Arama

Somut Nedir?

Güncelleme: 7 Mart 2017 Gösterim: 12.778 Cevap: 3
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
14 Ekim 2009       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi

SOMUT

Ad:  somut.JPG
Gösterim: 1503
Boyut:  17.2 KB

1. SOMUT'a karşıt olarak, beş duyuyla doğrudan doğruya algılanabilen bir şey için kullanılır; maddi müşahhas: Somut gerçeklik. Somut bir varlık.
Sponsorlu Bağlantılar
2. VARSAYIMSAL ya da KURAMSAL'a karşıt olarak, doğrudan doğruya gerçeğe dayanan, gerçeğe yönelen, deneyimle sıkı bir ilişki içinde olan şey için kullanılır: Bir kuramın somut uygulaması. Sana somut bir öneride bulundu mu? Somut örnekler vermek.

—Dilbil. Somut ad, SOYUT AD'a karşıt olarak, duyularla algılanabilen bir varlığı ya da nesneyi belirten ad. (Somut adların altkategorisinin de, sözdizimsel ve/ya da anlamsal inceleme için alt kategorisi oluşturulabilir: kişileri, hayvanları, aletleri, maddeleri, öğeleri vb. belirten somut adlar diye bir ayrım yapılabilir.)

—Fels. Somut gerçeklik. Hegel'e göre, şeylerin gerçekliğinin ayırtedici özelliği. (Bk. ansikl. böl.)

—Müz. Somut müzik, ses verebilen çeşitli doğal nesnelerden kaynaklanan, önkaydı yapılan ve stüdyoda işlenerek hazırlanan müzik. (Bk. ansikl. böl.)

—Ruhbil. Somut düşünce işlemleri, Piaget'nin terminolojisinde, biçimsel işlemler gibi sözsel önermelere değil de, doğrudan doğruya elle tutulabilen ve düzenlenebilen nesnelere ilişkin işlemler. (Bk. ansikl. böl.)

—XX. yy. sanatı. Somut sanat, nesnel gerçeklik ve plastik olguların yaratılışı olarak kabul edilen geometrik soyut sanat. (Bu kavram, 30’lu yıllarda Van Doesburg, ardından 40’lı yıllardan başlayarak Max Bili tarafından geliştirildi; Arp, Magnelli gibi sanatçılar arasında yankı uyandırdı. Van Doesburg'un, Seuphor'un Cercle et Carrö grubu'na rakip olarak kurduğu kısa süreli bir sanatçı topluluğu [Otto Gustaf Carlsund, Löon Tutundjian, Hölion.], nisan 1930'da Art concret [Somut sanat] adlı bir kitapçık yayımladı.)

a. Somut olan şey: Somuttan soyuta gitmek. Somuta yönelmek.

—Fels. Hegel'de, duyularla algılanabildiği gibi, onu belirleyene, özellikle de tarihe karşılık olabilen olgu. (Bk. ansikl. böl.)

—ANSİKL. Fels Hegel, somutu (das Konkrete), kimi zaman, geleneksel anlamda, yani dolayımsız algılanan duyulabilir şey anlamında kullanır. Bu durumda somut, mantıksal düşüncenin soyutlamasının karşıtıdır. Ama, daha derin bir anlamda, "somutluk" (Konkretheit) nitelemesine, kendini gerçekleştirme hareketi ve tarihsel etkinliği içinde ele alınan mantıksal düşünce uygun düşer. Çünkü "aklın kendisi, tüm soyut belirlenimleri bünyesinde bir arada tutan tözsel ya da gerçek varlıktır ve bu belirlenimlerin, mutlak olarak somut yekpare birliğidir" (Wissenschaft der Logik (Mantık bilimi], "Giriş”).

Hegel’e göre "somut gerçeklik (Wirk- lichkeit) özel ile varoluşun birliği" (PV/s- senschaft der Logik [Mantık bilimi], “Öz”, 3, 1) ya da "kendi ile töz'ün birliği”dir (Tinin görüngübilimi [Phânomenologie des Geistes], "Tin"). Var olan her şeyi ayrım gözetmeksizin belirten gerçeklik’e (Realitât) karşıt olarak, somut gerçeklik, mantıksal bir dolayımdan geçmiş varlığı belirtir; böylece, varlığın dolayımsızlığı (varoluşunu, tözünü) kendi içselliğinden (öz’den, kendi’den) türemiş olarak kavranır. Dolayısıyla somut gerçeklik, iç ile'dış’ın birliğidir; özgül biçimi de, özgürlükle özdeş olan gerçekleşmiş kavramdır.

—Müz. Somut müzik fikrinin kaynağı olarak İtalyan Marinetti ile Russolo’nun fütürist manifestosunu gösterenler olmuştur ama, bu tür müziği başlatanlar hiç kuşkusuz, ikinci Dünya savaşı'ndan sonra Fransız radyo televizyon kurumu'nun de neme stüdyolarında çalışmalarını sürdüren Pierre Schaeffer ile Pierre Henry’dir.

1948'den bu yana kullanılagelen "somut müzik" (musique concröte) terimi estetik bir anlayışı değil, ancak sesleri elde etmek için kullanılan gereçleri (somut) belirtir. Pierre Schaeffer, yaptığı müziği tanımlarken, bu müziğe somut demelerine neden olarak, varolan birtakım gereçlerden (doğal ses ya da müziksel ses) yola çıktıklarını gösterir, bunları deneysel olarak bir kurguya dönüştürdüklerini, çünkü bu durumda notalamanın sözkonusu olamayacağını belirtir, izlenen yol şöyle özetlenebilir: müziğe hareket noktası olarak notayı değil, ses veren bir nesneyi seçmek; çeşitli "somut" sesleri ya da gürültüleri banda kaydetmek, sonra da bandı yavaşlatarak, hızlandırarak, geriye çalıştırarak, ayrıca montajda, seslerin yoğunluğunda, filtrelemede, miksajda sistemli bir biçimde bütün çarpıtma, değiştirme işlemlerini denemek; son olarak da, bu işlemlerle elde edilen sesleri, geleneksel gam sesleri ve alışılagelen çalgılar gibi kullanarak bir beste meydana getirmek.
Konser, bu müziğin hoparlörlerle dinletilmesi biçiminde olur. Başlangıçta, elektriksel üreteçlerle seslerini kendi üreten elektronik müzikten ayrı bir temele dayanan somut müzik, daha sonra onunla birleşmiş ve elektroakustik müzik denilen yeni tür ortaya çıkmıştır.

—Ruhbil. Düşüncenin somut işlemleri, düşüncenin bütün alanlarında (bilişsel, duyusal, toplumsal ve ahlaksal), 7 ya da 8 yaşına doğru kendiliğinden ortaya çıkar. 7 ile 11 yaşları arasında çocuk, sınıflama, dizi kurma ve denkleştirme işlemleri aracılığıyla sezgiyi aşacak hale gelir.

Bütün düşünce işlemleri gibi somut işlemlerin "de ayırtedici özelliği, geri çevrilebilir (yani, aynı eylem olduğunu bilerek bir eylemi iki yönde geri ve ileri gerçekleştirebilmek) olmalarıdır. Ama, düşüncenin hareketliliği ve geri çevrilebilirliği, eylemin doğrudan doğruya gerçeğe ilişkin olmasına bağlıdır. Geri çevrilebilirliğin her çeşidi tersine çevirme ya da karşılıklılık olsun, biçimsel işlemlerde görüldüğü gibi bütünsel bir sistem içinde yer almaz. Somut işlemler, gruplanma adı verilen topluluk yapılarında eşgüdümlenmiştir Gruplarımaların en önemlileri de sınıflama, dizi kurma ve çoğaltıcı gruplamalardır.
Somut işlemler evresine gelen 7 yaş çocuğu, sınıf bağlılıklarını başarıyla kullanır. Bu da, çocuğun konuşmasında "bütün" ve “bazı" deyimlerini ayırt etmesi gerçeğinde dile gelir. Somut işlemler, çocuğun evrene bakış açısını nedensellik ve özellikle de rastlantı konusunda etkiler. Nedensellik kavramlarının evrimi. Piaget tarafından, özellikle koruma üzerine yaptığı deneylerde incelendi. Piaget, geri çevrilebilir olmayan rastlantının da, çocuk tarafından ancak, geri çevrilebilir işlemleri yapabildiğinde kavrandığını ortaya koymuştur.


Son düzenleyen Safi; 7 Mart 2017 03:12
X-Sözlük Konusu: ne demek anlamı tanımı.
_KleopatrA_ - avatarı
_KleopatrA_
Ziyaretçi
13 Şubat 2010       Mesaj #2
_KleopatrA_ - avatarı
Ziyaretçi
somut
felsefede, kişi, fiziksel nesne ve olay gibi birimlerle bunları belirten terim ya da adlar.
Sponsorlu Bağlantılar

Sayı, sınıf, durum, nitelik ve bağlantı gibi soyut birimlerin karşıtını ifade eder. Bazı felsefeciler ise topluluk adlan ya da somut tümellerin, yani sınıf adları ya da somut nesnelerin oluşturduğu grubu üçüncü bir kategori olarak ele alırlar.

Soyut ile somut arasındaki aynm genel olarak yeterince açık olmakla birlikte, çok kesin değildir ve iki kavramın arasındaki sınırda yer alan bazı durumlar bulunabilir. Bu durumlann örnekleri arasında “kuram, doğru önerme, olgu ve olay”ın oluşturduğu terim dizisi ya da kuramsal fizikteki “iletkenlik, hız, ısı, magnetik alan, ışık, elektrik yükü, elektron, molekül, kuartz kristali” dizisi vardır. Bu durumlarda dizi soyut bir terimle başlar; ama terimlerin gittikçe daha somut bir nitelik kazandığı kabul edilir. Bu nedenle, soyut ve somut arasında mutlak sınır çizilmesi oldukça zordur. Varoluşçulukta insan varlığının dünyadaki somutluğu güçlü biçimde vurgulanır. Bu bağlamda, bireyin belirli olaylara ilişkin, yaşayarak edindiği deneyimler somut olarak nitelenir ve mantıksal analizin biçimsellikleri ile ince metafizik kurguların karşısına konur. Bu yaklaşımın etkisiyle 20. yüzyıl ortalarından sonra gerek Avrupa’da gerekse ABD’deki felsefi tartışmaların en önemli konularından birini “somuta dönüş” anlayışı oluşturmuştur.

kaynak: Ana Britannica

Son düzenleyen Safi; 7 Mart 2017 02:00
düşünür - avatarı
düşünür
Ziyaretçi
18 Mart 2012       Mesaj #3
düşünür - avatarı
Ziyaretçi
Somut Nedir ?
Ön Bilgi Somut aşağıdaki anlamlara gelebilir:
  • Somut, varlığı duyularla algılanabilen, soyut karşıtı
  • Somut, edebiyat dergisi
  • Somut şiir, sayfa boşluğu üzerinde biçimsel bir kural olmadan düzenlenerek oluşturulan şiir Somut terimi, beş duyu organından biriyle algılanabilen, maddesi olan kavram ve varlıklara denir.
Somut anlam ve soyut anlam konusu hem Öss’de hem de Oks’de, sözcükte anlam ana başlığı altında işlenen bir konudur. Bu sebeple hem Öss’ye hazırlanan öğrencileri hem de Oks’ye hazırlanan öğrencileri yakından ilgilendirmektedir.
Sözcükte anlamın zor konularından -daha doğrusu karışık- konularından birisi olan soyut ve somut anlamı dilimiz döndüğünce kolay ifade etmeye çalışacağız ve çeşitli örneklerle pekiştirmeye çalışacağız. Daha sonra ise soyutlamanın ve somutlamanın ne olduğu ve nasıl yapıldığına değineceğiz. Dilerseniz ilk önce birer tanım yapalım:

Somutun Anlam Nedir:
Basit bir ifade ile, beş duyu organımız tarafından algılayabileceğimiz kavramlardır. Yani elle tutabileceğimiz, gözle görebileceğimiz ya da varlığını hissedebileceğimiz kavramlardır. Örnek: masa, sandalye, su, taş, toprak, hava, defter, kâğıt, kalem, silgi, bilgisayar, toprak, kum, elma, armut, dolap vs.

Soyutun Anlam Nedir:
Soyut anlamlı sözcükler ise beş duyu organımız ile algılayamadığımız kavramlardır.Örnek: Sevgi, mutluluk, aşk, üzüntü, neşe, keder, ruh, iyilik, kötülük, insanlık, sinirli vs. Bu sözcükler düşünce yoluyla algılayabileceğimiz kavramları ifade eder.
Şimdi somut ve soyut sözcüğünü nasıl ayırt edeceğileceğimiz konusunda birer taktik geliştirelim.
Somut ve Soyutu Akılda Nasıl Tutarız ?
Somut Kelimesini Kolayca Ezberleme Yöntemi:
Var olan, maddedir. O zaman somut sözcüğündeki “m” harfi bizim ipucumuz olsun. Var olan madde.
Soyut Kelimesini Kolayca Ezberleme Yöntemi:
Yok olandır diyebiliriz. Yani soyut sözcüğündeki “y” harfi bizim ipucumuzdur. Soyut = yok
Somutlama (somutlaştırma):
Şimdi en çok karıştırılan durumlardan birisi olan somutlamanın ne olduğuna bakalım.
Aslında soyut olan bir anlamı somutlaştırarak anlatmaktır. Ya da o kelimeyi somut bir şeyi ifade etmek için kullanmaktır.

Hemen örneklere bakalım:
hayal: hayal aslında soyut bir şeydir. Çünkü beş duyu organımız ile algılayamayız. Ama hayal sözcüğünü aşağıda somutlaştırarak beş duyu organımızla algılayabileceğimiz bir şeyin yerine kullandık:
hayallerime kanat takıp uçuracağım ( Burada hayal sözcüğü kuşa benzetilmiş. Yani somut bir varlık yerine kullanılmıştır.)
düşüncelerime gem vurmalıyım (Burada da düşünce aslında soyut bir şeydir. Ancak düşünce kurcalanan bir şey yerine kullanıldığı için somutlama yapılmıştır.
güzelliği bana bir beden büyük geliyor ( güzellik aslında soyut bir kavramdır. Burada ise giyilecek bir kıyafet gibi kullanılmıştır. Yani somut bir varlık gibi. Bu nedenle somutlama yapılmıştır.

Soyutlama (soyutlaştırma):
Soyutlama da, somutlamanın tam tersi bir özelliğe sahiptir. Yani aslında somut olan bir şeyi soyut gibi kullanmak, somut olan sözcüğü soyut anlamda kullanmaktır.
Örnekler:
Attığı taş kafamı yardı.
Bu cümlede taş sözcüğü somut anlamlıdır. Elle tutulabilir bir varlıktır. Şimdi ise taş sözcüğünü soyut anlamda kullanalım:
Çok taş kalplisin. ( Bu cümlede de taş sözcüğü, duygusuz anlamında kullanılmıştır. Yani somutken soyut yapılmıştır. )
Aslanların yüreği yaklaşık bir kilogram gelir.
Yürek sözcüğü testlerde sıklıkla karşılaşacağımız sözcüklerden bir tanesidir. Yürek, kalp demektir. Yani elle tutulan bir organımızdır. Şimdi yüreği soyut anlamda kullanalım:
Arda çok yüreksiz bir çocuktu. ( Bu cümlede ise yüreksiz derken korkak anlamı vurgulanmak istemiştir. Yani somutken soyut yapılmış, soyutlama yapılmıştır. )
Son düzenleyen Safi; 7 Mart 2017 01:36
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
6 Kasım 2015       Mesaj #4
Safi - avatarı
SMD MiSiM
SOMUT VE SOYUT NEDİR?
Prof. DR. Rıza FİLİZOK Okul kitaplarımızda isim olan kelimelerin “somut” ve “soyut” diye ikiye ayrıldığı bilgisi verilir ve şöyle tanımlanır:“Somut isimler: Beş duyu ile kavranan varlıkları gösteren isimlerdir.”

Örnek: “Taş, ev, bitki” somut isimlerdir.“Soyut isimler: Beş duyu ile kavranamayan ancak akılla tasarlanan kavramları gösteren isimlerdir.”Örnek:“insanlık, beyazlık, hürriyet” somut isimlerdir. Ülkemizde bilim ve okul hayatında geçerli olan tanım, hemen hemen bu bilgilerlerle sınırlıdır. Bu bilgi doğru olmakla birlikte, ancak ilköğretimin birinci devresi için yeterlidir ve eğitimin üst basamakları için hiç de yeterli değildir. Kullanılmakta olan tanım, sadece “duyulardan gelenler” ile “akıldan gelenler” karşıtlığına dayanmakta, meselâ “derecelenme” ilişkilerini göz ardı etmektedir. Bundan dolayı bu kavramları öğretiyorsak onların daha ayrıntılı bilgilerine ulaşmamız gerekmektedir. Bu bilgileri göz önünde bulundurmadan isimlerin soyut mu yoksa somut mu olduğunu tespitte daima belirsizlikler olacak, zihinler karışacaktır. “Duyulardan gelenler” ile “akıldan gelenler” karşıtlığına dayanılarak yapılan bu sınıflandırma, diğer ilkeler göz önünde bulundurulmayınca mutlak bir ayırım imiş gibi algılanmaktadır ve olgu şöyle kavranmaktadır:
Somut ve soyut için böyle bir ayırım geçerlidir, ancak bu ayırım, sanıldığı gibi mutlak bir ayırım değildir. Buradan çıkaracağımız sonuç şu denklem değildir: Yani isimler, soyut ve somut olarak ikiye ayrılırlar, bu doğrudur; ancak bu, her kelimenin mutlaka iki gruptan birisi içinde yer alacağı anlamına gelmez. Bu ayırımın amacı, isimlerin gösterdiği nesnelerin iki karşıt grup içinde bulunduklarının fark edilmesini sağlamaktır. Her kelimeye somuttur veya soyuttur diyemeyişimizin sebeplerinden birisi isimlerin soyut ve somutluğunun çok zaman göreceli olmasıdır. Yani bütün isimler aslında somut ve soyut diye iki öbeğe ayrılmazlar, onlar çok zaman somuttan soyuta doğru giden bir eksen üzerinde yer alırlar, somuttan soyuta doğru yükselen bir merdivenin basamağıdırlar: Soyuttan somuta doğru sıralanmış şu isimlere bakalım:İsimler kümesi Somut isimler Soyut isimler nitelik renk kırmızı Kırmızı elma En soyut Soyut (ancak üsttekine göre somut) Soyut, (ancak üsttekine göre somut) En somut isimler kümesi=Somut isimler kümesi + soyut isimler kümesi.

Bu isimlerin en somutu “kırmızı elma”dır. İkinci basamaktaki “kırmızı” ise nesnesinden ayrılmış bir kavramı ifade ettiğinden soyuttur. “Renk” kelimesi ise daha üst bir zihinsel soyutlamayı içerdiğinden daha soyuttur. “Kırmızı” kelimesi “Renk” kelimesine göre daha somuttur. Aynı şekilde “renk” kelimesi “nitelik” kelimesine göre daha somuttur. Bu örnek, soyut ve somut kavramlarının karşıtlık ilişkisi dışında derecelenme “tedric” ilişkileri içinde olduğunu göstermektedir. İsimlerin soyutluğu yahut somutluğu tespit edilirken karşıtlık ilişkisi kadar “derecelenme” ilişkisinin de göz önünde bulundurulması gerekmektedir.

Bu iki kavramı, biraz ayrıntılı bir şekilde ele alalım: Soyut, bir soyutlamanın neticesinde ortaya çıkan şeydir. Zihnin bir varlığı yahut bir şeyi, gerçekte onunla birleşmiş halde bulunan diğer niteliklerini bir yana bırakarak, sadece bir niteliğiyle kavraması olayıdır . Yani zihnin, nesne ile ilgili nitelikleri nesneden ayırarak kavramasıdır: Bir kağıdın şeklini, ağırlığını vb. hesaba katmadan beyazlığını düşünebilirim. Bu durumda beyazlık, soyuttur. Aynı şekilde elimde bir elma varsa, o elmanın kokusunu, rengini, ağırlığını, şeklini aynı anda kavrarım. Somut fikir, bir şeyin niteliklerinin birlikte kavranışıdır. Elmanın sadece rengini bütün diğer niteliklerden ayrı olarak düşündüğümde ise soyut (abstrait) düşünmüş olurum. Somut terim (müşahhas lafız, ism-i ayın), öznenin bir niteliğini gösteren ve özneyle bir bütün oluşturan terimdir :

Mesela « Nazik, bilgin, yuvarlak » kelimeleri bir ismin sıfatı olarak kullanılabilirler « Nazik hanım, bilgin adam, yuvarlak masa ». Böyle bir isme bağlanan bu sıfatlar, somuttur ve somut terim adını alır. Nazik kelimesine göre nezâket, bilgin kelimesine göre bilim, yuvarlak kelimesine göre yuvarlaklık kelimeleri ise soyuttur. Soyut ve somut terimlerden bahsedebildiğimiz gibi, soyut ve somut fikirlerden, imajlardan, resimden, hayallerden de bahsedebiliriz. Soyut Üslup, somut nesneleri, manzaraları, somut kahramanları tasvir etmekten ziyade fikirleri ifade eden üsluptur. Meselâ La Rochefoucauld'nun üslubu soyuttur; Buna nazaran La Bruyère'inki çok daha somuttur. Bunlar bu kavramların günlük dildeki kullanışlarıdır. Aritmetikteki sayılar soyuttur. Sayılar bir varlığa bağlı olarak kullanıldığında ise somuttur : « üç, on, yüz » soyuttur ; üç elma, on koyun, yüz kitap » somuttur.

Psikoloji ve mantık bilimine göre bir şey gerek dış gerek iç tecrübelerimiz içinde yer alıyor, bir veri ortaya koyuyor ve idrak ediliyorsa somuttur. Mesela bir olgu gerek maddî ve tabii, gerek ruhî ve sosyal olsun somuttur. Buna karşılık matematiksel veriler soyuttur. Soyut, tümeldir. Belli bir anda bilinç ile algılanan ruhî bir olgu da somuttur. Çünkü tikel ve hakikîdir. Düşünce, genel olarak üç yolla soyutlamaya ulaşır:
  • Gerçeği genelleştirir (généraliser)
  • Gerçeği analiz eder, ayırır, ayrıştırır (analyser)
  • Gerçeği tekrar inşa eder, kurar (construir)
Duyularımızla algılayabildiğimiz şeylere somut diyoruz; bunun sonucunda da insan somut, insanlık ise soyuttur diyoruz. Bununla birlikte çağdaş dil bilimi bizlere yeni bir şey öğretmiştir. Bütün kelimeler soyuttur: Her dilbilimsel işaret (gösterge / signe), yani her terim yahut kelime bir nesneyi değil, bir kavramı (gösterilen) gösterir, dolayısıyla her işaret yani kelime anlam yönünden soyuttur. Dil, bir soyutlama aracıdır. Kelimeler ancak gösterdiği varlığın nitelikleri açısından değerlendirildiğinde (eski dil bilimi anlayışına göre) soyut ve somut diye ikiye ayrılabilirler. Klasik bilimler bize soyutlamanın anlam fakirleşmesine yol açtığını da söylüyordu ve bunu şöyle açıklıyordu:
“Varlık, canlı, kuş, kanarya kelimelerini genelden özele doğru yani soyuttan somuta doğru sıraladığımızda, kaplamı en geniş olan kelime varlıktır, çünkü dış dünyadaki bütün varlıkları içine alır. Buna karşılık varlık kelimesinin içlemi azdır. Çünkü varlık teriminin tek bir özelliği vardır, o da “var olmak”tır Kanarya terimine gelince; biz kanarya dediğimiz zaman, varlıklar içinde yalnız bu tür kuşu kastederiz. Yani kaplamı çok azdır, sadece kanaryalar kümesini gösterir; buna karşılık özellikleri fazladır, yani içlemi çoktur. Öyleyse, bir terimin kaplamı çoğaldıkça içlemi, içlemi çoğaldıkça kaplamı azalır.”

Çağdaş bilimlere göre ise soyutlama zorunlu olarak bir anlam fakirleşmesine yol açmaz. Tersine, gerçeğin en soyut modelleri, en zengin içleme sahiptir. Görüldüğü gibi soyut ve somut kavramları, bilinmesi ve tanınması kolay olan kavramlar değildir. Bu kavramları öğretirken soyutluk ve somutluğu hemen ve kolayca kavranabilen isimlerden hareket edilmelidir. Öğrencilere önümüze çıkan her kelimenin hangi gruptan olduğunu sormamız doğru değildir. Çünkü bunu kimse başaramaz. Durum böyle olduğu halde ilköğretimden yüksek öğretime kadar her türlü sınavda öğrencilerimizden soyut ve somut kelimeleri bulmaları istenmektedir. Elbette bu tür sorular yararlıdır ve sorulabilir, ancak önce eğitimcilerin bu kavramlar hakkında daha açık ve kesin bilgiye ulaşması, sonra da bu bilgileri ilkeleriyle öğrencilere kazandırması ve ondan sonra sorması gerekir. Bu konudaki tutarsızlıkların ve tuhaflıkların hangi boyutlara vardığını görmek için ders kitaplarına, sınav sorularına, dershane yayınlarına ve internet sitelerine bakmak yeterlidir. Gençliğimizin zekâsı bu bilgi kirliliği içinde kararmaktadır. Aynı kelime nasıl kullanımıyla soyut da somut da olabiliyorsa, farklı bilim dallarına, düşünce ekollerine ve yaklaşımlara göre de aynı kelime soyut yahut somut olabilir.Çağdaş bilimin biz eğiticilere yüklediği görev, bu kavramların her zaman mutlak değil, bazen göreceli değerleri olduğunu öğrencilerimize anlatmak ve oldukça zor bir görev de olsa inceliklerini kavrayıp kavratmaktır. Atalarımız ve Batılılar bunu yüzyıllardır başardığına göre biz de başarabiliriz. Çağdaş uygarlığın anahtarı bu kavramlarla düşünebilmektir.
Son düzenleyen Safi; 7 Mart 2017 01:42

Benzer Konular

8 Mart 2009 / Ziyaretçi Cevaplanmış
8 Mart 2014 / Ziyaretçi Cevaplanmış
4 Mayıs 2011 / ThinkerBeLL Sanat
9 Ekim 2012 / Misafir Cevaplanmış