Arama

İletişim türleri nelerdir?

En İyi Cevap Var Güncelleme: 28 Aralık 2017 Gösterim: 112.502 Cevap: 7
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
4 Ekim 2009       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
İletişim türleri nelerdir?
EN İYİ CEVABI LeqoLas verdi

İLETİŞİM TÜRLERİ


Psikolojide yaygın olarak kabul gören iletişim türleri 4 ana gruba ayrılır.
Sponsorlu Bağlantılar

1. Kişi-içi İletişim


İnsanın düşünmesi, duygulanması, içsel konuşma yapması, rüya görmesi iç iletişim sayılır. İnsanın kendi iç dünyasında çeşitli planlar yapması, bazı seçenekler belirleyip uygun olanını seçmesi iç iletişimdir. İnsanın diğer insanlarla kuracağı iletişim önce kendi içinde başlar. Diğer insanlarla iletişim geçtiğinde de iç iletişim devam eder; çünkü aldığı mesajları kendi içinde değerlendirip, yorumladıktan sonra uygun cevabı veya karşılığı verir.

2. Kişilerarası İletişim


İnsanları karşılıklı iletişim kurdukları iletişimlere denir. İnsanlar bilgi üreterek karşılıklı iletişimi devam ettirirler. Alınyazında iletişim, sosyal iletişim, sosyal etkileşim, kişiler arası iletişim kavramları eş anlamlı kullanılmaktadır.
Tubbs ve Moss (1974; akt. Dökmen, 2005), bir iletişimin kişilerarası iletişim sayılabilmesi için üç önkoşul olduğunu belirtmişlerdir:
a) Kişiler beli bir yakınlık içinde yüz yüze olmalıdır.
b) Tek yönlü değil, karşılıklı ileti alışverişi olmalıdır.
c) İletiler, sözlü ve sözsüz olmalıdır. Yazışmalar bu iletişim grubuna girmez.
Kişiler arası iletişimi kesin çizgilerle diğer iletişim türlerinden ayırmak son derece güç bir iştir.
Sözlü iletişimler, “Dil ve dil ötesi” olmak üzere iki alt gruba ayrılmaktadır. Gerek karşılıklı konuşma, gerekse yazışmalar dille iletişim kabul edilir. Dille iletişimde bilgi aktarımı söz konusudur.

Dil ötesi iletişim sesin tonu, şiddeti, kelimelerde vurgu vb özellikleri kapsar. Dille iletişimde “söylenenler” yani “ne söylendiği”, dil ötesi iletişimde ise “söyleme biçimi” yani “nasıl söylendiği” öne çıkar. Dille iletişimi etkili kılan ve iletişimi canlı tutan “dil ötesi iletişim”dir. İletişimde asıl iletilmek istenen mesaj söyleme biçiminde saklıdır. İletişimde kasıtlı ve kasıtsız dil ötesi davranışlar görülebilir. Karşımızdakini korkutmak için sesimizi yükselttiğimizde kasıtlı davranmış oluruz, ama sesimiz utandığımız bir olay karşısında alçak çıkıyorsa kasıtsız dil ötesi davranış olur.

“Sözsüz iletişim”de konuşma ve yazı olmadan da insanlar birbirleriyle iletişim kurabilirler. Bu iletişim biçiminde söylenenler değil yapılanlar önem kazanır. Sözsüz iletişimde “Yüz ve beden” hareketlerinin önemi büyüktür. Sözsüz iletişlimde mesajlar jest, mimik ve beden duruşu gibi unsurlarla gönderilir. Yüz ve beden ifadeleri de kasıtlı ve kasıtsız yapılır. Yüz ve beden ifadelerinin içerdikler anlam ve mesajlar kültürden kültüre farklılık gösterebilir. Sözsüz iletişim türlerinden biri de “Bedensel temas”tır. Örneğin çocuğun başarısını takdir etmek için çoğu kez sırtı sıvazlanır veya birine cesaret vermek için “senin arkandayız, seninleyiz” dercesine sırtına vurulur. “Mekân kullanımı”, insanların iletişime girdikleri kişilerle aralarında bıraktıkları mesafe olarak ifade edilir. İnsanlar iletişim kurarken, samimi oldukları veya sevdikleri insanlarla aralarında az mesafe bırakırken, tanımadıkları veya önemsemedikleri insanlarla aralarında çok mesafe bırakırlar. Mesafe kullanımı kültürlere göre farklılık gösterebilir. Kişilerarası iletişimde iletileri aktarmak için kullanılan yöntemlerden biri de “Araçlar”dır. Rozetler, bayraklar, flâmlar, giysiler, koltuklar, evler vb ileti gönderen birer araç olabilir. Araçlar statüyü da belirtebilir. Örneğin, villa ve köşklerde yaşayan insanların zengin oldukları anlaşılır veya resmi plakalı lüks araçlara binenlerin bürokratik konumlarının yüksek olduğu fark edilir.

Sözsüz iletişim en önemli niteliklerinden biri sözlü iletişimi desteklemesidir, diğer bir niteliği de birçok mesajlar etkili bir biçimde aktarılabilir. Gerek sözlü gerekse sözsüz iletişim zamanla değişime uğrayabilir. Örneğin, geçmiş yıllarda büyüklerin yanında ayak ayaküstüne koyup oturmak saygısızlık olarak nitelendirilirken, günümüzde bunun bir önemi kalmamıştır. Ayrıca insanlar ilk karşılaşmalarında “selamünaleyküm” diye selamlaşırken, günümüzde “günaydın, merhaba, iyi günler” vb kavramlarla selamlaşırlar.

3. Örgüt-içi İletişim


Örgüt üyelerinin arasındaki bilgi alışverişine örgüt içi iletişim denir. Bu iletişim hem alt-üst hem de alt-alt arasındaki iletişimi kapsar.

4. Kitle İletişimi


Bilgilerin bazı hedefler tarafından üretilmesi, insan kitlelerine aktarılması ve bu insanlar tarafından değerlendirilmesi sürecine kitle iletişimi denir. Bu iletişimde hedef kitle ile kaynak arasındaki kanallara da “kitle iletişim araçları” denir.

BAKINIZ
İletişim Nedir?
İletişim Araçları

Son düzenleyen Safi; 28 Aralık 2017 00:17
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
4 Ekim 2009       Mesaj #2
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
İletişim Türleri
1) Sözlü İletişim
Sponsorlu Bağlantılar
Sözlü iletişimler “dil ve dil-ötesi” olmak üzere 2 alt sınıfa ayrılmaktadır. İnsanların karşılıklı konuşmalarını hatta mektuplaşmalarını “dille iletişim” kabul edebiliriz. Dille iletişimde kişiler, ürettikleri bilgileri birbirlerine ileterek anlamlandırırlar. Dil-ötesi iletişim, sesin niteliği ile ilgilidir; sesin tonu ve sesin hızı, şiddeti, hangi kelimelerin vurgulandığı, duraklamalar vb özellikler, dil-ötesi iletişim sayılır. Dille iletişimde kişilerin “ne söyledikleri”, dil ötesi iletişimde ise, “nasıl söyledikleri” önemlidir. Araştırmalar, insanların günlük yaşamda, birbirlerinin ne söylediklerinden çok nasıl söylediklerine dikkat ettiklerini göstermektedir (Mehrabian, 1968). Karşımızdakinin sözlerinin kapsamı kadar-hatta daha da fazla- ses tonundaki canlılık da bizi ilgilendirir. Yani semantik öğeler kadar dil-ötesi öğeler de iletişimde etkilidir. Yüksek sesle halimizi, hatırımızı soran birisi, daha sonra sesini kısarak “Akşama bize buyur” derse, bu sözden, “Gelmeni pek istemiyorum” anlamını çıkarırız. Bu tür, alçak sesle çabucak söylenivermiş davetlere “yarım ağızla yapıldı” deriz. Bir de davetin yürekten mi, yoksa yarım ağızla mı yapıldığını anlamaya çalışırken, başvurduğumuz önemli ölçütlerden birisi, dil-ötesi öğelerdir.

İsteyerek, farkında olarak yaptığımız konuşmalara “niyet edilmiş dil davranışı” adı verilir. Konuşurken dilimizin sürçmesi ise, niyet edilmemiş dil davranışlarına bir örnektir. Bazı kelimelerin üzerine basa basa konuşmalarımız ya da karşımızdakini korkutmak için bağırmamız, niyet edilmiş dil-ötesi davranışlarıdır. Konuşurken farkında olmadan ses tonumuz açılıp, yükseliyorsa, ya da sesimiz titriyorsa, bu durumda niyet edilmiş dil-ötesi davranışlar söz konusudur.

2) Yazılı İletişim
İnsanın zaman ve mekandaki ilişki sınırlılıklarını genişletmede en etkin iletişim biçimidir. Uzaktan haberleşmede, bilgi ve deneyimleri zaman içinde biriktirme de sözlü iletişime göre daha güvenilir bir yol olan yazı ile iletmenin kökeni, mağara resimlerindedir.

Ekonomik gereklerle ortaya çıkan, bazı toplumsal, kültürel ilişki ve kurumlar üzerinde etkili olmuştur. Buna karşılık bu kurumlar da yazının evrim ve yayılma süreçlerinin yönünü ve hızını belirlemişlerdir.

3) Sözsüz İletişim
İyi bir dinleyici, iletişim kurduğu kişinin, yalnız söylediklerini değil, yüz, el, kol ve bedeniyle yaptıklarını da “duyar”; Çünkü yüz ifadeleri, el ve kol hareketleri, bedenin duruş tarzı, sesin tonu gibi sözsüz mesajlar kullanılarak da iletişim kurulur. Karşı karşıya gelerek kurulan kişiler arası iletişimlerde, hem sözlü, hem de sözsüz mesajlar aynı anda kullanılır. Bu konuşmalarda, mesaj alışverişinin ancak küçük bir bölümünü sözlü mesajlar oluşturur. Yüz ifadeleri, el kol hareketleri, bedenin konumu ve sesin yükselip alçalmasıyla gönderilen sözsüz mesajlar iletişimde kullanılan mesajların daha büyük bir bölümünü kapsar.

Kimi zaman insanların duygularını anlamak gerçekten zordur. Kendilerine soramazsınız, çünkü ne hissettiklerini çoğunlukla söylemek istemezler; söylemek isteseler bile çoğu kez, duygularını kendileri de pek bilmezler. Bu kişilerin kafalarının içine girip ne hissettiklerinin öğrenilemeyeceğine göre, yüz ifadelerine, beden belirtilerine bakarak, o anda nasıl bir duygu içinde olduklarını anlamaya çalışırız. Bedensel belirtileri anlayabilmek için, bu belirtilere duyarlık kazanmak gerekir .
Son düzenleyen Safi; 28 Aralık 2017 00:24
LeqoLas - avatarı
LeqoLas
Ziyaretçi
12 Ocak 2011       Mesaj #3
LeqoLas - avatarı
Ziyaretçi
Bu mesaj 'en iyi cevap' seçilmiştir.

İLETİŞİM TÜRLERİ


Psikolojide yaygın olarak kabul gören iletişim türleri 4 ana gruba ayrılır.

1. Kişi-içi İletişim


İnsanın düşünmesi, duygulanması, içsel konuşma yapması, rüya görmesi iç iletişim sayılır. İnsanın kendi iç dünyasında çeşitli planlar yapması, bazı seçenekler belirleyip uygun olanını seçmesi iç iletişimdir. İnsanın diğer insanlarla kuracağı iletişim önce kendi içinde başlar. Diğer insanlarla iletişim geçtiğinde de iç iletişim devam eder; çünkü aldığı mesajları kendi içinde değerlendirip, yorumladıktan sonra uygun cevabı veya karşılığı verir.

2. Kişilerarası İletişim


İnsanları karşılıklı iletişim kurdukları iletişimlere denir. İnsanlar bilgi üreterek karşılıklı iletişimi devam ettirirler. Alınyazında iletişim, sosyal iletişim, sosyal etkileşim, kişiler arası iletişim kavramları eş anlamlı kullanılmaktadır.
Tubbs ve Moss (1974; akt. Dökmen, 2005), bir iletişimin kişilerarası iletişim sayılabilmesi için üç önkoşul olduğunu belirtmişlerdir:
a) Kişiler beli bir yakınlık içinde yüz yüze olmalıdır.
b) Tek yönlü değil, karşılıklı ileti alışverişi olmalıdır.
c) İletiler, sözlü ve sözsüz olmalıdır. Yazışmalar bu iletişim grubuna girmez.
Kişiler arası iletişimi kesin çizgilerle diğer iletişim türlerinden ayırmak son derece güç bir iştir.
Sözlü iletişimler, “Dil ve dil ötesi” olmak üzere iki alt gruba ayrılmaktadır. Gerek karşılıklı konuşma, gerekse yazışmalar dille iletişim kabul edilir. Dille iletişimde bilgi aktarımı söz konusudur.

Dil ötesi iletişim sesin tonu, şiddeti, kelimelerde vurgu vb özellikleri kapsar. Dille iletişimde “söylenenler” yani “ne söylendiği”, dil ötesi iletişimde ise “söyleme biçimi” yani “nasıl söylendiği” öne çıkar. Dille iletişimi etkili kılan ve iletişimi canlı tutan “dil ötesi iletişim”dir. İletişimde asıl iletilmek istenen mesaj söyleme biçiminde saklıdır. İletişimde kasıtlı ve kasıtsız dil ötesi davranışlar görülebilir. Karşımızdakini korkutmak için sesimizi yükselttiğimizde kasıtlı davranmış oluruz, ama sesimiz utandığımız bir olay karşısında alçak çıkıyorsa kasıtsız dil ötesi davranış olur.

“Sözsüz iletişim”de konuşma ve yazı olmadan da insanlar birbirleriyle iletişim kurabilirler. Bu iletişim biçiminde söylenenler değil yapılanlar önem kazanır. Sözsüz iletişimde “Yüz ve beden” hareketlerinin önemi büyüktür. Sözsüz iletişlimde mesajlar jest, mimik ve beden duruşu gibi unsurlarla gönderilir. Yüz ve beden ifadeleri de kasıtlı ve kasıtsız yapılır. Yüz ve beden ifadelerinin içerdikler anlam ve mesajlar kültürden kültüre farklılık gösterebilir. Sözsüz iletişim türlerinden biri de “Bedensel temas”tır. Örneğin çocuğun başarısını takdir etmek için çoğu kez sırtı sıvazlanır veya birine cesaret vermek için “senin arkandayız, seninleyiz” dercesine sırtına vurulur. “Mekân kullanımı”, insanların iletişime girdikleri kişilerle aralarında bıraktıkları mesafe olarak ifade edilir. İnsanlar iletişim kurarken, samimi oldukları veya sevdikleri insanlarla aralarında az mesafe bırakırken, tanımadıkları veya önemsemedikleri insanlarla aralarında çok mesafe bırakırlar. Mesafe kullanımı kültürlere göre farklılık gösterebilir. Kişilerarası iletişimde iletileri aktarmak için kullanılan yöntemlerden biri de “Araçlar”dır. Rozetler, bayraklar, flâmlar, giysiler, koltuklar, evler vb ileti gönderen birer araç olabilir. Araçlar statüyü da belirtebilir. Örneğin, villa ve köşklerde yaşayan insanların zengin oldukları anlaşılır veya resmi plakalı lüks araçlara binenlerin bürokratik konumlarının yüksek olduğu fark edilir.

Sözsüz iletişim en önemli niteliklerinden biri sözlü iletişimi desteklemesidir, diğer bir niteliği de birçok mesajlar etkili bir biçimde aktarılabilir. Gerek sözlü gerekse sözsüz iletişim zamanla değişime uğrayabilir. Örneğin, geçmiş yıllarda büyüklerin yanında ayak ayaküstüne koyup oturmak saygısızlık olarak nitelendirilirken, günümüzde bunun bir önemi kalmamıştır. Ayrıca insanlar ilk karşılaşmalarında “selamünaleyküm” diye selamlaşırken, günümüzde “günaydın, merhaba, iyi günler” vb kavramlarla selamlaşırlar.

3. Örgüt-içi İletişim


Örgüt üyelerinin arasındaki bilgi alışverişine örgüt içi iletişim denir. Bu iletişim hem alt-üst hem de alt-alt arasındaki iletişimi kapsar.

4. Kitle İletişimi


Bilgilerin bazı hedefler tarafından üretilmesi, insan kitlelerine aktarılması ve bu insanlar tarafından değerlendirilmesi sürecine kitle iletişimi denir. Bu iletişimde hedef kitle ile kaynak arasındaki kanallara da “kitle iletişim araçları” denir.

BAKINIZ
İletişim Nedir?
İletişim Araçları
Son düzenleyen Safi; 28 Aralık 2017 00:27
nicely - avatarı
nicely
VIP VIP Üye
8 Ağustos 2011       Mesaj #4
nicely - avatarı
VIP VIP Üye
iletişim
İletişim bireyin toplumsallaşmasını sağlayan bir süreçtir. Dolayısıyla iletişim toplumsal bir süreçtir/olgudur, yani iletişim bir yandan toplumsal ilişkiler tarafından belirlenirken diğer yandan da toplumsal ilişkileri etkiler. İletişimin toplumsal bir süreç olması onun toplumbilimlerinin başlıca inceleme konularından bir haline gelmesinin temel nedenidir. İletişim bilimleri bir toplumsal bilim alanı olarak gelişmektedir. Biz bu te iletişimi toplumsal bir süreç/olgu olarak değerlendireceğiz.
İletişim biliminin ilgi alanlarından bir olan bireylerarası iletişim bile toplumsal bir süreç/olgudur. Her ne kadar biz bu süreçi/olguyu “bireylerarası” iletişim olarak adlandırıyorsak da, bu iletişim türü de toplumsal olgu ve süreçler tarafından belirlenen ve onları etkileyen bir karaktere sahiptir. Hiçbir bireysel eylemimiz (ya da kanaatimiz, tutumumuz vb.) yoktur ki bütünüyle bize (bireye) ait olsun, dolayısıyla bireysel eylemlerimiz de aslında toplumsal süreç ve olgular bağlamında gerçekleşirler. Bu nedenle bireylerarası iletişim de toplumsal bir süreç/olgudur.
İletişimin üç temel unsurundan bahsedebiliriz:
1) İletişimi başlatan (iletileri gönderen)
2) İletiler (mesajlar, gönderilen içerik)
3) İletileri alan (iletilerin hedefi).

Bu üç temel unsur bir çok iletişim kuramında ya da modelinde çeşitli adlarla ya da fonksiyonlarla kullanılmıştır. Bu unsurlara başkalarını da (örneğin geribesleme, eşik bekçisi vb.) eklemek olanaklıdır. Dolayısıyla bu üç unsur ve eklerle ortaya konan şemalar, iletişimi açıklamakta sıkça kullanılmaktadır.
Ancak şematize edilen her süreç/olguda olduğu gibi, iletişim süreç/olgusunun şematize edilmesi de açıklamaların yetersiz/sığ kalmasına neden olmaktadır. Toplumsal süreç ve olgular şemalarla anlatılamayacak kadar karmaşık ve kapsamlı süreç ve olgulardır. İletişim süreç/olgusu da böyledir: karmaşıktır ve kapsamlıdır. Ancak yine de iletişim bilimi şemalardan yararlanır ve iletişimin bazı temel yönlerini açıklamakta şemalar oluşturur. Yukarıda az önce, gönderen, iletiler ve alıcı üç ana unsuruyla açıkladığımız şema, aslında Shaannon ve Weaver’in 1949’da ABD’de Bell Laboratuarlarında gerçekleştirdikleri araştırmalar sonucunda önerdikleri “matematiksel iletişim modeli”nin temelini oluşturmaktadır.

Sözel olmayan iletişim
Sözel olmayan iletişim beden diliyle yürütülür. Örneğin, bir öğrencinin yaptığı bir konuşmadan sonra öğretmenin gözlerinin parlaması bir beğeni ifadesidir. Bir şeyi önemseyip önemsemediğimizi, sıkılıp sıkılmadığımızı, yorgun olup olmadığımızı beden diliyle anlatırız. Sözel olmayan, iletişim öğrenme-öğretme süreçlerinde de önemlidir. Tarafların birbirine yakın durup durmaması, vücutların duruşu, yüz-göz ifadeleri ve jestleri sözel mesajlara anlam katar ya da anlamı karıştırır.
Davies’in (1981) öğrenci öğretmen arasında yer alabilecek sözel olmayan iletişime verdiği örnekler aşağıdaki çizelgededir;Öğretimsel ortamlardaki beden dili örnekleri

ANLAM
ÖRNEK DAVRANIŞLAR
Dinlemeye açıklık
Başı ve vücudu öne eğmek, ellerini bir araya getirmek, çenesini avucunun içine almak
Dostça duygular
Sık sık gülümseme, ceket ya da gömleğinin düğmesini açmak, göz iletişimi kurmak
Onaylama
Saçını okşama, omuzuna dokunma
Derin düşünme
Burnunun üst kısmını kaşıma
Konuşmayı kesmek isteme
Kulağına dokunma, işaret parmağını dudağına götürme, elini konuşanın koluna koyma
Düş kırıklığı
Ellerini birbirine vurma, yumruğunu masaya vurma
Reddetme
Parmağıyla burnuna dokunma, ceket ya da göleğini ilikleme
Savunmacı duygular
Kollarını ve bacaklarını göğüs hizasında çapraz olarak tutma
Üstünlük
Parmağıyla işaret ederek konuşma
Oyalama
Gözlük temizleme, kalemi dudaklarına değdirme
Uzak durmak isteme
Elini kaşına koyma, başını alçaltma, ayaklarını masaya koyma
Etkileşimi kesme
Konuştukları insana bakmama, başını kaldırma, kişisel eşyalarını alarak ayağa kalkma
Son düzenleyen Safi; 28 Aralık 2017 00:30
Birbirimize tutundukça ;Bıçakların ucu kapanacak.. ~Smiley9TenderMsn Inlove
byseus - avatarı
byseus
Kayıtlı Üye
27 Mart 2012       Mesaj #5
byseus - avatarı
Kayıtlı Üye
İLETİŞİM ÖĞELERİ
Gönderici (Kaynak): İletiyi hazırlayan, gönderen kişi.
Alıcı ( hedef):
İletinin gönderildiği kişi.
İleti(Mesaj): Gönderilmek istenen bilgi,düşünce,duygu ve benzerinin kanal aracılıyla şifrelenmesidir.Bu şifre genelde dildir.
Kanal: İletinin göndericiden alıcıya ulaştığı yol, araç.

Örneğin, ses dalgaları. Hava yolu...
Gönderge: Kendi dışında başka bir şeyi gösteren, düşündüren,onun yerini alabilen kelime, nesne, görünüş ve olgudur.Resimler, müzik parçaları, trafik işretleri, edebi metinler birer göstergedir.İletişim göstergeler aracılığıyla sağlanır.
Gösteren: Bir sözcüğün göstereni, onun kavramsal içeriği ya da dış dünyadaki nesne karşılığı dışında kalan işitsel öğeleridir.

Örneğin, ağaç göstergesinin göstereni a,ğ,a,ç sesleridir.
Gösterilen: İletilmek istenen kavram.

Örneğin, ağaç göstergesinin gösterileni ağaç imgesi ya da idesi.
Kod: İletişimin dil biçimi halinde düzenlenmesi, şifrelenmesidir. Nesneler sözcükler halinde kodlanır.
Gönderge: Sözcükle dile aktarılan dış dünyadaki bir nesne, bir olgudur.
İkon: Simge, şekillendirilmiş olgu. Dili kullanmadan iletiyi aktaran görsel parçalar.

Örneğin, kilise ikonu Hz. İsa ve haçtır.
Belirtke: Aktarıcı ve alıcı arasındaki bilgi.

Örneğin,
Tuvaletlerde bay ve bayan yazısı---gösterge
Tuvaletlerde şapka ve topuklu ayakkabı resmi----- belirtke(simge)
Güvercin sözcüğü ---- gösterge
Güvercin resmi--------- barışın belirtkesi

Bağlam: Bir göstergenin öteki öğelerle birlikte ve onlarla birleşerek, bütünleşerek onların da yardımıyla bir kavramı yansıtmasıdır.
Göstergelerin bağlı bulunduğu tüm öğelerin oluşturduğu bütüne verilen addır.

Örneğin,
Kalkmak göstergesi: Bulunduğu yerden yükselmek.(Sınıfta üç el kalktı.)
Tren kalktı(Hareket etmek.)
Ahmet kalktı, giyiniyor.(Uyanmak)
Kanun kalktı.(Yürürlüğü sona ermek.)

Dönüt(Geri bildirim): İletideki amacın yerine getirilmesidir. Dönüt, iletişim sürecinin denetim mekanizmasıdır.
Filtre: Alıcının mesajı değerlendirme tarzı.

İLETİŞİMDE DİLİN İŞLEVİ
Göndergesel işlev: İletinin, dilin göndergeyi olduğu gibi ifade etmesi amacıyla oluşturulmasıdr. Dilin bilgi verme işlevidir. Amaç, gönderge konusunda doğru, nesnel gözlemlenebilir bilgi vermektir. Daha çok kullanma kılavuzlarında, bilimsel metinlerde,nesnel anlatımlarda karşımıza çıkar.

Örneğin, Hegel’ in felsefesinin çıkış noktası bilim değil, tarihtir.
Heyecana Bağlı İşlev: Göndericinin iletinin konusu karşısındaki duygu ve heyecanlarını dile getirme amacıyla iletisini oluşturmasıdır.Bu işlev, göndericinin kendi iletisine karşı tutum ve davranışını belirtir.Bu işlevde duygular, heyecanlar söz konusudur.Özel mektuplar, lirik şiirler, eleştiri yazıları dilin bu işleviyle oluşturulur.

Örneğin, Ben bu davranışı etik bulmuyorum, siz yanlış davranıyorsunuz.
Alıcıyı Harekete Geçirme İşlevi: İleti, alıcıyı harekete geçirmek üzere düzenlenir. Amaç, alıcıda bir tepki ve davranış değişikliği yaratmaktır. Propaganda amaçlı siyasi söylevler, reklâm metinleri, el ilanları genellikle dilin bu işleviyle oluşturulur. Bu işlevde olan göndergelerde gönderici, iletiyi alanı işin içine sokmayı, sorgulamayı iter.

Örneğin, sınıfı hemen terk et.
Kanalı Kontrol İşlevi: İletinin, kanalın iletiyi iletmeye uygun olup olmadığını öğrenmek amacıyla düzenlenmesidir. Gönderici ve alcı arasında iletişimin kurulmasını, sürdürülmesini ya da kesilmesini sağlayan işlevdir. İletinin içeriğinden çok iletinin devam etmesi amaçlıdır. Törenlerde, uzun söylevlerde aile yakınları ya da sevgililer arasındaki konuşmalarda kullanılır.

Örneğin, Beni anladınız değil mi?
Dil Ötesi İşlev: İletinin dille ilgili bilgiler vermek, dili açıklamak üzere düzenlenmesidir. Bilimsel metinlerde ve öğretme amaçlı konuşmalarda karşımıza çıkan “Yani, demek istiyorum ki, bir başka deyişle…” gibi sözcüklerde kendini gösteren dil ötesi işleve günlük yaşamda da rastlanır. Dil ötesi kavram, üst dil ifadesiyle de karşılanır.

Örneğin, Beni yanlış anlamayın, ben bu sözcüğü mecaz anlamda kullandım.

Şiirsel(Sanatsal) İşlev:
İletinin iletisinin kendinde olmasıdır. Bu durumda ileti, kendi dışında herhangi bir şeyi, herhangi bir olguyu ifade etmez, yansıtmaz. Obje, iletinin kendisidir; ancak bu; iletinin insandan, hayattan ve yaşanılandan soyutlanması değildir. Burada sanata özgü gerçeklik vurgulanır.

Örneğin, dilin şiirsel işlevde kullandığı metinler olan şiirlerde şiirin amacı, o şiirin kendisidir. Dilin şiirsel işlevini kullanan gönderici alıcıda hissettirmek istediği etkileri uyandırmak için bu işlevi harekete geçirir. Edebi sanatlardan, çağrışımlı sözcüklerden yararlanarak imgeler oluşturur, sözcükleri daha farklı anlamlarda kullanır. Edebi metinlerde dil, şiirsel işlevde kullanılır.

Kaynak:Edebiyatforum
Son düzenleyen Safi; 28 Aralık 2017 00:31
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
5 Ocak 2013       Mesaj #6
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
iletşim türleri şunlardır,
1. sözlü iletişim
2. sözsüz iletişim
3. yazılı iletişim
4. içsel iletişim
5. kişiler arası iletişim
6. grup iletişimi
7. örgütsel iletişim
8.kitle iletişim
_EKSELANS_ - avatarı
_EKSELANS_
Kayıtlı Üye
14 Ocak 2013       Mesaj #7
_EKSELANS_ - avatarı
Kayıtlı Üye
İletişim
İletişim, iletilen bilginin hem gönderici hem de alıcı tarafından anlaşıldığı ortamda bilginin bir göndericiden bir alıcıya aktarılma sürecidir. Organizmaların çeşitli yöntemlerle bilgi alışverişi yapmalarına olanak tanıyan bir süreçtir. İletişim tüm tarafların üzerinden bilgi alışverişi yapılacak ortak bir dili anlamalarına ihtiyaç duyar.
Belirli mesajların kodlanarak bir kanal aracılığıyla bir kaynaktan bir hedefe/alıcıya aktarılması süreci. Örneğin bir konuşmacı (kaynak) ortak bir dil aracılığıyla (örn. Türkçe) kodladığı belirli kelimeleri (mesaj/ileti) ses dalgaları ve hava yoluyla (kanal) dinleyiciye/alımlayıcı (hedef) aktarır. Bu süreçte geribildirim hedefleniyorsa, iletiyi gönderen başat kaynak, hedef/alımlayıcı ise sonat kaynak olarak tanımlanır.

Gönderici, duygu düşünce ve isteğin aktarılmasında sözü söyleyen kişi veya topluluklara denir. Alıcı, iletilen sözü alan kişiye veya topluluğa denir. Aynı şekilde ileti, gönderici ile alıcı arasında aktarılmakta olan duygu, düşünce ya da isteğe denmektedir. Bu temel iletişimin gerçekleştiği ortama bağlam; gönderici ile alıcı arasındaki iletinin gönderilme şekline kanal denmektedir. Eğer varsa iletiye verilen her türlü yanıt da dönüt olarak adlandırılmaktadır. Eğer sistemde bir tür şifreleme söz konusuysa ve konuşan iki kişinin birbirini anladığı seslerden oluşan ve belli kuralları olan her doğal dile de kod denir..
iletişim haberleşme olarak kullanılır.

İletişim hakkında
İletişim bir toplulukta veya bir grupta oldukça önemlidir ve sosyal açıdan olmazsa olmaz bir nitelik taşımaktadır. Kişi, sosyal çevrede sağlıklı ve mutlu bir yaşam sürmek için iletişim kurmak zorundadır. İletişim hayatın vazgeçilmez bir gereğidir. Ayrıca ruhsal - bedensel ihtiyaçları gidermek için iletişim oldukça gereklidir. Toplumsal kanun ve kuralları sağlıklı bir biçimde işletebilmek için gereklidir.

Göstergeler
Kendi dışında başka bir şeyi gösteren, düşündüren, onun yerini alabilen, sözcük, nesne, görünüş veya olgulara gösterge denir. Yine bir göstergenin gerçek dünyadaki karşılığınaimge denir. Sözcükler, resim, şekil, işaret gibi diğer ögelere de gösteren adı verilir. Eğer gösteren olgu akılda birtakım görüntüler oluşturuyorsa; bu da gösterilendir.

İletişimde kullanılan göstergeler
  • Dil göstergeleri: Söz ve yazıyla gerçekleştirilen her eylem bu gruba girer. İnsan duygu ve düşüncelerini en iyi şekilde dil ile anlatır.
  • Dil dışı göstergeler: Resim, şekil, işaret, hareket, jest ve mimikler bu gruba girer.
    • Belirti: Amacı olmayan, istem dışı gelişen doğal göstergelere denir. Belirtide gösteren ile gösterilen arasındaki ilişki nedenlidir. Örneğin; dumanın görülmesi ateşin olduğunu gösterir.
    • Belirtke: İletişim kurma, bir ileti aktarma, bir bilgi verme amacı içeren göstergelerdir. Gösteren ve gösterilen arasındaki ilişki nedensiz ve uzlaşımsaldır. Örneğin; Trafik levhaları
    • İkon (görsel gösterge): Dili kullanmadan bilgi ve iletileri aktaran en basit araçlardır. Temelde benzerlik ilişkisi vardır. Örneğin, bir kişinin fotoğrafları, resim, heykel vb.
    • Simge: Bir toplumda bir gösteren ile gösterilen arasında sürekliliğini koruyan uzlaşımsal ve çoğunlukla da nedensiz olan ilişkiye dayanan görsel biçime denir.
İnsan ve iletişim
Dil

Dil bir iletişim aracıdır. Bilinen iletişim modeli Karl Bühler’in Organum Model (1933) kuramıdır. Bühler, göstergelerin betimleme, ifade etme ve algılama işlevini ayırır. Roman Jakobson 1960 yılında bu modeli altı işlev olarak genişletmiştir. İletişimin standart modeli olarak, bilgi kuramı çerçevesinde Claude Shannon ve Warren Weaver tarafından geliştirilen “ileten- iletilen modeli” (1949) geçerlidir. Dan Sperber ve Deirde Wilson, bu modelin iletişimin açıklanmasına yönelik çok kısa ele alındığını ve bir aracı model yoluyla genişletilmesi gerektiğini gösterir. Sperber ve Wilson’un Relevance (1986) adlı kitapta geliştirdikleri anlam kuramı Grice’in düşünceleriyle bağlantılıdır. Bu kuram, temel olarak anlamın iki ilkesinden oluşmaktadır.

İletişim çeşitleri
Sözsüz iletişim - Beden dili
Sözsüz iletişim sözcükler olmaksızın anlaşmaktır. Aynı zamanda sözsüz iletişim olarak iki insan arasında konuşmadan gerçekleştirilen iletişim tanımlanmaktadır.
Sözsüz iletişim, sözlü olarak gerçekleştirilmeyen bir iletişim şeklidir. Sözsüz iletişim ne sesli dil üzerinden ne de işaret dili ya da yazı dili üzerinden gerçekleştirilir. Dilsel işaretlerin bu sistemlerin birinden diğer bir yönteme çevrildiği bu anlaşma sistemleri, örneğin sesli dile karşılık gelen işaretler aynı biçimde sözsüz iletişimden sayılmaz. Çünkü bu iletişimlerde kendilerinin de türediği o sözlü sistemlerin kodlanması söz konusudur. Ayrıca yazılı resim, ses durumu ve konuşma tutumu da başlıca –sözsüz– yapay dilsel iletileri insanlara ulaştırabilir. Bunu sözlü iletilen bilgileri tamamlayan sözlü ve sözsüz payların yanı sıra resimli yazılarda ve işaret sistemlerinde de olduğu gibi gerçekleştirmektedir.

Farklı işaretlerin ve sembollerin ve de bilgi grafiklerinin kullanımı da bir diğer düzeyde sözsüz iletişim olarak tanımlanmaktadır. Kavramın diğer bir yorumu, ses bakımından önemli olmayan iletişimle sözsüz iletişimin ve ses dilsel iletişimli sözlü iletişimin eşit değerlere sahip olmasıdır. Bu yorum günlük dilde yaygındır, fakat dilbilimde kavramın kullanım biçimine uygunluk göstermemektedir.

Kavram geniş anlamda tutum sergileyen canlı varlığın iç durumları hakkında bilgi veren dilsel olmayan her tutumun sözsüz iletişimini tanımlamaktadır. Bu yorumda sözsüz iletişim vardır. İletişimin alıcısı bir diğerinin tutumundan ya da bir diğerinin algılanan sonuçlarından anahtarlar aldıkça göndericinin iletişimsel amacı bu durumda gerekli değildir. İletişim anlamında yüz kızarması, çekingenlikten ya da vicdanın rahatsız olmasından, elbise ve aksesuar gibi dış görüntüsünün biçiminden, saç şeklinden, dövmelerden ve deriyi kazımadan, yaşadığı evin mimarisine ve bir gruba ait olmayı ya da belli bir yaşam duygusunu ifade eden mimarideki biçimsel önlemlere kadar, birçok durum buna örnek verilebilir.
Mesaj taşıyıcıları, sadece jestler, mimikler, göz teması ya da gülme gibi dilsel olmayan seslendirmeler, istemli olarak kontrol edilebilir açıklamalar değildir, dahası o tutumların kavramının kullanış biçimi sözsüz iletişim olarak kabul görebilmektedir. Paul Watzlawick’in ünlü sözüne göre insan iletişimi bu olguya dayanır. Watzlawick’in görüşlerinden yola çıkarak sözsüz iletişim bazen analog iletişim olarak, sözlü iletişim ise dijital iletişim olarak tanımlanmaktadır.

Sözsüz iletişimin dereceleri
Sözsüz iletişimin anlamını açıklamak için sadece iletişimin sağlandığı iletişim kanallarının bildirilmesi yeterli değildir. Aynı zamanda da bilgi akışının belirlenmesi ve bilinçsel algıyla ilişkilendirilmesi gerekmektedir. Ayrıca bilgiyi kabul eden alıcıların türü ve duyarlılığı hakkındaki ifadelere de rastlanmaktadır:
  • İnsan gözü, görme ile mimik, jest ve vücut dili aracılığıyla bilgiyi iletmektedir. Bu mimik, jest ve vücut diline, yakınlık ve uzaklık, karşıdaki kişinin göz bebeğinin büyüklüğü, kızarma ve terleme gibi bedensel belirtiler ve göz teması gibi diğer durumlar da dâhildir.
  • Derideki alıcılar dokunma, sıcaklık ve ağrı hislerine göre düzenlenen ifadeleri iletmektedir. Aynı zamanda dokunma duyusunun ve dokunarak iletişim kurmanın temelinde gıdıklanma, dokunma, titreşim, baskı ve gerilme yatmaktadır.
  • Koku alma duyusu (Olfaktorik) örneğin “birisinin koklanıp koklanamayacağını" belirlemektedir.
  • Bunun yanı sıra sesin renklendirilmesi ve ses tonunun derecesi gibi “paraverbal” iletişimin unsurları olarak konuşmanın sözsüz kısmının akustik algısı da diğer bilgileri iletmektedir.
Aşağıdaki tabela duyu organları tarafından bir saniyede ne kadar bilgi algılanabileceği üzerine nicel bir bakış sunmaktadır. Burada bir “Bit” (bilişimde kullanılan en küçük bilgi birimidir) en küçük muhtemel bilgi birimini temsil etmektedir:

iletişimin sınıflandırılması
Bilinçsiz sözlü iletişim
Mimik, jest gibi görsel olarak algılanan bilgilerin yanı sıra diğer duyuların sözsüz iletişim tarafından yönlendirilen tavırlar için büyük bir önemi vardır. Koku alma duyusu aracılığıyla algılanan işaretler algılama eşiğimizin altındadır. Örneğin uzaktaki bir duman kokusunun bir fırtına öncesinde havaya karışması, davranışları bilinçsiz biçimde etkiler.

Kısmen bilinçli sözsüz iletişim
Belirli beden dilsel işaretler kısmen bilinçli olarak meydana gelmektedir. Böylelikle genel olarak mimiklerimizdeki tamamıyla belirli değişiklikleri kendimiz fark etmekteyiz. Uzun mesafede bu değişiklikleri maalesef algılamamaktayız ve bunları bilinçsiz olarak da iletişimin içine dâhil edememekteyiz. Friedrich Nietzsche bu durumu bir noktada dile getirmiştir: “İnsan ağzıyla yalan söyler, fakat o esnadaki ağız hareketleriyle de doğruyu söyler.”
Belirli bağımsız bedensel işlevler bilinçli olarak yönlendirilemeyebilir. Bu duruma örnek olarak karşıdaki kişinin dikkatini çeken terleme, göz bebeklerindeki değişiklikler veya nabızatışları örnek gösterilebilir. Fakat bu bağımsız işlevler tamamen kendiliğinden algılanabilir.

Vücut dili aynı şekilde koklama yoluyla elde edilen işaretlere benzer biçimde genetik olarak değerlendirilen hareket kontrolünün ifade biçimlerini oluşturmaktadır. Bu ifade biçimleri bize, örneğin tehlike anında yüksek hareket veya yüksek algılama yeteneği sağlar. Bu durum şu şekilde açıklanabilir; tehlike anında gerçekleşen terleme oluşmasıyla deri tarafından yapılan algılama, nabız değişikliği sayesinde artan hareket kabiliyeti, yüz kısmında meydana gelen algılama değişiklikleri ve bunlar gibi durumlar. Diğer bir yandan da bu ifade biçimleri üremenin hazırlık aşamasında bize en iyi erişilebilir genetik maddeyi elde etmemize yardımcı olmaktadır, örneğin güçlü erkeksi görünüm dayanıklılık kabiliyetinin işareti olarak görülür veya kadının ikincil cinsiyet özelliğinin ifadesi çocuklarla ilgilenmesidir. Bu varsayımlar kısmen bilinçsiz şekilde ortaya çıktığından genellikle kültürel olarak gizlenilmektedir.

İnsanın yaşam alışkanlıklarındaki uzun süreli değişiklikler aynı zamanda beden diliyle ortaya çıkmaktadır. Bu durumu şu şekilde örneklendirebiliriz. Tırnakların ve saçların özelliği, beslenmeye bağlı olarak derideki değişiklikler ya da yağlanmalar, giderek azalan canlılık nedeniyle omurga çevresinde ortaya çıkan kas yapısı ve bedensel davranış rahatsızlıkları olabilir. Aynı zamanda uzun süren tek taraflı duygusal yaşam koşulları nedeniyle oluşan “somurtkan görünüm”, “gülerken ortaya çıkan kırışıklıklar” gibi mimiklerdeki değişiklikler de insan yaşamındaki değişikliklere örnek olarak verilebilir. Bu tür işaretlerin şifrelerini çözme yeteneği, evrim boyunca beden dilsel ifade biçimine bağlı işaretlerin bilinçsiz yoldan, yani sözsüz bir biçimde gönderilmesi gerçeğinden yola çıkarak belirginleşebilmektedir. Bir taraftan bu yarışta en iyi genetik maddeyi garanti etmek için (Gene Shopping), diğer taraftan da sosyal çevrede birlikte yarar sağlamak için bu durum kendini göstermektedir.

Bu bağlamda özellikle önemli bir örnek gülmedir. Her şeyden önce kadınların sosyal ağırlıklı alışkanlıklarından dolayı gülmeleri söz konusudur ve kadınlar gülümsemeyi kültür tarihsel anlamda bir “silah” olarak kullanmışlardır, hatta kadınlar gülümsemeyi gruplarındaki ya da ailelerindeki sosyal gerilimlere “karşı güç” olarak kullanmışlardır. Davranış araştırmacıları günümüzde hâlâ yönetici konumundaki kadınların doğru zamandaki bir gülümsemeleriyle kararlı davranış durumlarını gevşetebileceklerini gözlemlemektedirler. Bu, genetik olarak ortaya çıkan ve grubunun eğitiminde ve bakımında sosyalleşme süreçleriyle evrimsel olarak şekillenen ilişki sayesinde onları sürekli hayatta tutacak öneme sahip bir yetenektir.

Bilinçli sözsüz iletişim
Konuşan bir insanın jest ve mimikleri kollar, eller ve vücudun üst kısmı yardımıyla kendini belirginleştirmektedir. Mimik, yüz ile özellikle de göz ve ağız alanlarıyla ilişkilendirilmektedir. Bu noktada farklı yaklaşımlarda ifade biçimleri bulunmaktadır. Bunlar iç dünyada yaşananların birçok kelimeye göre daha fazla kendini gösterdiği ifade biçimleridir. Yüz “okuma” yeteneği de dilin henüz gelişmemiş olduğu zamanlarda yararlandığımız kabiliyetlerimizin bir kısmını oluşturmaktaydı.
Toplumsal dilin parçası olarak jestlerin, mimiklerin ve bedenin duruşunun bilinçli bir şekilde kullanılması her bir insanın kültürünün bileşenini oluşturmaktadır. Birbirlerine benzer jestler yeryüzünün farklı bölgelerinde tamamen karşıt bir anlama sahip olabilmektedir:
  • Örneğin; kafayı sağa sola sallamak Yunanistan’da ve Bulgaristan’da reddetme anlamına gelmektedir.
  • Avuç içini aşağıya doğru sallamak Afrika ve Asya'da davet anlamını içerir.
Sözsüz dilin kısmı bilinçli ifade biçimlerinin aksine beden dilinin bilinçli alanlarında sözsüz iletişimin ifade biçimlerini öğrenmek mümkündür.
Buna ilişkin örnekler şöyledir:
  • Karşıdaki kişinin kontak kurmaya yönelik tebessüm etmesi,
  • Kart oyuncularının "poker yüzü" taklidi yapması,
  • Karşılıklı konuşurken jestleri ellerle destekleme,
  • Satıcıların “özgüvenli el ifadeleri”.
Parfüm, dudak kalemi, maskara gibi koku ve renk maddelerinin amaca yönelik olarak kullanılması sayesinde "güzelleşme" ve de titizlikle seçilmiş bir kıyafet bilinçli sözsüz iletişimin farklı işaret davranışlarının kültür içerisindeki bir birleşimidir. Bu, toplumsal çevrede "bakımlı" ve dolayısıyla çekici görünümün ifadesi olarak görülmektedir.

İşitme engellilerin kullandığı işaret dili “sözsüz” bir dil değildir. Beden hareketlerinin “dilsel olmayan” iletişimin kısımları işaret dilbiliminde “sözsüz iletişim” olarak tanımlanmaktadır. Bu duruma, konuşan kişinin dikkatini çekmek için göz kırpmak, kollarını hızlı hızlı sallamak ve konuştuğu kişinin ona parmaklarıyla dokunarak vurması örnek olarak verilebilir. Buna karşın mimik dilbilimsel işlevleri yerine getirdiği ölçüde toplam işaret dilinin bileşeni olarak gözlemlenmektedir. Buna elle yapılan heceleme bakımından birbirinden ayrılmayan işaretlerin birbirinden ayrılması örnek olarak gösterilebilir. Beden dilinin öğeleri olarak kıyafet ve süs, saç şekli, sakal tarzı, dövmeler, başörtüleri gibi vücudun diğer şekillendirme ölçütleri bilinçli sözsüz iletişimin diğer bir alanını oluşturmaktadır. Vücut dilinin öğeleri olarak ev, araba, bahçe gibi çevreyi şekillendiren ölçütler de ele alınabilmektedir ve bunlar da bilinçli sözsüz iletişimin diğer bir alanını oluştur (mesela gösterge sistemi olarak elbise olabilir).

Günlük konuşma dilinde yapılan saptamalar insan kıyafetinin sözsüz iletişimin hedeflenmiş ifade öğeleri olarak anlam kazandığını göstermektedir. Bu duruma şunlar örnek olarak verilebilir: “İnsanı insan yapan kıyafetidir.” veya “Kralın yeni elbiseleri” ya da “Köpenick Yüzbaşısı” hikâyesi gibi.

Jestler
Özellikle kolların, ellerin ve kafanın iletişimsel hareketi anlamında jestler hem dilsel seslerin yerini alır biçimde hem de dilsel seslere eşlik eder biçimde ya da dilsel sesleri destekler olarak kullanılmaktadır. Jest ve mimikler sözsüz iletişimden sayılmaktadır ve jest ve mimiklerin birçoğu günlük yaşamda uygulanmaktadır. Jestler sözlü bir iletişimi destekleyebilmekte ve onun yerini alabilmektedir.
Jestler aşağıdaki durumlarda farklılık gösterebilmektedir;
  • Kelime anlamına sahip jestler, aynı zamanda sesli bir dilin kelimeleri gibi işlev gören ve sembol olarak öğretilen ve kültüre bağlı olan jestler farklılık gösterebilir. Örneğin; hakaret ederken kullanılan çeşitli jestler, “para” anlamında parmak uçlarının birbirine sürtülmesi gibi.
  • İşaret jestleri (Deixis)
  • Örneğin bir davranışı taklit ederek, bir nesnenin taslağını göstererek ya da nesneleri odanın içinde düzenleyerek gerçekliği herhangi bir biçimde resmeden ikon jestleri farklılık gösterebilir. Aynı şekilde, jestler sadece somut şeyleri temsil etmemektedir, aynı zamanda mecaz anlamda veya da tutarsız bir biçimde kullanılmaktadır. Buna örnek olarak bir kuram çok katlı bir yapı olarak temsil edilmesi ya da bir cevabın “elde hazır” olarak sunulması verilebilir.
Bununla beraber diğerlerinin yanı sıra jestler zihinsel sürece bir anlayış sunabilir. Jest ve mimikler soyut yapıları ve resimsel düşünceleri sesli dilsel anlamda olanaklı sunabildiği için insani düşüncelerin türünün ve biçiminin zihinsel sürece sesbilimsel olarak aktarılması mümkündür.
Jest araştırması, son yirmi yılda yürütülen ve jest ve mimikleri sadece duyguların etkili ifadesi olarak gören sözsüz iletişim araştırmasından ortaya çıkmıştır. Bugün bu alan; dilbilim, psikoloji, bilişsel bilim, anlambilim (Semantik), davranış araştırması ve de işaret dilinin araştırılması ve geliştirilmesi arasında bulunmaktadır.

Uzaklık bölgeleri
İletişim partnerlerinin birbirleriyle olan, duruma bağlı alansal etkileşimleriyle beden dilinin ayrı bir alanı olarak “proksemik” (konuşma uzaklığı bilgisi/uzaklık incelemesi) ilgilenmektedir. Bu noktada; mesafe, beden boyu, beden yönü ve dokunma biçimleri önemli bir rol oynamaktadır. Güncel durumun yanı sıra bu alan tutumu kültüre özgü normlara, cinsiyete ve iletişim partnerinin mesleğine ve ayrıca da içe dönüklük ve dışa dönüklük gibi bireysel unsurlara bağlıdır. Her bir uzaklık bölgesi kendi yayılmaları içinde kültüre bağlı oldukları için mesafe belli bir ölçüde değişiklik gösterebilmektedir. Çağdaş psikolojide genelde şu kurallar geçerlidir:
  • Samimi alan (yaklaşık 50 santim altı)
  • Kişisel alan (yaklaşık 50 ila 150 santim arası)
  • Toplumsal alan (150 ila 360 santim arası)
  • Herkese açık alan, ya da kaçma uzaklığı (> 360 santım).
  • Rol Tutumu
İletişimin sözsüz kısımları ağırlıklı olarak duygularla ve ilgili kişinin motivasyonuyla yönlendirildiği için kontrol edilmesi hemen hemen hiç mümkün değildir. Bu yüzden karakterini ifade eden kişiler ilk başta ikna etmemektedirler, çünkü onlar iyi rol yapmaktadırlar, hatta rolleriyle bütünleşmektedirler, rollerine kendilerini vermektedirler, rollerini üstlenebilmektedirler. Müşteri ve banka memuru, hasta ve psikiyatrist gibi konuşma çiftlerinde olduğu gibi biçimsel ilişkiler açık hedef koymalarla ve üst bir yapıcılıkla kendilerini biçimsel olmayan ya da “yakın” ilişkiler olarak öne çıkarmaktadırlar. Bunun yanı sıra her sosyal rol gerçekte rol tutumları ve rollere katılımlar gibi karışık rol beklentileriyle tanımlanmaktadır. Sosyal bir rol sadece biçim nedeniyle üstlenilirse ve bilinçli olarak kontrol edilmeye çalışılırsa, bu tüm açılardan nadir olarak başarıya kavuşmaktadır.
Jakob Levy Moreno; “grup içinde tedavi, grupla birlikte tedavi ve grup için tedavi” olarak psikodrama ve sosyal dramaya yönelik insani rol tutumunun bir bakış açısını geliştirmiştir. Diğer hedeflerin yanısıra asıl hedef katı rol yapılarını ya da artık zamana uygunluk göstermeyen rol birikimlerini geride bırakmaktır. Ayrıca doğmaca bir doğallık ve yaratıcılık sayesinde duruma uygun rol tutumu geliştirmek ve yabancılarla olan ilişki yeteneğinin bir oluşumunu mümkün hale getirmektir.

Dil
Dil, insanlar arasında anlaşmayı sağlayan, kendisine özgü yasaları olan ve ancak bu yasalar çerçevesinde gelişen, temeli bilinmeyen zamanlarda atılmış seslerden örülmüş bir anlaşma sistemidir. Dilin özellikleri aşağıdaki gibidir:
  • Dil, gelişmiş bir iletişim aracıdır.
  • Dil, seslerden oluşmuş bir anlaşma sistemidir.
  • Tam anlamıyla anlatma ve anlaşma; seslerden örülü kurallar bütünü olan "dil" ile sağlanır.
  • Dil, düşünce ve zekânın bir göstergesidir.
  • Dil, canlı bir varlıktır.
  • Dil, sosyal bir varlıktır.
  • Dil, bir ortaklıktır.
Dil aynı şekilde milli bir ögedir:
  • Dil birliği, milleti oluşturan özelliklerin başında gelir.
  • Bir milletin dili; onun tarihi, dini ve kültürüyle iç içedir.
  • Millet için gerekli olan her şey, dilde saklanır.
  • Dil; milletin manevî ve kültür değerlerini, millet olabilme özelliklerini bünyesinde sımsıkı muhafaza eder.
  • Dil, milleti meydana getiren bireyler arasında ortak duygu ve düşünceler meydana getirir.
  • Dil, milletin birlik ve bütünlüğünü sağlayan en güçlü bağdır.
Dilin işlevleri örnekleri
  • Heyecan bildirme işlevi: Off! Bu da neydi şimdi
  • Göndericilik işlevi: Su,iki hidrojen, bir oksijen atomundan oluşur. göndergecilik işlevinde amaç bilgi vermektir
  • Alıcıyı harekete geçirme işlevi: Aç artık şu kapıyı ya.
  • Dil ötesi işlevi: Yapım eki almış sözcüklere türemiş sözcük denir.
  • Kanalı kontrol işlevi: Söylediklerimi anladın mı?
  • Şiirsellik işlevi: Avazeyi bu aleme bir Davut gibi sal; Baki kalan bu kubbede bir hoş sada imiş
Dil ve kültür
En genel anlamıyla kültür bir toplumun maddi ve manevi alanda ortaya koyduğu tüm eserlerdir. Toplumların yaşam biçimleri, gelenek-görenekleri kullandıkları araç gereçleri, inançları, dili, sanat anlayışı vb. kültürü oluşturur.
Toplumlar yüzyıllar boyu maddi ve manevi alanda çok değerli eserler üretmişlerdir. Bu eserler gelecek kuşaklara dil sayesinde aktarılır. Örneğin İslâmiyet’ten önceki döneme ait destan, koşuk, sağu, savlar, Orhun Yazıtları, Dede Korkut Hikâyeleri, Yunus Emre'nin şiirleri dil sayesinde günümüze dek yaşamışlardır. Günümüz gençleri o eserleri okuyarak o dönemle ilgili bilgi sahibi olabilirler. Bu bilgilenme dil sayesinde olmaktadır. Bu bakımdan dil önemli bir kültür taşıyıcısıdır.
Dil ve kültürün ortak yanları aşağıdaki gibidir:
  • Dil ve kültür geçmiş ile gelecek arasında bir köprü vazifesi görür.
  • Bir toplumun oluşmasında ve ayakta kalmasında ortak dil ve kültürün önemli bir payı vardır.
  • Kültür ve dil bir toplumun yaşayış biçiminden önemli izler taşır.
  • Kültür ve dil bir milletin en önemli ortak özelliklerinden-dir.
  • Lehçe: Bir dilin tarih içerisinde bilinmeyen bir dönemde kendinden ayrılmış olup büyük farklılıklar gösteren kollarına denir. Çuvaşça, Yakutça gibi.
  • Şive: Bir dilin bilinen tarihi seyri içinde kendinden ayrılmış olup bazı farklılıklar gösteren kollarına denir. Kırgızca, Kazakça ve Azerice gibi.
  • Ağız: Bir ülke içinde aynı dilin farklı konuşma şekillerine denir. Yörelere göre söyleyiş farklılıkları vardır ama yazılış aynıdır. Karadeniz ağzı ve Ege ağzı gibi.
Konuşma ve yazı dili
Kelime dağarcığı yazı diline göre sınırlı olan ve günlük hayatta kullanılan doğal dile konuşma dili denir. Bir ülkede resmi dil olarak kabul edilen ve her alanda aynı kurallarla kullanılan dile ise yazı dili denir. Her ikisi arasındaki fark aşağıdaki gibidir:
  • Bir ülkede bir yazı dili varken birden fazla konuşma dili vardır.
  • Konuşma dili doğaldır yazı dili yapma bir dildir.
  • Yazı dilinde kurallar varken konuşma dilinde yoktur.
  • Yazı dilinin kullanım sahası konuşma diline göre daha geniştir.
  • Konuşma dili günlük hayatta farklılık gösterirken yazı dili göstermez.
Argo, bir dil içinde belli bir grubun sözcüklere yeni anlamlar vererek kullanmasıyla oluşan konuşma şekline denir. Bu sözcükler ancak bu grup içinde kullanılır ve bu gruba dahil olan kişiler anlamlarını bilebilir. Argo günlük hayatta ve edebiyatta bir malzeme olarak kullanılabilir.
Son düzenleyen Safi; 28 Aralık 2017 00:33
_EKSELANS_ - avatarı
_EKSELANS_
Kayıtlı Üye
11 Şubat 2013       Mesaj #8
_EKSELANS_ - avatarı
Kayıtlı Üye
İletişim Çeşitleri
İletişim kendi içinde kişi içi iletişim ve kişiler arası iletişim olmak üzere ikiye ayrılır.

1-Kişi içi iletişim
Bir insanın düşünmesini, duygulanmasını, kişisel ihtiyaçlarının farkına varmasını, iç gözlem yapmasını, rüya görerek kendi içinden mesaj almasını ya da kendine sorular sorarak bunlara cevaplar üretmesini bir iç iletişim sayabiliriz. Karşı karşıya gelen iki insan arasında gerçekleşen iletişimin benzeri, tek bir insanın içinde de gerçekleşmektedir. İnsanlar kendi içlerinde bir takım mesajlar üreterek ve bunları yorumlayarak kişi içi iletişimde bulunurlar.

2-Kişiler arası iletişim
Genel bir tanımla kaynağını ve hedefini insanların oluşturduğu iletişimlere kişiler arası iletişim denir. Karşılıklı iletişim içinde bulunan insanlar, bilgi sembol üreterek, bunları birbirine aktararak ve yorumlayarak iletişimi sürdürürler. Kişiler arası iletişimde gönderici ve alıcı arasında zaman ve mekan birliği vardır. Bence bir iletişimin kişiler arası iletişim sayılabilmesi için şu üç ölçütün gerekli olduğunu belirtmeliyim;
A. Kişiler arası iletişime katılanlar, belli bir yakınlık içinde ve yüz yüze olmalıdır.
B. Katılımcılar arasında tek yönlü değil karşılıklı mesaj alışverişi olmalıdır.
C. Söz konusu mesajlar sözlü ve sözsüz olmalıdır.

Kişiler arası iletişim sözlü iletişim ve sözsüz iletişim olmak üzere ikiye ayrılır.
a.Sözlü İletişim:
Sözlü iletişimler dil ve dil ötesi olmak üzere iki alt sınıfa ayrılmaktadır. İnsanların karşılıklı konuşmaları ve hatta mektuplaşmaları “dille iletişim” olarak kabul edilmektedir. Dille iletişimde kişiler ürettikleri bilgileri birbirlerine ileterek anlamlandırırlar.
Dil ötesi iletişim sesin niteliği ile ilgilidir; ses tonu, sesin hızı, sesin şiddeti, hangi kelimelerin vurgulandığı, duraklamalar ve benzeri özellikler, dil ötesi iletişim sayılır. Dille iletişimde kişilerin ne söyledikleri, dil ötesi iletişimde ise nasıl söyledikleri önemlidir.

b.Sözsüz İletişim:
İletişim denilince kimilerinin aklına sadece sözlü iletişim, yani konuşulan dil aracılığıyla kurulan iletişim gelmesine karşın, iletişim sözsüz olarak da kurulabilir. Aynı ortamda birbirlerini algılayan kişiler hiç konuşmasalar bile bakışlarıyla, vücutlarının duruşuyla, aralarında bıraktıkları mesafeyle birbirlerine mesaj yollar ve sözsüz bir iletişim kurarlar. İletişime giren kişilerin birbirlerini doğru olarak anlayabilmeleri için hem gönderilen sözlü mesajların içeriğine, hem de sözlü mesaja eşlik eden beden diline, yani kişinin yüz ifadesi, jest ve mimikleri gibi görsel ipuçlarına dikkat etmeleri gerekmektedir.

Beden Dilimiz Jestler:
Mimikler oturuş duruş gibi çeşitli tavırlarla kendini ortaya koyar. İnsanlar arası iletişimde bireyin durumuna ilişkin değerlendirmelerini taşıyan bu aracılara sözsüz mesajlar denir. Sözsüz mesajlarla yapılan bu anlatım biçimine de sözsüz iletişim denir.
Sözsüz mesajlar insanın evrimsel gelişimindeki ilk anlatım biçimidir.
Şu halde bizler iletişim kurarken jestlerimizi, mimiklerimizi, sesimizin tonunu vb. sözel olmayan elemanların iletişimdeki yeri ortalama % 10 olan sözcükleri güçlendirmek, daha anlamlı kılmak için kullanmaktayız. Başka bir söyleyişle, gönderdiğimiz mesajlar söylediklerimizden çok daha fazla olabilmektedir.

Yüz ve Beden İfadeleri:
İnsan bedeninin en dikkat çeken yeri yüz, yüzde ise en çok dikkat çeken yer gözlerdir. İki insan arasındaki gerçek iletişim göz göze gelmekle başladığından gözlerin ve bakışın büyük bir anlam ve önemi vardır. Bir kimse gözünüze bakıyorsa size ilgi duyuyor demektir. Karşısındaki insan yada nesneye ilgi duyan insanın göz bebekleri açılır. Öte yandan bir kimse gözünü gözünüzden kaçırmakla, sizden bir şey saklamak durumunda olduğunu ifade edebilir. Bu nedenle karşısındakini etkilemek isteyen insanlar gözlerinin içine bakarak konuşurlar.

Jest ve Mimikler:
Yüz kaslarının anlatım amaçlı kullanımı mimikleri baş, el, kol, bacak ve bedenin kullanımı da jestleri oluşturur. Jest ve mimikler esas ve ikincil olarak ikiye ayrılır.
Esas jest ve mimikler, düşünce ve duygularımızı destekleyen, onları somutlaştıran hareketlerimizdir. Örneğin sohbet sırasında göz kırpma, başı sallama, kolları açma gibi işaret ve hareketler iletmek istediğimiz ve programladığımız bir mesajı içeren jestlerdir. Öte yandan kendiliğinden gelen ve hiç beklemediğimiz bir anda esneme yada hapşırma gibi anlarda bile jest söz konusudur.

Esas jest ve mimikler;
a. Biyolojik kökenli, ve temel duyguları dile getiren anlatım jest ve mimikleri,
b. Gelenek ve göreneklere göre olması gereken davranışların oluşturduğu toplumsal jest ve mimikler,
c. Bir öykünmeyi yada tanımlamayı yansıtan mimik jestler olarak üçe ayrılır.

Anlatım jest ve mimikleri özellikle yüz ifadelerinde ortaya çıkan, biyo-psikolojik kökenli temel duyguları dile getiren hareketlerdir. Mutluluk, korku, öfke, şaşkınlık, üzüntü ve tiksinti duyguları ile ilgili bu hareketler hemen hemen tüm insanlarda ortaktır.

Baş Hareketleri:
başın yukarı, aşağı yönlere ve yanlara olan hareketleri söz konusudur. İnsan kendisine yakın bulduğu yada görüşüne yakın görüş belirten kişilere doğru başıyla hafifçe yakınlaşır, uzak bulduğu yada kendisininkinden farklı görüşler belirten kişilerden başıyla hafifçe uzaklaşır. Bu küçücük hareket insanın gerçek duygularını ortaya koyması açısından büyük önem taşır.

Başın bu anlatım jestlerinin bedenin merkezinin duruşu ile birlikte değerlendirilmesi daha doğru bir fikir verir. İnsanın şematik baş jestleri oldukça çeşitlidir. Şematik jestler arasında en çok kullanılan evet ve hayır jestleridir.

Yapılan araştırmalar başın yukarıdan aşağıya doğru sallanma hareketinin evet anlamına geldiğini, sağa ve sola sallanma hareketinin ise hayır anlamında algılandığını ortaya koymuştur. Bundan başka başın şematik jestleri ile çok küçük hareketlerle karşımızdaki insanları cesaretlendirici, destekleyici yada reddedici mesajlar veriniz. Bu kısa mesajlar insan ilişkilerinde büyük önem taşırlar
Son düzenleyen Safi; 28 Aralık 2017 00:34

Benzer Konular

9 Kasım 2008 / Ziyaretçi Cevaplanmış
26 Ekim 2013 / Misafir Cevaplanmış
5 Ocak 2017 / bilinmiyor Soru-Cevap
8 Ocak 2010 / eren bakıcı Cevaplanmış
6 Aralık 2011 / selin2000 Cevaplanmış