Arama

Yardımlaşma ve paylaşma ile ilgili ayetler nelerdir?

Güncelleme: 6 Ekim 2018 Gösterim: 63.438 Cevap: 6
Ziyaretçi - avatarı
Ziyaretçi
Ziyaretçi
16 Kasım 2008       Mesaj #1
Ziyaretçi - avatarı
Ziyaretçi
Yardımlaşma ve paylaşma ile ilgili ayetler nelerdir?
Son düzenleyen Safi; 6 Ekim 2018 18:57
Keten Prenses - avatarı
Keten Prenses
Kayıtlı Üye
16 Kasım 2008       Mesaj #2
Keten Prenses - avatarı
Kayıtlı Üye
Bu mesaj 'en iyi cevap' seçilmiştir.

YARDIM HADİSLERİ


Kim, müslüman kardeşinin namusunu ve şahsiyetini korursa, Allah onun yüzünü kıyamet gününde cehennem ateşinden uzak tutar
Sponsorlu Bağlantılar
Bir kimsenin yanında bir mümin alçaltılıp da, ona yardım etmeye gücü yetiyorken yardım etmezse, Allah onu, kıyamet gününde, tüm yaratıkların huzurunda alçaltır
Ey Allahın Resûlü! Haksız kayırıcılık nedir?
Şöyle buyurdu
Zulüm işlemesinde toplumuna yardım etmendir
İslâm geldikten sonra, eski dönemde, arap kabileleri arasında, başkalarına baskı yapmak amacıyla yapılan dayanışma sözleşmesi yoktur
Ancak islâm, eski dönemde, ezilenlere yardım amacıyla yapılan sözleşmeleri kuvvetlendirmiştir
Müslüman müslümanın kardeşidir Ona zulmetmez, onu yalnız bırakmaz Kim kardeşinin ihtiyacını giderirse, Allah da onun ihtiyacını giderir
Kim bir müslüman kardeşinin bir sıkıntısını giderirse, Allah da, onun kıyamet sıkıntılarından bir sıkıntısını giderir
Allah, insanların ihtiyaçlarını gidermek için bir kısım insanlar yaratmıştır ki, insanlar ihtiyaç duyunca onlara koşarlar işte onlar, Allahın azabından güvende olanlardır

1:5 - Ancak Sana kulluk eder ve yalnız Senden yardım dileriz
2:23 - Kulumuza indirdiğimiz Kuran'dan şüphe ediyorsanız, siz de onun benzeri bir süre meydana getirin; eğer doğru sözlü iseniz, Allah'tan başka, güvendiklerinizi de yardıma çağırın
(Bakınız: şahitlik)
2:45 - Sabır ve namazla Allah'a sığınıp yardım isteyin; Rablerine kavuşacak ve Ona döneceklerini umanlar ve huşu duyanlardan başkasına namaz elbette ağır gelir
(Bakınız: Huşu, Namaz, Sabır)
2:46 - Sabır ve namazla Allah'a sığınıp yardım isteyin; Rablerine kavuşacak ve Ona döneceklerini umanlar ve huşu duyanlardan başkasına namaz elbette ağır gelir
(Bakınız: Müminler)
2:48 - Kimsenin kimseden faydalanamayacağı, kimseden bir şefaat kabul edilmeyeceği, kimseden bir fidye alınmayacağı ve yardım görülmeyeceği günden korunun
(Bakınız: Fidye, şefaat)
2:86 - Onlar ahiret karşılığında dünya hayatını satın alan kimselerdir, bu yüzden azapları hafifletilmez, onlar yardım da görmezler
(Bakınız: Ahiret, Dünya)
2:89 - Vaktaki Allah katından onlara, kendilerinde olanı tasdik eden Kitap geldi ki onlar bundan önceleri, inkar edenlere karşı kendilerine yardım gelmesini beklerlerdi, bildikleri gelince onu inkar ettiler Allah'ın laneti, inkar edenlerin üzerine olsun
(Bakınız: Fetih, Kafir, Lanet, Tevrat)
2:107 - Göklerin ve yerin Hükümdarlığının Allah'a ait olduğunu bilmez misin? Allah'tan başka dost ve yardımcınız yoktur
(Bakınız: Gökler, Veli)
2:120 - Kendi dinlerine uymadıkça, yahudi ve hırıstiyanlar senden asla hoşnut olmayacaklardır De ki: "Doğru yol, ancak Allah'ın yoludur" Sana gelen ilimden sonra onların heveslerine uyarsan, and olsun ki, Allah'tan sana ne bir dost ve ne de bir yardımcı olur
(Bakınız: Din, Dost, Heva, Hıristiyanlar, Ilim, Tutku, Yahudi)
2:123 - Kimsenin kimse namına bir şey ödemeyeceği, hiç kimseden fidye alınmayacağı, kimseye şefaatın yarar sağlamayacağı ve onların yardım görmeyeceği günden korunun
(Bakınız: Fidye, şefaat)
2:153 - Ey inananlar! Sabır ve namazla yardım dileyin Allah, muhakkak ki sabredenlerle beraberdir
(Bakınız: Namaz, Sabır)
2:214 - Sizden önce gelenlerin durumu sizin başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mı zannettiniz? Peygamber ve onunla beraber müminler: "Allah'ın yardımı ne zaman?" diyecek kadar darlığa ve zorluğa uğramışlar ve sarsılmışlardı; iyi bilin ki Allah'ın yardımı şüphesiz yakındır
(Bakınız: Müminler, Yoksul)
2:250 - Calut ve ordusuna karşı çıktıklarında, "Rabbimiz! Bize sabır ver, sebatımızı artır, inkar eden millete karşı bize yardım et" dediler
(Bakınız: Adım, Calut, Davud (as), Kafir, Ordu, Sabır, Talut)
2:270 - Sarfettiğiniz harcı ve adadığınız adağı şüphesiz Allah bilir Zulm edenlerin hiç yardımcıları yoktur
(Bakınız: Infak, Nafaka, Zulm)
2:286 - Allah kişiye ancak gücünün yeteceği kadar yükler; kazandığı iyilik lehine, ettiği kötülük de aleyhinedir Rabbimiz! Eğer unutacak veya yanılacak olursak bizi sorumlu tutma Rabbimiz Bizden öncekilere yüklediğin gibi, bize de ağır yük yükleme Rabbimiz! Bize gücümüzün yetmeyeceği şeyi taşıtma, bizi affet, bizi bağışla, bize acı Sen Mevlamızsın, kafirlere karşı bize yardım et
(Bakınız: Affetmek, Bağışlamak (affetmek), Kafir, Mevla)
3:13 - Karşı karşıya gelen iki topluluğun durumlarında sizin için ibret vardır; biri Allah yolunda savaşanlardır, diğeri, inkarcılardır ki, bunlar karşı tarafı gözleriyle kendilerinin iki misli görüyorlardı Allah dilediğini yardımıyla destekler Bunda görebilenler için ibret vardır
(Bakınız: Basiret, Bedir, Kafir)
3:22 - Onlar, dünya ve ahirette işleri boşa çıkacak olanlardır Onların hiç yardımcıları da yoktur
(Bakınız: Ahiret, Boşa çıkmak, Dünya)
3:52 - İsa onların inkarlarını hissedince: "Allah uğrunda yardımcılarım kimlerdir?" dedi Havariler söyle dediler: "Biz Allah'ın yardımcılarıyız, Allah'a inandık, O'na teslim olduğumuza şahit ol"
(Bakınız: Havari, Isa (as), şahitlik)
3:55 - Allah demişti ki: "Ey İsa! Ben seni eceline yetireceğim, seni kendime yükselteceğim, inkar edenlerden seni tertemiz ayıracağım; sana uyanları, kıyamet gününe kadar, inkar edenlerin üstünde tutacağım Sonra dönüşünüz Banadır Ayrılığa düştüğünüz hususlarda aranızda hükmedeceğim İnkar edenleri de dünya ve ahirette şiddetli azaba uğratacağım Onların hiç yardımcıları olmayacaktır"
(Bakınız: Anlaşmazlık, Hıristiyanlar, Isa (as), Kıyamet)
3:56 - Allah demişti ki: "Ey İsa! Ben seni eceline yetireceğim, seni kendime yükselteceğim, inkar edenlerden seni tertemiz ayıracağım; sana uyanları, kıyamet gününe kadar, inkar edenlerin üstünde tutacağım Sonra dönüşünüz Banadır Ayrılığa düştüğünüz hususlarda aranızda hükmedeceğim İnkar edenleri de dünya ve ahirette şiddetli azaba uğratacağım Onların hiç yardımcıları olmayacaktır"
(Bakınız: Ahiret, Dünya)
3:81 - Allah peygamberlerden ahid almıştı: "And olsun ki size kitap, hikmet verdim; sizde olanı tasdik eden bir peygamber gelecek, ona mutlaka inanacaksınız ve ona mutlaka yardım edeceksiniz, inkar edip bu ahdi kabul ettiniz mı?" demişti "İkrar ettik" demişlerdi de: "Şahit olun, Ben de sizinle beraber şahitlerdenim" demişti
(Bakınız: Ahid-anlaşma, Hikmet, şahitlik)
3:91 - Doğrusu inkar edip, inkarcı olarak ölenlerin hiçbirinden, yeryüzünü dolduracak kadar altını fidye vermiş olsa bile, bu kabul edilmeyecektir İşte elem verici azap onlaradır, onların hiç yardımcıları da yoktur
(Bakınız: Altın, Fidye, Kafir, Yeryüzü)
3:111 - Onlar incitmekten başka size bir zarar veremezler Sizinle savaşa koyulurlarsa, geri dönüp kaçarlar Sonra kendilerine yardım da edilmez
(Bakınız: Savaş)
3:123 - And olsun ki, siz düşkün bir durumda iken, Bedir'de, Allah size yardım etmişti; Allah'tan sakının ki şükredebilesiniz
(Bakınız: Bedir, şükür, Zafer)
3:124 - İnananlara: "Rabbinizin size gönderilmiş üç bin melekle yardım etmesi size yetmeyecek mı?" diyordun Evet, eğer sabrederseniz, sakınırsanız ve onlar de hemen üzerinize gelirlerse Rabbiniz size, nişanlı beş bin melekle imdat edecektir
(Bakınız: Bedir, Melekler)
3:125 - İnananlara: "Rabbinizin size gönderilmiş üç bin melekle yardım etmesi size yetmeyecek mı?" diyordun Evet, eğer sabrederseniz, sakınırsanız ve onlar de hemen üzerinize gelirlerse Rabbiniz size, nişanlı beş bin melekle imdat edecektir
(Bakınız: Bedir, Melekler, Sabır)
3:126 - Allah bunu, ancak size müjde olsun ve böylece kalpleriniz yatışsın diye yapmıştır İnkar edenlerin bir kısmını kesmek veya ümitsiz olarak geri dönecek şekilde bozguna uğratmak için gereken yardım, ancak güçlü ve Hakim olan Allah katından olur
(Bakınız: Bedir, Hikmet, Kalp, Zafer)
3:127 - Allah bunu, ancak size müjde olsun ve böylece kalpleriniz yatışsın diye yapmıştır İnkar edenlerin bir kısmını kesmek veya ümitsiz olarak geri dönecek şekilde bozguna uğratmak için gereken yardım, ancak güçlü ve Hakim olan Allah katından olur
(Bakınız: Bedir, Tepe)
3:147 - Dedikleri ancak şu idi: "Rabbimiz! Günahlarımızı, işimizdeki aşırılıklarımızı bize bağışla, sebatımızı arttır, inkarcı topluluğa karşı bize yardım et"
(Bakınız: Aşırılık, Bağışlamak (affetmek), Kafir)
3:150 - Halbuki Mevlanız Allah'tır O, yardımcıların en iyisidir
(Bakınız: Mevla)
3:160 - Allah size yardım ederse, sizi yenecek yoktur; eğer sizi yardımsız bırakıverirse, O'ndan başka size yardım edecek kimdir? İnananlar yalnız Allah'a güvensinler
(Bakınız: Tevekkül, Yenilgi)
3:192 - "Rabbimiz! Sen ateşe kimi sokarsan, onu şüphesiz rezil etmiş olursun, zulmedenlerin hiç yardımcıları yoktur"
(Bakınız: Ateş, Zulm)
4:45 - Allah, düşmanlarınızı çok iyi bilir Allah size dost olarak da yeter, yardımcı olarak da yeter
(Bakınız: Dost, Düşman, Veli)
4:52 - İşte, Allah'ın lanetledikleri onlardır Allah'ın lanetlediği kişiye asla yardımcı bulamayacaksın
(Bakınız: Lanet)
4:75 - Size ne oluyor da: "Rabbimiz! Bizi halkı zalim olan bu şehirden çıkar, katından bize bir sahip çıkan gönder katından bize bir yardımcı lütfet" diyen zavallı çocuklar, erkekler ve kadınlar uğrunda ve Allah yolunda savaşmıyorsunuz?
(Bakınız: Cihad, çocuk, Kadınlar, Savaş, ülke, Veli, Zalim)
4:89 - Onlar kendileri inkar ettikleri gibi, keşke siz de inkar etseniz de eşit olsanız isterler Allah yolunda hicret etmedikçe onlardan dost edinmeyin Eğer yüz çevirirlerse onları tutun, bulduğunuz yerde öldürün Onlardan dost ve yardımcı edinmeyin
(Bakınız: Cihad, Hicret, Münafıklar, öldürmek, Veli)
4:123 - Bu, sizin kuruntularınıza ve Kitap ehlinin kuruntularına göre değildir Kim fenalık yaparsa cezasını görür, kendisine Allah'tan başka ne dost ve ne de yardımcı bulur
(Bakınız: Ceza, Veli)
4:145 - Doğrusu münafıklar cehennemin en alt tabakasındadırlar Onlara yardımcı bulamayacaksın
(Bakınız: Ateş, Din, Münafıklar)
4:173 - İnananlara ve yararlı iş işleyenlere, ecirlerini ödeyecek, onlara olan bol nimetini daha da artıracaktır Kulluk etmekten çekinenleri ve büyüklük taşlayanları elem verici bir azaba uğratacaktır Onlar kendilerine Allah'tan başka bir dost ve yardımcı bulamazlar
(Bakınız: Amel, Büyüklük Taslamak, Dost, Ecir)
5:2 - Ey İnananlar! Allah'ın nişanelerine, hürmet edilen aya, (Kabe'ye) hediye olan kurbanlığa, gerdanlıklar takılan hayvanlara, Rab'larından bol nimet ve rıza talep ederek Beyti Haram'a gelenlere sakın hürmetsizlik etmeyin İhramdan çıktığınız zaman avlanabilirsiniz Sizi Mescidi Haram'dan menettiği için bir topluluğa olan kininiz, aşırı gitmenize sebep olmasın; iyilikte ve fenalıktan sakınmakta yardımlaşın, günah işlemek ve aşırı gitmekte yardımlaşmayın Allah'tan sakının, Allah'ın cezası şiddetlidir
(Bakınız: Alıkoymak, Allah`ın Rızası, Av, Beyt, Günah, Hacc, Haram Aylar, Hayvanlar, Ihram, Iyilik, Kötülük, Kurban, Mescid-i Haram, Saygı, şiar, Takva)
5:12 - And olsun ki, Allah, İsrailoğullarından söz almışt Onlardan oniki reis seçtik Allah: "Ben şüphesiz sizinleyim, namaz kılarsanız, zekat verirseniz, peygamberlerime inanır ve onlara yardım ederseniz, Allah uğrunda güzel bir takdimede bulunursanız, and olsun ki kötülüklerinizi örterim And olsun ki, sizi içlerinden ırmaklar akan cennetlere koyarım Bundan sonra sizden kim inkar ederse şüphesiz doğru yoldan sapmış olur" dedi
(Bakınız: Ahid-anlaşma, Borç, Güvenilirlik, ırmak, Israiloğulları, Namaz, Zekat)
5:72 - And olsun ki, "Allah ancak Meryem oğlu Mesih'tir" diyenler kafir oldular Oysa Mesih, "Ey İsrailoğulları! Rabbim ve Rabbiniz olan Allah'a kulluk edin; kim Allah'a ortak koşarsa muhakkak Allah ona cenneti haram eder, varacağı yer ateştir, zulmedenlerin yardımcıları yoktur" dedi
(Bakınız: Ateş, Hıristiyanlar, Isa (as), Israiloğulları, Meryem, Mesih, Oğul, Ortak Koşmak, Zulm)
6:34 - Senden önce nice peygamberler yalanlandı ve kendilerine yardımımız gelene kadar yalanlanmalarına ve sıkıştırılmaya katlandılar Allah'ın sözlerini değiştirebilecek yoktur; and olsun ki peygamberlerin haberi sana da geldi
(Bakınız: Peygamberler, Sabır)
6:70 - Dinlerini oyun ve eğlenceye alanları, dünya hayatının aldattığı kimseleri bırak Kuran ile öğüt ver ki, bir kimse kazandığıyla helaka düşmeye görsün, o takdirde Allah'dan başka ona ne bir yardımcı, ne de bir kurtarıcı bulunur; her türlü fidyeyi de verse kabul olunmaz Kazandıklarından ötürü yok olanlar işte bunlardır İnkar etmelerinden dolayı kızgın içecek ve can yakıcı azap onlaradır
(Bakınız: Din, Dünya, Eğlence, Fidye, Gurur-aldanma, Nefis, şefaat, Veli)
7:128 - Musa milletine: "Allah'tan yardım dileyin ve sabredin; yeryüzü şüphesiz Allah'ındır, kullarından dilediğini ona mirasçı kılar; sonuç Allah'a karşı gelmekten sakınanlarındır" dedi
(Bakınız: Arz, Firavun, Hz Musa (as), Muttaki, Sabır)
7:156 - "Bu dünyada ve ahirette bizim için güzel olanı yaz; biz Sana yöneldik" dedi Allah : "Azabıma dilediğim kimseyi uğratırım, rahmetim herşeyi kaplamıştır; bunu Allah'a karşı gelmekten sakınanlara, zekat verenlere, ayetlerimize inanıp, yanlarındaki Tevrat ve İncil'de yazılı buldukları, okuyup yazması olmayan peygambere uyanlara yazacağız O peygamber, onlara, uygun olanı emreder ve fenalıktan meneder, temiz şeyleri helal, mundar şeyleri haram kılar, onların ağır yüklerini indirir, zor tekliflerini hafifletir Bu peygambere inanan, hürmet eden, yardım eden, onunla gönderilen nura uyanlar yok mu? İşte onlar saadete erenlerdir" dedi
(Bakınız: Ahiret, Dünya, Hz Musa (as), Iyilik, Zekat)
7:157 - "Bu dünyada ve ahirette bizim için güzel olanı yaz; biz Sana yöneldik" dedi Allah : "Azabıma dilediğim kimseyi uğratırım, rahmetim herşeyi kaplamıştır; bunu Allah'a karşı gelmekten sakınanlara, zekat verenlere, ayetlerimize inanıp, yanlarındaki Tevrat ve İncil'de yazılı buldukları, okuyup yazması olmayan peygambere uyanlara yazacağız O peygamber, onlara, uygun olanı emreder ve fenalıktan meneder, temiz şeyleri helal, mundar şeyleri haram kılar, onların ağır yüklerini indirir, zor tekliflerini hafifletir Bu peygambere inanan, hürmet eden, yardım eden, onunla gönderilen nura uyanlar yok mu? İşte onlar saadete erenlerdir" dedi
(Bakınız: Hz Musa (as), Incil, Itaat Isyan Ve , Tevrat, ümmi, Yasak)
7:192 - Oysa putlar ne onlara yardım edebilir ve ne de kendilerine bir yardımları olur
(Bakınız: Nefis, şirk)
7:197 - "O'nu bırakıp da taptıklarınız, kendilerine yardım edemezler ki size yardım etsinler"
8:9 - Rabbinizin yardımına sığınıyordunuz O, "Ben size, birbiri peşinden bin melekle yardım ederim" diye cevap vermişti
(Bakınız: Bedir, Melekler)
8:10 - Allah bunu ancak bir müjde olması ve kalplerinizin yatışması için yapmıştı Yardım ancak Allah katındandır Doğrusu Allah güçlüdür, hakimdir
(Bakınız: Bedir, Hikmet, Kalp)
8:26 - Yeryüzünde az sayıda olduğunuz ve zayıf sayıldıgınız için insanların sizi esir olarak alıp götürmesinden korktuğunuz zamanları, hatırlayın Allah, şükredesiniz diye sizi barındırmış, yardımıyla desteklemiş, temiz şeylerle rızıklandırmıştır
(Bakınız: Rızık, şükür, Yeryüzü)
8:40 - Eğer yüz çevirirlerse Allah'ın sizin dostunuz olduğunu bilin; O ne güzel dost, ne güzel yardımcıdır!
(Bakınız: Mevla)
8:48 - Şeytan onlara işlediklerini güzel gösterdi ve "Bugün insanlardan sizi yenecek kimse yoktur; doğrusu ben de size yardımcıyım" dedi İki ordu karşılaşınca da, geri dönüp, "Benim sizinle ilgim yok; doğrusu sizin görmediğinizi ben görüyorum ve şüphesiz Allah'tan korkuyorum, Allah'ın azabı şiddetlidir" dedi
(Bakınız: Amel, Bozguna Uğratmak, çekici, şeytan, Topuk)
8:62 - Seni aldatmak isterlerse, bil ki şüphesiz Allah sana kafidir Seni ve inananları yardımıyla destekleyen, kalplerini uzlaştıran O'dur Eğer yeryüzünde olan her şeyi sarfetsen bile, sen onların kalplerini uzlaştıramazdın, ama Allah onları uzlaştırdı Doğrusu O Güçlü'dur, Hakim'dir
(Bakınız: Aldatmak-aldatılmak, Müminler)
8:63 - Seni aldatmak isterlerse, bil ki şüphesiz Allah sana kafidir Seni ve inananları yardımıyla destekleyen, kalplerini uzlaştıran O'dur Eğer yeryüzünde olan her şeyi sarfetsen bile, sen onların kalplerini uzlaştıramazdın, ama Allah onları uzlaştırdı Doğrusu O Güçlü'dur, Hakim'dir
(Bakınız: Hikmet, Kalp, Yeryüzü)
8:64 - Allah'ın yardımı sana ve sana uyan müminlere yeter
(Bakınız: Müminler)
8:72 - Doğrusu inanıp hicret edenler, Allah yolunda mallarıyla canlarıyla cihat edenler ve muhacirleri barındırıp onlara yardım edenler, işte bunlar birbirinin dostudurlur İnanıp hicret etmeyenlerle, hicret edene kadar sizin dostluğunuz yoktur Fakat din uğrunda yardım isterlerse, aranızda anlaşma olmayan topluluktan başkasına karşı onlara yardım etmeniz gerekir Allah işlediklerinizi görür
(Bakınız: Ahid-anlaşma, Antlaşma, Din, Hicret, Mallar, Velayet, Veli)
8:74 - İnanıp hicret eden, Allah yolunda savaşanlar ve muhacirleri barındırıp onlara yardım edenler, işte onlar gerçekten inanmış olanlardır Onlara mağfiret ve cömertçe verilmiş rızıklar vardır
(Bakınız: Bağışlamak (affetmek), Hicret, Müminler, Rızık)
9:4 - Yalnız, antlaşma hükümlerinde size karşı bir eksiklik yapmayan ve aleyhinizde kimseye yardım etmeyen müşriklerle yaptığınız antlaşmaya sonuna kadar riayet edin Allah sakınanları sever
(Bakınız: Antlaşma, Imza, Müşrik, Muttaki)
9:25 - And olsun ki Allah size birçok yerlerde, ve çokluğunuzun sizi böbürlendirdiği fakat bir faydası da olmadığı, yeryüzünün geniş olmasına rağmen size dar gelip de bozularak arkanıza döndüğünüz Huneyn gününde yardım etmişti
(Bakınız: Böbürlenmek, Büyüklük Taslamak, Cihad, Huneyn Günü)
9:40 - Ona (Muhammed'e) yardım etmezseniz, bilin ki, inkar edenler onu Mekke'den çıkardıklarında mağarada bulunan iki kişiden biri olarak Allah ona yardım etmişti Arkadaşına (Ebu Bekir'e) "Üzülme, Allah bizimledir" diyordu; Allah da ona güven vermiş, görmediğiniz askerlerle onu desteklemiş, inkar edenlerin sözünü alçaltmıştı Ancak Allah'ın sözü yücedir Allah güçlüdür, hakimdir
(Bakınız: Alçaltmak, Arkadaş, Güvenlik, Hikmet, Kafir, Mağara, Mekke, Ordu, Savaştan Kaçanl)
9:74 - And olsun ki, müslüman olduktan sonra inkar edip küfür sözünü söylemişler iken, söylemedik diye Allah'a yemin ettiler, başaramayacakları bir şeye giriştiler; Allah ve peygamberi bol nimetinden onları zenginleştirdi ve öc almaya kalktılar Eğer tevbe ederlerse iyiliklerine olur; şayet yüz çevirirlerse, Allah onları dünya ve ahirette can yakıcı azaba uğratır Yeryüzünde bir dost ve yardımcıları yoktu
(Bakınız: Ahiret, Dünya, Fazl-ihsan, Intikam, Islam, Münafıklar, Tevbe, Yeryüzü, Zenginlik-zenginler)
9:116 - Göklerin ve yerin hükümranlığı elbette Allah'ındır; dirilten ve öldüren O'dur Allah'tan başka dost ve yardımcınız yoktur
(Bakınız: Gökler, öldürmek, Veli)
11:113 - Haksızlık yapanlara yönelmeyin, yoksa ateş size de dokunur Sizin Allah'tan başka dostunuz yoktur; sonra, yardım da göremezsiniz
(Bakınız: Ateş, Veli, Zulm)
12:18 - Üzerine başka bir kan bulaşmış olarak Yusuf'un gömleğini de getirmişlerdi Babaları: "Sizi nefsiniz bir iş yapmaya sürükledi; artık bana güzelce sabır gerekir Anlattıklarınıza ancak Allah'tan yardım istenir" dedi
(Bakınız: Gömlek, Sabır, Yusuf (as))
12:110 - Öyle ki, peygamberler ümitsizliğe düşüp, yalanlandıklarını sandıkları bir sırada onlara yardımımız gelmiştir Böylece, istediğimizi kurtarırız Azabımız suçlu milletten geri çevrilemeyecektir
(Bakınız: Peygamberler, Suç-suçlu)
14:15 - Peygamberler yardım istediler ve her inatçı zorba hüsrana uğradı
(Bakınız: Bozguna Uğratmak, Fetih, Inat, Zorba)
16:37 - Onların doğru yolda olmalarına ne kadar özensen, yine de Allah, saptırdığını doğru yola iletmez Onların yardımcıları da olmaz
(Bakınız: Tutku)
16:127 - Sabret, senin sabrın ancak Allah'ın yardımıyladır; onlara üzülme, kurdukları düzenlerden de endişe etme
(Bakınız: Hile, Sabır)
17:6 - "Bunun ardından sizi onlara galip getireceğiz; mallar ve oğullarla size yardım edecek ve sizin sayınızı artıracağız"
(Bakınız: çocuk, Mallar)
17:33 - Allah'ın haram kıldığı cana haksız yere kıymayın Haksız yere öldürülenin velisine bir yetki tanımışızdır Artık o da öldürmekte aşırı gitmesin Zira kendisi ne de olsa yardım görmüştür
(Bakınız: Adam öldürmek, ölçü, öldürmek, Veli)
17:69 - Yoksa sizi tekrar denize döndürüp, üzerinize ortalığı yıkan bir fırtına gönderip, inkarlarınızdan ötürü sizi suda boğmasından güvende mısınız? O zaman bize soru soracak bir yardımcı da bulamazsınız
(Bakınız: Nankörlük, öç Almak)
17:75 - O takdirde sana, hayatın da ölümün de, kat kat azabını tattırırdık Sonra bize karşı bir yardımcı da bulamazdın
(Bakınız: ölü, ölüm)
17:88 - De ki: "İnsanlar ve cinler, birbirine yardımcı olarak bu Kuran'ın bir benzerini ortaya koymak için bir araya gelseler, and olsun ki, yine de benzerini ortaya koyamazlar"
(Bakınız: Cinler, Kur`an)

Son düzenleyen Safi; 6 Ekim 2018 19:03
Quo vadis?
Keten Prenses - avatarı
Keten Prenses
Kayıtlı Üye
20 Aralık 2008       Mesaj #3
Keten Prenses - avatarı
Kayıtlı Üye
zekat la ilgli ayetler
Hani İsrailoğullarından "Allah'tan başkasına kulluk etmeyin anneye-babaya yakınlara yetimlere ve yoksullara iyilikle davranın insanlara güzel söz söyleyin namazı dosdoğru kılın ve zekatı verin" diye misak almıştık. Sonra siz pek azınız hariç döndünüz ve (hâlâ) yüz çeviriyorsunuz. (2/83)

Namazı dosdoğru kılın zekatı verin; önceden kendiniz için hayır olarak neyi takdim ederseniz onu Allah katında bulacaksınız. Şüphesiz Allah yaptıklarınızı görendir. (2/110)

Yüzlerinizi doğuya ve batıya çevirmeniz iyilik değildir. Ama iyilik Allah'a ahiret gününe meleklere Kitaba ve peygamberlere iman eden; mala olan sevgisine rağmen onu yakınlara yetimlere yoksullara yolda kalmışa isteyip-dilenene ve kölelere (özgürlükleri için) veren; namazı dosdoğru kılan zekatı veren ve ahidleştiklerinde ahidlerine vefa gösterenler ile zorda hastalıkta ve savaşın kızıştığı zamanlarda sabredenler(in tutum ve davranışlarıdır). İşte bunlar doğru olanlardır ve müttaki olanlar da bunlardır. (2/177)

İman edip güzel amellerde bulunanlar namazı dosdoğru kılanlar ve zekatı verenler; şüphesiz onların ecirleri Rablerinin katındadır. Onlara korku yoktur ve onlar mahzun olmayacaklardır. (2/277)

Kendilerine; "Elinizi (savaştan) çekin namazı kılın zekatı verin" denenleri görmedin mi? Oysa savaş üzerlerine yazıldığında onlardan bir grup insanlardan Allah'tan korkar gibi- hatta daha da şiddetli bir korkuyla- korkuya kapılıyorlar ve: "Rabbimiz ne diye savaşı üzerimize yazdın bizi yakın bir zamana ertelemeli değil miydin?" dediler. De ki: "Dünyanın metaı azdır ahiret ise muttakiler için daha hayırlıdır ve siz 'bir hurma çekirdeğindeki ip-ince bir iplik kadar' bile haksızlığa uğratılmayacaksİnız." (4/77)

Ancak onlardan ilimde derinleşenler ile mü'minler sana indirilene ve senden önce indirilene inanırlar. Namazı dosdoğru kılanlar zekatı verenler Allah'a ve ahiret gününe inananlar; işte bunlar Biz bunlara büyük bir ecir vereceğiz. (4/162)

Andolsun Allah İsrailoğullarından kesin söz (misak) almıştı. Onlardan oniki güvenilir- gözetleyici göndermiştik. Ve Allah onlara: "Gerçekten ben sizinle birlikteyim. Eğer namazı kılar zekatı verir elçilerime inanır onları savunup-desteklerseniz ve Allah'a güzel bir borç verirseniz şüphesiz sizin kötülüklerinizi örter ve sizi gerçekten altından ırmaklar akan cennetlere sokarım. Bundan sonra sizden kim inkar ederse cidden dümdüz bir yoldan sapmıştır." (5/12

Sizin dostunuz (veliniz) ancak Allah O'nun elçisi rüku' ediciler olarak namaz kılan ve zekatı veren mü'minlerdir. (5/55)

Bize bu dünyada da ahirette de iyilik yaz şüphesiz ki biz Sana yöneldik. Dedi ki: "Azabımı dilediğime isabet ettiririm rahmetim ise herşeyi kuşatmıştır; onu korkup-sakınanlara zekatı verenlere ve bizim ayetlerimize iman edenlere yazacağım." (7/156)

Haram aylar (süre tanınmış dört ay) sıyrılıp-bitince (çıkınca) müşrikleri bulduğunuz yerde öldürün onları tutuklayın kuşatın ve onların bütün geçit yerlerini kesip-tutun. Eğer tevbe edip namaz kılarlarsa ve zekatı verirlerse yollarını açıverin. Gerçekten Allah bağışlayandır esirgeyendir. (9/5)

Eğer onlar tevbe edip namazı kılarlarsa ve zekatı verirlerse artık onlar sizin dinde kardeşlerinizdir. Bilen bir topluluk için ayetleri böyle birer birer açıklarız. (9/11)

Allah'ın mescidlerini yalnızca Allah'a ve ahiret gününe iman eden namazı dosdoğru kılan zekatı veren ve Allah'tan başkasından korkmayanlar onarabilir. İşte hidayete erenlerden oldukları umulanlar bunlardır. (9/18)

Sadakalar -Allah'tan bir farz olarak- yalnızca fakirler düşkünler (zekat) işinde görevli olanlar kalbleri ısındırılacaklar köleler borçlular Allah yolunda (olanlar) ve yolda kalmış(lar) içindir. Allah bilendir hüküm ve hikmet sahibidir.(9/60)

Mü'min erkekler ve mü'min kadınlar birbirlerinin velileridirler. İyiliği emreder kötülükten sakındırırlar namazı dosdoğru kılarlar zekatı verirler ve Allah'a ve Resûlü'ne itaat ederler. İşte Allah'ın kendilerine rahmet edeceği bunlardır. Şüphesiz Allah üstün ve güçlüdür hüküm ve hikmet sahibidir. (9/71)

"Nerede olursam (olayım) beni kutlu kıldı ve hayat sürdüğüm müddetçe bana namazı ve zekatı vasiyet (emr) etti." (19/31)

Halkına namazı ve zekatı emrediyordu ve o Rabbi katında kendisinden razı olunan (bir insan)dı. (19/55)

Ve onları kendi emrimizle hidayete yönelten önderler kıldık ve onlara hayrı kapsayan-fiilleri namaz kılmayı ve zekat vermeyi vahyettik. Onlar bize ibadet edenlerdi. (21/73)

Onlar ki yeryüzünde kendilerini yerleştirir iktidar sahibi kılarsak dosdoğru namazı kılarlar zekatı verirler, ma'rufu emrederler münkerden sakındırırlar. Bütün işlerin sonu Allah'a aittir. (22/41)

Allah adına gerektiği gibi cihad edin. O sizleri seçmiş ve din konusunda size bir güçlük yüklememiştir atanız İbrahim'in dini(nde olduğu gibi). O (Allah) bundan daha önce de bunda (Kur'an'da) da sizi "Müslümanlar" olarak isimlendirdi; elçi sizin üzerinize şahid olsun siz de insanlar üzerine şahidler olasınız diye. Artık dosdoğru namazı kılın, zekatı verin ve Allah'a sarılın sizin Mevlanız O'dur. İşte ne güzel mevla ve ne güzel yardımcı. (22/78)

Onlar zekata ilişkin (söz ve görevlerini mutlaka) yerine getirenlerdir; (23/4)

(Öyle) Adamlar ki ne ticaret ne alış-veriş onları Allah'ı zikretmekten dosdoğru namazı kılmaktan ve zekatı vermekten 'tutkuya kaptırıp alıkoymaz'; onlar kalplerin ve gözlerin inkılaba uğrayacağı (dehşetten allak bullak olacağı) günden korkarlar. (24/37)

Dosdoğru namazı kılın, zekatı verin ve elçiye itaat edin. Umulur ki rahmete kavuşturulmuş olursunuz. (24/56)

Ki onlar namazı dosdoğru kılarlar, zekatı verirler ve onlar ahirete kesin bilgiyle iman ederler. (27/3)

İnsanların mallarından artsın diye verdiğiniz faiz Allah katında artmaz. Ama Allah'ın yüzünü (rızasını) isteyerek verdiğiniz zekat ise işte (sevablarını ve gelirlerini) kat kat arttıranlar onlardır. (30/39)

Onlar namazı dosdoğru kılarlar zekatı verirler. Ve onlar kesin bir bilgiyle ahirete inanırlar. (31/4)

Evlerinizde vakarla-oturun (evlerinizi karargah edinin) ilk cahiliye (kadınları)nın süslerini açığa vurması gibi siz de süslerinizi açığa vurmayın; namazı dosdoğru kılın zekatı verin Allah'a ve elçisine itaat edin. Ey Ehl-i Beyt gerçekten Allah sizden kiri (günah ve çirkinliği) gidermek ve sizi tertemiz kılmak ister. (33/33)

Ki onlar zekatı vermeyenler ve ahireti inkâr edenlerdir. (41/7)

Gizli konuşmanızdan önce sadaka vermekten ürktünüz mü? Çünkü yapmadınız Allah sizin tevbelerinizi kabul etti. Şu halde namazı dosdoğru kılın zekatı verin ve Allah'a ve O'nun Resûlü'ne itaat edin. Allah yaptıklarınızdan haberdardır. (58/13)

Gerçekten Rabbin senin gecenin üçte ikisinden biraz eksiğinde yarısında ve üçte birinde (namaz için) kalktığını bilir; seninle birlikte olanlardan bir topluluğun da (böyle yaptığını bilir). Geceyi ve gündüzü Allah takdir eder. Sizin bunu sayamıyacağınızı bildi böylece tevbenizi (O'na dönüşünüzü) kabul etti. Şu halde Kur'an'dan kolay geleni okuyun. Allah sizden hastalar olduğunu başkalarının Allah'ın fazlından aramak için yeryüzünde gezip-dolaşacaklarını ve diğerlerinin Allah yolunda çarpışacaklarını bilmiştir. Öyleyse ondan (Kur'an'dan) kolay geleni okuyun. Namazı dosdoğru kılın zekatı verin ve Allah'a güzel bir borç verin. Hayır olarak kendi nefisleriniz için önceden takdim ettiğiniz şeyleri daha hayırlı ve daha büyük bir ecir (karşılık) olarak Allah katında bulursunuz. Allah'tan mağfiret dileyin. Şüphesiz Allah, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir. (73/20)

Oysa onlar dini yalnızca O'na halis kılan hanifler (Allah'ı birleyenler) olarak sadece Allah'a kulluk etmek namazı dosdoğru kılmak ve zekatı vermekten başkasıyla emrolunmadılar. İşte en doğru (dimdik ve sapasağlam) din budur. (98/5)
Son düzenleyen Safi; 7 Ekim 2018 00:59
Quo vadis?
ener - avatarı
ener
Ziyaretçi
10 Kasım 2010       Mesaj #4
ener - avatarı
Ziyaretçi
Hani İsrailoğullarından "Allah'tan başkasına kulluk etmeyin anneye-babaya yakınlara yetimlere ve yoksullara iyilikle davranın insanlara güzel söz söyleyin namazı dosdoğru kılın ve zekatı verin" diye misak almıştık Sonra siz pek azınız hariç döndünüz ve (hâlâ) yüz çeviriyorsunuz (2/83)

Namazı dosdoğru kılın zekatı verin; önceden kendiniz için hayır olarak neyi takdim ederseniz onu Allah katında bulacaksınız Şüphesiz Allah yaptıklarınızı görendir (2/110)

Yüzlerinizi doğuya ve batıya çevirmeniz iyilik değildir Ama iyilik Allah'a ahiret gününe meleklere Kitaba ve peygamberlere iman eden; mala olan sevgisine rağmen onu yakınlara yetimlere yoksullara yolda kalmışa isteyip-dilenene ve kölelere (özgürlükleri için) veren; namazı dosdoğru kılan zekatı veren ve ahidleştiklerinde ahidlerine vefa gösterenler ile zorda hastalıkta ve savaşın kızıştığı zamanlarda sabredenler(in tutum ve davranışlarıdır) İşte bunlar doğru olanlardır ve müttaki olanlar da bunlardır (2/177)

İman edip güzel amellerde bulunanlar namazı dosdoğru kılanlar ve zekatı verenler; şüphesiz onların ecirleri Rablerinin katındadır Onlara korku yoktur ve onlar mahzun olmayacaklardır (2/277)

Kendilerine; "Elinizi (savaştan) çekin namazı kılın zekatı verin" denenleri görmedin mi? Oysa savaş üzerlerine yazıldığında onlardan bir grup insanlardan Allah'tan korkar gibi- hatta daha da şiddetli bir korkuyla- korkuya kapılıyorlar ve: "Rabbimiz ne diye savaşı üzerimize yazdın bizi yakın bir zamana ertelemeli değil miydin?" dediler De ki: "Dünyanın metaı azdır ahiret ise muttakiler için daha hayırlıdır ve siz 'bir hurma çekirdeğindeki ip-ince bir iplik kadar' bile haksızlığa uğratılmayacaksİnız" (4/77)

Ancak onlardan ilimde derinleşenler ile mü'minler sana indirilene ve senden önce indirilene inanırlar Namazı dosdoğru kılanlar zekatı verenler Allah'a ve ahiret gününe inananlar; işte bunlar Biz bunlara büyük bir ecir vereceğiz (4/162)

Andolsun Allah İsrailoğullarından kesin söz (misak) almıştı Onlardan oniki güvenilir- gözetleyici göndermiştik Ve Allah onlara: "Gerçekten ben sizinle birlikteyim Eğer namazı kılar zekatı verir elçilerime inanır onları savunup-desteklerseniz ve Allah'a güzel bir borç verirseniz şüphesiz sizin kötülüklerinizi örter ve sizi gerçekten altından ırmaklar akan cennetlere sokarım Bundan sonra sizden kim inkar ederse cidden dümdüz bir yoldan sapmıştır" (5/12

Sizin dostunuz (veliniz) ancak Allah O'nun elçisi rüku' ediciler olarak namaz kılan ve zekatı veren mü'minlerdir (5/55)

Bize bu dünyada da ahirette de iyilik yaz şüphesiz ki biz Sana yöneldik Dedi ki: "Azabımı dilediğime isabet ettiririm rahmetim ise herşeyi kuşatmıştır; onu korkup-sakınanlara zekatı verenlere ve bizim ayetlerimize iman edenlere yazacağım" (7/156)

Haram aylar (süre tanınmış dört ay) sıyrılıp-bitince (çıkınca) müşrikleri bulduğunuz yerde öldürün onları tutuklayın kuşatın ve onların bütün geçit yerlerini kesip-tutun Eğer tevbe edip namaz kılarlarsa ve zekatı verirlerse yollarını açıverin Gerçekten Allah bağışlayandır esirgeyendir (9/5)

Eğer onlar tevbe edip namazı kılarlarsa ve zekatı verirlerse artık onlar sizin dinde kardeşlerinizdir Bilen bir topluluk için ayetleri böyle birer birer açıklarız (9/11)

Allah'ın mescidlerini yalnızca Allah'a ve ahiret gününe iman eden namazı dosdoğru kılan zekatı veren ve Allah'tan başkasından korkmayanlar onarabilir İşte hidayete erenlerden oldukları umulanlar bunlardır (9/18)

Sadakalar -Allah'tan bir farz olarak- yalnızca fakirler düşkünler (zekat) işinde görevli olanlar kalbleri ısındırılacaklar köleler borçlular Allah yolunda (olanlar) ve yolda kalmış(lar) içindir Allah bilendir hüküm ve hikmet sahibidir(9/60)

Mü'min erkekler ve mü'min kadınlar birbirlerinin velileridirler İyiliği emreder kötülükten sakındırırlar namazı dosdoğru kılarlar zekatı verirler ve Allah'a ve Resûlü'ne itaat ederler İşte Allah'ın kendilerine rahmet edeceği bunlardır Şüphesiz Allah üstün ve güçlüdür hüküm ve hikmet sahibidir (9/71)

"Nerede olursam (olayım) beni kutlu kıldı ve hayat sürdüğüm müddetçe bana namazı ve zekatı vasiyet (emr) etti" (19/31)

Halkına namazı ve zekatı emrediyordu ve o Rabbi katında kendisinden razı olunan (bir insan)dı (19/55)

Ve onları kendi emrimizle hidayete yönelten önderler kıldık ve onlara hayrı kapsayan-fiilleri namaz kılmayı ve zekat vermeyi vahyettik Onlar bize ibadet edenlerdi (21/73)

Onlar ki yeryüzünde kendilerini yerleştirir iktidar sahibi kılarsak dosdoğru namazı kılarlar zekatı verirler, ma'rufu emrederler münkerden sakındırırlar Bütün işlerin sonu Allah'a aittir (22/41)

Allah adına gerektiği gibi cihad edin O sizleri seçmiş ve din konusunda size bir güçlük yüklememiştir atanız İbrahim'in dini(nde olduğu gibi) O (Allah) bundan daha önce de bunda (Kur'an'da) da sizi "Müslümanlar" olarak isimlendirdi; elçi sizin üzerinize şahid olsun siz de insanlar üzerine şahidler olasınız diye Artık dosdoğru namazı kılın, zekatı verin ve Allah'a sarılın sizin Mevlanız O'dur İşte ne güzel mevla ve ne güzel yardımcı (22/78)

Onlar zekata ilişkin (söz ve görevlerini mutlaka) yerine getirenlerdir; (23/4)

(Öyle) Adamlar ki ne ticaret ne alış-veriş onları Allah'ı zikretmekten dosdoğru namazı kılmaktan ve zekatı vermekten 'tutkuya kaptırıp alıkoymaz'; onlar kalplerin ve gözlerin inkılaba uğrayacağı (dehşetten allak bullak olacağı) günden korkarlar (24/37)

Dosdoğru namazı kılın, zekatı verin ve elçiye itaat edin Umulur ki rahmete kavuşturulmuş olursunuz (24/56)

Ki onlar namazı dosdoğru kılarlar, zekatı verirler ve onlar ahirete kesin bilgiyle iman ederler (27/3)

İnsanların mallarından artsın diye verdiğiniz faiz Allah katında artmaz Ama Allah'ın yüzünü (rızasını) isteyerek verdiğiniz zekat ise işte (sevablarını ve gelirlerini) kat kat arttıranlar onlardır (30/39)

Onlar namazı dosdoğru kılarlar zekatı verirler Ve onlar kesin bir bilgiyle ahirete inanırlar (31/4)

Evlerinizde vakarla-oturun (evlerinizi karargah edinin) ilk cahiliye (kadınları)nın süslerini açığa vurması gibi siz de süslerinizi açığa vurmayın; namazı dosdoğru kılın zekatı verin Allah'a ve elçisine itaat edin Ey Ehl-i Beyt gerçekten Allah sizden kiri (günah ve çirkinliği) gidermek ve sizi tertemiz kılmak ister (33/33)

Ki onlar zekatı vermeyenler ve ahireti inkâr edenlerdir (41/7)

Gizli konuşmanızdan önce sadaka vermekten ürktünüz mü? Çünkü yapmadınız Allah sizin tevbelerinizi kabul etti Şu halde namazı dosdoğru kılın zekatı verin ve Allah'a ve O'nun Resûlü'ne itaat edin Allah yaptıklarınızdan haberdardır (58/13)

Gerçekten Rabbin senin gecenin üçte ikisinden biraz eksiğinde yarısında ve üçte birinde (namaz için) kalktığını bilir; seninle birlikte olanlardan bir topluluğun da (böyle yaptığını bilir) Geceyi ve gündüzü Allah takdir eder Sizin bunu sayamıyacağınızı bildi böylece tevbenizi (O'na dönüşünüzü) kabul etti Şu halde Kur'an'dan kolay geleni okuyun Allah sizden hastalar olduğunu başkalarının Allah'ın fazlından aramak için yeryüzünde gezip-dolaşacaklarını ve diğerlerinin Allah yolunda çarpışacaklarını bilmiştir Öyleyse ondan (Kur'an'dan) kolay geleni okuyun Namazı dosdoğru kılın zekatı verin ve Allah'a güzel bir borç verin Hayır olarak kendi nefisleriniz için önceden takdim ettiğiniz şeyleri daha hayırlı ve daha büyük bir ecir (karşılık) olarak Allah katında bulursunuz Allah'tan mağfiret dileyin Şüphesiz Allah, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir (73/20)

Oysa onlar dini yalnızca O'na halis kılan hanifler (Allah'ı birleyenler) olarak sadece Allah'a kulluk etmek namazı dosdoğru kılmak ve zekatı vermekten başkasıyla emrolunmadılar İşte en doğru (dimdik ve sapasağlam) din budur (98/5)
Son düzenleyen Safi; 7 Ekim 2018 00:59
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
11 Ocak 2012       Mesaj #5
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
İnsan doğası gereği sosyal bir varlıktır. Yaşadığı toplumun üyesidir. Duyguları, ihtiyaçları onu toplumla içiçe yaşamaya yöneltir. Toplum içinde yaşayan bireyler ise farklı yetenek ve özellikler taşırlar.

Çevremize baktığımızda insanların farklı zenginlik seviyesine sahip olduğunu görürüz. Günlük yaşamda kendi ihtiyaçlarını karşılamakta zorluk çeken bir çok insan karşımıza çıkar. Yaşlılık, hastalık, engelli olma gibi durumlar bunlardan bazılarıdır.

Deprem, sel, yangın ve benzeri afetlerde, insanların yıllar boyu emek vererek kazandıkları şeyler yok olabilir. Böyle durumlarda insanların birbirine yardım etmeleri kaçınılmaz hale gelir.

Paylaşma ve yardımlaşma insanların ekonomik düzeylerini birbirine yaklaştırır. Aynı zamanda arada sevgi, saygı ve kaynaşmayı sağlar. Paylaşan ve başkalarına yardım yardıma hazır olan insanlar cimrilik hastalığından kurtulmuş olur. Mutluluğun ve huzurun yalnızca parayla elde edilmediğini yaşamış olurlar. İlaçlarını alamayan, tedavi masraflarını karşılayamayan bir kimsenin bu ihtiyaçları karşılandığında ne kadar mutlu olacağını tahmin edebiliriz. Ona yardımcı olan da en az onun kadar mutlu olur.

Herkes kabul eder ki mutluluklar paylaştıkça artar, üzüntüler paylaştıkça azalır. (Anlatım: Mevlüt Aydın)

Aynı toplumun bireyleri olan bu insanların birbirlerine ihtiyaçları vardır. Böyle bir toplumda komşusu açlık, hastalık çeken bir kişi, kendi içinden o komşusuna yardım etme gereksinimi duyar. Kendi ailesi için hazırladığı bir tas çorbasını muhtaç komşusuyla paylaşmak ister. Doktora, hastaneye gidemeyen komşusunu doktora, hastaneye götürmek ister. Sonucunda içini manevi bir mutluluk kaplar.

Aynı toplumun bireyleri olan insanların her açıdan birbirlerine ihtiyaçları vardır. Karşılıklı ihtiyaçların giderilmesi toplum bilincini güçlendirir. Aynı zamanda bu yardımlaşma ve paylaşmalar toplumdaki ekonomik ve sosyal dengesizlikleri de önler. Malını fakir ve kimsesiz ile paylaşmak aradaki sevgiyi artırır, toplumsal dayanışmayı geliştirir. Başkasının acısını paylaşmak kadar, insana huzur veren diğer bir manevi haz yoktur. Bir ölüm acısını paylaşmak ne güzel bir davranıştır. Aynı olayları biz de yaşayabiliriz. Bizim de başımıza öyle şeyler gelmez mi? (Anlatım: Hasan Kutlu)
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
10 Nisan 2012       Mesaj #6
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
İbnu Ömer (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) omuzumdan tuttu ve: "Sen dünyada bir garib veya bir yolcu gibi ol" buyurdu İbnu Ömer (radıyallahu anh) hazretleri şöyle diyordu: "Akşama erdinmi, sabahı bekleme, sabaha erdinmi akşamı bekleme Sağlıklı olduğun sırada hastalık halin için hazırlık yap Hayatta iken de ölüm için hazırlık yap "Buhârî, Rikak 2; Tirmizî, Zühd 25, (2334)

147 - İbnu Mes'ud (radıyallahu anh) anlatıyor: "Hz Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) birgün yere çubukla, kare biçiminde bir şekil çizdi Sonra, bunun ortasına bir hat çekti, onun dışında da bir hat çizdi Sonra bu hattın ortasından itibaren bu ortadaki hatta istinad eden bir kısım küçük çizgiler attı

Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) bu çizdiklerini şöyle açıkladı: Şu çizgi insandır Şu onu saran kare çizgisi de eceldir Şu dışarı uzanan çizgi de onun emelidir (Bu emel çizgisini kesen) şu küçük çizgiler de müsibetlerdir Bu musibet oku yolunu şaşırarak insana değemese bile, diğer biri değer Bu da değmezse ecel oku değer

Buhârî, Rikak 3; Tirmizî, Kıyamet 23, (2456); İbnu Mace, Zühd 27, (4231)

148 - Hz Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) yere bir çizgi çizdi ve: "Bu insanı temsil eder" buyurdu Sonra bunun yanına ikinci bir çizgi daha çizerek: "Bu da ecelini temsil eder" buyurdu Ondan daha uzağa bir çizgi daha çizdikten sonra: "Bu da emeldir" dedi ve ilâve etti: "İşte insan daha böyle iken (yani emeline kavuşmadan) ona daha yakın olan (eceli) ansızın geliverir"

Buhârî, Rikak 4; Tirmizî, Zühd 25, (2335); İbnu Mâce, Zühd 27, (4232)

149 - İbnu Ömer (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) omuzumdan tuttu ve: "Sen dünyada bir garib veya bir yolcu gibi ol" buyurdu

İbnu Ömer (radıyallahu anh) hazretleri şöyle diyordu: "Akşama erdinmi, sabahı bekleme, sabaha erdinmi akşamı bekleme Sağlıklı olduğun sırada hastalık halin için hazırlık yap Hayatta iken de ölüm için hazırlık yap"

Buhârî, Rikak 2; Tirmizî, Zühd 25, (2334)

Tirmizî'nin rivayetinde, "yolcu gibi ol" sözünden sonra şu ziyade var: "Kendini kabir ehlinden added"

150 - Büreyde (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) elindeki iki çakıl(dan birini yakına, diğerini uzağa) atarak: "Şu ve şu neye delalet ediyor biliyor musunuz?" dedi Cemaat: "Allah ve Resûlü daha iyi bilir" dediler Buyurdu ki: "Şu (uzağa düşen) emeldir, bu (yakına düşen) de eceldir (Kişi emeline ulaşmak için gayret ederken ulaşmadan ölüverir)"

Tirmizî, Emsâl 7, (2874)

151 - Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Ecelini altmış yaşına kadar uzattığı kimselerden Cenab-ı Hakk, her çeşit özür ve bahâneyi kaldırmıştır"

Buhârî Rikak 4; Tirmizî, Da'vât 113, (3545), Zühd 23 (2332); İbnu Mâce, Zühd 27, (4236), Metin Buhârî'den alınmıştır

bunlarda ayetler:

"Her ümmetin takdir edilmiş bir eceli vardır
Ecelleri geldiği zaman ne bir saat geri kalırlar, ne de ileri giderler "(Yunus suresi, ayet: 49)

"Allah, eceli geldiğinde hiçbir kimseyi asla ertelemez Allah bütün yaptıklarınızdan haberdardır " (Münâfikûn 63/11)
Son düzenleyen Safi; 7 Ekim 2018 00:59
_EKSELANS_ - avatarı
_EKSELANS_
Kayıtlı Üye
17 Ocak 2013       Mesaj #7
_EKSELANS_ - avatarı
Kayıtlı Üye
yardımseverlik ile ilgili ayetler - iyilik ile ilgili kurandan ayetler

İyilik ve yardımseverlik hakkında en güzel ayet, Cuma namazlarında imamların hutbede okudukları o güzel ayettir;

Şüphesiz Allah, adaleti, iyilik yapmayı, yakınlara yardım etmeyi emreder; hayasızlığı, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor. (Nahl, 90. ayet)

Allah'ın rızasını kazanmaya sebep olacak her güzel iş, hayır. Müslüman, iyi olan, iyilik yapan ve başkalarının iyiliğini isteyen kişidir. Başkaları hakkında iyilik dilemeye "hayırhahlık" denir. Bunun aksi, yani başkalarının kötülüğünü istemek ise "bedhahlık"tır. Bedhahlık bir ruh hastalığıdır. Haset denilen kötü huy bedhahlıktan başka bir şey değildir.

İyilik yapmanın yolları çoktur. Müslüman, eli, dili ve malı ile yapabileceği kadar iyilikte bulunmalıdır. Bu, onun görevidir. Allah, mutlaka yaptığımız iyilikleri bilir ve karşılığını verir. Kötülük (şer) ile müslümanlık hiç bir şekilde bağdaşmaz.

Allah Teâlâ şöyle buyuruyor:

"İçinizden, insanları hayra çağıracak, iyiliği emredecek, kötülükten alıkoyacak bir topluluk bulunsun. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir" (Âli İmrân, 3/ 104).

"Siz insanlık için meydana çıkmamış en hayırlı bir ümmetsiniz; iyiliği emreder, fenalıktan alıkorsunuz ve Allah'a imanınızda devam edersiniz" (Âli İmrân, 3/110).

"Mümin erkeklerle mümin kadınlar birbirinin yardımcılarıdır. İyiliği emreder, Fenalıktan alıkorlar, namazı gereği üzere kılarlar, zekâtı verirler. Allah ve Resulune itaat ederler" (et-Tevbe, 9/71).

"İyiliği emretmek ve fenalıktan sakınmak hususunda birbirinizle yardımlaşın, günah islemek ve düşmanlık yapmakta yardımlaşmayın. Allah'tan korkun, çünkü Allah'ın azabı çok şiddetlidir" (el-Mâide, 5/2).

"Bir kimse iyi bir iş işlerse faydası kendisinedir" (el-Câsiye, 45/15).

(Dünyalık olarak) size her ne verilmişse, bu dünya hayatının geçimliğidir. Allah'ın yanında bulunanlar ise daha hayırlı ve kalıcıdır. Bu mükafat, inananlar ve Rablerine tevekkül edenler, büyük günahlardan ve çirkin işlerden kaçınanlar, öfkelendikleri zaman bağışlayanlar, Rablerinin çağrısına cevap verenler ve namazı dosdoğru kılanlar; işleri, aralarında şûrâ (danışma) ile olanlar, kendilerine verdiğimiz rızıktan Allah yolunda harcayanlar, bir saldırıya uğradıkları zaman, aralarında yardımlaşanlar içindir. (Şura 36. ayet)
Son düzenleyen Safi; 7 Ekim 2018 01:00

Benzer Konular

28 Şubat 2016 / Misafir Edebiyat
13 Aralık 2012 / Misafir Soru-Cevap
6 Ekim 2018 / Ziyaretçi Cevaplanmış
29 Aralık 2008 / Ziyaretçi Cevaplanmış
17 Ocak 2013 / Misafir Müslümanlık/İslamiyet