Arama

Akdeniz ve boğazlar siyasi, askeri ve ekonomik yönden neden önemlidir?

En İyi Cevap Var Güncelleme: 1 Şubat 2012 Gösterim: 11.111 Cevap: 7
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
31 Ocak 2010       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
akdeniz ve boğazlar siyasi ekonomik ve askeri bakımdan neden çok onemlidir?


arkadaslar acil yazarsanız sevincem. Simdiden tesekkürler.
EN İYİ CEVABI Mira verdi
Akdeniz'in Önemi

Sponsorlu Bağlantılar
Asya, Afrika ve Avrupa'nın kavşağında, önemli bir ulaşım yolu olan Akdeniz, binlerce yıldan beri, birçok uygarlığın mal ve kültür alışverişinde başrol oynamıştır. Bundan başka Akdeniz, sahne olduğu bütün siyasal çatışmalara rağmen, bir güneş ve tatil simgesidir, her yıl milyonlarca turist çeker.

Deniz yolculuğuna pek elverişli olmamakla birlikte (düzensiz rüzgârlar ve akıntılar, sayısız gizli kayalıklar), Akdeniz öteden beri çok işlek bir ulaşım yoludur; dağlarla, çöllerle veya din, kültür ve siyasal rejim farklarıyla birbirinden ayrı kalmış bölgeleri birbirine bağlamış, böylece sürekli bir buluşma ve çatışma yeri olagelmiştir.

Dünyadaki denizler arasında insanlığa en uygun ve en yakın deniz Akdeniz'dir. Çevresinde yüksek uygarlıkların doğmasında önemli rol oynayan Akdeniz, XIX. yüzyıla kadar büyük deniz savaşlarına da sahne olmuştur, llkçağ'da Fenikeliler, Kartacahlar, Romalılar; Ortaçağ'da Çenevizliler ve Venedikliler; Yeniçağ'da Venedikliler ve Osmanlılar üstün donanmalarıyla Akdeniz'e egemen oldular. XVI. ve XVII. yüzyıllarda Akdeniz bir Türk gölü durumundaydı. XVIII. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu gerilemeğe başlayınca Akdeniz'de İngilizler üstünlük kurdu. Cebelitarık, Malta ve Süveyş Kanalı gibi kilit noktalar İngilizlerin eline geçti. Zamanımızda ise Amerikan ve Sovyet donanmaları Akdeniz'de rekabet halindedir.

Ekonomik bakımdan Akdeniz, tarihte birkaç defa Önemini yitirdi. Îlkçağ'da, Akdeniz doğunun lüks maddeleriyle batının hammaddeleri arasında önemli alışveriş alanıydı. Buna benzer bir alışveriş düzeni de Ortaçağ'da gerçekleşmiş, Venedik, baharat ticaretine egemen olarak üstünlük kazanmıştı. Ama Portekizlilerin aç&ğı Kap yolu, Akdeniz'de gerilemeğe sebep oldu ve bu durum ancak 1869'da, Süveyş Kanalı'nın açılmasıyla düzeldi. O zaman Akdeniz, Hindistan ve Uzakdoğu yolunun can damarı haline geldi. 1967 yılında kanalın kapatılması, ikinci bir defa Akdeniz'in gözden düşmesine sebep oldu. Bu durum ancak 1975'te, kanalın yeniden açılmasıyla son buldu.

Bu iniş çıkışlara rağmen, Akdeniz'in gerek ticaret alanında (Arap ülkelerinden petrol ithali), gerek sanayi alanında oynadığı rol, öneminden bir şey kaybetmiş değildir. Gerçekten de, İkinci Dünya Savaşı sona erdiğinden beri, Akdeniz kıyılarında gittikçe artan sayıda sanayi tesisleri kurulmaktadır: petrol rafinerileri, gemi şantiyeleri, çelik fabrikaları v.b.

Meydan Larusse Gençlik Ansiklopedisi, 1. Cilt, Sy: 48-49-50
Dünyada tespit edilmiş petrol rezervlerinin %65’ine, doğalgaz kaynaklarının ise% 41’ine sahip Ortadoğu coğrafyasının sıcak denizi olan Doğu Akdeniz,aynızamanda Büyük Ortadoğu projesinin de çekirdek bölgesi durumundadır.

Tarihin her döneminde büyük güçler tarafından rekabet alanı olarak algılananve ciddi çatışmalara sahne olan Doğu Akdeniz , yakın gelecekte yine birçok açıdan Dünyanın gündemine gelecek ve 21.yüzyılın en keskin hesaplaşmasının yapılacağı bölge olacaktır.

Bu bölgede, güvenlik ve istikrarı gelecekte tehdit edebilecek bir başka unsur daBölgenin yenilenebilir su kaynakları açısından fakirliği olacaktır.

Doğu Akdeniz Havzası’ndaki ülkelerin birçoğu su açısından, çeşitli oranlarda Memba ülkelerine bağımlı ve ya su kaynaklarını kıyıdaş bir ülkeyle birlikte kullanmak durumunda olan ülkelerdir. Bu karakteristik özellik, havzada kıt olan su kaynaklarının kullanımının önemini arttırarak havzanın geleceğinde etkili bir rol oynayacaktır.

Akdeniz'in Doğusu / Dursun Ali, arka kapak yazısı


Boğazların Önemi
Boğazlar, konumu ve tarihi önemi itibariyle, İstanbul Karadeniz kapısı, Çanakkale de Ege Denizi kapısı olarak, geçmişte taşıdıkları ve çağımızda taşımakta oldukları stratejik önem ve değer açısından daima birlikte mütalaa edilmiş ve edilmektedir.

Her iki boğazda, klasik ve dar çerçevede sadece Akdeniz'i Karadeniz'e, Avrupa'yı Asya'ya bağlayan su geçitleri ya da köprüler değil, Akdeniz'in öteki önemli su geçitlerinden Cebelitarık ve Süveyş kanalı ile de bütünleşerek, dünyanın büyük denizlerini (Atlas ve Hint okyanusu gibi) ve büyük kıta kara parçalarını birbirine bağlayan, daha geniş anlamdaki jeopolitik konumuyla, dünya siyaset ve iktisadiyatı üzerine olan etkilerini bu gün de korumaktadır. Bu nedenlerledir ki, Türk Boğazları, uluslararası ilişkilere yön vermede daima odak noktası olmuşlardır.

Boğazların tarihin akışı içindeki stratejik durumu ve jeopolitik konumuyla ilgili yukarıdaki kısa açıklamaların ışığı altında, tarihin eski dönemlerinden beri ön planda, Avrupa ve Asya ülkeleri arasında başlamış olan ekonomik, ticari ve siyasi ilişkilerle, askeri hareketler, sürekli olarak Boğazlar bölgesinde cereyan etmiştir. Başka bir deyişle Boğazlar, dünyanın diğer parçalarında pek görülmemiş ardı arkası kesilmeyen mücadelelere sahne olmuştur.

Bu açıdan Türkiye, jeopolitik ve jeokültür levhalar üzerinde bir sınır ülkesidir. Yani batıdan Avrupa kültürü, kuzeyden Rus kültürü,doğudan Asya kültürü ve güneyden Afrika ve Arap kültürü ile sınırlıdır. Dolayısıyla Türkiye, aynı zamanda dünya kültürlerinin kesişme noktasında bulunur. Marmara Denizi,Çanakkale Boğazı ile Adalar denizine, İstanbul Boğazı ile de, Karadeniz'e bağlıdır. Adalar denizi güneyde, Akdeniz ile birleşir. Akdeniz ise, batıda Cebel−i Tarık Boğazı ile Atlas Okyanusu'na bağlantılıdır. Bu sebeple, Türkiye'nin üç tarafını çevreleyen denizler, dünya okyanuslarına açılmaktadır. Türkiye ve Karadeniz'e komşu olan ülkeler için boğazların çok büyük bir önemi vardır.



Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
8 Şubat 2010       Mesaj #2
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Bir ülkenin dünya üzerinde bulunduğu yere ve bu yerin, denizlere, ticaret yollarına, önemli yeraltı kaynaklarına ve ülkelere göre durumuna o ülkenin "Coğrafi Konumu" denir. Coğrafi konum, bir ülkenin sosyal, siyasi ve ekonomik yapısına büyük ölçüde etki yapar. Yurdumuz coğrafi konumu bakımından çok önemli özelliklere sahip bir ülkedir. şimdi bu konumunun özelliklerini ve sonuçlarını kısaca inceleyelim. Türkiye, bir yandan Avrupa, Asya, Afrika kıtaları arasında, diğer yandan da NATO ülkeleri, Ortadoğu ülkeleri Balkan ülkeleri vs Kafkas ülkeleri arasında yer almıştır. Onun için Türkiye, coğrafi konum olarak Dünya üzerinde siyasi, ekonomik ve askeri yönden çok önemli bir yerde bulunmaktadır. Fiziki Coğrafya ve Ekonomik Coğrafya Açısından; Türkiye, Kuzey Yarım Kürede 36-42 derece kuzey paralelleri ile 26-45 derece doğu meridyenleri arasında bulunur. Bu durum doğusu ile batısı arasında 19 meridyenlik bir uzaklık yaratır ki, bu da 76 dakikadır.

Sponsorlu Bağlantılar
Türkiye, Atlas Okyanusunun bir kolu olan Akdeniz ve onun uzantıları olan Ege Denizi, Marmara Denizi ve Karadenizle üç tarafından çevrilmiştir. Bu durum, Türkiye ikliminin ana karakterini belirler. Ülkemizin büyük bir bölümü Akdeniz ikliminin etkisi altındadır. Bu etki, bölgenin denize yakınlığına, dağların kıyıya uzanış biçimleri ve yüksekliğine göre farklılıklar gösterir. İklim farklılıkları yurdumuzda çok çeşitli tarım ürünlerinin yetişmesini sağlamıştır. Tüm bu özellikler Türkiyeyi dışarıdan tarım ürünü almayan, kendi kendini besleyebilen dünyanın sayılı ülkeleri arasına sokmuştur. Yurdumuzu çevreleyen denizler, deniz ulaşım ve ticaretimizi geliştirirken, uzun ve güneşli kıyılarımız da önemli turizm zenginliği sağlar. Denizlerin ve yer şekillerinin sağladığı yağış ayrıca zengin bir su ve dolayısıyla akarsu potansiyelinin doğmasına neden olmuş, bu da tarım ve elektrik enerjisi üretimimize büyük katkı sağlamıştır. Denizlerimiz ve akarsularımız, ayrıca önemli bir besin kaynağı olan su ürünleri bakımından da büyük yararlar sağlar.

Türkiye eski dünya kıtalarının arasında yer alır. Bu nedenle hem Asya, hem de Avrupa ülkesidir. Tarih boyunca bu iki kıta arasında bir köprü görevi üstlenmiştir. Bugün Balkanlarda, Kafkaslar da ve Orta Asyada meydana gelen gelişmeler sonucu bu görevi daha da önem kazanmıştır. Ayrıca, yine Avrupa ülkeleri ile Ortadoğu ülkeleri arasında yer alır. Gelişmiş Avrupada sanayinin her türlü ürünü, Orta Doğuda ise bol petrol vardır. Birbirine muhtaç bu iki ülkeler grubu arasında canlı ticareti sağlayan yolların yurdumuzdan geçmesi önemli ekonomik yararlar sağlar. Ayrıca, Türkiye kültür bakımından da bir geçiş alanı durumundadır. Ulu Önder Atatürkün başlattığı İnkılâplar sonucu, Cumhuriyetle beraber Ülkemiz, demokratik ve lâik yapısı, bazı kurum ve kuruluşlarıyla Avrupayla yakın işbirliği ve bütünleşmeye girmiştir. Orta Doğu Ülkeleri ile de ilişkisi olan Türkiye, sosyal, siyasi ve ekonomik yapısıyla Avrupa ve Orta Doğu ülkelerini birbirine yaklaştıran bir model ülke görünümündedir. Siyasi Coğrafya Açısından; İstanbul ve Çanakkale Boğazları, Karadenizi, Akdeniz üzerinden Atlas Okyanusuna ve Hint Okyanusuna bağlar. Bu nedenle
Karadenize kıyısı olan ülkelerin okyanuslara bağlantısı, bu boğazlarla mümkündür. Boğazların sınırlarımız içinde, kontrolümüzde olması, yurdumuza ticari, siyasî ve askeri coğrafya yönünden önemli üstünlükler sağlar. Ayrıca Türkiye, askerî ve siyasî yönden dünyanın en hareketli ve sorunlu ülkelerinin yer aldığı, Balkanlar, Kafkaslar ve Ortadoğu bölgelerinin tam ortasında bulunmaktadır. Yurdumuz devamlı karışıklıklar ve savaşlar içindeki bu bölgede bir barış ve kararlılık ülkesidir. Bu durum, Türkiyeye uluslararası siyasette ve dünya barışının korunmasında ayrı bir önem kazandırmakta, bu ülkeler arasında çıkan savaşlarda,
Türkiyenin yardımına ihtiyaç duyulmaktadır.

1980-1988 yılları arasındaki İran-Irak savaşında; Türkiye önemli ve etkin bir rol oynamıştır. Balkanlarda Yugoslavyanın parçalanması ile kurulan, Türk ve müslüman Bosna-Hersek Cumhuriyetine karşı yürütülen kanlı saldırıları durdurmak için Türkiye büyük çaba göstermektedir. Yine ülkemiz Ermenilerin, Azerbaycana saldırıları sonucunda, Azerbaycanın haklarını uluslararası kurumlarda savunmaktadır. K.K.T.C. nin haklarının savunulmasında ve bağımsızlığının korunmasında da ülkemiz en büyük güvencedir.Türkiye devamlı yenilenen dünya politikası ve ekonomisinde coğrafi konumunun kendisine sağladığı rolü dikkatli ve akılcı politikalarla daha da geliştirerek bölgenin ve dünyanın saygın ülkeleri arasına girmeyi başarmıştır.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
3 Mart 2010       Mesaj #3
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
AKDENİZ VE BOĞAZLAR NEDEN BU KADAR ÖNEMLİDİR?
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
16 Mart 2010       Mesaj #4
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
arkadaşlar bu soruyu acilen bana bulurmusunuz
akdeniz ve bogazlar neden onemlidir
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
6 Nisan 2010       Mesaj #5
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
akdeniz bogazlar1 neden bu kadar önemlidir?simdikten tesekkürler
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
23 Mart 2011       Mesaj #6
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Arkadaşlar bu sorunun cevabını kısa ve öz şekilde bulabilirseniz çok sevinirim ltfn yukarıdakı msjlar gibi bir yıl sonra mesaj almayalım saqolun :Msn GrinMsn GrinMsn GrinMsn GrinMsn GrinMsn GrinMsn GrinMsn GrinDMsn GrinMsn GrinMsn GrinMsn GrinMsn Grin:
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
26 Nisan 2011       Mesaj #7
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
çünkü akdeniz okyanuslara açılar(cebeli tarık boğazından)
Mira - avatarı
Mira
VIP VIP Üye
1 Şubat 2012       Mesaj #8
Mira - avatarı
VIP VIP Üye
Bu mesaj 'en iyi cevap' seçilmiştir.
Akdeniz'in Önemi

Asya, Afrika ve Avrupa'nın kavşağında, önemli bir ulaşım yolu olan Akdeniz, binlerce yıldan beri, birçok uygarlığın mal ve kültür alışverişinde başrol oynamıştır. Bundan başka Akdeniz, sahne olduğu bütün siyasal çatışmalara rağmen, bir güneş ve tatil simgesidir, her yıl milyonlarca turist çeker.

Deniz yolculuğuna pek elverişli olmamakla birlikte (düzensiz rüzgârlar ve akıntılar, sayısız gizli kayalıklar), Akdeniz öteden beri çok işlek bir ulaşım yoludur; dağlarla, çöllerle veya din, kültür ve siyasal rejim farklarıyla birbirinden ayrı kalmış bölgeleri birbirine bağlamış, böylece sürekli bir buluşma ve çatışma yeri olagelmiştir.

Dünyadaki denizler arasında insanlığa en uygun ve en yakın deniz Akdeniz'dir. Çevresinde yüksek uygarlıkların doğmasında önemli rol oynayan Akdeniz, XIX. yüzyıla kadar büyük deniz savaşlarına da sahne olmuştur, llkçağ'da Fenikeliler, Kartacahlar, Romalılar; Ortaçağ'da Çenevizliler ve Venedikliler; Yeniçağ'da Venedikliler ve Osmanlılar üstün donanmalarıyla Akdeniz'e egemen oldular. XVI. ve XVII. yüzyıllarda Akdeniz bir Türk gölü durumundaydı. XVIII. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu gerilemeğe başlayınca Akdeniz'de İngilizler üstünlük kurdu. Cebelitarık, Malta ve Süveyş Kanalı gibi kilit noktalar İngilizlerin eline geçti. Zamanımızda ise Amerikan ve Sovyet donanmaları Akdeniz'de rekabet halindedir.

Ekonomik bakımdan Akdeniz, tarihte birkaç defa Önemini yitirdi. Îlkçağ'da, Akdeniz doğunun lüks maddeleriyle batının hammaddeleri arasında önemli alışveriş alanıydı. Buna benzer bir alışveriş düzeni de Ortaçağ'da gerçekleşmiş, Venedik, baharat ticaretine egemen olarak üstünlük kazanmıştı. Ama Portekizlilerin aç&ğı Kap yolu, Akdeniz'de gerilemeğe sebep oldu ve bu durum ancak 1869'da, Süveyş Kanalı'nın açılmasıyla düzeldi. O zaman Akdeniz, Hindistan ve Uzakdoğu yolunun can damarı haline geldi. 1967 yılında kanalın kapatılması, ikinci bir defa Akdeniz'in gözden düşmesine sebep oldu. Bu durum ancak 1975'te, kanalın yeniden açılmasıyla son buldu.

Bu iniş çıkışlara rağmen, Akdeniz'in gerek ticaret alanında (Arap ülkelerinden petrol ithali), gerek sanayi alanında oynadığı rol, öneminden bir şey kaybetmiş değildir. Gerçekten de, İkinci Dünya Savaşı sona erdiğinden beri, Akdeniz kıyılarında gittikçe artan sayıda sanayi tesisleri kurulmaktadır: petrol rafinerileri, gemi şantiyeleri, çelik fabrikaları v.b.

Meydan Larusse Gençlik Ansiklopedisi, 1. Cilt, Sy: 48-49-50
Dünyada tespit edilmiş petrol rezervlerinin %65’ine, doğalgaz kaynaklarının ise% 41’ine sahip Ortadoğu coğrafyasının sıcak denizi olan Doğu Akdeniz,aynızamanda Büyük Ortadoğu projesinin de çekirdek bölgesi durumundadır.

Tarihin her döneminde büyük güçler tarafından rekabet alanı olarak algılananve ciddi çatışmalara sahne olan Doğu Akdeniz , yakın gelecekte yine birçok açıdan Dünyanın gündemine gelecek ve 21.yüzyılın en keskin hesaplaşmasının yapılacağı bölge olacaktır.

Bu bölgede, güvenlik ve istikrarı gelecekte tehdit edebilecek bir başka unsur daBölgenin yenilenebilir su kaynakları açısından fakirliği olacaktır.

Doğu Akdeniz Havzası’ndaki ülkelerin birçoğu su açısından, çeşitli oranlarda Memba ülkelerine bağımlı ve ya su kaynaklarını kıyıdaş bir ülkeyle birlikte kullanmak durumunda olan ülkelerdir. Bu karakteristik özellik, havzada kıt olan su kaynaklarının kullanımının önemini arttırarak havzanın geleceğinde etkili bir rol oynayacaktır.

Akdeniz'in Doğusu / Dursun Ali, arka kapak yazısı


Boğazların Önemi
Boğazlar, konumu ve tarihi önemi itibariyle, İstanbul Karadeniz kapısı, Çanakkale de Ege Denizi kapısı olarak, geçmişte taşıdıkları ve çağımızda taşımakta oldukları stratejik önem ve değer açısından daima birlikte mütalaa edilmiş ve edilmektedir.

Her iki boğazda, klasik ve dar çerçevede sadece Akdeniz'i Karadeniz'e, Avrupa'yı Asya'ya bağlayan su geçitleri ya da köprüler değil, Akdeniz'in öteki önemli su geçitlerinden Cebelitarık ve Süveyş kanalı ile de bütünleşerek, dünyanın büyük denizlerini (Atlas ve Hint okyanusu gibi) ve büyük kıta kara parçalarını birbirine bağlayan, daha geniş anlamdaki jeopolitik konumuyla, dünya siyaset ve iktisadiyatı üzerine olan etkilerini bu gün de korumaktadır. Bu nedenlerledir ki, Türk Boğazları, uluslararası ilişkilere yön vermede daima odak noktası olmuşlardır.

Boğazların tarihin akışı içindeki stratejik durumu ve jeopolitik konumuyla ilgili yukarıdaki kısa açıklamaların ışığı altında, tarihin eski dönemlerinden beri ön planda, Avrupa ve Asya ülkeleri arasında başlamış olan ekonomik, ticari ve siyasi ilişkilerle, askeri hareketler, sürekli olarak Boğazlar bölgesinde cereyan etmiştir. Başka bir deyişle Boğazlar, dünyanın diğer parçalarında pek görülmemiş ardı arkası kesilmeyen mücadelelere sahne olmuştur.

Bu açıdan Türkiye, jeopolitik ve jeokültür levhalar üzerinde bir sınır ülkesidir. Yani batıdan Avrupa kültürü, kuzeyden Rus kültürü,doğudan Asya kültürü ve güneyden Afrika ve Arap kültürü ile sınırlıdır. Dolayısıyla Türkiye, aynı zamanda dünya kültürlerinin kesişme noktasında bulunur. Marmara Denizi,Çanakkale Boğazı ile Adalar denizine, İstanbul Boğazı ile de, Karadeniz'e bağlıdır. Adalar denizi güneyde, Akdeniz ile birleşir. Akdeniz ise, batıda Cebel−i Tarık Boğazı ile Atlas Okyanusu'na bağlantılıdır. Bu sebeple, Türkiye'nin üç tarafını çevreleyen denizler, dünya okyanuslarına açılmaktadır. Türkiye ve Karadeniz'e komşu olan ülkeler için boğazların çok büyük bir önemi vardır.


BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
theMira

Benzer Konular

13 Ocak 2012 / Misafir Soru-Cevap
24 Şubat 2016 / ThinkerBeLL Osmanlı İmparatorluğu
19 Mart 2010 / Ziyaretçi Taslak Konular
30 Aralık 2013 / Mhmdaydn Soru-Cevap
20 Aralık 2011 / Mohaç Taslak Konular