Arama

Madensel besinler nelerdir?

En İyi Cevap Var Güncelleme: 15 Ağustos 2014 Gösterim: 52.307 Cevap: 25
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
4 Ekim 2009       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
madensel besinler nelerdir
EN İYİ CEVABI fadedliver verdi
Alıntı
Misafir adlı kullanıcıdan alıntı

madensel besinler nelerdir

İnsan vücudunun önemli bir bölümünün su olduğu ancak birçok madensel maddenin de vücudun yapısında yer aldığı belirtildi. Uzmanlar, su dengesi ile madensel madde dengesinin bozulmaması için çok dikkatli olunması gerektiğini, bu dengenin bozulması durumunda ise vücutta istenmeyen rahatsızlıkların ortaya çıkabileceğini ifade ediyor. İnsan vücudunun en önemli kısmının su olduğunu, canlılığın olabilmesi için suyun vazgeçilmez bir madde olduğunu kaydeden uzmanlar, suyun görev yapabilmesi için tuza gerek olduğunu belirtiyor.
Minarellerden oluşan bir yapı
Sponsorlu Bağlantılar
Sofra tuzu olarak adlandırılan tuzun sodyum ve klor elementlerinden oluştuğunu, bu iki elementin vücutta önemli yer tuttuğunu kaydedildi. İnsan vücudundaki elementlerin hemen hepsinin önemli görevler yaptığını ancak fazlalığında ise toksik etkiye neden olduğunu belirten uzmanlar, gerek eksikliği ve gerekse fazla birikmeyi önlemenin tek yolunun hemen her türlü gıdanın yer aldığı karışık bir beslenme uygulamak ve vitaminler de dahil olmak üzere hiçbir ilacı konunun uzmanı bir hekime danışmadan kullanmamak olduğunu söylüyor. Uzmanlar, vücuttaki madensel maddeleri ve eksikliklerinde yaşanacak gelişmeleri ise şu şekilde özetliyor:
Sodyum
Gıdalarla alınan sodyum ile böbrek tarafından atılan sodyum miktarına bağlı olarak kanda ve tüm vücutta belirli bir denge içinde bulunur. Böbrekler, atılan sodyum miktarını değiştirerek belirli bir oranda bu dengeyi korumaya çalışır. Aşırı terleme ve kusma ile tuz alınmadan aşırı miktarda su içilmesi kandaki sodyum oranını düşürür, bol tuz yenilmesi ve az sıvı alınması da bu miktarı normalin üzerine çıkarır. Bunların dışında, öncelikle böbrek ve böbrek üstü bezi olmak üzere bazı organların hastalıklarında da bu denge bozulabilir. Vücuttan tuz ve su eksildiğinde, ağız kuruluğu, halsizlik, tansiyon düşüklüğü, çarpıntı ve şok görülebilir. Tuz alınmaksızın bol su alınması halinde de, su zehirlenmesi olarak adlandırılan, adale kasılmaları, çırpınmalar, şuur kaybı ve koma ile ölüme kadar varabilen bir tablo görülebilir. Potasyum : Hücrelerin içinde bol miktarda bulunup, kanda ve doku arası sıvılarda daha az miktardadır. Böbrek ve böbrek üstü bezi hastalıklarının dışında, kanda potasyum azalması aşırı ishal ve kusma ile idrar söktürücü ilaçların uzun süre kullanılması halinde görülür. İlk belirtisi kas güçsüzlüğüdür. İleri derecelere vardığında bağırsaklara ve solunum kasları dahil olmak üzere tüm kaslarda hareket kısıtlılığı olacak ve bu da hayati tehlikeye neden olacaktır. Potasyumun kanda yüksek düzeylerde bulunması, böbrek hastalığı, ciddi yanıklar, kanamalar gibi etkenlere bağlı olarak idrar miktarının azalması hallerinde görülebilir. Genellikle fazla bir belirti vermeden kalp üzerinde toksik etkiler gösterebilir. Bu etki de bazen hayati tehlikelere yol açabilir.
Kalsiyum
Sağlıklı insanların kanının 100 mililitresinde 8.8 ile 10.4 mg. arasında kalsiyum bulunur. İnsan vücudunda kalsiyum dengesi, paratiroid bezleri ve D vitamini tarafından düzenlenir. Öncelikle kemik metabolizması ve kaslar için gerekli bir madensel maddedir. Eksikliği halinde, dilde, dudaklarda, parmaklarda duyu değişiklikleri, kaslarda ağrı ve kramplar görülür. Kalp de bir kas olduğu için kalsiyum metabolizmasından çok etkilenir. Uzun süreli kalsiyumdan fakir beslenme, kemiklerin zayıflaması gibi bir sonuç yaratır. Kalsiyumun kandaki düzeyinin gerektiğinden fazla olması hali, genellikle, paratiroid bezinin hastalıklarında görülmektedir. Hafif dereceli yükselmeler, fazla bir belirti vermez. Bu hastalarda sık böbrek taşları görülür. Kalsiyum yükseldikçe kas güçsüzlüğü, böbrek kireçlenmesi, kemiklerde gereğinden fazla kireç toplanması gibi durumlar belirir.
Fosfor
Kalsiyumla birlikte hareket eden bir elemandır. Böbrek, paratiroid bezi ve hormon düzensizliklerinde, vücuttaki fosfor dengesinde de bozulmalar olur. Kronik açlıklar, bağırsaklardaki emilim bozuklukları, alkolizm, devamlı idrar söktürücü kullanılması gibi hallerde kandaki düzeyi düşer. Tıp dilinde hipofosfatemi olarak adlandırılan fosfor eksikliklerinde, sinir ve kas ilişkisinde aksaklıklar, kas güçsüzlüğü, kas hücresi yıkımı, beyin fonksiyonlarında bozulma, koma ve hatta ölüm bile görülebilir.
Magnezyum
Magnezyum da vücudun önemli elementlerindendir. Kanın bir litresinde 1.6 ile 2.1 miliekivalan magnezyum bulunur. Eksikliğinde, iştahsızlık, bulantı, kusma, uyuklama, güçsüzlük, titreme, kas seyirmeleri ve kasılmaları gibi belirtiler görülür. Yüksekliği, böbrek yetersizliği olan hastalarda, sindirim sistemi tedavisi amacıyla magnezyumlu ilaçlar verilmesi halinde görülür. Kas refleksleri kaybolur, kalp elektrosunda bozukluklar görülür, solunum ve dolaşım aksar, şok ve hatta ölüm bile görülebilir.
Demir
Toplam olarak erkeklerde 3.45, kadınlarda ise 2.45 gr kadar demir, tüm vücuda dağılmış olarak bulunur. Bunun yüzde 60-70 kadarı kan hücrelerinde hemoglobin içinde, yüzde 10-12 kadarı kaslarda miyoglobin içinde ve enzimlerde, yüzde 15-30 kadarı da, karaciğer, dalak ve kemik iliğinde depolanmış olarak bulunur. Gıdalarla alınır. Kadınlar her ay adet kanamalarıyla kan kaybettikleri için, gıdalarında daha fazla demir bulunmalıdır. En önemli demir kaynağı, et, karaciğer ve dalak gibi gıdalardır. Gıdalarla az alınması, sindirim sisteminde demir emilimiyle ilgili sorun olması, kan kaybı gibi hallerle vücutta demir azalması, kendini demir eksiklği kansızlığı şeklinde gösterir. Bazı hastalıklarda ya da ilaç şeklinde gereğinden fazla demir alınmasında vücutta aşırı demir birikir. Zamanında tedavi edilmezse, karaciğer sirozu, şeker hastalığı, ciltte bronz rengi, kalpte büyüme ve tahribat gibi hayati önemi olan sorunlar yaratabilir.
İyot
Vücuttaki iyodun yüzde 80 kadarı tiroid bezinde bulunur. En önemli kaynağı, deniz ürünleridir. Denizden uzak, deniz ürünlerinin yenmediği ortamlarda, eğer içme sularında da yeterli iyot yoksa, iyot eklenmiş sofra tuzları kullanarak gereken miktarı almalıdır. Yeterli iyot alınmadığı taktirde, iyot eksikliği guatrı denilen bir tür guatr görülür. Eksikliğin ciddi olduğu hallerde, tiroid yetersizlğine bağlı ciddi sorunlar görülebilir. İyot fazlalığının sorun oluşturabileceği için, alınması gereken dozun 20-30 kat fazla çok uzun süreler için alınmalıdır. Bu da, ters bir etki yaratarak tiroid bezinin çalışmasını durdurabilir.

fadedliver - avatarı
fadedliver
Ziyaretçi
5 Ekim 2009       Mesaj #2
fadedliver - avatarı
Ziyaretçi
Bu mesaj 'en iyi cevap' seçilmiştir.
Alıntı
Misafir adlı kullanıcıdan alıntı

madensel besinler nelerdir

İnsan vücudunun önemli bir bölümünün su olduğu ancak birçok madensel maddenin de vücudun yapısında yer aldığı belirtildi. Uzmanlar, su dengesi ile madensel madde dengesinin bozulmaması için çok dikkatli olunması gerektiğini, bu dengenin bozulması durumunda ise vücutta istenmeyen rahatsızlıkların ortaya çıkabileceğini ifade ediyor. İnsan vücudunun en önemli kısmının su olduğunu, canlılığın olabilmesi için suyun vazgeçilmez bir madde olduğunu kaydeden uzmanlar, suyun görev yapabilmesi için tuza gerek olduğunu belirtiyor.
Minarellerden oluşan bir yapı
Sponsorlu Bağlantılar
Sofra tuzu olarak adlandırılan tuzun sodyum ve klor elementlerinden oluştuğunu, bu iki elementin vücutta önemli yer tuttuğunu kaydedildi. İnsan vücudundaki elementlerin hemen hepsinin önemli görevler yaptığını ancak fazlalığında ise toksik etkiye neden olduğunu belirten uzmanlar, gerek eksikliği ve gerekse fazla birikmeyi önlemenin tek yolunun hemen her türlü gıdanın yer aldığı karışık bir beslenme uygulamak ve vitaminler de dahil olmak üzere hiçbir ilacı konunun uzmanı bir hekime danışmadan kullanmamak olduğunu söylüyor. Uzmanlar, vücuttaki madensel maddeleri ve eksikliklerinde yaşanacak gelişmeleri ise şu şekilde özetliyor:
Sodyum
Gıdalarla alınan sodyum ile böbrek tarafından atılan sodyum miktarına bağlı olarak kanda ve tüm vücutta belirli bir denge içinde bulunur. Böbrekler, atılan sodyum miktarını değiştirerek belirli bir oranda bu dengeyi korumaya çalışır. Aşırı terleme ve kusma ile tuz alınmadan aşırı miktarda su içilmesi kandaki sodyum oranını düşürür, bol tuz yenilmesi ve az sıvı alınması da bu miktarı normalin üzerine çıkarır. Bunların dışında, öncelikle böbrek ve böbrek üstü bezi olmak üzere bazı organların hastalıklarında da bu denge bozulabilir. Vücuttan tuz ve su eksildiğinde, ağız kuruluğu, halsizlik, tansiyon düşüklüğü, çarpıntı ve şok görülebilir. Tuz alınmaksızın bol su alınması halinde de, su zehirlenmesi olarak adlandırılan, adale kasılmaları, çırpınmalar, şuur kaybı ve koma ile ölüme kadar varabilen bir tablo görülebilir. Potasyum : Hücrelerin içinde bol miktarda bulunup, kanda ve doku arası sıvılarda daha az miktardadır. Böbrek ve böbrek üstü bezi hastalıklarının dışında, kanda potasyum azalması aşırı ishal ve kusma ile idrar söktürücü ilaçların uzun süre kullanılması halinde görülür. İlk belirtisi kas güçsüzlüğüdür. İleri derecelere vardığında bağırsaklara ve solunum kasları dahil olmak üzere tüm kaslarda hareket kısıtlılığı olacak ve bu da hayati tehlikeye neden olacaktır. Potasyumun kanda yüksek düzeylerde bulunması, böbrek hastalığı, ciddi yanıklar, kanamalar gibi etkenlere bağlı olarak idrar miktarının azalması hallerinde görülebilir. Genellikle fazla bir belirti vermeden kalp üzerinde toksik etkiler gösterebilir. Bu etki de bazen hayati tehlikelere yol açabilir.
Kalsiyum
Sağlıklı insanların kanının 100 mililitresinde 8.8 ile 10.4 mg. arasında kalsiyum bulunur. İnsan vücudunda kalsiyum dengesi, paratiroid bezleri ve D vitamini tarafından düzenlenir. Öncelikle kemik metabolizması ve kaslar için gerekli bir madensel maddedir. Eksikliği halinde, dilde, dudaklarda, parmaklarda duyu değişiklikleri, kaslarda ağrı ve kramplar görülür. Kalp de bir kas olduğu için kalsiyum metabolizmasından çok etkilenir. Uzun süreli kalsiyumdan fakir beslenme, kemiklerin zayıflaması gibi bir sonuç yaratır. Kalsiyumun kandaki düzeyinin gerektiğinden fazla olması hali, genellikle, paratiroid bezinin hastalıklarında görülmektedir. Hafif dereceli yükselmeler, fazla bir belirti vermez. Bu hastalarda sık böbrek taşları görülür. Kalsiyum yükseldikçe kas güçsüzlüğü, böbrek kireçlenmesi, kemiklerde gereğinden fazla kireç toplanması gibi durumlar belirir.
Fosfor
Kalsiyumla birlikte hareket eden bir elemandır. Böbrek, paratiroid bezi ve hormon düzensizliklerinde, vücuttaki fosfor dengesinde de bozulmalar olur. Kronik açlıklar, bağırsaklardaki emilim bozuklukları, alkolizm, devamlı idrar söktürücü kullanılması gibi hallerde kandaki düzeyi düşer. Tıp dilinde hipofosfatemi olarak adlandırılan fosfor eksikliklerinde, sinir ve kas ilişkisinde aksaklıklar, kas güçsüzlüğü, kas hücresi yıkımı, beyin fonksiyonlarında bozulma, koma ve hatta ölüm bile görülebilir.
Magnezyum
Magnezyum da vücudun önemli elementlerindendir. Kanın bir litresinde 1.6 ile 2.1 miliekivalan magnezyum bulunur. Eksikliğinde, iştahsızlık, bulantı, kusma, uyuklama, güçsüzlük, titreme, kas seyirmeleri ve kasılmaları gibi belirtiler görülür. Yüksekliği, böbrek yetersizliği olan hastalarda, sindirim sistemi tedavisi amacıyla magnezyumlu ilaçlar verilmesi halinde görülür. Kas refleksleri kaybolur, kalp elektrosunda bozukluklar görülür, solunum ve dolaşım aksar, şok ve hatta ölüm bile görülebilir.
Demir
Toplam olarak erkeklerde 3.45, kadınlarda ise 2.45 gr kadar demir, tüm vücuda dağılmış olarak bulunur. Bunun yüzde 60-70 kadarı kan hücrelerinde hemoglobin içinde, yüzde 10-12 kadarı kaslarda miyoglobin içinde ve enzimlerde, yüzde 15-30 kadarı da, karaciğer, dalak ve kemik iliğinde depolanmış olarak bulunur. Gıdalarla alınır. Kadınlar her ay adet kanamalarıyla kan kaybettikleri için, gıdalarında daha fazla demir bulunmalıdır. En önemli demir kaynağı, et, karaciğer ve dalak gibi gıdalardır. Gıdalarla az alınması, sindirim sisteminde demir emilimiyle ilgili sorun olması, kan kaybı gibi hallerle vücutta demir azalması, kendini demir eksiklği kansızlığı şeklinde gösterir. Bazı hastalıklarda ya da ilaç şeklinde gereğinden fazla demir alınmasında vücutta aşırı demir birikir. Zamanında tedavi edilmezse, karaciğer sirozu, şeker hastalığı, ciltte bronz rengi, kalpte büyüme ve tahribat gibi hayati önemi olan sorunlar yaratabilir.
İyot
Vücuttaki iyodun yüzde 80 kadarı tiroid bezinde bulunur. En önemli kaynağı, deniz ürünleridir. Denizden uzak, deniz ürünlerinin yenmediği ortamlarda, eğer içme sularında da yeterli iyot yoksa, iyot eklenmiş sofra tuzları kullanarak gereken miktarı almalıdır. Yeterli iyot alınmadığı taktirde, iyot eksikliği guatrı denilen bir tür guatr görülür. Eksikliğin ciddi olduğu hallerde, tiroid yetersizlğine bağlı ciddi sorunlar görülebilir. İyot fazlalığının sorun oluşturabileceği için, alınması gereken dozun 20-30 kat fazla çok uzun süreler için alınmalıdır. Bu da, ters bir etki yaratarak tiroid bezinin çalışmasını durdurabilir.

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
25 Ekim 2009       Mesaj #3
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
madensel gıdalar nelerdir?
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
17 Kasım 2009       Mesaj #4
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
ya madensel yapıcı ve onarıcı nedir???????????????? ya
_KleopatrA_ - avatarı
_KleopatrA_
Ziyaretçi
17 Kasım 2009       Mesaj #5
_KleopatrA_ - avatarı
Ziyaretçi
Alıntı
Misafir adlı kullanıcıdan alıntı

madensel gıdalar nelerdir?

İnsan vücudunun önemli bir bölümünün su olduğu ancak birçok madensel maddenin de vücudun yapısında yer aldığı belirtildi. Uzmanlar, su dengesi ile madensel madde dengesinin bozulmaması için çok dikkatli olunması gerektiğini, bu dengenin bozulması durumunda ise vücutta istenmeyen rahatsızlıkların ortaya çıkabileceğini ifade ediyor. İnsan vücudunun en önemli kısmının su olduğunu, canlılığın olabilmesi için suyun vazgeçilmez bir madde olduğunu kaydeden uzmanlar, suyun görev yapabilmesi için tuza gerek olduğunu belirtiyor.
Minarellerden oluşan bir yapı
Sofra tuzu olarak adlandırılan tuzun sodyum ve klor elementlerinden oluştuğunu, bu iki elementin vücutta önemli yer tuttuğunu kaydedildi. İnsan vücudundaki elementlerin hemen hepsinin önemli görevler yaptığını ancak fazlalığında ise toksik etkiye neden olduğunu belirten uzmanlar, gerek eksikliği ve gerekse fazla birikmeyi önlemenin tek yolunun hemen her türlü gıdanın yer aldığı karışık bir beslenme uygulamak ve vitaminler de dahil olmak üzere hiçbir ilacı konunun uzmanı bir hekime danışmadan kullanmamak olduğunu söylüyor. Uzmanlar, vücuttaki madensel maddeleri ve eksikliklerinde yaşanacak gelişmeleri ise şu şekilde özetliyor:
Sodyum
Gıdalarla alınan sodyum ile böbrek tarafından atılan sodyum miktarına bağlı olarak kanda ve tüm vücutta belirli bir denge içinde bulunur. Böbrekler, atılan sodyum miktarını değiştirerek belirli bir oranda bu dengeyi korumaya çalışır. Aşırı terleme ve kusma ile tuz alınmadan aşırı miktarda su içilmesi kandaki sodyum oranını düşürür, bol tuz yenilmesi ve az sıvı alınması da bu miktarı normalin üzerine çıkarır. Bunların dışında, öncelikle böbrek ve böbrek üstü bezi olmak üzere bazı organların hastalıklarında da bu denge bozulabilir. Vücuttan tuz ve su eksildiğinde, ağız kuruluğu, halsizlik, tansiyon düşüklüğü, çarpıntı ve şok görülebilir. Tuz alınmaksızın bol su alınması halinde de, su zehirlenmesi olarak adlandırılan, adale kasılmaları, çırpınmalar, şuur kaybı ve koma ile ölüme kadar varabilen bir tablo görülebilir. Potasyum : Hücrelerin içinde bol miktarda bulunup, kanda ve doku arası sıvılarda daha az miktardadır. Böbrek ve böbrek üstü bezi hastalıklarının dışında, kanda potasyum azalması aşırı ishal ve kusma ile idrar söktürücü ilaçların uzun süre kullanılması halinde görülür. İlk belirtisi kas güçsüzlüğüdür. İleri derecelere vardığında bağırsaklara ve solunum kasları dahil olmak üzere tüm kaslarda hareket kısıtlılığı olacak ve bu da hayati tehlikeye neden olacaktır. Potasyumun kanda yüksek düzeylerde bulunması, böbrek hastalığı, ciddi yanıklar, kanamalar gibi etkenlere bağlı olarak idrar miktarının azalması hallerinde görülebilir. Genellikle fazla bir belirti vermeden kalp üzerinde toksik etkiler gösterebilir. Bu etki de bazen hayati tehlikelere yol açabilir.
Kalsiyum
Sağlıklı insanların kanının 100 mililitresinde 8.8 ile 10.4 mg. arasında kalsiyum bulunur. İnsan vücudunda kalsiyum dengesi, paratiroid bezleri ve D vitamini tarafından düzenlenir. Öncelikle kemik metabolizması ve kaslar için gerekli bir madensel maddedir. Eksikliği halinde, dilde, dudaklarda, parmaklarda duyu değişiklikleri, kaslarda ağrı ve kramplar görülür. Kalp de bir kas olduğu için kalsiyum metabolizmasından çok etkilenir. Uzun süreli kalsiyumdan fakir beslenme, kemiklerin zayıflaması gibi bir sonuç yaratır. Kalsiyumun kandaki düzeyinin gerektiğinden fazla olması hali, genellikle, paratiroid bezinin hastalıklarında görülmektedir. Hafif dereceli yükselmeler, fazla bir belirti vermez. Bu hastalarda sık böbrek taşları görülür. Kalsiyum yükseldikçe kas güçsüzlüğü, böbrek kireçlenmesi, kemiklerde gereğinden fazla kireç toplanması gibi durumlar belirir.
Fosfor
Kalsiyumla birlikte hareket eden bir elemandır. Böbrek, paratiroid bezi ve hormon düzensizliklerinde, vücuttaki fosfor dengesinde de bozulmalar olur. Kronik açlıklar, bağırsaklardaki emilim bozuklukları, alkolizm, devamlı idrar söktürücü kullanılması gibi hallerde kandaki düzeyi düşer. Tıp dilinde hipofosfatemi olarak adlandırılan fosfor eksikliklerinde, sinir ve kas ilişkisinde aksaklıklar, kas güçsüzlüğü, kas hücresi yıkımı, beyin fonksiyonlarında bozulma, koma ve hatta ölüm bile görülebilir.
Magnezyum
Magnezyum da vücudun önemli elementlerindendir. Kanın bir litresinde 1.6 ile 2.1 miliekivalan magnezyum bulunur. Eksikliğinde, iştahsızlık, bulantı, kusma, uyuklama, güçsüzlük, titreme, kas seyirmeleri ve kasılmaları gibi belirtiler görülür. Yüksekliği, böbrek yetersizliği olan hastalarda, sindirim sistemi tedavisi amacıyla magnezyumlu ilaçlar verilmesi halinde görülür. Kas refleksleri kaybolur, kalp elektrosunda bozukluklar görülür, solunum ve dolaşım aksar, şok ve hatta ölüm bile görülebilir.
Demir
Toplam olarak erkeklerde 3.45, kadınlarda ise 2.45 gr kadar demir, tüm vücuda dağılmış olarak bulunur. Bunun yüzde 60-70 kadarı kan hücrelerinde hemoglobin içinde, yüzde 10-12 kadarı kaslarda miyoglobin içinde ve enzimlerde, yüzde 15-30 kadarı da, karaciğer, dalak ve kemik iliğinde depolanmış olarak bulunur. Gıdalarla alınır. Kadınlar her ay adet kanamalarıyla kan kaybettikleri için, gıdalarında daha fazla demir bulunmalıdır. En önemli demir kaynağı, et, karaciğer ve dalak gibi gıdalardır. Gıdalarla az alınması, sindirim sisteminde demir emilimiyle ilgili sorun olması, kan kaybı gibi hallerle vücutta demir azalması, kendini demir eksiklği kansızlığı şeklinde gösterir. Bazı hastalıklarda ya da ilaç şeklinde gereğinden fazla demir alınmasında vücutta aşırı demir birikir. Zamanında tedavi edilmezse, karaciğer sirozu, şeker hastalığı, ciltte bronz rengi, kalpte büyüme ve tahribat gibi hayati önemi olan sorunlar yaratabilir.
İyot
Vücuttaki iyodun yüzde 80 kadarı tiroid bezinde bulunur. En önemli kaynağı, deniz ürünleridir. Denizden uzak, deniz ürünlerinin yenmediği ortamlarda, eğer içme sularında da yeterli iyot yoksa, iyot eklenmiş sofra tuzları kullanarak gereken miktarı almalıdır. Yeterli iyot alınmadığı taktirde, iyot eksikliği guatrı denilen bir tür guatr görülür. Eksikliğin ciddi olduğu hallerde, tiroid yetersizlğine bağlı ciddi sorunlar görülebilir. İyot fazlalığının sorun oluşturabileceği için, alınması gereken dozun 20-30 kat fazla çok uzun süreler için alınmalıdır. Bu da, ters bir etki yaratarak tiroid bezinin çalışmasını durdurabilir.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
6 Aralık 2009       Mesaj #6
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
ya bana biri bu sorunun cevabını yazsın çıldıracaaaammm
_KleopatrA_ - avatarı
_KleopatrA_
Ziyaretçi
6 Aralık 2009       Mesaj #7
_KleopatrA_ - avatarı
Ziyaretçi
Alıntı
Misafir adlı kullanıcıdan alıntı

ya bana biri bu sorunun cevabını yazsın çıldıracaaaammm

İnsan vücudunun önemli bir bölümünün su olduğu ancak birçok madensel maddenin de vücudun yapısında yer aldığı belirtildi. Uzmanlar, su dengesi ile madensel madde dengesinin bozulmaması için çok dikkatli olunması gerektiğini, bu dengenin bozulması durumunda ise vücutta istenmeyen rahatsızlıkların ortaya çıkabileceğini ifade ediyor. İnsan vücudunun en önemli kısmının su olduğunu, canlılığın olabilmesi için suyun vazgeçilmez bir madde olduğunu kaydeden uzmanlar, suyun görev yapabilmesi için tuza gerek olduğunu belirtiyor.
Minarellerden oluşan bir yapı
Sofra tuzu olarak adlandırılan tuzun sodyum ve klor elementlerinden oluştuğunu, bu iki elementin vücutta önemli yer tuttuğunu kaydedildi. İnsan vücudundaki elementlerin hemen hepsinin önemli görevler yaptığını ancak fazlalığında ise toksik etkiye neden olduğunu belirten uzmanlar, gerek eksikliği ve gerekse fazla birikmeyi önlemenin tek yolunun hemen her türlü gıdanın yer aldığı karışık bir beslenme uygulamak ve vitaminler de dahil olmak üzere hiçbir ilacı konunun uzmanı bir hekime danışmadan kullanmamak olduğunu söylüyor. Uzmanlar, vücuttaki madensel maddeleri ve eksikliklerinde yaşanacak gelişmeleri ise şu şekilde özetliyor:
Sodyum
Gıdalarla alınan sodyum ile böbrek tarafından atılan sodyum miktarına bağlı olarak kanda ve tüm vücutta belirli bir denge içinde bulunur. Böbrekler, atılan sodyum miktarını değiştirerek belirli bir oranda bu dengeyi korumaya çalışır. Aşırı terleme ve kusma ile tuz alınmadan aşırı miktarda su içilmesi kandaki sodyum oranını düşürür, bol tuz yenilmesi ve az sıvı alınması da bu miktarı normalin üzerine çıkarır. Bunların dışında, öncelikle böbrek ve böbrek üstü bezi olmak üzere bazı organların hastalıklarında da bu denge bozulabilir. Vücuttan tuz ve su eksildiğinde, ağız kuruluğu, halsizlik, tansiyon düşüklüğü, çarpıntı ve şok görülebilir. Tuz alınmaksızın bol su alınması halinde de, su zehirlenmesi olarak adlandırılan, adale kasılmaları, çırpınmalar, şuur kaybı ve koma ile ölüme kadar varabilen bir tablo görülebilir. Potasyum : Hücrelerin içinde bol miktarda bulunup, kanda ve doku arası sıvılarda daha az miktardadır. Böbrek ve böbrek üstü bezi hastalıklarının dışında, kanda potasyum azalması aşırı ishal ve kusma ile idrar söktürücü ilaçların uzun süre kullanılması halinde görülür. İlk belirtisi kas güçsüzlüğüdür. İleri derecelere vardığında bağırsaklara ve solunum kasları dahil olmak üzere tüm kaslarda hareket kısıtlılığı olacak ve bu da hayati tehlikeye neden olacaktır. Potasyumun kanda yüksek düzeylerde bulunması, böbrek hastalığı, ciddi yanıklar, kanamalar gibi etkenlere bağlı olarak idrar miktarının azalması hallerinde görülebilir. Genellikle fazla bir belirti vermeden kalp üzerinde toksik etkiler gösterebilir. Bu etki de bazen hayati tehlikelere yol açabilir.
Kalsiyum
Sağlıklı insanların kanının 100 mililitresinde 8.8 ile 10.4 mg. arasında kalsiyum bulunur. İnsan vücudunda kalsiyum dengesi, paratiroid bezleri ve D vitamini tarafından düzenlenir. Öncelikle kemik metabolizması ve kaslar için gerekli bir madensel maddedir. Eksikliği halinde, dilde, dudaklarda, parmaklarda duyu değişiklikleri, kaslarda ağrı ve kramplar görülür. Kalp de bir kas olduğu için kalsiyum metabolizmasından çok etkilenir. Uzun süreli kalsiyumdan fakir beslenme, kemiklerin zayıflaması gibi bir sonuç yaratır. Kalsiyumun kandaki düzeyinin gerektiğinden fazla olması hali, genellikle, paratiroid bezinin hastalıklarında görülmektedir. Hafif dereceli yükselmeler, fazla bir belirti vermez. Bu hastalarda sık böbrek taşları görülür. Kalsiyum yükseldikçe kas güçsüzlüğü, böbrek kireçlenmesi, kemiklerde gereğinden fazla kireç toplanması gibi durumlar belirir.
Fosfor
Kalsiyumla birlikte hareket eden bir elemandır. Böbrek, paratiroid bezi ve hormon düzensizliklerinde, vücuttaki fosfor dengesinde de bozulmalar olur. Kronik açlıklar, bağırsaklardaki emilim bozuklukları, alkolizm, devamlı idrar söktürücü kullanılması gibi hallerde kandaki düzeyi düşer. Tıp dilinde hipofosfatemi olarak adlandırılan fosfor eksikliklerinde, sinir ve kas ilişkisinde aksaklıklar, kas güçsüzlüğü, kas hücresi yıkımı, beyin fonksiyonlarında bozulma, koma ve hatta ölüm bile görülebilir.
Magnezyum
Magnezyum da vücudun önemli elementlerindendir. Kanın bir litresinde 1.6 ile 2.1 miliekivalan magnezyum bulunur. Eksikliğinde, iştahsızlık, bulantı, kusma, uyuklama, güçsüzlük, titreme, kas seyirmeleri ve kasılmaları gibi belirtiler görülür. Yüksekliği, böbrek yetersizliği olan hastalarda, sindirim sistemi tedavisi amacıyla magnezyumlu ilaçlar verilmesi halinde görülür. Kas refleksleri kaybolur, kalp elektrosunda bozukluklar görülür, solunum ve dolaşım aksar, şok ve hatta ölüm bile görülebilir.
Demir
Toplam olarak erkeklerde 3.45, kadınlarda ise 2.45 gr kadar demir, tüm vücuda dağılmış olarak bulunur. Bunun yüzde 60-70 kadarı kan hücrelerinde hemoglobin içinde, yüzde 10-12 kadarı kaslarda miyoglobin içinde ve enzimlerde, yüzde 15-30 kadarı da, karaciğer, dalak ve kemik iliğinde depolanmış olarak bulunur. Gıdalarla alınır. Kadınlar her ay adet kanamalarıyla kan kaybettikleri için, gıdalarında daha fazla demir bulunmalıdır. En önemli demir kaynağı, et, karaciğer ve dalak gibi gıdalardır. Gıdalarla az alınması, sindirim sisteminde demir emilimiyle ilgili sorun olması, kan kaybı gibi hallerle vücutta demir azalması, kendini demir eksiklği kansızlığı şeklinde gösterir. Bazı hastalıklarda ya da ilaç şeklinde gereğinden fazla demir alınmasında vücutta aşırı demir birikir. Zamanında tedavi edilmezse, karaciğer sirozu, şeker hastalığı, ciltte bronz rengi, kalpte büyüme ve tahribat gibi hayati önemi olan sorunlar yaratabilir.
İyot
Vücuttaki iyodun yüzde 80 kadarı tiroid bezinde bulunur. En önemli kaynağı, deniz ürünleridir. Denizden uzak, deniz ürünlerinin yenmediği ortamlarda, eğer içme sularında da yeterli iyot yoksa, iyot eklenmiş sofra tuzları kullanarak gereken miktarı almalıdır. Yeterli iyot alınmadığı taktirde, iyot eksikliği guatrı denilen bir tür guatr görülür. Eksikliğin ciddi olduğu hallerde, tiroid yetersizlğine bağlı ciddi sorunlar görülebilir. İyot fazlalığının sorun oluşturabileceği için, alınması gereken dozun 20-30 kat fazla çok uzun süreler için alınmalıdır. Bu da, ters bir etki yaratarak tiroid bezinin çalışmasını durdurabilir.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
20 Aralık 2009       Mesaj #8
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
hani sorumun cevabı hani
_KleopatrA_ - avatarı
_KleopatrA_
Ziyaretçi
20 Aralık 2009       Mesaj #9
_KleopatrA_ - avatarı
Ziyaretçi
Alıntı
Misafir adlı kullanıcıdan alıntı

hani sorumun cevabı hani

İnsan vücudunun önemli bir bölümünün su olduğu ancak birçok madensel maddenin de vücudun yapısında yer aldığı belirtildi. Uzmanlar, su dengesi ile madensel madde dengesinin bozulmaması için çok dikkatli olunması gerektiğini, bu dengenin bozulması durumunda ise vücutta istenmeyen rahatsızlıkların ortaya çıkabileceğini ifade ediyor. İnsan vücudunun en önemli kısmının su olduğunu, canlılığın olabilmesi için suyun vazgeçilmez bir madde olduğunu kaydeden uzmanlar, suyun görev yapabilmesi için tuza gerek olduğunu belirtiyor.
Minarellerden oluşan bir yapı
Sofra tuzu olarak adlandırılan tuzun sodyum ve klor elementlerinden oluştuğunu, bu iki elementin vücutta önemli yer tuttuğunu kaydedildi. İnsan vücudundaki elementlerin hemen hepsinin önemli görevler yaptığını ancak fazlalığında ise toksik etkiye neden olduğunu belirten uzmanlar, gerek eksikliği ve gerekse fazla birikmeyi önlemenin tek yolunun hemen her türlü gıdanın yer aldığı karışık bir beslenme uygulamak ve vitaminler de dahil olmak üzere hiçbir ilacı konunun uzmanı bir hekime danışmadan kullanmamak olduğunu söylüyor. Uzmanlar, vücuttaki madensel maddeleri ve eksikliklerinde yaşanacak gelişmeleri ise şu şekilde özetliyor:
Sodyum
Gıdalarla alınan sodyum ile böbrek tarafından atılan sodyum miktarına bağlı olarak kanda ve tüm vücutta belirli bir denge içinde bulunur. Böbrekler, atılan sodyum miktarını değiştirerek belirli bir oranda bu dengeyi korumaya çalışır. Aşırı terleme ve kusma ile tuz alınmadan aşırı miktarda su içilmesi kandaki sodyum oranını düşürür, bol tuz yenilmesi ve az sıvı alınması da bu miktarı normalin üzerine çıkarır. Bunların dışında, öncelikle böbrek ve böbrek üstü bezi olmak üzere bazı organların hastalıklarında da bu denge bozulabilir. Vücuttan tuz ve su eksildiğinde, ağız kuruluğu, halsizlik, tansiyon düşüklüğü, çarpıntı ve şok görülebilir. Tuz alınmaksızın bol su alınması halinde de, su zehirlenmesi olarak adlandırılan, adale kasılmaları, çırpınmalar, şuur kaybı ve koma ile ölüme kadar varabilen bir tablo görülebilir. Potasyum : Hücrelerin içinde bol miktarda bulunup, kanda ve doku arası sıvılarda daha az miktardadır. Böbrek ve böbrek üstü bezi hastalıklarının dışında, kanda potasyum azalması aşırı ishal ve kusma ile idrar söktürücü ilaçların uzun süre kullanılması halinde görülür. İlk belirtisi kas güçsüzlüğüdür. İleri derecelere vardığında bağırsaklara ve solunum kasları dahil olmak üzere tüm kaslarda hareket kısıtlılığı olacak ve bu da hayati tehlikeye neden olacaktır. Potasyumun kanda yüksek düzeylerde bulunması, böbrek hastalığı, ciddi yanıklar, kanamalar gibi etkenlere bağlı olarak idrar miktarının azalması hallerinde görülebilir. Genellikle fazla bir belirti vermeden kalp üzerinde toksik etkiler gösterebilir. Bu etki de bazen hayati tehlikelere yol açabilir.
Kalsiyum
Sağlıklı insanların kanının 100 mililitresinde 8.8 ile 10.4 mg. arasında kalsiyum bulunur. İnsan vücudunda kalsiyum dengesi, paratiroid bezleri ve D vitamini tarafından düzenlenir. Öncelikle kemik metabolizması ve kaslar için gerekli bir madensel maddedir. Eksikliği halinde, dilde, dudaklarda, parmaklarda duyu değişiklikleri, kaslarda ağrı ve kramplar görülür. Kalp de bir kas olduğu için kalsiyum metabolizmasından çok etkilenir. Uzun süreli kalsiyumdan fakir beslenme, kemiklerin zayıflaması gibi bir sonuç yaratır. Kalsiyumun kandaki düzeyinin gerektiğinden fazla olması hali, genellikle, paratiroid bezinin hastalıklarında görülmektedir. Hafif dereceli yükselmeler, fazla bir belirti vermez. Bu hastalarda sık böbrek taşları görülür. Kalsiyum yükseldikçe kas güçsüzlüğü, böbrek kireçlenmesi, kemiklerde gereğinden fazla kireç toplanması gibi durumlar belirir.
Fosfor
Kalsiyumla birlikte hareket eden bir elemandır. Böbrek, paratiroid bezi ve hormon düzensizliklerinde, vücuttaki fosfor dengesinde de bozulmalar olur. Kronik açlıklar, bağırsaklardaki emilim bozuklukları, alkolizm, devamlı idrar söktürücü kullanılması gibi hallerde kandaki düzeyi düşer. Tıp dilinde hipofosfatemi olarak adlandırılan fosfor eksikliklerinde, sinir ve kas ilişkisinde aksaklıklar, kas güçsüzlüğü, kas hücresi yıkımı, beyin fonksiyonlarında bozulma, koma ve hatta ölüm bile görülebilir.
Magnezyum
Magnezyum da vücudun önemli elementlerindendir. Kanın bir litresinde 1.6 ile 2.1 miliekivalan magnezyum bulunur. Eksikliğinde, iştahsızlık, bulantı, kusma, uyuklama, güçsüzlük, titreme, kas seyirmeleri ve kasılmaları gibi belirtiler görülür. Yüksekliği, böbrek yetersizliği olan hastalarda, sindirim sistemi tedavisi amacıyla magnezyumlu ilaçlar verilmesi halinde görülür. Kas refleksleri kaybolur, kalp elektrosunda bozukluklar görülür, solunum ve dolaşım aksar, şok ve hatta ölüm bile görülebilir.
Demir
Toplam olarak erkeklerde 3.45, kadınlarda ise 2.45 gr kadar demir, tüm vücuda dağılmış olarak bulunur. Bunun yüzde 60-70 kadarı kan hücrelerinde hemoglobin içinde, yüzde 10-12 kadarı kaslarda miyoglobin içinde ve enzimlerde, yüzde 15-30 kadarı da, karaciğer, dalak ve kemik iliğinde depolanmış olarak bulunur. Gıdalarla alınır. Kadınlar her ay adet kanamalarıyla kan kaybettikleri için, gıdalarında daha fazla demir bulunmalıdır. En önemli demir kaynağı, et, karaciğer ve dalak gibi gıdalardır. Gıdalarla az alınması, sindirim sisteminde demir emilimiyle ilgili sorun olması, kan kaybı gibi hallerle vücutta demir azalması, kendini demir eksiklği kansızlığı şeklinde gösterir. Bazı hastalıklarda ya da ilaç şeklinde gereğinden fazla demir alınmasında vücutta aşırı demir birikir. Zamanında tedavi edilmezse, karaciğer sirozu, şeker hastalığı, ciltte bronz rengi, kalpte büyüme ve tahribat gibi hayati önemi olan sorunlar yaratabilir.
İyot
Vücuttaki iyodun yüzde 80 kadarı tiroid bezinde bulunur. En önemli kaynağı, deniz ürünleridir. Denizden uzak, deniz ürünlerinin yenmediği ortamlarda, eğer içme sularında da yeterli iyot yoksa, iyot eklenmiş sofra tuzları kullanarak gereken miktarı almalıdır. Yeterli iyot alınmadığı taktirde, iyot eksikliği guatrı denilen bir tür guatr görülür. Eksikliğin ciddi olduğu hallerde, tiroid yetersizlğine bağlı ciddi sorunlar görülebilir. İyot fazlalığının sorun oluşturabileceği için, alınması gereken dozun 20-30 kat fazla çok uzun süreler için alınmalıdır. Bu da, ters bir etki yaratarak tiroid bezinin çalışmasını durdurabilir.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
20 Aralık 2009       Mesaj #10
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Performans ödevim için bi su madensel çeşitlerini yazıyorum madensel gıdalar nelerdir lütfen yardım edin

Benzer Konular

24 Mayıs 2016 / Ziyaretçi Cevaplanmış
24 Mayıs 2016 / Ziyaretçi Cevaplanmış
25 Ocak 2012 / Misafir Soru-Cevap
19 Ocak 2015 / Misafir Cevaplanmış
21 Haziran 2015 / asu Cevaplanmış