Arama

İzmir'deki cemiyetlerin faaliyetleri, işgale karşı mücadeleleri nelerdir? - Sayfa 3

En İyi Cevap Var Güncelleme: 29 Aralık 2013 Gösterim: 46.432 Cevap: 45
ener - avatarı
ener
Ziyaretçi
20 Kasım 2010       Mesaj #21
ener - avatarı
Ziyaretçi
Alıntı
Misafir adlı kullanıcıdan alıntı

izmirde yararLı-zararLı cemiyetLerin faaLiyetLerini,işgaL ve işgaLe karşı yapıLan mücadeLeLerini de yazar mısınız ?

İZMİR'İN İŞGALİ:İzmir'in İşgali, Birinci Dünya Savaşı sonrasında Paris'te toplanan uluslararası barış konferansının kararıyla İzmir kentinin 15 Mayıs 1919'da Yunanistan tarafından işgali. 9 Eylül 1922'de Türk ordusunun kente girmesiyle sona ermiştir.
İzmir kenti ile birlikte Ayvalık, iki kent arasındaki sahil şeridi, Çeşme yarımadası ve Belkahve'ye kadar İzmir'in hinterlandı da işgal edilmiştir. 1920 Nisan'ından sonra Yunan ordusu İzmir'den harekete geçerek, Bursa, Eskişehir, Kütahya ve Afyon'a kadar Batı Anadolu'nun büyük bir bölümünü de işgal altına almıştır.
Sponsorlu Bağlantılar


ZARARLI CEMİYETLER HANGİLERİDİR.?

A. Azınlıkların Kurdukları Cemiyetler:

• Mavri Mira: Rumlar tarafından kuruldu. İstanbul Patrikhanesi yönetir. İzmir ve Doğu Trakya’yı Yunanistan’a katmak istemektedir.

• Etnik-Eterya Cemiyeti:Rumlar tarafından Yunanistan sınırlarını genişletmek için kuruldu.

• Pontus Rum Cemiyeti Doğu Karadeniz’de eski Rum Pontus Devletini tekrar canlandırmak için Rumlar tarafından kuruldu.

• Ermeni Taşnak –Hınçak Cemiyeti: Ermeniler tarafından Doğu Anadolu’da bir Ermeni Devleti kurmak amacıyla faaliyet göstermiştir.

B. Milli Varlığa Düşman Cemiyetler:

• Kürt Teali Cemiyeti: Doğu illerinde bir Kürt Devleti kurmak için faaliyette bulundu.(İstanbul’da kuruldu.)

• Teali İslam Cemiyeti: Saltanat ve Hilafeti desteklemiş ve İstanbul’da kurulmuştur.

• İngiliz Muhipleri Cemiyeti: İngiliz himayesinde yaşamayı isteyenler kurmuştur
.
• Sulh ve Selamet-i Osmani Fırkası: Saltanat ve Hilafeti desteklemiştir.

• Wilson Prensipleri Cemiyeti: Amerika egemenliğini(Mandasını) istemiştir.

YARARLI CEMİYETLER( MİLLİ CEMİYETLER) HANGİLERİDİR.?

• Doğu Anadolu Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti: Doğu Anadolu’nun Ermenilere verilmesini önlemek için kuruldu.

• Trakya Paşa eli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti: Trakya’nın Yunan işgaline uğramasını engellemek için Edirne’de kuruldu.

• Trabzon Muhafaza-i Hukuk-u Milliye Cemiyeti: Doğu Karadeniz ve çevresinin Rumlara verilmesini ve Rum Pontus Devletinin kurulmasına engel olmak için kuruldu.

• Kilikyalılar Cemiyeti: Adana ve çevresinin Ermenilere verilmesini önlemek için kurulmuştur.

• İzmir Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti: İzmir ve çevresinin Yunanlılara verilmesini önlemek için kurulmuştur.

• Milli Kongre Cemiyeti: İstanbul’da kurulan bu cemiyet Türklere karşı yapılan haksızlıkları basın ve yayım yolu ile dünyaya duyurmaya çalışmışlardır.

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
24 Kasım 2010       Mesaj #22
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
pufftt izmir müdafaa-i hukuk cemiyetinin amacını ayrıntılı olarak yazınn izmirdekiii
Sponsorlu Bağlantılar
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
26 Kasım 2010       Mesaj #23
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
cidden yha izmirdeki diok sadece
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
27 Kasım 2010       Mesaj #24
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
FAALİYETLERİ NEEEEEE =@
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
27 Kasım 2010       Mesaj #25
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
İzmir Müdafaa-i Hukuk-ı Osmaniye Cemiyeti, Mondros Mütarekesi'nin (30 Ekim 1918) imzalanmasından sonra, Anadolu'da kurulan ilk direniş örgütü.


Kasım 1918'de İzmir'in önde gelen tüccarları Moralızade Halit ve Nail Beyler ile arkadaşlarınca kuruldu. Ama İttihat ve Terakki'nin güçlü olduğu merkezlerden biri olan İzmir'de Mondros Mütarekesi'nin hemen ardından örgütlenmeye gidilmesi sakıncalı bulunabileceği için, kuruluş bildirgesi ancak 1 Aralık'ta vilayete verilebildi. Örgütün etkin bir yapıya kavuşması, Nurettin Paşa'nın İzmir'e vali olarak atanmasından sonra gerçekleşti. Ocak 1919'da bu dönemde kurulmuş bir başka örgüt olan Heyet-i İlmiye'yle birleşti.


buyrun İzmir müdafa-i hukuk cemiyeti=>
İzmir Müdafaa-i Hukuk-ı Osmaniye Cemiyeti, daha çok diplomatik etkinliklere ağırlık verdi. İlk iş olarak İstanbul'a bir kurul gönderildi ve Sadrazam Tevfik Paşa ve İtilaf Devletleri yüksek komiserleri ile ilişki kurulmaya çalışıldı. Amaç, Paris Barış Konferansı'na (1919) katılma olanağını elde ederek büyük devletleri ikna etmek ve İzmir'in Yunanlılarca işgalini önlemeye çalışmaktı. İzmir'den İstanbul'a gönderilen kurula yalnızca öteki devletlerin saf dışı bırakmaya çalıştıkları İtalya'nın yüksek komiseri Kont Sforza yakınlık gösterdi; kurul, İzmir'in yakında Yunanlılarca işgal edileceğini de ondan öğrendi. Bu arada sağlanan bir İtalyan gemisiyle Avrupa'ya bir yolculuk hazırlıklarına girişildiyse de, örgüt içinde patlak veren bir anlaşmazlık nedeniyle bu yolculuktan vazgeçildi.
Yunan işgalinin yaklaşması ve bu konudaki söylentilerin artık gizlenemez duruma gelmesi üzerine, İzmir Müdafaa-i Hukuk-ı Osmaniye Cemiyeti Mart 1919'da bir kongre düzenledi. Çevre kent ve kasabalardan delegelerin de katıldığı bu kongrede İzmir'in nüfusunun çoğunluğunu Türklerin oluşturduğunu hatırlatan ve işgal söylentilerini kınayan bir uyarı bildirisi hazırlandı ve bu bildiri Barış Konferansı'nın toplandığı Paris'e iletildi. Örgüt çalışmalarını Haziran 1919'a değin İzmir'de sürdürdü
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
7 Aralık 2010       Mesaj #26
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
ya eskişehirde kurulan müdafaa-i hukuk cemiyetleri ve milli varlığa düşman cemiyetler hangisi sölermisiniz acil
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
16 Aralık 2010       Mesaj #27
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
ya Ermeni Taşnak - Hınçak Cemiyeti nerelerde kurulmuşturrrr
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
21 Aralık 2010       Mesaj #28
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Mondros Mütarekesi’nden sonra kurulan Müdafaa-i Hukuk Cemiyetlerinin ilki olan İzmir Müdafaa-i Hukuk-ı Osmaniye Cemiyeti (İMHOC), diğerleri gibi, yöresel faaliyetlerde bulunmuş ve Wilson’un ortaya attığı 14 maddelik Barış Prensiplerini çalışmalarına meşru bir dayanak olarak seçmiştir. Bilindiği gibi Birleşik Amerika Cumhurbaşkanı Woodrow Wilson, Birinci Dünya Savaşı’na son verecek barışın temel ilkeleri olmak üzere, 8 Ocak 1918’de, 14 maddelik prensiplerini Kongre’de açıklamıştı. Bunlardan 12. madde doğrudan Türkiye ile ilgili idi ve şöyle deniliyordu. “Osmanlı İmparatorluğu’nun Türk olan kısımlarının egemenliği sağlanacak, fakat Türk olmayan milliyetlere muhtar gelişme imkânları verilecek. Çanakkale Boğazı devamlı olarak bütün milletlerin gemilerine açık olacak ve bu, milletlerarası garanti altına konacak”1. Müdafaa-i Hukuk Cemiyetlerinin kongre ve yayınlarında, zaman zaman bu maddeye atıfta bulunulduğunu görmekteyiz2.

Kuruluş Devri (Aralık 1918):

İzmir ve çevresinin Yunanlılara verileceği haberinin duyulması ve Rum taşkınlıkları, bu bölgede Türk’ün hakkını koruyacak bir cemiyetin kurulmasını zarurî kılmıştı. Kurucuları arasında bulunan, Moralızade Halit ve Nail (Morali) Beylerin, 12.3.1923’te, Birinci Ordu Kumandanı Nurettin Paşa’ya gönderdikleri bir mektupta, Cemiyet’in tarihçesi özetlenmektedir3. Moralı’nın anılarında belirttiğine göre, Mütareke’nin imzalanmasından sonra Rumlar kımıldanmaya başlamış ve tavırlarını değiştirmişlerdi. İtilâf Devletleri adına İzmir’e gelen İngiliz monitörünün kumandanı Komodor Dikson, rıhtımda Rumlar tarafından coşkuyla karşılanmış; her yer Yunan bayraklarıyla, hatta, “zerzavatçı beygirleri bile mavi-beyazla” süslenmişti. Dikson’un İzmir’e çıktığı anda başlayan sürekli Rum coşkunluklarının yanı sıra, gayrî müslimlerin çıkardığı gazetelerde yayınlanan yazılar, Ermenilerin sessiz çalışmaları ve daha önce Midilli’de faaliyet gösteren İngiliz istihbarat teşkilâtının İzmir’e taşınması, “vatan mefhumunu anlayan her vatan çocuğunda semamızı karabulutların kapladığı his ve kanaatini hasıl etmişti”4.

Daha önce, kayıtsız şartsız vatanın savunulmasını amaç edinen bir cemiyetin kurulması tasarlanmış olduğu halde, toplantıya çağrılanlardan Tokadızade Sekip ve Sahlepcizade Hacı Midhat Beylerin ısrarı üzerine, Wilson Prensipleri esası dahilinde ve ilmî mahiyette çalışmak maksadıyla İzmir Müdafaa-i Hukuk-ı Osmaniye Cemiyeti (İMHOC)’nin kurulmasına karar verildi. Ne var ki, Hürriyet ve İtilâf Partisi taraftarları bu teşebbüsü “İttihatçılık ve bir çeşit Bolşeviklik” şeklinde yorumluyorlardı. Düşüncelerini İngiliz ve Fransız temsilcilerine, bu şekilde yanlış aksettirdikleri takdirde Cemiyet’in çalışmaları engellenebilirdi; bunun için, heyetin açıktan faaliyete geçmesi geciktirildi. Cemiyet’in resmen kuruluşu İzmir’e gelen Vali Tahsin (Üzer) Bey zamanında gerçekleşebildi5. Gerek Nizamname’de, gerekse ilgili hatıralarda Cemiyet’in resmî kuruluş tarihi verilmemekle birlikte, bazı araştırmalarda, nizamname ve dilekçenin 1 Aralık 1918’de Valiliğe sunulduğu kabul edilmektedir6.

Nizamnamesinin 2. maddesinde kuruluş gayesi, “Aksam-ı vatanın maddeten ve manen terakki ve tealisi esbabını temine çalışmak, efkâr ve hissiyat-ı memleketi âlem-i medeniyete iblağ ve isal eylemek, bu maksadın husulüne mani olacak her türlü teşebbüsata karşı müdafaat-ı meşrua ve ilmiyede bulunmak ve bu memlekette ekseriyeti teşkil eden anasırın hukukunu edille-i ilmiyye ve mukniası ile enzar-ı medeniyete karşı ispat eylemekten ibarettir” şeklinde belirlenen Cemiyet’in kurucuları şunlardı:

“Tüccardan mektubî-i esbak Ahmet Burhaneddin Bey, Doktor Hacı Hasanzade Edhem Bey, Alemdarzade Edhem Bey, muharrirîn-i Osmaniye’den Hasan Vasfı Bey, mütekaid binbaşı Hüseyin Lütfı Bey, Moralızade Halit Bey, Tokadızade Sekip Bey, Erkân-ı Harbiye miralaylığından müteakid Selahattin Bey, tüccardan Arif Bey, Erkân-ı Harbiye binbaşılığından mütekaid Abdurrahman Sami Bey, tüccardan Osman Nuri Bey, Selimzade Mehmet Bey, Naci Bey, Sahlebcizade Hacı Midhat Bey, mevlevi şeyhi Nuri Efendi hazretleri, Moralızade Nail Bey”.

Valiliğe sunulan yazıda, Yönetim Kurulu’nu teşkil edenlerin isim, sanat ve adresleri ise şu şekilde belirtilmişti:

“Aydın Vilâyet-i Celilesine,

Cemiyetin unvanı: Müdafaa-i Hukuk-ı Osmaniye Cemiyeti.

Merkez-i İdaresi: Meclis-i İdareyi teşkil eden zevatın hurûf-ı hece sırasıyla;

Burada tablo vardır.

Cemiyetler kanunun altıncı maddesi mucibince teşkil edeceğimiz cemiyetin ismini ve maksadını ve merkez-i idaresi, ve müessislerin esamisini, ve meclis-i idaresinde bulunacak zevatın isim ve mahall-i ikametlerini havi tahrir olunan nizamname-i esasisi ile izahat-ı lâzime-i kâfiye bâlâ dere ile işbu beyanname huzur-ı âli-yi vilâyetpenahilerine takdim kılındı”7.

Tahsin Bey’in kısa bir süre sonra valilikten ayrılıp, yerine Hürriyet ve İtilâf Partisine mensup Ethem Bey’in atanmasıyla birlikte, Cemiyet’in çalışmalarında bir durgunluk devresi başladı. Nurettin Paşa’nın, 26 Ocak 1919’da, ikinci defa vali ve kumandan olarak İzmir’e gelmesine kadar herhangi bir değişiklik olmadı. Nurettin Paşa İzmir’deki parti, dernek ve tüccar klüplerinin delegelerinden oluşan bir istişare heyeti kurdu ve İMHDC’nin çalışmalarını destekledi. Cemiyet’in sesini içte ve dışta duyurabilmek amacıyla Vali Nurettin Paşa’nın iştirakiyle İzmir, Aydın, Denizli, Muğla, Manisa ve Balıkesir vilâyetlerini temsil edecek delegelerden oluşacak bir kongrenin İzmir’de toplanabilmesi için hazırlıklara başlandı8.

İzmir’de bu gelişmeler olurken, 18 Ocak 1919’da toplanan Paris Barış Konferansı’nda bölgenin kaderiyle ilgili görüşmeler yapılıyordu. Konferans’ın kararlarına Amerika, İngiltere, Fransa, Japonya ve İtalya hâkim görünmekle birlikte; bu devletlerin başkan ve dışişleri bakanlarının oluşturduğu Konseyde, esas itibariyle Fransa ve İngilterenin kararları etkili oluyordu. Barış Konferansı’nda, özellikle Llyod George İzmir’in Yunanlılar tarafından işgal edilmesini savunacaktı9.

İMHOC, kongre hazırlıkları devam ederken İstanbul’a bir heyet gönderdi. Heyetin görevi; padişah, Tevfik Paşa Hükümeti ve İstanbul’daki İtilâf Devletleri Yüksek Komiserlerine birer muhtıra vermek ve Yunanlıların İzmir’e çıkmalarını önlemekti. Heyet, 3 Mart 1919’da Tevfik Paşa’nın Sadaretten ayrılmasıyla ne yapacağını bilemez bir duruma düştü10. Yine aynı günlerde Moralızade Nail (Morali) Bey, İstanbul’da başlayan Millî Mücadele teşebbüslerini yakından takip etmek üzere İMHOC’nin temsilcisi olarak görevlendirildi. Nail Bey İstanbul’da bulunduğu süre içinde Millî Kongre ileri gelenleri, Mütareke Komisyonu Başkanı Galip Kemali, Dr. Adnan (Adıvar) Beyler ve Halide Edip (Adıvar) ile görüşerek yardımlarını talep ediyordu. Cami (Baykut) Bey’in” İMHOC’ne katılması o günlere rastlamaktadır. Nail Bey bu olayı anılarında şöyle anlatır: “Gazeteler, cemiyetimize İttihatçıların yavrusu, organı diye yaptıkları hücumları artırıyorlardı. Düşündüm taşındım, İstanbul’da Cami Bey’i buldum. İttihatçıların sayılı muhalifi tanındığından hem bize paratoner,hem de bilgisi ile bize yardımcı olurdu. Beraber çalışma teklifimi hemen kabul etti. Bronzetti Torpidosu seyahatini onunla yapıp İzmir’e gittik”12.

Bronzetti Torpidosu ile İstanbul’dan İzmir’e gelmekte olan Nail ve Cami Beylerin gemide hazırladıkları 12 Mart 1919 tarihli bir muhtırayı, Comte Sforza Paris Barış Konferansı’na; İzmir Amerikan Koleji Müdürü Mr. Mac Lahlan da Wilson’a ulaştırdı. Muhtıra, İstanbul’daki İtilâf Devletleri Yüksek Komiserlerine de iletildi13.

Büyük Kongre (17-19 Mart 1919):

İMHOC, eski İttihatçılardan yardım görmüyor değildi; ancak, bu yardımların gayesi particilikten ziyade, bölgeye yönelik muhtemel tehlikeleri önlemek içindi. İzmir’de Teceddüt Fırkası’nı yöneten İttihat ve Terakki’nin İzmir eski Kâtib-i Mesulü Mahmut Celaleddin (Celal Bayar) Müdafaa-i Hukuk çalışmalarını gizlice destekliyordu; onunla Cemiyet arasında organik bir bağ yoktu, aralarındaki teması Dr. Hacı Hasanzade Ethem Bey gerçekleştiriyordu. Diğer yandan İzmir’de yayınlanan Islahat gazetesi, İMHOC’ne karşı, etkili bir muhalefet yapıyordu14.

İMHOC adına ilk toplantı 13 Mart 1919 günü, Türk Ocağı ve bazı eski İttihatçıların da yardımıyla, İzmir tiyatrosunda yapıldı. Buradaki konuşmada İzmir’in Türk olduğu, Türk kalacağı tekrarlanarak, bunun aksini iddia eden fikirlere karşı çıkılıyordu. Toplantıda kabul edilen üç maddelik muhtıra İzmir’deki İngiliz, Fransız ve Amerika siyasî mümessillerine verildi.

Asıl büyük kongre, 17 Mart 1919’da Millî Kütüphane’nin Beyler Sokağı’ndaki sinemasında toplandı. Ege’nin bütün müftü ve belediye başkanlarıyla her kazadan iki ve livalardan üçer delege İzmir’e geldiler.

Kongre, Cami Bey’i Umumî Kâtipliğe, başkanlığa İzmir Belediye Başkanı Hacı Hasan Paşa’yı, başkanvekilliklerine ise Balıkesir Belediye Başkanı Hafız Mehmet Emin, Denizli Belediye Başkanı Hacı Tevfik ve Muğla Belediye Başkanı Ragıp Beyleri seçti15.

Umumî Merkez üyelerinin belirlendiği Kongre sonunda Cami Bey Umumî Kâtipliğe, Halit (Moralızade) Bey de veznedarlığa getirildi. Kongre’de hazırlanan 20 Mart 1919 tarihli muhtıra, İstanbul’daki İtilâf Devletleri Yüksek Komiserlerine telgrafla bildirildi. Bütün delegelerin imzaladığı bu muhtırada, İstanbul’un eskisi gibi Osmanlı payitahtı olarak kalması isteniyor ve Batı Anadolu sahillerinde Türkler’in “nüfus itibarıyla yüzde seksen, emlâk ve arazi serveti bakımından yüzde doksanbeş gibi ezici bir ekseriyete mâlik oldukları” hatırlatılıyordu. Yine aynı muhtıranın 4. maddesinde, “Büyük devletlerin adaletine güveni olan Türk milleti, istikbalini tehdit eden tehlikeler karşısında sükûnetini elden bırakmıyarak mevcudiyetini muhafaza kaygısıyla hakkını bilfiil müdafaa mecburiyetine düşemeyeceğini ümit etmektedir”16 deniliyordu.

İstanbul’da yayınlanan gazetelerde, İMHOC ve Kongre ile ilgili haberlere sıkça rastlanıyordu. Kongre’nin İstanbul’daki yankılarını yansıtabilmek için Sabah ve Vakit gazetelerinde yayınlanan birkaç yazıyı örnek göstermek gerekecektir. Bu vesile ile İttihatçı-İtilâfçı çekişmesinin Kongre ile ilgili haberlere nasıl yansıdığını göreceğiz.

Sabah gazetesi Kongre’den sonra, İzmir muhabirinin bir telgrafına dayanarak, Umumî Merkez azalarından yedi kişinin istifa ettiğini yazınca; Vakit gazetesi bu habere atfen, bir yazı ile Kongre’ye katılanların grup halinde çekilmiş bir fotoğrafını yayınladı. Haberde şunlara yer veriliyordu:

“İzmir vilâyeti üzerindeki ecnebi ihtirasatına karşı, hukuk-ı millîyemizi müdafaa etmek üzere geçende İzmir Müdafaa-i Hukuk-ı Osmaniye Cemiyeti namiyle bir cemiyet teşekkül etmişti. Cemiyet her türlü siyasî düşüncelerin fevkinde ve münhasıran Hukuk-ı Osmaniyeyi müdafaa ile meşgul olacağı için muhtelif fırka ve sınıflara mensup bütün vatanperverler Cemiyet’e iltihak etmiş ve Mart’in on yedinci günü, mülhakattan gelen 37 müftü, 37 belediye reisi ve yüzlerce ahalinin iltihakı ile, İzmir’de Millî Sinemada bir kongre akdedilmişti. Kongrede cereyan eden müzakerât neticesinde Türkkr’in Aydın vilâyetindeki hukukunu irâe ve ispat eylemek üzere, bir muhtıra kaleme alınarak İtilâf mümessillerine takdim edilmiş ve on beş kişilik bir idare heyeti intihab olunmuştu. Dün İzmir’den Sabah refikimize gelen bir telgraf namede, Kongre kâtib-i umumîsi Cami Bey ile heyet-i idare azasından Hürriyet ve itilâf Fırkası ‘na mensup beş, bitaraf iki zatın istifa ettiği bildirilmekte idi. Bu havadisin doğru olup-olmadığını henüz katî surette bilmiyoruz. Fakat, eğer Cami Bey’le yedi refikinin istifası vaki ise, bunu teessürle telâkki etmemek kabil değildir. Pek halisane ve vatanperverane bir emel ile teşekkül eden Cemiyetin mesaisinin yarım kalmasını ve fırka ihtilâflarının bir tarafa bırakılarak vatanî meselelerde daima müttehidbulunulmasını temenni ederiz”17.

Görüldüğü gibi Hürriyet ve İtilâf Fırkası ve gazeteleri, “Bu çeşit faaliyet İttihatçı sistemidir, yıkılması gerektir” derken, Vakit’de kullanılan üslûp daha mutedil ve yurdun içinde bulunduğu şartlar gözönüne alındığında daha olumludur. Nitekim Vakit, “Pek halisane ve vatanperverane bir emel ile teşekkül eden cemiyetin mesaisinin yarım kalmasını ve fırka ihtilâflarının bir tarafa bırakılarak vatanî meselelerde daima müttehid bulunulmasını temenni” ediyordu. Celal Bay ar’in deyimiyle, zaten, “ Cemiyetin kuruluşunda, kongrenin toplanışında yalnız millî menfaatleri korumak arzusu hâkimdi. Esasen başka türlü düşünmeğe memleketin ıstıraplı hali müsait değildi18.

Sabah gazetesinde yayınlanan haber, bir hafta sonra Vakit’te, Cami Bey’in İzmir’den gönderdiği bir telgrafla tekzip edildi. Cami Bey 5 Nisan tarihli telgrafında, “Bugünkü posta ile aldığım 10551 numaralı Sabah gazetesinde görülen Müdafaa-i Hukuk-ı Osmaniye Cemiyeti’nden bazı azanın istifasına dair İzmir’den keşide edilmiş telgrafname müfâdı tamamen mugayir-i hakikattir. Irkımıza, istiklâlimize düşman, istilâkâr bir milletin her an tecavüzatına maruz Türk vatanının bu serhaddinde tehlike-i müştereke-i hariciye tesiriyle toplanmış millî bir cemiyet azasını fırkacılık unvanı altında tasvir eden bir telgrafnamenin mahsul-i hayâl olduğunu ve heyet-i idare azasının deruhte ettikleri vazifeyi ifaya devam eylediklerini beyana müsâraat ederim”19 diyerek Sabah’ta yayınlanan haberin asılsız olduğunu ve İMHOC üyelerinin birlik ve beraberlik içinde çalıştıklarını vurguluyordu.

İMHOC’nin 17-19 Mart 1919 tarihleri arasında topladığı bu kongre, sonuçları ve delege sayısı dikkate alındığında, Vilâyat-ı Şarkiyye Cemiyeti’nin Trabzon ve Erzurum kongrelerinden sonra en büyük kongre niteliğini taşımaktaydı20. Zira, Kongre’ye, “Mülhakattan gelen 37 müftü, 37 belediye reisi ve yüzlerce ahali” katılmış; Batı Anadolu’da Kuva-yı Millîye Kongrelerinin toplanmasına ve millî güçlerin teşkilâtlanmasına zemin hazırlamıştır.

Ne var ki Cemiyet’in faaliyetleri, Nurettin Paşa’nın İzmir’den ayrılmasıyla birlikte yavaşladı. İzmir’in işgali için gittikçe daha açıkça görülmekte olan Yunan hazırlıklarına karşı Türk savunmasını zayıflatmak amacıyla İtilâf Devletleri, Nurettin Paşa’nın İzmir’den alınmasını istediler. Yerine 11 Mart’ta, daha önce Evkaf Nazırı ve Dahiliye Nazır Vekili olan (Kambur) İzzet Bey tayin edildi; 25’Mart’ta yeni vali göreve başladı21; Kumandanlığa ise, 22 Mart’ta, Ali Nadir Paşa atanmıştı22.

Morali bundan sonrasını şöyle anlatır: “İzzet Bey vali geldi ve en müşkül vaziyet tahaddüs etti. İzzet, Sulh Konferansı’na gönderilecek Kongre kararına iktiran eden Garbi Anadolu ahali heyet-i murahhasasından başlayarak her teşebbüsümüzün önüne geçmeye başladı. Maksad-ı cemiyeti ilga idi. Cemiyeti ‘Siz taklib-i hükümet için çalışır bir müessesesiniz. Memleket hukukunu müdafaa elinizde bir kalkandır’; ‘İttihatçılık ve Bolşeviklikle müttehemsiniz’ diyordu. Bu son cümle İngilizleri ve Fransızları tahrik ederek bizi dağıtmak tasavvurunun mahsulü idi... Dağılmamızı temin edecek her türlü gayretleri sarfettiğimiz bu sıralarda İstanbul’da faaliyete geçmesi kararlaştırılmış olan Kâtib-i Umumî Cami Bey, Halit Bey’i tevkil ile İzmir’den hareket etmiş bulunuyordu”.

İMHOC, çalışmalarını güç şartlar altında konferanslar vermek, uluslararası teşekküllere, İtilâf Devletlerine; protesto telgrafları, broşürler göndermek; Avrupa’daki Türk dostu kişilerin dikkatlerini millî davaya çekmek ve içerde propagandaya devam etmek suretiyle İzmir’in işgaline kadar devam ettirdi. İşgalden bir gün önce, 14 Mayıs 1919 günü akşamı, “Redd-i İlhak Beyannamesinin hazırlanıp yayınlanmasında Cemiyet ileri gelenleri etkili oldu23. Bu hareket, Batı Anadolu’da Redd-i İlhak Cemiyetleri adı altında yeni bir mukavemet teşkilâtının kaza ve sancaklardan başlayarak nahiyelere kadar yayılması sonucunu doğurdu24.

İşgalden Sonra:

İzmir’in işgalinden sonra Cemiyet, idare merkezini İstanbul’a nakletmek zorunda kalmış; fakat uzunca bir süre hareketsizlik devresine girmişti. Alaşehir Kongresi’nde (16 Ağustos-25 Ağustos 1919), kongrenin son günü, alınan bir kararla yeni yönetim kurulu tesbit edildikten sonra faaliyetlerine tekrar hız verdi.

Alaşehir Kongresi’nin 23 Ağustos günkü toplantısında Sivas ve İstanbul ile muhaberenin kimler vasıtasıyla yapılacağı tartışıldı. Sivas’a daha önce Kongre’nin daveti üzerine bir temsilci gönderildiği için, yeni bir temsilci gönderilmesine gerek olmadığı oybirliği ile kabul edildi; İstanbul ile muhaberenin ise, İMHOC Umumî Kâtibi Cami Bey vasıtasıyla yapılması kararlaştırıldı25. Nusret Hilmi (Meray) Bey İMHOC’nin, Kuva-yı Milliye Kongreleri ve Ankara arasındaki muhaberenin sağlanmasında Cami Bey’e yardımcı oluyordu26.

26 Ağustos 1919’da Alaşehir’de öğleden sonra yapılan bir toplantıda, daha önce 15 kişiden oluşan İMHOC yönetim kurulu üyelerinin sayısı 5 kişiye indirilerek yeniden tesbit edildi. Hacim Muhittin (Çarıklı) Bey, günlük anılarına bu kararı şöyle kaydetmişti:

“Madde 1) Umum Hareket-i Milliye Redd-i ilhak Heyetleri murahhaslarından mürekkeben teşekkül ve Alaşehir’de inikad eden müttehit kongre azalan, kendilerini 17 Mart 7979 tarihinde ilk kongresini akdeden Müdafaa-i Hukuk-ı Osmaniye Cemiyeti’nin aza-i tabiiye ve müessisinden addederek, cemiyet merkezinin izmir’den Dersaadet’e naklindeki mazereti takdir eder ve merkez-i cedidini selâhiyetdar görür.

Madde 2) Cemiyet heyet-i idaresi beş azadan mürekkep olacaktır.

Madde 3) Kongre, Heyet-i idare-i cedideyi Cami Bey (Kâtibi Umumi), Moralı-zade Halid Bey (Veznedar). Tüccardan Aydınlı Nazmi Bey ve Halide Edip Hanımefendi ve Ragıp Nurettin Beylerden mürekkep olarak intihap eder”21.

İMHOC, İstanbul’daki önemli faaliyetlerine yeni yönetim kurulunun belirlenmesinden sonra başladı. Alaşehir Kongresi’ne katılan delegelerin tabiî ve kurucu aza sayılmaları dolayısıyla Cemiyet, aynı zamanda, Kuva-yı Millîye kongrelerinin İstanbul’da önemli bir organı durumuna geldi.

Cağaloğlu’nda yerleşen Cemiyet, İstanbul basını ile iyi bir münasebet içine girmişti. İşgalden evvel ve sonra, Müdafaa-i Hukuk çalışmalarında Tasvir-i Efkâr, Akşam ve Yenigün gazetelerinin, dolayısıyla Falih Rıfkı Atay, Hüseyin Ragıp ve Yunus Nadi Beylerin önemli yardımları olmuştu. Bunların da yardımlarıyla Propaganda ve Neşriyat Şubesi, hazırlayıp dağıttığı bültenlerle millî mücadeleyi destekledi28. İstihbarat Şubesi ise, işgal bölgesi ve Redd-i İlhak Cemiyetleriyle devamlı irtibatta bulunuyor ve değişik kaynaklardan elde ettiği bilgileri bunlara bildiriyordu29. Cemiyet’in ilmî gayesi çevresinde İtilâf Devletleri Yüksek Komiserlerine ve hükümetlerine muhtıralar gönderiliyordu. Nitekim Yunanlıların Aydın ve Nazilli taraflarında yaptıkları taarruz ve tecavüz hareketi, Kasım 1919’da Harekât-ı Milliye Redd-i İlhak Heyeti Aydın ve Havalisi Umum Merkezi Başkanı Ömer Lütfı imzasıyla bildirilince, bu olay İMHOC’den gönderilen telgrafa atfen İstanbul’daki Yüksek Komiserlikler nezdinde protesto edildi30. Bu arada Smyrne Turque (Türk İzmir) adıyla bir broşür yayınlanarak İstanbul, Avrupa ve özellikle Paris Barış Konferansı çevrelerinde dağıtıldı.

Moralı’nın anlattıklarına göre İMHOC, İstanbul’da faaliyet gösteren millî mücadele taraftarı gizli teşkilâtlarla işbirliği yaparak, birçok silah ve cephanenin Anadolu’ya kaçırılmasına yardımcı oldu31.

İzmir’den başlayan Yunan işgalinin Batı Anadolu’da genişlemesi üzerine, halk işgal bölgelerinden kaçmaya başlamış ve göçmenlerin sayısı 140 bine ulaşmıştı. Bunlara yardım için bölgeye Kızılay (Hilâl-i Ahmer) heyetleri gönderilmekle birlikte, İstanbul’da ilk ciddî hareket üniversite (Darülfünun) tarafından başlatıldı. 23 Kasım 1919’da bütün fakülteler dersleri tatil ederek öğretim üyeleri ve öğrenciler üniversite salonunda toplanıp, heyecanlı konuşmalar yaptıktan sonra Kızılay, İMHOC ile Muhacirin Umum Müdürlüğü’nün raporları okundu. Toplantı sonunda, her fakülte dekan ve öğrencilerinden oluşan dokuz kişilik bir yardım komitesi kuruldu32. İMHOC bu çerçevede, öncelikle İstanbul’da kendilerine müracaat eden yardıma muhtaç birçok Batı Anadolu’lu yetim, göçmen ve işsizlerin ihtiyaçlarıyla ilgilendi, bu konuda Kızılay’ın yardımlarını talep etti33.

Cemiyetin Sonu:

16 Mart 1920’de İstanbul’un İtilâf Devletleri tarafından resmen işgal edilmesi, Osmanlı Mebuslar Meclisi gibi, İMHOC’nin de sonu oldu.

Yönetim Kurulu üyeleri bu tarihten itibaren, millî mücadeleye katılmak üzere, Anadolu’ya gidince34 İMHOC tamamen dağıldı. Üyelerinin bizzat Anadolu’daki millî mücadele hareketine katılmalarıyla, Cemiyetin kuruluşundaki amacın “İttihatçılık” gibi bir fırka hareketi değil, “millî menfaatleri korumak arzusu” olduğu bir daha ispatlanmış oluyordu.

BELGE-I

İzmir
Müdafaa-i Hukuk-ı Osmaniye Cemiyeti
Merkez-i Umumîsi-İstanbul İstihbarat Kalemi
28

Nazilli Kuva-yı Millîye Karargâhına 27.11.35 tarihli telgrafıdır:

Ödemiş Cephesi’ndeki Umum Kumandanlığından alınan raporda dört saat evvel elde edilen Yunan istihbarat ifadesine nazaran, Yunanlılar üç günden beri Ödemiş ile İzmir arasındaki yolcu nakliyatını tatil ederek İzmir’e vagonlar ile mecruh nakletmekte oldukları ve (...) mecrûhînin mikdarı tahminin fevkinde bulunduğu anlaşılmakla tamimen tebliğ olunur.

İzmir’den son alınan raporlara nazaran dahilden şehre pek çok Yunan mecruhunun gelmekte olduğu, haberi teyid etmektedir.

Dersaadet, 30 Teşrîn-i sânî 335.


BELGE-II

Salihli Kuva-yı Milliye Cephesi Harp Kumandanlığından alınan 6.11.35 tarihli tahrirattan:

Gaddarâne hareketle tarih-i beşeriyette şimdiye kadar kaydedilemeyen vaka-i cinayatı, yetim ve bîmekân kalan binlerce felâketzedeler üzerine tatbik edilen ve âlem-i insaniyetin nefret ve telinlerle karşıladığı barbar Yunanlıların mezalim ve fecâyiine inzimam edemediği cinayatı nazargâh-ı âlilerine arz ediyorum.

Teşrin-i sanînin üçüncü günü vahşiyane hareketleriyle a’sâr-ı sabıkadaki engizisyon mezalimini unutturacak kadar zalimane (...) kudurmuş Yunanlıların işgal altında bulunan Ödemiş’in Evlak ve Hacı İlyas köyleri, katiyen haberdar olmadıkları bir zamanda, Yunan müfrezelerinin hücumlarına maruz kalarak kanlı elleri altında günlerce ve elyevm hapsedilmişlerdir. Bu canavarca hareketleri yetmiyormuş gibi, aynı tarihte, Ödemiş’in Uz ve Milli ve Narvan köylerine sabahleyin hücum ederek erkekleri olmayan ve sırf âlîl, ihtiyar, kadın ve çocuktan ibaret Bozanyüz ve Elli (?) köyler ahalisini dipçik darbeleri altında göğüslerine saplanan kanlı ve bîresm süngülerinin önünde insaniyet ve medeniyetin bir kadına ve çocuğa karşı yapılmasını hiçbir zaman tehâvün edemeyeceği bu fecâyii (...) iki köyü tamamiyle yakarak (...). Bu biçarelerden hiçbir şeysiz, çırılçıplak ve ancak sefaletleriyle kurtulabilen seksen beş nüfus bugün Salihli’ye iltica etmiştir. Bu zavallıların sefaletlerini musavver, fotografileri de leffen takdim ediyorum.

Mühür
(İzmir Müdafaa-i Hukuk-ı Osmaniye istihbarat Kalemi

BELGE -III

İzmir
Müdafaa-i Hukuk-ı Osmaniye Cemiyeti
Merkez-i Umumîsi-İstanbul
3/99

Osmanlı Hilâl-i Ahmer Cemiyet-i Muhteremesi Kitâbet-i Umumîyesi Cânib-i Vâlâsına,

Arz-ı hürmetkârânemizdir:

Ahiren Çine’den gelen Aydın ve havalisine aid otuz yetimin künyelerini muhtevi cetvel, rabten takdim kılınmakla haklarında icab eden meâsir şefkat ve himayenin bî-diriğ buyurulmasını rica ve bilvesile teyid-i tazimat ederiz, efendim hazretleri.

26.11.35
Kâtib-i Umumî
(imza, mühür)

Cedvel, dârüleytâmlar müdiriyetine gönderilmiş ve cevapları yazılmıştır. 27/11/ 35.”


BELGE-IV

İzmir
Müdafaa-i Hukuk-ı Osmaniye Cemiyeti
Merkez-i Umumîsi-İstanbul
2/167

Hilâl-i Ahmer Cemiyet-i Muhteremesi Kâtib-i Umumîliği Cânib-i Vâlâsına,

Arz-ı hürmetkârânemizdir:

Fakr ü sefalet-i hazırası cemiyetimiz.ce malûm ve musaddık olan, hâmil-i vesika Bergama muhacirlerinden Âlim efendi ve ailesinin mazhar-ı himayet olmasına delâlet-i âliyelerini maa-lihtirâm rica ederiz, efendim hazretleri. 27/12/35.

Kâtib-i Umum
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
26 Aralık 2010       Mesaj #29
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
ink dersi için 23. sayfada perfrmns ödevi yapıcam izmiri seçtim .. sru izmir cemiyetinin işgale karşı yapılan mucadelesi ??pls pls lütfenn cvp yazın
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
26 Aralık 2010       Mesaj #30
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
LA CEMİYETLERİN FAALİYETLERİNİ YAZINDA ÖDEVİM VAR QAZETE CIKARCAM NE OLR xS

Benzer Konular

15 Kasım 2008 / Ziyaretçi Cevaplanmış
12 Ocak 2014 / iris Soru-Cevap
25 Aralık 2012 / GİZEM Cevaplanmış