Arama

Mantarların insan yaşamındaki önemi nedir? - Sayfa 14

En İyi Cevap Var Güncelleme: 18 Nisan 2013 Gösterim: 140.926 Cevap: 171
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
7 Nisan 2012       Mesaj #131
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
yaaaa kompozisyon yokmu
Sponsorlu Bağlantılar
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
8 Nisan 2012       Mesaj #132
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
kompozisyon yokmu
Sponsorlu Bağlantılar
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
9 Nisan 2012       Mesaj #133
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Mantarların İnsan Yaşamındaki Önemi - Kısaca

Bitkiler aleminin Mycophyta bölümünü oluşturan mantarlar olmasaydı belki de yaşayamazdık. Çünkü dünyanın hayat devrinde mantarların çok önemli fonksiyonları vardır. Bizler için mantarlar aleminin bir kısmını oluşturan makromantarlar denildiğinde akla ilk önce zehirli mantarlar daha sonra yenilebilir mantarlar gelir. Onları güncel kılan da bu özellikleridir. Ancak bu varlıkların doğadaki pozisyonları gözönüne alındığında onları asıl önemli kılan ölü veya canlı organik maddeleri parçalamaları ve böylece karbon - azot devrinin sürdürülmesinde çok büyük bir rol oynamalarıdır.


Mantarlarınzehirlenmelere cilt ve diğer hastalıklara sebep olarak insana doğrudan zararlı etkileri olabilen bir çok türü vardır. İnsan için faydalı olan bitkiler üzerinde parazit olmalarının sonucu ekonomik kayıplara sebep olmakla dolaylı zararları da vardır. Bazı mantarlar ise insana mesela mayalama endüstrisinde çok değerli hizmetler verirler.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
9 Nisan 2012       Mesaj #134
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Mantarların İnsan Yaşamındaki Önemi Nedir?
Mantarların İnsan Yaşamındaki Önemi Nedir?


Bitkiler aleminin Mycophyta bölümünü oluşturan mantarlar olmasaydı belki de yaşayamazdık. Çünkü dünyanın hayat devrinde mantarların çok önemli fonksiyonları vardır. Bizler için, mantarlar aleminin bir kısmını oluşturan makromantarlar denildiğinde, akla ilk önce zehirli mantarlar, daha sonra yenilebilir mantarlar gelir. Onları güncel kılan da bu özellikleridir. Ancak bu varlıkların doğadaki pozisyonları gözönüne alındığında, onları asıl önemli kılan, ölü veya canlı organik maddeleri parçalamaları ve böylece karbon - azot devrinin sürdürülmesinde çok büyük bir rol oynamalarıdır.
Mantarların,zehirlenmelere, cilt ve diğer hastalıklara sebep olarak insana doğrudan zararlı etkileri olabilen bir çok türü vardır. İnsan için faydalı olan bitkiler üzerinde parazit olmalarının sonucu ekonomik kayıplara sebep olmakla dolaylı zararları da vardır. Bazı mantarlar ise insana, mesela mayalama endüstrisinde, çok değerli hizmetler verirler. Ferment denilen bazı maddeler oluşturarak, şekeri alkol ve karbon dioksite dönüştürür, bu mantarlar uzun zamanlardan beri alkollü içkiler üretiminde kullanılmıştır. Mayalanma olayı, bazı bakteriler, maya ve küf mantarları tarafından me dana getirilmektedir. Eskiden, mayalama işlemi tabi yolla gerçekleştiriliyordu. Bugün gelişmiş olan teknikler sayesinde tek bir mikroorganizmanın kültürü yapılabilmektedir ve bunlar kullanılmak suretiyle kaliteli ürünler elde edilmektedir. Görülüyor ki bu endüstri mayalanma oluşturan mantarlara bağlıdır. Bunlar arasında en önemlisi Saccharomyces cerevisiae' dir. Maya mantarları lüzumlu mayalanmayı sağlamak üzere ekmek yapımında da kullanılmaktadır. Maya mantarlarınının başka türleri meyve sularından şarap imalinde, süt endüstrisinde muhtelif süt ürünlerinin üretiminde kullanılır. Bakterilerden başka, bazı peynirlerin olgunlaştırılmasında Penicillium cinsinden küf mantarları önemli rol oynarlar, bu peynirlerde küf mantarı peynirin içinde gelişir ve boz renkli damarlardan ibaret bir ağ teşekkül ettirir. Bazı peynirlerde bu damarlı oluşum yalnız yüzeyi örter. Bununla beraber en büyük keşif, mantarlardan elde edilen bilhassa "penisilin" adı verilen antibiyotiklerdir. Penisilin, Penicillium notatum dan elde edilmiştir, halen bir çok bulaşıcı hastalığın tedavisinde başarı ile kullanılmaktadır.
Mantarlar tabi çürümede aktif bir rol oynarlar ve bu şekilde insan faaliyetle- rinin bir çok sahasında dolaylı etkide bulunurlar. Organik artıkların çürümesi bakterilerin ve mantarların, bilhassa küçükk mantarların beraber faaliyeti ile gerçekleşmektedir. Mikroskobik olan bu mantarlar toprakta her yerde çok fazla sayıda bulunurlar. Ormandan ve tarladan, hangisinden olursa olsun, her türlü toprak bu canlıların sporları ve hüfleri ile doludur. Toprak mantarları, karbon dioksit depo ederek ve çeşitli kimya olaylarına sebep olarak önemli bir mekanik rol icra ederler. Bunlar bitki kalıntılarının parçalanmasına, gübrelik harcın meydana gelmesine, bazı tarım ürünlerinin muamelesine iştirak ederler. Nihayet su mantarları, kirlenmiş suların yarı temizlenmesinde kısmen yardımcı olurlar.
Böyle iyi yönde ve insan için faydalı tarafları yanında, mantarlar çok tehlikeli düşmanlar da olabilirler ve insanlar bunlara karşı nasıl mücadele edeceğini kestiremez. Mantarlar tarafından sebep olunan zararlar birçok şekilde açıklanabilir, mesela parazit mantarlar ekonomik bakımdan değerli bitkilerde ve hayvanlarda, hatta insanlarda zarar meydana getirirler. İnsan vücudunda mantarların parazit olması, çeşitli deri hastalıklarına ve genel rahatsızlıklara sebep olabilir. Bunlar, eğer sporları kan dolaşımına girerse solunum sistemi ve işitme hastalıklarını tahrik ederler. Böyle hastalıklar hayvan ve insanlarda yaygındır. Bilhassa balıklar su küf mantarlarına hassastırlar, su küfleri bulaşmış oldukları deri dokusuna yerleşir ve tedrici olarak canlıda tamamen yayılır. Böceklere hücum eden diğer küf mantarları da insektisid (böcek ilacı) olarak kullanılabilmektedir.
Mantarların, ekonomik olarak önemli bitkilerde parazit olması ile sebep olunan zarar pek büyüktür, çünkü bunlar verimi azaltır veya belli bazı bölgelerde bazı bitkileri yetiştirmeyi imkansız kılarlar.Bu mantarlar, bitki hastalıkları ile uğraşan Fitopatoloji ilminin konusuna girerler.
Küf mantarları tohumların ve fideciklerin işe yaramaz hale gelmesine yol açarlar, aynı zamanda patates ve asmalarda tehlikeli hastalıklara sebep olurlar. Yanıklık hastalıkları mesela buğdayı ve mısırı tarlada tahrip edebilir. Buğday pası mantarı (kınacık) tarafından buğday üretiminde büyük kayıplara uğranılmaktadır, çeşitli pas mantarları başka bitki türlerine de hücum ederler fakat tabidir ki meydana gelen zarar buğdaydaki kadar ekonomik önemde değildir. Bilhassa külleme hastalıkları önemlidirler; şerbetçi otu, gül, meşe ve asmalar gibi bir çok bitkinin yüzeyinde un gibi, ince bir beyaz tabaka meydana getirerek zarar yaparlar. Meyveler de siyah ve esmer çürüklüğe sebep olan mantarların hücumuna uğrarlar.
Bazı mantar türleri ağaçların iğne yapraklarına zarar verirler ve dökülmelerine sebep olurlar. Claviceps purpurea meşhur bir zararlıdır. Odun tahripçisi mantarlar da tehlikelidir, bunların miseli ağaçların odun dokusuna nüfuz eder ve nihayet onları çürütür ve öldürür. Ağaçlara hücum eden başka türler de vardır, fakat en yaygın olanı bal mantarı (Armillaria mellea), orman ve bahçe ağaçlarını istila eden en zararlı parazitlerden biridir. Çok korkulan diğer bir mantar ev mantarı (Serpula (Merulius) lacrimans) dır, bu mantar binalarda kuru çürüklüğe sebep olur.
Yenen mantarlara gelince, bunlar ağaçlıklarda, kırlarda ve tarlalarda toplanabilirler, ticari olarak yetiştirilebilirler.
Makromantarlar ayrıca yüksek bitkilerin köklerine girmek suretiyle oluşturdukları mikorriza denilen yapı açısından da önemlidirler. Çünkü böyle bir ortaklık kurulduğunda mutallistik bir simbiyoz sözkonusu olur. Yapılan araştırmalara göre mikorrizalı bitkiler; fosfor, kalsiyum ve potasyumu daha fazla miktarlarda alırlar ve bu nedenle de gelişmeleri diğerlerine nazaran daha iyi olur.
Görülüyor ki mantarların önemi insan faaliyetlerinin birçok alanında ortaya çıkmaktadır ve hayal edebildiğimizden daha büyüktür. Her yerde mevcut bulunmalarından ve çok aşırı sayıda olmalarından dolayı mantarlar Dünyanın hayat devrinde önemli rol oynarlar.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
9 Nisan 2012       Mesaj #135
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Mantarlar insanlık tarihi açısından büyük öneme sahiptirler. Ekosistemin önemli parçalarıdır. Son 2 milyar yıldır bitki ve hayvansal yapıları çürüttükleri bilinmektedir. Bu yapılardaki elementlerin serbest bırakılmaları mantarlar tarafından sağlanır. Orman ekosistemlerinde karbondioksit salınımı gerçekleştirmektedirler. Ayrıca toprağın yapısını bitki gelişimi için uygun hale getirirler.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
10 Nisan 2012       Mesaj #136
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Mantarların İnsan Yaşamındaki Önemi - Kısaca

Bitkiler aleminin Mycophyta bölümünü oluşturan mantarlar olmasaydı belki de yaşayamazdık. Çünkü dünyanın hayat devrinde mantarların çok önemli fonksiyonları vardır. Bizler için mantarlar aleminin bir kısmını oluşturan makromantarlar denildiğinde akla ilk önce zehirli mantarlar daha sonra yenilebilir mantarlar gelir. Onları güncel kılan da bu özellikleridir. Ancak bu varlıkların doğadaki pozisyonları gözönüne alındığında onları asıl önemli kılan ölü veya canlı organik maddeleri parçalamaları ve böylece karbon - azot devrinin sürdürülmesinde çok büyük bir rol oynamalarıdır.


Mantarlarınzehirlenmelere cilt ve diğer hastalıklara sebep olarak insana doğrudan zararlı etkileri olabilen bir çok türü vardır. İnsan için faydalı olan bitkiler üzerinde parazit olmalarının sonucu ekonomik kayıplara sebep olmakla dolaylı zararları da vardır. Bazı mantarlar ise insana mesela mayalama endüstrisinde çok değerli hizmetler verirler.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
10 Nisan 2012       Mesaj #137
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
İnsanlarda birçok hastalığa neden olan mantarlar da vardır. Bunların başlıcaları el ve ayaklarda kaşıntıya neden olur. Bundan dolayı başkalarına ait havlu , çamaşır vb. giysiler kullanılmamalıdır. Ayrıca tahıllarda ve asmalarda ( üzüm bitkisi ) türlü hastalıklar oluşturan mantarlarda vardır. Bu tip mantarlar bitkilere zarar verir gelişmesine engel olur. Tarım bitkilerine bulaşan bu mantarlar çeşitli zirai ( tarımsal ) ilaçlarla yok edilmeye çalışılır.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
10 Nisan 2012       Mesaj #138
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Mantarların Genel Özellikleri

Mantarlar

Mantarlar, sitoplâzmalarında zarla çevrili bir çekirdeğe sahip olan ökaryot hücreli canlılardır. Mantarlar genellikle çok hücrelidir. Klorofil içermeyen, yaşamları için gerekli olan besini hazır olarak sağlayan heterotrof canlılardır.

1. Mantarların Genel Özellikleri

Mantarlar, yüksek yapılı bitkilerdeki kök, gövde ve yaprak gibi organlara sahip değillerdir. Fakat hücrelerinin etrafında belirli bir hücre çeperinin olması, sporla çoğalmaları ve genellikle hareketsiz oluşları nedeniyle bitkilere benzer canlılardır. Şapkalı mantarların çeşitli türleri ülkemizde doğal olarak yetişir, bazı türleri zehirlidir. Şapkalı mantarlar besin ve ilâç yapımında kullanılmak üzere özel olarak da yetiştirilmektedir.

2. Mantarların Çeşitleri

Mantarlar maya mantarları, küf mantarları, şapkalı mantarlar ve enfeksiyon yapan mantarlar olarak gruplandırılır.

Maya mantarları; genellikle tek hücreli organizmalar olup, hücre çeperleri kitinden yapılmıştır. Mayaların en önemli özelliği eşeysiz üremelerinin tomurcuklanma yolu ile olmasıdır. Özellikle şekerli ortamlarda, toprakta, hayvan atıklarında bol miktarda görülür. Hamurun mayalanmasında, bira üretiminde maya mantarlarından yararlanılır.

Küf mantarları; çürümekte olan böcek, balık, kuş artıkları üzerinde saprofit olarak yaşarlar. Eşeyli ve eşeysiz ürerler. Besinlerin küflenmesine neden olurlar. Mantarların sporları peynir, salça, ekmek, limon ve yemekler üzerinde çoğalarak besinlerin küflenmesine neden olur.

Şapkalı mantarlar; genellikle ağaç altlarında, çayırlarda yetişen tipik şemsiye şeklinde olan mantarlardır. Bu mantarların zehirli ve zehirsiz türleri vardır. Zehirsiz türlerinin kültürü yapılarak kolayca yetiştirilir. Şapkalı mantarlar; demir, bakır, fosfor, vitamin ve protein açısından zengin olduklarından besin olarak tüketilir.

Enfeksiyon mantarları; insanda ağız ve boğaz hastalıkları, üreme organları ve deride enfeksiyonlara neden olan mantarlardır. Bebeklerde görülen pamukçuk, saç dökülmesine neden olan saçkıran örnek verilebilir.

3. Mantarların Biyolojik, Ekonomik Önemi ve İnsan Sağlığı ile İlişkisi

Mantarların en önemli görevleri yeryüzündeki madde dönüşümünde rol almalarıdır. Mantarlar, ölü bitki ve hayvan kalıntılarının çürüyerek toprağa karışmasında rol oynarlar. Bitkilerin sonbaharda dökülen yaprakları, mantar ve bakteriler tarafından çürütülerek humuslu organik maddelere dönüştürülür. Oluşan fosfat ve nitrat gibi mineraller bitkiler tarafından alınarak yaşam döngüsüne katılır.

Mantarlar, gıda ve fermantasyon endüstrisi, ilâç sanayii ve çeşitli ürünlerin elde edilmesinde kullanılmaktadır.

Peynir, alkol, ilâç, ekmek yapımında mantarlardan yararlanılır. Ekmek yapımında hamura katılan maya, kimyasal tepkimeler sonucunda karbon dioksit gazının çıkışına yol açar ve hamur kabarır. Bazı maya mantarları da salgıladıkları enzimlerle, glikozu parçalayarak alkole dönüştürürler. Bira ve şarap gibi alkollü içecekler şekerin fermantasyonu sonucu oluşur.

Şapkalı mantarlar, eski çağlardan beri tüketilen önemli bir gıdadır. Mantarın besin değeri oldukça yüksektir. Özellikle içerdiği protein, vitamin ve mineral maddeler mantarın beslen­medeki önemini arttırmaktadır.

Mantarda, mineral maddelerden kalsiyum, demir, fosfor, potasyum ve bakır bulunmaktadır.

Mantarlar, ilâç yapımında da kullanılmaktadır. Çeşitli antibiyotikler, steroit hormonlar, birçok vitamin­ler mantarlardan elde edilen ilâçlardır. Son zamanlarda mantarlar kanser tedavisinde de kullanılmaya başlanmıştır. Penicillium chrysogenum mantarının ürettiği penisilin antibiyotiği, bakteriyel hastalıkların tedavisinde kullanılmaktadır.

Doğadaki mantarların zehirli ve zehirsiz cinsleri bulunmaktadır. Bu mantarların ayırt edilememesi sonucu zehirlenmelere çok rastlanmaktadır. Bilinçsizce toplanan zehirli mantarların tüketilmesi insanların ölümüne neden olmaktadır. Bu tehlike kültür mantarlarında görülmez. Bu nedenle kültür mantarlarının tüketilmesi gereklidir. Kültür mantarları lâboratuvar şartlarında kolayca yetiştirilebilir. Nemli ve karanlık ortamlarda, gübre ve saman karışımında kolayca yetiştirilen ve zehirleme tehlikesi olmayan önemli bir besin kaynağıdır.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
10 Nisan 2012       Mesaj #139
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
İlk önceleri sadece doğada tabii olarak yetişen mantarların toplanıp yenmesi, daha sonra yerini suni ortamlarda yetiştirilen kültür mantarlarına bırakmıştır. Günümüzde doğadan toplanıp yenen mantar miktarı giderek azalmaktadır. Tad ve aroma bakımından zengin olan doğa mantarları karşısında kültür mantarlarının üstünlüğü, her şeyden evvel zehirsiz olmalarındandır. Ayrıca kültür mantarları doğa mantarlarından daha temizdir. İstendiği an, istenen miktarda bulunabilir.
Dünyada nüfusun giderek artması, hayvansal ürünlerdeki protein açığının bir türlü kapatılamaması, insanları değişik arayışlar içine sokmuştur. Uzay çağında, kitlesel yoğunluğu olan besin maddelerinden çok az miktarda alınması ile insan beslenmesine katkıda bulunacak yiyeceklerin aranmasına başlanmıştır. Kısıtlı olanaklar içinde bir uzay gemisi ve istasyonunda, bir tabletle günlük beslenmenin 'giderilmesine çalışılmaktadır. Besin miktarının hacmen küçültülmesi, r ok uzun süreli yolculuklarda depolama ve taşıma açısından oldukça önemlidir. Bir gezegenden diğerine koşarken, besin maddelerinin kısıtlı üretim alanlarında günlük çoğaltılmasını sağlamak, ancak özel üretim olanakları yaratılması ve besin değeri her yönden yüksek bitkisel ve hayvansal ürünlerin bulunması ile mümkündür. Bu yüzden yosunlar ve mantarlar, bu konuda ilk ele alınıp üzerinde çalışma yapılan bitkilerdir. Fazla yer kaplayan şapka kısmının üretiminden vazgeçersek, çok küçük kaplarda mantar misellerinin rahatlıkla üretilmesi ve misellerin içerdiği protein kadar, diğer hayati önem kazandıran vitaminleri, mineralleri, enzimleri, antibiyotikleri ve hormonları bir arada bulundurması ve insan beslenmesinde sakıncasız kullanılması, mantarın önemini bir kat daha arttırmaktadır.
Bugün için yukarıda belirtilen düşünce, bazı insanlara fazla iyimser ve ilginç gelmeyebilir. Bu bakımdan geleceğin parıltısını bir tarafa bırakırsak, yaşadığımız dünyada da mantar geçmişte ve günümüzde insanlığın besin kaynağı olmuştur.
Mantar besin içeriği oldukça ilginçtir. 100 gr taze mantarda % 75-90 su bulunmakta, kuru madde miktarı % 10-25 arasında değişmektedir. Bu değişim farklı mantar tür ve çeşitlerine göre olacağı gibi, bir çeşitin yetişme dönemlerine, klimatik değişimlere ve mantarın büyüklüğüne göre de farklılık gösterebilmektedir (Cetvel 3.1).
Nitekim, sadece Agaricus'u ele aldığımızda araştırıcılara göre su oranı % 87,4 ile % 91 arasında oynarken, kuru madde oranı % 12,6 ile % 9 arasında kalmaktadır. Kuru madde içinde mantarda en önemli öğe proteindir. Protein insan beslenmesinin vazgeçilmez besin unsurudur. Bununla beraber protein beslenmede dikkatsizce yer aldığında, insan sağlığında sorunları da beraberinde getirir. Günümüz koşulları stres, sinir, damar, kalp hastalıklarını kamçılamaktadır. Yoğun iş temposu içinde çabuk yemek (fast-food), fazla miktarda hayvansal gıdanın alınmasına sebep olmakta, buna ilave masa başında uzun süreli oturma ve hareketsiz kalma, alınan besin maddelerinin yakılmadan vücutta depolanmasına sebep olmaktadır. Ayrıca yemek dışı günlük ev toplantıları, çeşitli kokteyl ve ziyafetlerdeki yiyeceklerden alınan total yağ, doymuş ve doymamış yağ asitleri, bunun yanında koleslrolü, alkolü, şekeri fazla bulunan besin maddeleri, kandaki lipidlerin artmasını hızlandırır. Kanda artan lipidler kan damarlarının iç cidarında yoğunlaşarak, damar daralmasına, kanın damarlar içinde rahat akmamasına, bu yüzden kalbin hızlı çalışmasına, yani kalp çarpmasına,tansiyonun yükselmesine, kalp etrafındaki damarların tıkanmasına, kalbin beslenmesinin zayıflamasına ve bütün bunların sonunda kalp krizine neden olur. Hatta zamanında önlem alınmazsa ölüme yol açar. Kandaki kollestrolün % 1 oranında düşürülmesiyle kalp krizine olayı % 2 oranında ödenebilmektedir (ANONYMUS 1984). SÜRÜCÜOĞLU ve HASİPEK (1991) yaptıkları araştırmalarda deney hayvanlarını kullanarak, hayvansal protein ile mantar proteininin karşılaştırmasını yapmıştır. Özel hazırlanan hayvansal et diyeti % 23,4 protein, % 14,3 yağ, % 44.5 karbonhidrat. % 11,6 su. % 88,4 kuru madde; buna karşın mantar diyeti % 24,8 protein. % 13,5 yağ, % 45,5 karbonhidrat, % 9.8 su ve % !K),2 kuru madde içermektedir. Üç ayrı dönem et yiyen hayvanların serumlarında Lipid miktarı (401,6-466,0-573,5 mg/lOOml), Trigliserid miktarı (74,4-105,3-101.4 mg/lOOml), Kolestrol miktarı (81,3-83,3-93,6 mg/lOOml) olmuş, buna karşın mantar diyeti yiyenlerde Lipid miktarı (284.1-323.3-356,8 mg/lOOml), Trigliserid miktarı (49,4-48,3-65,3 mg/l00ml), Kolestrol miktarı (51,5-59.5-78.3 mg/l00ml) olarak belirlenmiştir. Et yiyen hayvanlarda her yönüyle bir artış meydana gelmiştir. Bu durum insanlara uygulandığında, aynı oranda protein, yağ ve karbonhidrat içeren etli ve mantarlı diyet yiyenlerde, çeşitli hastalık etmenlerinin ortaya çıkma yüzdesi, hayvansal diyet uygulayanlarda oldukça fazladır. Buna karşın mantar yiyenlerde ufak bir olasılık dahi söz konusu değildir. İşte bu yüzden beslenmede mantarın özel bir yeri vardır. Bu yer, insanın yaşının artmasıyla, daha da fazla önem kazanır. 40 yaşın üzerindeki insanların hayvansal protein yerine, günlük ihtiyaç duydukları ve alınması zorunlu proteini mantarla karşılamaları gerekir. Acaba hayvansal proteini, mantardan alınan proteinle karşılayabilirmiyiz, mantarın içindeki protein miktarı amacımıza yeterlimidir? Cetvel 3.2 'de hayvansal besinler yanında çeşitli bitkisel besinler ve mantarda bulunan değer verilmiştir.Bu değerlere baktığımızda hayvansal besin maddelerinde bulunan protein miktarını oldukça yüksek buluruz. Buna karşın vücuda alınan hayvansal proteinin ancak % 30-50'si tam sindirilir. Sindirilmeyen kısım düşüldüğünde, kalan protein mantarda bulunan proteinin eş değerine yaklaşır. Mantarda % 3-8 arasında protein vardır. Vücuda alınan proteinin % 70-80 'ni sindirilir.
Mantardaki yağ ve karbonhidrat miktarının düşük olması, çok fazla yenmesi halinde bile vücuda fazla kalori aldırmaz. Yani şişmanlatma etkisi yok denecek kadar azdır. Masa başında oturan, fazla hareket etmeyen ve aldığı kiloları ortadan kaldırmak için perhiz yapan ve bunda da bir türlü başarı sağlayamayan besinleri yakamayan, bu yüzden devamlı şişmanlıktan yakınan, insanlara çevremizde sık rastlarız. Şişmanlığın ve istediği gibi yemek yiyememenin getirdiği stresi atmak ve onlara şişmanlamadan bol yemek yeme olanağını mantar getirir. Fazla yemek yemekten meydana gelen mide genişlemesi, insanlarda devamlı bir şeyler yeme isteğini ortaya çıkartır. Mantarla yapılacak diyetlerde bu isteğe çözüm bulunur. Başlangıçta istendiği kadar mantar yenebilir. Bu durum kişide bir rahatlama meydana getirir. İlerleyen diyet rejminde yavaş yavaş öğün miktarı kısılarak midenin normal büyüklüğü alması ve açlık duygusunun ortadan kaldırılması sağlanır. Böylece diğer diyetlerde pek sağlanamayan başarı, mantarla elde edilmiş olunur. Şişman insanların en büyük dostu ve yardımcısı mantardır.
Mantarda bir çok değişik aminoasitlere rastlanır. KANNAİYON ve RAMASAMY (1980)'e göre bunlar Arginine, Isoleucine, Lysine, Valine, Leucine, Threonine, Histidine, Phenylalanine, Methionine ve Tryptophan'dır.
Mantarın birleşiminde bulunan mineral maddeler ise kalsiyum, fosfor, potasyum, demir, bakır, klor, sodyum, çinko, mangan ve bordur. En fazla ise potasyum bulunur. Daha sonra fosfor, klor ve kalsiyum gelir. Mantarın komple bir besin maddesi olduğunu söylemiştik. Nitekim içinde bulunan vitaminler oldukça etkili seviyededir. Cetvel 3.3 'de mantarın içeriğinde bulunan vitaminler verilmiştir. Mantarın B vitamin kompleksleri bakımından zengin .olduğu görülür. Bu yüz'den mantar sinir sisteminin rahat çalışma'smı sağlar ve vücûtta bir gevşeme meydana getirir. C vitamini de yeterli düzeydedir. Mantarda D vitamini de bulunmaktadır. D vitamini bitkisel gıdalarda pek bulunmaz, daha çok hayvansal gıdalarda görülür. Kemik ve kan gelişmesini sağlar.
Noksanlığında adele kasılması ve ağrıları başlar. AĞAOĞLU, İLBAY ve GÜLER (1992)'e göre Shii-take (Lentinus edodes) mantarında yüksek düzeyde ergosterol maddesi bulunmakta ve bu madde güneş ışığında veya suni ışıkta D vitaminine dönüşmektedir. STEİNECK (1982) yazdığı eserinde SCHUPHAN'a göre D vitamini miktarı Morchella'da % 12,5 mg, Cantharellus'ta % 8,3 mg ve Boletus'ta % 8,3 mg'dır.

Cetvel 3.3. Mantarda Bulunan Vitaminler (100 g/mg)
Folik asit yetersizliğinden meydana gelen makrositik anemi tedavisinde mantar iyi bir diyettir. Kansızlığı büyük ölçüde ortadan kaldırır. Kandaki şekeri ayarlayıcı özelliği vardır. Şeker hastalarının aranan yemeğidir. Ayrıca karaciğer ve böbrek rahatsızlığı olanlara tavsiye edilmektedir. İçinde ürik asit yok denecek kadar az olmasından, gut hastalığı olan insanlarda öncelikli protein kaynağıdır. Bir diyet konusu da Fenil anilin'dir.
Mide rahatsızlığı olan kişilerde, mantar sindiriminin güç oluşu intestinal trehalazumun yokluğunda trehalosenin hidrolize olmasından kaynaklanmaktadır (MELİKOĞLU ve ark.1976).
Son yıllarda normal beslenmenin dışında, mantardan yapılan diğer bazı mamul ürünler piyasada görülmektedir. Japonya'da benzin istasyonlarında yorgun, otobüs, kamyon ve taksi sürücüleri Shii-Take mantarından yapılan Shii-ta-cola içerek yorgunluklarını atarlar. Bu colanın tadı oldukça yabancı olmakla birlikte, serinletici ve dinlendirici bir etkisi vardır. Taiwan'da barlarda, Tremella fuciformis mantarından elde edilen şekerli su içine, kiraz ve ananas parçacıkları karıştırılarak, sıcak servis yapılan bir içecek verilir. Son yıllarda da ülkemizde mantardan reçel ve tatlı yapılmağa başlanmıştır. Bütün ülkelerde mantar, beslenmenin her öğününde çeşitli kullanım biçimleri ile yer almağa başlamıştır. Bu yüzden tükotimi hızla artmakta ve insan başına yıllık mantar tüketimi oldukça yükselmektedir. Bu miktar Belçikada 1-1,5 kg, ingiltere'de 1-2 kg. Danimarka'da 0,5-1 kg dır. Orta derecede tüketim yapan ülkeler Hollanda 512 g, Almanya 487 g, İtalya 470 g ve İrlanda 350 g dır (DALCAIRE 1979). Ülkemizde ise kişi başına düşen mantar miktarı çok düşük ve ancak miligram seviyesindedir.

Kaynak: Mantarların insan yaşamındaki önemi nedir?
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
11 Nisan 2012       Mesaj #140
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Bitkiler aleminin Mycophyta bölümünü oluşturan mantarlar olmasaydı belki de yaşayamazdık. Çünkü dünyanın hayat devrinde mantarların çok önemli fonksiyonları vardır. Bizler için, mantarlar aleminin bir kısmını oluşturan makromantarlar denildiğinde, akla ilk önce zehirli mantarlar, daha sonra yenilebilir mantarlar gelir. Onları güncel kılan da bu özellikleridir. Ancak bu varlıkların doğadaki pozisyonları gözönüne alındığında, onları asıl önemli kılan, ölü veya canlı organik maddeleri parçalamaları ve böylece karbon - azot devrinin sürdürülmesinde çok büyük bir rol oynamalarıdır. Mantarların,zehirlenmelere, cilt ve diğer hastalıklara sebep olarak insana doğrudan zararlı etkileri olabilen bir çok türü vardır. İnsan için faydalı olan bitkiler üzerinde parazit olmalarının sonucu ekonomik kayıplara sebep olmakla dolaylı zararları da vardır. Bazı mantarlar ise insana, mesela mayalama endüstrisinde, çok değerli hizmetler verirler. Ferment denilen bazı maddeler oluşturarak, şekeri alkol ve karbon dioksite dönüştürür, bu mantarlar uzun zamanlardan beri alkollü içkiler üretiminde kullanılmıştır. Mayalanma olayı, bazı bakteriler, maya ve küf mantarları tarafından me dana getirilmektedir. Eskiden, mayalama işlemi tabi yolla gerçekleştiriliyordu. Bugün gelişmiş olan teknikler sayesinde tek bir mikroorganizmanın kültürü yapılabilmektedir ve bunlar kullanılmak suretiyle kaliteli ürünler elde edilmektedir. Görülüyor ki bu endüstri mayalanma oluşturan mantarlara bağlıdır. Bunlar arasında en önemlisi Saccharomyces cerevisiae' dir.

Benzer Konular

17 Ekim 2012 / Ziyaretçi Cevaplanmış
15 Mart 2014 / Ziyaretçi Soru-Cevap
17 Nisan 2011 / Misafir Soru-Cevap
26 Ocak 2010 / Ziyaretçi Soru-Cevap
10 Temmuz 2014 / Misafir Cevaplanmış