Arama

Ergenlik döneminde karşılaşılan sorunlar nelerdir? - Sayfa 4

En İyi Cevap Var Güncelleme: 12 Mart 2014 Gösterim: 57.962 Cevap: 37
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
20 Kasım 2012       Mesaj #31
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Bu dönemde oluşan hızlı biyolojik değişiklikler gence iki özellik kazandırmaktadır. Birincisi cinsel üremeyi sağlayan cinsel olgunlaşmadır. Diğeri ana-baba tarafından korunma ve bakılma gerekliliğini azaltan fiziksel büyüme ve güç kazanmadır. Etyolojik açıdan ergen bu iki özelliği kazanarak " karşı cinse yönelir ve daha bağımsız davranabilir ". Yani, gencin topluma katılabilmesi, erişkinler arasında yerini ve konumunu alabilmesi, bu gelişme döneminde belli bilgi, beceri ve deneyimi kazanmasına bağlıdır. Erişkin dünyasının aradığı olgunluğa erişebilmesi için bu beklentileri karşılıyabilmesi gerekir.
Ruhsal-toplumsal gelişimin bu evresinde, yukarıdaki hedeflere ulaşabilmek için tüm gençlerin kazanmak zorunda oldukları döneme özgü beceriler vardır.
Sponsorlu Bağlantılar
Bunlar:
1-Beden imgesini kabullenme ve bundan rahatsız olmama
2-Cinsel kimlik rolünü belirleme ve kabullenme
3-Kişisel değerler sistemini geliştirmek
4-Ebeveynlerden bağımsızlığını kazanma (özerklik)
5-Bir yetişkin kimliği edinme
6-Üretken bir birey olmaya hazırlanma (mesleksel kimlik)
Biyolojik değişmeler, ruhsal ve davranışsal değişikliklere koşut olarak sürerken birbirlerini etkilerler. Belirtildiği gibi biyolojik gelişme ruhsal süreçleri, ruhsal süreçler de kişiler arası etkileşim biçimlerini ve kişilik işlevlerini etkiler. Hatta bazı durumlarda belirleyici olabilir.Biyolojik cinsellik olmadan cinsel kimlik gelişmesi, cinsel kimlik olmaksızın da kimliğin ve benlik kavramının oluşması güçtür. Gençlik, çocuklukla erişkinlik arasında yer alan, gelişme, ruhsal olgunlaşma ve yetişkin yaşama hazırlık dönemidir. Puberte ile başlayan hızlı büyüme gençlik çağının sonunda bedensel cinsel ve ruhsal olgunlukla biter. Genellikle ilk puberte belirtileriyle başlayan "gençlik çağı" büyümenin durmasına kadar sürer (biyolojik açıdan) ve yaklaşık 12-21 yaşlarını kapsar. bir anlamda tüm "teenagers" ya da delikanlılık döneminde olanlar ergen gibi kabul edilebilir. Gençlik çağının tanımı bedensel ve cinsel gelişmeye göre yapılınca, başlangıcı da, bitişi de belirsiz olmaktadır. Çünkü ergenliğe girişte bireysel farklılıklar vardır. Erken veya daha geç olabilmektedir. Genellikle 12-15 yaş arası, ergenlik gelişmesini içine alan ilk gençlik dönemi olarak tanımlanır. Bazı yapıtlarda puberte (erinlik) ve adolesans (ergenlik) süreçleri bir arada ve ergenlik dönemi adı altında incelenirken; bazı yapıtlar ergenliği, erinliği izleyen bir dönem olarak tanımlamaktadır.
Genel olarak ergenlik 3 kısma ayrılarak incelenir.
Bunlar:
1.Ön Ergenlik (12-14 yaş)
2.Orta Ergenlik (15-17 y.)
3.Geç Ergenlik (18-21 y.)
Pubertede Oluşan Bedensel Ve Psikososyal Değişikliler

Erinlik (puberte) hızlı büyüme ve gelişmenin olduğu, kız-erkek cinsel özelliklerinin belirdiği (ikincil seks karakterleri) ilk 2-3 yıllık gençlik dönemini kapsar. Kızlar, erkeklerden 1-2 yıl önce ergenliğe girer, buna koşut olarak büyüme ve cinsel olgunlaşmalarını erkeklerden 1-2 yıl erken tamamlarlar.
Gençler hızlı beden gelişmelerine karşı değişik ruhsal tepkiler gösterirler. Bu biyolojik değişikliklerin bir bölümü sevinç, bir bölümü üzüntü kaynağı olabilir. Göğüslerinin birden büyümesinden utanan, sıkılan, göğüslerini bastırarak başkalarının gözünden saklamaya çalışan kızlar pek çoktur. Kimisi çok toplu oluşuna, kimiside sıskalığına üzülür. Sırık gibi uzamış bir genç eskiden alay konusu olabilir, kendiside bunu bir kusur gibi görebilirdi. Basketbolün yaygınlaşmasıyla uzun boy bir övünç nedeni olmaya başladı. Ancak kısa boy her dönemde kız, erkek tüm gençler için aşağılık duygusu yaratabilen bir neden olmuştur. Genç erkekler sakallarının çıkmasıyla, bıyıklarının terlemesiyle övünürler. Erkekliklerinin bir kanıtı olarak sık sık sakal traşı olmaya başlarlar. Buna karşılık, kızlar ve erkekler sivilcelerini büyük bir sorun yaparlar. Özellikle kızlar için yüz sivilceleri erkeklere beğenilmeye en büyük engel, yüze vurmuş bir kusur gibi algılanır.
Ergenlerin herkese bilinen sakarlığı başlıca iki nedene bağlanabilir. İlkin ergenin hızlı büyümesi ve uzaması, kaslarının eşgüdümlü çalışmasını aksatır. Daha önceki yıllarda kazanılan motor becerisi ve denge yeni kazanılan boyutlara uymaz. İkinci neden ise ergenin utangaçlığıdır. Ergen yeni yeni girmeye başladığı topluluklarda ve ilişkilerde sıkılgan davranır. Herkesin kendisini gözlediğini sanır. Deneyimsiz ve toy olduğunun bilincindedir. Bu da onun yanlışlar yapmasına, tökezlemesine, önüne arkasına bakmadan birşeyleri devirmesine yol açar. Ayrıca boyu birden uzayan bir ergenden yaşına değil, boyuna bakarak olgun davranış beklenir ki ergen daha o ustalığı kazanmamıştır.
Ortaokul dönemine düşen ergenlik döneminde cinsel uyarılmalarla birlikte yeni ruhsal tepkiler ve davranışlar belirmeye başlar. Dengeli ve uyumlu ilkokul çocuğu gider, yerine oldukça "tedirgin, kuruntulu, güç beğenen ve çabuk tepki gösteren" bir ergen gelir. Çabuk sevinir, çabuk üzülür, birden sinirlenir, olur olamaz şeyi sorun yapar. Derslere ilgisi azalır, bencilleşir, istekleri artar, konan yasakları saçma, kendisine tanınan hakları yetersiz bulur. Ana babanın uyarılarına birden tepki gösterir , kabalaşır, ters yanıtlar verir. "Bana karışamazsınız, ben çocuk değilim!" der. Sürekli bir gidiş-geliş içindedir, kabına sığmaz gibidir. Evde durmak istemez, dönüş saatlerine aldırmaz, yemeğe geç gelir, gece sokağa çıkmak ister. Dağınık ve savruk olur.
İlgileri artmış, gel geç hevesleri çoğalmıştır. Gürültülü müziğe bayılır, süse ve giyime düşkünlük gösterirler. Genç kız ayna karşısında saatler geçirir, bir sivilceyle gün boyu uğraşır. Genç erkek boyasız pabuçuna bakmaz, saçını uzatır ve modaya göre kestirir. Erkekler kızlarla açıktan, kızlarda erkelerle gizliden ilgilenmeye başlarlar. Odalarına kapanıp kendi başlarına kalmak isterler. Kardeşlerini yanlarına sokmaz, tersleyip uzaklaştırırlar. Telefon tutkusu başlar, arkadaşlarıyla uzun-uzun, gizli-gizli konuşurlar.
Ergenlik dönemindeki bu ruhsal çalkantının bir nedeni vardır. Hızlı beden gelişmesi ile birlikte gelen cinsel uyanış genci baskı altına alıp bunaltmaktadır. Genç birden bu değişikliklere kendini uyduracak gücü bulamamakta iç dengesi altüst olmaktadır. Tepkilerdeki değişiklik, davranışlarındaki tutarsızlık, duygularındaki iniş çıkışlar hep yeni bir denge kurmaya yöneliktir. Yeni duruma uyum çabalarıdır. Tıpkı toy bir sürücü gibi arabasını doğru yolda tutmaya çabalamakta, sağa sola yalpa yaparak yol almaktadır.
Ergenlik dönemi bağımsızlık çağıdır. Genç evden kopar, çevreye yönelir. Spora ilgi artar, gelişen kaslarını geliştirmek, içten taşan gücünü boşaltmak için en uygun uğraştır spor. Sporun bir dalında kazanacağı başarı kendini güvenini artırır. Daha da önemlisi toplu sporlar gence yaşıtlarıyla kaynaşma fırsatı verir. Ergenlik dönemi hayranlıkların ve tutkuların bol olduğu bir dönemdir. Genç, hayranı olduğu kişiye (öğretmen , sporcu, şarkıcı) her yönden benzemek ister. Yeteneklerinden kusurlarına değin herşeyi beğenir. Bir süre sonra kendine yeni bir örnek seçer, onunla özdeşim kurar. Sürekli değişen bu hayranlıklar gencin ileride ne olmak istediği ile ilgilidir. Yeni bir kişilik geliştiriken yoluna çıkan örnek insanlardan kendi benliğine bir şeyler katar. Yani bu dönem, kendini, öz kimliğini arayış dönemidir. Kuşkusuz ergenlik döneminde çıkan değişikliklerin çoğu olumsuz değildir. Ruhsal alanda yaşanan çalkantı yanında pek çok olumlu gelişme gözlenir. Ergenin düşünme yeteneğinde önemli bir sıçrama olur. Soyut kavramları daha iyi anlar ve kullanır; ilgi alanı genişler ve çeşitlilik kazanır. İleride seçeceği meslekle ilgili konulara eğilir.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
24 Kasım 2012       Mesaj #32
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
mehaba ben 12 yaşındayım ve bazen sinirlendiğimde kendimi kontrol edemiyorum azıma ne gelirse söylüyorum bazende azıyorum
Sponsorlu Bağlantılar
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
11 Aralık 2012       Mesaj #33
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
bnde bir ödev için erkeklerin karşılaştığı sorunları vede kızların karşılaştığı sorunları arıyorum bilenler lütfen mesaj atsınlar
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
12 Aralık 2012       Mesaj #34
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
1) Dış Görünüşle İlgili Değişimler:
11-12 yaşına kadar çocuklar giyim, kuşam, dış görünüş açısından annelerinin - babalarının sözlerine uyarlar. Bu yaştan itibaren gençler özgürlüklerini ilan ederler. Kurallara uymama, saç uzatma, mini etek, makyaj, jöle, küpe (erkeklerde de), gibi değişik aksesuarlar ve giyim günlük yaşama girer. Çok fazla itirazın bir yararı yoktur. Tüm gençler birbirine benzemeye çalışır. Aynı şekilde giyinmeyen gençler arkadaşları tarafından dışlanır.
2) İletişimle ilgili değişimler:
Bu yaşlarda gençleri çok iyi dinlemek (etkin dinleme), çok önemlidir. Onunla iletişim kanallarını mutlaka açık tutmak gereklidir. Onun her durumda (en kötüsünde bile) sizinle konuşma cesaretini asla kırmamalısınız. Eğer ters davranırsanız yerinize konuşulacak kişi ya da kişiler zaten hazırdır. Bu yaşlarda konuşma dili gelişir. Argolar, küfürler ve delikanlı, genç kız terimleri dile yerleşir. Buna zamanla alışacaksınız ve o da gençlik çağının sonunda sizin gibi konuşmaya başlayacaktır. Bir erkek çocukla alışverişte şöyle bir cümle ile her zaman karşılaşabilirsiniz: "Anne bu kazağın rengi delikanlılığı çizer mi?" Bunu her zaman dile getirmeyebilir de.
3) Okul Başarısı:
Bu çağlarda genellikle iki durum sözkonusudur. Birinci durumda olan gençler çok hırslı, inatçı ve başarı odaklıdır. Bu başarıları ile aile, öğretmen, arkadaş çevresini etkilemeye çalışırlar. İkinci durumda olan gençler de okul başarıları düşük, derslerde dikkatleri dağınık, hayalperest ve ilgisizdirler. 6.-11. sınıf arasındaki gençlerin ilk beş yıldaki gibi tek öğretmenleri olmadığından özellikle 6. ve 7. sınıflardaki çocukların okul durumlarında olumsuzluklar görülebilir. Bunun için okul yönetimi, aile ve öğretmenlerin işbirliği yapması gerekir. Eğer çocuğa ilk yıllarda iyi bir ders çalışma alışkanlığı verildiyse, ergenlik döneminde bunun yararları çok görülür. Üniversite maratonuna hazırlık başlı başına işlenmesi gereken bir konudur.
4) Kötü Alışkanlıklar:
Alkol, sigara, uyuşturucu, kumar gibi kötü alışkanlıklar genellikle ergenlik çağında edinilir. Eğer anne - baba bu alışkanlıklara sahipse öğüt vermenin bir yararı yoktur. Gençler öğüt dinlemekten hoşlanmazlar, onlara örnek olmak gerekir.
Sigara kullanmak kız ve erkek çocuklarda bir büyük olma özentisidir. Gençler sigara ve alkolü mutlaka bir iki defa deneyecekler, tadını öğrenmek isteyeceklerdir. Merak duygusu her zaman ağır basar. Bu ilk denemeye siz de katılabilirsiniz. "Bu sigarayı iç, tadına bak ama sen de hoşlanmayacaksın". Bu gibi cümleler gencin büyüdüğünün babası tarafından da kabul edildiğinin belirtisidir. Genç bununla gururlanır. Eğer yasak edilirse, korkutulursa, ceza verilirse olumsuz davranış inatla tekrarlanır. (Kendinizin aynı yaşlarınızı düşünün).
İlköğretim döneminden itibaren çocuklar bir sosyal etkinliğe yönlendirilirse kötü alışkanlıklardan daha kolay uzaklaştırılabilir.
Spor, müzik, resim vb. etkinlikler gence bir gruba ait olma duygusu yaşatır. Bir basketbol takımında oynayan gencin çevresinde popülaritesi yüksektir. Boş zamanlarını nasıl değerlendireceği, o meşhur "can sıkıntısı" sorunu da ortadan kalkmış olur.
5) Arkadaş Seçimi:
Bu yaşlarda çocuğunuzun arkadaşlarını siz seçemezsiniz (Aslında her yaşta). Onun arkadaşına karşı çıkar, eleştirirseniz, size karşı tavır alır. Karşı cinse duyulan ilgi anlayışla karşılanmalı, engel olmaya çalışılmamalıdır. Evde dakikalar süren telefon konuşmaları yapılır ve yüklü fatura kavgaları her ay tekrarlanır. Bu yaşlarda konuşacakları çok fazladır, birbirlerine söyleyecekleri hiç bitmez. Kendi cep telefonu varsa, belirli bir harçlıktan bir bölümünü ayırmasını isteyebilir, veya siz ona belirleyeceğiniz sayıda kontörlü kart verebilirsiniz. Eğer evin telefonundan konuşuyorsa her konuşmasını belirli sürede bitirmesini isteyebilirsiniz.
Arkadaş seçimi, meslek seçimi, eş seçiminin çocukların bebekliklerinden itibaren sizin eğitim anlayışınızla paralel gittiğini unutmamak gerekir. Küçüklükten itibaren giysilerini seçmesine, günlük yaşamdaki eşyalarını seçmesine izin verilen çocuklar, ergenlik çağında büyük sorunlar yaşamazlar. Birkaç defa hatalı seçim yaptıklarında onları yargılayıp, eleştirmezsek yirmili yaşlara geldiklerinde genellikle anne-babalarının sosyal, ahlaki, dini ve politik değerlerini benimserler.
6) Kurallara Uyma:
Ergenlik çağında çocuklar ve anne-babalar büyümekle büyümemek arasında bocalarlar. Çocuğa büydüğü söylenir, gerçekten büyümüştür, boyu ve kilosu sizi geçmiştir, ama eve gelme saatinde bir değişme olursa anlaşmazlık çıkar.
En doğru yol kuralları gençle birlikte koymaktır. Eve en geç hangi saatte gelecek (yaz-kış), harçlık ne kadar verilecek (okul zamanı ve tatilde), yemek ne zaman yenecek, habersiz arkadaşta kalma veya getirme durumu nasıl olacak, bunları birlikte kararlaştırmak her iki tarafı da üzmeden, sorunlar olmadan çözüme ulaşma yollarıdır.
Kural koyarken otoriter davranmamak, fiziksel güce başvurmamak gerekir. Hoşgörü ve sevgi ile yaklaşılan genç bizlere daha kolay yakınlaşır. Anne-baba için çocuğun yanında en büyük değer onun danışmanı olabilmektir. Gençlerden öğrenebileceğimiz çok şey olduğunu unutmamalıyız. Onunla birlikte vakit geçirmek, güçlüğü ve güzelliği paylaşmak yaşantımızı kolaylaştırır.
Bütün insan ilişkilerinde sevgi, saygı, sabır ve hoşgörü temel anahtarlarımız olmalıdı



(ALINTI)
_EKSELANS_ - avatarı
_EKSELANS_
Kayıtlı Üye
13 Aralık 2012       Mesaj #35
_EKSELANS_ - avatarı
Kayıtlı Üye

Ergenlik dönemindeki gençler kendi kişilik yapılarına göre bir çok sorunlarla karşılaşır. Genç çevresiyle ve kendisiyle çatışma içine girer.

ERGENLİK DÖNEMİ

11–19 yaş aralığına denk gelen ergenlik dönemi çocukluktan yetişkinliğe doğru bir geçiş dönemi olarak kabul edilmektedir. İnsanoğlu gelişiminin hiçbir döneminde bu kadar yoğun karmaşa ve sorunlarla karşılaşmaz. Bu nedenle ergenlik dönemini bir kaos, isyan dönemi olarak da adlandırabiliriz. Ergen bu dönemde kendisi de dâhil olmak üzere çevresiyle bir savaş başlatacaktır. Bu savaşın amacı yetişkin olmaktır.

Bu döneme çocuk olarak giren bireyin bu dönemden bir yetişkin olarak çıkması beklenir. Eskiden hep çocuk olarak nitelendirilirken, şimdi bazen çocuk bazen de yetişkin olarak algılanacaktır. Bütün bu etkenler bireyi, bir kimlik arayışına doğru iter bu arayışta birçok engelleri de aşarak dönemin sonunda bir yetişkin kimliğine sahip olarak çıkmayı hedefler. Şüphesiz ki bu çocukluktan yetişkinliğe geçiş dönemi çok çatışmalı geçecektir. Anne babaların görevi ergenin bu çabalarını anlayıp onlara destek olmak ve bu dönemin en az hasarla atlatılmasına yardımcı olmaktır. Bunun karşılığında da ergen kendini ispatlayarak yetişkinler dünyasına adımını atar.

ERGENLİK DÖNEMİNİN ÖZELLİKLERİ


Ergen kendine yol çizme, amacını belirleme, cinsel kimliğini kazanma, sosyal ilişkilerini düzene koyma çabası içerisindedir. Benlik kavramı ve benlik sınırları değişkendir. "Ben kimim " sorusunu sık sorar. İçinde bulunduğu sosyal kurum ve olguları sorgular. Ülke sorunları, din, milliyet, iş vb. konularda araştırma ve hassasiyet içine girer. Kimlik bunalımı içindeki genci düzenli hayat sıkar, ona yetmez. Başkasına benzemekten nefret eder ama başkaları gibide farkında olmadan davranır. Ne kendisi ne de başkası olamayan genç tepkiseldir, ani çıkışlar da bulunur. Sabırsız, sinirli, saldırgan ve nankör tutumlar geliştirebilir ve bu nedenle çevresiyle özellikle ailesi ve okulu ile zaman çatışma içine girer.Bu çatışma ortamından bir an önce çıkması gereken gencin gerçekleştirmesi gereken yetişkinlere özgü hedefleri vardır. Ergenlik dönemi bir yetişkinliğe geçiş dönemi olduğuna göre bu amaca ulaşmak için yapılması gereken davranışlar, ulaşılması gereken hedeflerde yetişkinlere özgü olmalıdır. Yetişkinlere özgü bu hedef ve davranışları kısaca şöyle özetleyebiliriz:

1) Her iki cinsiyetten akranlarla yeni ve daha olgun ilişkiler kurma,

2) Cinsiyetine uygun sosyal rollerle özdeşleşme, Yetişkin bir erkek ya da kadın cinsel kimliğini kazanma,

3) Kendine özgü bir kişilik yapısı geliştirme

4) Kendi bedenini kabullenme,

5) Ana-baba ve diğer yetişkinlerden duygusal olarak bağımsızlaşma,

6) Kendine uygun mesleği belirleme ve bu mesleğe yönelme.

7) Toplumsal sorumluluk kazanmayı arzu etme ve buna ulaşma,

8) Kabul edilen içsel bir ahlak sistemi kazanma,İşte ergenin en temel anlamda başarması gereken hedefler. Davranışlarının önemli bir kısmının altında yatan itici güç bu hedeflerden gelmektedir. Ergen, deyimi yerindeyse içgüdüsel olarak bu hedeflere kendiliğinden yönelir.

ERGENLİK DÖNEMİ SORUNLARI

Kendi hedeflerine yönelen genç, karşısında aynı zamanda dev gibi engelleri de beraberinde görür. Üstelik bu engeller en yakınından anne babasından, öğretmenlerinden, akrabalarından, sosyal çevreden ve dahası kendi benliğinden gelecektir. Genç bu engelleri aşmak için büyük bir mücadeleye girer: Evde, okulda sokakta, kendi içinde… Genç kızlar süslenecek, makyaj yapacak, erkekler konuşmalarını ve davranışlarını değiştirecek, güç gösterilerinde bulunacak, sözleriyle ve davranışlarıyla ben varım, büyüdüm artık yetişkin oldum diyecek. Bunu anlatmak için gerekirse asileşecek hırçınlaşacak. Bizler yetişkinler olarak gençlerin bu olgunlaşma çabalarını görebilir ve anlayabilirsek gençlerimizle yaşayacağımız olası sorunların önüne geçmiş oluruz. Aksi takdirde genç ailesinden uzaklaşıp, koşulsuz kabul gördüğü, kontrolsüz akran gruplarına yaklaşacaktır. Birçok genç sigara, alkol gibi zararlı maddelerle bu kontrolsüz akran gruplarında tanışır. Gençler bu grupların baskısını üzerinde çok hisseder, aidiyet duygularının da verdiği etkiyle toplumsal değerleri yok sayabilir.

Ergenlik dönemindeki gençler kendi kişilik yapılarına göre birçok sorunlarla karşılaşır. Genç çevresiyle ve kendisiyle çatışma içine girer. Gerek ergenlik dönemi gerek diğer gelişim dönemlerinde meydana çıkan sorunların bazıları çok daha fazla karmaşık olabilir. Bu sorunlar: hastalıklar, genetik aktarımlar, çevresel faktörler gibi durumlardan meydana gelebilir.

Ancak birçok olağan durumlarda ana sebep dönemsel kaynaklı sorunlardır. Ergenlik döneminin de kendine özgü sorunları vardır.

Ergenlik Döneminde Ailelerin Sıkça Karşılaştığı Bazı Sorunlar ve Çözüm Önerileri:


1. Oğlum/Kızım gittikçe söz dinlemez oluyor


Çocukluktan yetişkinliğe geçmeye çalışan gençlerimizin bunu başarabilmesi için doğal olarak kendi başına hareket etmeyi öğrenmesi, kendi kararlarını vermesi gerekecektir. Kendine has karakter oluşumunu gerçekleştirebilmesi için böyle davranması doğal olarak gereklidir. Bunun aksi aslında sorundur. Gençlerimizin bu durumuna anlayış göstermeli onların fikirlerine değer vermeli artık bir yetişkin gibi görüp onların sözlerine ve kararlarına saygı duymalıyız. Tabii ki anne baba olarak bazı haklı endişelerimiz olacaktır, gerektiği zaman kendi fikirlerimizi ve koruyuculuğumuzu çocuğumuzun kabul edeceği bir tarzda belirtmeliyiz. Bazı kurallar onlara da açıklanarak beraber konulmalı, kuralların gerekliliği üzerine fikir tartışması şeklinde karşılıklı konuşmalar yapmalıyız. Hiçbir zaman, haklı da olsak, kendi düşüncelerimizi baskı yolu ile kabul ettirmeye kalkmamalıyız. Baskı yolu seçildiğinde genç ya içe kapanacak ya da aileden uzaklaşıp kendisine uygun akran gruplarına katılacaktır.

2. Benim yap dediğimi inadına yapmıyor.

Yukarıdaki açıklamaların çoğu bu soru içinde geçerlidir. Gençlerin içindeki bağımsız yetişkin olma duygularının etkisiyle genç yapılması gereken en doğal şeyleri bile sadece kendisine yap denildiği için yapmayacaktır. Hâlbuki böyle bir emir verilmese, karışılmasa kendisi zaten yapacaktır. Böyle bir durumda sabretmek, yapılması gereken şeyi kendiliğinden yapmasını beklemek en doğru hareket olacaktır. Genç zaman içinde kendi gelişimini tamamlayarak bu konudaki hassasiyetini bırakacaktır.

3. İstemediğim kişilerle arkadaşlık yapıyor.


Bu sorunun temelinde oğlunuz ya da kızınızla şimdiye kadarki iletişim tarzınız yatıyor olabilir. Aileler bazen çocuklarının büyüdüğünü zamanında fark edemez ve onlara hala küçük çocuk gibi davranmaya farkında olmadan devam ederler. Her zaman Yapıp yapmaması gereken şeyleri söyler, seçimlerinde fazla müdahaleci olurlar, çocuklarının fikirlerini ciddiye alıp dinlemezler… Otorite altında boğulan genç sonunda, isyan edip, kendisi gibi ailesine isyan bayrağı açmış, ailesiyle bağları kopmuş, anne babalara göre -kontrolden çıkmış- gençlerle arkadaşlık etmeye başlar. Bu durum karşısında çocuğunuzu acele karşınıza almalı ve konuşmalısınız, fikirlerini öğrenin bundan böyle nasıl olması gerektiğine beraberce karar verin, nasihat tarzı konuşmalardan kaçınarak onunla arkadaş ilişkisi kurmaya çalışın. Sorunu yinede çözemiyorsanız, size yardım edebilecek bir uzmana beraberce gidebilirsiniz.

4. Gittikçe bizden uzaklaşıyor.

Gençler kendilerini olduğu gibi kabul eden, sevgi, saygı gösteren, desteğini her zaman kendisinden esirgemeyen bir aileye ihtiyaç duyarlar. Eleştiren, nasihat eden, desteğini bazı şartlara bağlayan, aile tutumlarına karşı aşırı tepkili olurlar. Davranışları yargılanan, çevresindekiler tarafından sürekli eleştirilen gençler, büyüklerinin kendisini anlamadıklarını düşünerek onlardan uzaklaşır. Kendisini içinde rahat edeceği, anlayış ve hoşgörü bulabileceği çevresindeki en yakın gruba yöneltir. Böyle bir grubu dahi bulamayan gençlerde ise psikolojik bozukluklar oluşmaya başlar. Aile olarak gençlerimizle ilgilenmeli davranışlarını ancak çok gerektiğinde onları kırmayarak değerlendirmeli her zaman ailenin değerli bir üyesi olduklarını gençlerimize sık göstermeliyiz. İlerlemiş durumlarda uzman desteği önemlidir. Yalnızlık ve anlaşılamama duygusu gençleri intihara yönelten ön önemli sebeplerdendir.

5. Sigara vb zararlı maddeleri kullanıyor.

Bunun birçok sebepleri olabilir. En başta gelen sebebi; yasak olan bir şeyi yapıyor olmanın verdiği, gençlere özgü haz duygusu. Bir başka önemli sebep bizim toplumumuzda olan ‘’sigarayı büyükler içer’’ şeklinde ki yargı. Gençler de büyük olmaya çalıştığına göre sigara içerse yetişkinlere özgü olan davranışı yapmış olmanın verdiği büyüklük duygusunu gerçekleştirmiş olacaktır. Sigara ve zararlı alışkanlıklara karşı mücadele, ergenlik döneminden önce çocuğunuzu bu konuda bilinçlendirmekle başlar, çocukluk döneminde bu konuda iyi örnek olmalısınız ve çocuğunuza zararlı alışkanlıkların kötülüğü konusunda bilinçlendirici konuşmalar yapmalısınız. Ergenlik döneminde yapılacak en etkili davranış, daha sigara vb alışkanlıklara başlamadan ona bu konuda bir yasaklama olduğunu hissettirmemektir. Kızınıza ya da oğlunuza değer verip onu bir yetişkin gibi algılar ve bunu onlara hissettirebilirseniz büyük bir ihtimalle böyle bir alışkanlığı edinmeyecektir, başlamışsa bile sizin yapıcı tutumlarınızla bırakabilir. Bu konuda yapılacak en kötü davranış onları bu konuda baskı altına almak olacaktır.

6. Ne kadar özgürlük tanımalıyım?


Gençlerin bağımsız davranmaya ihtiyaçları vardır. Bu konuda oğlunuz ya da kızınızla konuşup sınırları ve kuralları beraber koymalısınız. Yerine getirmesi gereken sorumlulukları, aile düzeni, toplum kuralları gibi konularda beraberce değerlendirmeler yapıp sınırları çizebilirsiniz. Katı kuralların zararları olduğu kadar kuralsızlığın, sınırsızlığında zararları vardır. Aşırı serbestlik, kişiliği daha oturmamış ve hayat tecrübesi olmayan gencimizin geri dönüşü olmayan yanlışlara sürüklenmesine sebep olabilir. Bu konuda uzman kişilerin görüşünü almak, sorun çıkmamış olsa dahi önemlidir.Ergenler birçok davranış ve giyim modeli denerler ve daha sonra kendi davranış ve buna bağlı olarak ta giyim tarzlarını oluştururlar. Aileler bu denemelere izin vermeli onlara destek olmalıdır. Aksi takdirde özentili davranış ve aşırıya kaçmış giyim tarzları ortaya çıkabilir. Bu durum özellikle baskı altında tutulan gençlerde, çeşitli vesilelerle baskı ortamından kurtulduktan sonra ortaya çıkar.

7. Karşı cinsle arkadaşlığını nasıl karşılamalıyım?


Ergenin önemli hedeflerinden birisi de yetişkin erkek ya da kadın cinsel kimliğini sağlıklı bir şekilde kazanabilmektir. Bunun gerçekleşebilmesi için, kız-erkek arkadaşlığı önemlidir. Ancak özgürlük konusunda olduğu gibi bu konunun da kuralları ve sınırları beraberce belirlenmelidir. Kurallar belirlenirken içinde bulunulan çevrede dikkate alınmalıdır. Çocukluk çağından başlayarak bu konuda eğitim verilmeli genç kendi sorumluluğunu taşıyabilmelidir. Bu konuda baskı altına alınan gençler farkında olmadan bu konulara karşı daha hassas ve ilgili olurlar, bunun sonucunda da istenmeyen durumlar ortaya çıkabilir. Biyolojik kökenli olan cinsel duygular sağlıklı olarak gelişemezse yetişkinlik hayatına da yansıyacak olan önemli sorunlara yol açar.

8. Nasıl bir mesleği olmalı?

Bireyin seçeceği meslek, yaşam biçiminin en önemli etkenlerinden biridir. Nerede, nasıl bir iş olacağı, çalışma şartları meslek seçimini direk etkiler. Hatalı seçilmiş, bireyin karakterine uygun olmayan bir iş, kişinin yaşam boyu sürecek huzursuzluğuna ve başarısızlığına sebep olabilir. Kişi ancak yetenekli, ilgili olduğu meslekte üstün başarı ve çalışmanın verdiği mutluluğu yakalayabilir. Artık gençlerimize doktor, mühendis veya müdür ol telkini yerine, ne iş olursa olsun ama en iyisini yapabileceğin seni mutlu edecek bir meslek sahibi olmasını tavsiye etmeliyiz ve bu konuda ona yardımcı olmalı, kendi gerçekleştiremediğimiz hayallerimizi, çocuklarımızda gerçekleştirmeye kalkmamalıyız. Onların ilgi ve yeteneklerini takip edip onlara destek olup o alanda eğitim almalarını sağlamalı ve teşvik etmeliyiz.

9. Anne-babaların genel davranışları nasıl olmalı?


Eleştiri nasihat gibi yöntemler ters etki yapar. Nasihat yerine aktif dinleyici olmak gerekir. Gencin duygularını anlayabilmek, sevinç ve üzüntülerinden haberdar olmak, duygularını paylaşmak gerekir. Gence emir vermek yerine fikir vermek daha yapıcıdır. Tehdit, baskı gibi yöntemler isyana, yalana, evden kaçmaya yöneltir.Esnek, sabırlı ve sevgi dolu büyükler bu dönemde gençlerin vazgeçilmez ihtiyacıdır.Sevgi ve güven dolu bakış, güler yüz, tatlı söz gencin en büyük ihtiyacıdır.
Anne Babalara Düşen Görevler:
Gençlerdeki başarısızlık yerine, başarıyı; olumsuz davranışlar yerine, olumlu davranışları görün.
İstenmeyen davranışlarını abartmayın, genellemeyin, onları direk suçlamayın, kızmayın ve en önemlisi başkaları ile kıyaslamayınız.

Aile ile ilgili karar alınacağı zaman gençlerinde fikrini alın.

Konuşmalarınızda korkutma ve tehditten uzak durunuz.
Sevginizi çocuklarınız arasında eşit dağıtın.
Çocuklarımızı geleceğin yetişkinleri olarak görün. Büyüdüklerini kabul edin ve onlara güvendiğinizi her zaman hissettirin.
Ergenler bu dönemde yetişkinlere, anne- babalarına her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyarlar. Bu ihtiyaçlarını asilikleriyle, hırçınlıklarıyla, bedenleriyle haykırırlar. Onlara yardım etmeli ama belli etmemeliyiz, öğüt vermeli ancak bunu fark ettirmemeliyiz, destek olmalı ama göstermemeliyiz. Ergenlik dönemi sorunları ne kadar yoğun olursa olsun, gençler olumlu desteklenirse, dönemin sonlarında kendiliğinden, çoğunlukla geçer, bazı durumlarda 22–23 yaşına kadar devam edebilir. Bu dönemin sağlıklı geçirilebilmesi, en az zararla atlatılması anne babanın öncelikli görevi olmadır.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
18 Aralık 2012       Mesaj #36
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Bu dönemde oluşan hızlı biyolojik değişiklikler gence iki özellik kazandırmaktadır. Birincisi cinsel üremeyi sağlayan cinsel olgunlaşmadır. Diğeri ana-baba tarafından korunma ve bakılma gerekliliğini azaltan fiziksel büyüme ve güç kazanmadır. Etyolojik açıdan ergen bu iki özelliği kazanarak " karşı cinse yönelir ve daha bağımsız davranabilir ". Yani, gencin topluma katılabilmesi, erişkinler arasında yerini ve konumunu alabilmesi, bu gelişme döneminde belli bilgi, beceri ve deneyimi kazanmasına bağlıdır. Erişkin dünyasının aradığı olgunluğa erişebilmesi için bu beklentileri karşılıyabilmesi gerekir.
Ruhsal-toplumsal gelişimin bu evresinde, yukarıdaki hedeflere ulaşabilmek için tüm gençlerin kazanmak zorunda oldukları döneme özgü beceriler vardır.
Bunlar:
1-Beden imgesini kabullenme ve bundan rahatsız olmama
2-Cinsel kimlik rolünü belirleme ve kabullenme
3-Kişisel değerler sistemini geliştirmek
4-Ebeveynlerden bağımsızlığını kazanma (özerklik)
5-Bir yetişkin kimliği edinme
6-Üretken bir birey olmaya hazırlanma (mesleksel kimlik)
Biyolojik değişmeler, ruhsal ve davranışsal değişikliklere koşut olarak sürerken birbirlerini etkilerler. Belirtildiği gibi biyolojik gelişme ruhsal süreçleri, ruhsal süreçler de kişiler arası etkileşim biçimlerini ve kişilik işlevlerini etkiler. Hatta bazı durumlarda belirleyici olabilir.Biyolojik cinsellik olmadan cinsel kimlik gelişmesi, cinsel kimlik olmaksızın da kimliğin ve benlik kavramının oluşması güçtür. Gençlik, çocuklukla erişkinlik arasında yer alan, gelişme, ruhsal olgunlaşma ve yetişkin yaşama hazırlık dönemidir. Puberte ile başlayan hızlı büyüme gençlik çağının sonunda bedensel cinsel ve ruhsal olgunlukla biter. Genellikle ilk puberte belirtileriyle başlayan "gençlik çağı" büyümenin durmasına kadar sürer (biyolojik açıdan) ve yaklaşık 12-21 yaşlarını kapsar. bir anlamda tüm "teenagers" ya da delikanlılık döneminde olanlar ergen gibi kabul edilebilir. Gençlik çağının tanımı bedensel ve cinsel gelişmeye göre yapılınca, başlangıcı da, bitişi de belirsiz olmaktadır. Çünkü ergenliğe girişte bireysel farklılıklar vardır. Erken veya daha geç olabilmektedir. Genellikle 12-15 yaş arası, ergenlik gelişmesini içine alan ilk gençlik dönemi olarak tanımlanır. Bazı yapıtlarda puberte (erinlik) ve adolesans (ergenlik) süreçleri bir arada ve ergenlik dönemi adı altında incelenirken; bazı yapıtlar ergenliği, erinliği izleyen bir dönem olarak tanımlamaktadır.
Genel olarak ergenlik 3 kısma ayrılarak incelenir.
Bunlar:
1.Ön Ergenlik (12-14 yaş)
2.Orta Ergenlik (15-17 y.)
3.Geç Ergenlik (18-21 y.)


Kaynak: Ergenlik döneminde karşılaşılan sorunlar nelerdir?
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
30 Aralık 2013       Mesaj #37
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Alıntı
Ziyaretçi adlı kullanıcıdan alıntı

ergenlik döneminde karşılaşan sorunlar

Sen mesela 11 yaşındasın birçok yerlerde ağrı varsa bu ergenliğe girmişsin demek
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
12 Mart 2014       Mesaj #38
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Ben 14 yaşındayım insanların hiç önemsemiyeceği bana görede saçma şeyleri kafaya takıyorum. Ailem beni anladığını söylüyorlar. Fakat onlarda ne yapmam gerektiğini bilmiyorlar. Lütfen bana ne yapmam gerektiğini söyleyin.

Benzer Konular

29 Ekim 2015 / Ziyaretçi Soru-Cevap
18 Nisan 2016 / Misafir Cevaplanmış
21 Şubat 2011 / 19681968 Soru-Cevap