Arama

İstanbul'un fethinden önce Osmanlı Devleti'nin ticari durumu nasıldır?

En İyi Cevap Var Güncelleme: 2 Haziran 2017 Gösterim: 11.160 Cevap: 1
Ziyaretçi - avatarı
Ziyaretçi
Ziyaretçi
22 Aralık 2008       Mesaj #1
Ziyaretçi - avatarı
Ziyaretçi
İstanbul'un fethinden önce Osmanlı Devleti'nin ticari durumu nasıldır?
EN İYİ CEVABI Keten Prenses verdi

İstanbul'un Fethinin Genel Etkisi


İktisadi Göz ile İstanbul'un Fethinin Eski Doğu Roma Topluluğuna Genel Etkisi;Doğu Roma İmparatorluğu 1453 yılına gelindiğinde İstanbul ve civarındaki topraklarda hüküm süren ilkel bir iktisadi topluma sahip, güçsüz bir imparatorluk özelliği arz etmekteydi. Haçlı seferleri sonucu fakirleşen halk eski parlak günlerini özler durumda idi. 1453 yılında İstanbulun fethi sonucu yapılan imar çalışmaları ve zengin yeni imparatorluk önceleri ürkek olan İstanbul halkını yeniden eski müreffeh durumuna getirdi. Bu çalışmada öncelikle Doğu Roma İmparatorluğu nun son döneminin iktisadi durumu incelenecek ve daha sonra İstanbulun fethinin bu yapıya kazandırdıkları iktisadi göz ile analiz edilecektir.
Sponsorlu Bağlantılar

Bütün imparatorluklar doğmuş, gelişmiş ve ortadan kalkmıştır..Buna paralel olarak imparatorluk halkları çok iyi günler geçirdiği gibi, çok sıkıntılı günler de geçirmiştir. Bu durum Doğu Roma İmparatorluğu için de geçerlidir. Bir zamanlar çok parlak devirler geçiren İmparatorluk, özellikle Türkler in Anadoluya gelmesi ve haçlı seferleri sonucunda büyük kan kaybına uğramıştır. İstanbul ve civarına hapsolunan Doğu Roma nın halkı bir zamanlar yaşadıkları müreffeh günlerin özlemini çeker olmuştur. Bu sırada güçlenen Osmanlı Devleti 1453 yılında Doğu Roma İmparatorluğu nu yıkarak İstanbulu fethetmiştir. Böyle bir durum, Doğu Roma Halkı için arzu edilen bir durum değildir. Ancak, şartlar fethi getirmiştir ve fetih Helen halkı için olumlu sonuçlar doğurmuştur.

Güçlenen bir devlet, İstanbulu fethettikten sonra buralara büyük yatırımlarda bulunmuştur. Doğu Roma İmparatorluğu nun çöküş döneminde yetişen ve yaşayan halk bu yeni imparatorluğun kendilerine tanıdığı eski özgürlükleri ve gelirlerine katma değer sağlaması sonucu Doğu Roma İmparatorluğu ndaki eski parlak günlerini yaşamışlardır. Bu yönü ile Fetih Doğu Roma Halkına kendi imparatorluklarının bile sağlayamayacağı katkılar sağlamıştır.

Fetihten Önceki durum Önceleri Anadolu ve İstanbulda hüküm süren Doğu Roma İmparatorluğu Türkler in Anadolu ya yerleşmesi sonucu Anadolu daki topraklarını kaybetmeğe başlamıştır. Müslümanlara karşı Avrupa dan gelen Haçlılar İstanbulu ve civarını yağmalamış ve II. Roma İmparatorluğunu maddi bakımdan güçsüz bırakmıştır . Fakirleşen halk ve vergisini toplayamayan devlet her geçen gün yoksullaşmıştır. Önceleri Türk beylikleri ile efendi- yardımcı statüsünde olan İmparatorluk Türk beyliklerinin güçlenmesi ve bulundukları toprakları kendi topraklarına katmaları bu ilişkiyi efendi-efendi statüsüne getirmiştir. Bu durumda İmparatorluk her geçen gün biraz daha kabuğuna-İstanbula çekilmiştir. Çoğunluğu Helen olan İstanbulun diğer bir değiş ile II. Roma İmparatorluğunun umudu diğer hanedanlardan transfer edilen veya asker kökenli kişilere bağlanmıştır . Böyle bir durumda, halk büyük fakirlik çekmeğe başlamıştır. Devletin vergiye bağladığı diğer topraklar elden çıkmış, halkın fakir olmasından dolayı devlet yeterince vergi toplayamamış, fakir halk yüksek vergiler karşısında ezilmiş, devlet ancak kuzey-Güney ve Doğu Batı arasındaki stratejik ticaret merkezi olan İstanbula uğrayan tüccarlardan vergi alabilmiştir.

Bununla birlikte, sarayın müsrifliği elde edilen bu gelirlerin kısa sürede yok olmasına neden olmuştur. Saray harcamalarının İstanbul içerisinde yapılmaması halkın gelirini artıracak tüketimin ekonomiyi canlandırma özelliğini ortadan kaldırmıştır . Değişik iş kollarında çalışan İstanbullular devletin bu politikası sonucu fakir düşmüşlerdir. Halk fakirlik içerisinde, alt yapının eskimesi sonucu hastalıklarla pençeleşmekte, suç oranları artmakta ve halktan kopuk devlet bu sorunlara çözüm bulamamakta idi . Yukarıdaki tablodan görüleceği gibi, Doğu Roma İmparatorluğunun Anadoludaki toprakları elden çıkıncaya ve Haçlı yağmaları yapılıncaya kadar devletin vergi gelirleri artmaktadır. Zaten gelir seviyesi yüksek olan düzenli olarak vergisini ödemekte ve refah artışı daha da artmaktadır(Vergi gelirleri alt yapı hizmeti olarak geri gelmektedir). Bununla birlikte, İmparatorluğun topraklarını kaybetmesi ve Haçlı yağmaları halkın refahını düşürmekte ve vergi gelirleri azalmaktadır. Vergi gelirlerinin azalması sonucu alt yapı yatırımları, Saray alımları düşmekte ve refah düşmektedir.

Fetihten sonraki durum 1453 yılında Osmanlıların İstanbulu fethi ile Eski Doğu Roma İmparatorluğuna yeni bir gün doğmuştur.
Halk, Türklerden korkmakta idi. Bundan dolayı, halkın bir kısmı Avrupaya göçe başlamıştır. Ancak Yeni İmparatorluğun sahipleri halka hiçbir zulüm yapılmayacağına, mallarına, namuslarına karşı bir hareket içerisinde olmayacaklarına dair verdikleri sözler ile halkın geri gelmesine olanak vermişlerdir. Kalan halk Avrupalı nın haçı yerine Osmanlı nın kavuğunu tercih ederim sözü ile zaten durumundan memnun idi . Yeni İmparator Fatih Sultan Mehmet, öncelikle halka bir güven aşıladı. Bir ülkenin ekonomisinin gelişmesi mutlak oranda güven tesis edilmesi ile doğru orantılıdır. Daha sonra, alt yapı çalışmalarına ağırlık verildi. Bir yandan, ustalar yeni iş imkanı ile tanışırken bir yandan da inşaat malzemeleri satan esnafın geliri artmağa başladı. Yerel işsiz halk ta bu işlerde çalışmağa başladı .

Ayrıca, sarayın ve askerin yiyecek ihtiyacının bir kısmı yerel halktan karşılanmağa çalışıldı. Ekonomideki bu hareketlilik esnafın satışlarının artmasına olanak sağladı . Bu noktada şuna çok dikkat edilmesi gerekmektedir. O zamanda İstanbulun halkının gelirinin artması devletin zengin ve güçlü olması ile yakın alakalıdır. İstanbul un iktisadi bireyleri 4 kısımdan oluşmaktadır. Birincisi köylü ve çiftçi kesim, ikincisi esnaf, üçüncüsü ustalar ve kalfalar dördüncüsü ise devlettir. Bu aktörlerin arasından devleti çıkardığınız zaman diğer aktörlerin yaşaması olanaksızdır. Şöyleki, o zaman ana tüketici saray ve askerdir. Saray ve asker köylüden mal alacak ki köylü esnaftan mal alabilsin. Saray ve asker ustalara mal siparişleri verecek ki ustalar esnaftan alışveriş yapabilsin, saray ve asker esnaftan alışveriş yapacak ki esnaf diğer iş kollarından alışveriş yapabilsin.

Dolayısı ile Yeni İmparatorluk, bir yandan alt yapı çalışmaları, camiler, külliyeler, hamamlar, çeşmeler yapmakla dolaysız istihdam sağlarken, diğer yandan İstanbul halkından mal almakla dolaylı istihdam sağlamaktadır. Bu durumda halkın geliri artmakta, zengin olan devletin vergi gelirleri artmaktadır. Yukarıdaki tablodan görüleceği gibi, İstanbulun fethinin akabinde yapılan dolaylı ve dolaysız istihdam Doğu Roma Halkının gelirini ve refahını artırmıştır. Üstelik, bu canlılığa ek olarak uluslararası ticaret ile uğraşan tüccarların buralarda tüketimde bulunması halkın gelirini ve devletin gelirini daha da artırmıştır. Bunlara ek olarak talebin daha da artırılması ancak enflasyonun artmaması için imparatorluğun diğer yerlerinden Türklerin Ermenilerin ve Yahudiler in getirilmesi öngörülmüştür . Bir yandan ekonomi büyümüş bir yandan da enflasyon artmamıştırr. Fetihten sonra uygulanan akılcı iktisadi ve sosyal politikalar iktisadi büyümeyi artırmasına karşılık enflasyonda yukarıya doğru herhangi bir hareket meydana getirmemektedir. Diğer yandan, alt yapının iyileştirilmesi hastalıkların ortaya çıkmasını, güvenliğin artırılması suçları önlemiş, sağlık hizmetlerinin artması ölüm oranlarını azaltmış ve ekonomik büyümeyi devam ettirecek tüketim toplumunun devamlılığı sağlanmıştır. Ayrıca, buradaki insanlar ve dışarıdan getirilen ve yetiştirilen entelektüeller bir yandan imparatorluğun siyasi, iktisadi,ticari, kültürel olarak önünü açmış bir yandan da Başkent toplumunun iktisadi ve kültürel olarak devamlılığını sağlamıştır.

Sonuç Uygulanan İktisadi, sosyal ve siyasi politikalar Helen Halkının Doğu Roma İmparatorluğu döneminin parlak günlerine geri götürmüştür.
Fetih sanıldığının aksine bu halkı olumsuz yönde etkilememiştir. Halkın gelir seviyesi artmıştır. Sosyolojik olarak bakıldığında uygulanan politikalar Helen halkının ortadan kaldırılması değil, halkın devamlılığını gözetmektedir. Rum olarak da anılan bu halk kendi kültürlerini bu zamana kadar koruyabilmiş, geliştirebilmiştir. İmparatorluğun en kritik zamanlarında bile bu halk kesimi kendi toplumsal kimliğini muhafaza edebilmiştir. Bu yönü ile, uygulanan politikalar Osmanlılar ın fetihteki dehalarının nasıl iktisadi ve toplumsal politikalara yansıdığını göstermektedir. Bu noktada, Doğu Roma halkı bir yandan iktisadi olarak eski parlak günlerine kavuşmuş bir yandan da sosyolojik gelişimlerini tamamlayabilmişlerdir.

BAKINIZ İstanbul'un Fethi ve Türk Dünyası Açısından Önemi
Son düzenleyen Safi; 2 Haziran 2017 21:34
Keten Prenses - avatarı
Keten Prenses
Kayıtlı Üye
22 Aralık 2008       Mesaj #2
Keten Prenses - avatarı
Kayıtlı Üye
Bu mesaj 'en iyi cevap' seçilmiştir.

İstanbul'un Fethinin Genel Etkisi


İktisadi Göz ile İstanbul'un Fethinin Eski Doğu Roma Topluluğuna Genel Etkisi;Doğu Roma İmparatorluğu 1453 yılına gelindiğinde İstanbul ve civarındaki topraklarda hüküm süren ilkel bir iktisadi topluma sahip, güçsüz bir imparatorluk özelliği arz etmekteydi. Haçlı seferleri sonucu fakirleşen halk eski parlak günlerini özler durumda idi. 1453 yılında İstanbulun fethi sonucu yapılan imar çalışmaları ve zengin yeni imparatorluk önceleri ürkek olan İstanbul halkını yeniden eski müreffeh durumuna getirdi. Bu çalışmada öncelikle Doğu Roma İmparatorluğu nun son döneminin iktisadi durumu incelenecek ve daha sonra İstanbulun fethinin bu yapıya kazandırdıkları iktisadi göz ile analiz edilecektir.
Sponsorlu Bağlantılar

Bütün imparatorluklar doğmuş, gelişmiş ve ortadan kalkmıştır..Buna paralel olarak imparatorluk halkları çok iyi günler geçirdiği gibi, çok sıkıntılı günler de geçirmiştir. Bu durum Doğu Roma İmparatorluğu için de geçerlidir. Bir zamanlar çok parlak devirler geçiren İmparatorluk, özellikle Türkler in Anadoluya gelmesi ve haçlı seferleri sonucunda büyük kan kaybına uğramıştır. İstanbul ve civarına hapsolunan Doğu Roma nın halkı bir zamanlar yaşadıkları müreffeh günlerin özlemini çeker olmuştur. Bu sırada güçlenen Osmanlı Devleti 1453 yılında Doğu Roma İmparatorluğu nu yıkarak İstanbulu fethetmiştir. Böyle bir durum, Doğu Roma Halkı için arzu edilen bir durum değildir. Ancak, şartlar fethi getirmiştir ve fetih Helen halkı için olumlu sonuçlar doğurmuştur.

Güçlenen bir devlet, İstanbulu fethettikten sonra buralara büyük yatırımlarda bulunmuştur. Doğu Roma İmparatorluğu nun çöküş döneminde yetişen ve yaşayan halk bu yeni imparatorluğun kendilerine tanıdığı eski özgürlükleri ve gelirlerine katma değer sağlaması sonucu Doğu Roma İmparatorluğu ndaki eski parlak günlerini yaşamışlardır. Bu yönü ile Fetih Doğu Roma Halkına kendi imparatorluklarının bile sağlayamayacağı katkılar sağlamıştır.

Fetihten Önceki durum Önceleri Anadolu ve İstanbulda hüküm süren Doğu Roma İmparatorluğu Türkler in Anadolu ya yerleşmesi sonucu Anadolu daki topraklarını kaybetmeğe başlamıştır. Müslümanlara karşı Avrupa dan gelen Haçlılar İstanbulu ve civarını yağmalamış ve II. Roma İmparatorluğunu maddi bakımdan güçsüz bırakmıştır . Fakirleşen halk ve vergisini toplayamayan devlet her geçen gün yoksullaşmıştır. Önceleri Türk beylikleri ile efendi- yardımcı statüsünde olan İmparatorluk Türk beyliklerinin güçlenmesi ve bulundukları toprakları kendi topraklarına katmaları bu ilişkiyi efendi-efendi statüsüne getirmiştir. Bu durumda İmparatorluk her geçen gün biraz daha kabuğuna-İstanbula çekilmiştir. Çoğunluğu Helen olan İstanbulun diğer bir değiş ile II. Roma İmparatorluğunun umudu diğer hanedanlardan transfer edilen veya asker kökenli kişilere bağlanmıştır . Böyle bir durumda, halk büyük fakirlik çekmeğe başlamıştır. Devletin vergiye bağladığı diğer topraklar elden çıkmış, halkın fakir olmasından dolayı devlet yeterince vergi toplayamamış, fakir halk yüksek vergiler karşısında ezilmiş, devlet ancak kuzey-Güney ve Doğu Batı arasındaki stratejik ticaret merkezi olan İstanbula uğrayan tüccarlardan vergi alabilmiştir.

Bununla birlikte, sarayın müsrifliği elde edilen bu gelirlerin kısa sürede yok olmasına neden olmuştur. Saray harcamalarının İstanbul içerisinde yapılmaması halkın gelirini artıracak tüketimin ekonomiyi canlandırma özelliğini ortadan kaldırmıştır . Değişik iş kollarında çalışan İstanbullular devletin bu politikası sonucu fakir düşmüşlerdir. Halk fakirlik içerisinde, alt yapının eskimesi sonucu hastalıklarla pençeleşmekte, suç oranları artmakta ve halktan kopuk devlet bu sorunlara çözüm bulamamakta idi . Yukarıdaki tablodan görüleceği gibi, Doğu Roma İmparatorluğunun Anadoludaki toprakları elden çıkıncaya ve Haçlı yağmaları yapılıncaya kadar devletin vergi gelirleri artmaktadır. Zaten gelir seviyesi yüksek olan düzenli olarak vergisini ödemekte ve refah artışı daha da artmaktadır(Vergi gelirleri alt yapı hizmeti olarak geri gelmektedir). Bununla birlikte, İmparatorluğun topraklarını kaybetmesi ve Haçlı yağmaları halkın refahını düşürmekte ve vergi gelirleri azalmaktadır. Vergi gelirlerinin azalması sonucu alt yapı yatırımları, Saray alımları düşmekte ve refah düşmektedir.

Fetihten sonraki durum 1453 yılında Osmanlıların İstanbulu fethi ile Eski Doğu Roma İmparatorluğuna yeni bir gün doğmuştur.
Halk, Türklerden korkmakta idi. Bundan dolayı, halkın bir kısmı Avrupaya göçe başlamıştır. Ancak Yeni İmparatorluğun sahipleri halka hiçbir zulüm yapılmayacağına, mallarına, namuslarına karşı bir hareket içerisinde olmayacaklarına dair verdikleri sözler ile halkın geri gelmesine olanak vermişlerdir. Kalan halk Avrupalı nın haçı yerine Osmanlı nın kavuğunu tercih ederim sözü ile zaten durumundan memnun idi . Yeni İmparator Fatih Sultan Mehmet, öncelikle halka bir güven aşıladı. Bir ülkenin ekonomisinin gelişmesi mutlak oranda güven tesis edilmesi ile doğru orantılıdır. Daha sonra, alt yapı çalışmalarına ağırlık verildi. Bir yandan, ustalar yeni iş imkanı ile tanışırken bir yandan da inşaat malzemeleri satan esnafın geliri artmağa başladı. Yerel işsiz halk ta bu işlerde çalışmağa başladı .

Ayrıca, sarayın ve askerin yiyecek ihtiyacının bir kısmı yerel halktan karşılanmağa çalışıldı. Ekonomideki bu hareketlilik esnafın satışlarının artmasına olanak sağladı . Bu noktada şuna çok dikkat edilmesi gerekmektedir. O zamanda İstanbulun halkının gelirinin artması devletin zengin ve güçlü olması ile yakın alakalıdır. İstanbul un iktisadi bireyleri 4 kısımdan oluşmaktadır. Birincisi köylü ve çiftçi kesim, ikincisi esnaf, üçüncüsü ustalar ve kalfalar dördüncüsü ise devlettir. Bu aktörlerin arasından devleti çıkardığınız zaman diğer aktörlerin yaşaması olanaksızdır. Şöyleki, o zaman ana tüketici saray ve askerdir. Saray ve asker köylüden mal alacak ki köylü esnaftan mal alabilsin. Saray ve asker ustalara mal siparişleri verecek ki ustalar esnaftan alışveriş yapabilsin, saray ve asker esnaftan alışveriş yapacak ki esnaf diğer iş kollarından alışveriş yapabilsin.

Dolayısı ile Yeni İmparatorluk, bir yandan alt yapı çalışmaları, camiler, külliyeler, hamamlar, çeşmeler yapmakla dolaysız istihdam sağlarken, diğer yandan İstanbul halkından mal almakla dolaylı istihdam sağlamaktadır. Bu durumda halkın geliri artmakta, zengin olan devletin vergi gelirleri artmaktadır. Yukarıdaki tablodan görüleceği gibi, İstanbulun fethinin akabinde yapılan dolaylı ve dolaysız istihdam Doğu Roma Halkının gelirini ve refahını artırmıştır. Üstelik, bu canlılığa ek olarak uluslararası ticaret ile uğraşan tüccarların buralarda tüketimde bulunması halkın gelirini ve devletin gelirini daha da artırmıştır. Bunlara ek olarak talebin daha da artırılması ancak enflasyonun artmaması için imparatorluğun diğer yerlerinden Türklerin Ermenilerin ve Yahudiler in getirilmesi öngörülmüştür . Bir yandan ekonomi büyümüş bir yandan da enflasyon artmamıştırr. Fetihten sonra uygulanan akılcı iktisadi ve sosyal politikalar iktisadi büyümeyi artırmasına karşılık enflasyonda yukarıya doğru herhangi bir hareket meydana getirmemektedir. Diğer yandan, alt yapının iyileştirilmesi hastalıkların ortaya çıkmasını, güvenliğin artırılması suçları önlemiş, sağlık hizmetlerinin artması ölüm oranlarını azaltmış ve ekonomik büyümeyi devam ettirecek tüketim toplumunun devamlılığı sağlanmıştır. Ayrıca, buradaki insanlar ve dışarıdan getirilen ve yetiştirilen entelektüeller bir yandan imparatorluğun siyasi, iktisadi,ticari, kültürel olarak önünü açmış bir yandan da Başkent toplumunun iktisadi ve kültürel olarak devamlılığını sağlamıştır.

Sonuç Uygulanan İktisadi, sosyal ve siyasi politikalar Helen Halkının Doğu Roma İmparatorluğu döneminin parlak günlerine geri götürmüştür.
Fetih sanıldığının aksine bu halkı olumsuz yönde etkilememiştir. Halkın gelir seviyesi artmıştır. Sosyolojik olarak bakıldığında uygulanan politikalar Helen halkının ortadan kaldırılması değil, halkın devamlılığını gözetmektedir. Rum olarak da anılan bu halk kendi kültürlerini bu zamana kadar koruyabilmiş, geliştirebilmiştir. İmparatorluğun en kritik zamanlarında bile bu halk kesimi kendi toplumsal kimliğini muhafaza edebilmiştir. Bu yönü ile, uygulanan politikalar Osmanlılar ın fetihteki dehalarının nasıl iktisadi ve toplumsal politikalara yansıdığını göstermektedir. Bu noktada, Doğu Roma halkı bir yandan iktisadi olarak eski parlak günlerine kavuşmuş bir yandan da sosyolojik gelişimlerini tamamlayabilmişlerdir.

BAKINIZ İstanbul'un Fethi ve Türk Dünyası Açısından Önemi
Son düzenleyen Safi; 2 Haziran 2017 21:36
Quo vadis?

Benzer Konular

12 Kasım 2013 / Misafir Soru-Cevap
1 Ocak 2010 / Misafir Cevaplanmış
27 Aralık 2011 / zeynep betul Soru-Cevap
14 Mart 2014 / edip yaman Cevaplanmış
9 Aralık 2009 / Misafir Cevaplanmış