Arama

Pamuk hangi bölgede yetişir?

En İyi Cevap Var Güncelleme: 11 Şubat 2016 Gösterim: 140.073 Cevap: 10
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
27 Aralık 2009       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Pamuk hangi bölgede yetişir?
Pamuk nerelerde yetişir?
EN İYİ CEVABI LeqoLas verdi
Pamuk:
Alüvyal toprakları sever. Ayrıca yüksek sıcaklığa ihtiyaç duyar. Yetişme döneminde bol su, hasat döneminde kuraklık gerekir. Üretimde
Sponsorlu Bağlantılar
1.Güneydoğu Anadolu Bölgesir(En fazla Ş.Urfa Çevresi). Gap ile birlikte tarımı hızla gelişmektedir.
2.Ege Bölgesi (kıyıdaki bütün çöküntü ovalarında),
3.Akdeniz Bölgesi (başta Adana olmak üzere Hatay, İçel, Antalya Çevresi), Ayrıca Marmara Bölgesinde Balıkesir, Bursa ve Çanakkale çevresi ile Doğu Anadolu Bölgesinde etrafı dağlarla çevrili çukur alanlarda tarımı yapılır(Elazığ ve Iğdır çevresi).
Son düzenleyen Safi; 11 Şubat 2016 01:29
LeqoLas - avatarı
LeqoLas
Ziyaretçi
27 Aralık 2009       Mesaj #2
LeqoLas - avatarı
Ziyaretçi
Bu mesaj 'en iyi cevap' seçilmiştir.
Pamuk:
Alüvyal toprakları sever. Ayrıca yüksek sıcaklığa ihtiyaç duyar. Yetişme döneminde bol su, hasat döneminde kuraklık gerekir. Üretimde
Sponsorlu Bağlantılar
1.Güneydoğu Anadolu Bölgesir(En fazla Ş.Urfa Çevresi). Gap ile birlikte tarımı hızla gelişmektedir.
2.Ege Bölgesi (kıyıdaki bütün çöküntü ovalarında),
3.Akdeniz Bölgesi (başta Adana olmak üzere Hatay, İçel, Antalya Çevresi), Ayrıca Marmara Bölgesinde Balıkesir, Bursa ve Çanakkale çevresi ile Doğu Anadolu Bölgesinde etrafı dağlarla çevrili çukur alanlarda tarımı yapılır(Elazığ ve Iğdır çevresi).
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 11 Şubat 2016 01:41
ßLacK - avatarı
ßLacK
Ziyaretçi
21 Şubat 2010       Mesaj #3
ßLacK - avatarı
Ziyaretçi
Pamuk nerde yetişir?
Pamuk sadece sıcak bölgelerde yetişir. Hindistan’da, bazı Afrika ve
Güney Amerika ülkelerinde pamuk ekimi yapılır. Ülkemizde de yetiştirilir. Bu bitki olgunlaştığında, aldığı şekle " pamuk çiçeği " adı verilir. Taç yapraklar yerine, tohumlarını koruyan küçük pamuk toplardır . Bu ürünler toplandıktan sonra, ya temizlik alanında kullanılan bir madde, yada kumaş haline getirilir
Daisy-BT - avatarı
Daisy-BT
Ziyaretçi
28 Mart 2010       Mesaj #4
Daisy-BT - avatarı
Ziyaretçi

Türkiye'de pamuk üretimi yapılan yerler:
  • Akdeniz Bölgesi: Çukurova, Antalya
  • Güney Doğu Anadolu Bölgesi; GAP çerçevesindeki yerler, Şanlıurfa, Harran Ovası,
  • Ege Bölgesi: Aydın, Nazilli

Ek bilgi:

Dünyada pamuk üretimi yapan ülkeler sırasıyla,
  • ABD,
  • Kıta Çin,
  • Hindistan,
  • Bağımsız Devletler Topluluğu,
  • Pakistan,
  • Türkiye,
  • Brezilya,
  • Arjantin,
  • Mısır,
  • Yunanistan,
  • Suriye,
  • Meksika,
  • İran,
  • Sudan,
  • Tanzanya,
  • Paraguay,
  • Peru,
  • Kolombiya,
  • İsrail,
  • Nikaragua,
  • Guatemala' dır.
Son düzenleyen Safi; 11 Şubat 2016 01:31
shadowdancer - avatarı
shadowdancer
Ziyaretçi
5 Ağustos 2010       Mesaj #5
shadowdancer - avatarı
Ziyaretçi
Pamuk : Dokuma sanayinin hammaddesidir.Çekirdeklerinden (Çiğit) yağ elde edilir.Yaz mevsiminin sıcak ve kurak geçtiği sulama imkanlarının bulunduğu bölgelerde yetişir.İç Anadolu ve Doğu Anadolu’nun yüksek yerlerinde düşük sıcaklıktan dolayı pamuk tarımı yapılmaz.Karadeniz Bölgesi’nde yaz kuraklığı olmadığı için pamuk tarımı yapılamaz.En çok Ege(Büyük Menderes ovası), Akdeniz (Çukurova)Bölgelerinde yetişir.Ayrıca GDA,Marmara, Doğu Anadolu(Elazığ,Malatya,Iğdır) yetişir.İhracatta ilk sıralarda yer alır.GAP ile sulamanın artması pamuk üretim alanının genişlemesine ve üretim artışına neden olmuştur.Hasat döneminde pamuk ekim bölgeleri geçici göç alır.
selcan mm - avatarı
selcan mm
Ziyaretçi
21 Ekim 2010       Mesaj #6
selcan mm - avatarı
Ziyaretçi
Pamuklar genellikle alüvyal özellikli toprakları severler. Yetişmek için yüksek sıcaklığa gerek duymaktadırlar. Yetişme zamanında bolca su gerekmektedir. Hasat zamanındada kuraklık olması gerekmektedir.

Türkiyede üretimi

1. Güneydoğu anadolu bölgesidir. En fazla Şanlıurfa ve çevresinde yetişmektedir. Gap projesiyle beraber tarımı hızla geliştirilmiştir.
2. sırada Ege bölgesi bulunmaktadır. Ege bölgesinin kıyılarındaki çöküntü ovalarda yetiştirilmektedir.
3. sırada Akdeniz bölgesi vardır. Öncelikle adana, Adanadan sonra hatay, içel ve Antakya çevrelerinde pamuk üretimi yaygındır.

Marmara bölgesinde balıkesir, bursa ve çanakkalenin çevresindede üretim yapılmaktadır.

Doğu Anadolu bölgesinde dağlık bölgelerde yapılmaktadır. Doğu anadoluda elazığ ve ığdırın çevrelerinde yapılmaktadır.
Son düzenleyen Safi; 11 Şubat 2016 01:37
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
16 Aralık 2012       Mesaj #7
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Türkiye'de pamuk ziraatı genelde Ege, Antalya, Çukurova ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde yapılmaktadır. Yüksek nem ve gece-gündüz arasındaki sıcaklık farkının azlığı gibi uygun iklim ve ekolojik koşullardan dolayı pamuk tarımı, Ege Bölgesi'nde Gediz, Büyük ve Küçük Menderes, Antalya bölgesinde Aksu, Çukurova bölgesinde Seyhan ve Ceyhan, Güneydoğu Anadolu bölgesinde Fırat ve Dicle nehir yatakları arasında yoğunlaşmaktadır. Lif pamuk üretimimizin yaklaşık %50'si Güneydoğu Anadolu Bölgesinde, %28'i Ege Bölgesinde, %21'i Çukurova ve %1'i Antalya yörelerinde gerçekleştirilmektedir.
_EKSELANS_ - avatarı
_EKSELANS_
Kayıtlı Üye
17 Aralık 2012       Mesaj #8
_EKSELANS_ - avatarı
Kayıtlı Üye
Pamuk bitkisi, yaygın ve zorunlu kullanım alanıyla insanlık açısından, yarattığı katma
değer ve istihdam olanaklarıyla da üretici ülkeler açısından büyük ekonomik öneme sahiptir.
Artan nüfus, doğal elyafa olan ilginin giderek artması ve yaşam standardının yükselmesi,
pamuk bitkisine olan talebi de artırmaktadır. Buna karşın, sınırlı sayıda ülkenin ekolojisi
pamuk tarımına el verdiğinden, Dünya üretiminin yaklaşık % 80’i, Türkiye’nin de içinde
olduğu sekiz ülke tarafından gerçekleştirilmektedir.
Günümüzde, Türkiye, pamuk ekim alanı yönünden Dünya’da yedinci; birim alandan
elde edilen lif pamuk verimi yönünden dördüncü; pamuk üretim miktarı yönünden altıncı;
pamuk tüketimi yönünden beşinci; pamuk ithalat yönünden dördüncü ülke konumundadır.
Türkiye, organik pamuk üretimi yönünden de Dünya’nın en önde gelen ülkelerinden
birisidir.
Türkiye’de pamuk üretimi, genelde, Ege, Antalya, Çukurova ve Güneydoğu Anadolu
bölgelerimizde yoğunlaşmıştır.
Pamuk ekim alanlarının, özellikle 1960’lı yıllardan sonra, Çukurova bölgesinde sürekli
bir düşüş gösterdiği (400.000 hektardan 130.000 hektara); GAP bölgesinde, özellikle 80’li
yıllardan, 2000’li yıllara kadar hızlı bir artış trendi (80.000 hektardan 330.000 hektara) içinde
olduğu; Ege bölgesinde, yıllara göre 200.000-260.000 hektar arasında değişim gösterdiği;
Antalya bölgesinde ise, yine, özellikle 90’lı yıllardan sonra sürekli bir azalış (30.000
hektardan 8.000 hektara) eğilimi içinde olduğu dikkati çekmektedir.
Güneydoğu Anadolu Bölgesi, yaklaşık 300.000 hektardan fazla ekim alanı ve 400.000
tondan fazla lif üretimi ile, son yıllarda, Türkiye’nin en önemli pamuk üretim bölgesi
konumuna gelmiştir. Ülke üretiminin yaklaşık % 50’si bu bölgeden karşılanmaktadır.
Güneydoğu Anadolu Bölgesindeki pamuk ekim alanlarının, özellikle GAP projesinin
tamamlanmasından sonra, daha da artacağı tahmin edilmektedir.
Türkiye’de, ekim alanının yaklaşık stabil bir yapıda olmasına karşın, pamuk lif veriminin,
yaklaşık 40 yıl öncesine göre, iki katın üzerinde bir artış gösterdiği; buna bağlı olarak pamuk
üretiminin 800.000-850.000 tonlara ulaştığı; ancak pamuk lif tüketiminin sürekli bir artış
içinde olup; 2003 yılında 1.300.000 tona yükseldiği bu açığın (yaklaşık 400.000-450.000 ton)
ithalat ile karşılandığı dikkati çekmektedir.
Türkiye’de, oldukça güçlü bir pamuk üretimi yapılanması olmasına karşın, bu güçlü
yapıyı olumsuz yönde etkileyebilen birçok sorunlar bulunmaktadır. Pamuk üretimini olumsuz
yönde etkileyebilen ve çözümlenmesi gereken bu sorunlar, politikalara ilişkin sorunlar; pamuk
tarımındaki üretim masraflarının yüksek olması; pamuk tarımında, çeşit, tohumluk ve üretim
tekniği konularındaki sorunlar; pamuk hasadı, hasat sonrası (çırçırlama) ve yabancı madde
sorunları; pamuk standardizasyon sistemindeki sorunlar; pamuk üretim ve işleme tekniği
konusundaki eğitim yetersizliği; pamuk ile ilgili kesimler arasındaki iletişim ve işbirliği
yetersizliği olarak özetlenebilir.
Daha güçlü bir pamuk üretimi için bu sorunların çözümlenmesi zorunludur.

Türkiye’de Pamuk Üretimine İlişkin Başlıca Sorunlar

Türkiye’de, oldukça güçlü bir pamuk üretimi yapılanması olmasına karşın, bu
güçlü yapıyı olumsuz yönde etkileyebilen birçok sorunlar bulunmaktadır. Pamuk
üretimini olumsuz yönde etkileyebilen bu sorunların başlıcaları;
I. Politikalara ilişkin sorunlar,
II. Pamuk tarımındaki üretim masraflarının yüksek olması,
III. Pamuk tarımında, çeşit, tohumluk ve üretim tekniği konularındaki sorunlar,
IV. Pamuk hasadı, hasat sonrası (çırçırlama) ve yabancı madde sorunları,
V. Pamuk standardizasyon sistemindeki sorunlar,
VI. Pamuk üretim ve işleme tekniği konusundaki eğitim yetersizliği,
VII. Pamuk ile ilgili kesimler arasındaki iletişim ve işbirliği yetersizliği,
olarak belirtilebilir.
Bu sorunlar ve çözüm önerileri, aşağıda özet olarak verilmiştir.
I) Politikalara İlişkin Sorunlar
Türkiye’de pamuk üretimi, bu kesime yönelik politikaların yanında, bir endüstri
bitkisi olması nedeniyle sanayi politikalarından; yoğun bir şekilde iç ve dış ticarete
konu olması nedeniyle de ticaret politikalarından etkilenmektedir. Bütün bu politikalarise ülkemiz önceliklerinin yanında, hatta ötesinde, Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ)
Antlaşması ve AB Ortak Tarım Politikası (OTP) yükümlülüklerimiz çerçevesinde
şekillendirilmektedir.
Günümüzde, tarım politikaları açısından genel eğilim, desteklerin üretim ve
ticaret üzerinde en az etkili araçlarla yürütülmesi, diğer bir anlatımla, giderek daha
rekabetçi bir ortam yaratılması yönündedir. Türkiye’de de bu genel eğilime uygun
olarak, 2000’li yılların başından itibaren, tarım politikalarında köklü değişikliklere
gidilmiştir. Bu kapsamda, taban fiyatı, destekleme alımları, ihracat teşvikleri ve dışa
karşı koruma şeklinde özetleyebileceğimiz pazar fiyatı desteklerinin kapsamı
daraltılmış, girdi sübvansiyonları ile sektöre yönelik ayrıcalıklı kredi uygulamasına ise
son verilmiştir. Buradan kaynaklanacak olası gelir kayıplarının ise belirli ölçülerde
doğrudan ödemelerle giderilebilmesi yönünde bir politika değişikliğine gidilmiştir.
Bu dönemde geleneksel destekler yerine arazi birimi başına yapılan Doğrudan
Gelir Destekleri (DGD) ve Akaryakıt (mazot) Destekleri gibi üretimden tamamen
bağımsız ödemeler ile bazı ürünlerde üretimle kısmen ilişkili Prim Ödemeleri
uygulaması başlatılmıştır. Pamuk, prim ödemelerinden yararlanan sınırlı sayıdaki
üründen biridir. Ancak, bu ödemeler, yıldan yıla değiştiği gibi uygulamalarının
sürekliliği konusunda da bir garanti yoktur. Tarım politikalarında yeniden yapılanma çalışmaları kapsamındaki en belirgin gelişmelerden biri, tarımda 30 yıldan beri süregelen değişken girdilerdeki (faiz, gübre, ilaç, tohum, elektrik ve sulama suyu) sübvansiyon uygulamasına tamamen son verilmiş olmasıdır. 1995-1997 döneminde tarımsal desteklerin %34.6’sını girdi sübvansiyonlarıoluştururken, 2001-2003 döneminde bu oran %5’in, 2003 yılında ise %2’nin dahi altına düşmüştür (OECD, 2004).
2003 yılında tarım sektörüne sağlanan DGD ve mazot desteklerinin toplam
tutarı, 1,50 milyar dolardır. Buna karşılık, uygulamadan kalkan girdi
sübvansiyonlarının, 1995-2000 dönemi ortalama tutarı 1,74 milyar dolardır. Yani,
sektör genelinde girdi sübvansiyonları yerine doğrudan ödemelerin ikamesi
yönündeki politika değişikliğinden kaynaklanan bir gelir kaybı söz konusudur. Ancak araştırma bulguları, söz konusu politika değişikliğinden her ürünün aynı ölçüde etkilenmediğini göstermektedir. Buğday, arpa gibi ürünleri üretenler, bu politika değişikliğinden kazançlı çıkarken, pamuk gibi girdi talebi yüksek ürünleriüretenler gelir kaybına uğramışlardır. Daha açık bir anlatımla, buğday, arpa gibi ürünleri üretenlerin eline geçen DGD ve mazot destekleri toplamı, girdi sübvansiyonlarının kalkması sonucu ortaya çıkan gelir kaybını rahatlıkla karşılarken, bu ödemelerlepamuk üreticilerinin uğradıkları zararın sadece yaklaşık yarısı (% 54’ü)karşılanabilmiştir (Ören ve Binici, 2004). Prim gibi fark giderici ödemelerle bu gelir kaybının telafi edilememesi veya prim tutarlarının bu farkı karşılayabilecek düzeylerde belirlenmemesi halinde, söz konusu politika değişikliğinin, pamuk gibi girdi talebi yüksek ürünler üretimini olumsuz etkileyeceği bir gerçektir.
Türkiye, pamuk bitkisinin isteklerine uygun bir ekolojiye sahip az sayıda ülke
arasında yer almaktadır. Mevcut durumda bile Türkiye, pamuk ve pamuklu dokuma sektöründe, Dünya ölçeğinde bir ekonomik değer yaratabilmektedir. Kaldı ki bu alanda yanlış politikalar sonucu değerlendirilemeyen büyük bir potansiyel mevcuttur.
Verim ve kalite avantajımıza rağmen, sektörü bir bütün olarak etkileyen vesonuçta ihracat rekabetine de yansıyan olumsuzluklar, artarak devam etmektedir. Dünya pamuk piyasasında Türkiye’nin en önemli rakipleri durumunda olan ülkelerde pamuk
üretimi yüksek oranlı sübvansiyonlarla desteklenirken, aynı dönemde, Türkiye, bir
yandan desteklerin kapsamını daraltmış, diğer taraftan tekstil ve konfeksiyonda aşırı
bir kapasite yaratmıştır. Bunun sonucu olarak pamukta dış ticaret açıkları giderek
artmış ve bugün yaklaşık 500 bin tonla Dünya’nın en önemli pamuk ithalatçıları
10arasında ilk sıralarda yer almıştır. Dünya pamuk fiyatları, rakip ülkelerin sektöre
sağladıkları sübvansiyonlarla düşerken, Türkiye’de girdi desteklerine son verilmesi,
prim desteklerinin ise yetersiz kalması, üreticilerin her geçen gün pamuk üretiminden
uzaklaşmasına ve sübvansiyonlu pamuk ithalatının artarak devamına neden
olmuştur. Bugün, yarım milyon tona ulaşan pamuk ithalatımızın yapıldığı en önemli
ülkeler arasında yer alan ABD, tek başına, üreticilerine dünya pamuk
sübvansiyonlarının yarısını sağlamaktadır. Bu alanda Türkiye’nin rakibi konumunda
olan diğer bazı ülkelerden Çin, Yunanistan ve İspanya’da da pamuk üreticilerine
sağlanan yüksek oranlı destek ve korumalarla pamuk üreticilerinin eline piyasa
fiyatlarının yaklaşık iki katı düzeyinde bir fiyat geçmektedir. Yüksek yurtiçi maliyetler,
buna karşılık önemli üreticilerin yüksek oranlı sübvansiyonları sonucu düşen Dünya
pamuk fiyatları, ülkemiz pamuk üretiminde bugün yaşanan sorunların en önemli
nedenlerinin başında gelmektedir. Bu durum, Türk pamuğunun rekabet gücünü
olumsuz etkilerken, tekstil sektörümüzü de ABD başta olmak üzere giderek artan
oranlarda dış pazarlara bağımlı hale getirmektedir.
Diğer taraftan ülkemiz, taraf olduğu DTÖ Tarım Anlaşması ile belirlenen sınırlar
dahilinde ithalata getirilen kısıtlamalarla bazı ürünlerin üretimini korumaya çalışırken,
pamuk ithalatında herhangi bir koruma önlemi bulunmamaktadır. Ayrıca, pamuk, AB
Gümrük Birliği Antlaşması kapsamında sanayi ürünü olarak işlem görmektedir. Bu
nedenle, Türkiye, AB pamuklarına, 1995 yılından beri sıfır gümrük uygulamaktadır.
Dolayısıyla pamuk, AB ile Türkiye arasında serbest dolaşıma tabidir. Buna karşılık
Türkiye, AB’nin pamuk üretimine sağladığı yüksek oranlı sübvansiyonlardan
yararlanamamaktadır.
Bütün bunlar, Dünya pamuk piyasalarında Türkiye’nin aleyhine haksız bir
rekabet ortamı yaratmakta bu olumsuz yapının giderilebilmesini zorunlu kılmaktadır.
Pamuk üretiminde karşılaşılan diğer önemli bir sorun da finansman sorunudur.
Ülkemiz koşullarında pamuk üretimi bugün için oldukça pahalı ve riskli bir üretim kolu
haline gelmiştir. Üretim aşamasındaki belirsizliklerin yanında, fiyat ve pazar
koşullarında da bir kararlılığın olmaması, üretimi olumsuz etkilemektedir. Artan üretim
maliyetleri, üreticilerin finansman gereksinimini artırırken, son yıllarda sektöre yönelik
ayrıcalıklı kredi uygulamasına son verilmiştir. Finansman gereksinimini örgütlü kredi
kuruluşlarından sağlamada zorlanan üreticiler, tefecilere yönelmekte, yüksek faizden
kurtulmak için de ürünü peşin, ancak düşük fiyatla tüccara satmak zorunda kalmakta,
bu da pamuk üretimini olumsuz yönde etkilemektedir.
II) Pamuk Tarımındaki Üretim Masraflarının Yüksek Olması
Pamuk üretiminin özellikle çapalama ve hasat yönünden büyük oranda insan
işgücüne dayanması ve üretim girdilerinin aşırı kullanılması, üretim maliyetinin
yüksek olmasında başlıca etkenlerdir. Üretim maliyetinin yüksek olması, pamuğun
karlılığı ve diğer ürünlerle olan rekabet gücünü azaltmaktadır.
Pamuk tarımının karlılığının korunması, üretim maliyetinin azaltması,
uygulaması gereken zorunlu bir politika olmalıdır. Ülkemiz koşullarında pamuk üretim
maliyetin azaltılabilmesi;
- Polikültür pamuk tarım alanlarının genişletilmesi,
- Minimum toprak işleme, insan gücüyle yapılan işlemlerin azaltılması, üretim
girdilerinin (tohum, gübre, su, ilaç, alet-ekipman, enerji vb.) optimum
düzeyde ve etkili kullanımı, hasatın makine ile yapılması ve bu konularda
üreticilerin eğitilmesi,
- Zararlılara, hastalıklara ve su azlığı başta olmak üzere gelişimi olumsuz
etkileyen faktörlere karşı dirençli pamuk çeşitlerinin geliştirilmesi,
11- Kültürel işlemlerin, tarımsal savaşı azaltıcı şekilde seçilmesi,
- Başlıca zararlıların, bunların biyo-ekolojilerinin ve ekonomik zarar eşiklerinin
tespit edilmesi ile olanaklıdır.
III) Pamuk Tarımında, Çeşit, Tohumluk ve Üretim Tekniği Konularındaki
Sorunlar
Türkiye’de, yaklaşık son 40 yıldır, pamuk ekim alanlarında önemli bir artış söz
konusu değildir. Buna karşın üretim, yüksek verimli çeşitlerin geliştirilmesi ve bunlara
uygulanacak uygun üretim tekniklerinin belirlenmesi; bir başka deyişle, birim alandan
elde edilen verimin artması ile yükselmiştir. Özellikle, özel sektörün bu çalışmalar
içerisinde yer almasıyla artan rekabet, bu konuda birçok olumlu gelişmelerin
oluşmasına da neden olmuştur. Ancak, Türkiye’de, özellikle son 5 yılda, 33 çeşidin
tescil edilmesi ve üretime alınması dikkat çekicidir. Bu durum, bir noktada, her ne
kadar pamuk üreticileri yönünden çeşit seçim şansını arttırmakta ise de bir noktada
Türkiye’de bir çeşit enflasyonu tablosunu da ortaya koymaktadır.
Bu enflasyonun, çeşitleri ayrı ayrı depolama olanağı olmayan çırçır fabrikaları ve
tek balya kontrol sistemini uygulayamayan Türkiye’de, homojen lif özellikleri isteyen
Türk tekstil sanayiinde birçok sorunlar oluşturabileceği bir gerçektir.
Pamuk üretim bölgelerimizde pamuk tohumluk sorunu yaşanmaktadır. Bu
sorun, özellikle sertifikalı tohumluk konusunda ortaya çıkmaktadır. Bu durum,
bölgelerimizde uygulanan tohumluk üretim ve dağıtım programına uygun satın
almanın yapılamamasından, sözleşmeli çiftçilerin ürettikleri sertifikalı kütlülerini, ilgili
kuruluşların fabrikalarına getirmemelerinden kaynaklanmaktadır. Çiftçiler, fiyatların
cazip olmadığı yıllarda, kütlü pamuk ürünlerini tüccar ve sanayicilere satarak, döl
kademeleri belli sertifikalı tohumlukların, yağ fabrikalarında gitmesine neden
olmaktadırlar. Satınalma işlemlerindeki hatalar, kuruluşlar arasındaki işbirliği
noksanlığı ve otorite boşluğu, pamuk tohumluğu sorunlarına neden olmaktadır. Bu
sorunların giderilebilmesi, tohumluk primlerinin yüksek tutulması ve bu primin peşin
ödenmesi; orijinal sınıftaki tohumluklardan elde edilen anaç kütlülerin, sawginde
çırçırlanmalarının temin edilmesi; pamuk tohumluklarının, temiz olarak hazırlanması;
havsız tohum kullanımı için alt yapı oluşturulması; kooperatiflerin, tohumculuk
konusundaki görevlerini ve sorumluluklarını tam olarak yerine getirebilmelerinin
sağlanması; özellikle tekstil sanayiinin gereksinimini karşılamak üzere uzun lifli, lif
teknolojik özellikleri üstün, doğal renkli lifli ve organik pamuk üretim tekniğine uygun
pamuk çeşitlerinin geliştirilebilmesine yönelik çalışmaların (projelerin) desteklenmesi
ve tohumluk üretim ve dağıtımında görev alan tüm kuruluşların, sıkı bir işbirliği içinde
çalışmalarının sağlanması ve teşvik edilmesi ile olasıdır.
Rekabet koşullarının çok büyük boyutlara ulaştığı Dünya ticaretinde, tekstil
ürünlerinin iyi pazarlanabilmesi için maliyetinin düşük, kullanım amacı
doğrultusundaki kalitesinin ise yüksek olması zorunludur. Kaliteli üretim için işleme
tekniklerinin yanında pamuğun kaliteli de olması zorunludur. Bir başka deyişle,
pamuk liflerinin, kendi tür ve çeşit yapısı içinde, en ince, en uzun, en yeknesak, en
olgun ve iplik olabilirlik düzeylerinin en yüksek düzeyde olması gerekmektedir. Bu
nedenle, bölgelerimizde uzun lifli, sağlam yapılı, ince ve olgun lifli pamuk üretimi ve
ıslahı çalışmalarına acilen başlanması ve bu çalışmaların teşvik edilmesi
gerekmektedir.
Çeşit tescil ve tohumluk sertifikasyon ile tohumluk temini konusundaki sorunlar,
resmi ve özellikle özel sektörün tescil konusunda daha sıkı ve güvenilir bir denetim
mekanizması içine alınması; tescil ve tohumluk sertifikasyonu kurumunun yeniden ve
12güçlü bir şekilde yapılandırılması; hatta bu kuruluşun özerk bir yapılanma içine
sokulması ile olasıdır.
IV) Pamuk Hasadı, Hasat Sonrası (Çırçırlama) ve Yabancı Madde Sorunları
Türkiye’nin tüm üretim bölgelerinde pamuk elle toplanmaktadır. Pamuk toplama
işçileri, “Elci yada Dayıbaşı” adı verilen şahıslarca organize edilmektedir. Elcilerle,
pamuk çiftçisi, iş ve işçi bulma gözetiminde, belirli sayıda işçi çalıştırabilme yönünden
anlaşma yapmaktadırlar. Ancak bu anlaşmaların yasal yönü bulunmamakta, bu
nedenle taraflar arasında sık sık sorun yaşanmaktadır. Bu nedenlerle sistemi ıslah
edici önlemlerin acilen alınması, ilgili kesim ve kurumların bir araya gelerek, karşılıklı
taahhütlerini yerine getirilebileceği yasal ve daha etkin bir sistemin geliştirilmesi
gerekmektedir.
Pamuk hasadı, büyük çoğunluğu Güneydoğu Anadolu Bölgesi illerinden gelen
mevsimlik toplama işçileri tarafından yapılmaktadır. Ancak, son yıllarda, GAP
alanında, kısmen sulu tarıma geçilmesi nedeniyle, bölgelerimize gelen pamuk
toplama işçileri sayısında önemli azalmalar olmuştur. İşçilik sorunları, üreticileri
makinalı hasada doğru yöneltmektedir. Ancak, hasatta kullanılacak toplama
makinalarının pahalı olması yanında varolan alt yapı ve bilgi noksanlıkları, makinalı
hasada geçişi zorlaştırmaktadır. Sorunla ilgili müteahhitlik hizmetleri desteklenmeli,
makina girişi teşvik kapsamına alınarak hasat makinası alım için üreticilere düşük
faizli ve uzun vadeli kredi olanağı sağlanmalıdır.
Hasat edilen pamukların işlenmesi (çırçırlanması) sırasında pamuklara
bilinçsizce su verilmektedir. Bu durum, pamuk liflerinin bozulmasına, renginin
sararmasına ve kalitenin tamamen bozulmasına neden olmaktadır. Bu nedenle,
pamuklara su verilme işleminin yasaklanması gerekmektedir. Bu sorun, pamukların,
çırçırlandıktan sonra dinlendirme ve nemlendirme ünitelerine alınması ile
çözümlenebilir. Bu nedenle, mevcut çırçır evlerinde, dinlendirme ve nemlendirme
ünitelerinin bulunması zorunlu hale getirilmelidir.
Pamukta yabancı madde sorunu, en önemli sorunlardan birisidir. Yabancı
madde, pamukla ilgili yabancı madde (çepel, şif, yaprak vb. gibi) ve pamuk dışında
yabancı madde (toprak, taş, naylon, jüt vb. gibi) olarak iki kısımda tanımlanmaktadır.
Pamuğun, tekstilde büyük sorun oluşturan yabancı maddelerden arındırılması, temiz
toplanmasının yanında çiftçi ve çırçırcıların ve hatta iplikçilerin eğitilmesi ile doğrudan
ilişkilidir. Bu nedenle, taraflar, bu yönden eğitilmeli ve birlikte çalışabilmelerini
sağlayabilecek bir düzen oluşturulmalıdır.
V) Pamuk Standardizasyon Sistemine İlişkin Sorunlar
Türkiye’de 1950 yılından sonra pamuğun ihraç ürünleri arasına da girerek önem
kazanması, pamuk standardizasyonu konusundaki çalışmaları hızlandırmıştır. 1952
yılında, Türkiye’de pamuk konusunda ilgili kurumların işbirliği ve katılımı ile Türk lif
pamuk standartları oluşturulmuş; bu standartlar, Bakanlar Kurulu’nun 5 Ağustos 1953
tarih ve 4/1283 sayılı kararı ile kabul edilen “Pamukların Kontroluna Dair Tüzük” ile
yürürlüğe girmiştir (Anonymous, 1975). Daha sonra (1961-1965 yıllarında), pamuk
standartları üzerinde bazı değişiklikler yapılmış; 1972 yılında, Türk lif pamuk
standartlarının günümüzde uygulanan şekli oluşturulmuş; 31 Temmuz 1999 tarih,
23772 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan bazı değişikliklerle son biçimini almıştır
(Anonymous, 1999).

Organik Pamuk Üretimi ve Başlıca Sorunları
Öteki ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de gıda ürünleri üretimi ile başlayan
organik ürün yapılanması, özellikle 1980’li yılların sonlarında tekstil ve konfeksiyon
ürünlerini de içine almış; tekstil endüstrisinin en önemli hammaddesi olan pamuk
üzerinde yoğunlaşmaya başlamıştır. Organik pamuk üretimi, özellikle yurt dışından
yapılan istekler doğrultusunda, her geçen yıl artmıştır.
Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, APK Etüt ve Proje Daire verilerine göre 1998
yılında 59 pamuk çiftçisinin, 806 ha alanda, yaklaşık 2500 kg toplam üretimi ile
başlayan organik pamuk üretimi, günümüzde 500 kadar pamuk üreticisi tarafından,
yaklaşık 10.000 ha alanda; yine yaklaşık, 35.000-40.000 ton düzeylerine ulaşmıştır.


Kaynaklar
AKSOY, E., ve DÖLEKOĞLU, T, 2003, Dünya’da ve Türkiye’de Organik Pamuk Üretim ve
Ticareti. Türkiye 6. Pamuk, Tekstil ve Konfeksiyon Sempozyumu Bildirileri, Tarımsal
Ekonomi Araştırma Enstitüsü, Yayın No: 106, s. 58-64, 24-25 Nisan, Antalya.
ANONYMOUS, 1975. Pamuk ile İlgili Mevzuat. Gıda-Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Pamuk
İşleri Genel Müdürlüğü, Ankara.
ANONYMOUS, 1989. T.C. Başbakanlık Güneydoğu Anadolu Projesi Bölge Kalkınma İdaresi
Başkanlığı, Şanlıurfa
ANONYMOUS, 1996. ITD, Türk Tarımında Pamuğun Yeri ve Önemi. İstanbul Ticaret Odası
İstatistik Şubesi. Yayın No. 1996-56.
ANONYMOUS, 1999. Pamukların Kontroluna Dair Tüzükte Değişiklik Yapılmasına İlişkin
Tüzük. T.C. Resmi Gazete (310799). Başbakanlık Mevzuatı Geliştirme ve
Yayın Genel Müdürlüğü, 31 Temmuz 1999. Sayı: 23772, Yürütme ve İdari
Bölümü Sayfa 2-5.
ANONYMOUS, 1996-2003. Cotton: Review of the World Situation. International Cotton
Advisory Committee.
ANONYMOUS, 1999-2003a. Cotton: Review of the World Situation. International Cotton
Advisory Committee.
ANONYMOUS, 1999-2003b. Pamuk Danışma Grubu Verileri.
ANONYMOUS, 2001. DİE, Tarımsal Gosteriler: 1923-1998, T.C. Başbakanlık Devlet İstatistik
Enstitüsü, Yayın No: 2407, Ocak 2001, Ankara.
ANONYMOUS, 2003a. TKB, Pamuk Danışma Kurulu, Aralık 2003, Denizli.
ANONYMOUS, 2003b. http//www.ito.org.tr., Pamuk Sektör Profil Araştırması.
ANONYMOUS, 2003c. ÇUKOBİRLİK Verileri.
ANONYMOUS, 2003 -2004. Dış Ticaret Müsteşarlığı Dış Ticaret Standardizasyon Genel
Müdürlüğü Kayıtları.
ANONYMOUS, 2004. National List 2004. Republic of Turkey Ministry of Agriculture and
Rural Affairs General Directorate Protection and Control Seed Registration and
Sertification Center, Ankara.
GENÇER, O., 1999. Penbeden Pamuğa. Efsaneden Tarihe, Tarihten Bugüne Adana: Köprü
Başı, Yapı Kredi Yayınları-1392, S. 591-599, İstanbul.
GENÇER, O., ÖZMERİÇ, H., ve MOORE, J., 1999. Türkiye Ürün Pazarları Geliştirme
Projesi. Türkiye’deki Pamuk Standardları ve Tasnif Sisteminin Durum Tespiti
ve Geliştirme Önerileri. Nisan 1999, Ankara.
OECD, 2004. Producer and Consumer Support Estimates, OECD Database 1986-2003.
ÖREN, M.N., BİNİCİ,T., 2004. Doğrudan Gelir Desteği Uygulamasının GAP Alanı Tarımsal
Yapı ve Gelirlerine Etkileri, Türkiye VI. Tarım Ekonomisi Kongresi (16-18 Eylül
2004). Tokat.
ÖZÜDOĞRU, T., 2002. Pamuk Durum ve Tahmin 2002-2003. Tarım ve Koyisleri Bakanlığı,
Tarımsal Ekonomi Araştırma Enstitusu, Ankara.
ÖZÜDOĞRU, H., 2003. Türkiye’de Pamuk Pazarlamasında Kooperatiflerin Rolü. Türkiye 6.
Pamuk, Tekstil ve Konfeksiyon Sempozyumu Bildirileri.
ŞENGÜL, H., and ÖREN, M.N., 2001. The Cotton and Cotton Yarn Sectors in Turkey:
Policies and Cost Structure. The Inter-Regional Cooperative Research on Cotton.
A Joint Workshop and Meeting of the All Working Groups. WG-10 Economy.
Adana-Turkey, P. 316-320.
TARIM VE KÖY İŞLERİ BAKANLIĞI, APK, Etüt ve Proje Dairesi Kayıtları.

_EKSELANS_ - avatarı
_EKSELANS_
Kayıtlı Üye
31 Aralık 2012       Mesaj #9
_EKSELANS_ - avatarı
Kayıtlı Üye
PAMUK
hammadde pamuk1?w300&amph224Pamuk, sentetik lif üretiminin sürekli artmasına karşın dünya tekstil sanayinde kullanılan hammaddeler arasındaki yeri ve önemini korumaktadır. Halen kullanılan dokuma hammaddesinin % 60′ı pamuktan sağlanmaktadır.
Bir endüstri bitkisi olan pamuk, lifi ile tekstil, çiğidi ile yağ sanayiine hammadde olması, küspesi ile hayvancılığın gelişmesine katkıda bulunması nedeniyle ülke ekonomisindeki yeri büyüktür.
Ülkemiz de pamuk üç önemli bölgede üretilmektedir. Bunlar Ege, Çukurova ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleridir. Ege Bölgesi Türkiye’de en fazla pamuk üretilen bölge olup, tekstil sanayinin kullandığı en kaliteli pamuğu üretmektedir. Çukurova Bölgesindeki pamuk alanları ise önemli dalgalanmalar göstermekte ve giderek azalmaktadır.
Bölgenin iklim şartları uygun olmasına rağmen, sulama olanaklarının henüz kısıtlı oluşu pamuk tarımını sınırlandıran en önemli faktördür.
Yakın gelecekte GAP sulamalarının tamamlanması ile pamuk üretim alanlarının hızla artması ve Bölgedeki ürün deseni içinde yaklaşık %32′lik bir payla ile önemli tarımsal ürünler içerisinde yer alması beklenmektedir.

PAMUĞUN ÜLKE EKONOMİSİNDEKİ YERİ VE ÖNEMİ
Pamuk, değişik kullanım alanlarıyla dünyada tarım, sanayi ve ticaret sektörlerinde önemli konumu olan ürünlerden birisidir. Artan dünya nüfusuna paralel olarak sanayileşen ve kalkınan toplumlarda, refah düzeyinin yükselmesi dünya pamuk tüketimini artırmış ve tüketim son yıllarda 19.5 milyon ton civarına yükselmiştir. 1996-1997 sezonunda dünyada 35 milyon hektarlık bir alanında, 20 milyon ton lif pamuk üretilmiş ve , dünya lif verimi 567 kg/ha olarak gerçekleşmiştir.
Ülkemiz 7 yüz bin hektarlık ekim alanı, 8 yüz bin ton tutarındaki lif üretimi ve 1.125 kg/ha’lık lif verimi ile dünya pamuk üretiminde altıncı sırada yer almaktadır ve pamuk ipliğini başlıca İtalya, Belçika, İngiltere, İsrail, ABD, Almanya ve Mısır’a ihraç etmekteyiz.
Son yıllarda gelişen tekstil sanayimiz ülkemizi pamuk ithal eden bir ülke konumuna getirmiş ve bu durumun GAP’ın muhtemel tamamlanma tarihi olan 2010 yılına kadar sürmesi beklenmektedir.
Pamuk tarımına dayalı kaynakların (tekstil ve benzeri) ülkemiz açısından stratejik öneme sahip olan dışsatım gelirlerinin önemli bir bölümünü oluşturduğu gözönüne alınırsa, pamuğun ham olarak ihracı yerine tekstil ürünleri olarak ihraç edilmesi dış ticaret dengesi dengesi açısından çok önemlidir. Pamuk, sadece tekstil sanayii için değil, yağ sanayi açısından da önemli bir tarım ürünüdür. Yan ürün olarak çekirdek kapçığı ve küspesi de değerli bir hayvan yemidir. Pamuk katma değer kazandıran bir ürün olmasının yanısıra, iyi bir istihdam kaynağı da oluşturulmaktadır.
Pamuğun önemini artıran bir hususta, iklim koşulları bakımından dünya pamuk üretim alanlarının çok sınırlı olmasıdır.

pamuk ekim ve yetisme sureci?w575&amph270
pamuk?w72&amph72Pamuk Bitkisi:
(Gossypium hirsitum), ebegümecigiller (Malvaceae) familyasından anavatanı Hindistan olan kültürü yapılan bir bitki türüdür.
Tarih-Etimoloji:
Arkeolojik kanıtlar gerek Hindistan gerek Güney Amerika’da birbirinden bağımsız olarak 6000 ila 7000 yıl önce pamuğun değişik türlerinin tarımının yapıldığı ve giyimde kullanıldığını göstermektedir. Eski dünyaya pamuk Hindistan’daki Harappa uygarlığından gelmiştir. Mezopotamya’dan da Eski Mısır’a geçmiştir.
Pamuğun Arapça’daki ismi olan kutun (‘al kutun’) İngilizce’ye cotton, İspanyolca’ya algodón olarak geçmiştir. Pamuk için Türkiye’de yerel olarak üreticilerin kullandığı ‘pambuk’,'bambuk’ adının da, bugün kuzey Suriye’de yer alan Manbij şehrinin (Hierapolis Bambyce ya da Bambyke) başka dillerdeki değişik söylenişinden geldiği muhtemeldir.
Türkiye’de Pamuk:
Türkiye’de M.Ö. 330 yılına dek geriye giden uzun bir tarihçesi olmasına karşın asıl gelişmesini 11. yüzyılda Selçuklu Türkleri, 14. Yüzyılda Osmanlı Türkleri zamanında olmuştur. Türkiye Cumhuriyetin ilanından sonra ise pamuk tarımına büyük önem verilmiştir.
Pamuk bitkisi kök, sap, yaprak, çiçek ve tohumdan oluşmaktadır. Tür ve varyetesine göre 60-120 cm, ağaç halinde olanlar ise 5-6 m boylanabilir. Pamuk 30-100 cm derine, 50-80 cm yanlarına uzanan kazık köke sahiptir. Toprak yüzeyinin 8-10 cm altında ilk yan kökler meydana gelir Bunlar yatay olarak büyürler. Yan köklerin sayıları 3-4 tanedir. Her biri tekrar dallanarak etrafa yayılır. Epidermis hücrelerinin dışa doğru uzaması ile sayısız emici tüyler meydana gelir. Genel olarak kök toprakta dik olarak ya da bir süre sonra zigzag çizerek devam eder. Uygun koşullarda kök uzunluğu 1.5 m ye kadar ulaşabilir.
Afrika’da, çok yıllık ağaç şeklinde olan pamuk çeşitleri de vardır. Pamuk gövdeleri dik, dallanmış ve çok tüylüdür. Yapraklar uzun saplı, parçalı ve tabanı kalp şeklindedir. Çiçekler saplı ve yaprakların koltuğunda tek tek bulunur. Dış çanak yaprakları üç parçalı, taç yaprakları ise beş serbest parçalıdır. Meyve, olgunlukta açılan veya kapalı kalan, 3-5 gözlü bir kapsüldür. Bu kapsüle koza da denir. Her gözde siyahımsı renkli, oval şekilli ve üzeri uzun, sık ve beyaz renkli tüylerle örtülü 5-10 tohum bulunur. Pamuk tohumu, etrafındaki bu tüy veya liflerle beraber `kütlü` adını alır.
Pamuk, alüvyonlu ve kuvvetli toprakları sever. Derin sürülmüş ve iyi gübrelenmiş topraklara ekilir. Ekim; sıcak bölgelerde şubat, soğuk bölgelerde mart-nisan aylarında yapılır. Ağustos ve eylülde hasat edilir. Pamuk için en büyük tehlike yağmurlardır. Yağmurlar, verimin ve kalitenin düşmesine sebep olur.

Pamuk çeşitleri
Türkiye’de yetiştirilen pamukların tamamı orta lifli pamuklar olup birçok çeşidi kullanılmaktadır. Yaygın olanları; Stoneville 453, Carolina Quin, Çukurova 1518, Sayar 314, Nazilli 84, Nazilli 87, Maraş/Erşan 92 ve Ege 7913 çeşididir.Yağmur sevmez.
Toprak Hazırlığı
Pamuk bitkisi her türlü toprakta yetişebilen bir bitki olmakla birlikte,yüksek verim ve kaliteye ulaşabilmek için toprağın derin profilli ve alüviyal olması gerekir. İşlenmesi ve sulanması kolay topraklar pamuk tarımı için ideal topraklardır.
Tarlanın pamuk ekimine hazırlanması sürecinde ilk yapılacak işlemler ,tarla temizliği ve toprak altı işlemesidir. Uzun yıllar pamuk yetiştirilen topraklarda zamanla pulluk altı, yada taban taşı denilen sert bir tabaka oluşur. Bu tabaka bitki köklerinin gelişmesine engel olacağı için kırılması gerekir. Bu iş için Subsoiler (dipkazan) adı verilen aletler kullanılır. Bu aletle toprağın üst yapısı bozulmadan toprak 90 cm derinliğe kadar işlenir. Bu işlemi sonbahar ve kış sürümleri ile tohum yatağının hazırlanması işlemleri izler. Eğer pamuktan sonra yeniden pamuk ekilecekse sonbahar aylarında saplar kesilip toprak 20-25 cm derinliğinde sürülmelidir. Tarla otlu ve toprak tavı da uygun ise kış aylarında sürüm işleminin tekrarlanması yararlıdır. Eğer tahıldan sonra pamuk ekilecekse hasadın ardından toprak tavlı iken hemen sürülmelidir. Pamuk tarımında son sürüm tohum yatağını hazırlamak için yapılan ilkbahar sürümüdür. Bu sürümde 15 cm derinlik genellikle yeterlidir.
Ekim
Yüksek verim ve kaliteli ürün elde etmek için genetik saflığı yüksek tohum kullanımı çok önemlidir. İyi bir tohumlukta aranan özelliklerin başlıcaları şunlardır:
Tohumluk çiğit iri, dolgun, büyüklüğü, biçimi ve rengi bir düzende olmalıdır. İçinde fazla çıplak, yeşil ve esmer, seyrek havlı çiğit bulunmamalıdır.
Selektörlermiş ve iyi temizlenmiş olmalıdır. İçinde boş ve kırık çekirdek, yaprak gibi yabancı maddeler olmamalıdır.
Tohumlar kuru ve sert olmalıdır.
Çimlenme gücü %80 ve daha fazla olmalıdır.
Sawgin çırçır fabrikasında çırçırlanmış olmalıdır.
Havı alınmış olmalıdır.
Pamuğun ekim zamanı iklim koşullarına göre belirlenir. Ekim için toprak sıcaklığının, 15oC’ye ulaşmış olması gereklidir. Bölgelere göre ve yıldan yıla ekim zamanı değişiklik göstermekle birlikte, Çukurova Bölgesinde 25 Mart-30 Nisan tarihleri genellikle en uygun ekim zamanıdır.
Ekim işlemi mibzerle sıraya yapılır. Ekim derinliği, toprak koşullarına bağlı olmakla birlikte genellikle 3-4 cm’dir. Tohumun çimlenmesi normal koşullarda 5 ila 10 gün içinde gerçekleşir. Erken çimlenme sağlamak için tohum ekimden birkaç saat önce ıslatılmalıdır. Yetersiz çimlenme görülmesi durumunda hemen ikinci bir ekim yapılması önerilir.
Bakım
Pamuk yetiştiriciliğinde bakım işleri seyreltme, çapalama ve uç almadır. Bitkinin iyi gelişmesini ve çabuk olgunlaşmasını sağlamak için seyreltme işleminin yapılması gerekir. Bitkiler henüz 4 yapraklı iken (yaklaşık 10 cm) 5-6 cm ara ile hafif bir seyreltme (tekleme) yapılır. Genellikle ilk seyreltme ilk çapa, ikinci (tam) seyreltme ise ikinci çapa ile birlikte yapılmalıdır. Ekimden sonra görülen yabancı otların elle veya kazayağı ile çapalanarak yok edilmesi gerekir. Çapalama sayısı tarladaki yabancı ot durumuna göre değişir. Kozalar açmaya başladıktan sonra bitkinin tepesinden 10-15 cm kısmının kırılmasına uç alma işlemi denir. Bu işlem, geç ekilmiş veya fazla sulanmış tarlalarda uygulanır. Bu işlem bazı büyüme düzenleyicileri aracılığı ile de yapılabilir. Gelişmesi normal olan bitkilerde, uç almaya ya da büyüme düzenleyicisi kullanılmasına gerek yoktur.
Sulama
Pamuk bitkisinin su ihtiyacı, değişik iklim ve toprak koşullarına göre 400 ile 600 mm kadardır. Pamuk yetiştirilen bölgelerde yıllık yağış miktarı genellikle yetersiz olduğundan, pamuk bitkisinin iyi gelişmesi için gereken su miktarı, sulama yoluyla verilmelidir. Sulama pamuk üretiminde verimi etkileyen faktörlerin başında gelir. Sulama zamanı ve verilecek su miktarı bitkinin su isteği belirtilerine ve topraktaki nem durumuna bakarak saptanır. Sulama aralığı ve sulama sayısı, yetiştirilen pamuk çeşidine, toprak özelliklerine, taban suyu yüksekliğine, yağış miktarı ve dağılımına, gelişme dönemindeki sıcaklık ve havanın nisbi nemine bağlı olarak değişir. Bölgemizde yetiştirilen çeşitlerin orta bünyeli topraklarda ve normal iklim koşullarında genellikle 15-20 gün aralıklarla 4-5 kez sulanması uygundur. Sulama yöntemi olarak yüzey sulama(karık,border) yöntemleri, en yaygın yöntemdir.(kararında sulama !)

Hastalık ve Zararlılarla Mücadele
Pamuk yetiştiriciliğinde hastalık ve zararlıların olumsuz etkileri, iklim koşulları ve uygulanan tarımsal mücadele ile yakından ilgilidir. Yüksek nem ve sıcaklık , hastalık ve zararlıların ortaya çıkması için uygun bir ortam oluşturmaktadır. Bu nedenle, özellikle Çukurova bölgesinde 4-5 kez ilaçlama yapmak zorunluluğu ortaya çıkar.
Gübreleme
Pamuk tarımında kullanılacak gübre miktarı, iklim ve toprak koşullarının yanı sıra sulamaya, pamuk çeşidine göre değişir. Kullanılacak gübre çeşidi ve miktarının belirlenmesinde toprak analizleri mutlaka yaptırılmalıdır.
Hasat Harman
Kozaların olgunlaşması ile birlikte pamuk hasadına başlanır. Hasadın başlama tarihi, yörenin iklim koşullarına, ekim tarihine ve sulama koşullarına göre değişir. Hasat, Çukurova bölgesinde Ağustos sonlarında başlayıp Kasım başına kadar devam eder.
Makineli Pamuk Hasatı
Pamuk hasadı, ülkemizde genellikle 2-3 kez ve elle toplanarak yapılır. Birinci elde toplanan pamuk, iyi kalite özelliklerine sahiptir. Ülkemiz genelinde görülen tarım sektöründeki işgücü sıkıntısı, pamuk hasadının elle yapılmasını ekonomik olmaktan çıkarmıştır. Bundan dolayı pamuk hasadında mekanizasyona geçiş kaçınılmazdır. Burada en önemli faktör, makineli hasada uygun pamuk çeşitlerinin ve tarım tekniklerinin tatbik edilmesidir. Ülkemizde son yıllarda makine ile hasada ilişkin bir çok çalışma ve uygulama yapılmaktadır.
Kaynak : Ç.Ü. Tarımsal Yayım, Arş. ve Uyg. Merk.Müd.
Pamuk Tipleri ;
preseli pamuk?w300&amph181SAWGIN TİPİ

Tarladan Başlayan Pamuk Üretimi;

Günümüzde 69 ülkede tarımı yapılan pamuk, gerek lifi gerekse çiğidinden elde edilen yağı ve diğer yan ürünleriyle ekonomik değeri çok yüksek olan bir bitkidir. Lifi doğal oluşu, teri absorbe edişi, ısıtılıp kaynatıldığında diğer liflere göre sağlam kalışı, statik elektriği daha az iletmesi, hava geçirgenliği ve hijyenik özellik taşıma avantajları ile beşeri ihtiyaçların karşılanmasında diğer bitkisel ve sentetik elyaflara tercih edilmektedir.
Pamuk tohumlarında ortalama %20 oranında bulunan Çiğit yağı ile bitkisel yağ, linteri ile de selüloz sanayinin hammaddesini teşkil etmekte, kalan aminoasitlerce zengin küspesi ise hayvan beslenmesine katkıda bulunmaktadır. Pamuk bitkisi dünyada soya fasulyesinden sonra ikinci önemli bitkisel yağ kaynağıdır. Dünya pamuk yağı üretimi 3,8-4,3 milyon ton arasında değişirken ülkemizde 130-150 bin ton arasında olup bitkisel yağ ihtiyacımızın %25 ‘ini karşılamaktadır.

LİF BİTKİSİ OLARAK PAMUK
Pamuk çok önemli bir lif bitkisidir. Pamuk lifi, pamuk mahsulünün ekonomik değerinin % 85’ini teşkil etmektedir. Pamuk lifi tekstil sanayisinde hammadde olarak kullanıldığı için büyük önem taşımaktadır. Sentetik ve rejenere lif üretimindeki artışlar nedeniyle toplam lif üretimindeki payı oluşmaktaysa da, pamuk lifi özelliklerinde yapay lif elde edilemediğinden vazgeçilemez bir lif bitkisi olan pamuk ekonomik olarak Türkiye’de ve dünyada ki önemini korumaktadır. Lif karakterlerine göre pamuklar dört grup altında toplanırlar.
1) Kısa Lifli : Bu pamuklar kısa ve kalın olduklarından kaba mamullerin yapımında kullanılır. Dünya toplam pamuk üretiminde % 5 – 10’unu kapsar.
2) Orta Lifli : Dünya üretiminin % 80 – 85’ni kapsar.
3) Uzun Lifli : Dünya üretim miktarları yaklaşık 1,8 Milyon tondur. Ancak ülkemizde pek kullanılmamaktadır.
4) Çok Uzun Lifli : tekstil endüstrisinde ince mamullerin yapımında kullanılır. Ancak yetiştirilmesi için özel iklim şartlarına ihtiyaç vardır. Ülkemizde pamuk pazarlamasında sadece lif derecesi dikkate alınmaktadır.(4)
Dünyada pamuk üretimi yapan ülkeler arasında ABD, Kıta Çin, Hindistan, Bağımsız Devletler Topluluğu, Pakistan, Türkiye, Brezilya, Arjantin, Mısır, Yunanistan, Suriye, Meksika, İran, Sudan, Tanzanya, Paraguay, Peru, Kolombiya, İsrail, Nikaragua, Guatemala… bulunmaktadır.
Dünya pamuk üretimi, ülkeler itibariyle incelendiğinde 1999/2000 sezonu gerçekleşen rakamlarına göre ülkeler bazında pamuk üretiminde Kıta Çin’ in en büyük üretici ülke olduğu görülmektedir. Kıta Çin’ i toplam içindeki %19.28′ lik payı ile
ABD izlemektedir. 2000/2001 sezonu tahminlerine göre en büyük üretici ülke konumunda ABD bulunmaktadır.

Pamuk Hasadı, Hasat Sonrası (Çırçırlama) ve Yabancı Madde Sorunları
Türkiye’nin tüm üretim bölgelerinde pamuk elle toplanmaktadır.Pamukta yabancı madde sorunu, en önemli sorunlardan birisidir. Yabancı madde, pamukla ilgili yabancı madde (çepel, şif, yaprak vb. gibi) ve pamuk dışında yabancı madde (toprak, taş, naylon, jüt vb. gibi) olarak iki kısımda tanımlanmaktadır. Pamuğun, tekstilde büyük sorun oluşturan yabancı maddelerden arındırılması, temiz toplanmasının yanında çiftçi ve çırçırcıların ve hatta iplikçilerin eğitilmesi ile doğrudan ilişkilidir. Bu nedenle, taraflar, bu yönden eğitilmeli ve birlikte çalışabilmelerini sağlayabilecek bir düzen oluşturulmalıdır.
Hasat edilen pamukların işlenmesi (çırçırlanması) sırasında pamuklara bilinçsizce su verilmektedir. Bu durum, pamuk liflerinin bozulmasına, renginin sararmasına ve kalitenin tamamen bozulmasına neden olmaktadır. Bu nedenle, pamuklara su verilme işleminin yasaklanması gerekmektedir. Bu sorun, pamukların, çırçırlandıktan sonra dinlendirme ve nemlendirme ünitelerine alınması ile çözümlenebilir. Bu nedenle, mevcut çırçır evlerinde, dinlendirme ve nemlendirme ünitelerinin bulunması zorunlu hale getirilmelidir.
Pamuk hasadı, büyük çoğunluğu Güneydoğu Anadolu Bölgesi illerinden gelen mevsimlik toplama işçileri tarafından yapılmaktadır. Ancak, son yıllarda, GAP alanında, kısmen sulu tarıma geçilmesi nedeniyle, bölgelerimize gelen pamuk toplama işçileri sayısında önemli azalmalar olmuştur. İşçilik sorunları, üreticileri makinalı hasada doğru yöneltmektedir. Ancak, hasatta kullanılacak toplama makinalarının pahalı olması yanında varolan alt yapı ve bilgi noksanlıkları, makinalı hasada geçişi zorlaştırmaktadır. Sorunla ilgili müteahhitlik hizmetleri desteklenmeli, makina girişi teşvik kapsamına alınarak hasat makinası alım için üreticilere düşük faizli ve uzun vadeli kredi olanağı sağlanmalıdır. (5)
Pamukta Kirlenme (Kontaminasyon): Kütlü pamuğun toplanması, taşınması, depolanması ve çırçırlanması aşamalarında başta plastik, jüt vb. Olmak üzere, yabancı maddelerin pamuğa karışması, pamuğun kalitesini düşürücü en önemli faktörlerin başında yer almakta olup, dokuma ve özellikle boyama aşamalarında firelere ve üretim kayıplarına yol açmaktadır.(9)

Kontaminasyon nedir ne değildir ?
Pamuk elyafının içine herhangi bir şekilde pamuk dışındaki maddelerin tarladan toplama-çırçırlama ve ambalajı nedeniyle karışması sonucu ipliğin bünyesine girmesidir.
Bunun dışında pamuğun kötü toplanması ve çırçırlanması nedeniyle bünyesine giren çepel ve çiğit kırığı veya elyafın ucunda kalan çiğit kabuğu parçası veya çiğidin ezilmesi sonucu yağ ifrazatı ve yeterli zirai mücadele olmaması, ayrıca diğer nedenlerle örneğin; makinalı toplama esnasında toplamadan önce yaprak dökücü ilacın kullanılmasından sonra gecikme nedeniyle tekrar çıkan küçük yaprak uçlarındaki yapışkanlık veya gece gündüz arasındaki ısı farkının artışı ile bitkinin strese girerek ürettiği yapışkanlık gibi etkenler kontaminasyon tarifi içine girmezler….
Yine benzeri neps ve ölü elyaf da bu fasıla ilave edilemez. Neps tümü ile çırçırlamadaki hatalardan ölü elyaf ise iklim koşullarına bağlı olmakla birlikte zamansız ilaçlama , sulama ve özellikle toplamadan ortaya çıkar..

Sorunun Çözümü:
Toplama esnasında işçinin kullandığı ucuz yada bedelsiz gübre ve şeker torbalarının;
• Çimento torbasına benzer kağıt,
• Kalın naylon
• %100 pamuklu bez
alternatiflerinden biri ile ambalajlanması için bu maddelerin üreticilerine kesin yaptırım sağlanmalıdır.
Nakliye esnasında kullanılan çuvallar %100 pamuklu bez olmalıdır.
Çırçırlama esnasında mısır’da yapıldığı üzere çırçır makinelerine kütlü gitmeden önce farfara bandı denilen bir ara temizleme ameliyesiyle herhangi bir şekilde kütlü pamuğa karışmış maddelerin seçilmesi yine bu esnada tam açmamış koza ve hastalıklı kozalardan toplanan kütlülerin ayıklanması sağlanmalıdır.
Eğer mümkünse çırçırlanan pamuğun preslenmeden önce prese giderken de benzer şekilde gözden geçirilmesi mümkündür.
Preselenen balyanın mutlaka %100’ünü kapatacak şekilde pamuklu bezle sarılması ve kullanılan çemberin galvanize olmasına dikkat edilmelidir. (bu konuda tam dikkatlice olmasa da ülkemizde uygulama başlatılmış, ancak henüz gerekli titizlik gösterilmemektedir.) (10)

V) Pamuk Standardizasyon Sistemine İlişkin Sorunlar
Türkiye’de 1950 yılından sonra pamuğun ihraç ürünleri arasına da girerek önem kazanması, pamuk standardizasyonu konusundaki çalışmaları hızlandırmıştır. 1952 yılında, Türkiye’de pamuk konusunda ilgili kurumların işbirliği ve katılımı ile Türk lif pamuk standartları oluşturulmuş; bu standartlar, Bakanlar Kurulu’nun 5 Ağustos 1953 tarih ve 4/1283 sayılı kararı ile kabul edilen “Pamukların Kontroluna Dair Tüzük” ile yürürlüğe girmiştir (Anonymous, 1975). Daha sonra (1961-1965 yıllarında), pamuk standartları üzerinde bazı değişiklikler yapılmış; 1972 yılında, Türk lif pamuk standartlarının günümüzde uygulanan şekli oluşturulmuş; 31 Temmuz 1999 tarih, 23772 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan bazı değişikliklerle son biçimini almıştır (Anonymous, 1999).
Çizelge’ den izlenebileceği gibi, Türkiye’de uygulanan “Pamukların Kontroluna Dair Tüzük” uyarınca rollergin pamukları, öncelikle, üretim bölgelerine göre, Ege ve Çukurova olarak ikiye ayrılmaktadır. Ege, Hatay, Maraş ve Güneydoğu bölgelerinde üretilen pamuklar için Ege Rollergin Standardı; Çukurova’da üretilen pamuklar için Çukurova Rollergin Standardı uygulanmaktadır. Sawgin’de çırçırlanan pamuklar için, üretim bölgelerine bakılmaksızın, tek bir standard bulunmaktadır.
Türkiye’de lif pamuklarının sınıflandırılması ve kontrolü, anılan Tüzüğün 19. , 23. ve 28. maddeleri gereği zorunludur. Sınıflandırma ve Kontrol, Dış Ticaret Müsteşarlığı, Dış Ticaret Standardizasyon Genel Müdürlüğü tarafından yapılmaktadır. Buna göre, Türk lif pamukları, derece yönünden sınıflandırılmakta olup, bu sınıflandırmada pamuğun rengi, içerdiği yabancı maddesi ve hazırlama durumu dikkate alınmakta, liflerin iplik yapımı ile ilgili, önemli öteki özellikleri (uzunluk, incelik, kopma dayanıklılığı, yeknesaklık vb.) dikkate alınmamaktadır. Kontrol, sondaj yöntemi uyarınca yapılmaktadır. Sondaj yönteminde bir parti (en çok 100 balya) içinden % 2 oranında balya kontrol edilmektedir.
T.C. Sanayi ve Ticaret Bakanlığı tarafından yürütülen “Türkiye Ürün Borsaları Geliştirme Projesi” kapsamı içinde “Türkiye’deki Pamuk Standartları ve Tasnif Sisteminin Durum Tespiti ve Geliştirme Önerileri” başlığı altında bir proje çalışması yapılmıştır (Gençer ve ark., 1999). Bu proje çalışmasında, pamuk standardizasyonu yönünden pamuk üreticileri, Tarım ve Satış Kooperatifleri, çırçırcılar, Dış Ticarette Standardizasyon Genel Müdürlüğü ve bu Müdürlüğe bağlı Bölge Müdürlükleri, tüccarlar, Ticaret Borsaları ve tekstil fabrikaları incelenmiştir.
Yapılan incelemeden;
- Pamuk üreticilerinin, pamuk standardizasyonu konusunda bilinçsiz olduğu,
- Çırçır fabrikalarında, kütlü pamuk yönünden gerçekçi bir standardizasyon yapılmadığı,
- Tağşiş sorununun büyük boyutta olduğu;
- Bu nedenle daha işin başında pamukların kalite yönünden birbirine karıştırıldığı,
- Çırçır fabrikalarında yeterli depo olanaklarının bulunmadığı,
- Balyalanan pamukların kontrolünün sondaj yöntemi ile yapılmasının, o parti içindeki pamukların kalitesini tam olarak belirlemekten uzak olduğu,
- Çırçır fabrikaları ve hatta bölge müdürlüklerinde bulunması ve pamuk tasnifinde kullanılması gereken ışıklı tasnif odalarının yetersiz olduğu,
- Rollergin tipi pamukların, Ege, Çukurova ve Ege Tipi olarak 3 gruba ayrılmasının ve Ege pamuğuna yüksek fiyat verilmesinin, Çukurova ve GAP bölgesi pamuklarının bu bölgeye taşınmasına ve farklı kalitedeki pamukların birbirine karıştırılmasına neden olduğu,
- İthalat ve ihracatçıların, borsaların ve tekstil fabrikalarının, pamuk standardizasyonu konusunda çok bilinçli olup, var olan Türk Pamuk Standartlarını kullanmadıkları,
- Varolan Türk Pamuk Standartlarının içerdiği kalite faktörlerinin, ihracatçının ve tekstil üreticilerinin gereksinim duyduğu lif pamuğun kalitesi ile ilgili bilgilerin tamamını içermediği,
- Mevcut standardizasyon sisteminin, pamuk pazarlama sisteminde de herhangi ciddi bir fonksiyonunun olmadığı,
- Türk lif pamuk standartlarının bu ve benzeri birçok eksikliği olup, bunların düzeltilmesi gerektiği saptanmıştır.
Türk Pamuk standardizasyonundaki bütün bu yetersizlikler, pamuk ile ilgili sektörlerin, lif pamukların tasnifi konusundaki gereksinimlerine çok az ölçülerde cevap verebilmesini sonuçlamaktadır. Çalışmada, bu yetersizliklerin giderilebilmesi için;
Dış Ticarette Standardizasyon Genel Müdürlüğü (DTSGM) tarafından, uygulanan lif pamukların denetlenmesinin zorunlu olarak yapılmasının ortadan kaldırılması; sınıflandırmanın isteğe bağlı olarak yapılması,
Rollergin pamukları için de Sawgin pamuklarındaki gibi tek bir Türkiye standardı oluşturulması,
DTSGM’nin, pamuk üreticileri, çırçırcılar ve tarım satış kooperatifleri ile işbirliği yaparak, kütlü pamuk standartlarının oluşturulması,
Derece yönünden yapılan pamuk sınıflandırma sisteminin, HVI kontrol sistemi ile desteklenmesi,
Pamuk sınıflandırma ve kontrol sistemi, DTSGM tarafından ya da DTSGM ve Ticaret Borsaları tarafından, birliktelik içinde yapılması,
Lif pamuk kontrollarının, tek balya sistemine göre yapılması,
Kontrollerin, Devlet tarafından parasız olarak yapılması sistemi bırakılarak, kontrol için oluşacak masrafın, satıcı ya da alıcı tarafından karşılanması yönünde bir sistemin oluşturulması,
Derece yönünden tasnifin, yalnızca DTSGM bürolarındaki ışıklı tasnif odalarında yapılması,
Balyalar üzerinde, balyaların (tek tek) kimliğini belirlemek için etiket kullanılması,
Üretici, çırçırcı ve tekstil sanayicisi arasında çok iyi bir işbirliğinin oluşturulması,
Pamuktaki yabancı madde ve özellikle Tağşiş sorununun çözümlenebilmesi için makinalı hasadın teşvik edilmesi,
Türk pamuk standardizasyonunun, güncel bilgilere ve objektif esaslara dayalı bir yapıya kavuşturulması önerilmiştir.
Bu önerilerin, uygulamaya sokulması gerekmektedir. (5)
Ek Bilgi

Çırçırlama
Pamuk hasadından sonra çekirdeğinden elyafı ayrılmak üzere çırçır fabrikalarına gelir.Çekirdekten elyaf ayıma işlemi iki şekilde olur;
1-Sawgin Çırçır Makinesi:

sawgin4?w250&amph187sawgin7?w250&amph187
Bu sistemde demir parmaklıklar arasına girip çıkan testereler, pamuk elyafını çiğitten keserek ayırır.Saatte ortalama 200 kg.,oldukça temiz elyaf elde edilir.
2-Rollergin Çırçır Makinesi:
circir?w250&amph187
Bu sistemde merdanenin pürüzlü yüzeyine takılarak çekilen pamukta, çiğit bıçakla merdane arasından geçemez ve elyaf serbest kalarak aşağı düşer. Saatte ort. 20 -30 kg yabancı madde oranı yüksek lifler elde edilir…(11)
VI) Pamuk Üretim ve İşleme Tekniği Konusundaki Eğitim Yetersizliği
Pamuk tarımında ve sanayiinde eğitim noksanlığı belirgin bir şekilde kendini hissettirmektedir. Bu noksanlık, ilgili kesimlerin birlikteliği sağlanarak etkin bir şekilde çözümlenmelidir. Bu konuda, çiftçi eğitim servisi aktif bir işleve kavuşturulmalıdır. Bu amaca yönelik yeterli miktarda teknik eleman yetiştirilmeli, özel kuruluşlar teşvik edilmelidir.
VII) Pamuk İle İlgili Kesimler Arasındaki İletişim ve İşbirliği Yetersizliği
Türkiye’de pamuk üretimi ve tüketimi konusunda, pamuk ile ilgili kesimler arasında işbirliği ve iletişimsizlik noksanlığının varlığı bir gerçektir. Bu konuda pamukla ilgili tüm kesimlerin, pamuktan olan beklentilerinin belirginleştirilmesi; sorunların ve sorumlulukların netleştirilmesi; her kesimin kendi sorumluluklarını yerine getirmesi, kurumlar arasındaki iletişimin sağlanması; Bölge Pamuk İstişare Kurullarının daha kapsamlı ve etkin hale getirilmesi; alınan kararların uygulanmasının sağlanması; pamuk üreticisi, sanayicisi ve tüccarının, birbirlerinin sorunlarını bilebilen nitelikte, sıkı bir işbirliği içinde bulunmalarını sağlayabilecek, bilinçli ve yapıcı bir düzenin oluşturulması gerekmektedir.
Tüm bu sorunların çözümlenebilmesi, bu sorunların tarafsız bir şekilde tartışılabilmesine; bu konularda araştırmalar yapılmasına; bilimsel çıktıların sağlıklı bir şekilde uygulamaya aktarılmasına; pamuk üreticisi, çırçırcısı, sanayicisi ve tüccarlarının ve ilgili diğer kesimlerin sıkı bir işbirliği içinde olabilmelerini sağlayabilecek, bilinçli ve yapıcı bir düzenin oluşturması ve uygulanması ile olasıdır. (5)

TÜRKİYE PAMUK ÜRETİM BÖLGELERİ
1. Ege Bölgesi : Gediz, Büyük – Küçük Menderes ve batı Akdeniz Havzaları
2. Çukurova Bölgesi : Seyhan, Ceyhan, Asi havzaları
3. Antalya Bölgesi : Antalya, Finike, Kalkan, Serik, Manavgat ve Alanya Ovaları
4. Güneydoğu Bölgesi : Adıyaman, Şanlıurfa, Diyarbakır, Mardin ve Fırat havzaları
5. Diğer Bölgeler : Hatay, Meriç, Susurluk; Aras, Dicle,

PAMUĞUN TEMEL ÖZELLİKLERİ
1. Pamuğun yapısının, tamamına yakını saf selülozdan oluşmaktadır.
2. Pamuk elyafı, mikroskop altında taranmış, bükümlü şerit görünümündedir.
3. Ticari pamuğu 3 temel grupta toplayabiliriz.
a) Ştapel uzunluğu 30-60 mm arası olan lifler: Bu gruptaki pamuklar en kalitelilerdir. Mısır ve Sea-Island pamukları bu gruba girer.
b) Ştapel uzunluğu 20-30 mm arası olan lifler: Bu gruptaki pamuklar hacimli ve orta uzunlukta olanlardır. Amerikan-Upland pamuğu bu gruba girer.
c) Ştapel uzunluğu 20 mm‘den kısa olan lifler: Bu gruptaki pamuklar kaba ve düşük kalitelidir. Asya ve Hindistan pamukları bu gruba girer.
4. Sea-Island pamuğu dışında kalanlar düşük parlaklığa sahiptir. Ham pamuk mattır.
5. Pamuk elyafının mukavemeti, ıslakken yaklaşık % 25 artar. Pamuğun kuru mukavemeti 2.0-4.5 g/dtex’tir.
6. Pamuk elyafının esneklik özelliği azdır, bu yüzden ham pamuklu kumaşlar çok kırışır.
7. Pamuk sıcağı iyi iletir bu sayede pamuklu giysiler insan vücudunu serin tutar.
8. Pamuk elyafı suyu absorbe eder ve bu yüzden kolay kolay kurumaz. (kabul edilebilir standart nem % 8.5)
9. Pamuk ipliğinin yüzeyi çok kaba olduğu için kolay kirlenir ve yıkandığında da çeker. Özellikle kuvvetli alkali yıkama çözeltileri kullanılarak yapılan yıkamalarda çekerler.
10. Pamuk, sıcak, derişik ağartıcılarla muamele edildiğinde zayıflar ama ağartma maddeleri iyi bir durulamayla pamuktan uzaklaştırılarak ağartma yapılabilir.
11. Pamuk, 240 oC’nin üzerinde yanar ama nemli pamuk, yüksek sıcaklıktaki setlerde güvenle ütülenebilir.
12. Pamuk küften zarar görür ve nemli ortamlarda depolanmamalıdır. Ayrıca güvelerden zarar görmez.
13. Pamuk, uzun süre güneş ışığına maruz kaldığında sararır ve zayıflar.
14. Alkalilerden zarar görmez.
15. Asitlerden zarar görür.
16. Pamuk çok değişik boyalarla boyanabilir. Özellikle reaktif boyarmaddeler kullanıldığında solmaz renkler elde edilir.
17. Diğer elyaf çeşitlerine göre daha uzundur.
18. Çok yanıcı bir liftir. LOI = 18 (LOI, bir materyalin yanma ölçüsüdür.)
19. Pamuk, giyimde sentetiklerle karşılaştırıldığında oldukça dayanıksızdır ama bunun yanında pamuktan yapılan kotlar, sertlik ve dayanıklılıklarıyla ünlüdür.
20. Pamuklu kumaşların geniş bir kullanım alanı vardır. Özellikle pamuk/polyester karışımının kullanım alanı çok geniştir.

Pamuğun Fiziksel Yapısı ve Özellikleri
Pamuğun Fiziksel Yapısı
Her pamuk lifi uzun veya kısa olsun, bir tek ve tamamen bitkisel hücreden ibarettir. Şekil olarak farklı olmasına rağmen, diğer bütün bitkisel hücrelerin karakteristiklerine sahiptir. Bitkisel hücrelerin selülozdan yapılmış koruyucu kabuğu içinde protoplazma ve çeşitli mineral tuzlarını içeren hücre özsuyu vardır. Protoplazma, protein diye adlandırılan azotlu maddelerden teşekkül etmiş, çok kompleks bir maddedir. Protoplazmanın bir kısmı daha yoğun ve kırılabilir bir çekirdek içinde toplanır. Hücre olgunlaşınca protoplazma ölür, özsu kaybolur. Geriye hemen hemen boş bir yapı kalır. Pamuk elyafı artık ölüdür ve hücrenin ihtiva ettikleri, mikroskop altında görünmez. Fakat kuruyan protein ve buharlaşan özsuyunun bıraktığı tuzlar hâlâ merkezi boşluktadır. (ki bunlar pamuğun pişirilmesi ve beyazlatılması sırasında çıkarılması gereken kirlilikler arasındadır.)
Pamuk lifi tek hücreli bir bitkidir. Enine kesiti oval şeklindedir. Yapısı kütikül, primer duvar, sekonder duvar ve lümen tabakalarından oluşmaktadır.

Kütikül Tabakası
Pamuk lifinin en dış kısmını oluşturmaktadır. Birkaç molekül kalınlığında vakslı bir tabakadan meydana gelmiştir. Kütikül bu vakslı yapısı sayesinde lifin primer duvarına sağlam bir şekilde yapışır. Bu pamuk vaksının eylemsiz yapısı lifi, kimyasal ve diğer ayrıştırıcı maddelere karşı korumaktadır. Kaynatma, ağartma ve pamuk apre işlemleri sırasında kütikül veya vaksın büyük bir kısmı uzaklaşır. Bu durum, pamuğun nemi kolaylıkla absorblamasını sağlar. Sonraki yıkamalar, geri kalan vaksın çoğunu azar-azar uzaklaştırır. Kütikül tabakası daha da azalır. Pamuğun bu tabakasının uzaklaşmasıyla, tekstilde kullanılabilirliği artar.

Primer Duvar
Kütikülün hemen altında, yaklaşık 200 nm kalınlığında bir tabakadır. Fibril adı verilen, çok ince selüloz ipliklerden oluşmaktadır. Bu fibriller, yaklaşık 20 nm kalınlığındadır fakat uzunlukları tam olarak bilinmemektedir. Fibriller, lif eksenine yaklaşık 70o’lik açıyla spiral halde bulunmaktadır. Bu spirallik, primer duvarın, dolayısıyla lifin mukavemetli olmasını sağlamaktadır. Primer duvar, spiralli liflerden oluşan bir kılıf olarak görülebilir.

Sekonder Duvar
Primer duvarın altında, lifin gövdesini oluşturan sekonder duvar bulunmaktadır. Gövdesindeki selülozik fibriller, ağaçların genişleme halkalarına benzemektedir. Bu fibriller yaklaşık 10 nm kalınlığındadır fakat uzunlukları ölçülememiştir. Sekonder duvarın fibrilleri, primer duvarın yakınında, lif eksenine 20o-30o’lik bir açı ile spiral şekilde bulunmaktadır. Bu spiral açı lümenin yakınındaki fibrillerde 20o-45o’ye genişlemektedir. Pamuk lifine, dolayısıyla iplik ve kumaşına stabilite ve mukavemetin büyük bir kısmını bu spiral fibriller sağlamaktadır.

Lümen
Lif boyunca uzanan, içi boş bir kanaldır. Bu kanal, pamuğun gelişme sürecinde protein, şeker ve mineral çözeltileri ile doludur. Bu hücre özsuyu kuruduğunda pamuğun rengi oluşur. Ayrıca, bu hücre özsuyu buharlaştığında atmosfer basıncı life baskıda bulunarak lifin içe doğru çökmesine sebep olur. Bu da pamuk lifinin karakteristik bir özelliği olan, enine kesitinin böbrek şeklini almasını sağlar.
Pamuğun Fiziksel Özellikleri

Mukavemet
Mukavemet, pamuğun en önemli niteliklerinden birisidir. Pamuğun bulunduğu ortam şartlarına ve olgunluk derecesine göre farklılık gösterir. Kaba, kalın duvarlı tip, olgun liflerin en sağlam olduğu tiptir ve mukavemet aralığı lif başına 9-13 gramdır. Orta-iyi tip olgun liflerin mukavemet aralığı lif başına 4-9 gramdır. Bazı biyolojik tür ince duvarlı liflerin genellikle mukavemetleri düşüktür ama özel amaçlar için tercih edilebilir. Pamuk doğal halde saftır ve basit işlemlerle yüksek derecede temizlenebilir. Bozunmuş bileşenlerden temizlenen pamuktan dayanıklı lifler elde edilebilir. Pamuk lifleri mukavemetini, uzun polimerlerin düzgün bir şekilde sıralanması, (pamuğun polimer sisteminin yaklaşık % 70’i kristalin alandır) birbirine yakın polimer zincirler arasındaki hidrojen köprüleri ve primer ve sekonder duvar içindeki spiral fibrillerden almaktadır.
Pamuk lifi ıslandığında mukavemeti artar. Polimer sistemlerin, amorf bölgelerindeki polimer zincirlere bağlanan su molekülleri, hidrojen köprüsü sayısını artırdığı için lif mukavemetinde yaklaşık olarak % 5 artmaya sebep olur.

Parlaklık
Pamuk lifinin doğal parlaklığı lifin şekline ve yapısına bağlıdır. Parlaklık ağırlığa, uzunluğa, çapa ya da inceliğe bağlı değildir. Yüksek parlaklık, lifin enine kesitinin yuvarlaklığına bağlıdır. Merserize işlemine tabi tutulan lifler daha parlaktır, merserize olmamış bir lifle karşılaştırıldığında, merserize olmuş lifin enine kesiti daha daireseldir.
Pamuk bitkisinin parlaklığı, yetişme şartlarına da bağlıdır. Lifin dış yüzeyi ve geometrik şekli ikinci sıradadır. Pamuk ipliğinin parlaklığında lif uzunluğunun büyük önemi vardır. Aynı parlaklıktaki iki liften uzun olanı ile üretilen iplik daha parlak olur. Lifin uzun olmasının yanında parlak bir ipliğin eldesi için iplik üretimi sırasında liflerin birbirine daha paralel hale getirilmesi gerekir.

Uzunluk ve İncelik
Uzunluk tekstil liflerinin en önemli fiziksel özelliklerinden biridir. Pamuk gibi doğal liflerde kalıtsal bir özellik olmakla birlikte bir dereceye kadar çevre şartlarının etkisinde de kalan bu özellik lif kalitesini, dolayısıyla iplik ve kumaş kalitesini de etkiler. Lif uzunluğu pamuğun tekstil endüstrisinde hangi amaçla kullanılabileceği hakkında bilgi verir.
Uzunluk ve incelik pamuk çeşidine göre değişir. Genel olarak incelik ve uzunluk arasında ters bir orantı vardır. Uzun pamuk lifleri ince, kısa pamuk lifleri kalındır. Hint pamukları kısa-kalın, Amerikan Upland pamukları orta uzunluk ve kalınlıkta, Mısır ve Sea Island pamukları uzun ve incedir. Türk pamuğu elyaf uzunluğu 31 mm’yi geçmeyen ve inceliği 2.7-5 mikron değerinde olan pamuktur.

Nem Çekme
Uzun süre suda bırakılan pamuk lifleri şişer. Su tutma kapasitesi % 50’dir. % 65 nisbi rutubette % 7 nem ihtiva eder. Ticari rutubet haddi % 8.5’dur.
Ham haldeki pamuk saf suyla oda sıcaklığında çok yavaş, yüksek sıcaklıklarda daha hızlı ıslanır. Su iticiliği veren maddeler soda ile kaynatmayla, doğal kremimsi rengi de hafif bir ağartmayla giderilebilir. Bu şekilde temizlenen pamuk hemen hemen saf selüloz halini alır ve suyu kolayca çeker.
Uzun süre su içerisinde kaynatmaya bırakılan pamuk liflerinin direkt boyaları absorbe kabiliyeti artar. Buna karşılık bazik boyaları absorbe etme kabiliyeti azalır ve mukavemeti düşer. Ancak yünle mukayese edilirse, aynı şartlar altında su buharına maruz bırakılan pamuk ve yünün mukavemetinde % 75 oranında bir azalma meydana getirmek için yünün 60 saat, pamuğun ise 420 saat devamlı bu işleme tabi tutulması gerekir.

Pamuğun Kimyasal Yapısı ve Özellikleri

Pamuğun Kimyasal Yapısı
Ham pamuk selüloza ek olarak bir bitkisel hücrenin içerdiği maddeleri içerir. Bunlar yağlar ve mumlar, pektoz ve pektinler, protein ve buna bağlı daha basit azot bileşikleri, organik asitler, mineral maddeler ve doğal renk maddeleridir. Pamuk ipliği veya kumaşı ise ek olarak kir, haşıl ve makine yağları içerebilir.
Polimerizasyon derecesi: 2000-3000
Molekül ağırlığı: 162 g/mol
Yoğunluğu: 1.35 g/cm3

Selüloz
Bütün kirlikler çıkarıldığı zaman geriye lifin ana maddesi olan selüloz kalır. Selüloz, “(C6H10O5)n“ kapalı formülü ile gösterilir. Saf selüloz beyaz bir maddedir. Kuru destilasyona uğratılırsa, içinde asetik asit de bulunan uçucu maddeler karışımı oluşur. Higroskopiktir ve üç hidrat meydana getirebildiği ileri sürülür. Suda ve organik çözücülerde çözünmez, fakat amonyaklı bakır hidroksitte ve ZnCl2 ve kalsiyum tiyosiyanat gibi belirli tuzların derişik çözeltilerinde çözünür. Alkali çözeltilerinde çözünmez, fakat soğuk derişik sülfürik asitte çözünür. Diğer karbonhidratlar gibi derişik sülfürik asitle ısıtıldığında, bir karbon kütlesi meydana getirerek şişer. HCl ve HNO3 ile de etkilenir. Selüloz çözeltileri kolloidal yapıdadır.

Yağlar ve Mumlar
Pamuktaki yağ ve mumlar şunlardan meydana gelir:
1. Gliserid’ler: Bunlar kolayca sabunlaşabilen yağlardır.
2. Mumlar: Zorlukla sabunlaşır.
3. Sabunlaşmayan yağlar.
4. Serbest yağ asitleri.
5. Çok az miktarda sabunlar.
Azot İçeren Maddeler
Canlı hücrenin protoplazmasından türerler. Bunlar proteinler ve proteinlerin bölünme ürünü olan polipeptitler ve amino asitlerdir.

Pektatlar
Doğal pamuk pektik asit türevlerini içerir. Bunlar başlıca kalsiyum ve magnezyum pektat halinde bulunurlar, fakat serbest pektik asit ve metil pektat da vardır.
Mineral Maddeler
Bunların cinsi ve miktarı bir dereceye kadar pamuğun yetiştiği toprağa bağlıdır. Mineral maddeler hücre özsuyunun artıklarıdır. Analizler bu maddelerin K2CO3, KCl, K2SO4, CaCO3, MgSO4, FeO ve Al2O3 olduğunu göstermiştir. Ca- ve K- karbonatları aslında karbonat halinde olmayıp bu metallerin organik asitlerinin yanma ürünleridir.
Pamuğun Kimyasal Özellikleri

Asitlerin Etkisi
Pamuk, sıcak seyreltik veya soğuk derişik asitlerden zarar görür, parçalanır. Soğuk, zayıf, seyreltik asitlerden zarar görmez.
Oksitleme özelliğinden ötürü nitrik asidin selüloza etkisi farklılık gösterir. Derişik nitrik asit içine kısa bir süre için batırılması, gerilme mukavemetinin ve boyarmaddelere karşı afinitesinin artmasıyla birlikte bir miktar büzülmesine sebep olur. Soğuk nitrik asidin uzun süreli etkisi selülozu oksiselüloza yükseltger ve sonunda oksalik aside parçalar. Reaksiyon yüksek sıcaklıklarda hızlanır. Nitrik asit, pamukta kuruduğu zaman diğer mineral asitler gibi depolama sırasında çürümeye neden olur.

Alkalilerin Etkisi
Pamuk, alkalilere karşı son derece dayanıklıdır. Sodyum hidroksitte şişer (merserizasyon) fakat zarar görmez; herhangi bir zarar görmeden, sabunlu çözeltilerde defalarca yıkanabilir. Sodyum karbonat gibi zayıf alkaliler ortamda hava yoksa, ne alçak ne de yüksek sıcaklıkta etki etmezler. Oysa oksijenin varlığıyla oksiselüloz meydana gelir ve pamuk yavaş yavaş çürümeye başlar. NaOH gibi kuvvetli alkalilerin seyreltik çözeltileri de aynı şekilde çok fazla etki eder. Havanın hiç olmadığı durumlarda pamuk % 2’lik NaOH ile hiç çürüme olmadan kaynatılabilir. Eğer oksijen mevcutsa oksiselüloz açığa çıkar.
Seyreltik NaOH çözeltileriyle etkileşme pamuğun kristal yapısını değiştirmez, fakat NaOH konsantrasyonu % 13’ün üzerine çıkarsa, yeni bir tip kristal yapısı görülmeye başlar. Bu değişme % 19’luk konsantrasyonda tamamlanır. Yani % 19-20’lik NaOH çözeltisiyle muamele edilerek kristal yapısı değişen selüloz, bünyesine aldığı alkali çıkarıldığı zaman tekrar eski haline dönemez. Bu şekilde kristal yapısı değişmiş olan selüloz elyafı şişerek bükümsüzleşmiş ve silindirik bir durum almıştır. % 20’lik sodyum hidroksitin selüloza bu şekilde etkisinin ticari uygulaması, merserizasyondur.

Organik Çözücülerin Etkisi
Pamuğu tamamıyla çözen pek az organik çözücü vardır. Normal çözücülere karşı yüksek dayanıklılık gösterir. Fakat bakır amonyum hidroksit, bakır etilen diamin ve % 70 derişik sülfürik asitte disperse olur.

Isının Etkisi
105 oC’de pamuk lifleri nemini kaybeder, 115-120 oC’de sararır, 180 oC’de rengi kahverengimsi olur, 185-200 oC’de kömürleşmeye başlar ve 300 oC’de tamamen karbonize olur. Yanarken için için yanar, hafif alev verir, kağıt kokusu duyulur, beyaz kül bırakır. Cam tüpte yakıldığında, buharları mavi turnusol kağıdını kırmızıya boyar.
Hava ve Gün Işığının Etkisi
Pamuk güneş ışığına maruz bırakılırsa mukavemeti az miktarda azalır. Yüksek sıcaklık ve rutubet etkisinde güneş ışığı son derece tehlikeli olur. Zararın çoğunu ultraviyole ve görünür ışınların daha kısa dalga boylu olanları meydana getirir.
cevapcıl - avatarı
cevapcıl
Ziyaretçi
21 Mart 2013       Mesaj #10
cevapcıl - avatarı
Ziyaretçi
Dünyada pamuk üretimi yapan ülkeler sırasıyla,
ABD,
Kıta Çin,
Hindistan,
Bağımsız Devletler Topluluğu,
Pakistan,
Türkiye,
Brezilya,
Arjantin,
Mısır,
Yunanistan,
Suriye,
Meksika,
İran,
Sudan,
Tanzanya,
Paraguay,
Peru,
Kolombiya,
İsrail,
Nikaragua,
Guatemala' dır.

Benzer Konular

12 Ocak 2012 / Misafir Cevaplanmış
30 Mart 2016 / sizlere Soru-Cevap
13 Aralık 2012 / Misafir Soru-Cevap
17 Ocak 2012 / zehra @ eda Soru-Cevap
25 Ekim 2014 / Misafir Soru-Cevap