Arama

Trafik kazalarında ilk yardım nasıl yapılır? - Sayfa 2

En İyi Cevap Var Güncelleme: 31 Mart 2013 Gösterim: 58.162 Cevap: 22
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
3 Nisan 2011       Mesaj #11
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Bir trafik kazası ile karşı karşıya kaldığımız zaman ne yapacağız?

Sponsorlu Bağlantılar
Trafik kazalarına kurban verdiğimiz yüzlerce kişiden pek azı olay yerinde yaşamını yitirmektedir. Yüzde 80 gibi korkunç orandaki kayıplar ise yaralının bilinçsizce araçtan çıkartılması ve karga tulumba taşınarak hastaneye götürülmesi sırasında oluşmaktadır.

Herhangi bir ilkyardım bilgisinden yoksunsanız bile, uzman ekipler gelmeden yaralıya el sürülmesini engellemeniz, emin olun onun hayatını kurtarmada çok ciddi bir rol üstlenecektir.

Dikkat: Burada verilen bilgiler çok temel ve basit işlemlerden ibarettir. Sağlıklı bir ilkyardım müdahalesinde bulunabilmek için bu eğitimi almanızı şiddetle tavsiye ediyoruz. Unutmayın! İlkyardım hayat kurtarır.

DİKKAT!
Soluk alıp veren ve nabız vuruşları hissedilen bir hastaya baygın olsa bile kesinlikle kalp-akciger canlandırması yapılmaz!

KANAMAYI DURDURUN!
Trafik kazasında kanamalı bir kazazede ile karşılaşmanız mümkündür. Kesik ve darbe sonucu oluşan yaralanmalarda yapılacak temel eylem, kanama olan bölgeye bastırmaktır.Kanamayı durdurun
Trafik kazasında kanamalı bir kazazede ile karşılasmanız mümkündür. Kesik ve darbe sonucu oluşan yaralanmalarda yapılacak temel eylem, kanama olan bölgeye bastırmaktır.

Steril bir gazlı bezle uygulanacak basınç, genellikle sorunu çözer. Çözemediği durumlarda ise, yaralının yardım gelene kadar kan kaybederek şoka girmesini önler. Ardından, kanamanın meydana geldiği yer, yukarı (gögüs seviyesinin üzeri) kaldırılır. Turnike tavsiye edilen bir yöntem değildir. Bu yöntem sadece kopan bir uzuv söz konusuysa denenmelidir. Turnike yapmak yerine yaranın üzerine kalın bir petle (gazlı bez sarılmış pamuk topu) ile bastırın ve elastik bir bandajla sarın. Tamponun arasında kalan boşluk kan dolaşımını sağlayacak ve kangren oluşmasını önleyecektir. Bulunduğunuz ortamda elinizin altında tıbbi malzeme yoksa, alt uzuvlarda, özellikle bacaklardakı kanamalarda uzun kollu tisort, sweat shirt gibi bir giysiyi ortada toplayıp, kollarını birbirine düğümleyerek basit, ama sonuç alabileceğiniz bir tampon malzemesi elde edersiniz.

Eğer kopan bir uzuv sözkonusuysa, kopan parçanın bulunarak hastanın en fazla dört-altı saat içinde bu parça ile birlikte bir mikrocerrahi hastanesine ulaştırılması gerekir. Kopan uzvu, serum fizyolojik ile yıkadıktan sonra steril bir torbaya koyun. Bu torbayı içi buz dolu ikinci bir torbanın içine yerleştirin. Ancak bu işlemi yaparken araya bir parça gazlı bez koymayı ihmal etmeyin.

DİKKAT
• Bunları yaparken esas olan, kopan parçayı buzların içine doğrudan koymamaktır. Bu doku tahribatına yol açar. Torbaya rağmen araya gazlı bez konmasında da amaç aynıdır. Kopan parçanın bozulmasını engellemek.

• Gerek kopan uzvu, gerek koptuğu yeri yıkayacağınız serum fizyolojiğin boşalan plastik torbası ihtiyaç duyacağınız steril torba olarak kullanılabilir.

•Kopan parçayı steril etmek için kesinlikle üzerine tentürdiyot veya benzer dezenfektan dökmeyin. Uzvun koptuğu yer (ayak, parmak, kol v.b.) serum fizyolojik ile iyice yıkanır, daha sonra yaranın üzerine gazlı bez konularak enfekte olması önlenir. (Bu işlem sırasında kesinlikle tentürdiyot ve türevlerini kullanmayın. Dokulara zarar verebilirsiniz.) Daha sonra turnike uygulayarak kanamayı durdurun.

• Şunu kesinlikle unutmayın. Her türlü yırtıkta ve benzer yaralanmalarda ilk yaklaşım yara temizliğidir. Ardından lokal baskı ve bandajla yaranın mikrop kapmasının engellenmesi gelmektedir.

Bunlar, yaygın olarak kanama durdurabilen basit çözümlerdir. İç ve dış kanamalara ve farklı yaralara, farklı müdahale şekilleri mevcuttur. Ancak bunların tespiti ve tedavisi bir eğitim sürecini gerektirmektedir.

YARDIM GELENE KADAR

Hasta baygın, ama soluk alıp verebiliyor… Veya suuru açık... Istediğiniz yardım gelene kadar hastayı nasıl bekleteceksiniz? Bunun en rahat ve güvenli şekli "Recovery Pozisyonu"dur.Recovery Pozisyonu





Hastayı her iki yöne de çevirebilirsiniz. Ancak kalbin daha rahat pozisyon alabilmesi için sol tarafın yukarıya gelmesi tercih nedenidir. O nedenle sırasıyla yapacaklarınızı sol taraf yukarı gelecek şekilde anlatacağız. Ancak, hastanın bulunduğu yer, buna uygun değilse aksi tarafa da çevirebilirsiniz. Bunun için anlatılanların tersini yapacaksınız.

1) Hastanın sağ tarafına, dizleriniz ona değecek şekilde yerleşerek çökün.

2) Sizden yana olan sağ kolunu hafifçe hastanın altına doğru itin. (Ama bunu yaparken hastayı kaldırmayın.)

3) Hastanın sizden uzak kolunu (anlattığımız sıraya göre sol kol), kıvırın ve avuç içini sağ kulak altına yerleştirin. Böylelikle hem elin istemsiz hareketini önleyecek, hem de boynunu destekleyebileceksiniz..

4) Sol bacağını dizinden bükerek, ayağı sağ dizkapağı seviyesine gelene kadar geri çekin. (Eger legen kemiği kırıksa, hastanın iki bacağı birbirine bağlanmalıdır. Eğer bu imkanınız yoksa ayakkabı bağcıklarını da birbirine bağlayabilirsiniz.)

5) Hastanın üzerine eğilin, bir elinizle omuzundan, diğer elinizle de kalça gerisinden kavrayarak hareket gücünü gövdenizden alıp onu kendinize doğru yuvarlayarak çevirin. (Bu sırada dizlerinizin hastanın vücuduna yapışık olmasına dikkat edin).

6) Başını, nazikçe geri iterek rahat nefes almasını sağlayın.

7) Sağ kolunu, altından hafifçe çıkartıp rahatlatın. (Boynunu kavrayan koluna dokunmayın)

Hastayı sırtüstü bekletmek tehlikeli olabilir. Bu pozisyonu kazandırdığınız hastanın dili geri kaçamayacak, rahat soluk alabilecek, yemek borusundan gelebilecek artıkların ve kusmukların nefes borusuna kaçması
önlenebilecektir. Hasta bu pozisyonda ambulans gelene kadar rahatlıkla bekletilebilir. Ancak bu sırada nefes alıp verişini ve nabzını aralıklarla kontrol etmeyi unutmayın.

Bu harekete alışkanlık kazanabilmek için bir yakınınız veya arkadaşınızla deneyebilirsiniz.

DİKKAT:
Eğer omurilik yaralanmasından veya kırıklardan kuşkulanıyorsak, hastayı kesinlikle kıpırdatmamalı ve recovery pozisyona getirmeye çalışmamalıyız.

• Bilinci açıksa, bunu en kolay ondan el ve ayak parmaklarını oynatmasını isteyerek anlayabiliriz.
• Eğer hastanın bilinci kapalıysa, kulağından veya burnundan sümüksü bir madde akıp akmadığı kontrol edilir. Bu madde omurilik sıvısıdır ve omurilik yaralanmasının belirtisidir.
• Parmaklarımızı boynunda nazikçe gezdirerek, olağandışı bir çıkıntı veya girinti hissetmeye çalışırız.Olağandışı bir şişlik veya eziklik, boynun zarar gördüğünün işaretidir. Kuşku duyuyorsak, kendi boynumuzla karşılaştırmalıyız

ARAÇ YANGINLARI
Bir araç yangını ile karşılaşabiliriz. Yangına müdahale edebilmemiz için ön koşul aracımızda bir yangın söndürücü bulundurmaktır. Recovery Pozisyonu

Hastayı her iki yöne de çevirebilirsiniz. Ancak kalbin daha rahat pozisyon alabilmesi için sol tarafın yukarıya gelmesi tercih nedenidir. O nedenle sırasıyla yapacaklarınızı sol taraf yukarı gelecek şekilde anlatacağız. Ancak, hastanın bulunduğu yer, buna uygun değilse aksi tarafa da çevirebilirsiniz. Bunun için anlatılanların tersini yapacaksınız.

1) Hastanın sağ tarafına, dizleriniz ona değecek şekilde yerleşerek çökün.

2) Sizden yana olan sağ kolunu hafifçe hastanın altına doğru itin. (Ama bunu yaparken hastayı kaldırmayın.)

3) Hastanın sizden uzak kolunu (anlattığımız sıraya göre sol kol), kıvırın ve avuç içini sağ kulak altına yerleştirin. Böylelikle hem elin istemsiz hareketini önleyecek, hem de boynunu destekleyebileceksiniz..

4) Sol bacağını dizinden bükerek, ayağı sağ dizkapağı seviyesine gelene kadar geri çekin. (Eger legen kemiği kırıksa, hastanın iki bacağı birbirine bağlanmalıdır. Eğer bu imkanınız yoksa ayakkabı bağcıklarını da birbirine bağlayabilirsiniz.)

5) Hastanın üzerine eğilin, bir elinizle omuzundan, diğer elinizle de kalça gerisinden kavrayarak hareket gücünü gövdenizden alıp onu kendinize doğru yuvarlayarak çevirin. (Bu sırada dizlerinizin hastanın vücuduna yapışık olmasına dikkat edin).

6) Başını, nazikçe geri iterek rahat nefes almasını sağlayın.

7) Sağ kolunu, altından hafifçe çıkartıp rahatlatın. (Boynunu kavrayan koluna dokunmayın)

Hastayı sırtüstü bekletmek tehlikeli olabilir. Bu pozisyonu kazandırdığınız hastanın dili geri kaçamayacak, rahat soluk alabilecek, yemek borusundan gelebilecek artıkların ve kusmukların nefes borusuna kaçması
önlenebilecektir. Hasta bu pozisyonda ambulans gelene kadar rahatlıkla bekletilebilir. Ancak bu sırada nefes alıp verişini ve nabzını aralıklarla kontrol etmeyi unutmayın.

Bu harekete alışkanlık kazanabilmek için bir yakınınız veya arkadaşınızla deneyebilirsiniz.

DİKKAT:
Eğer omurilik yaralanmasından veya kırıklardan kuşkulanıyorsak, hastayı kesinlikle kıpırdatmamalı ve recovery pozisyona getirmeye çalışmamalıyız.

• Bilinci açıksa, bunu en kolay ondan el ve ayak parmaklarını oynatmasını isteyerek anlayabiliriz.
• Eğer hastanın bilinci kapalıysa, kulağından veya burnundan sümüksü bir madde akıp akmadığı kontrol edilir. Bu madde omurilik sıvısıdır ve omurilik yaralanmasının belirtisidir.
• Parmaklarımızı boynunda nazikçe gezdirerek, olağandışı bir çıkıntı veya girinti hissetmeye çalışırız.Olağandışı bir şişlik veya eziklik, boynun zarar gördüğünün işaretidir. Kuşku duyuyorsak, kendi boynumuzla karşılaştırmalıyız
Bir trafik kazası ile karşı karşıya kaldığımız takdirde yapılacak işlemler belli kurallarla sınırlanmıştır.

a) Yardım çağırın
Genellikle, trafik kazası ile karşılasan bir kişi hemen 155 veya 156 numaralı telefonlarla polise haber verir. Oysa ilk aranması gereken yer 112 Acil Ambulans'tır. Polisin ambulansı harekete geçirmesi zaman kaybına yol açar. Bu da yaşamla ölüm arasındaki süreçte ciddi bir etkendir. 112 Acil Ambulans servisinin operasyon merkezi, zaten ihbari aldıktan sonra polisi bilgilendirecektir. Öncelikle aranması gereken yer 112'dir. İhbari yaparken olayın tam olarak aktarılmasını sağlayın (Hastanın durumu, bulunduğu yer, tam olarak adres, cinsiyet, yaş, kazanın türü v.b.)

b) Ek kazalara meydan vermeyin
Bu durumda yapılacak işlemler kazazedenin olduğu kadar sizin yaşamınızı da güvence altına alacaktır.
• Trafik kazasına müdahale ederken aracınızı güvenli bir yerde durdurun ve flaşörlerinizi açın.
• Üzerinizde dikkat çekici renkte (tercihen fosforlu) bir giysi olmasına dikkat edin. Aksi halde bir trafik kazasına da siz kurban olabilirsiniz. Eğer böyle bir giysi sözkonusu değilse, atletinizi çıkartıp giysinizin üzerine giyin. Ama en iyisi böyle dikat çekici yelek veya ceket benzeri bir giysiyi bagajınızda bulundurun.
• Trafik uyarı işaretlerini koyun veya zaman kazanmak için birisinden bu konuda size yardım etmesini isteyin. Yine aynı dikkat çekici giysiye sahip birine, belli bir mesafede trafikteki araçları uyarmasını söyleyin.

c) Durumu değerlendirin
Bir kaza ile karşılaştığınız anda yapılacak ilk hareket durumu değerlendirmek, kazazedeye boyunluk takmak ve yangın söz konusu değilse, onu kıpırdatmamaktır.Trafik kazalarında, travmaya bağlı olarak omurga ve eklem yaralanmaları kaçınılmazdır. İşte bu durumda kesinlikle dikatli olmalısınız. Yanınızda varsa, en iyi yöntem trafik kazasının şekli ve türü ne olursa olsun derhal hastaya boyunluk takmaktır. Boyunluk, otomobilinizde, ilkyardım çantası gibi bulundurmanız gereken en önemli gereçtir. Eğer gerekli ilkyardım bilgilerine ve deneyime sahip değilseniz, ambulans gelene kadar herhangi birinin yaralıyı kıpırdatmasına engel olmanız en akıllıca davranış olacaktır. Sadece boyunluk takmak ve bilinçsizce taşınmaya engellemek, yaralının yaşam şansını yüzde 80 arttıracaktır. Eğer kaza geçiren araçta yangın tehlikesi söz konusuysa, ancak o zaman yaralıyı araçtan çıkartmaya teşebbüs edin. Ardından hastanın durumunu degerlendirmek için dört duyunuzdan yararlanabilirsiniz.

Konuşun
Yaralı ile sözle temas kurmaya çalışın. "Adın ne, Olay nasıl oldu?" gibi sorularla hem şuurunun açık kalmasını sağlayabilir, hem ona moral verebilir, hem de ambulans gelene kadar bazı gerekli bilgileri edinebilirsiniz. Ama bunları yaparken muhtemel bir felci önlemek için boyunluğu takmış olmalı ve yaralının anlını tutarak başını hareket ettirmesine engel olmalısınız. Eğer sorularınıza mantıklı cevaplar verebiliyorsa, bilinci açık demektir. Vücudundaki hasarı en iyi ondan öğrenebilir ve gelen acil yardım ekibinin işini kolaylaştırmış olursunuz. Sorularınıza mantıksız cevaplar veriyor, konuşması kayıyorsa bu onun beyninde muhtemel bir kanamaya işaret eder.

İzleyin
Yaralı, sözlü uyarılara cevap vermiyorsa, yapılması gereken onun vücut fonksiyonlarını gözlemektir. Nefes alıp veriyor mu? Gögüs kafesi kalkıp iniyor mu? Bunu anlamak için hastanın giysilerinin üst bölümünü keserek çıkartmanızdır. Yaralının gözbebeklerine eğer varsa ışık tutun. Yoksa, gözkapaklarını elinizle bir süre örtüp, tekrar açarak gözbebeği hareketini izleyin. Eğer gözbebekleri ışığa tepki gösteriyor ve küçülüyorsa beyinde problem yok demektir. Ancak kazazede eğer olaydan önce morfin veya aşırı alkol gibi uyuşturucu etkisi altındaysa veya gözüne atropin gibi bir ilaç damlatmışsa, tepkiler yanıltıcı olacaktır. Unutmayın. Kazazedede kalp atışları, dolayısıyla solunum durmuşsa, en belirgin görünüm tende ve dudaklarda morarmadır. İnsan teni normalde pembe beyazdır. Ancak hasta fazlasıyla esmer tenli, hatta zenci olabilir. O zaman dudak içlerine bakmamız gerekir. Irk, renk, cinsiyet farkı ne olursa olsun dudak içi (mukoza) aynı renktir. Morarma olup olmadığını buradan gözlemleyebilirsiniz.

Dokunun
• Nabız
Nabzına bakın. Ancak bunu yaparken bilek yerine boyun atardamarını tercih edin. Zira kalp faaliyeti yavaşlamıs ve kan basıncı düşmüşse, kolda nabız atışını hissetmeniz çok zordurr. Özelikle hasta şoka girmişse, bilekten hiç nabız alamazsınız ve hastanın öldüğünü sanabilirsiniz. Boyundan nabız almayı öğrenmek için önce kendinizi dinleyerek pratik yapın.

• Memeler
İnsan bedeninde sinir uçlarının toplandığı bölgeler meme uçlarıdır. Yurdumuzdaki ahlaki değerler göz önüne alındığında, yaralı bir kadınsa, kulak memesini deneyebilirsiniz. Parmak uçlarınızla sıkın ve yaralının acıya karşı tepkisini almaya çalışın.

• Parmak uçları
Yaralının tırnağının üzerine iki parmağınızla basınç uygulayın. Basıncı kaldırdırdığınız takdirde, beyazlık kızarmaya başlarsa kan dolaşımı, dolayısıyla kalp atışı var demektir. Beyazlığın kalıcı olması, kalbin durduğuna yorumlanabilir.

• Dinleyin
Hastanın nefesini dinleyerek hissetmeye çalışın. Bu arada ağzini
koklayarak da nefes alip almadigini kontrol edebilirsiniz

d) Solunumun devamını sağlayın
Solunum yollarının devamlılığını sağlamak için öncelikle ağız ve burunda yabancı bir cismin olup olmadığını kontrol edin.Solunum yollarının devamlılığını sağlamak için öncelikle ağız ve burunda yabancı bir cismin olup olmadığını kontrol edin. Eğer tıkayan bir nesne görürseniz, parmaklarınızı kollayarak bu cisimi çıkartın. Mümkünse bu kontrolü bir kalemle yapın, zira bilinci bulanık hasta parmaklarınızı ısırabilir.
Boyunluk yoksa, bunları yaparken hastanın ensesini desteklemelisiniz. Ayakkabılarını, bir tişörtü, içi havayla şişirilmiş bir torbayı hastanın ense boşluğunu desteklemek için kullanabilirsiniz.
Bu arada parmaklarınızı gezdirerek boyundaki olası bir hasarı hissetmeye çalışın. Bir hastanın vücudundaki bir anormalliğin ayrımını en iyi şekilde, sağlıklı olan kendi vücudunuzla karşılaştırarak yapabilirsiniz.

Buraya kadar anlatılanlar gözünüzü korkutmasın. Üzerinde çalıştığınız takdirde, tüm kontrolleri 10-12 saniyede bitirebilmeniz mümkündür.

Tüm tesbitler negatif. Dört duyumuzun yardımıyla yaptığımız tüm gözlemlerde hayat belirtisi almadık. Yani sözlü uyarı cevapsız kaldı, nabız yok, kalp vuruşu yok, soluk alıp verme yok, gözbebekleri hareketsiz veya belli belirsiz bir kıpırtı var. Kazazedenin vücudu sıcak, ancak, ağrı uyarısına tepki gelmiyor, nefes kokusu yok, göğüs kafesi kıpırdamıyor, dudak içlerinde morarma başladı. Bu durumda hasta tıbben ölüdür. Hiç vakit geçirmeden akciğer-kalp canlandırmasına (kalp masajı ve suni solunum) başlamak gereklidir.

ÇOK ÖNEMLİ:
Eğer kalp-akciğer canlandırması, diğer bir deyimle suni solunum ve kalp masajı konusunda gerekli ilkyardım eğitimine ve becerisine sahip değilseniz, burada göreviniz sona ermektedir. Ancak o ana kadar edindiğiniz bulgular, gelecek ambulansın içindeki tıp görevlilerine zaman kazandıracak ve yaralının yaşama şansını yükseltecektir.

DİKKAT! Soluk alıp veren ve nabız vuruşları hissedilen bir hastaya baygın olsa bile kesinlikle kalp-akciğer canlandırması yapılmaz! Bir kez daha altını çizerek vurgulamakta yarar görüyoruz: Kaza mahalinde kontrolu ele almanız ön koşul. Çünkü yurdumuzda maalesef travmatik vakalarda ve özellikle trafik kazalarında hastaların büyük çoğunluğu olay yerinde değil, bilinçsiz taşıma sonucu hastaneye kaldırılırken yaşamını kaybetmektedir. Asıl müdahale etmeniz gereken nokta, hastanın kıpırdatılmasına engel olmaktır.

Dr. Feridun Çelikmen
International Hospital Acil Servis Doktoru
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
27 Nisan 2011       Mesaj #12
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
arkadaşlar ilk yardım ne zaman yapılır
Sponsorlu Bağlantılar
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
29 Nisan 2011       Mesaj #13
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
yanlış yapılan ilk yardım müdahaleleri ve sonuçları,ilk yardımın nasıl yapılacağı
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
29 Nisan 2011       Mesaj #14
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
İlkyardımın birinci ilkesi hastanın ya da yara­lının yaşamını kurtarmak, ikincisi durumunun daha kötüye gitmesini önlemek, üçüncüsü ise tümüyle iyileşmesine yardımcı olmaktır. Has­tanelerin acil servisleri de bu amaçla kurul­muştur. Ama yaralıyı ya da hastayı bir hasta­neye ulaştırıncaya kadar geçen zaman çok önemlidir. Bu gibi durumlarda çevredeki kişilerin nasıl davranılacağını bilmesi ve ilk önlemleri alması yaralının ya da hastanın yaşamını kurtarabilir. Bu yüzden her evde iyi bir ilkyardım elkitabı ile çocukların ulaşama­yacağı bir dolapta saklanan bir ilkyardım çan­tası bulunmalıdır.
Bir kaza anında unutulmaması gereken birkaç önemli nokta:
1. Soğukkanlı olun ve kaza geçiren kişiyi yatıştırmak için elinizden geleni yapın.
2. Yardım isteyin; örneğin telefon ederek bir ambulans çağırın.
3. Kaza geçiren kişiyi, hiçbir zarar verme­yeceğinizden emin olmadıkça kıpırdatmayın. Örneğin sırt ya da bel omurları örselen­miş bir yaralının, uzman sağlık personeli ge­linceye kadar kesinlikle hareket ettirilme­mesi gerekir.
4. Eğer hareket etmesinde bir sakınca yoksa, yaralıyı rahat edeceği biçimde yatırın ve sıcak tutun.

Önemli Kazalar
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
5 Kasım 2011       Mesaj #15
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Trafik kazalarında ilk yardım yukarıdaki bilgiyi kopyalamayın ama!
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
14 Aralık 2011       Mesaj #16
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Kazalarda ilk yardım ve taşıma konulu bir ödev aldım. iş güvenliği dersine ait bir ödev. ilk vizem berbat. bu konu hakkında sunum hazırlamam ve hocaya sunmam gerekiyo. Yardımcı olurmusunuz Msn Happy
EdaYrn - avatarı
EdaYrn
Ziyaretçi
14 Aralık 2011       Mesaj #17
EdaYrn - avatarı
Ziyaretçi
Alıntı
Misafir adlı kullanıcıdan alıntı

Kazalarda ilk yardım ve taşıma konulu bir ödev aldım. iş güvenliği dersine ait bir ödev. ilk vizem berbat. bu konu hakkında sunum hazırlamam ve hocaya sunmam gerekiyo. Yardımcı olurmusunuz Msn Happy

Hasta ve Yaralı Taşınmasında Genel Kurallar

Hasta/yaralı taşınmasında ilkyardımcı kendi sağlığını riske sokmamalıdır,
Gereksiz zorlama ve yaralanmalara engel olmak için aşağıdaki kurallara uygun davranmalıdır,
Hasta/yaralıya yakın mesafede çalışılmalıdır,
Daha uzun ve kuvvetli kas grupları kullanılmalıdır,
Sırtın gerginliğini korumak için dizler ve kalçalar bükülmelidir (Omurilik yaralanmaları riskini azaltır),
Yerden destek alacak şekilde her iki ayağı da kullanarak biri diğerinden biraz öne yerleştirilmelidir,
Kalkarken, ağırlığı kalça kaslarına vererek dizler en uygun biçimde doğrultulmalıdır,
Baş her zaman düz tutulmalı, homojen ve düzgün bir şekilde hareket ettirilmelidir,
Yavaş ve düzgün adımlarla yürümek gerekir, adımlar omuzdan daha geniş olmamalıdır,
Ağırlık kaldırırken karın muntazam tutulup kalçayı kasmak gerekir,
Omuzlar, leğen kemiğinin ve omuriliğin hizasında tutulmalıdır,
Yön değiştirirken ani dönme ve bükülmelerden kaçınılmalıdır,
Hasta/yaralı mümkün olduğunca az hareket ettirilmelidir,
Hasta/yaralı baş-boyun-gövde ekseni esas alınarak en az 6 destek noktasından kavranmalıdır,
Hasta/yaralı taşımak mükemmel bir ekip çalışması gerektirir,
Tüm hareketleri yönlendirecek sorumlu bir kişi olmalı, bu kişi hareketler için gereken komutları (dikkat, kaldırıyoruz gibi) vermelidir. Bu kişi genellikle ağırlığın en fazla olduğu ve en fazla dikkat edilmesi gereken bölge olan baş ve boyun kısmını tutan kişi olmalıdır.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
8 Ocak 2012       Mesaj #18
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
kimse kazazedenin durumunun iyi olduqunu bakarak söyleyemez. öncelikle ortam qüvenliqi saqlanmalıdır. kazazedenın bılınç durumu kontrol edılır. araç içi trafık kazalarında kazazede çıkarılmaya uqrasılmaz yaka paça hurraa bi kolundan sen bi bacaqından sen tut çkaralım olmaz. kazazedeyi orda bırakıp kaderine terk etsen daha yararlı olursun ona. çünkü zedelenme olup olmadıqı bilinmez. omurilik zedelenmelerınde felç kalır. 112 aranır. ortada elektrikle ilqili bir problem varsa 156 aranır. emniyet qüçlerine haber verilir. kişi kendiyse araçtan kendi çıkacaktır muhtemelen. su verilir. sakinleştirilmeye çalışılır saqlık qörevlileri beklenir. unutulmamalıdır ki kazazede yürüyüp qezse bile iç kanama şüphesi unutulmamalıdır ve kişinin dışarıdan kanayan yarası olmaması iç kanaması olmayacaqı anlamına qelmez derhal hastaneye sevki qerçekleştirilmelidir .
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
11 Mart 2012       Mesaj #19
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
İLKYARDIM

Kaza geçiren, yaralanan ya da birdenbire hastalanan kişilere, yaşamsal tehli­keyi atlatıncaya kadar uygulanan her türlü yardım ve tedavi yöntemine ilkyardım denir.
İlkyardımın birinci ilkesi hastanın ya da yara­lının yaşamını kurtarmak, ikincisi durumunun daha kötüye gitmesini önlemek, üçüncüsü ise tümüyle iyileşmesine yardımcı olmaktır. Has­tanelerin acil servisleri de bu amaçla kurul­muştur. Ama yaralıyı ya da hastayı bir hasta­neye ulaştırıncaya kadar geçen zaman çok önemlidir. Bu gibi durumlarda çevredeki kişilerin nasıl davranılacağını bilmesi ve ilk önlemleri alması yaralının ya da hastanın yaşamını kurtarabilir. Bu yüzden her evde iyi bir ilkyardım elkitabı ile çocukların ulaşama­yacağı bir dolapta saklanan bir ilkyardım çan­tası bulunmalıdır.
Bir kaza anında unutulmaması gereken birkaç önemli nokta:
1. Soğukkanlı olun ve kaza geçiren kişiyi yatıştırmak için elinizden geleni yapın.
2. Yardım isteyin; örneğin telefon ederek bir ambulans çağırın.
3. Kaza geçiren kişiyi, hiçbir zarar verme­yeceğinizden emin olmadıkça kıpırdatmayın. Örneğin sırt ya da bel omurları örselen­miş bir yaralının, uzman sağlık personeli ge­linceye kadar kesinlikle hareket ettirilme­mesi gerekir.
4. Eğer hareket etmesinde bir sakınca yoksa, yaralıyı rahat edeceği biçimde yatırın ve sıcak tutun.

Önemli Kazalar
Trafik kazaları gibi çok önemli ve ciddi kazalarda ilkyardımı yapacak kişinin hiç paniğe kapılmadan çok hızlı düşü­nüp çok hızlı davranması gerekir. Çünkü kaza geçiren kişinin yaşamı gerçekten tehlikede olabilir. Bu gibi durumlarda ilk yapılacak şey yaralının solunumunun ve kan dolaşımının kesintiye uğramasını engellemektir:
1. Kaza geçiren kişinin solunum yolları (ağız, gırtlak ve soluk borusu) açık olmadığı sürece yapılacak hiçbir yardımın yararı yok­tur. Bunun için öncelikle boğazından soluk almasını engelleyecek yabancı bir cisim olup olmadığına bakın. Eğer yerde yatıyorsa, dili­nin arkaya doğru kayıp gırtlağını tıkamasını engellemek için, yaralının başını geriye yatı­rıp yana doğru çevirin.
2. Solunum yolları açık olduğu halde, beyindeki solunum merkezi, sinirler ya da solunum kasları zarar görmüş olabilir. Bu durumda, soluk alıp veremeyen kişiye yapay solunum uygulamak gerekir.
3. Kaza geçiren kişinin kalbi durmuşsa, kanı bütün vücutta rahatça dolaşamıyorsa ve kan kaybına yol açacak önemli bir yara varsa gene yaşamsal tehlike söz konusudur. Bu nedenle, ilk yapacağınız şeylerden biri de yaralının kalbini dinleyerek atıp atmadığını denetlemek olmalıdır. Eğer kalp durmuşsa yeniden çalıştırabilmek için dıştan kalp masajı yapmak gerekir. Ama bu çok güç bir tekniktir ve yalnızca doktorlar ya da uzmanlaşmış kişiler uygulayabilir. Buna karşılık, ne yapıla­cağını bilen herhangi birisi, yırtılmış bir atar­damarın ya da ciddi bir yaranın kanamasını bir an önce durdurarak yaralının kan kaybın­dan ölmesini engelleyebilir.

İlk tehlikeyi atlattıktan sonra, kaza geçiren kişiyi en uygun konumda yatırarak yardım gelinceye kadar beklemelidir.

Solunum Durması
Solunum durması ya da boğulma çok çeşitli nedenlerden kaynaklana­bilir. Yemek yerken soluk borusunu tıkayan bir lokma, yutulan yabancı bir cisim ya da solunan zehirli gazlar insanın havasızlıktan ölmesine yol açabilir. En sık rastlanan neden­lerden biri de suda boğulmadır.
Suda boğulma tehlikesi geçiren kişiyi ya­vaşça karaya taşıdıktan sonra düz ve sert bir yere sırtüstü yatırın. Ağzında yosun parçalan ya da herhangi bir yabancı madde varsa elinizle temizleyin ve başını geriye doğru yatırarak çenesini yukarı kaldırın. Böylece dilin geriye kayıp soluk borusunu tıkamasını önlemiş olursunuz. Daha sonra, yutmuş oldu­ğu suyu boşaltmak için başını yana çevirin. Akciğerlerdeki su boşalıp yerine hava dolun­ca solunumun normal olarak kendiliğinden başlaması gerekir. Eğer başlamazsa, hiç za­man yitirmeden yapay solunum uygulama­lıdır.
Akciğerlere hava üfleyerek solunumu yeni­den başlatmanın en iyi yolu, ağızdan ağza uygulandığı için "hayat öpücüğü" denen ya­pay solunum yöntemidir. Bunu uygulamak için, kaza geçiren kişinin burnunu iki parma­ğınızın arasında sıkıştırarak tıkayın ve derin bir soluk alarak ağzından içeriye kuvvetlice hava verin. Aynı yöntemi, soluk alamayan kişinin ağzını elinizle sıkıca kapayıp soluğunu­zu burnundan vermekle de yapabilirsiniz; ama burun yolları daha dar olduğu için ağızdan hava vermek her zaman daha etkili­dir. Her iki durumda da, dudaklarınızı kaza geçiren kişinin ağzına ya da burnuna iyice dayayıp dışarıya hava kaçırmamaya özen gös­termeniz gerekir. Eğer boğulma tehlikesi geçiren kişi küçük bir çocuksa, dudaklarınızı aynı anda hem ağzına, hem burnuna dayaya­rak soluğunuzu iki yoldan verebilirsiniz.
Soluk verirken, üflediğiniz hava akciğerlere dolacağı için, kaza geçiren kişinin göğsü şişecektir. Göğsü indiği anda başınızı yana çevirerek yeniden derin bir soluk alın. Baş­langıçta akciğerlere dört kez üst üste hava üfledikten sonra, erişkinlerde dakikada yak­laşık 12, çocuklarda 20 kez hava vererek bu işlemi sürdürün. Eğer göğsü inip kalkmıyorsa ya verdiğiniz soluğun bir bölümü dışarı kaçıyor demektir ya da solunum yolları hâlâ tıkalıdır. Omuzların arasındaki bölgeye bir­kaç kez sertçe vurmakla soluk borusundaki tıkanıklık giderilebilir. Böylece normal solu­num başlayınca yapay solunumu kesebilirsi­niz. Gene de, boğulma tehlikesi atlatan kişiyi mutlaka doktorun görmesi gerekir. Çünkü solunumun bir an bile durması beynin oksi­jensiz kalmasına ve bilinç yitimine yol aça­bilir.
Boğazına yabancı bir cisim kaçtığı için soluk alamayan kişilerde ise bu cismin hemen çıkarılarak tıkanan soluk borusunun açılması gerekir. Bunun için, solunumu durmuş olan kişiyi öne doğru eğerek başının olabildiğince aşağıya sarkmasını sağlayın. Bir yandan da kürekkemiklerinin arasına yumruğunuzla hız­la vurun. Böylece, soluk borusunu tıkayan cisim yukarıya doğru çıkarak bazen kendili­ğinden dışarı atılabilir. Eğer gırtlaktaki cisim ağızdan bakıldığında görülebilecek bir yerdey-se, ilkyardımı yapan kişi işaret parmağını sokarak cismi çekip alabilir.
Soluk borusunu tıkayan cismin yerinden oynayarak ağza doğru ilerlemesi için küçük çocukları başaşağı tutmak çoğu zaman yeterli olur. Eğer kolayca çıkmıyorsa gene kürekke­miklerinin arasına hafifçe vurmak gerekir.
Karna basınç uygulama tekniği, bu yolla çıkmayan cisimleri soluk borusundan dışarı atmak için başvurulacak son çare olmalıdır; çünkü iç organlara zarar verebilir. Büyükler­de bu tekniği uygulamak için, soluğu tıkanmış olan kişinin arkasına geçip bir elinizi tam midesinin üstüne yerleştirin. Öbür elinizi bunun üstüne koyup içeriye ve yukarıya doğru dört kez hızla bastırın. Soluk borusunu tıkayan cisim yerinden oynayıncaya kadar aynı hareketi sırtına da uygulayın. Çocukların yalnızca midesine tek elle bastırmak gerekir. Bebeklerde ise uygulanacak yöntem farklıdır. Bebeği sırtüstü yatırın ve göbeği ile göğüs kemiğinin arasına iki parmağınızla dört kez sertçe bastırın.

Yaralar
Derideki yaralardan, hatta küçük bir çizikten bile kolayca mikrop girebildiği için yaranın çevresinde iltihaplanma başlar; o bölge kızarır, şişer ve ağrı yapar. İrin ya da cerahat denen beyazımsı ya da sarımsı yeşil renkli akıntı da yaranın iltihaplandığını göste­ren belirtilerden biridir. Bazen yaradan içeri girmiş olan mikroplar kan dolaşımına karışa­rak kan zehirlenmesine (septisemiye) yol açabilir. Bu nedenle, ne kadar küçük olursa olsun hiçbir yarayı hafife almamak gerekir.
En iyisi, açık yaraların üstünü temiz bir sargı beziyle kapatmaktır. Yaraların daha çabuk kapanması için çeşitli merhemler ya da yara tozları kullanma alışkanlığı oldukça yay­gındır; ama günümüzde uzmanlar küçük ke­sik ve sıyrıkların kendi kendine iyileşmesini yeterli görüyorlar. Önemli olan yarayı temiz tutmaktır; bunun için de mikrop girmeyecek biçimde kapatılması yeterlidir. Hazır yara bantları mikropsuz (steril) olduğu için güven­le kullanılabilir.

Kanamalar
Şiddetli kanamaların hiç za­man yitirmeden durdurulması ve hastanın en kısa sürede hastaneye ulaştırılması çok önem­lidir. Kanın dışarı akmasını önlemek için kanayan yere parmakla ya da avuç içiyle kuvvetlice bastırmak gerekir. Eğer olanak varsa, yaranın üstüne önce temiz bir sargı bezi koyup sonra elle bastırmalıdır. Böylece yara­nın mikrop kapmasını önlemiş olursunuz.
Bu basıncın etkisiyle kan sızıntısı durunca, yaranın üzerine birkaç kat sargı beziyle kap­lanmış pamuk yerleştirip sıkıca sarın. Eğer bu bez de kanlanırsa üzerine yeniden sargı bezli pamuk koyup biraz daha sıkarak sarın. Ama hiçbir zaman sargıyı açıp kanlanan bezi ve pamuğu değiştirmeye kalkışmayın; çünkü bu hareket kanın pıhtılaşmasını ve kanamanın durmasını geciktirecektir.
Bazı kişilerde burun kanaması damarlardaki yüksek kan basıncına karşı doğal bir savunma yoludur. Bu nedenle, bazen kana­mayı bir iki dakika kadar engellememek daha doğru olur. Ama dakikalar geçtiği halde kanama duracağa benzemiyorsa önlem almak gerekir. Hasta, genzine kan dolmaması için yatırılmaz, dik olarak oturtulur. Bu arada kanı yutmamalı, burnunu boşaltmak için ken­dini zorlamamalı ve yalnızca ağzından soluk alıp vermelidir. İlkyardım uygulayan kişi de hastanın burnunu kemiğin hemen altından parmaklarıyla sıkıştırarak kanayan damara basınç yapmaya çalışmalıdır. Soğuk suya batı­rılmış bir bezi burun kemerinin üstüne bastı­rarak soğuk kompres yapmak da kanamanın durmasını kolaylaştırabilir. Eğer yarım saat içinde kanama hâlâ durmamışsa hemen dok­tor çağırmalıdır.

Şok
Kazaların birçoğu ve birdenbire ağır­laşan bazı hastalıklar şokla sonuçlanır. Bu, baygınlıkla karıştırılmaması gereken tehlikeli bir durumdur. Hasta baygın gibi gözükür; ama çoğu kez bilinci yerindedir, yalnız büyük bir huzursuzluğa ve korkuya kapılmıştır. Yü­zü solmuş, dudakları ve yanakları morarmış­tır. Derisi soğuk ve nemli, nabzı hızlı ve zayıftır. Ağzı ve dudakları kuruduğu için sık sık susar. Şoka giren hastayı rahatça soluk alabileceği biçimde yatırmak, kan dolaşımının aksamamasını sağlamak ve sıcak tutmak gere­kir.

Yanık çok geniş değilse, üzerini temiz ve kuru bir örtüyle örtüp hafifçe sarmak yeterli­dir. Ama yanıklara hiçbir zaman merhem sürmemeli ve yapışkan yara bantları kullan­mamalıdır.
Eğer yardımına koştuğunuz kişinin elbise­leri tutuşmuşsa, kazaya uğrayan kişiyi yere yatırın ve üstüne bir kilim, bir battaniye ya da kalın bir ceket atarak önce alevleri söndürün, sonra yanıkları için gerekeni yapın.

Kırık ve Çıkıklar
Kemiklerdeki kırıklar çok değişik biçimlerde olabilir, ama en önem­lileri kapalı ve açık kırıklardır. Kapalı ya da basit bir kırıkta, kemiğin ucu deriyi delerek dışarı çıkmadığı için gözle görülür bir yara ya da bere yoktur. Açık kırıklarda ise kırılan kemiğin ucu dışarı fırlayarak deriyi deldiği için yalnız kırık değil ciddi bir yara da söz konusudur; mikroplar bu yaradan içeri gire­rek kan zehirlenmesine yol açabilir.

Kırıkların başlıca belirtileri ağrı ve şoktur. Kemiği kırılmış olan kol ya da bacak genellik­le şişer, biçimi bozulur ve dokunulduğunda çok acı verir. Genel kural olarak, kaza geçiren kişinin vücudunu elinizle yoklarken dokunulmayacak kadar duyarlı bir bölge keş­federseniz, başka hiçbir belirti olmasa bile o bölgede bir kırıktan kuşkulanmanız gerekir. Bu durumda hemen bir doktor ya da ambu­lans çağırmalı ve yangın ya da zehirli gaz gibi önemli bir tehlike söz konusu olmadıkça yaralıyı kesinlikle kıpırdatmamalıdır.

Çıkık, bir eklemdeki kemiklerin yerinden oynayarak birbirinden ayrılması demektir. Belirtileri kırıktakiyle hemen hemen aynıdır; yalnız eklem kilitlenmiş gibidir, hiç hareket etmez. Eklemin üstüne soğuk kompres uygu­layarak ağrıyı biraz hafiflettikten sonra teda­viyi doktora bırakmak gerekir.

Burkulma ve İncinme
Burkulma eklem bağlarının, incinme ise kas liflerinin aşırı zor­lanmasından ileri gelir. Eklemler çok sert bir hareketle zorlanarak büküldüğünde (burkulduğunda), kemikleri bir arada tutan bağlar iyice gerilerek kopabilir. En çok el ve ayak bileklerinde, diz, dirsek ve parmak eklemlerinde görülen burkulmanın başlıca belirtileri de birdenbire duyulan şiddetli bir ağrı, şişme, duyarlılık ve çoğu kez kan sızıntısından ileri gelen morarmadır. Ağrıyı hafifletmek için, burkulan kolu ya da bacağı altına bir destek koyarak yüksekte tutmalı ve eklemin üstüne bol pamuk yerleştirerek sıkıca sarmalıdır.

Kas incinmesi genellikle sırt, kol ve baldır kaslarının aşırı zorlanmasından ileri gelir. Kas liflerinin gerilerek koptuğu bu durumda da in­cinen kastaki şişliği ve ağrıyı azaltmak için so­ğuk kompres uygulanmalıdır.


Baygınlık ve Nöbet
Baygınlık kısa süreli bir bilinç kaybıdır ve çok çeşitli durumlarda ortaya çıkabilir. Örneğin insanlar sıcaktan, korkudan, heyecandan ya da yalnızca kan gördükleri için bayılabilirler. Bu durum bey­ne giden kan akımının bir an kesilmesinden kaynaklandığı için, bayılmak üzere olan kişiyi bir iskemleye oturtup başını dizlerine değecek kadar öne eğerek beyne yeniden kan gitmesi sağlanırsa bayılması önlenebilir. Eğer gene de bayılmışsa, sırtüstü yere yatırıp bacaklarını yüksekte tutmalıdır.
Bazı hastalık nöbetlerinde de bilinç kaybı olabilir. Örneğin sara nöbetinde hasta yere düşer, bilincini yitirir, bütün vücudu kaskatı kesilir ve şiddetli kasılmalarla sarsılır. Sara nöbetleri tehlikeli değildir ve birkaç dakika içinde kendiliğinden geçer. Hastaya yardımcı olmak için yapılacak tek şey sert bir yere ya da mobilyaların köşelerine çarparak yaralan­masına engel olmaktır.

Göz Örselenmesi
Çoğu kez göze kaçan kum tanecikleri, tozlar ya da küçük sinekler buradaki duyarlı dokuları örseleyerek ağrı ya­par. Bu yabancı cisimler hemen çıkarılmalı ve göz kesinlikle ovuşturulmamalıdır; çünkü elle ya da parmakla bastırarak ovmak göze çok zarar verebilir.

Eğer göze kaçan cisim görünür bir yerde değilse önce tam yerini saptamak gerekir. Gözünden yakınan kişiyi bir yere oturtup ba­şını geriye doğru eğdikten sonra önce alt gözkapağını dışa döndürerek içini araştırın. Ya­bancı cisim hâlâ görülmüyorsa, karşınızdaki kişiye aşağıya doğru bakmasını söyleyin ve üst gözkapağını kirpiklerinden tutarak alt gözka­pağının üstüne doğru çekin. Bu hareket de yabancı cismi yerinden oynatamamışsa, ılık su doldurulmuş bir göz kadehinin ya da fincanın içinde gözkapaklarını açıp kapatmasını söyle­yin. Yabancı cisim gözün görülebilen bir bö­lümüne doğru kaymışsa, temiz bir mendilin ıslatılmış ucunu hafifçe değdirerek dışarı çıka­rabilirsiniz.

Eğer yabancı cisim gözün ön bölümündeki saydam kornea katmanına yapışıp kalmışsa, o zaman cismi çıkarmaya kalkışmadan gözü te­miz bir sargı beziyle kapatıp hemen doktora başvurmalıdır.

Başka Kaza ve Yaralanmalar
Bazen küçük çocuklar fasulye, bilye gibi küçük ve sert ci­simleri burun ya da kulak deliklerinden içeri iterler. Bu durumda en iyisi hiçbir girişimde bulunmadan çocuğu hemen bir doktora götürmektir; çünkü cismi çıkarmaya uğraşırken daha ileriye itebilirsiniz.
Deriye batmış bir kıymığı ya da cam parça­cığını çıkarmak da büyük bir özen ister. Eğer cımbızla sımsıkı tutup kuvvetlice çekemezseniz ucu kopar ve parçası derinin içinde kalır. Tırnağın altına girmiş olan kıymıkları çıkar­mak çok daha güçtür ve yapılacak en iyi şey hastayı doğrudan bir doktora götürmektir.

Sokma ve Isırmalar
Böcek sokmasından ileri gelen ağrı ve rahatsızlık duygusu genel­likle kısa sürede geçer, ama her zaman ilti­haplanma tehlikesi vardır. Mikropların bulaş­masını ve iltihaplanmayı önlemek için yarayı kesinlikle kaşımamah ve üstünü bir sargı be­ziyle örtmelidir. Bazı böceklerin sokması vücutta bir alerji tepkisi başlatarak hastayı şoka sokabilir. Bu durumda hemen bir doktor çağırmak ve hastanın şoku atlatabilmesi için doktor gelinceye kadar ilkyardım önlemlerini almak gerekir.
Arının iğnesi soktuğu yerde kaldığı için bu­nu bir cımbızla çıkarmak gerekir. Ama cımbı­zı kullanmadan önce antiseptik bir sıvıya batı­rarak ya da kaynatarak mikroptan arındırma­yı unutmamalıdır. Bu arada iğneyi çıkarmaya uğraşırken çevresindeki dokuları sıkıştırmamaya da özen göstermelidir; yoksa iğnenin battığı yerdeki zehir yaranın içine iyice da­ğılır.
Böceğin soktuğu yerin çevresindeki ağrı, kızarıklık ve şişlik, karbonatlı su (bir bardak suya iki çay kaşığı karbonat), amonyak ve tu­valet ispirtosu karışımıyla pansuman yapıldı­ğında ya da böcek sokmasına karşı hazırlan­mış merhemler sürüldüğünde kısa sürede geçer.
Köpek ısırmasında yarayı iyice yıkadıktan sonra üstünü temiz bir bezle sarmak yeterli­dir; ama kuduz tehlikesine karşı mutlaka bir doktora başvurmak gerekir. Bazı zehirli yı­lanların ısırması da çok tehlikeli olduğundan, ışınlan kişiyi hemen bir doktora götürmelidir.

Zehirlenmeler
Zehirli bir gazı solumak, yanlışlıkla tarım ilaçlarını içmek, bozulmuş yi­yecekleri, zehirli bitkileri ya da mantarları ye­mek, aşırı dozda uyku hapı ya da başka bir ilaç almak en sık karşılaşılan zehirlenme ne­denleridir. Bazı zehirler doğrudan kalbi ve so­lunum sistemini etkiler, bazılan da sinir siste­mine zarar verir. Zehirlenmenin başlıca belir­tileri kusma, sancı ve ağızdan mideye kadar olan sindirim yolundaki yanma duygusudur.
Zehirlenmenin farkına varılır vanlmaz he­men bir doktor ya da ambulans çağırmalı, bu arada kesinlikle hastayı kusturmaya çalışmamalıdır. Çünkü doktorun hiç zaman yitirme­den doğru tedavi uygulayabilmesi için zehir­lenme nedenini bilmesi gerekir. Doktor gelin­ceye kadar yapacağınız tek şey zehirlenme ne­denini araştırmak (örneğin çevredeki bir ilaç şişesi ya da tanımadığınız bir bitki ipucu olabi­lir) ve hastanın dudaklarında ya da ağzında yanık belirtileri varsa içmesi için biraz süt ya da su vermektir. Eğer hasta bilincini yitirmişse, çizimdeki gibi yan yatırarak rahatça soluk almasını sağlamanız gerekir.



Kaynak: Trafik kazalarında ilk yardım nasıl yapılır?
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
3 Nisan 2012       Mesaj #20
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
ilk yardım nasıl yapılır kısaca var mı xd

Benzer Konular

2 Haziran 2011 / Ziyaretçi Soru-Cevap
10 Mart 2010 / Misafir Soru-Cevap
18 Nisan 2011 / prenses_elem Soru-Cevap
3 Haziran 2013 / Misafir Soru-Cevap