Arama

Sayıyı kim bulmuştur, nasıl bulunmuştur?

En İyi Cevap Var Güncelleme: 14 Ekim 2014 Gösterim: 103.145 Cevap: 28
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
2 Ekim 2009       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
sayıyı kim bulmuştur?
EN İYİ CEVABI ener verdi
Alıntı
Misafir adlı kullanıcıdan alıntı

sayıyı kim bulmuştur?

sayma işleminin kökenleri MÖ 30000 yılına dayanır ancak anladığımız anlamda matematiksel değerlere sahip sayıların tarihi MÖ 3400 lerede mezopotamya kültürlerine kadar gitmektedir.

Sponsorlu Bağlantılar
Tarihin ilk rakamları kimler tarafından kullanılmıştır..

Tarihte uzun zaman önce sayıları kendinde, kendi başına tasarlayamayan insan, henüz sayı saymayı bilmiyordu.Olsa olsa teki, çifti ve çoku tasarlayabiliyordu.Ruhbişlimcilerin ve budunbilimiclerin çalışmaları, kargadan başlayıp bebekten, Pigmeden ya da Fuegoludan geçip uygar insana giden gözlemlere dayanarak insanın sayı algısına ilişkin temel ilkenin ortaya konmasını sağlamıştır. • Hiçbir öğrenim görmemiş yetişkin bir insanın sayı algısı ancak 1’den 4’e kadardır. Ameriaka’nın Asya’nın ve Afrikanın dillerinde “sayı adları” olarak bir, iki ve çoktan başkası bulunmayan ama yinede birebir uygunluğu bilen kimi çağdaş insan • Ağaç kertme • Çakılları,çomakları üst üste yığma ya da yan yana dizme yolunu kullanıyorlar.

Tarihin ilk rakamları nasıldır ? ilk rakamlarda simdiki gibimidir ?

Bir gün birkaç saymanın aklına sıradan çakılların yerine uzlaşıma dayalı biçimler taşıyan, • Farklı boylarda • Pişmemiş topraktan yapılmış nesneleri koyma fikri geldi. Nesnenin boyutu ve biçimi onu bir sayılama dizgesinin basamaklarından birinin karşılığı yapacaktı.
Birler basamağı için; Bir çubuk
Onlar basamağı için; bir Bilya
Yüzler basamağı için; Bir küre


Bi gün topun kili üzerinde topun içine konan nesneleri simgeleştirme fikri insanların akıllarına geldi

Küçük bir koni küçük bir kertikle
Bir bilya küçük bir yuvarlak delikle
Büyük bir koni kalın bir kertikle
Bir küre bir daireyle betimlendi


TARİHİN EN ESKİ RAKAMLARI OLAN SÜMER RAKAMLARI M.Ö 3200’E DOĞRU BÖYLE DOĞDU.

Sayılar, insanlığın tarihi kadar eskidir. Sözlü saymanın ne zaman başladığını bilmiyoruz. İnsanlar sayıları yazmaya başladıklarında daha konuşmalarını yazamıyorlardı. Yani "Orada kocaman bir hayvan var" diye yazamadan, 37 sayısını basit simgeler kullanarak belirtebiliyorlardı. MÖ 30 000 döneminden kalan bazı kalıntılarda böyle gösterimler bulunmuştur. Yazının bulunması için 25 000 yılın daha geçmesi gerekti. Sayı sistemleri Sayı sistemleri çok eskilere uzanır. İsadan önce 30 000 - 25 000 döneminde kemiklerin üzerine çentikler yaparak sayılar yazılıyordu. Bu döneme ait bir kurt kemiğinde 5'erli gruplara ayrılmış 55 çentik vardır. Bu sistemde bir çentiği | ile gösterirsek, | gösterimi 1 sayısına, || gösterimi 2 sayısını karşılık geliyordu. Benzer şekilde ||||||||||||| gösterimi 13 sayısını gösteriyordu. Daha büyük sayıları yazmak için ne kadar uğraşmak gerektiğini denemek için bir saatteki dakika sayısı olan 60 sayısını, ya da bir yıldaki gün sayısı olan 365 sayısını yazmayı deneyin. İlkel Sayı Sistemleri İlk sayma sistemleri birebir eşlemeye dayanıyordu. Bu yöntem küçük sayılar için kullanışlıydı. Örneğin 4 sayısı gösterimi ile gösteriliyordu. Sayılar büyüyünce yüzlerce arka arkaya sıralanmaya başladı. Bu şekilde yazılan iki sayının aynı sayı olup olmadığını anlamak bile zordu. Bu sayı sisteminde kaç farklı sembol vardır? Bir düzinede 12 adet vardır. Bu sistemi kullanarak bu sayıyı yazmayı dener misiniz? 12 düzine bir gros eder. Bir grosda kaç adet olduğunu bu sistemi kullanarak yazmayı dener misiniz? Bu kadar az sembol kullanan bu sayı sisteminde bütün doğal sayılar yazılabilir mi?

ener - avatarı
ener
Ziyaretçi
2 Ekim 2009       Mesaj #2
ener - avatarı
Ziyaretçi
Bu mesaj 'en iyi cevap' seçilmiştir.
Alıntı
Misafir adlı kullanıcıdan alıntı

sayıyı kim bulmuştur?

sayma işleminin kökenleri MÖ 30000 yılına dayanır ancak anladığımız anlamda matematiksel değerlere sahip sayıların tarihi MÖ 3400 lerede mezopotamya kültürlerine kadar gitmektedir.

Sponsorlu Bağlantılar
Tarihin ilk rakamları kimler tarafından kullanılmıştır..

Tarihte uzun zaman önce sayıları kendinde, kendi başına tasarlayamayan insan, henüz sayı saymayı bilmiyordu.Olsa olsa teki, çifti ve çoku tasarlayabiliyordu.Ruhbişlimcilerin ve budunbilimiclerin çalışmaları, kargadan başlayıp bebekten, Pigmeden ya da Fuegoludan geçip uygar insana giden gözlemlere dayanarak insanın sayı algısına ilişkin temel ilkenin ortaya konmasını sağlamıştır. • Hiçbir öğrenim görmemiş yetişkin bir insanın sayı algısı ancak 1’den 4’e kadardır. Ameriaka’nın Asya’nın ve Afrikanın dillerinde “sayı adları” olarak bir, iki ve çoktan başkası bulunmayan ama yinede birebir uygunluğu bilen kimi çağdaş insan • Ağaç kertme • Çakılları,çomakları üst üste yığma ya da yan yana dizme yolunu kullanıyorlar.

Tarihin ilk rakamları nasıldır ? ilk rakamlarda simdiki gibimidir ?

Bir gün birkaç saymanın aklına sıradan çakılların yerine uzlaşıma dayalı biçimler taşıyan, • Farklı boylarda • Pişmemiş topraktan yapılmış nesneleri koyma fikri geldi. Nesnenin boyutu ve biçimi onu bir sayılama dizgesinin basamaklarından birinin karşılığı yapacaktı.
Birler basamağı için; Bir çubuk
Onlar basamağı için; bir Bilya
Yüzler basamağı için; Bir küre


Bi gün topun kili üzerinde topun içine konan nesneleri simgeleştirme fikri insanların akıllarına geldi

Küçük bir koni küçük bir kertikle
Bir bilya küçük bir yuvarlak delikle
Büyük bir koni kalın bir kertikle
Bir küre bir daireyle betimlendi


TARİHİN EN ESKİ RAKAMLARI OLAN SÜMER RAKAMLARI M.Ö 3200’E DOĞRU BÖYLE DOĞDU.

Sayılar, insanlığın tarihi kadar eskidir. Sözlü saymanın ne zaman başladığını bilmiyoruz. İnsanlar sayıları yazmaya başladıklarında daha konuşmalarını yazamıyorlardı. Yani "Orada kocaman bir hayvan var" diye yazamadan, 37 sayısını basit simgeler kullanarak belirtebiliyorlardı. MÖ 30 000 döneminden kalan bazı kalıntılarda böyle gösterimler bulunmuştur. Yazının bulunması için 25 000 yılın daha geçmesi gerekti. Sayı sistemleri Sayı sistemleri çok eskilere uzanır. İsadan önce 30 000 - 25 000 döneminde kemiklerin üzerine çentikler yaparak sayılar yazılıyordu. Bu döneme ait bir kurt kemiğinde 5'erli gruplara ayrılmış 55 çentik vardır. Bu sistemde bir çentiği | ile gösterirsek, | gösterimi 1 sayısına, || gösterimi 2 sayısını karşılık geliyordu. Benzer şekilde ||||||||||||| gösterimi 13 sayısını gösteriyordu. Daha büyük sayıları yazmak için ne kadar uğraşmak gerektiğini denemek için bir saatteki dakika sayısı olan 60 sayısını, ya da bir yıldaki gün sayısı olan 365 sayısını yazmayı deneyin. İlkel Sayı Sistemleri İlk sayma sistemleri birebir eşlemeye dayanıyordu. Bu yöntem küçük sayılar için kullanışlıydı. Örneğin 4 sayısı gösterimi ile gösteriliyordu. Sayılar büyüyünce yüzlerce arka arkaya sıralanmaya başladı. Bu şekilde yazılan iki sayının aynı sayı olup olmadığını anlamak bile zordu. Bu sayı sisteminde kaç farklı sembol vardır? Bir düzinede 12 adet vardır. Bu sistemi kullanarak bu sayıyı yazmayı dener misiniz? 12 düzine bir gros eder. Bir grosda kaç adet olduğunu bu sistemi kullanarak yazmayı dener misiniz? Bu kadar az sembol kullanan bu sayı sisteminde bütün doğal sayılar yazılabilir mi?

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
14 Mart 2010       Mesaj #3
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
sayma işleminin kökenleri MÖ 30000 yılına dayanır ancak anladığımız anlamda matematiksel değerlere sahip sayıların tarihi MÖ 3400 lerede mezopotamya kültürlerine kadar gitmektedir.

Tarihin ilk rakamları kimler tarafından kullanılmıştır..

Tarihte uzun zaman önce sayıları kendinde, kendi başına tasarlayamayan insan, henüz sayı saymayı bilmiyordu.Olsa olsa teki, çifti ve çoku tasarlayabiliyordu.Ruhbişlimcilerin ve budunbilimiclerin çalışmaları, kargadan başlayıp bebekten, Pigmeden ya da Fuegoludan geçip uygar insana giden gözlemlere dayanarak insanın sayı algısına ilişkin temel ilkenin ortaya konmasını sağlamıştır. • Hiçbir öğrenim görmemiş yetişkin bir insanın sayı algısı ancak 1’den 4’e kadardır. Ameriaka’nın Asya’nın ve Afrikanın dillerinde “sayı adları” olarak bir, iki ve çoktan başkası bulunmayan ama yinede birebir uygunluğu bilen kimi çağdaş insan • Ağaç kertme • Çakılları,çomakları üst üste yığma ya da yan yana dizme yolunu kullanıyorlar.

Tarihin ilk rakamları nasıldır ? ilk rakamlarda simdiki gibimidir ?

Bir gün birkaç saymanın aklına sıradan çakılların yerine uzlaşıma dayalı biçimler taşıyan, • Farklı boylarda • Pişmemiş topraktan yapılmış nesneleri koyma fikri geldi. Nesnenin boyutu ve biçimi onu bir sayılama dizgesinin basamaklarından birinin karşılığı yapacaktı.
Birler basamağı için; Bir çubuk
Onlar basamağı için; bir Bilya
Yüzler basamağı için; Bir küre

Bi gün topun kili üzerinde topun içine konan nesneleri simgeleştirme fikri insanların akıllarına geldi

Küçük bir koni küçük bir kertikle
Bir bilya küçük bir yuvarlak delikle
Büyük bir koni kalın bir kertikle
Bir küre bir daireyle betimlendi

TARİHİN EN ESKİ RAKAMLARI OLAN SÜMER RAKAMLARI M.Ö 3200’E DOĞRU BÖYLE DOĞDU.

Sayılar, insanlığın tarihi kadar eskidir. Sözlü saymanın ne zaman başladığını bilmiyoruz. İnsanlar sayıları yazmaya başladıklarında daha konuşmalarını yazamıyorlardı. Yani "Orada kocaman bir hayvan var" diye yazamadan, 37 sayısını basit simgeler kullanarak belirtebiliyorlardı. MÖ 30 000 döneminden kalan bazı kalıntılarda böyle gösterimler bulunmuştur. Yazının bulunması için 25 000 yılın daha geçmesi gerekti. Sayı sistemleri Sayı sistemleri çok eskilere uzanır. İsadan önce 30 000 - 25 000 döneminde kemiklerin üzerine çentikler yaparak sayılar yazılıyordu. Bu döneme ait bir kurt kemiğinde 5'erli gruplara ayrılmış 55 çentik vardır. Bu sistemde bir çentiği | ile gösterirsek, | gösterimi 1 sayısına, || gösterimi 2 sayısını karşılık geliyordu. Benzer şekilde ||||||||||||| gösterimi 13 sayısını gösteriyordu. Daha büyük sayıları yazmak için ne kadar uğraşmak gerektiğini denemek için bir saatteki dakika sayısı olan 60 sayısını, ya da bir yıldaki gün sayısı olan 365 sayısını yazmayı deneyin. İlkel Sayı Sistemleri İlk sayma sistemleri birebir eşlemeye dayanıyordu. Bu yöntem küçük sayılar için kullanışlıydı. Örneğin 4 sayısı gösterimi ile gösteriliyordu. Sayılar büyüyünce yüzlerce arka arkaya sıralanmaya başladı. Bu şekilde yazılan iki sayının aynı sayı olup olmadığını anlamak bile zordu. Bu sayı sisteminde kaç farklı sembol vardır? Bir düzinede 12 adet vardır. Bu sistemi kullanarak bu sayıyı yazmayı dener misiniz? 12 düzine bir gros eder. Bir grosda kaç adet olduğunu bu sistemi kullanarak yazmayı dener misiniz? Bu kadar az sembol kullanan bu sayı sisteminde bütün doğal sayılar yazılabilir mi?
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
6 Kasım 2010       Mesaj #4
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
ilk sayıyı kim bulmuştur? nasıl bulmuştur? neden bulma ihtiyacı duymuştur?
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
18 Ocak 2011       Mesaj #5
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
10'luk sayma sistemini kim bulmuştur ?
TatLuCadu123 - avatarı
TatLuCadu123
Ziyaretçi
18 Ocak 2011       Mesaj #6
TatLuCadu123 - avatarı
Ziyaretçi
10'luk sayma sistemini kim bulmuştur?
TatLuCadu123 - avatarı
TatLuCadu123
Ziyaretçi
18 Ocak 2011       Mesaj #7
TatLuCadu123 - avatarı
Ziyaretçi
Sayı Sistemleri

Sayılar ilk defa adem aleyhisselam tarafından kullanılmıştır. Çünkü adem aleyhisselam yeryüzüne indirildikten sonra kendisine kitap gelip, fizik, kimya, tıp, eczacılık ve matematik bilgileri öğretilmişti. adem aleyhisselamdan sonra insanlara hesap ilmini İdris aleyhisselam öğretti. Bu bigiler daha sonraları nesilden nesile aktarıldı.

Sayılar hakkında günümüze kadar ulaşabilen bazı bilgiler Mısırlılardan ve Babillilerden alınmıştır. Mısırlılar sayılarla yaptıkları işlemleri taş ve papirüs, Babilliler ise kil plaklar üzerine kayıt ettiklerinden dayanıklı olmuştur.

Mısırlılar, sayıları hiyeroglif denilen resimlerle gösteriyorlardı. Bu gösteriş şeklinden dolayı hem büyük sayıları yazmak çok zor, hem de işlem yapmaya müsait değildi.

Daha sonra sayılara Yunanlılarda rastlanmıştır. Bunların başlangıcı Euclid (Oklid) tarafından yazılan Elemanlar kitabı olmuştur. Yunanlılar, sayılara Mısırlılar ve Babillilerden farklı yeni bir şey ekleyememişlerdir. Romalılar, Roma rakamlarını ortaya koyarak ve çıkarma metodunu kullanarak sayıları biraz daha basit yazmışlardır. Bunlar şu şekilde ifade ediliyordu:

I (1), II (2), III (3), IV (4), V (5), VI Msn Demon, VII (7), VIII Msn Note, IX (9), X (10), L (50), C (100), D (500), M (1000).

M.S. 3. yüzyılda Avrupa'nın karanlık bir devre girmesiyle, bu sahada yapılan çalışmalar da kaybolup gitmiştir. Bu duruma sebep Hıristiyanlık, Musevilik dinlerinin bozulup, bunlarda söz sahibi olan kişilerin yanlış görüşlerinden dolayı, insanların koyu bir taassuba düşmeleriydi. Avrupa bu durumdayken sayılar ve sayı sistemleri en büyük gelişmesini, Müslüman Araplar zamanında gösterdi. Günümüzde kullanılan rakamlar, Araplardan alınmadır. Bu rakamlarla dört işlem yapmak kolaydır. Roma rakamlarıyla pratik bir işlem yapmak imkansızdır.

Mekke'de doğan İslam güneşinin, her yönden karanlık bir döneme düşen dünyayı aydınlatmaya başlaması, insanların her yönden kurtulmasına sebep olmuştur. İslamiyetin emirlerinden biri olan ilim öğrenmek ve öğretmek, Müslümanlar tarafından büyük bir gayretle yerine getirilmiştir. İslam alimleri ilk olarak, kendilerinden önceki bütün sayı ve sayı sistemlerini incelemişler ve bunları kitaplara geçirerek kaybolmaktan kurtarmışlardır.

780-850 yılları arasında yaşamış olan Musa el-Harezmi rakamlara “0” (sıfır) ilave ederek bugün kullandığımız sayıları meydana getirmiştir. Kitab el-Cebr ve'l-Mukabele adlı kitabında en son sayı sistemlerini ortaya koymuştur.

Evet, sıfırın bulunuşu matematikte yeni bir devir açıyordu. İşte cebir ve geometrinin birden bire parlaması bir Müslüman alimin sıfırı bulmasıyla başladı. Artık cebirin kullanışını trigonometri, dolayısıyla sinüs, kosinüs, tanjant ve kotanjant gibi keşifler takip etti. İkinci ve üçüncü dereceden denklemler çözülmeye başlandı. Bu şekildeki çalışmalar, dünya medeniyetinin temelini atarken, astronomi, kimya ve fizik gibi ilimlerin de gelişmesine yardımcı oluyordu. Çünkü Akdeniz alanının hesaplanmasında, dünya çevresinin ölçülmesinde, kıble tayininde, ramazanda da hilalin görünüşünde ve takvimlerin hazırlanmasındaki çalışmalar yardımcı oluyordu. Bu bakımdan Özellikle matematik Müslümanların arasında ilk öğrenilen ilim dalları arasına girdi.

Ebu Kamil Şüca (?-951) kök, kare, bir ve iki bilinmeyenli denklem sistemini kurup geliştirmiştir. El Biruni, bugünkü modern matematiğin temeli olan sayıları ikililer şeklinde gösterme şeklini ilk defa ortaya koymuştur.

Ebü'l-Vefa ve muasırı (aynı zamanda yaşayan) İbn-i Lebban yazdıkları eserlerinde altılı sistemin özelliklerini ele almışlar ve ilgili bilgileri açıklamışlardır. El-Kaşi, yazdığı eserde Ünlü p (pi) sayısını ondalık sistemde 16 haneye kadar ve altılı sistemde 9 haneye kadar hesap etmiştir. Gıyaseddin Cemşid el-Kaşi (?-1429) ise, ondalık kesri keşfederek, ondalık sayı sistemlerini ortaya koymuştur.

On yedinci yüzyılın başlamasıyla sayı sistemlerinin muhtevası da gelişmiş pekçok yeni dallar araştırmaya açılmıştır. Jahonnes, Kepler, Blaise Pascal, Gerard, Desapguen, PereDes Carton gibi bilim adamları bugünkü modern sayı sistemlerini geliştirmişlerdir.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
27 Ocak 2011       Mesaj #8
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
lütfen dogru söleyin
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
7 Şubat 2011       Mesaj #9
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Yazılı tarihe göre matematikle ilgili ilk bilginler, milattan önceki Yunan bilginleridir: Bu dönemde Tales, Pisagor, Öklid, Arşimed gibi bilim adamlarının karşımıza çıktığını görmekteyiz. Daha sonra İslamiyet’in ilk yıllarından itibaren 7. yüzyıl ile 16. yüzyıl arasında Müslüman matematik bilginlerinin eserlerini görüyoruz: Bilinen ilk cebir kitabını Harezmi (780 - 850) yazmıştır. El-Kitabül Muhtasarfi Hesabil Cebri ve’l-Mukabele isimli eserden Arapçadaki “cebir” Batı dillerine “algebra” olarak çevrilmiştir. Ayrıca “hesap metodu” anlamına gelen “algorithma”, “el-Harezmi” kelimesinden gelmektedir. Sinüs ve kosinüs tanımları ilk defa El-Battani (858-929), tanjant ve kotanjantla ilgili ilk temel bilgiler Ebul Vefa (940-998) tarafından bulunmuştur. Böylece matematiğe ait temel bilgilerin ekseriyeti İslam bilginleri tarafından bulunduktan ve belli bir noktaya getirildikten sonra, bu bilgilerden hareket eden Batılı bilginlerin çalışmaları ile matematik günümüzdeki ulaşmıştır. Bu Batılı matematikçilerden bazıları: Johann Müller (1436-1476), Cardano (1501- 1596), Descartes (1596-1650), Newton (1642-1727), Leibniz (1646-1716), Maclauren (1698-1748), J. Bernoulli (1654-1705), Boole (1815-1864), Poincare (1854-1912), Cantor (1845-1918)’dur. Şu halde matematikle ilgili temel bilgiler bazı Batılı matematikçilerin yazdığı gibi ilk olarak 17. yüzyıl başlarında Avrupa’da ortaya çıkmamış, 7. ve 16. yüzyıllar arasında yaşayan İslam bilginleri tarafından ortaya konulmuştur.(1)



Bu makalede matematik tarihi içinde sayıların, özellikle “sıfır” rakamının ortaya çıkışını özetle ele alacağız. Sınırlı kaynaktan yararlanarak, bu konuyu ele almamızda iki ana sebep vardır. Birincisi, Lütfi Göker Bey’in vurguladığı 7 ila 16. yüzyıl arasında İslam-Türk matematikçilerinin katkılarına, bazı Batılı matematikçilerin değinmemesi sebebiyle gerçeğin birçoğumuzca bilinmemesidir. Gerçekten de mesela E. T. Belle “Büyük Matematikçiler” adlı kitabında İslam dünyası matematikçilerine yer vermemiştir. Buna karşılık G. Sarton “Bilim Tarihine Giriş” kitabının ikinci cildinde, S. Hunke Avrupa’nın Üzerine Doğan İslam Güneşi” kitabının ikinci bölümünde İslâm matematikçilerine yer ayırarak kitaplarını bunlara ithaf etmiştir. Hunke: “Sadece biz (Almanlar) değil, dünyanın medeni bütün milletleri, sayıları Müslümanlardan almışlardır. Bu rakamlar olmaksızın; ne bir bilet, ne bir fiyat etiketi, ne telefon rehberi, ne de borsa haberi düşünülebilir. Riyazî, fiziki ve astronomiyle ilgili ilimlerin muhteşem yapısı, sesten hızlı uçak, feza gemisi ve atom fiziği de düşünülemez.”(2)



SAYILAR TARİHİNE KISA BİR BAKIŞ.



Aşağıda sayılar tarihini, “Milattan Önceki Devirler”, “Hint Dünyasında Sayılar” ve “İslam Dünyasında Sayılar” şeklinde kısaca üç bölümde inceleyeceğiz.



A. Milattan Önceki Devirlerde Sayılar



İlk çağlarda sayılar, kil tabletler üzerine çizikler, ağaç dallarına çentikler yapılarak ifade edilmiştir.



Eski Mısır’da rakamlar, bazı şekillerin yan yana gelmesiyle belirtiliyordu: 1 için “I”, 10 için “^”, 100 için “?“ (Çengel işareti) gibi. Eski Mezopotamya’da ise 1 yerine “D” harfi, 10 Yerine “ 0” (yuvarlak) vb. şekiller kullanılıyordu. Eski Mısır ve Mezopotamya’da “sıfır” rakamını gösteren sembole rastlanmamaktadır. Romalılarda harflerle gösterilen Romen Rakamlarını hepimiz biliyoruz: 1(1), 5(V), 10 (X), 50 Msn Heart, 100 Msn Coffee. 500 (D), 1000 (M) gibi Romen rakamları da sıfır ve basamak sistemi ihtiva etmediğinden aritmetik işlemlere uygun değildir. Nitekim Roma’da, Forum meydanındaki süslü hitabet kürsüsünün “Columna Restrata” sütununda 2.200.000 sayısını belirtmek için, 22 adet yüz bini gösteren sayı işareti oyulmuştur. O devirde bu miktarı belirtmek için daha iyi bir işaret yoktu.(3)



B. Hind Dünyasında Sayılar



Hindistan milattan 300 yıl önce sayı ifadelerini rakamlamaya başladı ve 6. Asra doğru haneleri sağdan sola doğru olan, 1 ‘den 9’a kadar rakamlar ortaya çıktı. Bu rakamlar 660 yıllarında Hindistan dışında da tanınmaya başlandı. Hintli Aryabhatta (476-550) Sanskrit dilinde bir matematik kitabı yazmış. p sayısı için 3.1416 değerini bulmuştur. Yine Brahmagupta (598-665) ve Bhaskara (doğ. 1114) matematikle ilgili kitaplar yazmışlardır.



C. İslâm Dünyasında Sayılar



Brahmagupta, astronomi ile ilgili yazdığı “Siddhanta” kitabında, ilk dokuz sayı işareti ve sıfır ile birlikte, hesap yapmaya dair kaideleri de almıştı. 773 yılında Kankah isimli bir Hintli astronom Halife El-Mansur’un (754-775) Bağdat’taki sarayına Brahmagupta’nın bu kitabı ile gelir. “Sindhind” adıyla hemen Arapça’ya çevrilen eser, halifeler tarafından astronomi araştırmaları için büyük himaye görür. Müslümanlar bu eserle Hint rakamlarını tanıdılar. Hint bilginleri daire şeklinde gösterdikleri “ 0” (sıfır) sayısına bir şeyin yokluğu anlamına gelen “Sunya” adını vermişlerdi; İslam bilginleri de bu işarete boşluk anlamına gelen “es-sıfır” demişlerdir.



İslâm âlimi El-Harezmi(780-850), zamanın Abbasi halifesi Me’mun(813-833)’dan destek görür ve Bağdat’taki saray kütüphanesindeki milattan önce ve sonra yazılan eski Mezopotamya, Mısır, Yunan, Hind (özellikle Sindhind) ve İslam alimlerinin kitaplarından (Kitab-ün-fil Hisab, Kitab-ün-fil-Coğrafya, vb.) yararlanarak kitaplar yazar. Bunların içinde en önemlisi girişte zikredilen El-Kitabü’l-Muhtasar fi Hesabi’l-Cebri ve’l-Mukabele kitabıdır.(4) Bu eserin aslı İngiltere Oxford Bodlyn kütüphanesindedir. Bu eserde sıfır rakamı ve 9 ayrı rakamın aritmetik işlemlerde nasıl kullanılacağı açıkça gösterilmiş olup Kur’an-ı Kerim’deki miras taksimi ve kölelerin serbest bırakılması mevzularıyla ilgili örnekler vardır. Bu eser İngiliz Bath’lı Adelard tarafından Latince’ye çevrilmiştir. Harezmi’nin bu eseri Orta Çağ’da Latinceye çevrilirken, Adelard çevirisinde Arapça olan “el-cebr” kelimesini aynen almış ve bu kelime günümüze kadar “algebra” (=cebir) olarak aynen gelmiştir. Daha sonra 900’lü yıllarda İspanya’nın Kurtuba şehrindeki İslam halifesi II. Hakem’e gönderilen Gerbert veya daha sonraki adıyla Papa II Silvester (945-1003) Batıda Arap Rakamlan olarak bilinen rakamlan (sıfır dahil) ilk defa Batıya öğretmiş ve ünü sekiz asır devam etmiştir. Gerbert’den yüz yıl sonra Harezmi’nin meşhur kitabının Latince tercümesi, Endülüs yoluyla Batıya ulaşır. Sonra Pizalı Leonardo Fibonacci (1170- ?) Mısır’a yaptığı seyahatlerle matematik bilgisinin esaslarını orijinal kaynaklardan Batı’ya taşımıştır. Leonardo, İslam matematik öğretmenlerinden öğrendiği tüm bilgileri, sıfır rakamı dahil, çevresindekilere uygulamalarıyla öğretir ve Arapçada sıfır adı verilen “.“ işareti ile her türlü hesabın yapılabileceğini açıklar.(5 )



Sayılar hakkında oldukça ilginç görüşlere sahip “İhvan-ı Safa”ya göre, Kâinattaki âhenk sayılarla ortaya çıkarılır. Bu sayede çokluk birliğe dayanır. Dünya aritmetik ve geometrik ilişkilerle uyum içindedir ve Allah’ın birliğini gösteren bir şehri andırmaktadır. Msn Demon



Milattan önceki devirler, Hint dünyası ve İslam dünyasında rakamların tarihi gelişimi yandaki tabloda toplu olarak gösterilmektedir.







Sonuç

Bugün kullandığımız onluk sayı sistemi Batıya Müslümanlardan gitmiştir. Müslümanlar da sayılan belirten işaret veya yazıları (rakamları) Hintlilerden almışlardır. Bu nedenle, Müslümanlar kendi Arap rakamlarına “Hint sayıları” demekteler. Batıda ise “Arap rakamları” olarak bilinmektedir. İslam âlimi Harezmi’nin eserlerinde sıfır ve birden dokuz’a kadar olan ayrı rakamların aritmetik işlemlerde kullanılmaya başlanması ile Batıda matematikte hızlı gelişmeler olmuştur. Sıfır bulunmadan önce sayılan yazmak ve hesap yapmak oldukça güçtü.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
24 Mart 2011       Mesaj #10
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
ayma işleminin kökenleri MÖ 30000 yılına dayanır ancak anladığımız anlamda matematiksel değerlere sahip sayıların tarihi MÖ 3400 lerede mezopotamya kültürlerine kadar gitmektedir.

Tarihin ilk rakamları kimler tarafından kullanılmıştır..

Tarihte uzun zaman önce sayıları kendinde, kendi başına tasarlayamayan insan, henüz sayı saymayı bilmiyordu.Olsa olsa teki, çifti ve çoku tasarlayabiliyordu.Ruhbişlimcilerin ve budunbilimiclerin çalışmaları, kargadan başlayıp bebekten, Pigmeden ya da Fuegoludan geçip uygar insana giden gözlemlere dayanarak insanın sayı algısına ilişkin temel ilkenin ortaya konmasını sağlamıştır. • Hiçbir öğrenim görmemiş yetişkin bir insanın sayı algısı ancak 1’den 4’e kadardır. Ameriaka’nın Asya’nın ve Afrikanın dillerinde “sayı adları” olarak bir, iki ve çoktan başkası bulunmayan ama yinede birebir uygunluğu bilen kimi çağdaş insan • Ağaç kertme • Çakılları,çomakları üst üste yığma ya da yan yana dizme yolunu kullanıyorlar.

Tarihin ilk rakamları nasıldır ? ilk rakamlarda simdiki gibimidir ?

Bir gün birkaç saymanın aklına sıradan çakılların yerine uzlaşıma dayalı biçimler taşıyan, • Farklı boylarda • Pişmemiş topraktan yapılmış nesneleri koyma fikri geldi. Nesnenin boyutu ve biçimi onu bir sayılama dizgesinin basamaklarından birinin karşılığı yapacaktı.
Birler basamağı için; Bir çubuk
Onlar basamağı için; bir Bilya
Yüzler basamağı için; Bir küre

Bi gün topun kili üzerinde topun içine konan nesneleri simgeleştirme fikri insanların akıllarına geldi

Küçük bir koni küçük bir kertikle
Bir bilya küçük bir yuvarlak delikle
Büyük bir koni kalın bir kertikle
Bir küre bir daireyle betimlendi

TARİHİN EN ESKİ RAKAMLARI OLAN SÜMER RAKAMLARI M.Ö 3200’E DOĞRU BÖYLE DOĞDU.

Sayılar, insanlığın tarihi kadar eskidir. Sözlü saymanın ne zaman başladığını bilmiyoruz. İnsanlar sayıları yazmaya başladıklarında daha konuşmalarını yazamıyorlardı. Yani "Orada kocaman bir hayvan var" diye yazamadan, 37 sayısını basit simgeler kullanarak belirtebiliyorlardı. MÖ 30 000 döneminden kalan bazı kalıntılarda böyle gösterimler bulunmuştur. Yazının bulunması için 25 000 yılın daha geçmesi gerekti. Sayı sistemleri Sayı sistemleri çok eskilere uzanır. İsadan önce 30 000 - 25 000 döneminde kemiklerin üzerine çentikler yaparak sayılar yazılıyordu. Bu döneme ait bir kurt kemiğinde 5'erli gruplara ayrılmış 55 çentik vardır. Bu sistemde bir çentiği | ile gösterirsek, | gösterimi 1 sayısına, || gösterimi 2 sayısını karşılık geliyordu. Benzer şekilde ||||||||||||| gösterimi 13 sayısını gösteriyordu. Daha büyük sayıları yazmak için ne kadar uğraşmak gerektiğini denemek için bir saatteki dakika sayısı olan 60 sayısını, ya da bir yıldaki gün sayısı olan 365 sayısını yazmayı deneyin. İlkel Sayı Sistemleri İlk sayma sistemleri birebir eşlemeye dayanıyordu. Bu yöntem küçük sayılar için kullanışlıydı. Örneğin 4 sayısı gösterimi ile gösteriliyordu. Sayılar büyüyünce yüzlerce arka arkaya sıralanmaya başladı. Bu şekilde yazılan iki sayının aynı sayı olup olmadığını anlamak bile zordu. Bu sayı sisteminde kaç farklı sembol vardır? Bir düzinede 12 adet vardır. Bu sistemi kullanarak bu sayıyı yazmayı dener misiniz? 12 düzine bir gros eder. Bir grosda kaç adet olduğunu bu sistemi kullanarak yazmayı dener misiniz? Bu kadar az sembol kullanan bu sayı sisteminde bütün doğal sayılar yazılabilir mi?

Benzer Konular

13 Şubat 2017 / cozdem Cevaplanmış
26 Şubat 2013 / Ziyaretçi Soru-Cevap
1 Nisan 2015 / Ziyaretçi Cevaplanmış
23 Eylül 2014 / Ziyaretçi Soru-Cevap
31 Ağustos 2013 / Misafir Soru-Cevap