Arama

Bilgisayarı kim, ne zaman, nerede, nasıl icat etmiştir? - Sayfa 3

En İyi Cevap Var Güncelleme: 25 Nisan 2015 Gösterim: 115.306 Cevap: 97
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
21 Kasım 2009       Mesaj #21
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
bilgisayar kaç yılunda bulundu ve kim buldu
çabuk cevabımı istiyorum
Sponsorlu Bağlantılar
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
13 Aralık 2009       Mesaj #22
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
pc nasıl bulundu ?????????????????????
Sponsorlu Bağlantılar
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
13 Aralık 2009       Mesaj #23
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
bilgisayarı wilhelm schickard icat etti ama nasıllll???
_KleopatrA_ - avatarı
_KleopatrA_
Ziyaretçi
13 Aralık 2009       Mesaj #24
_KleopatrA_ - avatarı
Ziyaretçi
Bilgisayar Tarihi Tarihsel olarak en önemli eski hesaplama aleti abaküstür; 2000 yildan fazla süredir bilinmekte ve yaygin olarak kullanilmaktadir. Blaise Pascal, 1642’de dijital hesap makinesini yapmistir; yalnizca tuslar araciligiyla girilen rakamlari toplama ve çikarma islemi yapan bu aygiti, vergi toplayicisi olan babasina yardim etmek için gelistirmistir. 1671’de Gottfried Wilhelm von Leibniz bir bilgisayar tasarlamistir; 1694 yilinda yapilabilen bu araç özel disli mekanizmasi kullanmaktaydi; toplama, çikartma, çarpma ve bölme islemi yapabiliyordu. Pascal ve Leibniz tarafindan yapilan ilk bilgisayarlar yaygin olarak kullanilmamistir.
Charles Xavier Thomas dört islemi (toplama, çikartma, çarpma, bölme) yapabilen ilk ticari mekanik hesap makinasini 1820’ de gelistirmistir. Charles Babbage fark makinasi adini verdigi otomatik mekanik hesap makinesinin küçük bir modelini 1822’de gerçeklestirmistir. 1823’de buharla çalisan tam otomatik modelini yapmistir; bu araç sabit talimat programiyla kumanda ediliyordu. Herman Hollerith 1890 yilinda delikli kart sistemiyle çalisan bilgisayari gelistirdi. Bu delikli kartlar, bellek deposu olarak kullanilabiliyor, ayrica bilgisayara programlar ve veriler bu kartlarla verilebiliyordu, böylece islem hizi oldukça artmis ve hatalar da azalmistir.

Howard Hathaway Aiken’in yönettigi bir ekip 1937 yilinda Mark-1 adi verilen ilk otomatik dijital bilgisayari yapmayi basardi. Elektromekanik rölelerle çalisan bu bilgisayar dört islemin yani sira logaritma ve trigonometri fonksiyonlarini çözen özel (alt) programlari vardi. Bu bilgisayar da delikli kart sistemiyle çalisiyordu. Yavasti; bir çarpma islemi 3-5 saniyede yapilabiliyordu. Buna ragmen otomatikti ve uzun islemleri tamamlayabiliyordu. Mark-1, Aiken’in yönetiminde tasarlanan ve yapilan bilgisayar dizilerinin ilkioldu.Bubilgisayarlabugünküanlamdabilgisayardönemibaslamistir.

Ikinci Dünya Savasinda ordu için hizli bilgisayarlara ihtiyaç duyulmasiyla bu alandaki çalismalar tekrar hizlandi. J.Presper Eckert, John W.Mauchly ve çalisma arkadaslari, elektron tüplerini kullanarak ilk elektronik dijital bilgisayar olan ENIAC’i 1945 yilinda yapmayi basardilar. Bu bilgisayar yine delikli kart sistemini kullanmistir; 167 m² yer kapliyor ve yaklasik 180 kWh elektrik harciyordu; ayrica tasarlanmis oldugu belirli programlari çalistirmada verimliydi. Bunlara ragmen ENIAC ilk basarili yüksek hizli elektronik bilgisayar kabul edilir. Von Neumann’in teorik çalismalari sonucunda ilk programlanabilir elektronik bilgisayarlar kusagi 1947 yilinda ortaya çikti. Bunlarin islem hizlari çok daha büyüktü ve en önemlisi RAM bellek kullanabiliyordu. Bu bilgisayarlar makine diliyle programlaniyordu. Bu grup bilgisayarlar, ilk ticari uygunluga sahip olan EDVAC ve UNIVAC serilerini kapsar. Ticari amaçli ilk bilgisayar UNIVAC-1adiyla 1952yilinda piyasaya sürüldü.


Elektrik-elektronik alanindaki hizli gelismeler ve bilgisayarlarin ticari amaçla kullanilmaya baslanmasi, bilgisayar alanindaki çalismalari ve gelismeleri inanilmaz ölçüde artirarak günümüze kadar gelinmistir. Özellikle 1960’li yillardan sonra gerek bilgisayar yapim teknolojisinde, gerekse bilgisayar programlama dilleri açisindan büyük gelismeler yasanmistir. Bu arada bilgisayarlarda entegre devreler kullanilmis, hizlari ise hayal edilemeyecek seviyelere ulasmis, boyutlari çok küçülmüs, fiyatlari da herkesin alabilecegi kadar ucuzlamistir. 1980’li yillarda PC (Personel Computer)’lerin üretilmesiyle artik bilgisayarlar evlere dahi girmistir. Son yillarda bilgisayarlar ceplere sigacak kadar küçülmüstür.

Bilgisayar, elektrik enerjisiyle çalışan elektronik bir makinedir. Kendisine verilen bilgileri alır, saklar, üzerinde işlemler yapar. Gerektiğinde bu bilgileri yazıcı gibi birimlerle çıktı olarak verir. En basit tanımla bilgisayar, kendisine verilen bilgileri kullanarak yeni bilgiler elde eden makinedir.

Bir bilgisayar iki temel birimden oluşur.

Birincisi, Donanım: Bilgisayarın gözle görülen birimlerden olup klavye, ekran, maus, yazıcı, kablolar, kasa, elektronik devreler ve benzeri kısımlardan oluşur. Bir bilgisayarın donanım sistemini oluşturan temel birimler şunlardır: Aritmetik ve mantık birimi, kontrol birimi, bellek, giriş ve çıkış birimleridir.

İkincisi, Yazılım: Bilgisayarın donanımını kullanabilmek ve bilgisayarı çalıştırabilmek için kullanılan programlar topluluğudur.

Bilgisayarın elektronik birimleri kasanın içinde bulunur. Kasaların bazıları dik, bazıları da yatay olarak tasarlanmıştır. Kasanın, bilgisayar parçalarının yerleştirebileceği büyüklükte olması gerekir.

Bilgisayarın tarihçesine baktığımızda; dört temel işlemi gerçekleştirmek amacıyla kullanılan abaküs, basit bir alet olmasına rağmen, bilgisayarın başlangıcı olarak ifade edilir. Bilgisayara veri girişi işlemlerinde, günlük hayatta kullanılan harf ve rakam gibi sembollerden yararlanılır. Bilgisayar bunları kendi anlayacağı şekle dönüştürür, bilgisayarda kapasite depolama birimi byte olarak ifade edilir.

Fransız Pascal, 1642 senesinde vergi tahsildarı babasına, yardımcı olacağını düşündüğü bir makine geliştirdi. Küçük tekerlekler biraz çevirilince, toplama veya çıkarma işlemleri otomatik olarak yapılabiliyordu. Ancak geçimlerini saatler alan hesap işlerinden kazanan kâtipler, Pascal’ın makinesini bir rakip olarak gördüler ve ona hiç iltifat etmediler.

Bir süre sonra Alman matematikçisi Wilhelm, bu makineye çarpma ve bölme işlemlerini yapabilme yeteneğini kattı. Wilhelm’e göre değerli insanlar, tıpkı esirler gibi hesaplama işinde saatler kaybetmeye layık değillerdi.

1948 yılında transistörlerin kullanımıyla bilgisayarların ağırlıkları azaltılmaya, hacimleri küçültülmeye, bellek kapasiteleri ve hızları artırılmaya başlanmıştır.

1963 yılından sonra birden fazla transistörün birleştirilerek entegre devrelerin bulunması, bilgisayarın gelişimini daha da hızlandırmıştır. Bilgisayar alanında kısa sürede yaşanan bu önemli gelişmeler sayesinde, tonlarca ağırlıkta, yavaş işlevi yapabilen modellerden, milyonlarca işlemi çok kısa sürede yapabilen, lap-top (elde taşınabilen) ve hatta cebe girebilen modeller geliştirilmiştir. 1946 yılından sonra bilgisayarları dört kuşak olarak ele alabiliriz.

Birinci Kuşak Bilgisayarlar: 1946-56 yılları arasında vakumlu tüpler kullanılan

İkinci Kuşak Bilgisayarlar: 1957-63 yılları arasında tüplerin yerine transistörlerin kullanıldığı bilgisayarlardır.

Üçüncü Kuşak Bilgisayarlar: 1964-79 yılları arasında kullanılan entegre devrelerin kullanıldığı bilgisayarlar.

Dördüncü Kuşak Bilgisayarlar: 1980’den sonra transistörlerin yerine mikrociplerin kullanıldığı bilgisayarlardır. Bu gün kullandığımız bilgisayarlar bu kuşağa aittir. Ancak her gün yenilikler eklenmekte, bilgisayarların çalışma hızı ve kapasitesi arttırılmaktadır. Bu yıllarda Amerikan ve Japon teknolojilerinin elektronik ve küçültme alanındaki ürünü olan ev bilgisayarları ortaya çıktı.

daha fazla bilgi>Bilgisayar Tarihi
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
14 Aralık 2009       Mesaj #25
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
arkiler bilgisayar'ı kim catedmisdir?
ener - avatarı
ener
Ziyaretçi
14 Aralık 2009       Mesaj #26
ener - avatarı
Ziyaretçi
Alıntı
Misafir adlı kullanıcıdan alıntı

arkiler bilgisayar'ı kim catedmisdir?


Bilgisayarın atası olarak kabul edilen icat, abaküstür. Abaküs, Çinliler tarafından 1800’lü yıllarda bulundu. Bu icadı araştıran filozof Hebiniz Pascal toplama-çıkarma yapan aritmetre adlı bir makine icat etti. Bu aletin içine daha sonra çarpma ve bölme işlemleri eklendi.rn1830 yılında Charles Booboge önce fark makinasını icat etti. Bu makine buharla otomatik olarak çalışıyordu ve diğer bilgisayardan farklı fonksiyonları vardı; ayrıca işlem birimi, depolama birimi ve giriş çıkış üniteleri de bulunuyordu.rnAdolove Louse, analitik makine ile ilgili çalışmalar yaptı ve Bernolli sayılarını hesaplayan bir program yazdı. Bu, dünyanın ilk programıdır.rnDaha sonra 1850 yılında Charles Boole sadece 0 ve 1 sayılarının kullanıldığı ikilik sayı sistemini buldu.rn1946 yılında Mark 1 adında gelişmiş bir bilgisayar yapıldı ve bilgisayar Amerika’daki nüfus sayımında kullanıldı.rn2. Dünya Savaşına gelindiğinde daha yüksek hız, daha küçük hacim ve daha az maliyet gibi arayışlar arttı, araştırmalar hızlandı. Elektronik teknolojisindeki gelişmelerle 1975 yılında 8800 isimli bir bilgisayar devresi ortaya çıktı. 1977 yılında piyasaya sürülen bilgisayarlarda ise monitör ve klavye yerini aldı.
Bilgisayarlar çok farklı biçimlerde karşımıza çıkabilirler. 20. yüzyılın ortalarındaki ilk bilgisayarlar büyük bir oda büyüklüğünde olup, günümüz bilgisayarlarından yüzlerce kat daha fazla güç tüketiyorlardı. 21. yüzyılın başına varıldığında ise bilgisayarlar bir kol saatine sığacak ve küçük bir pil ile çalışacak hâle geldiler. Toplumumuz kişisel bilgisayarı ve onun taşınabilir eşdeğeri, dizüstü bilgisayarını, bilgi çağının simgeleri olarak tanıdılar ve bilgisayar kavramı ile özdeşleştirdiler.

Ancak, günümüzde en yaygın olarak kullanılan bilgisayar türü, gömülü bilgisayarlardır. Gömülü bilgisayarlar küçük boyutlu olup genelde diğer aygıtların denetiminde kullanılırlar. Savaş uçaklarında, çamaşır makinelerinde hatta oyuncaklarda da bulunurlar.

İstenilen programı kayıt edip istenilen zamanda çalıştırabilmeleri bilgisayarları çok yönlü kılıp hesap makinelerinden ayıran ana özellikleridir. Church-Turing tezi bu çok yönlülüğün matematiksel ifadesidir, ve herhangi bir bilgisayarın bir diğer bilgisayarın görevlerini yerine getirebileceğinin altını çizer. Dolayısıyla, karmaşıklıkları ne düzeyde olursa olsun, cep bilgisayarından süper bilgisayarlara kadar, bellek ve zaman kısıtı olmadığı takdirde hepsi aynı görevleri yerine getirebilirler.

Bilgisayar tanımının esnekliği ve zaman içerisindeki değişim süreci dolayısıyla ilk bilgisayarı saptamak güçtür. Geçmişte bilgisayar olarak bilinen birçok aygıt günümüz ölçütlerine göre bu tanımı hak etmemektedirler.

Başlangıçta bilgisayar sözcüğü hesaplama sürecini kolaylaştıran nesnelere verilen bir ad konumundaydı. Bu ilk dönemin bilgisayar örnekleri arasında sayı boncuğu (abaküs) ve AntiKitira Makinesi (M.Ö. 150-100) sayılabilir. Yüzyıllar sonra, Ortaçağ sonundaki yeni bilimsel keşifler ışığında, Avrupalı mühendisler tarafından geliştirilen bir dizi makinesel hesaplama aygıtlarının ilki ise, Wilhelm Schickard'a (1623) aittir.

Ancak, programlanabilir (veya kurulabilir) olmamaları nedeniyle bu aygıtların hiç biri günümüz bilgisayar tanımına uymamaktadır. 1801 yılında Joseph Marie Jacquard'ın dokuma tezgâhındaki işlemi özdevinimleştirmek (otomatikleştirmek) adına ürettiği delikli kartlar ise bilgisayarların gelişme sürecindeki, kısıtlı da olsa, ilk programlanabilme (kurulabilme) izlerinden sayılır. Kullanıcının sağladığı bu kartlar sayesinde, dokuma tezgâhı kart üzerindeki delikler ile tarif edilen çizime işleyişini uyarlayabiliyordu.

1837 yılında Charles Babbage, adını Analytical Engine (Çözümlemeli veya analitik makine) koyduğu, ilk tam programlanabilir makinesel bilgisayarı kavramsallaştırıp tasarladı. Ancak parasal nedenler ve üzerindeki çalışmalarının sonlanamaması nedeniyle bu makineyi geliştirmedi.

Delikli kartların ilk büyük ölçekli kullanımı ise Herman Hollerith tarafından, 1890 yılında muhasebe işlemlerinde kullanılmak üzere tasarlanan hesap makinesidir. Hollerith'in o dönemde bağlı olduğu işletme ise sonraki yıllarda küresel bilgisayar devine dönüşecek IBM'dir. 19. yüzyılın sonlarına varıldığında, gelecek yıllarda bilişim donanım ve kuramlarının gelişimine büyük katkıda bulunacak uygulayımlar (teknolojiler) ortaya çıkmaya başlamıştılar: delikli kartlar, Boole cebiri, boşluk tüpleri ve teletip aygıtları.

20. yüzyılın ilk yarısında ise, birçok bilimsel gereksinim, gittikçe karmaşıklaşan örneksel (analog) bilgisayarlar ile giderildiler. Ancak günümüz bilgisayarlarının yanılmazlık düzeyinden hâlâ uzaktılar.

1930'lar ve 1940'lar boyunca bilgisayar uygulayımı gelişmeye devam etti, ve sayısal elektronik bilgisayar'ın ortaya çıkışı ancak elektronik devrelerinin buluşundan (1937) sonra gerçekleşebildi. Bu dönemin önemli çalışmaları arasında aşağıdakiler sayılabilir:

Konrad Zuse'nin "Z makineleri". Z3 (1941) ikili sayı tabanına dayalı işleyip, gerçel sayılar ile işlem yapabilen ilk makinedir. 1998 yılında Z3'ün Turing uyumlu olduğu kanıtlanmış ve böylece ilk bilgisayar unvanını edinmiştir.
Atanasoff-Berry Bilgisayarı (1941) boşluk tüplerine dayalı olup, ikili sayı tabanının yanı sıra, sığaç tabanlı bellek donanımına sahipti.
İngiliz yapımı Colossus Bilgisayarı (1944), kısıtlı programlanabiliriğine (kurulabilirliğine) rağmen, binlerce tüp kullanımının yeterince güvenilir bir sonuç verebileceğini göstermiştir. 2. Dünya Savaşı'nda Alman silahlı kuvvetlerinin gizli iletişimlerini çözümlemek için kullanılmıştır.
Harvard Mark I (1944), kısıtlı kurulabilirliğe sahip bir bilgisayar.
ABD Ordusu tarafından geliştirilen ENIAC (1946), onluk sayı tabanına dayalı olup ilk genel kullanım amaçlı eletronik bilgisayar unvanına sahiptir.
ENIAC'ın olumsuz yanlarını saptayan geliştiricileri, daha esnek ve zarif bir çözüm üzerinde çalışıp, artık saklı program mimarisi veya daha çok von Neumann mimarisi olarak tanınan tasarımı önerdiler. Bu tasarımdan ilk olarak John von Neumann (1945) yılında gerçekleştirdiği bir yayında söz etmesinden sonra, bu mimariye dayalı olarak geliştirilen bilgisayarlardan ilki İngiltere'de tamamlandı (SSEM). Aynı mimariye bir yıl sonra kavuşan ENIAC'a ise EDVAC adı verildi.

Günümüz bilgisayarlarının neredeyse tamamının bu mimariye uyumlu hâle gelmesi ile bilgisayar sözcüğünün tanımı olarak da kullanılmaktadır. Dolayısı ile bu tanıma göre geçmişteki aygıtlar bilgisayar olarak sayılmasalar da, tarihsel bağlamda yine de o biçimde anılmaktadırlar. Her ne kadar 1940'lardan bu yana bilgisayar uygulayımı köklü değişiklikler geçirmiş olsa da, çoğunluğu von Neumann mimarisine sadık kalmıştır.

Boşluk tüpüne dayalı bilgisayarlar 1950'ler boyunca kullanımda kaldıktan sonra, 1960'larda daha hızlı ve ucuz olan geçirgeç (transistör) tabanlı bilgisayarlar yaygınlık kazandı. Bu etkenlerin sonucunda bilgisayarların daha önce görülmemiş bir düzeyde toplu üretimine geçirildi. 1970'lere varıldığında tümleşik devre uygulayımı ve Intel 4004 gibi mikroişlemcilerin geliştirilmesi sayesinde bir kez daha büyük bir başarım ve güvenilirlik artışının yanı sıra, maliyet düşüşü de yaşandı. 1980'lerde artık bilgisayarlar, çamaşır makinesi gibi günlük hayat kullanımındaki birçok makinesel aygıtın denetleyici donanımlarındaki yerlerini almaya başlamışlardı. Yine aynı dönemde, kişisel bilgisayarlar yaygınlık kazanıyorlardı. Son olarak 1990'lardaki bilgisunarın (Internet) gelişimi ile de bilgisayarlar artık televizyon ve telefon gibi alışılmış birer aygıt hâline gelmişlerdir.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
20 Aralık 2009       Mesaj #27
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
ilk kim buldu
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
31 Aralık 2009       Mesaj #28
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
bilgisayarı kim icat etmiş hayatı ve
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
10 Ocak 2010       Mesaj #29
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
en önemli kişilerin adlarıve meslekleri
_KleopatrA_ - avatarı
_KleopatrA_
Ziyaretçi
10 Ocak 2010       Mesaj #30
_KleopatrA_ - avatarı
Ziyaretçi
Alıntı
Misafir adlı kullanıcıdan alıntı

ilk kim buldu

Alıntı
Misafir adlı kullanıcıdan alıntı

bilgisayarı kim icat etmiş hayatı ve

Alıntı
Misafir adlı kullanıcıdan alıntı

en önemli kişilerin adlarıve meslekleri

Bilgisayarın atası olarak kabul edilen icat, abaküstür. Abaküs, Çinliler tarafından 1800’lü yıllarda bulundu. Bu icadı araştıran filozof Hebiniz Pascal toplama-çıkarma yapan aritmetre adlı bir makine icat etti. Bu aletin içine daha sonra çarpma ve bölme işlemleri eklendi.rn1830 yılında Charles Booboge önce fark makinasını icat etti. Bu makine buharla otomatik olarak çalışıyordu ve diğer bilgisayardan farklı fonksiyonları vardı; ayrıca işlem birimi, depolama birimi ve giriş çıkış üniteleri de bulunuyordu.rnAdolove Louse, analitik makine ile ilgili çalışmalar yaptı ve Bernolli sayılarını hesaplayan bir program yazdı. Bu, dünyanın ilk programıdır.rnDaha sonra 1850 yılında Charles Boole sadece 0 ve 1 sayılarının kullanıldığı ikilik sayı sistemini buldu.rn1946 yılında Mark 1 adında gelişmiş bir bilgisayar yapıldı ve bilgisayar Amerika’daki nüfus sayımında kullanıldı.rn2. Dünya Savaşına gelindiğinde daha yüksek hız, daha küçük hacim ve daha az maliyet gibi arayışlar arttı, araştırmalar hızlandı. Elektronik teknolojisindeki gelişmelerle 1975 yılında 8800 isimli bir bilgisayar devresi ortaya çıktı. 1977 yılında piyasaya sürülen bilgisayarlarda ise monitör ve klavye yerini aldı.
Bilgisayarlar çok farklı biçimlerde karşımıza çıkabilirler. 20. yüzyılın ortalarındaki ilk bilgisayarlar büyük bir oda büyüklüğünde olup, günümüz bilgisayarlarından yüzlerce kat daha fazla güç tüketiyorlardı. 21. yüzyılın başına varıldığında ise bilgisayarlar bir kol saatine sığacak ve küçük bir pil ile çalışacak hâle geldiler. Toplumumuz kişisel bilgisayarı ve onun taşınabilir eşdeğeri, dizüstü bilgisayarını, bilgi çağının simgeleri olarak tanıdılar ve bilgisayar kavramı ile özdeşleştirdiler.

Ancak, günümüzde en yaygın olarak kullanılan bilgisayar türü, gömülü bilgisayarlardır. Gömülü bilgisayarlar küçük boyutlu olup genelde diğer aygıtların denetiminde kullanılırlar. Savaş uçaklarında, çamaşır makinelerinde hatta oyuncaklarda da bulunurlar.

İstenilen programı kayıt edip istenilen zamanda çalıştırabilmeleri bilgisayarları çok yönlü kılıp hesap makinelerinden ayıran ana özellikleridir. Church-Turing tezi bu çok yönlülüğün matematiksel ifadesidir, ve herhangi bir bilgisayarın bir diğer bilgisayarın görevlerini yerine getirebileceğinin altını çizer. Dolayısıyla, karmaşıklıkları ne düzeyde olursa olsun, cep bilgisayarından süper bilgisayarlara kadar, bellek ve zaman kısıtı olmadığı takdirde hepsi aynı görevleri yerine getirebilirler.

Bilgisayar tanımının esnekliği ve zaman içerisindeki değişim süreci dolayısıyla ilk bilgisayarı saptamak güçtür. Geçmişte bilgisayar olarak bilinen birçok aygıt günümüz ölçütlerine göre bu tanımı hak etmemektedirler.

Başlangıçta bilgisayar sözcüğü hesaplama sürecini kolaylaştıran nesnelere verilen bir ad konumundaydı. Bu ilk dönemin bilgisayar örnekleri arasında sayı boncuğu (abaküs) ve AntiKitira Makinesi (M.Ö. 150-100) sayılabilir. Yüzyıllar sonra, Ortaçağ sonundaki yeni bilimsel keşifler ışığında, Avrupalı mühendisler tarafından geliştirilen bir dizi makinesel hesaplama aygıtlarının ilki ise, Wilhelm Schickard'a (1623) aittir.

Ancak, programlanabilir (veya kurulabilir) olmamaları nedeniyle bu aygıtların hiç biri günümüz bilgisayar tanımına uymamaktadır. 1801 yılında Joseph Marie Jacquard'ın dokuma tezgâhındaki işlemi özdevinimleştirmek (otomatikleştirmek) adına ürettiği delikli kartlar ise bilgisayarların gelişme sürecindeki, kısıtlı da olsa, ilk programlanabilme (kurulabilme) izlerinden sayılır. Kullanıcının sağladığı bu kartlar sayesinde, dokuma tezgâhı kart üzerindeki delikler ile tarif edilen çizime işleyişini uyarlayabiliyordu.

1837 yılında Charles Babbage, adını Analytical Engine (Çözümlemeli veya analitik makine) koyduğu, ilk tam programlanabilir makinesel bilgisayarı kavramsallaştırıp tasarladı. Ancak parasal nedenler ve üzerindeki çalışmalarının sonlanamaması nedeniyle bu makineyi geliştirmedi.

Delikli kartların ilk büyük ölçekli kullanımı ise Herman Hollerith tarafından, 1890 yılında muhasebe işlemlerinde kullanılmak üzere tasarlanan hesap makinesidir. Hollerith'in o dönemde bağlı olduğu işletme ise sonraki yıllarda küresel bilgisayar devine dönüşecek IBM'dir. 19. yüzyılın sonlarına varıldığında, gelecek yıllarda bilişim donanım ve kuramlarının gelişimine büyük katkıda bulunacak uygulayımlar (teknolojiler) ortaya çıkmaya başlamıştılar: delikli kartlar, Boole cebiri, boşluk tüpleri ve teletip aygıtları.

20. yüzyılın ilk yarısında ise, birçok bilimsel gereksinim, gittikçe karmaşıklaşan örneksel (analog) bilgisayarlar ile giderildiler. Ancak günümüz bilgisayarlarının yanılmazlık düzeyinden hâlâ uzaktılar.

1930'lar ve 1940'lar boyunca bilgisayar uygulayımı gelişmeye devam etti, ve sayısal elektronik bilgisayar'ın ortaya çıkışı ancak elektronik devrelerinin buluşundan (1937) sonra gerçekleşebildi. Bu dönemin önemli çalışmaları arasında aşağıdakiler sayılabilir:

Konrad Zuse'nin "Z makineleri". Z3 (1941) ikili sayı tabanına dayalı işleyip, gerçel sayılar ile işlem yapabilen ilk makinedir. 1998 yılında Z3'ün Turing uyumlu olduğu kanıtlanmış ve böylece ilk bilgisayar unvanını edinmiştir.
Atanasoff-Berry Bilgisayarı (1941) boşluk tüplerine dayalı olup, ikili sayı tabanının yanı sıra, sığaç tabanlı bellek donanımına sahipti.
İngiliz yapımı Colossus Bilgisayarı (1944), kısıtlı programlanabiliriğine (kurulabilirliğine) rağmen, binlerce tüp kullanımının yeterince güvenilir bir sonuç verebileceğini göstermiştir. 2. Dünya Savaşı'nda Alman silahlı kuvvetlerinin gizli iletişimlerini çözümlemek için kullanılmıştır.
Harvard Mark I (1944), kısıtlı kurulabilirliğe sahip bir bilgisayar.
ABD Ordusu tarafından geliştirilen ENIAC (1946), onluk sayı tabanına dayalı olup ilk genel kullanım amaçlı eletronik bilgisayar unvanına sahiptir.
ENIAC'ın olumsuz yanlarını saptayan geliştiricileri, daha esnek ve zarif bir çözüm üzerinde çalışıp, artık saklı program mimarisi veya daha çok von Neumann mimarisi olarak tanınan tasarımı önerdiler. Bu tasarımdan ilk olarak John von Neumann (1945) yılında gerçekleştirdiği bir yayında söz etmesinden sonra, bu mimariye dayalı olarak geliştirilen bilgisayarlardan ilki İngiltere'de tamamlandı (SSEM). Aynı mimariye bir yıl sonra kavuşan ENIAC'a ise EDVAC adı verildi.

Günümüz bilgisayarlarının neredeyse tamamının bu mimariye uyumlu hâle gelmesi ile bilgisayar sözcüğünün tanımı olarak da kullanılmaktadır. Dolayısı ile bu tanıma göre geçmişteki aygıtlar bilgisayar olarak sayılmasalar da, tarihsel bağlamda yine de o biçimde anılmaktadırlar. Her ne kadar 1940'lardan bu yana bilgisayar uygulayımı köklü değişiklikler geçirmiş olsa da, çoğunluğu von Neumann mimarisine sadık kalmıştır.

Boşluk tüpüne dayalı bilgisayarlar 1950'ler boyunca kullanımda kaldıktan sonra, 1960'larda daha hızlı ve ucuz olan geçirgeç (transistör) tabanlı bilgisayarlar yaygınlık kazandı. Bu etkenlerin sonucunda bilgisayarların daha önce görülmemiş bir düzeyde toplu üretimine geçirildi. 1970'lere varıldığında tümleşik devre uygulayımı ve Intel 4004 gibi mikroişlemcilerin geliştirilmesi sayesinde bir kez daha büyük bir başarım ve güvenilirlik artışının yanı sıra, maliyet düşüşü de yaşandı. 1980'lerde artık bilgisayarlar, çamaşır makinesi gibi günlük hayat kullanımındaki birçok makinesel aygıtın denetleyici donanımlarındaki yerlerini almaya başlamışlardı. Yine aynı dönemde, kişisel bilgisayarlar yaygınlık kazanıyorlardı. Son olarak 1990'lardaki bilgisunarın (Internet) gelişimi ile de bilgisayarlar artık televizyon ve telefon gibi alışılmış birer aygıt hâline gelmişlerdir.

Benzer Konular

25 Temmuz 2016 / Ziyaretçi Cevaplanmış
5 Kasım 2014 / ?????????? Soru-Cevap
28 Ocak 2013 / Misafir Soru-Cevap
16 Şubat 2014 / Misafir Soru-Cevap
1 Ağustos 2012 / Misafir Cevaplanmış