Arama

Savaşların insanlar üzerindeki etkileri nelerdir? - Sayfa 5

En İyi Cevap Var Güncelleme: 29 Nisan 2015 Gösterim: 153.985 Cevap: 83
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
19 Aralık 2009       Mesaj #41
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
silahların canlılar üzerindeki etkisi
Sponsorlu Bağlantılar
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
1 Ocak 2010       Mesaj #42
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
yapacıpınız cevaplama ne çok kısa ne çok uzun olmalı umarım öyle yaparsanız sevinirim
Sponsorlu Bağlantılar
_KleopatrA_ - avatarı
_KleopatrA_
Ziyaretçi
1 Ocak 2010       Mesaj #43
_KleopatrA_ - avatarı
Ziyaretçi
Savaşın insan sağlığı üzerindeki tehdidi yalnızca savaş sırasında görülmüyor. Amerika'da askeri atıklar yüzünden, askeri tesislere yakın yerleşim yerlerinde yaşayanlarda kanser vakası giderek artıyor.
Asker ve Savaş Karşıtı Komitesi'nin (COMD) web sitesinde yer alan bir rapora göre, bu yerleşim yerlerinde doğan çocukların % 100'ü savaş kirliliğine maruz kalarak dünyaya geliyor. Bu sanayi bölgesindeki yetişkinlerin %90'ı, çocuklarınsa %80'i buna bağlı sinir sistemi, solunum yolları hastalıklarına sahipler. Kısacası savaşın doğrudan etkisinin asla görülmediği Amerika'da savaş endüstrisinin doğurduğu sonuçlar, savaşın etkisini nesiller boyu taşıyan savaş mağduru toplumları nasıl etkileyebildiğini göstermeye yarıyor.
Savaşın yol açtığı hastalıklar
Kanser: Hiroşima ve Nagazaki'ye atılan atom bombasından sonra yakın tarihin en yakın savaşlarından Körfez Savaşı'nın olumsuz sonuçları, son beş yılda etkisini göstermeye başladı. Son bir kaç yıldır 12-13 yaşında meme kanserine yakalanan Iraklı çocukların sayısı giderek artıyor. Iraklı çocuklarda yaygın olarak görülen bir diğer kanser türü ise lösemi.
Uzmanlık alanı 'radyasyon ile kanser arasındaki ilişki' olan Boston Üniversitesi Halk Sağlığı Bölümü Profesörlerinden Dr. Richard Clapp, 1995 yılında yayımladığı raporda savaştan sonra tiroid kanseri riskinin 2.5, testis kanserinin 2.2, beyin tümörünün 1.5, meme kanserinin görülme olasılığınınsa 1.3 kat arttığını belirtti.
Bağışıklık sistemi hastalıkları: Savaşın ve savaş artıklarının verdiği zarar yalnızca kanser türlerinin çoğalmasıyla sınırlı değil. Zira savaş sonrası doğan çocukların bağışıklık sistemi son derece zayıf olduğundan, buna bağlı hastalıklar da savaş mağduru çocuklarda bolca görülüyor. Hava, su ve yiyeceklerdeki atıklar anne karnından bebeğe geçip, anne ve babadaki pasif etkiyi aktif hale getirebiliyor. Yani anne ve babası sağlıklı olan bir çocuk, savaşa maruz kalan bir anne babadan dünyaya geldiği için savaşın ağır yükünü çekmek zorunda kalabiliyor.
Solunum yolu hastalıkları: Çeşitli kimyasal silahların ya da patlayıcıların yapımında kullanılan kimyasal maddeler, atıklar solunum sistemini etkiliyor. Bronşit va astım hastası çocukların oranı bir hayli fazla. Ayrıca doğrudan savaşa maruz kalan çocukların nefes borusu ve ciğerlerinde kimyasal maddelerin yol açtığı ciddi yaralar gözleniyor.
Dermatolojik problemler: Savaşın insan sağlığındaki olumsuz etkilerinden biri de cilt yüzeyinde baş gösteriyor. Savaş sırasında kullanılan kimyasal maddeler, cilt yüzeyinde ciddi yaralanmalara yol açıyor. Uzun süreli bir tedavi gerektiren yaralanmalar, savaş döneminde hijyenik bir ortamın olmaması sebebiyle diğer mikrobik hastalıklara davetiye çıkarıyor.
Sıcak savaş kadar savaş sendromu da halk sağlığını tehdit ediyor. Özellikle piskolojik yönden insanları olumsuz etkileyen savaş sendromu sebebiyle Baş ağrısı Tansiyon Bulantı Kalp çarpıntısı görülmeye başlıyor.
Savaşta kadın ve çocuk olmak...
Göç ve cinsel şiddet
Savaşın psikolojik boyutu
Savaşın toplumsal yaşamdaki etkileri

Alıntı
fadedliver adlı kullanıcıdan alıntı

Savaş, insanların yaşama hakkını elinden almaya kadar ileri boyutlara varır.

Nice insanlar ölür, niceleri sakat kalır, evsiz barksız kalır, ailesini kaybeder, sevdiklerinden uzak kalır vs vs.

İnsan yaşamı üzerinde ki tehditlerini saymakla bitiremeyiz herhalde. Televizyonu açıp ana haber bültenlerini 1-2 gün izleyin. Savaş halindeki ülkeler, savaş sonrası ülkelerin durumları ile ilgili haberleri takip edin böylece cevabı siz de bulacaksınız.

Savaş ekonomik düzeni alt üst eder. Bu da bölge insanlarını doğrudan etkiler. İnsanlar aç susu kalır. İlaç sıkıntısı baş gösterir. Hastalar ilaç hatta hastane bulamaz. Aç kalırlar vs. vs.

Alıntı
Keten Prenses adlı kullanıcıdan alıntı

SAVAŞ SONRASI İNSAN
Savaş nefretin dolaysız dışavurumudur. Kullandığı teknoloji ne olursa olsun hangi kriterlere göre değerlendirilse değerlendirilsin doğası gereği yıkıcıdır. Bu yıkıcılık savaşın bizzat başladığı andan çok önce başlar ve savaşın bitiminden çok sonraya kadar biyolojik psikolojik ekolojik yıkımlar olarak kendini yaşamın her alanında gösterir.
Savaşın öznesi insandır. Nesnesi ise tanımlanabilen her şeydir. Herkese tehdit altında olduğunu hissettiren ilk duygu ölümdür.Düşüncenin ilk oluşumundan bu yana insanlar bu ölüm duygusundan kurtulmak için değişik korunma yömtemleri geliştirdiler.ilerlemenin temel amacı bu ölüm duygusunu ortadan kaldırmaktır diyebiliriz. Postmodern düşünürlerden J.Baudrillard „Mutlak korunma öldürücüdür.“der. Kişinin her türlü insan ve nesneyle olan ilişkisi iktidar temelli olduğundan; savaş, iktidarı elde etmenin ve onu elde tutmanın en etkin yöntemidir.

Savaş,savaşa katılan gruplar tarafından „hak“ nosyonu etrafında değerlendirilir. Politik tanısı ne olursa olsun reçetesi savaş olarak belirlenen iktidar hastalığında, hastalığı tedavi edecek ilacın bileşiminde sadece „hak“ vardır. Hak temelinde gelişen bu politik süreç kendi tarafını ve karşıtını yaratmak zorundadır. Simmel „Olumsuzlama dünyanın en basit şeyidir. Bu yüzden bir hedefte anlaşamayan kişiler, büyük kitleler olarak burada buluşurlar.“ diyor. J. Baudrilard ekliyor „kitleleri olumlu görüş ya da eleştirel niyetleri doğrultusunda kışkırtmak gereksizdir; çünkü kitlelerin böyle görüş ya da niyetleri yoktur: Ayrışmamış bir güçleri vardır yanlızca, bir reddetme güçleri. Yanlızca dışladıklarıyla, yadsıdıklarıyla güçlüdürler.“ Bir kez ölüm tehdidi altında bulunan insanlar politik ve tarihsel olarak artık iktidarın kendini meşrulaştırma ve koruma araçlarına dönüşürler.

Bu çalışmamızdaki amacımız, savaş ve savaşın oluşum süreçlerinin bir analizi ve değerlendirmesi değil; savaş anında, öncesinde ve sonrasında savaşa katılanların, savaştan direkt veya dolaylı etkilenlerin ruhsal durumlarında oluşan veya oluşma ihtimali bulunan bir takım rahatsızlıkların kısa bir değerlendirmesini yapmaktır. Ruh sağlığında Amerikan Psikiyatri Birliği DSM IV te insanın ruhsağlığı „Gerçek bir ölüm ya da ölüm tehdidi, ağır bir yaralanma ya da kendisinin veya başkalarının fizik bütünlüğüne bir tehdit olayını yaşaması, böyle bir olaya tanık olması ya da böyle bir olayla karşı karşıya gelinmesi“ ve „kişinin tepkilerinin korku, çaresizlik ya da dehşete düşme olası durumlarda bozulabilmektedir.“ denmektedir. İşte bu tür travmatik oluşumların en büyük sebebi savaş vb şiddet olaylarıdır.

Travma organizmada değişime yol açan fiziksel ve/veya psikolojik şiddetir. Travmanın psikolojik-psikiyatrik belirtileri uygulanan şiddeten bağımsız olarak ortaya çıkabilir. Çeşitli travmalarda fiziksel belirtilerin kaybolmasına rağmen psikolojik-psikiyatrik belirtilerin varlıkları yıllarca hatta yaşam boyu sürebilmektedir.travmanın psikolojik-psikiyatrik belirtilerinin uzunca bir süre geçtikten sonra da ortaya çıkabileceği uzmanlarca belirtilmektedir.

Travma sonrası ortaya çıkan tepkiler farklı olabilmektedir: Endişe, güvensizlik, korku, çaresizlik, umutsuzluk, yaşamdan tat almamak, bellek, duygudurum, uyku bozuklukları, konsantrasyon güçlüğü, olayı yeniden yaşama, kaçınma ve donukluk belirtileri, iştahsızlık, yaygın baş ağrıları, cinsel işlev bozuklukları, alkol, ilaç, madde kullanımında artış şeklinde erken belirtiler olabilr.Ayrıca akut stres bozuklukları, posttravmatik stres (PTSB) bozuklukları, depresyon, dissosiyatif bozukluklar, uyum bozuklukları, kısa psikotik tepkiler, panik atak, kronik depresyon , paranoid bozukluk ve psikofizyolojik hastalıklar gibi durumlar da ruhsal travmalar sonrası gelişebilir.

Son 20 yılda yapılan araştırmalar travmatik olaya „tanık olmak“ veya olayı „öğrenmek“ yani ikincil travmatik stres, posttravmatik stres (PTSB) ile doğrudan ilişkilendirilmiştir. Danieli travmanın, „travmayla doğrudan karşılaşan kişiden başlayarak gittikçe büyüyen halkalar halinde, kişinin ailesi, arkadaşları ve yaşadığı toplumu“ etkilediğini söylemiştir. Solomon ve arkadaşlarının Lübnan savaşına katılmış İsrail askerlerinde, Davidson ve arkadaşlarının Vietnam’da savaşmış ABD askerleri üzerine yaptığı çalışmalarda PTSB tanısı almış askerlerin ailelerinde PTSB geliştirmeyenlere göre daha fazla çatışma ve işlev bozukluğu saptanmıştır. PTSB tanısı almış askerlerin eşlerinde, umutsuzluk düzeyi yüksek ve uyum sorunları daha fazla bulunmuştur. travmanın çocuklar üzerindeki dolaylı etkileri, Nazi soykırımından kurtulan ebeveynlerin savaş sonrası doğan çocukları üzerinde araştırılmıştır. Soykırımdan kurtulan ebeveynlerin, çocuklarıyla, bağımlı aşırı koruyucu, çocuğun bireyselleşmesini engelleyen bir ilişki kurdukları saptanmıştır. Kamboçyalı sığınmacıların çocuklarında ebeveynlerin yaşadıkları travmaların etkilerinin iki kuşak boyunca ğörüldüğü saptanmıştır.
İkincil travmatik stresin ana nedeni, kişinin travmanın birinci mağduruyla samimiyeti ve akrabalık ilişkisine bağlı olmasında değil mağdurla ne düzeyde özdeşim kurduğuna bağlıdır. Kişi travmatik olayı TV’de izlese ve travmaya uğrayanları hiç tanımasa da eğer onlarla güçlü bir özdeşim içindeyse, PTSB belirtileri geliştirebilir.

Özdeşim kurma yönü her zaman mağdurdan yana olacak diye bir kural yoktur. şiddeti kullanandan yana da bir özdeşim kurulabilir. Archer ve Gartner ABD’de yaptıkları araştırmalarda şiddete madalya takılan vietnem savaşı sonrasında, kadın ve erkek siviller tarafından işlenen şiddet suçlarında (1963-1973 arasında) erkeklerde %101, kadınlarda %59 oranında bir artış olmuştur.yine aynı araştırmacıların yaptığı başka bir çalışmada I. Dünya savaşı, II. Dünya savaşı, Vietnam savaşı ve başka 11 savaştan sonra, savaşan uluslarda, savaş savaş yaşamamış uluslara göre cinayet oranlarında önemli yükselmeler olmuştur.

Savaşı yapanların sayısı, savaşı yaşayanların sayısından her zaman az olmuştur. Klinik müdahaleler ve rehabilitasyonlarla ancak kısmi olarak düzeltilme şansı olan yukarıda adını saydığımız ruhsal bozukluklar; gelişen teknolojik aletlerle yaşamımıza her yönüyle işlemektedir. Körfez savaşını naklen izlememiz, 11 Eylül saldırılarının ve son Irak savaşının her Tv. kanalında milyon kez gösterilmesi, her coğrafyanın kendi özel çatışma ve savaş koşulları, çağımızda yaşayan her insanı birer savaş mağduruna dönüştürmüştür.

Beş kişinin tek bir halatı çekmesi, her birinin kuvvetinin beşle çarpılması demektir. Ölüm için bunun tersi geçerli. Bin kişiyi öldürdüğünüzde, her birinin ölümü, tek başına ölmüş olmasından bin kez daha önemlidir (Gombrowicz ). Bu önermeyi ruhsal ölüme göre düşünürsek çağdaş insanı trajik bir varlık olarak görmemiz yanlış mı olacak?

Alıntı
Misafir adlı kullanıcıdan alıntı

yapacıpınız cevaplama ne çok kısa ne çok uzun olmalı umarım öyle yaparsanız sevinirim

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
2 Ocak 2010       Mesaj #44
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
savaşların insanlar üzerindeki olumsuz ekileri nelerdir
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
4 Ocak 2010       Mesaj #45
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Savasın ülkeye zararları nedir..?Abicim hiç bi yerde bulamadm snr oldm biri yrdm etsn ya..!
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
14 Ocak 2010       Mesaj #46
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
SAVAŞLARIN İNSAN YAŞAMINA ETKİSİ

Yaşama hakkı, çağımızda, bir ülkenin uygarlık düzeyini gösteren en önemli hukuki-insani ölçüt olarak kabul edilmektedir. Bir ülkede yaşayan bireyler için bundan daha önemli bir hak düşünülemez. İnsanın öldürülmezliği hakkıdır yaşama hakkı...

Savaş, insanların yaşama hakkını elinden almaya kadar ileri boyutlara varır. İnsanların her hakkı korunmalıdır. Fakat savaşlar ile insanlar
yaşama hakkından mahrum kalır. Nice insanlar ölür, niceleri sakat kalır, evsiz barksız kalır, ailesini kaybeder, sevdiklerinden uzak kalır. Savaş ekonomik düzeni alt üst eder. Bu da bölge insanlarını doğrudan etkiler. İnsanlar aç susuz kalır. Savaşlar, birçok hastalığı beraberinde getirir. İlaç sıkıntısı baş gösterir. Hastalar ilaç hatta hastane bulamaz. Savaştan sonra yaşam şartları zorlaşır, sorunlar ortaya çıkar.

İnsanlar fiziksel açıdan sorunlar yaşamakla birlikte ruhsal açıdan da sorunlar yaşarlar. Savaşta insanlara acı veren ölüm korkusu vardır. İnsanlar hayatları boyunca bu korku ile başa çıkmaya çalışırlar. Her an bir savaş olabileceğini düşünerek korku ve hüzün içinde yaşarlar. Bunun dışında bir insanın sakat olarak yaşamına devam etmesi ya da gözleri önünde yakınlarını kaybetmesi de çok acı olabilir. Bu yüzden savaş psikolojik olarak insan üzerinde büyük bir etki bırakır.

Savaşın insan yaşamındaki etkisi fazladır. Savaşın etkileri kendini her alanda gösterir. Bu etkiler kalıcı olup çok uzun bir süre devam edebilir.




SAVAŞIN ZARARLARI

Savaşın etkisi büyüktür. Gerek insan yaşamına gerekse çevreye büyük bir zarar verir. Savaşların olmaması için gereken önlemlerin alınması gerekir.

Savaş, ülkeler, bloklar ya da bir ülke içerisindeki büyük gruplar arasında gerçekleşen silahlı mücadeledir. Savaşlar genellikle dini, milli, siyasi ve ekonomik amaçlara ulaşmak için gerçekleştirilir.

Savaş nefretin dolaysız dışavurumudur. Kullandığı teknoloji ne olursa olsun hangi kriterlere göre değerlendirilse değerlendirilsin doğası gereği yıkıcıdır. Bu yıkıcılık savaşın bizzat başladığı andan çok önce başlar ve savaşın bitiminden çok sonraya kadar biyolojik, psikolojik, ekolojik yıkımlar olarak kendini yaşamın her alanında gösterir.

Savaşlar sonrasında birçok can kaybı olur. Mağdur ve suçsuz insanların canına kıyılır. Ölmeseler bile hayatlarının geri kalanı birçok problem içinde geçer ve kötü duruma düşerler. Savaş insanların yaşamını alt üst eder. Savaş ile insanlar hayata küser. Savaşta insan haklarına saygı göstermeyip insanlara büyük bir haksızlık yapılır.

Günümüzde bazı yerlerde savaşlar hala devam etmektedir. Peki savaşların önlenmesi için ne yapılmalıdır? Barış olan yerde savaş yoktur. Eğer ülkeler barış ve hoşgörü içinde yaşarsa, ülkeler arası olumlu bir iletişim kurulursa savaşların sayısı azalır ve bu kadar yıkım önlenmiş olur.

Hiroşima ve Nagasaki’de atom bombası atılınca insanlar öldü, sakat kaldı, yakınlarını, evlerini kaybetti, hatta doğan çocuklar sakat olarak doğdu. Bu savaşta olduğu gibi birçok savaşın etkileri büyük ve yıkıcı olmuştur. Savaşlar bu özelliğinden dolayı çevreye ve insanlara çok büyük zararlar getirmektedir.

Savaşlar yıkıcı ve zarar verici bir etkiye sahiptir. Bu yüzden toplumlar arasında barış sağlanmalıdır ve savaşlar en aza indirilmelidir.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
28 Şubat 2010       Mesaj #47
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
I. Dünya Savaşı^n^da ne kadar isnsan kaybı var bilen varsa ..
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
6 Ekim 2010       Mesaj #48
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
savaşın insanlar üzerindeki etkisiyle ilgili özlü sözler yazar mısınız 1 saattir arıyorum lütfennnnnnnnnnn
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
10 Ekim 2010       Mesaj #49
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
bilemiyorum
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
11 Ekim 2010       Mesaj #50
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Savaşın toplum yaşamına etkisi nedir?(Yazı,karikatür)Performans ödevim olduğu için yazı çok kısa olmasın lütfen karikatürde olsun mümkünse.Karikatürdede savaşın toplum yaşamına etkisi anlatılsın.

Benzer Konular

10 Ekim 2014 / Ziyaretçi Soru-Cevap
25 Kasım 2012 / Ziyaretçi Soru-Cevap
16 Aralık 2014 / Misafir Cevaplanmış
5 Eylül 2011 / Misafir Soru-Cevap