Arama

Eski çağlarda insanlar elektrik olmadan nasıl yaşıyorlardı? - Sayfa 11

En İyi Cevap Var Güncelleme: 21 Mayıs 2015 Gösterim: 185.539 Cevap: 230
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
26 Şubat 2010       Mesaj #101
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
yaaa bulamadım ödev için acil lazım doğru düzgün bi yazı bulabilen lütfen kopyalayıp yapıştırsın LÜTFEN PLSS
Sponsorlu Bağlantılar
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
28 Şubat 2010       Mesaj #102
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
elektrik olmadan önce insanlar nasıl yaşardı konusu hakkında bişey bulanınız varsa nerden bulduğunu yada yasıyı yazsın. LLLLLLLLLLLLLLLLLLÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜTTTTTTTTTTTTTTTTTTFFFFFFFFFFFFFFFFEEE EEEEEEEEEEENNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNN
Sponsorlu Bağlantılar
_KleopatrA_ - avatarı
_KleopatrA_
Ziyaretçi
28 Şubat 2010       Mesaj #103
_KleopatrA_ - avatarı
Ziyaretçi
Alıntı
Misafir adlı kullanıcıdan alıntı

elektrik olmadan önce insanlar nasıl yaşardı konusu hakkında bişey bulanınız varsa nerden bulduğunu yada yasıyı yazsın. LLLLLLLLLLLLLLLLLLÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜTTTTTTTTTTTTTTTTTTFFFFFFFFFFFFFFFFEEE EEEEEEEEEEENNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNN

Eskiden daha insan gücüne dayalı bir hayat vardı.. elektrikli aletler yokken kömür ütüleri, elde yıkanan çamaşırlar ve odun fırınları vardı.. aydınlatmada ise gaz lambaları, çıralar ve mum kullanılıyordu..
ihtiyaçlar mübadele usulü giderildiği için herkes sadece ihtiyacı olan şeyi alıyordu..
doğadan aydınlatma,ısınma,ve yemek pişirme alanında daha çok faydalanılıyor, şimdiki elektrikli aletlerin yaptığı işler se insan ve hayvan gücüne dayalı olarak yapılıyordu
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
6 Mart 2010       Mesaj #104
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
elektrik olmadan önceki hayat nasıdı diye araştır!!!!!!!!.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
7 Mart 2010       Mesaj #105
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
kısacası insanların hayatı zordu
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
8 Mart 2010       Mesaj #106
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Elektriğin Önemi ve Elektrikten Öncesi
Elektriğin insanın hayatına girmiş olmasından bu yana insan hayatında büyük kolaylıklar ve yaşama standartı olarak büyük çağlar atlanmıştır.Şuan da uzay çağı diye adlandırabileceğimiz bir çağı yaşabiliyorsak hiç şüphesiz bunun en büyük nedeni elektriktir.
Elektriğin Keşfi
Eskiden daha insan gücüne dayalı bir hayat vardı, elektrikli aletler yokken kömür ütüleri, elde yıkanan çamaşırlar ve odun fırınları vardı.. aydınlatmada ise gaz lambaları, çıralar ve mum kullanılıyordu..
İhtiyaçlar mübadele usulü giderildiği için herkes sadece ihtiyacı olan şeyi alıyordu..
doğadan aydınlatma,ısınma,ve yemek pişirme alanında daha çok faydalanılıyor, şimdiki elektrikli aletlerin yaptığı işler se insan ve hayvan gücüne dayalı olarak yapılıyordu
Elektrikli Aletler Keşfedilmeden Yaşantı Nasıldı?
• Elektrikli aletler keşfedilmeden önce insanlar gaz lambaları kullanırlardı,
• O zamanda bilgiye ulaşmak günümüz şartları kadar kolay değildi, kitap ve yayınlar el baskısı ve daha ilkel koşullarda çıkarılabilirdi.
• Haberleşme aletleri şimdiki gibi televizyon internet telefon yoktu onun yerine mektup, telgraf vardı onları kullanırlardı.
• Kısacası şu anda hayatımızı kolaylaştıran aletlerin bir coğu yoktu onun yerini zaman alan verimsiz aletler vardı.
• Elektrikli aletlerin keşifleri ile birlikte insanlar daha kısa zamanda daha başarılı işler yapmaya başladı.
• İletişim arttı ve insanlar birbirleriyle daha yakın ilşkiler kurarak bölgesel, yöresel gelişmeler daha global hale geldi.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
4 Nisan 2010       Mesaj #107
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
daha fazla bilgi veremesmisiniz yahu bizi duuyan yyookkmmuu
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
7 Kasım 2010       Mesaj #108
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
ödevim var acil hemde
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
15 Aralık 2010       Mesaj #109
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
güvercinle haberleşiyorlardı sonra ateş duman....gaz lambası mum gibi aydınlatma araçları vardı
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
26 Aralık 2010       Mesaj #110
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
İlkçağlarda insanlar nasıl beslenirlerdi?

--------------------------------------------------------------------------------


Tarih öncesi çağlar



Tarik öncesi çağlar

Tarihçiler yazının keşfi ile başlayan devirlere Tarihi Çağlar, yazının bilinmediği devirlere de Tarih Öncesi Çağlar adını vermektedirler. İlk yazı Mezopotamya’da ve Mısır’da yaklaşık olarak aynı sıralarda, M.Ö. 3. binin başlarında kullanılmaya başlanmıştır. Böylece Tarih Öncesi Devirler büyük uygarlık merkezlerinde M.Ö. 3000 tarihinden eski olan çağlardır. ve bu çağlarda bazı önemli icatlar yapılmıştır.Tarih öncesi çağlar ayrıca bölümlere ayrılır.Tarih Öncesi Uygarlıklar
Tarih Öncesi Uygarlıklar olarak dört bölümde incelenir:

Taş Devri
Bakır Devri
Tunç Devri
Demir Devri

Taş Devri

Taş Devri, insanın ortaya çıkışı ve taştan araçlar yapmasından başlayarak kalkolitiğin sonuna kadar geçen tarih öncesi dönemdir.
Paleolitik Çağ

Paleolitik Çağ, tarihöncesi uygarlığının gelişme sürecinde, kültürel evrelerin en uzunu (insanlık tarihinin %99′u) ve Buzul Çağlarının kültürel karşılığı olan; insanlığın ilk ortaya çıkışından, M.Ö. yaklaşık 10.000 yıl öncesinde Neolitik Çağ’ın başlamasına kadar süren arkeolojik çağdır. Bu çağda çaytaşı, çakmaktaşı, hayvan kemikleri ve ağaç gibi doğal maddelerden besinleri pişirmeye ve ısınmaya başlanmıştır. Mağara ve kaya sığınaklarının duvarlarına çizilen resimler yine bu çağın belirgin özelliklerindendir.
Paleolitik Alt, Orta ve Üst olmak üzere üç alt döneme ayrılmaktadır. Epipaleolitik Çağ ise, doğayı denetimi altına almaya başlayananın, besi üretimine geçişinin hemen öncesinde yer alan çağdır.

Kaba Taş Çağı

Diğer adları: Paleolitik Çağ, Epipaleolitik Çağ, Eski Taş Çağı, Yontma Taş Çağı, Kabataş Devri
Dönem:600.000 - 10.000
Kabataş eski taş çağıyla aynı anlama gelmektedir.

Orta Taş Çağı

Orta Taş Çağı bilinen diğer isimleri Yontma Taş Devri, Mezolitik Devir.
Dönem: MÖ 100000-MÖ 6000
İnsanların taşları yontmaya başladığı, taşları kendilerini savunmak ve avlanmak için kullandıkları devirdir. Basit aletler yapılmıştır. İnsanlar mağara duvarlarına resimler yapmaya başlamışlardır. Bu dönemde insanlar yaşamlarını avcılık ve toplayıcılıkla sürdürmüşlerdir. İnsanlar bu çağda doğal sığınaklar sayesinde vahşi hayvanlardan korunmuşlardır.

Yeni Taş Çağı

Gezegende yaşanan son buzul çağının sona ermesi ardından, insan topluluklarının yayılma eğilimi gösterdikleri ılıman iklim kuşaklarında, yepyeni bir evrimsel açılım yaşanmaya başlanmıştır. Buzulların çekilmesiyle ılıman iklim kuşağında gerek fauna gerekse flora, hem çeşitlilik hem de popülasyon olarak belirgin gelişmeler göstermiştir. Bu mevsimsel farklılıkların oldukça belirgin olduğu ve genellikle kurak sayılabilecek yaşam alanlarında ortaya çıkan ve yayılabilen türler, kaçınılmaz olarak dayanıklı, uyum sağlama ve üreme yetenekleri geniş, görece daha küçük cüsseli türlerdi. İşte bu ortam, insan topluluklarına geniş olanaklar sunmuştur.
Buğday ve arpa gibi yaygın ve kurak iklime uyumlu bitki türlerinin ve koyun, keçi, sığır gibi otçul türlerin ortaya çıkması ve yaygınlaşmasıyla insan topluluklarının yaşam biçimi de değişmeye başlamıştır. Doğaya doğrudan müdahale ederek, besin olarak kullanılabilecek bitki türlerini yetiştirme ve bazı hayvan türlerini evcilleştirerek sürüler oluşturmak, bu dönemin belirgin özelliği olmuştur.
İnsan toplulukları bu yeni yaşam tarzında iki ana kolda gelişme göstermişlerdi. Bazı topluluklar evcilleştirdikleri hayvanlardan oluşan sürüleri temel besin kaynağı olarak kullanırken bazı topluluklar ise sınırlı ölçüde de olsa bahçe tarımına başlamışlardır. Her iki ana kol da avcı-toplayı topluluklar olmaktan zamanla çıkmış, bir anlamda besin üreten topluluklar haline dönüşmeye başlamışlardır. Kuşkusuz ağırlıklı olarak tarımla uğraşan topluluklar, avcı-toplayıcı toplulukların yaşam tarzını bırakarak yerleşik düzene geçmek zorunda kalmışlardır. Ağırlıklı olarak hayvan sürülerini kullanan topluluklar ise göçebe ya da yarı-göçebe topluluklar haline gelmişlerdir.
Özellikle tarım yapmanın öğrenilmesi bu toplumların beslenme ve yaşam tarzlarında kökten değişikliklere yol açmıştır. Büyük ölçüde rastlantılara, ileri derecede uzmanlaşmaya bağlı olan avcı-toplayıcı yaşam tarzı yerini, besin maddelerini stoklayabilen ve beslenme açısından daha güvenli toplumlar oluşturmuştur.






Toplayıcılıkla beslenmişlerdir yani sağda solda buldukları ağaçların meyvelerini ve bitkilerin yenilebilir kısımlarını yemişlerdir + avlanarak





Bilindiği üzere ilk çağlarda insanlar, bitkilerle beslenirdi, Mısır'daki bilim adamları, mistik güçlerini yine bitkilerden elde etmişlerdi, yine orta çağda Çin'li doktorların bir çok hastalığı sifalı otlarla tedavi ettiği bilinmektedir. İnsanoğlu tarih boyunca bitkilerden elde ettiği sıvı veya ürünlerle kendine sağlık vermiş , tedavi etmiştir.
Zamanımızdan önce, 2.6 milyon yıl ile 1.2 milyon yıl arasında yaşamışlardır. Bu durumda, tarih sahnesine narin yapılılardan daha geç çıkmış sayılırlar. Doğu Afrika'da yaşayan kaba yapılılar australopithecus boisei türü altında, Güney Afrika'dakiler ise australopithecus robustus türü olarak adlandırılmışlardır. Boylan 1.50-1.60 metre arasında değişir. Beyinleri 500-600 cm3 hacminde idi; ancak iri cüsselerine oranla oldukça küçüktü. Kafatasındaki çiğneme kaslarının tutunma yerlerinde ek kemiksel çıkıntılar gelişmiştir. İri dişler, güçlü çiğneme kasları kaba yapılıların çenelerine olağanüstü bir kırma, ezme ve öğütme gücü katmıştır. O halde, bu insansılar bizlerden çok farklı besleniyorlardı. Kemik, kas ve diş sistemi etkin bir çiğneme işlevine yanıt verecek biçimde doğal ayıklanma sürecinden geçmiş ve sonuçta kaba yapılılardaki anatomik oluşum ortaya çıkmıştır.
Araştırıcılar, diş aşınma fasetlerinin taramalı elektronik mikroskop analizinden hareketle, narin yapıkların daha ziyade yumuşak meyve ve yaprak türü besinlerle beslendiklerini, kaba yapılıların ise ağırlıklı olarak fındık vb. sert kabuklu yemişlerle ve sert bitki kökleriyle beslendiklerini ortaya koydular.
Yaklaşık yarım yüzyıldan bu yana, kaba yapılı insansıların otobur olduklarına inanılıyordu. Son yıllarda gerçekleştirilen eser element analizleri bu görüşü çürüttü; zira strontium ve kalsiyum elementlerinin kemikteki oransal ilişkileri kaba yapılıların aynı zamanda et yeme alışkanlığına da sahip bulunduğunu kanıtladı. Ot ağırlıklı beslenen canlıların kemiklerinde strontium, et ağırlıklı beslenenlerinkinde ise kalsiyum oransal olarak fazladır. O halde narin yapılılar gibi bunlar da omnivor (hem et, hem otla beslenen)'du . Kaba yapılıların diş minelerinde yapılan C13 izotop analizi de bu sonucu desteklemekte idi. Böylece, kaba yapılıların yok olmasında önemli rol oynadığı sanılan beslenme özelleşmesi artık geçerliliğini yitirmiş bulunuyor. Bu durumda, başka neden ya da nedenler aranmalıdır.

Benzer Konular

23 Haziran 2008 / _PaPiLLoN_ Taslak Konular
18 Ocak 2016 / Misafir Cevaplanmış
7 Ekim 2012 / Misafir Soru-Cevap