Arama

Ergenekon Destanı'nın geçtiği coğrafi bölgenin özellikleri nasıldır?

En İyi Cevap Var Güncelleme: 8 Nisan 2017 Gösterim: 26.167 Cevap: 2
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
7 Ocak 2010       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Ergenegon Destanı' nın geçtiği coğrafi bölge hakkında bilgi verebilir misiniz?
EN İYİ CEVABI perlina verdi
63388d1491637872 turk destanlari ergenekon destani ergenekon cikis
Destanın Çin kaynaklarındaki farklı biçimine göre Türkler Hazar Denizi kıyılarında yerleşmiştir.
Sponsorlu Bağlantılar
İslam döneminde ilk kez tarihçi Reşideddin (1248-1313) destandan söz eder. Reşideddin Camiü’t-Tevarih adlı yapıtında 1Ö 8. yüzyılda Moğollar ile Türkler arasındaki savaşta bütün Moğolların öldüğünü ve Negüs ile Kıyan adlı Moğol prenslerinin Ergenekon’a giderek orada çoğaldıklarını yazar. Ebu’l-Gazi Bahadır Han’ın (1603-63) Şecere-i Türk’te verdiği bilgiler de büyük olasılıkla buradan aktarılmıştır. Orhun Yazıtları’nda Ergenekon’da çoğalan kabilenin, Batı Göktürklerin temelini oluşturan 10 kabile (10 ok) olduğu söylenir. Ergenekon’un Aral Gölü çevresinde ya da Ötüken’e yakın bir yer olduğu sanılmaktadır.

Destana göre; O çağda Türkler'in başında İl Kağan vardı. İl Kağan'ın da birçok oğlu vardı. Ancak, bu savaşta biri dışında tüm çocukları öldü. Kayı (Kayan) adlı bu oğlunu o yıl evlendirmişti. İl Kagan'ın bir de Tokuz Oguz (Dokuz Oğuz) adlı bir yeğeni vardı; o da sağ kalmıştı. Kayı ile Tokuz Oguz tutsak olmuşlardı. On gün sonra ikisi de karılarını aldılar, atlarına atlayarak kaçtılar. Türk yurduna döndüler. Burada düşmandan kaçıp gelen develer, atlar, öküzler, koyunlar buldular. Oturup düşündüler: "Dörtbir yan düşman dolu. Dağların içinde kişi yolu düşmez bir yer izleyip yurt tutalım, oturalım." Sürülerini alıp dağa doğru göç ettiler.

Geldikleri yoldan başka yolu olmayan bir yere vardılar. Bu tek yol da öylesine sarp bir yoldu ki deve olsun, at olsun güçlükle yürürdü; ayağını yanlış yere bassa, yuvarlanıp paramparça olurdu.

Türkler'in vardıkları ülkede akarsular, kaynaklar, türlü bitkiler, yemişler, avlar vardı. Böyle bir yeri görünce, ulu Tanrı'ya şükrettiler. Kışın hayvanlarının etini yediler, yazın sütünü içtiler. Derisini giydiler. Bu ülkeye Ergenekon dediler.

Zaman geçti, çağlar aktı; Kayı ile Tokuz Oguz'un birçok çocukları oldu. Kayı'nın çok çocuğu oldu, Tokuz Oguz'un daha az oldu. Kayı'dan olma çocuklara Kayat dediler. Tokuz'dan olma çocukların bir bölümüne Tokuzlar dediler, bir bölümüne de Türülken. Yıllar yılı bu iki yiğidin çocukları Ergenekon'da kaldılar; çoğaldılar, çoğaldılar, çoğaldılar. Aradan dört yüz yıl geçti.

Dört yüz yıl sonra kendileri ve süreleri o denli çoğaldı ki Ergenekon'a sığamaz oldular. Çare bulmak için kurultay topladılar. Dediler ki: "Atalarımızdan işittik; Ergenekon dışında geniş ülkeler, güzel yurtlar varmış. Bizim yurdumuz da eskiden o yerlerde imiş. Dağların arasını araştırıp yol bulalım. Göçüp Ergenekon'dan çıkalım. Ergenekon dışında kim bize dost olursa biz de onunla dost olalım, kim bize düşman olursa biz de onunla düşman olalım...

DEVAMI >>>> Ergenekon Destanı


Son düzenleyen perlina; 8 Nisan 2017 11:21
Daisy-BT - avatarı
Daisy-BT
Ziyaretçi
7 Ocak 2010       Mesaj #2
Daisy-BT - avatarı
Ziyaretçi
Ergenekon destanı, Göktürkler'in türeyişini anlatan bir Türk destanıdır. Genel olarak, düşman tarafından hile ile yenilgiye uğratılan Türklerin, Ergenekon Ovası'nda yeniden türeyip tekrar eski yurtlarına dönerek düşmanlarıyla çarpışmalarını anlatır.

Sponsorlu Bağlantılar
Ergenekon Türklerin Orta Asya'daki efsanevi anayurdudur.
Rus tarihçi Gumilev’in tarifine göre dik yamaç anlamını taşır. Bu destan eski Türk destanıdır. Türklerin demir bir dağı eriterek, düşmanın onu kafese almaya çalışan, sömürücü ve zalim çemberinden kurtuluşunu ve var olma mücadelesini anlatır. Ergenekon Destanı, Göktürkler'in kökenlerini ve tarih sahnesinden kaybolup tekrar meydana çıkmalarını anlatır. Destanın en eski anlatımlarına Çin kaynaklarında rastlanılmaktadır. Türk mitolojisi'nde bir savaş sonrasında Türklerden sağ kalan tek canlı insan olan bir bebek dişi kurt Asena tarafından emzirilmiş ve bu şekilde soylarını sürdürmüştür. Ergenekon Destanı'nda tasvir edilir.

Ergenekon Ovası'nın, yalçın dağlarla çevrili, mümbit bir ova olduğuna inanılır. Efsaneye göre, Ergenekon'u çevreleyen dağlarda zengin demir filizleri bulunmalıdır. Zira Türkler bu demir madenlerini işlemişler ve sonunda madenleri eriterek açtıkları yoldan Ergenekon'u terk etmişlerdir.

Türkler Ergenekon'da güçlerini kazandıktan sonra İstemi Kağan'ın önderliğinde Asya'dan Doğu Avrupa'ya kadar olan toprakları egemenliklerine almışlardı.

Ergenekon'un gerçekte nerede olduğu hakkında çeşitli savlar öne sürülmekle birlikte, bu konuda kesin bir bulgu yoktur. Eski eserlerde yer alan tasvirler ve metehan mollamehmetoğlunun yaptığı araştırmalara göre Ergenekon'un Altay dağlarındaki, Beluça dağında olduğundan bahsedilmektedir.
Son düzenleyen perlina; 8 Nisan 2017 11:21
perlina - avatarı
perlina
Ziyaretçi
8 Nisan 2017       Mesaj #3
perlina - avatarı
Ziyaretçi
Bu mesaj 'en iyi cevap' seçilmiştir.
63388d1491637872 turk destanlari ergenekon destani ergenekon cikis
Destanın Çin kaynaklarındaki farklı biçimine göre Türkler Hazar Denizi kıyılarında yerleşmiştir.
İslam döneminde ilk kez tarihçi Reşideddin (1248-1313) destandan söz eder. Reşideddin Camiü’t-Tevarih adlı yapıtında 1Ö 8. yüzyılda Moğollar ile Türkler arasındaki savaşta bütün Moğolların öldüğünü ve Negüs ile Kıyan adlı Moğol prenslerinin Ergenekon’a giderek orada çoğaldıklarını yazar. Ebu’l-Gazi Bahadır Han’ın (1603-63) Şecere-i Türk’te verdiği bilgiler de büyük olasılıkla buradan aktarılmıştır. Orhun Yazıtları’nda Ergenekon’da çoğalan kabilenin, Batı Göktürklerin temelini oluşturan 10 kabile (10 ok) olduğu söylenir. Ergenekon’un Aral Gölü çevresinde ya da Ötüken’e yakın bir yer olduğu sanılmaktadır.

Destana göre; O çağda Türkler'in başında İl Kağan vardı. İl Kağan'ın da birçok oğlu vardı. Ancak, bu savaşta biri dışında tüm çocukları öldü. Kayı (Kayan) adlı bu oğlunu o yıl evlendirmişti. İl Kagan'ın bir de Tokuz Oguz (Dokuz Oğuz) adlı bir yeğeni vardı; o da sağ kalmıştı. Kayı ile Tokuz Oguz tutsak olmuşlardı. On gün sonra ikisi de karılarını aldılar, atlarına atlayarak kaçtılar. Türk yurduna döndüler. Burada düşmandan kaçıp gelen develer, atlar, öküzler, koyunlar buldular. Oturup düşündüler: "Dörtbir yan düşman dolu. Dağların içinde kişi yolu düşmez bir yer izleyip yurt tutalım, oturalım." Sürülerini alıp dağa doğru göç ettiler.

Geldikleri yoldan başka yolu olmayan bir yere vardılar. Bu tek yol da öylesine sarp bir yoldu ki deve olsun, at olsun güçlükle yürürdü; ayağını yanlış yere bassa, yuvarlanıp paramparça olurdu.

Türkler'in vardıkları ülkede akarsular, kaynaklar, türlü bitkiler, yemişler, avlar vardı. Böyle bir yeri görünce, ulu Tanrı'ya şükrettiler. Kışın hayvanlarının etini yediler, yazın sütünü içtiler. Derisini giydiler. Bu ülkeye Ergenekon dediler.

Zaman geçti, çağlar aktı; Kayı ile Tokuz Oguz'un birçok çocukları oldu. Kayı'nın çok çocuğu oldu, Tokuz Oguz'un daha az oldu. Kayı'dan olma çocuklara Kayat dediler. Tokuz'dan olma çocukların bir bölümüne Tokuzlar dediler, bir bölümüne de Türülken. Yıllar yılı bu iki yiğidin çocukları Ergenekon'da kaldılar; çoğaldılar, çoğaldılar, çoğaldılar. Aradan dört yüz yıl geçti.

Dört yüz yıl sonra kendileri ve süreleri o denli çoğaldı ki Ergenekon'a sığamaz oldular. Çare bulmak için kurultay topladılar. Dediler ki: "Atalarımızdan işittik; Ergenekon dışında geniş ülkeler, güzel yurtlar varmış. Bizim yurdumuz da eskiden o yerlerde imiş. Dağların arasını araştırıp yol bulalım. Göçüp Ergenekon'dan çıkalım. Ergenekon dışında kim bize dost olursa biz de onunla dost olalım, kim bize düşman olursa biz de onunla düşman olalım...

DEVAMI >>>> Ergenekon Destanı

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.

Benzer Konular

9 Nisan 2017 / Misafir Edebiyat
8 Nisan 2017 / Ziyaretçi Cevaplanmış
12 Aralık 2013 / Misafir Soru-Cevap
20 Şubat 2016 / Misafir Cevaplanmış