Arama

Ses olayları nelerdir? - Sayfa 2

En İyi Cevap Var Güncelleme: 30 Aralık 2015 Gösterim: 40.386 Cevap: 23
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
29 Ekim 2010       Mesaj #11
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
banada ses olaylrı lasımm
Sponsorlu Bağlantılar
nerm - avatarı
nerm
Ziyaretçi
17 Kasım 2010       Mesaj #12
nerm - avatarı
Ziyaretçi
arkadaşlar bana da herhangi bir şiirdeki ses olayları acil lazım
Sponsorlu Bağlantılar
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
14 Aralık 2010       Mesaj #13
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
ulamaya örnek
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
1 Ocak 2012       Mesaj #14
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
arkadaşlar ses olayı Kelimelerde zamana ve sahaya bağlı olarak sürekli değişmelerin, gelişmelerin olması dilin canlılığının bir göstergesidir.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
25 Ocak 2012       Mesaj #15
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
acele ses olayı lazım ödev var bi söyleseniz
Blair. - avatarı
Blair.
Ziyaretçi
31 Ocak 2012       Mesaj #16
Blair. - avatarı
Ziyaretçi
Ben 9. sınıfa gidiyorum ve Dil ve Anlatım Yıllık ödev konum şöyle:
Herhangi bi 2 sayfalık metin üzerinde ses olaylarının incelenmesi.

Bu konu hakkında neler yapabilirim?
Ses Olayları'ndan kasıt nedir?
Ünsüz benzeşmesi, ünsüz türemesi vb. evet ama tamamiyle hepsini madde şeklinde söyleyebilecek var mı?
Teşekkürler
atomm - avatarı
atomm
Ziyaretçi
4 Mart 2012       Mesaj #17
atomm - avatarı
Ziyaretçi
Kardeşimle ahırın avlusunda oynarken aşağıda, gümüş söğütler altında görünmeyen derenin hüzünlü şırıltısını işitirdik. Evimiz iç çitin büyük kestane ağaçları arkasında kaybolmuş gibiydi. Annem, İstanbul’a gittiği için benden bir yaş küçük olan kardeşim Hasan’la artık Dadaruh’un yanından hiç ayrılmıyorduk. Bu, babamın seyisi, yaşlı bir adamdı. Sabahleyin erkenden ahıra koşuyorduk. En sevdiğimiz şey atlardı. Dadaruh’la birlikte onları suya götürmek, çıplak sırtlarına binmek, ne doyulmaz bir zevkti. Hasan korkar, yalnız binemezdi. Dadaruh onu kendi önüne alırdı. Torbalara arpa koymak, yemliklere ot doldurmak, gübreleri kaldırmak eğlenceli bir oyundan daha çok hoşumuza gidiyordu. Hele tımar. Bu en zevkli şeydi. Dadaruh eline kaşağıyı alıp işe başladı mı, tıkı… tık… tıkı… tık… tıpkı bir saat gibi… yerimde duramaz,
. - Ben de yapacağım! diye tuttururdum
O vakit Dadaruh, beni Tosun’un sırtına koyar, elime kaşağıyı verir,
- Hadi yap! derdi.
Bu demir gereci hayvanın üstüne sürter, ama o uyumlu tıkırtıyı çıkaramazdım.
- Kuyruğunu sallıyor mu?
- Sallıyor.
- Hani bakayım?..
Eğilirdim, uzanırdım. Ama atın sağrısından kuyruğu görünmezdi.
Her sabah ahıra gelir gelmez,
- Dadaruh, tımarı ben yapacağım, derdim.
- Yapamazsın.
- Niçin?
- Daha küçüksün de ondan…
- Yapacağım.
- Büyü de öyle.
- Ne zaman?
- Boyun at kadar olduğunda….
At, ahır işlerinde yalnız tımarı beceremiyordum. Boyum atın karnına bile varmıyordu. Oysa en keyifli, en eğlenceli şey buydu. Sanki kaşağının düzenli tıkırtısı Tosun’un hoşuna gidiyor, kulaklarını kısıyor, kuyruğunu kocaman bir püskül gibi sallıyordu. Tam tımar biteceğine yakın huysuzlanır, o zaman Dadaruh, “Höyt..” diye sağrısına bir tokat indirir, sonra öteki atları tımara başlardı. Ben bir gün yalnız başıma kaldım. Hasan’la Dadaruh dere kenarına inmişlerdi. İçimde bir tımar etmek hırsı uyandı. Kaşağıyı aradım, bulamadım. Ahırın köşesinde Dadaruh’un penceresiz küçük bir odası vardı. Buraya girdim. Rafları aradım. Eyerlerin arasına falan baktım. Yok, yok! Yatağın altında, yeşil tahtadan bir sandık duruyordu. Onu açtım. Az daha sevincimden haykıracaktım. Annemin bir hafta önce İstanbul’dan gönderdiği armağanlar içinden çıkan fakfon kaşağı, pırıl pırıl parlıyordu. Hemen kaptım. Tosun’un yanına koştum. Karnına sürtmek istedim. Rahat durmuyordu.
- Sanırım acıtıyor? dedim.
Gümüş gibi parlayan bu güzel kaşağının dişlerine baktım. Çok keskin, çok sivriydi. Biraz köreltmek için duvarın taşlarına sürtmeye başladım. Dişleri bozulunca yeniden denedim. Gene atların hiçbiri durmuyordu. Kızdım. Öfkemi sanki kaşağıdan çıkarmak istedim. On adım ilerdeki çeşmeye koştum. Kaşağıyı yalağın taşına koydum. Yerden kaldırabildiğim en ağır bir taş bularak üstüne hızlı hızlı indirmeye başladım. İstanbul’dan gelen, üstelik Dadaruh’un kullanmaya kıyamadığı bu güzel kaşağıyı ezdim, parçaladım. Sonra yalağın içine attım.
Babam, her sabah dışarıya giderken bir kere ahıra uğrar, öteye beriye bakardı. Ben o gün gene ahırda yalnızdım. Hasan evde hizmetçimiz Pervin’le kalmıştı. Babam çeşmeye bakarken, yalağın içinde kırılmış kaşağıyı gördü; Dadaruh’a haykırdı:
- Gel buraya!
Soluğum kesilecekti, bilmem neden, çok korkmuştum. Dadaruh şaşırdı, kırılmış kaşağı ortaya çıkınca, babam bunu kimin yaptığını sordu. Dadaruh,
- Bilmiyorum, dedi.
Babamın gözleri bana döndü, daha bir şey sormadan,
- Hasan dedim.
- Hasan mı?
- Evet, dün Dadaruh uyurken odaya girdi. Sandıktan aldı. Sonra yalağın taşında ezdi.
- Niye Dadaruh’a haber vermedin?
- Uyuyordu.
düşünür - avatarı
düşünür
Ziyaretçi
17 Mart 2012       Mesaj #18
düşünür - avatarı
Ziyaretçi
SES BİLGİSİ
Ses ve Dil sesi
HARF ve HARF SİSTEMİ (ALFABE)
Ses-Harf İlişkisi

Seslerin birleşmesi,
hece yapısı ve kelime

Seslerin Meydana Gelişi
Seslerin Sınıflandırılması

I. ÜNLÜLER
A. ÜNLÜLERİN ÖZELLİKLERİ
B. ÜNLÜLERLE İLGİLİ SES UYUMLARI
1. Büyük ünlü uyumu
2. küçük ünlü uyumu
C. ÜNLÜLERLE İLGİLİ SES OLAYLARI
1. ÜNLÜ DÜŞMESİ
2. ÜNLÜ TÜREMESİ
3. ÜNLÜ DARALMASI
II. ÜNSÜZLER
A. ÖZELLİKLERİ
B. ÜNSÜZLERLE İLGİLİ
SES OLAYLARI ve UYUMLARI

1. ÜNSÜZ UYUMU (BENZEŞMESİ)
a. ÜNSÜZ SERTLEŞMESİ
b. ÜNSÜZ YUMUŞAMASI

2. ÜNSÜZ TÜREMESİ
3. ÜNSÜZ DÜŞMESİ
C. ÜNSÜZ DEĞİŞMELERİ
1. b>m Değişmesi
2. ğ>v değişmesi
3. b>p DEĞİŞMESİ
4. c>ç değişmesi
5. d>t DEĞİŞMESİ
III. ÜNLÜ ÜNSÜZ UYUMLARI ve ETKİLEŞİMLERİ
1. Ünlü-Ünsüz uyumu (Benzeşmesi)
2. Ulama
IV. YARDIMCI ÜNLÜ ve ÜNSÜZLER
KAYNAŞTIRMA HARFLERİ
SES BİLGİSİ

Ses ve Dil Sesi

Genel anlamda kulağın duyabildiği titreşimlere ses denir. Ciğerlerden gelen havanın ses yolunda meydana getirdiği titreşime dil sesi denir. Dil sesleri, konuşma organlarının (ağız, burun, boğaz boşluğu ve soluk borusu) uyumlu çalışmasıyla, anlamlı kelimeler oluşturacak biçimde meydana gelir.

Ses, dilin en küçük birimidir. Kelimelerin söylenip yazılması ses değerlerine bağlıdır.
Sesler, anlam ayırt edici özelliğe de sahiptir:
ad/at, od/ot, sac/saç, hac/haç, hala/hâlâ, dahi/dâhi
HARF ve HARF SİSTEMİ (ALFABE)

Dildeki sesleri gösteren ve alfabeyi oluşturan işaretlere harf denir. Yani harf, sesin yazıdaki karşılığıdır.
Bir dildeki harflerin belirli bir sıraya dizilmiş bütününe alfabe denir. Alfabede bulunan harflerin dilin her sesini temsil edebilmesi önemlidir.
Türk alfabesi, Lâtin harfleri esas alınarak, 01.11.1928 gün ve 1353 sayılı kanunla tespit ve kabul edilmiştir. Bu kanuna göre, Türk alfabesinde 29 harf bulunmaktadır. Bunların 21 tanesi ünsüzleri, 8 tanesi de ünlüleri karşılar.
Lâtin alfabesindeki "q", "x" ve "w" harfleri alınmamış; bu alfabeye "ğ", "i", "ş" sesleri eklenmiştir.
Türk alfabesi, her ses için ayrı bir harf ve her harf için ayrı bir ses ilkesine göre düzenlenmiştir. Buna göre dilimiz, yazıldığı gibi okunan, okunduğu gibi yazılan bir dildir.
Ses-Harf İlişkisi

Harf ile ses terimlerini birbirinden ayırmak gerekir. Ses kulağa, harf ise göze hitap eder.
Önce ses vardı. Sonra yazının icat edilmesiyle sesler yazıda harflerle temsil edilmeye başladı.
Bir dilin sesleri farklı alfabelerle de yazıya aktarılabilir. Nitekim Türk dili sırayla Göktürk, Uygur, Arap, Lâtin ve Kiril alfabeleriyle yazılmıştır.
SESLERİN Sınıflandırılması


Bir dilde bulunan sesler, o dilin ses dağarcığını oluşturur. Türkçenin ses dağarcığını da 29 ses oluşturur. Bu sesler, "ünlüler" ve "ünsüzler" olmak üzere ikiye ayrılır.
I. ÜNLÜLER
  • Ağzın açık durumunda (yani ses yolu açıkken), hiçbir engelle karşılaşmadan çıkan seslerdir.
  • Tek başlarına ve uzun ünlü gibi (iki ünlü değerinde) telâffuz edilirler.
  • Türkçede 8 tane ünlü vardır: a e ı i o ö u ü
A. ÜNLÜLERİN ÖZELLİKLERİ

Ünlüler şu şekilde sınıflandırılır:
Dudakların durumuna göre >
DÜZLER
YUVARLAKLARAğzın açıklığına göre (Alt çenenin açıklığına göre)>
Genişler
Darlar
Genişler
Darlar
Dilin duru-muna göre>
KALINLAR
a
ı
o
u
İNCELER
e
i
ö
ü
  • Kalın ünlüler, dilin geriye çekilmesiyle; ince ünlüler, dilin ileri doğru itilmesiyle oluşur.
  • Dudaklar düz durumdayken çıkan ünlüler düz; büzülüp yuvarlaklaşmış durumdayken çıkan ünlüler de yuvarlak ünlüdür.
  • Alt çenenin açık ve ağız boşluğunun geniş durumunda çıkan ünlüler geniş; alt çene az açık ve ağız boşluğu darken çıkan ünlüler de dar ünlüdür.
Bu sınıflandırmaya göre her ünlünün üç özelliği vardır.
*Buna göre hangi ünlünün hangi özelliğe sahip olduğuna tek tek bakalım:
a
düz, geniş, kalın
o
yuvarlak, geniş, kalın
e
düz, geniş, ince
ö
yuvarlak, geniş, ince
ı
düz, dar, kalın
u
yuvarlak, dar, kalın
i
düz, dar, ince
ü
yuvarlak, dar, ince

Ünlülerin bu özellikleri ünlü uyumlarında ve bazı ses olaylarında karşımıza çıkacaktır.
Ünlülerin kullanımıyla ilgili bazı kurallar:
  • Türkçede iki ünlü yan yana bulunmaz. İki ünlünün yan yana olduğu kelimeler kesinlikle Türkçe değildir:
Saat, kanaat, şecaat, maarif, aile, kaide, mail, miat, dair, Siirt, buut (boyut), fiil...
  • Kökeni Türkçe olan kelimelerde uzun ünlü yoktur. Uzun ünlü, Arapça ve Farsçadan dilimize giren kelimelerde vardır.
şair, numune, iman (şa:ir, numu:ne, i:man)
-Ancak Türkçede uzun ünlü bulunmadığı için birçok yabancı kelimedeki uzun ünlüler Türkçede kısa telâffuz edilir.
beyaz, hiç, rahat...
-Bazen bu kelimelere ünlüyle başlayan bir ek getirildiğinde uzunluk tekrar ortaya çıkar. esas>esası, hayat>hayatı, kanun>kanunen... (esa:sı, haya:tı, kanu:nen)

-Bazı örneklerde uzunluk ek getirildiğinde de ortaya çıkmaz.
beyaz>beyazı, can>canım...
-Uzun ünlüler belli durumlar dışında gösterilmez.
Gösterilmeyenlere örn.: adalet, badem, beraber, şive, şube;
Gösterilenlere örn.: âdet, yâr, âlem, şûra, hâlâ...
-Eski yazıdan çeviri yapılan bilimsel metinlerde uzun ünlüler özel işaretlerle gösterilebilir. a, u
  • Türkçede İngilizce by, gibi ünlü bulundurmayan kelime (kısaltmalar hariç) yoktur.
  • Türkçe kelimelerde birinci heceden sonraki hecelerde o ve ö ünlüleri bulunmaz.
B. ÜNLÜLERLE İLGİLİ SES UYUMLARI

Ünlülerin düzlük-yuvarlaklık, kalınlık-incelik ve darlık-genişlik özellikleri iki ses uyumunda karşımıza çıkar:
1. Büyük ünlü uyumu
2. Küçük ünlü uyumu.
Şimdi bu kuralları inceleyelim:
1. BÜYÜK ÜNLÜ UYUMU

Kalınlık-incelik uyumu da denir.
  • Bu kurala göre Türkçe bir kelimenin ünlülerinin tamamı ya kalın ya da ince olmalıdır.
sevilmek, ince, denizden, kelebekler, göstermelik...;
satılık, kalın, oyun, uçurtma, aşağı, sorular...
  • Büyük ünlü uyumunda (küçük ünlü uyumunu hesaba katmazsak) hangi ünlüden sonra hangisinin gelebileceği şu şekilde gösterilebilir:
a> a, ı, o, u e> e, i, ö, ü ı> a, ı, o, u i> e, i, ö, ü
o> a, ı, o, u ö> e, i, ö, ü u> a, ı, o, u ü> e, i, ö, ü
  • Küçük ünlü uyumunu hesaba katarsak hangi ünlüden sonra hangisinin gelebileceği şu şekilde gösterilebilir:
a> a, ı e> e, i ı> a, ı i> e, i
o> a, u ö> e, ü u> a, u ü> e, ü
  • Kalın ve ince ünlülerin bir arada olduğu kelimeler ya değişikliğe uğramış Türkçe kelimelerdir ya da yabancı kelimelerdir.
-Değişikliğe uğramış Türkçe kelimeler:
şışman>şişman, ınanmak>inanmak, dakı>dahi, kanı>hani, alma>elma, ana>anne, karındaş>kardaş>kardeş, kangı>hangi...
-Yabancı kelimeler:
kalem, cihan, insan, merhamet, afiyet, asayiş, meteoroloji,semantik...
-Bazı yabancı kelimeler bu kurala uydurulmuştur.
divar>duvar, kalib>kalıp, brillante>pırlanta, suret>surat...
  • Büyük ünlü uyumu kuralına uymayan (Türkçe ve yabancı) kelimelere getirilen ekler kelimenin son hecesine uyar:
annemiz, kardeşçe, veriyordu, elmalık, dünyanın, merhametli...
-Ancak bazı yabancı kelimelerde, ünlüsü kalın olan son heceden sonra ince ünlü gelir. Bunun sebebi, kelime sonundaki ünsüzün ince oluşudur.
alkolü, emlâkçilik, hakikati, helâkimiz, kabulüm, saatte, sadakatten...
  • Kelime kökleri bu kurala uyduğu gibi, kelimelere (Türkçe ve yabancı) getirilen ekler de kökün ünlüsüne göre belirlenerek çekimli ve türemiş bütün kelimeler bu kurala uydurulur.
yürü>yürüdüm, yürümek, yürüyen, yürüsün, yürüme...
oku>okusun, okuyalım, okuyucu, okuduk...

-Ancak bu kurala uymayan ekler vardır:
-yor (şimdiki zaman eki): geliyor, biliyor, istiyor, gizliyor...
-ken (zarf-fiil eki) : alırken, koşarken, bakarken...
-leyin (isimden zarf yapan ek): sabahleyin, akşamleyin
-(İ)mtırak (sıfattan sıfat yapan ek): yeşilimtırak, mavimtırak, ekşimtırak...
-ki (ilgi zamiri ve sıfat yapan ek): onunki, yukarıdaki, akşamki...
-Taş (isimden isim yapan ek): meslektaş, ülküdaş...
-gil (aile bildirir): halamgil, dayımgil, baklagiller...

-Ancak, bu eklerle yapılan bütün kelimeler büyük ünlü uyumuna aykırıdır denemez. Öyleyse bu eklerin ünlülerinin her zaman aynı özellikte (kalın veya ince) olduğunu, bu yüzden bazı kelimelerde uyuma girmediklerini söyleyebiliriz:
öğleyin, gelirken, sarımtırak, seninki, arkadaş, eniştemgil...
2. KÜÇÜK ÜNLÜ UYUMU

Düzlük-yuvarlaklık uyumu da denir.
  • Bu kurala göre bir kelime düz ünlü (a, e, ı, i) ile başlıyorsa sonraki ünlüler düz; yuvarlak ünlü (o, ö, u, ü) ile başlıyorsa sonraki ünlüler ya dar yuvarlak (u, ü) ya da düz geniş (a, e) olmalıdır:
arkadaş, karanlık, kelime, merdiven, serilmek, ıslık, ılık, ırak, sıcaklık, incelik, iyi
kova, orak, oğlak, oğlan, gözlem, önem, uğrak, uygar, uğraşmak, üzer, üçer
okul, kuru, uygun, olumlu, bozulmuş, çocuk, oğul, okul, ölümlü, öküz, uğur, ululuk, üçüz, üzüm, süzgün...
  • Küçük ünlü uyumunun büyük ünlü uyumundan bir farkı vardır:
Büyük ünlü uyumunda kelimedeki bütün ünlülerin kalınlık ve incelik bakımlarından uyuşmaları gerekli iken, küçük ünlü uyumunda her ünlü kendinden önceki ünlüye uymak zorundadır.
Meselâ, "kolaylık" örneğinde olduğu gibi "ı" ünlüsü kendinden önceki "a" ünlüsüne uyarken "a"dan önceki "o" ünlüsüne uymayabilir.
Bu özellik, yuvarlak ünlüden sonra düz-geniş ünlü geldiği zaman karşımıza çıkmaktadır:
ufaklık, uzaklık, olası, önemli, üzerinde...
  • Büyük ünlü uyumunu hesaba katmazsak küçük ünlü uyumu kuralına göre hangi ünlüden sonra hangisinin gelebileceği şu şekilde gösterilebilir:
a> a, e, ı, i e> a, e, ı, i ı> a, e, ı, i i> a, e, ı, i
o> a, e, u, ü ö> a, e, u, ü u> a, e, u, ü ü> a, e, u, ü
  • Büyük ünlü uyumunu hesaba katarsak küçük ünlü uyumu kuralına göre hangi ünlüden sonra hangisinin gelebileceği şu şekilde gösterilebilir:
a> a, ı e> e, i ı> a, ı i> e, i
o> a, u ö> e, ü u> a, u ü> e, ü
-Bu kurala uymayan yabancı kelimeler:
alkol, daktilo, mönü, akordeon, rötar, radyo, tiyatro, otobüs, televizyon, horoz, kamyon, siroz...
-Ancak bazı alıntı kelimeler bu kurala uydurulmuştur:
müdir>müdür, mümkin>mümkün, müşkil>müşkül...
-Bu kurala uymayan Türkçe kelimeler:
Avuç, avurt, kavurmak, kavuşmak, savurmak, kavun, karpuz, yağmur, çamur, tavuk, kabuk...
-yor ve -ki ekleri de çoğu zaman bu kurala uymaz:geliyor, onunki...
JKüçük ünlü uyumuna aykırı kelimelere (Türkçe ve yabancı) getirilen ekler, kelimenin son ünlüsüne uyar:
Kavunu, yağmurluk, müminlik, müzikçi...
Sonuç
  • Bu uyumlar Türkçenin ayırt edici özellikleridir. Yani bu kurallara uymayan kelimeler çoğunlukla Türkçe değildir. Ama bu kurallar uyan kelimelerin tümü Türkçedir de diyemeyiz. O hâlde bu kurallar sadece Türkçe kelimelerde aranmalıdır.
  • Ayrıca bu kurallar en az iki heceli kelimelerde aranmalıdır. Tek heceli kelimelerle bitişik kelimelerde aranmaz. Bitişik kelimeyi oluşturan kelimeler ayrı ayrı incelenebilir; birbirleriyle uyumlu olup olmadıklarına bakılmaz.
anaerkil, ataerkil, babayiğit, pisboğaz, büyükbaş, küçükbaş (hayvan), camgöz, cingöz, paragöz, hoşbeş, yüzgöz (olmak), düztaban, Karagöz, karagöz (balığı), önayak (olmak), kafakol, tepegöz, tıknefes, günaydın, hanımeli, aslanpençesi, keçiboynuzu, yeşilbaş (ördek), dilberdudağı, tavukgöğsü, baştankara (kuş), düşeyazdım, gidedurun, çıkageldi, alabilirsin, alabildiğine (kalıplaşmış), bakıver, düşmeyegör, ölmeyegör, çöpçatan, günebakan, ordubozan, oyunbozan, yelkovan, yolkesen, akımtoplar, amperölçer, barışsever, basınçölçer, bilgisayar, sanatsever, yurtsever, vatansever karıncaezmez, kuşkonmaz, külyutmaz, varyemez...

  • Yabancı kelimeler bu kurallara uyabilir de uymayabilir de...
kalem, müzik, merasim; serbest, delil, fakat...
  • Kelimelerin bu kurallara uyup uymadıklarına bakılırken kelimeler tek başlarına değerlendirilir. Ancak "de" bağlacı ve soru eki kendinden önceki kelimeye uyarlar:
"mi" soru eki: geleyim mi, okudun mu
"de" bağlacı: sen de, o da, aldı da, özledim de...
*Ek-fiilin çekimi olan "ise" kelimesiyle "ile" edatı (hem edat hem bağlaç), bitişik yazıldıkları zaman ünlü uyumlarına girerler:
alır ise>alırsa, konu ile>konuyla...
  • Türkçe kelimeler bu kuralların her ikisine birden uyarlar (değişikliğe uğramış olanlar hariç). Ama Türkçe olsun olmasın, bir kelime bu kuralların her ikisine de uymak zorunda değildir; birine uyup diğerine aykırı düşebilir. Bu yüzden bu ünlü uyum kuralları ayrı ayrı ele alınmalıdır.
kavun, mönü: büu var, küu yok
mezar, nazik: büu yok, küu var
  • Büyük ve küçük ünlü uyumlarının ikisini de kapsayacak şekilde verilen aşağıdaki tabloda hangi ünlüden sonra hangisinin gelebileceği verilmiştir:
a> a, ı e> e, i ı> ı, a i> i, e
o> u, a ö> ü, e u> u, a ü> ü, e
C. ÜNLÜLERLE İLGİLİ SES OLAYLARI

1. ÜNLÜ DÜŞMESİ

İki heceli olup birinci hecesinde geniş (a, e, o, ö), ikinci hecesinde dar ünlü (ı, i, u, ü) bulunduran bazı Türkçe ve yabancı kelimelere ünlü ile başlayan veya tek ünlüden oluşan bir ek getirildiğinde kelimenin vurgusuz hâle gelen ikinci hecesindeki dar ünlünün düşmesine hece düşmesi denir. Buna orta hece düşmesi de denir:
ağız>ağzı, burun>burnu, koyun(bağır, döş)>koynuna, alın>alnı, oğul>oğlu, gönül>gönlüm, beniz,>benzi,
ömür>ömrüm, cürüm>cürmü, hüküm>hükmü, fikir>fikri...
ileri-le-mek>ilerlemek, koku-la-mak>koklamak,
kavuş-ak>kavşak, uyu>uyku, devir->devril-...

-Bazı durumlarda geniş ünlüler de düşebilir: nerede>nerde, burada>burda, şurada>şurda...
-Bazı Arapça kelimelere (isim) yardımcı fiil getirildiğinde de hece düşmesi görülür:
kayıp>kaybolmak, emir>emretmek, keşif>keşfetmek, sabır>sabretmek...
*gönülden gönüle, ağıza, buruna, babadan oğula örneklerindeki gibi ekte geniş ünlü varsa hece düşmesi olmayabilir.
oyunu, koyunu vb. hece düşmesi olmayan kelimelerdir.
-Özel isimlerde hâliyle hece düşmesi olmaz:Gönül'e, Ömür'ü...
2. ÜNLÜ TÜREMESİ

Ünlü türemesinin görüldüğü yerler:
  • Sonunda, sırayla bir sürekli veya süreksiz ünsüzle bir sürekli ünsüz bulunan Arapça ve Farsça kelimelerde, son iki ünsüz arasında telâffuzu kolaylaştırmak için bir ünlü türetilir. Bu kelimelere ünlüyle başlayan ekler veya bitişik yazılacak şekilde yardımcı fiiller getirildiğinde türemiş olan ünlüler tekrar düşer. Her ikisi de ayrı ayrı ama birbirinden kaynaklanan ses olayıdır: ünlü türemesi, ünlü düşmesi.
emir < emr keşif < keşf
azil < azl nakil < nakl
hüküm < hükm bahis < bahs
fikir < fikr nutuk < nutk
sabır < sabr şahıs < şahs
şehir < şehr ilim < ilm
zehir < zehr zikir < zikr

  • -cik küçültme ekinden önce:
dar>dar-a-cık, az>az-ı-cık, bir>bir-i-cik, genç>genc-e-cik
  • Bazı yabancı kelimelerin başında:
ilimon, ıraf, Iramazan, İrecep, ıradıyo...
3. ÜNLÜ DARALMASI
  • Son sesi a veya e olan fiil kök ve gövdelerine, şimdiki zaman eki getirildiğinde kelime sonundaki sesli daralır. Bunun sebebi "y"nin daraltıcı etkisidir:
söyle-yor>söylüyor anla-yor>anlıyor yaşa-yor>yaşıyor
  • "de-" ve "ye-" fiil köklerine gelecek zaman, istek kipi, sıfat-fiil ve zarf-fiil eki getirildiğinde veya başka bir ek getirilip de araya -y- kaynaştırma harfi girdiğinde, bu sesler (a, e) daralarak ı, i, u, ü olur.
de-yor>diyor de-e>diye de-en>diyen de-e-lim>diyelim ye-en>yiyen
ye-ince>yiyince ye-ecek>yiyecek
Not: deyince, deyip örneklerindeki e, yazıda korunur.
Not: ne-ye>niye kelimesinde de daralma vardır.
  • Daralma olumsuzluk ekinin ünlüsü için de geçerlidir.
kork-ma-yor>korkmuyor,gel-me-yor>gelmiyor...
  • Çok heceli kelimelerde sadece söyleyişte daralma vardır.
atlayarak (>atlıyarak), başlayan (>başlıyan), yaşayacak (>yaşıyacak), atlamayalım (>atlamıyalım), gelmeyen (>gelmiyen), gizleyeli (>gizliyeli)...
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
20 Mart 2012       Mesaj #19
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Bana Ses Olaylarının Ne Olduğunu Söyleyip Açılayabilcek Biri Varmı Acil
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
11 Nisan 2013       Mesaj #20
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
ses olayı demek bir yada birden başka sözcüğün aralarında olan bir olaydır

Benzer Konular

5 Ocak 2015 / mymuzzy Soru-Cevap
7 Ocak 2014 / Ziyaretçi Soru-Cevap
26 Aralık 2013 / Misafir Soru-Cevap
13 Şubat 2014 / Misafir990 Cevaplanmış
6 Şubat 2014 / Misafir Taslak Konular