Arama

Başarılı olmak için neler yapılabilir?

En İyi Cevap Var Güncelleme: 16 Mayıs 2015 Gösterim: 58.489 Cevap: 102
İsmail - avatarı
İsmail
Ziyaretçi
21 Ocak 2009       Mesaj #1
İsmail - avatarı
Ziyaretçi
başarılı olmak için neer yapabiliriz?
EN İYİ CEVABI buz perisi verdi
Başarılı Olmak İçin yapılması gerekenler
1 - Amaç Belirleyin
Sponsorlu Bağlantılar
( A.Baltaş - Üstün Başarı)
Başarı için, öğrencinin hayattan ne beklediğini amacının ne olduğunu bilmesi gerekir.
Başarılı olmanın tek ve mutlak ölçüsü iyi bir üniversiteye girmek, herkesin gıpta ettiği bir mesleğe sahip olmak değildir. İnsan, yetenekli olduğu çok değişik alanlarda, severek yapabileceği çeşitli işlerde kendini ortaya koyabilmişse, yaşamdan zevk alan biri ise, başarılı olmuş demektir.
Hayatta en büyük amaç mutlu olmaktır. Her şey bunun uğruna yapılmaktadır.Ancak herkesin mutlu olmak için kullandığı araçlar farklıdır.
Sizler, üniversite sınavlarına hazırlanırken, sizi mutlu edecek, severek yapabileceğiniz bir mesleği elde etmeye çalışıyorsunuz. Ancak sizi mutlu edecek mesleği ya da meslekleri önceden belirlemiş olmanız, çalışmanız için size çok önemli bir yol gösterici olacaktır.
Çalışmanızın yönünün belirlemek ve çalışma isteğinizi sürekli tutmak için yapmanız gereken en önemli şey, sizi ilerde mutlu edecek yolu belirlemektir.Neye ulaşmak için çalıştığınızı bilmeniz gerekir.(Bkz. “Meslek Seçimi ile İlgili Bilgiler” Bölümü)
Planlı ve Programlı Çalışın
Amacınıza ulaşmak için hangi dersi ne kadar çalışacağınızı, ne zaman çalışabileceğinizi, ne kadar gayret göstermeniz gerektiğini bilmelisiniz.
Zamanı israf etmemek, en sağlıklı şekilde değerlendirmek için, her etkinliği planlayarak yapmak gerekir. En kullanışlı çalışma planı, haftalık olandır. Haftalık çalışma planı yaparken, her gün, hangi saatlerde hangi etkinliği yaptığınızı düşünerek, her etkinlik için belli zamanlar ayırın. Dersi en verimli çalışabilmeniz için yapmanız gereken şey, dersinizi engelleyecek etkenlerin en az olduğu saatleri çalışmaya ayırmaktır.
Bunu saptadıktan sonra yapacağınız şey ise, çalışmanız gereken dersleri, belirlediğiniz saatlere dengeli olarak dağıtmaktır.
Planlı Çalışmanın Yararları
Her işe daha rahat zaman ayırmanızı ve yapmak istediğiniz şeyleri daha huzurlu yapmanızı sağlar.
Hangi dersi çalışacağınıza karar vermemekten dolayı zaman kaybetmenizi, bir dersi bırakıp diğerine geçmenizi önler.
Her derse yeterince zaman ayırmanın verdiği bir güven sağlar.
Günü gününe çalışma nedeniyle,sınav öncesi çalışma süresini kısaltır, sınav paniğini önler ve çalışma verimini yükseltir.
Öğrenilecek konunun kısa bir zamana sıkıştırılması yerine, uzun zamana yayılarak daha kalıcı ve etkili olmasını sağlar.
Anne-babanız ile aranızda ders çalışma konusunda çıkabilecek anlaşmazlıkları önler.
Bilinçli bir plan yapmanız, derse kendinizi daha kolay vermenizi sağlar.
Plan Yaparken Nelere Dikkat Etmeniz Gerekir?
Derslerin planını dengeli olarak yapın, belli derslere ağırlık vererek, çalışılması gereken diğer dersleri ihmal etmeniz, amacınıza ulaşmanızı güçleştirir.
Günde kaç saat çalışılması gerektiği, öğrenciden öğrenciye değişmektedir. Günlük çalışma süresi, öğrencinin öğrenme kapasitesine, temel bilgisine, derslerdeki eksiğine göre değişir. Bugüne kadar hiç çalışma alışkanlığı edinmemiş bir öğrenci, başlangıçta daha az bir çalışma ile başlayıp, gittikçe arttırabilir. Günlük ortalama çalışma süresi olarak 4-5 saat verilebilir. Bu ihtiyaca göre azalır yada artabilir.
Ara vermeden yapılan uzun süreli çalışma da, sık aralarla, uzun dinlenmeli olarak yapılan kısa çalışma da verimsiz olur. En uygunu, 40-50 dakikalık çalışma sonunda 5-10 dakika bir ara vererek derse devam etmektir. Farklı özellikteki derslere geçerken verilen ara biraz daha uzun olabilir.
Planınızda derslere vereceğiniz çalışma sürelerini, öğreneceğiniz dersin özelliğine ve sizin o dersteki başarı durumunuza göre ayarlamanız gerekir.
Aynı tür çalışma gerektiren derslerin ard arda gelmesi yerine, değişik çalışma gerektiren derslerin ard arda gelmesine çalışın. Örneğin problem çözme gerektiren bir dersin arkasına okuma, anlatma, yazma gerektiren derslerin gelmesi uygun olabilir.
Zor dersleri en rahat anlayabileceğiniz saatlere yerleştirin. Araştırmalar, en verimli çalışma saatlerinin sabahın erken saatleri, öğleden sonra 14-16 arası olduğunu ayrıca, yatmadan önce yapılan tekrarların yararlı olduğunu ortaya koymakla birlikte, verimli çalışma saatleri öğrenciden öğrenciye değişmektedir.
Tekrar için ayırdığınız saatler, genellikle dersin sınıfta öğrenildiği zamana yakın saatler olmalıdır. Çünkü dersin sınıfta işlendiği gün tekrar edilmesi unutma olasılığını azaltır, öğrenmeyi pekiştirir. Ayrıca derse gitmeden önce hazırlık yapılması da öğrenmeyi kolaylaştırır, dersi daha iyi izlemeye yardımcı olur.
Çalışma planınızda, derslerinizi mümkün olduğunca günün aynı saatlerine yerleştirmeniz yararlı olur. Böylece her gün o saatlerde derse kendinizi daha kolay verebilirsiniz.
Planınızda ilk çalışacağınız saate sevdiğiniz bir dersi koymanız, yine planınızı daha kolay uygulamanıza, kendinizi derse daha kolay vermenize yardımcı olacaktır.
Yemeklerden hemen sonra çalışmaya başlamayıp, yemekten yaklaşık yarım saat kadar sonra derse oturmanız daha yararlı olacaktır.
Planınızda, televizyon, müzik, arkadaşlık, kitap okuma gibi etkinliklerle ders çalışma saatlerini birbirinden ayırarak, bu etkinliklere de belli süreler vermeniz, çalışma saatlerinde aklınızın diğer etkinliklere takılmasını önleyecektir.
Şunu da önemle belirtmek gerekir ki, yeterince uykuya, dinlenmeye, rahatlatıcı, keyif verici etkinliklere zaman ayırmadan çalışmaya gereğinden fazla zaman ayırmak, bir süre sonra bıkkınlığa neden olabilir. Bu nedenle asıl dikkat edilmesi gereken şey, çalışmaya çok fazla yer verip, bunun bir bölümünü verimsiz geçirmek yerine, çalışma sürelerini en verimli şekilde kullanma yollarını bilmektir. Bu durum da, çalışma için daha az süre yeterli olur.
Ders çalışmaya başlayabilme davranışı “karar vermeyi” gerektirir. Çalışmaya başlamak için karar verebilmemiz ise ders çalışmaya yönelik olarak bildiklerimiz ile inandıklarımız arasındaki uyuma bağlıdır.
Programlı bir çalışmanını temelinde yatan en yönemli unsur “zaman denetimi”dir.Bizler zamanımızı planlayarak geleceğimizi bugüne taşırız. Aslında her öğrenci için zaman aynıdır. Her öğrenci için bir gün 24 saat, bir hafta 7 gündür. Önemli olan bu zamanı saptadığımız hedefler ve öncelikler doğrultusunda kullanmamızdır.
Hedeflerimizi belirleyebilmemiz için şöyle bir liste yapabiliriz.
Hayat Amaçları Bir yıllık amaçlar Bir aylık amaçlar
(Uzun Vadeli) (Orta vadeli ) (Kısa vadeli)
10 yıl sonra neleri 1 yıl sonra neleri 1 ay sonra neleri
başarmış olmayı başarmış olmayı başarmış olmayı
isterdiniz? Isterdiniz? Isterdiniz?
Elektirik Mühendisi Üniversiteyi Deneme sınavında
olmak isterdim. Kazanmak isterdim. Başarılı olmak isterdim.
Görüldüğü gibi bu hedeflerin hepsi birbirini tamamlayan ve biri olmazsa diğerinin de olamayacağı türdeki hedeflerdir.
Belirlediğimiz amaçlara ulaşabilmemiz için günlük faaliyetlerimizi “öncelik sırasına” almamız gerekir.
Bir gün içinde yapılabilecek faaliyetleri alt alta yazalım.
TV seyretmek
Arkadaşlarla buluşmak
Ders çalışmak
Müzik dinlemek
Yemek
Uyku
Şimdi de her faaliyetin önem derecesini belirleyelim.
En yüksek öncelik (önem) derecesine sahip (olmazsa olmaz grubu)
Orta derecede öneme sahip (olmalı grubu)
Düşük önem (öncelik) derecesine sahip (olsa da olur olmazsa da grubu)
TV seyretmek
Arkadaşlarla buluşmak
Müzik dinlemek
Yemek
Uyku
Ders çalışmak
Planlama yapabilmemiz için kuralımız, A grubu faaliyetleri bitmeden B; B grubu faaliyetleri bitmeden, C grubu faaliyetlerine geçmemek.
Bizler programlı çalışarak daha önce belirlediğimiz önceliklere göre hareket etmiş oluruz. Böylece ilk önce sosyal faaliyetlere evet, derse hayır demek yerine; ders çalışmaya evet demeyi, sosyal faaliyetleri de ödül olarak almayı başarabiliriz.
Çalışma programı, zamanımızı kontrol altına almamız konusunda bize yardım ederken, aynı zamanda ”hangi dersin hangi konusundan” çalışmaya başlayacağımızı da tespit eder.
Planlamamızı yapıp, hedeflerimizi belirledikten sonra, bizi hedefimize ulaştıracak olan çalışma programı hazırlayabiliriz.
“Ders Çalışacağım “ düşüncesiyle giden bir öğrenci bu dersin hangi konusundan çalışmaya başlayacağını düşünerek zaman kaybedecektir. Oysa “Ben bugün Matematik dersinin Sayılar konusunu çalışacağım.” Derse, daha sağlıklı bir yol izlemiş olacaktır.
Çalışma programı denince aklımıza gelen şey “tekrar programı” olmalıdır. Sadece belirli saatlerde derse oturulan, belirli saatlerde mola alınan bir çizelge akla gelmemelidir.
Programımız günlük tekrarı mutalaka içermelidir. Unutmayın ki öğrendiklerimizin %40’ını ilk 20 dakikada, % 55’ini 1 saatte, %65’ini 9 saatte, %80’ini 24 saatte unuturuz.
Günlük yaşamda kontrol altına alamadığımız durumlarla karşılaşılabileceği dikkate alınmalıdır.
Programımız günlük ya da haftalık olarak düşünülmeli, her programın ybir amacının olması sağlanmalıdır.
Programı derslere verdiğimiz önemli bir randevu gibi düşünebilir, çalışmaya daha kolay başlayabiliriz.
Programımızı oluştururken dikkat edeceğimiz noktalar arasında konuları bilme oranımız ve amacımıza göre hangi konulara öncelik vereceğimizin belirlenmesi gerekir.
Programlı çalışma size bir pusula görevi görecek ve hedefinize ulaşmada size yardım edecektir.
Günlük çalışma programı,
O gün öğrenilen konuların tekrarı ve test çözümü,
Ödevlerin tamamlanması,
Bir gün sonra işlenecek konuların ön hazırlığını içermelidir.
Öyleyse; Program
Zamanı etkin şekilde kullanmanızı,
Neye, nereden başlayacağınıza karar vermenizi,
Bilgilerinizi ne kadar özümsediğinizi görmenizi,
Ne zaman dinlenip, ne zaman çalışacağınıza karar vermenizi,
Geleçeğinize biradım daha yaklaşmanızı kolaylaştıran çok önemli bir araçtır.
Planınızı Uygulamakta Güçlük Çekiyorsanız:
Tüm bu sıraladığımız özelliklere dikkat ederek plan yaptığınız halde kendinizi derse veremiyorsanız; temel bilgi eksikliği nedeniyle ya da dersi anlayamadığınızdan çalışmayı istemiyor olabilirsiniz. Bu durumda “Sosyal Dersleri Çalışırken” ve “Matematik-Fen Derslerine Çalışırken” bölümlerini inceleyin ve yazılanları uygulamaya çalışın.
Böyle bir durum söz konusu değil de güvensizlik, kazanamama korkusu vb. olumsuz duygu ve düşüncelerle kendinizi derse veremiyorsanız öncelikle bundan kurtulmaya çalışın. Bu durumda, elinizdeki kitapçığın “Sınav Kaygısı” bölümünü dikkatlice okuyun, önerileri uygulamaya çalışın.
3-Belirli Bir Çalışma Odası yada Köşesi Düzenleyin
Evin değişik yerlerini değil, belli bir yerini çalışma yeri olarak hazırlayın. Hep aynı yerde çalışmak, çalışacağınız yere geldiğinizde kendinizi derse daha kolay vermenizi sağlar. Çalışma davranışı için uyarıcı bir rol oynar.
En uygun çalışma ortamı şöyle olmalıdır:
Üzerinde çalışmak için tüm araç ve gereçlerin (kitap, defter, kalem, kağıt, silgi vb.)
Oda ısısı ne çok soğuk, ne çok sıcak olmamalıdır.
Oda sık sık havalandırılmalı, düzenli ve temiz olmalıdır.
Çalışma orrtamında radyo, teyp, televizyon gibi dikkat dağıtabilecek nitelikte fazlaresim, fotoğraf, afiş, poster gibi uyarıcılar olmamalıdır.
Çalışma masası ve odası sadece ders çalışmak için kullanılmalıdır.
4- Masa Başında Oturarak Çalışın
Uzanarak ya da yatarak çalışmak yerine masa başında oturarak çalışmak, dikkatin daha uzun süreli derste kalmasını kolaylaştırır. Uzanarak, yatarak, masanın üzerine abanarak ya da sandalyede geriye yaslanarak çalışmak, çalışırken kısa sürede dikkatin dağılmasına, hemen gevşemeye ve uykuya neden olan davranışlardır.
Çalışma masanızda, ders dışı faaliyetlerde (mektup yazmak, kitap okumak, hayal kurmak, günlük yazmak, şiir yazmak vb.) bulunmayın.
5- Dersi Ezberlemeden Öğrenmeye Çalışın
Öğrenmeye çalıştığınız konuyu ezberlemekten kaçının. Ezberleyen öğrencide yorum yapma, bağlantı kurma, sebep-sonuç ilişkisini görme, anafikir bulma gibi yetenekler gelişmez. Ayrıca ezberlenen bilgi ile sınav soruları arasında bağlanltı kurmak zor olur. Bu nedenle mutlaka çalışılan konularla ilgili bol ve değişik soru örnekleri çözmek gerekir. Çözülemeyen sorular mutlaka tekrar edilmelidir.
Sosyal Bilimler Derslerini Çalışırken:
Sosyal dersler, amaçsız okunduğu zaman, kısa sürede sıkıcı hale gelir, uyku getirir ve derse istek azalır. Bu nedenle çalışmanız gereken konuyu, mutlaka hangi amaçla okuduğunuzu, size gerekli bilgilerin neler olduğunu belirleyerek okuyunuz. Böylece, hem amacınıza ulaşmak için daha yoğun dikkat harcadığınız için uyanık kalacaksınız, bu sıkılmanızı önleyecek, hem de okuduğunuz bölümlerde size gerekli bilgileri ararken, gereksiz ayrıntıları ezberlemekten uzaklaşacaksınız.
Sosyal dersleri çalışırken şu sırayı takip edebilirsiniz:
Önce konuyu, geriye dönüşler yapmadan, duraklamadan süratle bir kez okuyun.(Çok kısa bir zaman alır.)
Tekrar başa dönerek ara başlıklardan, ana başlıklardan koyu yazılmaş yerlerden yararlanarak konunun size ne kazandıracağını, hangi amaçla okuyacağınızı belitmek üzere sorular çıkarın, varsa başka kaynaklardan konu ile ilgili soruları ekleyin. Böylece, konunun size hangi soruların cevabını vereceğini belirlemiş olursunuz.
Sorularınız, konudaki bilgilerin özelliğine göre; tanımlarla, benzerlik ve ayrılıklarla ilgili ne, nasıl nerede, ne zaman şeklinde, örneklerle ilgili sorular olabilir.
Çıkardığınız soruların cevabını bulmaya çalışarak konuyu daha dikkatli olarak tekrar okuyun. Böylece ayrıntıları daha kolay atarsınız, bir sorunun cevabını aradığınız için daha dikkatli okursunuz ve daha az sıkılırsınız.
Bulduğunuz cevapları, daha önce çıkardığınız soruların karşısına yazın.
Tema haline getirilebilecek bölümleri tema haline getirin.
Çıkardığınız soru ve cevaplarla, varsa şemaya bakarak konuyu bir kez anlatın.
Son kez parçalar, sorular arasında bağlantı kurmaya çalışarak konuyu bütünleştirip, hafızadan tekrarlayın.
Hatırlayamadığınız bölümleri tekrar ele alın.
Bu şekilde çalışma, bir konuyu uzun süre çalışıp zaman kaybetmenizi, ezberlemenizi, gereksiz ayrıntıları yüklenmenizi önleyecek, aynı zamanda elinizde konu ile ilgili önemli notların olması da, sınav öncesi tekrarlarda size zaman kazandıracaktır.
Çalışmanızı Değerlendirin
Çalışmanızın sonunda, kendinizi değişik sorularla, problemlerle değerlendirin.
Cevaplayamadığınız soruların ait olduğu konuları tekrar ele alın.
Özellikle, ara ve deneme sınavları sonunda, boş bıraktığınız, yanlış yaptığınız sorular üzerinde durarak, bu konuları tekrar çalışın. Çalışırken şunlara dikkat edin.
Soruların hangi konudan ve konunun hangi bölümünden çıkarıldığını belirleyin.
Tuttuğunuz notlardan, kaynak kitaplardan, ders kitaplarından o bölümü inceleyin.
Soruları çözmekte yine güçlük çekiyorsanız, önceki yıllardan konu ile ilgili temel bilgi eksikliğiniz olup olmadığını inceleyin. Eksiğiniz varsa Lise-1 ve Lise-2 kitaplarından da ilgili bölümleri tekrar gözden geçirin.
Anlama gücünüzü geliştirin. Öğrenme anlamaktır. Öğrenmekte olduğunuz konu ile ilgili bilgileri nerede ve nasıl uygulayabileceğinizi kendinize sorun.
Yine anlamakta güçlük çekiyorsanız. Ilgili ders öğretmenine sorun.
Kaynaklardan Yararlanma
Çalıştığınız dersle ilgili, anlamakta güçlük çektiğiniz konu olduğunda, değişik kaynaklardan yararlanın. Elinizin altında test kitapları, yardımcı kitaplar, ders kitapları, sözlük, ansiklopedi gibi kaynaklar bulunsun.
Zorlandığınız Dersi Bir Kenara Bırakmayın
Özellikle Matematik ve bazı Fen derslerinde zorlanan öğrencilerin, o dersleri tamamen bırakıp hiç çalışmadıklarını görüyoruz.
Bu öğrenciller, bu derslerin içinde mutlaka kolay anlayabilecekleri konular olduğu bilmelidir.
Çok zorlandığınız bir dersin, tüm konularını öğrenmeye çalıyıp, güveninizi yitirerek dersten uzaklaşmak yerine, anlayabileceğiniz konulardan çıkabilecek soruları çözerek, kazanma şansınızı arttırabilirsiniz.
Kendinizi Çalışmaya Zorlayın
Yukarıda açıklamaya çalıştığımız verimli ve etkili ders çalışma yöntemlerini uygulamak, tamamen bir irade ve iç disiplin olayıdır.
Ders çalışmak için iyi bir nedeniniz varsa, kendinizi biraz zorlayarak, çalışma sırasındaki güçlükleri tek tek ortadan ykaldırmanız zor olmaz. Yeter ki ne istediğinizi bilin, çalışmak için kendinize iyi bir zemin hazırlayın ve öğrenmeyi isteyin. Gerisi kendiliğinden gelecektir.
Fizik Egzersizinin Öğrenmeye Etkisi
Yapılan araştırmalar, düzenli bir fizik egzersizinin, öğrenme üzerinde çok olumlu etkiler yaptığını göstermektedir.
Uzmanlar fizik egzersizinin yararlarını şu şekilde sıralamaktadırlar:
Kas gevşemesi
Zihinsel gevşeme
Yapılan işte etkinliğin artması
Enerjide artış
Duygusal boşalma ve rahatlık
Daha iyi uyku
Kendine güven artışı
Endişelerde azalma
Daha iyi sağlık
Bel ve sırt ağrılarından korunma
Kalp hastalığı riskinin azalması
Özellikle yoğun sınav stresi yaşayan öğrenciler için fizik egzersizlerinin önemi büyüktür. Gerginlik, damarlarda daralmaya sebep olduğu için, hücrelerin kanla beslenmesini zorlaştırır. Gerginlik sırasında vücutta fazla miktarda adrenalin salgılanır ve bu da öğrenme için gerekli protein zincirinin kurulmasını güçleştirir. Düzenli fizik egzersiz, adrenalinin kullanılarak kaygının azalmasına ve rahatlamaya sebep olur. Ayrıca düzenli fizik egzersizleri sonunda vücutta, serotonin denilen bir madde salgılanır. Bu madde kişide huzur, rahatlama duygusu yaratan bir maddedir.
(A.Baltaş - Üstün Başarı)
Öğrenmeyi engelleyen stres, kaygı ve endişelerden kurtulmaya yardımcı olması bakımından, her sabah 10-15 dakika beden hareketleri yapmak yararlıdır. Ancak bu hareketleri yaparken aşırıya kaçmamak gerekir. Yani fizik egzersizleri sonunda kendini daha yorgun hissetmek, bir yanlışlık yapıldığını gösterir. Uygulanan egzersiz programı sonucunda kişi kendini dinlenmiş huzurlu hissetmelidir.
En Etkili Öğrenme Sınıf İçinde Oluşur
Eğitim-öğretim olayı bir bütün olarak ele alınır, ayrı ayrı düşünülemez. İleri gitmiş toplumlarda da devletin denetimi ve gözetimi altında yapılır. Fert ve toplumu esas alır. Bu nedenle de fert ve toplum için çok önemlidir. Bilimsel olarak yapılır. Bilimsel olmayan eğitim-öğretim etkinlikleri fertlere de, topluma da istenen yararı sağlamaz. Aksine zararlı olabilir.
Eğitim-öğretim olayının ele alan, bilimsel araştırmalar yapan eğitim biliminin bulguları sonunda en etkili öğrenmenin sınıf içinde, karşılıklı tartışarak, öğrencilerin öğrenme olayının içine aktif olarak girmeleriyle, yaparak ve yaşayarak oluştuğu ortaya çıkmıştır. Sınıfta öğretmenin gözetiminde konuların ele alınması, irdelenmesi, tartışılması, öğrencilerin konu ile ilgili görüşlerini rahatça söyleyerek düşüncelerini savunabilmeleri, eksik kalabilecek noktaların çok kişi tarafından daha kolay sezilebilmesi, sorularla bu eksikliklerin de giderilebileceği dikkate alındığında öğrenmenin sınıf içinde daha verimli oluştuğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Kısaca öğrenme olayı iki kişinin karşılıklı direkt iletişimi ile değil, sınıf içinde, doğrular yanlışlar tartışıldığında dolaylı olarak en iyi biçimde oluşmaktadır.
Öğrenme Zihinsel Yorgunluk Yaratmaz
İnsan öücudundakihücrelerin önemli bir özelliği arka arkaya gelen uyarılara cevap verme sürelerindeki faklılıktır. Kas hücrelerinde bu süre, sinir hücresine oranla çok uzundur. Kas hücresi bir uyaranı aldıktan hemen sonra ikinci bir uyarana cevap veremez ve bu süreye "cevapsızlık süresi" denir. Eğer kas hücresine uyarıcılar arka arkaya gelir ve kas hücresi buna cevap vermezse yorgunluk meydana gelir.
Buna karşılık sinir hücresinin cevapsızlık süresi, kas hücresine göre çok daha kısadır. Yani sinir hücresi arka arkaya gelen uyaranlara cevap verebilir ve kas hücresi gibi yorulmaz. Bu nedenle "çok öğrendim yoruldum" dugusu yanlıştır. Yorgunluk varsa kas yorguluğudur, zihni yorgunluk değildir. Ancak öğrenme için gerekli protein zincirinin iyi kurulması için, sürekli değil aralıklı ders çalışmak gerekir.
(A.Baltaş- Üstün Başarı)
Mersin'deki Bir Özel Dershanemizde Yapılan Bir Anket Araştırması
Bu yıl istediğiniz fakülte ve yüksek okula giremeyişinizin nedenleri sizce neler olabilir? Sorusunu yanıtlayan 648 lise mezunu öğrencinin verdiği yanıtlar sıralandığında;
Yetersiz çalışma %73
Plansız, programsız çalışma %63
Temel bilgi eksikliği %53
Zamanı sınavda iyi kullanamamak %35
Sınav kaygısı, aşırı heyecanlanma %24
Aynı anket araştırmasındaki;
Bu yıl sınava yeniden girdiğinizde en çok dikkat edeceğiniz noktalar neler olacaktır? Sorusuna verilen yanıtlar sıralandığında da;
Planlı, programlı çalışma %75
Temel bilgi eksikliğini tamamlama %64
Daha çok verimli çalışmak %63
Zamanı iyi kullanmak %39
Sınav kaygısını yenmek %15
Olarak ortaya çıkmıştır.
Anket araştırması sonucunu irdelediğimizde , istedikleri başarıya ulaşamayan öğrencilerin, verimli ders çalışma yöntemlerine uygun çalışmadıkları için başarılı olamadıklarını ortaya koyduğu anlaşılmaktadır.
Öğrencilerin bu anket araştırması sonuçlarını dikkate alacaklarını umarız.
Okuma ve Öğrenme İsteği Sonsuzdur ama Zaman Sınırlıdır.
Öğrenmek Sormakla Batlar.
Öğrenmek Yorgunluk Yaratmaz, Önemli Olan Bir Konu Nasıl Öğrenilir , Bunu Bilmektir.
Söylemek Öğretmek Değildir. Dinlemek Öğrenmek Değildir. Öğrenme Yapmak ve Uygulamakla Olur.
Hızlı ve Etkin Okuma
Rehberlik servisine öğrencilerden gelen bazı sorunları incelediğimizde, bu sorunların, çoğunlukla okuma hızının çok düşük olmasından kaynaklandığı sonucuna varmaktayız.
Ayrıca, öğrencilere zaman zaman uygulanan çeşitli konulardaki anketlerde cevaplama hızının düşük olması ve 1987-1988 öğretim yılı içerisinde 3025 öğrenciye okuma hızı ile ilgili uygulanan bir anket sonucunda % 60 oranında öğrencinin okuma hızının çok düşük olduğunun belirlenmesi de, gözlemleri doğrulayan sonuçlardır.
Öğrencilerin, okuma hızının düşük olmasına bağlayabileceğimiz başlıca sorunlarını şöyle sıralamak mümkündür:
Sınavlarda zamanı yetiştirememek,
Sınavda, soruları enlemekte güçlük çekmek,
Ders çalışırken vekitap okurken, okuduğunu anlamakta güçlük çekmek,
Okurken çabuk sıkılmak ve dikkat dağılması,
Anafikri bulmakta güçlük çekmek (özellikle paragraf sorularında)

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
kompetankedi - avatarı
kompetankedi
VIP Bir Dünyalı
21 Ocak 2009       Mesaj #2
kompetankedi - avatarı
VIP Bir Dünyalı
Öncelikle istemelisiniz. Hedef koymalısınız. Azmetmek istemek başarının yarısıdır.

Sponsorlu Bağlantılar
Başarılı olmak için günde kaç saat ders çalışmalıyım?
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Keten Prenses - avatarı
Keten Prenses
Kayıtlı Üye
21 Ocak 2009       Mesaj #3
Keten Prenses - avatarı
Kayıtlı Üye
OKUL BAŞARISINI ETKİLEYEN FAKTÖRLER
İster ilkokula, ister üniversiteye gitsin bir çocuğun eğitim başarısını yükseltmek konusunda anne ve babaya önemli görevler düşmektedir. Ancak anne ve babanın çocuğunun eğitim başarısı konusunda yapabileceklerinin ‘Katkı’ ‘Yardım’ olduğunu akıldan çıkarmamak gerekir. Bu konuda çocuğunuzla işbirliği yapmanız gerekecektir.

1- Ev ve aile ortamı

Özgüven

Otonomi, kendi kendini yönetme

Motivasyon

Başarı konusunda anne ve babanın tutumu ve desteği

Ebeveynin aşırı baskısı

Ebeveynin beklentisi

Stres oluşturan olumsuz ev koşulları

2- Bireysel özellikler

Okul ve öğretmen

1- Ev ve aile ortamı

Özgüven : Öğrenmekten keyif almak büyük ölçüde çocuğun özgüvenine bağlıdır. Yakın çevresi çocuğu tanıyıp onun ihtiyaçlarını fark ederek, karşılamaya çalıştığında özgüven için önemli adım atılır.

Otonomi, kendi kendini yönetme : Anne- baba çocuğun dış dünyayı keşfetmek ve tanımak için yaptığı girişimleri desteklediği, bağımsız olması konusunda çocuğu teşvik ettiği takdirde, çocuk kendi kendine yetmenin hazzını yaşar.

Motivasyon : Anne ve baba ilgilerini geliştirmesi için yeterli kapasiteye sahip olduğu konusunda çocuğu teşvik etmelidir. Bunu sağlamak için küçük yaştan itibaren fırsatlar oluşturulur ve bu fırsatları değerlendirmesi için çocuk cesaretlendirilir.

Başarı konusunda anne babanın tutumu ve desteği : Anne ve baba, çocuğun bireysel kapasitesinin elverdiği oranda yapabileceğinin en iyisini yapmasını bekler. Burada önemli olan, çocuğun başarılarının saygı ile karşılanması, buna karşılık hazır ve yeterli olmadığı bir takım şeyleri başarıp, tamamlaması konusunda baskı yapılmamasıdır. Çalışmaları ailesi tarafından desteklenmeyen ve başarısızlıklarından dolayı eleştirilen çocuk, kendini değersiz bir kişi olarak görür, kendini küçümser. Bu da onun varolan yeteneklerini gizlemesine neden olabilir. Çocuklarına destekleyici bir ortam sağlayan, başarılarıyla ilgilenen, gelecek çalışmaları için onları teşvik eden, onlara sevgi ile yaklaşan ailelerin çocuklarında okul başarısının yüksek olduğu görülür.

Ebeveynin aşırı baskısı : Çocuk erişemeyeceğini düşündüğü yüksek başarıya ulaşmak için aşırı ve sürekli ebeveyn baskısı hissettiği zaman bu sabit baskı ile başa çıkamaz. Buna bağlı olarak da anne ve babasının kendisinden beklediğini düşündüğü başarıyı elde edemez. Aşırı eleştiren anne baba, çoğunlukla kabul görmeyen, ne sevilen ne de kolay sevebilen kişilerdir. Hep sevilmeme korkusunu yaşadıkları için çocuklarının daha başarılı olması için uğraşırlar. Yıkıcı eleştiri, kabul etmeme davranışını da beraberinde getirir. Öte yandan anne babaları tarafından aşırı korunan çocuklarda da okul başarısında düşmenin yani sıra, gece işemeleri, içine kapanma, karin ağrısı, sik sik soğuk algınlığına yakalanma ve utangaçlık görülebilir. Dikkat edilmesi gereken , her başarısızlıktan çıkarılacak derstir. Bir başka nokta ise, çocuğun kendi kendisi ile yarışarak başarı grafiğini yükseltebilmesidir. Çocuğu başarılı arkadaşları ile kıyaslamak yerine kendisiyle kıyaslamak gerekir. Önemli olan çocuğun dünü ile bugünü arasında görülebilen somut farktır.

Ebeveynin beklentisi : Anne ve babanın beklentisi çocuğun yeteneğinin üzerinde ve yüksek olduğu zaman çocuğun cesareti kırılır. Çocuk anne ve babasını hayal kırıklığına uğratmaktan korkar. Oluşan bu başarı ile ilgili kaygı, çocuğu yeni girişimlerden ve denemelerden alıkoyar. Çünkü o böylelikle kendini başarısız olmaktan korumuş olur. Aynı şekilde yüksek beklenti yerine düşük ebeveyn beklentisi karşısında çocuk kendini zorlamaz. Çünkü zaten annesi ondan ödevini tamamlamasını beklememektedir.

Stres oluşturan olumsuz ev koşulları : Günümüzde stres, bireyin ihtiyaçlarının karşılanmamasından ortaya çıkan duygusal gerilim olarak tanımlanmaktadır. Çocukluk stresleri, temel ihtiyaçların karşılanmamasından kaynaklandığı gibi, erişkinle çocuğun algılama farklılıklarından da kaynaklanabilir. Çocuklar için stres yaratan ortamlar arasında anne veya babanın ölümü, boşanmaları, yakın bir aile üyesinin ölümü, anne ve babanın yeniden evlenmesi, seyahate bağlı uzun süreli ebeveynden ayrı kalma, aile içinde hastalık, yeni okul, yeni öğretmen, annenin hamileliği, kardeşin doğumu, okula yeni başlama, okulu bitirme veya taşınma sayılabilir. Anne ve babadan birinin kaybı sonucu oluşan eksik aileden veya boşanma sonucu oluşan dağılmış aileden gelen çocuk bu mutsuz ev ortamında öğrenmeden keyif alıp, haz duyabilmek için gerekli olan duygusal ve sosyal uyaranlardan mahrum kalmış olur. Bu faktörler ve evde oluşturulan gerilim, çocuğun gelişimini olduğu kadar okul yaşamını da olumsuz etkiler. Bu tür ortamlarda çocuğun çabalarının yetersiz bir mücadele şeklinde sürmesi onu kırıklığa uğratır. Kendini yetersiz hissedebilir. Buna bağlı olarak zayıf benlik imajı gelişebilir. Bunun ardından daha ciddi duygusal sorunlar çıkabilir.

2- Bireysel Özellikler

Bilişsel, fiziksel ve duygusal olgunluk yetersizlikleri, okul başarısını etkiler. Bu gelişimsel düzensizlikler genellikle daha çok ergenlik döneminde karşılaşılır. Ergenlik gelişiminin gecikmesi, okul görevleri ile ilgili olarak yoğunlaşmada engelleyici rol oynar. Bu durum kendine güvenin zedelenmesine yol açabilir.

3- Okul ve Öğretmen

Her çocuğun kendini duygusal ve sosyal açıdan güvenli hissedebileceği, korkularını ve güvensizliğini yenebileceği, öğretmeninin ve arkadaşlarının onu seveceği bir ortama ihtiyacı vardır. Ailesi tarafından gerekli ihtiyaçları karşılanan ve kendine güveni olan çocuklar, öğrenmekten zevk alırlar. Okulda bu bunu sağlamak için çocuğa başarabileceği görev ve sorumluluklar verilebilir ve fırsatlar tanınabilir. Böylece çocuk başarı tecrübelerinden yararlanarak güvenini güçlendirir.

Anne- Babalara Öneriler

Ödevini yapmadığı zaman çocuk kendi sorunu öğretmen karşısında kendi başına çözebilme yolları bulmalıdır. Anlaşılmayan sorular için ebeveyne başvurabilmelidir ancak ödevler ebeveynle birlikte yapılmamalıdır.

Çocuğunuza zamanı iyi kullanmasını ve yönetebilmesini öğretin. Programını öyle yapsın ki ders çalışmaya da diğer etkinliklere de zaman ayırabilsin.

Eğer çalışma davranışının sıklığı arttırılmak isteniyorsa, çalışma, hoşlanılan ve sık yapılan bir başka etkinlikten önceye alınabilir. Bu kurala göre çocuğun hoşlandığı etkinliği yapabilmesi için önce belirli bir süre ders çalışması gerekecektir.

Anne baba şunu unutmamalıdır: “Başarisizlik” diye bir şey yoktur. Yalnızca “ögrenilecek dersler” vardır.

Çocuğunuzu iyi tanıyarak beklenti düzeyinizi gerçekçi oluşturabilirsiniz.

Çocuğunuza yapabileceğiniz en büyük yardım ilgi ve yetenekleri doğrultusunda onu yönlendirmek ve ihtiyacı olan desteği ona sağlamaktır.

Çocuğunuzu olduğu gibi, kendisi gibi görmeyi öğrenin.

Anne ve baba olarak geçmiş okul yaşantılarınızdaki başarılarınızı çocuğunuzun tekrarlamasını beklemek ya da elde edemediklerinizi çocuklarınızı zorlayarak elde etmeye çalışmak, yalnızca kendinizi tatmin etmekten öte bir işe yaramaz.

Unutmayın ki, siz sofranızda kitaplardan konuşan, güzel sanatlardan söz eden, (eğitim düzeyiniz ne olursa olsun ) kendini yetiştirmeye çalışan ve okuyan bir bireyseniz, çocuğunuz mutlaka başarılı olacaktır.


kaynak
Quo vadis?
Standart - avatarı
Standart
Ziyaretçi
21 Ocak 2009       Mesaj #4
Standart - avatarı
Ziyaretçi
Öncelikle aile koşulsuz size destek verecek.yani siz kazansazda kaybetsezde daima sizin yanında olacak ve bunu hep hissettirecek.İkincisi eğer imkanları müsaitse başarılı olmak için ortamı hazırlayacak sizi sıkıntıya sokmayacak şekilde.Üçüncüsü düzgün arkadaşlar edinip bunlarında desteğini almalısınız.Yani arkadaş dediğin hiçbişeyden soğutmayacak ve çekememezlik yapamayacak.İşte bu tip arkadaşlar bulmalısınız.Gerektiği taktirde grup oluşturup birlikte çalışacaksınız.Sonra Kendinize hedef koymayın şartlandırmayın.Oluruna bırakın.Tedbiri sen al takdiri Allah'a bırak.Ama Çalışmak Şartıyla.Programa gerek yok.Sosyal faaliyetlerini bitirmeden ikisini birlikte yürütmelisin.Birisi Azalırsa başarısızlık sinyalleri başlayacaktır.

Aklıma İlk Gelenler Bunlar...
sultan - avatarı
sultan
Ziyaretçi
14 Şubat 2009       Mesaj #5
sultan - avatarı
Ziyaretçi
nasıl çalışkan olabilirim ? Her çareyi denedim.
Son düzenleyen _cesminaz_; 2 Aralık 2009 22:50
EgeliAnil - avatarı
EgeliAnil
Ziyaretçi
14 Eylül 2009       Mesaj #6
EgeliAnil - avatarı
Ziyaretçi
Malumunuz Okullar Açılacak Çok Az Bir Vakit Kaldı Lise Son Sınıftayım Açık Lisede Okumaktayım Ve Zorlu Bir Yıl Beni Bekliyor Bu Dönem İçinde Nasıl Çalışsam Daha Etkili Olurum Günde Kaç Saat Ders Çalışmalı Nasıl Bir Plan Yapmalıyım?Üniversite Sınavı Beni Beklitor Diyebilirim. Günde Kaç Soru Çözmeliyim Ne Kadar Kitap Okumalıyım Aklımı Karıştıran Sorular Çok Lütfen Yardımcı Olun...Birde Bilgisayar Başında Çok Fazla Zaman Harcıyorum Bundan Nasıl Kurtulabilirim?
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
27 Eylül 2009       Mesaj #7
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
çalışkan olmak için nler yapmalıyım kağıtlara beynimde soru kalmaması için bir sürü yazı yazdım ama yetmiyor
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
3 Kasım 2009       Mesaj #8
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
ben çalışkan olmak istiyorum ama ev ortamından dolayı ders çalışamıyorum benim iyi çalışmam ve başarılı olmam için ne yapmalıyım
_KleopatrA_ - avatarı
_KleopatrA_
Ziyaretçi
3 Kasım 2009       Mesaj #9
_KleopatrA_ - avatarı
Ziyaretçi
Alıntı
Misafir adlı kullanıcıdan alıntı

ben çalışkan olmak istiyorum ama ev ortamından dolayı ders çalışamıyorum benim iyi çalışmam ve başarılı olmam için ne yapmalıyım

ev ortamınız nasıl acaba?
düzenli notlar çıkarmak bazen görünür yerlere o notları asarak her zaman gözünüzün ilişiğinde olmasını sağlamak en önemli kelime zaten düzendir.Buna çok dikkat etmeniz gerekmektedir.Düzenli uyku,beslenme ,çalışma başarınızı olumlu bir şekilde etkileyecektir...
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
2 Aralık 2009       Mesaj #10
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
mesela çok çalısabilirsin

Benzer Konular

16 Kasım 2016 / Ziyaretçi Cevaplanmış
11 Kasım 2011 / Misafir Soru-Cevap
22 Aralık 2013 / het Soru-Cevap
25 Mart 2013 / misafir Soru-Cevap
31 Temmuz 2011 / Misafir Soru-Cevap