Arama

Edebi sanat nedir?

En İyi Cevap Var Güncelleme: 2 Aralık 2014 Gösterim: 24.257 Cevap: 7
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
19 Ekim 2009       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
edebi sanat nedir
EN İYİ CEVABI _Yağmur_ verdi
Alıntı
Misafir adlı kullanıcıdan alıntı

Bu sekilde soru Bende anlamadım Edebi sanatı nedir diyo

Edebi Sanatlar

Sponsorlu Bağlantılar

Mecaz

Kelime veya kelime gruplarını bilinen ilk manalarından başka bir manada kullanmaya mecaz denir. Mecaz edebî eserlerde kullanıldığı gibi zaman zaman günlük konuşmalarda da kullanılır. Mesela "yüreksiz" kelimesi "korkak" manasında kullanıldığı zaman mecaz sanatı yapılmış olur. Eğer kelimeye kazandırılan mana ile asli mana arasında bir benzerlik var ise bu mecaz; hiç bir ilgi yok ise mecaz-ı mürsel adını alır.

Örnek

Akif'in "Çatma kurban olayım çehreni ey nazlı hilal" mısraındaki "hilâl" kelimesi ile Türk bayrağı kastedildiği için mecaz-ı mürsel sanatı yapılmıştır. “Ankara bu konuda kararlı.” cümlesinde kararlı olan Ankara değil, Ankara’daki hükûmettir. Bir ilgi dolayısıyla Ankara kelimesi hükûmet anlamında kullanılmıştır.

Teşbih

Aralarında ilgi kurulabilen iki şeyden, ilgili oldukları konuda zayıf olanın kuvvetliye benzetilmesine teşbih denir.
Tam bir teşbihte dört unsur vardır:
  1. Kendisine benzetilen: Aslan
  2. Benzetme edatı: Gibi
  3. Benzetme yönü: Kuvvetli
  4. Benzetilen: Çocuk
Bunlardan benzeyen ve benzetilen aslî unsurlardır.

Örnek

Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner aşarım.

İstiare

İki temel unsurundan (benzetilen ve benzeyen) sadece biri söylenerek yapılan teşbihe istiare denir.
İstiarelerde ya benzeyen veya benzetilen vardır. Yalnız benzetilen söylenmiş ise açık istiare, yalnız kendisine benzetilen söylenmiş ise kapalı istiare denir.

Örnek

“Şu karşımızdaki mahşer kudursa çıldırsa” mısraında düşman ordusu mahşere benzetilmiştir. Ama benzeyen (düşman ordusu) belirtilmemiştir. Bu bir açık istiaredir.
Can kafeste durmaz uçar” mısraında ise can bir kuşa benzetilmiştir. Ancak benzetilen açıkça yazılmamıştır. Bunu diğer unsurlardan anlıyoruz. Bu sebeple bu bir kapalı istiaredir.

Teşhis

Canlı veya cansız varlıklara insan benliği vermek, yani onları şahıs gibi kabul etme sanatıdır.

Örnek

Çatma kurban olayım çehreni ey nazlı hilal” mısraında bayrağın çehresi çatık bir insan olarak düşünülmesi ile teşhis sanatı yapılmıştır.
İntak

Kelime olarak söyletmek konuşturmak manasına gelir. Canlı ve cansız varlıkları insan gibi konuşturmak sanatıdır. La Fontaine'in küçük hikâyeleri bu sanatın en güzel örneklerini verir.

Örnek

Benim adım dertli dolap
Suyum akar yalap yalap

mısraları su dolabının konuşması olarak düşünüldüğü için intak sanatı vardır.

Tariz

Söylenen bir sözün; alay etmek veya sitemde bulunmak maksadıyla tam tersinin kastedilmesi sanatıdır.

Örnek

“Eski eş'arda dürbin ile mana görülür
Yeni eş'arda mana gibi bir külfet yoktur.”
beytinde yeni şirin mana yönünden yetersizliği ile tariz sanatı yoluyla alay edilir.

Kinaye

Bir sözün aynı anda hem gerçek hem de mecazi manada kullanılması sanatıdır.

Örnek

Şu karşıma göğüs geren
Taş bağırlı dağlar mısın
beytindeki taş bağırlı deyimi ile hem dağların taş ve topraktan meydana gelmiş olması; hem de merhametsiz, yüreksiz olmak anlamı kastedilir. Buradaki merhametsiz mecazi anlamdır.

Mübalağa

Bir şeyin vasıflarını veya bir olayı olduğundan fazla büyüterek veya küçülterek ifade etme sanatıdır.

Örnek

Gömelim gel seni tarihe desem, sığmazsın.” mısraında şair bir şehidin tarihe sığmayacağını ifade ile güzel bir mübalağa örneği veriyor.

Tezat

Aynı varlığın iki zıt yönünü bir arada ifade etme veya birbirine zıt iki kavram arasında ilgi kurma sanatıdır.

Örnek

"Ağlarım hatıra geldikçe gülüştüklerimiz" mısraında birbirine zıt iki kelime aynı beyitte kullanılarak tezat sanatı yapılmıştır.
Biz şi’ri böyle söyledik ağyar söylesün,
Hem dost söylesün bunu hem yar söylesün
Tecahül-i Arif

Şairin çok iyi bildiği bir şeyi bilmezlikten gelmesi sanatıdır.

Örnek

Edrine şehri mi bu ya gülşen-i me'va mıdır
Anda kasr-ı padişahi cennet-i a'lâ mıdır”
beytinde gördüğü yerin Edirne mi cennet mi olduğunu soruyor, yani bilmezlikten geliyor.

İstifham

Anlatımı etkili kılmak için soru sorarak anlatmaya denir.

Örnek

Değildim ben sana mail sen ettin aklımı zail
Bana ta’n eyleyen gafil seni görgeç utanmaz mı
beytinde şair kendisini ayıplayanların sevgilisinin ne kadar güzel olduğunu görünce utanacakları soru sorarak ifade ediyor.

Hüsn-i Ta'lil

Sebebi bilinen bir olayı, bir durumu, gerçek sebebi dışında daha güzel bir sebebe bağlama sanatıdır.

Örnek

Gül-i ruhsarına karşu gözümden kanlı akar su
Habibim fasl-ı güldür bu akar sular bulanmaz mı
beytinde şair çok ağladığı için gözyaşları bulanık yani kanlı akmaktadır. Oysa şair bunu ilkbaharda sular bulanık akar benim de gözyaşlarım senin yanağının gülüne karşı bulanık akmakta diye söyleyerek güzel bir sebebe bağlıyor.

Tevriye

Bir kelimenin aynı yerde birden fazla manada kullanılması sanatıdır. Kelimenin asıl anlamı yanında uzak anlamının da kastedilmesidir.

Örnek

Sordum nigarı, dediler ahbab
Semt-i Vefa'da doğru yoldadır.
beytinde vefa "bir semt adı ve sadakat" manalarıyla , doğru yol " yolun düzlüğü ve seçilen tavrın doğruluğu" manalarıyla tevriyeli olarak kullanılmıştır.
Bir delikanlu harâmidir deyü afv ettiler
Asmadan kurtuldu ammâ çok sıkılmıştır şarâb
Tenasüp

Manaca birbirine uygun kelimeleri bir arada kullanma sanatına tenasüp denir.

Örnek

Ol peri-veş kim melahat mülkinün sultanıdur
Hükm anın hükmü bana ferman anın fermanıdır.
beytinde de padişahlık müessesesi ile ilgili olarak "sultan, hüküm, ferman, mülk" kelimeleri birbiriyle ilgilidir.

Telmih

Herkes tarafından bilinen geçmişteki bir olayı , bir veya birkaç kelime ile hatırlatma sanatıdır.
Örnek

“Yar sana
Çağlar sular yarsana
Çünkü Ferhat’ım dersin
Bulunmaz mı yar sana”
manisinde Ferhat’tan bahsediliyor. Ferhat’ın sevgilisi uğruna dağları yararak su getirmeye çalıştığı herkesçe bilinen bir olaydır.
Meyve-i memnu'dan tadmak günahından beri
Karban-ı aşk bitmez bir beyabandan geçer.
Hz. Âdem'in cennette yasak meyveyi yemesi hatırlatılıyor.

Cinas

Ses bakımından (okunuş ve yazılışları) aynı veya birbirine çok yakın fakat manaları ayrı kelimelerin bir arada kullanılması sanatıdır. Bu sanat daha çok mani ve hoyrat türünde kullanılır.

Örnek

Gam zedeler
Gam vurur gam-zedeler
Sinem hakkak delemez
Delerse gamze deler
Eyleme vaktini zayi, deme kış yaz oku yaz




fadedliver - avatarı
fadedliver
Ziyaretçi
19 Ekim 2009       Mesaj #2
fadedliver - avatarı
Ziyaretçi
Alıntı
Misafir adlı kullanıcıdan alıntı

edebi sanat nedir

Edebİ Sanatlar

Sponsorlu Bağlantılar
TEŞBİH (BENZETME)

Anlama güç katmak için, aralarında gerçek yada mecaz, çeşitli yönlerden ilgi, benzerlik bulunan en az iki varlıktan zayıf olanı nitelik bakımından güçlü olana benzetme sanatıdır.
Şair, kendisini etkileyen bir olay veya varlık karşısında heyecanlanır, bu heyecanını daha kuvvetli ve tesirli anlatabilmek için, o ruh hâlini okuyucuda daha iyi canlandırabilecek benzetmeler yapma yoluna gider ve bunun sonucunda da teşbîh sanatı meydana gelmiş olur.
Teşbîh sanatında en az iki, en fazla dört öge bulunur ve yapılan teşbîh bu ögelerin bulunup bulunmamalarına göre bazı isimler alır. Bu dört benzetme ögesi (erkân-ı teşbîh, teşbîhin rükunları, ögeleri) şunlardır :
1- Benzeyen (müşebbeh, teşbîh edilen, benzetilen) : Birbirine benzetilen şeylerden nitelik bakımından güçsüz olanıdır.
2- Kendisine Benzetilen (Müşebbehünbih, kendisine teşbîh edilen, benzetmelik) : Birbirlerine benzetilen şeylerden nitelik bakımından daha üstün ve güçlü olanıdır.
3- Benzetme Yönü (Vech-i Şebeh) : benzeyen ve kendisine benzetilen arasındaki ortak noktadır. Zaten benzetme bu ortak noktayı belirtmek için yapılır. (Ancak bu ortak nokta her zaman vurgulanarak zikredilmeyebilir.)
4- Benzetme Edatı (Edat-ı Teşbîh) : Benzeyen ve kendisine benzetilen arasında benzetme ilgisi kuran kelime veya ektir. Teşbîhte genellikle şu kelime yada ekler benzetme edatı olarak kullanılır :
Âdetâ, andırır, benzer, bigi, çü, çün, gibi, gûnâ, gûne, gûyâ, gûyiyâ, kimi, mânend, meger ki, misal, misillü, misl, nitekü, nitekim, sanki, sıfat (gül- sıfat), tek, tıpkı, -asâ, -vâr, -veş vb.
Aşağıdaki örnekte benzetme ögelerini topluca görebilmekteyiz.
Durmuş zaman gibiydi geçmeyen zaman.
Yahyâ Kemâl

1- Benzeyen (benzetilen, müşebbeh) : zaman
2- Kendisine benzetilen (mişebbehünbih) : durmuş saat
3- Benzetme yönü (Vech-i şebeh) : durup geçmemek, ilerlememek, durmuş
4- Benzetme edatı (edat-ı teşbîh) : gibiydi

Bu örnekte geçmeyen zaman durmuş bir saate benzetilmektedir. Bu mısrada kullanılan kelimelerin tamamı gerçek anlamlarında kullanılmıştır. Bununla birlikte “durup geçmeyen zaman” gerçekten durmuş bir saat değildir. Mecâzî bir benzerlik söz konusudur. Yani kelimeler gerçek anlamlarında kullanıldıkları halde meydan getirdikleri anlam bütünlüğü mecâzî bir yapı kazanır. Bu örnekte, şair kendi ruh sıkıntısından doğan zamanın bir türlü geçmeyişini, durmuş bir saate benzeterek okuyucu üzerindeki etkiyi arttırmaya çalışmıştır.

TEŞBÎH ÇEŞİTLERİ : Benzetme ögelerinden (erkân-ı teşbîhten) birisinin yada birkaçının kullanılıp kullanılmamaları açısından yaygın tarife göre dört türlü teşbîhten söz etmek mümkündür.

1- Mufassal Teşbîh (Teşbîh-i Mufassal, tafsilatlı, ayrıntılı teşbîh) : Benzetme ögelerinin tümünün bulunduğu teşbîhe mufassal teşbîh denir.

Ali aslan gibi cesurdur.

1- Benzeyen-benzetilen : Ali
2- Kendisine benzetilen : aslan
3- Benzetme yönü : cesaret
4- Benzetme edatı : gibi


Meltem’ in gözleri deniz rengi gibi masmavidir.

1- Benzeyen : Meltem’ in gözleri
2- Kendisine benzetilen : deniz rengi
3- Benzetme yönü : masmavilik
4- Benzetme edatı : gibi
Bir güzel yırtıcı kuş gözleri gördüm, baktım
Som mücevher gibi kan kırmızı tırnaklarına
Yahyâ Kemâl

1- Benzeyen : tırnaklar
2- Kendisine benzetilen : som mücevher
3- Benzetme yönü : kırmızılık, kırmızı renkte oluş
4- Benzetme edatı : gibi

2- Muhtasar Teşbîh (Teşbîh-i muhtasar, kısaltılmış, ayrıntısız teşbîh) : Teşbîhin ögelerinden (erkân-ı teşbîhten) benzetme yönü (vech-i şebeh) söylenilmeden yapılan teşbîhtir. Yani bu tür teşbîhlerde benzetme yönü bulunmaz.

Ali aslan gibidir.

1- Benzeyen : Ali
2- Kendisine benzetilen : aslan
3- Benzetme yönü : -
4- Benzetme edatı : gibi
Hizmetçiye gel der gibi Azrail’e gel der.
Yahyâ Kemâl

1- Benzeyen : azrail
2- Kendisine benzetilen : hizmetçi
3- Benzetme yönü : -
4- Benzetme edatı : gibi
Âb-gine içinde mey gibidir
Leb-i la’lin hayâli dilde müdâm

leb : dudak
la’l : yakut
müdâm : devamlı, sürekli,daima
âb-gîne : billur, kristal; şişe, sürahi; kadeh; ayna, elmas; kılıç; gözyaşı; şarap
mey : içki, şarap

(Yâkuta benzer, yâkut renkli dudağının hayâli gönülde devamlı kadeh içindeki şarap-içki gibidir. / Yada : ey sevgili, senin yâkuta benzer dudağının hayâli gönlümde sürekli kadeh içindeki içki-şarap gibidir. / Senini dudağının hayâli hiç aklımdan, hatırımdan gitmiyor, çıkmıyor.)

La’l (yâkut) : Kırmızı; kırmızı renkte bir taş. Şarap da kırmızı renktedir. Kadehin şekli de kalp şekline benzer şeklinde düşünülmüştür. Şarap da dudağa götürülerek içilir vs. Dudak-lal aynîleştiriliyor, özdeşleştiriliyor. Şairin dudağında tıpkı mey tadı, lezzeti veriyor ve onun gibi aklımı başımdan alıyor, sarhoş ediyor.

1- Benzeyen : Sevgilinin dudağının hayâli
2- Kendisine benzetilen : Kadeh içindeki şarap, mey
3- Benzetme yönü : Sarhoş etme, aklı baştan alma, kırmızılık
4- Benzetme edatı : gibi
3- Müekked Teşbîh (Teşnîh-i müekked, te’kid edilmiş, eksiltilmiş) : Benzetme edatı bulunmayan teşbîh türüne denir.

Yalnız bu katta mümkün olur dâimî uçuş
Her hamlesiyle rûh, o çelikten kanatlı kuş
Yahyâ Kemâl

1- Benzeyen : ruh
2- Kendisine benzetilen : çelik kanatlı kuş
3- Benzetme yönü : uçma, uçuş (ruhun da uçar gibi göğe yükseldiği fikri)
4- Benzetme edatı : -
Sürekli sevgiyi duydukça anne topraktan

1- Benzeyen : toprak
2- Kendisine benzetilen : anne
3- Benzetme yönü : sevgi duymak, göstermek
4- Benzetme edatı : -
4- Beliğ (güzel, uz) Teşbîh (Teşbih-i Beliğ) : Sadece benzeyen ve kendisine benzetilen ögeleriyle yapılan teşbîh türü olup teşbihin en makbul çeşididir.

Som gümüşten sular üstünde giderken ileri
Yahyâ Kemâl

1- Benzeyen : sular
2- Kendisine benzetilen : som gümüş
3- Benzetme yönü : -
4- Benzetme edatı : -
Fark etmez anne toprak ölüm mâceramızı
Yahyâ Kemâl

1- Benzeyen : toprak
2- Kendisine benzetilen : anne
3- Benzetme yönü : -
4- Benzetme edatı : -
Hulyâ tepeler, hayâl ağaçlar
Yahyâ Kemâl

1- Benzeyen : tepeler, ağaçlar
2- Kendisine benzetilen : hulyâ, hayâl
3- Benzetme yönü : -
4- Benzetme edatı : -

Bu örnekte görüldüğü üzere birden fazla unsurun da birbirine benzetildiği olur. Hatta özellikle birden fazla unsur arasında yapılan edebî sanatlar vardır.
Edebî sanatlardan bahseden eserlerde teşbîhin bu yaygın dört çeşidinin dışında, kullanışlarına göre de teşbîh çeşitleri hakkında bilgi verilmiştir.



İSTİARE (İĞRETİLEME)

Teşbihin ana öğelerinden sadece kendisine benzeyen ya da kendisine benzetilenle yapılan teşbihe istiare denir.Kendisine benzetilenle yapılana "açık istiare" kendisine benzeyenle yapılana "kapalı istiare" denir.



İstiare

Açık İstiare Kapalı İstiare

Benzeyen-Yok Benzeyen-Var

Benzetilen-Var Benzetilen-Yok




*Bir ihlal uğruna Rab ne güneşler batırıyor.

K.Benzetilen

*Uludağ etekleri al ipekten bu akşam.

*Kara dutum,çatal karam,çingenem

Nar tanem,nur tanem,bir tanem

*Varsın rüzgar bahçelerde gezsin

*Ay zeytin ağaçlarından yere damlıyordu.


fadedliver - avatarı
fadedliver
Ziyaretçi
19 Ekim 2009       Mesaj #3
fadedliver - avatarı
Ziyaretçi
MECAZ VE MECÂZ-I MÜRSEL

Mecaz kelimesi sözlükte gelip gidilen, geçilen yol; geçilmesine izin (cevaz) verilen sınır ve gerçeğin zıddı anlamlarındadır. Bir edebî terim olarak ise mecaz, bir kelimenin gerçek anlamlarında kullanılmayıp, benzetme maksadı yada bir şeyle benzetme ilgisinin başka? anlamlarda kullanılmasıdır.

Kelimelerin mecâzî anlamlarında kullanılmaları duygu ve hayali şahlandır, sözün etkisini arttır. Mecaz kullanımı sayesinde bir konunun daha iyi kavranması yada kavratılması sağlanır.

Mecaz, başlı başına bir edebî sanat olmaktan ziyade, teşbîh, istiâre, kinâye, mecâz-ı mürsel vb. gibi değer bazı sanatların ortaya çıkmasına yardımcı olur. Bir diğer ifadeyle bu tür sanatlarda mecâzî anlamda kullanılmış bir kelime olacağından burada ağırlıklı olarak vurgulanan, tespit edilen sanata ilaveten mecaz sanatı da vardır. Bir babanın oğluna “aslanım” demesinde istiâre sanatı vardır. Zira iki unsur arasında bir benzetme ilgisi (ilişkisi) ve maksadı vardır ve bu unsurlardan sadece biri mevcuttur. Ayrıca mevcut olan unsur (aslan-kendisine benzetilen) mecâzî anlamda kullanılmıştır, geçek anlamda kullanılmalarına imkân yoktur. Burada mecâzî anlamda kullanılan “aslan” kelimesi ile yerine kullanıldığı “oğul” arasında bir benzetme ilgisi ve maksadı vardır. Eğer bir kelime mecâzî anlamda kullanılmış ve bu kullanımda yerine kullanıldığı kelime ile arasında bir benzetme, benzerlik ilgisi, ilişkisi yada maksadı varsa orada gerçek mecaz sanatı var demektir. Bu tip mecazlar sadece mecaz diye de anılırlar ve mecaz-ı mürselden farklıdırlar.

Mehtâp her gece yeri, semâları dolaştı; gümüşlerini manzaralar üstüne döktü.

Burada gerçek mecaz sanatı vardır zira;

1. Gümüş kelimesi gerçek anlamının dışında mecâzî anlamda kullanılmıştır. Buradaki gümüşleri ile ayın parlak hâlinden saçılan ışıklar kastedilmiştir.
2. Dolayısıyla ayın parlak hâlinden saçılan ışıklar gümüşlere benzetilmiştir. Yani saçılan ışıklar ile yerlerine kullanılan ve mecaz yapılan gümüş (ler) arasında bir benzetme ilişkisi (benzetme ilgisi) ve maksadı vardır.

1- Benzeyen : mehtabın saçılan ışıkları (yok)
2- Kendisine benzetilen : gümüşler (var)
Mecazı (gerçek mecazı), mecaz-ı mürselden ayırmada dikkat edeceğimiz en önemli husus bu benzetme ilgi ve maksadını tespit etmektir. Şayet böyle bir ilgi ve maksat var ise orada istiâre sanatı vardır ve bu sanatın olduğu yerde ise mecaz-ı mürselin olması imkânsızdır.



TEŞHİS (KİŞİLEŞTİRME) SANATI

Cansız varlıklarla ve insan dışındaki canlılara insan özellikleri vermeye teşhis sanatı denir.

*Onun ölümüne gök yüzü ağladı.

*İçmiş gibi geceyi bir yudumda,

Göğün mağrur bakışlı bulutları.

*Ay suda bestelerken en güzel şarkısını

Küreklerim de suya en derin şiiri yazdı.

Alıntıdır...
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
4 Aralık 2009       Mesaj #4
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
edebi sanat nedir şiirdeki önemini açıklyınız
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
15 Aralık 2010       Mesaj #5
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Bu sekilde soru Bende anlamadım Edebi sanatı nedir diyo
_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
15 Aralık 2010       Mesaj #6
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye
Bu mesaj 'en iyi cevap' seçilmiştir.
Alıntı
Misafir adlı kullanıcıdan alıntı

Bu sekilde soru Bende anlamadım Edebi sanatı nedir diyo

Edebi Sanatlar


Mecaz

Kelime veya kelime gruplarını bilinen ilk manalarından başka bir manada kullanmaya mecaz denir. Mecaz edebî eserlerde kullanıldığı gibi zaman zaman günlük konuşmalarda da kullanılır. Mesela "yüreksiz" kelimesi "korkak" manasında kullanıldığı zaman mecaz sanatı yapılmış olur. Eğer kelimeye kazandırılan mana ile asli mana arasında bir benzerlik var ise bu mecaz; hiç bir ilgi yok ise mecaz-ı mürsel adını alır.

Örnek

Akif'in "Çatma kurban olayım çehreni ey nazlı hilal" mısraındaki "hilâl" kelimesi ile Türk bayrağı kastedildiği için mecaz-ı mürsel sanatı yapılmıştır. “Ankara bu konuda kararlı.” cümlesinde kararlı olan Ankara değil, Ankara’daki hükûmettir. Bir ilgi dolayısıyla Ankara kelimesi hükûmet anlamında kullanılmıştır.

Teşbih

Aralarında ilgi kurulabilen iki şeyden, ilgili oldukları konuda zayıf olanın kuvvetliye benzetilmesine teşbih denir.
Tam bir teşbihte dört unsur vardır:
  1. Kendisine benzetilen: Aslan
  2. Benzetme edatı: Gibi
  3. Benzetme yönü: Kuvvetli
  4. Benzetilen: Çocuk
Bunlardan benzeyen ve benzetilen aslî unsurlardır.

Örnek

Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner aşarım.

İstiare

İki temel unsurundan (benzetilen ve benzeyen) sadece biri söylenerek yapılan teşbihe istiare denir.
İstiarelerde ya benzeyen veya benzetilen vardır. Yalnız benzetilen söylenmiş ise açık istiare, yalnız kendisine benzetilen söylenmiş ise kapalı istiare denir.

Örnek

“Şu karşımızdaki mahşer kudursa çıldırsa” mısraında düşman ordusu mahşere benzetilmiştir. Ama benzeyen (düşman ordusu) belirtilmemiştir. Bu bir açık istiaredir.
Can kafeste durmaz uçar” mısraında ise can bir kuşa benzetilmiştir. Ancak benzetilen açıkça yazılmamıştır. Bunu diğer unsurlardan anlıyoruz. Bu sebeple bu bir kapalı istiaredir.

Teşhis

Canlı veya cansız varlıklara insan benliği vermek, yani onları şahıs gibi kabul etme sanatıdır.

Örnek

Çatma kurban olayım çehreni ey nazlı hilal” mısraında bayrağın çehresi çatık bir insan olarak düşünülmesi ile teşhis sanatı yapılmıştır.
İntak

Kelime olarak söyletmek konuşturmak manasına gelir. Canlı ve cansız varlıkları insan gibi konuşturmak sanatıdır. La Fontaine'in küçük hikâyeleri bu sanatın en güzel örneklerini verir.

Örnek

Benim adım dertli dolap
Suyum akar yalap yalap

mısraları su dolabının konuşması olarak düşünüldüğü için intak sanatı vardır.

Tariz

Söylenen bir sözün; alay etmek veya sitemde bulunmak maksadıyla tam tersinin kastedilmesi sanatıdır.

Örnek

“Eski eş'arda dürbin ile mana görülür
Yeni eş'arda mana gibi bir külfet yoktur.”
beytinde yeni şirin mana yönünden yetersizliği ile tariz sanatı yoluyla alay edilir.

Kinaye

Bir sözün aynı anda hem gerçek hem de mecazi manada kullanılması sanatıdır.

Örnek

Şu karşıma göğüs geren
Taş bağırlı dağlar mısın
beytindeki taş bağırlı deyimi ile hem dağların taş ve topraktan meydana gelmiş olması; hem de merhametsiz, yüreksiz olmak anlamı kastedilir. Buradaki merhametsiz mecazi anlamdır.

Mübalağa

Bir şeyin vasıflarını veya bir olayı olduğundan fazla büyüterek veya küçülterek ifade etme sanatıdır.

Örnek

Gömelim gel seni tarihe desem, sığmazsın.” mısraında şair bir şehidin tarihe sığmayacağını ifade ile güzel bir mübalağa örneği veriyor.

Tezat

Aynı varlığın iki zıt yönünü bir arada ifade etme veya birbirine zıt iki kavram arasında ilgi kurma sanatıdır.

Örnek

"Ağlarım hatıra geldikçe gülüştüklerimiz" mısraında birbirine zıt iki kelime aynı beyitte kullanılarak tezat sanatı yapılmıştır.
Biz şi’ri böyle söyledik ağyar söylesün,
Hem dost söylesün bunu hem yar söylesün
Tecahül-i Arif

Şairin çok iyi bildiği bir şeyi bilmezlikten gelmesi sanatıdır.

Örnek

Edrine şehri mi bu ya gülşen-i me'va mıdır
Anda kasr-ı padişahi cennet-i a'lâ mıdır”
beytinde gördüğü yerin Edirne mi cennet mi olduğunu soruyor, yani bilmezlikten geliyor.

İstifham

Anlatımı etkili kılmak için soru sorarak anlatmaya denir.

Örnek

Değildim ben sana mail sen ettin aklımı zail
Bana ta’n eyleyen gafil seni görgeç utanmaz mı
beytinde şair kendisini ayıplayanların sevgilisinin ne kadar güzel olduğunu görünce utanacakları soru sorarak ifade ediyor.

Hüsn-i Ta'lil

Sebebi bilinen bir olayı, bir durumu, gerçek sebebi dışında daha güzel bir sebebe bağlama sanatıdır.

Örnek

Gül-i ruhsarına karşu gözümden kanlı akar su
Habibim fasl-ı güldür bu akar sular bulanmaz mı
beytinde şair çok ağladığı için gözyaşları bulanık yani kanlı akmaktadır. Oysa şair bunu ilkbaharda sular bulanık akar benim de gözyaşlarım senin yanağının gülüne karşı bulanık akmakta diye söyleyerek güzel bir sebebe bağlıyor.

Tevriye

Bir kelimenin aynı yerde birden fazla manada kullanılması sanatıdır. Kelimenin asıl anlamı yanında uzak anlamının da kastedilmesidir.

Örnek

Sordum nigarı, dediler ahbab
Semt-i Vefa'da doğru yoldadır.
beytinde vefa "bir semt adı ve sadakat" manalarıyla , doğru yol " yolun düzlüğü ve seçilen tavrın doğruluğu" manalarıyla tevriyeli olarak kullanılmıştır.
Bir delikanlu harâmidir deyü afv ettiler
Asmadan kurtuldu ammâ çok sıkılmıştır şarâb
Tenasüp

Manaca birbirine uygun kelimeleri bir arada kullanma sanatına tenasüp denir.

Örnek

Ol peri-veş kim melahat mülkinün sultanıdur
Hükm anın hükmü bana ferman anın fermanıdır.
beytinde de padişahlık müessesesi ile ilgili olarak "sultan, hüküm, ferman, mülk" kelimeleri birbiriyle ilgilidir.

Telmih

Herkes tarafından bilinen geçmişteki bir olayı , bir veya birkaç kelime ile hatırlatma sanatıdır.
Örnek

“Yar sana
Çağlar sular yarsana
Çünkü Ferhat’ım dersin
Bulunmaz mı yar sana”
manisinde Ferhat’tan bahsediliyor. Ferhat’ın sevgilisi uğruna dağları yararak su getirmeye çalıştığı herkesçe bilinen bir olaydır.
Meyve-i memnu'dan tadmak günahından beri
Karban-ı aşk bitmez bir beyabandan geçer.
Hz. Âdem'in cennette yasak meyveyi yemesi hatırlatılıyor.

Cinas

Ses bakımından (okunuş ve yazılışları) aynı veya birbirine çok yakın fakat manaları ayrı kelimelerin bir arada kullanılması sanatıdır. Bu sanat daha çok mani ve hoyrat türünde kullanılır.

Örnek

Gam zedeler
Gam vurur gam-zedeler
Sinem hakkak delemez
Delerse gamze deler
Eyleme vaktini zayi, deme kış yaz oku yaz



"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
27 Ekim 2011       Mesaj #7
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
75 tane edebi ifadelern hepsini bilen acill yazsın lütfen çok önemli
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
2 Aralık 2014       Mesaj #8
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Bilgiliye ey dost, bağla gönül cümlesinde hangi edebi sanatlar vardır varsa neresinde kullanılmıştır . bugün acill

Benzer Konular

26 Aralık 2012 / Misafir Sanat
15 Eylül 2007 / Misafir Sanat
12 Kasım 2016 / OoOwRaNgLeRoO Cevaplanmış
11 Ekim 2011 / Misafir Cevaplanmış
8 Aralık 2012 / Jasmine Edebiyat