Sağır bir insan, hastalanmış olan arkadaşını ziyaret etmek istedi. Yolda şöyle düşündü:
“Hasta arkadaşıma, önce ’Nasılsın?’ diye sorarım. Herhalde, ‘iyiyim.’ diyecektir. Ben de karşılık olarak, ‘Çok şükür!’ derim.
Daha sonra, ne yediğini sorarım. Herhalde bazı yemek isimleri sayacaktır. Ben de ‘Afiyet olsun!’ cevabını veririm. Tedavi için hangi doktorun geldiğini sorarım. Muhakkak bir doktor ismi söyleyecektir. Ben de hemen ‘O çok iyi doktordur.’ Der, ziyaretimi bitiririm…”
Bu kurgularla dostunun evine geldi. Hasta arkadaşı ile aralarında şu konuşma geçti:
“Nasılsın?”
“Ölüyorum!”
“Çok şükür, çok şükür!”
Hasta adam, hiç beklemediği bu cevaba çok kızdı.
“Peki, ne yiyorsun?” deyince de,
“Zehir. “dedi.
Sağır arkadaşı, duymadığı bu karşılığa da,
“Çok güzel, afiyet olsun.” Cevabını verdi.
Hasta iyice sinirlenmişti ki arkadaşının son sorusu geldi:
“Peki hangi doktor tedavi ediyor?”
Kızgın hasta, büyük bir öfkeyle,
“Azrail!” dedi.
Ötekisi aldığı cevabı duymadığı için, sevinçli bir sesle,
‘Oh, oh, mutlu oldum, çok iyi! Ayağı uğurlu bir doktordur, şansın var.” diye konuştu.