Arama

Yüzdeki tüylenmenin sebepleri nedir?

En İyi Cevap Var Güncelleme: 11 Mart 2011 Gösterim: 42.056 Cevap: 3
atiye - avatarı
atiye
Ziyaretçi
9 Ocak 2009       Mesaj #1
atiye - avatarı
Ziyaretçi
benim yüzümde 20 yıldır yüzümde kıllanma var bunun nedeni ne olabilir?
EN İYİ CEVABI Keten Prenses verdi
Kadının hayatı boyunca dinamik seyreden hormon değişiklikleri kılların çıkış sürecini etkiler. Ergenlik evresinden önce yüzdeki kıllar açık sarı renkli ve incedir. Bunlara vellus tüyler denilir. Ergenlik sonunda hormonlar ince tüyleri kalınlaştırır, ve koyu renkli terminal kıl haline sokar. Terminal kılların koltuk altı ve genital bölgede çıkması normaldir. Ancak artan erkeklik hormonu testosteronun etkisiyle terminal kılların öncelikle yüzde, iki göğüs arasında, meme uçlarında, bel, göbek ve bacak üstlerinde belirmesine tıp dilinde hirsutizm yani erkek tipi kıllanma adı verilir.

Sponsorlu Bağlantılar
Tüylenme her yaştaki kadında rastlanabilen önemli bir kozmetik sorundur ve en sık hormon araştırması gerektiren durumlardan biridir. Tüylenme nadiren ciddi hastalıkların habercisi olabilir. Tüylenmeyi incelerken sorulacak ilk soru şudur: "Tüylenmeyi nasıl tanımlıyorsunuz ?"

İnsan vücudundaki tüyler kıl folikülü denilen derinin içerisinde gömülü cepçiklerde bulunur. Tüyler ancak bu foliküllerden beslenip, büyürler. Bir kılın ilk çıkışından dökülmesine kadar geçen süre 6 aydır. Bu yüzden hormon tedavisiyle kıl döktürttme en az 6 ay sürer. Bu tedavileri yaptıranlar oldukça sabırlı olmak zorundadırlar. Kılların büyümesinde genetik, hormonsal ve metabolik faktörler rol oynar. Ön kol, baldır ve bacağın diz altı kısmında her iki cinste görülen ve hormonlardan bağımsız gelişen tüyler vardır. Buralardaki tüyler hormon tedavisiyle eksilmezler. Erkek ve kadınlarda farklı kıllanma olmasının sebebi her iki sistemde farklı hormon aktivitesinin olmasıdır. Aslında erkeklerde kadınlık hormonu östrojen az miktarda, kadınlarda da erkeklik hormonu testosteron az miktarda bulunur. İşte bu testosteron seviyesinin artması kadınlarda kıllanmaya neden olur. Tıp dilinde bu durum "hirsutizm" olarak adlandırılır.

Hirsutizm bıyıklarda, çene altında, şakaklarda, meme uçlarında, iki göğüs arasında, omuzlarda, karında, kalçanın üstünde ve bacakların üst kısmında kıllanma olmasıdır. Dünya üzerindeki her milletin kıllanma derecesi birbirinden farklıdır. Ortadoğu ve Akdeniz'de yaşayan kadın ve erkekler Kuzey Avrupa'da yaşayanlara göre daha tüylüdür. Tüylerin bir görevide güneş ışınlarının veriği zararı azalmaktır. Bu yüzden bu bölge insanının diğerlerine göre niçin fazla tüylü olduğu kolayca anlaşılır. Sonuçta Türk milleti kıllı bir ırktan gelmektedir. Televizyonda veya sinemada Cladua Schiffer gibi Avrupa veya Amerika kökenli bir modele özenen ve onun gibi pürüzsüz bir cilde sahip olmak isteyen genç kızlarımız bize sıklıkla başvurmaktadır. Unutulmaması gereken nokta bu kızlarımızın Türk standartlarına göre tamamen normal olmasıdır.

Tüylenme bazen önemli bir hastalığın belirtisi olabilir. Adetin 3 ve 5 inci günü arasında alınan kanda estradiol, LH, FSH, testosteron, prolaktin, TSH, DHEAS, 17 hidroksiprogesteron testlerinin yapılması tüylenmenin nedenini aydınlatır. Bu tetkikler kaliteli bir araştırma laboratuvarında yapılmalı ve alanında uzmanlaşmış endokrinoloji uzmanlarınca tercüme edilmelidir.

Tüylenmenin en sık nedeni genetiktir. Ailesinde tüylü kişiler bulunan gençler daha fazla kıllıdırlar. Bu anne veya baba tarafında olabilir. Bu şekilde başvuran kişilerin adetleri düzenlidir, doğurganlıkları normaldir. Özellikle Malatya, Erzincan gibi İç veya Doğu Anadolu bölgesinden gelen ailelerde bu durum sık görülür. Genetik kıllanması olan kişiler önce hormon testlerinden geçmelidirler. Sonuçlar normal çıkarsa epilasyon ile kıllarını aldırmalıdırlar. Kıllanmanın ikinci büyük sebebi polikistik over hastalığıdır. Bu hastalıkta yumurtalıklarda çok sayıda milimetrik boyutta kistler bulunur. Kistlerin oluşmasının sebebi doğuganlık çağındaki her kadında normal olarak görülen yumurtlama işleminin olmamasıdır. Bu minik kistlerden östrojen hormonu az salındığı gibi, kadın cinsel yaşamı için ters etkiler gösteren testosteron hormonu fazla salınır. Sonuçta bizim hiperandrojenizm adını verdiğimiz hormon dengesizliği açığa çıkar. Hormonlar kan dolaşımı vasıtasıyla tüm organlara taşındığından bu dengesizlik tüm vücutta olumsuzluklar yaratır. Cilt yağlanır, yüzde ve sırtta hiçbir tedaviyle geçmeyen sivilceler çıkar, adetlerin düzeni bozulur, saçlar seyrelir, kilo artar. Poikistik over hastalığı şeker hastalığına istidatı olan veya ailesinde şeker hastalığı bulunan kişilerde görülür. Şeker yükleme testi yapılarak teşhis konulur. Bu hastalığın en kötü yönü kısırlığa yol açmasıdır. Hasta çocuk sahibi olmak istiyorsa yumurtalıkları uyaran hap veya aşı tedavisi, bu söz konusu değilse kıllanmayı azaltcı ilaçlar kullanılır. Etkinlik sırasına göre en sık kullanılan ilaçlar Diane-35, Desolett, Myralon ve Aldacton'dur. Her üç ilacın etki mekanizması ve özellikleri farklıdır. Bu ilaçlar yan etkilerini iyi bilen endokrinoloji uzmanlarınca kullanılmalıdır. Diane-35, Myralon ve Desolett östrojen hormonu içeren haplardır. Ödem, yüzde şişlik, tansiyon yükselmesi, safra kesesi taşı, migren ve sigara içenlerde bacaklarda pıhtı oluşumuna neden olabilirler. Bu ilaçları kullananlarda ortalama 2 ile 5 kilo arasında ağırlık artışı olur. Polikistik over hastalığı ve buna bağlı kıllanma aşırı kilolu kızlarda daha sık görülür.

Kıllanmanın daha nadir görülen bir sebebi böbrek üstü bezinden kaynaklanan hormon dengesizliğidir. Bu dengesizlik doğuştan gelir ancak ergenlik çağında açığa çıkar ve akraba evliliği bunda bir etkendir. Kıllanma şikayeti ile doktora başvuran hastaların %8'inde böbrek üstü bezi hastalığı görülür. Bu teşhisi koymak için böbrek üstü bezi ACTH denilen hormonla 1 saat boyunca uyarılır ve hormon testleri uygulanır. Böbrek üstü bezi fazla çalışan hastaların tedavisi düşük dozda kortizon ile yapılır.

Eğer kıllanan kişide saç dökülmesi, klitoriste büyüme, kas gelişimi, ses kalınlaşması varsa böbrek üstü bezi veya yumurtalıklarda ultrason ile tümör aranmalıdır. Kıllanma nadiren tümör veya kanser belirtisi olabilir, bu yüzden endokrinoloji uzmanının denetiminde gerekli testlerin ivedilikle yapılması önemlidir.

Kıllanmanın tedavisinde epilasyon önemli yer tutar. Şu an piyasada olan metodlardan laser epilasyon en iyi metoddur. Laser epilasyonunda kıl kökleri laser vasıtasıyla temizlenir. Daha eski bir yötem olan iğneli epilasyonda işlem iğneyle yapılır ancak daha fazla acı verir. Hassas ciltlere yapılan epilasyonla ciltte lekeler kalabilir. Epilasyondan sonra güneşe çıkmamak, denize girmemek ve koruyucu-besleyici kremler sürmek gerekir. Unutulmaması gereken nokta hormon dengesizliği olan kişilerin tam dengeye ulaşmadan epilasyon yaptırtmamalarıdır. Bu durumda epilasyonla alınan kıllar bir kaç ay içinde geri gelir. Hormon dengesi ancak bir hormon uzmanının (endokrinoloji) denetiminde kurulur. Kıllanmanın tedavisinde en başarılı sonuçlar aynı anda hem hormon hem de epilasyon tedavisi yaptıranlarda görülür.




kaynak
Keten Prenses - avatarı
Keten Prenses
Kayıtlı Üye
9 Ocak 2009       Mesaj #2
Keten Prenses - avatarı
Kayıtlı Üye
Bu mesaj 'en iyi cevap' seçilmiştir.
Kadının hayatı boyunca dinamik seyreden hormon değişiklikleri kılların çıkış sürecini etkiler. Ergenlik evresinden önce yüzdeki kıllar açık sarı renkli ve incedir. Bunlara vellus tüyler denilir. Ergenlik sonunda hormonlar ince tüyleri kalınlaştırır, ve koyu renkli terminal kıl haline sokar. Terminal kılların koltuk altı ve genital bölgede çıkması normaldir. Ancak artan erkeklik hormonu testosteronun etkisiyle terminal kılların öncelikle yüzde, iki göğüs arasında, meme uçlarında, bel, göbek ve bacak üstlerinde belirmesine tıp dilinde hirsutizm yani erkek tipi kıllanma adı verilir.

Sponsorlu Bağlantılar
Tüylenme her yaştaki kadında rastlanabilen önemli bir kozmetik sorundur ve en sık hormon araştırması gerektiren durumlardan biridir. Tüylenme nadiren ciddi hastalıkların habercisi olabilir. Tüylenmeyi incelerken sorulacak ilk soru şudur: "Tüylenmeyi nasıl tanımlıyorsunuz ?"

İnsan vücudundaki tüyler kıl folikülü denilen derinin içerisinde gömülü cepçiklerde bulunur. Tüyler ancak bu foliküllerden beslenip, büyürler. Bir kılın ilk çıkışından dökülmesine kadar geçen süre 6 aydır. Bu yüzden hormon tedavisiyle kıl döktürttme en az 6 ay sürer. Bu tedavileri yaptıranlar oldukça sabırlı olmak zorundadırlar. Kılların büyümesinde genetik, hormonsal ve metabolik faktörler rol oynar. Ön kol, baldır ve bacağın diz altı kısmında her iki cinste görülen ve hormonlardan bağımsız gelişen tüyler vardır. Buralardaki tüyler hormon tedavisiyle eksilmezler. Erkek ve kadınlarda farklı kıllanma olmasının sebebi her iki sistemde farklı hormon aktivitesinin olmasıdır. Aslında erkeklerde kadınlık hormonu östrojen az miktarda, kadınlarda da erkeklik hormonu testosteron az miktarda bulunur. İşte bu testosteron seviyesinin artması kadınlarda kıllanmaya neden olur. Tıp dilinde bu durum "hirsutizm" olarak adlandırılır.

Hirsutizm bıyıklarda, çene altında, şakaklarda, meme uçlarında, iki göğüs arasında, omuzlarda, karında, kalçanın üstünde ve bacakların üst kısmında kıllanma olmasıdır. Dünya üzerindeki her milletin kıllanma derecesi birbirinden farklıdır. Ortadoğu ve Akdeniz'de yaşayan kadın ve erkekler Kuzey Avrupa'da yaşayanlara göre daha tüylüdür. Tüylerin bir görevide güneş ışınlarının veriği zararı azalmaktır. Bu yüzden bu bölge insanının diğerlerine göre niçin fazla tüylü olduğu kolayca anlaşılır. Sonuçta Türk milleti kıllı bir ırktan gelmektedir. Televizyonda veya sinemada Cladua Schiffer gibi Avrupa veya Amerika kökenli bir modele özenen ve onun gibi pürüzsüz bir cilde sahip olmak isteyen genç kızlarımız bize sıklıkla başvurmaktadır. Unutulmaması gereken nokta bu kızlarımızın Türk standartlarına göre tamamen normal olmasıdır.

Tüylenme bazen önemli bir hastalığın belirtisi olabilir. Adetin 3 ve 5 inci günü arasında alınan kanda estradiol, LH, FSH, testosteron, prolaktin, TSH, DHEAS, 17 hidroksiprogesteron testlerinin yapılması tüylenmenin nedenini aydınlatır. Bu tetkikler kaliteli bir araştırma laboratuvarında yapılmalı ve alanında uzmanlaşmış endokrinoloji uzmanlarınca tercüme edilmelidir.

Tüylenmenin en sık nedeni genetiktir. Ailesinde tüylü kişiler bulunan gençler daha fazla kıllıdırlar. Bu anne veya baba tarafında olabilir. Bu şekilde başvuran kişilerin adetleri düzenlidir, doğurganlıkları normaldir. Özellikle Malatya, Erzincan gibi İç veya Doğu Anadolu bölgesinden gelen ailelerde bu durum sık görülür. Genetik kıllanması olan kişiler önce hormon testlerinden geçmelidirler. Sonuçlar normal çıkarsa epilasyon ile kıllarını aldırmalıdırlar. Kıllanmanın ikinci büyük sebebi polikistik over hastalığıdır. Bu hastalıkta yumurtalıklarda çok sayıda milimetrik boyutta kistler bulunur. Kistlerin oluşmasının sebebi doğuganlık çağındaki her kadında normal olarak görülen yumurtlama işleminin olmamasıdır. Bu minik kistlerden östrojen hormonu az salındığı gibi, kadın cinsel yaşamı için ters etkiler gösteren testosteron hormonu fazla salınır. Sonuçta bizim hiperandrojenizm adını verdiğimiz hormon dengesizliği açığa çıkar. Hormonlar kan dolaşımı vasıtasıyla tüm organlara taşındığından bu dengesizlik tüm vücutta olumsuzluklar yaratır. Cilt yağlanır, yüzde ve sırtta hiçbir tedaviyle geçmeyen sivilceler çıkar, adetlerin düzeni bozulur, saçlar seyrelir, kilo artar. Poikistik over hastalığı şeker hastalığına istidatı olan veya ailesinde şeker hastalığı bulunan kişilerde görülür. Şeker yükleme testi yapılarak teşhis konulur. Bu hastalığın en kötü yönü kısırlığa yol açmasıdır. Hasta çocuk sahibi olmak istiyorsa yumurtalıkları uyaran hap veya aşı tedavisi, bu söz konusu değilse kıllanmayı azaltcı ilaçlar kullanılır. Etkinlik sırasına göre en sık kullanılan ilaçlar Diane-35, Desolett, Myralon ve Aldacton'dur. Her üç ilacın etki mekanizması ve özellikleri farklıdır. Bu ilaçlar yan etkilerini iyi bilen endokrinoloji uzmanlarınca kullanılmalıdır. Diane-35, Myralon ve Desolett östrojen hormonu içeren haplardır. Ödem, yüzde şişlik, tansiyon yükselmesi, safra kesesi taşı, migren ve sigara içenlerde bacaklarda pıhtı oluşumuna neden olabilirler. Bu ilaçları kullananlarda ortalama 2 ile 5 kilo arasında ağırlık artışı olur. Polikistik over hastalığı ve buna bağlı kıllanma aşırı kilolu kızlarda daha sık görülür.

Kıllanmanın daha nadir görülen bir sebebi böbrek üstü bezinden kaynaklanan hormon dengesizliğidir. Bu dengesizlik doğuştan gelir ancak ergenlik çağında açığa çıkar ve akraba evliliği bunda bir etkendir. Kıllanma şikayeti ile doktora başvuran hastaların %8'inde böbrek üstü bezi hastalığı görülür. Bu teşhisi koymak için böbrek üstü bezi ACTH denilen hormonla 1 saat boyunca uyarılır ve hormon testleri uygulanır. Böbrek üstü bezi fazla çalışan hastaların tedavisi düşük dozda kortizon ile yapılır.

Eğer kıllanan kişide saç dökülmesi, klitoriste büyüme, kas gelişimi, ses kalınlaşması varsa böbrek üstü bezi veya yumurtalıklarda ultrason ile tümör aranmalıdır. Kıllanma nadiren tümör veya kanser belirtisi olabilir, bu yüzden endokrinoloji uzmanının denetiminde gerekli testlerin ivedilikle yapılması önemlidir.

Kıllanmanın tedavisinde epilasyon önemli yer tutar. Şu an piyasada olan metodlardan laser epilasyon en iyi metoddur. Laser epilasyonunda kıl kökleri laser vasıtasıyla temizlenir. Daha eski bir yötem olan iğneli epilasyonda işlem iğneyle yapılır ancak daha fazla acı verir. Hassas ciltlere yapılan epilasyonla ciltte lekeler kalabilir. Epilasyondan sonra güneşe çıkmamak, denize girmemek ve koruyucu-besleyici kremler sürmek gerekir. Unutulmaması gereken nokta hormon dengesizliği olan kişilerin tam dengeye ulaşmadan epilasyon yaptırtmamalarıdır. Bu durumda epilasyonla alınan kıllar bir kaç ay içinde geri gelir. Hormon dengesi ancak bir hormon uzmanının (endokrinoloji) denetiminde kurulur. Kıllanmanın tedavisinde en başarılı sonuçlar aynı anda hem hormon hem de epilasyon tedavisi yaptıranlarda görülür.




kaynak
Quo vadis?
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
13 Mayıs 2010       Mesaj #3
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Eğer kıllanan kişide saç dökülmesi, klitoriste büyüme, kas gelişimi, ses kalınlaşması varsa böbrek üstü bezi veya yumurtalıklarda ultrason ile tümör aranmalıdır. Kıllanma nadiren tümör veya kanser belirtisi olabilir, bu yüzden endokrinoloji uzmanının denetiminde gerekli testlerin ivedilikle yapılması önemlidir.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
11 Mart 2011       Mesaj #4
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
ben anlamadım daha açık amlatırmısınız

Benzer Konular

26 Haziran 2015 / ceylin Soru-Cevap
3 Ağustos 2016 / Misafir Soru-Cevap
3 Mart 2018 / faruk yıldız Tıp Bilimleri
19 Kasım 2012 / Josie-X Soru-Cevap