Arama

Atatürk'ün Türk dili gelişimi ile ilgili yaptığı çalışmalar nelerdir?

En İyi Cevap Var Güncelleme: 23 Ekim 2017 Gösterim: 199.530 Cevap: 6
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
22 Ekim 2009       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Atatürk'ün Türk dili gelişimi ile ilgili yaptıgı çalışmalar nelerdir?
EN İYİ CEVABI _KleopatrA_ verdi
Mustafa Kemal Atatürk, Türk dilinin gelişmesi için yapığı çalışmalar; Yeni Türk Alfabesi'nin ortaya çıkarılması, kullanıma başlanması ve Türk Dil Kurumu'nun kurulmasıdır. Yeni Türk Alfabesi'nin yani günümüz Türkiye Türkçesi için talimat vermiş ve Harf İnkılabı yapılmıştır. Bir diğer önemli çalışma ise Türk Dil Kurumu'nun kurulmasıdır. Bu kurumla beraber Türk dilinin tarihi geçmişi ve Türk dilinin milli kültürüne kazandırmıştır.

Sponsorlu Bağlantılar
Atatürk ayrıca Güneş Dil Teorisi ile ilgili çalışmalarda yapmış ve benimsemiştir.

Yeni Türk Alfabesi (Harf inkılabı)
Harf Devrimi, Türkiye'de 1 Kasım 1928 tarihinde 1353 sayılı "Yeni Türk harflerinin kabul ve tatbiki hakkında Kanun"un kabul edilmesi ve yeni alfabenin yerleştirilmesi sürecine genel olarak verilen isimdir. Bu yasayla o güne kadar kullanılan Arap Alfabesi'nin yerine, Latin Alfabesi'nin Türkçe'ye uyarlanmış bir biçimi kabul edildi.

Türk Dil Kurumu
Atatürk, Türk dilini milli benliğine kavuşturmak ve zenginleştirerek, bir kültür dili haline getirmek için, Semih Rıfat, Ruşen Eşref (Ünaydın), Celal Sahir (Erozan), Yakup Kadri (Karaosmanoğlu) ile birlikte 12 Temmuz 1932'de Türk Dili Tetkik Cemiyeti'ni (Türk Dil Kurumu) kurmuştur.

Atatürk, Türk Dili Tetkik Cemiyetini kurduğu 1932 yılında TBMM'nin dördüncü dönem, ikinci toplanma yılının açılış konuşmasında; "Milli kültürün her çığırda açılarak yükselmesini Türk Cumhuriyeti'nin temel dileği olarak temin edeceğiz. Türk dilinin, kendi benliğine, aslındaki güzellik ve zenginliğine kavuşması için, bütün devlet teşkilatımızın, dikkatli, alakalı olmasını isteriz." , diye konuşmuş, bu konuda devletin de üzerine düşen vazifeleri yerine getireceğini belirterek hassasiyetlerini bildirmiştir.

26 Eylül 1932'de Dolmabahçe Sarayında toplanan Birinci Türk Dil Kurultayı, kurumun çalışma programını kapsayan şu maddeleri tespit etti:
1. Türk dilinin başka dil aileleriyle karşılaştırılması
2. Türk dilinin tarihi ve karşılaştırmalı gramerlerinin yazılması
3. Anadolu ve Rumeli ağızlarından olan kelimelerin derlenmesi, Osmanlıca kelimelere Türkçe karşılıklar bulunması,
4. Türkçe bir sözlük hazırlanması,
5. Kurumun organı olarak bir derginin yayımlanması,
6. Türk dili üstüne yazılmış yerli ve yabancı eserlerin toplanması ve gerekenlerin çevrilmesi,
7. Terimlerin Türkçeleştirilmesi.

Güneş Dil Teorisi
Güneş Dil Teorisi, bütün dillerin Türkçeden geldiğini ileri süren dilbilim kuramı. Kuram, 1930'lu yıllarda Mustafa Kemal Atatürk tarafından desteklendi ve bizzat geliştirildi, ancak dilbilimciler tarafından kabul görmedi ve kısa sürede önemini yitirdi. Atatürk'ün 1938 yılında vefatının ardından İbrahim Necmi Dilmen Ankara Üniversitesindeki Güneş-Dil Teorisi ile ilgili derslerine son verdi. Öğrencileri bunun sebebini sorduklarında Güneş öldükten sonra onun teorisi nasıl hayatta kalabilirdi diye cevap vermişti.

1990'lı yıllarda bazı yazarlar tarafından, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş ilkeleri, ilk yıllarındaki icraatları ve Atatürk İlkeleri hakkında, Güneş-Dil Teorisi çalışmaları örnek verilerek, resmi devlet ideolojisi, Kemalist ırkçılık ve etnisitenin inkâr edilmesi gibi tanımlama ve yorumlar getirilmiştir. Bu amaçla Atatürk'ün sahiplendiği Güneş-Dil Teorisi ve Türk Tarih Tezi hakkında akıl dışı rivayetler uydurulduğu ve Atatürk'ün, safsatalara inanan biri olarak gösterilmek istendiği yazılmıştır. Bunların, Atatürk Devrimlerini ve onların etkilerini eleştirme maksadı taşıdığı ve postmodernist dalganın etkisiyle yapılan yayınlar olduğu savunulur.


BAKINIZ
> Mustafa Kemal Atatürk




BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen perlina; 6 Şubat 2017 22:16
_KleopatrA_ - avatarı
_KleopatrA_
Ziyaretçi
3 Kasım 2009       Mesaj #2
_KleopatrA_ - avatarı
Ziyaretçi

TÜRK DİL ÇALIŞMALARI


Bir milletin birlik ve varlığını sürdürebilmesinde dilin çok önemli bir yeri vardır. Bunu çok iyi bilen Atatürk, Türk Dili'nin zenginleşmesi ve sadeleşmesi için çalışmalar yaptı.
Sponsorlu Bağlantılar

Osmanlı Devleti'nin ilk zamanlarında, sade bir Türkçe kullanılıyordu. Zamanla Arapça ve Farsça'dan birçok kural ve kelime dilimize girdi. Böylece Arapça, Farsça ve Türkçe kelimelerden oluşan Osmanlıca karma bir dil olarak ortaya çıktı. Yöneticiler ve aydınlar Osmanlıca'yı kullanırken, halk Türkçe konuşuyordu. Dildeki bu ayrılık Türkçe'nin gelişmesini ve mîllî bütünlüğün kurulmasını engelliyordu.

On dokuzuncu yüzyılın ortalarından itibaren dilin sadeleşmesi ile ilgili çalışmalar yapıldı. Fakat olumlu bir sonuç alınamadı. Cumhuriyetin ilânından sonra, Türkçe'nin yabancı dillerin etkisinden kurtarılması çalışmalarına hız verildi. Türk dili ile ilgili çalışmalar yapmak üzere Atatürk'ün emriyle Türk Dilini Tetkik Cemiyeti (Türk Dil Kurumu) kuruldu (1932). Bilim ve fikir adamlarının katıldığı bir dil kurultayı toplandı. Bu kurultayda, halkın anlamadığı özellikle Arapça ve Farsça'dan Türkçe'ye geçmiş olan kelime ve deyimlerin Türkçe karşılıklarını bulmak üzere çalışmalar yapılmasına karar verildi. Bu çalışmalar sayesinde yazı dili ile konuşma dili arasındaki fark
ortadan kaldırıldı.

Türk diline gereken önemin verilmesini Atatürk şu sözleriyle ifade etmiştir "Türk dilinin, kendi benliğine, aslındaki güzellik ve zenginliğine kavuşması
için, bütün devlet teşkilâtımızın dikkatli ve alâkalı olmasını isteriz." Türkçe'nin milletimiz için önemini de "... Türk Dili, Türk Milleti için kutsal bîr hazinedir... Türk Dili, Türk Milleti'nin kalbidir, zihnidir" diyerek belirtmiştir.
Son düzenleyen perlina; 6 Şubat 2017 22:16
_KleopatrA_ - avatarı
_KleopatrA_
Ziyaretçi
3 Kasım 2009       Mesaj #3
_KleopatrA_ - avatarı
Ziyaretçi
Bu mesaj 'en iyi cevap' seçilmiştir.
Mustafa Kemal Atatürk, Türk dilinin gelişmesi için yapığı çalışmalar; Yeni Türk Alfabesi'nin ortaya çıkarılması, kullanıma başlanması ve Türk Dil Kurumu'nun kurulmasıdır. Yeni Türk Alfabesi'nin yani günümüz Türkiye Türkçesi için talimat vermiş ve Harf İnkılabı yapılmıştır. Bir diğer önemli çalışma ise Türk Dil Kurumu'nun kurulmasıdır. Bu kurumla beraber Türk dilinin tarihi geçmişi ve Türk dilinin milli kültürüne kazandırmıştır.

Atatürk ayrıca Güneş Dil Teorisi ile ilgili çalışmalarda yapmış ve benimsemiştir.

Yeni Türk Alfabesi (Harf inkılabı)
Harf Devrimi, Türkiye'de 1 Kasım 1928 tarihinde 1353 sayılı "Yeni Türk harflerinin kabul ve tatbiki hakkında Kanun"un kabul edilmesi ve yeni alfabenin yerleştirilmesi sürecine genel olarak verilen isimdir. Bu yasayla o güne kadar kullanılan Arap Alfabesi'nin yerine, Latin Alfabesi'nin Türkçe'ye uyarlanmış bir biçimi kabul edildi.

Türk Dil Kurumu
Atatürk, Türk dilini milli benliğine kavuşturmak ve zenginleştirerek, bir kültür dili haline getirmek için, Semih Rıfat, Ruşen Eşref (Ünaydın), Celal Sahir (Erozan), Yakup Kadri (Karaosmanoğlu) ile birlikte 12 Temmuz 1932'de Türk Dili Tetkik Cemiyeti'ni (Türk Dil Kurumu) kurmuştur.

Atatürk, Türk Dili Tetkik Cemiyetini kurduğu 1932 yılında TBMM'nin dördüncü dönem, ikinci toplanma yılının açılış konuşmasında; "Milli kültürün her çığırda açılarak yükselmesini Türk Cumhuriyeti'nin temel dileği olarak temin edeceğiz. Türk dilinin, kendi benliğine, aslındaki güzellik ve zenginliğine kavuşması için, bütün devlet teşkilatımızın, dikkatli, alakalı olmasını isteriz." , diye konuşmuş, bu konuda devletin de üzerine düşen vazifeleri yerine getireceğini belirterek hassasiyetlerini bildirmiştir.

26 Eylül 1932'de Dolmabahçe Sarayında toplanan Birinci Türk Dil Kurultayı, kurumun çalışma programını kapsayan şu maddeleri tespit etti:
1. Türk dilinin başka dil aileleriyle karşılaştırılması
2. Türk dilinin tarihi ve karşılaştırmalı gramerlerinin yazılması
3. Anadolu ve Rumeli ağızlarından olan kelimelerin derlenmesi, Osmanlıca kelimelere Türkçe karşılıklar bulunması,
4. Türkçe bir sözlük hazırlanması,
5. Kurumun organı olarak bir derginin yayımlanması,
6. Türk dili üstüne yazılmış yerli ve yabancı eserlerin toplanması ve gerekenlerin çevrilmesi,
7. Terimlerin Türkçeleştirilmesi.

Güneş Dil Teorisi
Güneş Dil Teorisi, bütün dillerin Türkçeden geldiğini ileri süren dilbilim kuramı. Kuram, 1930'lu yıllarda Mustafa Kemal Atatürk tarafından desteklendi ve bizzat geliştirildi, ancak dilbilimciler tarafından kabul görmedi ve kısa sürede önemini yitirdi. Atatürk'ün 1938 yılında vefatının ardından İbrahim Necmi Dilmen Ankara Üniversitesindeki Güneş-Dil Teorisi ile ilgili derslerine son verdi. Öğrencileri bunun sebebini sorduklarında Güneş öldükten sonra onun teorisi nasıl hayatta kalabilirdi diye cevap vermişti.

1990'lı yıllarda bazı yazarlar tarafından, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş ilkeleri, ilk yıllarındaki icraatları ve Atatürk İlkeleri hakkında, Güneş-Dil Teorisi çalışmaları örnek verilerek, resmi devlet ideolojisi, Kemalist ırkçılık ve etnisitenin inkâr edilmesi gibi tanımlama ve yorumlar getirilmiştir. Bu amaçla Atatürk'ün sahiplendiği Güneş-Dil Teorisi ve Türk Tarih Tezi hakkında akıl dışı rivayetler uydurulduğu ve Atatürk'ün, safsatalara inanan biri olarak gösterilmek istendiği yazılmıştır. Bunların, Atatürk Devrimlerini ve onların etkilerini eleştirme maksadı taşıdığı ve postmodernist dalganın etkisiyle yapılan yayınlar olduğu savunulur.


BAKINIZ
> Mustafa Kemal Atatürk



Son düzenleyen perlina; 6 Şubat 2017 22:22
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
3 Kasım 2010       Mesaj #4
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Mustafa Kemal Atatürk, Türk dilinin bir hazine olduğunu söylerdi. Milletimizin dilinin geçmişten beri Türkçe olduğunu belirtip Türkçe’nin gelişimi için çalışmanın önemini sürekli vurgulardı. Pek çok konuşmasında olduğu gibi vasiyetinde de bu konuya değinmiştir. Atatürk, Türk dili hakkındaki yerli ve yabancı araştırmaları bizzat incelemiş, Türk milletine ne kadar zengin, ne kadar güzel bir dili kullandıkları sürekli hatırlatmıştır. Sözlerinde bir milleti var eden önemli unsurlardan birinin de dil olduğunu, milletimizin yaşaması için dilin şart olduğunu her seferinde bildirmiştir.

Atatürk Türk dilinin gelişmesini sürdürmesi, daha iyi yerlere gelmesi için Türk Dili Tetkik Cemiyeti’ni kurmuş, daha sonra bu cemiyet Türk Dil Kurumu adını alarak bugünki haline gelmiştir. Vasiyetinde de tüm varlığının Türk Tarih Kurumu’yla Türk Dil Kurumu’na bağışladığını söylemiştir. Günümüzde de Atatürk’ ün vesile olmasıyla Türk Dil Kurumu dilimize önemli katkılarda bulunmaktadır.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Türk dilini yazmayı herkesin rahatlıkla öğrenebilmesi için harf inkılabını yapmıştır. Eski okunması zor Arap alfabesi yerine Latin karakterler içeren yeni Türk alfabesini kullanıma sunmuş, bunun herkese öğretilmesine kendisi bizzat katkıda bulunmuştur. Bazı fotoğraf karelerinde Mustafa Kemal Atatürk’ü yeni harfleri Türk halkına öğretirken görmekteyiz.

Bunun yanında dilimizin gelişmesi için pek çok çalışması bulunan Mustafa Kemal Atatürk, ülkemizin, milletimizin, dilimizin ve kültürümüzün gelişimini bize emanet etmiştir.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
22 Kasım 2010       Mesaj #5
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Bugünden sonra divanda, dergâhta, barigahta, mecliste, meydanda, Türkçeden başka dil kullanılmayacaktır'
1277 Karamanoğlu Mehmet Bey
'Türk Milletinin dili, Türkçedir Türk Dili dünyanın en güzel, en zengin ve en kolay dilidir'

'Türk Dili, Türk Milletinin kalbidir; beynidir'

'Milli his ile dil arasındaki bağ çok kuvvetlidir Dilin milli ve zengin olması milli hissin inkişafında başlıca müessesedir Türk Dili, dillerin en zenginlerindendir Yeter ki bu dil; şuurla işlensin'
Mustafa Kemal Atatürk
'Türklüğün vicdanı bir
Dini bir, imanı bir;
Fakat hepsi ayrılır
Olmazsa lisanı bir'
Ziya Gökalp

Türkçemiz, tarihi derinlik ve coğrafi yaygınlık itibariyle, kelimenin tam anlamıyla bir 'imparatorluk dili'dir Ancak tarihin değişik dönemlerinde maalesef dilimizin kıymetini yeterince bilememişiz Aşık Paşa'nın 'Türk diline kimesne bakmaz idi; her giz gönül Türklüğe akmaz idi'' diye feryat edip yakınması ondandır Aşık Paşa'yı o siteme sevk eden dilimiz üzerindeki Arapça, Farsça baskısı idi Dönemin aydın geçinenlerinin Türkçeyi ve Türkçe konuşanları hor ve hakir gören ruh sefillikleriydi Bugün de Türkçemiz benzer bir tehlike ile karşı karşıyadır Bugünkü tehlike de maalesef batıdan ve özellikle de İngilizce'den kaynaklanmaktadır Başta gençlerimiz olmak üzere insanlarımızın, Tazminat alafrangacılığıyla yarım yamalak İngilizce konuşmayı veya İngilizce biliyor görünmeyi Türkçe'ye tercih etmeleri, milletimizin geleceği için büyük ve birincil önemde bir tehdittir

Şunu da vurgulamak isterim ki, bugün İngilizce bilmek ve hatta konuşmak başlı başına bir meziyet değildir Aydın ve kültürlü olmanın ölçüsü hiç değildir Eğer öyle olsaydı; o taktirde batı dillerini batılılar kadar iyi konuşan, ana dillerinin yerine ikame eden pek çok Asyalı ve Afrikalı sömürge ülkeler ihya olmuş olurlardı Beyler, Türkiye asla bir sömürge veya dominyon değildir ve hiçbir zaman da olmayacaktır Bu bakımdan Avrupa Birliğine tek yanlı bağlanma aşkıyla milli değerlerimizin pazara çıkarılmasına kesinlikle müsaade etmemeliyiz Üç beş yüzyıllık bir tarihi geçmişleri olan Fransızların dilini koruma ve sevdirme girişimlerine ve hassasiyetlerine en az onlar kadar biz de sahip olmlıyız

Unutulmmalı ki dil br milletn ses bayrağıdr Milli hafızanın, hatıraların, dygu ve düşünclerin, maddi ve manevi değerlerin ortak hazinesidir Milli kültürün en önemli unsuru olduktan başka, aynı zamanda yapıcısı ve taşıyıcısıdır bnm düşncelerm bunlar
saygılarımla
_EKSELANS_ - avatarı
_EKSELANS_
Kayıtlı Üye
1 Ocak 2013       Mesaj #6
_EKSELANS_ - avatarı
Kayıtlı Üye
Atatürk'ün Türk Dilini geliştirmek için yaptığı çalışmaları nelerdir?
Mustafa Kemal Atatürk'ün Türk diline katkıları şöyledir;
1. 12 Temmuz 1932 tarihinde Türk Dil Kurumu'nu kısa adıyla TDK'yı kurmuştur.
2. 01 Kasım 1928 tarihinde kabul edilmiş olan Latin alfabesi kökenli Türk Alfabesi'nin ortaya çıkmasınısağlamıştır.
3. 1937 yılında Fransızcadan çevirisi olan ve bu günkü Türkçe Geometri terimlerinin hepsini içerisinde barındıran eseri olan " Geometri" adlı kitabı yazmıştır.

Benim bildiklerim bunlar. Ama şunuda unutmamak gerekirki Mustafa Kemal Atatürk hiç bir kitleye hiçbir kökene yada ırka dilini konuşamazsın dememiştir.
Atatürk, öncülüğünü yaptığı çağdaşlaşma hareketinde, dil bağımsızlığını, siyasal ve ulusal bağımsızlığın ayrılmaz parçası olarak değerlendirmiştir.
Atatürk, Cumhuriyetin ilanıyla başlayan ve Ulusumuzu çağdaş dünyanın evrensel değerleriyle buluşturmayı amaçlayan çok yönlü girişiminde Türkçenin yalınlaştırılmasına, dilimizin gerçek kimliğine kavuşturulmasına ve yabancı sözcüklerden arındırılmasına büyük önem vermiştir. Yüce Atatürk, dilimizin başka dillerin etkisinden kurtarılması yönünde bugün de şükranla andığımız, öngörülü çalışmalarda bulunmuştur.

Dilde gerçekleştirilen devrimle Ulusumuz, farklı düşünce sistemleri ve yeni yaşam biçimleriyle tanışmış, öz değerlerini evrensel değerlerle buluşturabilmiştir.

Atatürk''ün ve devrimlerinin amaçladığı, toplumumuzu çağdaş uygarlık düzeyine çıkarma düşüncesi, ancak dilimizin, bu düzeyin gerektirdiği kavram, sözcük ve terimleri karşılayacak kültür, sanat ve bilim dili durumuna getirilmesiyle gerçekleştirilebilmiştir.
1931 yılının ilkbaharında, Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün özlemlerinden biri olan, Türk tarihini inceleyecek bir kurum gerçekleştirilmiş, Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti kurulmuş (15 Nisan 1931) ve ertesi yıl da ilk bilimsel toplantısını düzenleyerek bilim dünyasına ayak basmıştır (2-11 Temmuz 1932). Toplantının son gecesinde, tarihimizle olduğu kadar dilimizle de ilgilenen bu cemiyetin bazı üyeleri Gazinin koruyucu başkanlığı altında toplanacak ve su kutsal buyruğun doğrultusunda ikinci bir “Cemiyet”in kuruculuğuna öncülük edecektir:

“Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti gibi bir de ona kardeş bir dil cemiyeti kuralım. Adi Türk Dili Tetkik Cemiyeti olsun.”

Ertesi gün (12 Temmuz 1932) İçişleri Bakanlığına verilen kuruluş dilekçesinde Samih Rıfat başkan, Ruşen Eşref Ünaydın sekreter, Celâl Sahir Erozan ve Yakup Kadri Karaosmanoğlu üye olarak görülüyordu. Mustafa Kemal’in ikinci özlemi de gerçekleşiyordu. Artık Türk Dili Tetkik Cemiyeti de kurulmuştu. Bu gün uzun yıllar boyunca kuruluş günü olarak kutlanır. Son kutlanışı ise 12 Temmuz 2001’dedir. (bk. Türk Dili, 2000 / II, 596, Ağustos 2001).

O günkü adıyla “nizamname” olan tüzükte Kurumun amacı ortaya konulurken bu amaca ulaşmak için tutulacak yol da belirtiliyordu. Bu yollardan dördüncüsünde söyle deniliyordu: “Cemiyet mesaisinin semerelerini her türlü yollardan nesre çalışmak.”

Bu arada ilk Türk Dili Kurultayı’nın toplanması kararlaştırılmış ve bir tarih belirlenmiştir: 26 Eylül-5 Ekim 1932.
Atatürk’ün Türk Dilinin Gelişimi ile ilgili Yaptığı Çalışmalar
Atatürk bizi, milliyetimize ve Türk ulusal bilincine sahip kilarken bir taraftan da "Türk Ulusal Dili" üzerinde çalisiyor ve dil devrimini gerçeklestiriyordu.
Bilindigi gibi her ulusun bir dili vardir ve bu dilin de bir fonetigi, yani girtlaktan çikan ses yapisi mevcuttur. Konusulan dil; o dile uygun bir fonetikle yazilamadigi takdirde o dil, dil olmaktan çikar. Nitekim Türkçe de girtlaktan çikan sesli ve sessiz harfler bellidir. Bu durumu herkesten önce gören Atatürk, Türk dilinin yazilisina uygun olan sesli ve sessiz harfleri bilimsel metodla bir araya getirerek konusma fonetigimize uygun bir yazi (alfabe) fonetigini de bize kazandirmis oldu.

Türk Dil Kurumu, Türk Dili Tetkik Cemiyeti adıyla 12 Temmuz 1932de Mustafa Kemal Atatürkün talimatıyla kurulmuştur. Cemiyetin kurucuları, hepsi de milletvekili ve dönemin tanınmış edebiyatçıları olan Sâmih Rifat, Ruşen Eşref, Celâl Sahir ve Yakup Kadridir. Kurumun ilk başkanı Sâmih Rifattır. Türk Dili Tetkik Cemiyetinin amacı, "Türk dilinin öz güzelliğini ve zenginliğini meydana çıkarmak, onu yeryüzü dilleri arasında değerine yaraşır yüksekliğe eriştirmek" olarak tespit edilmiştir. Atatürkün sağlığında, 1932, 1934 ve 1936 yıllarında yapılan üç kurultayda hem kurumun yönetim organları seçilmiş, hem dil politikası belirlenmiş, hem de bilimsel bildiriler sunulup tartışılmıştır. 26 Eylül-5 Ekim 1932 tarihleri arasında Dolmabahçe Sarayında yapılan Birinci Türk Dili Kurultayı sonunda Kurumun "Lügat-Istılah, Gramer-Sentaks, Derleme, Lenguistik-Filoloji, Etimoloji, Yayın" adları ile altı kol hâlinde çalışmalarını sürdürmesi kabul edilmiştir. Sonraki kurultaylarda bu kollardan bazıları ayrılmış, bazıları tekrar birleştirilmiş; fakat ana çatı değiştirilmemiştir. 1934te yapılan kurultayda cemiyetin adı, Türk Dili Araştırma Kurumu; 1936daki kurultayda ise Türk Dil Kurumu olmuştur.

Türk Dil Kurumu başlangıçtan beri çalışmalarını iki ana eksen üzerinde yürütmüştür:
1. Türk dili üzerinde araştırmalar yapmak, yaptırmak;
2. Türk dilinin güncel sorunlarıyla ilgilenerek çözüm yolları bulmak.

Atatürkün kendisi de Türk dili üzerindeki yerli ve yabancı araştırmaları bizzat inceleyerek, dönemindeki bilginleri Türk dili üzerinde araştırmalar yapmaya yönlendirmiştir.

Ankara Üniversitesi’nin fakülte olarak kurulan (1935) ilk yükseköğretim kurumu olan Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, Büyük Önderimiz’in adını koyduğu ve özel bir misyon yüklediği bir bilim merkezidir. Mustafa Kemal Atatürk Fakültemizin kurulmasını önerirken, çağdaş Türkiye’nin yapacağı atılımda hem ulusal bilincin gelişmesi, hem de özgür düşünceli bireylerin yetişebilmesi için, Türk dilinin, Türk tarihinin ve Türk kültürünün derinliğine araştırılmasının en başta gelen koşul olduğuna inanıyordu.

Güneş Dil Teorisi
Güneş Dil Teorisi, bütün dillerin Türkçeden geldiğini ileri süren dilbilim kuramı. Kuram, 1930'lu yıllarda Mustafa Kemal Atatürk tarafından desteklendi ve bizzat geliştirildi, ancak dilbilimciler tarafından kabul görmedi ve kısa sürede önemini yitirdi. Atatürk'ün 1938 yılında vefatının ardından İbrahim Necmi Dilmen Ankara Üniversitesindeki Güneş-Dil Teorisi ile ilgili derslerine son verdi. Öğrencileri bunun sebebini sorduklarında Güneş öldükten sonra onun teorisi nasıl hayatta kalabilirdi diye cevap vermişti.

1990'lı yıllarda bazı yazarlar tarafından, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş ilkeleri, ilk yıllarındaki icraatları ve Atatürk İlkeleri hakkında, Güneş-Dil Teorisi çalışmaları örnek verilerek, resmi devlet ideolojisi, Kemalist ırkçılık ve etnisitenin inkâr edilmesi gibi tanımlama ve yorumlar getirilmiştir. Bu amaçla Atatürk'ün sahiplendiği Güneş-Dil Teorisi ve Türk Tarih Tezi hakkında akıl dışı rivayetler uydurulduğu ve Atatürk'ün, safsatalara inanan biri olarak gösterilmek istendiği yazılmıştır. Bunların, Atatürk Devrimlerini ve onların etkilerini eleştirme maksadı taşıdığı ve postmodernist dalganın etkisiyle yapılan yayınlar olduğu savunulur.
  • 1990'lı yıllarda bazı yazarlar tarafından, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş ilkeleri, ilk yıllarındaki icraatları ve Atatürk İlkeleri hakkında, Güneş-Dil Teorisi çalışmaları örnek verilerek, resmi devlet ideolojisi, Kemalist ırkçılık ve etnisitenin inkâr edilmesi gibi tanımlama ve yorumlar getirilmiştir. Bu amaçla Atatürk'ün sahiplendiği Güneş-Dil Teorisi ve Türk Tarih Tezi hakkında akıl dışı rivayetler uydurulduğu ve Atatürk'ün, safsatalara inanan biri olarak gösterilmek istendiği yazılmıştır. Bunların, Atatürk Devrimlerini ve onların etkilerini eleştirme maksadı taşıdığı ve postmodernist dalganın etkisiyle yapılan yayınlar olduğu savunulur. Güneş Dil Teorisi, bütün dillerin Türkçeden geldiğini ileri süren dilbilim kuramı. Kuram, 1930'lu yıllarda Mustafa Kemal Atatürk tarafından desteklendi ve bizzat geliştirildi, ancak dilbilimciler tarafından kabul görmedi ve kısa sürede önemini yitirdi. Atatürk'ün 1938 yılında vefatının ardından İbrahim Necmi Dilmen Ankara Üniversitesindeki Güneş-Dil Teorisi ile ilgili derslerine son verdi. Öğrencileri bunun sebebini sorduklarında Güneş öldükten sonra onun teorisi nasıl hayatta kalabilirdi diye cevap vermişti. Güneş Dil Teorisi 7. Terimlerin Türkçeleştirilmesi. 6. Türk dili üstüne yazılmış yerli ve yabancı eserlerin toplanması ve gerekenlerin çevrilmesi, 5. Kurumun organı olarak bir derginin yayımlanması, 4. Türkçe bir sözlük hazırlanması, 3. Anadolu ve Rumeli ağızlarından olan kelimelerin derlenmesi, Osmanlıca kelimelere Türkçe karşılıklar bulunması, 2. Türk dilinin tarihi ve karşılaştırmalı gramerlerinin yazılması 1. Türk dilinin başka dil aileleriyle karşılaştırılması 26 Eylül 1932'de Dolmabahçe Sarayında toplanan Birinci Türk Dil Kurultayı, kurumun çalışma programını kapsayan şu maddeleri tespit etti: Atatürk, Türk Dili Tetkik Cemiyetini kurduğu 1932 yılında TBMM'nin dördüncü dönem, ikinci toplanma yılının açılış konuşmasında; "Milli kültürün her çığırda açılarak yükselmesini Türk Cumhuriyeti'nin temel dileği olarak temin edeceğiz. Türk dilinin, kendi benliğine, aslındaki güzellik ve zenginliğine kavuşması için, bütün devlet teşkilatımızın, dikkatli, alakalı olmasını isteriz." , diye konuşmuş, bu konuda devletin de üzerine düşen vazifeleri yerine getireceğini belirterek hassasiyetlerini bildirmiştir. Atatürk, Türk dilini milli benliğine kavuşturmak ve zenginleştirerek, bir kültür dili haline getirmek için, Semih Rıfat, Ruşen Eşref (Ünaydın), Celal Sahir (Erozan), Yakup Kadri (Karaosmanoğlu) ile birlikte 12 Temmuz 1932'de Türk Dili Tetkik Cemiyeti'ni (Türk Dil Kurumu) kurmuştur. Türk Dil Kurumu Harf Devrimi, Türkiye'de 1 Kasım 1928 tarihinde 1353 sayılı "Yeni Türk harflerinin kabul ve tatbiki hakkında Kanun"un kabul edilmesi ve yeni alfabenin yerleştirilmesi sürecine genel olarak verilen isimdir. Bu yasayla o güne kadar kullanılan Arap Alfabesi'nin yerine, Latin Alfabesi'nin Türkçe'ye uyarlanmış bir biçimi kabul edildi. Yeni Türk Alfabesi (Harf inkılabı) Atatürk ayrıcaMustafa Kemal Atatürk, Türk dilinin gelişmesi için yapığı çalışmalar; Yeni Türk Alfabesi'nin ortaya çıkarılması, kullanıma başlanması ve Türk Dil Kurumu'nun kurulmasıdır. Yeni Türk Alfabesi'nin yani günümüz Türkiye Türkçesi için talimat vermiş ve Harf İnkılabı yapılmıştır. Bir diğer önemli çalışma ise Türk Dil Kurumu'nun kurulmasıdır. Bu kurumla beraber Türk dilinin tarihi geçmişi ve Türk dilinin milli kültürüne kazandırmıştır.
Son düzenleyen Safi; 23 Ekim 2017 20:58
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
23 Ekim 2017       Mesaj #7
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Atatürk, Türk dili hakkındaki yerli ve yabancı araştırmaları bizzat incelemiş, Türk milletine ne kadar zengin, ne kadar güzel bir dili kullandıkları sürekli hatırlatmıştır. Sözlerinde bir milleti var eden önemli unsurlardan birinin de dil olduğunu, milletimizin yaşaması için dilin şart olduğunu her seferinde bildirmiştir.

Atatürk Türk dilinin gelişmesini sürdürmesi, daha iyi yerlere gelmesi için Türk Dili Tetkik Cemiyeti’ni kurmuş, daha sonra bu cemiyet Türk Dil Kurumu adını alarak bugünki haline gelmiştir. Vasiyetinde de tüm varlığının Türk Tarih Kurumu’yla Türk Dil Kurumu’na bağışladığını söylemiştir. Günümüzde de Atatürk’ ün vesile olmasıyla Türk Dil Kurumu dilimize önemli katkılarda bulunmaktadır.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Türk dilini yazmayı herkesin rahatlıkla öğrenebilmesi için harf inkılabını yapmıştır. Eski okunması zor Arap alfabesi yerine Latin karakterler içeren yeni Türk alfabesini kullanıma sunmuş, bunun herkese öğretilmesine kendisi bizzat katkıda bulunmuştur. Bazı fotoğraf karelerinde Mustafa Kemal Atatürk’ü yeni harfleri Türk halkına öğretirken görmekteyiz.

Bunun yanında dilimizin gelişmesi için pek çok çalışması bulunan Mustafa Kemal Atatürk, ülkemizin, milletimizin, dilimizin ve kültürümüzün gelişimini bize emanet etmiştir.

Benzer Konular

20 Ekim 2013 / Misafir Cevaplanmış
6 Aralık 2011 / Ziyaretçi Cevaplanmış
10 Kasım 2013 / ögrenci_ Soru-Cevap