Arama

Cinsel yolla bulaşan hastalıklar ve AIDS hakkında bilgi verir misiniz?

Güncelleme: 28 Mart 2015 Gösterim: 8.388 Cevap: 9
daMLa- - avatarı
daMLa-
Ziyaretçi
8 Nisan 2009       Mesaj #1
daMLa- - avatarı
Ziyaretçi
1) Cinsel yolla bulaşan hastalıklar nelerdir?
2) AIDS bulaşma yolları nelerdir?
Sponsorlu Bağlantılar
3) AIDS bulaşma riskinin en fazla olduğu gruplar nelerdir?
4) AIDS' e karşı alınacak önlemler nelerdir?
5) Paraziter hastalıklara neden olan etkenler nelerdir?
Keten Prenses - avatarı
Keten Prenses
Kayıtlı Üye
8 Nisan 2009       Mesaj #2
Keten Prenses - avatarı
Kayıtlı Üye
1-Cinsel Yolla Bulaşan Hastalıklar

Sponsorlu Bağlantılar
 
Cinsel Yolla Bulaşan Hastalıklar, cinsel ilişki ile hasta veya mikrobu taşıyan kişiden sağlıklı kişiye bulaşır. Kendinizin, eşinizin ve ailenizin sağlığını korumak için bu hastalıklardan korunmalısınız.
Cinsel Yolla Bulaşan Hastalıkların çoğu tedavi edilebilir. Tedavi edilmediklerinde ise kısırlıktan ölüme kadar pek çok şeye neden olabilirler. Anne karnındaki bebekler ya da yeni doğmuş çocuklar için tehlike oluştururlar.
Bulaşma yolları*
Cinsel Yolla Bulaşan Hastalıklarda en sık görülen bulaşma yolu korunmadan cinsel ilişkidir. Cinsel ilişkide bulunulan kişi sayısı arttıkça hastalık alma tehlikesi artar. Birden fazla kişiyle cinsel ilişkide bulunmak, başka eşleri de olan kişilerle cinsel ilişkide bulunmak tehlikelidir.
Kondom(kılıf) kullanmadan cinsel ilişki ile bulaşma olur. Erkekte meni, kadında vajina(hazne) sıvısı mikrobu taşır.
Cinsel ilişki sırasında meninin ;hazne, makat veya ağız ile teması bulaşmaya neden olur. Aynı şekilde hazne sıvısının penis(kamış) ya da ağızla teması bulaşmaya neden olabilir.
Meni veya meniden önce akan saydam sıvı ağızla temas ettiğinde cinsel yolla bulaşan hastalıklar bulaşabilir.
Cinsel Yolla Bulaşan Hastalıklar Nelerdir ?
Bel soğukluğu (Gonore):
En fazla rastlanılan cinsel yolla bulaşan hastalıklardandır. Erkeklerde sık ve ağrılı idrara çıkma ve bol akıntı görülür, kadınlarda ise bol akıntı, adet düzensizliği, sık ve ağrılı idrara çıkma olur. Karın içi iltihaplarına, kısırlığa ve üreme organlarında abselere neden olur.
Gebe kadında doğum kanalından bebeğe bulaşabilir. Yeni doğan bebekte körlük, akciğer enfeksiyonu gibi hastalıklara yol açar.
Hastalık bulaştıktan 2-3 hafta sonra belirtiler başlar. Tedavisi mümkün ve kolay bir hastalıktır. Her iki eşin birlikte tedavi olması gereklidir. Her iki eş de iyileşmeden cinsel ilişkide bulunulmamalıdır. Eğer kadın gebe ise ve eşinde belsoğukluğu şüphesi varsa kondomsuz(kılıfsız) ilişkide bulunmamalıdır.
Frengi(Sifiliz):
Cinsel ilişki ile bulaşır. Hastalığı yapan etkenin vücuda giriş yerinde şişkin ve ağrısız bir yara oluşur. Bütün vücudu etkileyen bir hastalıktır..
Ciltte döküntüler ve özellikle kasıklarda şişlikler görülür. Erken fark edildiğinde tedavi edilebilir. Annede varsa bebeğe geçebilir. Tedavi edilmeyip ilerlerse, sinir sistemine zarar vererek körlüğe veya sağırlığa yol açar. Kalp hastalıklarına, vücudun bazı bölgelerinde urlara ve ölüme neden olur.
Hastanın tedaviden sonra bir yıl boyunca doktor tarafından izlenmesi gereklidir. Hasta eşiyle birlikte tedavi olmalı ve tedavisi bitmadan cinsel ilişkide bulunmamalıdır.
Yumuşak çıban(Şankroid):
Cinsel ilişki ile bulaşır ve üreme organlarında ağrılı yaralar oluşur. Genellikle yaraya yakın kasıkta oluşan şişlikler zamanla büyür, çıbana dönüşür ve içindeki iltihap akar. Tedavisi kolaydır.
Hastalık bütün vücuda yayılmaz. Geniş çıbanların üzerine başka mikropların yerleşmesi iltihabı ilerletir. Yaraların iyileşmesi aylar alabilir. Eşlerin birlikte tedavi edilmesi gereklidir.
Klamidya Tricomatis:
Cinsel ilişki ile bulaşır. Erkeklerde ağrılı idrara çıkma ve sarı akıntı ile belli olur. Kadınlarda sarı köpüklü bir akıntı ile kendini belli eder. Karın içinde yaygın iltihaplanmalara neden olur, bu durum kısırlığa, üreme organlarında abselere neden olur.
Hamile kadınlarda yüksek ateş, düşük ve ölü doğuma yol açar. Doğum sırasında bebek annenin doğum kanalından mikrobu alabilir ve akciğerlerinde veya gözlerinde iltihaplar olabilir. Tedavisi kolaydır. Eşler birlikte tedavi olmalı ve hastalık iyileşmeden cinsel ilişkide bulunmamalıdırlar.
TricomonasVaginalis:
Cinsel ilişki ile bulaşır, bol, koyu renk ve kötü kokulu bir akıntı görülür. Tedavisi kolaydır. Eşlerin birlikte tedavi olması gerekir. İyileşme görülmezse tekrar sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır. Tedavi süresince kondom(kılıf) kullanılmalı ya da cinsel ilişkide bulunulmamalıdır.
Üreme organlarında uçuklar(Herpes Simpleks Virüs):
Erkek ve kadınlarda, üreme organlarında kaşıntılı ve ağrılı uçuk şeklinde sivilceler görülür ve çok ağrılı yaralara dönüşür. Bunlar kendiliğinden iyileşir, ancak tekrarlayabilir. Kesin tedavisi yoktur kullanılan ilaçlar belirtilerin azalmasını ve gerilemesini sağlar. İdrar yollarında hastalıklara, menenjite, kadınlarda rahim ağzı kanseri ve düşüklere neden olur. Bebek doğarken, annenin doğum kanalından hastalığı alabilir. Gözleri, deriyi ve sinir sistemini etkiler, bebek ölebilir.
İnsan Papillom Virüs:
Dış üreme organları ile erkeklerde idrar kanalının dışa açılan kısımlarında kadınlarda haznede, makat ve idrar kanalının dışa yakın kısımlarında görülen ağrısız karnıbahar görüntüsünde et kümeleridir. Tedavisi mümkündür. Hastanın eşinin de muayene olması ve tedavi süresince cinsel ilişkide bulunmamaları ya kondom(kılıf) kullanmaları gereklidir.
Tedavi edilmezse kümeler büyüyerek çevrelerindeki organlara zarar verir. Erkeklerde idrar kanalını kadınlarda doğum yolunu, idrar kanalını, makatı tıkayabilir. Bebekler mikrobu doğum sırasında anneden alabilir ve solunum yolunda oluşan siğiller bebekte solunum yolunu tıkayabilir.
Bulaşıcı Sarılık(Hepatit-B Virüsü):
Cinsel yolla ve kanla bulaşır. Bütün vücudu etkileyen bir hastalıktır. Karaciğerde büyüme ve hassaslık, idrar renginde koyulaşma ve sarılık, ateş, kusma görülür. Hastalığın salgın olduğu yerlerde aşı yapılabilir. Karaciğer iltihabı, siroz, karaciğerde kanser ve ölüme neden olabilir. Kesin tedavisi yoktur. Vücudu güçlendirici tedavi hastalığın zararını azaltır. Hasta ile yakın temasta olan kişilerin virüsü alıp almadığı incelendikten sonra aşı ya da başka önlemler uygulanır.
Hepatit-B(sarılık) cinsel yoldan başka, kan yolu ile de bulaşır. Hastalığı taşıyan kişiden kan nakli ile, hasta ile aynı iğnenin kullanılmasıyla, hasta ile aynı traş bıçağının kullanılmasıyla, kan kardeşi olmakla, yaraya çıplak elle dokunmakla bulaşır.
AIDS: Cinsel yolla bulaşan hastalıklardan biridir. Ayrıca, AIDS taşıyan kanla, kan bulaşmış araçlarla ve anneden bebeğe bulaşma anne karnında,doğum sırasında ve sütle de bulaşır. AİDS hastalığını taşıyan HIV virusu vücuda girdikten ancak 3 ay sonra kan testi ile saptanır. Bu teste "ELISA" testi denir. Vücuda giren HIV, AİDS hastalığı yapmayabilir. Ancak HIV taşıyanlar başkalarına bulaştırırlar.
AİDS tedavisi olmayan bir hastalıktır. Vücudun mikroplara karşı korunma sistemini bozarak bütün vücudu etkiler ve başka hastalıkların oluşmasına neden olur. HIV vücuda girdikten 5-10 yıl sonra AİDS ortaya çıkabilir. Hastalığın çıkma belirtileri arasında; sürekli halsizlik, nedeni bilinmeyen uzun süreli ateş, kilo kaybı, gece terlemeleri, cinsel organlarda uzun süreli yaralar ve tedavi ile geçmeyen mantarlar, zatürre sayılabilir. Vücudu güçlendiren tedavilerle hastanın yaşamı uzatılır.
HIV,virusu taşıyan kişinin kullandığı klozet, bardak, çatal, kaşık ile bulaşmaz. Tokalaşma, kucaklaşma, öpme ile bulaşmaz. Ancak ağız ağıza öpüşmede kanamaya yol açacak sert öpüşmeler, ağızdaki yaralar, öpüşmedem önce diş fırçalaması sırasında diş etlerinin kanamış olması bulaşmaya neden olabilir.
Sivrisinek ya da böcekler vasıtasıyla insanlara bulaşmaz. Ter, tükürük, gözyaşı, öksürük, idrar ve dışkıyla bulaşmaz.
Korunma yolları
a.Cinsel yolla bulaşan hastalıklarda korunma yollarının başında "hastalığı bulaştırabilecek davranışları yapmamak" gelir.
*Fazla sayıda kişiyle cinsel ilişki kurmak bulaşma tehlikesini arttırır.
Başkalarıyla cinsel ilişki kuranlarla özellikle bunu meslek olarak yapanlarla cinsel ilişki kurmak bulaşma tehlikesini arttırır.
Yukarda sayılan hastalık alınabilecek ilişkilerde kondomsuz(kılıfsız) ilişkiye girmek tehlikelidir.
HIV/AİDS ve hepatit B için, kanla bulaşma yoluna dikkat edilmeli ve gerek kuaför ve berber salonlarındaki araç gerecin gerekse eczane ve sağlık kuruluşlarındaki bize hizmette kullanılan araç gerecin temizliğinden emin olunmalıdır.
Kan alınması gerektiğinde alınan kanın hastalıklar açısından test edilip edilmediği sorulmalıdır.
Kan kardeşi olmak, aynı iğne ile iğne ya da aşı olmak, başkalarının yaralarına çıplak elle dokunmak bulaşma tehlikesini arttırır.
Aynı traş bıçağının ya da usturanın kullanılması yine bulaşma tehlikesini arttırır.
b.Özellikle üreme organlarında olan yara, bere, sivilce veya kaşıntıyla oluşan tahrişlerin hemen tedavi edilmesi gerekir. Bu yara bereler daha kolay hastalık almaya neden olur.
c. Korunma yollarında bir diğeri, asağıdaki hastalık belirtileri tanımak ve kendinde ya da eşinde benzer bir belirti görürse derhal sağlık kuruluşuna başvurmaktır.
*erkeklerde; sık idrara çıkma ve idrarda yanma, ağrı
*idrar sonrası veya sürekli kamıştan akıntı
*kadınlarda ; idrara çıkmada ağrı ve yanma ile sık idrara çıkma
*hazneden koyu renkli ve kötü kokulu akıntı ,
*erkelerde kamış yüzeyinde ağrılı yaralar ve kasıklarda elle hissedilen sertlikler
*her iki cinste de; cinsel birleşme sırasında ya da cinsel organlarda sürekli ağrı
*sık ölü doğumlar
*üreme organlarında siğiller
*üreme organlarında uçuğa benzer döküntüler, şiddetli ağrı
*makat veya perine (bacakların arasında kalan ve üreme organlarını örten kas dokusu) bölgesinde abseler.
BU BELİRTİLRİ FARKETTİĞİNİZDE DERHAL TETKİK VE TEDAVİ İÇİN SAĞLIK KURULUŞUNA BAŞVURUN !
e.Cinsel ilişki sırasında Cinsel Yolla Bulaşan Hastalıklardan korunmayı sağlayacak tek yöntem KONDOM(KILIF ) KULLANMAKTIR..
Sperm öldürücü krem, köpük ve fitillerin(spermisitler) de bazı mikroplara karşı kısmen koruyuculuğu vardır. Ancak bu maddeler tek başına korunmayı sağlamaz. Eğer spermisitler ve kondom birlikte kullanılırsa korunma oranı artar.
Hastalık taşıyabilecek kişilerle cinsel ilişkide bulunmamak da bir korunma yoludur.
Eşlerden birinde hastalık düşündürecek bir belirti varsa, cinsel ilişkide mutlaka kondom(kılıf) kullanmak ve tedaviyi birlikte olmak gerekir.


Yazar: Türkiye Aile Sağlığı Ve Planlaması Vakfı
Quo vadis?
Keten Prenses - avatarı
Keten Prenses
Kayıtlı Üye
8 Nisan 2009       Mesaj #3
Keten Prenses - avatarı
Kayıtlı Üye
2- AIDS (Acquired Immune Deficiency Syndrome)

AIDS hakkında herşey
Quo vadis?
Keten Prenses - avatarı
Keten Prenses
Kayıtlı Üye
8 Nisan 2009       Mesaj #4
Keten Prenses - avatarı
Kayıtlı Üye
Paraziter hastalıklar

Vikipedi, özgür ansiklopedi


Etkileri

Parazitler genel olarak organizmayı tahrip etmekte soyucu, sömürücü, mekanik olarak etkilemekte ve diğer hastalıklara canlıları dispoze kılmaktadırlar. Paraziterlerin hemen hemen bütün salgıları, sindirilmemiş artıkları organizma için toksiktir. Ayrıca bazı parazitlerin özel toksinleri vardır. Bunları salgılayarak hücre ve dokuları eritirler, kanın pıhtılaşmasına engel olurlar. Bu toksinlerle organizma tedricen zehirlenir. Alyuvarları erittiğinden anemi meydana gelir. Kan tablosu değişir. Toksinlerin sinir sistemine de etkisi vardır. Bunun sonucu bazen felçler ve kuduz benzeri semptomlar meydana gelir. Gelişmede gerilik meydana gelir. Genital organların küçüldüğü, atrofiye olduğu, [[in azaldığını bildiren araştırmalar vardır.

Gelişmeleri

Parazitler de birer canlı varlık oldukları için gelişmeleri, büyümeleri için beslenmek zorundadırlar. Gıdalarını organizmadan temin ederler. Sayıları fazlalaştıkça aldıkları gıda miktarı artacağından organizmanın zayıflamasına, verilen gıdadan tam istifade edememesine, yem miktarı arttırıldığı olaylarda ölümlere sebep olmaktadırlar.

Organlara verdikleri zararlar

Parazitler mekanik olarak da organizmaya zarar vermektedirler. Bulundukları organlara mekanik olarak basınç yapmaktadırlar. Bunların sayısı kadar bulundukları organın da önemi vardır. Beyin, göz gibi nazik organlarda bulundukları zaman, sayıları az da olsa meydana getirdikleri etki büyüktür. Hücre parazitleri çoğalırken hücreleri parçalarlar. Bazı parazitler safra kanalını tıkayarak sarılık meydana getirirler. Bazı parazitler de, örneğin bağırsakta yaşayanların birkaç tanesi bir araya gelerek bağırsakları tıkarlar ve şiddetli hazımsızlıklara sebep olurlar. Parazitlerin genç şekilleri organizmada göç ederken diğer bazı hastalık etkenlerini de beraberinde sürükledikleri gibi, zayıf düşürdükleri organizmalarda salgın hastalıkların kolaylıkla etkimesine sebep olurlar. Bundan ötürüdür ki, paraziter hastalıklara yakalanan hayvanlarda diğer hastalıklar da kolaylıkla yerleşebilmektedir. Parazitlerden mütevellit metabolik bozukluklar, vitamin hormon dengesinin bozulması, özelikle hayvanların iyi beslenemedikleri hallerde doğal direncin bozulması sonucu parazitlerin etkileri artmaktadır.

Teşhis

Paraziter hastalıklar bariz bir şekilde dikkat çekmediği, ölüm olayları görülmediği hallerde, bunların meydana getirdikleri verim düşüklüğünü kesin olarak hesaplamak güçtür. Paraziter hastalıklarda görülen semptomlarla, klinik olarak hastalığı teşhis etmek zordur. Ancak parazitin kendisini veya gelişme devirlerini görmek ile kesin teşhis konur. Bazı hallerde birkaç paraziter hastalık birlikte seyreder ki böyle durumlarda telefat artar.
Quo vadis?
SEDEPH - avatarı
SEDEPH
Ziyaretçi
9 Nisan 2009       Mesaj #5
SEDEPH - avatarı
Ziyaretçi
AIDS ve HIV virüsü hakkında bilgi verir misiniz? inceleyebilirsiniz. İçeriğinde AIDS hakkında geniş bilgi yer almaktadır
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
19 Eylül 2009       Mesaj #6
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Alıntı

kuduz cinsel yolla bulaşır mı

bulaşır mı ?
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
1 Ekim 2009       Mesaj #7
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Alıntı

aids hakkında sorular


aids tam birleşme olmadan bulaşabilirmi yani penis vajinaya tam girmeden
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
4 Haziran 2010       Mesaj #8
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
ben 2 senedir hiv virusu tasiyorum tatilde turkiyede bir arkadasla 5 gun beraberdik 2 sefer kondom kullandik 2 seferde kondomsuz benim hiv verilerim izine gitmeden once kontrolda cok guzeldi 500 yuzun altindaydi ben bu konuyu cok iyi bildigimden onu ikaz ettim ama basaramadim galiba sizce test yaptirmasi gerekirmi onunla hala kontaktayiz istersen yaptirayim diyor sorum bu kadar saygilarimla
irmaksu - avatarı
irmaksu
Ziyaretçi
24 Ekim 2014       Mesaj #9
irmaksu - avatarı
Ziyaretçi
AIDS hakkinda guzel bir bilgi kaynagi

HIV TESTLERİ NELERDİR ?

Laboratuarımızda çalışılan HIV testi yöntemleri aşağıdaki gibi sıralanmaktadır ;
1. HIV Duo Ultra ( Antigen – Antikor ) 4.Jenerasyon Test
2. HIV PCR ( Viral RNA )
3. p24 Antigen Testi
4. ELİSA ( Anti – HIV ) Testi

 

HIV virüsünün bir kişiye bulaşmasından hemen sonra, bir çok laboratuarda kullanılan eliza testleriyle virüsün bulaşıp bulaşmadığı anlaşılamamaktadır.ELISA testleri tarama amaçlıdır ve HIV’e karşı vücutta oluşan antikorların varlığını araştırmaktadır. Bu antikorlar, vücutta virüsün girişinden (şüpheli ilişkiden) itibaren 4 haftadan sonra ortaya çıkmakla birlikte, bir çok laboratuarlarda kullanılan yöntemlerle genelde ancak 1.5-3 ay sonra tespit edilebilmektedirler. Eliza yani Anti-HIV testlerinin , 4 haftadan önce sonuç verebilmeleri ise oldukça zordur. 

HIV DUO ULTRA ( Antigen – Antikor ) 4.jenerasyon Test
Şüpheli cinsel ilişkiden itibaren, daha erken sürede sonuç alabilmek için, HIV’e özgü antijen arayan testleri kullanmak gerekmektedir. Çünkü, hastanın kanında HIV p24 antijeni, HIV taşıyan kan nakli gibi yüksek miktarda virüs bulaşması olan durumlarda, bulaşmadan sonraki ilk 24 saatte bile yüksek miktarda saptanabilmektedir. Cinsel ilişkiyle bulaşma olan durumlarda ise virüs önce vücutta bir çoğalma dönemi geçirmekte ve bulaşmadan 2 hafta kadar sonra kanda HIV p24 antijeni saptanabilmektedir.Bu dönemde vücutta antikor üretimi ortaya çıkmamıştır.HIV p24 antijeni, şüpheli ilişkiden sonraki 2-6 hafta içinde yüksek düzeyde kanda bulunmakta, daha sonra düzeyi düşmektedir.

Bu dönemde HIV antikorları henüz ölçülebilir düzeye ulaşmadığı için, HIV p24 antijeni bakılması, erken tanı olanağı sağlamaktadır. Çünkü HIV antikorları 4. haftadan sonra ortaya çıkmakla birlikte, kullanılan ELISA testleriyle ölçülebilir sonuç vermeleri ancak 1.5-3 ay sonra olabilmektedir.

Bu nedenle, şüpheli ilişkiden sonra, erken dönemde sonuç alabilmek için HIV p24 antijeni ve antikora beraber bakılması daha uygun olacak ve tanıyı daha erken koyabilme imkanı sağlayacaktır. 
HIV p24 antijenini, hem de HIV 1+2 antikorlarını birlikte ölçen HIV testleri geliştirilmiştir. Bu testler şüpheli ilişkiden itibaren HIV bulaşmasını daha erken ve başlangıç döneminde ortaya koyma avantajı sunmaktadırlar.
HIV DUO ULTRA testi laboratuarımızın mikrobiyoloji bölümünde uzmanlarımızın gözetiminde deneyimli laborantlarımız tarafından çalışılmaktadır.

Hacettepe HIV / AIDS ARAŞTIRMA MERKEZİ kendi internet sitesinde 4.Jenerasyon Tarama testlerini önermektedir.
Makaleyi Okumak İçin TIKLAYINIZ

Dördüncü-jenerasyon hiv tarama testleri:
Serokonversiyon panel analizleri içinde 'antibody capture assay' temelli testler olmalarına rağmen birinci sırada yer almaktadırlar. Üçüncü jenerasyon testlerle karşılaştırıldıklarında tanıda 3-5 günlük zaman kazanımı sağlarlar. Bu testlerin kullanılması şiddetle önerilmektedir, çünkü bireyler antijen-pozitif prekonversiyon döneminde yüksek bulaştırıcılığa sahip olabilirler.

HIV PCR ( Viral RNA )
PCR yöntemi, Polimerase Chain Reaction (Polimeraz Zincir Reaksiyonu) anlamına gelmektedir.HIV ilerledikçe virüs kendisini kopyalamaya devam eder virüsün kopya sayısı ve virüs yükü kanda artar. Bu yöntemle, vücutta çok az miktarda virüs bile bulunsa, bunlar çoğaltılarak ölçülebilir hale gelmekte ve ayrıca vücutta bulunan virüsün ne miktarda olduğu saptanabilmektedir. Enfekte olmuş bir kişinin kanında virüs bulunmasına rağmen erken dönemde virüse karşı antikor oluşmamaktadır. Bu nedenle PCR testi erken evrede HIV virüsünün kanda tespitinde kullanılmaktadır. 

HIV tanısı almışsanız HIV viral yükünün (HIV RNA) ölçümü doktorunuza vücudunuzda ne kadar HIV virüsü olduğunu ve ne kadar hızla çoğaldığını gösterir.HIV PCR virüsün vücutta varlığını veya ilaç direncinin tespitinde veya başka bir tedavi protokolüne ihtiyacını belirlemede yardımcı olur.

PCR testi,güvenilir ve hassas yöntem olmakla birlikte, dezavantajı, daha zor ve karmaşık bir çalışma yöntemine sahip olmasıdır. Moleküler Bölümü olmayan laboratuarlar, bu testi çalışamazlar. Bu nitelikte laboratuar sayısı da, ülkemizde çok az olup, HIV PCR çalışan laboratuar sayısı bir kaç tanedir.

PCR testleri laboratuarımızın moleküler mikrobiyoloji bölümünde uzmanlarımızın gözetiminde deneyimli biyologlarımız tarafından çalışılmaktadır.

P24 Antijen Testi
P24, HIV virüsüne özgü viral bir proteindir. Bu proteinin vücutta saptanması virüs varlığını göstermektedir. Bu protein virüs bulaşmasından sonra geçen 2-6 hafta içinde yüksek düzeyde kanda bulunmakta, daha sonra düzeyi düşmektedir. Bu dönemde HIV antikorları henüz ölçülebilir düzeye ulaşmadığı için, HIV p24 antijeni bakılması, erken tanı olanağı sağlamaktadır.
HIV p24 Antijen testi laboratuarımızın mikrobiyoloji bölümünde uzmanlarımızın gözetiminde deneyimli laborantlarımız tarafından çalışılmaktadır.

Elisa Testi
HIV virüsü ile enfekte kişilerin savunma sisteminde bu virüsle savaşmak için HIV'e karşı özel antikorlar oluşur. Kandaki bu antikorlar oluşması 1 – 3 ay sürebilir.Kandaki bu antikorların ELISA yöntemiyle saptayan HIV testi yöntemine Anti-HIV testi denir.
Eliza ( Anti-Hiv ) testi laboratuarımızın mikrobiyoloji bölümünde uzmanlarımızın gözetiminde deneyimli laborantlarımız tarafından çalışılmaktadır.

Şüpheli bir cinsel temas sonrasında mutlaka HIV testi yaptırın! 

AIDS Testi - Erken Tanı ve AIDS Belirtileri
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
28 Mart 2015       Mesaj #10
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
merhaba önceilikle teşekkür etmek istiyorum bizleri bilgilendirdiğiniz için nasıl söylesem bilmiyorum ama bende frengi olduğunu düşünüyorum biraz araştırma yaptım ve belirtilerinin kısmende olsa bende olduğunu farkettim (penisimin glans bölgesinin kenarlarında çıkıntılar var ardarda düz bir şekilde....) ama emin değilim bunu için hastaneye gidip yüzümün kızarmasını istemiyorum bu konuda bana dönüş yaparsanız çok memnun olurum teşekkürler

Benzer Konular

22 Mart 2013 / tkj44 Soru-Cevap
9 Ocak 2017 / cglr Tıp Bilimleri
19 Aralık 2010 / murat070707 Soru-Cevap
10 Ağustos 2010 / ThinkerBeLL Tıp Bilimleri