Arama

Bursa'nın kültürü hakında bilgi verir misiniz?

En İyi Cevap Var Güncelleme: 29 Mayıs 2014 Gösterim: 25.661 Cevap: 11
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
15 Kasım 2009       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Bana acil Bursa'nın kültürünün ne olduğu açıklanılması gerekiyor
EN İYİ CEVABI fadedliver verdi
Alıntı
Misafir adlı kullanıcıdan alıntı

Bana acil Bursa'nın kültürünün ne olduğu açıklanılması gerekiyor

Toplum ve Kültür
Doğal yapısının tarıma elverişliliği ve coğrafya bakımından konumunun yerleşime uygunluğu Bursa ili topraklarını tarih boyunca önemli bir yerleşim merkezi yapmıştır. Çeşitli tarih dö­nemlerinde yöreye egemen olan halklar arka­larında önemli kültür kalıntıları bırakmışlar­dır. Bursa bugünkü görünümünü 12. yüzyıl­dan sonra Türklerle birlikte kazanmaya baş­lamıştır. 14. yüzyıldan sonra iyiden iyiye belirginleşen Türk uygarlığı kuşkusuz kendi­sinden önceki değişik uygarlıkların bir bileşi­midir. Örneğin birçok Bizans söylencesi deği­şime uğrayarak Türk söylencesi durumuna gelmiştir.
Sponsorlu Bağlantılar
Bursa Osmanlılar döneminde ülkenin en önemli dokuma merkeziydi. Kemha, atlas, kadife, tafta, bürümcük gibi çeşitli ipekli dokumanın yanı sıra havluculuk da il doku­macılığının önde gelen ürünlerindendir. İlin ün kazanan el sanatlarından biri de çinicilik­tir. İznik'te Bizans'ın son dönemlerinde baş­layan çinicilik 17. yüzyıl sonuna kadar önemi­ni korumuştur. İznik çinilerinde egemen renk maviye çalan yeşildir. Osmanlı döneminde birçok mimari yapıtı süsleyen bu çiniler hâlâ yapıldıkları günün parlaklığını korumaktadır.
Bursa ilinin yaşamında yöreye yerleştirilen Balkan göçmenlerinin önemli bir yeri vardır. Günümüzde ün kazanan Bursa bıçakçılığını göçmen ustalar geliştirerek bugünkü düzeye getirmiştir.
Bursa ilinin çeşitli yerleşim merkezlerinde Osmanlılar döneminden kalma birçok eski yapı vardır. Ayrıca Türk evlerinin en eski ve özgün örnekleri de Bursa ilindedir. 17. yüzyı­lın başlarında Bursa ve Mudanya'da yapılan evlerin üst ve alt katları aynı plandadır. Çıkma bulunmayan bu evlerin alt katlarının dış yüzeyleri tümüyle kapalıdır.

mesajın devamı için Bursa

fadedliver - avatarı
fadedliver
Ziyaretçi
15 Kasım 2009       Mesaj #2
fadedliver - avatarı
Ziyaretçi
Bu mesaj 'en iyi cevap' seçilmiştir.
Alıntı
Misafir adlı kullanıcıdan alıntı

Bana acil Bursa'nın kültürünün ne olduğu açıklanılması gerekiyor

Toplum ve Kültür
Doğal yapısının tarıma elverişliliği ve coğrafya bakımından konumunun yerleşime uygunluğu Bursa ili topraklarını tarih boyunca önemli bir yerleşim merkezi yapmıştır. Çeşitli tarih dö­nemlerinde yöreye egemen olan halklar arka­larında önemli kültür kalıntıları bırakmışlar­dır. Bursa bugünkü görünümünü 12. yüzyıl­dan sonra Türklerle birlikte kazanmaya baş­lamıştır. 14. yüzyıldan sonra iyiden iyiye belirginleşen Türk uygarlığı kuşkusuz kendi­sinden önceki değişik uygarlıkların bir bileşi­midir. Örneğin birçok Bizans söylencesi deği­şime uğrayarak Türk söylencesi durumuna gelmiştir.
Sponsorlu Bağlantılar
Bursa Osmanlılar döneminde ülkenin en önemli dokuma merkeziydi. Kemha, atlas, kadife, tafta, bürümcük gibi çeşitli ipekli dokumanın yanı sıra havluculuk da il doku­macılığının önde gelen ürünlerindendir. İlin ün kazanan el sanatlarından biri de çinicilik­tir. İznik'te Bizans'ın son dönemlerinde baş­layan çinicilik 17. yüzyıl sonuna kadar önemi­ni korumuştur. İznik çinilerinde egemen renk maviye çalan yeşildir. Osmanlı döneminde birçok mimari yapıtı süsleyen bu çiniler hâlâ yapıldıkları günün parlaklığını korumaktadır.
Bursa ilinin yaşamında yöreye yerleştirilen Balkan göçmenlerinin önemli bir yeri vardır. Günümüzde ün kazanan Bursa bıçakçılığını göçmen ustalar geliştirerek bugünkü düzeye getirmiştir.
Bursa ilinin çeşitli yerleşim merkezlerinde Osmanlılar döneminden kalma birçok eski yapı vardır. Ayrıca Türk evlerinin en eski ve özgün örnekleri de Bursa ilindedir. 17. yüzyı­lın başlarında Bursa ve Mudanya'da yapılan evlerin üst ve alt katları aynı plandadır. Çıkma bulunmayan bu evlerin alt katlarının dış yüzeyleri tümüyle kapalıdır.

mesajın devamı için Bursa

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
10 Mart 2010       Mesaj #3
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
ya ben bursanın tarihini kültürünü sanatını ve cografyasını bulursanız sevinirim Msn Happy)
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
7 Nisan 2010       Mesaj #4
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
ödevim varda bursanın sanatı ve coğrefyasını anlatablecek varmı
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
7 Nisan 2010       Mesaj #5
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Alıntı
Misafir adlı kullanıcıdan alıntı

ödevim varda bursanın sanatı ve coğrefyasını anlatablecek varmı

Kültür ve sanat

Mutfak Kültürüİskender Kebap, yörenin ünlü yemeğidir.Kestane Şekeri de ünlü tatlısıdır. Trilye Zeytini de Dünyanın en iyi cins zeytinlerindendir.Kemal Paşa Tatlısı da en ünlü tatlısıdır
Karagöz Gölge oyunu, tarihte Bursa'nın Türk kültür yaşamına kazandırdığı en önemli etkinliklerdendir.

Coğrafya


300px Bursa

Bursa 1890

Bursa ili topraklarının yaklaşık % 35 ini dağlar kaplamaktadır. Dağlar genellikle doğu-batı yönünde uzanan sıradağlar şeklindedir. Bunlar; Orhangazi'nin batısından Gemlik Körfezi'nin batı ucunda bulunan Bozburun'a doğru uzanan Samanlı Dağları, Gemlik Körfezi'nin güney yüzünü kaplayan ve Bursa Ovası'nı denizden ayıran Mudanya Dağları, İznik Gölü'nün güneyi, ile Bursa Ovası'nın kuzey kesimleri arasında yer alan Katırlı Dağları, Mudanya Dağlarının uzantısı olan Karadağ ve Marmara Bölgesinin en yüksek dağı olan Uludağ'dır (2.543 m). İlde en büyük yükselti 2543m ile Uludağ'dır. Bursa sınırları içinde iki önemli göl bulunmaktadır. Bunlardan biri Marmara Bölgesi'nin en büyük gölü olan İznik Gölü ve bir diğeri de Uluabat Gölü'dür. İlin en önemli akarsuyu Nilüfer Çayı' dır. Uludağ'ın güney yamaçlarından doğan ve Uludağ'dan kaynaklanan birçok küçük dere ile beslenen Nilüfer Çayı Bursa Ovası'nı sular. Bursa ili sınırları içinde birçok büyük ve verimli ova vardır. Bunlardan en önemlisi Bursa Ovası'dır. Verimli topraklarıyla Yenişehir, İnegöl, Karacabey, Orhangazi ve İznik ovaları da bitkisel üretimin yoğunlaştığı yerlerdendir. Türkiye'nin 4. büyük ili olan Bursa topraklarının % 17'sini ovalar oluşturmaktadır. En büyük illerimizden birisidir.

Vikipedi




Alıntı
Misafir adlı kullanıcıdan alıntı

ya ben bursanın tarihini kültürünü sanatını ve cografyasını bulursanız sevinirim Msn Happy)

İnceleyiniz.=) Bursa
Son düzenleyen Blue Blood; 7 Nisan 2010 13:01 Sebep: Mesajlar Otomatik Olarak Birleştirildi
hakan0023 - avatarı
hakan0023
Ziyaretçi
20 Kasım 2010       Mesaj #6
hakan0023 - avatarı
Ziyaretçi
El Sanatları

Bursa Osmanlı'nın ilk zamanlarında başkent olması ve ipek yolu üzerinde bulunması dolayısıyla Ekonomik ve Kültürel olarak tam anlamıyla bir merkez durumundadır.

Bursa'nın bu konumu el sanatlarının da zenginleşmesini sağlamıştır. Geçmişte el tezgahlarında ipek kumaşlar, ipek halı , kilim , çuval ve heybe dokunmaktaydı. Günümüzde bu dokumalar fabrikalarda veya büyük atölyelerde yapılıyor.

Bursa'da ipekböcekçiliğinin çok yaygın olması ipekçiliği de geliştirmiş, ipekli dokumaların merkezi olmuştur. Bursa'da dokumalardan başka urgancılık, saraçlık, bıçakcılık, demircilik,sedefçilik ,gümüş kakma sanatı, tenekecilik, köfüncülük, çarıkçılık,Dokumacılık, semercilik gibi el sanatları yapılmaktadır.
Köfüncülük

Köfün, Kestane ağacından yapılan , boyutlarına göre kullanım alanları da değişebilen bir çeşit sepettir. Bursa'da zanaatla uğraşan bir köfün ustası vardır. Bu zanaat işgücü ve ekonomik yetersizlikten dolayı kaybolmak üzeredir.

Köfünün boyutlarına göre kullanım alanları da değişmektedir. Büyük boy köfün kavun ve karpuz taşımada, orta boy köfün elma, portakal, küçük boy köfün de ise çilek, zeytin gibi meyveler taşınmaktadır.

Köfün yapımında kestane ağacı ve fındık ağacından yararlanılmaktadır. Bu ağaçların köfün yapımında kullanılmak üzere seçilmesinin sebebi dayanıklı olmasından ileri gelmektedir. Malzemeleri ise İznik'ten temin edilmektedir.

Bir köfün yapımda ortalama 20 tane ağaçtan kesilen ince ve uzun parça kullanılıyor. Elde edilen bu parçaların boyu yaklaşık 2 metredir. Köfün yapımında kullanılacak parçalar tezgahta sıyırgı ve ortak ile inceltiliyor. İnceltilmiş ve örülmeye hazır olan ağaçlara 'Yarma' adı veriliyor. Örme işlemi köfünün dip ve ağız kısmında kullanılan ağaç parçaları kalınlık ve ebat olarak farklıdır. Köfünleri ölçmek ve boyutları arasındaki farklılıkları ortadan kaldırmak için 50-70-80 cm'lik sopalar ölçü için kullanılmaktadır.

Elde edilen köfün ve sepetler tarlada meyve toplama ve taşıma maksatlı kullanımı dışında çeşitli mesleklerde de çok amaçlı olarak kullanılmaktadır.
Saraçlık

Saraçlık ; binek ya da çeki hayvanlarının takımlarının yapıma , süsleme ve onarma işidir.
Bursa'da saraçlık geçmiş yıllarda geleneksel zanaatlar arasında önemli bir yer tutmaktaydı. Ancak teknolojinin gelişmesi , motorlu taşıtların artması ile birlikte koşum atına ve yük atına gereksinim her geçen gün azalmaktadır. Bursa'da saraçlar ürünlerine ilçe ve köylerde alıcı bulmaktadırlar. Günümüzde Bursa'da saraçlık zanaatini sürdüren iki atölye bulunmaktadır. Bu atölyelerde hamut ve koşum malzemeleri yapılmaktadır.
Atın boynuna geçirilen ve koşum takımlarının bağlanarak atın arabayı çekmesini sağlayan parçaya hamut denir Hamut , iki ağaç parçasının birleştirilerek sırayla üzerine simit, fitil, dolma ve kabak gibi bölümlerden oluşur.
Hamut yapımında kullanılan malzemeler; ağaç , keçi derisi, manda derisi ve keçe'dir.
Deri parçalarının kesilerek koşum takımlarının yapılmasına ise koşumculuk denir.
Koşumculuk içinde yer alan parçalar ise şunlardır.
Paldum, başlık, gem, çeki kayışı, yan kayışı, yular ve dizgin. Saraçlarda koşum takımları dışında deri ile ilgili ürünlerde yapılmaktadır.
Saraçlıkta kullanılan aletler:
Çizgi pergeli , kayış inceltme tıraş bıçağı, manda boynuzu (Halkadan geçirilen deriye yuvarlak şekil vermek için), saraç bıcağı, Mat (Şimşirden yapılır), küçük hatte, büyük hatte biz veya tığı, nalpara kolu (Deriyi düzeltmek için kullanılıyor.)
Sıyırgı makinesi (Eğer yapımında), kesim makinesi (Deriyi dikmede) , sanayi tipi dikiş makinesi (Derinin dikilecek kısımları dikilir).
Bıçakçılık

Bursa'ya bıçakçılık '93'savaşından sonra Balkan göçmenleri tarafından getirilmiştir. Bu tarihten itibaren göçmen ustalar ve yetiştirdikleri çıraklar aracılığı ile bıçakçılık mesleğini geliştirerek bu günkü düzeyine getirmişlerdir.

Bursa el zanaatları arasında geçmişten günümüze kadar özel bir yeri olan bıçakların ünü günümüzde de sürmektedir. Geleneksel yöntemlerle el işi ile yapılan bıçaklar kullanım alanlarına göre ortalama 150 çeşit bıçak olduğu bilinmektedir. Bel bıçağı, et bıçağı, kıyma bıçağı, kaymak bıçağı, pastırma bıçağı, börek bıçağı, bekçi bıçağı , kasap bıçağı gibi çeşitlerini sayabiliriz.

Bursa bıçakçılığı içinde Arnavut çakısının da ayrı bir yeri vardır. Bu çakıların sap kısmı boynuzdan yapılmaktadır. Genelde koç boynuzu kullanılmaktadır. Bu boynuzlara kesteki adı verilen bıçak ile kazınarak şekil veriliyor. Kullanılan koç boynuzları kemik fabrikalarından, bıçak kısmında ise Karabük çeliği kullanılıyor. Arnavut çakıları daha çok Trakya bölgesinde alıcı buluyor. Genellikle hayvancılıkla uğraşan çifçiler, tırnak ve hayvan kesmek için kullanıyorlar.

Bıçakların üzerindeki yıldız sayıları bıçağın büyüklüğünü gösteriyor. Bunun yanı sıra bıçağı yapan usta üzerine ismini işliyor.
Semercilik

Semerin kullanım alanlarının daralması semere olan ihtiyacı da azaltmaktadır. Bursa'da iki semer ustası bulunmaktadır. Semer yapılırken kullanılan malzemeler ilçelerden temin ediliyor.

Semerin ahşap kısmında kullanılan gürgen ağacı dağ köylerinden, tabaklanmış keçi derisi Balıkesir'den getiriliyor. Keçi derisini doldurmak için kullanılan sazlar Bursa'nın merkezine yakın göllerden toplanıyor.

Semer yapılmaya başlanırken ; önce kasnak adı verilen gürgen ağacından yapılıyor. Kasnak yay şeklinde iki parçanın bir araya getirilmesiyle oluşturuluyor. Kasnağın üzerine içi saz ile doldurulmuş keçi derisi monte ediliyor. Keçi derisinin üzeri keçe ile kaplanıyor. Semerin ön ve arka kısmını da belirtiyor. Renkli ponponlar sadece binek semerlerine takılıyor, yük taşımak için yapılan semerlere ponpon takılmıyor.
İpekçilik

Şer'i Mahkeme sicileri Bursa daki ipekli dokumacılığın XlV. Yy. sonlarında oldukça gelişmiş olduğunu göstermektedir.
1845 yılında Bursa da 40 ipek iplik fabrikası varken 1860 yılında iplik iplik üreten imalathane sayısı 85'e yükselmiştir. Ancak 1856 yılında Fransa'da ortaya çıkan (Karataban) hastalığının 1860 yılında Bursa7da yayımlanması ile ipek üretiminde gerileme olmuş. Pastör üretimi adı verilen yöntemle tohum üretiminin başlaması ile 1888 yılında Torkomyan Efendi tarafından Darülharir adlı ilk İpekböcekçiliği okulu Bursa da hazırlanmış ve hastalıksız tohum üretimine başlanmıştır.

Bursa'da ipekçiliğin merkezi durumunda bulunan Kozahan ipek kozalarının satıldığı ve dokunan ipekli kumaşların satıldığı yer olma özelliğini günümüze kadar korumuştur. İpek böceğinin temel gıdası olan dut ağaçlarının zamanla azalması ve ipek böcekçiliği üretiminin maliyetinin artması nedeniyle Bursa da ipek böceği üretimi azalmıştır. İpek ve farklı sentetik kumaşların bulunmasında Bursa ipekçiliğini etkileyin faktörlerdendir. Tarihinde Bursa Atlasları ipeklileri ve kadifeleri ile Dünyada ün yapmış olan Bursa son yıllarda araştırmacı ve uzmanların bu konuya dikkat çekmeleri ile gündeme gelmiştir. Gün geçtikçe azalan ipek böceği üretimi ile yok olmak üzere olan Bursa ipeklileri tarihteki tozlu raflarda yerini almadan önce bu konuda çalışmalar yapılmaktadır.
Çarıkçılık

Anadolu insanının tarlada, bahçede giydiği çarık kullanım alanın daralmasıyla günümüzde artık Halk Oyunlarında ve evlerin şark köşelerinde bir süs eşyası olarak kullanılmaktadır.

Çarık 1960'lı yıllara kadar tarlada çalışan köylülerin yaygın olarak kullanıldığı, günlük yaşamında da giydiği temel bir ihtiyaçtır. Daha sonraki yıllarda tarımda makineleşmeyle birlikte insan gücünün ve karasabanın yerini tarım makinelerinin almasıyla birlikte çarığın kullanımı da yok olmaya yüz tutmuştur. Bununu yanında köyden kente göç sonucunda insanların şehirleşmesi, ayakkabı sanayinin gelişmesi de çarıkçılığın yok olması nedenlerindendir.

Bursa'da çarıkçılığın son durumu ise bu mesleğin yok olmak üzere olduğunu göstermektedir. Bursa Merkezde çarıkçılık mesleği ile uğraşan bir tane çarık ustası kalmıştır. Çarıkçılık mesleğinin bu duruma düşmesinde kazancının az olması ve buna bağlı olarak da çırak yetiştirilmemesi bu mesleğin bitmesine neden olmuştur.
Çarık yapımı: Çarık yapımında şaplı manda derisi kullanılıyor. Deriler Tabakhaneden elde ediliyor. Derinin kalınlığı çarığın kullanım alanına göre değişiyor. Tarlada kullanılacaksa kalın deri, Halk oyunlarında kullanılacaksa ince deri kullanılmaktadır. Manda derisi öncelikle boy boy kesiliyor. Çarıkçılıkta bu kesme işine Davlum deniliyor. Bayanlar için 15 cm. eninde , erkeler içinse 16.5 cm. eninde çift çift boylar kesiliyor. Ortaya çıkan dikdörtgen şeklindeki deriler keskilerle burun kısmı delinerek ince sırımla dikiliyor. Çarığın dili olan parçası sonradan ilave ediliyor. Bu kısma takılan boncuk ise süs amacıyla konulmaktadır. Daha sonra çarığın yan tarafları bir dar bir geniş alarak kesiliyor. Bu deliklerden sırım geçiriliyor. Sırım geçiriliyor. Sırım geçirildikten sonra gürgen veya meşeden yapılmış ahşap kalıplara çarıklar giydiriliyor. Kalıbın şeklini alan çarıklar kurumaya bırakılıyor. Kalıp çıkarıldıktan sonra hemen kurumaması ve yumuşak kalması için içine motor yağı sürülüyor. Çarık kullanıma hazır hale geliyor.
İZNİK ÇİNİCİLİĞİ
İznik çiniciliği İznik ve çevresinde yapılan kazılarda prehistorik çağlardan kalan seramik parçaları ortaya çıkarılmıştır. Bu kazılar sonucunda İznik te İ.Ö. 7000 li yıllarda seramik üretiminin Osmanlı mimari ürünlerinde yaygın olarak kullanılmıştır. İznikli çini ustaları Osmanlı Sarayı'nın himayesindeki kaşici başı tarafından bir locada örgütlendiler ve İstanbul ile diğer yerlerdeki bütün büyük yapıları çini ile süslemişlerdir. İznik çinilerinin desenleri ve renkleri Venedik ve Cenovalı tüccarların dikkatini çekmiş, çini ustaları bu talebi karşılamak için İznik surları dışında çini fırınları kurmuşlardır. 17.yy. dan sonra Osmanlı askeri ve ekonomik olarak zayıflaması ile çini fırınları da kapanmaya başlamıştır. İznik de geleneksel çini atölyeleri 1985 yılında Faik Kırımlı tarafından açılmış Eşref Eroğlu usta ile devam etmiştir. Rasih Kocaman , Adil Cangüven gibi ustalar dışında 1995 yılında İznik Eğitim ve Öğretim Vakfı çatısı altında İznik çini ve araştırma merkezi kurulmuştur. Ayrıcı Uludağ Üniversitesine bağlı Meslek Yüksek Okulunda çini ve seramik konusunda eğitim verilmektedir.

Günümüzde İzniiznik cinicilikk çini atölyelerini ve İznikli sanatçıları buluşturan Süleymanpaşa medresesi restore edilerek Turizm'e açılmıştır.
Renklerini ve desenlerini İznik doğasından alan İznik çinileri yapımında kuvars, cam tozu ve kil kullanılmaktadır. Bu malzemeler fırınlanıp öğütüldükten sonra hamur haline getiriliyor kalıplarda şekil verdikten sonra bir hafta kurumaya bırakılıyor daha sonra astarlama yapılarak tekrar kurutuluyor ve 930 derecede fırınlanıyor bir gün süreyle bu ısıda kalan plakalar fırın kapatıldıktan sonra kapağı açılmadan soğumaya bırakılıyor. Desenleme kısmında parşümen kağıdının üzerine çizilen motifin üzeri iğneye delinip kömür tozu dökülerek desenin plakanın üzerine çıkması sağlanıyor.Boyama kısmında İznik kırmızısı adı verilen kırmızının bulunması için yapılan işlemler ve kullanılan malzemeler genellikle ustalar tarafından saklanıyor. Boyama işleminden sonra plakalar sırlanarak 1000 derecelik fırında pişiriliyor.İznik çinilerinde en çok Çin temani , hatai, haliç işi, narlı desen, minyatürler, İznik kuşu , gül , karanfil motifleri kullanılmaktadır.

Çorapçılık

Malzemesi yün veya pamuk iplik olan Çorapları örerken iğ adı verilen beş küçük şiş kullanılmaktadır. İğler yaklaşık 10-15 cm uzunluğunda bir ucu çengelli çelikten yapılmış şişlerdir. Düz demir çubuklar eğe ve zımparanın yardımıyla; pürüzsüz yuvarlak hale getiriliyor. İğin ucuna eğe ardımı ile çengel şekli verilmektedir.Şişin ucundaki çengel sayesinde daha hızlı çorap örmektedirler .Çorabın ana malzemesi olan kuzu yünü genellikle Uşaktan getirtiliyor krem renginde olan bu yünleri kullanırken,motifler için renkli yün veya sentetik iplik kullanılmaktadır.Bursa çok göç alan bir kent olması nedeniyle kültürel anlamda faklılıkları da bir arada yaşamaktadır.Her kültür kendi çorap motifi ,örme tekniğini beraberinde getirmiş ve günümüze kadar yaşatmıştır.Özellikle Karacabey ilçesine bağlı Yenikaraağaç köyü çorapçı köy olarak tanınmakta ve ördükleri Drama çorabı ile isimlerini duyurmaktadır,Drama çorabı dışında ,'Yörük çorabı ' Pomak çorabı' gibi her kültürün kendini motifleri ile ifade ettiği çorap çeşitleri bulunmaktadır. Msn MadMsn MadMsn MadMsn MadMsn MadMsn MadMsn MadMsn MadMsn MadMsn MadMsn MadMsn Madyazın yazın bitmez
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
14 Aralık 2010       Mesaj #7
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Misafir

Bursa'nın kültürü hakında bilgi verebilir misiniz?
Bana acil Bursa'nın kültürünün ne olduğu açıklanılması gerekiyor
Cevaplandı Bu Mesajı Yetkililere Rapor Et Bu mesaja hızlı cevap gönder
En İyi Cevap fadedliver tarafından gönderildi
Misafir adlı kullanıcıdan alıntı Mesajı Görüntüle
Bana acil Bursa'nın kültürünün ne olduğu açıklanılması gerekiyor
Toplum ve Kültür
Doğal yapısının tarıma elverişliliği ve coğrafya bakımından konumunun yerleşime uygunluğu Bursa ili topraklarını tarih boyunca önemli bir yerleşim merkezi yapmıştır. Çeşitli tarih dö­nemlerinde yöreye egemen olan halklar arka­larında önemli kültür kalıntıları bırakmışlar­dır. Bursa bugünkü görünümünü 12. yüzyıl­dan sonra Türklerle birlikte kazanmaya baş­lamıştır. 14. yüzyıldan sonra iyiden iyiye belirginleşen Türk uygarlığı kuşkusuz kendi­sinden önceki değişik uygarlıkların bir bileşi­midir. Örneğin birçok Bizans söylencesi deği­şime uğrayarak Türk söylencesi durumuna gelmiştir.
Bursa Osmanlılar döneminde ülkenin en önemli dokuma merkeziydi. Kemha, atlas, kadife, tafta, bürümcük gibi çeşitli ipekli dokumanın yanı sıra havluculuk da il doku­macılığının önde gelen ürünlerindendir. İlin ün kazanan el sanatlarından biri de çinicilik­tir. İznik'te Bizans'ın son dönemlerinde baş­layan çinicilik 17. yüzyıl sonuna kadar önemi­ni korumuştur. İznik çinilerinde egemen renk maviye çalan yeşildir. Osmanlı döneminde birçok mimari yapıtı süsleyen bu çiniler hâlâ yapıldıkları günün parlaklığını korumaktadır.
Bursa ilinin yaşamında yöreye yerleştirilen Balkan göçmenlerinin önemli bir yeri vardır. Günümüzde ün kazanan Bursa bıçakçılığını göçmen ustalar geliştirerek bugünkü düzeye getirmiştir.
Bursa ilinin çeşitli yerleşim merkezlerinde Osmanlılar döneminden kalma birçok eski yapı vardır. Ayrıca Türk evlerinin en eski ve özgün örnekleri de Bursa ilindedir. 17. yüzyı­lın başlarında Bursa ve Mudanya'da yapılan evlerin üst ve alt katları aynı plandadır. Çıkma bulunmayan bu evlerin alt katlarının dış yüzeyleri tümüyle kapalıdır.

mesajın devamı için https://www.msxlabs.org/forum/turkiye...062-bursa.html
Eski 15-11-2009 #2 (mesaj-linki)
fadedliver Bayan-F
fadedliver - avatarı

Misafir adlı kullanıcıdan alıntı Mesajı Görüntüle
Bana acil Bursa'nın kültürünün ne olduğu açıklanılması gerekiyor
Toplum ve Kültür
Doğal yapısının tarıma elverişliliği ve coğrafya bakımından konumunun yerleşime uygunluğu Bursa ili topraklarını tarih boyunca önemli bir yerleşim merkezi yapmıştır. Çeşitli tarih dö­nemlerinde yöreye egemen olan halklar arka­larında önemli kültür kalıntıları bırakmışlar­dır. Bursa bugünkü görünümünü 12. yüzyıl­dan sonra Türklerle birlikte kazanmaya baş­lamıştır. 14. yüzyıldan sonra iyiden iyiye belirginleşen Türk uygarlığı kuşkusuz kendi­sinden önceki değişik uygarlıkların bir bileşi­midir. Örneğin birçok Bizans söylencesi deği­şime uğrayarak Türk söylencesi durumuna gelmiştir.
Bursa Osmanlılar döneminde ülkenin en önemli dokuma merkeziydi. Kemha, atlas, kadife, tafta, bürümcük gibi çeşitli ipekli dokumanın yanı sıra havluculuk da il doku­macılığının önde gelen ürünlerindendir. İlin ün kazanan el sanatlarından biri de çinicilik­tir. İznik'te Bizans'ın son dönemlerinde baş­layan çinicilik 17. yüzyıl sonuna kadar önemi­ni korumuştur. İznik çinilerinde egemen renk maviye çalan yeşildir. Osmanlı döneminde birçok mimari yapıtı süsleyen bu çiniler hâlâ yapıldıkları günün parlaklığını korumaktadır.
Bursa ilinin yaşamında yöreye yerleştirilen Balkan göçmenlerinin önemli bir yeri vardır. Günümüzde ün kazanan Bursa bıçakçılığını göçmen ustalar geliştirerek bugünkü düzeye getirmiştir.
Bursa ilinin çeşitli yerleşim merkezlerinde Osmanlılar döneminden kalma birçok eski yapı vardır. Ayrıca Türk evlerinin en eski ve özgün örnekleri de Bursa ilindedir. 17. yüzyı­lın başlarında Bursa ve Mudanya'da yapılan evlerin üst ve alt katları aynı plandadır. Çıkma bulunmayan bu evlerin alt katlarının dış yüzeyleri tümüyle kapalıdır.

mesajın devamı için Bursa
Bu Mesajı Yetkililere Rapor Et Bu mesaja hızlı cevap gönder
Eski 10-03-2010 #3 (mesaj-linki)
Misafir

cevap verirmisiniz
ya ben bursanın tarihini kültürünü sanatını ve cografyasını bulursanız sevinirim )
Bu Mesajı Yetkililere Rapor Et Bu mesaja hızlı cevap gönder
Eski 07-04-2010 #4 (mesaj-linki)
Misafir

bursanın sanatını ve coğrafyasını anlatan varmı?
ödevim varda bursanın sanatı ve coğrefyasını anlatablecek varmı
Bu Mesajı Yetkililere Rapor Et Bu mesaja hızlı cevap gönder
Eski 07-04-2010 #5 (mesaj-linki)
Blue Blood Bayan-F
Blue Blood - avatarı

Misafir adlı kullanıcıdan alıntı Mesajı Görüntüle
ödevim varda bursanın sanatı ve coğrefyasını anlatablecek varmı
Kültür ve sanat

Mutfak Kültürüİskender Kebap, yörenin ünlü yemeğidir.Kestane Şekeri de ünlü tatlısıdır. Trilye Zeytini de Dünyanın en iyi cins zeytinlerindendir.Kemal Paşa Tatlısı da en ünlü tatlısıdır
Karagöz Gölge oyunu, tarihte Bursa'nın Türk kültür yaşamına kazandırdığı en önemli etkinliklerdendir.

Coğrafya



Bursa 1890

Bursa ili topraklarının yaklaşık % 35 ini dağlar kaplamaktadır. Dağlar genellikle doğu-batı yönünde uzanan sıradağlar şeklindedir. Bunlar; Orhangazi'nin batısından Gemlik Körfezi'nin batı ucunda bulunan Bozburun'a doğru uzanan Samanlı Dağları, Gemlik Körfezi'nin güney yüzünü kaplayan ve Bursa Ovası'nı denizden ayıran Mudanya Dağları, İznik Gölü'nün güneyi, ile Bursa Ovası'nın kuzey kesimleri arasında yer alan Katırlı Dağları, Mudanya Dağlarının uzantısı olan Karadağ ve Marmara Bölgesinin en yüksek dağı olan Uludağ'dır (2.543 m). İlde en büyük yükselti 2543m ile Uludağ'dır. Bursa sınırları içinde iki önemli göl bulunmaktadır. Bunlardan biri Marmara Bölgesi'nin en büyük gölü olan İznik Gölü ve bir diğeri de Uluabat Gölü'dür. İlin en önemli akarsuyu Nilüfer Çayı' dır. Uludağ'ın güney yamaçlarından doğan ve Uludağ'dan kaynaklanan birçok küçük dere ile beslenen Nilüfer Çayı Bursa Ovası'nı sular. Bursa ili sınırları içinde birçok büyük ve verimli ova vardır. Bunlardan en önemlisi Bursa Ovası'dır. Verimli topraklarıyla Yenişehir, İnegöl, Karacabey, Orhangazi ve İznik ovaları da bitkisel üretimin yoğunlaştığı yerlerdendir. Türkiye'nin 4. büyük ili olan Bursa topraklarının % 17'sini ovalar oluşturmaktadır. En büyük illerimizden birisidir.

Vikipedi




Misafir adlı kullanıcıdan alıntı Mesajı Görüntüle
ya ben bursanın tarihini kültürünü sanatını ve cografyasını bulursanız sevinirim )
İnceleyiniz.=) Bursa

Son Düzenleyen Blue Blood; 07-04-2010 @ 13:01. Sebep: Mesajlar Otomatik Olarak Birleştirildi
Bu Mesajı Yetkililere Rapor Et Bu mesaja hızlı cevap gönder
Eski 3 Hafta Önce #6 (mesaj-linki)
hakan0023 Bay-M

işte bursanın sanatları
El Sanatları

Bursa Osmanlı'nın ilk zamanlarında başkent olması ve ipek yolu üzerinde bulunması dolayısıyla Ekonomik ve Kültürel olarak tam anlamıyla bir merkez durumundadır.

Bursa'nın bu konumu el sanatlarının da zenginleşmesini sağlamıştır. Geçmişte el tezgahlarında ipek kumaşlar, ipek halı , kilim , çuval ve heybe dokunmaktaydı. Günümüzde bu dokumalar fabrikalarda veya büyük atölyelerde yapılıyor.

Bursa'da ipekböcekçiliğinin çok yaygın olması ipekçiliği de geliştirmiş, ipekli dokumaların merkezi olmuştur. Bursa'da dokumalardan başka urgancılık, saraçlık, bıçakcılık, demircilik,sedefçilik ,gümüş kakma sanatı, tenekecilik, köfüncülük, çarıkçılık,Dokumacılık, semercilik gibi el sanatları yapılmaktadır.
Köfüncülük

Köfün, Kestane ağacından yapılan , boyutlarına göre kullanım alanları da değişebilen bir çeşit sepettir. Bursa'da zanaatla uğraşan bir köfün ustası vardır. Bu zanaat işgücü ve ekonomik yetersizlikten dolayı kaybolmak üzeredir.

Köfünün boyutlarına göre kullanım alanları da değişmektedir. Büyük boy köfün kavun ve karpuz taşımada, orta boy köfün elma, portakal, küçük boy köfün de ise çilek, zeytin gibi meyveler taşınmaktadır.

Köfün yapımında kestane ağacı ve fındık ağacından yararlanılmaktadır. Bu ağaçların köfün yapımında kullanılmak üzere seçilmesinin sebebi dayanıklı olmasından ileri gelmektedir. Malzemeleri ise İznik'ten temin edilmektedir.

Bir köfün yapımda ortalama 20 tane ağaçtan kesilen ince ve uzun parça kullanılıyor. Elde edilen bu parçaların boyu yaklaşık 2 metredir. Köfün yapımında kullanılacak parçalar tezgahta sıyırgı ve ortak ile inceltiliyor. İnceltilmiş ve örülmeye hazır olan ağaçlara 'Yarma' adı veriliyor. Örme işlemi köfünün dip ve ağız kısmında kullanılan ağaç parçaları kalınlık ve ebat olarak farklıdır. Köfünleri ölçmek ve boyutları arasındaki farklılıkları ortadan kaldırmak için 50-70-80 cm'lik sopalar ölçü için kullanılmaktadır.

Elde edilen köfün ve sepetler tarlada meyve toplama ve taşıma maksatlı kullanımı dışında çeşitli mesleklerde de çok amaçlı olarak kullanılmaktadır.
Saraçlık

Saraçlık ; binek ya da çeki hayvanlarının takımlarının yapıma , süsleme ve onarma işidir.
Bursa'da saraçlık geçmiş yıllarda geleneksel zanaatlar arasında önemli bir yer tutmaktaydı. Ancak teknolojinin gelişmesi , motorlu taşıtların artması ile birlikte koşum atına ve yük atına gereksinim her geçen gün azalmaktadır. Bursa'da saraçlar ürünlerine ilçe ve köylerde alıcı bulmaktadırlar. Günümüzde Bursa'da saraçlık zanaatini sürdüren iki atölye bulunmaktadır. Bu atölyelerde hamut ve koşum malzemeleri yapılmaktadır.
Atın boynuna geçirilen ve koşum takımlarının bağlanarak atın arabayı çekmesini sağlayan parçaya hamut denir Hamut , iki ağaç parçasının birleştirilerek sırayla üzerine simit, fitil, dolma ve kabak gibi bölümlerden oluşur.
Hamut yapımında kullanılan malzemeler; ağaç , keçi derisi, manda derisi ve keçe'dir.
Deri parçalarının kesilerek koşum takımlarının yapılmasına ise koşumculuk denir.
Koşumculuk içinde yer alan parçalar ise şunlardır.
Paldum, başlık, gem, çeki kayışı, yan kayışı, yular ve dizgin. Saraçlarda koşum takımları dışında deri ile ilgili ürünlerde yapılmaktadır.
Saraçlıkta kullanılan aletler:
Çizgi pergeli , kayış inceltme tıraş bıçağı, manda boynuzu (Halkadan geçirilen deriye yuvarlak şekil vermek için), saraç bıcağı, Mat (Şimşirden yapılır), küçük hatte, büyük hatte biz veya tığı, nalpara kolu (Deriyi düzeltmek için kullanılıyor.)
Sıyırgı makinesi (Eğer yapımında), kesim makinesi (Deriyi dikmede) , sanayi tipi dikiş makinesi (Derinin dikilecek kısımları dikilir).
Bıçakçılık

Bursa'ya bıçakçılık '93'savaşından sonra Balkan göçmenleri tarafından getirilmiştir. Bu tarihten itibaren göçmen ustalar ve yetiştirdikleri çıraklar aracılığı ile bıçakçılık mesleğini geliştirerek bu günkü düzeyine getirmişlerdir.

Bursa el zanaatları arasında geçmişten günümüze kadar özel bir yeri olan bıçakların ünü günümüzde de sürmektedir. Geleneksel yöntemlerle el işi ile yapılan bıçaklar kullanım alanlarına göre ortalama 150 çeşit bıçak olduğu bilinmektedir. Bel bıçağı, et bıçağı, kıyma bıçağı, kaymak bıçağı, pastırma bıçağı, börek bıçağı, bekçi bıçağı , kasap bıçağı gibi çeşitlerini sayabiliriz.

Bursa bıçakçılığı içinde Arnavut çakısının da ayrı bir yeri vardır. Bu çakıların sap kısmı boynuzdan yapılmaktadır. Genelde koç boynuzu kullanılmaktadır. Bu boynuzlara kesteki adı verilen bıçak ile kazınarak şekil veriliyor. Kullanılan koç boynuzları kemik fabrikalarından, bıçak kısmında ise Karabük çeliği kullanılıyor. Arnavut çakıları daha çok Trakya bölgesinde alıcı buluyor. Genellikle hayvancılıkla uğraşan çifçiler, tırnak ve hayvan kesmek için kullanıyorlar.

Bıçakların üzerindeki yıldız sayıları bıçağın büyüklüğünü gösteriyor. Bunun yanı sıra bıçağı yapan usta üzerine ismini işliyor.
Semercilik

Semerin kullanım alanlarının daralması semere olan ihtiyacı da azaltmaktadır. Bursa'da iki semer ustası bulunmaktadır. Semer yapılırken kullanılan malzemeler ilçelerden temin ediliyor.

Semerin ahşap kısmında kullanılan gürgen ağacı dağ köylerinden, tabaklanmış keçi derisi Balıkesir'den getiriliyor. Keçi derisini doldurmak için kullanılan sazlar Bursa'nın merkezine yakın göllerden toplanıyor.

Semer yapılmaya başlanırken ; önce kasnak adı verilen gürgen ağacından yapılıyor. Kasnak yay şeklinde iki parçanın bir araya getirilmesiyle oluşturuluyor. Kasnağın üzerine içi saz ile doldurulmuş keçi derisi monte ediliyor. Keçi derisinin üzeri keçe ile kaplanıyor. Semerin ön ve arka kısmını da belirtiyor. Renkli ponponlar sadece binek semerlerine takılıyor, yük taşımak için yapılan semerlere ponpon takılmıyor.
İpekçilik

Şer'i Mahkeme sicileri Bursa daki ipekli dokumacılığın XlV. Yy. sonlarında oldukça gelişmiş olduğunu göstermektedir.
1845 yılında Bursa da 40 ipek iplik fabrikası varken 1860 yılında iplik iplik üreten imalathane sayısı 85'e yükselmiştir. Ancak 1856 yılında Fransa'da ortaya çıkan (Karataban) hastalığının 1860 yılında Bursa7da yayımlanması ile ipek üretiminde gerileme olmuş. Pastör üretimi adı verilen yöntemle tohum üretiminin başlaması ile 1888 yılında Torkomyan Efendi tarafından Darülharir adlı ilk İpekböcekçiliği okulu Bursa da hazırlanmış ve hastalıksız tohum üretimine başlanmıştır.

Bursa'da ipekçiliğin merkezi durumunda bulunan Kozahan ipek kozalarının satıldığı ve dokunan ipekli kumaşların satıldığı yer olma özelliğini günümüze kadar korumuştur. İpek böceğinin temel gıdası olan dut ağaçlarının zamanla azalması ve ipek böcekçiliği üretiminin maliyetinin artması nedeniyle Bursa da ipek böceği üretimi azalmıştır. İpek ve farklı sentetik kumaşların bulunmasında Bursa ipekçiliğini etkileyin faktörlerdendir. Tarihinde Bursa Atlasları ipeklileri ve kadifeleri ile Dünyada ün yapmış olan Bursa son yıllarda araştırmacı ve uzmanların bu konuya dikkat çekmeleri ile gündeme gelmiştir. Gün geçtikçe azalan ipek böceği üretimi ile yok olmak üzere olan Bursa ipeklileri tarihteki tozlu raflarda yerini almadan önce bu konuda çalışmalar yapılmaktadır.
Çarıkçılık

Anadolu insanının tarlada, bahçede giydiği çarık kullanım alanın daralmasıyla günümüzde artık Halk Oyunlarında ve evlerin şark köşelerinde bir süs eşyası olarak kullanılmaktadır.

Çarık 1960'lı yıllara kadar tarlada çalışan köylülerin yaygın olarak kullanıldığı, günlük yaşamında da giydiği temel bir ihtiyaçtır. Daha sonraki yıllarda tarımda makineleşmeyle birlikte insan gücünün ve karasabanın yerini tarım makinelerinin almasıyla birlikte çarığın kullanımı da yok olmaya yüz tutmuştur. Bununu yanında köyden kente göç sonucunda insanların şehirleşmesi, ayakkabı sanayinin gelişmesi de çarıkçılığın yok olması nedenlerindendir.

Bursa'da çarıkçılığın son durumu ise bu mesleğin yok olmak üzere olduğunu göstermektedir. Bursa Merkezde çarıkçılık mesleği ile uğraşan bir tane çarık ustası kalmıştır. Çarıkçılık mesleğinin bu duruma düşmesinde kazancının az olması ve buna bağlı olarak da çırak yetiştirilmemesi bu mesleğin bitmesine neden olmuştur.
Çarık yapımı: Çarık yapımında şaplı manda derisi kullanılıyor. Deriler Tabakhaneden elde ediliyor. Derinin kalınlığı çarığın kullanım alanına göre değişiyor. Tarlada kullanılacaksa kalın deri, Halk oyunlarında kullanılacaksa ince deri kullanılmaktadır. Manda derisi öncelikle boy boy kesiliyor. Çarıkçılıkta bu kesme işine Davlum deniliyor. Bayanlar için 15 cm. eninde , erkeler içinse 16.5 cm. eninde çift çift boylar kesiliyor. Ortaya çıkan dikdörtgen şeklindeki deriler keskilerle burun kısmı delinerek ince sırımla dikiliyor. Çarığın dili olan parçası sonradan ilave ediliyor. Bu kısma takılan boncuk ise süs amacıyla konulmaktadır. Daha sonra çarığın yan tarafları bir dar bir geniş alarak kesiliyor. Bu deliklerden sırım geçiriliyor. Sırım geçiriliyor. Sırım geçirildikten sonra gürgen veya meşeden yapılmış ahşap kalıplara çarıklar giydiriliyor. Kalıbın şeklini alan çarıklar kurumaya bırakılıyor. Kalıp çıkarıldıktan sonra hemen kurumaması ve yumuşak kalması için içine motor yağı sürülüyor. Çarık kullanıma hazır hale geliyor.
İZNİK ÇİNİCİLİĞİ
İznik çiniciliği İznik ve çevresinde yapılan kazılarda prehistorik çağlardan kalan seramik parçaları ortaya çıkarılmıştır. Bu kazılar sonucunda İznik te İ.Ö. 7000 li yıllarda seramik üretiminin Osmanlı mimari ürünlerinde yaygın olarak kullanılmıştır. İznikli çini ustaları Osmanlı Sarayı'nın himayesindeki kaşici başı tarafından bir locada örgütlendiler ve İstanbul ile diğer yerlerdeki bütün büyük yapıları çini ile süslemişlerdir. İznik çinilerinin desenleri ve renkleri Venedik ve Cenovalı tüccarların dikkatini çekmiş, çini ustaları bu talebi karşılamak için İznik surları dışında çini fırınları kurmuşlardır. 17.yy. dan sonra Osmanlı askeri ve ekonomik olarak zayıflaması ile çini fırınları da kapanmaya başlamıştır. İznik de geleneksel çini atölyeleri 1985 yılında Faik Kırımlı tarafından açılmış Eşref Eroğlu usta ile devam etmiştir. Rasih Kocaman , Adil Cangüven gibi ustalar dışında 1995 yılında İznik Eğitim ve Öğretim Vakfı çatısı altında İznik çini ve araştırma merkezi kurulmuştur. Ayrıcı Uludağ Üniversitesine bağlı Meslek Yüksek Okulunda çini ve seramik konusunda eğitim verilmektedir.

Günümüzde İznik çini atölyelerini ve İznikli sanatçıları buluşturan Süleymanpaşa medresesi restore edilerek Turizm'e açılmıştır.
Renklerini ve desenlerini İznik doğasından alan İznik çinileri yapımında kuvars, cam tozu ve kil kullanılmaktadır. Bu malzemeler fırınlanıp öğütüldükten sonra hamur haline getiriliyor kalıplarda şekil verdikten sonra bir hafta kurumaya bırakılıyor daha sonra astarlama yapılarak tekrar kurutuluyor ve 930 derecede fırınlanıyor bir gün süreyle bu ısıda kalan plakalar fırın kapatıldıktan sonra kapağı açılmadan soğumaya bırakılıyor. Desenleme kısmında parşümen kağıdının üzerine çizilen motifin üzeri iğneye delinip kömür tozu dökülerek desenin plakanın üzerine çıkması sağlanıyor.Boyama kısmında İznik kırmızısı adı verilen kırmızının bulunması için yapılan işlemler ve kullanılan malzemeler genellikle ustalar tarafından saklanıyor. Boyama işleminden sonra plakalar sırlanarak 1000 derecelik fırında pişiriliyor.İznik çinilerinde en çok Çin temani , hatai, haliç işi, narlı desen, minyatürler, İznik kuşu , gül , karanfil motifleri kullanılmaktadır.

Çorapçılık

Malzemesi yün veya pamuk iplik olan Çorapları örerken iğ adı verilen beş küçük şiş kullanılmaktadır. İğler yaklaşık 10-15 cm uzunluğunda bir ucu çengelli çelikten yapılmış şişlerdir. Düz demir çubuklar eğe ve zımparanın yardımıyla; pürüzsüz yuvarlak hale getiriliyor. İğin ucuna eğe ardımı ile çengel şekli verilmektedir.Şişin ucundaki çengel sayesinde daha hızlı çorap örmektedirler .Çorabın ana malzemesi olan kuzu yünü genellikle Uşaktan getirtiliyor krem renginde olan bu yünleri kullanırken,motifler için renkli yün veya sentetik iplik kullanılmaktadır.Bursa çok göç alan bir kent olması nedeniyle kültürel anlamda faklılıkları da bir arada yaşamaktadır.Her kültür kendi çorap motifi ,örme tekniğini beraberinde getirmiş ve günümüze kadar yaşatmıştır.Özellikle Karacabey ilçesine bağlı Yenikaraağaç köyü çorapçı köy olarak tanınmakta ve ördükleri Drama çorabı ile isimlerini duyurmaktadır,Drama çorabı dışında ,'Yörük çorabı ' Pomak çorabı' gibi her kültürün kendini motifleri ile ifade ettiği çorap çeşitleri bulunmaktadır. yazın yazın bitmez
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
20 Ocak 2011       Mesaj #8
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
ulu camii olabilir arkadaşlar.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
9 Kasım 2011       Mesaj #9
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Kültür ve sanat

Mutfak Kültürüİskender Kebap, yörenin ünlü yemeğidir.Kestane Şekeri de ünlü tatlısıdır. Trilye Zeytini de Dünyanın en iyi cins zeytinlerindendir.Kemal Paşa Tatlısı da en ünlü tatlısıdır
Karagöz Gölge oyunu, tarihte Bursa'nın Türk kültür yaşamına kazandırdığı en önemli etkinliklerdendir.

Coğrafya






Bursa 1890

Bursa ili topraklarının yaklaşık % 35 ini dağlar kaplamaktadır. Dağlar genellikle doğu-batı yönünde uzanan sıradağlar şeklindedir. Bunlar; Orhangazi'nin batısından Gemlik Körfezi'nin batı ucunda bulunan Bozburun'a doğru uzanan Samanlı Dağları, Gemlik Körfezi'nin güney yüzünü kaplayan ve Bursa Ovası'nı denizden ayıran Mudanya Dağları, İznik Gölü'nün güneyi, ile Bursa Ovası'nın kuzey kesimleri arasında yer alan Katırlı Dağları, Mudanya Dağlarının uzantısı olan Karadağ ve Marmara Bölgesinin en yüksek dağı olan Uludağ'dır (2.543 m). İlde en büyük yükselti 2543m ile Uludağ'dır. Bursa sınırları içinde iki önemli göl bulunmaktadır. Bunlardan biri Marmara Bölgesi'nin en büyük gölü olan İznik Gölü ve bir diğeri de Uluabat Gölü'dür. İlin en önemli akarsuyu Nilüfer Çayı' dır. Uludağ'ın güney yamaçlarından doğan ve Uludağ'dan kaynaklanan birçok küçük dere ile beslenen Nilüfer Çayı Bursa Ovası'nı sular. Bursa ili sınırları içinde birçok büyük ve verimli ova vardır. Bunlardan en önemlisi Bursa Ovası'dır. Verimli topraklarıyla Yenişehir, İnegöl, Karacabey, Orhangazi ve İznik ovaları da bitkisel üretimin yoğunlaştığı yerlerdendir. Türkiye'nin 4. büyük ili olan Bursa topraklarının % 17'sini ovalar oluşturmaktadır. En büyük illerimizden birisidir.



Kaynak: Bursa'nın kültürü hakında bilgi verir misiniz?
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
27 Mart 2012       Mesaj #10
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Misafir

Bursa'nın kültürü hakında bilgi verebilir misiniz?
Bana acil Bursa'nın kültürünün ne olduğu açıklanılması gerekiyor
Cevaplandı Bu Mesajı Yetkililere Rapor Et Bu mesaja hızlı cevap gönder
En İyi Cevap fadedliver tarafından gönderildi
Misafir adlı kullanıcıdan alıntı Mesajı Görüntüle
Bana acil Bursa'nın kültürünün ne olduğu açıklanılması gerekiyor
Toplum ve Kültür
Doğal yapısının tarıma elverişliliği ve coğrafya bakımından konumunun yerleşime uygunluğu Bursa ili topraklarını tarih boyunca önemli bir yerleşim merkezi yapmıştır. Çeşitli tarih dö­nemlerinde yöreye egemen olan halklar arka­larında önemli kültür kalıntıları bırakmışlar­dır. Bursa bugünkü görünümünü 12. yüzyıl­dan sonra Türklerle birlikte kazanmaya baş­lamıştır. 14. yüzyıldan sonra iyiden iyiye belirginleşen Türk uygarlığı kuşkusuz kendi­sinden önceki değişik uygarlıkların bir bileşi­midir. Örneğin birçok Bizans söylencesi deği­şime uğrayarak Türk söylencesi durumuna gelmiştir.
Bursa Osmanlılar döneminde ülkenin en önemli dokuma merkeziydi. Kemha, atlas, kadife, tafta, bürümcük gibi çeşitli ipekli dokumanın yanı sıra havluculuk da il doku­macılığının önde gelen ürünlerindendir. İlin ün kazanan el sanatlarından biri de çinicilik­tir. İznik'te Bizans'ın son dönemlerinde baş­layan çinicilik 17. yüzyıl sonuna kadar önemi­ni korumuştur. İznik çinilerinde egemen renk maviye çalan yeşildir. Osmanlı döneminde birçok mimari yapıtı süsleyen bu çiniler hâlâ yapıldıkları günün parlaklığını korumaktadır.
Bursa ilinin yaşamında yöreye yerleştirilen Balkan göçmenlerinin önemli bir yeri vardır. Günümüzde ün kazanan Bursa bıçakçılığını göçmen ustalar geliştirerek bugünkü düzeye getirmiştir.
Bursa ilinin çeşitli yerleşim merkezlerinde Osmanlılar döneminden kalma birçok eski yapı vardır. Ayrıca Türk evlerinin en eski ve özgün örnekleri de Bursa ilindedir. 17. yüzyı­lın başlarında Bursa ve Mudanya'da yapılan evlerin üst ve alt katları aynı plandadır. Çıkma bulunmayan bu evlerin alt katlarının dış yüzeyleri tümüyle kapalıdır.

mesajın devamı için https://www.msxlabs.org/forum/turkiye...062-bursa.html
Eski 15-11-2009 #2 (mesaj-linki)
fadedliver Bayan-F
fadedliver - avatarı

Misafir adlı kullanıcıdan alıntı Mesajı Görüntüle
Bana acil Bursa'nın kültürünün ne olduğu açıklanılması gerekiyor
Toplum ve Kültür
Doğal yapısının tarıma elverişliliği ve coğrafya bakımından konumunun yerleşime uygunluğu Bursa ili topraklarını tarih boyunca önemli bir yerleşim merkezi yapmıştır. Çeşitli tarih dö­nemlerinde yöreye egemen olan halklar arka­larında önemli kültür kalıntıları bırakmışlar­dır. Bursa bugünkü görünümünü 12. yüzyıl­dan sonra Türklerle birlikte kazanmaya baş­lamıştır. 14. yüzyıldan sonra iyiden iyiye belirginleşen Türk uygarlığı kuşkusuz kendi­sinden önceki değişik uygarlıkların bir bileşi­midir. Örneğin birçok Bizans söylencesi deği­şime uğrayarak Türk söylencesi durumuna gelmiştir.
Bursa Osmanlılar döneminde ülkenin en önemli dokuma merkeziydi. Kemha, atlas, kadife, tafta, bürümcük gibi çeşitli ipekli dokumanın yanı sıra havluculuk da il doku­macılığının önde gelen ürünlerindendir. İlin ün kazanan el sanatlarından biri de çinicilik­tir. İznik'te Bizans'ın son dönemlerinde baş­layan çinicilik 17. yüzyıl sonuna kadar önemi­ni korumuştur. İznik çinilerinde egemen renk maviye çalan yeşildir. Osmanlı döneminde birçok mimari yapıtı süsleyen bu çiniler hâlâ yapıldıkları günün parlaklığını korumaktadır.
Bursa ilinin yaşamında yöreye yerleştirilen Balkan göçmenlerinin önemli bir yeri vardır. Günümüzde ün kazanan Bursa bıçakçılığını göçmen ustalar geliştirerek bugünkü düzeye getirmiştir.
Bursa ilinin çeşitli yerleşim merkezlerinde Osmanlılar döneminden kalma birçok eski yapı vardır. Ayrıca Türk evlerinin en eski ve özgün örnekleri de Bursa ilindedir. 17. yüzyı­lın başlarında Bursa ve Mudanya'da yapılan evlerin üst ve alt katları aynı plandadır. Çıkma bulunmayan bu evlerin alt katlarının dış yüzeyleri tümüyle kapalıdır.

mesajın devamı için Bursa
Bu Mesajı Yetkililere Rapor Et Bu mesaja hızlı cevap gönder
Eski 10-03-2010 #3 (mesaj-linki)
Misafir

cevap verirmisiniz
ya ben bursanın tarihini kültürünü sanatını ve cografyasını bulursanız sevinirim )
Bu Mesajı Yetkililere Rapor Et Bu mesaja hızlı cevap gönder
Eski 07-04-2010 #4 (mesaj-linki)
Misafir

bursanın sanatını ve coğrafyasını anlatan varmı?
ödevim varda bursanın sanatı ve coğrefyasını anlatablecek varmı
Bu Mesajı Yetkililere Rapor Et Bu mesaja hızlı cevap gönder
Eski 07-04-2010 #5 (mesaj-linki)
Blue Blood Bayan-F
Blue Blood - avatarı

Misafir adlı kullanıcıdan alıntı Mesajı Görüntüle
ödevim varda bursanın sanatı ve coğrefyasını anlatablecek varmı
Kültür ve sanat

Mutfak Kültürüİskender Kebap, yörenin ünlü yemeğidir.Kestane Şekeri de ünlü tatlısıdır. Trilye Zeytini de Dünyanın en iyi cins zeytinlerindendir.Kemal Paşa Tatlısı da en ünlü tatlısıdır
Karagöz Gölge oyunu, tarihte Bursa'nın Türk kültür yaşamına kazandırdığı en önemli etkinliklerdendir.

Coğrafya



Bursa 1890

Bursa ili topraklarının yaklaşık % 35 ini dağlar kaplamaktadır. Dağlar genellikle doğu-batı yönünde uzanan sıradağlar şeklindedir. Bunlar; Orhangazi'nin batısından Gemlik Körfezi'nin batı ucunda bulunan Bozburun'a doğru uzanan Samanlı Dağları, Gemlik Körfezi'nin güney yüzünü kaplayan ve Bursa Ovası'nı denizden ayıran Mudanya Dağları, İznik Gölü'nün güneyi, ile Bursa Ovası'nın kuzey kesimleri arasında yer alan Katırlı Dağları, Mudanya Dağlarının uzantısı olan Karadağ ve Marmara Bölgesinin en yüksek dağı olan Uludağ'dır (2.543 m). İlde en büyük yükselti 2543m ile Uludağ'dır. Bursa sınırları içinde iki önemli göl bulunmaktadır. Bunlardan biri Marmara Bölgesi'nin en büyük gölü olan İznik Gölü ve bir diğeri de Uluabat Gölü'dür. İlin en önemli akarsuyu Nilüfer Çayı' dır. Uludağ'ın güney yamaçlarından doğan ve Uludağ'dan kaynaklanan birçok küçük dere ile beslenen Nilüfer Çayı Bursa Ovası'nı sular. Bursa ili sınırları içinde birçok büyük ve verimli ova vardır. Bunlardan en önemlisi Bursa Ovası'dır. Verimli topraklarıyla Yenişehir, İnegöl, Karacabey, Orhangazi ve İznik ovaları da bitkisel üretimin yoğunlaştığı yerlerdendir. Türkiye'nin 4. büyük ili olan Bursa topraklarının % 17'sini ovalar oluşturmaktadır. En büyük illerimizden birisidir.

Vikipedi




Misafir adlı kullanıcıdan alıntı Mesajı Görüntüle
ya ben bursanın tarihini kültürünü sanatını ve cografyasını bulursanız sevinirim )
İnceleyiniz.=) Bursa

Son Düzenleyen Blue Blood; 07-04-2010 @ 13:01. Sebep: Mesajlar Otomatik Olarak Birleştirildi
Bu Mesajı Yetkililere Rapor Et Bu mesaja hızlı cevap gönder
Eski 3 Hafta Önce #6 (mesaj-linki)
hakan0023 Bay-M

işte bursanın sanatları
El Sanatları

Bursa Osmanlı'nın ilk zamanlarında başkent olması ve ipek yolu üzerinde bulunması dolayısıyla Ekonomik ve Kültürel olarak tam anlamıyla bir merkez durumundadır.

Bursa'nın bu konumu el sanatlarının da zenginleşmesini sağlamıştır. Geçmişte el tezgahlarında ipek kumaşlar, ipek halı , kilim , çuval ve heybe dokunmaktaydı. Günümüzde bu dokumalar fabrikalarda veya büyük atölyelerde yapılıyor.

Bursa'da ipekböcekçiliğinin çok yaygın olması ipekçiliği de geliştirmiş, ipekli dokumaların merkezi olmuştur. Bursa'da dokumalardan başka urgancılık, saraçlık, bıçakcılık, demircilik,sedefçilik ,gümüş kakma sanatı, tenekecilik, köfüncülük, çarıkçılık,Dokumacılık, semercilik gibi el sanatları yapılmaktadır.
Köfüncülük

Köfün, Kestane ağacından yapılan , boyutlarına göre kullanım alanları da değişebilen bir çeşit sepettir. Bursa'da zanaatla uğraşan bir köfün ustası vardır. Bu zanaat işgücü ve ekonomik yetersizlikten dolayı kaybolmak üzeredir.

Köfünün boyutlarına göre kullanım alanları da değişmektedir. Büyük boy köfün kavun ve karpuz taşımada, orta boy köfün elma, portakal, küçük boy köfün de ise çilek, zeytin gibi meyveler taşınmaktadır.

Köfün yapımında kestane ağacı ve fındık ağacından yararlanılmaktadır. Bu ağaçların köfün yapımında kullanılmak üzere seçilmesinin sebebi dayanıklı olmasından ileri gelmektedir. Malzemeleri ise İznik'ten temin edilmektedir.

Bir köfün yapımda ortalama 20 tane ağaçtan kesilen ince ve uzun parça kullanılıyor. Elde edilen bu parçaların boyu yaklaşık 2 metredir. Köfün yapımında kullanılacak parçalar tezgahta sıyırgı ve ortak ile inceltiliyor. İnceltilmiş ve örülmeye hazır olan ağaçlara 'Yarma' adı veriliyor. Örme işlemi köfünün dip ve ağız kısmında kullanılan ağaç parçaları kalınlık ve ebat olarak farklıdır. Köfünleri ölçmek ve boyutları arasındaki farklılıkları ortadan kaldırmak için 50-70-80 cm'lik sopalar ölçü için kullanılmaktadır.

Elde edilen köfün ve sepetler tarlada meyve toplama ve taşıma maksatlı kullanımı dışında çeşitli mesleklerde de çok amaçlı olarak kullanılmaktadır.
Saraçlık

Saraçlık ; binek ya da çeki hayvanlarının takımlarının yapıma , süsleme ve onarma işidir.
Bursa'da saraçlık geçmiş yıllarda geleneksel zanaatlar arasında önemli bir yer tutmaktaydı. Ancak teknolojinin gelişmesi , motorlu taşıtların artması ile birlikte koşum atına ve yük atına gereksinim her geçen gün azalmaktadır. Bursa'da saraçlar ürünlerine ilçe ve köylerde alıcı bulmaktadırlar. Günümüzde Bursa'da saraçlık zanaatini sürdüren iki atölye bulunmaktadır. Bu atölyelerde hamut ve koşum malzemeleri yapılmaktadır.
Atın boynuna geçirilen ve koşum takımlarının bağlanarak atın arabayı çekmesini sağlayan parçaya hamut denir Hamut , iki ağaç parçasının birleştirilerek sırayla üzerine simit, fitil, dolma ve kabak gibi bölümlerden oluşur.
Hamut yapımında kullanılan malzemeler; ağaç , keçi derisi, manda derisi ve keçe'dir.
Deri parçalarının kesilerek koşum takımlarının yapılmasına ise koşumculuk denir.
Koşumculuk içinde yer alan parçalar ise şunlardır.
Paldum, başlık, gem, çeki kayışı, yan kayışı, yular ve dizgin. Saraçlarda koşum takımları dışında deri ile ilgili ürünlerde yapılmaktadır.
Saraçlıkta kullanılan aletler:
Çizgi pergeli , kayış inceltme tıraş bıçağı, manda boynuzu (Halkadan geçirilen deriye yuvarlak şekil vermek için), saraç bıcağı, Mat (Şimşirden yapılır), küçük hatte, büyük hatte biz veya tığı, nalpara kolu (Deriyi düzeltmek için kullanılıyor.)
Sıyırgı makinesi (Eğer yapımında), kesim makinesi (Deriyi dikmede) , sanayi tipi dikiş makinesi (Derinin dikilecek kısımları dikilir).
Bıçakçılık

Bursa'ya bıçakçılık '93'savaşından sonra Balkan göçmenleri tarafından getirilmiştir. Bu tarihten itibaren göçmen ustalar ve yetiştirdikleri çıraklar aracılığı ile bıçakçılık mesleğini geliştirerek bu günkü düzeyine getirmişlerdir.

Bursa el zanaatları arasında geçmişten günümüze kadar özel bir yeri olan bıçakların ünü günümüzde de sürmektedir. Geleneksel yöntemlerle el işi ile yapılan bıçaklar kullanım alanlarına göre ortalama 150 çeşit bıçak olduğu bilinmektedir. Bel bıçağı, et bıçağı, kıyma bıçağı, kaymak bıçağı, pastırma bıçağı, börek bıçağı, bekçi bıçağı , kasap bıçağı gibi çeşitlerini sayabiliriz.

Bursa bıçakçılığı içinde Arnavut çakısının da ayrı bir yeri vardır. Bu çakıların sap kısmı boynuzdan yapılmaktadır. Genelde koç boynuzu kullanılmaktadır. Bu boynuzlara kesteki adı verilen bıçak ile kazınarak şekil veriliyor. Kullanılan koç boynuzları kemik fabrikalarından, bıçak kısmında ise Karabük çeliği kullanılıyor. Arnavut çakıları daha çok Trakya bölgesinde alıcı buluyor. Genellikle hayvancılıkla uğraşan çifçiler, tırnak ve hayvan kesmek için kullanıyorlar.

Bıçakların üzerindeki yıldız sayıları bıçağın büyüklüğünü gösteriyor. Bunun yanı sıra bıçağı yapan usta üzerine ismini işliyor.
Semercilik

Semerin kullanım alanlarının daralması semere olan ihtiyacı da azaltmaktadır. Bursa'da iki semer ustası bulunmaktadır. Semer yapılırken kullanılan malzemeler ilçelerden temin ediliyor.

Semerin ahşap kısmında kullanılan gürgen ağacı dağ köylerinden, tabaklanmış keçi derisi Balıkesir'den getiriliyor. Keçi derisini doldurmak için kullanılan sazlar Bursa'nın merkezine yakın göllerden toplanıyor.

Semer yapılmaya başlanırken ; önce kasnak adı verilen gürgen ağacından yapılıyor. Kasnak yay şeklinde iki parçanın bir araya getirilmesiyle oluşturuluyor. Kasnağın üzerine içi saz ile doldurulmuş keçi derisi monte ediliyor. Keçi derisinin üzeri keçe ile kaplanıyor. Semerin ön ve arka kısmını da belirtiyor. Renkli ponponlar sadece binek semerlerine takılıyor, yük taşımak için yapılan semerlere ponpon takılmıyor.
İpekçilik

Şer'i Mahkeme sicileri Bursa daki ipekli dokumacılığın XlV. Yy. sonlarında oldukça gelişmiş olduğunu göstermektedir.
1845 yılında Bursa da 40 ipek iplik fabrikası varken 1860 yılında iplik iplik üreten imalathane sayısı 85'e yükselmiştir. Ancak 1856 yılında Fransa'da ortaya çıkan (Karataban) hastalığının 1860 yılında Bursa7da yayımlanması ile ipek üretiminde gerileme olmuş. Pastör üretimi adı verilen yöntemle tohum üretiminin başlaması ile 1888 yılında Torkomyan Efendi tarafından Darülharir adlı ilk İpekböcekçiliği okulu Bursa da hazırlanmış ve hastalıksız tohum üretimine başlanmıştır.

Bursa'da ipekçiliğin merkezi durumunda bulunan Kozahan ipek kozalarının satıldığı ve dokunan ipekli kumaşların satıldığı yer olma özelliğini günümüze kadar korumuştur. İpek böceğinin temel gıdası olan dut ağaçlarının zamanla azalması ve ipek böcekçiliği üretiminin maliyetinin artması nedeniyle Bursa da ipek böceği üretimi azalmıştır. İpek ve farklı sentetik kumaşların bulunmasında Bursa ipekçiliğini etkileyin faktörlerdendir. Tarihinde Bursa Atlasları ipeklileri ve kadifeleri ile Dünyada ün yapmış olan Bursa son yıllarda araştırmacı ve uzmanların bu konuya dikkat çekmeleri ile gündeme gelmiştir. Gün geçtikçe azalan ipek böceği üretimi ile yok olmak üzere olan Bursa ipeklileri tarihteki tozlu raflarda yerini almadan önce bu konuda çalışmalar yapılmaktadır.
Çarıkçılık

Anadolu insanının tarlada, bahçede giydiği çarık kullanım alanın daralmasıyla günümüzde artık Halk Oyunlarında ve evlerin şark köşelerinde bir süs eşyası olarak kullanılmaktadır.

Çarık 1960'lı yıllara kadar tarlada çalışan köylülerin yaygın olarak kullanıldığı, günlük yaşamında da giydiği temel bir ihtiyaçtır. Daha sonraki yıllarda tarımda makineleşmeyle birlikte insan gücünün ve karasabanın yerini tarım makinelerinin almasıyla birlikte çarığın kullanımı da yok olmaya yüz tutmuştur. Bununu yanında köyden kente göç sonucunda insanların şehirleşmesi, ayakkabı sanayinin gelişmesi de çarıkçılığın yok olması nedenlerindendir.

Bursa'da çarıkçılığın son durumu ise bu mesleğin yok olmak üzere olduğunu göstermektedir. Bursa Merkezde çarıkçılık mesleği ile uğraşan bir tane çarık ustası kalmıştır. Çarıkçılık mesleğinin bu duruma düşmesinde kazancının az olması ve buna bağlı olarak da çırak yetiştirilmemesi bu mesleğin bitmesine neden olmuştur.
Çarık yapımı: Çarık yapımında şaplı manda derisi kullanılıyor. Deriler Tabakhaneden elde ediliyor. Derinin kalınlığı çarığın kullanım alanına göre değişiyor. Tarlada kullanılacaksa kalın deri, Halk oyunlarında kullanılacaksa ince deri kullanılmaktadır. Manda derisi öncelikle boy boy kesiliyor. Çarıkçılıkta bu kesme işine Davlum deniliyor. Bayanlar için 15 cm. eninde , erkeler içinse 16.5 cm. eninde çift çift boylar kesiliyor. Ortaya çıkan dikdörtgen şeklindeki deriler keskilerle burun kısmı delinerek ince sırımla dikiliyor. Çarığın dili olan parçası sonradan ilave ediliyor. Bu kısma takılan boncuk ise süs amacıyla konulmaktadır. Daha sonra çarığın yan tarafları bir dar bir geniş alarak kesiliyor. Bu deliklerden sırım geçiriliyor. Sırım geçiriliyor. Sırım geçirildikten sonra gürgen veya meşeden yapılmış ahşap kalıplara çarıklar giydiriliyor. Kalıbın şeklini alan çarıklar kurumaya bırakılıyor. Kalıp çıkarıldıktan sonra hemen kurumaması ve yumuşak kalması için içine motor yağı sürülüyor. Çarık kullanıma hazır hale geliyor.
İZNİK ÇİNİCİLİĞİ
İznik çiniciliği İznik ve çevresinde yapılan kazılarda prehistorik çağlardan kalan seramik parçaları ortaya çıkarılmıştır. Bu kazılar sonucunda İznik te İ.Ö. 7000 li yıllarda seramik üretiminin Osmanlı mimari ürünlerinde yaygın olarak kullanılmıştır. İznikli çini ustaları Osmanlı Sarayı'nın himayesindeki kaşici başı tarafından bir locada örgütlendiler ve İstanbul ile diğer yerlerdeki bütün büyük yapıları çini ile süslemişlerdir. İznik çinilerinin desenleri ve renkleri Venedik ve Cenovalı tüccarların dikkatini çekmiş, çini ustaları bu talebi karşılamak için İznik surları dışında çini fırınları kurmuşlardır. 17.yy. dan sonra Osmanlı askeri ve ekonomik olarak zayıflaması ile çini fırınları da kapanmaya başlamıştır. İznik de geleneksel çini atölyeleri 1985 yılında Faik Kırımlı tarafından açılmış Eşref Eroğlu usta ile devam etmiştir. Rasih Kocaman , Adil Cangüven gibi ustalar dışında 1995 yılında İznik Eğitim ve Öğretim Vakfı çatısı altında İznik çini ve araştırma merkezi kurulmuştur. Ayrıcı Uludağ Üniversitesine bağlı Meslek Yüksek Okulunda çini ve seramik konusunda eğitim verilmektedir.

Günümüzde İznik çini atölyelerini ve İznikli sanatçıları buluşturan Süleymanpaşa medresesi restore edilerek Turizm'e açılmıştır.
Renklerini ve desenlerini İznik doğasından alan İznik çinileri yapımında kuvars, cam tozu ve kil kullanılmaktadır. Bu malzemeler fırınlanıp öğütüldükten sonra hamur haline getiriliyor kalıplarda şekil verdikten sonra bir hafta kurumaya bırakılıyor daha sonra astarlama yapılarak tekrar kurutuluyor ve 930 derecede fırınlanıyor bir gün süreyle bu ısıda kalan plakalar fırın kapatıldıktan sonra kapağı açılmadan soğumaya bırakılıyor. Desenleme kısmında parşümen kağıdının üzerine çizilen motifin üzeri iğneye delinip kömür tozu dökülerek desenin plakanın üzerine çıkması sağlanıyor.Boyama kısmında İznik kırmızısı adı verilen kırmızının bulunması için yapılan işlemler ve kullanılan malzemeler genellikle ustalar tarafından saklanıyor. Boyama işleminden sonra plakalar sırlanarak 1000 derecelik fırında pişiriliyor.İznik çinilerinde en çok Çin temani , hatai, haliç işi, narlı desen, minyatürler, İznik kuşu , gül , karanfil motifleri kullanılmaktadır.

Çorapçılık

Malzemesi yün veya pamuk iplik olan Çorapları örerken iğ adı verilen beş küçük şiş kullanılmaktadır. İğler yaklaşık 10-15 cm uzunluğunda bir ucu çengelli çelikten yapılmış şişlerdir. Düz demir çubuklar eğe ve zımparanın yardımıyla; pürüzsüz yuvarlak hale getiriliyor. İğin ucuna eğe ardımı ile çengel şekli verilmektedir.Şişin ucundaki çengel sayesinde daha hızlı çorap örmektedirler .Çorabın ana malzemesi olan kuzu yünü genellikle Uşaktan getirtiliyor krem renginde olan bu yünleri kullanırken,motifler için renkli yün veya sentetik iplik kullanılmaktadır.Bursa çok göç alan bir kent olması nedeniyle kültürel anlamda faklılıkları da bir arada yaşamaktadır.Her kültür kendi çorap motifi ,örme tekniğini beraberinde getirmiş ve günümüze kadar yaşatmıştır.Özellikle Karacabey ilçesine bağlı Yenikaraağaç köyü çorapçı köy olarak tanınmakta ve ördükleri Drama çorabı ile isimlerini duyurmaktadır,Drama çorabı dışında ,'Yörük çorabı ' Pomak çorabı' gibi her kültürün kendini motifleri ile ifade ettiği çorap çeşitleri bulunmaktadır. yazın yazın bitmez


Kaynak: Bursa'nın kültürü hakında bilgi verir misiniz?

Benzer Konular

29 Aralık 2013 / Misafir Soru-Cevap
23 Mayıs 2012 / Misafir Soru-Cevap
4 Mart 2012 / Misafir Cevaplanmış
9 Mayıs 2011 / werve Soru-Cevap
25 Kasım 2012 / Misafir Soru-Cevap