Arama

İstanbul'un yöresel kıyafetleri nasıldır? - Sayfa 3

En İyi Cevap Var Güncelleme: 20 Aralık 2012 Gösterim: 113.502 Cevap: 115
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
2 Kasım 2010       Mesaj #21
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
ÖZELLİKLER
Osmanlı sultanları giyime oldukça önem veriyordu. Sarayda oluşmuş; ölen sultanların kıyafetlerini bohçalama geleneği, bugün dönemlerin sosyal tarihini ortaya koyuyor. Kaliteli giyinmeyi seven sultanlar saray bünyesinde dokuma atölyeleri kurdurmuşlardı. Hassa nakkaşları tarafından hazırlanan desenler bu atölyelerde özenle dokunurdu. Saray atölyeleri yetersiz kaldığında İstanbul ve Bursa’daki atölyeler devreye girerdi. Özellikle Bursa bu konuda önemli bir merkezdi; İran’dan ithal edilen ham ipek burada dokunurdu.
Sponsorlu Bağlantılar

15. yüzyılda Osmanlı sarayı, başkent İstanbul’un giyim kuşamını yönlendiren bir merkez konumundaydı. İstanbullular gösterişli, pahalı kıyafetler giyerken, Anadolu ve Rumeli’nin köylerinde, kasabalarında halk sade kumaşlar ve süsten uzak kıyafetlere yöneliyordu.

Osmanlı kıyafetlerinin en önemli genel özelliği bol dökümlü, örtülü ve uzun olmalarıydı. Kadınlar şalvar, hırka, gömlek, entari; erkekler şalvar ve çarık giyerlerdi. Her meslek grubunun kendine ait bir kıyafeti bulunuyordu. İmparatorluk her türlü sanat ve zanaatte olduğu gibi giyim kuşamda da 16. yüzyılda en yüksek düzeyine ulaşmıştı. 17. yüzyılda imparatorluğun ekonomik durumuna paralel olarak dokumaların kalitesi düşmeye başladı. Aynı dönemde kıymetli madenlerin kullanımı yasaklandı…

Ve şu anda ki giysilerimiz daha iyidir. Bunlar için Teşekkür ederiz ama bana diil düşünün ve bulun.Bu dediklerimide yazın.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
2 Kasım 2010       Mesaj #22
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
bu kıyafetlerin adları nedir sadece nasıl giyildiğini yazmışsınız ödevim var ama yapamıyorum
Sponsorlu Bağlantılar
sefa - avatarı
sefa
Ziyaretçi
2 Kasım 2010       Mesaj #23
sefa - avatarı
Ziyaretçi
Özellikleri
Osmanlı sultanları giyime oldukça önem veriyordu. Sarayda oluşmuş; ölen sultanların kıyafetlerini bohçalama geleneği, bugün dönemlerin sosyal tarihini ortaya koyuyor. Kaliteli giyinmeyi seven sultanlar saray bünyesinde dokuma atölyeleri kurdurmuşlardı. Hassa nakkaşları tarafından hazırlanan desenler bu atölyelerde özenle dokunurdu. Saray atölyeleri yetersiz kaldığında İstanbul ve Bursa’daki atölyeler devreye girerdi. Özellikle Bursa bu konuda önemli bir merkezdi; İran’dan ithal edilen ham ipek burada dokunurdu.

15. yüzyılda Osmanlı sarayı, başkent İstanbul’un giyim kuşamını yönlendiren bir merkez konumundaydı. İstanbullular gösterişli, pahalı kıyafetler giyerken, Anadolu ve Rumeli’nin köylerinde, kasabalarında halk sade kumaşlar ve süsten uzak kıyafetlere yöneliyordu.

Osmanlı kıyafetlerinin en önemli genel özelliği bol dökümlü, örtülü ve uzun olmalarıydı. Kadınlar şalvar, hırka, gömlek, entari; erkekler şalvar ve çarık giyerlerdi. Her meslek grubunun kendine ait bir kıyafeti bulunuyordu. İmparatorluk her türlü sanat ve zanaatte olduğu gibi giyim kuşamda da 16. yüzyılda en yüksek düzeyine ulaşmıştı. 17. yüzyılda imparatorluğun ekonomik durumuna paralel olarak dokumaların kalitesi düşmeye başladı. Aynı dönemde kıymetli madenlerin kullanımı yasaklandı

Özellikleri
Osmanlı sultanları giyime oldukça önem veriyordu. Sarayda oluşmuş; ölen sultanların kıyafetlerini bohçalama geleneği, bugün dönemlerin sosyal tarihini ortaya koyuyor. Kaliteli giyinmeyi seven sultanlar saray bünyesinde dokuma atölyeleri kurdurmuşlardı. Hassa nakkaşları tarafından hazırlanan desenler bu atölyelerde özenle dokunurdu. Saray atölyeleri yetersiz kaldığında İstanbul ve Bursa’daki atölyeler devreye girerdi. Özellikle Bursa bu konuda önemli bir merkezdi; İran’dan ithal edilen ham ipek burada dokunurdu.
Eski Kadın Kıyafetleri
O zamanın kadın kıyafetleri de, Kalübela’dan beri devam edegeldiği gibi, yaşlılarda başka, tazelerde başka, çocuklarda yine başka. Yaşlılar ve orta yaşlılar, aşağı yukarı aynı kıyafetteydi. Ev halleri ile sokak halleri ayrıydı. Ev içinde: başta oyalı yemeni veya beyaz tülbentten üstüne, dokuma bezden, hilali gömlek; üzerine parmak dikişli, kolsuz pamuklu; daha üzerine, yaz ise basmadan, kış ise, pazen veya Rus fanilasından, tek cepli entari. Belde, kukadan örme, üç parmak eninde, başı püsküllü kuşak. Kışın, en üste, yine parmak dikişli, hayderi yakalı hırka.
Sokağa çıkıldığı vakit: Yaşmak devrinde kaşmer veya Engürü (Ankara) sofundan, uzun yakalı, dört peşli babayani renkte ferace giyilir, başa, hotoz üstüne, altlı üstlü, yanları yelkenli ve kokorozsuz (süssüz, göşterişsiz), bir çift kalın yaşmak sarılırdı. Çarşaflar, Şam ve Halep işi, düz siyah ipekli, Avrupakari olursa, koyurenk satendöliyondan, beli büzmeli, peçeye gelince siyah ve kalındı. Ayakta, bir parmak topuklu, rugan, lastrin veya karamandolu çekme terlik, gözde gözlük, bir elde şemşiye, öbür elde ufak bir çanta veya torba bulunurdu.
Tazelerde: En içte, yazsa pamuktan, kışsa yünden, göğsü memelikli, yarım kollu fanila, üstünde, yakası pamukaki ile sarma işlemeli, yerden bir karış kalkık, patiskadan dekolte gömlek. Bunun üzerine, yünden örme veya kalınca yünlü kumaştan mamul, belden büzmeli iç etekliği. Daha üzerine, gene mevsime göre patiskadan veya faniladan, göğsü sıkı tutmaya ve kaldırmaya yarayan önü sık düğmeli yelek. Kaşmerdikozdan kimisi kloş, kimisi yarım kloş, kimisi yanları pastalı eteklik. Etekliğin üstüne bluz. Bluzdan sonra da, itiyada (alışkanlığa) göre, kısa kürk, astragan veya karakülden bolero, kolları ve yakası şal taklidi, kadife hırka.
Başlara çok dikkat edilirdi ve zamanla çok çeşitleri yapıldı. Mesela, alında kahkül, yanlarda favori, tepede topuz.. Alın kabarık, altında tel ponpon, üstünde topuz.. Saçlar toplu, ortadan ikiye ayrık ve maşa ile kabartılmış, ensede topuz...
Yüzde, allık, pudra, gözde sürme, kaşta kozmetik. Fazla tuvalete düşkün olanlar, pembe veya beyaz mayi üzerine pudra geçirirler, aşağı takım ise yağlı düzgün sürerler, rastık çekerler, püskürme ben kondururlardı.
Düğünlerde, bayramlarda, teklifli ziyaretlerde giyilen giysiler ağırdı. Ekseriyetle, dallı ve kabuk gibi nakışlı, zemini parlak satenlüksten, açık renk ipekliler giyilirdi. Bunlar, enli ipek dantelalarla müzeyyen (süslü), yakanın dekolte kısmı, zayıflarda gene tülgrekle bileğe kadar örtülü, etlilerde çıplaktı. Podösüet (süet) veya güderiden uzun elbise kullanılır, görmemişler arasında, üstüne müteaddit (çok sayıda) yüzük takanlar da olurdu.
Zayıflar, göğsü kabarık göstermek için hazır satılan göğüslükler koydukları gibi bir zamanlar, belden aşağı, arkaya turnür bağlamak modası da takip edilmişti.
Böyle pür tuvalet tazelerin çorapları bagetli ve beyaz ipek, iskarpinleri ponponlu ve atlas, ökçeleri ortaydı. Şimdiki uzun ökçeler daha meydanda yoktu. Bu mutavassıt (orta) ökçeler de bile rahatsız olunduğu, doğru dürüst yürünemediği söylenirdi. Tazelerin hariç kıyafetleri, önceleri ferace, sonra çarşaf, sayfiyelerde ise maşlah, yeldirme, kaşpuşiyerdi. Ferace, düz renk ipekliden yapılır, yaka içine, renge uygun sura astar konur, yaka ve kol kenarlarına ağır motifler, boncuklu ve saçaklı harçlar dikilirdi. Bunların en son moda ve alasını, Çarşıiçi’ndeki terzi Anastas yapardı. Bir feraceye, altın para, yirmi, yirmi beş lira sarfedildiği vaki idi.
Evvelleri, peçeler kalın, çarşaflar, dallı ve yollu ipeklerden, uzun ve kloş pelerinli, yerlere kadar etekli, etrafı fırça şeritli iken, gitgide, peçeler inceldi; çarşaf kumaşları hafiflendi ve pelerinler dirseğe kadar kısaldı.
Başlar, topuz altından kurdela ile bağlanıp, iğnelerle türlü şekle sokuldu. Maşlahların en ağırı, Halep, Şam ve Bağdat’ın sırmalı maşlahlarıydı. Bunların yolluları vardı ki ense kısmındaki som sırma mihrapları, pırıl pırıl, altın gibi parlardı. İpekli ve yünlü kumaşlardan da evden maşlah dikildiği, üstlerinin ipekle sırma işlendiği de çoktu.
Baş örtülerin, Bursa mamulatı veya ayrıca bilhassa işlenmiş olanları mevcut olduğu gibi şifon, gaz, krepdamurdan türlü renkte bulunanları da vardı. Topuzlar ve saçlar, kuşlu firketeler, taşlı taraklar, menekşe ve divanhane çivisi denilen elmas iğnelerle süslenirdi. Yeldirmeler şimdiki pardesüleri andırır şekillerde, terzilere diktirilir, kaşpuşiyerler Mayer’den, Tirink’ten, Karlman’dan hazır alınırdı. Bunlar, üzerleri harmaniyeli şekilde ekseriya, haneli ve yollu, gümüş ve bej rengiydi.
Kız çocuklarının ev elbiseleri, robalı, uzun ve bebe biçiminde, sokaklıkları, hemen daima, lacivert ve beyazla karışık marnel yakalı, dar belli, diz kapaktan dört parmak aşağıda etekliydi. Bayramlık ve düğünlükler pembe, mavi, eflatun gibi açık renk ve ipektendi.



15. yüzyılda Osmanlı sarayı, başkent İstanbul’un giyim kuşamını yönlendiren bir merkez konumundaydı. İstanbullular gösterişli, pahalı kıyafetler giyerken, Anadolu ve Rumeli’nin köylerinde, kasabalarında halk sade kumaşlar ve süsten uzak kıyafetlere yöneliyordu.

Osmanlı kıyafetlerinin en önemli genel özelliği bol dökümlü, örtülü ve uzun olmalarıydı. Kadınlar şalvar, hırka, gömlek, entari; erkekler şalvar ve çarık giyerlerdi. Her meslek grubunun kendine ait bir kıyafeti bulunuyordu. İmparatorluk her türlü sanat ve zanaatte olduğu gibi giyim
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
4 Kasım 2010       Mesaj #24
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
kitabımda şöyle yazıyor : yaşadığınız yerde eskiden giyilen , yöresel kıyafetlerin özelliklerini araştırıp yazınız dio bana yardımcı olun
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
4 Kasım 2010       Mesaj #25
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
istanbulda eskiden giyilen kıyafetler nelerdir?
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
6 Kasım 2010       Mesaj #26
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
istanbulda giyinen yöresel kıyafetlerin özellikleri nelerdir acaba ???
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
7 Kasım 2010       Mesaj #27
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
daha gelişmiş bir araştırması yokmu birinin özellikler hakkında
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
10 Kasım 2010       Mesaj #28
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
kitabımda şöyle yazıyor : yaşadığınız yerde eskiden giyilen , yöresel kıyafetlerin özelliklerini araştırıp yazınız dio bana yardımcı olun
ener - avatarı
ener
Ziyaretçi
10 Kasım 2010       Mesaj #29
ener - avatarı
Ziyaretçi
Alıntı
Misafir adlı kullanıcıdan alıntı

kitabımda şöyle yazıyor : yaşadığınız yerde eskiden giyilen , yöresel kıyafetlerin özelliklerini araştırıp yazınız dio bana yardımcı olun

Eski Kadın Kıyafetleri kolon y kare
kadin kiyafetleriO zamanın kadın kıyafetleri de, Kalübela’dan beri devam edegeldiği gibi, yaşlılarda başka, tazelerde başka, çocuklarda yine başka. Yaşlılar ve orta yaşlılar, aşağı yukarı aynı kıyafetteydi. Ev halleri ile sokak halleri ayrıydı. Ev içinde: başta oyalı yemeni veya beyaz tülbentten üstüne, dokuma bezden, hilali gömlek; üzerine parmak dikişli, kolsuz pamuklu; daha üzerine, yaz ise basmadan, kış ise, pazen veya Rus fanilasından, tek cepli entari. Belde, kukadan örme, üç parmak eninde, başı püsküllü kuşak. Kışın, en üste, yine parmak dikişli, hayderi yakalı hırka.
Sokağa çıkıldığı vakit: Yaşmak devrinde kaşmer veya Engürü (Ankara) sofundan, uzun yakalı, dört peşli babayani renkte ferace giyilir, başa, hotoz üstüne, altlı üstlü, yanları yelkenli ve kokorozsuz (süssüz, göşterişsiz), bir çift kalın yaşmak sarılırdı. Çarşaflar, Şam ve Halep işi, düz siyah ipekli, Avrupakari olursa, koyurenk satendöliyondan, beli büzmeli, peçeye gelince siyah ve kalındı. Ayakta, bir parmak topuklu, rugan, lastrin veya karamandolu çekme terlik, gözde gözlük, bir elde şemşiye, öbür elde ufak bir çanta veya torba bulunurdu.
kadin kiyafetleri1Tazelerde: En içte, yazsa pamuktan, kışsa yünden, göğsü memelikli, yarım kollu fanila, üstünde, yakası pamukaki ile sarma işlemeli, yerden bir karış kalkık, patiskadan dekolte gömlek. Bunun üzerine, yünden örme veya kalınca yünlü kumaştan mamul, belden büzmeli iç etekliği. Daha üzerine, gene mevsime göre patiskadan veya faniladan, göğsü sıkı tutmaya ve kaldırmaya yarayan önü sık düğmeli yelek. Kaşmerdikozdan kimisi kloş, kimisi yarım kloş, kimisi yanları pastalı eteklik. Etekliğin üstüne bluz. Bluzdan sonra da, itiyada (alışkanlığa) göre, kısa kürk, astragan veya karakülden bolero, kolları ve yakası şal taklidi, kadife hırka.
Başlara çok dikkat edilirdi ve zamanla çok çeşitleri yapıldı. Mesela, alında kahkül, yanlarda favori, tepede topuz.. Alın kabarık, altında tel ponpon, üstünde topuz.. Saçlar toplu, ortadan ikiye ayrık ve maşa ile kabartılmış, ensede topuz...
Yüzde, allık, pudra, gözde sürme, kaşta kozmetik. Fazla tuvalete düşkün olanlar, pembe veya beyaz mayi üzerine pudra geçirirler, aşağı takım ise yağlı düzgün sürerler, rastık çekerler, püskürme ben kondururlardı.
kadin kiyafetleri2Düğünlerde, bayramlarda, teklifli ziyaretlerde giyilen giysiler ağırdı. Ekseriyetle, dallı ve kabuk gibi nakışlı, zemini parlak satenlüksten, açık renk ipekliler giyilirdi. Bunlar, enli ipek dantelalarla müzeyyen (süslü), yakanın dekolte kısmı, zayıflarda gene tülgrekle bileğe kadar örtülü, etlilerde çıplaktı. Podösüet (süet) veya güderiden uzun elbise kullanılır, görmemişler arasında, üstüne müteaddit (çok sayıda) yüzük takanlar da olurdu.
Zayıflar, göğsü kabarık göstermek için hazır satılan göğüslükler koydukları gibi bir zamanlar, belden aşağı, arkaya turnür bağlamak modası da takip edilmişti.
kadin kiyafetleri3Böyle pür tuvalet tazelerin çorapları bagetli ve beyaz ipek, iskarpinleri ponponlu ve atlas, ökçeleri ortaydı. Şimdiki uzun ökçeler daha meydanda yoktu. Bu mutavassıt (orta) ökçeler de bile rahatsız olunduğu, doğru dürüst yürünemediği söylenirdi. Tazelerin hariç kıyafetleri, önceleri ferace, sonra çarşaf, sayfiyelerde ise maşlah, yeldirme, kaşpuşiyerdi. Ferace, düz renk ipekliden yapılır, yaka içine, renge uygun sura astar konur, yaka ve kol kenarlarına ağır motifler, boncuklu ve saçaklı harçlar dikilirdi. Bunların en son moda ve alasını, Çarşıiçi’ndeki terzi Anastas yapardı. Bir feraceye, altın para, yirmi, yirmi beş lira sarfedildiği vaki idi.
Evvelleri, peçeler kalın, çarşaflar, dallı ve yollu ipeklerden, uzun ve kloş pelerinli, yerlere kadar etekli, etrafı fırça şeritli iken, gitgide, peçeler inceldi; çarşaf kumaşları hafiflendi ve pelerinler dirseğe kadar kısaldı.
Başlar, topuz altından kurdela ile bağlanıp, iğnelerle türlü şekle sokuldu. Maşlahların en ağırı, Halep, Şam ve Bağdat’ın sırmalı maşlahlarıydı. Bunların yolluları vardı ki ense kısmındaki som sırma mihrapları, pırıl pırıl, altın gibi parlardı. İpekli ve yünlü kumaşlardan da evden maşlah dikildiği, üstlerinin ipekle sırma işlendiği de çoktu.
kadin kiyafetleri4Baş örtülerin, Bursa mamulatı veya ayrıca bilhassa işlenmiş olanları mevcut olduğu gibi şifon, gaz, krepdamurdan türlü renkte bulunanları da vardı. Topuzlar ve saçlar, kuşlu firketeler, taşlı taraklar, menekşe ve divanhane çivisi denilen elmas iğnelerle süslenirdi. Yeldirmeler şimdiki pardesüleri andırır şekillerde, terzilere diktirilir, kaşpuşiyerler Mayer’den, Tirink’ten, Karlman’dan hazır alınırdı. Bunlar, üzerleri harmaniyeli şekilde ekseriya, haneli ve yollu, gümüş ve bej rengiydi.
Kız çocuklarının ev elbiseleri, robalı, uzun ve bebe biçiminde, sokaklıkları, hemen daima, lacivert ve beyazla karışık marnel yakalı, dar belli, diz kapaktan dört parmak aşağıda etekliydi. Bayramlık ve düğünlükler pembe, mavi, eflatun gibi açık renk ve ipektendi.

Akşam, 18 Haziran 1932
Kaynak: Masal Olanlar, Sermet Muhtar Alus, İletişim Yayınları, 1997, sayfa:138-142
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
11 Kasım 2010       Mesaj #30
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
ııı acaba ben istanbul yöresel kıyafetlerinin özellikleri dedim osamalı bilmem birşey çıktı düzeltir misiniz hiçbir yerde istediğim bilgi yok

Benzer Konular

3 Kasım 2016 / Ziyaretçi Cevaplanmış
5 Nisan 2014 / Ziyaretçi Soru-Cevap
4 Kasım 2016 / Misafir Cevaplanmış
24 Aralık 2013 / İLAYDA Cevaplanmış
14 Kasım 2011 / Misafir Soru-Cevap