Arama

Kul hakkı yemek ne demektir?

En İyi Cevap Var Güncelleme: 3 Mayıs 2014 Gösterim: 61.014 Cevap: 24
Ziyaretçi - avatarı
Ziyaretçi
Ziyaretçi
14 Aralık 2008       Mesaj #1
Ziyaretçi - avatarı
Ziyaretçi
Kul Hakkı yemek ne demektir?
EN İYİ CEVABI Misafir verdi
Kul Hakkı" Nedir? Önemi nereden gelir?

Sponsorlu Bağlantılar
Kul Hakkı, Başkasının bedenine, malına, maddiyatına, Kalp ve ruhuna verilen zararlardır.

Kulun maddî hukukuna en büyük tecavüz, öldürme hâdisesidir.
Öldürme fiili, İnsanın yaşama hakkına son vermektir.

İnsanoğlu her nasılsa, başkalarının hakkını çiğnerken o insanların Allah’ın kulu olduklarını unutuyor.
“Ben Allah’ın bir kuluna zulmedersem, Onun kahrına ve Gazabına hedef olurum.” diye düşünemiyor.

Bunun içindir ki, insanlar sıkıntı ve sorunlardan kurtulamıyor.

Nasıl ki, resmi bir görevliye hakaret eder veya onun elbisesinden bir düğme koparırsan, Görevlinin mensup olduğu Devlet, senin peşine düşer ve seni cezalandırırsa, Allah’ında yarattığı kullarına da zarar verirsen bunun nasıl cezasız kalacağına inanır ve Allah’ın kullarını nasıl sahipsiz bırakabileceğini düşünebilirsin.

İnsanlar bu konuda önemine atfen defalarca uyarılmıştır.
Sadece üç misal:

a)“ Mazlumun (Zulüm görmüş, kendisine zulmedilmiş, haksızlığa uğratılmış.) bedduasından sakınınız.
Çünkü onun duasıyla Allah arasında perde yoktur.”

b)“
Ümmetimden iflas etmiş, tükenmiş kimseler O'dur ki, kıyamet gününde yalnız ibadeti ile gelir.
Ama, bu arada sövdüğü şu kimse, dövdüğü bir başka kimse de kıyamet gününde onunla birlikte hesap vermeye gelir.
Bunun üzerine kendisinin borçlu olduğu kimselere, kendisinin önce yapmış oldukları hayır ve iyilikleri alacaklı kimselere verilir, Üzerinde diğerlerinin hakları bitmeden kendi iyilikleri tükenirse, o zaman da, onların hatalarından bir kısmı alınarak borçluya yüklenir. Daha sonrada cezalandırılır.

c)“
Allah yolunda üç kez şehit dahi olsan ve üzerinde kul hakkı varsa Cennete giremezsin. Tüm günahların affedilir, Kul Hakkı hariç ”

İfade edildiği gibi, Şehitlik sevabı dahi, hiçbir şekilde kul hakkını kaldırmıyor.

Bu doğrultuda, Diğer bir kul hakkıda, insanların aleyhinde yaptığın dedikodu için dahi, o insandan helâllik almadıkça bu günahın cezasından kendini kurtaramıyorsun.

"Kul hakkı" gibi görünen ve kullar arasındaki adalet esaslarını tespit eden birçok bildirimlerde, önemine atfen sık sık
“İşte bu Allah’ın hudududur, ona tecavüz etmeyin.” anlamında uyarılar yapılmıştır.

Demek ki, kul hakkını çiğnemek, Allah’ın hududuna tecavüz olarak kabul ediliyor.

İşte bu nedenle çok önemlidir.

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
14 Aralık 2008       Mesaj #2
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Bu mesaj 'en iyi cevap' seçilmiştir.
Kul Hakkı" Nedir? Önemi nereden gelir?

Sponsorlu Bağlantılar
Kul Hakkı, Başkasının bedenine, malına, maddiyatına, Kalp ve ruhuna verilen zararlardır.

Kulun maddî hukukuna en büyük tecavüz, öldürme hâdisesidir.
Öldürme fiili, İnsanın yaşama hakkına son vermektir.

İnsanoğlu her nasılsa, başkalarının hakkını çiğnerken o insanların Allah’ın kulu olduklarını unutuyor.
“Ben Allah’ın bir kuluna zulmedersem, Onun kahrına ve Gazabına hedef olurum.” diye düşünemiyor.

Bunun içindir ki, insanlar sıkıntı ve sorunlardan kurtulamıyor.

Nasıl ki, resmi bir görevliye hakaret eder veya onun elbisesinden bir düğme koparırsan, Görevlinin mensup olduğu Devlet, senin peşine düşer ve seni cezalandırırsa, Allah’ında yarattığı kullarına da zarar verirsen bunun nasıl cezasız kalacağına inanır ve Allah’ın kullarını nasıl sahipsiz bırakabileceğini düşünebilirsin.

İnsanlar bu konuda önemine atfen defalarca uyarılmıştır.
Sadece üç misal:

a)“ Mazlumun (Zulüm görmüş, kendisine zulmedilmiş, haksızlığa uğratılmış.) bedduasından sakınınız.
Çünkü onun duasıyla Allah arasında perde yoktur.”

b)“
Ümmetimden iflas etmiş, tükenmiş kimseler O'dur ki, kıyamet gününde yalnız ibadeti ile gelir.
Ama, bu arada sövdüğü şu kimse, dövdüğü bir başka kimse de kıyamet gününde onunla birlikte hesap vermeye gelir.
Bunun üzerine kendisinin borçlu olduğu kimselere, kendisinin önce yapmış oldukları hayır ve iyilikleri alacaklı kimselere verilir, Üzerinde diğerlerinin hakları bitmeden kendi iyilikleri tükenirse, o zaman da, onların hatalarından bir kısmı alınarak borçluya yüklenir. Daha sonrada cezalandırılır.

c)“
Allah yolunda üç kez şehit dahi olsan ve üzerinde kul hakkı varsa Cennete giremezsin. Tüm günahların affedilir, Kul Hakkı hariç ”

İfade edildiği gibi, Şehitlik sevabı dahi, hiçbir şekilde kul hakkını kaldırmıyor.

Bu doğrultuda, Diğer bir kul hakkıda, insanların aleyhinde yaptığın dedikodu için dahi, o insandan helâllik almadıkça bu günahın cezasından kendini kurtaramıyorsun.

"Kul hakkı" gibi görünen ve kullar arasındaki adalet esaslarını tespit eden birçok bildirimlerde, önemine atfen sık sık
“İşte bu Allah’ın hudududur, ona tecavüz etmeyin.” anlamında uyarılar yapılmıştır.

Demek ki, kul hakkını çiğnemek, Allah’ın hududuna tecavüz olarak kabul ediliyor.

İşte bu nedenle çok önemlidir.

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
15 Aralık 2009       Mesaj #3
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
kul hakkı yemek ne demektir
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
27 Aralık 2009       Mesaj #4
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Alıntı

kul hakki yemek ne demektir


kul hakkı yemek nedır bılırmısınız
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
26 Ekim 2010       Mesaj #5
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Çok buyuk gunah cok, sakının.. Rabbim bizi hak yiyenlerden uzak tutsun. AMİN !
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
3 Aralık 2010       Mesaj #6
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
abii yaaa birazz uzunnn olsa ferpormans ödevidee lütfen
ener - avatarı
ener
Ziyaretçi
3 Aralık 2010       Mesaj #7
ener - avatarı
Ziyaretçi
Alıntı
Misafir adlı kullanıcıdan alıntı

abii yaaa birazz uzunnn olsa ferpormans ödevidee lütfen

Kul, insan demektir. Her kulun (insanın) yaşama, sağlık, eğitim, düşünce, inanç, ibadet, özel yaşamın gizliliği ve ekonomik haklar gibi temel hakları ve özgürlükleri vardır. Bunlara karşı yapılan haksızlıklar, kul hakkı kavramına girer. Kul hakkı yemek büyük günahlardandır. Din bilginleri, “Ey kavmimiz dediler, Allah’ın davetçisine uyun ve ona inanın ki (Allah) günahlarınızdan bir kısmını bağışlasın ve sizi acı bir azaptan korusun.” (Ahkaf suresi, 31. ayet) ayetini yorumlarken, bağışlanacak günahların Allah hakkını ilgilendirenler olduğu, kul hakkından doğan günahların ise Allah tarafından bağışlanmayacağı sonucuna ulaşırlar. Hz. Peygamberimiz de, üzerinde kul hakkı bulunan kişilerin, hakkını yediği kişilere kendisini bağışlatmasını öğütler. Bunun yapılmaması durumunda haksızlık yapan kişinin salih amelleri haksızlığı ölçüsünde alınarak hak sahibine verilir. (Buhari, Mezalim) “Müslüman, diğer Müslümanların elinden ve dilinden emin olduğu kimselerdir.” (Buhari, İman) Müslüman kendisine ve kimseye zulmetmez, kimsenin hakkını yemez.
Vatandaşlık görevlerimizin kul hakkıyla ilgisi var mıdır?

Vatandaşlık görevlerimiz, vergi vermek, askere gitmek, seçimlere katılmak, kanunlara saygı göstermek gibi görevlerdir. Bu görevlerin devletle ilgili yönü olduğu gibi, kul hakkına dönük yönü de vardır. Devletin gelir kaynakları arasında olan vergi, millete hizmet olarak döndüğünden, vergi vermemek, insanların göreceği hizmetlerden azalma meydana getirir. Bu, bir kul hakkıdır. Verdiğimiz veya vermediğimiz oylarla yönetime getirdiğimiz kişiler, halkın kaderine yön verdiğinden, seçimlerin kul hakkını ilgilendiren yönü vardır. Vatanı ve milleti korumak için gittiğimiz askere gitmemek, güvenliği tehdit edeceğinden kul hakkına zarar vermek olur. İnsan hak ve özgürlüklerini de garanti eden kanunlara saygılı olmak, kul hakkına da saygılı olmak demektir. Ayrıca diğer insanlar vatandaşlık görevlerini yaptığı halde, biz bu görevlerimizi yapmazsak onların hakkını yemiş; devlet organlarını ve kişileri aldatmış oluruz. Oysa “Aldatan, bizden değildir.”(Müslim, İman) Biz ve diğer insanlar vatandaşlık görevlerimize ve kul hakkını ilgilendiren diğer konulara uygun davranmadığımızda devletin gücü zayışayacak, milletin birlik ve beraberliği tehlikeye girecek, kişilerin refahı ve mutluluğu yok olacaktır.
Kul hakkını da yakından ilgilendiren temel hak ve özgürlükler ve vatandaşlık görevleri konusunda Atatürk’ün bazı sözlerini inceleyelim: “Siyasal ve toplumsal hakların kadınlar tarafından kullanılması, insanlığın mutluluğu ve prestiji açısından bir zorunluluktur. Askerlik nasıl bir vatan borcu ise, vergi de vatandaşların ödemesi gereken borcudur…Her Türk hür doğar, hür yaşar… Herkes, Allah’a istediği gibi ibadet eder. Hiç kimseye dini fikrinden dolayı bir şey yapılamaz… Bir ulus, varlığını ve haklarını korumak yolunda bütün gücü ile, bütün görünür görünmez güçleriyle ayaklanmış ve karara varmış olmalıdır…”
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
19 Aralık 2010       Mesaj #8
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Kulun bedenine ve malına yapılan tecavüzler maddî hukuk, kalp ve ruhuna verilen zararlar ise mânevî hukuk olarak değerlendirilmeli.

Kulun maddî hukukuna en büyük tecavüz, öldürme hâdisesi. İnsanın yaşama hakkına son verme, onun bu kâinatla olan bütün münasebetlerini bir anda kesip atma, kulu, Rabbine ibadetten alıkoyma, İlâhî eserleri tefekkürden, rahmanî nimetlere şükürden menetme cinayeti. Allah’ı tesbih eden yetmiş trilyona yakın hücrenin bütün bu tespihlerini bir kurşunla delip geçme, yahut bir bıçakla kesip atma ihaneti.

Fıkıh âlimlerimiz katlin üç yerde câiz olduğunu söylerler.

- İmandan sonra küfre girme
- evli olduğu halde zina etme
- haksız yere bir insanın kanına girme.

Bunlar dışında insanın hayatına son verilemiyor.
“Kim bir nefsi, kısas yahut yeryüzünde fesat çıkarma sebeplerinin biri olmaksızın öldürürse bütün insanları öldürmüş gibidir.”
(Mâide Sûresi, 32)


mealindeki âyet-i kerimenin tefsiri sadedinde Üstad Bediüzzaman Hazretleri, şu enteresan beyanda bulunur:
“Bir mâsumun hayatı, kanı, hatta umum beşer için de olsa heder olmaz. İkisi nazar-ı kudrette bir olduğu gibi, nazar-ı adalette de birdir.”
( Sünuhat)


Yâni, Allah’ın sonsuz kudretine nazaran bir insan yaratmakla bütün insanları yaratmak arasında fark olmadığı gibi, Onun sonsuz rahmet ve adaleti noktasında da bir insanın katli ile, bütün insanların katli arasında fark yoktur.

İnsanoğlu her nasılsa, başkalarının hakkını çiğnerken o insanların Allah’ın kulu olduklarını unutuyor. “Ben Allah’ın bir kuluna zulmedersem, Onun kahrına hedef olurum.” diye düşünemiyor. Bunun içindir ki, kendisine İlâhî ikazlar geliyor.

Bu rahmanî ikazlara tercüman olma sadedinde Allah Resulü de (asm.) ümmetini defalarca ve değişik şekillerde ikaz etmiştir.

Sadece üç misâl:
“Mazlumun bedduasından sakınınız. Çünkü onun duasıyla Allah arasında perde yoktur.”
(Buharî, Müslim)

“Ümmetimden müflis odur ki, kıyamet günü namaz ve zekâtla gelir. Ama, bu arada sövdüğü şu kimse, dövdüğü bir başka kimse dahi gelir. Bunun üzerine kendisinin hasenatından şuna verilir, buna verilir. Üzerinde haklar bitmeden kendi hasenatı tükenirse, o zaman onların hatalarından alınır kendisine yüklenir. Daha sonra cehenneme atılır.”
(Müslim)

“Kaçmayarak, yalnız Allah’tan sevap bekleyip sabrederek, düşmana karşı durduğun halde öldürülürsen, borçlarından başka bütün günahlarına kefaret olur. Bunu bana Cibril söyledi.”
(Müslim)


Bu son Hadis-i Şeriften çok önemli bir hakikat dersi alıyoruz: Şehitlik de kul hakkını kaldırmıyor.

Allah yolunda canını veren bir mümin bunun büyük mükâfatını görmekle birlikte, kullara olan borçlarından kurtulamıyor. Zira kul hakkının affını Cenâb-ı Hak kula bırakmış. Aynı şekilde, samimi tövbe eden bir müminin de geçmiş günahları affolunuyor, ama kul hakkı bu affa da girmiyor.
“Tövbekâr olanlar hakkında hukukullah dâvâsı takip edilmez. Ancak hukuk-u şahsiye dâvâsı kalır.”
( Hak Dini Kur’an Dili)


Meselâ, gıybet eden bir insan gıybet ettiği kimseden helâllik almadıkça bu günahın cezasından kendini kurtaramaz.

Kur’an-ı Hakîm’de, ilk bakışta kul hakkı gibi görünen ve kullar arasındaki adalet esaslarını tespit eden birçok âyetlerden sonra, “İşte bu Allah’ın hudududur, onu tecavüz etmeyin.” mealinde İlâhî ikazlar gelir. Demek ki, kul hakkını çiğnemek, Allah’ın hududuna tecavüz olarak kabul ediliyor. Artık böyle bir cinayeti işleyen insan kime iltica edecek, kimden yardım dileyecektir?

İnsan, Allah’ın kulu olduğundan onun hukukuna riayetsizlik de İlâhî azabı netice veriyor ve bu noktada hukuklar birleşiyor.

Kendi parmağımızı niçin kesemez, hayatımıza neden kastedemeyiz? Çünkü, ne beden bizim, ne de ruh. Haneyi harap etmeye de hakkımız yok, misafiri oradan çıkarmaya da. Yaparsak ne olur? Allah’ın mahlûkatında Onun rızası dışında tasarrufa kalkışmış oluruz. Bu ise hem hukukullah’a karşı bir isyan, hem de kul hakkını ihlâldir. Demek ki aynı fiil ile iki hukuka birden tecavüz ediliyor.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
24 Şubat 2011       Mesaj #9
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
selam kul hakkı baska birinin hakkını yemektir..!
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
6 Mart 2011       Mesaj #10
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
hocam sizlere bir sorum olacak ben Ankara'da yaşıyorum burada otobüsler bir halk otobüsü bir belediye otobüsü olarak iki çeşit halk otobüsleri paralı ve 2 TLl belediye otobüsleri kartlı ve 1.65 TL kartlar belediyenin gişelerinde satılıyor. bugün bindiğim belediye otobüsünde teyzenin biri benim yerime kart basarmısın dedi bende onun yerine bastım ve 2 TL'sini aldım bozuğum olmadığı için üzerini veremedim ama teyzeye de birşey demedim ve hakkını helal ette demedim. ama sonradan hakkını helal et demedim diye çok pişman oldum şimdi ben kul hakkı işlemiş olabilir miyim.

Benzer Konular

7 Ocak 2012 / Tiglon Müslümanlık/İslamiyet
6 Ekim 2011 / Misafir Cevaplanmış
5 Nisan 2011 / Ziyaretçi Soru-Cevap
3 Aralık 2014 / Ziyaretçi Soru-Cevap
7 Mart 2016 / Ziyaretçi Cevaplanmış