Arama

Kriz Döneminde Girişimcilik hakkında bilgi verir misiniz?

Güncelleme: 12 Aralık 2008 Gösterim: 4.257 Cevap: 1
Ziyaretçi - avatarı
Ziyaretçi
Ziyaretçi
12 Aralık 2008       Mesaj #1
Ziyaretçi - avatarı
Ziyaretçi
Kriz Döneminde Girişimcilik
Sponsorlu Bağlantılar
Keten Prenses - avatarı
Keten Prenses
Kayıtlı Üye
12 Aralık 2008       Mesaj #2
Keten Prenses - avatarı
Kayıtlı Üye
Page 1 KRİZ DÖNEMİNDE GİRİŞİMCİLİK
VE PAZARLAMA
Sponsorlu Bağlantılar
“Her problemin arkasında yatan bir fırsat
olduğu gibi her kriz de pazara yeni
oyuncular, yenilik, değişim ve farklılık getirecektir. “

Politik ve ekonomik istikrarın tam anlamıyla sağlanamadığı, Yeni Ekososyal Sistem’e
toplumsal olarak tam olarak geçiş sağlayamamış ve Bilgi Toplumu hüviyeti
kazanamamış ülkelerde genel olarak girişimciliğin tanımı yapılırken işin riske girme
boyutu altı çizilerek vurgulanmaktadır.
Türkiye gibi politik ve ekonomik istikrarsızlığın üst derecede hissedildiği, piyasa
dalgalanmalarının çok şiddetli yaşanabildiği ve Yeni Ekososyal Sistem’e henüz geçiş
sağlayamamış
ülkelerde
girişimcilik
tanımının
ağırlığını
risk
kavramı
oluşturmaktadır. Bu ülkelerde “girişimcilik = risk” şeklinde bir mantıksal yaklaşım
kurulmakla beraber gelişmiş ülkeler tabir edilen, nispeten politik ve ekonomik
açıdan daha istikrarlı olan ve Bilgi Toplumu düzeyine ulaşmış olan ülkelerde
Girişimcilik tanımında risk kavramı vurgulanmakla beraber asıl ağırlık yenilik,
değişim ve farklılık kavramlarındadır. Girişimcilik tanımının içerisinde yer alan risk,
yenilik, değişim veya farklılık kavramlarının ağırlıkları yaşanılan coğrafya yada
ülkeye göre değişse de temelde bu kavramlar girişimciliğin özünü oluşturmakta ve
ideal bir girişimci için olmazsa olmaz özellikleri oluşturmaktadır. Diğer bir deyişle,
bir girişimcinin genel özelliklerine bakıldığında mantıksal risk alma, mevcut yapıyı
değiştirme, yenilik getirme ve farklılık yaratma gibi önemli özelliklerin ortaya
çıkması gerekmektedir. Bu özellikler, yaşanılan ülkenin istikrar derecesi ve toplum
kalitesine bağlı olarak farklı derecelerde ağırlığını hissettirmektedir. Özellikle
ekonomik krizlerin dolayısıyla piyasa dalgalanmalarının ve istikrarsızlığın ortaya
çıktığı ülkemizde girişimciler eğer ellerinde yeterli kaynaklar var ise bu kaynakları
mümkün olduğunca temkinli yada diğer bir deyişle idareli olarak kullanmaya
çalışmakta ve eğer girişimcilerin elinde yeterli kaynak yok ve girişim sermayesi
desteği arıyorlar ise o zamanda bu kaynağı bulmak için oldukça zorlanmaktadırlar.
Yaşana bu zorluğun en temel sebebi ülkemizde girişimcilik tanımının içerisindeki
risk algılamasının oldukça yüksek oluşudur. Özellikle ülkemizde genel inanış ve
uygulanış açısından kriz dönemlerinde tüm yeni hayat geçirilecek olan projeler, yeni
iş alanları, yeni ürünler ve hizmetler piyasaların tsunami dalgaları dinene kadar
askıya alınmakta ve bir sonraki bahara ertelenmektedir. Bu noktada statikocu ve
muhafazakar görüş ile yenilikçi ve girişimcilik birbirleri ile çatışmaya başlamaktadır.
Faaliyet gösterdikleri endüstri yada sektörleri ne olursa olsun statikocu ve


Page 2




muhafazakar görüşte olanların kriz dönemlerinde almış oldukları ilk aksiyon aslında
kriz öncesi dönemden beri fuzuli gördükleri almış oldukları danışmanlık
hizmetlerine, reklam ve pazarlama faaliyetlerine kısıtlama getirmek yada tamamen
durdurmaktır. Bu tip yaklaşımlarda, kriz dönemini tüketici yada iş ortaklarına
yönelik reklam ve pazarlama faaliyetlerini gerektiği şekilde yürütmüş ve krizlerden
çok önemli fırsatlar çıkarmış olan firmalara karşı ciddi dezavantajlar bulunmaktadır.
Hemen bir örnek verecek olursak, ülkemizde 2000’li yılların başında yaşanan derin
ekonomik kriz ve ülke ekonomisinin dibe vurması esnasında birçok firma aslında
yeterli bütçeleri olmasına rağmen bu tip bir yaklaşım sergileyerek birçok pazarlama,
yeni ürün geliştirme, reklam ve danışmanlık alma gibi faaliyetlerini kısıtlamış yada
tamamen durdurmuştur. Diğer taraftan otomotiv sektöründe Peugeot firması kriz
dönemi boyunca kriz öncesi Pazar penetrayon stratejisini ve bununla ilgili tüm
reklam ve pazarlama faaliyetlerini daha da arttırarak devam ettirmiştir. Kriz
döneminde tüketicinin zihnine gücünü kazımış hemde aynı segmentte yer alan
rakiplerinin bir adım önüne geçerek satışlarını arttırmıştır. Bugün Peugeot markası
Türkiye pazarındaki başarısını 2000’li yılların başındaki krizde yürütmüş olduğu
stratejisine borçludur. Diğer bir örnekte finans sektöründen ve bankalar arasından
verilebilir. Yine kriz döneminde en çok reklam ve pazarlama faaliyetlerinde bulunan
bankalardan biri olan Akbank, bu stratejisi sayesinde “Güven” mesajını en iyi şekilde
tüketici zihnine yerleştirmiştir. Bugün Türkiye’nin en karlı bankası olması yine
Akbank’ın o dönemlerde yapmış olduğu yatırımın bir meyvesidir.
Kriz dönemlerinde faaliyet göstermekte olan şirketlerin yanısıra, girişimciler için de
oldukça önemli fırsatlar bulunmaktadır. Günümüzde tüketiciler 24 saat içerisinde
çeşitli kanallardan yüzbinlerce hatta milyonlarca mesaja maruz kalmaktadırlar.
Maalesef bu mesajlar bir şekilde birbirinin kopyası ve tüketici zihininde çanlar
çaldıracak mesajlar niteliğinde değildirler. Bu sebeble, kriz dönemleri kabuğuna
çekilme yada diğer bir deyişle tüketimlerinde tereddütlü hareket etme eğiliminde
olan tüketicileri heyacanlandırarak yeni bir “İtme Etkisi” yaratmak için uygun
zamanlardır. İşte kriz dönemlerinde girişimcilerin en gizli ve kuvvetli silahi
farklılaşma yoluyla tüketicileri kendine çekme ve kazanmaktır. Kriz dönemlerinde
aynı endistri yada sektörde faaliyet gösteren rakiplerin pazarlama ve reklam
faaliyetlerinde pasif hareket etmeleri, bir girişimcinin farklılaşmış ürününü yada
hizmetini tüketicinin dikkatine sunması için en uygun dönemdir. Kısıtlı mesaj alımı
olan bu dönemlerde, hem az sayıda mesaj içerisinde algılanma hemde farklı mesaj
verme özelliğinden dolayı zihine kazınma ve tüketici nezdinde tecrübe etmeye
dayalı bir tutum oluşturma şansı oldukça yüksektir. Tüm bu olumlu etkenlerin
sonucunda bir de tüketiciye ürünle ilgili olumlu tecrübeler yaşatıldığında, bir
girişimci kriz olmayan dönemlerde dahi ulaşamayacağı bir müşteri kitlesini
kazanmış ve pazara girer girmez rakiplerine oranla çok fazla yol katetmiş olacaktır.
Sonuç olarak, her problemin arkasında yatan bir fırsat olduğu gibi her krizde pazara
yeni oyuncular, yenilik, değişim ve farklılık getirecektir.
Sizce de kriz dönemi sonrasındaki kazanımlar ile girişimcilik tanımı arasında bir
benzerlik yok mu?

Quo vadis?

Benzer Konular

16 Ağustos 2013 / Misafir Soru-Cevap
13 Nisan 2011 / Misafir Soru-Cevap
12 Ocak 2015 / Misafir Cevaplanmış