Arama

Pamuk nedir?

En İyi Cevap Var Güncelleme: 27 Kasım 2015 Gösterim: 10.812 Cevap: 3
SATI - avatarı
SATI
Ziyaretçi
23 Mart 2009       Mesaj #1
SATI - avatarı
Ziyaretçi
PAMUK NEDİR VE NERDE YETİŞTİRİLİR?
EN İYİ CEVABI Keten Prenses verdi
Pamuk

Sponsorlu Bağlantılar

260px Gossypium hirsutum BotGardBln1105FlowerLeavespamuk yetistiriciligi clip image027pamuk yetistiriciligi clip image015113 mb file 2e7b0pamuk2

Bilimsel sınıflandırma Alem: Plantae
Bölüm: Magnoliophyta
Sınıf: Magnoliopsida
Takım: Malvales
Familya: Malvaceae
Cins: Gossypium
Tür: G. hirsitum
Binominal adı Gossypium hirsitum


Pamuk (Gossypium hirsitum), ebegümecigiller (Malvaceae) familyasından anavatanı Hindistan olan kültürü yapılan bir bitki türü.

Tarih-Etimoloji:
Arkeolojik kanıtlar gerek Hindistan gerek Güney Amerika'da birbirinden bağımsız olarak 6000 ila 7000 yıl önce pamuğun değişik türlerinin tarımının yapıldığı ve giyimde kullanıldığını göstermektedir. Eski dünyaya pamuk Hindistan'daki Harappa uygarlığından gelmiştir. Mezopotamya'dan da Eski Mısır'a geçmiştir. (→İngilizce wikipedia)
Pamuğun Arapça'daki ismi olan kutun ('al kutun') İngilizce'ye cotton, İspanyolca'ya algodón olarak geçmiştir. Pamuk için Türkiye'de yerel olarak üreticilerin kullandığı 'pambuk','bambuk' adının da, bugün kuzey Suriye'de yer alan Manbij şehrinin (Hierapolis Bambyce ya da Bambyke) başka dillerdeki değişik söylenişinden geldiği muhtemeldir (Arnold Toynbee, Turkey: A Past and a Future, dipnot.50).

Türkiye'de Pamuk:

Türkiye’de M.Ö. 330 yılına dek geriye giden uzun bir tarihçesi olmasına karşın asıl gelişmesini 11. yüzyılda Selçuklu Türkleri, 14. Yüzyılda Osmanlı Türkleri zamanında olmuştur. Türkiye Cumhuriyetin ilanından sonra ise pamuk tarımına büyük önem verilmiştir.
Pamuk bitkisi kök, sap, yaprak, çiçek ve tohumdan oluşmaktadır. Tür ve varyetesine göre 60-120 cm, ağaç halinde olanlar ise 5-6 m boylanabilir. Pamuk 30-100 cm derine, 50-80 cm yanlarına uzanan kazık köke sahiptir. Toprak yüzeyinin 8-10 cm altında ilk yan kökler meydana gelir Bunlar yatay olarak büyürler. Yan köklerin sayıları 3-4 tanedir. Her biri tekrar dallanarak etrafa yayılır. Epidermis hücrelerinin dışa doğru uzaması ile sayısız emici tüyler meydana gelir. Genel olarak kök toprakta dik olarak ya da bir süre sonra zigzag çizerek devam eder. Uygun koşullarda kök uzunluğu 1.5 m ye kadar ulaşabilir.
Afrika’da, çok yıllık ağaç şeklinde olan pamuk çeşitleri de vardır. Pamuk gövdeleri dik, dallanmış ve çok tüylüdür. Yapraklar uzun saplı, parçalı ve tabanı kalp şeklindedir. Çiçekler saplı ve yaprakların koltuğunda tek tek bulunur. Dış çanak yaprakları üç parçalı, taç yaprakları ise beş serbest parçalıdır. Meyve, olgunlukta açılan veya kapalı kalan, 3-5 gözlü bir kapsüldür. Bu kapsüle koza da denir. Her gözde siyahımsı renkli, oval şekilli ve üzeri uzun, sık ve beyaz renkli tüylerle örtülü 5-10 tohum bulunur. Pamuk tohumu, etrafındaki bu tüy veya liflerle beraber `kütlü` adını alır.
Pamuk, alüvyonlu ve kuvvetli toprakları sever. Derin sürülmüş ve iyi gübrelenmiş topraklara ekilir. Ekim; sıcak bölgelerde şubat, soğuk bölgelerde mart-nisan aylarında yapılır. Ağustos ve eylülde hasat edilir. Pamuk için en büyük tehlike yağmurlardır. Yağmurlar, verimin ve kalitenin düşmesine sebep olur.

Pamuk çeşitleri

Türkiye'de yetiştirilen pamukların tamamı orta lifli pamuklar olup birçok çeşidi kullanılmaktadır. Yaygın olanları; Stoneville 453, Carolina Quin, Çukurova 1518, Sayar 314, Nazilli 84, Nazilli 87, Maraş/Erşan 92 ve Ege 7913 çeşididir.Yağmur sevmez

kaynak

Keten Prenses - avatarı
Keten Prenses
Kayıtlı Üye
23 Mart 2009       Mesaj #2
Keten Prenses - avatarı
Kayıtlı Üye
Bu mesaj 'en iyi cevap' seçilmiştir.
Pamuk

Sponsorlu Bağlantılar

260px Gossypium hirsutum BotGardBln1105FlowerLeavespamuk yetistiriciligi clip image027pamuk yetistiriciligi clip image015113 mb file 2e7b0pamuk2

Bilimsel sınıflandırma Alem: Plantae
Bölüm: Magnoliophyta
Sınıf: Magnoliopsida
Takım: Malvales
Familya: Malvaceae
Cins: Gossypium
Tür: G. hirsitum
Binominal adı Gossypium hirsitum


Pamuk (Gossypium hirsitum), ebegümecigiller (Malvaceae) familyasından anavatanı Hindistan olan kültürü yapılan bir bitki türü.

Tarih-Etimoloji:
Arkeolojik kanıtlar gerek Hindistan gerek Güney Amerika'da birbirinden bağımsız olarak 6000 ila 7000 yıl önce pamuğun değişik türlerinin tarımının yapıldığı ve giyimde kullanıldığını göstermektedir. Eski dünyaya pamuk Hindistan'daki Harappa uygarlığından gelmiştir. Mezopotamya'dan da Eski Mısır'a geçmiştir. (→İngilizce wikipedia)
Pamuğun Arapça'daki ismi olan kutun ('al kutun') İngilizce'ye cotton, İspanyolca'ya algodón olarak geçmiştir. Pamuk için Türkiye'de yerel olarak üreticilerin kullandığı 'pambuk','bambuk' adının da, bugün kuzey Suriye'de yer alan Manbij şehrinin (Hierapolis Bambyce ya da Bambyke) başka dillerdeki değişik söylenişinden geldiği muhtemeldir (Arnold Toynbee, Turkey: A Past and a Future, dipnot.50).

Türkiye'de Pamuk:

Türkiye’de M.Ö. 330 yılına dek geriye giden uzun bir tarihçesi olmasına karşın asıl gelişmesini 11. yüzyılda Selçuklu Türkleri, 14. Yüzyılda Osmanlı Türkleri zamanında olmuştur. Türkiye Cumhuriyetin ilanından sonra ise pamuk tarımına büyük önem verilmiştir.
Pamuk bitkisi kök, sap, yaprak, çiçek ve tohumdan oluşmaktadır. Tür ve varyetesine göre 60-120 cm, ağaç halinde olanlar ise 5-6 m boylanabilir. Pamuk 30-100 cm derine, 50-80 cm yanlarına uzanan kazık köke sahiptir. Toprak yüzeyinin 8-10 cm altında ilk yan kökler meydana gelir Bunlar yatay olarak büyürler. Yan köklerin sayıları 3-4 tanedir. Her biri tekrar dallanarak etrafa yayılır. Epidermis hücrelerinin dışa doğru uzaması ile sayısız emici tüyler meydana gelir. Genel olarak kök toprakta dik olarak ya da bir süre sonra zigzag çizerek devam eder. Uygun koşullarda kök uzunluğu 1.5 m ye kadar ulaşabilir.
Afrika’da, çok yıllık ağaç şeklinde olan pamuk çeşitleri de vardır. Pamuk gövdeleri dik, dallanmış ve çok tüylüdür. Yapraklar uzun saplı, parçalı ve tabanı kalp şeklindedir. Çiçekler saplı ve yaprakların koltuğunda tek tek bulunur. Dış çanak yaprakları üç parçalı, taç yaprakları ise beş serbest parçalıdır. Meyve, olgunlukta açılan veya kapalı kalan, 3-5 gözlü bir kapsüldür. Bu kapsüle koza da denir. Her gözde siyahımsı renkli, oval şekilli ve üzeri uzun, sık ve beyaz renkli tüylerle örtülü 5-10 tohum bulunur. Pamuk tohumu, etrafındaki bu tüy veya liflerle beraber `kütlü` adını alır.
Pamuk, alüvyonlu ve kuvvetli toprakları sever. Derin sürülmüş ve iyi gübrelenmiş topraklara ekilir. Ekim; sıcak bölgelerde şubat, soğuk bölgelerde mart-nisan aylarında yapılır. Ağustos ve eylülde hasat edilir. Pamuk için en büyük tehlike yağmurlardır. Yağmurlar, verimin ve kalitenin düşmesine sebep olur.

Pamuk çeşitleri

Türkiye'de yetiştirilen pamukların tamamı orta lifli pamuklar olup birçok çeşidi kullanılmaktadır. Yaygın olanları; Stoneville 453, Carolina Quin, Çukurova 1518, Sayar 314, Nazilli 84, Nazilli 87, Maraş/Erşan 92 ve Ege 7913 çeşididir.Yağmur sevmez

kaynak

Son düzenleyen Safi; 27 Kasım 2015 19:38
Quo vadis?
Keten Prenses - avatarı
Keten Prenses
Kayıtlı Üye
23 Mart 2009       Mesaj #3
Keten Prenses - avatarı
Kayıtlı Üye
PAMUK, lifleri için yetiştirilen değerli bir tarım bitkisidir. Dokuma sanayisinin en önemli hammaddelerinden biri olan pamuk lifleri, ucuzluğunun yanı sıra kolayca eğirile bilen doğal bir büküme sahip olması, dokun­madan önce özel bir işlem gerektirmemesi, yıkanmaya karşı dayanıklılığı ve yünden daha sağlam olması gibi üstün niteliklerinden ötürü gerek kumaş, gerek öbür dokumaların üreti­minde yaygın olarak kullanılır. Her ne kadar günümüzde, naylon, reyon ve polyester gibi yapay lifler dokumacılık alanında önemli bir yer tutuyorsa da, dünyada hâlâ milyonlarca insan geçimini pamuk tarımından ya da pa­mukla ilgili bir işten sağlamaktadır. Pamuk çok eskiçağlardan beri bilinen ve yetiştirilen bir bitkidir. Bugün Pakistan sınır­ları içinde yer alan, İÖ 3000'den kalma, tarihi Mohencodaro kenti kalıntılarında bükülmüş pamuk iplikleri bulunmuştur. İÖ 1500'de yazılmış bir Hindu ilahisinde de pamuktan söz edilir. Eski Yunanlı tarihçi ve gezgin Herodot yaklaşık İÖ 450'de yazdığı yapıtlarında Hintli kadınların pamuk liflerini tohumlarından ayırdıktan sonra eğirerek bunlardan tezgâh­larda bez dokuduklarını anlatır. Ortaçağa kadar pamuğu tanımayan Avrupalılar pamu­ğu ilk gördüklerinde bunun bir tür yün olduğunu sandılar. Afrikalılar ise pamuk tarı­mını ve pamuktan iplik yapımını Hindistan'la ticaret yapan Araplar'dan öğrendiler.
İspanyol kâşif Kristof Kolomb 1492'de Batı Hint Adaları'nı keşfettiği zaman adalarda pamuk yetiştiriliyordu. Daha sonraları ise Meksika'ya giden Hernán Cortés ve Peru'ya çıkan Francisco Pizarro gibi bazı gezginler de buralarda halkın pamuk ipliğinden bez doku­duklarını gördü.
Amerika'nın keşfiyle birlikte Yenidünya'ya gelen Avrupalı göçmenler de kısa bir süre sonra pamuk yetiştirmeye başladılar. Giderek artan pamuk üretimine karşılık, liflerin to­humlardan ayrılması işleminin hâlâ elle yapılı­yor olması pamuğun işlenip satılmasını çok yavaşlatıyordu. Sonunda, 1793'te Eli Whitney adında bir Amerikalı mühendis "çırçır" denen bir makine geliştirerek pamuk liflerinin elle ayıklanmasına son verdi. Bu makinenin üst kısmından, ayıklanacak tohumlu pamuklar doldurulur ve yandaki çıkrık kolu çevrilerek üzerinde sıra sıra metal dişler bulunan bir ağaç silindir döndürülürdü. Bu dişler karşıla­rındaki bir yüzeyde bulunan oluklardan döne­rek geçerken pamuk liflerini de kaparak çeker, bu arada tohumlar oluklardan daha büyük olduğundan üstte kalır, böylece lifler­den ayrılmış olurdu. Tek bir kişinin çalıştırdı­ğı bu makineyle 50-60 işçinin elle yapabileceği iş kolayca yapılabiliyordu. Whitney'in çırçır makinesi sayesinde pamuk üretiminin hızla artması, elde edilen pamuğu eğirmek ve dokuyabilmek için daha hızlı ve daha nitelikli tezgâhlara gereksinim doğurdu; bu alandaki
yenilikler ve buluşlarla pamuklu dokuma sanayisi dünyanın en büyük sanayi dalların­dan biri durumuna geldi. Pamuklu dokuma sanayisi 18. yüzyılda İngiltere'de gerçekleşen Sanayi Devrimi'nin öncü sanayi kollarındandı.
Günümüzde dünyada pamuk en çok SSCB'de üretilir. Onu Çin, ABD, Hindistan, Brezilya ve Pakistan izler. Mısır ve Meksika gibi sıcak ülkeler ile Türkiye ve bazı Ortado­ğu ülkeleri de öbür önemli üreticilerdir.



Türkiye'de ilk kez 19. yüzyıl başlarında Çukurova bölgesinde ilkel yöntemlerle başla­yan pamuk üretimi 1833'te Mısır Valisi Kavalalı Mehmed Ali Paşa'nın oğlu İbrahim Paşa' nın Çukurova yöresini ele geçirmesiyle geliş­meye başladı. 1864'te Fransızlar'ca kurulan ilk çırçır fabrikasını İngilizler'in Adana, Mer­sin ve Tarsus'ta kurdukları öbür fabrikalar izledi ve daha sonra başka pamuk işleme tesisleri kuruldu. Bunun doğal sonucu olarak gittikçe artan pamuk ekim alanları 1920'lerin sonunda yaklaşık 100 bin hektara ulaştı. Toplam pamuk ekim alanlarının yaklaşık 600 bin hektarı bulduğu günümüz Türkiye'sinde bu alanların yüzde 57'si Akdeniz, yüzde 36'sı Ege, yüzde 4'ü ise Güneydoğu Anadolu bölgelerine dağılmıştır. Akdeniz Bölgesi'nde Adana, İçel, Hatay, Antalya, Kahramanma­raş ve Gaziantep; Ege Bölgesi'nde İzmir, Aydın, Manisa ve Muğla; Güneydoğu Ana­dolu Bölgesi'nde Diyarbakır, Şanlıurfa, Mar­din ve Adıyaman pamuk tarımının en yaygın olduğu yörelerdir. Türkiye'de toplam saf pa­muk üretimi 500 bin ton dolayındadır.

Pamuğun Özellikleri, Ekimi ve İşlenmesi

Pamuğun, ebegümecigiller familyasının Gossypium cinsinde yer alan birçok türü vardır. Anayurdu Güney Afrika, Endonezya ve And Dağları olan bu türlerin yabanilerinin, yani doğada kendiliğinden yetişenlerinin çokyıllık olmasına karşılık, tarımı yapılanlar biryıllık bitkilerdir. Yetiştirilen çeşide, toprak ve iklim koşullarına bağlı olarak boylan 1-2 metre arasında değişir. Pamuk bitkilerinin asma yaprağı gibi dilimli yaprakları ve beyaz, sarı ya da morumsu pembe iri çiçekleri vardır. Bazı türlerde taçyaprakların dibi mor lekeli­dir. Taçyapraklar döküldükten sonra gelişme­ye başlayan pamuk meyveleri birkaç sert kapakçığın bitişerek kapanmasından oluşan bir kılıf biçimindedir. "Koza" denen bu mey­velerin içinde üzeri sanmsı beyaz liflerle kaplı tohumlar (çiğit) bulunur. Koza olgunlaşıp çatladığında içindeki lif yığını ortaya çıkar. Bu yüzden de, kozaların hepsinin birden çatladığı dönemlerde pamuk tarlaları karşı­dan kar yığınlarını andırır. Bu tohumlu lif yumaklarına "kütlü" denir.
Pamuk ekimi zaman açısından çeşitli bölge­lere göre değişiklik gösterirse de, genellikle ortalama sıcaklığın 15°C olduğu mart-nisan aylarında yapılır. Ekildiğinde az ama sık yağışlı bir dönem gerekir. Buna karşılık hasat döneminde kesinlikle yağış istenmez. Çünkü yağmurlarla ıslanan ürün kirlenip lekelenir.
Pamuk ekildikten bir süre sonra, yani pamuk bitkileri yeni gelişmeye başlarken birbirine yakın olanlar sökülerek seyreltilir, böylece geride kalanların topraktan yeterince besin alarak daha iyi gelişmesi sağlanır. Ayrı­ca, tarla yabancı otlardan arındırılır, hastalık ve zararlı böceklere karşı ilaçlama yapılır. Pamukta büyük zararlara yol açan böceklerin başında pamuk hortumluböceği ve pamuk yaprakkurdu gelir.
Genellikle yaz sonuna ya da sonbahara rastlayan pamuk hasadı elle ya da makinelerle yapılır. Örneğin, ülkemizde pamuk hasadında makine kullanılmaz, onun yerine insan gü­cünden yararlanılır. Oldukça özen ve dikkat gerektiren hasat işlemi sırasında, kütlüler yaprak, çöp, koza kabuğu gibi bitki artıkları ile karıştırılmadan toplanır ve henüz olgunlaş­mamış kozalar daha sonra toplanmak üzere örselenmeden bırakılır.
Toplanan pamuklar taşıtlara yüklenip ya­kındaki çırçır fabrikalarına taşınır. Burada makinelerin yardımıyla çırçırlanarak tohum­lardan ayrılan lifler temizlenip kurutulduktan sonra preslerde sıkıştırılarak, yaklaşık 220 kilogramlık büyük balyalar haline getirilir ve satışa sunulur. İplik fabrikalarında balyalar açılır, pamuk lifleri temizlenip kabartılarak eğirilir ve ipliğe dönüştürülür.
II. Dünya Savaşı'na kadar pamuklu doku­ma üretiminde dünyada ilk sırayı olan İngilte­re günümüzde yerini Japonya'ya bırakmıştır. Tayvan ve Hong Kong gibi öbür bazı Uzakdo­ğu ülkelerinde de pamuklu dokuma sanayisi çok hızlı bir gelişme göstermiştir. ABD, Almanya Federal Cumhuriyeti, SSCB, Fran­sa, Hollanda ve Hindistan ise öbür önemli üreticilerdir.
Ülkemizde ise, cumhuriyetin ilk yıllarında nerdeyse tek ve en önemli kuruluşlardan biri olan Milli Mensucat Fabrikası'nı daha sonra Sümerbank'ın kurduğu dokuma fabrikaları izledi. Günümüzde, özel ya da devlet tarafın­dan işletilen çok sayıdaki pamuklu dokuma fabrikası, başta Akdeniz Bölgesi olmak üzere Ege, Marmara ve İç Anadolu bölgelerinde toplanmıştır.
Pamuklu dokumalar tezgâhtan çıkmış ham haliyle de değerlendirilmekle birlikte, daha çok, beyazlığını lekeleyen katışkıları gider­mek için ağartılarak ya da çeşitli boyama işlemlerinden geçirilip renkli dokumalar hali­ne dönüştürülerek kullanılır. Pamuk ya eğiril-meden önce, yani lif halindeyken ya eğirilip ipliğe dönüştürüldükten sonra ya da dokun­duktan sonra boyanır. Ayrıca, düz kumaş üzerine çok renkli desenler basılarak "basma" tipi kumaşlar elde edilir. Genellikle, kırışma­ması ya da parlak bir görünüm kazanması için pamuklu dokumalara yapay lifler de katılır.
Pamuk yalnızca dokumacılıkta değil başka pek çok alanda da kullanılan değerli bir sanayi bitkisidir. İplik yapımına elverişli uzun lifler ayrıldıktan sonra tohumların üzerinde çok kısa lifler kalır. Bu kalıntılar özel makine­lerle temizlenerek "linter pamuğu" adıyla satışa sunulur. Linter pamuğu koltuk, yatak, yorgan ve yastık dolgusu olarak kullanıldığı gibi, aynı zamanda değerli bir selüloz kayna­ğıdır. Yapay ipek (reyon), selofan, patlayıcı madde, cila ve plastik üretiminde selüloz kullanılır
Pamuk tohumlarından ise yağ çıkarılır. Bu yağ temizlenip kokusu giderildikten sonra ya sıvı halde ya da margarine dönüştürülerek yemeklik yağ olarak kullanılır. Ayrıca mum, sabun ve yer muşambası üretiminde yararla­nılır. Tohumların yağı alındıktan sonra geriye kalan proteince zengin küspe ise hayvan yemi ya da gübre olarak değerlendirilir.

MsxLabs & TemelBritannica
asla_asla_deme
Quo vadis?
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
27 Kasım 2015       Mesaj #4
Safi - avatarı
SMD MiSiM
PAMUK a.
1. Koza denen meyvesinde beyaz ya da sarımtırak uzun selüloz lifler bulunan, sarı ya da pembe çiçekli otsu ya da odunsu tropikal bitki. (Bil. a. gossypium; ebegümecigiller familyası.) [Bk. an- siki. böl.]
2. Bu bitkinin tohumlarını saran ince ve yumuşak lif yumağı.
3. işlenmiş pamuk.
4. Pamuk atıcısı, hallaç. || Pamuk atmak, yay ve tokmakla pamuğu ditmek. || Pamuk balı, beyaz bal. || Pamuk bezi, pamuktan dokunmuş bez, pamuklu. || Pamuk gibi, çok yumuşak ve bembeyaz şeyler için kullanılır. || (Bir işi) pamuk ipliğiyle bağlamak, bir işi geçici, kısa süreli bir çözümle geçiştirmek. || Pamuk ipliğiyle bağlanmak, aradaki ilişki ya da bağ çok zayıf olmak.

—Camc. Cam pamuğu, incelikleri ve esneklikleri bakımından pamuk ipliklerine benzeyen çok ince cam liflerinden oluşmuş kütle.

—Eczc. Hidrofil pamuk, yağlı ve reçineli maddelerden arındırılmış pamuk elyafından oluşan ve büyük bir emici gücü olan homojen pamuk. (Hidrofil pamuk kullanımı giderek yerini gaz bezi kompreslerine bırakmaktadır.) || Kaba pamuk, taranarak yabancı maddelerden arınmış ve bu suretle lifleri paralel hale getirilmiş ham pamuk. Pansumanlarda koruyucu ve kompres ya da doldurma gereci olarak kullanılır.

—Fişekç. Pamuk barutu, patlayıcı özellikleri olan nitrolanmış pamuk. (Bk. ansikl böl.) || Kolodyum pamuğu, azot oranı yaklaşık % 12 olan, alkol-eter karışımı içinde tümüyle çözünebilen nitroselüloz.

—Tekst. Pamuk tohumlarının yüzeyindeki tohum tüylerinden oluşan selülozik doğal tekstil lifi. (Bk. ansikl. böl.) || Pamuk ipliği, dikiş ya da nakış işlerinde kullanılan, çile ya da yumak halinde satılan, düz ya da bükülmüş, mat ya da parlak iplik. || Aminli pamuk, pamuğu, örneğin dokunmuş bir pamuğu aşırı ölçüde alkali bir çözelti içinde aminoetilsülfürik-2 asitle işleme sokarak elde edilen ürün. (Aminli pamuk, yün için asit boyarmaddeleri bağlar, ıslanabildiği ortadan kalkar ve çürümeye karşı dayanıklılık kazanır.) || Asetilli pamuk, pamuk elyafını, ipliklerini ya da dokumaları, katalizör olarak perklorit asit eşliğinde, ısıya, çürümeye ve selüloz asetatın yüzeysel oluşumu sonucunda ortaya çıkan küflenmelere karşı direncini artırmak için asetik asit anhidriti ve asetik asitle işleme sokarak elde edilen ürün. || Kaba pamuk, toplandığı halde bulunan ham pamuk. || Ölü pamuk, toplama anında, olgunluğa erişmemiş pamuk elyafı. (Ölü pamuk elyafının birçok boyarmaddeye karşı ilgisi çok azdır ve boyanmış maddelerde açık renkler halinde ortaya çıkar. Kostiklerce işlemi, genellikle bu hatayı kapar.) || Siyanoetilli pamuk, pamuğu akrilik nitrille işleme sokarak elde edilen ürün. || Uzun elyaftı pamuk, elyafının uzunluğu 55 mm'ye ulaşabilen ve parlak ve sert dokumalar gerçekleştirmeyi sağlayan iyileştirilmiş pamuk çeşidi (örneğin Mısır pamuğu, menufi ya da giza).

—Yağ. mad. Pamukyağı, pamuk tohumlarında bulunan ve içerdiği zehirli madde (gosipol) rafine edilerek giderilen yağ. (Dünyada, özellikle de ABD'de en fazla tüketilen besin yağlarından biridir.)

♦ sıf. İşlenmiş pamuktan yapılan.

—El sant. Pamuk boğum, yapma çiçek yapımında çiçeğin sapla, yaprakların dalla birleştiği yerlere pamuğu yuvarlatarak yapılan ve üzeri krepon kâğıdıyla kaplanan boğum.

—Mutf. Pamuk helva - KETEN HELVA-.

—ANSİKL Bot. Pamuk genellikle piramit görünümlü çokyıllık bir çalıdır. Her biri 6 ila 9 tohum içeren 3 ila 5 bölmeli kozalar açıldığında bir tohumla onu saran liflerden oluşan küflüyü salıverir.
Günümüzde 6 değişik genoma bağlı 26 yabani pamuk türü bilinmektedir. Eski Dünya'da yetiştirilenler diploit, Yeni Dünyada yetiştirilenler tetraploittir. Günümüzde yetiştirilen başlıca çeşitler bu tetraploit türlerden türeyen iki büyük grupta toplanır: kökeni Orta Amerika, özellikle Meksika olan orta boy lifli çeşitler grubu (Gossypium hirsutum) ve kökenleri Güney Amerika ile Karayib adaları olan uzun lifli çeşitler grubu (G. barbadense).
Pamuk tarımı, tropikal bölgelerle yarı çöl iklimi olan sıcak yerlerde yapılır Bazı ülkelerde, bu arada Mısır’da pamuk tarımı satt ya da çoğunlukla sulamaya dayanır. Tarımın ve hasadın elle yapıldığı gelişme yolundaki ülkelerde yaklaşık 170 milyon insan, yani aşağı yukarı bu ülkeler nüfusunun % 10'u ya doğrudan doğruya pamuk üretiminden ya da sanayisinden geçinir.
Pamuğun tarımı genellikle yıllıktır. Bitkinin gelişim süresi 120-160 gün arasındadır. Ekim için elverişli süre genellikle çok kısadır. Yabancı otların basmasından çok etkilenen pamuk daima özenli bakım ister. Çiçeklenme, ekimden 40 ila 60 gün sonra başlar ve kurak ya da soğuk gibi elverişsiz koşulların ortaya çıkışına kadar sürer. Çiçeğin açılmasıyla kozanın açılması arasında ortalama 60 gün geçer. Aynı ülkede bile bir yıldan ötekine üretim büyük değişiklikler gösterir. Ekonomik koşullar (sentetik elyafın rekabeti, üretim giderleri) ve doğa koşulları (yağmur miktarı, asalaklar) bu değişikliklerin sorumlu etmenleridir.
Pamuğun pek çok düşmanı, zararlısı ve hastalığı vardır. Başlıca hastalıklara dayanıklı çeşitler ıslah yoluyla elde edilmiştir. Yüksek verim almak için, böceklere karşı ilaçla mücadele gereklidir. Kütlünün toplanması genellikle elle yapılır. Kozalar zamanla ve yavaş yavaş açıldığından çok temiz pamuk almak için tarladan birçok kez geçmek gerekir. Bazı ülkelerde parnuk hasadı makineyle yapılır: Amerika Birleşik Devletleri, Sovyetler Birliği, İsrail ve Avustralya. El emeğinin ucuz olduğu ülkelerde kalitesini iyileştirmek için elyaf küflüden elle çıkarılır. Elyafı tohumdan ayırma işlemine çırçırlama denir. Uzun lifli çeşitler, ilk mekanik çırçırlar olan meşin merdanelerle çırçırlanır. Günümüzde, çırçırlama dakikada 400 devir yapan testerelerle yapılmaktadır. Orta boy lifli bir çeşidin kütlü bileşimi şöyledir: % 38 lif, % 10 tüy, % 26 çiğit kabuğu, % 26 çiğit. Makinelerle toplanmış kütlünün çırçırlanmasından sonra elde edilen pamuk lifleri temizleyicilerde arındırılır. Bundan sonra lifler 217 kiloluk standart balyalar halinde sıkıştırılır ve piyasaya verilir.
Pamuk çekirdeğinde (çiğit) % 16-22 yenebilir yağ vardır Çiğit yağlı tohumlar arasında soyanın ardında, ayçiçeğinin önünde ikinci sırayı alır. Yağın çıkarılmasından sonra kalan küspe proteince zengindir, geleneksel olarak hayvan yemi olarak tüketilir.
Çiğitte »/o 40-55 arasında protein vardır ve bunun tamamı küspede bulunur. Ama, çiğitte bulunan ve gosipol denen zehirli madde, yağ alındıktan sonra kalan küspenin ya da küspe ununun insanlarca yenmesine engeldir Gosipol içermeyen çeşitlerin elde edilebilmesi için gereken genetik araştırılmalar sürdürülmektedir.

—Fişekç. Pamuk barutu. Nitroselülozların patlayıcı niteliği, azot oranına bağlı olarak artar. Uygulamada azot oranının en az % 12 olması halinde, patlayıcı olarak kullanılabilen maddeler elde edilir.
Pamuk barutu üretiminde, linters denen, çok iyi temizlenmiş kısa lifli pamuklar kullanılır Bu pamuk kurutulduktan sonra nitrolama işleminden geçirilir. Son yıllara dek Selwig türbinlerinde uygulanan nitrolama işlemi, günümüzde karıştırıcılarla donatılmış ve paslanmaz çelikten yapılmış nitrolayıcılar içinde gerçekleştirilir. Emdiği asit fazlasını almak için nitrolanmış pamuk, bir türbinde sıkılır; önce soğuk su, ardından sıcak suyla yıkanır. Pamuk barutunun sıcak suyla kararlılaştırılması işlemi, günümüzde otoklavlarda yaklaşık 110 °C'ta yapılır. Otoklavda tutma süresi, ürünün polimerliğinin bozulma derecesinin (ya da teknikte dendiği gibi akışmaz- lığının) ayarlanmasını sağlar. Pamuk barutu daha sonra, kâğıt üretiminde kullanılan aygıtlara benzeyen bir aygıt, yani konik bir incelticide ezilir. Daha sonra pişirilmek, yani kalsiyum karbonat katılmış bir suda 100 °C'ta 1 ya da 2 saat süreyle ısıtılmak suretiyle tam bir kararlılık kazandırılır; ardından soğuk suyla yeniden yıkanarak sıkılır; böylece elde edilen ürünün bileşiminde % 25 su bulunur. Pamuk barutu bu nemlilik oranında çok az duyarlı- dır ve güvenli bir patlayıcı niteliği taşır; bu nedenle nemli olarak saklanır ve taşınır.

—Tekst. Antikçağ’ın başlarından beri Mısırlılar tarafından bilinen pamuk, Avrupa' ya Fenikeliler (Sicilya) ve Araplar (ispanya) tarafından sokuldu. Uzun süre lüks bir ürün olarak kalan bu tekstil maddesinin gerçek anlamda gelişmesi ancak XVIII. yy.’ın sonunda, eğirilmesinde kullanılan mekanik iplik makinelerinin bulunmasıyla başladı.

• Türkiye'de, özellikle Adana ovasında pamuk ekimi çok eski dönemlerden beri yapılmakla birlikte bu ekim ancak yöresel gereksinimi karşılayabildi. XIX. yy.'ın başlarına kadar pamuk ilkel biçimde eğırilip dokundu. Elde edilen kumaşlar çok pahalı olmaları nedeniyle ancak varlıklı kişiler tarafından kullanılabildi. 1820'li yıllara gelindiğinde Çukurova'da Mısır'dakinden daha fazla alanda pamuk ekimi yapılmaya başlandı (Adana: 800 000, Mısır: 552 643 dönüm). 1830’lu tarihlerde özellikle Mısır valisi Mehmet Ali Paşa'nın oğlu İbrahim Paşa döneminde bölgede pamuk ekimine ve dokumasına verilen önem arttı. Kıbrıs ve Mısır'dan nitelikli pamuk tohumu ve pamuk ekiminde usta zenci işçiler Adana'ya getirildi. Bunun sonucu 1850'de Adana’da pamuk üretimi 50 000 balyaya ulaştı. 1853'e gelindiğinde bölgede 50 pamuk işleme yeri. 10 keçe yapımevi, 22 basmane, 40 masara yeri vardı. Şirket olarak çalışan bu işyerleri çalışmalarını bir nazırın denetimi altında sürdürdü.
1861'de başlayan Amerikan iç savaşı nedeniyle İngiltere’nin pamuğa olan gereksinimi olağanüstü artınca pamuk fiyatları hızla yükseldi. İngiltere, gereksinimi olan pamuğu sağlamak için yeni ekim alanları ararken Mısır ve Çukurova'da bu konudaki etkinliğini artırdı. Özel şirketler kurarak Osmanlılar'ın pamuk üretimini çoğaltmaları için İstanbul hükümetinden ayrıcalıklar ve ödünler elde etti: pamuktan alınan vergiler düşürüldü; dışardan bu konuyla ilgili olarak getirilecek araç gereç ve makinelere gümrük bağışıklığı sağlandı; dışsatımdan alınacak vergi düşürüldü. Birkaç yıl sonra Adana'da Fransızlar tarafından ilk çırçır (pamuk işleme) fabrikası açıldı (1864). Bu fabrikayı ingilizler’in kurdukları fabrika izledi (1865). Bir yıl sonra türk girişimci Tırpani kardeşler de bir çırçır fabrikası kurdular. 1890'a kadar, pamuk üretiminde türk girişimlerinin sayısı arttı. Avrupa'dan gerekli birçok araç gereç getirildiği gibi pamuk üretiminde olsun, dokumacılığında olsun daha çağdaş yöntemler uygulanmaya başlandı. XX. yy.'ın başlarından sonra pamuğa verilen önem daha da arttı. Amerika'dan getirtilen pamuk tohumları üreticiye parasız dağıtıldı. Dışardan getirilen makinelerin yanı sıra içerde yapılan makineler de kullanılmaya başlandı. Demiryollarının açılması pamuk üretimi ve sanayisini olumlu yönde etkiledi.
Pamuk, elyaf uzunluklarına göre çeşitli kalitelere ayrılır: 25 mm'nin altındakiler kısa elyaflı pamuk; 25-32 mm arasında olanlar orta elyaflı pamuk; 32 mm'nin üstündekiler de uzun elyaflı pamuk olarak adlandırılır. Bunlar ayrıca, temizliklerine göre de sınıflandırılır, en sık rastlanan “middling" tipi pamuk, çeşitli pamuk pazarlarında yapılan değerlendirmelerde temel alınır.
Kimyasal olarak pamuk, içinde bir miktar mum ve yağ kalıntısı bulunan arı selülozdan oluşur. Kimi koşullar altında, sud- kostikle işlem gördüğünde pamuk şişer ve belirgin bir parlaklık kazanabilir (merserize pamuk) Nem oranı % 8,50'dir. Fiziksel olarak, mikroskopta incelendiğinde, pamuk, kendi üzerine kıvrılmış bir şerit biçiminde görünür. Çapı, elyafın kalitesine göre 18 ile 25 pm arasında değişir. Liflerin tokluğu 20 ile 40 cN/teks düzeyindedir.
Siyanoetilli pamuk, pamuklu bir dokuma, lifte hafif bir şişkinlik yaratan ve bir önceki tepkimeyi akrilonitrille katalizleyen bir kostik banyosundan geçilerek elde edilir, sonra dokuma asetik asitle yansızlaştırılır, yıkanır ve kurutulur. Bu işlem, selüloz polimeri üzerine % 3 ile 5 azot bırakır. Siyanoetilli elyaf, çürümeye karşı dayanıklılık sağlar, ısı ve aşınmaya karşı çok iyi dayanımın yanı sıra boyarmadde- lere karşı da büyük ilgi gösterir.

• Pamuk üretimi. 70'li yılların ortalarından bu yana aşağı yukarı sabit olan dünya ham pamuk üretimi yaklaşık 14-15 Mt'dur. En büyük iki üretici Çin (4,8 Mt, 1991) ve ABD'dir (3.9 Mt, 1991). Eski sovyet cumhuriyetleri'nden Özbekistan, Tacikistan, Türkmenistan (1,4 Mt, 1989) ve Kırgızistan'ın (0,7 Mt, 1989) toplam pamuk üretimi 4,9 Mt'dur (1989). Bu ülkelerin arkasından 2 Mt ile Hindistan, 1,8 Mt ile Pakistan, 0,7 Mt ile Brezilya ve 0,6 Mt ile Türkiye gelir [1991], ABD ve eski sovyet cumhuriyetleri dışsatımda başı çeker; Japonya, Kuzey Kore, Endonezya ve İtalya ise başlıca alıcılardır.
Türkiye, dünyadaki en önemli pamuk üreticisi ülkelerden biridir. 1982'de 489 000 ton olan pamuk üretimi, 1986'da 518 000 tona, 1991'de 655 000 tona yükselmiş, aynı yıl 145 600 ton dışsatım yapılmıştır. Güneydoğu Anadolu projesi (GAP) ile pamuk üretimi yaklaşık iki katına çıkacak, bu da, Türkiye'nin pamuk üretimindeki önemini daha da artıracaktır. Türkiye'nin pamuk üretimi, bölgeler açısından incelendiğinde, gerek ekim alanları, gerek üretim bakımından, Ege bölgesi, büyük bir paya sahiptir. Söz konusu oranlar, Ege bölgesi için sırasıyla yüzde 38,5 ve % 41,7'dir. Ege bölgesini % 37,3 ve % 34,5 ile Çukurova bölgesi izler; bu iki bölge, Türkiye pamuk ekim alanlarının % 75,8'ini, üretimin %
76,2'sini oluşturur. Türkiye'nin diğer önemli pamuk üretim bölgeleri Güneydoğu Anadolu bölgesi ile Antalya'dır. Güneydoğu Anadolu, pamuk ekim ve üretiminde % 16,5 oranında pay alırken, Antalya için bu oranlar % 6,6 ve % 6,7'dir.


Kaynak: Büyük Larousse

Benzer Konular

27 Kasım 2015 / nünü X-Sözlük
31 Mart 2010 / 83y74 Taslak Konular
7 Ocak 2009 / Ziyaretçi Soru-Cevap
22 Nisan 2014 / Misafir Cevaplanmış