Arama

Erozyonu önlemek için neler yapılmalıdır?

Güncelleme: 24 Nisan 2014 Gösterim: 144.039 Cevap: 34
kanaryalar fb - avatarı
kanaryalar fb
Ziyaretçi
1 Haziran 2009       Mesaj #1
kanaryalar fb - avatarı
Ziyaretçi
erezyonu önlemek için neler yapılabilir? korunma yyolları nelerdir? nalsıl korunabiliriz
Sponsorlu Bağlantılar
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
1 Haziran 2009       Mesaj #2
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Not: Erozyonun önlenmesi için ağaç dikmek yeterli değildir. Bir ağacın yetişmesi 15 yılı bulur. bu süre içinde ağacın kökleri güçsüz ve kısadır. Büyük ve yaşlı ağaçların çok olması gerekir.

Sponsorlu Bağlantılar




Erozyonu yavaşlatıcı önlemler

Erozyonun miktarını azaltıp kabul edilebilir sınırlara çekebilmek, alınacak önlemlere bağlı olarak gerçekleştirilebilir. Bunun için erozyonun cinsine göre önlemler alınmalıdır.

Su erozyonunu yavaşlatıcı önlemler

  • Yağmur damlasının toprak yüzeyine darbesini azaltılması,
  • Uzun süre kalabilen kesif bir bitki örtüsü oluşturmak.
  • Toprak agregatlarının ayrışma ve dağılmasının önlenmesi,
  • Toprağı parçalayan alet ve makinaların kullanılmasını azaltmak.
  • İnfiltrasyon oranının arttırılması,
  • Yüzey akış hızının azaltılması
  • Tarım arazilerinde sert toprak katmanlarının kırılması ile infiltrasyonun arttırılması, yüzey akışın azaltılması.

Rüzgâr erozyonunu yavaşlatıcı önlemler

  • Rüzgâr hızının azaltılması,
  • Rüzgâr hızını kıracak ağaçlar ile alanı donatmak.
  • Meyilde yerçekimi etkisiyle hareketi zorlaştırmak,
  • Toprak işleme işlemlerinde meyile dik sürüm yapmak.
  • Rüzgârın toprak parçacıklarına etkisini azaltmak,
  • Toprak yüzeyinin çıplak bırakmamak.

broken* - avatarı
broken*
Ziyaretçi
1 Haziran 2009       Mesaj #3
broken* - avatarı
Ziyaretçi
Bir göz atınız...
https://www.msxlabs.org/forum/soru-cevap/223072-erozyona-karsi-alinacak-tedbirler-nelerdir.html

Erozyondan Korunma Yolları

Toprak Erozyonu : Toprak Erozyonun oluşturan etmenler;
Toprağın Sular tarafından aşındırılması
Rüzgarlar
Bitki örtüsü
Buzullar
Sel
Yangın

Korunma yolları :
Ağaç landırma, Bitki örtüsü, Baraj Gölleri yapma,
Tarlalar eğime yatay sürülmeli
Ağaç kesimlerine karşı tedbirler

DÜNYADA EROZYON
Dünyamızın yüzeyine yerkabuğu denmesi bir rastalantı değildir. Gezegenin üzerindeki bütünhayat, kıtaları kaplayan incecik ve hassas toprak kabuğuna bağlıdır. Bu kabuk olmasa, yaşam Okyanuslardan karalara atlayamazdı. Bitkilerekinler, ormanlar, hayvanlar ve tabii ki insanlar olmayacaktı.

Gezegenimizin eti olan bu değerli kabuk son derece yavaş meydana gelmesine karşılık son derece süratle ortadan kalkabilir. Bir parmak derinliğinde bir toprak tabakasının oluşması için, asırlar geçmesine gerekmektedir. Olumsuz şartlar bir iki mevsimde bu tabakayı yok edip okyanuslara taşıyabilir. Topraktan oluşmuş yerkabuğu, kendisini oluşturan bu tabakayı süratle kaybetmektedir.

Worldwatch Institute, her sene toprağın üst tabakasının 24 milyar tonunun kaybedildiğini ileri sürmektedir. Son yirmi sene içerisinde ABDdeki bütün ekili alanı kaplayacak kadar toprak kaybolup gitmiştir. Olay gittikçe vahimleşmektedir.

Bu kriz, özellikle dünya üzerindeki kararların üçte birinden fazlasını kaplayan kurak alanlarda ortaya çıkmaktadır. Çölleşme, toprak tabakasının son derece hassas, bitki tabakasının son derece ince ve iklimin son derece sert olduğu bu bölgelerde kendini hissettirmektedir. Toprak her yerde bozulabilir ama kuru iklideki bozulmaya çölleşme adı verilmektedir. Dünya üzerindeki 5.200.000.000 hektarlık tarımda kullanılan kurak alanların %70i özelliklerini yitirmiştir. Dolayısıyla çölleşme, toplam kara alanının %30una zarar vermektedir.

Afrikada kurak alanların %73ünü kapsayan bir milyon hektarın üzerinde arazi, orta derecede veya ciddi bir çölleşme tehlikesi ile karşı karşıyadır. Asyada 1.4 milyon hektar aynı şeklide etkilenmektedir. Fakat, bu problem sadece kalkınmakta olan ülkelere mahsus değildir. Ciddi bir şekilde veya orta derecede çölleşmiş kurak alanların en fazla bulunduğu kıta- %74 ile Kuzey Amerikadır. Avrupa Birliğindeki ülkelerin beş tanesinde çölleşme sorunları mevcuttur. Asyada en fazla etkilenen bölgeler eski Sovyetler Birliğinde yer almaktadır.

Genel olarak bakılırsa, çölleşme tehlikesi ile karşı karşıya olan kurak alana sahip 110 ülke olduğu görülür. Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP), çölleşmenin genel maliyetinin senede 42 milyar dolar olduğunu hesaplamıştır. Sadece Afrikanın yıllık kaybı 9 milyar dolardır.

Manevi kayıplar ise, daha ağır olmuştur. Dünya nüfusunun beşte biri demek olan bir milyardan fazla insanın yaşamı tehlikededir. 135 milyon kişi-Fransa, İtalya, İsviçre ve Hollandada yaşayanların toplamı kadar- doğup büyüdükleri yerleri terk etmek mecburiyetinde kalabilirler. Toz haline dönüşmekte olan yerleri bugüne kadar kaç kişinin terk edip gittiği bilinmemekle beraber mutlaka milyonları bulmaktadır. Mali ve Burkina Fasoda yaşamakta olanların altıda biri, kendi yörelerini terk etmek zorunda kalmışlar ve bunun bir sonucu olarak da, şehirlerin çevrelerindeki gecekondular fazlalaşmıştır. 1965 ile 1988 seneleri arasında Mauritanianın başşehri Nouakchottda yaşamakta olanların toplam nüfusa oranı %9.9dan %41e yükselmiş ve göçebelerin oranı ise %73ten %7ye düşmüştür.

Topraklarını yitirmiş olanlar, rüzgârın kendilerini ***ürdüğü yerlerde tekrar kök salmaya çalışmaktalarsa da uzaktaki ülkeler, bu göçten etkilenmektedir. Meksikalı göçmenleri, ABDne iten unsurlardan bir tanesi de çölleşmedir. Senegal Vadisinin yüksek ve orta bölgelerinde yaşayanların beşte ikisi şimdiden göç etmiştir. Fransadaki Bakel bölgesindeki nüfusu, köylerini geride bırakıp buraya göç etmiş insanların çoğunluğu oluşturmaktadır. Ama bir imkan bulunabilseydi, bu insanlar kendi memleketlerinde kalmayı tercih ederdi.

Yağış almayan bölgelerde halen sürmekte olan on silahlı çatışmanın başlamasının sebepleri arasında çölleşme de bulunmaktadır. Çölleşme, Somali gibi yerlerde siyasi dengesizlik, açlık ve toplumun parçalanmasına sebep olduğu gibi, insani yardım ve felaketleri önleme çabası şeklinde büyük miktarda harcamalara yol açmaktadır. Aynı zamanda küresel ısınma ve biyolojik çeşitliliğin kaybolması gibi, çevre koruma sorunlarını da ağırlaştırmaktadır.

EROZYONUN ÇÖZÜMÜ İÇİN YAPILACAK İŞLER
Yurdumuzda, aşırı erozyonun nedenlerinden en önemlileri orman ve meraların tahribatıyla ortaya çıkmaktadır. Karşımızda insan bulunmaktadır; bu nedenle, ErozyonSu

Bu olumlu tecrübeden hareketle orman rejimine dahil olan veya orman rejimine alınmak üzere tahsis edilen alanlarda erozyon kontrolu tedbirlerini havzada bulunan orman köylerinin kalkındırılması amacıyla köylünün katılımını esas alan bir anlayışla alınmasını öngören 6831 sayılı Orman Kanununun 58. Maddesini değiştiren kanun teklifi yasalaşmalıdır.

6831 Sayılı Orman Kanununun 61. Maddesi, sadece orman dışı alanlarda yapılacak ağaçlandırmaları hükme bağlamıştır. Bu alanlarda yapılacak çalışmalar kapsamına erozyon kontrolu çalışmalarının dahil edilmesini, ayrıca yapılmış ve yapılacak barajların su toplama havzalarında ağaçlandırma ve erozyon kontrolu çalışmalarının Orman Bakanlığınca yapılabilmesi ve bununla ilgili finansmanın da Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünce sağlanmasını öngören 6831 Sayılı Kanunun 61. Maddesini değiştiren kanun teklifı yasalaşmalıdır.

Katılımcı havza yönetimine gidilmelidir:
Sürdürülebilir havza yönetiminde yöre halkının katılımını da sağlayacak projeler üzerinde durulmalı ve proğram uygulamalarının ana ilkesi olmalıdır. Proje çalışmalarında yöre halkının desteği ve önerileri dikkate alınarak uygulamalar yapılmalı, projenin hazırlanmasından uygulanmasına kadar tüm kararlar halkın katılımı ile gerçekleştirilmeli ve böylece köylümüzün projeye sahiplenmesi sağlanmalıdır. Ülkemizdeki erozyonun boyutları karşısında bu felaketle mücadele için ayrılan kaynakların son derece kısıtlı olduğu göz önüne alınarak, ülkede yaşayan tüm fertlerin bu konuya duyarlı olması gerekmektedir. Bu nedenle, erozyon kontrolu tedbirlerinin alınmasında toprak ve arazi değerlendirme etüdlerinin çok iyi yapılması ve havzada yaşayan halkın çoğunluğunun benimseyeceği metotların uygulanmasına dönük gelir artırıcı faaliyetlerle desteklenen projelere ağırlık verilmelidir.

Parçalanmış ve üretimde etkinliğini yitirmiş arazilerin toplulaştırılmasına hız veren ve bu amaçla hazırlanan Arazi Toplulaştırma Yasası yürürlüğe konulmalıdır.

Önemli Sel havzalarında Havza Islahı Grup Müdürlükleri kurulmalıdır.

Toprak erozyonu ve doğurduğu zararlar konusunda halk bilinçli değildir. Erozyonun zararlarının halka anlatılması için her türlü basın organından yararlanılmalı, erozyon konusunda gelecekte bilinçli bir toplum yetiştirilmesi için ilkokuldan itibaren gerekli eğitim verilmelidir.

Sivil toplum örgütlerinin eğitim çabaları desteklenmelidir. Gerçekten son yıllarda , sivil toplıun örgütlerinin sayısında bir artış olmuş ve bu konuda halkın bilgilendirilmesinde ve bilinçlendirilmesinde daha fazla gayret sarfedilmiştir.

Yapılan çalışmalarda amaçlanan sonucun alınabilmesi ve alınan ödeneklerin doğru hedeflere kanalize edilebilmesi için faaliyet gösterilecek sahaların yasal statüsünün bilinmesi ile saha seçimindeki önceliklere uyulmalıdır.

TÜRKİYEDE VE DÜNYADA EROZYONUN BOYUTU
3.1-Türkiyede Erozyonun Boyutu
Yurdumuzun 3/4ünde aktif erozyon (orta veya şiddetli erozyon) hüküm sürmektedir.
Birim zamanda, yeni oluşan toprak miktarı kadar, toprak taşınması varsa bunun için normal erozyon veya sıfır şiddetteki erozyon ifadesi kullanılır.

Erozyonun sıfır ve hafif olduğu alanların Türkiye yüzölçümüne oranı % 13,86dır. Ülkemiz topraklarının % 79.43 oranında orta, şiddetli ve çok şiddetli erozyon görülmektedir .

Erozyonun Derecesi Kapladığı Alan Ha. %
0 Yok 5.166.627 6.64
1 Hafıf 5.611.892 7.22
2 Orta 15.592.750 20.04
3 Şiddetli 28.334.933 36.42
4 Çok Şiddetli 17.366.463 22.32
ÇK Çıplak Kayalık 2.930.933 3.77
R Rüzgar Aşındırması 506.309 0.65
TOPLAM 75.509.907 100

3.2-Türkiye Akarsularında Taşınan Sediment Miktarı
Türkiyede erozyon en fazla sırasıyla Fırat, Dicle ve Yeşilırmak Havzalarında görülmektedir. Toplam taşınan sediment/toprak miktarı 345.939.032 ton/yıldır. Ancak , ölçümlerde yer almayan ve yatak yükü olarak ifade edilen kum çakıl gibi materyaller ile yamaçlardan akarak inen ve akarsulara ulaşmayan Topraklarda dikkate alındığında Türkiyedeki erozyonun gerçekten 500 milyon tona hatta bazı yazarların değerlendirmelerine göre de 1 milyar tona ulaştığı ifade edilmektedir. Aynı şekilde bu değerlendirmelere göre yapılmış olan hesaplar da Türkiyedeki erozyonun normal Erozyondan 18-20 misli fazla olduğu belirtilmektedir.

Erozyon sonucunda barajlarımızda biriken katı materyaller, kullanılabilir baraj rezervuar hacminde gözle görülür kayıplara neden olmakta, büyük yatırımlarla gerçekleşen barajlarımızın ömrünü kısaltmaktadır. Özellikle, Keban, Karakaya ve Atatürkzamandan önce ekonomik ömrünü tamamlayacaktır.

TÜRKİYEDE EROZYON
Dünyada olduğu gibi Türkiyede de toprak kaybı sürecinin en önemli etkeni erozyondur. Arazi eğimi, iklim, bitki örtüsü ve toprak özelliklerinin etkileşimi sonucu oluşan doğal erozyonun yanısıra, insanın doğaya müdahalesi temeline dayanan bir dizi yapay etgen, erozyonu bir afet niteliğine dönüştürmektedir.

Türkiye kara yüzeyinin %90’ında çeşitli şiddetlerde erozyon cereyan etmektedir. Arazinin %63ü çok şiddetli ve şiddetli, %20si ise orta şiddetli erzyonla karşı karşıyadır. Ülke genelinde yaklaşık 67 milyon hektarlık bir arazide toprak giderek yok olmaktadır. Erozyon büyük ölçüde tarım alanlarında yaşanmaktadır.

İşlenen tarım alanların %75inde (yaklaşık 20 milyon Ha) yoğun erozyon görülmektedir. Diğer bir anlatımla Türkiye tarım alanlarının ancak 5.0 milyon hektarlık bölümünde erozyon yoktur. Su ve rüzgar erozyonu tüm ülke topraklarının %86.5inde cereyan etmekte, rüzgar erozyonu 506 bin hektarlık bir yayılımla daha çok kural iklime sahip olan Konya ve dolaylarında görülmektedir.

Türkiyede akarsularla birlikte alandan taşınan Toprak, ABDnin 7, Avrupanın 17 ve Afrikanın 22 katı daha fazla düzeydedir. Fırat Nehri, yılda 108 milyon ton, Yeşilırmak 55 milyon ton toprak taşımaktadır. Her yıl Keban barajına 32 milyon, Karakaya Barajına 31 milyon ton toprak birikmektedir. Erozyonla yılda 90 milyon ton bitki besin maddesi toprak birlikte yitirilmektedir. Her yıl tarım alanlarından 500 milyon ton, tüm ülke yüzeyinden 1,4 milyar ton verimli üst toprak, erozyonla kaybedilmektedir. Kaybedilen bu topraklar, 25 cm kalınlığında, yaklaşık 400 bin hektar genişliğinde bir araziye eşdeğerdir.

Yanlış toprak kullanımı, yanlış tarım uygulamaları, kent, sanayi, ulaşım ve benzeri yatırımların yanlış konumlanması süreci ise erozyonun hızını arttırdı. Afet nitelikli erozyon yetmezmiş gibi, tarım arazileri, özellikle de verimli tarım arazileri, tarım dışı kullanımlarla açık bir saldırı ve talanla karşı karşıya. 1978-1996 yıllarında amaç dışı tarım toprağı %33 artmış ve betonlaşarak elden çıkan verimli tarım toprağı 600 bin hektara, yani verimli alanların yaklaşık onda birine yaklaşmıştır.

Dogu ve Güneydogu Anadoluda Erozyon
-Firat Nehri tek basina; Gediz, Buyukmenderes, Kucukmenderes, Sakarya, Yesilirmak ve Seyhan nehirlerinin tasidigi ince materyali (Topragi) tasimaktadir.-


Bir ulkeyi vatan yapan, ne o ulkenin cografik konumu ve genisligi ne de denizleri, golleri, akarsulari ve daglaridir. Onu yurt yapan dogal kaynaklari ve onun basinda da uretiome elverisli topraklaridir.

Bitkisel ve hayvansal uretim ile Su, enerji ve endustri uretimi herseyden once toprak varligina ve topraklarin kulturune baglidir.

Politik bagimsizligin temelinde ekonomik bagimsizlik,ekonomik bagimsizligin temelinde de yetistirilen urunler ve ulke halkinin ulastigi refah yatar.

Savaslar, genelde toprak kazanma amacini tasir. Eger bu Topraklar nehir, ova, maden, petrol, orman gibi dogal kaynaklari da iceriyorsa bir anlam tasir. Nitekim, bu topraklarda savaslarla kan dokerek alinmis ve yine kan dokerek savunulmustur. Ulkeler baska ulkelere karsi her turlu ozveriye katlanarak topraklarini savunmaktadirlar. Oysa, erozyon canavari bu topraklari sessiz sedasiz alip goturebilmektedir.

Erozyon doganin yanlis kullanilmasi sonucu ortaya cikan bir olgudur. Yanlis kullanim sonucu dogal denge bozulmakta, boyle olunca da dogal dengenin vazgecilmez ogelerinden olan su ve ruzgar, arazi egimini ve dereleri kullanarak yikici bir guc konumuna gelmektedir. Bu kez savas, varligina her zaman gereksinme duyulan dogal olaylara karsi verilmektedir.

Erozyonla karsilasmayan onu tanimayan ulke yoktur. Ancak erozyonla savasarak sorunu cozmus ulkelerin yaninda, cozmeye calismis ulkeler de vardir. Bir de erozyon sorununu cozmeye calistigi halde sorunu giderek buyuyen ulkeler vardir ki yurdumuz bunlardan biridir. Dogu ve Guneydogu, ulkemizin en cok Erozyona ugrayan bolgeleridir. Bu demektir ki, doga en kotu bicimde bu bolgelerde kullanilmistir. Gercekten de sayilar bunu gostermektedir.

Bolge su potansiyeli acisindan yurdumuzun 1/3unu tasimaktadir. Yurdumuzun buyuk nehirlerinden ikisi Dicle ve Firat ve bunlarin kollari bolgeyi ag gibi kaplamaktadir.

Dogal bitki ortusunden arindirilmis ormanlik yerlerde ise, yaprak ve dal faydalanmasi nedeniyle humus tabakasi olmayan topraklar uzerinde erozyon son derece siddetli seyretmektedir.

Bolge alaninin, birinci sinif ile ikinci sinif tarim alanlarinin bir bolumunun disinda kalan tum arazide cesitli derecelerde erozyon surmektedir. Ornegin islemeli tarima uygun olmadigi halde tarim yapilan 3,5 milyon ha. alanda sidetli, 3,1 milyon ha. alanda ise cok siddetli erozyon surmektedir. Buna yaklasik 1,5 milyon bozuk ormanda eklendiginde 8,1 milyon ha. alanda siddetli ve cok siddetli erozyon oldugu gorulur. 2 milyon ha. alanda ise orta derecede erozyon vardir. Tum alani 12,2 milyon ha. olan bu bolgenin toplam 10,1 milyon ha. da da erozyon vardir ki bu da genel toplamin %83 u dur.

1960 li yillarda Tarman in yaptigi bir arastirmaya gore, Firat, yilda 55.862.000 m3, Dicle ise 10.592.000 m3. ince toprak tasimaktadir (Avcioglu 1983). Firat Nehri tek basina; Gediz, buyukmenderes, Kucukmenderes, Sakarya, Yesilirmak ve Seyhan nehirlerinin tasidigi ince materyali (Topragi) tasimaktadir. Bu rakamlarin 20 0yil oncesine iliskin oldugu ve doganin en cok son 20-30 yilda yikima ugratildigi dusunulurse, rakamin daha da urpertici boyutlara ulastigini soylemek yaniltici olmaz.



EROZYON VE YURDUMUZ
231,1 mm. Konya-Karapınar ilçesinde 278,0 mm) kolay ayrışabilen ana kayası ile dünyanın erozyona karşı en hassas bölgeleri içerisinde yer almaktadır. Nitekim, bugüne kadar süregelen yanlış arazi kullanımı, aşırı ve bilinçsiz hayvan otlatması ve ormanların insafsızca tahrip edilmesi sonucu binlerce yıldır çeşitli uygarlıkları barındırmış olan Anadolumuzun %72leri aşan kısmı erozyon etkisi altındadır. Bunun neticesinde yurdumuzun en verimli topraklarından denizlere, Yurdumuzun %45.9u 1000-2000 m. yükseklikte kısaca dağlık, %62.5u, %15 meyilden daha meyilli, engebeli bir yapıya sahip olması, çok değişik iklim farklılıkları göstermesi, (yıllık yağış ortalaması Rizede 2269,6 mm. Kars-Aralık ilçesindeGöl ve barajlarımıza yılda 450-500 milyon ton toprak taşınmaktadır. Bir başka ifade ile iki yılda 1 mm. toprak aşınıp taşınmaktadır. 1 cm. toprak tabiat olayları-iklim ve ana kaya oluşumuna göre yaklaşık 1000 yılda meydana gelmektedir. Ülkemiz Cumhuriyetin ilanından bu yana Misak-i Milli hudutlarından bir şey kaybetmedi ama 70 yıl içinde uğuruna kanımızı canimizi verdiğimiz toplam 35 milyar ton bereketli vatan toprağımızı erozyon sayesinde kaybettik.

Türkiye’de erozyonun boyutu
Erozyon Derecesi Kapladığı Alan (ha) %
0 Yok
1 Hafif
2 Orta
3 Şiddetli
4Çok şiddetli

Çıplak kayalık
Rüzgar aşındırması 5.166.627
5.611.892
15.592.750
28.334.933
17.366.463
2.930.933
506.309 6.64
7.22
20.04
36.42
22.32
3.77
0.65

Birim alandan taşınan toprak miktarımız ise Afrikadan 22kat, Avrupadan 17 kat, Kuzey Amerikadan 6 kat fazladır. Kızılırmakın bir yılda Karadenize ve barajlarımıza taşıdığı toprak miktarı 65 milyon ton, Fırat nehrinin taşıdığı toprak miktarı ise 108 milyon tondur.

EROZYON DEMEK
TOPRAKLARIMIZIN KAYBI DEMEKTİR,
ÇORAKLAŞMA DEMEKTİR, AÇLIK DEMEKTİR
EROZYON TEHLİKESİ YOĞUNLAŞAN BÖLGELER

Türkiye`de erozyon en fazla sırasıyla Fırat, Dicle ve Yeşilırmak Havzalarında görülüyor. Erozyon nedeniyle yılda toplam 346 ton sediment/toprak taşınıyor. Ancak, ölçümlerde yer almayan ve yatak yükü olarak ifade edilen kum çakıl gibi materyaller ile yamaçlardan akarak inen ve akarsulara ulaşmayan topraklarda dikkate alındığında Türkiye`nin kaybettiği toprak miktarı 500 milyon tona, hatta bazı kesimlerin ifadesine göre 1 milyar tonu aşıyor

Türkiye`deki akarsuların taşıdığı yüzer haldeki malzeme miktarı, dünyada taşınan katı maddenin 50`de 1`i kadar. Türkiye`de 1 kilometrekarelik alandan aşınarak akarsulara karışan ince malzeme miktarı, yılda ortalama yaklaşık 60ton. Bu miktar dünyada ortalama 142 ton. Türkiye`de erozyonla birim alandan taşınan katı materyal; Afrika`dan 22, Avrupa`dan 17 ve Kuzey Amerika`dan 6 kat daha fazla gerçekleşiyor.

BARAJLAR ERKEN DOLUYOR
Erozyon sonucunda barajlarda biriken katı materyaller, kullanılabilir baraj rezervuar hacminde gözle görülür kayıplara neden oluyor. Erozyon, büyük kaynaklar harcanarak gerçekleştirilen ve ekonomik ömrü ortalama 100 yıl olarak öngörülen barajların ömrünü kısaltıyor.

Türkiye`de yaşanan şiddetli erozyonun sonucu olarak, Altınapa Barajı 19, Bayındır Barajı 28, Demirköprü Barajı 41, Hirfanlı Barajı 33, Karamanlı Barajı 13, Kartalkaya Barajı 19, Kemer Barajı 22, Selevir Barajı 27, Sürgü Barajı 35, Yalvaç Barajı 27 yılda ekonomik ömrünü tamamladı.

Erozyondan etkilenmeye devam eden Buldan Barajı`nın 72, Çaygören Barajı`nın 77, Çubuk-1 Barajı`nın 75, Kesikköprü Barajı`nın 66, SeyhanBarajı`nın ise 70 yılda ekonomik ömrünü doldurması bekleniyor.

EROZYONUN ULKE EKONOMISINE VERDIGI ZARARLAR
* Erozyonun sebep olduğu en büyük zarar, oluşması için binlerce yıl geçmesi gereken Canlı üst toprağın elden çıkmasıdır.

* Tarımsal verimi arttırmak için 14 trilyon lirası destek olmak üzere bu yıl 45 trilyon liralık suni gübrenin kullanılması planlanmıştır. Ancak erozyonla her yıl en az bu değerde doğal gübreden kaybeden tarım arazilerinin, ne derece verimsiz hale geldiği dikkatlerden kaçmaktadır.

* Meraların kaybı, hayvancılıkla temin edilecek büyük istihdam ve gelirden mahrumiyet demektir. 1982-1992 yılları arasında hayvansal ürünlerde ihracatımız 3 kat azalırken, ithalatımız 250 kat artmıştır.

* Erken dolarak barajlarımızın ekonomik ömürlerinin kısalması, bir diğer önemi zarardır.

* Erozyon, ülkede yer yer çekilen su sıkıntısının basta gelen nedenidir.

* Kaybettiğimiz yağış suları, önüne kattığı değerli topraklarla birlikte Sel, taşkın, Heyelan ve ayrıca çiğ felaketlerine neden olmakta; bunun sonucunda da büyük can ve mal kayıpları ile karşılaşılmaktadır.

* Tarım alanları ve meraların verimsizleşmesi, ormansızlaşma büyük sosyo-ekonomik sıkıntılar yaratan, kentlere gocun baslıca sebebidir. Msn Note

* Jeolojik dengelerin, iklimin bozulması ve doğal varlıkların kaybı gozardi edilemez.

EROZYON:
Toprağın bulunduğu yerden; yağışlar, sel suları, rüzgar, çığ vb. etkenlerle taşınması olayıdır..

Erozyon, topraklarımızın yok olmasına sebep olan etkenlerin başında gelmektedir. Ülkemizdeki erozyon Avrupa'dan 12, Afrika'dan 17 kat daha fazladır. Ülkemiz topraklarının %14'ünde hafif, %20'sinde orta ve %63'ünde şiddetli ve çok şiddetli derecede erozyon tehlikesi mevcuttur. Sadece %3'lük kayalık alan ise erozyona maruz bulunmamaktadır.

Erozyon sebebi ile toprağın verimi azalmakta, besin maddeleri yok olmakta, sular kirlenmekte, ürünlerde verim ve kalite düşmektedir. Ülkemizde erozyon sonucu her yıl 500 milyon ton verimli toprağımız kaybolmaktadır.

Erozyon, nedenlerine göre şöyle sınıflandırılır:
1. Su Erozyonu:
Su erozyonu, diğer erozyon çeşitleri içerisinde en yaygın ve en etkilisidir. Eğimli arazilerde, vejetasyonun (bitki örtüsünün) zayıfladığı veya tamamen yok olduğu bölgelerde; yere düşen yağmur damlaları darbe etkisi ile bir kısım toprak parçasını yerinden kopararak parçalar. Böylece yüzeysel akışa geçen yağmur suları, bu toprak parçalarını sürükleyerek aşağılara taşır. Yüzeysel akış halindeki sular aşağılara indikçe, diğer yüzeysel akış suları ile birleşerek güçlenir ve giderek taşıma gücü de artar. Böylece akış sularının beraberinde taşıdığı toprak ve iri materyal miktarı çoğalarak, taşkın şeklinde akan ve büyük zararlara sebep olan Seller meydana gelir.

Su erozyonunun ileri boyutlarında büyük derelerin ve yarıkların oluşumu görülmektedir. Bu olayın diğer bir sonucu da, taban sularının yeteri kadar beslenememesi ve kuraklığa sebep olmasıdır.

Yüzey toprağı besin maddeleri yönünden çok zengindir. Su erozyonu sonucu yüzey toprağının kaybolması, toprağı fakirleştirmekte ve toprağın verimini düşürmektedir. Bu erozyon çeşidi bütün ülkelerde görülmekte olup, erozyonla kaybolan toprak verimliliğinin yeniden kazanılması mümkün değildir. Rüzgar erozyonu ile mücadelede başarı sağlanmasına rağmen, su erozyonu ile mücadele çalışmalarında henüz yeterli mesafe alınamamıştır.

2. Rüzgar Erozyonu:
Kurak ve yarı kurak iklime sahip bölgelerde yaygın olan rüzgar erozyonu; yeterli bitki örtüsü bulunmayan oldukça düz ve geniş arazilerde, gevşek yapıdaki kuru ve ince bünyeli toprağın şiddetli rüzgarların etkisi ile parçacıklar halinde yerinden oynatılarak, toz bulutları şeklinde yer değiştirmesi olayıdır.

Rüzgar erozyonu ile Toprakta yer yer çukurlar oluşur. Bu çukurlardan çıkan toprak, başka yerlerde toplanarak kum tepeleri meydana getirir. Rüzgar erozyonu; yolları, binaları ve su yollarını etkileyebilir, ayrıca tarımsal alanlarda hasara sebep olabilir.

3. Çığ Erozyonu:
Çığ; yamaç üzerinde toplanan Kar kütlesinin, yeni yağan karlarla aşırı yüklenmesi veya yamaçla bağlantısının zayıflaması halinde, herhangi bir etki ile dengesini kaybederek dağ yamacından aşağıya doğru kayması ve yuvarlanması olayıdır.

Çığlar önlerine gelen engelleri tahrip eder, beraberinde toprak, taş ve Ağaçları söker ***ürür. Bu şekilde meydana gelen aşınma ve taşınma olayına çığ erozyonu denir.

4. Yerçekimi Erozyonu (Kitle Hareketleri):
Kitle hareketleri, genellikle ayrışma ürünü olan ve sağlam kaya üzerine oturmuş bulunan örtünün, esas itibariyle yerçekimi etkisi ile küçük veya büyük kitleler halinde yamacın aşağısına doğru yer değiştirmesi olayıdır.

5. Buzul Erozyonu:
Yüksek dağlık arazilerdeki derelerde, çeşitli zamanlarda oluşmuş buzulların parça parça aşağılara doğru kayması sırasında, beraberinde moren (buzultaş) denilen çeşitli büyüklükteki materyal kitlelerini sürüklemesi ile meydana gelen aşınma ve taşınma olayına buzul erozyonu denir so
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
18 Şubat 2010       Mesaj #4
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
[QUOTE]erozyonun verdigi zararlar nelerdi
96363 - avatarı
96363
Ziyaretçi
9 Nisan 2010       Mesaj #5
96363 - avatarı
Ziyaretçi
EROZYONU ÖNLEMEK İÇİN NELER YAPMALIYIZ?
1)Ağaçlandırma çalışmaları yapılmalıdır.
2)TEMA Vakfı desteklenmelidir.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
18 Nisan 2010       Mesaj #6
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
erezyonu önlemek için ne yapılır
fadedliver - avatarı
fadedliver
Ziyaretçi
18 Nisan 2010       Mesaj #7
fadedliver - avatarı
Ziyaretçi
erozyon nasıl engellene bilinir?

bakınız
Alıntı
Blue Blood adlı kullanıcıdan alıntı

Not: Erozyonun önlenmesi için ağaç dikmek yeterli değildir. Bir ağacın yetişmesi 15 yılı bulur. bu süre içinde ağacın kökleri güçsüz ve kısadır. Büyük ve yaşlı ağaçların çok olması gerekir.





Erozyonu yavaşlatıcı önlemler

Erozyonun miktarını azaltıp kabul edilebilir sınırlara çekebilmek, alınacak önlemlere bağlı olarak gerçekleştirilebilir. Bunun için erozyonun cinsine göre önlemler alınmalıdır.

Su erozyonunu yavaşlatıcı önlemler

  • Yağmur damlasının toprak yüzeyine darbesini azaltılması,
  • Uzun süre kalabilen kesif bir bitki örtüsü oluşturmak.
  • Toprak agregatlarının ayrışma ve dağılmasının önlenmesi,
  • Toprağı parçalayan alet ve makinaların kullanılmasını azaltmak.
  • İnfiltrasyon oranının arttırılması,
  • Yüzey akış hızının azaltılması
  • Tarım arazilerinde sert toprak katmanlarının kırılması ile infiltrasyonun arttırılması, yüzey akışın azaltılması.

Rüzgâr erozyonunu yavaşlatıcı önlemler

  • Rüzgâr hızının azaltılması,
  • Rüzgâr hızını kıracak ağaçlar ile alanı donatmak.
  • Meyilde yerçekimi etkisiyle hareketi zorlaştırmak,
  • Toprak işleme işlemlerinde meyile dik sürüm yapmak.
  • Rüzgârın toprak parçacıklarına etkisini azaltmak,
  • Toprak yüzeyinin çıplak bırakmamak.

Alıntı
broken* adlı kullanıcıdan alıntı

Bir göz atınız...
https://www.msxlabs.org/forum/soru-cevap/223072-erozyona-karsi-alinacak-tedbirler-nelerdir.html

Erozyondan Korunma Yolları

Toprak Erozyonu : Toprak Erozyonun oluşturan etmenler;
Toprağın Sular tarafından aşındırılması
Rüzgarlar
Bitki örtüsü
Buzullar
Sel
Yangın

Korunma yolları :
Ağaç landırma, Bitki örtüsü, Baraj Gölleri yapma,
Tarlalar eğime yatay sürülmeli
Ağaç kesimlerine karşı tedbirler

DÜNYADA EROZYON
Dünyamızın yüzeyine yerkabuğu denmesi bir rastalantı değildir. Gezegenin üzerindeki bütünhayat, kıtaları kaplayan incecik ve hassas toprak kabuğuna bağlıdır. Bu kabuk olmasa, yaşam Okyanuslardan karalara atlayamazdı. Bitkilerekinler, ormanlar, hayvanlar ve tabii ki insanlar olmayacaktı.

Gezegenimizin eti olan bu değerli kabuk son derece yavaş meydana gelmesine karşılık son derece süratle ortadan kalkabilir. Bir parmak derinliğinde bir toprak tabakasının oluşması için, asırlar geçmesine gerekmektedir. Olumsuz şartlar bir iki mevsimde bu tabakayı yok edip okyanuslara taşıyabilir. Topraktan oluşmuş yerkabuğu, kendisini oluşturan bu tabakayı süratle kaybetmektedir.

Worldwatch Institute, her sene toprağın üst tabakasının 24 milyar tonunun kaybedildiğini ileri sürmektedir. Son yirmi sene içerisinde ABDdeki bütün ekili alanı kaplayacak kadar toprak kaybolup gitmiştir. Olay gittikçe vahimleşmektedir.

Bu kriz, özellikle dünya üzerindeki kararların üçte birinden fazlasını kaplayan kurak alanlarda ortaya çıkmaktadır. Çölleşme, toprak tabakasının son derece hassas, bitki tabakasının son derece ince ve iklimin son derece sert olduğu bu bölgelerde kendini hissettirmektedir. Toprak her yerde bozulabilir ama kuru iklideki bozulmaya çölleşme adı verilmektedir. Dünya üzerindeki 5.200.000.000 hektarlık tarımda kullanılan kurak alanların %70i özelliklerini yitirmiştir. Dolayısıyla çölleşme, toplam kara alanının %30una zarar vermektedir.

Afrikada kurak alanların %73ünü kapsayan bir milyon hektarın üzerinde arazi, orta derecede veya ciddi bir çölleşme tehlikesi ile karşı karşıyadır. Asyada 1.4 milyon hektar aynı şeklide etkilenmektedir. Fakat, bu problem sadece kalkınmakta olan ülkelere mahsus değildir. Ciddi bir şekilde veya orta derecede çölleşmiş kurak alanların en fazla bulunduğu kıta- %74 ile Kuzey Amerikadır. Avrupa Birliğindeki ülkelerin beş tanesinde çölleşme sorunları mevcuttur. Asyada en fazla etkilenen bölgeler eski Sovyetler Birliğinde yer almaktadır.

Genel olarak bakılırsa, çölleşme tehlikesi ile karşı karşıya olan kurak alana sahip 110 ülke olduğu görülür. Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP), çölleşmenin genel maliyetinin senede 42 milyar dolar olduğunu hesaplamıştır. Sadece Afrikanın yıllık kaybı 9 milyar dolardır.

Manevi kayıplar ise, daha ağır olmuştur. Dünya nüfusunun beşte biri demek olan bir milyardan fazla insanın yaşamı tehlikededir. 135 milyon kişi-Fransa, İtalya, İsviçre ve Hollandada yaşayanların toplamı kadar- doğup büyüdükleri yerleri terk etmek mecburiyetinde kalabilirler. Toz haline dönüşmekte olan yerleri bugüne kadar kaç kişinin terk edip gittiği bilinmemekle beraber mutlaka milyonları bulmaktadır. Mali ve Burkina Fasoda yaşamakta olanların altıda biri, kendi yörelerini terk etmek zorunda kalmışlar ve bunun bir sonucu olarak da, şehirlerin çevrelerindeki gecekondular fazlalaşmıştır. 1965 ile 1988 seneleri arasında Mauritanianın başşehri Nouakchottda yaşamakta olanların toplam nüfusa oranı %9.9dan %41e yükselmiş ve göçebelerin oranı ise %73ten %7ye düşmüştür.

Topraklarını yitirmiş olanlar, rüzgârın kendilerini ***ürdüğü yerlerde tekrar kök salmaya çalışmaktalarsa da uzaktaki ülkeler, bu göçten etkilenmektedir. Meksikalı göçmenleri, ABDne iten unsurlardan bir tanesi de çölleşmedir. Senegal Vadisinin yüksek ve orta bölgelerinde yaşayanların beşte ikisi şimdiden göç etmiştir. Fransadaki Bakel bölgesindeki nüfusu, köylerini geride bırakıp buraya göç etmiş insanların çoğunluğu oluşturmaktadır. Ama bir imkan bulunabilseydi, bu insanlar kendi memleketlerinde kalmayı tercih ederdi.

Yağış almayan bölgelerde halen sürmekte olan on silahlı çatışmanın başlamasının sebepleri arasında çölleşme de bulunmaktadır. Çölleşme, Somali gibi yerlerde siyasi dengesizlik, açlık ve toplumun parçalanmasına sebep olduğu gibi, insani yardım ve felaketleri önleme çabası şeklinde büyük miktarda harcamalara yol açmaktadır. Aynı zamanda küresel ısınma ve biyolojik çeşitliliğin kaybolması gibi, çevre koruma sorunlarını da ağırlaştırmaktadır.

EROZYONUN ÇÖZÜMÜ İÇİN YAPILACAK İŞLER
Yurdumuzda, aşırı erozyonun nedenlerinden en önemlileri orman ve meraların tahribatıyla ortaya çıkmaktadır. Karşımızda insan bulunmaktadır; bu nedenle, ErozyonSu

Bu olumlu tecrübeden hareketle orman rejimine dahil olan veya orman rejimine alınmak üzere tahsis edilen alanlarda erozyon kontrolu tedbirlerini havzada bulunan orman köylerinin kalkındırılması amacıyla köylünün katılımını esas alan bir anlayışla alınmasını öngören 6831 sayılı Orman Kanununun 58. Maddesini değiştiren kanun teklifi yasalaşmalıdır.

6831 Sayılı Orman Kanununun 61. Maddesi, sadece orman dışı alanlarda yapılacak ağaçlandırmaları hükme bağlamıştır. Bu alanlarda yapılacak çalışmalar kapsamına erozyon kontrolu çalışmalarının dahil edilmesini, ayrıca yapılmış ve yapılacak barajların su toplama havzalarında ağaçlandırma ve erozyon kontrolu çalışmalarının Orman Bakanlığınca yapılabilmesi ve bununla ilgili finansmanın da Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünce sağlanmasını öngören 6831 Sayılı Kanunun 61. Maddesini değiştiren kanun teklifı yasalaşmalıdır.

Katılımcı havza yönetimine gidilmelidir:
Sürdürülebilir havza yönetiminde yöre halkının katılımını da sağlayacak projeler üzerinde durulmalı ve proğram uygulamalarının ana ilkesi olmalıdır. Proje çalışmalarında yöre halkının desteği ve önerileri dikkate alınarak uygulamalar yapılmalı, projenin hazırlanmasından uygulanmasına kadar tüm kararlar halkın katılımı ile gerçekleştirilmeli ve böylece köylümüzün projeye sahiplenmesi sağlanmalıdır. Ülkemizdeki erozyonun boyutları karşısında bu felaketle mücadele için ayrılan kaynakların son derece kısıtlı olduğu göz önüne alınarak, ülkede yaşayan tüm fertlerin bu konuya duyarlı olması gerekmektedir. Bu nedenle, erozyon kontrolu tedbirlerinin alınmasında toprak ve arazi değerlendirme etüdlerinin çok iyi yapılması ve havzada yaşayan halkın çoğunluğunun benimseyeceği metotların uygulanmasına dönük gelir artırıcı faaliyetlerle desteklenen projelere ağırlık verilmelidir.

Parçalanmış ve üretimde etkinliğini yitirmiş arazilerin toplulaştırılmasına hız veren ve bu amaçla hazırlanan Arazi Toplulaştırma Yasası yürürlüğe konulmalıdır.

Önemli Sel havzalarında Havza Islahı Grup Müdürlükleri kurulmalıdır.

Toprak erozyonu ve doğurduğu zararlar konusunda halk bilinçli değildir. Erozyonun zararlarının halka anlatılması için her türlü basın organından yararlanılmalı, erozyon konusunda gelecekte bilinçli bir toplum yetiştirilmesi için ilkokuldan itibaren gerekli eğitim verilmelidir.

Sivil toplum örgütlerinin eğitim çabaları desteklenmelidir. Gerçekten son yıllarda , sivil toplıun örgütlerinin sayısında bir artış olmuş ve bu konuda halkın bilgilendirilmesinde ve bilinçlendirilmesinde daha fazla gayret sarfedilmiştir.

Yapılan çalışmalarda amaçlanan sonucun alınabilmesi ve alınan ödeneklerin doğru hedeflere kanalize edilebilmesi için faaliyet gösterilecek sahaların yasal statüsünün bilinmesi ile saha seçimindeki önceliklere uyulmalıdır.

TÜRKİYEDE VE DÜNYADA EROZYONUN BOYUTU
3.1-Türkiyede Erozyonun Boyutu
Yurdumuzun 3/4ünde aktif erozyon (orta veya şiddetli erozyon) hüküm sürmektedir.
Birim zamanda, yeni oluşan toprak miktarı kadar, toprak taşınması varsa bunun için normal erozyon veya sıfır şiddetteki erozyon ifadesi kullanılır.

Erozyonun sıfır ve hafif olduğu alanların Türkiye yüzölçümüne oranı % 13,86dır. Ülkemiz topraklarının % 79.43 oranında orta, şiddetli ve çok şiddetli erozyon görülmektedir .

Erozyonun Derecesi Kapladığı Alan Ha. %
0 Yok 5.166.627 6.64
1 Hafıf 5.611.892 7.22
2 Orta 15.592.750 20.04
3 Şiddetli 28.334.933 36.42
4 Çok Şiddetli 17.366.463 22.32
ÇK Çıplak Kayalık 2.930.933 3.77
R Rüzgar Aşındırması 506.309 0.65
TOPLAM 75.509.907 100

3.2-Türkiye Akarsularında Taşınan Sediment Miktarı
Türkiyede erozyon en fazla sırasıyla Fırat, Dicle ve Yeşilırmak Havzalarında görülmektedir. Toplam taşınan sediment/toprak miktarı 345.939.032 ton/yıldır. Ancak , ölçümlerde yer almayan ve yatak yükü olarak ifade edilen kum çakıl gibi materyaller ile yamaçlardan akarak inen ve akarsulara ulaşmayan Topraklarda dikkate alındığında Türkiyedeki erozyonun gerçekten 500 milyon tona hatta bazı yazarların değerlendirmelerine göre de 1 milyar tona ulaştığı ifade edilmektedir. Aynı şekilde bu değerlendirmelere göre yapılmış olan hesaplar da Türkiyedeki erozyonun normal Erozyondan 18-20 misli fazla olduğu belirtilmektedir.

Erozyon sonucunda barajlarımızda biriken katı materyaller, kullanılabilir baraj rezervuar hacminde gözle görülür kayıplara neden olmakta, büyük yatırımlarla gerçekleşen barajlarımızın ömrünü kısaltmaktadır. Özellikle, Keban, Karakaya ve Atatürkzamandan önce ekonomik ömrünü tamamlayacaktır.

TÜRKİYEDE EROZYON
Dünyada olduğu gibi Türkiyede de toprak kaybı sürecinin en önemli etkeni erozyondur. Arazi eğimi, iklim, bitki örtüsü ve toprak özelliklerinin etkileşimi sonucu oluşan doğal erozyonun yanısıra, insanın doğaya müdahalesi temeline dayanan bir dizi yapay etgen, erozyonu bir afet niteliğine dönüştürmektedir.

Türkiye kara yüzeyinin %90’ında çeşitli şiddetlerde erozyon cereyan etmektedir. Arazinin %63ü çok şiddetli ve şiddetli, %20si ise orta şiddetli erzyonla karşı karşıyadır. Ülke genelinde yaklaşık 67 milyon hektarlık bir arazide toprak giderek yok olmaktadır. Erozyon büyük ölçüde tarım alanlarında yaşanmaktadır.

İşlenen tarım alanların %75inde (yaklaşık 20 milyon Ha) yoğun erozyon görülmektedir. Diğer bir anlatımla Türkiye tarım alanlarının ancak 5.0 milyon hektarlık bölümünde erozyon yoktur. Su ve rüzgar erozyonu tüm ülke topraklarının %86.5inde cereyan etmekte, rüzgar erozyonu 506 bin hektarlık bir yayılımla daha çok kural iklime sahip olan Konya ve dolaylarında görülmektedir.

Türkiyede akarsularla birlikte alandan taşınan Toprak, ABDnin 7, Avrupanın 17 ve Afrikanın 22 katı daha fazla düzeydedir. Fırat Nehri, yılda 108 milyon ton, Yeşilırmak 55 milyon ton toprak taşımaktadır. Her yıl Keban barajına 32 milyon, Karakaya Barajına 31 milyon ton toprak birikmektedir. Erozyonla yılda 90 milyon ton bitki besin maddesi toprak birlikte yitirilmektedir. Her yıl tarım alanlarından 500 milyon ton, tüm ülke yüzeyinden 1,4 milyar ton verimli üst toprak, erozyonla kaybedilmektedir. Kaybedilen bu topraklar, 25 cm kalınlığında, yaklaşık 400 bin hektar genişliğinde bir araziye eşdeğerdir.

Yanlış toprak kullanımı, yanlış tarım uygulamaları, kent, sanayi, ulaşım ve benzeri yatırımların yanlış konumlanması süreci ise erozyonun hızını arttırdı. Afet nitelikli erozyon yetmezmiş gibi, tarım arazileri, özellikle de verimli tarım arazileri, tarım dışı kullanımlarla açık bir saldırı ve talanla karşı karşıya. 1978-1996 yıllarında amaç dışı tarım toprağı %33 artmış ve betonlaşarak elden çıkan verimli tarım toprağı 600 bin hektara, yani verimli alanların yaklaşık onda birine yaklaşmıştır.

Dogu ve Güneydogu Anadoluda Erozyon
-Firat Nehri tek basina; Gediz, Buyukmenderes, Kucukmenderes, Sakarya, Yesilirmak ve Seyhan nehirlerinin tasidigi ince materyali (Topragi) tasimaktadir.-


Bir ulkeyi vatan yapan, ne o ulkenin cografik konumu ve genisligi ne de denizleri, golleri, akarsulari ve daglaridir. Onu yurt yapan dogal kaynaklari ve onun basinda da uretiome elverisli topraklaridir.

Bitkisel ve hayvansal uretim ile Su, enerji ve endustri uretimi herseyden once toprak varligina ve topraklarin kulturune baglidir.

Politik bagimsizligin temelinde ekonomik bagimsizlik,ekonomik bagimsizligin temelinde de yetistirilen urunler ve ulke halkinin ulastigi refah yatar.

Savaslar, genelde toprak kazanma amacini tasir. Eger bu Topraklar nehir, ova, maden, petrol, orman gibi dogal kaynaklari da iceriyorsa bir anlam tasir. Nitekim, bu topraklarda savaslarla kan dokerek alinmis ve yine kan dokerek savunulmustur. Ulkeler baska ulkelere karsi her turlu ozveriye katlanarak topraklarini savunmaktadirlar. Oysa, erozyon canavari bu topraklari sessiz sedasiz alip goturebilmektedir.

Erozyon doganin yanlis kullanilmasi sonucu ortaya cikan bir olgudur. Yanlis kullanim sonucu dogal denge bozulmakta, boyle olunca da dogal dengenin vazgecilmez ogelerinden olan su ve ruzgar, arazi egimini ve dereleri kullanarak yikici bir guc konumuna gelmektedir. Bu kez savas, varligina her zaman gereksinme duyulan dogal olaylara karsi verilmektedir.

Erozyonla karsilasmayan onu tanimayan ulke yoktur. Ancak erozyonla savasarak sorunu cozmus ulkelerin yaninda, cozmeye calismis ulkeler de vardir. Bir de erozyon sorununu cozmeye calistigi halde sorunu giderek buyuyen ulkeler vardir ki yurdumuz bunlardan biridir. Dogu ve Guneydogu, ulkemizin en cok Erozyona ugrayan bolgeleridir. Bu demektir ki, doga en kotu bicimde bu bolgelerde kullanilmistir. Gercekten de sayilar bunu gostermektedir.

Bolge su potansiyeli acisindan yurdumuzun 1/3unu tasimaktadir. Yurdumuzun buyuk nehirlerinden ikisi Dicle ve Firat ve bunlarin kollari bolgeyi ag gibi kaplamaktadir.

Dogal bitki ortusunden arindirilmis ormanlik yerlerde ise, yaprak ve dal faydalanmasi nedeniyle humus tabakasi olmayan topraklar uzerinde erozyon son derece siddetli seyretmektedir.

Bolge alaninin, birinci sinif ile ikinci sinif tarim alanlarinin bir bolumunun disinda kalan tum arazide cesitli derecelerde erozyon surmektedir. Ornegin islemeli tarima uygun olmadigi halde tarim yapilan 3,5 milyon ha. alanda sidetli, 3,1 milyon ha. alanda ise cok siddetli erozyon surmektedir. Buna yaklasik 1,5 milyon bozuk ormanda eklendiginde 8,1 milyon ha. alanda siddetli ve cok siddetli erozyon oldugu gorulur. 2 milyon ha. alanda ise orta derecede erozyon vardir. Tum alani 12,2 milyon ha. olan bu bolgenin toplam 10,1 milyon ha. da da erozyon vardir ki bu da genel toplamin %83 u dur.

1960 li yillarda Tarman in yaptigi bir arastirmaya gore, Firat, yilda 55.862.000 m3, Dicle ise 10.592.000 m3. ince toprak tasimaktadir (Avcioglu 1983). Firat Nehri tek basina; Gediz, buyukmenderes, Kucukmenderes, Sakarya, Yesilirmak ve Seyhan nehirlerinin tasidigi ince materyali (Topragi) tasimaktadir. Bu rakamlarin 20 0yil oncesine iliskin oldugu ve doganin en cok son 20-30 yilda yikima ugratildigi dusunulurse, rakamin daha da urpertici boyutlara ulastigini soylemek yaniltici olmaz.



EROZYON VE YURDUMUZ
231,1 mm. Konya-Karapınar ilçesinde 278,0 mm) kolay ayrışabilen ana kayası ile dünyanın erozyona karşı en hassas bölgeleri içerisinde yer almaktadır. Nitekim, bugüne kadar süregelen yanlış arazi kullanımı, aşırı ve bilinçsiz hayvan otlatması ve ormanların insafsızca tahrip edilmesi sonucu binlerce yıldır çeşitli uygarlıkları barındırmış olan Anadolumuzun %72leri aşan kısmı erozyon etkisi altındadır. Bunun neticesinde yurdumuzun en verimli topraklarından denizlere, Yurdumuzun %45.9u 1000-2000 m. yükseklikte kısaca dağlık, %62.5u, %15 meyilden daha meyilli, engebeli bir yapıya sahip olması, çok değişik iklim farklılıkları göstermesi, (yıllık yağış ortalaması Rizede 2269,6 mm. Kars-Aralık ilçesindeGöl ve barajlarımıza yılda 450-500 milyon ton toprak taşınmaktadır. Bir başka ifade ile iki yılda 1 mm. toprak aşınıp taşınmaktadır. 1 cm. toprak tabiat olayları-iklim ve ana kaya oluşumuna göre yaklaşık 1000 yılda meydana gelmektedir. Ülkemiz Cumhuriyetin ilanından bu yana Misak-i Milli hudutlarından bir şey kaybetmedi ama 70 yıl içinde uğuruna kanımızı canimizi verdiğimiz toplam 35 milyar ton bereketli vatan toprağımızı erozyon sayesinde kaybettik.

Türkiye’de erozyonun boyutu
Erozyon Derecesi Kapladığı Alan (ha) %
0 Yok
1 Hafif
2 Orta
3 Şiddetli
4Çok şiddetli

Çıplak kayalık
Rüzgar aşındırması 5.166.627
5.611.892
15.592.750
28.334.933
17.366.463
2.930.933
506.309 6.64
7.22
20.04
36.42
22.32
3.77
0.65

Birim alandan taşınan toprak miktarımız ise Afrikadan 22kat, Avrupadan 17 kat, Kuzey Amerikadan 6 kat fazladır. Kızılırmakın bir yılda Karadenize ve barajlarımıza taşıdığı toprak miktarı 65 milyon ton, Fırat nehrinin taşıdığı toprak miktarı ise 108 milyon tondur.

EROZYON DEMEK
TOPRAKLARIMIZIN KAYBI DEMEKTİR,
ÇORAKLAŞMA DEMEKTİR, AÇLIK DEMEKTİR
EROZYON TEHLİKESİ YOĞUNLAŞAN BÖLGELER

Türkiye`de erozyon en fazla sırasıyla Fırat, Dicle ve Yeşilırmak Havzalarında görülüyor. Erozyon nedeniyle yılda toplam 346 ton sediment/toprak taşınıyor. Ancak, ölçümlerde yer almayan ve yatak yükü olarak ifade edilen kum çakıl gibi materyaller ile yamaçlardan akarak inen ve akarsulara ulaşmayan topraklarda dikkate alındığında Türkiye`nin kaybettiği toprak miktarı 500 milyon tona, hatta bazı kesimlerin ifadesine göre 1 milyar tonu aşıyor

Türkiye`deki akarsuların taşıdığı yüzer haldeki malzeme miktarı, dünyada taşınan katı maddenin 50`de 1`i kadar. Türkiye`de 1 kilometrekarelik alandan aşınarak akarsulara karışan ince malzeme miktarı, yılda ortalama yaklaşık 60ton. Bu miktar dünyada ortalama 142 ton. Türkiye`de erozyonla birim alandan taşınan katı materyal; Afrika`dan 22, Avrupa`dan 17 ve Kuzey Amerika`dan 6 kat daha fazla gerçekleşiyor.

BARAJLAR ERKEN DOLUYOR
Erozyon sonucunda barajlarda biriken katı materyaller, kullanılabilir baraj rezervuar hacminde gözle görülür kayıplara neden oluyor. Erozyon, büyük kaynaklar harcanarak gerçekleştirilen ve ekonomik ömrü ortalama 100 yıl olarak öngörülen barajların ömrünü kısaltıyor.

Türkiye`de yaşanan şiddetli erozyonun sonucu olarak, Altınapa Barajı 19, Bayındır Barajı 28, Demirköprü Barajı 41, Hirfanlı Barajı 33, Karamanlı Barajı 13, Kartalkaya Barajı 19, Kemer Barajı 22, Selevir Barajı 27, Sürgü Barajı 35, Yalvaç Barajı 27 yılda ekonomik ömrünü tamamladı.

Erozyondan etkilenmeye devam eden Buldan Barajı`nın 72, Çaygören Barajı`nın 77, Çubuk-1 Barajı`nın 75, Kesikköprü Barajı`nın 66, SeyhanBarajı`nın ise 70 yılda ekonomik ömrünü doldurması bekleniyor.

EROZYONUN ULKE EKONOMISINE VERDIGI ZARARLAR
* Erozyonun sebep olduğu en büyük zarar, oluşması için binlerce yıl geçmesi gereken Canlı üst toprağın elden çıkmasıdır.

* Tarımsal verimi arttırmak için 14 trilyon lirası destek olmak üzere bu yıl 45 trilyon liralık suni gübrenin kullanılması planlanmıştır. Ancak erozyonla her yıl en az bu değerde doğal gübreden kaybeden tarım arazilerinin, ne derece verimsiz hale geldiği dikkatlerden kaçmaktadır.

* Meraların kaybı, hayvancılıkla temin edilecek büyük istihdam ve gelirden mahrumiyet demektir. 1982-1992 yılları arasında hayvansal ürünlerde ihracatımız 3 kat azalırken, ithalatımız 250 kat artmıştır.

* Erken dolarak barajlarımızın ekonomik ömürlerinin kısalması, bir diğer önemi zarardır.

* Erozyon, ülkede yer yer çekilen su sıkıntısının basta gelen nedenidir.

* Kaybettiğimiz yağış suları, önüne kattığı değerli topraklarla birlikte Sel, taşkın, Heyelan ve ayrıca çiğ felaketlerine neden olmakta; bunun sonucunda da büyük can ve mal kayıpları ile karşılaşılmaktadır.

* Tarım alanları ve meraların verimsizleşmesi, ormansızlaşma büyük sosyo-ekonomik sıkıntılar yaratan, kentlere gocun baslıca sebebidir. Msn Note

* Jeolojik dengelerin, iklimin bozulması ve doğal varlıkların kaybı gozardi edilemez.

EROZYON:
Toprağın bulunduğu yerden; yağışlar, sel suları, rüzgar, çığ vb. etkenlerle taşınması olayıdır..

Erozyon, topraklarımızın yok olmasına sebep olan etkenlerin başında gelmektedir. Ülkemizdeki erozyon Avrupa'dan 12, Afrika'dan 17 kat daha fazladır. Ülkemiz topraklarının %14'ünde hafif, %20'sinde orta ve %63'ünde şiddetli ve çok şiddetli derecede erozyon tehlikesi mevcuttur. Sadece %3'lük kayalık alan ise erozyona maruz bulunmamaktadır.

Erozyon sebebi ile toprağın verimi azalmakta, besin maddeleri yok olmakta, sular kirlenmekte, ürünlerde verim ve kalite düşmektedir. Ülkemizde erozyon sonucu her yıl 500 milyon ton verimli toprağımız kaybolmaktadır.

Erozyon, nedenlerine göre şöyle sınıflandırılır:
1. Su Erozyonu:
Su erozyonu, diğer erozyon çeşitleri içerisinde en yaygın ve en etkilisidir. Eğimli arazilerde, vejetasyonun (bitki örtüsünün) zayıfladığı veya tamamen yok olduğu bölgelerde; yere düşen yağmur damlaları darbe etkisi ile bir kısım toprak parçasını yerinden kopararak parçalar. Böylece yüzeysel akışa geçen yağmur suları, bu toprak parçalarını sürükleyerek aşağılara taşır. Yüzeysel akış halindeki sular aşağılara indikçe, diğer yüzeysel akış suları ile birleşerek güçlenir ve giderek taşıma gücü de artar. Böylece akış sularının beraberinde taşıdığı toprak ve iri materyal miktarı çoğalarak, taşkın şeklinde akan ve büyük zararlara sebep olan Seller meydana gelir.

Su erozyonunun ileri boyutlarında büyük derelerin ve yarıkların oluşumu görülmektedir. Bu olayın diğer bir sonucu da, taban sularının yeteri kadar beslenememesi ve kuraklığa sebep olmasıdır.

Yüzey toprağı besin maddeleri yönünden çok zengindir. Su erozyonu sonucu yüzey toprağının kaybolması, toprağı fakirleştirmekte ve toprağın verimini düşürmektedir. Bu erozyon çeşidi bütün ülkelerde görülmekte olup, erozyonla kaybolan toprak verimliliğinin yeniden kazanılması mümkün değildir. Rüzgar erozyonu ile mücadelede başarı sağlanmasına rağmen, su erozyonu ile mücadele çalışmalarında henüz yeterli mesafe alınamamıştır.

2. Rüzgar Erozyonu:
Kurak ve yarı kurak iklime sahip bölgelerde yaygın olan rüzgar erozyonu; yeterli bitki örtüsü bulunmayan oldukça düz ve geniş arazilerde, gevşek yapıdaki kuru ve ince bünyeli toprağın şiddetli rüzgarların etkisi ile parçacıklar halinde yerinden oynatılarak, toz bulutları şeklinde yer değiştirmesi olayıdır.

Rüzgar erozyonu ile Toprakta yer yer çukurlar oluşur. Bu çukurlardan çıkan toprak, başka yerlerde toplanarak kum tepeleri meydana getirir. Rüzgar erozyonu; yolları, binaları ve su yollarını etkileyebilir, ayrıca tarımsal alanlarda hasara sebep olabilir.

3. Çığ Erozyonu:
Çığ; yamaç üzerinde toplanan Kar kütlesinin, yeni yağan karlarla aşırı yüklenmesi veya yamaçla bağlantısının zayıflaması halinde, herhangi bir etki ile dengesini kaybederek dağ yamacından aşağıya doğru kayması ve yuvarlanması olayıdır.

Çığlar önlerine gelen engelleri tahrip eder, beraberinde toprak, taş ve Ağaçları söker ***ürür. Bu şekilde meydana gelen aşınma ve taşınma olayına çığ erozyonu denir.

4. Yerçekimi Erozyonu (Kitle Hareketleri):
Kitle hareketleri, genellikle ayrışma ürünü olan ve sağlam kaya üzerine oturmuş bulunan örtünün, esas itibariyle yerçekimi etkisi ile küçük veya büyük kitleler halinde yamacın aşağısına doğru yer değiştirmesi olayıdır.

5. Buzul Erozyonu:
Yüksek dağlık arazilerdeki derelerde, çeşitli zamanlarda oluşmuş buzulların parça parça aşağılara doğru kayması sırasında, beraberinde moren (buzultaş) denilen çeşitli büyüklükteki materyal kitlelerini sürüklemesi ile meydana gelen aşınma ve taşınma olayına buzul erozyonu denir so

Alıntı
Misafir adlı kullanıcıdan alıntı

erezyonu önlemek için ne yapılır

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
19 Nisan 2010       Mesaj #8
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
[ Q U O T E ] e r o z y o n u o n l e m e k i c i n n e l e r y a p i l i r [/QUOTE]
_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
19 Nisan 2010       Mesaj #9
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye
Alıntı
Misafir adlı kullanıcıdan alıntı

[ Q U O T E ] e r o z y o n u o n l e m e k i c i n n e l e r y a p i l i r

[/QUOTE]

EROZYONU ÖNLEMEK İÇİN NELER YAPMALIYIZ?

Doğal dengeyi yeniden tesis etmeliyiz. Öncelikle orman varlığımızı kalite ve miktar olarak iyileştirmeli, genel alanımızın % 26'sı civarında olan ormanlarımızı % 30'ların üzerine çıkarmalıyız. Hayvan otlatmayı kontrollü yaptırmalıyız. Ahır hayvancılığını özendirmeliyiz. Meraları ıslah etmeliyiz. Yanlış arazi kullanmayı önlemeliyiz. Milletçe el ele vererek fidan dikmeliyiz. Unutmamalıyız ki ormanlarımız toprağı koruyan, su kaynaklarını geliştiren, havayı temizleyen yapısıyla milli servetimizdir. Korursak kendini yeniler, gelişir. * Erozyon kontrol çalışmaları tek bir kuruluşun, şahsın çalışmaları ile önlenemez. Birlikten güç doğar ilkesi bu çalışmalar için de geçerlidir. Bir havzada faaliyet gösteren tüm kuruluşların ve halkın birlikte hareketi ile erozyon önlenir.

AĞAÇLANDIRMA ve EROZYON KONTROLÜ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ'nün

katkıları ormanlık sahalarda, orman rejimine alınan sahalarda aldığı tedbirler ve diğer kuruluşlarla birlikte ortak projeler üreterek olmaktadır.

* Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolu Genel Müdürlüğü'nün taşra teşkilatı olan Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolu Baş Mühendilikleri ve Ağaçlandırm Mühendilikleri ile çalışmalar öncelikle yamaç arazilerde yapılmaktadır.

YAMAÇ ARAZİ ISLAH ÇALIŞMALARI

Teras: Yamaç arazi çalışmalarında öncelikle teraslama çalışmaları gelmektedir. Belirli aralıklarda ve uygun boyutlarda tesviye eğrilerine paralel toprağın işlenmesidir. Teraslar yapıldığı yere ve şekline göre isimlendirilmektedir.

Mera Tipi Teras: Mera sahalarında yüzeysel akışı önleyecek, hayvanların geçişine mani olmayacak şekil ve aralıkta tesis edilirler.

Gradoni Teras
: Fidan dikmek, yüzeysel akışı önlemek için yamaç arazilerde açılan en ekonomik teraslama şeklidir.

Hendek Tipi Teras
: Yine fidan dikmek, yüzeysel akışı önlemek için, fazla yamaç suyu olan yerlerde tesis edilen teras tipidir.

Akılcı Tip Teras
: Fazla gelen yamaç sularını dere yataklarına göndermek için açılan teraslardır.

Örme Çit
: Yerleşim yerlerini tehdit eden gevşek yapılı yamaçlarda toprağı stabil hale getirmek ve ağaçlandırmak için yapılan çalışmalardır.

Çalı Takviyeli Teras
: Gevşek yapılı yamaçlarda terasların dayanıklılığın arttırmak için yapılan çalışmalardır.

Otlandırma
: Sarp ve gevşek yapılı yamaçlarda, sığ topraklı yerlerde yüzeysel akışı önlemek veya zarar vermeyecek düzeye indirmek üzere yapılan erozyon kontrolu çalışmalarıdır. Ot örtüsünün hem yağmurun darbe tesirini hem de yüzeysel akışı azaltıcı bir rolü vardır. Erozyon kontrolu çalışmalarında mutlaka önem verilmelidir.

Canlandırma Kesimi
: Sürgün veren ağaç türlerinin kök ve kütüklerini sürgün vermeye zorlamak üzere yapılan çalışmalardır.

Mera Islah Çalışmaları
: Kapalılığı bozulmuş, dejenere olmuş otlak sahaların otlatma planlaması, gübreleme, teraslama çalışmaları ile yapılan erozyon önleyici ve ot üretimini artırıcı çalışmalardır.

MERA ISLAH ÇALIŞMALARI

Yamaç arazi çalışmaları ile birlikte yürütülen çalışamalarımızdır.
  • Amaç: Suların yataklarında sebep olduğu taban ve kıyı oyulmalarını önlemektir. Dere içlerinde belirli sıklıkta ve şekilde yapılan bu enine objeler ile derelerde denge meyili sağlanarak, suların hızı azaltılıp oyma ve aşındırma niteliği ortadan kaldırılarak rusubat akışı önlenmekte derenin ekseni istikametine akması sağlanmaktadır. Enine objelerin arkalarının dolmasını takiben yeşillendirme ve ağaçlandırma çalışmaları yapılmaktadır.
  • Kuru Duvar Eşik: Harç kullanmadan duvar örmeye elverişli taşların olduğu yerlerde, hesaplanan aralıklarda tesis edililer.
  • Harçlı Islah Sekileri: Kurutaş duvarlarının yeterli olmayacağı yerlerde, hesaplanan aralıklarla ve 1,50 - 2,00 m'den yüksek olmamak şartı ile inşa edilirler.
  • Canlı Eşikler: Yeterli taşın bulunmadığı yerlerde azami 1,00 m. yükseklikte kazık çalı demetleri, örme materiyali olarak kullanılan dallarla yapılan, oyulmayı önleyici çalışmalardır.
RUZGAR EROZYONUNA KARŞI ÇALIŞMALARIMIZ
  • Amaç: Kumulların, tarım alanlarını ve yerleşim yerlerini istilasının önlenmesidir.
  • Ön Kumul Tespiti ve Fiziki Stabilizasyonu: Rüzgar istikametine dik ve birbirine paralel yapılan cansız perdelerle kumun 3 - 5 metre yüksekliğinde bir yığın teşkil etmesinin sağlanmasıdır. Bu kumul üzerinde yapılan perdeler yüksekliğin 8 - 10 katı mesafedeki alanı rüzgarlardan koruyabilmektedir.
  • Ön Kumulun Biyolojik Stabilizasonu ( Devamlı Tedbirler ): Yöreye uygun çok yıllık otsu bitkiler, çalılar ve yalancı akasya, kıbrıs akasyası, fıstık çamı, okaliptüs, dağ selvisi, akasya gibi ağaç türleri ile kumulların devamlı olarak hareketsiz hale getirilmesidir.
  • Koruyucu Orman Kuşakları: Tarım alanlarını ve yerleşim yerlerini rüzgarın zararlı etkisinden ve kumul istilasından korumak için 30 - 60 m. genişlikte 20 - 50 ağaç sırasından oluşan, sırtlarda, su kesimlerinde teis edilen ormanlardır.
  • Rüzgar Perdeleri: Tarım alanlarını korumak amacı ile 1- 10 ağaç sırasından, hakim ruzgar istikametlerine dik, birbirine paralel belirli aralıklarda tesis edilen ağaç ve çalılardan oluşan perdelerdir.
pretty china 01

"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.
Daisy-BT - avatarı
Daisy-BT
Ziyaretçi
19 Nisan 2010       Mesaj #10
Daisy-BT - avatarı
Ziyaretçi
Alıntı
Misafir adlı kullanıcıdan alıntı

[ Q U O T E ] e r o z y o n u o n l e m e k i c i n n e l e r y a p i l i r

[/QUOTE]


Erozyonu yavaşlatıcı önlemler

Erozyonun miktarını azaltıp kabul edilebilir sınırlara çekebilmek, alınacak önlemlere bağlı olarak gerçekleştirilebilir. Bunun için erozyonun cinsine göre önlemler alınmalıdır.

Su erozyonunu yavaşlatıcı önlemler
  • Yağmur damlasının toprak yüzeyine darbesini azaltılması,
  • Uzun süre kalabilen kesif bir bitki örtüsü oluşturmak.
  • Toprak agregatlarının ayrışma ve dağılmasının önlenmesi,
  • Toprağı parçalayan alet ve makinaların kullanılmasını azaltmak.
  • İnfiltrasyon oranının arttırılması,
  • Yüzey akış hızının azaltılması
  • Tarım arazilerinde sert toprak katmanlarının kırılması ile infiltrasyonun arttırılması, yüzey akışın azaltılması.
Rüzgâr erozyonunu yavaşlatıcı önlemler
  • Rüzgâr hızının azaltılması,
  • Rüzgâr hızını kıracak ağaçlar ile alanı donatmak.
  • Meyilde yerçekimi etkisiyle hareketi zorlaştırmak,
  • Toprak işleme işlemlerinde meyile dik sürüm yapmak.
  • Rüzgârın toprak parçacıklarına etkisini azaltmak,
  • Toprak yüzeyinin çıplak bırakmamak.
Not: Erozyonun önlenmesi için ağaç dikmek yeterli değildir. Bir ağacın yetişmesi 15 yılı bulur. bu süre içinde ağacın kökleri güçsüz ve kısadır. Büyük ve yaşlı ağaçların çok olması gerekir.

Benzer Konular

17 Şubat 2014 / Ziyaretçi Çevre Bilimleri
11 Mayıs 2009 / SARE Çevre Bilimleri
19 Aralık 2014 / Misafir Çevre Bilimleri
30 Nisan 2012 / Ziyaretçi Taslak Konular