Arama

Dil sevgisi ile ilgili atasözü ve özdeyiş var mı? - Sayfa 2

Güncelleme: 29 Şubat 2016 Gösterim: 121.031 Cevap: 14
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
29 Şubat 2016       Mesaj #11
Safi - avatarı
SMD MiSiM
Ad:  dil2.JPG
Gösterim: 4840
Boyut:  125.3 KB

Sponsorlu Bağlantılar
SİLENTİUM EST AURUM
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
29 Şubat 2016       Mesaj #12
Safi - avatarı
SMD MiSiM
Ad:  dil3.JPG
Gösterim: 3353
Boyut:  88.9 KB

Sponsorlu Bağlantılar




SİLENTİUM EST AURUM
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
29 Şubat 2016       Mesaj #13
Safi - avatarı
SMD MiSiM
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK
100 Adet Deyim ve Atasözleri
  1. Bıçak yarası geçer, dil yarası geçmez.
  2. Bilğisiz insan meyvesiz ağaca benzer.
  3. Bilinmedik iş ya karın ağrıtır ya baş.
  4. Bilmediği beş vakit namaz, bilirde yanına varmaz.
  5. Bilmemek ayıp değil öğrenmemek ayıptır.
  6. Bin bilsen de bir bilene danış.
  7. Bin ölçüp bir biçmeli.
  8. Binde bir gelinen yere gül döşerler, her gün gelinen yere kül döşerler.
  9. Bir adamın adı çıkacağına, canı çıksın.
  10. Bir ağaçta gül de biter, diken de.
  11. Bir ağaçtan, oklukta çıkar boklukta.
  12. Bir ağızdan çıkan, bin ağza yayılır.
  13. Bir bulutla kış gelmez.
  14. Bir dalın gölgesinde bin koyun eğlenir.
  15. Bir dirhem et, bin ayıp örter.
  16. Bir elin nesi var, iki elin sesi var.
  17. Bir elin verdiğini, öbür elin duymasın.
  18. Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardır.
  19. Bir işe başlamak, bitirmenin yarısıdır.
  20. Bir koyun başı pişinceye kadar, kırk kuzu başı pişer.
  21. Bir koyundan iki post olmaz.
SİLENTİUM EST AURUM
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
29 Şubat 2016       Mesaj #14
Safi - avatarı
SMD MiSiM
Bu mesaj 'en iyi cevap' seçilmiştir.
Dil İle İlgili Atasözleri

Bana benden her ne olursa, başım rahat bulur dilim susarsa
Ne söylediğini bilmeyen, sözlerinin onu nereye ulaştıracağını hesap etmeyen, lüzumsuz ve çok konuşan kimse, dili yüzünden çeşitli zararlara uğrar. Aksine diline bir çeki düzen veren, susmasını bilen ve ancak gerektiği yerde konuşan kimseler bu belâlardan uzak olur.

Bıçak yarası geçer (onulur), dil yarası geçmez (onulmaz).

Bıçak ya da herhangi bir silâhın açtığı yara bir süre sonra iyileşir, vücutça onulur. Ama dilden çıkan kötü ve acı sözlerin gönülde açtığı yara, bıraktığı izi kolay kolay kapanmaz; her hatırlamada yeniden açılır, insana üzüntü verir.

Bülbülün çektiği dil (i) belâsıdır.

Bir karganın kafese konup beslendiği pek görülmemiştir. Ama bülbül için kafesler sürekli yapılır durur. Bunun tek sebebi, sesinin güzelliğidir. O oldukça güzel öter ve bunun için yakalanıp kafese konur. İnsanlar bundan ders almalıdır. Çünkü düşünüp taşınmadan, sonunun nereye varacağını hesaplamadan sarf edilen sözler, insanın başına dert açabilir. Dili yüzünden belâya saplanıp zarar görebilir.

Dilin kemiği yok

Dil kolayca her yana dönebilir. Bu özelliğe sahip olan dilde, her türlü kelimeler de kolayca çıkar; insan doğru olmayan, birbiriyle çelişkili sözleri söyleyebilir; önce söylediğini sonra inkâr edip başka şekle çevirebilir.

Dilin cismi küçük, cürmü büyük

Konuşma organımız olan dil, küçük hacimli bir nesnedir. Küçük olmasına küçüktür ama büyük suçlar onunla işlenir. Kimi zaman sarf ettiği kötü sözler insanın başını belâya sokup felâketini hazırlayabilir.

Tatlı ye, tatlı söyle (konuş)

Kırıcı, üzücü, incitici konuşmalardan sakın; güzel, hoşa giden bir dil kullan; yerinde ve inandırıcı konuş ki karşındaki memnun olsun; sen de sevil ve sayıl.

Dilim seni dilim dilim dileyim, başıma geleni senden bileyim

İnsanların başına kimi felâketler, sıkıntılar da çok kez dilleri yüzünden gelir. dilini tutmayan, ne zaman ve nasıl konuşacağını bilmeyen insanların başlarına belâ geldiği ve bu yüzden pişmanlık duydukları çok görülmüştür.

Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır
Sert ve kırıcı olmayan, yumuşak, hoşa giden, gönül alıcı, okşayıcı, etkileyici, inandırıcı ve yerinde söylenmiş söz insanın hoşuna gider; bu söz en azgın kişinin bile inadını kırar, onu yumuşatır ve yola getirir.
Olumsuz düşünce ve davranışlarında anlamsız biçimde inatla direnenleri, öfke ile sertlikle değil; gönül okşayıcı tatlı sözlerle yola getirmeye çalışmak, yumuşatmak en doğru yoldur.

Acı (kötü) söz insanı (adamı) dininden (çıkarır), tatlı söz (dil) yılanı deliğinden (ininden) çıkarır
Onur kırıcı, sert, kötü sözler insanı öfkelendirir; sabrını taşırır, çileden çıkarır, hoş olmayan davranışlara sürükler. Bunun aksine yumuşak, tatlı, hoş sözler de öfkeli, geçimsiz, saldırgan insanları yatıştırabilir; zarar vermelerinin önüne geçip onları doğru yola sokabilir.

DİL İLE İLGİLİ DEYİMLER


Ağız dil vermemek
Konuşmamak, susmak.

*Ağzı dili (ağzı) kurumak
konuşamaz duruma gelmek: “Ağzım dilim kurudu, kız yalvara yalvara” -Halk türküsü.

*Ağzı dili bağlanmak
Herhangi bir sebeple konuşamaz olmak.

*Dilinin ucuyla

İçten, yürekten olmayarak, laf olsun diye.

*Dilinin ucuna gelmek

Söyleyecek duruma gelmek: “İsmi dilimin ucuna gelir gelmez kalbimden hafif bir cereyanın kopup damarlarıma aktığını duyuyorum.” -E. İ. Benice.

*Dilinin altında bir şey olmak

Bir kimsenin sözlerinden, açıkça söylemediği bir şeyler anlaşılmak: “Günlerdir doktorun dilinin altında bir şeyler olduğunun farkındaydı.” -Y. Kemal.

*Dillere destan olmak

Herkes tarafından konuşulur olmak: “Dillere destan İstanbul nezaketini o evde gördüm, ağzım açık kaldı.” -A. Kutlu.

*Dili sürçmek

1) konuşma sırasında kelimeleri yanlış söylemek: “Bir dil sürçmesi sonucu, bu tartışmayı yarım saat kadar yürütmüşüm.” -S. İleri. 2) istenmeyen bir konudan söz etmek.

*Küçük dilini yutmak

Şaşırmak, donakalmak: “Kadıncağız beni bu hâlde görünce az kalsın küçük dilini yutacaktı.” -Y. K. Karaosmanoğlu.

*Dili uzamak

Haddini bilmeden konuşmak.

*Dili varmak

Bir sözü söylemeye gönlü razı olmak: “Süleyman Kâhyaya söylemeye kimsenin dili varmıyor, gücü yetmiyordu.” -Y. Kemal.

*Dili yanmak

1) üzüntü ve eziyet çekmek, zarara uğramak: “Otobüs yolculuğundan bir hayli dilim yandı.” -B. R. Eyuboğlu. 2) bıkmak, nefret etmek: “Şair neslinin şarkıdan o kadar dili yandı ki şarkı kelimesini nerede görse silip üstüne türkü diyecek.” -B. R. Eyuboğlu.

*Dilinde tüy bitmek

Tekrar tekrar söylemekten usanmak, bıkmak: “Hep de aynı tipler. Laftan da anlamıyorlar. Dilimde tüy bitti.” -E. Şafak.

*Dilinden anlamak

1) bir canlının çıkardığı seslerden veya onun davranışlarından ne anlatmak istediğini anlamak; 2) mec. söz konusu olan şeyin özelliğini bilmek: “Bunda yenilmiş, içilmiş bir şey yok ya! Sen onun dilini de anlarsın.” -M. Ş. Esendal.

*Dilinden kurtulamamak

Sürekli olarak bir kimsenin sitem, eleştiri ve sataşmalarına uğramak.

*Diline sağlam olmak

1) saklanacak konuları açığa vurmamak; 2) kötü söz söylemekten kaçınmak.

*Diline sağlık

Ağzına sağlık.

*Dili açılmak

Herhangi bir sebeple konuşmayan kimse konuşmaya başlamak.

*Dili ağırlaşmak

Hastalık sebebiyle güçlükle söz söyleyebilmek, güçlükle konuşmak: “Hastaya bazı şeyler soruyor. Fakat anlaşılır cevaplar alamıyordu. Birkaç saatin içinde kaynımın dili ağırlaştı.” -H. R. Gürpınar.

*Ellenmiş dillenmiş

İffetsizliği yayılmış (kadın).

*Dili alışmak

Çok kullandığı bir söze alışmak: “Bizim moruk ertesi güne devrisi der de ondan dilim alışmış.” -S. F. Abasıyanık.

*Dili (başka bir dile) çalmak

Bir kimsenin konuşması başka bir dile benzemek.

*Dili bir karış dışarı çıkmak (sarkmak)

Koşmaktan, yürümekten ve yorulmaktan çok susamak: “Koştu koştu da dili bir karış sarktı.” -S. F. Abasıyanık.

*Dili bir karış (olmak)

Fazla konuşan, her söze karşılık veren.

*Dili boğazına akmak
Konuşamaz olmak, sesi soluğu çıkmamak: “Kılıcı görünce dili boğazına aktı hayranlığından.” -Y. Kemal.

*Dili çözülmek

Konuşamayan veya susan kişi konuşmaya başlamak: “Aslında ben çok az konuşan biriyim. Dilimin böyle birdenbire çözülmesi çok garip.” -İ. Aral.

*Sili damağına yapışmak (dili damağı kurumak)
Susuzluktan ağzı kurumak, çok susamak: “Kupkuru dili damağına yapışıyor, boğazından midesine doğru…” -E. E. Talu.

*Dili (dilinin) döndüğü kadar

Söyleyebildiği kadar, anlatma gücünün elverdiği ölçüde: “Mademki çocuk terbiyesi hakkında konuşmak istiyorsunuz, dilimin döndüğü kadar söyleyeyim.” -S. Ayverdi.

*Dili dolaşmak

Korku, heyecan, hastalık, utangaçlık, sarhoşluk gibi sebeplerle şaşırarak söyleyeceğini karıştırmak: “Vehbi Dedenin kendini dinlediğinin farkına varır varmaz dili dolaştı.” -H. E. Adıvar.
Deyim

*Dili dönmemek

1) bir sözü doğru, düzgün söylemeyi becerememek: “Üstelik ben dilim dönmezken armağan ettiğim çiçeklerle konuşmuyor muyum?” -R. Mağden. 2) amacını iyi anlatamamak.

*Dili durmamak

1) sürekli konuşmak; 2) söylenemeyecek şeyleri de söylemek.

*Dili ensesinden çekilsin!

Bıktıracak kadar çok konuşan veya kötü sözler söyleyenler için kullanılan bir ilenme sözü.

*Dili kılıçtan keskin

Kırıcı ve ağır konuşan.

*Dilini tutamamak

Sonunu düşünmeden gelişigüzel konuşmak.

*Dili pabuç kadar

Saygısızca ve gönül kırıcı bir biçimde konuşan.

*Ağzı dili tutulmak

1) konuşamamak; 2) beklenmedik bir durum karşısında heyecanlanmak, hayranlık duymak: “Kızları gördün, ağzın dilin tutuldu gayri.” -N. Cumalı.

*Ağzı var dili yok

1) “pek sessiz, kendi hâlinde” anlamında kullanılan bir söz: “Benim gibi ağzı var dili yok bir kadınla ne zevkleniyorsunuz?” -B. Felek. 2) “konuşamayan, derdini anlatamayan” anlamında kullanılan bir söz: “Hey zavallı balık, diyor, ağzın var dilin yok.” -S. F. Abasıyanık.

*(birinde) dil bir karış

Saygısızca karşılık verenler için kullanılan bir söz.

*(birine) dil çıkarmak

Alay etmek, eğlenmek.

*(birinin) ağzını dilini bağlamak

Birini konuşamaz duruma getirmek: “O basmış büyüyü, adamcağızın ağzını dilini bağlamıştı.” -R. N. Güntekin.

*(birinin) diline düşmek

Yermek veya alay etmek amacıyla birinin kötü veya yanlış davranışını sürekli söylemek: “Mahallede acubelerin diline düşmekten korkuyorum.” -P. Safa.

*Dil ağız vermemek
Ağız dil vermemek: “Çocuk, hâlâ dil ağız vermeden yatıyordu.” -R. N. Güntekin.

*Dil (diller) dökmek

Kandırmak, inandırmak veya yararlanmak için tatlı sözler söylemek: “Ninniyi mutlaka söylemesi için ona bir sürü dil döktü.” -O. C. Kaygılı.

*Dil otu yemek

Çok konuşmak: “Mütemadiyen gülüp söylüyordum. Hacı Kalfanın ellerini dizlerine vurarak: -Dil otu mu yedin be kızım? diye bir gülmesi var ki…” -R. N. Güntekin.

*Dil tutmak
esk. sorguya çekmek için düşman askeri yakalamak.

*Dil uzatmak

Bir kimse veya bir şey için kötü söylemek: “Başka ulusların kabahatleri ne olursa olsun, dost ve düşman bize nasıl dil uzatırlarsa uzatsın…” -T. Halman.

*Dilden düşmez olmak

Herkes tarafından sürekli tekrar edilir olmak: “Kapsamı iyice belirtilmeyen, gerektiği gibi tanımlanmayan sanat sözü, dillerden düşmez oldu.” -S. Hilav.

*Dilden düşürmemek
Sürekli tekrar etmek.

*Dile (dillere) düşmek

Hakkında dedikodu yapılmak: “Yâr adını desem olmaz / Düşer dillere dillere” -Erzurumlu Emrah.

*Dile dolamak

Bir şeyi veya konuyu sık sık tekrar etmek.

*Dile gelmek
1) dile düşmek; 2) konuşma kudreti, yeteneği, olmayan varlık konuşmak, dillenmek, lisana gelmek: “Günlerce elin, dile gelmeyen çocuğunu bağrına basan fabrika sahibine acındı.” -L. Tekin.

*Dile getirmek

1) konuşturmak: “Yıllar yılı, bu amaçları devlet adamlarımız, basınımız, sanat âlemimiz dile getirip durmuştur.” -T. Halman. 2) belirtmek, anlatmak, açıklamak, ifade etmek: “Kendi kendime, adlı şiirinde bunu şöyle dile getirir.” -S. Birsel.

*Dile vermek

Gizli tutulması gereken bir şeyi açığa vurmak, duyurmak, yaymak.



SİLENTİUM EST AURUM
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
29 Şubat 2016       Mesaj #15
Safi - avatarı
SMD MiSiM
Tatlı dil ile ilgili atasözleri

Bülbülün çektiği dili belası

Anlamı: İlerisi düşünülmeden söylenen söz insanın başına dert açabilir.

El yarası onulur, dil yarası onulmaz

Anlamı: Silahla açılan el yarası çabukça iyi olur ama kötü sözle açılan gönül yarası kolay kolay kapanmaz.

Bir ağızdan çıkıp bin dile yayılır

Anlamı: Ortaya atılan bir söz çok çabuk yayılır.

Bıçak yarası geçer, dil yarası geçmez

Anlamı: Hakaret, ağır söz vb. gönül kırıcı davranışların hiçbir zaman unutulmayacağını anlatan bir söz.

Dilden gelen elden gelse, her fukara padişah olur
Anlamı: Kişi her söylediğini yapamaz, her dilediğini elde edemez.

Dili olsa da söylese (anlatsa)

Anlamı: Cansız nesneler konuşabilseler bazı olaylara tanıklık da edebilirler.

İnsanın eti yenmez, derisi giyilmez; tatlı dilinden başka nesi var
SİLENTİUM EST AURUM

Benzer Konular

16 Haziran 2014 / dil sevgisi Cevaplanmış
11 Mart 2017 / Misafir Cevaplanmış
8 Mart 2016 / Ziyaretçi Edebiyat
2 Mart 2016 / Misafir Edebiyat
29 Şubat 2016 / Misafir Edebiyat