Arama

Göktürk Kitabeleri nedir?

En İyi Cevap Var Güncelleme: 24 Kasım 2016 Gösterim: 187.456 Cevap: 4
furkan81 - avatarı
furkan81
Ziyaretçi
16 Kasım 2008       Mesaj #1
furkan81 - avatarı
Ziyaretçi
Göktürk kıtabelerı nedır?
EN İYİ CEVABI ThinkerBeLL verdi

Göktürk Kitabeleri


Tonyukuk Anıtı
Sponsorlu Bağlantılar
720 yılında Göktürk devleti veziri Tonyukuk adına dikilmiştir. Kitabede Tonyukuk, anılarını ve dönemin tarihini anlatmıştır. Anlatımda, atasözlerine bolca yer verilmiştir.

Kültigin Anıtı
732 yılında dikilen anıt Yolluğ Tigin tarafından yazılmıştır. Anıtta Kültigin’in ölümü ve yas töreni anlatılmıştır.

Bilge Kağan Anıtı
735 tarihini taşır. Bilge Kağan’ın yiğitlikleri ve Türk milletine iletmek istediği mesajlar anıtın içeriğini oluşturur. Bu anıt da Yolluğ Tigin tarafından yazılmıştır.

Göktürk (Orhun) Kitabelerinin Özellikleri


  • Türklerin ilk yazılı eseridir.
  • Doğu Göktürklerin tarihine ışık tutar.
  • Söylev türünde yazılmıştır.
  • Oldukça gelişmiş ve işlenmiş bir dil kullanılmıştır.
  • Türk dilinin gelişmişlik düzeyine ilişkin etraflı bilgiler edinilebilir.
  • Hem dinî hem de din dışı konular işlenmiştir.
  • Tarih, coğrafya ve edebiyata kaynak olacak niteliktedir.
  • Türk tarihini, toplumun yaşam biçimini, dünyaya bakış tarzını ortaya koyar.
  • Kitabelerde idarecilerin ve sultanların halkı aydınlatması, yaptıklarının hesabını halka vermesi söz konusudur.
  • Kitabeleri Strahlenberg bulmuş, 1893’te Wilhelm Thomsen okumuştur.
  • Bir yüzleri Göktürk alfabesiyle, diğer yüzleri Çince yazılmıştır.
Göktürk kitabeleri
Göktürk kitabeleri, Göktürk İmparatorluğu'nun ünlü hükümdarı Bilge Kağan devrinden kalma altı adet yazılı dikilitaştır. Moğolistan'ın kuzeyinde, Baykal gölününü güneyinde, Orhun ırmağı vadisindeki Koşo Saydam gölü yakınlarındadır. Bu yazıtlardan Köl Tigin ve Bilge Kağan yazıtları, Koçho Tsaydam bölgesindeki Orhun Irmağı civarında; Bilge Tonyukuk yazıtları ise, Köl Tigin ve Bilge Kağan yazıtlarından yaklaşık 360 km uzakta, Tola Irmağı'nın yukarı yatağındaki Bayn Tsokto (Bayn Çokto) bölgesindedir. Bilge Tonyukuk yazıtlarının, (Orhun Irmağı civarında olmamasına rağmen), Orhun yazıtlarıyla birlikte düşünülmesi, anılması Köl Tigin ve Bilge Kağan yazıtları ile aynı döneme ait olması ve aynı konuları içermesindendir. Yazıtlar Türk dili, tarihi, edebiyatı, sanatı, töresi hakkında önemli bilgiler vermektedirler. Türk ve Türkçe adı, ilk kez Doğu Göktürkler dönemine ait bu yazıtlarda geçmektedir.Yazıtların üçü çok önemlidir. İki taştan oluşan Tonyukuk 716, Köl Tigin (Kültigin) 732, Bilge Kağan 735 yılında dikilmiştir. Köl Tigin yazıtı, Bilge Kağan'ın ağzından yazılmıştır. Kültigin, Bilge Kağan'ın kardeşi, buyrukçu ihtiyar Tonyukuk ise veziridir. Anıtların olduğu yerde yalnızca dikilitaşlar değil, yüzlerce heykel, balbal, şehir harabeleri, taş yollar, su kanalları, koç ve kaplumbağa heykelleri, sunak taşları bulunmuştur. Orhun Abideleri'ni ilk kez 1889 yılında Rus tarihçi Yardintsev bulmuştur. 1890'da bir Fin heyeti, 1891'de de bir Rus heyeti burada incelemelerde bulunmuştur. Bu heyetler yazıları çözememişlerdir. Fakat 1893 yılında Danimarkalı bilgin Vilhelm Thomsen, 38 harfli alfabeyi çözerek yazıtları okumayı başarmıştır. Alfabenin dördü sesli, dördü sessiz harften oluşur. Yazıda harfler birbirine birleştirilmez, kelimeler de birbirlerinden iki nokta üstüste konularak ayrılır. Sağdan sola ve yukarıdan aşağıya yazılır. Orhun abidelerinde yazılar yukarıdan aşağıya yazılmış ve sağdan sola doğru istiflenmiştir.

690 yıllarında büyük taşlar üzerine yazılan bu kitabeler tarihte Türklerin yazıyı ilk kez kullandıkları olaydır. Daha önceye ait Türklere ait yazı henüz bulunamamıştır. Daha sonra Uygurlarda yazının yaygınlaşması Türklerin ilk uygarlığı olarak değerlendiriliyor.
Büyük Hun Devleti dediğimiz devletin adının dahi yazı olmadığından ne olduğu bilinmiyor. Yani kurdukları devletin kendilerine ait adı neydi, Türkçesi bilinmiyor. Sadece Çinlilerin çince olarak onlara söyledikleri Hiung-Nu ismi dünya tarihine girmiştir. Biz ise MS 4. yüzyılda kurulan bu devlete Hun diyoruz.
Yazı tarih için çok önemlidir. Dolayısı ile Göktürk kitabeleri de tarihimize ait ilk yazılı kanıtı olduğundan çok önemlidir.

Orhun (Göktürk) Abideleri'ni ilk kez 1889 yılında Rus tarihçi Yardintsev bulmuştur.

Strahlenberg'in bulduğu Kırgızlara ait Yenisey Taşları olup, Orhun Yazıtları Rus bilgini Yadrintsev tarafından bulunmuştur.

İlk olarak Rus çarı I. Petro'nun emriyle Sibirya bitki örtüsünü incelemek için görevlendirilen bitki bilimci Messerschmidt ve kendisine rehber olarak verilen İsveçli tutsak subay Strahlenberg, 1721 yılında Yenisey Vadisi'nde bu yazı (Göktürk yazısı) ile yazılmış Kırgızlara ait mezar taşlarını içeren Yenisey Yazıtları'ndan bir tanesini keşfetti. Bir yıl sonra tutsaklığı son bulan Strahlenberg İsveç'e dönüşünde bu inceleme ile ilgili izlenimlerini kitap haline getirip Stockholm'de yayınladı. Böylece Orhun yazısı bilim dünyasının dikkatini çekmiş oldu. Orhun Yazıtları'ndan iki yüzyıl öncesine ait Yenisey Yazıtları'nın tamamına yakını bu süreçte ortaya çıkarıldı.
Nihayet 1889 yılında Rus bilgini Yadrintsev, sonradan Bilge Kağan ve Kül Tigin anıtları olduğu anlaşılan Orhun Yazıtları'nı bulmuş, bunun üzerine 1890 yılında Heikel başkanlığında bir Fin heyeti, bir yıl sonra da ünlü Türkolog Radloff'un başkanlığında bir Rus heyeti bölgede incelemelerde bulunmuştur. Rus ve Fin heyetleri, anıtların fotoğraflarını alarak kitap halinde yayımlamışlar; bu yayınlar sayesinde yazıtların okunması süreci hız kazanmıştır. Sonunda Danimarkalı dil bilimci Thomsen 1893 yılında Orhun yazısını çözmeyi başarmıştır

BAKINIZ Orhun Yazıtları (Orhun Abideleri, Göktürk Yazıtları )
Son düzenleyen Safi; 24 Kasım 2016 00:20
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
16 Kasım 2008       Mesaj #2
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye

Göktürk kitabeleri


Göktürk kitabeleri, Göktürk İmparatorluğu'nun ünlü hükümdarı Bilge Kağan devrinden kalma altı adet yazılı dikilitaştır. Moğolistan'ın kuzeyinde, Baykal gölününü güneyinde, Orhun ırmağı vadisindeki Koşo Saydam gölü yakınlarındadır. Bu yazıtlardan Köl Tigin ve Bilge Kağan yazıtları, Koçho Tsaydam bölgesindeki Orhun Irmağı civarında; Bilge Tonyukuk yazıtları ise, Köl Tigin ve Bilge Kağan yazıtlarından yaklaşık 360 km uzakta, Tola Irmağı'nın yukarı yatağındaki Bayn Tsokto (Bayn Çokto) bölgesindedir. Bilge Tonyukuk yazıtlarının, (Orhun Irmağı civarında olmamasına rağmen), Orhun yazıtlarıyla birlikte düşünülmesi, anılması Köl Tigin ve Bilge Kağan yazıtları ile aynı döneme ait olması ve aynı konuları içermesindendir. Yazıtlar Türk dili, tarihi, edebiyatı, sanatı, töresi hakkında önemli bilgiler vermektedirler. Türk ve Türkçe adı, ilk kez Doğu Göktürkler dönemine ait bu yazıtlarda geçmektedir.
Sponsorlu Bağlantılar

Yazıtların üçü çok önemlidir. İki taştan oluşan Tonyukuk 716, Köl Tigin (Kültigin) 732, Bilge Kağan 735 yılında dikilmiştir. Köl Tigin yazıtı, Bilge Kağan'ın ağzından yazılmıştır. Kültigin, Bilge Kağan'ın kardeşi, buyrukçu ihtiyar Tonyukuk ise veziridir. Anıtların olduğu yerde yalnızca dikilitaşlar değil, yüzlerce heykel, balbal, şehir harabeleri, taş yollar, su kanalları, koç ve kaplumbağa heykelleri, sunak taşları bulunmuştur. Orhun Abideleri'ni ilk kez 1889 yılında Rus tarihçi Yardintsev bulmuştur. 1890'da bir Fin heyeti, 1891'de de bir Rus heyeti burada incelemelerde bulunmuştur. Bu heyetler yazıları çözememişlerdir. Fakat 1893 yılında Danimarkalı bilgin Vilhelm Thomsen, 38 harfli alfabeyi çözerek yazıtları okumayı başarmıştır. Alfabenin dördü sesli, dördü sessiz harften oluşur. Yazıda harfler birbirine birleştirilmez, kelimeler de birbirlerinden iki nokta üstüste konularak ayrılır. Sağdan sola ve yukarıdan aşağıya yazılır. Orhun abidelerinde yazılar yukarıdan aşağıya yazılmış ve sağdan sola doğru istiflenmiştir.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 24 Kasım 2016 00:07
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
18 Ekim 2009       Mesaj #3
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Bu mesaj 'en iyi cevap' seçilmiştir.

Göktürk Kitabeleri


Tonyukuk Anıtı
720 yılında Göktürk devleti veziri Tonyukuk adına dikilmiştir. Kitabede Tonyukuk, anılarını ve dönemin tarihini anlatmıştır. Anlatımda, atasözlerine bolca yer verilmiştir.

Kültigin Anıtı
732 yılında dikilen anıt Yolluğ Tigin tarafından yazılmıştır. Anıtta Kültigin’in ölümü ve yas töreni anlatılmıştır.

Bilge Kağan Anıtı
735 tarihini taşır. Bilge Kağan’ın yiğitlikleri ve Türk milletine iletmek istediği mesajlar anıtın içeriğini oluşturur. Bu anıt da Yolluğ Tigin tarafından yazılmıştır.

Göktürk (Orhun) Kitabelerinin Özellikleri


  • Türklerin ilk yazılı eseridir.
  • Doğu Göktürklerin tarihine ışık tutar.
  • Söylev türünde yazılmıştır.
  • Oldukça gelişmiş ve işlenmiş bir dil kullanılmıştır.
  • Türk dilinin gelişmişlik düzeyine ilişkin etraflı bilgiler edinilebilir.
  • Hem dinî hem de din dışı konular işlenmiştir.
  • Tarih, coğrafya ve edebiyata kaynak olacak niteliktedir.
  • Türk tarihini, toplumun yaşam biçimini, dünyaya bakış tarzını ortaya koyar.
  • Kitabelerde idarecilerin ve sultanların halkı aydınlatması, yaptıklarının hesabını halka vermesi söz konusudur.
  • Kitabeleri Strahlenberg bulmuş, 1893’te Wilhelm Thomsen okumuştur.
  • Bir yüzleri Göktürk alfabesiyle, diğer yüzleri Çince yazılmıştır.
Göktürk kitabeleri
Göktürk kitabeleri, Göktürk İmparatorluğu'nun ünlü hükümdarı Bilge Kağan devrinden kalma altı adet yazılı dikilitaştır. Moğolistan'ın kuzeyinde, Baykal gölününü güneyinde, Orhun ırmağı vadisindeki Koşo Saydam gölü yakınlarındadır. Bu yazıtlardan Köl Tigin ve Bilge Kağan yazıtları, Koçho Tsaydam bölgesindeki Orhun Irmağı civarında; Bilge Tonyukuk yazıtları ise, Köl Tigin ve Bilge Kağan yazıtlarından yaklaşık 360 km uzakta, Tola Irmağı'nın yukarı yatağındaki Bayn Tsokto (Bayn Çokto) bölgesindedir. Bilge Tonyukuk yazıtlarının, (Orhun Irmağı civarında olmamasına rağmen), Orhun yazıtlarıyla birlikte düşünülmesi, anılması Köl Tigin ve Bilge Kağan yazıtları ile aynı döneme ait olması ve aynı konuları içermesindendir. Yazıtlar Türk dili, tarihi, edebiyatı, sanatı, töresi hakkında önemli bilgiler vermektedirler. Türk ve Türkçe adı, ilk kez Doğu Göktürkler dönemine ait bu yazıtlarda geçmektedir.Yazıtların üçü çok önemlidir. İki taştan oluşan Tonyukuk 716, Köl Tigin (Kültigin) 732, Bilge Kağan 735 yılında dikilmiştir. Köl Tigin yazıtı, Bilge Kağan'ın ağzından yazılmıştır. Kültigin, Bilge Kağan'ın kardeşi, buyrukçu ihtiyar Tonyukuk ise veziridir. Anıtların olduğu yerde yalnızca dikilitaşlar değil, yüzlerce heykel, balbal, şehir harabeleri, taş yollar, su kanalları, koç ve kaplumbağa heykelleri, sunak taşları bulunmuştur. Orhun Abideleri'ni ilk kez 1889 yılında Rus tarihçi Yardintsev bulmuştur. 1890'da bir Fin heyeti, 1891'de de bir Rus heyeti burada incelemelerde bulunmuştur. Bu heyetler yazıları çözememişlerdir. Fakat 1893 yılında Danimarkalı bilgin Vilhelm Thomsen, 38 harfli alfabeyi çözerek yazıtları okumayı başarmıştır. Alfabenin dördü sesli, dördü sessiz harften oluşur. Yazıda harfler birbirine birleştirilmez, kelimeler de birbirlerinden iki nokta üstüste konularak ayrılır. Sağdan sola ve yukarıdan aşağıya yazılır. Orhun abidelerinde yazılar yukarıdan aşağıya yazılmış ve sağdan sola doğru istiflenmiştir.

690 yıllarında büyük taşlar üzerine yazılan bu kitabeler tarihte Türklerin yazıyı ilk kez kullandıkları olaydır. Daha önceye ait Türklere ait yazı henüz bulunamamıştır. Daha sonra Uygurlarda yazının yaygınlaşması Türklerin ilk uygarlığı olarak değerlendiriliyor.
Büyük Hun Devleti dediğimiz devletin adının dahi yazı olmadığından ne olduğu bilinmiyor. Yani kurdukları devletin kendilerine ait adı neydi, Türkçesi bilinmiyor. Sadece Çinlilerin çince olarak onlara söyledikleri Hiung-Nu ismi dünya tarihine girmiştir. Biz ise MS 4. yüzyılda kurulan bu devlete Hun diyoruz.
Yazı tarih için çok önemlidir. Dolayısı ile Göktürk kitabeleri de tarihimize ait ilk yazılı kanıtı olduğundan çok önemlidir.

Orhun (Göktürk) Abideleri'ni ilk kez 1889 yılında Rus tarihçi Yardintsev bulmuştur.

Strahlenberg'in bulduğu Kırgızlara ait Yenisey Taşları olup, Orhun Yazıtları Rus bilgini Yadrintsev tarafından bulunmuştur.

İlk olarak Rus çarı I. Petro'nun emriyle Sibirya bitki örtüsünü incelemek için görevlendirilen bitki bilimci Messerschmidt ve kendisine rehber olarak verilen İsveçli tutsak subay Strahlenberg, 1721 yılında Yenisey Vadisi'nde bu yazı (Göktürk yazısı) ile yazılmış Kırgızlara ait mezar taşlarını içeren Yenisey Yazıtları'ndan bir tanesini keşfetti. Bir yıl sonra tutsaklığı son bulan Strahlenberg İsveç'e dönüşünde bu inceleme ile ilgili izlenimlerini kitap haline getirip Stockholm'de yayınladı. Böylece Orhun yazısı bilim dünyasının dikkatini çekmiş oldu. Orhun Yazıtları'ndan iki yüzyıl öncesine ait Yenisey Yazıtları'nın tamamına yakını bu süreçte ortaya çıkarıldı.
Nihayet 1889 yılında Rus bilgini Yadrintsev, sonradan Bilge Kağan ve Kül Tigin anıtları olduğu anlaşılan Orhun Yazıtları'nı bulmuş, bunun üzerine 1890 yılında Heikel başkanlığında bir Fin heyeti, bir yıl sonra da ünlü Türkolog Radloff'un başkanlığında bir Rus heyeti bölgede incelemelerde bulunmuştur. Rus ve Fin heyetleri, anıtların fotoğraflarını alarak kitap halinde yayımlamışlar; bu yayınlar sayesinde yazıtların okunması süreci hız kazanmıştır. Sonunda Danimarkalı dil bilimci Thomsen 1893 yılında Orhun yazısını çözmeyi başarmıştır

BAKINIZ Orhun Yazıtları (Orhun Abideleri, Göktürk Yazıtları )
Son düzenleyen Safi; 24 Kasım 2016 00:16
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
kosovalı hulya - avatarı
kosovalı hulya
VIP VIP Üye
21 Eylül 2011       Mesaj #4
kosovalı hulya - avatarı
VIP VIP Üye

Türk adının, Türk milletinin isminin geçtiği ilk Türkçe metin.


Taşlar üzerine yazılmış tarih. Türk devlet adamlarının millete hesap vermesi, milletle hesaplaşması. Devlet ve milletin karşılıklı vazifeleri. Türk nizamının, Türk töresinin, Türk medeniyetinin, yüksek Türk kültürünün büyük vesikası. Türk askeri dehasının, Türk askerlik san’a-tının esasları. Türk gururun ilâhi yüksekliği. Türk feragat ve faziletinin büyük örneği. Türk içtimai hayatının ulvi tablosu. Türk edebiyatının ilk şaheseri. Türk hitabet sanatının erişilmez şaheseri. Hükümdarâne eda ve ihtişamlı hitap tarzı. Yalın ve keskin üslûbun şaşırtıcı numunesi. Türk milliyetçiliğinin temel kitabı. Bir kavmi bir millet yapabilecek eser. Asırlar içinden millî istikameti aydınlatan ışık. Türk dilinin mübarek kaynağı. Türk yazı dilinin ilk, fakat harikulade işlek örneği. Türk yazı dilinin başlangıcını milâdın ilk asırlarına çıkartan delil. Türk ordusunun kuruluşunu en az 1250 sene öteye götüren vesika. Türklüğün en büyük iftihar vesilesi olan eser. İnsanlık âleminin sosyal muhteva bakımından en manalı mezar taşları. Dünyanın bugün belki de en büyük meselesi olan Çin hakkında 1250 sene evvelki Türk ikazı. vs. vs.

Orhun âbidelerini vasıflandırmak isteyince, insanın zihninde işte bu gibi ifadeler sıralanmaktadır. Orhun âbideleri Göktürk devrinden kalma kitabelerdir. Göktürkler, milâttan önceki asırlarda Hunlar tarafından kurulup, değişen sülâleler ve boylar idaresinde devam edegelen Asya’daki büyük Türk imparatorluğunun 6. asırla 8. asır arasındaki devresinde hüküm sürmüşlerdir. 6. asrın ilk yarısında Türk devletinin başında Avarlar bulunuyordu. 552 tarihinde Bumın Kağan Avar idaresine son vererek Türk devletinin Göktürk hanedanı devrini açtı. O devirde büyük kağanlığın merkezi devletin doğu kısmında idi ve batı kısmı da doğuya bağlı tâbi bir kağanlıkla idare ediliyordu. Bumın Kağanın kardeşi İstemi Kağan da 576′ya kadar bu batı bölümünün kağanı idi.

Bumın Kağan, Göktürk hâkimiyetini kurduğu sene içinde Öldü ve sırasıyla üç oğlu, büyük kağanlık yaptılar. Birincisi 553′te, ikincisi 553-572′de, üçüncüsü de 572-581 tarihlerinde hüküm sürdüler. Bunlardan ikincisi olan Mukan zamanında devlet Mançurya’dan İran’a kadar uzanan kuvvetli bir imparatorluk hâline geldi. Daha sonra devlet, bir yandan kuvvetli hakanların yokluğu ve devleti teşkil eden kavimlerin çekişmeleri, öte yandan bilhassa Çin entrikası yüzünden bir sürü karışıklıklar geçirdi ve nihayet 630′da devletin asıl doğu kısmı Çin hâkimiyetine geçti. Zamanla Çin hâkimiyeti batı kısmına da sira> ~; etmeğe başladı. Fakat bu Çin esareti daha fazla devam etmedi ve Kutluğ Kağan veya ikinci adıyla îltiriş Kağan, Çin hâkimiyetine son vererek 680-682 senesinde devleti yeniden toparladı. İltiriş Kağan ve 691′de ölünce yerine geçen kardeşi Kapgan Kağan idaresinde devlet yeniden eski haşmetini buldu.

Kül Tigin âbidesi, kaplumbağa şeklindeki oyuk bir kaide taşına oturtulmuştur. Keşfedildiği zaman, bu kaidenin yanında devrilmiş bulunuyordu. Bilhassa devrik vaziyette rüzgâra maruz kalan kısımlarında tahribat ve silintiler olmuştur. Sonradan yerine dikilmiştir. Yüksekliği 3,75 metredir. İtina ile yontulmuş, bir çeşit kireç taşı veya saf olmayan mermerdendir. Yukarıya doğru biraz daralmaktadır. Dört cephelidir. Doğu ve batı cephelerinin genişliği aşağıda 132, yukarıda 122 santimdir. Güney ve Kuzey cepheleri ise aşağıda 46, yukarıda 44 santimdir. Âbidenin üstü kemer şeklinde bitmektedir ve yukarı kısımda beş kenarlı olmaktadır. Doğu cephesinin üstünde kağanın işareti vardır. Batı cephesi büyük bir Çince kitabe ile kaplıdır. Diğer üç cephesi Türkçe kitabelerle doludur.

Cepheler arasında kalan ve keskin olmayan kenarlarda ve Çince kitabenin yanında da Orhun yazısı vardır. Doğu cephesinde 40, güney ve kuzey cephelerinde 13′er satır vardır. Satırlar yukarıdan aşağıya doğru yazılmış ve sağdan sola doğru istif edilmiştir. Satırların uzunluğu aşağı yukarı 235 santim kadardır. Cetvelden çıkmış gibi, çok muntazam, düzgün ve güzel harflerle yazılmıştır. Âbidenin Çince kitabesinde Türk-Çin dostluğu, Türk imparatorluğu ve Kül Tigin methedilmekte ve tanıtılmakta, “Gelecek hadsiz, hesapsız nesillerin dimağlarında, onların müşterek muvaffakiyetlerinin şaşaası her gün yeniden canlansın diye, uzakta ve yakında bulunan herkesin bunu öğrenmesi için, bilhassa muhteşem bir kitabe yaptık” ve “Böyle adamların ebediyen payidar olacaklarının muhakkak olmadığını kim söyleyebilir? Uğurlu haberleri ebediyen ilân için şimdi dağ gibi yüksek bir âbide dikilmiştir.” gibi ifadeler sıralandıktan sonra, tarih kaydedilmektedir.

Abidenin civarında türbe enkazı, pek çok heykel parçalan ve âbideye çıkan iki tarafı heykeller, taşlar dizili 4, 5 kilometrelik bir yol bulunmuştur. Bu heykel parçaları arasında son zamanlarda Kül Tigin-’in başı ve karısının gövdesi ve yüzünün bir kısmı da bulunmuştur. Abidenin ve türbenin inşasında Türk ve Çin sanatkârları beraber çalışmışlardır. Âbidedeki kitabeleri Bilge Kağan ve Kül Tigin’in yeğeni Yollug Tigin yazmıştır.

Bilge Kağan âbidesi, aynı yerde Kül Tigin âbidesinin bir kilometre uzağındadır. Şekli, tertibi ve yapısı tamamıyla birincisine benzemektedir. Yalnız bu bir kaç santim daha yüksektir. Bu yüzden doğu cephesinde 41 ve dar cephelerinde 15′er satır vardır. Bunun da batı cephesinde asıl Çince kitabe vardır, Çince kitabenin üstünde ayrıca Türkçe kitabe devam etmektedir. Çince kitabe hemen hemen tamamıyla silinmiştir.

1709′da Poltava muharebesinde esir düşen bu İsveçli subayı Ruslar Sibirya’ya sürmüşlerdir. Sürgünde 13 sene kalan ve Messerschmidt’e kılavuzluk ederek serbestçe gezip dolaştığı yerlerde incelemelerde bulunan Strahlenberg 1722′de vatanına döndükten sonra 1930′da araştırmalarının neticesini yayınlamış ve bu arada eserinde meçhul Yenisey kitabelerinden de bahsederek bazılarını yayımlamıştır. Bu yayın derhal ilim aleminin dikkatini çekmiş ve Orhun âbidelerinden bir iki asır öncesine âit bulunan Yenisey kitabeleri arka arkaya bulunmaya başlamıştır. Nihayet 1899′da Rus bilgini Yadrintsev, sonradan Kül Tigin ve Bilge Kağan âbideleri olduğu anlaşılan Orhun kitabelerini bulmuş, bunun üzerine 1890 tarihinde He-ikel’in başkanlığında, bir Fin, 1891′de de Radloff-’un başkanlığında bir Rus ilmî sefer heyeti mahalline gönderilmiştir. Her iki sefer heyeti de âbideleri yakından tetkik etmiş ve fotoğraflarını alarak dönmüştür.

Fin heyeti getirdiği mükemmel fotoğrafları Avrupa ilim merkezlerine dağıtmış, öte yandan hem Fin heyeti, hem de Radloff getirdikleri malzemenin fotoğraflarını büyük atlaslar halinde neşretmişlerdir. Bu atlas yayınları ile âbidelerin okunması çalışmaları hızlanmış ve daha başka yazıları da çözmüş bulunan Danimarkalı büyük âlim Vilhelm Thomsen, kısa bir zaman sonra, 1893′te Orhun yazısını çözmeye muvaffak olmuştur. Önce, âbidelerde çok geçen tengri, Türk ve Kül tigin kelimelerini çözen Thomsen, sonra bütün âbideleri okumuş ve böylece Türk milletinin ebedî minnettarlığına mazhar olmuştur.

Artık bu çözümden sonra bir yandan Thomsen, bir yandan Radloff abidelerin metni ve tercümeleri üzerinde adeta yarışa girmişler, bunu diğer âlimler takip etmiş ve zamanımıza kadar bu büyük Türk âbideleri elden düşmemiştir.

Amerika’dan Japonya’ya kadar Avrupa’da ve medeni âlemde hemen hemen her dilde bu âbideler üzerinde araştırmalar yapılmış, 6 tanesi büyük olan Orhun harfli yeni kitabeler ve metinler bulunmuş, neşirler birbirini kovalamıştır. Son olarak genç Türk âlimi Talât Tekin Amerika’da Orhun Türkçesinin mükemmel bir gramerini ve kitabelerin yeni bir neşrini yapmıştır. Son zamanlarda Orhun sahası arkeolojik araştırmalarda da ön plâna geçmiş ve burada yüzlerce heykel, balbal, çeşitli eserler .ve şehir harabeleri bulunmuştur. Bu arada Çekoslovak âlimi L. Jisl Kül Tigin heykelinin başını da bulup gün ışığına çıkarmıştır.

Bugün, Orhun kitabeleri üzerinde yapılan araştırmaların adları bile bir kitap teşkil eder. Biz kitabın sonunda bunlardan ancak kısa bir bibliyografya vermekle yetineceğiz. Orhun âbidelerinin manzum olduğunu ileri sürenler vardır. Hatta Rus bilgini İya Vasilyevna Stebleva bu hususta geniş bir deneme yapmış ve âbideleri manzum olarak yayınlamıştır. Tabiî, bu görüş doğru değildir. Fakat âbidelerdeki dilin ve üslûbun ahengini göstermesi bakımından dikkate değer bir husustur.
Son düzenleyen Safi; 24 Kasım 2016 00:17
MaSTeR_07 - avatarı
MaSTeR_07
Ziyaretçi
23 Aralık 2012       Mesaj #5
MaSTeR_07 - avatarı
Ziyaretçi

Göktürk kıtabelerı nedır?


Köktürklerden önceki zamanlardan elimizde hacimli eserler bulunmadığı için Köktürkler döneminden bize ulaşan bengü taşlar bizim ilk yazılı belgelerimiz olarak hatırda kalmıştır. Költigin, Bilge Kağan ve Tonyukuk bengü taşları da bunlar arasında en önemli olanlarıdır. Taşlardaki işlenmiş ve edebi dil, yüzyıllardan beri kullanılan bir dilin izlerini taşımaktadır. Şiirsel bir ifade, yan ve mecaz anlamlarla zenginleşmiş kelime dünyası bunun açık birer delilidirler.

Bengü taşlardaki yazı 1893 tarihinde Danimar­kalıbilgin V. Thomsen tarafından çözülmüş ve okunmuştur. Yazının çözülmesiyle anıtların Türklere ait olduğu kanıtlanmıştır. 1825’ten beri Türkçenin en eski yazılı metni olarak bilinen Kutadgu Bilig'in yerini, 1893'te Köktürk bengü taşları almıştır. Böylece yazı dilimizin tarihi 337 yıl geriye gitmiştir.

Köktürklerden kalan Türkçe anıtlar, hanedanın 682'de kurulan ikinci dönemine aittir. Bu dönemden kalmış olan bengü taş ve yazıtlar şunlardır:
  • Çoyr (687-692)
  • Hoytu Tamir (717-720)
  • Ongin (Işbara Tamgan Tarkan) (719-720)
  • İhe-Huşotu (Köl İç Çor) (723-725)
  • İhe-Aşete (Altun Tamgan Tarkan) (724)
  • Bayın Çokto (Tonyukuk) (725-726)
  • Birinci Orhun (Köl Tigin) (732)
  • İkinci Orhun (Bilge Kağan) (735)
  • İhe Nûr (730)
  • Hangiday
Köktürklerin birinci dönemine ait, bugüne ulaşan herhangi bir Türkçe metin yoktur. Çin kaynaklarından Köktürklerin birinci döneminde Türkçenin yazı dili olarak kullanıldığını kesin şekilde göstermektedir. Bizans kaynakları da İstemi Kağan'ın 567'de İstanbul'a gönderdiği elçilik heyetiyle birlikte İskitçe bir mektup yolladığınıkaydederler. Bizans kaynakları, İskitlerden sonra karşılaştıkları Türk kavimlerinden uzun süre "İskit" diye söz ettikleri için buradakiİskitçe kelimesi de Türkçe olarak yorumlanmalıdır. Zaten o tarihte İskitler artık ortada yoktur. O hâlde Köktürklerin daha ilk hükümdarları zamanında Türkçeyi bir yazı dili olarak kullandıklarını söyle­yebiliriz.

Köktürkler döneminde taşlara yazılan yazılarla oluşturulan bir edebiyat oluşturulmuştur. "Taş üzerine yazı yazmak" fiili için Köktürkler biti-, ur-, tokı- fiillerini kullanmışlardır. Biti-fiili, Çince biet kelimesinden türetilmiş bir kelimedir. Biet, Çincede "fırça" anlamına gelmektedir. Yazıda fırça kullanan Çinliler, "yazmak" fiilini bu kelimeden yapmışlardır. Bitigçi, biti- fiilinden iki yapım ekiyle türetilmiş bir kelimedir; g ile "yazı" anlamında bitig yapılmış, oradan da -çi(n) ile "yazıcı" anlamında bir meslek ismi (bitigçi) türetilmiştir. Bu türevlerin ortaya çıkması için araştırmacılar biti- fiilinin 3-4. yüzyıllardan önce de kullanılmış olması gerektiğini vurgulamışlardır. Hatta Şinasi Tekin bit+i- fiilinin Türkler tarafından milât sıralarında türetilmiş olabileceğini düşünmüştür. Tokı- fiili, vurma sesini anlatan tok yansıma ismine dayanmaktadır. Tok ismine +ı- eki getirilerek tokı-fiili türetilmiştir. "vurmak" anlamındadır. Türkle­rin "(taşa) yazı yazmak" için "vurmak" anlamındaki ur- ve tokı- fiillerini kullanması, yazı yazma işleminin vurarak yapıldığını göstermektedir.

Orhun Yazıtları, 8. yüzyılın ilk yarısında Göktürk Devleti’nin kurulduğu Orta Asya’nın doğusundaki Orhun ve Selenga Irmaklarıboyunca dikilmiştir. Göktürk alfabesiyle yazılmış olan bu yazıtların bir yüzü Çincedir. Bu yazıtlar Göktürk Devleti’nin kurucularından Bilge Kağan, Kül Tigin ve Vezir Tonyukuk adına dikilen kitabelerdir. Bilim dünyasına ilk kez 1730 yılında İsveçli Strahlenberg tarafından tanıtılan bu yazıtlar, 1893 yılında Danimarkalı bilgin Thomsen tarafından okunmuştur.

Göktürk harfleri ve yazıtları ilk kez Necip Asım (Yazıksız) tarafından 1899 yılında bir yazıyla tanıtılmış ve tamamı yine Necip Asım tarafından Türkçeye çevrilerek 1925 yılında yayımlanmış, daha sonra da, bulunan tüm yazıtları toparlayan Hüseyin Namık Orkun tarafından 1935-1941 yıllarıarasında dört cilt olarak “Eski Türk Yazıtları” adıyla basılmıştır.

Yazıtlar Türk dili, tarihi, edebiyatı, sanatı,töresi hakkında önemli bilgiler vermektedirler. Türk ve Türkçe adı, ilk kez Doğu Göktürkler dönemine ait bu yazıtlarda geçmektedir.

Yazıtların üçü çok önemlidir. İki taştan oluşan Tonyukuk 716, Köl Tigin (Kültigin) 732, Bilge Kağan 735 yılında dikilmiştir. Köl Tigin yazıtı, Bilge Kağan'ın ağzından yazılmıştır. Kültigin, Bilge Kağan'ın kardeşi, buyrukçu ihtiyar Tonyukuk ise veziridir. Anıtların olduğu yerde yalnızca dikilitaşlar değil, yüzlerce heykel, balbal, şehir harabeleri, taş yollar, su kanalları, koç ve kaplumbağa heykelleri, sunak taşları bulunmuştur.

Bengü Taş (Sonsuz Taş) Edebiyatı ürünleri olarak da adlandırılan Orhun Yazıtları’nı meydana getiren eserler şunlardır:

Tonyukuk Yazıtı: 724-726 yıllarıarasında dikilen Tonyukuk Yazıtı, Göktürk hanlarına vezirlik eden Tonyukuk tarafından yazdırılmış olup aynı boyda yan yana dikilmiş iki taştan ibarettir. Bu taşlar Orta Moğolistan’da Ulan Batur kentinin 50 km uzağındadır. Bu yazıtta Türk anı edebiyatının ve Türk tarihçiliğinin ilk temsilcisi olan Tonyukuk, içinde bizzat bulunduğu olayları ve döneminin tarihini yalın bir dille anlatmaktadır.

Kültigin Yazıtı: 732 yılında Bilge Kağan tarafından küçük kardeşi Kültigin adına dikilmiştir. Kültigin’in kahramanlıklarını anlatan bu yazıt Bilge Kağan’ın ağzından yazılmış olmakla beraber, metinlerin yazarı, Yollug Tigin’dir. Tonyukuk Yazıtı’ndan 300 km uzaklıkta Orhun nehri yakınına dikilmiştir.

Bilge Kağan Yazıtı: 735 yılında Bilge Kağan’ın oğlu tarafından dikilmiştir. Yazıtın üç yüzü Türkçe, bir yüzü Çince yazılmıştır. Düzenlemesi ve biçimi, Kültigin Yazıtı’nın benzeri olan bu yazıtta, Göktürklerin tarihi ve Bilge Kağan’ın, milleti için yaptıklarıanlatılır. Bilge Kağan’ın ağzından yazılan bu yazıtın metni de Yollug Tigin’e aittir. Bilge Kağan Yazıtı, Kültigin Yazıtı’nın 1 km kadar uzağına dikilmiştir.
Son düzenleyen Safi; 24 Kasım 2016 00:19

Benzer Konular

24 Kasım 2016 / Ziyaretçi Cevaplanmış
8 Ekim 2012 / Misafir Cevaplanmış
7 Kasım 2014 / Misafi Cevaplanmış
16 Şubat 2014 / meyra Cevaplanmış