Arama

Allah'a inanmanın bizlere yüklediği sorumluluklar nelerdir?

En İyi Cevap Var Güncelleme: 30 Aralık 2013 Gösterim: 25.028 Cevap: 15
cdjonur - avatarı
cdjonur
Ziyaretçi
16 Kasım 2008       Mesaj #1
cdjonur - avatarı
Ziyaretçi
'''Allaha inanıyor olmanın bizlere yüklediği sorumluluklar?''' ............. kardeş bunu arıyordum ama bulamadım siz yardımcı olabilirmisiniz?
EN İYİ CEVABI fadedliver verdi
Kur'an insanlara, nasıl yaşanması gerektiğini bildiren, Allah tarafından Resul aracılığıyla gönderilmiş olan bir mesajdır. Bu mesajın muhatapları tüm insanlar olmakla birlikte, bu mesajı benimseyen insanlar, düşünen (28/60 - 38/29), öğüt alan (6/152), akliselim sahipleri (38/29), korunanlar (2/177), sağır ve kör olmayanlar (25/73)dır.

Sponsorlu Bağlantılar
Vahye kulağını tıkayarak, geleneksel olan dini yasamaya çalışan günümüz insanlarından bu mesajı sahiplenmelerini ve o .mesajı başkalarına götürmelerini beklemek elbette hayalcilik olur. Çünkü Allah'ın mesajını yüklenip benimseyebilmemiz için öncelikle O'nun insanlara göndermiş olduğu kitabını gerçek anlamıyla okumamız birincil şartlardandır. Evet insanımız Kur'an okuyor ama anlamadığı bir dilden, Allah'ın bizden neyi isteyip/istemediğini bilmeden, adeta ben bunu anlamak istemiyorum dercesine okuyor. Hatta bu özürlerini de Allah'a atfederek, Allah bizi "aciz yaratmış ne yapalım" deyip kendilerine çıkış yolu bularak. Ne yazık ki bu özürlerini de yine Allah'ın mesajından habersiz yaptıkları için, Allah'a büyük bir suç attıklarının farkında olmadan. Oysa Yüce Allah kendi mesajında "bunu anlamanız için. kolaylaştırdık" diyerek böyle bir özrü ortadan kaldırmıştır.

"Andolsun biz, Kur'an'ı öğüt almak için kolaylaştırdık, öğüt alan yok mudur?" (54/17).

Kur'an Allah tarafından korunduğu (15/9) dolayısıyla değiştirilemeyeceği için vahye karşı olanlar, insanların dolayısıyla toplumun Kur'an'la ilgili inançlarını değiştirmeye çalışmışlar ve bundan da istisnalar dışında büyük başarı elde etmişlerdir. Ve bunun sonucunda Kur'an'a "anlaşılmaz" damgası vurulmuştur.

Çoğumuzun aklına "peki ama Allah'ın göndermiş olduğu bu mesaj madem anlaşılmaz. O halde yaratıcı olan Allah, vahyini neden göndermiş. Anlamadığımız bir mesajdan bizi nasıl sorumlu tutar. Yoksa Kur'an sadece özel kişilerin anlaması için mi gönderilmiştir diyesi geliyor. Kur'an'ı anlayarak okumaya başladığımızda bunun böyle olmadığını anlıyoruz ama Kur'an'ın mesajından uzak olan bizlerin, Allah'ın insanlara verdiği düşünme, aklını kullanma, öğüt alma gibi yazımızın başında sıraladığımız özelliklerinden yoksun kalarak, düşünmeyi-aklını kullanmayı engelleyen, hurafelerle dolu bir dini ortamda bırakılmamız bu tür soruları sormamıza neden oluyor. Evet yıllardır Kur'an aramızda, ama nasıl? Sadece şekline saygı gösterilip, güzel işlemeli bezlerin içinde duvarlarda asılı kalmış... Tabii ki kullanım alanları da başkaları tarafından belirlenmiş; doğum, ölüm ve özel ibadet günleri için okunabilir ancak.

"Bu. (Kur'an) insanlara (kurtuluş yollarını gösteren) delillerdir; kesin olarak inananlara kılavuz ve rahmettir." (45/20)

"(Bu Kur'an) ki diri olanları uyarsın ve inkar edenlere de (azap) söz (ü) hak olsun!" (36/70)

Allah'ın bu sözlerine karşı öne sürecek tüm mazeretlerimiz iflas etmektedir. Çünkü bugüne kadar ki mazeretlerimiz, Allah'ın ayetlerinden gafil olmamızdan ileri gelmektedir. Dolayısıyla inanan bir toplum olarak -ki kendimizi böyle nitelendiriyoruz. Allah'a karşı en büyük suçu işlemiş oluyoruz. Böylece Kur'an'ın rehberliğini ortadan kaldırmış oluyoruz. Bütün bunlardan şu sonucu rahatlıkla çıkarabiliriz: Günümüz insanının dolayısıyla toplumun bütün rahatsızlığı / ne yapacağını bilmez hali, Kur'an mesajından uzakla kendi kendine veya başkalarının belirlediği dini yaşamaya çalışmasından kaynaklanmaktadır. Kur'an'ı kendimize ölçü ve rehber aldığımızda da rastgele bir kitap olarak değil ebedi hayatımızın kurtarıcısı olacağını unutmamalıyız. Yani kendisine kitap verilenlerin düştüğü hataya düşmeden, kitabı parçalamadan, arkaya atmadan bütün olarak ele almalıyız. "Onlar ki Kur'an'ı bölük bölük ettiler." (15/91)

O halde inanan bir insanın Kur'an okumasının yanında şu ayetlerin vermek istediği mesajı iyi kavraması gerekir.

(16/11) "...Şüphesiz bunda düşünen bir toplum için işaret vardır."

(16/12) "...Şüphesiz, bunda aklını kullanan bir toplum için işaretler vardır."

(16/13) "...Şüphesiz bunda öğüt alan bir toplum için ibret vardır."

(16/69) "...Şüphesiz bunda düşünen bir millet için bir ayet vardır."

(16/65) "...Şüphesiz bunda işiten bir millet için bir ayet vardır."

(44/58) "Biz O'nu senin dilinle kolaylaştırdık ki düşünüp öğüt alsınlar."

(30/28) "...İşte biz, aklını kullanan bir toplum için ayetleri böyle açıklıyoruz."

Allah'ın ayetleri gayet net ve açık, insanı ve toplumu aklını kullanmaya, öğüt almaya, düşünmeye, işitmeye çağırıyor. Bize düşen görev ise, inanan kullar olarak, bu çağrıya kör ve sağır olmamak. Şimdiye kadar çeşitli alanlara sarf ettiğimiz bütün maddi ve manevi imkanlarımızı Allah'ın mesajını anlamaya yöneltmeliyiz. Ancak o zaman Yüce Allah'ın bizlerden istediği özellikleri fert ve toplum olarak kazanabiliriz. Ne zaman ki Allah'ın istediği bu özelliklere sahip oluruz. İşte o zaman verdiğimiz / vereceğimiz mücadele de anlamına kavuşur, gayesine ulaşır. Çünkü Allah (c.c) mesajında bize şöyle yol gösteriliyor.... "Bir millet kendi durumlarını değiştirmedikçe Allah onların durumlarını değiştirmez..." (13/11)

Madem mücadele ortamına giriyoruz o halde kendimizi Allah'ın vahyi doğrultusunda değiştirmeliyiz. Dolayısıyla bu rastgele bir değişme değil, köklü, temeli olan bir değişme olacaktır. Tabii kendimize Kur'an'ı rehber alarak yapılacak bir değişmedir bu. Sözümüzü toparlayacak olursak ne zaman ki yolumuzu Allah'ın birleyici dosdoğru dinine (30/30) çevirirsek; aklını kullanan, öğüt alan, öğütü dinleyen, düşünen, işiten, inanan kör ve sağır olmayan bir millet oluruz. İşte o zaman inanıyoruz ki Allah bizden yardımını esirgemeyecektir.
Alıntı

cdjonur - avatarı
cdjonur
Ziyaretçi
16 Kasım 2008       Mesaj #2
cdjonur - avatarı
Ziyaretçi
hızlı cevap alabilirsem çok sevinirim..
Sponsorlu Bağlantılar
fadedliver - avatarı
fadedliver
Ziyaretçi
16 Kasım 2008       Mesaj #3
fadedliver - avatarı
Ziyaretçi
Bu mesaj 'en iyi cevap' seçilmiştir.
Kur'an insanlara, nasıl yaşanması gerektiğini bildiren, Allah tarafından Resul aracılığıyla gönderilmiş olan bir mesajdır. Bu mesajın muhatapları tüm insanlar olmakla birlikte, bu mesajı benimseyen insanlar, düşünen (28/60 - 38/29), öğüt alan (6/152), akliselim sahipleri (38/29), korunanlar (2/177), sağır ve kör olmayanlar (25/73)dır.

Vahye kulağını tıkayarak, geleneksel olan dini yasamaya çalışan günümüz insanlarından bu mesajı sahiplenmelerini ve o .mesajı başkalarına götürmelerini beklemek elbette hayalcilik olur. Çünkü Allah'ın mesajını yüklenip benimseyebilmemiz için öncelikle O'nun insanlara göndermiş olduğu kitabını gerçek anlamıyla okumamız birincil şartlardandır. Evet insanımız Kur'an okuyor ama anlamadığı bir dilden, Allah'ın bizden neyi isteyip/istemediğini bilmeden, adeta ben bunu anlamak istemiyorum dercesine okuyor. Hatta bu özürlerini de Allah'a atfederek, Allah bizi "aciz yaratmış ne yapalım" deyip kendilerine çıkış yolu bularak. Ne yazık ki bu özürlerini de yine Allah'ın mesajından habersiz yaptıkları için, Allah'a büyük bir suç attıklarının farkında olmadan. Oysa Yüce Allah kendi mesajında "bunu anlamanız için. kolaylaştırdık" diyerek böyle bir özrü ortadan kaldırmıştır.

"Andolsun biz, Kur'an'ı öğüt almak için kolaylaştırdık, öğüt alan yok mudur?" (54/17).

Kur'an Allah tarafından korunduğu (15/9) dolayısıyla değiştirilemeyeceği için vahye karşı olanlar, insanların dolayısıyla toplumun Kur'an'la ilgili inançlarını değiştirmeye çalışmışlar ve bundan da istisnalar dışında büyük başarı elde etmişlerdir. Ve bunun sonucunda Kur'an'a "anlaşılmaz" damgası vurulmuştur.

Çoğumuzun aklına "peki ama Allah'ın göndermiş olduğu bu mesaj madem anlaşılmaz. O halde yaratıcı olan Allah, vahyini neden göndermiş. Anlamadığımız bir mesajdan bizi nasıl sorumlu tutar. Yoksa Kur'an sadece özel kişilerin anlaması için mi gönderilmiştir diyesi geliyor. Kur'an'ı anlayarak okumaya başladığımızda bunun böyle olmadığını anlıyoruz ama Kur'an'ın mesajından uzak olan bizlerin, Allah'ın insanlara verdiği düşünme, aklını kullanma, öğüt alma gibi yazımızın başında sıraladığımız özelliklerinden yoksun kalarak, düşünmeyi-aklını kullanmayı engelleyen, hurafelerle dolu bir dini ortamda bırakılmamız bu tür soruları sormamıza neden oluyor. Evet yıllardır Kur'an aramızda, ama nasıl? Sadece şekline saygı gösterilip, güzel işlemeli bezlerin içinde duvarlarda asılı kalmış... Tabii ki kullanım alanları da başkaları tarafından belirlenmiş; doğum, ölüm ve özel ibadet günleri için okunabilir ancak.

"Bu. (Kur'an) insanlara (kurtuluş yollarını gösteren) delillerdir; kesin olarak inananlara kılavuz ve rahmettir." (45/20)

"(Bu Kur'an) ki diri olanları uyarsın ve inkar edenlere de (azap) söz (ü) hak olsun!" (36/70)

Allah'ın bu sözlerine karşı öne sürecek tüm mazeretlerimiz iflas etmektedir. Çünkü bugüne kadar ki mazeretlerimiz, Allah'ın ayetlerinden gafil olmamızdan ileri gelmektedir. Dolayısıyla inanan bir toplum olarak -ki kendimizi böyle nitelendiriyoruz. Allah'a karşı en büyük suçu işlemiş oluyoruz. Böylece Kur'an'ın rehberliğini ortadan kaldırmış oluyoruz. Bütün bunlardan şu sonucu rahatlıkla çıkarabiliriz: Günümüz insanının dolayısıyla toplumun bütün rahatsızlığı / ne yapacağını bilmez hali, Kur'an mesajından uzakla kendi kendine veya başkalarının belirlediği dini yaşamaya çalışmasından kaynaklanmaktadır. Kur'an'ı kendimize ölçü ve rehber aldığımızda da rastgele bir kitap olarak değil ebedi hayatımızın kurtarıcısı olacağını unutmamalıyız. Yani kendisine kitap verilenlerin düştüğü hataya düşmeden, kitabı parçalamadan, arkaya atmadan bütün olarak ele almalıyız. "Onlar ki Kur'an'ı bölük bölük ettiler." (15/91)

O halde inanan bir insanın Kur'an okumasının yanında şu ayetlerin vermek istediği mesajı iyi kavraması gerekir.

(16/11) "...Şüphesiz bunda düşünen bir toplum için işaret vardır."

(16/12) "...Şüphesiz, bunda aklını kullanan bir toplum için işaretler vardır."

(16/13) "...Şüphesiz bunda öğüt alan bir toplum için ibret vardır."

(16/69) "...Şüphesiz bunda düşünen bir millet için bir ayet vardır."

(16/65) "...Şüphesiz bunda işiten bir millet için bir ayet vardır."

(44/58) "Biz O'nu senin dilinle kolaylaştırdık ki düşünüp öğüt alsınlar."

(30/28) "...İşte biz, aklını kullanan bir toplum için ayetleri böyle açıklıyoruz."

Allah'ın ayetleri gayet net ve açık, insanı ve toplumu aklını kullanmaya, öğüt almaya, düşünmeye, işitmeye çağırıyor. Bize düşen görev ise, inanan kullar olarak, bu çağrıya kör ve sağır olmamak. Şimdiye kadar çeşitli alanlara sarf ettiğimiz bütün maddi ve manevi imkanlarımızı Allah'ın mesajını anlamaya yöneltmeliyiz. Ancak o zaman Yüce Allah'ın bizlerden istediği özellikleri fert ve toplum olarak kazanabiliriz. Ne zaman ki Allah'ın istediği bu özelliklere sahip oluruz. İşte o zaman verdiğimiz / vereceğimiz mücadele de anlamına kavuşur, gayesine ulaşır. Çünkü Allah (c.c) mesajında bize şöyle yol gösteriliyor.... "Bir millet kendi durumlarını değiştirmedikçe Allah onların durumlarını değiştirmez..." (13/11)

Madem mücadele ortamına giriyoruz o halde kendimizi Allah'ın vahyi doğrultusunda değiştirmeliyiz. Dolayısıyla bu rastgele bir değişme değil, köklü, temeli olan bir değişme olacaktır. Tabii kendimize Kur'an'ı rehber alarak yapılacak bir değişmedir bu. Sözümüzü toparlayacak olursak ne zaman ki yolumuzu Allah'ın birleyici dosdoğru dinine (30/30) çevirirsek; aklını kullanan, öğüt alan, öğütü dinleyen, düşünen, işiten, inanan kör ve sağır olmayan bir millet oluruz. İşte o zaman inanıyoruz ki Allah bizden yardımını esirgemeyecektir.
Alıntı
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
29 Ekim 2009       Mesaj #4
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
lütfen arkadaşlar allaha inanıyor olmanın bizlere yüklediği sorumluluklar nelerdir sorusunun cevebını verebilirmisiniz bekliyorum
Daisy-BT - avatarı
Daisy-BT
Ziyaretçi
29 Ekim 2009       Mesaj #5
Daisy-BT - avatarı
Ziyaretçi
Alıntı
Misafir adlı kullanıcıdan alıntı

lütfen arkadaşlar allaha inanıyor olmanın bizlere yüklediği sorumluluklar nelerdir sorusunun cevebını verebilirmisiniz bekliyorum


Herşeyden önce Allah'a inanmak yaşama, çevremize, yakınlarımıza, yaşadığımız topluma, ülkemize, insanlığa, doğaya bağlılık ve sorumluluk demektir. Allah'ın bize bahşettiği yaşamı olabildiğince yararlı kullanmak gerekir.
Aşağıdaki yazıyı dikkatle okursanız ne demek istediğimi ve Allah'a inanmanın ne demek olduğunu anlayıp sorumluluklarımızın da herşeyden önce İNSAN olmak olduğunu anlayabiliriz.

Kur'an insanlara, nasıl yaşanması gerektiğini bildiren, Allah tarafından Resul aracılığıyla gönderilmiş olan bir mesajdır. Bu mesajın muhatapları tüm insanlar olmakla birlikte, bu mesajı benimseyen insanlar, düşünen (28/60 - 38/29), öğüt alan (6/152), akliselim sahipleri (38/29), korunanlar (2/177), sağır ve kör olmayanlar (25/73)dır.

Vahye kulağını tıkayarak, geleneksel olan dini yasamaya çalışan günümüz insanlarından bu mesajı sahiplenmelerini ve o .mesajı başkalarına götürmelerini beklemek elbette hayalcilik olur. Çünkü Allah'ın mesajını yüklenip benimseyebilmemiz için öncelikle O'nun insanlara göndermiş olduğu kitabını gerçek anlamıyla okumamız birincil şartlardandır. Evet insanımız Kur'an okuyor ama anlamadığı bir dilden, Allah'ın bizden neyi isteyip/istemediğini bilmeden, adeta ben bunu anlamak istemiyorum dercesine okuyor. Hatta bu özürlerini de Allah'a atfederek, Allah bizi "aciz yaratmış ne yapalım" deyip kendilerine çıkış yolu bularak. Ne yazık ki bu özürlerini de yine Allah'ın mesajından habersiz yaptıkları için, Allah'a büyük bir suç attıklarının farkında olmadan. Oysa Yüce Allah kendi mesajında "bunu anlamanız için. kolaylaştırdık" diyerek böyle bir özrü ortadan kaldırmıştır.

"Andolsun biz, Kur'an'ı öğüt almak için kolaylaştırdık, öğüt alan yok mudur?" (54/17).

Kur'an Allah tarafından korunduğu (15/9) dolayısıyla değiştirilemeyeceği için vahye karşı olanlar, insanların dolayısıyla toplumun Kur'an'la ilgili inançlarını değiştirmeye çalışmışlar ve bundan da istisnalar dışında büyük başarı elde etmişlerdir. Ve bunun sonucunda Kur'an'a "anlaşılmaz" damgası vurulmuştur.

Çoğumuzun aklına "peki ama Allah'ın göndermiş olduğu bu mesaj madem anlaşılmaz. O halde yaratıcı olan Allah, vahyini neden göndermiş. Anlamadığımız bir mesajdan bizi nasıl sorumlu tutar. Yoksa Kur'an sadece özel kişilerin anlaması için mi gönderilmiştir diyesi geliyor. Kur'an'ı anlayarak okumaya başladığımızda bunun böyle olmadığını anlıyoruz ama Kur'an'ın mesajından uzak olan bizlerin, Allah'ın insanlara verdiği düşünme, aklını kullanma, öğüt alma gibi yazımızın başında sıraladığımız özelliklerinden yoksun kalarak, düşünmeyi-aklını kullanmayı engelleyen, hurafelerle dolu bir dini ortamda bırakılmamız bu tür soruları sormamıza neden oluyor. Evet yıllardır Kur'an aramızda, ama nasıl? Sadece şekline saygı gösterilip, güzel işlemeli bezlerin içinde duvarlarda asılı kalmış... Tabii ki kullanım alanları da başkaları tarafından belirlenmiş; doğum, ölüm ve özel ibadet günleri için okunabilir ancak.

"Bu. (Kur'an) insanlara (kurtuluş yollarını gösteren) delillerdir; kesin olarak inananlara kılavuz ve rahmettir." (45/20)

"(Bu Kur'an) ki diri olanları uyarsın ve inkar edenlere de (azap) söz (ü) hak olsun!" (36/70)

Allah'ın bu sözlerine karşı öne sürecek tüm mazeretlerimiz iflas etmektedir. Çünkü bugüne kadar ki mazeretlerimiz, Allah'ın ayetlerinden gafil olmamızdan ileri gelmektedir. Dolayısıyla inanan bir toplum olarak -ki kendimizi böyle nitelendiriyoruz. Allah'a karşı en büyük suçu işlemiş oluyoruz. Böylece Kur'an'ın rehberliğini ortadan kaldırmış oluyoruz. Bütün bunlardan şu sonucu rahatlıkla çıkarabiliriz: Günümüz insanının dolayısıyla toplumun bütün rahatsızlığı / ne yapacağını bilmez hali, Kur'an mesajından uzakla kendi kendine veya başkalarının belirlediği dini yaşamaya çalışmasından kaynaklanmaktadır. Kur'an'ı kendimize ölçü ve rehber aldığımızda da rastgele bir kitap olarak değil ebedi hayatımızın kurtarıcısı olacağını unutmamalıyız. Yani kendisine kitap verilenlerin düştüğü hataya düşmeden, kitabı parçalamadan, arkaya atmadan bütün olarak ele almalıyız. "Onlar ki Kur'an'ı bölük bölük ettiler." (15/91)

O halde inanan bir insanın Kur'an okumasının yanında şu ayetlerin vermek istediği mesajı iyi kavraması gerekir.

(16/11) "...Şüphesiz bunda düşünen bir toplum için işaret vardır."

(16/12) "...Şüphesiz, bunda aklını kullanan bir toplum için işaretler vardır."

(16/13) "...Şüphesiz bunda öğüt alan bir toplum için ibret vardır."

(16/69) "...Şüphesiz bunda düşünen bir millet için bir ayet vardır."

(16/65) "...Şüphesiz bunda işiten bir millet için bir ayet vardır."

(44/58) "Biz O'nu senin dilinle kolaylaştırdık ki düşünüp öğüt alsınlar."

(30/28) "...İşte biz, aklını kullanan bir toplum için ayetleri böyle açıklıyoruz."

Allah'ın ayetleri gayet net ve açık, insanı ve toplumu aklını kullanmaya, öğüt almaya, düşünmeye, işitmeye çağırıyor. Bize düşen görev ise, inanan kullar olarak, bu çağrıya kör ve sağır olmamak. Şimdiye kadar çeşitli alanlara sarf ettiğimiz bütün maddi ve manevi imkanlarımızı Allah'ın mesajını anlamaya yöneltmeliyiz. Ancak o zaman Yüce Allah'ın bizlerden istediği özellikleri fert ve toplum olarak kazanabiliriz. Ne zaman ki Allah'ın istediği bu özelliklere sahip oluruz. İşte o zaman verdiğimiz / vereceğimiz mücadele de anlamına kavuşur, gayesine ulaşır. Çünkü Allah (c.c) mesajında bize şöyle yol gösteriliyor.... "Bir millet kendi durumlarını değiştirmedikçe Allah onların durumlarını değiştirmez..." (13/11)

Madem mücadele ortamına giriyoruz o halde kendimizi Allah'ın vahyi doğrultusunda değiştirmeliyiz. Dolayısıyla bu rastgele bir değişme değil, köklü, temeli olan bir değişme olacaktır. Tabii kendimize Kur'an'ı rehber alarak yapılacak bir değişmedir bu. Sözümüzü toparlayacak olursak ne zaman ki yolumuzu Allah'ın birleyici dosdoğru dinine (30/30) çevirirsek; aklını kullanan, öğüt alan, öğütü dinleyen, düşünen, işiten, inanan kör ve sağır olmayan bir millet oluruz. İşte o zaman inanıyoruz ki Allah bizden yardımını esirgemeyecektir.
Alıntı
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
3 Aralık 2009       Mesaj #6
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
i
insanların sorumlulukları
1albay1 - avatarı
1albay1
Ziyaretçi
3 Aralık 2009       Mesaj #7
1albay1 - avatarı
Ziyaretçi
Alıntı
cdjonur adlı kullanıcıdan alıntı

hızlı cevap alabilirsem çok sevinirim..

allahın emirlerini yerine getirmek.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
19 Mart 2010       Mesaj #8
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
allaha karşı sorumluluklarımız nelerdir
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
14 Ekim 2010       Mesaj #9
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
allah başlamamıştır sonu yoktur,evreni yaratan o ve herşeyi yaratan o
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
3 Kasım 2010       Mesaj #10
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Allah'ın bu konu hakkında buyurduğu nedir ?

Benzer Konular

13 Kasım 2014 / Misafir Soru-Cevap
10 Ekim 2013 / Ziyaretçi Cevaplanmış
21 Aralık 2008 / Ziyaretçi Cevaplanmış
5 Mayıs 2011 / Misafir Soru-Cevap