Arama

Kısa masal örnekleri verir misiniz? - Sayfa 2

En İyi Cevap Var Güncelleme: 7 Mayıs 2017 Gösterim: 159.050 Cevap: 21
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
1 Aralık 2012       Mesaj #11
Misafir - avatarı
Ziyaretçi

AÇ FARE


Dağda yaşayan bir fare varmış. Bir gün karnı çok acıkmış. Elma bahçesine girip üç tane elma yemiş. Dönerken yolda birini görmüş. Elinde su kovası, evine gidiyormuş.
Sponsorlu Bağlantılar

Fare "Ey insanoğlu! Karnım çok aç. Üç tane elma yedim. Şimdi de seni yiyeyim mi?" demiş.

Adam "Kovayla başına bir vurdum mu ölürsün!" diye öfkelenmiş. Ama aç fare adamı yutuvermiş.
Gide gide bir yere varmış. Burada düğün varmış. Yeni gelin mangalda ateş yakıyormuş. Fare "Gelin gelin! Karnım çok aç. Üç elma, bir adam yedim. Şimdi de seni yiyeyim mi?" demiş.

Gelin "Hadi oradan! Ateşi kafana geçiririm!" diye çıkışmış. Ama aç fare onu da yutmuş.
Gide gide bir yere varmış. Bu yerde üç güzel kız gergef işliyormuş. Fare "Güzel kızlar; karnım çok aç. Üç elma, bir adam, bir de gelin yedim. Şimdi sizleri de yiyeyim mi?" demiş.

Kızlar “İğneyi gözüne batırırız" demişler. Ama aç fare onları da yutmuş.
Gide gide misket oynayan çocukların yanına varmış. Onları da yemiş.
En sonunda yaşlı bir kadına rastlamış. “Hey ihtiyar! Çok insan yedim. Seni de yiyeyim mi?" demiş.
İhtiyar "Ben bir deri bir kemiğim. Benimle doymazsın sen. Ben sana iyi bir yiyecek getireyim" demiş.
İhtiyar, eteğinin altına kocaman bir kedi saklayıp getirmiş.

Kedi farenin karnını yırtmış. O zaman adam, gelin, kızlar ve misket oynayan çocuklar dışarı çıkmışlar. Hepsi de kediye yemesi için bir sürü yiyecek getirmişler.
Son düzenleyen Safi; 7 Mayıs 2017 15:02
Tuğberk - avatarı
Tuğberk
Ziyaretçi
5 Aralık 2012       Mesaj #12
Tuğberk - avatarı
Ziyaretçi

AÇ GÖZLÜ ADAM


Bir gün bir yoksul yolda dilenirken bir cadı zengin olmak isterdin diğilmi demiş adam kafasını sallayıp onaylamış.Ona sarı bir mürekkep vermiş bunun sırını çözersen zengin olucağını söylemiş. Adam alıp bu mürekkebi atmış ve mürekkep yere dökülmüş döküldüğü yer anında altına dönüşmüş.Bunu gören adam anında mürekkebi alıp eline sürmüş ve her taşa sürmüş.En sonunda adam çıldırmış ve her yerine mürekkebi sürmüş ve adam taş kesilip durmuş.Onu gören cadı eski haline çevirmemiş çünkü bu yaptığının onu denemek için yapmış ve ceza olarak onu sonsuza kadar öyle bırakmış. (bu hikaye uydurmadır)
Sponsorlu Bağlantılar
Son düzenleyen Safi; 7 Mayıs 2017 15:02
ROSE - avatarı
ROSE
Ziyaretçi
31 Mart 2013       Mesaj #13
ROSE - avatarı
Ziyaretçi

ateş ve suyun aşkı


ates bir gun görmus suyu yuce daglarin ardinda sevdalanmis onun deli dalgalarina...hircin hircin kayalara vurusuna, yuregindeki duruluga...
demiski suya;gel sevdalim ol hayatima anlam veren mucizem ol, su dayanamamis atesin gözlerindeki sicakliga al demis yuregim sana armagan...
sonra, sarilmis atesle su birbirlerine sikica kopmamacasina...
zamanla su buhar ates kul olmaya baslamis...
ya aski yok olacakmis yada kendisi...
bastan alinlarina yazilan kaderide yuregindeki aci kederide alip gitmis uzak diyarlara su...
ates kizmis yakmais ormanlari...aramis suyu gunler, geceler, diyarlar boyu...
birgun gelmis suya varmis yolu...bakmis o duru gözlerine suyun biraz hircin ve biraz kirgin...
ve o an anlamis askin bazen gitmek oldugunu ama gitmenin yitirmek olmadigini..
o gunden sonra ates sudan, su atesten kacar olmus...
atesin yuregini sadece SU,suyun yuregini sadece ATEŞ alir olmus...

GÜL YAPRAĞI


Uzakdoğu'da bir budist tapınağı, bilgeliğin gizlerini aramak için gelenleri kabul ediyordu. Burada geçerli olan incelik; anlatmak istediklerini konuşmadan açıklayabilmekti. Bir gün tapınağın kapısına bir yabancı geldi. Yabancı kapıda öylece durdu ve bekledi. Burada sezgisel buluşmaya inanılıyordu, o yüzden kapıda herhangi bir tokmak, çan veya zil yoktu.
Bir süre sonra kapı açıldı, içerdeki budist, kapıda duran yabancıya baktı. Bir selamlaşmadan sonra söz'süz konuşmaları başladı. Gelen yabancı, tapınağa girmek ve burada kalmak istiyordu.
Budist bir süre kayboldu, sonra elinde ağzına kadar suyla dolu bir kapla döndü ve bu kabı yabancıya uzattı. Bu, yeni bir arayıcıyı kabul edemeyecek kadar doluyuz demekti. Yabancı tapınağın bahçesine döndü, aldığı bir gül yaprağını kabın içindeki suyun üstüne bıraktı. Gül yaprağı suyun üsünde yüzüyordu ve su taşmamıştı.İçerideki budist saygıyla eğildi ve kapıyı açarak yabancıyı içeriye aldı. Suyu taşırmayan bir gül yaprağına her zaman yer vardı.

Beklenen Yağmur


Seneler seneler önce kaf dağının ardında küçücük bir ülke varmış.Bu minicik ülkenin gururlu ama kibrli olmayan bilgin bir kralı varmış.Hep beraber alacakaranlık kuşağındaki minik ülkelerinde mutluluk içinde yaşayıp giderlermiş. Birgün kralın kahinleri gaiplerden bir haber getirmişler: - Kral hazretleri yarın öğleden sonra bir yagmur yağacak,sakın bu yağmurda ıslanmayın !..Çünkü;bu yağmurda ıslananlar delirecek....çıldıracak..demişler.Kral teşekkürler ve hediyelerle uğurlamış kahinleri.Bir anlamda verememiş bu işe doğrusu..? Ertesi gün kapkara bir bulut çöreklenmiş,dağlarında nilüfer çicekleri açan bu güzel ülkenin üzerine..BEKLENEN yağmur yağmaya başlamış fütursuzca hiç bir şeyden habersiz insanların üstüne....Ve kehanet gerçekleşmiş,insanlar birer birer delirmeye başlamış..garip tuhaf hareketler yaparak kralın etrafında dolaşıp duruyorlarmış kral olduguna bile aldırmadan..Ülke dışarıdan bakıldığında büyük bir tımarhaneyi andırıyormuş adeta.. İlk zamanlar kral halinden memnunmuş,bu kadar anormal insanın içinde akıllı kalmak gizliden gizliye zevk bile veriyormuş aslında..Fakat günler geçtikçe hayat çekilmez bir hal almaya başlamış,etrafında konuşacağı,dertleşecegi,kendisini anlayan bir kişi bile bulamamak derinden yaralıyormuş kralı,kısa süre içinde sararmış solmuş,ızdırabından yataklara düşmüş......Ve acı da olsa kararını vermiş,kahinleri yeniden çagırmış saraya,bitkin bir halde dudakları titreye titreye bu yağmur demiş...bu yağmur ...bir daha ne zaman yağacak..BENDE ISLANACAĞIM.... Kral pes etmiş ama siz pes etmeyin,çünkü;akıllı olan,normal olan sizsiniz,etrafınızdaki insanların anormal olması ve çoğunlukta olması,sizin gibi düşünüp hissetmemesi ümitsizliğe sürüklemesin,direnin..savaşın..kendi doğrularınızı yaşayın,başkalarının doğrularını değil... Bir çift gözüm var Baktığını görmeyenlere Karıncaları dinlemek isteyenler Kulaklarımı alsınlar Uykusunda gezenlere Ayaklarımı vereyim Ellerim karanlıkları silenlerin olsun Kalbimide taşıyabilenlere Satıyorum............
Son düzenleyen Safi; 7 Mayıs 2017 15:04
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
18 Eylül 2013       Mesaj #14
Misafir - avatarı
Ziyaretçi

Tatlı Cadı


Bir Zamanlar Cadıların Bir Kızı Olmuş.Ama Cadılar Kız Çok Güzel Olduğu İçin O Kızı Bir Evin önüne Bırakmışlar.Ertesi Gün Minik Kızı Gören Komşu Kadın Kızı Almış Ve İçeri Girmişler.Kadın "Bu Kız Çok Tatlı,Acaba Kimin Olabilirki Bu Küçük Kız?" Diye Kendi Kendisine Sormuş Durmuş.Sonra Kızı Kendisine Evlat Edinmiş.Aradan 12 Sene Geçmiş Ve Kız Büyümüş.Sonra Kızın Üvey Annesi Kanserden Ölmüş.Kız Ağlamaya Başlamış.Demişki"Annem Kanserden Niye Öldü" diyip" Eğer Onda Kanser Varsa Bendede Varmıdır?" Diye Düşünmüş.Aradan 10 Sene Daha Geçmiş.Kız Merak Etmiş.Bir Doktora Gidip DNA Testi Yaptırtmış.ve Kız Ölenin Gerçek Annesi Olmadığını Anlayınca "Demekki Beni Evlatlık Edinip Beni Sokakta Bırakmamış" Diyerek Evine Gitmiş.
Son düzenleyen Safi; 7 Mayıs 2017 15:04
kadir1388 - avatarı
kadir1388
Ziyaretçi
22 Eylül 2013       Mesaj #15
kadir1388 - avatarı
Ziyaretçi

KÜÇÜKYALANCI


Durmadan yalan söyleyenbir çocuk vardı. Bu yüzden onu hiç kimse sevmezdi. Ondan söz edilecek olsa “Şuyalancı çocuk mu? Hani hep yalan söyleyen?" derlerdi.

Böyle yalancı tanınmakçok kötü şey. Çünkü arada bir doğru söyleyecek olsanız bile kimse size inanmaz.İşte bizim küçük yalancının başına da böyle bir felaket geldi.

Bir gün annesi küçükyalancıyı evde bırakıp çarşıya gitti. Giderken de sıkı sıkı tembih etti:

- Aman yavrum, sakınyaramazlık yapma! Ben dönünceye kadar uslu uslu otur, dedi.

Küçük yalancı uslu oturacağınasöz verdi. Verdi ama hiç onun sözüne güvenilir mi?
Annesi kapıyı kaparkapamaz küçük yalancı kibritle oynamaya başladı. Kibriti yakıyor sonra üflüyorve çok eğleniyordu. İşte ne olduysa o anda oldu ve perde tutuştu. Alev alevyanmaya başladı.

Küçük yalancı çokkorktu. Hemen sokağa çıkıp "Koşun! Evimiz yanıyor! Yangın çıktı!"diye bağırmaya başladı.
Bağırdı çağırdı amakimse ona inanmadı.

Komşular "Yineyalan söylüyorsun. Yalan söylemeye utanmıyor musun? Hadi oradan! Yalancıçocuk!"gibi sözler ettiler.
Yalancı çocuk "Bukez doğru söylüyorum. Evimiz gerçekten yanıyor!" dediyse de boşunauğraştı.
Bereket versin, annesiçarşıdan çabuk döndü de itfaiyeye haber verdi. Yangın hemen söndürüldü.
Bu olay küçükyalancıya iyi bir ders oldu. O günden beri hiç yalan söylemedi.
Son düzenleyen Safi; 7 Mayıs 2017 15:05
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
26 Aralık 2013       Mesaj #16
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
bir zamanlar bir adam varmış bu adam çok cimri ve kıskançmış sonra bu kıskaçlığından bütün köylüler bıkmış buna bir oyun kurmak istiyorlarmış ama sonunda hatasını anlamasını zarar görmemesini isterlermiş sonunda güzel bir plan kurmuş uygulamışlar ama bu plan sonucu ne görsünler bütün çocukları her şeyi gitmiş bu adamın bu kurdukları plan da onu evini çocuklarını hep başka bir yere göre verip başka şeylere satmakmış amaçları evini filan kısa süreliğine almakmış ama sonunda her şey itemelli gitmiş bunu nedeni kurnaz aydoymuş kurnaz aydo her şeyi çalar mış sonrada hemen oköy den kaçar mış bunu yakalamış bir gün köylüler ve sonunda bunu biders vermişler ve sonunda oadam hatasını anlamış köylülerde evini barkını aldıkları adam dan özür dlemişler ama yinede huyundan vazgeç demişler oda vazgeçmiş bu hayatta böyle bitmiş...
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
10 Mart 2014       Mesaj #17
Misafir - avatarı
Ziyaretçi

GEYİK İLE KAPLAN


Geyiğin biri ormanda geziniyormuş. Çok susamış; derenin başına gitmiş. Suya başını daldırınca bir de ne görsün?
Boynuzları çok gösterişli, bacakları ise incecik bir geyikmiş. Koca koca boynuzları hoşuna gitmiş, ama bacaklarını hiç mi hiç beğenmemiş.
Geyik boynuzları ile böbürlenip bacaklarıyla yerinirken arkasında bir kaplan belirmiş.
Kaplan geyiği parçalamak için atılmış. Geyik bu ya; o incecik bacaklarıyla hızla koşup uzaklaşmış.
Uzaklaşmış ama boynuzları bir dala takılınca olduğu yerde kalakalmış. Kaplan da yetişip hemen onu yakalamış.
Beğenmediği bacakları ona iyilik ederken çok güvendiği boynuzları kötülük etmiş.
Zavallı geyik oracıkta ölmüş.
Son düzenleyen Safi; 7 Mayıs 2017 15:05
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
24 Mayıs 2014       Mesaj #18
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
çoçuğun biri bi gün bi kıza aşık olmuş. kıza çok değer veriyor ve onu kaybetmemek için elinden geleni yapıyormuş. ama kız kendi dünyasında, bildiğini yapan, kendi için doğru zamanları yaratan bir tipmiş. çoçuk ne yapsada bu kızı bi türlü duygusallığına hapsedememiş. her ikiside bu ilşkinin bu şekilde yürüyemeyeceğini düşündüğü için ayrılık kararı almışlar. ama bu kararı çoçuk değil kız istemiş. çoçuk bu duruma çok üzülmüş onsuz yapamayacağını anlamış. yeniden kızı kazanmak için uzun zaman mücadele etmiş ve sonunda tam kazandım derken herşey çok güzel ilerlerken kız yine bildiği yoldan ilerlemiş ve kendi kararları doğrultusunda ayrılmak istediğini söylemiş ve bu ilşki tekrar bitmiş... çoçuk ikinci defa yıkılırken bu defa artık kendisi bildiğini okumaya başlamış ve asla bişeyleri zorlamamaya karar vermiş. kız bi gün çoçuğa mesaj atıp halini sormak istemiş. çoçukta ''bu durumda nasıl olabilirim ki'' düşüncesiyle kıza biraz sitem etmiş. işlerinin iyi gitmediğini, iş hayatında beklediği bi takım şeylerin, haberlerin karşılığını alamadığını söylemiş. kız da çoçuğun bu durumuna karşı moralini bozmaması için yine herzamanki gibi o bildiği, vazgeçmediği ve kendi kafasında doğru olarak kabul ettiği bazı teselli sözleri söylemiş. bu sözler; ''insan hayatta herzaman beklediğinin karşılığını alır, buna emin ol, ben öyle düşünüyorum'' gibi kendince emin olduğu cümleleri söylemiş. çoçuk bu sözler karşısında sadece şunu söylemiş; ''BEN SENi BEKLiYORDUM, BEN SENi çOK iSTEDiM AMA KARŞILIĞI ALAMADIM VAR MI öTESi!'' demiş ve hiçbir zaman bu kadar emin konuşmamasını söylemiş. bu sözler karşısında kız şaşkın ve mahçup bir ifadeyle ilk defa kendi bildiğin dışında çoçuğa sadece ''HAKLISIN'' demiş. çoçuk şimdiye kadar hep duyduğu bu sözü artık duymak istemezcesine kıza son sözünü söylemiş. ''O KADAR iSTEMEME RAĞMEN Hiç HAKSIZ OLMADIM Ki!.. KEŞKE ŞUAN HAKSIZ OLSAYDIM DA çOK iSTEDiĞiM BiRŞEYiN KARŞILIĞINI ALABiLSEYDiM'' demiş...
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
25 Eylül 2014       Mesaj #19
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
bir varmış bir yokmuş bir adam varmış bu adam harkaze hep yalan söylermiş hep tilkiler geldi diye her seferinde köylüleri kandırır onları korkuturmuş.Bir seferinde gerçekten tilkiler gelmiş.Adam söylediğinde gine kandırıyordur diye inanmamışlar tilkiler gelip bütün koyunları yemiş adamda böylece dürüst plmayı öğrenmiş... EN KISASI BU
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
10 Ocak 2015       Mesaj #20
Misafir - avatarı
Ziyaretçi

ASLAN VE FARE


Bir varmış, bir yokmuş evvel zaman içinde kalbur zaman içinde aslan ve fare yaşarmış.Ormanın kralı aslan kendini çok beğenirmiş fakat,fare her arkadaşına yardım edermiş.Bir gün,aslanı avcılar yakalamış,aslan ne yapacağına şaşırmış .Tam o arada fare,aslanın yanından geçiyormuş.Aralarında küçük bir dialog geçmiş;
-----ASLAN:Fare beni kurtar! Demiş .
-----Fare:Tamam.demiş ve ormanın en iyi arkadaşları aslan ve fare olmuş
son
Son düzenleyen Safi; 7 Mayıs 2017 15:06

Benzer Konular

13 Mayıs 2013 / Ziyaretçi Cevaplanmış
1 Nisan 2014 / prprnar Cevaplanmış
26 Aralık 2012 / Misafir Cevaplanmış
26 Ekim 2011 / embesil Cevaplanmış
25 Şubat 2011 / Misafir Soru-Cevap