Arama

Allah'a neden şükrederiz?

En İyi Cevap Var Güncelleme: 8 Ekim 2018 Gösterim: 45.199 Cevap: 5
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
11 Ekim 2009       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Allah'a neden şükrederiz?
EN İYİ CEVABI fadedliver verdi

Allaha Şükür Etmek


*Şükür; verilen nimetleri yerli yerinde kullanmak,Allahü Tealaya isyan etmemek, nimetleri kullanırken sahibini unutmamak, görülen iyiliğe teşekkür etmek demektir.
Sponsorlu Bağlantılar

*Şükür; Hz.Allaha, vermiş olduğu nimet ve ihsan mukabilinde, tazimde bulunmaktır.

*Şükür; Allahü Tealanın ihsan ettiği nimetleri dil ile itiraf kalp ile ikrar etmektir.

*Nimet; Cenabı hakkın, kullarına ihsan ettiği,onlarında lezzet aldıkları ve istifade ettikleri her şeydir.

*Nimetlere şükretmek , ona ikram eden razzakın büyüklüğünü itiraf etmektir.Bunlara karşılık aldırış etmemek ise küfranı nimettir.

*Şükür; Kulların,Cenabı hakkın,kendilerine ihsan etmiş olduğu nimetlerini idrak etmeleri ve bu nimetleri mukabilinde hizmet etmeleridir.Kişi kendisine gelen iyiliğe layık olmadığı halde ,o iyiliğin kendisine verildiğini bilirse, işte bu şükürdür.

***
Teşekkür etmek; bu durumda iyilik yapana Sen ,bana,layık olmadığım halde iyilikte bulundun,ben bunun idrakindeyim,sana memnuniyetimi ifade ediyorum* demektir.

***
*Şükür; İyiliği iyilikle karşılamak demektir.

*Şükür; Allahü Tealaya karşı kulun yapması gereken bir vazifedir.Çünkü Hz.Allah onu yaratmış ve sayısız nimetler ihsan etmiştir.Bu nimetlere karşı kullarının şükran veya küfran yollarından herhangi birini seçmek üzere serbest bırakmıştır..Kul ,şükür yolunu tercih ederse;elindeki nimetleri ,Hz.Allahın razı olacağı bir surette sarf ederse,Allahü Teala onun bu şükrünü karşılıksız bırakmaz, nimetini arttırır.

DEVAMI Allah'a Şükür Etmek

Son düzenleyen Safi; 8 Ekim 2018 16:26
fadedliver - avatarı
fadedliver
Ziyaretçi
11 Ekim 2009       Mesaj #2
fadedliver - avatarı
Ziyaretçi
Bu mesaj 'en iyi cevap' seçilmiştir.

Allaha Şükür Etmek


*Şükür; verilen nimetleri yerli yerinde kullanmak,Allahü Tealaya isyan etmemek, nimetleri kullanırken sahibini unutmamak, görülen iyiliğe teşekkür etmek demektir.
Sponsorlu Bağlantılar

*Şükür; Hz.Allaha, vermiş olduğu nimet ve ihsan mukabilinde, tazimde bulunmaktır.

*Şükür; Allahü Tealanın ihsan ettiği nimetleri dil ile itiraf kalp ile ikrar etmektir.

*Nimet; Cenabı hakkın, kullarına ihsan ettiği,onlarında lezzet aldıkları ve istifade ettikleri her şeydir.

*Nimetlere şükretmek , ona ikram eden razzakın büyüklüğünü itiraf etmektir.Bunlara karşılık aldırış etmemek ise küfranı nimettir.

*Şükür; Kulların,Cenabı hakkın,kendilerine ihsan etmiş olduğu nimetlerini idrak etmeleri ve bu nimetleri mukabilinde hizmet etmeleridir.Kişi kendisine gelen iyiliğe layık olmadığı halde ,o iyiliğin kendisine verildiğini bilirse, işte bu şükürdür.

***
Teşekkür etmek; bu durumda iyilik yapana Sen ,bana,layık olmadığım halde iyilikte bulundun,ben bunun idrakindeyim,sana memnuniyetimi ifade ediyorum* demektir.

***
*Şükür; İyiliği iyilikle karşılamak demektir.

*Şükür; Allahü Tealaya karşı kulun yapması gereken bir vazifedir.Çünkü Hz.Allah onu yaratmış ve sayısız nimetler ihsan etmiştir.Bu nimetlere karşı kullarının şükran veya küfran yollarından herhangi birini seçmek üzere serbest bırakmıştır..Kul ,şükür yolunu tercih ederse;elindeki nimetleri ,Hz.Allahın razı olacağı bir surette sarf ederse,Allahü Teala onun bu şükrünü karşılıksız bırakmaz, nimetini arttırır.

DEVAMI Allah'a Şükür Etmek

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 8 Ekim 2018 17:02
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
11 Ekim 2009       Mesaj #3
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
ŞÜKÜR

Kur’an’da üzerinde çok durulmuş olan “şükür”, imanın gereği ve müminlerin temel görevidir. Nitekim birçok ayette inananlar, aynı zamanda “şükredenler” olarak nitelenmiştir. “Şükür” sözcüğü ile zıt anlamdaki “küfran” sözcüğü de, yine bir müminin asla yapmayacağı bir davranış olan “nankörlük” demektir.
“Şükür” sözcüğünün bu anlamı, zaman içerisinde farklı hâle getirilmiş ve bu çok önemli kavramın içi boşaltılmıştır. İşte bizim bu sözcük / kavram üzerinde tahlil yapma ve öğrendiklerimizi tüm kardeşlerimizle paylaşma ihtiyacımız bu sebepten kaynaklanmaktadır.
“Şükür”ün Arapçası ve Kur’an’cası

الشّكر - Şükür; “hayvanın yediği besini, verdiği süt ve semizliği ile belli etmesi” demektir.

(Lisan ül Arab; c:5, s:163–165 ve Tac ül Arus; c:7, s:48–51)


Sözcüğün yukarıdaki lügat anlamı biraz daha açılacak olursa “şükür”; “beslenen hayvanın, yediklerinin karşılığını maddeten vermesi” olarak, yani “bir tavuğun yumurta vermesi, bir ineğin süt vermesi, bir koyunun yün vermesi ve her üçünün de et verecek şekilde semirmesi” olarak tanımlanabilir. Bu tanımın ifade ettiği karşıt anlamdan ise, beslenen bu hayvanların sahiplerine sesle veya beden dili ile gösterdikleri yaranma, yaltaklanma hareketlerinin “şükür” kapsamında olmadığı anlaşılmaktadır. Ama sesi için beslenen papağan, bülbül, kanarya gibi hayvanların ötüşlerini de bir “şükür” olarak değerlendirmek gerekeceği açıktır.


Aynı kökten türemiş olan “teşekkür”, “müteşekkir” ve “şükran” sözcükleriyle birlikte Türkçede de kullanılan “şükür” sözcüğü, türevleriyle birlikte Kur’an’da toplam 74 kez yer almıştır.



Aşağıda verilen ayetlerdeki anlamları dikkate alındığında görülmektedir ki din terminolojisinde “şükür”; insanların Allah’ın kendilerine verdiği nimetlere karşı nimetin karşılığını Allah’a vermeleri demektir.
Sözcüğün hem ayetlerdeki kullanımı hem de gerçek anlamı, verilen nimetlere karşılık olarak verilenin, yani “şükür”ün de o nimet cinsinden bir karşılık olmasını gerektirmektedir. Diğer bir ifade ile söylenecek olursa, “şükür”ün lâf ile olmayacağı, gerek sözcüğün vazı anlamından gerekse Kur’an’daki kullanımlarından bellidir. Ama böyle olmasına rağmen sözcük, gerçek anlamından uzaklaştırılmış ve “dilin şükrü”, “kalbin şükrü” ve “bedenin şükrü” gibi tasniflere tâbi tutulmuştur.
Kur’an’da “şükür”ün ne anlama geldiği, aşağıdaki ayetlerde çok net bir şekilde açıklanmıştır:

Lokman; 12–14: Ant olsun ki Biz, Lokman’a “Allah’a şükret!” diye hikmet (zulüm ve fesadı engellemek için konulmuş kanun, düstur ve ilkeler) verdik. Kim şükrederse kendisi için şükreder. Kim de nankörlük ederse, şüphesiz ki Allah, hiçbir şeye muhtaç değildir, daima övgüye en lâyık olandır.

Hani bir zaman Lokman da oğluna öğüt vererek, “Yavrucuğum! Allah’a ortak koşma, hiç şüphesiz ki şirk (Allah’a ortak koşmak), büyük bir zulümdür.” demişti.


Ve Biz insana, anası ve babası hakkında tavsiyede bulunduk: -Anası onu zayıflık üstüne zayıflıkla taşıdı. Onun sütten ayrılması da iki yıl içindedir.- “Bana, anana ve babana şükret (karşılık öde)!” Dönüş, ancak Banadır.



İsra; 23, 24: Rabbin kesin olarak şunları karar altına aldı: Kendisinden başkasına kul olmayın, anne ve babaya iyi davranın. Onlardan biri veya her ikisi senin yanında yaşlanırsa, sakın onlara “öf” deme, onları azarlama. İkisine de tatlı ve güzel söz söyle.

Merhametinden dolayı onlara alçak gönüllülük kanatlarını indir. Ve de ki: “Ey Rabbim! Onlar beni küçükten nasıl terbiye ettilerse, Sen de onlara öyle rahmet et.”



Ayetlerde görüldüğü gibi Rabbimiz, kendisi ile birlikte anne ve babaya da şükredilmesini emretmiştir. Bize düşen, önce bu ayetlerden ana ve babaya şükretmenin ne anlama geldiğini anlamak ve sonra da buradan hareketle Allah’a şükretmenin ne demek olduğunu doğru şekilde tespit etmektir. Bunun için “şükür”ün bir “karşılık ödeme” olduğu unutulmadan, yukarıda verdiğimiz İsra suresinin 24. ayetindeki “Onlar beni küçükten nasıl terbiye ettilerse, Sen de onlara öyle rahmet et.” ifadesine dikkat etmek yeterlidir. Burada Rabbimiz, çocukları küçükken ana-babanın onlara yaptığı koruma, kollama ve terbiye hizmetlerine işaret etmiştir. O hâlde ana babaya şükür de, aynı cinsten bir karşılık olarak onların korunması, kollanması, hoş tutulması şeklinde olmalı, lâfla geçiştirilmemelidir.
Ana babaya yapılacak şükür böyle tespit edilince, Allah’a yapılacak şükrün; Allah’ın verdiği nimetleri O’nun yolunda kullanmak ve O’nun rızası için uygun yerlere sarf edip değerlendirmek olduğu kendiliğinden ortaya çıkmaktadır. Bu sonuca göre de artık, Kur’an’da geçen şükür ayetlerinin, özellikle de “Hâlâ şükretmeyecekler mi”, “Umulur ki şükredersiniz” ifadelerinin gereği olarak; bir köşeye oturup “Çok şükür ya Rabbi” demek yerine, lütfedilen nimetlerdeki Allah’ın hakkını vermek ve nimetleri Allah’ın öngördüğü tarzda ve yolda harcamak gerektiği anlaşılmalıdır.
Şükür Nimet Karşılığıdır

Şükür nimet karşılığıdır. Aşağıdaki ayetlere dikkat edilirse rabbimizin şükrü nimet karşılığında istediği görülecektir; Rabbimiz verdiği nimetleri hatırlatıp ondan sonra şükür talebinde bulunmaktadır.


Neml; 19: Sonra da o (Süleyman) onun kararından / sözünden gülerek tebessüm etti. Ve “Ey Rabbim! Bana ve ana babama verdiğin nimete şükretmemi ve hoşnut olacağın salihi işlememi gönlüme getir ve Rahmetinle, beni salih kullarının içine kat!” dedi.


Ahkaf; 15: Ve Biz insana ana ve babasına ihsanı (iyilik yapmayı / güzel davranmayı) tavsiye ettik. Anası onu zahmetle taşıdı ve zahmetle bıraktı (doğurdu). Ve onun taşınması ve ayrılması otuz aydır. Nihayet insan olgunluk çağına ulaşıp, kırk seneye geldiğinde der ki: “Rabbim! Bana ve ana babama ihsan ettiğin nimetlerine şükretmemi ve senin hoşnut olacağın salihi işlememi sağla. Benim için soyumdan salih kimseler kıl. Şüphesiz ben Sana yöneldim. Ve ben şüphesiz teslim olanlardanım.”



Zümer; 7: Eğer inkâr edecek olursanız, artık şüphesiz Allah size hiç bir ihtiyacı olmayandır ve O, kulları için küfre rıza göstermez. Ve eğer şükrederseniz, sizin (yararınız) için ondan razı olur. Hiç bir günahkâr (suçlu), bir başkasının günah yükünü yüklenmez. Sonra Rabbinize döndürüleceksiniz, böylece yaptıklarınızı size haber verecektir. Şüphesiz O, sinelerin özünde saklı olanı bilendir.


Hacc; 36: Büyükbaş hayvanları da; Biz onları sizin için Allah’ın nişanelerinden kıldık. Sizin için onlarda hayır vardır. O nedenle ön ayaklarının biri bağlı halde keserken / saf halindeler iken üzerlerine Allah’ın adını anın. Sonra yanları yere yaslandığı vakit de onlardan yiyin, ihtiyacını gizleyene ve isteyene de yedirin. Böylece Biz onları size boyun eğdirdik. Umulur ki, şükredesiniz.


A’râf; 10: Ve hiç kuşkusuz Biz sizi yeryüzünde yerleştirdik ve orada size geçimlikler kıldıkne kadar da az şükrediyorsunuz! (sağladık);



Ya Sin; 34, 35: Ve Biz onun ürününden ve kendi elleriyle yaptıklarından yesinler diye orada hurmalıklardan, üzüm bağlarından bahçeler yaptık. İçlerinde pınarlardan sular fışkırttık. Hâlâ şükretmeyecekler mi?
Ya Sin; 73:Ve onlarda daha birçok menfaatler ve içecekler var. Hâlâ şükretmeyecekler mi?

Nahl; 14: Ve O, denizden taze et yiyesiniz ve ondan takındığınız süs eşyasını çıkarasınız diye lütfundan rızk aramanız için denizi sizin emrinize verendir. -Gemilerin denizde suyu yararak gittiklerini görüyorsun.- Umulur ki şükredersiniz.


Nahl; 78: Allah, sizi annelerinizin karnından hiçbir şey bilmezken çıkardı ve umulur ki şükredersiniz diye işitme, görme (duyularını) ve gönüller verdi.



Ayrıca şu ayetlere bakılabilir: Fatır; 12, Mülk; 23, Kasas; 73, Müminun; 78, İbrahim; 37, Bakara; 52, 56, 185, Enfal; 26, Âl-i Imran; 123, Neml; 40.
Çoğu insanlar iman etmedikleri gibi şükür de etmezler:

Neml; 73: Ve hiç şüphesiz, senin Rabbin, insanlara karşı büyük lütuf sahibidir de, velâkin onların çoğu şükretmiyorlar.


Ayrıca şu ayetlere bakılabilir: A’râf; 17, Yunus; 60, Mümin; 61, Yusuf; 38, Bakara; 243, Bakara; 172, Furkan; 62, A’râf; 58, İnsan; 3, Lokman; 31, Şûra; 33, İbrahim; 5, İsra; 3, En’âm; 53, Nahl; 120, 121, Enbiya; 80, A’râf; 144.


Sebe’; 13: Onlar, ona mihraplar, timsaller (heykeller) ve havuzlar gibi çanaklar ve sabit kazanlardan her ne isterse yaparlar. -Ey Davud hanedanı, şükür için çalışın!- Ama kullarım içinde şükreden de çok azdır.



Sebe’; 15: Ant olsun ki Sebe’ kavmi için oturdukları yerde bir ayet vardı: Sağdan ve soldan iki bahçe! -“Rabbinizin rızkından yiyin ve O'nun için şükredin!- “Ne güzel bir belde ve çok bağışlayıcı bir Rab!”


Zümer; 65, 66: Ve ant olsun ki, sana ve senden öncekilere vahyedildi ki: “Ant olsun ki, eğer şirk koşarsan amelin kesinlikle boşa gidecek ve mutlaka kaybedenlerden olacaksın. Onun için, tam aksine yalnız Allah’a kulluk et ve şükredenlerden ol.


Nahl; 114: Öyleyse Allah’ın size rızk olarak verdiği şeylerden helâl ve temiz olarak yiyin. Allah'ın nimetine şükredin, eğer gerçekten sadece O'na kulluk ediyorsanız.




Ankebut; 17: Siz Allah’ın astlarından bir takım taştan, ağaçtan putlara tapıyorsunuz ve yalan uyduruyorsunuz. Haberiniz olsun ki, o sizin Allah’ın astlarından mabut diye taptıklarınız, sizin için bir rızk vermeye güç yetiremezler. Onun için rızkı Allah yanında arayın ve O’na kulluk edin ve O’na şükredin (karşılığını ödeyin). O’na döndürüleceksiniz.” demişti.



Bakara; 152: Öyleyse Beni anın ki, Ben de sizi anayım. Ve Bana şükredin, Bana nankörlük etmeyin.
Şüphesiz ki Rabbimiz, Nahl suresinin 18. ayetinde ifade ettiği gibi Gafur’dur, Rahîm’dir ve O insana, insanın sayamayacağı kadar nimet vermiştir. Alınan nefesten başlayarak, aile, mal, mülk gibi sahip olunan her şey, her şeyin üstünde olarak da rüşde erdiren kılavuz Kur’an ve Kur’an sayesinde nail olunan iman, hep O’nun verdiği nimetlerdendir. Dolayısıyla bütün bu nimetlerin karşılığının Rabbimize bire bir ödenebilmesi olanaksızdır. Bu durumda insanın yapacağı şey çok şükretmek, yani mümkün olduğu kadar, imkânlarının elverdiği kadar çok salih işlemektir.
Allah şükreden kullarını ödüllendirir:

Kamer; 34, 35: Biz, onların üzerine ufak taş yağdıran bir fırtına gönderdik. Lût’un ailesi müstesna. Onları katımızdan bir nimet olarak seher vaktinde kurtardık; Biz şükreden kimseyi böyle mükâfatlandırırız.


Âl-i Imran;144,145: Ve Muhammed, ancak bir elçidir. Ondan önce elçiler gelip geçmiştir. Şimdi eğer o ölür veya öldürülürse gerisin geriye mi döneceksiniz? Kim ki de geri dönerse, Allah’a hiçbir şekilde zarar veremez. Allah şükredenleri mükâfatlandıracaktır.

Ve herkes sadece Allah’ın izniyle vakitlendirilmiş bir yazgı olarak ölür. Ve kim dünya karşılığını dilerse, kendisine ondan veririz. Kim de ahiret karşılığını isterse ona da ondan veririz. Ve Biz şükredenleri mükâfatlandıracağız.


İnsan; 22: Şüphesiz ki bu, sizin için karşılıktır. Çalışmalarınız da meşkûrdur (karşılık ödenecek niteliktedir).
Allah şükredenlere nimeti artırır

İbrahim; 7: Ve hani Rabbiniz size şöyle ilân etmişti: “Ant olsun ki şükrederseniz elbette size arttırırım ve eğer nankörlük ederseniz hiç şüphesiz azabım çok çetindir."



Şükür nimetin artmasına, şükrün karşıtı olan küfür (nankörlük) ise nimetin elden gitmesine sebep olur. İnsan şükrettikçe, yani nimeti veren Allah’a karşılığını ödedikçe Allah ona nimetini kat kat artırır ve ayrıca da ona huzur, mutluluk verir. Ama nankörlük eden ise, hem biriktireceğim diye hem de biriktirdiğimi koruyacağım ve daha da artıracağım diye maddî ve manevî sıkıntılara, azaplara duçar olur. Ayrıca da Allah, verdiği nimeti elinden almak suretiyle onu cezalandırır.
Yüce Allah, “şükür” görevini yerine getirirken verilen nimet karşılığında “hasene” getirene, getirdiğinin on katını vadetmekte (En’âm; 160), “infak, salihat” cinsinden davranışlarda bulunanların durumunu ise bire yedi yüz veren daneye benzetmekte ve onlardan dilediği kişiler için daha da arttıracağını bildirmektedir (Bakara; 261).
Allah'ın kendisi de şükredendir


(Kullarına yaptıklarının karşılığını verendir)

Yüce Rabbimizin Esma-i Hüsna’sından ikisi de “eş Şekûr (yapılanın karşılığını çok çok veren)” ve “eş Şakir (yapılanın karşılığını veren)”dir.
Nisa; 147: Eğer şükrettiyseniz ve iman ettiyseniz Allah size azabı ne yapar? Allah, Şakir’dir (karşılığını verendir) ve en iyi bilendir.
Rabbimizin bu isimleri şu ayetlerde geçmektedir: Fatır; 30, 34, Şûra; 23, Teğabün; 17, Bakara; 158

(Hakki Yilmaz)
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
5 Ekim 2010       Mesaj #4
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Şükür “yapılan iyiliğe, verilen nimete karşı hoşnutluk, minnettarlık ve teşekkür hissi duymak, onun değerini bilmek” demektir.

Allah’a şükür ne demektir?

Allah’a şükür ise; Bizleri yaratan, yaşatan, esirgeyen ve koruyan Allah’a verdiği nimetlerden dolayı teşekkür etmektir. Diğer bir ifadeyle Allah’a şükretmek, onun verdiği nimetleri iyi değerlendirip, onun hoşnut olacağı şekilde değerlendirmektir.
İnsanı teşekkür etmeye (şükretmeye) yönelten sebep nedir?

İnsan sahip olduğu nimetlerin, iyilik ve güzelliklerin farkına varınca, hoşnut olur ve sevinir. Bu durum onun mutlu olmasını sağlar. Bu durumun oluşmasına katkıda bulananlara karşı minnettarlık hisseder, bu duygularla onlara teşekkür eder. Değerini bildiğini ifade etmek onu üzecek söz ve davranışlardan kaçınır ve her zaman onu iyi duygularla anar.

Bir kimse bize bir iyilik yaptığı zaman neden teşekkür etmeliyiz?

Günlük yaşamımızda bize bir kimse iyilik ettiği zaman mutlu olur, ona teşekkür ederiz. Her zaman onu iyi duygularla hatırlarız. Çünkü iyilik yapan kimse bize değer vermiş, ilgi ve yakınlık göstermiştir.

Niçin Allah’a şükrederiz?

Bizleri yaratan, yaşatan, esirgeyen ve koruyan Allah’a verdiği nimetlerden dolayı teşekkür ederiz. Yüce Allah Kur’an’da “...Bana şükredin; sakın nankörlük etmeyin”(Bakara 152) buyurarak kendisine teşekkür etmemizi(şükretmemizi) istemektedir. Allah, kendisine övgü ve teşekkür borçlu olduğumuz yaratıcımızdır. Çünkü o, insanı özenle, değerli ve üstün varlık olarak yaratmıştır. İnsana ilgi ve yakınlık göstererek, evrendeki her şeyi onun emrine vermiştir. Allah Kur’an’da şöyle buyurmaktadır: “Allah, yerde ne varsa hepsini sizin için yarattı.” (Bakara suresi, 29)

Allah’ın bize olan nimetleri sayamayacağımız kadar çoktur. İnsan olarak yaratılmak en büyük nimettir. Rabb’imiz bize el, ayak, göz, kulak gibi organlar; akıl vermiştir. Yediğimiz çeşit çeşit besinler, teneffüs ettiğimiz hava, hizmetimize sunulan bütün tabiat varlıkları hep birer nimettir. Nasıl küçük bir iyilik yapana teşekkür ediyorsak, bizi yaratan, besleyip büyüten, esirgeyen, bağışlayan, koruyan Allah’a da teşekkür etmemiz gerekir. “Ya Rab, bütün bunları bize veren sensin, bu sebeple sana sevgi, saygı, minnet ve teşekkür borçluyum!”diyerek Allah’a şükretmek güzel bir davranıştır.Günlük konuşmalarımızda Allah’a şükür ifadesini nerede ve nasıl kullanırız?

Allah’a olan teşekkürümüzü “Elhamdülillah”, “hamt olsun”, “Allah’a şükür”, “Çok şükür” veya “Allah’a çok şükür” gibi sözlerle belirtiriz. Örneğin Yemek yerken veya su içerken Bismillah diyerek Allah’ın adını anar, yemekten veya su içtikten sonra “Allah’ım çok şükür” diyerek, Allah’a şükrederiz. Bir işi başardıktan sonra “Allah’a şükürler olsun, bu işten de alnımızın akıyla çıktık” diyerek şükrümüzü ifade ederiz. Yolculuk bittikten sonra “Allah’a şükür kazasız, belasız geldik”, hastalıktan kurtulduktan sonra “çok şükür Allah’a iyileştim” diyerek şükrümüzü belirtiriz. Bir kimse bize “Nasılsınız? Diye sorduğunda “Çok şükür, Allah’a şükür veya Allah’a hamdolsun iyiyim” diyerek Allah’ı över, durumumuzdan memnuniyetimizi belirtiriz. Ayrıca Elimizdeki nimetleri ve yeteneklerimizi Allah’ın hoşlanacağı şekilde kullanmak ta bir çeşit şükürdür. Örneğin Allah’ın verdiği nimetleri onun kullarıyla paylaşmak ve yardımlaşmak da Allah’a şükretmektir.

Allah’a şükretmek bize neler kazandırır?

Allah’ın buyruğunu yerine getirmiş olur ve onun sevgisini kazanırız. Bize verdiği değeri, ilgi ve yakınlığı kalbimizde hissederiz. Bu durum bizim mutlu ve huzurlu olmamızı sağlar.Allah’a şükretmek bir anlamda; verilen nimetleri onun hoşlanacağı şekilde değerlendirmektir. Bu da Allah’ın koyduğu kurallara uymak ve onları gözetmekle gerçekleşir. Bu durum bize verilen nimetleri daha dikkatli, yerli yerinde kullanmayı ve değerini bilmeyi öğretir. Elimizdeki nimetleri artmasına ve bereketlenmesine yardımcı olur. Yüce Allah Kur’an’da “Ant olsun eğer şükrederseniz elbette size nimetlerimi artırırım”(İbrahim suresi, ayet 7) buyurarak bu duruma işaret etmektedir.
mhmmdcngz - avatarı
mhmmdcngz
Ziyaretçi
10 Kasım 2011       Mesaj #5
mhmmdcngz - avatarı
Ziyaretçi
Allah'a verdiği güzel nimetler için şükrederiz.Şükretmezsek tam tersi isyan edersek Allah verdiği nimetlere nankörlük yaptığımız için bizden geri alır.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
3 Ocak 2012       Mesaj #6
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
1- Allahü teâlâ, bizi bir taş, bir bitki veya bir hayvan olarak değil de, insanolarak yarattığı için,

2- Müslüman bir ülkede doğduğumuz için, [Gayrimüslim bir ülkede dünyaya gelseydik, araştırıp iman etmemiz çok zor olurdu Müslüman ülkede doğmamız, Allahü teâlânın bir ihsanıdır]

3- Müslüman ülkede doğduğu hâlde, dinsiz olan birçok kişi gibi olmadığımız için,

4- Müslüman aileden dünyaya gelip, onlar bizi Müslüman olarak yetiştirdiği için,

5- Bozuk çevrenin etkisinde kalmadan, imanımızı muhafaza ettiğimiz için,

6- Musa aleyhisselam gibi büyük bir peygamber, bu ümmetten olmak için dua etmiştir Bir peygamberin bile isteyip de kavuşamadığı nimete, biz kavuştuğumuz için,

7- Ülkemizde ve dünyada, insanların çoğu, namaz kılmaktan mahrumdur Namaz kılmak, Allahü teâlânın kulunu kendisine muhatap seçmesi, huzuruna kabul etmesi demektir Milyonlarca, milyarlarca insan arasından, bizi muhatap kabul ettiği, bize yap, yapma diye emirler verdiği ve her gün beş sefer, huzuruna kabul ettiği için,

8- Her ülkede bid’at ehli gruplar var Bid’atler ibadet gibi işleniyor Bid’at ehli olmadığımız için,

9- Cehennemden kurtulacağı bildirilen, Ehl-i sünnet vel cemaat fırkasında olduğumuz için,

10- İslam âlimlerini tanımayı, sevmeyi, kitaplarını okuyup dinimizi öğrenmeyi ve yaymayı bize nasip ettiği için de çok şükretmek gerekir

Benzer Konular

15 Eylül 2017 / recepkaymak Cevaplanmış
29 Nisan 2011 / Ziyaretçi Soru-Cevap
10 Ocak 2009 / ECE Soru-Cevap
8 Kasım 2012 / mehmanperest Soru-Cevap
23 Aralık 2014 / Alp390 Soru-Cevap