Arama

Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde en önemli ticaret merkezi neresidir?

En İyi Cevap Var Güncelleme: 27 Aralık 2012 Gösterim: 10.568 Cevap: 3
fehmican - avatarı
fehmican
Ziyaretçi
23 Aralık 2008       Mesaj #1
fehmican - avatarı
Ziyaretçi
güneydöğu anadolu bölgesindeki en önemliticaret merkezi bunu bana bulunnnnnnnnnnnnnn
EN İYİ CEVABI Keten Prenses verdi
CAZİBE MERKEZLERİ OLUŞTURULMALI .
Gaziantep ve bölge illerinde cazibe merkezlerinin daha fazla vakit geçirmeden oluşturulması, Anadolu Yaklaşımı kapsamında bölgedeki KOBİ'lere kredi ve yatırım imkanlarına ulaşmada kolaylaştırıcı tedbirlerin alınması, bölgesel kalkınma ajanslarının bürokrasi değil, yatırım ve proje merkezi gibi çalışmasına azami dikkat gösterilmesi, Güneydoğu Anadolu Projesi'ne (GAP) ivme kazandırılmalıdır. Ayrıca bölge'nin gelişme potansiyelini dikkate alarak ve uygun yatırım alanlarını belirlenmeli, 'ortak akıl ' ortak irade' toplantıları düzenlenerek; yatırımların teşviki, yatırım ortamının iyileştirilmesi, yatırımcılar arasında oluşan sinerjinin devamlılık kazanması ve yatırımların sürdürülebilirliğinin sağlanması çabaları hızlandırılmalı ve yaygınlaştırılmalıdır.
Sponsorlu Bağlantılar

MARKA ŞEHİR GAZİANTEP ÖRNEK ALINMALI.
Dünyada, şehirlerin markalaşmasının kalkınma için en önemli dinamiklerden biri haline geldiği bir süreç yaşanmaktadır. Doğru vizyonla ortaya çıkılıp kararlı olunduğunda, Güneydoğu Anadolu illerimiz de Gaziantep örneğinde olduğu gibi kültürüyle, kendilerine özgü ürünleriyle, yöresel el sanatlarıyla ve emsalsiz turizm değerleriyle küçük bir destek verilmesi halinde marka olmaya adaydır. Bölge illeri profesyonel kadro denetiminde bilimsel yöntemlere dayalı müstakil bir çalışmayla böyle bir marka şehir projesini başarabilecek güçtedir. Yeter ki inanılsın ve iyi sahiplenilebilsin. Bu projeyle halka, esnafa, yatırımcılara neler kazandırabileceği, yatırımcıların Güneydoğu'daki 9 şehre neden yatırım yapmaları gerektiği salt söylem ve sözcüklerle değil de, bir kampanya veya halkla ilişkiler konsepti halinde sunulmalıdır. Ayrıca markalaşmak için gerekli prosedürlerin işlem sürelerinin uzun olmasından dolayı, bu süreçlerin kısaltılması için başta kamu kurumları, üniversite, kent yöneticileri, mesleki birlikler, STK uzmanları ve ilgili tüm kişi ve kuruluşlar rol üstlenmelidir. Tüm tarafların koordinasyonu ve işbirliği bu çalışmada başarı için zorunluluk olarak görünmektedir. Bölgedeki işletmelerin uluslararası rekabet karşısında ayakta kalabilmesi için kaliteli ve markalı ürünlere yönelmekten başka alternatifi yok. Bunun yolu da inovasyon ve markalaşmadan geçmektedir.
KOBİLERDE ORTAKLIK KÜLTÜRÜ TEŞVİK EDİLMELİ.
Bölgede sermaye yetersizliği nedeniyle ferdi teşebbüslerden ziyade güç birliğine dayalı ortaklıkların oluşturulması, hem ülke hem bölge ekonomisi için şarttır. Böylece hem atıl yatırımlar ekonomiye kazandırılacak, hem de gereksiz yatırımların önüne geçilecektir. Bu amaçla 'yerinde iş, yerinde aş' sağlayacak özel yatırımlar ve ortaklık kültürü teşvik edilmeli ve yatırımların yarım kalmaması için bürokratik mevzuattan kaynaklanan zorlukların aşılmasında her türlü kolaylık gösterilmelidir. Günümüzde ayakta kalabilmenin yolu maliyetleri düşürmek, ölçek ekonomileri meydana getirebilmek, öz sermayeleri birleştirip büyük şirketler kurabilmek ve finans yükümüzü düşürebilmekten geçmektedir. Ayrıca Gaziantep'in 'Bölgesel Cazibe Merkezi' illerimizden biri olarak ilan edilmesi isabetli olacaktır. Aynı zamanda KOBİ'lere kredi ve yatırım imkanlarına ulaşmada kolaylaştırıcı tedbirlerin alınması, bölgesel kalkınma ajanslarının bürokrasi değil, yatırım ve proje üretme, yönlendirme ve danışma merkezi gibi çalışmasına azami dikkat gösterilmesi gerekmektedir.
HEMŞEHRİ İŞADAMLARI VEFA BORCUNU ÖDEMELİ.
Her ilimizde olması gerektiği gibi Güneydoğulu işadamlarının da kendi illerine vefa borcunu ödemesi fikrini savunuyoruz. 'Doğduğunuz topraklara bir mum da siz yakın' kampanyası çerçevesinde Gaziantep'te yatırım planlayan hemşehri işadamlarının önündeki her türlü bürokratik engel ve altyapı yetersizliği kaldırılmalı, ayrıca yöre halkının da yatırım yapacak işadamlarına sahip çıkmaları sağlanmalıdır.
GÖÇÜ ÖNLEMENİN ANAHTARI HAYVANCILIKTA.
Hayvancılık konusunda çok önemli potansiyele sahip olunan bölgede maalesef hayvan varlığı sayısı her geçen gün azalmaktadır. Güneydoğu Anadolu'da halkın geçim kaynağı olan hayvancılık, terör döneminde meraların kapatılması, dağda, kırda can ve mal güvenliğinin yok olması nedeniyle büyük darbe yemiştir. Öte yandan ağır kış şartları, fakirlik, parasızlık hayvancılığı engellemektedir. Oysa ilde ve bölgede büyümenin, yoğunluklu tarımı geliştirmenin ve göçü önlemenin yolunun hayvancılıktan geçtiği bilinmektedir. Modern hayvancılığın yapılması, GAP Bölgesi için de yoğun istihdam alanları sağlayacak, hayvancılığın ve hayvansal ürünlerin pazarlama olanakları gelişecektir. Bu nedenle bölgesel özellikler dikkate alınarak arıcılık ve hayvancılık gibi bölgenin güçlü bilgi birikimlerineyönelik özel bir teşvik sistemi uygulanmalı, kırsal kesime ve hayvancılık yapmak isteyene düşük faizli krediler sağlanmalı, destekleme politikalarında da işletme ölçeklerini büyütmek ve verimlilik artışı esas alınmalı, yem desteği, alım garantisi verilmeli, kaçakçılık mutlaka önlenmeli, et ve süt üretimine prim verilerek kayıtdışı ekonomi kayıt altına alınmalı ve desteğin kendi kendini finanse ederek bütçeye asgari yük getirmesi sağlanmalı.
Ayrıca stratejik bir sektör olan tarımın kendi haline bırakılamayacağı açıktır. Güneydoğu Anadolu bölgesi tarım sektörü açısından da büyük potansiyele sahiptir. Bunun için hedefimiz örnek işletme-lider çiftçi yaklaşımını tüm Türkiye'ye yaygınlaştırmak olmalıdır. AB ile müzakere sürecinde de Türkiye'yi en çok zorlayacak sektör olan tarımda kayıtlı sisteme geçilmesi, tarım envanterinin çıkarılması, üniversite-tarım işbirliğinin geliştirilmesi, girişimcilere yönelik etkin yönlendirme yapılması ve bürokratik engellerin kaldırılması şarttır. Bu arada Tarım Bakanlığı tarafından tarımsal sanayinin gelişmesi için 81 ilde uygulamaya alınan Kırsal Kalkınma Yatırımlarını Destekleme Programı'na daha etkin tanıtımı yapılarak işlerlik kazandırılmalıdır.
TİCARET BIÇAK SIRTINDAN KURTARILMALI
Tarih boyunca ticaret yolları üzerinde yeralan Güneydoğu Anadolu'da, son yıllarda komşu ülkeler ile sınır ticaretine ivme kazandırılması neticesinde ihracat adeta patlatmış ve Türkiye'nin ihracat artış hızı ortalamasını nerdeyse 3'e katlamıştır. Ancak şiddet olayları ve göç olgusu; yatırımların artması ve ticari canlılığın istihdama dönüşmesinin önündeki en büyük engeldir. Bir başka önemli tehdit ise Kuzey Irak'daki siyasi gelişmelere bağlı olarak ortaya çıkan gerginlikler dolayısıyla sınır kapılarının zaman zaman kapatılmasıdır. Irak'a ihracatımızın özellikle hububat, bakliyat, yağlı tohumlarla işlenmiş et ürünleri olduğu dikkate alındığında, sınır kapılarının kapatılmasının Güneydoğu Anadolu'nun ihracatına yıllık 2 milyar dolara yakın zarar vereceği öngörülmektedir.
Bu çerçevede ticaretin önündeki engellerin kaldırılmasına yönelik siyasi irade ortaya konması ve ticari canlılığın ivme kazanmasına yönelik projeler geliştirilmesi gerekmektedir. Özellikle komşu ülkelerdeki işadamlarına yönelik sektörel fuarların sayısı artırılarak bölgedeki ticari potansiyel canlandırılmalıdır.
TURİZMİN CANLANDIRILMASI ŞART.
Uygarlıkların beşiği olan Güneydoğu Anadolu Bölgesi, tarih öncesi çağlardan başlamak üzere birçok uygarlıktan günümüze ulaşan kültür varlıkları ve özgün yapısıyla önemli bir turizm potansiyeline; ayrıca din turizmi açısından zengin kaynaklara sahiptir. Bölgeyi gezip görenler için 'Kudüs'ten farkı olmayan niteliklere sahip. Ancak yeterince tanıtılamadığı için varlık içinde yokluk çekiliyor.' Bu bağlamda, bölgede turizm sektörünün istihdam oluşturucu boyutta katma değer üretebilmesi için etnik ayrımcılık eksenli şiddetin sona ermesi, altyapıya, istihdama ve lojistiğe önem verilmesi, tarım ve hayvancılıkla beraber bölgesel kalkınmanın üçüncü sacayağı turizm olduğu gerçeği göz ardı edilmemesi ve turizm sektörünün istihdam oluşturucu boyutta katma değer üretebilmesi için turizm potansiyeli yılın 12 ayına yayılmalı ve çeşitlendirilmeli, ulaşım ve konaklamadaki yetersizlikler hızla giderilerek ev pansiyonculuğu geliştirilmeli, bölgedeki meslek okullarında bacasız sanayi olan turizme gereken değer verilmelidir. Ayrıca, Çin ve Japon kentleriyle 'kardeş şehir' anlaşmaları imzalanmasının turizme dinamizm kazandıracağı öngörülmektedir.
'YERİNDE İŞ - YERİNDE AŞ' SAĞLANMALI.
Şiddet ve geri kalmışlık bir kısır döngü gibi birbirini tetikliyor, sermaye ve iş gücü terör sebebiyle bölgeyi terk ediyor. Bölgede sermaye yetersizliği nedeniyle bireysel teşebbüslerden ziyade güç birliğine dayalı ortaklıkların oluşturulması hem ülke hem bölge ekonomisi için şarttır. Böylece hem atıl yatırımlar ekonomiye kazandırılacak hem de gereksiz yatırımların önüne geçilecektir. Bu amaçla yerinde iş, yerinde aş sağlayacak özel yatırımlar ve güç birlikleri teşvik edilmeli ve yatırımların yarım kalmaması için bürokratik mevzuattan kaynaklanan zorlukların aşılmasında her türlü kolaylık gösterilmelidir. Ayrıca her yerleşim birimi bir işletme gibi düşünülerek yeniden ele alınmalı, il ve ilçelerin ekonomiye katkısı artırılmalı, bölgede yoksullukla mücadele konusunda yeni politikalar yürürlüğe konulmalı ve mikro krediler ile ekonomik canlılığa ivme kazandırılmalıdır.
TEŞVİKLER YENİDEN DÜZENLENMELİ.
MÜSİAD teşvik politikalarının yanlışlığı konusunda ne yazık ki haklı çıkmıştır. İki yıl önce yaptığımız uyarılarda 'En hakiki ve kalıcı teşvik, siyasi istikrarın, ekonomide yaşanan istikrar ortamının ve makro ekonomik iyileşmelerin sürdürülmesidir' uyarısında bulunmuş, bölgeler arası dengesizliklerin ortaya çıkardığı ekonomik ve sosyal farklılıkların Türkiye'nin karşı karşıya bulunduğu ciddi sorunlardan biri olduğuna dikkat çekmiştik. Ayrıca sektörel ve bölgesel gelişme planlarının hazırlanması ve bu süreçte katma değer, istihdam ve gelir dağılımı kriterlerinin takip edilmesi gereğini dile getirmiştik. Ancak bugün, teşvik politikalarındaki adaletsizlik hâlâ sürmektedir. Teşvik, planlama mantığının bir parçası olmalıdır. Bu bağlamda planlanması gereken ve teşvik verilmesi gereken yer sadece bazı sektörler ve geri kalmış bölgeler değil, aynı zamanda dengesiz ve sürdürülemez bir kutuplaşmanın ve yoğunlaşmanın merkezi olan gelişmiş bölgelerin dizginlenmesi için de gereklidir. Ayrıca, teşviklerin bölgesel ve sektörel olarak yeniden düzenlenmesi olmazsa olmaz bir zorunluluktur. Gaziantep özelinde ise Güneydoğu Anadolu bölgesinde de gerçek girişimciliği ve verimli yatırımları desteklemek amacıyla, bölgenin yatırım ve istihdam envanterinin çıkarılması büyük önem arz etmektedir. Bu konuda atılması gereken ilk adım, İl Kalkınma Ajansları'nın Güneydoğu bölgemizde de etkin bir şekilde faaliyete geçirilmesidir. Bununla beraber bölgede, yan sanayi başta olmak üzere teknoloji, istihdam ve ihracatta katkı sağlayacak ve mevcut ticari açık oluşma sürecine olumsuz katkıda bulunmayacak sektörler belirlenerek teşvik kapsamına alınmalıdır.
ÇİN'DEN İTHALATA DİKKAT
Öte yandan, Çin'den yapılan ithalat 20 milyar dolara doğru koşmakta, piyasalarımızda Çin ürünleri adeta tekel konumuna gelmiş, Anadolu'daki ilçelere kadar inmiştir. Uzakdoğu ve Çin ürünleri bu ülkelerden direkt ithal edilmesi dışında AB ülkeleri üzerinden ülkemize girmekte, böylece Avrupa üzerinden Çin'in ucuz işçiliğine marka bedeli ödenmektedir. Bunun tabii bir sonucu olarak, Türkiye'de işsizlik artmakta ve yüksek ithalat nedeniyle Türk sanayii yok olmaktadır. Bu minvalde Türkiye, yerli mala yönelmelidir.
YÜKSEK FAİZ-DÜŞÜK KUR POLİTİKASINA REVİZYON'
Bütün bunlar dışında unutulmamalıdır ki, makro ekonomideki istikrar süreci, mikro ekonomide rekabetçi üretim şartlarının tesis edilmesiyle kalıcı olur. Güneydoğu özelinde tüm Anadolu'da reel sektörün atağa kalkması için yüksek faiz-düşük kur çıpasında düzeltici şartlar oluşturulmalı ve yüksek faiz 4-5 puan indirilmelidir. MÜSİAD olarak, KOBİ'lere verilecek desteğin, ihracat ve istihdam artışında çarpan etkisi gibi olumlu artışlar getireceğini öngörüyoruz. Öz sermaye ve ölçek ekonomilerini büyütebilmek için KOBİ'ler arası ortaklıkların teşvik edileceği yasal düzenlemeler yapılmalı, Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen Sosyal Güvenlik Reformu 2007'de yeniden kanunlaşıp uygulamaya geçmelidir. Dış ticaret açığının ve cari açığın azaltılması, ancak 'rekabetçi kur-Çin ve Uzakdoğu ile ticaret - ve enerji ithalatı' üçgeninde alınacak proaktif tedbirlerle başarılabilir. Ayrıca giderek artmakta olan ithal girdilerin payının azaltılabilmesi için, ara malı üreten sanayilerin özellikle desteklenmesi gerekir.
MÜSTAKİL SANAYİCİ VE İŞADAMLARI DERNEĞİ

Keten Prenses - avatarı
Keten Prenses
Kayıtlı Üye
24 Ocak 2009       Mesaj #2
Keten Prenses - avatarı
Kayıtlı Üye
Bu mesaj 'en iyi cevap' seçilmiştir.
CAZİBE MERKEZLERİ OLUŞTURULMALI .
Gaziantep ve bölge illerinde cazibe merkezlerinin daha fazla vakit geçirmeden oluşturulması, Anadolu Yaklaşımı kapsamında bölgedeki KOBİ'lere kredi ve yatırım imkanlarına ulaşmada kolaylaştırıcı tedbirlerin alınması, bölgesel kalkınma ajanslarının bürokrasi değil, yatırım ve proje merkezi gibi çalışmasına azami dikkat gösterilmesi, Güneydoğu Anadolu Projesi'ne (GAP) ivme kazandırılmalıdır. Ayrıca bölge'nin gelişme potansiyelini dikkate alarak ve uygun yatırım alanlarını belirlenmeli, 'ortak akıl ' ortak irade' toplantıları düzenlenerek; yatırımların teşviki, yatırım ortamının iyileştirilmesi, yatırımcılar arasında oluşan sinerjinin devamlılık kazanması ve yatırımların sürdürülebilirliğinin sağlanması çabaları hızlandırılmalı ve yaygınlaştırılmalıdır.
Sponsorlu Bağlantılar

MARKA ŞEHİR GAZİANTEP ÖRNEK ALINMALI.
Dünyada, şehirlerin markalaşmasının kalkınma için en önemli dinamiklerden biri haline geldiği bir süreç yaşanmaktadır. Doğru vizyonla ortaya çıkılıp kararlı olunduğunda, Güneydoğu Anadolu illerimiz de Gaziantep örneğinde olduğu gibi kültürüyle, kendilerine özgü ürünleriyle, yöresel el sanatlarıyla ve emsalsiz turizm değerleriyle küçük bir destek verilmesi halinde marka olmaya adaydır. Bölge illeri profesyonel kadro denetiminde bilimsel yöntemlere dayalı müstakil bir çalışmayla böyle bir marka şehir projesini başarabilecek güçtedir. Yeter ki inanılsın ve iyi sahiplenilebilsin. Bu projeyle halka, esnafa, yatırımcılara neler kazandırabileceği, yatırımcıların Güneydoğu'daki 9 şehre neden yatırım yapmaları gerektiği salt söylem ve sözcüklerle değil de, bir kampanya veya halkla ilişkiler konsepti halinde sunulmalıdır. Ayrıca markalaşmak için gerekli prosedürlerin işlem sürelerinin uzun olmasından dolayı, bu süreçlerin kısaltılması için başta kamu kurumları, üniversite, kent yöneticileri, mesleki birlikler, STK uzmanları ve ilgili tüm kişi ve kuruluşlar rol üstlenmelidir. Tüm tarafların koordinasyonu ve işbirliği bu çalışmada başarı için zorunluluk olarak görünmektedir. Bölgedeki işletmelerin uluslararası rekabet karşısında ayakta kalabilmesi için kaliteli ve markalı ürünlere yönelmekten başka alternatifi yok. Bunun yolu da inovasyon ve markalaşmadan geçmektedir.
KOBİLERDE ORTAKLIK KÜLTÜRÜ TEŞVİK EDİLMELİ.
Bölgede sermaye yetersizliği nedeniyle ferdi teşebbüslerden ziyade güç birliğine dayalı ortaklıkların oluşturulması, hem ülke hem bölge ekonomisi için şarttır. Böylece hem atıl yatırımlar ekonomiye kazandırılacak, hem de gereksiz yatırımların önüne geçilecektir. Bu amaçla 'yerinde iş, yerinde aş' sağlayacak özel yatırımlar ve ortaklık kültürü teşvik edilmeli ve yatırımların yarım kalmaması için bürokratik mevzuattan kaynaklanan zorlukların aşılmasında her türlü kolaylık gösterilmelidir. Günümüzde ayakta kalabilmenin yolu maliyetleri düşürmek, ölçek ekonomileri meydana getirebilmek, öz sermayeleri birleştirip büyük şirketler kurabilmek ve finans yükümüzü düşürebilmekten geçmektedir. Ayrıca Gaziantep'in 'Bölgesel Cazibe Merkezi' illerimizden biri olarak ilan edilmesi isabetli olacaktır. Aynı zamanda KOBİ'lere kredi ve yatırım imkanlarına ulaşmada kolaylaştırıcı tedbirlerin alınması, bölgesel kalkınma ajanslarının bürokrasi değil, yatırım ve proje üretme, yönlendirme ve danışma merkezi gibi çalışmasına azami dikkat gösterilmesi gerekmektedir.
HEMŞEHRİ İŞADAMLARI VEFA BORCUNU ÖDEMELİ.
Her ilimizde olması gerektiği gibi Güneydoğulu işadamlarının da kendi illerine vefa borcunu ödemesi fikrini savunuyoruz. 'Doğduğunuz topraklara bir mum da siz yakın' kampanyası çerçevesinde Gaziantep'te yatırım planlayan hemşehri işadamlarının önündeki her türlü bürokratik engel ve altyapı yetersizliği kaldırılmalı, ayrıca yöre halkının da yatırım yapacak işadamlarına sahip çıkmaları sağlanmalıdır.
GÖÇÜ ÖNLEMENİN ANAHTARI HAYVANCILIKTA.
Hayvancılık konusunda çok önemli potansiyele sahip olunan bölgede maalesef hayvan varlığı sayısı her geçen gün azalmaktadır. Güneydoğu Anadolu'da halkın geçim kaynağı olan hayvancılık, terör döneminde meraların kapatılması, dağda, kırda can ve mal güvenliğinin yok olması nedeniyle büyük darbe yemiştir. Öte yandan ağır kış şartları, fakirlik, parasızlık hayvancılığı engellemektedir. Oysa ilde ve bölgede büyümenin, yoğunluklu tarımı geliştirmenin ve göçü önlemenin yolunun hayvancılıktan geçtiği bilinmektedir. Modern hayvancılığın yapılması, GAP Bölgesi için de yoğun istihdam alanları sağlayacak, hayvancılığın ve hayvansal ürünlerin pazarlama olanakları gelişecektir. Bu nedenle bölgesel özellikler dikkate alınarak arıcılık ve hayvancılık gibi bölgenin güçlü bilgi birikimlerineyönelik özel bir teşvik sistemi uygulanmalı, kırsal kesime ve hayvancılık yapmak isteyene düşük faizli krediler sağlanmalı, destekleme politikalarında da işletme ölçeklerini büyütmek ve verimlilik artışı esas alınmalı, yem desteği, alım garantisi verilmeli, kaçakçılık mutlaka önlenmeli, et ve süt üretimine prim verilerek kayıtdışı ekonomi kayıt altına alınmalı ve desteğin kendi kendini finanse ederek bütçeye asgari yük getirmesi sağlanmalı.
Ayrıca stratejik bir sektör olan tarımın kendi haline bırakılamayacağı açıktır. Güneydoğu Anadolu bölgesi tarım sektörü açısından da büyük potansiyele sahiptir. Bunun için hedefimiz örnek işletme-lider çiftçi yaklaşımını tüm Türkiye'ye yaygınlaştırmak olmalıdır. AB ile müzakere sürecinde de Türkiye'yi en çok zorlayacak sektör olan tarımda kayıtlı sisteme geçilmesi, tarım envanterinin çıkarılması, üniversite-tarım işbirliğinin geliştirilmesi, girişimcilere yönelik etkin yönlendirme yapılması ve bürokratik engellerin kaldırılması şarttır. Bu arada Tarım Bakanlığı tarafından tarımsal sanayinin gelişmesi için 81 ilde uygulamaya alınan Kırsal Kalkınma Yatırımlarını Destekleme Programı'na daha etkin tanıtımı yapılarak işlerlik kazandırılmalıdır.
TİCARET BIÇAK SIRTINDAN KURTARILMALI
Tarih boyunca ticaret yolları üzerinde yeralan Güneydoğu Anadolu'da, son yıllarda komşu ülkeler ile sınır ticaretine ivme kazandırılması neticesinde ihracat adeta patlatmış ve Türkiye'nin ihracat artış hızı ortalamasını nerdeyse 3'e katlamıştır. Ancak şiddet olayları ve göç olgusu; yatırımların artması ve ticari canlılığın istihdama dönüşmesinin önündeki en büyük engeldir. Bir başka önemli tehdit ise Kuzey Irak'daki siyasi gelişmelere bağlı olarak ortaya çıkan gerginlikler dolayısıyla sınır kapılarının zaman zaman kapatılmasıdır. Irak'a ihracatımızın özellikle hububat, bakliyat, yağlı tohumlarla işlenmiş et ürünleri olduğu dikkate alındığında, sınır kapılarının kapatılmasının Güneydoğu Anadolu'nun ihracatına yıllık 2 milyar dolara yakın zarar vereceği öngörülmektedir.
Bu çerçevede ticaretin önündeki engellerin kaldırılmasına yönelik siyasi irade ortaya konması ve ticari canlılığın ivme kazanmasına yönelik projeler geliştirilmesi gerekmektedir. Özellikle komşu ülkelerdeki işadamlarına yönelik sektörel fuarların sayısı artırılarak bölgedeki ticari potansiyel canlandırılmalıdır.
TURİZMİN CANLANDIRILMASI ŞART.
Uygarlıkların beşiği olan Güneydoğu Anadolu Bölgesi, tarih öncesi çağlardan başlamak üzere birçok uygarlıktan günümüze ulaşan kültür varlıkları ve özgün yapısıyla önemli bir turizm potansiyeline; ayrıca din turizmi açısından zengin kaynaklara sahiptir. Bölgeyi gezip görenler için 'Kudüs'ten farkı olmayan niteliklere sahip. Ancak yeterince tanıtılamadığı için varlık içinde yokluk çekiliyor.' Bu bağlamda, bölgede turizm sektörünün istihdam oluşturucu boyutta katma değer üretebilmesi için etnik ayrımcılık eksenli şiddetin sona ermesi, altyapıya, istihdama ve lojistiğe önem verilmesi, tarım ve hayvancılıkla beraber bölgesel kalkınmanın üçüncü sacayağı turizm olduğu gerçeği göz ardı edilmemesi ve turizm sektörünün istihdam oluşturucu boyutta katma değer üretebilmesi için turizm potansiyeli yılın 12 ayına yayılmalı ve çeşitlendirilmeli, ulaşım ve konaklamadaki yetersizlikler hızla giderilerek ev pansiyonculuğu geliştirilmeli, bölgedeki meslek okullarında bacasız sanayi olan turizme gereken değer verilmelidir. Ayrıca, Çin ve Japon kentleriyle 'kardeş şehir' anlaşmaları imzalanmasının turizme dinamizm kazandıracağı öngörülmektedir.
'YERİNDE İŞ - YERİNDE AŞ' SAĞLANMALI.
Şiddet ve geri kalmışlık bir kısır döngü gibi birbirini tetikliyor, sermaye ve iş gücü terör sebebiyle bölgeyi terk ediyor. Bölgede sermaye yetersizliği nedeniyle bireysel teşebbüslerden ziyade güç birliğine dayalı ortaklıkların oluşturulması hem ülke hem bölge ekonomisi için şarttır. Böylece hem atıl yatırımlar ekonomiye kazandırılacak hem de gereksiz yatırımların önüne geçilecektir. Bu amaçla yerinde iş, yerinde aş sağlayacak özel yatırımlar ve güç birlikleri teşvik edilmeli ve yatırımların yarım kalmaması için bürokratik mevzuattan kaynaklanan zorlukların aşılmasında her türlü kolaylık gösterilmelidir. Ayrıca her yerleşim birimi bir işletme gibi düşünülerek yeniden ele alınmalı, il ve ilçelerin ekonomiye katkısı artırılmalı, bölgede yoksullukla mücadele konusunda yeni politikalar yürürlüğe konulmalı ve mikro krediler ile ekonomik canlılığa ivme kazandırılmalıdır.
TEŞVİKLER YENİDEN DÜZENLENMELİ.
MÜSİAD teşvik politikalarının yanlışlığı konusunda ne yazık ki haklı çıkmıştır. İki yıl önce yaptığımız uyarılarda 'En hakiki ve kalıcı teşvik, siyasi istikrarın, ekonomide yaşanan istikrar ortamının ve makro ekonomik iyileşmelerin sürdürülmesidir' uyarısında bulunmuş, bölgeler arası dengesizliklerin ortaya çıkardığı ekonomik ve sosyal farklılıkların Türkiye'nin karşı karşıya bulunduğu ciddi sorunlardan biri olduğuna dikkat çekmiştik. Ayrıca sektörel ve bölgesel gelişme planlarının hazırlanması ve bu süreçte katma değer, istihdam ve gelir dağılımı kriterlerinin takip edilmesi gereğini dile getirmiştik. Ancak bugün, teşvik politikalarındaki adaletsizlik hâlâ sürmektedir. Teşvik, planlama mantığının bir parçası olmalıdır. Bu bağlamda planlanması gereken ve teşvik verilmesi gereken yer sadece bazı sektörler ve geri kalmış bölgeler değil, aynı zamanda dengesiz ve sürdürülemez bir kutuplaşmanın ve yoğunlaşmanın merkezi olan gelişmiş bölgelerin dizginlenmesi için de gereklidir. Ayrıca, teşviklerin bölgesel ve sektörel olarak yeniden düzenlenmesi olmazsa olmaz bir zorunluluktur. Gaziantep özelinde ise Güneydoğu Anadolu bölgesinde de gerçek girişimciliği ve verimli yatırımları desteklemek amacıyla, bölgenin yatırım ve istihdam envanterinin çıkarılması büyük önem arz etmektedir. Bu konuda atılması gereken ilk adım, İl Kalkınma Ajansları'nın Güneydoğu bölgemizde de etkin bir şekilde faaliyete geçirilmesidir. Bununla beraber bölgede, yan sanayi başta olmak üzere teknoloji, istihdam ve ihracatta katkı sağlayacak ve mevcut ticari açık oluşma sürecine olumsuz katkıda bulunmayacak sektörler belirlenerek teşvik kapsamına alınmalıdır.
ÇİN'DEN İTHALATA DİKKAT
Öte yandan, Çin'den yapılan ithalat 20 milyar dolara doğru koşmakta, piyasalarımızda Çin ürünleri adeta tekel konumuna gelmiş, Anadolu'daki ilçelere kadar inmiştir. Uzakdoğu ve Çin ürünleri bu ülkelerden direkt ithal edilmesi dışında AB ülkeleri üzerinden ülkemize girmekte, böylece Avrupa üzerinden Çin'in ucuz işçiliğine marka bedeli ödenmektedir. Bunun tabii bir sonucu olarak, Türkiye'de işsizlik artmakta ve yüksek ithalat nedeniyle Türk sanayii yok olmaktadır. Bu minvalde Türkiye, yerli mala yönelmelidir.
YÜKSEK FAİZ-DÜŞÜK KUR POLİTİKASINA REVİZYON'
Bütün bunlar dışında unutulmamalıdır ki, makro ekonomideki istikrar süreci, mikro ekonomide rekabetçi üretim şartlarının tesis edilmesiyle kalıcı olur. Güneydoğu özelinde tüm Anadolu'da reel sektörün atağa kalkması için yüksek faiz-düşük kur çıpasında düzeltici şartlar oluşturulmalı ve yüksek faiz 4-5 puan indirilmelidir. MÜSİAD olarak, KOBİ'lere verilecek desteğin, ihracat ve istihdam artışında çarpan etkisi gibi olumlu artışlar getireceğini öngörüyoruz. Öz sermaye ve ölçek ekonomilerini büyütebilmek için KOBİ'ler arası ortaklıkların teşvik edileceği yasal düzenlemeler yapılmalı, Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen Sosyal Güvenlik Reformu 2007'de yeniden kanunlaşıp uygulamaya geçmelidir. Dış ticaret açığının ve cari açığın azaltılması, ancak 'rekabetçi kur-Çin ve Uzakdoğu ile ticaret - ve enerji ithalatı' üçgeninde alınacak proaktif tedbirlerle başarılabilir. Ayrıca giderek artmakta olan ithal girdilerin payının azaltılabilmesi için, ara malı üreten sanayilerin özellikle desteklenmesi gerekir.
MÜSTAKİL SANAYİCİ VE İŞADAMLARI DERNEĞİ

Quo vadis?
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
24 Şubat 2010       Mesaj #3
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
güneydoğu anadolu bölgesi ticareti
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
27 Aralık 2012       Mesaj #4
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
CAZİBE MERKEZLERİ OLUŞTURULMALI .
Gaziantep ve bölge illerinde cazibe merkezlerinin daha fazla vakit geçirmeden oluşturulması, Anadolu Yaklaşımı kapsamında bölgedeki KOBİ'lere kredi ve yatırım imkanlarına ulaşmada kolaylaştırıcı tedbirlerin alınması, bölgesel kalkınma ajanslarının bürokrasi değil, yatırım ve proje merkezi gibi çalışmasına azami dikkat gösterilmesi, Güneydoğu Anadolu Projesi'ne (GAP) ivme kazandırılmalıdır. Ayrıca bölge'nin gelişme potansiyelini dikkate alarak ve uygun yatırım alanlarını belirlenmeli, 'ortak akıl ' ortak irade' toplantıları düzenlenerek; yatırımların teşviki, yatırım ortamının iyileştirilmesi, yatırımcılar arasında oluşan sinerjinin devamlılık kazanması ve yatırımların sürdürülebilirliğinin sağlanması çabaları hızlandırılmalı ve yaygınlaştırılmalıdır.

MARKA ŞEHİR GAZİANTEP ÖRNEK ALINMALI.
Dünyada, şehirlerin markalaşmasının kalkınma için en önemli dinamiklerden biri haline geldiği bir süreç yaşanmaktadır. Doğru vizyonla ortaya çıkılıp kararlı olunduğunda, Güneydoğu Anadolu illerimiz de Gaziantep örneğinde olduğu gibi kültürüyle, kendilerine özgü ürünleriyle, yöresel el sanatlarıyla ve emsalsiz turizm değerleriyle küçük bir destek verilmesi halinde marka olmaya adaydır. Bölge illeri profesyonel kadro denetiminde bilimsel yöntemlere dayalı müstakil bir çalışmayla böyle bir marka şehir projesini başarabilecek güçtedir. Yeter ki inanılsın ve iyi sahiplenilebilsin. Bu projeyle halka, esnafa, yatırımcılara neler kazandırabileceği, yatırımcıların Güneydoğu'daki 9 şehre neden yatırım yapmaları gerektiği salt söylem ve sözcüklerle değil de, bir kampanya veya halkla ilişkiler konsepti halinde sunulmalıdır. Ayrıca markalaşmak için gerekli prosedürlerin işlem sürelerinin uzun olmasından dolayı, bu süreçlerin kısaltılması için başta kamu kurumları, üniversite, kent yöneticileri, mesleki birlikler, STK uzmanları ve ilgili tüm kişi ve kuruluşlar rol üstlenmelidir. Tüm tarafların koordinasyonu ve işbirliği bu çalışmada başarı için zorunluluk olarak görünmektedir. Bölgedeki işletmelerin uluslararası rekabet karşısında ayakta kalabilmesi için kaliteli ve markalı ürünlere yönelmekten başka alternatifi yok. Bunun yolu da inovasyon ve markalaşmadan geçmektedir.
KOBİLERDE ORTAKLIK KÜLTÜRÜ TEŞVİK EDİLMELİ.
Bölgede sermaye yetersizliği nedeniyle ferdi teşebbüslerden ziyade güç birliğine dayalı ortaklıkların oluşturulması, hem ülke hem bölge ekonomisi için şarttır. Böylece hem atıl yatırımlar ekonomiye kazandırılacak, hem de gereksiz yatırımların önüne geçilecektir. Bu amaçla 'yerinde iş, yerinde aş' sağlayacak özel yatırımlar ve ortaklık kültürü teşvik edilmeli ve yatırımların yarım kalmaması için bürokratik mevzuattan kaynaklanan zorlukların aşılmasında her türlü kolaylık gösterilmelidir. Günümüzde ayakta kalabilmenin yolu maliyetleri düşürmek, ölçek ekonomileri meydana getirebilmek, öz sermayeleri birleştirip büyük şirketler kurabilmek ve finans yükümüzü düşürebilmekten geçmektedir. Ayrıca Gaziantep'in 'Bölgesel Cazibe Merkezi' illerimizden biri olarak ilan edilmesi isabetli olacaktır. Aynı zamanda KOBİ'lere kredi ve yatırım imkanlarına ulaşmada kolaylaştırıcı tedbirlerin alınması, bölgesel kalkınma ajanslarının bürokrasi değil, yatırım ve proje üretme, yönlendirme ve danışma merkezi gibi çalışmasına azami dikkat gösterilmesi gerekmektedir.
HEMŞEHRİ İŞADAMLARI VEFA BORCUNU ÖDEMELİ.
Her ilimizde olması gerektiği gibi Güneydoğulu işadamlarının da kendi illerine vefa borcunu ödemesi fikrini savunuyoruz. 'Doğduğunuz topraklara bir mum da siz yakın' kampanyası çerçevesinde Gaziantep'te yatırım planlayan hemşehri işadamlarının önündeki her türlü bürokratik engel ve altyapı yetersizliği kaldırılmalı, ayrıca yöre halkının da yatırım yapacak işadamlarına sahip çıkmaları sağlanmalıdır.
GÖÇÜ ÖNLEMENİN ANAHTARI HAYVANCILIKTA.
Hayvancılık konusunda çok önemli potansiyele sahip olunan bölgede maalesef hayvan varlığı sayısı her geçen gün azalmaktadır. Güneydoğu Anadolu'da halkın geçim kaynağı olan hayvancılık, terör döneminde meraların kapatılması, dağda, kırda can ve mal güvenliğinin yok olması nedeniyle büyük darbe yemiştir. Öte yandan ağır kış şartları, fakirlik, parasızlık hayvancılığı engellemektedir. Oysa ilde ve bölgede büyümenin, yoğunluklu tarımı geliştirmenin ve göçü önlemenin yolunun hayvancılıktan geçtiği bilinmektedir. Modern hayvancılığın yapılması, GAP Bölgesi için de yoğun istihdam alanları sağlayacak, hayvancılığın ve hayvansal ürünlerin pazarlama olanakları gelişecektir. Bu nedenle bölgesel özellikler dikkate alınarak arıcılık ve hayvancılık gibi bölgenin güçlü bilgi birikimlerineyönelik özel bir teşvik sistemi uygulanmalı, kırsal kesime ve hayvancılık yapmak isteyene düşük faizli krediler sağlanmalı, destekleme politikalarında da işletme ölçeklerini büyütmek ve verimlilik artışı esas alınmalı, yem desteği, alım garantisi verilmeli, kaçakçılık mutlaka önlenmeli, et ve süt üretimine prim verilerek kayıtdışı ekonomi kayıt altına alınmalı ve desteğin kendi kendini finanse ederek bütçeye asgari yük getirmesi sağlanmalı.
Ayrıca stratejik bir sektör olan tarımın kendi haline bırakılamayacağı açıktır. Güneydoğu Anadolu bölgesi tarım sektörü açısından da büyük potansiyele sahiptir. Bunun için hedefimiz örnek işletme-lider çiftçi yaklaşımını tüm Türkiye'ye yaygınlaştırmak olmalıdır. AB ile müzakere sürecinde de Türkiye'yi en çok zorlayacak sektör olan tarımda kayıtlı sisteme geçilmesi, tarım envanterinin çıkarılması, üniversite-tarım işbirliğinin geliştirilmesi, girişimcilere yönelik etkin yönlendirme yapılması ve bürokratik engellerin kaldırılması şarttır. Bu arada Tarım Bakanlığı tarafından tarımsal sanayinin gelişmesi için 81 ilde uygulamaya alınan Kırsal Kalkınma Yatırımlarını Destekleme Programı'na daha etkin tanıtımı yapılarak işlerlik kazandırılmalıdır.
TİCARET BIÇAK SIRTINDAN KURTARILMALI
Tarih boyunca ticaret yolları üzerinde yeralan Güneydoğu Anadolu'da, son yıllarda komşu ülkeler ile sınır ticaretine ivme kazandırılması neticesinde ihracat adeta patlatmış ve Türkiye'nin ihracat artış hızı ortalamasını nerdeyse 3'e katlamıştır. Ancak şiddet olayları ve göç olgusu; yatırımların artması ve ticari canlılığın istihdama dönüşmesinin önündeki en büyük engeldir. Bir başka önemli tehdit ise Kuzey Irak'daki siyasi gelişmelere bağlı olarak ortaya çıkan gerginlikler dolayısıyla sınır kapılarının zaman zaman kapatılmasıdır. Irak'a ihracatımızın özellikle hububat, bakliyat, yağlı tohumlarla işlenmiş et ürünleri olduğu dikkate alındığında, sınır kapılarının kapatılmasının Güneydoğu Anadolu'nun ihracatına yıllık 2 milyar dolara yakın zarar vereceği öngörülmektedir.
Bu çerçevede ticaretin önündeki engellerin kaldırılmasına yönelik siyasi irade ortaya konması ve ticari canlılığın ivme kazanmasına yönelik projeler geliştirilmesi gerekmektedir. Özellikle komşu ülkelerdeki işadamlarına yönelik sektörel fuarların sayısı artırılarak bölgedeki ticari potansiyel canlandırılmalıdır.
TURİZMİN CANLANDIRILMASI ŞART.
Uygarlıkların beşiği olan Güneydoğu Anadolu Bölgesi, tarih öncesi çağlardan başlamak üzere birçok uygarlıktan günümüze ulaşan kültür varlıkları ve özgün yapısıyla önemli bir turizm potansiyeline; ayrıca din turizmi açısından zengin kaynaklara sahiptir. Bölgeyi gezip görenler için 'Kudüs'ten farkı olmayan niteliklere sahip. Ancak yeterince tanıtılamadığı için varlık içinde yokluk çekiliyor.' Bu bağlamda, bölgede turizm sektörünün istihdam oluşturucu boyutta katma değer üretebilmesi için etnik ayrımcılık eksenli şiddetin sona ermesi, altyapıya, istihdama ve lojistiğe önem verilmesi, tarım ve hayvancılıkla beraber bölgesel kalkınmanın üçüncü sacayağı turizm olduğu gerçeği göz ardı edilmemesi ve turizm sektörünün istihdam oluşturucu boyutta katma değer üretebilmesi için turizm potansiyeli yılın 12 ayına yayılmalı ve çeşitlendirilmeli, ulaşım ve konaklamadaki yetersizlikler hızla giderilerek ev pansiyonculuğu geliştirilmeli, bölgedeki meslek okullarında bacasız sanayi olan turizme gereken değer verilmelidir. Ayrıca, Çin ve Japon kentleriyle 'kardeş şehir' anlaşmaları imzalanmasının turizme dinamizm kazandıracağı öngörülmektedir.
'YERİNDE İŞ - YERİNDE AŞ' SAĞLANMALI.
Şiddet ve geri kalmışlık bir kısır döngü gibi birbirini tetikliyor, sermaye ve iş gücü terör sebebiyle bölgeyi terk ediyor. Bölgede sermaye yetersizliği nedeniyle bireysel teşebbüslerden ziyade güç birliğine dayalı ortaklıkların oluşturulması hem ülke hem bölge ekonomisi için şarttır. Böylece hem atıl yatırımlar ekonomiye kazandırılacak hem de gereksiz yatırımların önüne geçilecektir. Bu amaçla yerinde iş, yerinde aş sağlayacak özel yatırımlar ve güç birlikleri teşvik edilmeli ve yatırımların yarım kalmaması için bürokratik mevzuattan kaynaklanan zorlukların aşılmasında her türlü kolaylık gösterilmelidir. Ayrıca her yerleşim birimi bir işletme gibi düşünülerek yeniden ele alınmalı, il ve ilçelerin ekonomiye katkısı artırılmalı, bölgede yoksullukla mücadele konusunda yeni politikalar yürürlüğe konulmalı ve mikro krediler ile ekonomik canlılığa ivme kazandırılmalıdır.
TEŞVİKLER YENİDEN DÜZENLENMELİ.
MÜSİAD teşvik politikalarının yanlışlığı konusunda ne yazık ki haklı çıkmıştır. İki yıl önce yaptığımız uyarılarda 'En hakiki ve kalıcı teşvik, siyasi istikrarın, ekonomide yaşanan istikrar ortamının ve makro ekonomik iyileşmelerin sürdürülmesidir' uyarısında bulunmuş, bölgeler arası dengesizliklerin ortaya çıkardığı ekonomik ve sosyal farklılıkların Türkiye'nin karşı karşıya bulunduğu ciddi sorunlardan biri olduğuna dikkat çekmiştik. Ayrıca sektörel ve bölgesel gelişme planlarının hazırlanması ve bu süreçte katma değer, istihdam ve gelir dağılımı kriterlerinin takip edilmesi gereğini dile getirmiştik. Ancak bugün, teşvik politikalarındaki adaletsizlik hâlâ sürmektedir. Teşvik, planlama mantığının bir parçası olmalıdır. Bu bağlamda planlanması gereken ve teşvik verilmesi gereken yer sadece bazı sektörler ve geri kalmış bölgeler değil, aynı zamanda dengesiz ve sürdürülemez bir kutuplaşmanın ve yoğunlaşmanın merkezi olan gelişmiş bölgelerin dizginlenmesi için de gereklidir. Ayrıca, teşviklerin bölgesel ve sektörel olarak yeniden düzenlenmesi olmazsa olmaz bir zorunluluktur. Gaziantep özelinde ise Güneydoğu Anadolu bölgesinde de gerçek girişimciliği ve verimli yatırımları desteklemek amacıyla, bölgenin yatırım ve istihdam envanterinin çıkarılması büyük önem arz etmektedir. Bu konuda atılması gereken ilk adım, İl Kalkınma Ajansları'nın Güneydoğu bölgemizde de etkin bir şekilde faaliyete geçirilmesidir. Bununla beraber bölgede, yan sanayi başta olmak üzere teknoloji, istihdam ve ihracatta katkı sağlayacak ve mevcut ticari açık oluşma sürecine olumsuz katkıda bulunmayacak sektörler belirlenerek teşvik kapsamına alınmalıdır.
ÇİN'DEN İTHALATA DİKKAT
Öte yandan, Çin'den yapılan ithalat 20 milyar dolara doğru koşmakta, piyasalarımızda Çin ürünleri adeta tekel konumuna gelmiş, Anadolu'daki ilçelere kadar inmiştir. Uzakdoğu ve Çin ürünleri bu ülkelerden direkt ithal edilmesi dışında AB ülkeleri üzerinden ülkemize girmekte, böylece Avrupa üzerinden Çin'in ucuz işçiliğine marka bedeli ödenmektedir. Bunun tabii bir sonucu olarak, Türkiye'de işsizlik artmakta ve yüksek ithalat nedeniyle Türk sanayii yok olmaktadır. Bu minvalde Türkiye, yerli mala yönelmelidir.
YÜKSEK FAİZ-DÜŞÜK KUR POLİTİKASINA REVİZYON'
Bütün bunlar dışında unutulmamalıdır ki, makro ekonomideki istikrar süreci, mikro ekonomide rekabetçi üretim şartlarının tesis edilmesiyle kalıcı olur. Güneydoğu özelinde tüm Anadolu'da reel sektörün atağa kalkması için yüksek faiz-düşük kur çıpasında düzeltici şartlar oluşturulmalı ve yüksek faiz 4-5 puan indirilmelidir. MÜSİAD olarak, KOBİ'lere verilecek desteğin, ihracat ve istihdam artışında çarpan etkisi gibi olumlu artışlar getireceğini öngörüyoruz. Öz sermaye ve ölçek ekonomilerini büyütebilmek için KOBİ'ler arası ortaklıkların teşvik edileceği yasal düzenlemeler yapılmalı, Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen Sosyal Güvenlik Reformu 2007'de yeniden kanunlaşıp uygulamaya geçmelidir. Dış ticaret açığının ve cari açığın azaltılması, ancak 'rekabetçi kur-Çin ve Uzakdoğu ile ticaret - ve enerji ithalatı' üçgeninde alınacak proaktif tedbirlerle başarılabilir. Ayrıca giderek artmakta olan ithal girdilerin payının azaltılabilmesi için, ara malı ür

Kaynak: Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde en önemli ticaret merkezi neresidir?

Benzer Konular

19 Kasım 2016 / ZİYZİY Cevaplanmış
19 Kasım 2016 / Misafir Cevaplanmış
7 Aralık 2011 / Ziyaretçi Soru-Cevap
31 Ekim 2013 / Misafir Cevaplanmış
19 Kasım 2016 / Misafir Cevaplanmış