Arama

Türk Sanat, Türk Halk ve Batı Müziği enstrümanları hakkında bilgi verir misiniz?

En İyi Cevap Var Güncelleme: 4 Aralık 2018 Gösterim: 29.041 Cevap: 2
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
17 Ocak 2010       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Türk Sanat, Türk Halk ve Batı Müziği enstrümanları hakkında bilgi verir misiniz?
EN İYİ CEVABI Misafir verdi

Yaylı Çalgılar


Yaylı çalgılar bir orkestranın en önemli öğesidir. Yayla sürtündüğünde titreşen tellerden oluşan tahta çalgılardır. Diğer bir adı da "keman ailesi"dir.
Sponsorlu Bağlantılar
  • Keman - Yaylı çalgıların en küçüğüdür. Soprano ses verir.
  • Viyola - Kemanın biraz daha büyük tınısı daha lirik bir çalgıdır. Alto ses verir.
  • Çello (Viyolonsel) - İnsan sesine en yakın çalgı olarak da bilinir. Mükemmel bir tınısı vardır. Asi ve özgür bir yapısı vardır. Bir ucu yere dayanarak çalınır. Tenor ses verir.
  • Kontrbas (veya sadece Bas) - Yaylı çalgılar arasında en büyük olanıdır (Boyu bir insan boyuna ulaşır). Bas ses verir.
Avrupa'da yaylı çalgılar "telli çalgılar" olarak adlandırılır, böylece bu aileye arp (harp) da eklenir. Arp, çok sayıda tele ve pedala sahip olan bir çalgıdır, telleri parmakla çekilerek titreştirilir. Keman ailesinin üyeleri de buna benzeyen bir biçimde çalınmaya müsaittir (pizzicato).

Üflemeli Çalgılar


İçlerine üflenen nefes sayesinde titreşen çalgılardır. İki gruba ayrılırlar:
  1. Tahta üflemeliler
  2. Bakır üflemeliler
Bu gruplar çalgıların imal edildikleri maddeye göre ayrılmaz, çalışma stillerine göre ayrılır.
  • Flüt - Bir tahta üflemelidir. 19. yüzyılda tahtadan imal edilirken günümüzde metalden imal edilmekte olan konser flütü (yanflüt), tatlı ve sakinleştirici bir ses çıkarır. Orkestralarda flütün yanısıra kısaca pikolo diye adlandırılan pikolo flüt de kullanılır. Pikolo, küçük anlamına gelir. Pikolo flüt, normal flütten daha kısadır ve daha ince ses çıkarır.
  • Klarinet - Tek kamışlı tahta üflemelidir. 19. yüzyılda kullanılmaya başlanmıştır. Hafif boğukça fakat parlak bir ses çıkarır. Orkestrada normal klarnetten daha kalın ses çıkaran basklarinet de kullanılır.
  • Saksofon - 20. yüzyıl klasik müzik eserlerinde yer alan (örneğin Ravel ve Gershwin'in eserlerinde) tek kamışlı tahta üflemelidir. Bir klarinet alt-türü de denebilir.
  • Obua - Çift kamışlı tahta üflemelidir. Barok dönemden beri orkestraların en popüler çalgılarındandır. Keskin ve acıklı bir sesi vardır. Orkestralarda obuanın yanısıra biraz daha kalın ses veren korangle (İngiliz kornosu) da kullanılır.
  • Fagot - Çift kamışlı tahta üflemelidir. Gizemli ve kadifemsi bir sesi vardır. Orkestralarda fagotun yanısıra, normal fagottan bir oktav daha kalın ses çıkarabilen kontrfagot da kullanılır.
  • Trompet - Pistonlu bakır üflemelidir. Parlak ve coşkulu bir sesi vardır.
  • Trombon - Sürgülü bakır üflemelidir. Trompetten daha kalın ses çıkarır. Sesi biraz daha boğuktur.
  • Korno - Pek çok yerinden bükülmüş çok uzun bir borudan oluşur. Dairesel bir şekle, boğuk bir sese sahiptir.
  • Tuba - En kalın sesli bakır üflemelidir. Kornonun daha büyüğü sayılabilir. Pistonludur.

Vurmalı Çalgılar (Perküsyon)


Tokmak, baget veya fırça gibi cisimlerle vurularak titreştirilen çalgılardır. Orkestranın en arkasında bulunurlar.
  • Timpani - Küçük orkestra davullarıdır. Yarım küre biçimindedirler. Çıkaracakları nota, derileri gerilerek ayarlanabilir.
  • Zil - İki dairesel bakır levhadan oluşur, birbirlerine çarpılarak ses çıkarır.
  • Üçgen - Bir metal çubuğun üçgen şekli oluşturacak şekilde bükülmesiyle yapılır. Küçük bir sopayla vurularak kısa ama etkili bir çın sesi verir.
  • Kastanyet -İspanyol kökenlidir. İki küçük tahta parçasından oluşur, bunların birbirine vurulmasıyla ses çıkarır.
  • Çıngırak - Metalden yapılmış konik biçimli bir çalgıdır. İçinde yine metalden küçük bir tokmak asılıdır, çıngırak sallandıkça koninin iç yüzeyine çarparak ses verir.
  • Tef - Yuvarlak bir tahta kasnağın bir veya iki yanına deriden bir örtü geçirilerek yapılır ve parmak vuruşlarıyla çalınır. Her vuruşta, kasnaktaki ince pirinçten 4-8 çift küçük zil tınlar.
  • Trampet - Dairesel bir metal gövdenin iki tarafına gerilmiş deriden ve bir derinin hemen altındaki gerili kirişlerden oluşur. Bagetle vurulduğunda deriler kirişlerle titreşir ve güçlü, keskin bir pat sesi çıkar.

Son düzenleyen Safi; 4 Aralık 2018 12:38
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
17 Ocak 2011       Mesaj #2
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Bu mesaj 'en iyi cevap' seçilmiştir.

Yaylı Çalgılar


Yaylı çalgılar bir orkestranın en önemli öğesidir. Yayla sürtündüğünde titreşen tellerden oluşan tahta çalgılardır. Diğer bir adı da "keman ailesi"dir.
Sponsorlu Bağlantılar
  • Keman - Yaylı çalgıların en küçüğüdür. Soprano ses verir.
  • Viyola - Kemanın biraz daha büyük tınısı daha lirik bir çalgıdır. Alto ses verir.
  • Çello (Viyolonsel) - İnsan sesine en yakın çalgı olarak da bilinir. Mükemmel bir tınısı vardır. Asi ve özgür bir yapısı vardır. Bir ucu yere dayanarak çalınır. Tenor ses verir.
  • Kontrbas (veya sadece Bas) - Yaylı çalgılar arasında en büyük olanıdır (Boyu bir insan boyuna ulaşır). Bas ses verir.
Avrupa'da yaylı çalgılar "telli çalgılar" olarak adlandırılır, böylece bu aileye arp (harp) da eklenir. Arp, çok sayıda tele ve pedala sahip olan bir çalgıdır, telleri parmakla çekilerek titreştirilir. Keman ailesinin üyeleri de buna benzeyen bir biçimde çalınmaya müsaittir (pizzicato).

Üflemeli Çalgılar


İçlerine üflenen nefes sayesinde titreşen çalgılardır. İki gruba ayrılırlar:
  1. Tahta üflemeliler
  2. Bakır üflemeliler
Bu gruplar çalgıların imal edildikleri maddeye göre ayrılmaz, çalışma stillerine göre ayrılır.
  • Flüt - Bir tahta üflemelidir. 19. yüzyılda tahtadan imal edilirken günümüzde metalden imal edilmekte olan konser flütü (yanflüt), tatlı ve sakinleştirici bir ses çıkarır. Orkestralarda flütün yanısıra kısaca pikolo diye adlandırılan pikolo flüt de kullanılır. Pikolo, küçük anlamına gelir. Pikolo flüt, normal flütten daha kısadır ve daha ince ses çıkarır.
  • Klarinet - Tek kamışlı tahta üflemelidir. 19. yüzyılda kullanılmaya başlanmıştır. Hafif boğukça fakat parlak bir ses çıkarır. Orkestrada normal klarnetten daha kalın ses çıkaran basklarinet de kullanılır.
  • Saksofon - 20. yüzyıl klasik müzik eserlerinde yer alan (örneğin Ravel ve Gershwin'in eserlerinde) tek kamışlı tahta üflemelidir. Bir klarinet alt-türü de denebilir.
  • Obua - Çift kamışlı tahta üflemelidir. Barok dönemden beri orkestraların en popüler çalgılarındandır. Keskin ve acıklı bir sesi vardır. Orkestralarda obuanın yanısıra biraz daha kalın ses veren korangle (İngiliz kornosu) da kullanılır.
  • Fagot - Çift kamışlı tahta üflemelidir. Gizemli ve kadifemsi bir sesi vardır. Orkestralarda fagotun yanısıra, normal fagottan bir oktav daha kalın ses çıkarabilen kontrfagot da kullanılır.
  • Trompet - Pistonlu bakır üflemelidir. Parlak ve coşkulu bir sesi vardır.
  • Trombon - Sürgülü bakır üflemelidir. Trompetten daha kalın ses çıkarır. Sesi biraz daha boğuktur.
  • Korno - Pek çok yerinden bükülmüş çok uzun bir borudan oluşur. Dairesel bir şekle, boğuk bir sese sahiptir.
  • Tuba - En kalın sesli bakır üflemelidir. Kornonun daha büyüğü sayılabilir. Pistonludur.

Vurmalı Çalgılar (Perküsyon)


Tokmak, baget veya fırça gibi cisimlerle vurularak titreştirilen çalgılardır. Orkestranın en arkasında bulunurlar.
  • Timpani - Küçük orkestra davullarıdır. Yarım küre biçimindedirler. Çıkaracakları nota, derileri gerilerek ayarlanabilir.
  • Zil - İki dairesel bakır levhadan oluşur, birbirlerine çarpılarak ses çıkarır.
  • Üçgen - Bir metal çubuğun üçgen şekli oluşturacak şekilde bükülmesiyle yapılır. Küçük bir sopayla vurularak kısa ama etkili bir çın sesi verir.
  • Kastanyet -İspanyol kökenlidir. İki küçük tahta parçasından oluşur, bunların birbirine vurulmasıyla ses çıkarır.
  • Çıngırak - Metalden yapılmış konik biçimli bir çalgıdır. İçinde yine metalden küçük bir tokmak asılıdır, çıngırak sallandıkça koninin iç yüzeyine çarparak ses verir.
  • Tef - Yuvarlak bir tahta kasnağın bir veya iki yanına deriden bir örtü geçirilerek yapılır ve parmak vuruşlarıyla çalınır. Her vuruşta, kasnaktaki ince pirinçten 4-8 çift küçük zil tınlar.
  • Trampet - Dairesel bir metal gövdenin iki tarafına gerilmiş deriden ve bir derinin hemen altındaki gerili kirişlerden oluşur. Bagetle vurulduğunda deriler kirişlerle titreşir ve güçlü, keskin bir pat sesi çıkar.

Son düzenleyen Safi; 4 Aralık 2018 12:47
IrResistibLe - avatarı
IrResistibLe
Ziyaretçi
8 Ocak 2013       Mesaj #3
IrResistibLe - avatarı
Ziyaretçi
eçmişten bugüne kadar, ta Çin ortalarından Macaristan ovalarına kadar uzanan bir alanda, binlerce yıl hayatını sürdüren Türk toplumunun, müzik ihtiyacını gidermek için kullandığı, çeşitli karakterde bir çok çalgısı olması tabiidir. Anadolu’da bugün ve yakın zamana kadar kullanılmakta olan çalgıları, yapacağımız listenin daima eksik olacağını unutmamak şartıyla, şöyle sıralayabiliriz:

a) Telli Çalgılar:
I. Telli-tezeneli (tezene veya parmakla çalınan) çalgılar.
1. Meydan, divan sazları
2. Bağlama, bozuk, tambura, çöğür.
3. Cura, bulgarı,
4. Tar, v.b.
II. Telli - yaylı çalgılar:
1. Kopuz ıklığ,
2. Kabak, Rebab (rubbaba), eğit,
3. Karadeniz kemençesi, İstanbul kemençesi v.b.
b) Nefesli Çalgılar:
1. Zurna
2. Kaval (dilli, dilsiz),
3. Düdük (dilli, dilsiz),
4. Çığırtma (çırıtma)
5. Sipsi,
6. Çifte, tulum-çifte.
7. Mey, balaban.
c) Vurmalı Çalgılar:
1. Davul (nağara), koltuk davulu,
2. Tef, kudüm (daire),
3. Darbuka (deplike, dümbelek, dümbek, küp)
4. Zilli maşa, çarpara, parmak zilleri, kaşık v.b.

Meydan sazı telli çalgılar ailesinin en büyüğüdür. Yanık bir sesi vardır. Gayet sade çalınır. Tok ve mil iniltili bir ses verilir. Bu saz Anadolu’da artık gözdeliğini yetirmiştir. Üçerli, dört grup (on iki) teli vardır.

Divan sazı, meydan sazı görünümünde, biraz küçük üçerli üç gurup teli olan, olgun ve dokunaklı ses veren bir sazdır. Bugün meydan sazının yerini almıştır.

Bağlama: Halkımızın en çok sevdiği ve elinde bulundurduğu en yaygın çalgıdır, Uzun saplı, ikişerden üç gurup tellidir. Eski bir Türk çalgısı olan, bugün Altay Türkleri arasında yay’la çalınan çeşidi h kullanılan kopuz adlı sazdan türediği biliniyor. Kolca kopuz denilen saz da kopuzun daha uzun saplısı imiş. XV. yüzyıl dan itibaren Türkçe’den bozulma adlarıyla batıda da uzun müddet kullanılmış. Bağlamanın kendine has bir de ses düzeni (akort’u) vardır ki, buna bağlama düzeni denilir. Alt teli sesini la kabul orta tel dört ses pes mi üst tel beş ses re seslerine akort edilir.

Bozuk: Yine bu aileden 80 - 90 cm. boyunda üçerden üç gurup telli bir sazdır. Açık ve berrak bir sesi vardır.

Tambura: Boyca Bozuk kadar olup ikişerden üç gurup teli vardır, Akordu da bozuk sazının akordu gibidir. Yalnız perde bağı bozuğunkinden fazladır (20-22). Tambur gibi çalınmakla beraber, tezene tutan parmaklardan gayrı parmaklarla bütün tellere vurulup ritm tutularak çalındığı görülür.

Çöğür: Belli bir sazın adı değil. Yurdun çeşitli yerlerinde, çeşitli sazlara çöğür denildiği görülmektedir. Güneyde (Adana, Mersin, Gaziantep, Urfa, Diyarbakır) bozuk’a, on iki telli aşık sazlarına çöğür deniliyor.

Cura: Bu ailenin 50-70 cm. boyunda olanıdır. Üzerinde 7-16 perde bulunur. Bağlama veya bozuk düzenlerine akort edilebilir. Burdur yöresinde bağlama düzeniyle akort edilmiş curaların tezene yerine parmakla çaldığını görürüz.

Bulgarı: Güney ve güneybatı Anadolu ile Kayseri yöresinde görülen curaya yakın bir saz. <<Eski Volga boylarında yerleşip Müslümanlığı da kabul etmiş olan bulgar isimli Türk boyundan bazı oymaklar, Kars yoluyla Anadolu’ya inerek Toros’lara komşu bazı yaylalarda konup göçer olmuşlardır. Bulgarı sazının onlardan kalmış olduğu şüphesizdir.

Doğu Anadolu ve Azerbaycan’da çalınan bir başka halk sazı da Tar’dır. Göğsü diğer telli sazlarda olduğu gibi ahşap olmayıp deriyle kaplıdır. İkişerden üç gurup teli vardır. Bunlardan başka çalınan ezginin kalın ve güçlü perdelerine akortlanan dem telleri vardır. Tezene ile tambur tarzına yakın bir tarzda çalınır.

İlk çağ medeniyetleri yaylı saz kullanmamışlardır. Yaylı saz Asya’dan Selçuklular vasıtasıyla Anadolu’ya, oradan da Avrupa’ya geçmiştir.

Yaylı sazlarımızın en eskisi kopuz’dur (yaylı kopuz). Iklığ adı verilen bir yaylı sazın geçen yüzyıla kadar doğu Türkleri tarafından kullanıldığı söylenmekte Sazın, yarım Hindistan cevizinin kesik yüzüne gerilmiş bir deri ve üst tarafına takılmış bir kol ile alt tarafına takılmış bir ayaktan ibaret olduğu bildiriliyor.5 Yaylı kopuzun özel bir ismi olabileceği söylenmektedir.

Kabak: Gövdesi kabak veya hindistan cevizi, göğsü deri, iki veya üç telli olan bir halk çalgısıdır. Güneydoğu konar-göçerleri aynı saza rubbaba (Rebab) diyorlar. Toroslar’da güney Türkmenleri arasında yaygın olan diğer bir yaylı çalgı da eğit’tir.

Kemençe: Orta ve doğu Karadeniz sahilinde yaygın olan yaylı halk çalgısıdır. Üç veya dört telli olur. İstanbul kemençesi armudi şekliyle Karadeniz kemençesinden ayrılır. Bu sazda tellerin yan taraflarına tırnak yüzeyi ile basılır.

Nefesli sazlarımızdan en yaygını zurnadır. Kaba, orta ve cura olmak üzere üç boy zurna vardır. Kaval, tek veya birbirine geçen üç parçadan meydana gelen 60-70 cm. uzunluğunda bir nefesli halk çalgısıdır. Dilli veya dilsiz olabilir. Düdük ise 25-30 em. boyunda dilli veya dilsiz olabilen bir çalgıdır.

Çığırtma, (çırıtma), Elazığ yöresinin yakın zamana kadar yaygın bir sazı idi. Kartalın kanat kemiğinden yapılan bu sazın boyu 25 ile 26 cm. kadardır. Ege ve Güneybatı Anadolu’nun yaygın bir halk çalgısı da sipsi’dir. Sipsi, 17-18 cm. boyunda kesilmiş bir su kamışı ile ağzına takılan cuk cuktan ibarettir. Çifte, çığırtma gibi kartalın kanat kemiğinden veya sipsi gibi su kamışından iki borunun birbirine bağlanması ve ağız kısmına bir cuk cuk’un (Sipsi’nin) takılmasıyla meydana getirilmiş bir çalgıdır. Ayrıca çifte de olduğu gibi içinde iki ayrı kanal olan ahşap’tan yapılanı da vardır. Burada bir dizi delikleri bulunan kısım- la asil ezgi çalınırken diğer tarafla da ezgiye dem tutulur.

Tulum-zurna, doğu Karadeniz’in dağlık bölgelerinde çalınan bir çalgıdır. Delinmeden ve bozulmadan çıkarılmış bir koç tulumunun boyun kısmı tıkanır, kollardan birine bir ağızlık diğerine de bir çifte (nefesli halk sazı) takılır. Buradaki çiftenin tuluma göre özel bir yapısı vardır.

Mey, Doğu Anadolu illerimizin (Artvin, Erzurum, Kars, Ağrı, Bayburt v.b.) karakteristik sazıdır. Dilsiz düdüğe benzer. Bir gövde ve ağız tarafına takılan ses çıkarıcı yassı kamış ağızlıktan ibarettir. Sesi mat ve hafiftir. Bu özelliği ile küçük ve kapalı yerlerde zurnanın yerini alır. Hazer doğusu Türkmenleri, Azerbaycan ve Türkistan Müslümanları arasında yaygın olan bir başka saz da ba1n Balaban, mey’den daha uzun olup ona göre daha kaba seslidir.

Vurmalı sazlarımızın başında gür sesiyle davul gelir. Kaynağı Orta Asya olup Selçuk Türkleriyle Anadolu’ya gelmiş, Osmanlılardan da Avrupa’ya geçmiştir. Davulun ölçüleri çeşitli yörelere göre değişiktir. 25- 30 cm.’den 75-80 cin, kadar değişir. Büyük davulların tokmak ve çomak (Metçik) denilen araçlarla çalınmasına karşılık, Kars yöresinde görülen küçük davullar koltuk altına alınarak parmaklarla çalınır. 5-10 cm. eninde 30-40 cm. çapında bir kasnağın tek tarafına gerilmiş deri ve kasnak üzerinde takılmış çifter zilden oluşan bir başka vurmalı çalgımız da tef’tir. Tef’in daha geniş ve zilsizine Anadolu’da kudüm denir ki, bu da dini müziğimizde yeri olan daireden başka bir çalgı değildir. Anadolu’nun çeşitli yörelerinde darbuka, deplike, dümbelek, dümbek, küp diye adlandırılan bildiğimiz çalgı, madeni veya toprak olabilir.

Zilli maşa, iki, üç kollu bir maşa ve uçlarına takılı zillerden ibarettir. Bir elle tutulup, diğer elin baş parmağı ile diğer parmakları arasına vurularak çalınır. Çarpara, şimşirden kesilmiş kaşık büyüklüğündeki dört tahta parçasından ibarettir. Bunlar birbirine iple veya menteşeyle bağlıdır. Zilli maşa gibi çalınır.
Son düzenleyen Safi; 4 Aralık 2018 12:49

Benzer Konular

8 Aralık 2014 / Ziyaretçi Cevaplanmış
5 Aralık 2013 / Ziyaretçi Soru-Cevap
24 Kasım 2016 / Ziyaretçi Cevaplanmış
9 Nisan 2012 / Ziyaretçi Soru-Cevap
11 Kasım 2016 / misafir Cevaplanmış