ve vekillik görevi saklı kalmak üzere Garp Cephesi Kuzey Kesimi Komutanlığı'na atandı; 4 Mayıs 1921'de de Garp Cephesi komutanı oldu. Çerkes Ethem ayaklanmasının ve iç isyanların bastırılmasında etkin rol oynadı. Ocak ve Nisan 1921'de I. ve II. İnönü savaşlarında Yunan ilerlemesini durdurdu. 1921-22 yıllarında Sakarya Savaşı, Büyük Taarruz ve Başkumandanlık Meydan Savaşı'nda etkin rol oynadı.

Siyasal Yaşamı


Milli Mücadele'nin sonunu belirleyen Mudanya Mütarekesi görüşmelerinde (3-11 Ekim 1922) Türk tarafını temsil eden İsmet Paşa, 26 Ekim 1922'de hariciye vekili oldu. Lozan görüşmelerinde murahhas heyetin başkanlığını yaptı; yeni devletin bağımsızlığını ve egemenliğini onaylayan, Sevres Antlaşması ve Mondros Mütarekesini geçersiz kılan Lozan Antlaşması'nı imzaladı.

İkinci dönem (1923-27) TBMM'de Malatya milletvekili olarak bulunan İsmet Paşa, Fethi Bey'in (Okyar) kurduğu İcra Vekilleri Heyeti'ne gene hariciye vekili olarak girdi. 23 Ağustos'ta Lozan Antlaşması'nın TBMM'de kabulü, siyasal-diplomatik başarılarının en önemlisi oldu. 29 Ekim 1923'te Cumhuriyet'in ilanı ile sonuçlanan süreçte, Mustafa Kemal'le yakın siyasal işbirliği içindeydi. İlk Cumhuriyet hükümetini kurdu (30 Ekim); aynı zamanda Halk Fırkası (sonradan Cumhuriyet Halk Partisi-CHP) genel başkan vekilliğini üstlendi. Böylece hükümet ve parti üzerinde otorite kurma olanağı elde etti. Muhalefet partisi olarak kurulan Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası (TPCF) karşısında istediği yetkileri elde edemediği için 8 Kasım 1924'te başvekillikten istifa etti; 21 Kasım 1924'te yeni hükümeti Fethi Bey kurdu. Doğudaki Şey Said Ayaklanması üzerine 3 Mart 1925'te İsmet Paşa yeniden hükümeti kurmakla görevlendirildi. Ayaklanmanın bastırılmasında hükümet başkanı olarak önemli rol oynadı. Bu tarihten sonra, yeni devletin ve tek parti yönetiminin oluşumunda Mustafa Kemal ile birlikte en önemli siyasal kişilik olarak belirdi.

1934'te Soyadı Kanunu çıktığında Atatürk'ün verdiği İnönü soyadını alan İsmet Paşa, 1924'ten 1937'ye değin başvekillik görevini aralıksız sürdürdü. Bu dönemde ülkedeki bütün önemli siyasal gelişmelere damgasını vurdu. Siyasal muhalefetin etkisizleştirilmesinde, Kemalist reformların ilanında ve uygulanmasında, iktisat politikasında devletçilik ilkesinin kabulünde ve uygulanmasında çok önemli rolü oldu. İnönü Eylül 1937'de Atatürk'le aralarındaki bazı görüş ayrılıkları yüzünden ve onun isteğiyle başvekillikten ayrıldı. CHP'nin genel başkan vekilliğinden de alındı. Görüş ayrılıkları büyük ölçüde İnönü'nün devletçilik uygulamalarından doğmuştu. Atatürk devletçilik uygulamalarının İnönü'nün düşündüğü biçimde genişletilmesinden yana değildi ve aynı görüşü paylaşan iktisat vekili Celal Bayar'ı İnönü'ye karşı siyasal bir seçenek olarak görüyordu. İnönü ikinci kez başvekillikten ayrılınca yerine Celal Bayar atandı. İnönü bu dönemde yalnızca TBMM'de Malatya milletvekili olarak görev yaptı.

Cumhurbaşkanlığı ve Çok Partili Dönem


İsmet İnönü Atatürk'ün ölümü üzerine 11 Kasım 1938'de cumhurbaşkanlığına seçildi. Etkin siyasal yaşamdan çekildikten bir yıl sonra cumhurbaşkanı seçilebilmesi, büyük ölçüde Cumhuriyet'le özdeşleşmiş olmasıyla ilgiliydi. Cumhurbaşkanlığının yanı sıra CHP genel başkanlığına da getirildiğinden yönetim üzerinde geniş otorite sahibi oldu. CHP'nin 26 Aralık 1938'de toplanan I. Olağanüstü Kurultay'ında partinin "değişmez genel başkan"ı seçildi. Ayrıca kendisine "Milli Şef" sıfatı verildi.

Cumhurbaşkanı seçilmesinden hemen sonra başlayan II. Dünya Savaşı (1939-45) döneminde İnönü ülkeyi savaştan uzak tutmaya çalıştı. Savaş yıllarındaki ekonomik ve toplumsal sıkıntılar ise, dönemin unutulmayan mirası olarak kaldı. Gene bu dönemde İnönü'nün öncülüğündeki Köy Enstitüleri kuruldu ve geliştirildi.
Ad:  İsmet İnönü9.jpg
Gösterim: 1558
Boyut:  41.0 KB

II. Dünya Savaşı'nın hemen ardından, gerek uluslararası siyasetteki gelişmeler, gerekse ülke içindeki yeni oluşumlar rejimin genel niteliğinde önemli değişiklikleri gündeme getirdi. İnönü, çok partili yaşama geçişte ülkedeki siyasal liberalleşme hareketinde etkin rol oynadı; hem CHP içinde yeni politikaya karşı çıkan muhalefet grubunun güçlenmesini önlemeye çalıştı, hem de yeni ve güçlü bir muhalefet partisinin kurulmasını destekledi. 14 Mayıs 1950 genel seçimlerinden sonra CHP iktidarı Demokrat Parti'ye (DP) bırakırken, İsmet İnönü de cumhurbaşkanlığından ayrıldı ve ana muhalefet partisi genel başkanı olarak siyasal rolünü sürdürdü. On yıllık muhalefet döneminde partisinin başında kaldı ve iktidarın zamanla sertleşen siyasal baskılarına karşın, CHP'nin yeniden güçlenmesine katkıda bulundu.

DP, 27 Mayıs 1960 hareketiyle iktidardan uzaklaştırıldı. Yeni anayasa kabul edilip, 15 Ekim 1961 genel seçimlerinden CHP birinci parti olarak çıkınca, İnönü yeniden hükümeti kurmakla görevlendirildi. Bu dönemde CHP-AP, CHP-YTP-CKMP ve CHP-Bağımsızlar koalisyon hükümetlerine başkanlık etti. Yeni kurulan siyasal sistemin sağlıklı biçimde işlemesi için çaba gösterdi. 27 Mayıs hareketinin doğurduğu sorunlarla da uğraşarak 22 Şubat ve 21 Mayıs 1963'te iki darbe girişimini önledi. 1964 Kıbrıs olayları sırasında ABD'nin Türkiye'nin adaya müdahalesini önlemesi üzerine dış politikada çok yönlü arayışlara girdi. Planlı ekonomi, sendikalar, grev ve toplu sözleşme yasalarının çıkarılması, Ortak Pazar üyeliği, SSCB ile iyi ilişkiler kurulması da bu döneme rastlar. İnönü hükümeti 6 Şubat 1965'te yerini Suat Hayri Ürgüplü hükümetine bıraktı. 10 Ekim 1965 seçimlerinde partisinin seçimi kaybetmesi üzerine, parti içi görüş ayrılıkları derinleşti. İnönü'nün desteklediği "ortanın solu" politikası parti tarafından benimsendi.

Silahlı Kuvvetler'in 12 Mart 1971'deki müdahalesinden sonra, CHP'nin tutumu konusunda parti içinde önemli görüş ayrılıkları belirdi ve İnönü parti genel sekreteri Bülent Ecevit'le anlaşmazlığa düştü. Ecevit'e göre, müdahalenin amacı, CHP içinde egemen olan "ortanın solu" politikasına son vermek ve partinin iktidar olmasını önlemekti. İnönü ise, müdahaleye açıkça karşı çıkılmasını onaylamıyordu. Yeni kurulacak hükümete partinin üye verip vermeyeceği konusunda beliren anlaşmazlık sonucunda Ecevit istifa etti. Ecevit'le yoğun bir mücadeleye giren İnönü, Mayıs 1972'de toplanan V. Olağanüstü Kurultay'da, politikasının partisince onaylanması durumunda istifa edeceğini açıkladı. Kurultayda parti meclisi Ecevit'in yanında yer alınca da 8 Mayıs 1972'de CHP genel başkanlığından ayrıldı. Türk siyasal yaşamında parti içi mücadele sonucunda değişen ilk genel başkan olan İnönü 4 Kasım 1972'de CHP üyeliğinden, 14 Kasım 1972'de de milletvekilliğinden istifa etti. Başvurusu üzerine tabii senatör olarak Cumhuriyet Senatosu'nda görev aldı.

25 Aralık 1973'te ölen İnönü 27 Aralık'ta devlet töreni ile Anıtkabir'de toprağa verildi. Anılarının bir bölümünü Hatıralarım, Genç Subaylık Yılları, 1884-1918 (1968) adı altında toplamış, ayrıca çeşitli tarihlerdeki söylev ve demeçlerini içeren İsmet Paşa'nın Siyasi ve İçtimai Nutukları, 1920-1933 (1933), İnönü Diyor ki (1944), İnönü'nün Söylev ve Demeçleri I, 1920-1946 (1946) gibi kitapları yayımlanmıştır.
Son düzenleyen Safi; 24 Temmuz 2016 20:25
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
4 Ocak 2017       Mesaj #6
Safi - avatarı
SMD MiSiM

Adana Görüşmesi

Ad:  inönü.JPG
Gösterim: 1539
Boyut:  33.5 KB

II. Dünya Savaşı sırasında Türkiye cumhurbaşkanı İsmet İnönü ile İngiliz başbakanı Churchill arasında 30 Ocak 1943’te Adana yakınlarındaki Yenice istasyonunda yapılan görüşme. Görüşme sonucunda Türkiye Müttefiklere yakınlaşmakla birlikte savaşa girmeyi kabul etmedi.

Adana Görüşmesi, savaşın Almanya aleyhine döndüğü bir sırada yapıldı. O zamana değin Müttefikler, Almanya’nın Ortadoğu’ya inmesini engelleyen bir güç olarak kabul ettikleri Türkiye’nin savaş dışı kalmasını yeterli görüyorlardı. Ancak, 1942 sonlarında Avrupa’da ikinci bir cephe açılması gündeme geldi. Churchill bu cepheyi Türkiye’nin katılmasıyla Balkanlar’da açmayı düşünüyordu. Ayrıca Balkanlar’daki İngiliz-Türk orduları sayesinde savaş sonrasında Sovyet yayılmasını dizginlemek amacındaydı. Türkiye ise Sovyet yayılmasından çekiniyor, bu nedenle en azından ordusunun yıpranmaması için savaşa girmek istemiyordu.
Ocak 1943’te yapılan Kazablanka Konferansında ABD başkanı Roosevelt, Churchill’in Balkan planını onaylamamakla birlikte, Ingiltere’nin Türkiye’yle ilgilenmesini, Türkiye’ye askeri yardım yapılmasını benimsedi. Churchill’in girişimi üzerine 30 Ocak 1943’te İnönü ve Churchill Adana’da gizlice buluştular. Türk heyetinde Şükrü Saraçoğlu, Fevzi Çakmak ve Numan Menemencioğlu da vardı.

Görüşmede Churchill, Türkiye’nin Sovyetler konusunda duyduğu kaygıyı gidermeye çalıştı. İngiltere ve Sovyetlerin ortak garaı tilerini gösterdi. Savaştan sonra kumlaca bir uluslararası örgütün böyle bir tehlikeyi ortadan kaldıracağını belirterek Sovyet yayılmasına karşı çıkılacağı konusunda güvence verdi. Türk tarafı ise sözde kalabilecek güvenceler yerine sağlam bir güvence istedi.

Türk-İngiliz ilişkilerinde olumlu bir gelişme olmakla birlikte, Churchill’in görüşme sonrasındaki umutlarına karşın Türkiye’nin savaşa katılması sağlanamadı. Gizli görüşmeden Almanya’nın haberdar olması, bu ülkeyle olan ilişkileri bozdu. Gene Churchill’in girişimleriyle Türk-Sovyet ilişkilerinde yüzeysel bir düzelme sağlandı. Ancak bu toplantı, uzun vadede, Türkiye’nin savaş sonrası ittifaklarının biçimlenmesinde bir ön adım niteliği kazandı.

kaynak: Ana Brtannica
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.
SİLENTİUM EST AURUM

Benzer Konular

1 Ocak 2013 / Keten Prenses Türkiye Cumhuriyeti
16 Kasım 2012 / Ziyaretçi Soru-Cevap
24 Temmuz 2016 / ThinkerBeLL Türkiye Cumhuriyeti
17 Aralık 2008 / Ziyaretçi Soru-Cevap
24 Temmuz 2016 / Misafir Cevaplanmış