Arama

Doğal afetlerin insan üzerindeki etkileri nelerdir?

En İyi Cevap Var Güncelleme: 27 Aralık 2014 Gösterim: 132.703 Cevap: 47
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
4 Ekim 2009       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
sel'in yaşantımıza etkisi ?
toprak kaymasının yaşantımıza etkisi ?
hortumun yaşantımıza etkisi ?
depremin yaşantımıza etkisi ?
yağmurun yaşantımıza etkisi ?

bu soruların cevapları bana acil lazım da yardımcı olursanız sevinirimm..
EN İYİ CEVABI fadedliver verdi
Alıntı
Misafir adlı kullanıcıdan alıntı

sel'in yaşantımıza etkisi ?
toprak kaymasının yaşantımıza etkisi ?

Sponsorlu Bağlantılar
hortumun yaşantımıza etkisi ?
depremin yaşantımıza etkisi ?
yağmurun yaşantımıza etkisi ?

bu soruların cevapları bana acil lazım da yardımcı olursanız sevinirimm..

DOĞAL AFETLERİN TOPLUM ÜZERİNDEKİ ETKİSİ


Doğal olayların, afetlere neden olmasında yeryüzü şekilleri, jeolojik yapı ve iklim özellikleri ile
birlikte insan faktörü de etkili olmaktadır. Türkiye, sahip olduğu bu özellikler bakımından önemli
risklere sahiptir. Ülkemiz deprem, heyelan, çığ, sel ve taşkınlardan afet boyutunda sık sık etkilenir.Meydana gelen bu afetler, önemli ölçüde can ve mal kayıplarına neden olur. Ayrıca doğal afetler yeryüzünü de değiştirir.
Afetler bölge ve ülke ekonomilerine zarar verdiği için bunların insanlar üzerinde de sosyal ve
psikolojik açıdan olumsuz etkileri olur. Böylesine önemli sonuçlara neden olan doğa olaylarının
meydana gelmeleri önlenemiyor olsa da bu doğa olayların zararlarının azaltılması mümkündür.
Örneğin iki farklı ülkede meydana gelen aynı büyüklükteki iki ayrı depremin verdiği zarar, çok farklıboyutlarda olabiliyor. Hatta bu durum aynı ülke sınırları içinde bölgeden bölgeye bile değişiklik gösterebiliyor. Örneğin Japonya’da meydana gelen depremler, Türkiye’de meydana gelen depremlerden daha az can ve mal kayıplarına yol açar. Bunda Japonya’nın depreme karşı aldığı önlemler etkili olmaktadır. Hasar boyutlarının farklı olması sadece depremler için değil sel ve taşkınlar, heyelan ve diğer afet türleri için de söz konusudur.
Ülkemizde en çok görülen meteorolojik tehlikeler; şiddetli yağış (yağmur, kar, dolu), sel, taşkın,
don, orman yangınları, kuvvetli rüzgâr, fırtına, çığ ve yıldırımdır. Doğal afetlerin oluşum sayıları
dikkate alındığında kuvvetli rüzgâr ve sellere bağlı olarak meydana gelen afetler ilk sırayı almaktadır. Dünya’da etkili olan 31 doğal afet türü; şiddetlerine, oluşum sürelerine ve etkilerine göre sıralanınca en önemlilerinin kuraklık, tropikal siklon, bölgesel sel ve taşkınların olduğu görülür. Bu afetlerin ortak özellikleri, önceden tahmin edilerek erken uyarıları yapılan meteorolojik afetler olmalarıdır.
Meteorolojik afetler için alınacak önlemler; acil durum planları, iyi çalışan bir erken uyarı sistemidir.
Bunlar olağanüstü hava olaylarına bağlı zararın azaltılmasını sağlayacaktır.
1970 yılında Bangladeş’te meydana gelen şiddetli bir tropikal siklon 300.000 kişinin ölmesine
neden olmuştur. Fakat gelişmiş uyarı sistemleri sayesinde benzer tropikal siklonlarda 1992’de
13.000, 1994’te ise sadece 20 kişi hayatını kaybetmiştir.


Deprem Ve Doğal Afetlerin Türkiye'de Etkileri

Tarih boyunca insanlar yerleşmek için ovalar,nehir ve deniz kenarlarını tercih etmişlerdir.Ülkemiz de ,diğer dünya ülkelerinde olduğu gibi fay kuşakları boyunca oluşan,çöküntü alanları üzerinde yer alan verimli avalar,nüfusun toplanmasına ve önemli yerleşim yerlerinin kurulmasına neden olmuştur.
Kuzay Anadolu Fay Kuşağı boyunca yer alan önemli yerlewşim merkezleri;Çanakkale,İstanbul,Balıkesir,Bursa,Bilecik,Kocaeli,Sakarya,Bolu, Kastamonu,Çankırı,Çorum,Amasya,Tokat,Erzincan,Van illeri ile bu illerin bazı ilçeleri.
Doğu Anadolu Fay Kuşağında yer alan yerleşim merkezleri;Bingöl,Muş,Malatya,Adıyaman,Kahramanmaraş,Hatay.
Karataş-Yumurtalık Fay Zonu üzerinde;Çukurova havzası ve Adana.
Ecemiş Fay Zonu üzerinde;Mersin,Kayseri.
Menderes Grabeninde;İzmir,Manisa,Aydın.
Sismik olarak etkin faylar üzerindeki yerleşim merkezleri;İsparta-Dinar,Afyon,Denizli,Uşak,Kütahya,Muğla,Burdur,Eskişehir,Antalya,Kırşehir,An kara,Kırıkkale.
İl , İlçe ve Köylerdeki Mesken Türleri

Fay kuşakları boyunca yer alan yerleşim merkezlerinde mesken türleri değişiklik göstermektedir.Fay kuşakları boyunca hakim olan yapı türleri yığma yapıdır.Doğu Anadolu'daki yığma yapılarda,kerpiç yapı egemendir.Özelliklle köylerde ,kerpiç evlerin yanısıra çevredeki malzemeye uygun olarak çamur harçlı ve hatıllı yığma yapılar da vardır.
Fay kuşaklarının orta ve batıya yakın olan ormanlık bölgelerinde ahşap ve bağdadi yapılar yoğunlaşır.Bu kuşağın orta-batı kesimine yaklaştıkça yığma yapılarda tuğla hakim duruma geçmektedir.İl ve ilçe gibi büyük yerleşim merkezlerinde betonarme yapıya eğilim fazladır.Çoğunlukla evler lüks olmayıp,aile ihtiyaçlarına göre düzenlenmiştir.
Deprem yönünden durum incelenirse,fay kuşakları üzerindeki yerleşim yerlerindeki hakim yapı tipleri doğuda depreme dayanıklı değildir.
Büyük yerleşim merkezlerindeki belediyelerde çoğunlukla afet-deprem konusunda uzman teknik elemanlar bulunmadığından yapılan yeni binalar da depreme dayanıklı değildir.Küçük yerleşim merkezlerinde bu konu hiç bilinmemektedir.Bütün olarak toplum ''Depreme Dayanıklı Yapı'' bilincinden yoksun bulunmaktadır.Bina yapımlarında rant,iklim ana unsur olarak yapı tarzına yön vermektedir.
Depremi yaşamış kesimlerde,deprem deneyiminin varlığı izlenmektedir.
Fay kuşakları boyunca yıkıcı bir deprem olması halinde doğu ve batı kesimlerde etkileri farklı olacaktır.Yıkıcı bir depremde doğuda hasar ve can kaybı büyük olacaktır.Ulaşım,malzeme eksikliği,teknik personel yetersizliği çevrenin kaderini olumsuz etkileyecektir.
Buna karşılık batıda,oluşabilecek bir depremde değişik csorunlar ortaya çıkacaktır.Bu kesim endüstri bölgesi kimliği taşımaktadır.Büyük yatırımların yapıldığı ve kalkınma yönünden büyük ümitlerin bağlandığı bir bölge olmuştur.Diğer bölgelerden nüfus çekerek kalabalıklaşmıştır.Bu kesimde olan depremlerde can kaybı ile birlikte verdiği hasar nedeniyle ülkenin gelişme hızını da etkilemiştir.Altyapı tamamen veye kısmen tahrip olmuş,yoğun nüfus nedeniyle bulaşıcı ve salgın hastalıklar görülmüştür.
Yıkıcı depremler nedeniyle yıkılan her 1000 bina için batıdaki can kaybı 58 iken,doğuda bu sayı 216'ya çıkmaktadır.Yine batıda yıkılan her binaya karşılık doğuda 2 bina yıkılmaktadır veya ağır hasar görmektedir.
Türkiye'de deprem ve doğal afetlerden korunma, zararları en aza indirmede,bugüne kadar alınan tedbirlerin istenilen gelişmeleri sağlayamadığını ve ilgili kurum ve kuruluşların gelişmiş ülkelerdeki benzerlerinin düzeyine çıkamadığı görülmektedir.
Bu nedenle fay kuşakları boyunca yer alan yerleşim merkezlerinde '' Deprem Kültürü'' yaratılmalıdır.
Okullarda depremle ilgili dersler verilmeli ve kurslar açılmalıdır.Bu kurslarda depremden önce ve sonra yapılacak çalışmalar çğrencilere ve kursiyerlere öğretilerek,bu bilgilerin daha geniş kitlelere ulaşılması sağlanmalıdır.
Depremle ilgili belgeseller hazırlanarak görsel ve yazılı basın aracılığıyla halk eğitilmelidir.
Fay kuşakları üzerinde bulunan yerleşim merkezlerinde çalışan teknik personel eğitimden geçirilmelidir.
Özellikle sanayi ve endüstri bölgelerinde,deprem yönetmeliğinin yeniden düzenlenerek çağdaş ve uluslararası normlara çıkartılıp uygulanması sağlanmalıdır.Mikrobölgelendirme çalışmaları,deprem risk analizleri yapılarak elde edilen parametrelere ve zemin cinslerine göre uygulamaya geçilmelidir.
Deprem anında ve hemen sonrasında felaket bölgelerine gösterilen büyük ilginin,deprem öncesine alınarak planlama ve uygulamanın sağlanması ile oluşabilecek büyük kayıpların önüne geçilebilir.

fadedliver - avatarı
fadedliver
Ziyaretçi
4 Ekim 2009       Mesaj #2
fadedliver - avatarı
Ziyaretçi
Bu mesaj 'en iyi cevap' seçilmiştir.
Alıntı
Misafir adlı kullanıcıdan alıntı

sel'in yaşantımıza etkisi ?
toprak kaymasının yaşantımıza etkisi ?

Sponsorlu Bağlantılar
hortumun yaşantımıza etkisi ?
depremin yaşantımıza etkisi ?
yağmurun yaşantımıza etkisi ?

bu soruların cevapları bana acil lazım da yardımcı olursanız sevinirimm..

DOĞAL AFETLERİN TOPLUM ÜZERİNDEKİ ETKİSİ


Doğal olayların, afetlere neden olmasında yeryüzü şekilleri, jeolojik yapı ve iklim özellikleri ile
birlikte insan faktörü de etkili olmaktadır. Türkiye, sahip olduğu bu özellikler bakımından önemli
risklere sahiptir. Ülkemiz deprem, heyelan, çığ, sel ve taşkınlardan afet boyutunda sık sık etkilenir.Meydana gelen bu afetler, önemli ölçüde can ve mal kayıplarına neden olur. Ayrıca doğal afetler yeryüzünü de değiştirir.
Afetler bölge ve ülke ekonomilerine zarar verdiği için bunların insanlar üzerinde de sosyal ve
psikolojik açıdan olumsuz etkileri olur. Böylesine önemli sonuçlara neden olan doğa olaylarının
meydana gelmeleri önlenemiyor olsa da bu doğa olayların zararlarının azaltılması mümkündür.
Örneğin iki farklı ülkede meydana gelen aynı büyüklükteki iki ayrı depremin verdiği zarar, çok farklıboyutlarda olabiliyor. Hatta bu durum aynı ülke sınırları içinde bölgeden bölgeye bile değişiklik gösterebiliyor. Örneğin Japonya’da meydana gelen depremler, Türkiye’de meydana gelen depremlerden daha az can ve mal kayıplarına yol açar. Bunda Japonya’nın depreme karşı aldığı önlemler etkili olmaktadır. Hasar boyutlarının farklı olması sadece depremler için değil sel ve taşkınlar, heyelan ve diğer afet türleri için de söz konusudur.
Ülkemizde en çok görülen meteorolojik tehlikeler; şiddetli yağış (yağmur, kar, dolu), sel, taşkın,
don, orman yangınları, kuvvetli rüzgâr, fırtına, çığ ve yıldırımdır. Doğal afetlerin oluşum sayıları
dikkate alındığında kuvvetli rüzgâr ve sellere bağlı olarak meydana gelen afetler ilk sırayı almaktadır. Dünya’da etkili olan 31 doğal afet türü; şiddetlerine, oluşum sürelerine ve etkilerine göre sıralanınca en önemlilerinin kuraklık, tropikal siklon, bölgesel sel ve taşkınların olduğu görülür. Bu afetlerin ortak özellikleri, önceden tahmin edilerek erken uyarıları yapılan meteorolojik afetler olmalarıdır.
Meteorolojik afetler için alınacak önlemler; acil durum planları, iyi çalışan bir erken uyarı sistemidir.
Bunlar olağanüstü hava olaylarına bağlı zararın azaltılmasını sağlayacaktır.
1970 yılında Bangladeş’te meydana gelen şiddetli bir tropikal siklon 300.000 kişinin ölmesine
neden olmuştur. Fakat gelişmiş uyarı sistemleri sayesinde benzer tropikal siklonlarda 1992’de
13.000, 1994’te ise sadece 20 kişi hayatını kaybetmiştir.


Deprem Ve Doğal Afetlerin Türkiye'de Etkileri

Tarih boyunca insanlar yerleşmek için ovalar,nehir ve deniz kenarlarını tercih etmişlerdir.Ülkemiz de ,diğer dünya ülkelerinde olduğu gibi fay kuşakları boyunca oluşan,çöküntü alanları üzerinde yer alan verimli avalar,nüfusun toplanmasına ve önemli yerleşim yerlerinin kurulmasına neden olmuştur.
Kuzay Anadolu Fay Kuşağı boyunca yer alan önemli yerlewşim merkezleri;Çanakkale,İstanbul,Balıkesir,Bursa,Bilecik,Kocaeli,Sakarya,Bolu, Kastamonu,Çankırı,Çorum,Amasya,Tokat,Erzincan,Van illeri ile bu illerin bazı ilçeleri.
Doğu Anadolu Fay Kuşağında yer alan yerleşim merkezleri;Bingöl,Muş,Malatya,Adıyaman,Kahramanmaraş,Hatay.
Karataş-Yumurtalık Fay Zonu üzerinde;Çukurova havzası ve Adana.
Ecemiş Fay Zonu üzerinde;Mersin,Kayseri.
Menderes Grabeninde;İzmir,Manisa,Aydın.
Sismik olarak etkin faylar üzerindeki yerleşim merkezleri;İsparta-Dinar,Afyon,Denizli,Uşak,Kütahya,Muğla,Burdur,Eskişehir,Antalya,Kırşehir,An kara,Kırıkkale.
İl , İlçe ve Köylerdeki Mesken Türleri

Fay kuşakları boyunca yer alan yerleşim merkezlerinde mesken türleri değişiklik göstermektedir.Fay kuşakları boyunca hakim olan yapı türleri yığma yapıdır.Doğu Anadolu'daki yığma yapılarda,kerpiç yapı egemendir.Özelliklle köylerde ,kerpiç evlerin yanısıra çevredeki malzemeye uygun olarak çamur harçlı ve hatıllı yığma yapılar da vardır.
Fay kuşaklarının orta ve batıya yakın olan ormanlık bölgelerinde ahşap ve bağdadi yapılar yoğunlaşır.Bu kuşağın orta-batı kesimine yaklaştıkça yığma yapılarda tuğla hakim duruma geçmektedir.İl ve ilçe gibi büyük yerleşim merkezlerinde betonarme yapıya eğilim fazladır.Çoğunlukla evler lüks olmayıp,aile ihtiyaçlarına göre düzenlenmiştir.
Deprem yönünden durum incelenirse,fay kuşakları üzerindeki yerleşim yerlerindeki hakim yapı tipleri doğuda depreme dayanıklı değildir.
Büyük yerleşim merkezlerindeki belediyelerde çoğunlukla afet-deprem konusunda uzman teknik elemanlar bulunmadığından yapılan yeni binalar da depreme dayanıklı değildir.Küçük yerleşim merkezlerinde bu konu hiç bilinmemektedir.Bütün olarak toplum ''Depreme Dayanıklı Yapı'' bilincinden yoksun bulunmaktadır.Bina yapımlarında rant,iklim ana unsur olarak yapı tarzına yön vermektedir.
Depremi yaşamış kesimlerde,deprem deneyiminin varlığı izlenmektedir.
Fay kuşakları boyunca yıkıcı bir deprem olması halinde doğu ve batı kesimlerde etkileri farklı olacaktır.Yıkıcı bir depremde doğuda hasar ve can kaybı büyük olacaktır.Ulaşım,malzeme eksikliği,teknik personel yetersizliği çevrenin kaderini olumsuz etkileyecektir.
Buna karşılık batıda,oluşabilecek bir depremde değişik csorunlar ortaya çıkacaktır.Bu kesim endüstri bölgesi kimliği taşımaktadır.Büyük yatırımların yapıldığı ve kalkınma yönünden büyük ümitlerin bağlandığı bir bölge olmuştur.Diğer bölgelerden nüfus çekerek kalabalıklaşmıştır.Bu kesimde olan depremlerde can kaybı ile birlikte verdiği hasar nedeniyle ülkenin gelişme hızını da etkilemiştir.Altyapı tamamen veye kısmen tahrip olmuş,yoğun nüfus nedeniyle bulaşıcı ve salgın hastalıklar görülmüştür.
Yıkıcı depremler nedeniyle yıkılan her 1000 bina için batıdaki can kaybı 58 iken,doğuda bu sayı 216'ya çıkmaktadır.Yine batıda yıkılan her binaya karşılık doğuda 2 bina yıkılmaktadır veya ağır hasar görmektedir.
Türkiye'de deprem ve doğal afetlerden korunma, zararları en aza indirmede,bugüne kadar alınan tedbirlerin istenilen gelişmeleri sağlayamadığını ve ilgili kurum ve kuruluşların gelişmiş ülkelerdeki benzerlerinin düzeyine çıkamadığı görülmektedir.
Bu nedenle fay kuşakları boyunca yer alan yerleşim merkezlerinde '' Deprem Kültürü'' yaratılmalıdır.
Okullarda depremle ilgili dersler verilmeli ve kurslar açılmalıdır.Bu kurslarda depremden önce ve sonra yapılacak çalışmalar çğrencilere ve kursiyerlere öğretilerek,bu bilgilerin daha geniş kitlelere ulaşılması sağlanmalıdır.
Depremle ilgili belgeseller hazırlanarak görsel ve yazılı basın aracılığıyla halk eğitilmelidir.
Fay kuşakları üzerinde bulunan yerleşim merkezlerinde çalışan teknik personel eğitimden geçirilmelidir.
Özellikle sanayi ve endüstri bölgelerinde,deprem yönetmeliğinin yeniden düzenlenerek çağdaş ve uluslararası normlara çıkartılıp uygulanması sağlanmalıdır.Mikrobölgelendirme çalışmaları,deprem risk analizleri yapılarak elde edilen parametrelere ve zemin cinslerine göre uygulamaya geçilmelidir.
Deprem anında ve hemen sonrasında felaket bölgelerine gösterilen büyük ilginin,deprem öncesine alınarak planlama ve uygulamanın sağlanması ile oluşabilecek büyük kayıpların önüne geçilebilir.

fadedliver - avatarı
fadedliver
Ziyaretçi
4 Ekim 2009       Mesaj #3
fadedliver - avatarı
Ziyaretçi
Afetlerin doğurduğu sonuçlara baktığımızda; en başta can ve mal kaybına neden olurlar. Can kayıpları insan ve hayvanların ölmesi; mal kayıpları ise eşya bina ve tarım alanlarının zarar görmesidir. Kayıpların bir kısmı doğrudan hemen afetle birlikte ortaya çıkarken bir kısmı ise belirli bir süre sonra ortaya çıkmaktadır. Örneğin sel sırasında can ve mal kaybı meydana gelmektedir. Ancak sel baskınından sonra sellerin getirdikleri moloz, kum ve balçıklar tarım alanlarını verimsizleştirerek dolaylı zararlarda meydana getirmektedirler.
Doğal afetlerden biri ve insanların korunmak amacıyla yaptığı binaların en büyük düşmanı. Son Pakistan ve İzmir depremleriyle yeniden gündeme gelen deprem konusuyla birlikte uzmanlar böylesine büyük bir felaket yaşayan insanların psikolojik olarak normale dönmesinin çok kolay olmadığını belirtiyor. Psikolog ve psikiyatrların söylediğine göre aradan geçen yıllara rağmen insanlar depremin etkilerini üzerlerinden atamamaktalar. Örneğin; Hala 10 katı asansör kullanmak yerine yürüyerek çıkmayı tercih edenler, iç çamaşırı ya da mayo ile duş alanlar, yada sırf üst katlarda oturuyor diye arkadaşlarını ziyarete gidemeyen depremzedeler gözlenmektedir.

Doğal afetler ülkede de çok büyük bir nüfus kaybına yol açmıştır. Doğal afetlerde(Tusunami, sel, deprem, vb.)birçok insan hayatını kaybetmiştir. Bu ölümler ülkenin nüfusuna etkilemişlerdir

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
4 Ekim 2009       Mesaj #4
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
hepsini sadece bi cümleyle açıklayın dio ... aklımaa bişe gelmioo yaa.. birer cümlelik bişeler yazarsanız çook yardımcı olmuş olucaksınızz .. lütfenn

birer cümlelik yazarsanız daa da işime yarıcak lütfenn Msn Sad yardımcı olunn
Son düzenleyen Misafir; 4 Ekim 2009 13:53 Sebep: Mesajlar Otomatik Olarak Birleştirildi
fadedliver - avatarı
fadedliver
Ziyaretçi
4 Ekim 2009       Mesaj #5
fadedliver - avatarı
Ziyaretçi
Alıntı
Misafir adlı kullanıcıdan alıntı

hepsini sadece bi cümleyle açıklayın dio ... aklımaa bişe gelmioo yaa.. birer cümlelik bişeler yazarsanız çook yardımcı olmuş olucaksınızz .. lütfenn

birer cümlelik yazarsanız daa da işime yarıcak lütfenn Msn Sad yardımcı olunn

Yukardaki bilgilerden yola çıkarak bunu siz yapabilirsiniz.Kolay gelsin.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
22 Aralık 2009       Mesaj #6
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
--------------------------------------------------------------------------------

DOĞAL AFETLERİN TOPLUM ÜZERİNDEKİ ETKİSİ


Doğal olayların, afetlere neden olmasında yeryüzü şekilleri, jeolojik yapı ve iklim özellikleri ile
birlikte insan faktörü de etkili olmaktadır. Türkiye, sahip olduğu bu özellikler bakımından önemli
risklere sahiptir. Ülkemiz deprem, heyelan, çığ, sel ve taşkınlardan afet boyutunda sık sık etkilenir.Meydana gelen bu afetler, önemli ölçüde can ve mal kayıplarına neden olur. Ayrıca doğal afetler yeryüzünü de değiştirir.
Afetler bölge ve ülke ekonomilerine zarar verdiği için bunların insanlar üzerinde de sosyal ve
psikolojik açıdan olumsuz etkileri olur. Böylesine önemli sonuçlara neden olan doğa olaylarının
meydana gelmeleri önlenemiyor olsa da bu doğa olayların zararlarının azaltılması mümkündür.
Örneğin iki farklı ülkede meydana gelen aynı büyüklükteki iki ayrı depremin verdiği zarar, çok farklıboyutlarda olabiliyor. Hatta bu durum aynı ülke sınırları içinde bölgeden bölgeye bile değişiklik gösterebiliyor. Örneğin Japonya’da meydana gelen depremler, Türkiye’de meydana gelen depremlerden daha az can ve mal kayıplarına yol açar. Bunda Japonya’nın depreme karşı aldığı önlemler etkili olmaktadır. Hasar boyutlarının farklı olması sadece depremler için değil sel ve taşkınlar, heyelan ve diğer afet türleri için de söz konusudur.
Ülkemizde en çok görülen meteorolojik tehlikeler; şiddetli yağış (yağmur, kar, dolu), sel, taşkın,
don, orman yangınları, kuvvetli rüzgâr, fırtına, çığ ve yıldırımdır. Doğal afetlerin oluşum sayıları
dikkate alındığında kuvvetli rüzgâr ve sellere bağlı olarak meydana gelen afetler ilk sırayı almaktadır. Dünya’da etkili olan 31 doğal afet türü; şiddetlerine, oluşum sürelerine ve etkilerine göre sıralanınca en önemlilerinin kuraklık, tropikal siklon, bölgesel sel ve taşkınların olduğu görülür. Bu afetlerin ortak özellikleri, önceden tahmin edilerek erken uyarıları yapılan meteorolojik afetler olmalarıdır.
Meteorolojik afetler için alınacak önlemler; acil durum planları, iyi çalışan bir erken uyarı sistemidir.
Bunlar olağanüstü hava olaylarına bağlı zararın azaltılmasını sağlayacaktır.
1970 yılında Bangladeş’te meydana gelen şiddetli bir tropikal siklon 300.000 kişinin ölmesine
neden olmuştur. Fakat gelişmiş uyarı sistemleri sayesinde benzer tropikal siklonlarda 1992’de
13.000, 1994’te ise sadece 20 kişi hayatını kaybetmiştir.
__________________
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
22 Aralık 2009       Mesaj #7
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
--------------------------------------------------------------------------------

DOĞAL AFETLERİN TOPLUM ÜZERİNE ETKİLERİ

Küresel ısınma raporu korkutucu
Küresel ısınma artık bir komplo teorisi olmaktan çıktı, insanoğlunu tehdit eden ciddi bir tehlike olarak karşımızda duruyor. Bu tehlike artık insanoğlunu somut olarak tehdit etmeye başladı. Tüm dünya iklim değişikliklerinin yarattığı felaketlerle boğuşuyor.
SYK Türk Meteoroloji Mühendisi yetkilileri küresel ısınmanın ilk belirtilerini yaşamaya başladığımıza dikkat çekerek, önümüzdeki yıllardan itibaren artık insanların aşırı sıcak geçen bir günün ardından gelen, aşırı yağışlı hava ve sellere hazır olmaları gerektiğini, önümüzdeki beş yıllık bir dönemde küresel ısınmanın etkilerini daha çok hissetmeye başlayacağımızı belirtiyorlar. Küresel ısınma ile birlikte önümüzdeki 50 yıllık bir dönemde Türkiye'yi daha kurak, daha sıcak, ani yağışların ve sellerin meydana geleceği bir iklimin beklediğini de ekliyorlar.

Doğal afetlerin çocuklardaki etkisi

Toplumu tümüyle etkileyen afetler çocuklarda "güvenlik" ve "normallik-olağanlık-" duyularının sarsılmasına neden olur.


Doğal afetler çocuk ve gençler üzerinde travmatik etkilere neden olurlar. Tufan, fırtına, deprem gibi doğa olayları insanların yaşadıkları ortamın yıkımına yol açtıkları için yetişkinler açısından da korkutucudur. Toplumu tümüyle etkileyen afetler çocuklarda "güvenlik" ve "normallik-olağanlık-" duyularının sarsılmasına neden olur.

Kasırga, bora, hortum, şiddetli fırtına, deprem, tsunami ve seller sık rastlanan doğa olaylarıdır. Genellikle kasırgaların oluşumu gün ya da haftalar önce tahmin edildiğinden, fırtına öncesi ailelerin ihtiyaçlarını sağlamaları ve hazırlanmaları için zamanları olur. Ancak bu durum özellikle çocuklarda korku ve endişenin duyulmasına yol açar. Kasırga sonrası şiddetli rüzgar, yağmur, şimşek ve gök gürültüsü nedeniyle olaydan haftalar ve aylar sonra çocuklar seslere karşı korkuyla tepki verirler. Duygusal ve fiziksel olarak tükenme hissederler. Bazı çocuklar diğerleri yaralanıp hayatlarını kaybederken kurtuldukları için suçluluk duyabilirler.

Bora, hortum gibi diğer doğa olaylarından farklı olarak depremler herhangi bir uyarı meydana gelmeden oluşur. Bu durum felaket kurbanlarında başa çıkmayı kolaylaştırıcı psikolojik uyumun azalmasına neden olur. Hayatta kalanlar artçı şokların sarsıntıları, patlama sesleri, yıkımı hatırlatan duman, is gibi gerçeklerle karşılaşmak zorunda kalırlar.

Hortumlar da depremler gibi insanlara hazırlanmaları için zaman tanımadan aniden oluşurlar. Birkaç dakika içinde geniş çaplı yıkımlara neden olurlar. Özellikle çocuklar için karmaşa ve şaşkınlık yaratan bu durumla başa çıkmak çok zordur.

Tufanlar da uyarı olmaksızın oluşur. Şiddetini artırarak hızla hareket ederek ağaçları devirir, yol ve köprüleri yıkar, binaları harabeye çevirir. Yıkık ve terk edilmiş mekanlar, her yeri kaplayan çamur ve soğuk insanları çaresizliğe sürükler.

Seller bir gece içinde çekilmediği için yaşanılan mekanların temizlenmesi günler, haftalar alabilir. Uzmanlar doğal afetler sonrası sosyo-ekonomik ve kültürel düzeyleri farklı insanların, olaylar denetimlerinin dışında meydana geldiği için, kendilerini güçsüz hissettiklerini ve olumsuz duygusal tepkiler sergilediklerini belirtmektedir.

Doğal felaketler sonrası çocuklarda sıklıkla gözlemlenen ortak duygular da bulunmaktadır. İnsanlar doğa olaylarını tümüyle engelleyebilme yetisine sahip değildirler. Bu nedenle çocuklarda da her şeyin kontrol dışı olduğu duygusu çok belirgindir. Afetler doğal, alışılmış düzenin bozulmasına yol açar.

Çocuk "Böyle bir felaket yaşanıyorsa, başıma her türlü kötülük gelebilir" düşüncesiyle güvenini yitirebilir. Emniyette olmadığı duygusuna kapılır.

Travmatik etkiler yaratan doğa olayları sonrası çocuklarda sık görülen bazı belirtiler şunlardır :

- Okul öncesi çağ çocuklarında bebeksi davranışlar sergileme, parmak emme, alt ıslatma, anne-babaya sıkıca sarılma, yaramazlık, uyku bozuklukları, iştahsızlık, karanlıktan korkma, arkadaşlarından ve olağan günlük düzenden uzaklaşma v.b. belirtiler gözlemlenebilir.

- İlkokul dönemi çocuklarında öfke, saldırganlık, gece kabusları, okul reddi, dikkat dağınıklığı, arkadaş ve etkinliklerden uzaklaşma, akademik ve davranışsal açılardan gerilemeler görülebilir.

- Ergenlerde beslenme ve uyku düzensizlikleri, karmaşık duygular, çelişkiler sinirlilik, fiziksel şikayetler (baş ve mide ağrıları v.b.), dikkat dağınıklığı, okul başarısızlığı, suç işleme, alkol, sigara ve uyuşturucu kullanma gibi belirtiler gözlemlenebilir.

Bazı çocuklar felaketin kendilerinin daha önceden yapmış oldukları kabahatler yüzünden olduğunu düşünüp, suçluluk duyabilirler. Yaşanan olaylar üzerinde konuşmaktan kaçınanlar bulunduğu gibi, sürekli bu konu üzerinde konuşmayı isteyenler de olabilir. Bazı çocuklar bu davranışların hiçbirini göstermeyebilir, yaşadıkları sıkıntı dıştan fark edilmeyebilir. Kimi çocuklarda ise bu sıkıntılara bağlı davranışlar haftalar veya aylar sonra ortaya çıkabilir.

Ani yaşanan şiddetli tehdit duygusunun ardından çocuklar olayların etkileriyle başa çıkabilmek için yaşamlarında önemli olan yetişkinleri örnek alırlar. Anne-baba, öğretmen ve diğer erişkinler doğal afetin ardından sakin davranarak ve başlarına kötü bir şey gelmeyeceği konusunda inandırıcı konuşarak çocuk ve gençlere yardım edebilirler.

Anne-babalar doğal afetlerden etkilenen çocuklarına nasıl yardımcı olabilirler?

- Olaylar hakkında konuşmaktan kaçınmayın. Olanlardan sonra aklınıza kelime gelmiyorsa, ona sarılarak “Bu gerçekten hepimiz için zor bir durum” demek her zaman işe yarar. Sakin davranarak anne-baba olarak her zaman onun yanında olacağınızı belirtin. Olanlar konusunda çocuğunuza dürüst davranın. Durumun ciddiyetini inkar etmeyin. “Üzülme her şey yolunda” demek çocuğun endişelerini azaltmaz. Çocuk yakın bir gelecek için bunun doğru olmadığını bilir. Ona karşı sıcak ve sevecen davranın.

- Çocukların duygu ve düşüncelerini ifade etmelerine izin verin. Bazı çocuklar olayları tekrar tekrar anlatmak isterler, bu yaraları sarma sürecinin bir parçasıdır. Onu dikkatle dinleyin. Küçük çocuklar ise itfaiye aracı, ambulans gibi oyuncaklarla oynayarak duygularını ortaya koyabilirler.

- En kısa sürede olaylardan önceki ev düzenini sağlamaya ya da yeni bir düzen oluşturmaya çalışın. Aile üyelerinin bir arada olmasına özen gösterin. Çocuğunuzun yetişkinlere yeniden güvenmesini sağlamak için ona verdiğiniz sözleri mutlaka tutun.

- Çocuklarınıza medyada sık yer alan afetlere ilişkin haber ve programları izletmeyin. Seyredebilecekleri diğer program önerilerinden söz edin.

- Olaylarda yakınlarını ve arkadaşlarını kaybeden çocuklara destek verilmelidir. Yetişkinler ölümle ilgili konuşmalardan, törenlerden çocukları uzak tutarak onları koruyacaklarını zannederler. Bu durum çocukta kaygı ve şaşkınlık yaratır. Ölümü anlatırken basit bir dil kullanın. Çocuğun yaşına uygun kısa, doğru bilgi verin. İsterse törene katılabileceğini söyleyin ve orada nelerle karşılaşacağına dair bilgi verin.

- Her kriz bir fırsattır. Çocuğunuza bu doğal afetlerin toplumumuzdaki ve dünyadaki tüm insanları bir araya getirdiğini anımsatın.

- Profesyonel destek alın. Okullarda görev yapan psikolojik danışmanlardan, hastane ve diğer kurumlarda çalışan pedagog, psikolog ve psikiyatrlardan yardım alabilirsiniz.

Eğitimciler doğal afetlerden etkilenen öğrencilere nasıl yardım edebilirler?

- Genellikle en kısa zamanda olağan günlük programa dönmek uygundur. Ancak öğrenciler huzursuzsa okul gününün başlangıcında grup halinde olaylar üzerinde konuşulabilir. Öğretmenler günlük ders programının dışına çıkarak şu soruları yöneltebilirler : “Olay olduğunda nerdeydin? Ne olduğunu, ne gördüğünü, neler işittiğini anlatmak ister misin? En zor, en kötü an ne zamandı? Duyguların neydi? Şimdi ne hissediyorsun? Seni en çok ne korkuttu?”.

- Kağıt, boya, kil, hamur gibi farklı malzemeler kullanarak resim yapma, öykü yazma, anı köşesi oluşturma gibi etkinlikler öğrencilere duygularını ifade etme olanağı sağlar.

- Dersleri daha kısa tutarak, daha az ödev verin. Doğal afetlerin nasıl meydana geldiğini öğrencilerinizle konuşun.

- Çocuklar hayatlarını kontrol edebildikleri duygusunu yeniden kazanmak için somut bazı etkinlikler içinde yer alabilirler; örneğin zarar görenler için bağışta bulunmak, yakınlarına kart veya mektup göndermek, ölenleri anmak için ağaç dikmek.

- Okulda ölüm haberini duyurabilecek en uygun kişi müdürdür. Ölümü ilan ederken bu bilgiyi tüm öğrencilerin aynı anda duyabilecekleri merkezi anons sistemini kullanın. Daha sonra sınıfları tek tek dolaşın. Özellikle en çok etkilenenlere gidin. Ölen çocuğun sırasını veya eşyalarını kaldırmak için acele etmeyin. Bu işlemleri yaparken çocuğun arkadaşlarından yardım alın. Ölen çocuğun veya eğitimcinin ailesini ziyaret etmeleri, evine mektup yollamaları için öğrencileri cesaretlendirin. Cenaze törenleriyle ilgili düzenlemeler yapılmalı, genel ilke olarak isteyen öğretmen ve öğrencilerin cenazeye katılmalarına izin verilmelidir.

- Öğrencilerinizi meraklı gazetecilerden koruyun. Medyanın çocukları kullanmalarına izin vermeyin.

- Öğrencilerinize yaşadıklarının zor ancak geçici olduğunu ve her şeyin mutlaka yoluna gireceğini sıklıkla hatırlatın.

AFETLER COĞRAFYASI

Beşeri Afetler Doğal Afetler Kaynakça



Afetler; en geniş anlamı ile insanlara zarar veren olaylardır. Başka bir ifade ile can ve mal kaybına yol açan doğal olaylardır. Afetin ilk özelliği doğal olması, ikincisi can ve mal kaybına neden olması bir diğeri çok kısa zamanda meydana gelmesi ve son olarak da başladıktan sonra insanlar tarafından engellenememesidir. Bazı afetlerin yeryüzünün nerelerinde daha çok olduğu bilinmektedir. Örneğin deprem, heyelan, çığ, sel, don ve kaya düşmesi gibi afetlerin nerelerde daha çok görülebileceği bilinmektedir



Depremler tamamen doğal kökenlidir. Onun için insanların hiçbir şekilde müdahalesi söz konusu değildir. Ama söz gelişi heyelan, sel ve çığ olaylarının meydana gelmesinde doğrudan veya dolaylı olarak insanların etkisi bulunabilmektedir



Bazı afetler, başka bir afetin doğmasına yol açar. Örneğin sel ve su baskınından sonra salgın hastalıklar ortaya çıkabilmektedir



Hem meydana gelişi ve hem de doğurmuş olduğu zararın uzun süreli olması, bazı olayları afet dışında bırakmaktadır. Bunların başında da toprak erozyonu gelmektedir. Esasında toprak erozyonu, ülkeler ve insanlar için çok önemli zararlar doğuran hatta sonunda insanları göçe ve açlığa mahkum eden bir olaydır. Bu özelliği ile bir afet olma özelliği taşır, ancak ani olarak değil de çok uzun zaman içerisinde gelişerek aşama aşama gelişmesi ve ayrıca insanlar tarafından önlenebilir olması, bu önemli olayın doğal afetler dışında tutulmasına yol açmaktadır.



Bazı afetlerin sonuçları depremde olduğu gibi doğrudan ve hemen ortaya çıkar. Ama kuraklıkta olduğu gibi bazılarının sonuçları ise uzun bir zaman sonra ve dolaylı olarak görülür.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
4 Ocak 2010       Mesaj #8
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
doğal afetlerin insanlar üzerindeki etkileri
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
18 Ocak 2010       Mesaj #9
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
insanların hangi uygulamaları doğal afetlere sebep olur
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
18 Şubat 2010       Mesaj #10
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
[dogal afetlere yol acan uygulamalar

Benzer Konular

15 Haziran 2017 / atilla009 Cevaplanmış
16 Mayıs 2011 / Ziyaretçi Soru-Cevap
2 Aralık 2014 / zanli35 Soru-Cevap
10 Şubat 2018 / Misafir Cevaplanmış
8 Nisan 2010 / bayangirl Soru-Cevap