Arama

Vücudumuzun sistemleri nasıl çalışır ve nasıl korunurlar?

En İyi Cevap Var Güncelleme: 11 Mart 2012 Gösterim: 18.115 Cevap: 6
ne önemi var??? - avatarı
ne önemi var???
Ziyaretçi
4 Aralık 2009       Mesaj #1
ne önemi var??? - avatarı
Ziyaretçi
sorum şu:Vücudumuzun sistemleri nasıl çalışır ve nasıl korunur performans ödevi için soruyorum bu sebepden dolayı biraz ayrıntılı olursa sevinirim.thanksMsn Happy
EN İYİ CEVABI asla_asla_deme verdi
1-SOLUNUM SİSTEMİ:

Sponsorlu Bağlantılar
Nefes alındığında;
Diyafram kasılır. Göğüs boşluğu ve akciğerler genişler. Akciğerler içinde hava basıncı düşer ve dışardan hava alınır.

Nefes verildiğinde ;
Diyafram kası gevşer ve kaburgalar aşağı iner. Göğüs boşluğu daralır. Akciğerlerdeki hava dışarı çıkar.


2-DOLAŞIM SİSTEMİ: Alınan besinleri ve oksijeni hücrelere ulaştıran ve artık maddeleri dokulardan uzaklaştıran sisteme dolaşım sistemi denir.

3-BOŞALTIM SİSTEMİ:
Kandaki zararlı maddelerin dışarı atılmasına boşaltım sistemi denir. Kan böbrekte süzülür

4-HAREKET SİSTEMİ: İskelet ve kaslar hareket sistemini oluşturur.
İskelet:
•Dik durmamızı sağlar.
•Hareket etmemizi sağlar.
•İç organlarımızı korur.
•Vücudumuza şekil verir.
•Kan yapımında yardımcı olur.


5-SİNDİRİM SİSTEMİ: Ağız, yutak, yemek borusu, mide, on iki parmak bağırsağı, ince ve kalın bağırsaklar sindirim sistemi organlarıdır. Karaciğer ve pankreas salgıladıkları su ile sindirime yardımcı olur.


GENİŞ AÇIKLAMALARI

Solunum Sistemi
Solunum sistemi, kandaki CO2 gazının O2 gazı ile yer değiştirmesini sağlayan sistemdir. Solunum sisteminde burun ve ağız yardımıyla dışarıdan alınan havanın içindeki oksijen yutak, gırtlak ve soluk borusundan geçtikten sonra akciğerlere gelir. Bronş ve bronşçuklardan sonra alveollere gelir. Alveollerden kana geçer. Kan, hücrelere oksijeni taşır. Hücreler bu oksijeni kullanarak enerji elde ederler. Kan yardımıyla CO2, tekrar alveollere gelir. Alveollerin içindeki kılcal damarlarda bulunan karbondioksit bronşçuk, bronş, soluk borusu, gırtlak ve yutaktan geçtikten sonra bu sefer ağız ve burundan çıkar.
Solunum sistemi şu organlardan oluşur.
Burun
Akciğer
Bronş
Bronşçuk
Alveol
Diyafram
Burun, solunum sisteminin dışarı açılan kısmıdır. Burun içindeki kıllar ve nemli yüzey havanın içindeki tozların tutulmasını sağlar. Ayrıca burun içindeki nemli yüzey ve burun içinin kıvrımlı oluşu soğuk havalarda, havanın ısınarak akciğerlere gitmesini sağlar. Burnun en uç kısmındaki koklama sinir uçları havadaki küçük parçacıklar tarafından uyarılarak koku alma faaliyetini yapar.
Yutak, yutak ağız ve burun boşluğunu soluk ve yemek borusuna birleştiren kısımdır.
Soluk borusu, yutak ile akciğer arasında kalan 10-12cm uzunluğundaki borudur. Soluk borusunun başlangıç bölümü gırtlaktır. Gırtlakta ses telleri vardır. Ayrıca küçük dil yutkunurken soluk borusunu kapatır. Soluk borusunun iç yüzeyi nemli ve tüylerle kaplıdır. Bunlar soluk borusuna kaçan toz vb. maddeleri yakalayarak öksürük ve balgamla dışarı atar. Soluk borusunun alt kısmı bronş adı verilen iki kola ayrılır. Bronşlardan biri sağ, diğeri sol akciğere bağlanır. Soluk borusu üst üste dizilmiş kıkırdak halkalardan oluşmuştur.
Akciğerler, gögüs kafesi içinde yer alan akciğerler solunumun en önemli organıdır. Akciğerler Plevra adı verilen sağlam bir zarla çevrilir. Akciğerleri darbe, basınç gibi dış etkenlerden korur. Akciğerler sağ ve sol olmak üzere iki parçadır. Ayrıca her bir parça lob denilen bölümlere ayrılmıştır. Sağ akciğer üç, sol akciğer iki lobtan oluşur. Bronşlar akciğerlere girdikten sonra daha ince dallara ayrılır. Bu ince dallara bronşçuk denir. Bronşçuklar üzüm salkımı şeklinde hava keseleri ile sonlanır. Bu hava keselerine alveol denir. Alveoller akciğer yüzeyinin daha geniş olmasını sağlar. Bu özellik solunumu kolaylaştırır. Hava ile kan arasındaki gaz alışverişi alveollerde yapılır.
Soluduğumuz hava normalde %21 oksijen, %78 azot, %1 oranında diğer gazları içermektedir. İnsan soluduğumuz havada bulunan %21 oranındaki oksijenin sadece %5-%6 sını kullanırız.

Dolaşım Sistemi

Dolaşım sistemi (veya kardiyovasküler sistem) maddelerin vücuttaki dolaşımını sağlayan organ sistemidir. Ayrıca, vücut sıcaklığını ve pH'yi dengelemeye yardımcı olur. İki tip dolaşım sistemi vardır: açık dolaşım sistemleri ve kapalı dolaşım sistemleri. Hiç dolaşım sistemine sahip olmayan canlılar da mevcuttur. Canlıların yapısı ilerledikçe, dolaşım sisteminin yapısı da gelişir.
Dolaşım sistemine sahip olmayan canlılara örnek olarak yassı solucan (Platyhelminthes filumu) verilebilir. Bu canlının vücut boşluğunda herhangi bir kaplayıcı tabaka veya sıvı bulunmamaktadır. Sindirim sistemine açılan bir ağıza sahiptirler. Sindirim sistemi birçok dala ayrılır ve solucan yassı olduğu için sindirilmiş maddeler yassı solucanın tüm hücrelerine difüzyon ile geçebilir. Oksijen sudan yassı solucanın hücrelerine difüze olabilir. Böylece her hücre gerekli besin, su ve oksijene, bir dolaşım sistemi olmaksızın, kavuşur.

Açık Dolaşım Sistemi
Bu tip dolaşım sistemi yumuşakçalar ve artropodlar gibi omurgasızların büyük bir kısmında görülür. Bu canlılarda hemosöl olarak adlandırılan vücut boşluklarında dolaşım sıvısı organları doğrudan sarar (yıkar) ve kan (dolaşım sıvısı) ile interstisyel sıvı (doku sıvısı) arasında ayrışma yoktur. Bu birleşik sıvıya hemolenf denir. Hayvan hareket ederken oluşan kas hareketleri hemolenf hareketini sağlar fakat sıvı akışını bir bölümden diğerine yönlendirilmesi kısıtlıdır. Kalp gevşediğinde kan açık gözenekler (por) aracılığıyla kalbe döner.

Kapalı Dolaşım Sistemi
Dolaşım sisteminin ana bileşenleri kalp, kan ve kan damarlarıdır.
Tüm omurgalıların ve halkalı solucanlar (Annelida filumu) ile kafadanbacaklıların (Cephalopoda sınıfı) dolaşım sistemleri kapalıdır; yani kan, kan damarlarından oluşan sistemden çıkmaz - bu damarlar sisteminin içinde dolaşır. Kan damarları arter (atardamar), kılcal damar (kapiler) ve venlerden (toplardamar) oluşur. Arterler oksijenlenmiş kanı dokulara taşırken, venler oksijenlenmemiş kanı geri kalbe taşır. Kan arterlerden venlere kılcal damarlar yoluyla geçer ki kılcal damarlar en ince ve en çok sayıdaki kan damarlarıdır.

Boşaltım Sistemi

Kandaki zararlı maddelerin dışarı atılmasına boşaltım sistemi denir. Kan böbrekte süzülür.
Böbrek ve Yapısı
• Bir çift olup, fasulye tanesi şeklindedir.Her böbrekten birer idrar kanalı çıkar.Bunlar aşağı doğru inerek idrar kesesinde sonlanır.
• Böbrek dıştan içe doğru ;
Kabuk(korteks)
Öz bölgesi(medulla)
Havuzcuktan(pelvis) oluşur.
• Böbrekte yapı ve görev birimi nefrondur.Nefronların üre ve artıların süzüldüğü en önemli kısımları böbreğin kabuk kısmıdır.Nefrondaki yapılar
1) Glomerulus: Kılcal damarlardan oluşur.
2) Bowman kapsülü : Glomerulusu sarar.Glomerulustan süzülme ile gelen kan sıvısı bowman kapsülüne geçer.Tek sıralı yassı epitelden meydan gelmiş yarım ay şeklindeki yapıdır.
3) Proksimal kanal:Geri emilmenin meydana geldiği kıvrımlı kanallardır.Besin maddelerinin büyük bölümü buradan geri emilir.
4) Henle kulpu:Özellikle su ve minareller geri emilir.
5) Distal kanal:en son geri emilmenin meydana geldiği yerdir.Özellikle iyonlar burada geri emilir.
• Geri emilmenin yapıldığı yerlerin(proksimal kanal,henle kulpu ve distal kanal) çevresi kılcal damarlalar çevrilir.
• Böbreklere kan,böbrek atar damarı ile taşınır.Böbrek atar damarı O2 besin,üre ve ürik asit bakımından zengindir.
• Böbreğin öz bölgesinde ,tabanı kabuk bölgesine tepesi havuzcuğa bakan piramit şeklinde yapılar bulunur.
Boşaltıma Yardımcı Organlar
Ø Akciğer: CO2 ve az H2O atılır.
Ø Ter bezleri: Su üre ,ürik asit , tuz atılır.
Ø Karaciğer: Reaksiyonlar sonucunda oluşan zehirli atıkları safra kanalı yolu ile ince bağırsağa oradan da dışarı atar.
Ø Solungaçlar: Balıklarda solungaç yüzeyinden NH3 gibi azotlu artıklar ve fazla tuz atılır.

Hareket Sistemi

Hayvanlarda olduğu gibi, insanda da vücuda biçim veren, iç organları koruyan, vücudun dik durmasını ve aktif hareket etmesini sağlayan sistem vardır. Bu sisteme destek ve hareket sistemi denir. İskelet ve kaslardan oluştuğu için iskelet ve kas sistemi de denir. Canlıların hareketini sinir sistemi ve endokrin sistem düzenler ve denetler.
Hareketler kas, kemik, ve eklemin birlikte çalışmasıyla gerçekleşir. İnsanda, destek ve hareket sistemi elemanı olan kemik doku, iskelet adını alır.
1. İnsanda İskelet
İnsanda iskelet sistemi, vücudun çatısını oluşturur. İskelet sistemi hareketi sağlamanın dışında iç organları koruma, kas ve iç organlara bağlanma yüzeyi oluşturma görevi de yapar. İskeleti oluşturan kemikler kalsiyum deposu olarak iş görür. Aynı zamanda kemiklerde kan hücreleri de meydana gelir.
İskelet, anne karnında sekizinci haftaya kadar kıkırdaktır, daha sonra kemikleşme başlar. Doğumdan sonra kemik gelişimim kalıtsal, bünyesel ve çevresel faktörler etkiler.
Kemik Yapısı ve Çeşitleri
İnsan iskeletin! oluşturan kemikler, şekillerine göre dört grupta incelenir;
1. Uzun Kemikler: Kol ve bacaklarda bulunur. İki ucu şişkin silindirik kemiklerdir. Kemiğin boyuna uzamasını baş kısmı ile gövdesi arasında bulunan kıkırdak doku sağlar. Bir süre sonra kemikleşir. Bundan sonra kemiğin uzaması eklem kıkırdağı tarafından devam ettirilir. En dışta enine büyümeyi ve onarılmayı sağlayan kemik zarı (periost) vardır. Baş kısmında dışta ince tabaka halinde sıkı kemik dokusu ortada süngerimsi kemik doku bulunur. Gövde kısmı tamamen sıkı kemik dokudan yapılmıştır. Ortadaki boşluğu sarı kemik iliği doldurur. Süngerimsi kemik dokuda ise kırmızı kemik iliği bulunur.
2. Kısa Kemikler: Hemen hemen boy ve genişliği birbirine eşit olan kemiklerdir. Kısa kemikler dıştan kemik zarı ile sarılmıştır. Kemik zarının altında sert kemik, ortada ise süngerimsi kemik bulunur. Süngerimsi yapıda kırmızı kemik iliğine rastlanır. Kısa kemiklerde kemik kanalı bulunmaz. El ve ayak parmakları kısa kemiklerdir
3. Yassı Kemikler: Kalınlığı eni ve boyundan az olan kemiklerdir. Göğüs, kafatası, kürek ve kaburga kemikleridir. Kemik zarı altında sıkı kemik dokusu ve bunun ortasında süngerimi kemik doku yer alır. Kırmızı kemik iliği ile doludur. Sarı kemik iliğinin yer aldığı bir kanal yoktur.
4. Düzensiz şekilli kemikler: Değişik şekillerde olan ve genellikle diğer bir kaç kemikle bağlantı kuran kemiklerdir. Örneğin, omurlar, bazı yüz kemikleri gibi.
İnsan iskeleti yaklaşık 207 kemikten oluşmuştur. İskeleti oluşturan kemik sayışı 207 olarak belirtilmesine rağmen, bazı kaynaklarda bu sayıya kulak (6) ve dil (1) kemikleri de eklenerek sayı artırılmıştır. Bazı kaynaklarda ise kuyruk sokumu ve sağrı omurları birleşmiş olarak kabul edildiğinden, kemik sayışı daha az gösterilmiştir, iskelet baş, gövde ve üyeler iskeleti olarak üç bölümde incelenebilir .
5. Oval Kemikler: Örnek dizkapağı kemiği.
İnsanda İskelet Yapısı
İnsanda iç iskelet kemikten yapılmıştır. İskelet oluşturan kemikle yapısal olarak üç kısımda incelenir. 207 kemikten oluşan insan iskeleti baş, gövde, üyeler olmak üzere üç kısımda incelenir.
1. Baş İskeleti: Beyin, beyincik ve sinir merkezlerini içinde bulundurur. Kafatası ve yüz iskeleti olarak iki kısımda incelenir.
a) Kafatası İskeleti: Alın(1), yan kafa (2), art kafa(1), şakak(2), temel(1) ve kalbur(1) kemiklerinden oluşur. Oynamaz eklemlerle birbirlerine bağlanırlar. Beyin ve beyinciği tamamen kapatarak korurlar. Yalnız omurilik ve sinirlerin giriş çıkışlarını sağlayan delikler vardır.
b) Yüz İskeleti: Tırnakçık(2), elmacık(2), burun(2), sapan(1), boynuzcuk(2), üst çene(2), damak(2), alt çene(1) kemiklerinden oluşur. Oynamaz eklemlerle birbirine bağlanmıştır. Sadece alt çene kemiği yarı oynar eklemlerle şakak kemiğine bağlıdır.
2. Gövde İskeleti: Sinir sistemi ve iç organları korur. Vücudu dik tutar. Gövdeyi oluşturan kemikler, omurga, kaburga, göğüs, omuz ve kalça kemiklerinden oluşmuştur. Omurga, boyundan kuyruk sokumuna kadar uzanan 33 omurun üst üste gelmesi ile oluşmuştur. Her omurda iki yan çıkıntı, bir dikensi çıkıntı, omur cismi, omur deliği, omur yayları ve eklem çıkıntıları vardır. Üst üste gelen omurlar kıkırdak disklerle birbirine bağlanarak omurgayı oluştururlar. Omurlar üst üste geldiğinde omur delikleri birleşerek omurga kanalını oluştururlar. Omurga kanalını omurilik doldurur. Omurga ortalama 75 cm uzunluğunda, dirençli ve bükülgen, uzun, ‘S’ şeklinde bir kemik dizisidir. Omurga bütünüyle ekle alındığında dört eğrilik göze çarpar: Öne doğru dışbükey boyun eğriliği; öne doğru içbükey sırt eğriliği(kifoz); öne doğru dışbükey bel eğriliği (lordoz); öne doğru içbükey sağrı eğriliği. Omurga beş bölgeye ayrılır.
1. Boyun (7)
2. Sırt (12)
3. Bel (5)
4. Sağrı (5)
5. Kuyruk sokumu (4)
Boyun bölgesinin birinci kemiğine atlas kemiği, ikinci kemiğine ise eksen kemiği denir.İç içe geçmişlerdir. Boyunun sağa sola dönmesini sağlarlar. Sırt bölgesi 12 omurdan oluşur. Kaburgalar bir uçları ile sırt omuruna bağlanırlar. Bel bölgesi 5 omurdan oluşur. Vücudun hiçbir kısmıyla bağlantılı olmadığı için kolaylıkla hareket edebilir. Sağrı bölgesi 5 omurdan oluşur. İnsanın dik durması ve yürümesinde etkili olan bölgedir.Kuyruk sokumu 4 omurdan oluşmuştur. Bu omurlar birleşerek tek omur halini almıştır.
Göğüs kemiği vücudun göğüs bölgesinde yer alan üst kısmı geniş, alta doğru sivrilen yassı bir kemiktir. Vücudun göğüs kısmında yer alan 15-20 cm boyundaki bu kemiğe göğüs kemiği denir. Sap, gövde ve hançerimsi çıkıntı olmak üzere üç kısımdan oluşmuştur.
Üzerinde enine ibikler ve kas-bağ bağlantı yerleri bulunur. On iki çift olan kaburgaların ilk yedi çifti göğüs kemiğine, sekiz, dokuz ve onuncu çiftler ise yedinci kaburgaya bağlıdır. Son iki kaburganın uçları serbesttir. Yüzücü kaburgalar denir.
Omuz kemerleri önde köprücük (2), arkada kürek (2) kemiğinden oluşur. Kalça kemeri kalça, oturga ve çatı kemiklerinden oluşur. Kalça kemikleri birbirleriyle ve sağrı bölgesi kemikleriyle birleşerek leğen denilen yapıyı oluşturur. Leğen gövdeye bağlanarak karın bölgesindeki iç organlara alttan desteklik sağlar.
3. Üye İskeleti:
Omuz kemeri ve kalça kemeri ile gövdeye bağlanır. Omuz kemeri, önde köprücük, arkada kürek kemiğinden oluşur. Bir ucuyla göğüs kemiğine, bir ucuyla kürek kemiğine bağlanır. Kalça kemeri, kalça, oturga ve çatı kemiğinden oluşur. Bu kemikler önden birbirleriyle, arkadan sağrı omurlarıyla kaynaşarak leğen kemiğini oluşturur. Bu yapı gövdeye bağlanarak karın boşluğundaki organlara alttan desteklik verir ve korur.
Kollar, bir pazu kemiği, bir ön kol, bir dirsek, sekiz el bilek, beş el tarak, on dört el parmak olmak üzere her biri otuz kemikten oluşur. Ön kol kemiği, dirsek kemiği tarafına dönme yeteneğindedir. Böylece elin ve dışa dönüşü sağlanır.
Bacak kemikleri, bir uyluk, bir diz kapağı, bir baldır, bir kaval, yedi ayak bilek, beş ayak tarak ve on dört ayak parmak kemiği olmak üzere otuz kemikten oluşur. Uyluk kemiği vücudun en uzun ve en sağlam kemiğidir. Üstte, yuvarlak ucuyla kalçadaki eklem çukuruna girer. Bacağın alt kısmında önde bulunan kemiğe kaval, arkada bulunan kemiğe baldır kemiği denir. Kaval kemiği üstten, uyluk kemiğinin alt ucuyla diz eklemini oluşturur.
Diz kapağı kemiği, diz eklemini korur. Ayak iskeletinde bilek kemiklerinin ikisi kaynaşarak topuk kemiğini oluşturur. İnsanlar topuk ve parmaklarıyla yere basarlar.
a) Kol Kemikleri: Pazı(1), ön kol(1), dirsek(1), bilek(, tarak(5), parmak(14)
b) Bacak Kemikleri: Uyluk(1), dizkapağı(1), kaval(1), baldır(1), bilek(7), tarak(5), parmak(14)
2. Eklem Yapısı ve Çeşitleri
Kemikler, yan yana ve uç uca geldiklerinde görevlerine ve hareket durumlarına göre aralarında bağlantılar yaparlar. Bu bağlantılara eklem denir. Eklemler hareket derecesine göre üç bölümde incelenir:
Oynamaz Eklemler: Kafatası gibi iskeletin hareket etmeyen kısımlarındaki kemiklerde görülür. Kemikler, çok sıkı şekilde birbirine testere dişi gibi girinti ve çıkıntılarla bağlıdır.
Az Oynar Eklemler: Hareketleri sınırlı olan eklemlerdir. Omurların eklemleri bu tiptir. Omurlar birbiri üzerine doğrudan doğruya binmezler, aralarında fibröz kıkırdaktan yapılmış yastıklar (diskler) vardır. Aynı zamanda omurlar birbirleriyle ligamentler (kirişler) aracılığıyla bağlanmıştır. Kaburgaların göğüs kemiği ile yaptığı eklem de az oynar ekleme örnektir. Omurlarda disklerin kaymasıyla bel fıtığı denen omurga rahatsızlıkları oluşur.
Oynar Eklemler: Çoğunlukla vücudun hareket görevini üzerine almış kemikler arasında görülen tam hareketli eklemlerdir. Bu eklemlerde, iki kemikten birinin çıkıntısı ile diğerinin girintisi birbirine uyacak şekildedir (Şekil 3.15). İki kemiğin arasında sinoviyal boşluk olduğundan kemiklerin serbest hareket etmesi sağlanır.. Eklem kıkırdakları kemiklerin uçunu örterek hem onlara uçlarda düzgünlük verir; hem de kısmen esneklik kazandırır. Sinoviyal boşluğu içten saran sinoviyal zar vardır. "Sinoviyal zar", kan ve lenf damarların-dan sinoviyal sıvıyı (eklem sıvısı) süzmeye yarar. Bu sıvı eklemlerin kaygan olmasını sağlar. İleri yaşlarda eklem katılaşmaları bu süzme görevinin bozukluğundan olur. Eklemleri oluşturan kemikler birbirlerine ligamentler ve kısmen kaslarla bağlanır. Eklemlerin üzerinde eklemi koruyan eklem kapsülü bulunur.
Sindirim Sistemi
Sindirim sistemi veya gastrointestinal sistem, sindirim borusu (sindirim kanalı veya gastrointestinal kanal) ile sindirim bezlerini içeren, çok hücreli hayvanlarda yiyeceğin vücuda alınımı, sindirilmesi, gerekli besin ve enerjinin absorbe edilmesi ve atık maddelerin vücuttan atılması ile ilgilenen organ sistemidir.
Sindirim sistemi ve sindirim borusu hayvandan hayvana belirli oranda değişiklik gösterir. Örneğin bazı hayvanlar çok odalı midelere sahiptirler.
Çoğu Antik Çağ ve Orta Çağ anatomistleri mide, bağırsaklar gibi sindirim sistemi organları hakkında kabaca doğru fikirlere sahipti. Yine de bu yanlış ve hatta bir bakıma absürd fikirler ortaya atılmadı anlamına gelmez. Örneğin Rönesans'ın önemli bilgin ve sanatçısı Leonardo da Vinci sindirim sisteminin solunum sistemine yardım ettiği fikrine sahipti. Sıkışan bağırsakların, içlerinde üretilen sıvılaşmış havayla, diyaframı yukarı doğru ittiğine ve böylece diyaframın akciğerlere basınç uyguladığına inanmaktaydı. Sindirim sisteminin ve sindirim sistemi organlarının insan için önemi eski çağlardan beri bilinmektedir.

Sindirim Sistemi Organları:

Normal bir yetişkin erkeğin sindirim borusu yaklaşık 7 buçuk metre uzunluğundadır. Farklı bölümlere ayrılır ve her bölümde sindirimin farklı bir evresi gerçekleşir. İnsanlarda sindirim kanalının ana kısımları şunlardır: ağız, dil, yutak, yemek borusu, mide, ince bağırsak, kalın bağırsak, rektum ve anüs. Sindirim kanalı dışındaki, sindirim işlemine ve sindirim kanalındaki organların çalışmasına yardımcı olan organlar arasında pankreas ve karaciğer de bulunur. Bunlar sindirime yardımcı olacak salgılar salgılarlar. Örneğin, karaciğer tarafından salgılanan ve safra kesesinde depolanan safra lipitlerin sindirimi için önemli bir salgıdır.
Sindirim kanalının duvarındaki belli temel yapılar her kısımda aynı kalır; sindirim kanalındaki boşluğu saran epitel doku gibi. Doku gıdanın geçişini kolaylaştıracak veya onun sindirimine yardımcı olacak çeşitli maddeler salgılar. Bazı bölgelerde belirli enzimlerle birlikte mukus salgılarken bazı bölgelerde sadece mukus salgılanır.
Sindirim kanalının ana kısımları aşağıda tanımlanmıştır:
Üst Sindirim Kanalı
ü Ağız, ağız boşluğu; tükürük bezleri, mukoza, dişler ve dili kapsar. Gıda ve suyun vücuda alınmasına yarayan bir açıklıktır. Bir üst ve alt dudak ile kapatılmıştır.
ü Yutak, farinks veya farenks ağız ve burnun hemen arkasındaki boyun bölümüdür. Gıdanın ağızdan yemek borusuna geçmesini sağlar. Sindirim sisteminin yanı sıra solunum sisteminde de yer alan bir organdır.
ü Yemek borusu (özofagus veya gullet) ve kardiya; yemek borusu gıdanın mideye geçmesini sağlayan kassal (müsküler) bir borudur. Bu geçiş peristaltizm yardımıyla olur. Kardiya ise yemek borusu ile midenin birleştiği noktadaki açıklıktır (ağız).
ü Mide ki antrum, pilor ve pilorik sfinkteri de kapsar. Mide yemek borusu ile ince bağırsağın ilk kısmı olan duodenum arasında bulunur. Yüksek oranda asidik bir çevreye sahip mide (pH yaklaşık 1,5-2) peptidaz sindirim emzimlerini içerir.
Alt Sindirim Kanalı
- Bağırsak, sindirim kanalının mide ile anüs arasında bulunan kısmıdır. İnsanlarda ve diğer memelilerde iki ana kısımdan oluşur; ince bağırsak ve kalın bağırsak.
a. İnce bağırsak, mide ile kalın bağırsak arasındadır. 5 yaşın üstündeki insanlarda genellikle 5-6 m uzunluğundadır. Üç kısmı vardır.İnce bağısakta ayrıca sindirim yüzeyini genişleten villuslar(tümür) da vardır. Bu villuslar girinti ve çıkıntılardan oluşmuştur.
b. Kalın bağırsak, üç kısmı vardır:
Çekumveya kör bağırsak, kalın bağırsağın ilk kısmıdır. Apandis çekumun bir uzantısıdır.
Kolon, kalın bağırsak için kullanılan bir terimdir. Çekumdan rektuma kadar ki kısım için kullanılır. Kendi içinde dört kısma ayrılır, çıkan kolon, transvers kolon, inen kolon ve sigmoid kolon.
Rektum, kalın bağırsağın son kısmıdır.
- Anus, rektumun dış açıklığıdır. Kapanması sfinkter kaslarca kontrol edilir. Dışkılar vücuttan anüsten geçerek atılırlar. Ayrıca kalın bağırsak sindirime katılmaz. Çünkü sindirim ince bağırsaktan besinlerin kana geçmesi ile sona erer. Besinler kan yoluyla vücuda taşınır.
Sindirim Sistemi İle Alakalı Organlar
Sindirim sistemi ve sindirim borusu ile ilgili başka organlar da vardır. Karaciğer sindirimde rol oynayan safrayı üretir. Pankreas ise bikarbonat ve tripsin, kemotripsin, lipaz ve panktreatik amilaz gibi çeşitli enzimler içeren bir sıvıyı ince bağırsağa salgılar. Böylece bu bezler sindirimde yer almış olurlar.

ener - avatarı
ener
Ziyaretçi
4 Aralık 2009       Mesaj #2
ener - avatarı
Ziyaretçi
Alıntı
ne önemi var??? adlı kullanıcıdan alıntı

sorum şu:Vücudumuzun sistemleri nasıl çalışır ve nasıl korunur performans ödevi için soruyorum bu sebepden dolayı biraz ayrıntılı olursa sevinirim.thanksMsn Happy


İnsan vücüdu en gelişmiş bilgisayarlardan bile çok daha karmaşık bir yapıya sahiptir. Vücudumuz milyarlarca canlı hücreden oluşmaktadır. Bu hücrelerin herbiri özel bir görev üstlenerek bütün vücuda hizmet verir. Benzer yapıdaki hücreler bir araya gelerek kas dokusu veya sinir dokusu gibi dokular oluştururlar. Değişik dokuların birleşmesinden kalp veya akciğerler gibi organlar ortaya çıkar. Organlar iskelet sistemi, sindirim sistemi gibi değişik sistemler içinde bir araya gelir. Bu sistemler de gruplar halinde faaliyet göstererek organizmanın tamamının, yani insanın, çeşitli ihtiyaçlarını karşılarlar.
Sponsorlu Bağlantılar
asla_asla_deme - avatarı
asla_asla_deme
VIP Never Say Never Agaın
3 Şubat 2010       Mesaj #3
asla_asla_deme - avatarı
VIP Never Say Never Agaın
Bu mesaj 'en iyi cevap' seçilmiştir.
1-SOLUNUM SİSTEMİ:

Nefes alındığında;
Diyafram kasılır. Göğüs boşluğu ve akciğerler genişler. Akciğerler içinde hava basıncı düşer ve dışardan hava alınır.

Nefes verildiğinde ;
Diyafram kası gevşer ve kaburgalar aşağı iner. Göğüs boşluğu daralır. Akciğerlerdeki hava dışarı çıkar.


2-DOLAŞIM SİSTEMİ: Alınan besinleri ve oksijeni hücrelere ulaştıran ve artık maddeleri dokulardan uzaklaştıran sisteme dolaşım sistemi denir.

3-BOŞALTIM SİSTEMİ:
Kandaki zararlı maddelerin dışarı atılmasına boşaltım sistemi denir. Kan böbrekte süzülür

4-HAREKET SİSTEMİ: İskelet ve kaslar hareket sistemini oluşturur.
İskelet:
•Dik durmamızı sağlar.
•Hareket etmemizi sağlar.
•İç organlarımızı korur.
•Vücudumuza şekil verir.
•Kan yapımında yardımcı olur.


5-SİNDİRİM SİSTEMİ: Ağız, yutak, yemek borusu, mide, on iki parmak bağırsağı, ince ve kalın bağırsaklar sindirim sistemi organlarıdır. Karaciğer ve pankreas salgıladıkları su ile sindirime yardımcı olur.


GENİŞ AÇIKLAMALARI

Solunum Sistemi
Solunum sistemi, kandaki CO2 gazının O2 gazı ile yer değiştirmesini sağlayan sistemdir. Solunum sisteminde burun ve ağız yardımıyla dışarıdan alınan havanın içindeki oksijen yutak, gırtlak ve soluk borusundan geçtikten sonra akciğerlere gelir. Bronş ve bronşçuklardan sonra alveollere gelir. Alveollerden kana geçer. Kan, hücrelere oksijeni taşır. Hücreler bu oksijeni kullanarak enerji elde ederler. Kan yardımıyla CO2, tekrar alveollere gelir. Alveollerin içindeki kılcal damarlarda bulunan karbondioksit bronşçuk, bronş, soluk borusu, gırtlak ve yutaktan geçtikten sonra bu sefer ağız ve burundan çıkar.
Solunum sistemi şu organlardan oluşur.
Burun
Akciğer
Bronş
Bronşçuk
Alveol
Diyafram
Burun, solunum sisteminin dışarı açılan kısmıdır. Burun içindeki kıllar ve nemli yüzey havanın içindeki tozların tutulmasını sağlar. Ayrıca burun içindeki nemli yüzey ve burun içinin kıvrımlı oluşu soğuk havalarda, havanın ısınarak akciğerlere gitmesini sağlar. Burnun en uç kısmındaki koklama sinir uçları havadaki küçük parçacıklar tarafından uyarılarak koku alma faaliyetini yapar.
Yutak, yutak ağız ve burun boşluğunu soluk ve yemek borusuna birleştiren kısımdır.
Soluk borusu, yutak ile akciğer arasında kalan 10-12cm uzunluğundaki borudur. Soluk borusunun başlangıç bölümü gırtlaktır. Gırtlakta ses telleri vardır. Ayrıca küçük dil yutkunurken soluk borusunu kapatır. Soluk borusunun iç yüzeyi nemli ve tüylerle kaplıdır. Bunlar soluk borusuna kaçan toz vb. maddeleri yakalayarak öksürük ve balgamla dışarı atar. Soluk borusunun alt kısmı bronş adı verilen iki kola ayrılır. Bronşlardan biri sağ, diğeri sol akciğere bağlanır. Soluk borusu üst üste dizilmiş kıkırdak halkalardan oluşmuştur.
Akciğerler, gögüs kafesi içinde yer alan akciğerler solunumun en önemli organıdır. Akciğerler Plevra adı verilen sağlam bir zarla çevrilir. Akciğerleri darbe, basınç gibi dış etkenlerden korur. Akciğerler sağ ve sol olmak üzere iki parçadır. Ayrıca her bir parça lob denilen bölümlere ayrılmıştır. Sağ akciğer üç, sol akciğer iki lobtan oluşur. Bronşlar akciğerlere girdikten sonra daha ince dallara ayrılır. Bu ince dallara bronşçuk denir. Bronşçuklar üzüm salkımı şeklinde hava keseleri ile sonlanır. Bu hava keselerine alveol denir. Alveoller akciğer yüzeyinin daha geniş olmasını sağlar. Bu özellik solunumu kolaylaştırır. Hava ile kan arasındaki gaz alışverişi alveollerde yapılır.
Soluduğumuz hava normalde %21 oksijen, %78 azot, %1 oranında diğer gazları içermektedir. İnsan soluduğumuz havada bulunan %21 oranındaki oksijenin sadece %5-%6 sını kullanırız.

Dolaşım Sistemi

Dolaşım sistemi (veya kardiyovasküler sistem) maddelerin vücuttaki dolaşımını sağlayan organ sistemidir. Ayrıca, vücut sıcaklığını ve pH'yi dengelemeye yardımcı olur. İki tip dolaşım sistemi vardır: açık dolaşım sistemleri ve kapalı dolaşım sistemleri. Hiç dolaşım sistemine sahip olmayan canlılar da mevcuttur. Canlıların yapısı ilerledikçe, dolaşım sisteminin yapısı da gelişir.
Dolaşım sistemine sahip olmayan canlılara örnek olarak yassı solucan (Platyhelminthes filumu) verilebilir. Bu canlının vücut boşluğunda herhangi bir kaplayıcı tabaka veya sıvı bulunmamaktadır. Sindirim sistemine açılan bir ağıza sahiptirler. Sindirim sistemi birçok dala ayrılır ve solucan yassı olduğu için sindirilmiş maddeler yassı solucanın tüm hücrelerine difüzyon ile geçebilir. Oksijen sudan yassı solucanın hücrelerine difüze olabilir. Böylece her hücre gerekli besin, su ve oksijene, bir dolaşım sistemi olmaksızın, kavuşur.

Açık Dolaşım Sistemi
Bu tip dolaşım sistemi yumuşakçalar ve artropodlar gibi omurgasızların büyük bir kısmında görülür. Bu canlılarda hemosöl olarak adlandırılan vücut boşluklarında dolaşım sıvısı organları doğrudan sarar (yıkar) ve kan (dolaşım sıvısı) ile interstisyel sıvı (doku sıvısı) arasında ayrışma yoktur. Bu birleşik sıvıya hemolenf denir. Hayvan hareket ederken oluşan kas hareketleri hemolenf hareketini sağlar fakat sıvı akışını bir bölümden diğerine yönlendirilmesi kısıtlıdır. Kalp gevşediğinde kan açık gözenekler (por) aracılığıyla kalbe döner.

Kapalı Dolaşım Sistemi
Dolaşım sisteminin ana bileşenleri kalp, kan ve kan damarlarıdır.
Tüm omurgalıların ve halkalı solucanlar (Annelida filumu) ile kafadanbacaklıların (Cephalopoda sınıfı) dolaşım sistemleri kapalıdır; yani kan, kan damarlarından oluşan sistemden çıkmaz - bu damarlar sisteminin içinde dolaşır. Kan damarları arter (atardamar), kılcal damar (kapiler) ve venlerden (toplardamar) oluşur. Arterler oksijenlenmiş kanı dokulara taşırken, venler oksijenlenmemiş kanı geri kalbe taşır. Kan arterlerden venlere kılcal damarlar yoluyla geçer ki kılcal damarlar en ince ve en çok sayıdaki kan damarlarıdır.

Boşaltım Sistemi

Kandaki zararlı maddelerin dışarı atılmasına boşaltım sistemi denir. Kan böbrekte süzülür.
Böbrek ve Yapısı
• Bir çift olup, fasulye tanesi şeklindedir.Her böbrekten birer idrar kanalı çıkar.Bunlar aşağı doğru inerek idrar kesesinde sonlanır.
• Böbrek dıştan içe doğru ;
Kabuk(korteks)
Öz bölgesi(medulla)
Havuzcuktan(pelvis) oluşur.
• Böbrekte yapı ve görev birimi nefrondur.Nefronların üre ve artıların süzüldüğü en önemli kısımları böbreğin kabuk kısmıdır.Nefrondaki yapılar
1) Glomerulus: Kılcal damarlardan oluşur.
2) Bowman kapsülü : Glomerulusu sarar.Glomerulustan süzülme ile gelen kan sıvısı bowman kapsülüne geçer.Tek sıralı yassı epitelden meydan gelmiş yarım ay şeklindeki yapıdır.
3) Proksimal kanal:Geri emilmenin meydana geldiği kıvrımlı kanallardır.Besin maddelerinin büyük bölümü buradan geri emilir.
4) Henle kulpu:Özellikle su ve minareller geri emilir.
5) Distal kanal:en son geri emilmenin meydana geldiği yerdir.Özellikle iyonlar burada geri emilir.
• Geri emilmenin yapıldığı yerlerin(proksimal kanal,henle kulpu ve distal kanal) çevresi kılcal damarlalar çevrilir.
• Böbreklere kan,böbrek atar damarı ile taşınır.Böbrek atar damarı O2 besin,üre ve ürik asit bakımından zengindir.
• Böbreğin öz bölgesinde ,tabanı kabuk bölgesine tepesi havuzcuğa bakan piramit şeklinde yapılar bulunur.
Boşaltıma Yardımcı Organlar
Ø Akciğer: CO2 ve az H2O atılır.
Ø Ter bezleri: Su üre ,ürik asit , tuz atılır.
Ø Karaciğer: Reaksiyonlar sonucunda oluşan zehirli atıkları safra kanalı yolu ile ince bağırsağa oradan da dışarı atar.
Ø Solungaçlar: Balıklarda solungaç yüzeyinden NH3 gibi azotlu artıklar ve fazla tuz atılır.

Hareket Sistemi

Hayvanlarda olduğu gibi, insanda da vücuda biçim veren, iç organları koruyan, vücudun dik durmasını ve aktif hareket etmesini sağlayan sistem vardır. Bu sisteme destek ve hareket sistemi denir. İskelet ve kaslardan oluştuğu için iskelet ve kas sistemi de denir. Canlıların hareketini sinir sistemi ve endokrin sistem düzenler ve denetler.
Hareketler kas, kemik, ve eklemin birlikte çalışmasıyla gerçekleşir. İnsanda, destek ve hareket sistemi elemanı olan kemik doku, iskelet adını alır.
1. İnsanda İskelet
İnsanda iskelet sistemi, vücudun çatısını oluşturur. İskelet sistemi hareketi sağlamanın dışında iç organları koruma, kas ve iç organlara bağlanma yüzeyi oluşturma görevi de yapar. İskeleti oluşturan kemikler kalsiyum deposu olarak iş görür. Aynı zamanda kemiklerde kan hücreleri de meydana gelir.
İskelet, anne karnında sekizinci haftaya kadar kıkırdaktır, daha sonra kemikleşme başlar. Doğumdan sonra kemik gelişimim kalıtsal, bünyesel ve çevresel faktörler etkiler.
Kemik Yapısı ve Çeşitleri
İnsan iskeletin! oluşturan kemikler, şekillerine göre dört grupta incelenir;
1. Uzun Kemikler: Kol ve bacaklarda bulunur. İki ucu şişkin silindirik kemiklerdir. Kemiğin boyuna uzamasını baş kısmı ile gövdesi arasında bulunan kıkırdak doku sağlar. Bir süre sonra kemikleşir. Bundan sonra kemiğin uzaması eklem kıkırdağı tarafından devam ettirilir. En dışta enine büyümeyi ve onarılmayı sağlayan kemik zarı (periost) vardır. Baş kısmında dışta ince tabaka halinde sıkı kemik dokusu ortada süngerimsi kemik doku bulunur. Gövde kısmı tamamen sıkı kemik dokudan yapılmıştır. Ortadaki boşluğu sarı kemik iliği doldurur. Süngerimsi kemik dokuda ise kırmızı kemik iliği bulunur.
2. Kısa Kemikler: Hemen hemen boy ve genişliği birbirine eşit olan kemiklerdir. Kısa kemikler dıştan kemik zarı ile sarılmıştır. Kemik zarının altında sert kemik, ortada ise süngerimsi kemik bulunur. Süngerimsi yapıda kırmızı kemik iliğine rastlanır. Kısa kemiklerde kemik kanalı bulunmaz. El ve ayak parmakları kısa kemiklerdir
3. Yassı Kemikler: Kalınlığı eni ve boyundan az olan kemiklerdir. Göğüs, kafatası, kürek ve kaburga kemikleridir. Kemik zarı altında sıkı kemik dokusu ve bunun ortasında süngerimi kemik doku yer alır. Kırmızı kemik iliği ile doludur. Sarı kemik iliğinin yer aldığı bir kanal yoktur.
4. Düzensiz şekilli kemikler: Değişik şekillerde olan ve genellikle diğer bir kaç kemikle bağlantı kuran kemiklerdir. Örneğin, omurlar, bazı yüz kemikleri gibi.
İnsan iskeleti yaklaşık 207 kemikten oluşmuştur. İskeleti oluşturan kemik sayışı 207 olarak belirtilmesine rağmen, bazı kaynaklarda bu sayıya kulak Msn Demon ve dil (1) kemikleri de eklenerek sayı artırılmıştır. Bazı kaynaklarda ise kuyruk sokumu ve sağrı omurları birleşmiş olarak kabul edildiğinden, kemik sayışı daha az gösterilmiştir, iskelet baş, gövde ve üyeler iskeleti olarak üç bölümde incelenebilir .
5. Oval Kemikler: Örnek dizkapağı kemiği.
İnsanda İskelet Yapısı
İnsanda iç iskelet kemikten yapılmıştır. İskelet oluşturan kemikle yapısal olarak üç kısımda incelenir. 207 kemikten oluşan insan iskeleti baş, gövde, üyeler olmak üzere üç kısımda incelenir.
1. Baş İskeleti: Beyin, beyincik ve sinir merkezlerini içinde bulundurur. Kafatası ve yüz iskeleti olarak iki kısımda incelenir.
a) Kafatası İskeleti: Alın(1), yan kafa (2), art kafa(1), şakak(2), temel(1) ve kalbur(1) kemiklerinden oluşur. Oynamaz eklemlerle birbirlerine bağlanırlar. Beyin ve beyinciği tamamen kapatarak korurlar. Yalnız omurilik ve sinirlerin giriş çıkışlarını sağlayan delikler vardır.
b) Yüz İskeleti: Tırnakçık(2), elmacık(2), burun(2), sapan(1), boynuzcuk(2), üst çene(2), damak(2), alt çene(1) kemiklerinden oluşur. Oynamaz eklemlerle birbirine bağlanmıştır. Sadece alt çene kemiği yarı oynar eklemlerle şakak kemiğine bağlıdır.
2. Gövde İskeleti: Sinir sistemi ve iç organları korur. Vücudu dik tutar. Gövdeyi oluşturan kemikler, omurga, kaburga, göğüs, omuz ve kalça kemiklerinden oluşmuştur. Omurga, boyundan kuyruk sokumuna kadar uzanan 33 omurun üst üste gelmesi ile oluşmuştur. Her omurda iki yan çıkıntı, bir dikensi çıkıntı, omur cismi, omur deliği, omur yayları ve eklem çıkıntıları vardır. Üst üste gelen omurlar kıkırdak disklerle birbirine bağlanarak omurgayı oluştururlar. Omurlar üst üste geldiğinde omur delikleri birleşerek omurga kanalını oluştururlar. Omurga kanalını omurilik doldurur. Omurga ortalama 75 cm uzunluğunda, dirençli ve bükülgen, uzun, ‘S’ şeklinde bir kemik dizisidir. Omurga bütünüyle ekle alındığında dört eğrilik göze çarpar: Öne doğru dışbükey boyun eğriliği; öne doğru içbükey sırt eğriliği(kifoz); öne doğru dışbükey bel eğriliği (lordoz); öne doğru içbükey sağrı eğriliği. Omurga beş bölgeye ayrılır.
1. Boyun (7)
2. Sırt (12)
3. Bel (5)
4. Sağrı (5)
5. Kuyruk sokumu (4)
Boyun bölgesinin birinci kemiğine atlas kemiği, ikinci kemiğine ise eksen kemiği denir.İç içe geçmişlerdir. Boyunun sağa sola dönmesini sağlarlar. Sırt bölgesi 12 omurdan oluşur. Kaburgalar bir uçları ile sırt omuruna bağlanırlar. Bel bölgesi 5 omurdan oluşur. Vücudun hiçbir kısmıyla bağlantılı olmadığı için kolaylıkla hareket edebilir. Sağrı bölgesi 5 omurdan oluşur. İnsanın dik durması ve yürümesinde etkili olan bölgedir.Kuyruk sokumu 4 omurdan oluşmuştur. Bu omurlar birleşerek tek omur halini almıştır.
Göğüs kemiği vücudun göğüs bölgesinde yer alan üst kısmı geniş, alta doğru sivrilen yassı bir kemiktir. Vücudun göğüs kısmında yer alan 15-20 cm boyundaki bu kemiğe göğüs kemiği denir. Sap, gövde ve hançerimsi çıkıntı olmak üzere üç kısımdan oluşmuştur.
Üzerinde enine ibikler ve kas-bağ bağlantı yerleri bulunur. On iki çift olan kaburgaların ilk yedi çifti göğüs kemiğine, sekiz, dokuz ve onuncu çiftler ise yedinci kaburgaya bağlıdır. Son iki kaburganın uçları serbesttir. Yüzücü kaburgalar denir.
Omuz kemerleri önde köprücük (2), arkada kürek (2) kemiğinden oluşur. Kalça kemeri kalça, oturga ve çatı kemiklerinden oluşur. Kalça kemikleri birbirleriyle ve sağrı bölgesi kemikleriyle birleşerek leğen denilen yapıyı oluşturur. Leğen gövdeye bağlanarak karın bölgesindeki iç organlara alttan desteklik sağlar.
3. Üye İskeleti:
Omuz kemeri ve kalça kemeri ile gövdeye bağlanır. Omuz kemeri, önde köprücük, arkada kürek kemiğinden oluşur. Bir ucuyla göğüs kemiğine, bir ucuyla kürek kemiğine bağlanır. Kalça kemeri, kalça, oturga ve çatı kemiğinden oluşur. Bu kemikler önden birbirleriyle, arkadan sağrı omurlarıyla kaynaşarak leğen kemiğini oluşturur. Bu yapı gövdeye bağlanarak karın boşluğundaki organlara alttan desteklik verir ve korur.
Kollar, bir pazu kemiği, bir ön kol, bir dirsek, sekiz el bilek, beş el tarak, on dört el parmak olmak üzere her biri otuz kemikten oluşur. Ön kol kemiği, dirsek kemiği tarafına dönme yeteneğindedir. Böylece elin ve dışa dönüşü sağlanır.
Bacak kemikleri, bir uyluk, bir diz kapağı, bir baldır, bir kaval, yedi ayak bilek, beş ayak tarak ve on dört ayak parmak kemiği olmak üzere otuz kemikten oluşur. Uyluk kemiği vücudun en uzun ve en sağlam kemiğidir. Üstte, yuvarlak ucuyla kalçadaki eklem çukuruna girer. Bacağın alt kısmında önde bulunan kemiğe kaval, arkada bulunan kemiğe baldır kemiği denir. Kaval kemiği üstten, uyluk kemiğinin alt ucuyla diz eklemini oluşturur.
Diz kapağı kemiği, diz eklemini korur. Ayak iskeletinde bilek kemiklerinin ikisi kaynaşarak topuk kemiğini oluşturur. İnsanlar topuk ve parmaklarıyla yere basarlar.
a) Kol Kemikleri: Pazı(1), ön kol(1), dirsek(1), bilek(, tarak(5), parmak(14)
b) Bacak Kemikleri: Uyluk(1), dizkapağı(1), kaval(1), baldır(1), bilek(7), tarak(5), parmak(14)
2. Eklem Yapısı ve Çeşitleri
Kemikler, yan yana ve uç uca geldiklerinde görevlerine ve hareket durumlarına göre aralarında bağlantılar yaparlar. Bu bağlantılara eklem denir. Eklemler hareket derecesine göre üç bölümde incelenir:
Oynamaz Eklemler: Kafatası gibi iskeletin hareket etmeyen kısımlarındaki kemiklerde görülür. Kemikler, çok sıkı şekilde birbirine testere dişi gibi girinti ve çıkıntılarla bağlıdır.
Az Oynar Eklemler: Hareketleri sınırlı olan eklemlerdir. Omurların eklemleri bu tiptir. Omurlar birbiri üzerine doğrudan doğruya binmezler, aralarında fibröz kıkırdaktan yapılmış yastıklar (diskler) vardır. Aynı zamanda omurlar birbirleriyle ligamentler (kirişler) aracılığıyla bağlanmıştır. Kaburgaların göğüs kemiği ile yaptığı eklem de az oynar ekleme örnektir. Omurlarda disklerin kaymasıyla bel fıtığı denen omurga rahatsızlıkları oluşur.
Oynar Eklemler: Çoğunlukla vücudun hareket görevini üzerine almış kemikler arasında görülen tam hareketli eklemlerdir. Bu eklemlerde, iki kemikten birinin çıkıntısı ile diğerinin girintisi birbirine uyacak şekildedir (Şekil 3.15). İki kemiğin arasında sinoviyal boşluk olduğundan kemiklerin serbest hareket etmesi sağlanır.. Eklem kıkırdakları kemiklerin uçunu örterek hem onlara uçlarda düzgünlük verir; hem de kısmen esneklik kazandırır. Sinoviyal boşluğu içten saran sinoviyal zar vardır. "Sinoviyal zar", kan ve lenf damarların-dan sinoviyal sıvıyı (eklem sıvısı) süzmeye yarar. Bu sıvı eklemlerin kaygan olmasını sağlar. İleri yaşlarda eklem katılaşmaları bu süzme görevinin bozukluğundan olur. Eklemleri oluşturan kemikler birbirlerine ligamentler ve kısmen kaslarla bağlanır. Eklemlerin üzerinde eklemi koruyan eklem kapsülü bulunur.
Sindirim Sistemi
Sindirim sistemi veya gastrointestinal sistem, sindirim borusu (sindirim kanalı veya gastrointestinal kanal) ile sindirim bezlerini içeren, çok hücreli hayvanlarda yiyeceğin vücuda alınımı, sindirilmesi, gerekli besin ve enerjinin absorbe edilmesi ve atık maddelerin vücuttan atılması ile ilgilenen organ sistemidir.
Sindirim sistemi ve sindirim borusu hayvandan hayvana belirli oranda değişiklik gösterir. Örneğin bazı hayvanlar çok odalı midelere sahiptirler.
Çoğu Antik Çağ ve Orta Çağ anatomistleri mide, bağırsaklar gibi sindirim sistemi organları hakkında kabaca doğru fikirlere sahipti. Yine de bu yanlış ve hatta bir bakıma absürd fikirler ortaya atılmadı anlamına gelmez. Örneğin Rönesans'ın önemli bilgin ve sanatçısı Leonardo da Vinci sindirim sisteminin solunum sistemine yardım ettiği fikrine sahipti. Sıkışan bağırsakların, içlerinde üretilen sıvılaşmış havayla, diyaframı yukarı doğru ittiğine ve böylece diyaframın akciğerlere basınç uyguladığına inanmaktaydı. Sindirim sisteminin ve sindirim sistemi organlarının insan için önemi eski çağlardan beri bilinmektedir.

Sindirim Sistemi Organları:

Normal bir yetişkin erkeğin sindirim borusu yaklaşık 7 buçuk metre uzunluğundadır. Farklı bölümlere ayrılır ve her bölümde sindirimin farklı bir evresi gerçekleşir. İnsanlarda sindirim kanalının ana kısımları şunlardır: ağız, dil, yutak, yemek borusu, mide, ince bağırsak, kalın bağırsak, rektum ve anüs. Sindirim kanalı dışındaki, sindirim işlemine ve sindirim kanalındaki organların çalışmasına yardımcı olan organlar arasında pankreas ve karaciğer de bulunur. Bunlar sindirime yardımcı olacak salgılar salgılarlar. Örneğin, karaciğer tarafından salgılanan ve safra kesesinde depolanan safra lipitlerin sindirimi için önemli bir salgıdır.
Sindirim kanalının duvarındaki belli temel yapılar her kısımda aynı kalır; sindirim kanalındaki boşluğu saran epitel doku gibi. Doku gıdanın geçişini kolaylaştıracak veya onun sindirimine yardımcı olacak çeşitli maddeler salgılar. Bazı bölgelerde belirli enzimlerle birlikte mukus salgılarken bazı bölgelerde sadece mukus salgılanır.
Sindirim kanalının ana kısımları aşağıda tanımlanmıştır:
Üst Sindirim Kanalı
ü Ağız, ağız boşluğu; tükürük bezleri, mukoza, dişler ve dili kapsar. Gıda ve suyun vücuda alınmasına yarayan bir açıklıktır. Bir üst ve alt dudak ile kapatılmıştır.
ü Yutak, farinks veya farenks ağız ve burnun hemen arkasındaki boyun bölümüdür. Gıdanın ağızdan yemek borusuna geçmesini sağlar. Sindirim sisteminin yanı sıra solunum sisteminde de yer alan bir organdır.
ü Yemek borusu (özofagus veya gullet) ve kardiya; yemek borusu gıdanın mideye geçmesini sağlayan kassal (müsküler) bir borudur. Bu geçiş peristaltizm yardımıyla olur. Kardiya ise yemek borusu ile midenin birleştiği noktadaki açıklıktır (ağız).
ü Mide ki antrum, pilor ve pilorik sfinkteri de kapsar. Mide yemek borusu ile ince bağırsağın ilk kısmı olan duodenum arasında bulunur. Yüksek oranda asidik bir çevreye sahip mide (pH yaklaşık 1,5-2) peptidaz sindirim emzimlerini içerir.
Alt Sindirim Kanalı
- Bağırsak, sindirim kanalının mide ile anüs arasında bulunan kısmıdır. İnsanlarda ve diğer memelilerde iki ana kısımdan oluşur; ince bağırsak ve kalın bağırsak.
a. İnce bağırsak, mide ile kalın bağırsak arasındadır. 5 yaşın üstündeki insanlarda genellikle 5-6 m uzunluğundadır. Üç kısmı vardır.İnce bağısakta ayrıca sindirim yüzeyini genişleten villuslar(tümür) da vardır. Bu villuslar girinti ve çıkıntılardan oluşmuştur.
b. Kalın bağırsak, üç kısmı vardır:
Çekumveya kör bağırsak, kalın bağırsağın ilk kısmıdır. Apandis çekumun bir uzantısıdır.
Kolon, kalın bağırsak için kullanılan bir terimdir. Çekumdan rektuma kadar ki kısım için kullanılır. Kendi içinde dört kısma ayrılır, çıkan kolon, transvers kolon, inen kolon ve sigmoid kolon.
Rektum, kalın bağırsağın son kısmıdır.
- Anus, rektumun dış açıklığıdır. Kapanması sfinkter kaslarca kontrol edilir. Dışkılar vücuttan anüsten geçerek atılırlar. Ayrıca kalın bağırsak sindirime katılmaz. Çünkü sindirim ince bağırsaktan besinlerin kana geçmesi ile sona erer. Besinler kan yoluyla vücuda taşınır.
Sindirim Sistemi İle Alakalı Organlar
Sindirim sistemi ve sindirim borusu ile ilgili başka organlar da vardır. Karaciğer sindirimde rol oynayan safrayı üretir. Pankreas ise bikarbonat ve tripsin, kemotripsin, lipaz ve panktreatik amilaz gibi çeşitli enzimler içeren bir sıvıyı ince bağırsağa salgılar. Böylece bu bezler sindirimde yer almış olurlar.
Şeytan Yaşamak İçin Her Şeyi Yapar....
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
2 Mart 2010       Mesaj #4
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
VUCUDUMUZDAKİ DESTEK VE HAREKET SİSTEMİNİ NASIL KORURUZZ...????________CVP:________________________________________________ _____________VERİNNNN!!!!!
Burgazlı26 - avatarı
Burgazlı26
Ziyaretçi
15 Haziran 2011       Mesaj #5
Burgazlı26 - avatarı
Ziyaretçi
İnsan vücudu bulunan organlar sebebiyle adeta bir makine gibi çalışmaktadır.Vücudun makine gibi çalışmasında etkili olan organların bilinmeyen sırları, bu çalışmayı nasıl yaptıklarına dair bazı sırlar hala bilinmemektedir. İşte bazu bilgileri ;
1- İnsan vücudunda bulunan hücreler vücudumuzda toplamda 75 trilyondan fazla olduğu söylenmekte. İnsanların ayakta durmasını sağlayan şey bu hücrelerdir. Vücudumuzda kan hücreleri, deri hücreleri vs. gibi 200 çeşit hücre bulunmaktadır. Bu hücreler çok küçüktür. Mesela; 1 milyon tane hücre bir araya gelse bir iğne ucu kadar yer kaplar. Bu hücreler bir araya geldiğinde kalp, mide ve akciğer gibi organları oluşturmaktadırlar.
2- Akciğerlerimiz çok büyüktür. Alveol adı verilen üzüm salkımını andıran çatallı keselei vardır. Akciğerin birtanesinde ortalama 300 milyon alveol bulunmaktadır. Alveol kana oksijen sağlayıp, akciğerlerin geniş olmasını sağlar. Bir araya geldiklerinde bir tenis kortu kadardır.
3- Kalp insandaki en önemli kastır. Kırmızı renkte ve çizgili kaslardan oluşur. Vücutta kanı pompalama ve kanın dolaşımını sağlama görevlerini üstlenir. Dakikada 70 kere, saatte 4200 kere, günde ise ortalama 100,800 kere , hayat boyunca ise 3 milyar kereden fazla kan pompalar.
4- Yeni doğan bir bebekte kemik sayısı 300 iken büyüdükçe 206 kemiğe düşer.
5- Deri insanın önemli bir organıdır. Toplam ağırlığı 4 kilogramdır ve 2 metrekare yer kaplar. Organ, kemik ve kasları dışarıdaki kötü etkenlerden korur. Sinir hücrelerini oluşturur. Bu şekilde sıcaklığı ve acıyı hemen hissederek kendimizi bunlara karşı koruyabiliriz.
6- Sindirim olayını herkez midede başladığına inanır. Fakat sindirim önce ağızda başlar. Bir yiyeceği öncelikle ağızda eritiriz, yemek borusu, daha sonra gırtlak yoluyla mideye gelir. Burada karışır ve ince bağırsaklardan emilir. En son olarak kalın bağırsaktan geçer ve anüsten dışarıya atılır.
7- İnsan beyninde 100 milyar civarında sinir hücresi bulunmaktadır. Ortalama 1,4 kilogram eder. Bu organ yapılacak herşeyi kontrol eder.
8- Görmek insanlar için çok önemli bir organdır. Günde ortalama 10.000 kere göz kırparız. Gözlerimiz kemiklerle çevrilidir. Kaşlar terin göze gitmesine engel olur. Kirpikler ise tozun göze kaçmasına müsade etmez. Göz kapakları ise bakterileri temizler, gözlerin nemli olmasını sağlar.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
10 Ekim 2011       Mesaj #6
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
vucudumuzdaki haraketlerin çoğunu gerçekleştirmesini sağlayan şeye ne denir?
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
11 Mart 2012       Mesaj #7
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
-SOLUNUM SİSTEMİ:

Nefes alındığında;
Diyafram kasılır. Göğüs boşluğu ve akciğerler genişler. Akciğerler içinde hava basıncı düşer ve dışardan hava alınır.

Nefes verildiğinde ;
Diyafram kası gevşer ve kaburgalar aşağı iner. Göğüs boşluğu daralır. Akciğerlerdeki hava dışarı çıkar.


2-DOLAŞIM SİSTEMİ: Alınan besinleri ve oksijeni hücrelere ulaştıran ve artık maddeleri dokulardan uzaklaştıran sisteme dolaşım sistemi denir.

3-BOŞALTIM SİSTEMİ: Kandaki zararlı maddelerin dışarı atılmasına boşaltım sistemi denir. Kan böbrekte süzülür

4-HAREKET SİSTEMİ: İskelet ve kaslar hareket sistemini oluşturur.
İskelet:
•Dik durmamızı sağlar.
•Hareket etmemizi sağlar.
•İç organlarımızı korur.
•Vücudumuza şekil verir.
•Kan yapımında yardımcı olur.


5-SİNDİRİM SİSTEMİ: Ağız, yutak, yemek borusu, mide, on iki parmak bağırsağı, ince ve kalın bağırsaklar sindirim sistemi organlarıdır. Karaciğer ve pankreas salgıladıkları su ile sindirime yardımcı olur.


GENİŞ AÇIKLAMALARI

Solunum Sistemi
Solunum sistemi, kandaki CO2 gazının O2 gazı ile yer değiştirmesini sağlayan sistemdir. Solunum sisteminde burun ve ağız yardımıyla dışarıdan alınan havanın içindeki oksijen yutak, gırtlak ve soluk borusundan geçtikten sonra akciğerlere gelir. Bronş ve bronşçuklardan sonra alveollere gelir. Alveollerden kana geçer. Kan, hücrelere oksijeni taşır. Hücreler bu oksijeni kullanarak enerji elde ederler. Kan yardımıyla CO2, tekrar alveollere gelir. Alveollerin içindeki kılcal damarlarda bulunan karbondioksit bronşçuk, bronş, soluk borusu, gırtlak ve yutaktan geçtikten sonra bu sefer ağız ve burundan çıkar.
Solunum sistemi şu organlardan oluşur.
Burun
Akciğer
Bronş
Bronşçuk
Alveol
Diyafram
Burun, solunum sisteminin dışarı açılan kısmıdır. Burun içindeki kıllar ve nemli yüzey havanın içindeki tozların tutulmasını sağlar. Ayrıca burun içindeki nemli yüzey ve burun içinin kıvrımlı oluşu soğuk havalarda, havanın ısınarak akciğerlere gitmesini sağlar. Burnun en uç kısmındaki koklama sinir uçları havadaki küçük parçacıklar tarafından uyarılarak koku alma faaliyetini yapar.
Yutak, yutak ağız ve burun boşluğunu soluk ve yemek borusuna birleştiren kısımdır.
Soluk borusu, yutak ile akciğer arasında kalan 10-12cm uzunluğundaki borudur. Soluk borusunun başlangıç bölümü gırtlaktır. Gırtlakta ses telleri vardır. Ayrıca küçük dil yutkunurken soluk borusunu kapatır. Soluk borusunun iç yüzeyi nemli ve tüylerle kaplıdır. Bunlar soluk borusuna kaçan toz vb. maddeleri yakalayarak öksürük ve balgamla dışarı atar. Soluk borusunun alt kısmı bronş adı verilen iki kola ayrılır. Bronşlardan biri sağ, diğeri sol akciğere bağlanır. Soluk borusu üst üste dizilmiş kıkırdak halkalardan oluşmuştur.
Akciğerler, gögüs kafesi içinde yer alan akciğerler solunumun en önemli organıdır. Akciğerler Plevra adı verilen sağlam bir zarla çevrilir. Akciğerleri darbe, basınç gibi dış etkenlerden korur. Akciğerler sağ ve sol olmak üzere iki parçadır. Ayrıca her bir parça lob denilen bölümlere ayrılmıştır. Sağ akciğer üç, sol akciğer iki lobtan oluşur. Bronşlar akciğerlere girdikten sonra daha ince dallara ayrılır. Bu ince dallara bronşçuk denir. Bronşçuklar üzüm salkımı şeklinde hava keseleri ile sonlanır. Bu hava keselerine alveol denir. Alveoller akciğer yüzeyinin daha geniş olmasını sağlar. Bu özellik solunumu kolaylaştırır. Hava ile kan arasındaki gaz alışverişi alveollerde yapılır.
Soluduğumuz hava normalde %21 oksijen, %78 azot, %1 oranında diğer gazları içermektedir. İnsan soluduğumuz havada bulunan %21 oranındaki oksijenin sadece %5-%6 sını kullanırız.

Dolaşım Sistemi

Dolaşım sistemi (veya kardiyovasküler sistem) maddelerin vücuttaki dolaşımını sağlayan organ sistemidir. Ayrıca, vücut sıcaklığını ve pH'yi dengelemeye yardımcı olur. İki tip dolaşım sistemi vardır: açık dolaşım sistemleri ve kapalı dolaşım sistemleri. Hiç dolaşım sistemine sahip olmayan canlılar da mevcuttur. Canlıların yapısı ilerledikçe, dolaşım sisteminin yapısı da gelişir.
Dolaşım sistemine sahip olmayan canlılara örnek olarak yassı solucan (Platyhelminthes filumu) verilebilir. Bu canlının vücut boşluğunda herhangi bir kaplayıcı tabaka veya sıvı bulunmamaktadır. Sindirim sistemine açılan bir ağıza sahiptirler. Sindirim sistemi birçok dala ayrılır ve solucan yassı olduğu için sindirilmiş maddeler yassı solucanın tüm hücrelerine difüzyon ile geçebilir. Oksijen sudan yassı solucanın hücrelerine difüze olabilir. Böylece her hücre gerekli besin, su ve oksijene, bir dolaşım sistemi olmaksızın, kavuşur.

Açık Dolaşım Sistemi
Bu tip dolaşım sistemi yumuşakçalar ve artropodlar gibi omurgasızların büyük bir kısmında görülür. Bu canlılarda hemosöl olarak adlandırılan vücut boşluklarında dolaşım sıvısı organları doğrudan sarar (yıkar) ve kan (dolaşım sıvısı) ile interstisyel sıvı (doku sıvısı) arasında ayrışma yoktur. Bu birleşik sıvıya hemolenf denir. Hayvan hareket ederken oluşan kas hareketleri hemolenf hareketini sağlar fakat sıvı akışını bir bölümden diğerine yönlendirilmesi kısıtlıdır. Kalp gevşediğinde kan açık gözenekler (por) aracılığıyla kalbe döner.

Kapalı Dolaşım Sistemi
Dolaşım sisteminin ana bileşenleri kalp, kan ve kan damarlarıdır.
Tüm omurgalıların ve halkalı solucanlar (Annelida filumu) ile kafadanbacaklıların (Cephalopoda sınıfı) dolaşım sistemleri kapalıdır; yani kan, kan damarlarından oluşan sistemden çıkmaz - bu damarlar sisteminin içinde dolaşır. Kan damarları arter (atardamar), kılcal damar (kapiler) ve venlerden (toplardamar) oluşur. Arterler oksijenlenmiş kanı dokulara taşırken, venler oksijenlenmemiş kanı geri kalbe taşır. Kan arterlerden venlere kılcal damarlar yoluyla geçer ki kılcal damarlar en ince ve en çok sayıdaki kan damarlarıdır.

Boşaltım Sistemi

Kandaki zararlı maddelerin dışarı atılmasına boşaltım sistemi denir. Kan böbrekte süzülür.
Böbrek ve Yapısı
• Bir çift olup, fasulye tanesi şeklindedir.Her böbrekten birer idrar kanalı çıkar.Bunlar aşağı doğru inerek idrar kesesinde sonlanır.
• Böbrek dıştan içe doğru ;
Kabuk(korteks)
Öz bölgesi(medulla)
Havuzcuktan(pelvis) oluşur.
• Böbrekte yapı ve görev birimi nefrondur.Nefronların üre ve artıların süzüldüğü en önemli kısımları böbreğin kabuk kısmıdır.Nefrondaki yapılar
1) Glomerulus: Kılcal damarlardan oluşur.
2) Bowman kapsülü : Glomerulusu sarar.Glomerulustan süzülme ile gelen kan sıvısı bowman kapsülüne geçer.Tek sıralı yassı epitelden meydan gelmiş yarım ay şeklindeki yapıdır.
3) Proksimal kanal:Geri emilmenin meydana geldiği kıvrımlı kanallardır.Besin maddelerinin büyük bölümü buradan geri emilir.
4) Henle kulpu:Özellikle su ve minareller geri emilir.
5) Distal kanal:en son geri emilmenin meydana geldiği yerdir.Özellikle iyonlar burada geri emilir.
• Geri emilmenin yapıldığı yerlerin(proksimal kanal,henle kulpu ve distal kanal) çevresi kılcal damarlalar çevrilir.
• Böbreklere kan,böbrek atar damarı ile taşınır.Böbrek atar damarı O2 besin,üre ve ürik asit bakımından zengindir.
• Böbreğin öz bölgesinde ,tabanı kabuk bölgesine tepesi havuzcuğa bakan piramit şeklinde yapılar bulunur.
Boşaltıma Yardımcı Organlar
Ø Akciğer: CO2 ve az H2O atılır.
Ø Ter bezleri: Su üre ,ürik asit , tuz atılır.
Ø Karaciğer: Reaksiyonlar sonucunda oluşan zehirli atıkları safra kanalı yolu ile ince bağırsağa oradan da dışarı atar.
Ø Solungaçlar: Balıklarda solungaç yüzeyinden NH3 gibi azotlu artıklar ve fazla tuz atılır.

Hareket Sistemi

Hayvanlarda olduğu gibi, insanda da vücuda biçim veren, iç organları koruyan, vücudun dik durmasını ve aktif hareket etmesini sağlayan sistem vardır. Bu sisteme destek ve hareket sistemi denir. İskelet ve kaslardan oluştuğu için iskelet ve kas sistemi de denir. Canlıların hareketini sinir sistemi ve endokrin sistem düzenler ve denetler.
Hareketler kas, kemik, ve eklemin birlikte çalışmasıyla gerçekleşir. İnsanda, destek ve hareket sistemi elemanı olan kemik doku, iskelet adını alır.
1. İnsanda İskelet
İnsanda iskelet sistemi, vücudun çatısını oluşturur. İskelet sistemi hareketi sağlamanın dışında iç organları koruma, kas ve iç organlara bağlanma yüzeyi oluşturma görevi de yapar. İskeleti oluşturan kemikler kalsiyum deposu olarak iş görür. Aynı zamanda kemiklerde kan hücreleri de meydana gelir.
İskelet, anne karnında sekizinci haftaya kadar kıkırdaktır, daha sonra kemikleşme başlar. Doğumdan sonra kemik gelişimim kalıtsal, bünyesel ve çevresel faktörler etkiler.
Kemik Yapısı ve Çeşitleri
İnsan iskeletin! oluşturan kemikler, şekillerine göre dört grupta incelenir;
1. Uzun Kemikler: Kol ve bacaklarda bulunur. İki ucu şişkin silindirik kemiklerdir. Kemiğin boyuna uzamasını baş kısmı ile gövdesi arasında bulunan kıkırdak doku sağlar. Bir süre sonra kemikleşir. Bundan sonra kemiğin uzaması eklem kıkırdağı tarafından devam ettirilir. En dışta enine büyümeyi ve onarılmayı sağlayan kemik zarı (periost) vardır. Baş kısmında dışta ince tabaka halinde sıkı kemik dokusu ortada süngerimsi kemik doku bulunur. Gövde kısmı tamamen sıkı kemik dokudan yapılmıştır. Ortadaki boşluğu sarı kemik iliği doldurur. Süngerimsi kemik dokuda ise kırmızı kemik iliği bulunur.
2. Kısa Kemikler: Hemen hemen boy ve genişliği birbirine eşit olan kemiklerdir. Kısa kemikler dıştan kemik zarı ile sarılmıştır. Kemik zarının altında sert kemik, ortada ise süngerimsi kemik bulunur. Süngerimsi yapıda kırmızı kemik iliğine rastlanır. Kısa kemiklerde kemik kanalı bulunmaz. El ve ayak parmakları kısa kemiklerdir
3. Yassı Kemikler: Kalınlığı eni ve boyundan az olan kemiklerdir. Göğüs, kafatası, kürek ve kaburga kemikleridir. Kemik zarı altında sıkı kemik dokusu ve bunun ortasında süngerimi kemik doku yer alır. Kırmızı kemik iliği ile doludur. Sarı kemik iliğinin yer aldığı bir kanal yoktur.
4. Düzensiz şekilli kemikler: Değişik şekillerde olan ve genellikle diğer bir kaç kemikle bağlantı kuran kemiklerdir. Örneğin, omurlar, bazı yüz kemikleri gibi.
İnsan iskeleti yaklaşık 207 kemikten oluşmuştur. İskeleti oluşturan kemik sayışı 207 olarak belirtilmesine rağmen, bazı kaynaklarda bu sayıya kulak ve dil (1) kemikleri de eklenerek sayı artırılmıştır. Bazı kaynaklarda ise kuyruk sokumu ve sağrı omurları birleşmiş olarak kabul edildiğinden, kemik sayışı daha az gösterilmiştir, iskelet baş, gövde ve üyeler iskeleti olarak üç bölümde incelenebilir .
5. Oval Kemikler: Örnek dizkapağı kemiği.
İnsanda İskelet Yapısı
İnsanda iç iskelet kemikten yapılmıştır. İskelet oluşturan kemikle yapısal olarak üç kısımda incelenir. 207 kemikten oluşan insan iskeleti baş, gövde, üyeler olmak üzere üç kısımda incelenir.
1. Baş İskeleti: Beyin, beyincik ve sinir merkezlerini içinde bulundurur. Kafatası ve yüz iskeleti olarak iki kısımda incelenir.
a) Kafatası İskeleti: Alın(1), yan kafa (2), art kafa(1), şakak(2), temel(1) ve kalbur(1) kemiklerinden oluşur. Oynamaz eklemlerle birbirlerine bağlanırlar. Beyin ve beyinciği tamamen kapatarak korurlar. Yalnız omurilik ve sinirlerin giriş çıkışlarını sağlayan delikler vardır.
b) Yüz İskeleti: Tırnakçık(2), elmacık(2), burun(2), sapan(1), boynuzcuk(2), üst çene(2), damak(2), alt çene(1) kemiklerinden oluşur. Oynamaz eklemlerle birbirine bağlanmıştır. Sadece alt çene kemiği yarı oynar eklemlerle şakak kemiğine bağlıdır.
2. Gövde İskeleti: Sinir sistemi ve iç organları korur. Vücudu dik tutar. Gövdeyi oluşturan kemikler, omurga, kaburga, göğüs, omuz ve kalça kemiklerinden oluşmuştur. Omurga, boyundan kuyruk sokumuna kadar uzanan 33 omurun üst üste gelmesi ile oluşmuştur. Her omurda iki yan çıkıntı, bir dikensi çıkıntı, omur cismi, omur deliği, omur yayları ve eklem çıkıntıları vardır. Üst üste gelen omurlar kıkırdak disklerle birbirine bağlanarak omurgayı oluştururlar. Omurlar üst üste geldiğinde omur delikleri birleşerek omurga kanalını oluştururlar. Omurga kanalını omurilik doldurur. Omurga ortalama 75 cm uzunluğunda, dirençli ve bükülgen, uzun, ‘S’ şeklinde bir kemik dizisidir. Omurga bütünüyle ekle alındığında dört eğrilik göze çarpar: Öne doğru dışbükey boyun eğriliği; öne doğru içbükey sırt eğriliği(kifoz); öne doğru dışbükey bel eğriliği (lordoz); öne doğru içbükey sağrı eğriliği. Omurga beş bölgeye ayrılır.
1. Boyun (7)
2. Sırt (12)
3. Bel (5)
4. Sağrı (5)
5. Kuyruk sokumu (4)
Boyun bölgesinin birinci kemiğine atlas kemiği, ikinci kemiğine ise eksen kemiği denir.İç içe geçmişlerdir. Boyunun sağa sola dönmesini sağlarlar. Sırt bölgesi 12 omurdan oluşur. Kaburgalar bir uçları ile sırt omuruna bağlanırlar. Bel bölgesi 5 omurdan oluşur. Vücudun hiçbir kısmıyla bağlantılı olmadığı için kolaylıkla hareket edebilir. Sağrı bölgesi 5 omurdan oluşur. İnsanın dik durması ve yürümesinde etkili olan bölgedir.Kuyruk sokumu 4 omurdan oluşmuştur. Bu omurlar birleşerek tek omur halini almıştır.
Göğüs kemiği vücudun göğüs bölgesinde yer alan üst kısmı geniş, alta doğru sivrilen yassı bir kemiktir. Vücudun göğüs kısmında yer alan 15-20 cm boyundaki bu kemiğe göğüs kemiği denir. Sap, gövde ve hançerimsi çıkıntı olmak üzere üç kısımdan oluşmuştur.
Üzerinde enine ibikler ve kas-bağ bağlantı yerleri bulunur. On iki çift olan kaburgaların ilk yedi çifti göğüs kemiğine, sekiz, dokuz ve onuncu çiftler ise yedinci kaburgaya bağlıdır. Son iki kaburganın uçları serbesttir. Yüzücü kaburgalar denir.
Omuz kemerleri önde köprücük (2), arkada kürek (2) kemiğinden oluşur. Kalça kemeri kalça, oturga ve çatı kemiklerinden oluşur. Kalça kemikleri birbirleriyle ve sağrı bölgesi kemikleriyle birleşerek leğen denilen yapıyı oluşturur. Leğen gövdeye bağlanarak karın bölgesindeki iç organlara alttan desteklik sağlar.
3. Üye İskeleti:
Omuz kemeri ve kalça kemeri ile gövdeye bağlanır. Omuz kemeri, önde köprücük, arkada kürek kemiğinden oluşur. Bir ucuyla göğüs kemiğine, bir ucuyla kürek kemiğine bağlanır. Kalça kemeri, kalça, oturga ve çatı kemiğinden oluşur. Bu kemikler önden birbirleriyle, arkadan sağrı omurlarıyla kaynaşarak leğen kemiğini oluşturur. Bu yapı gövdeye bağlanarak karın boşluğundaki organlara alttan desteklik verir ve korur.
Kollar, bir pazu kemiği, bir ön kol, bir dirsek, sekiz el bilek, beş el tarak, on dört el parmak olmak üzere her biri otuz kemikten oluşur. Ön kol kemiği, dirsek kemiği tarafına dönme yeteneğindedir. Böylece elin ve dışa dönüşü sağlanır.
Bacak kemikleri, bir uyluk, bir diz kapağı, bir baldır, bir kaval, yedi ayak bilek, beş ayak tarak ve on dört ayak parmak kemiği olmak üzere otuz kemikten oluşur. Uyluk kemiği vücudun en uzun ve en sağlam kemiğidir. Üstte, yuvarlak ucuyla kalçadaki eklem çukuruna girer. Bacağın alt kısmında önde bulunan kemiğe kaval, arkada bulunan kemiğe baldır kemiği denir. Kaval kemiği üstten, uyluk kemiğinin alt ucuyla diz eklemini oluşturur.
Diz kapağı kemiği, diz eklemini korur. Ayak iskeletinde bilek kemiklerinin ikisi kaynaşarak topuk kemiğini oluşturur. İnsanlar topuk ve parmaklarıyla yere basarlar.
a) Kol Kemikleri: Pazı(1), ön kol(1), dirsek(1), bilek(, tarak(5), parmak(14)
b) Bacak Kemikleri: Uyluk(1), dizkapağı(1), kaval(1), baldır(1), bilek(7), tarak(5), parmak(14)
2. Eklem Yapısı ve Çeşitleri
Kemikler, yan yana ve uç uca geldiklerinde görevlerine ve hareket durumlarına göre aralarında bağlantılar yaparlar. Bu bağlantılara eklem denir. Eklemler hareket derecesine göre üç bölümde incelenir:
Oynamaz Eklemler: Kafatası gibi iskeletin hareket etmeyen kısımlarındaki kemiklerde görülür. Kemikler, çok sıkı şekilde birbirine testere dişi gibi girinti ve çıkıntılarla bağlıdır.
Az Oynar Eklemler: Hareketleri sınırlı olan eklemlerdir. Omurların eklemleri bu tiptir. Omurlar birbiri üzerine doğrudan doğruya binmezler, aralarında fibröz kıkırdaktan yapılmış yastıklar (diskler) vardır. Aynı zamanda omurlar birbirleriyle ligamentler (kirişler) aracılığıyla bağlanmıştır. Kaburgaların göğüs kemiği ile yaptığı eklem de az oynar ekleme örnektir. Omurlarda disklerin kaymasıyla bel fıtığı denen omurga rahatsızlıkları oluşur.
Oynar Eklemler: Çoğunlukla vücudun hareket görevini üzerine almış kemikler arasında görülen tam hareketli eklemlerdir. Bu eklemlerde, iki kemikten birinin çıkıntısı ile diğerinin girintisi birbirine uyacak şekildedir (Şekil 3.15). İki kemiğin arasında sinoviyal boşluk olduğundan kemiklerin serbest hareket etmesi sağlanır.. Eklem kıkırdakları kemiklerin uçunu örterek hem onlara uçlarda düzgünlük verir; hem de kısmen esneklik kazandırır. Sinoviyal boşluğu içten saran sinoviyal zar vardır. "Sinoviyal zar", kan ve lenf damarların-dan sinoviyal sıvıyı (eklem sıvısı) süzmeye yarar. Bu sıvı eklemlerin kaygan olmasını sağlar. İleri yaşlarda eklem katılaşmaları bu süzme görevinin bozukluğundan olur. Eklemleri oluşturan kemikler birbirlerine ligamentler ve kısmen kaslarla bağlanır. Eklemlerin üzerinde eklemi koruyan eklem kapsülü bulunur.
Sindirim Sistemi
Sindirim sistemi veya gastrointestinal sistem, sindirim borusu (sindirim kanalı veya gastrointestinal kanal) ile sindirim bezlerini içeren, çok hücreli hayvanlarda yiyeceğin vücuda alınımı, sindirilmesi, gerekli besin ve enerjinin absorbe edilmesi ve atık maddelerin vücuttan atılması ile ilgilenen organ sistemidir.
Sindirim sistemi ve sindirim borusu hayvandan hayvana belirli oranda değişiklik gösterir. Örneğin bazı hayvanlar çok odalı midelere sahiptirler.
Çoğu Antik Çağ ve Orta Çağ anatomistleri mide, bağırsaklar gibi sindirim sistemi organları hakkında kabaca doğru fikirlere sahipti. Yine de bu yanlış ve hatta bir bakıma absürd fikirler ortaya atılmadı anlamına gelmez. Örneğin Rönesans'ın önemli bilgin ve sanatçısı Leonardo da Vinci sindirim sisteminin solunum sistemine yardım ettiği fikrine sahipti. Sıkışan bağırsakların, içlerinde üretilen sıvılaşmış havayla, diyaframı yukarı doğru ittiğine ve böylece diyaframın akciğerlere basınç uyguladığına inanmaktaydı. Sindirim sisteminin ve sindirim sistemi organlarının insan için önemi eski çağlardan beri bilinmektedir.

Sindirim Sistemi Organları:

Normal bir yetişkin erkeğin sindirim borusu yaklaşık 7 buçuk metre uzunluğundadır. Farklı bölümlere ayrılır ve her bölümde sindirimin farklı bir evresi gerçekleşir. İnsanlarda sindirim kanalının ana kısımları şunlardır: ağız, dil, yutak, yemek borusu, mide, ince bağırsak, kalın bağırsak, rektum ve anüs. Sindirim kanalı dışındaki, sindirim işlemine ve sindirim kanalındaki organların çalışmasına yardımcı olan organlar arasında pankreas ve karaciğer de bulunur. Bunlar sindirime yardımcı olacak salgılar salgılarlar. Örneğin, karaciğer tarafından salgılanan ve safra kesesinde depolanan safra lipitlerin sindirimi için önemli bir salgıdır.
Sindirim kanalının duvarındaki belli temel yapılar her kısımda aynı kalır; sindirim kanalındaki boşluğu saran epitel doku gibi. Doku gıdanın geçişini kolaylaştıracak veya onun sindirimine yardımcı olacak çeşitli maddeler salgılar. Bazı bölgelerde belirli enzimlerle birlikte mukus salgılarken bazı bölgelerde sadece mukus salgılanır.
Sindirim kanalının ana kısımları aşağıda tanımlanmıştır:
Üst Sindirim Kanalı
ü Ağız, ağız boşluğu; tükürük bezleri, mukoza, dişler ve dili kapsar. Gıda ve suyun vücuda alınmasına yarayan bir açıklıktır. Bir üst ve alt dudak ile kapatılmıştır.
ü Yutak, farinks veya farenks ağız ve burnun hemen arkasındaki boyun bölümüdür. Gıdanın ağızdan yemek borusuna geçmesini sağlar. Sindirim sisteminin yanı sıra solunum sisteminde de yer alan bir organdır.
ü Yemek borusu (özofagus veya gullet) ve kardiya; yemek borusu gıdanın mideye geçmesini sağlayan kassal (müsküler) bir borudur. Bu geçiş peristaltizm yardımıyla olur. Kardiya ise yemek borusu ile midenin birleştiği noktadaki açıklıktır (ağız).
ü Mide ki antrum, pilor ve pilorik sfinkteri de kapsar. Mide yemek borusu ile ince bağırsağın ilk kısmı olan duodenum arasında bulunur. Yüksek oranda asidik bir çevreye sahip mide (pH yaklaşık 1,5-2) peptidaz sindirim emzimlerini içerir.
Alt Sindirim Kanalı
- Bağırsak, sindirim kanalının mide ile anüs arasında bulunan kısmıdır. İnsanlarda ve diğer memelilerde iki ana kısımdan oluşur; ince bağırsak ve kalın bağırsak.
a. İnce bağırsak, mide ile kalın bağırsak arasındadır. 5 yaşın üstündeki insanlarda genellikle 5-6 m uzunluğundadır. Üç kısmı vardır.İnce bağısakta ayrıca sindirim yüzeyini genişleten villuslar(tümür) da vardır. Bu villuslar girinti ve çıkıntılardan oluşmuştur.
b. Kalın bağırsak, üç kısmı vardır:
Çekumveya kör bağırsak, kalın bağırsağın ilk kısmıdır. Apandis çekumun bir uzantısıdır.
Kolon, kalın bağırsak için kullanılan bir terimdir. Çekumdan rektuma kadar ki kısım için kullanılır. Kendi içinde dört kısma ayrılır, çıkan kolon, transvers kolon, inen kolon ve sigmoid kolon.
Rektum, kalın bağırsağın son kısmıdır.
- Anus, rektumun dış açıklığıdır. Kapanması sfinkter kaslarca kontrol edilir. Dışkılar vücuttan anüsten geçerek atılırlar. Ayrıca kalın bağırsak sindirime katılmaz. Çünkü sindirim ince bağırsaktan besinlerin kana geçmesi ile sona erer. Besinler kan yoluyla vücuda taşınır.
Sindirim Sistemi İle Alakalı Organlar
Sindirim sistemi ve sindirim borusu ile ilgili başka organlar da vardır. Karaciğer sindirimde rol oynayan safrayı üretir. Pankreas ise bikarbonat ve tripsin, kemotripsin, lipaz ve panktreatik amilaz gibi çeşitli enzimler içeren bir sıvıyı ince bağırsağa salgılar. Böylece bu bezler sindirimde yer almış olurlar.


Kaynak: Vücudumuzun sistemleri nasıl çalışır ve nasıl korunurlar?

Benzer Konular

7 Haziran 2013 / Ziyaretçi Soru-Cevap
10 Ekim 2012 / Ziyaretçi Soru-Cevap
16 Mart 2016 / Misafir Cevaplanmış
28 Nisan 2011 / Misafir Soru-Cevap
19 Mayıs 2008 / fadedliver Taslak Konular