Arama

Bayrak ile ilgili sözler, şiir ve yazı var mı?

En İyi Cevap Var Güncelleme: 17 Nisan 2011 Gösterim: 4.528 Cevap: 2
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
18 Ekim 2009       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
bayrak ile ilgili güzel sözler nedir lütfen(Msn Sad:
EN İYİ CEVABI asla_asla_deme verdi
Alıntı
Misafir adlı kullanıcıdan alıntı

bayrak ile ilgili güzel sözler nedir lütfen(:(:

Bayrak Namus Bayrak Şeref Bayrak Şan...
Bayrak namus, bayrak şeref, bayrak şan,
Sponsorlu Bağlantılar
Bayrağımın kırmızısı şehidimin kanıdır kan,
Gel ey soysuz! gel sen de buna inan inan,
Bayrak namus, bayrak şeref, bayrak şan.


Bayrak namus, bayrak şeref, bayrak şan,
Yâ Rab bu soysuzlara biraz izan ver izân,
Mehmetler bayrağı korur sınırlar taa fizan,
Bayrağımın kırmızısı şehidimin kanıdır kan,
Yusuf Önder Bahçeci


Bir Şehidin Bayraklaşan Mektubu Sınır Karakollarından birinde vatani görevini yapmakta olan Mehmet oğlu Mehmet terhisine bir ay kala hain parmakların çektiği tetiklerle şehit olmuştu.
Mehmet'in üzerinden emekli devlet memuru babasına yazdığı; ancak postaya vermesi nasip olmayan yarım kalmış bir mektubu çıktı. Komutanlarının ve doktorların bu mektubu okuduklarında gözlerinden yaşlar boşaldığı görüldü ve komutanının ağzından bir tek cümle çıktı. 'Allah kahretsin! '
Hadi bu mektubu hep birlikte okuyalım.
'Benim sevgili babacığım. Sizlerden ayrılalı epey zaman oldu. Her şeyin bir sonu olduğu gibi askerlik hizmetimin de sonuna geldim. Şurada bir ay gibi kısa bir zaman kaldı terhisime. O günü Rabbim bize nasip ederse ahdim olsun seninle, annemle ve kız kardeşimle üç gün, üç gece hiç dışarı çıkmadan oturup hasret gidereceğim. Annemin pişirdiği yemekleri, bacımın demlediği çayları birlikte içeceğiz. O zaman özlemlerimiz de, hasretlerimizde son bulacaktır inşallah.
Mektup bu kadardı. Belli ki Mehmet bundan fazlasını yazmaya vakit bulamadan nöbet saati gelmiş ve görevine gitmişi ki bu mektubun devamını yazamamıştı. Yarım kalan bu mektubu göğüs cebine koymuş, o gün devriye hizmetini yaparken hain bir parmağın çektiği tetikle şehit olmuştu. Mehmet'in bu mektubu al kanından zar zor okunuyordu; çünkü hain mermi onu tam kalbinden vurmuştu. O mektup da kalbinin üzerindeydi.
Mehmet'in zatî eşyaları emanete alınmış, bir kutu içerisinde cenazesi ile birlikte doğup büyüdüğü memleketine gönderilmişti. Bu eşyalar içinde yarım kalmış kan ağlayan bu mektup da vardı.
Devlet şehidine karşı son görevini yapmış, törenle Mehmet ebedi yolculuğuna gönderilmişti. Ateş düştüğü yeri yakar misali komutanları, ailesi, yavuklusu hıçkıra hıçkıra ağladılar. Taziyeler alındı, dualar okundu ve aradan üç dört gün gibi bir zaman geçti. Baba Mehmet Efendi şehidiyle birlikte gelen kutuyu açtı, oğlunun al kanıyla allanmış mektubunu gördü ve başladı okumaya.
' Sevgili babacığım bizi askerlik hizmetine gönderdiğinizde davul zurna ile gönderdiniz. Git oğul. Vatanına, milletine, devletine, namusuna sahip ol dediniz. Bizler buraya geldik. Gecemizi gündüzümüze katıp vatan hizmetinin kutsallığına, mübarekliğine inanarak dosdoğru görevimizi ifa ettik.
Ancak karşımızda düşman göremedik. Karşımızda şerefli bir düşman yoktu. Karşımızda ******** bir ihanet vardı, yalan vardı, soygun vardı, talan vardı. En önemlisi vatan hainliği vardı.
Nerde bir vatan haini varsa, nerde bir banka soyguncusu varsa, nerde tüyü bitmemiş yetimin, öksüzün malını çalıp çırpan varsa, nerde devletine ihanet eden, milletine ihanet eden, tarihine ihanet eden hatta hatta Sarıkamış'ta, Sakarya'da, Çanakkale'de şehit olan aziz şehitlerimizi soykırım yaptılar iması ile katillikle, canilikle suçlayan ********ler varsa. Bu ********ler yatında katında, dostlarının kucağında gününü gün ederlerken bizler yani gencecik fidan gibi vatanın öz be öz evlatları ise burada teker teker şehit oluyoruz.
Kime karşı, kimlere karşı?
Bu ********ler palazlansınlar, sömürülerine devam etsinler diye mi?
Yoksa bizim gece gündüz, eksi 30 derecede nöbette beklediğimiz güzel yurdumuzu bölsünler, parçalasınlar diye mi?
Dahası Avrupa Devletleri denilen haçlı ruhunun ülkemiz üzerindeki kirli oyunlarını istedikleri gibi sahneye koysunlar diye mi?
Kime karşı sevgili babacığım, kime karşı?
Bizler burada yirmi dört saat bayrağımız dalgalansın diye başımız gönderde, ellerimiz tetikte, bayrağımızı korurken, şehir meydanlarında bayrağımız yırtılsın, bayrağımız yakılsın diye mi?
Otuz bin kişinin katili o cani denize nazır kaloriferli hücresinde manzara seyretsin diye mi?
Karşımızda mert ve şerefli bir düşman yok ki babacığım. Karşımızda pusu var, ihanet var, alçaklık var, çukurluk var, döneklik var. En önemlisi hainlik var.'
Baba daha fazla devam edemedi gözlerinden akan yaşlar, oğlunun al kanıyla bezeli mektubunun üzerine damla damla düştü. Ve o mektup bir ay yıldız şeklinde göndere asılmayı bekleyen mübarek bir bayrak haline dönüştü.
Baba bu mektubu tekrar komutana götürdü. Komutan bu mektubun ikinci bölümünü kimin yazdığını araştırdı; ama bir türlü bulamadı ve gene ağzından o tek cümle çıktı. 'Allah kahretsin.' Acaba bu mübarek mektubu kim veya kimler yazmıştı?
Ama yazı aynı, yazgı aynı idi.
Baba tek oğlunun, tek ocak umudunun al kanıyla allanmış mektubu itina ile katlayıp öptü ve sol göğsünün üzerindeki cebine koydu.
Onunda ağzından bir tek cümle çıktı 'VATAN SAĞOLSUN.'

*****

23 Mart 2006 Tarihli ELAZIĞ - NURHAK Gazetesinde yayınlanmıştır.




asla_asla_deme - avatarı
asla_asla_deme
VIP Never Say Never Agaın
18 Ekim 2009       Mesaj #2
asla_asla_deme - avatarı
VIP Never Say Never Agaın
Bu mesaj 'en iyi cevap' seçilmiştir.
Alıntı
Misafir adlı kullanıcıdan alıntı

bayrak ile ilgili güzel sözler nedir lütfen(Msn Sad:

Bayrak Namus Bayrak Şeref Bayrak Şan...
Bayrak namus, bayrak şeref, bayrak şan,
Sponsorlu Bağlantılar
Bayrağımın kırmızısı şehidimin kanıdır kan,
Gel ey soysuz! gel sen de buna inan inan,
Bayrak namus, bayrak şeref, bayrak şan.


Bayrak namus, bayrak şeref, bayrak şan,
Yâ Rab bu soysuzlara biraz izan ver izân,
Mehmetler bayrağı korur sınırlar taa fizan,
Bayrağımın kırmızısı şehidimin kanıdır kan,
Yusuf Önder Bahçeci


Bir Şehidin Bayraklaşan Mektubu Sınır Karakollarından birinde vatani görevini yapmakta olan Mehmet oğlu Mehmet terhisine bir ay kala hain parmakların çektiği tetiklerle şehit olmuştu.
Mehmet'in üzerinden emekli devlet memuru babasına yazdığı; ancak postaya vermesi nasip olmayan yarım kalmış bir mektubu çıktı. Komutanlarının ve doktorların bu mektubu okuduklarında gözlerinden yaşlar boşaldığı görüldü ve komutanının ağzından bir tek cümle çıktı. 'Allah kahretsin! '
Hadi bu mektubu hep birlikte okuyalım.
'Benim sevgili babacığım. Sizlerden ayrılalı epey zaman oldu. Her şeyin bir sonu olduğu gibi askerlik hizmetimin de sonuna geldim. Şurada bir ay gibi kısa bir zaman kaldı terhisime. O günü Rabbim bize nasip ederse ahdim olsun seninle, annemle ve kız kardeşimle üç gün, üç gece hiç dışarı çıkmadan oturup hasret gidereceğim. Annemin pişirdiği yemekleri, bacımın demlediği çayları birlikte içeceğiz. O zaman özlemlerimiz de, hasretlerimizde son bulacaktır inşallah.
Mektup bu kadardı. Belli ki Mehmet bundan fazlasını yazmaya vakit bulamadan nöbet saati gelmiş ve görevine gitmişi ki bu mektubun devamını yazamamıştı. Yarım kalan bu mektubu göğüs cebine koymuş, o gün devriye hizmetini yaparken hain bir parmağın çektiği tetikle şehit olmuştu. Mehmet'in bu mektubu al kanından zar zor okunuyordu; çünkü hain mermi onu tam kalbinden vurmuştu. O mektup da kalbinin üzerindeydi.
Mehmet'in zatî eşyaları emanete alınmış, bir kutu içerisinde cenazesi ile birlikte doğup büyüdüğü memleketine gönderilmişti. Bu eşyalar içinde yarım kalmış kan ağlayan bu mektup da vardı.
Devlet şehidine karşı son görevini yapmış, törenle Mehmet ebedi yolculuğuna gönderilmişti. Ateş düştüğü yeri yakar misali komutanları, ailesi, yavuklusu hıçkıra hıçkıra ağladılar. Taziyeler alındı, dualar okundu ve aradan üç dört gün gibi bir zaman geçti. Baba Mehmet Efendi şehidiyle birlikte gelen kutuyu açtı, oğlunun al kanıyla allanmış mektubunu gördü ve başladı okumaya.
' Sevgili babacığım bizi askerlik hizmetine gönderdiğinizde davul zurna ile gönderdiniz. Git oğul. Vatanına, milletine, devletine, namusuna sahip ol dediniz. Bizler buraya geldik. Gecemizi gündüzümüze katıp vatan hizmetinin kutsallığına, mübarekliğine inanarak dosdoğru görevimizi ifa ettik.
Ancak karşımızda düşman göremedik. Karşımızda şerefli bir düşman yoktu. Karşımızda ******** bir ihanet vardı, yalan vardı, soygun vardı, talan vardı. En önemlisi vatan hainliği vardı.
Nerde bir vatan haini varsa, nerde bir banka soyguncusu varsa, nerde tüyü bitmemiş yetimin, öksüzün malını çalıp çırpan varsa, nerde devletine ihanet eden, milletine ihanet eden, tarihine ihanet eden hatta hatta Sarıkamış'ta, Sakarya'da, Çanakkale'de şehit olan aziz şehitlerimizi soykırım yaptılar iması ile katillikle, canilikle suçlayan ********ler varsa. Bu ********ler yatında katında, dostlarının kucağında gününü gün ederlerken bizler yani gencecik fidan gibi vatanın öz be öz evlatları ise burada teker teker şehit oluyoruz.
Kime karşı, kimlere karşı?
Bu ********ler palazlansınlar, sömürülerine devam etsinler diye mi?
Yoksa bizim gece gündüz, eksi 30 derecede nöbette beklediğimiz güzel yurdumuzu bölsünler, parçalasınlar diye mi?
Dahası Avrupa Devletleri denilen haçlı ruhunun ülkemiz üzerindeki kirli oyunlarını istedikleri gibi sahneye koysunlar diye mi?
Kime karşı sevgili babacığım, kime karşı?
Bizler burada yirmi dört saat bayrağımız dalgalansın diye başımız gönderde, ellerimiz tetikte, bayrağımızı korurken, şehir meydanlarında bayrağımız yırtılsın, bayrağımız yakılsın diye mi?
Otuz bin kişinin katili o cani denize nazır kaloriferli hücresinde manzara seyretsin diye mi?
Karşımızda mert ve şerefli bir düşman yok ki babacığım. Karşımızda pusu var, ihanet var, alçaklık var, çukurluk var, döneklik var. En önemlisi hainlik var.'
Baba daha fazla devam edemedi gözlerinden akan yaşlar, oğlunun al kanıyla bezeli mektubunun üzerine damla damla düştü. Ve o mektup bir ay yıldız şeklinde göndere asılmayı bekleyen mübarek bir bayrak haline dönüştü.
Baba bu mektubu tekrar komutana götürdü. Komutan bu mektubun ikinci bölümünü kimin yazdığını araştırdı; ama bir türlü bulamadı ve gene ağzından o tek cümle çıktı. 'Allah kahretsin.' Acaba bu mübarek mektubu kim veya kimler yazmıştı?
Ama yazı aynı, yazgı aynı idi.
Baba tek oğlunun, tek ocak umudunun al kanıyla allanmış mektubu itina ile katlayıp öptü ve sol göğsünün üzerindeki cebine koydu.
Onunda ağzından bir tek cümle çıktı 'VATAN SAĞOLSUN.'

*****

23 Mart 2006 Tarihli ELAZIĞ - NURHAK Gazetesinde yayınlanmıştır.




Şeytan Yaşamak İçin Her Şeyi Yapar....
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
17 Nisan 2011       Mesaj #3
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
bayrak ile ilgili özlü sözler.?

Benzer Konular

9 Aralık 2016 / Ziyaretçi Cevaplanmış
29 Şubat 2016 / Misafir Edebiyat
27 Şubat 2012 / darq_lowe Cevaplanmış
21 Ekim 2009 / Misafir Cevaplanmış