Arama

İslamiyet'in doğuşunda Arap yarımadasında ve Türklerin yaşamı nasıldı?

En İyi Cevap Var Güncelleme: 18 Eylül 2014 Gösterim: 16.404 Cevap: 11
Ziyaretçi - avatarı
Ziyaretçi
Ziyaretçi
25 Aralık 2008       Mesaj #1
Ziyaretçi - avatarı
Ziyaretçi
islamiyetin doğduğu tarihlerde arap yarımadası ile türklerin yaşadığı yerlerdeki yaşam hakkında neler söylersiniz?
EN İYİ CEVABI Keten Prenses verdi
İSLAMİYET’İN DOĞUŞU VE YAYILIŞI
Arap Yarımadası, Asya kıtasının güneybatısında, doğusunda Basra Körfezi, batsında Kızıldeniz, güneyinde Umman Denizi, kuzeyinde Suriye ve Filistin çölleri ile kaplı yarımadadır.

Sponsorlu Bağlantılar
İslamiyet’in doğuşu sırasında Orta Doğu’daki en güçlü devlet Bizans İmparatorluğuydu. Bizans’dan sonra bölgenin en güçlü devleti Sasanilerdir.

Arabistan’da İslamiyet’in yayılmasından önceki döneme Cahiliye denir. Arabistan’nın en önemli bölgesi olan Hicaz’da; kabileler tarafından yönetilen şehir devletleri bulunuyordu. Mekke’de büyük putların saklandığı dinsel merkez olan Kabe’de bulunmaktaydı.

İslamiyet öncesi dönemde Arabistan’da en yaygın inanış putperestlikti. Bunun yanında Hıristiyan, Musevi ve Hanifler ( Hz. İbrahim’e inananlar ) bulunmaktaydı.

Sürekli savaşan Araplar, haram ayı denilen aylarda savaşmazlardı; kurdukları panayırlarda eğlenceler, yarışmalar düzenler, ticaret yaparlardı.
Arap yarımadasında yaşayan halk Bedevi ve Medeni olarak iki şekilde ele alınır.
Bedeviler; Çöllerde çadır kurarak yaşayan göçebe halktır.
Medeniler; Şehirlerde yaşayan, tarım ve hayvancılıkla uğraşan kesimdir.



İSLAMİYET’İN DOĞUŞU

Hz. Muhammed, 571 yılında Mekke’de doğdu. Ahlakı ve güvenirliğinden dolayı kendisine Muhammed-ül Emin ( güvenilir kişi ) denilmiştir.

Küçük yaşta anne ve babasını kaybettiğinden önce dedesi Abdulmuttalib’in, sonra da Ebu Talib’in yanında yetişmiştir.

Gençliğinde çobanlık yapmış ve ticaretle uğraşmıştır. 25 yaşına geldiğinde ticari işlerini yürüttüğü Hz. Hatice ile evlenmiştir.

Hz. Muhammed, Mekkelilerin yaşam biçimlerini beğenmiyor, yapılan haksızlıklara, içki içmeye, putlara tapmaya karşı çıkıyordu. Bu nedenle sık sık Mekke yakınlarındaki Hira Mağarası’a gidiyordu. 40 yaşında Hira Mağarası’nda ilk vahiyin gelemesi ile peygamber olmuştur. ( 610)

İslamiyeti ilk kabul eden eşi Hz. Hatice oldu. Daha sonra amcasının oğlu Hz. Ali, azadlısı Zeyd ve yakın arkadaşı Hz. Ebubekir İslamiyet’i kabul ettiler. Bunlar ilk Müslümanlardır.

Eşitliği savunan İslamiyet’i gizlice yaymaya çalışınca Mekke ileri gelenlerinden tepki görmeye başladı. Bunu üzerine Medine’ye Hicret etti (622).

Hicret Olayı ile;
  • İslam Dev.’nin temelleri atıldı.
  • Müslümanlar, Mekkelilerin baskısından kurtularak dinlerini serbestçe yaşayabilecekleri bir ortama kavuştular.
  • İslamiyet’in yayılması hızlandı.
  • Hicri Takvimin de başlangıç tarihi olarak kabul edildi.

Hicret olayından sonra Müslümanlarla Mekkeliler arasında bazı savaşlar oldu. Bu savaşların en önemlileri Bedir, Uhut ve Hendek savaşlarıdır.

Bedir Savaşı (624): Müslümanların ilk büyük zaferi olmuştur. Hz. Muhammed’in Arap Yarımadası’ndaki otoritesi artmıştır.
Uhut Savaşı (625): Bedir’in intikamını almak için tekrar saldıran Mekkeliler, Müslümanları yenmelerine rağmen kesin sonuç alamamışlardır.
Hendek Savaşı (627): Müslümanlara kesin darbeyi indirmek için büyük bir kuvvetle Medine’ye saldıran Mekkeliler, Müslümanların varlığını resmen tanımış oldular.

Bir yıl sonra 628 yılında Mekkeliler ve Medineli Müslümanlar arasında birbirlerine saldırmamalarını içeren Hudeybiye Antlaşması imzalandı. Bu antlaşma ile Mekkeliler, Müslümanların varlığını resmen tanımış oldular.
Hudeybiye Antlaşması maddelerinin Mekkeliler tarafından ihlal edilmesi üzerine Müslümanlar harekete geçtiler. 630 yılında Mekke, Müslümanların eline geçti ve Kabe putlardan temizlendi.
Hz. Muhammed’in 632 yılında vefatından sonra Dört Halife Devri başladı. Halifeler seçimle iş başına gelmişlerdir.


Keten Prenses - avatarı
Keten Prenses
Kayıtlı Üye
25 Aralık 2008       Mesaj #2
Keten Prenses - avatarı
Kayıtlı Üye
Bu mesaj 'en iyi cevap' seçilmiştir.
İSLAMİYET’İN DOĞUŞU VE YAYILIŞI
Arap Yarımadası, Asya kıtasının güneybatısında, doğusunda Basra Körfezi, batsında Kızıldeniz, güneyinde Umman Denizi, kuzeyinde Suriye ve Filistin çölleri ile kaplı yarımadadır.

Sponsorlu Bağlantılar
İslamiyet’in doğuşu sırasında Orta Doğu’daki en güçlü devlet Bizans İmparatorluğuydu. Bizans’dan sonra bölgenin en güçlü devleti Sasanilerdir.

Arabistan’da İslamiyet’in yayılmasından önceki döneme Cahiliye denir. Arabistan’nın en önemli bölgesi olan Hicaz’da; kabileler tarafından yönetilen şehir devletleri bulunuyordu. Mekke’de büyük putların saklandığı dinsel merkez olan Kabe’de bulunmaktaydı.

İslamiyet öncesi dönemde Arabistan’da en yaygın inanış putperestlikti. Bunun yanında Hıristiyan, Musevi ve Hanifler ( Hz. İbrahim’e inananlar ) bulunmaktaydı.

Sürekli savaşan Araplar, haram ayı denilen aylarda savaşmazlardı; kurdukları panayırlarda eğlenceler, yarışmalar düzenler, ticaret yaparlardı.
Arap yarımadasında yaşayan halk Bedevi ve Medeni olarak iki şekilde ele alınır.
Bedeviler; Çöllerde çadır kurarak yaşayan göçebe halktır.
Medeniler; Şehirlerde yaşayan, tarım ve hayvancılıkla uğraşan kesimdir.



İSLAMİYET’İN DOĞUŞU

Hz. Muhammed, 571 yılında Mekke’de doğdu. Ahlakı ve güvenirliğinden dolayı kendisine Muhammed-ül Emin ( güvenilir kişi ) denilmiştir.

Küçük yaşta anne ve babasını kaybettiğinden önce dedesi Abdulmuttalib’in, sonra da Ebu Talib’in yanında yetişmiştir.

Gençliğinde çobanlık yapmış ve ticaretle uğraşmıştır. 25 yaşına geldiğinde ticari işlerini yürüttüğü Hz. Hatice ile evlenmiştir.

Hz. Muhammed, Mekkelilerin yaşam biçimlerini beğenmiyor, yapılan haksızlıklara, içki içmeye, putlara tapmaya karşı çıkıyordu. Bu nedenle sık sık Mekke yakınlarındaki Hira Mağarası’a gidiyordu. 40 yaşında Hira Mağarası’nda ilk vahiyin gelemesi ile peygamber olmuştur. ( 610)

İslamiyeti ilk kabul eden eşi Hz. Hatice oldu. Daha sonra amcasının oğlu Hz. Ali, azadlısı Zeyd ve yakın arkadaşı Hz. Ebubekir İslamiyet’i kabul ettiler. Bunlar ilk Müslümanlardır.

Eşitliği savunan İslamiyet’i gizlice yaymaya çalışınca Mekke ileri gelenlerinden tepki görmeye başladı. Bunu üzerine Medine’ye Hicret etti (622).

Hicret Olayı ile;
  • İslam Dev.’nin temelleri atıldı.
  • Müslümanlar, Mekkelilerin baskısından kurtularak dinlerini serbestçe yaşayabilecekleri bir ortama kavuştular.
  • İslamiyet’in yayılması hızlandı.
  • Hicri Takvimin de başlangıç tarihi olarak kabul edildi.

Hicret olayından sonra Müslümanlarla Mekkeliler arasında bazı savaşlar oldu. Bu savaşların en önemlileri Bedir, Uhut ve Hendek savaşlarıdır.

Bedir Savaşı (624): Müslümanların ilk büyük zaferi olmuştur. Hz. Muhammed’in Arap Yarımadası’ndaki otoritesi artmıştır.
Uhut Savaşı (625): Bedir’in intikamını almak için tekrar saldıran Mekkeliler, Müslümanları yenmelerine rağmen kesin sonuç alamamışlardır.
Hendek Savaşı (627): Müslümanlara kesin darbeyi indirmek için büyük bir kuvvetle Medine’ye saldıran Mekkeliler, Müslümanların varlığını resmen tanımış oldular.

Bir yıl sonra 628 yılında Mekkeliler ve Medineli Müslümanlar arasında birbirlerine saldırmamalarını içeren Hudeybiye Antlaşması imzalandı. Bu antlaşma ile Mekkeliler, Müslümanların varlığını resmen tanımış oldular.
Hudeybiye Antlaşması maddelerinin Mekkeliler tarafından ihlal edilmesi üzerine Müslümanlar harekete geçtiler. 630 yılında Mekke, Müslümanların eline geçti ve Kabe putlardan temizlendi.
Hz. Muhammed’in 632 yılında vefatından sonra Dört Halife Devri başladı. Halifeler seçimle iş başına gelmişlerdir.


Quo vadis?
Keten Prenses - avatarı
Keten Prenses
Kayıtlı Üye
25 Aralık 2008       Mesaj #3
Keten Prenses - avatarı
Kayıtlı Üye
İslamın Türkler Arasında Yayılmaya Başlaması

Müslümanlığın, Türkler arasında yayılmaya başlaması önceleri İslam Devletinin hakimiyeti altına giren Türk Ülkelerinde olmuştur. Bunların başında Kuteybe b. Müslim tarafından kısmen fethedilmiş olan Maveraünnehr gelir. Kuteybe fethettiği bölgelerde bir taraftan askeri hakimiyetin tam manasıyla yerleşmesi için tedbir alırken, diğer taraftan da İslam dininin yayılması için gayretler sarfediyordu. Nitekim, Buharanın kesin olarak alınmasında ve içine bir müslüman garnizonunun yerleştirilmesinden sonra 713 yılında bir de cami yapılmıştır. Diğer taraftan Maveraünnehrin ikinci büyük şehri Semerkant'ın teslim şartları kararlaştırılırken burada bir caminin yapılmasına karşı konulmaması hükme bağlanıyordu. Kuteybe caminin inşasına bizzat nezaret ediyor ve yerli halkın herhangi bir taşkınlığına meydan vermemek için sıkı tedbirler alıyordu.
İslamiyet'in doğuşunda Arap yarımadasında ve Türklerin yaşamı nasıldı?
Bütün bu gayretlere rağmen halk arasında İslamiyetin fazla kabul görmediği, Cuma günleri halkı camiye çekebilmek için para ödülü verileceğinin vadedilmesinden anlaşılmaktadır. Kuteybe b. Müslim askeri başarılarını, fethettiği bölgelerde İslam dinini yayma hususunda gösterememiştir. Bunda Kuteybe'nin tutumundan ziyade Emevi hilafetinin takip ettiği Arap taraftarı politikasının tesiri olmuştur. Fethedilen bölgelerde İslamiyeti kabul etmiş olan fakat Arap olmayan unsurlar devletin gelirlerini artırmak gayesi ile her türlü vergiyi ödemekle mükellef idiler. Seferlere piyade olarak katılıyorlar ve Arap süvarilerinden daha az maaş, aynı zamanda ganimetten daha az pay alıyorlardı. Bu tutum müslümanlığın yayılmasına engel oluyordu. Halife I.Velidin ölümünden (715) sonra hilafete geçen Süleyman zamanında (715-717) Horasan Valisi Yezit b.Mühelleb, Cürcan üzerine yürüyerek burasını zaptetmiş ve bölgenin hükümdarı Sûl-tegini esir almıştır. Sûl-tegin daha sonra müslüman olarak adamları ile birlikte Yezit'in hizmetine girmiştir. Ancak bu tek olay ile Cürcan bölgesinin tamamının müslümanlığı kabul etmiş olduğunu göstermez.
Quo vadis?
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
21 Şubat 2010       Mesaj #4
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
islam dininin doğduğu sıralarda arap yarımadasındaki sosyal ve kültürel hayat ile ilgili bilgi verin
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
14 Ocak 2011       Mesaj #5
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
İSLAMİYET’İN DOĞUŞU

Hz. Muhammed, 571 yılında Mekke’de doğdu. Ahlakı ve güvenirliğinden dolayı kendisine Muhammed-ül Emin ( güvenilir kişi ) denilmiştir.

Küçük yaşta anne ve babasını kaybettiğinden önce dedesi Abdulmuttalib’in, sonra da Ebu Talib’in yanında yetişmiştir.

Gençliğinde çobanlık yapmış ve ticaretle uğraşmıştır. 25 yaşına geldiğinde ticari işlerini yürüttüğü Hz. Hatice ile evlenmiştir.

Hz. Muhammed, Mekkelilerin yaşam biçimlerini beğenmiyor, yapılan haksızlıklara, içki içmeye, putlara tapmaya karşı çıkıyordu. Bu nedenle sık sık Mekke yakınlarındaki Hira Mağarası’a gidiyordu. 40 yaşında Hira Mağarası’nda ilk vahiyin gelemesi ile peygamber olmuştur. ( 610)

İslamiyeti ilk kabul eden eşi Hz. Hatice oldu. Daha sonra amcasının oğlu Hz. Ali, azadlısı Zeyd ve yakın arkadaşı Hz. Ebubekir İslamiyet’i kabul ettiler. Bunlar ilk Müslümanlardır.

Eşitliği savunan İslamiyet’i gizlice yaymaya çalışınca Mekke ileri gelenlerinden tepki görmeye başladı. Bunu üzerine Medine’ye Hicret etti (622).

Hicret Olayı ile;

İslam Dev.’nin temelleri atıldı.
Müslümanlar, Mekkelilerin baskısından kurtularak dinlerini serbestçe yaşayabilecekleri bir ortama kavuştular.
İslamiyet’in yayılması hızlandı.
Hicri Takvimin de başlangıç tarihi olarak kabul edildi.

Hicret olayından sonra Müslümanlarla Mekkeliler arasında bazı savaşlar oldu. Bu savaşların en önemlileri Bedir, Uhut ve Hendek savaşlarıdır.

Bedir Savaşı (624): Müslümanların ilk büyük zaferi olmuştur. Hz. Muhammed’in Arap Yarımadası’ndaki otoritesi artmıştır.
Uhut Savaşı (625): Bedir’in intikamını almak için tekrar saldıran Mekkeliler, Müslümanları yenmelerine rağmen kesin sonuç alamamışlardır.
Hendek Savaşı (627): Müslümanlara kesin darbeyi indirmek için büyük bir kuvvetle Medine’ye saldıran Mekkeliler, Müslümanların varlığını resmen tanımış oldular.

Bir yıl sonra 628 yılında Mekkeliler ve Medineli Müslümanlar arasında birbirlerine saldırmamalarını içeren Hudeybiye Antlaşması imzalandı. Bu antlaşma ile Mekkeliler, Müslümanların varlığını resmen tanımış oldular.
Hudeybiye Antlaşması maddelerinin Mekkeliler tarafından ihlal edilmesi üzerine Müslümanlar harekete geçtiler. 630 yılında Mekke, Müslümanların eline geçti ve Kabe putlardan temizlendi.
Hz. Muhammed’in 632 yılında vefatından sonra Dört Halife Devri başladı. Halifeler seçimle iş başına gelmişlerdir.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
20 Ocak 2011       Mesaj #6
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
lütfen ödevimi yapmam gerekiyooo hadi ama nerede şu bilgiler
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
21 Ocak 2011       Mesaj #7
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
yha ama bende yapıcağım ödevimi senin konunla aynı yoq hıc bır yerde bılgı
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
23 Şubat 2011       Mesaj #8
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
islamın dogdugu sıralarda arab yarımadsındaki sosyal kültürel hayat nedir die sormuşsunuz misafir bey cevabı;Arap yarımadası üzerindeki sosyal hayatın şekillenmesinde, hiç şüphe yok ki bölgenin içinde bulunduğu coğrafi ortamın ve iklim özelliklerinin önemli bir etkisi olmuştur. Nitekim vahalarda yaşayan yerleşiklerle (hadari), kırsal kesimde yaşayan göçebeler (bedevi), Cahiliye dönemi Arap toplumunun belli başlı iki temel unsurunu oluşturmuştur. Bölgedeki iki farklı hayat tarzını yansıtan bu tasnif, aynı zamanda yarımadanın birbirinden farklı coğrafi ve iklim özelliklerini de ön plana çıkarmaktadır. Zira bedevilik oldukça kısıtlı imkanlarla yaşayan ve coğrafi ve iklim özellikleri bakımından çok daha nasipsiz bir bölge olan Kuzey ve Orta Arabistan’ın hakim hayat biçimi iken, hadarilik, yaşam imkanlarının çok daha çeşitlendiği güneyin hayat tarzını temsil etmiştir. Hatta Arap toplumu içindeki bu ayrıma ilk defa Kur’ân-ı Kerim dikkat çekmiş ve yarımadanın köy ve şehirlerinde yaşayanlar “arab”, çölde göçebe olarak yaşayanlarsa “a’rab: bedevi” olarak anılmıştır.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
10 Mart 2011       Mesaj #9
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
ay tam bir bilgi yok koyun şu bilgileri öffff
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
15 Ocak 2012       Mesaj #10
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
bana bu yarımadanın yaşam biçimi gerekiyo lütfen benimde ödevimi yapmam lazım.

Benzer Konular

9 Mart 2015 / jmhythys Soru-Cevap
11 Şubat 2013 / Misafir Soru-Cevap
8 Şubat 2012 / Ziyaretçi Soru-Cevap
19 Mart 2013 / Akin00 Soru-Cevap
11 Haziran 2012 / ThinkerBeLL Türkiye Cumhuriyeti